agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hastalık ve Zararlılar > Genel bitki koruma
(https)




Beğeni Düzeni29Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 15-06-2008, 13:06   #31
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Oidium begoniae Pott., Begonya küllemesi (Erysiphales, Erysiphaceae)
*
Hastalık begonyaların yaprak, yaprak sapı ve çiçek sapı kısımlarında görülür. Yaprakların üzeri küf örtüsü ile kaplıdır. Daha sonraları yapraklar kahverengileşir ve kurur. Etmeni bir bitkiden diğerine konidilerle yayılır ve hastalık bitki artıklarında kışlar.
*
Temiz bitkilerden çelik alınmalı, fazla su vermekten kaçınmalı, üstten sulama yapılmamalı, fazla zarar görmüş kısımlar budanıp imha edilmelidir. Yapraklar üzerinde hafif kirli beyaz küf lekeleri görüldüğü zaman Dinocap, Quinomethionate gibi ilaçlarla ilaçlanır ve bir hafta arayla tekrarlanır.*

Botrytis cinerea Pers., Gri küf çürüklüğü (Helotiales, Sclerotiniaceae)
Bu fungus her türlü bitkinin ölmüş dokuları üzerinde saprofit olarak yaşar. Belirli koşullarda parazit olarak da zarar yapar. Hastalanan tomurcuklar yumuşar ve çürür, sonra düşer. Bazen açılmış çiçekler de hastalanabilir. Ağır enfeksiyonlarda, hastalık tomurcuklardan çiçek sapına da geçer. Sapta grimsi-siyah lezyonlar oluşturur; çiçek sapı çürür. Genç sürgünlerde hastalık tablosu, sürgünlerin gevşek olarak asılı olması ve sonradan kahverengine dönerek kurumaları şeklinde görülür.
* Sera ve tarla koşullarında fazla nemli ve hava sıcaklığının yüksek olduğu zamanlarda çok sık rastlanan bir hastalıktır. Bu fungus Almanya ve Fransa bağlarında en uygun yaşam alanları bulmuştur. Buralarda hasat zamanı üzümler gri küfe yakalanır. Fakat üretici bundan memnunluk duyar. Zira, bu üzümlerden kaliteli şarap üretilir. Kaliforniya’da bağlarda kendiliğinden üreme olanağı olmayan fungusun gelişebileceği sıcaklık ve nemde bulaştırılarak, Avrupa’daki gibi kaliteli şarap yapılmıştır. Bundan dolayı Avrupa’da bu küfe Asil çürüklük hastalığı adı verilmiştir.

Seraların havalanmasına büyük önem verilmeli, sık dikimden kaçınılmalı ve budama yapılmalı, bitkileri yaralamaktan kaçınılmalı, uzun süre bitkiyi ıslak tutacak muamelelerden kaçınılmalı, infekteli bitkiler üretim alanlarından uzaklaştırılmalı, dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Gövde üzerinde belirtiler görüldüğünde bitkiler koruyucu fungisitlerle ilaçlanabilir. Bu amaçla; Captan, Imazalil, Iprodione, Procymidone, Pyrimethanil, Tolyfluanid kullanılabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 18:53   #32
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Ancak yanlış anlaşılmasın bunlar benim araştırmalarım değildir. Sayın hocamızın anlattığı dersten çıakrtılmış notlardır.. = ) Yardımcı olursa ne mutlu bana..

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:46   #33
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Zararlı Böcekler

B. GELİŞME
*
1. Yumurta
Böcek yumurtaları genel olarak 0,1-3 mm büyüklüğünde ve uzunumsu elipsoid ve küremsi şekildedir. Renk itibariyle de çok değişiklik görülür; en çok rastlanılan renkler açık kirli sarı, yeşilimsi sarı veya açık kahverengidir. Bazı böceklerin yumurtaları ilk konduğu zamanki rengini değiştirirler. Örneğin, Geometridae familyasından Operophtera brumata L.'nın yumurtaları konduğu zaman yeşil olduğu halde, birkaç gün sonra kırmızımsı bir renk alırlar.
*
Böceklerin koydukları yumurta miktarları da çok çeşitlidir.Böcek türüne, dış etkenlere ve besin miktarına göre yumurta sayısı değişir. Bazı dişi böcekler, sadece bir tek yumurta bırakma yeteneğinde oldukları halde, bazıları pek çok yumurta meydana getirirler. Örneğin, termit kraliçelerinin yumurta toplamı milyonları aşar.
*
Kural olarak yumurtalar, larvaların besin bulabilecekleri yerlere konur Örneğin, Siricidae (Odun arıları), yumurtalarını ovipozitörlerinin yardımıyla odunun içine koyarlar. Bazı böcekler yumurtalarını teker teker, bazıları ise birkaç taneden birkaç yüze, hatta birkaç bine kadar olmak üzere çok değişik sayıda koyarlar. Böceklerde yumurtaların konuş tarzı da çok değişiktir (Şekil 18). Örneğin, Scolytidae (Coleoptera) türleri yumurtalarını kabuk altında veya odunda açtıkları üreme yollarına sıralar veya kümeler halinde koyarlar

2. Larva
*
Yumurtadan çıkan genç hayvana larva denir. Larva genel olarak uzun ve silindirik bir yapılışa sahiptir. Bazı türlerde larvanın vücudunu oluşturan segmentlerin ayırt edilmesi dahi zordur.Derileri ince ve yapıları yumuşaktır. Antenler genel olarak çok kısalmıştır. Ağız parçaları çiğneyici tipdedir. Bazılarında baş hemen sadece gayet ufak yapılı ağız parçalarından ibaret kalmıştır.Bacak sayısı çok değişiktir; bazen hiç bulunmaz. Bazıları saklı yerlerde, örneğin odun içinde yaşar, bunların vücutları beyazdır. Dışarda yaşayanlarda renk bakımından çevreye uyum görülür.
* Yumurtadan çıkan larva kanatsız ve küçük yapılıdır; şekilce de çoğu kez ergine benzemez. Ergin hale gelinceye kadar, çeşitli larva dönemlerini geçirmesi ve bu arada büyümesi gerekir. Fakat larvanın vücudunu örten deri ve özellikle baş kapsulü genişleme yeteneğinde olmadığından zamanla büyüyen larvaya dar gelmeye başlar. Bu nedenle larva, zaman zaman eski kutikulayı ve baş kapsülünü değiştirmek zorunda kalır.Önce hipodermis hücreleri kitin salgılamaya başlarlar. Bunun sonucunda eskisinin altında yeni ve daha büyük bir kutikula oluşur. Bir taraftan büyüyen vücudun basıncı, diğer taraftan çeşitli salgı bezlerinin salgıları yardımıyla eski deri, thorax segmentleri dorsalinden yırtılarak atılır. Bu olaya Deri değiştirme denir. Deri değiştirme sırasında larvanın etkenliği azalır.
* Larvanın yumurtadan çıktıktan sonra birinci deri değiştirinceye kadar geçirdiği döneme Birinci larva dönemi (L1), birinci ve ikinci deri değişmesi arasındaki döneme ikinci larva dönemi (L2) vb. adı verilir. Böceklerde deri değiştirme sayısı türlere göre değişir.Bu dönem sayısı, örneğin Diptera'da 3, Lepidoptera'da 5 (bazen 6-7), Hymenoptera'da 8'dir.
*
Tam başkalaşım gösteren böcek larvaları yapılarına göre 5 ana gruba ayrılabilir.
*
(l).Tırtıl. Vücutları ince, uzun ve silindiriktir. Başları iyi gelişmiştir,fakat antenleri çok kısadır. Üç çift göğüs bacağından başka abdomen bacaklarına da sahiptir. Bunlar yardımı ile uzun vücutlarına rağmen iyi yürürler. Üç alt tipi mevcuttur.

Gerçek tırtıl. Üç çift göğüs bacağından başka, abdomenin 3.-6. segmentlerinde birer çift karın bacağı ile son segmentte bir çift anal bacak bulunur. Toplam 8 çift bacak taşırlar.Geometridae familyası dışında, Lepidopter tırtılları bu tiptendir.

Mühendis tırtılı. Üç çift göğüs bacağından başka, abdomenin sadece 6. ve 9. (sonuncu) segmentinde bacak bulunur. Bu duruma göre, tüm bacaklar toplamı 5 çifttir. Geometridae tırtılları bu tiptendir.
*
Yalancı tırtıl. Üç çift göğüs bacağından başka, abdomende 6-8 çift bacak bulunur. İlk abdomen bacağı 2. abdomen segmentinde bulunduğundan, göğüs bacakları ile abdomen bacakları arasında bir boş segment vardır. Gerçek tırtılda ise iki boş segment bulunur. Hymenoptera'nın Symphyta alttakımın larvaları bu tiptir
*
(2). Manas tipi larva Vücutları şişman, silindir şeklinde ve karın taraflarına doğru kıvrılmış durumdadır.Abdomenin arka ucu tipik olarak şişkinleşmiştir.Üç çift gelişmiş göğüs bacaklarına sahiptir; fakat bunlar yürüme işini tam olarak göremez. Toprak, odun ve çürümüş maddeler içinde yaşarlar. Bu tip bazı Coleopterlerde, örneğin Scarabaeidae türlerinde görülür
*
(3). Kampodeid larva. Apterygota'dan Campodea türlerine benzeyen bu larvaların vücutları uzamış ve biraz yassıdır. Cerci ve antenleri genellikle iyi gelişmiştir. 3 çift göğüs bacakları vardır; çoğunlukla çabuk hareket ederler. Neuroptera, Trichoptera ve birçok Coleoptera larvaları bu tiptedir
*
(4). Elaterid larva. Vücutları uzun, silindrik olup derileri serttir. Üç çift kısa göğüs bacakları bulunur. Gözler körelmiştir. Bu tip bazı Coleopterlerde, örneğin Elateridae türlerinde görülür

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:47   #34
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
(5). Bacaksız larva. Bu tip larvaların göğüs bacakları ya kalıntı halinde körelmiş veya tamamen kaybolmuştur. Buna rağmen segmentlerinin hareketi ile yavaş da olsa yürüyebilenleri vardır. Kutikulaları sklerotize olmamıştır. Kapalı yerlerde yaşadıklarından gözleri gelişmemiştir. Bazılarında baş da ufalmış veya yok olmuştur. Baş yapısına göre üç alt tipe ayrılırlar.
*
Eucephal larva. Başları gelişmiş olan bu tip larvalar Culicidae (Diptera), Scolytidae (Coleoptera) ve Apidae (Hymenoptera)'de görülür .
*
Hemicephal larva. Başları ufalmış olan bu tip larvalara Tipulidae (Diptera) familyası örnek olarak gösterilebilir.
*
Acephal larva. Başları hemen tamamen kaybolmuş olanlar Diptera türlerinde, örneğin Calliphoridae ve Trypetidae'de görülür. Bunların larvalarında sadece belli belirsiz bir baş kısmı ile ufak yapılı ağız parçaları bulunur.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:47   #35
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Kışlama
*
Zararlı böceklerin hangi biyolojik dönemde kışı geçirdiklerini bilmek, bunlarla savaş hakkında karar verebilmemiz bakımından önemlidir. Bazı böcekler kışı ergin olarak, bazıları ise çeşitli biyolojik dönemlerde geçirirler. Bu hususta belirli bir kural yoktur.
*
Böceklerin ömrü
*
Bu deyimden böceklerin ergin olarak yaşadıkları süre anlaşılır. Kelebeklerin çoğu ergin hale geçtikten sonra 1-2 hafta yaşarlar. Bazı böcek türlerinin yaşam süreleri daha uzundur. Örneğin, bazı Kabuk böcekleri birkaç yıl yaşarlar. Bu sırada da devamlı olarak çoğalırlar. Topluluk halinde yaşayan böcek türleri münferit olarak yaşayanlara oranla daha uzun ömürlüdür. Örneğin, termit kraliçeleri 15 yıl kadar yaşar ve bu sırada üremelerine devam ederler.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:48   #36
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Zararlı böceklerin zarar tipine göre sınıflandırılması
*
Bitkilerin çeşitli kısımlarında zarar yapan böcekler, yaptıkları zararın yerine ve konumuna göre çeşitli kısımlara ayrılırlar.
Fizyolojik zararlı. Bitkilerin yaşamını tehdit eden ve sağlıklarına zarar veren böceklere denir. Örneğin, Dendroctonus micans (Kug.) (Coleoptera, Scolytidae) ve Melolontha melolontha (L.) (Coleoptera, Scarabaeidae) gibi.
*
Teknik Zararlı. Bitkilerin yaşamını tehdit etmeyen, fakat yaptıkları zararla odunun ekonomik değerini düşüren böceklere denir. Örneğin, Anobiidae ve Cerambycidae türleri.
*
Primer zararlı. Sağlam ve sağlık durumları iyi olan bitkilerde zarar yapan böceklere denir. Örneğin, Thaumetopoea pityocampa (Schiff.) (Lepidoptera, Thaumetopoeidae) gibi.
*
Sekonder zararlı. Sağlık durumları iyi olmayan, yani çeşitli nedenlerle hastalanmış ve cılız kalmış ağaçlarda zarar yapan böceklere denir. Örneğin, Kabuk böceklerinin çoğu ve Hortumlu böceklerden Pissodes spp. (Coleoptera) gibi. Bununla beraber fazla üredikleri veya yeter miktarda isteklerine uygun besin bulamadıkları takdirde sekonder zararlı böcekler primer zararlı olabilirler.
*
Tersiyer zararlı. Çevre koşullarının etkisiyle bozulmaya ve çürümeye başlayan kurumuş odunlarda zarar yapan böceklere denir. Örneğin, Lucanus cervus (L.) gibi.
*
Böceklerde üreme enerjisi
Ekoloji, Latince Oikos (=ev, yaşam yeri) ve Logy (=bilim) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş bir terimdir. Bilimsel olarak ekoloji, canlıların yaşam yerlerinde incelenmesi ya da organizma veya organizma gruplarının birbirleriyle ve çevreleriyle olan karşılıklı ilişkilerini araştıran bir bilim olarak tanımlanabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:49   #37
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
RUHSATLI PESTİSİTLER

A.İnsektisitler
*
1. KLORLU HİDROKARBONLAR
Endosulfan Endosulfan + Parathion- methyl
2. ORGANİK FOSFORLULAR
Acephate
Azinphos-ethyl Fenthion Phosmet
Azinphos-methyl Formothion Phosphamidon
Bromophos Heptenophos
Chlorfenviphos Malathion Phoxim
Chlorpyrifos-ethyl Mephosfolan Pirimiphos-methyl
Chlorpyrifos-methyl Methacrifos Profenofos +Cypermethrin
Dialifos Methamidophos Prothiophos
Diazinon Methidathion Prothoate
Dichlorvos Mevinphos Pyridaphenthion
Dicrotophos Monocrotophos Quinalphos
Dimethoate Omethoate Salithon
Dioxathion Oxydemeton-methyl Tetrachlorvinphos
EPN Parathion-methyl Thiometon
Ethion Phenthoate Triazophos
Ethoate-methyl Phorate Trichlorfon
Etrimfos Phosalone Vamidathion
Fenitrothion Phosfolan

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:49   #38
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
3. KARBAMATLAR
Aldicarb Carbosulfan Methomyl + Diflubenzuron
Aminocarb Cartap Pirimicarb
Bendiocarb Dioxacarb Promecarb
Benfuracarb Ethiofencarb Propoxur
Carbaryl Furathiocarb Thiodicarb
Carbaryl+kükürt Methiocarb
Carbofuran Methomyl
*
4. SENTETİK PİRETROİDLER
Alphacypermethrin Deltamethrin Lambda-cyhalothrin- Bufrofezin
Beta cyfluthrin Esfenvalerate Lambda-cyhalothrin
Bifenthrin Fenpropathrin Permethrin
Bifenthrin+ Amitraz Fenpropathrin+ Pyriproxyfen Tau-Fluvalinate
Cyfluthrin Fenvalerate Tralomethrin
Cypermethrin Flucythrinate

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:50   #39
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
5. BENZOYL ÜRELER
Chlorfluazuron Hexaflumuron
Diflubenzuron Triflumuron
*
6. BAKTERİLER
Bacillus thuringiensis
*
7. DİĞERLERİ
Bufrofezin İmidacloprid Thioeyclam Hydrogen
Diafenthiuron Methoprene Oxalate
*
B. Akarisitler
*
1. HALOJEN VE OKSİJENLİLER
Bromopropylate Dicofol

2. AMİN VE HİDRAZİN TÜREVLERİ
Amitraz
*
3. DİNİTROFENOL VE ESTERLER
Dinobuton
*
4. KÜKÜRTLÜLER
Propargite Tetradifon
Quinomethionate Tetrasul
*
5. ORGANİK KALAYLILAR
Azocyclotin Fenbutatin oxide
*
6. DİĞERLERİ
Acrinathrin Fenazaquin Hexythiazox
Abamectin Fenpyroximate Hexythiazox+Fenpropathrin
Clofentezine Flubenzimine Pyridaben

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:50   #40
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
C. Kış Mücadele İlaçları ve Yazlık Yağlar
*
1. KIŞ MÜCADELE İLAÇLARI
DNOC Ammonium Yağ (Oil) Yağ + DNOC
*
D. Fumigantlar,Nematisitler ve Toprak Fumigantları
*
1. FUMİGANTLAR
Aluminium phosphide Magnesium phosphide Methyl bromide
*
2.NEMATİSİTLER VE TOPRAK FUMİGANTLARI
Cadusafos Ethoprophos Isazofos
Dazomet Fenamiphos Metam sodium
Dichloropropene
*
E. Rodentisitler ve Mollussisitler
*
1. RODENTİSİTLER
Brodifacoum Coumatetralyl Difenacoum
Coumachlor Çinko fosfür Flocoumafen
*
2. MOLLUSSİSİTLER
Methaldehyde

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:51   #41
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
GENEL ZARARLILAR
*
I. Afidler

*
Halk arasında yaprak bitleri, püseron, pirecik, zen, şirin gibi değişik isimlerde tanınan ve Homoptera takımının Aphidoidea üst familyasına dahil olan afidler, gerek yeryüzünde mevcut hemen tüm bitki türlerine arız olmaları ve gerekse biyoloji, ekoloji ve taksonomilerindeki çok çeşitli ve ilginç değişikliklerde böcekler sınıfında özel bir yer işgal ederler.
*
Yurdumuzda 250’den çok afid türü bulunmaktadır. Bunların çoğu açık havada büyüyen meyve, sebze orman ve özellikle süs bitkilerinin başlıca zararlısıdır. Bazıları ise salon bitkileri ve seralarda zarar yaparlar.
*
Afidler, bitkilerin özsuyunu emerek onların sağlık durumlarının bozulmasına, artım kaybına ve sonunda ölmesine neden olurlar. Yapraklar afidlerin emmesiyle bükülmek veya kıvrılmak suretiyle deforme olarak görevlerini yapamaz hale gelirler. Myzus ligustri (Masley)’nin Ligustrum yapraklarını rulo haline getirmesi rulo haline getirmesi buna örnek olarak verilebilir. Dysaphis tulipae (Boyer de Fonscolombe) gibi bazı afidler ise kışın ve ilkbahar başında stoklanmış bitki soğanlarına arız olurlar. Bitkileri emerken salgıladıkları toksik maddeler yaprak, dal ve gövdelerde dal ve yalancı gallere, köklerde de anormal oluşumlara neden olurlar. Bu böcekler anüslerinden ifraz ettikleri tatlı maddelerle hem bitkilerin üzerini örterler, hem de bunların üzerinde gelişen çeşitli mantarlar nedeniyle asimilasyona engel olurlar. Birçok afıd türü çıkardıkları tatlı özsu ile beslenen karıncalarla birlikte bulunur ve bu işbirliği afid kolonilerin yırtıcı ve parazitlerden korunmasını sağlar. Bu nedenle eğer bir bitki üzerinde karınca varsa afidlerin bulunma olasılığı çok fazladır . Ayrıca afidler virusları taşımak suretiyle bitkilerde hastalıkların yayılmasına hizmet ederler. Örneğin, Myzus persicae (Sulzer)'nın 90 kadar çeşitli bitki virus hastalığı naklettiği tespit edilmiştir.

Afıdler genellikle hareketli türler olduğundan bitkilerdeki ciddi buluşmalar çoğu kez havayla nakledilen birkaç kanatlı dişinin koloni oluşturmasıyla meydana gelir. Açık havada yetiştirilen bitkilerde genellikle tehlikeli dönem marttan ekim ayına kadardır. Fakat sera, ev gibi korunmalı yerlerde yılın herhangi bir zamanında bulaşma olabilir. Buradaki bulaşmalar afidlerle bulaşık bitkilerin ev veya sera içerisine ithal edilmesi ile de olabildiğinden dışarıdan getirilen bitkilerin dikkatlice incelenmesi gerekmektedir. Teorik olarak azotlu gübrelerin kullanımının azaltılması ile bazı bitkiler bu zararlılara karşı daha az çekici hale getirilebilir. Fakat bu işlemin uygulanması yeterli koruma vermediğinden en büyük güvence kimyasal savaştır. Bu en kolay savaş yöntemlerinden biri olmasına karşılık birçok riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu yüzden kimyasal savaşa karar verildiğinde tüm güvenlik önlemleri alınmalı, özellikle ilacın etiketine kesinlikle uyulmalıdır.
*
Birçok farklı insektisitler afidlerle savaşta kullanılabilir. Fakat etkili olabilmesi için insektisitler, afidler zarar yapacak populasyona ulaşmadan önce uygulanmalıdır. Bu da bitkilerin sık sık ve dikkatli incelemesini gerektirir. Bu şekilde bulaşmanın ilk işaretleri farkedilip hemen müdahele edilebilir. Eğer bu yapılmazsa İnsektisitler bitkiler ciddi şekilde zarar gördükten sonra ve afid populasyonu parazit ve yırtıcı gibi doğal savaş faktörleri tarafından azaltıldığı bir durumda çok gecikmiş olarak uygulanacaktır. Bu durumda insektisitlerin etkisi doğal düşmanlarının da üzerine olacağından bu afid sayılarında beklenen azalmadan çok bir çoğalma ile neticelenebilir.

Afidlere karşı kullanılan kimyasal maddeler üç ana katagoriye ayrılır. Kış yağları, sistemik olmayan insektisitler ve sistemik inseksitler.
Katran yağına dayanan kış yağlan böğürtlen, huş, söğüt gibi odunsu yapraklı bitkilerin tam durgun dönemleri olan aralık ve ocak aylarında kullanılır. Afidler kışı genellikle yumurta halinde geçirirler. Kış yağları afid yumurtalarını öldürmek ve aynı zamanda psyllid, koşnil ve bazı kelebek yumurtalarını kontrol etmek için bitkilere fırça ile sürme veya pülverize etme şeklinde uygulanır. Bu işlem aynı zamanda ağaçların gövde ve dalları üzerindeki liken ve yosunları öldürmek için de kullanılabilir. Kış yağları göz ve deriyi tahriş ettiğinden ve değdiği yeşil bitki dokularını öldürdüğünden dolayı çok dikkatli uygulanmalıdır.
*
Direkt temas yoluyla afidleri öldüren sistemik olmayan insektisitler bitkiler üzerine uygulanır. Afidler görüldüğü zaman Derris ve Pyretrin gibi kalıcı olmayan bitkisel orijinli insektisitler ve Malathion gibi organik fosforlular veya Permethrin gibi daha yeni sentetik pyretroidler süs bitkileri üzerine kullanılabilir. Bunların kalıntı süresi l-2 günden fazla değildir ve fitotoksik yan tesirleri daha kalıcı insektisitlerden azdır. Açık havadaki bitkilere uygulama çoğunlukla geleneksel pülverizatörlerle yapılır. Bu kalıcı olmayan insektisitlerden hiçbiri bitkileri yeni afid saldırılarından koruyamadığından sık sık uygulanması gerekir. Birçok afidle savaşta eğer uygulama yeterli dozda yapılırsa sabun alkol karışımı da etkili olabilir. Bu eskiden beri kullanılan ve bitkiye zarar vermeyen kolay bir yöntemdir. 24 gr sabun içeren bir litre suya l00 cc alkol karıştırılarak meydana gelen eriyik bitkiye püskürtülür ve gerektikçe tekrarlanır. Salon bitkilerindeki afidlerle savaşta pratik ve kolay bir yöntem de saksının yan yatırılarak çeşme altında yıkanmasıdır. Bu işlem, kanatlı afidlerin tekrar bulaşması söz konusu olacağı için günlük kontrollerde yinelenmelidir.
Bromophos, Carbaryl, Diazinon, Ethiofencarb, Fenitrothion, Primicarb ve Pirimiphos-methyl gibi daha kalıcı sistemik olmayan insektisitler genellikle uygulamadan sonra l-2 haftalık bir koruma verirler. Pirimicarb ile Ethiofencarb, afidleri çabuk öldüren, fakat faydalı yırtıcı ve parazitlere etkisi olmayan yüksek derecede selektif bir insektisit olmalarından dolayı özellikle faydalıdır. Bu kalıcı sistemik olmayan insektisitler yenilebilen bitkiler üzerine kullanıldığı zaman hasattan önce bir veya iki haftalık gerekli minumum periyodun geçmesini sağlamak ve muhtemel fitotoksik yan tesirlerden korunmak için etiket talimatlarına mutlaka uyulmalıdır.
*
Dimethoate ve Heptenophos gibi sistemik insektisitler bitki dokuları tarafından absorbe edildiğinden ve afidlerin beslendiği bitki özsuyunu zehirlediğinden, kıvrılmış ve tomar şekline gelmiş yapraklarda, gallerde ve ağaçların yüksek dalları gibi korunmalı yerlerde beslenen afidlerle savaşta çok iyi sonuç verirler. Bu ilaçlar ya sulu pülverize veya toprak sulaması şeklinde uygulanır. Toprak sulamasının uygulama oranı bitkinin ve kök sisteminin büyüklüğüne göre değişir. Bunlar uygulamadan sonra bitkileri 2-3 hafta kadar korurlar, fakat yenilenebilen bitkilerin hasadı ile uygulama arasındaki minumum periyot gözlenmelidir. Bu insektisitler sistemik aktiviteleri nedeniyle bazı bitkilere fitotoksik olabildiklerinden ihtiyatla kullanılmalıdır.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:52   #42
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
2. Akarlar
*
Akarlar, anten ve kanatları bulunmayan çok küçük hayvanlardır. Akarların oluşturduğu zararlar türlere göre çok değişiktir. Bitkiler üzerinde büyüklükleri 0,3- 0,4 mm'yi aşan akarlar olduğunda bir lup yardımıyla bunların teşhisi kolaydır. Bu durumda bitkilerin üzerinde ve özellikle yaprakların alt yüzünde kaygan, sarı kırmızı veya grimtrak toz tabakasını görmek mümkündür.
*
Tetranychidae türleri ipeğimsi ipler salgılayarak bitki organlarının yüzeyini ağlarla öterler. Bazı akarların delmesiyle bozulmuş epidermis hücreleriyle irtibatı olan sayısız küçük sarımtrak lekeler görülür. Ayrıca akarlar zararları sonucu büyüme ve çiçeklenmede azalmaya, yaprakların yumuşamasına, deformasyona ve yaprak lekelerine, anormal tüylenmeye (erinose), meyve ve çiçeklerin deformasyonuna ve çiçek soğanlarının tahribine neden olur.

Bu hayvanlarla yapılacak savaşta onların biyolojileri ve gelişim evrelerinin (kışlayan dişilerin diyakozdan çıkması, yumurtaların açılması, birinci dölün gelişimi) çok iyi bilinmesi gerekir. Bunun yanında bu zararlıların hangi yaşam evresinde olduğu ve hatta kaçıncı döle ait oldukları dahi savaşlarında önemli rol oynamaktadır.
Kültürel önlemler olarak hava hallerinin (sıcaklık, nem) kontrolü, dengeli bir gübrelemenin uygulanması, yabancı otlarla mücadele, budama ve pestisitlerin kötü ve aşırı kullanımından kaçınmaktır .Bu önlemler tek başlarına uygulandığında akarları tamamen ortadan kaldırmamakta, fakat kitle üremelerini engellemektedir.
*
Park ve bahçelerde etkili bir kimyasal savaş için akarların biyolojilerinin iyi bilinmesi gerekir. Kimyasal savaş kış, ilkbahar ve yaz mücadeleleri şeklinde uygulanır.
*
Kış mücadelelerinin amacı bitkiler üzerinde kışlayan akarları imha etmektir. Fakat diyapoz durumunda olan zararlıların üzerinde kimyasal ilaçların etkisi fazla olmamaktadır. Uygulamalar tomurcuklar patlamadan kısa bir süre önce yapılmalıdır. Bu amaçla kış yağları, DNOC kullanılabilir.
*
İlkbahar müdahaleleri oldukça kesin ve etkili olmak zorundadır. Çünkü bu müdahalelerin objesi akarların ilk dölünün larvalarıdır. Bu larvalar daha sonraki biyolojik dönemlere göre daha zayıf durumdadırlar. Bu amaçla direkt etkili insektisit-akarisitlerden Azinphos, Malathion, Methidathion, Endosülfan, Parathion, Naled, Phosalane ve Diethion kullanılabilir. Diethion, akar yumurtalarına etki eden bu gruptaki tek ilaçtır. Fakat ultraviyole ışınlara hassas olduğu için açık arazide pek kullanılmaz. Ayrıca sistemik etkili insektisit-akarisitlerden Dimethoate, Formothion,Mevinphos, Omethoate, Oxydemeton-methyl kullanılabilir. Fakat akarlar organik fosforlu ilaçlara karşı çok kısa sürede bağışıklık kazandıklarından bu durum gözönüne alınmalıdır.

Yaz müdahaleleri genellikle gelecek dölleri imha etmeye yöneliktir. Yazın akarların yaşam evresinde bir homojenlik yoktur; yumurta, larva ve erginler aynı anda görülebilir. Bu dönemde kullanılan insektisit-akarisitler sadece hareketli olan larva ve erginlere kısmi olarak etki edebilmektedir. Yumurtaları öldürmek amacıyla kullanılacak maddelerin ovicid etkili olması gerekir. Süs bitkilerinde kullanılan spesifik akarisitlerin bazıları Kelthane, Bromopropylate, Dienochlore, Chlorofenizon, Fenizon, Tetradifon, Tetrasul ve Binopacryl'dir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:53   #43
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
3. Nematodlar
*
Nematodlar mikroskopik, genellikle 0,2- 2 mm uzunluğunda, 0,l mm genişliğinde olup ancak koyu bir zemin üzerinde görülebilen hayvanlardır. Mikroskopta bakıldığı zaman yarı şeffaf bir minyatür bir yılan gibi görünürler. Dişi kist nematodları 0,5 mm çapında küre şeklinde kahverengi formlar oluştururlar. Kök-düğüm nematodlarının ki ise armut şeklindedir.

Toprak, su, hayvanlar, ölü ve canlı bitki dokularında yayılmış bir çok farklı tür bulunmaktadır. Bitkilerde zarar yapan türler zıpkın gibi ağız parçalarıyla hücreyi delerek ve öz içeriğini çıkararak bitki dokularının içinde ve dışında beslenirler. Beslenmeleri sonucu etkilenmiş bitkilerde renk bozulmalarına, çarpıklıklara ve ölüme neden olurlar. Bazı türler de virüs hastalıklarını naklederler.
*
Dişiler küçük yumurtalarını bitki dokuları veya toprak içine koyarlar. Larvalar genellikle bir kaç gün içinde açılırlar ve 2-3 hafta içinde ergine dönüşürler. Populasyonlar uygun şartlarda hızla yükselirler ve bir tek bulaşık bitki aktif nematodların milyonlarcasını içerebilir. Normal gelişme sadece özsu ortamında meydana gelir, fakat kist şeklindeki beslenmeyen uyuşuk larvalar ve yumurtalar kuru halde birçok yıl canlı kalabilirler. Bitki paraziti nematodlar toprak içinde bir yılda birkaç metre hareket edebilir. Fakat yayılması genellikle insan, hayvan, rüzgar veya su tarafından taşınan infekte bitkiler, bitki döküntüleri ve toprakla olur.

Nematodların teşhisi zarar görmüş bitki kısımlarının küçük parçalara ayrılması ve bir cam tüp içindeki suda yarım saat bırakılması ile saptanabilir. Nematodlar, eğer mevcutsa, bitki dokularının içinden dışarı çıkarlar ve tüpün dibinde birbirlerine sarılmış bir halde toplanırlar. Bunlar yaprak tüyleri ile karıştırılabilir, fakat hareketleriyle onlardan ayrılırlar.
Arız olma belirtileri türlere göre değişir. Örneğin, gövde nematodu (Ditylenchus dipsaci) ile bulaşık soğanlar, özellikle boyun kısımları yumuşak görünümlüdür ve bir bıçak ile boyuna kesildiği zaman ölü dokuların rengi solmuş kahverengi halkaları görülür. Nergis yapraklarında karakteristik küçük yeşil veya sarı urlar geliştirir. Lale yaprakları boyuna yarılma eğilimindedir, çiçek sapları kıvrılır ve petaller yeşil kalır.
*
Nematodların yayılması iyi hijyen, ürünlerin yeterli rotasyonu ve etkili yabancı ot kontrolü ile önlenir. Yeni bitkiler ve toprak güvenilir satıcılardan elde edilmelidir. Ucuz bitkilerin, özellikle soğanların satın alınması, birkaç bulaşık bitkinin çabucak tüm bahçeyi bulaştırmasından dolayı hatalı bir ekonomidir .Bu önlemlere rağmen eğer bulaşma görülürse, tüm etkilenmiş bitkiler uzaklaştırılıp yakılır veya ana bahçeden uzağa derin bir çukur içine gömülür. Etkilenmiş alanlar üzerinde 2-3 yıl duyarlı konukçu bitkileri yetiştirmemelidir.
*
Gövde nematodu ile bulaşık nergis soğanları 44,5 °C sıcaklıktaki suya 3 saat daldırılır. Sıcaklık kritiktir, bu yüzden hassas termostatik kontrol gereklidir. Aynı şekilde krizantem nematodu (Aphelenchoides ritzemabosi) ile bulaşık krizantem filizlerinin önce tüm toprağı yıkanıp temizlenir ve budanır, daha sonra 46 °C'deki sıcak suya 5 dakika veya 43,5 °C'deki suya 20-30 dakika daldırılır. Nematodları kontrol etmek için kullanılan Dazomet gibi Nematositler ve Methyl-bromür gibi fümigantlar bahçe kullanımı için çok toksiktir. Bu yüzden üzerinde bitki bulunmayan alanlarda kullanılır. Bu ilaçlanmış alanlara bitkiler tekrar ekilmeden önce ''Tere testi'' uygulanır. Bu test için biri ilaçlanan, diğeri ilaçlanmayan iki yerden toprak alınarak iki kavanoza konur. Kapatılmadan önce hafifçe ıslatılmış bir pamuğa tere tohumu konur ve kapatılır. Daha sonra kavanozlar 20-22 °C'de 48 saat bekletilir. Kontrol kavanozunda çimlenme normal olur. Diğerinde olmaz veya yanmış, yahut deforme olmuş ise toprağın hala çok zehirli olduğu, bir süre daha beklenmesi gerektiği düşünülür. Aldicarb, Oxamyl, Phenomiphos gibi sistemik nematositler fitotoksik olmadıkları için, endoparazit nematodlarda granül formülasyonunda kullanılır. Parathion , Vamidothion ve Demethon-methyl gibi insektisitlerin nematosit etkileri bulunur ve bu amaçla kullanılabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:54   #44
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
4. Tel Kurtları
*
Coleoptera takımının Elateridae familyasına ait türlerdir. Asıl zararı toprakta yaşayan larvalar yapar. Bunlar l3-28 mm boyunda, ince uzun silindir şeklinde, boğumlu oldukça sert derili ve parlak vücutlu larvalardır. Bu nedenle tel kurtları adını almışlardır. Erginlerine takla böcekleri denmesinin sebebi ise sırt üstü yere bırakıldıklarında sıçramaları ve tekrar bacakları üstüne düşmeleridir.
*
Tel kurtları özellikle fidanlık ve kültürlerde bitkilerin köklerini kemirerek zarar yaparlar. Böylece kalın kök ve yumrularda galerilerin oluşmasına neden olurlar. Kökleri yenen bitkiler kurur, zarar gören yumrular ise pazar değerini kaybeder. Adelocera punctata Herbst gibi familyanın bazı türleri ise yırtıcı olarak faydalı rol oynarlar.
*
Kültürel önlemler olarak fazla zararlı olduğu asitli topraklarda pH'yi düşürmek için kireç kullanılmalı ve ekim alanında münavebe tatbik edilmelidir. Yaz sonu veya sonbaharda yapılacak toprak işlemesi ile de larvalardan çoğunun ölümü sağlanabilir.
*
Tuzak bitkisi olarak ilkbaharda fidan ve tohum sıraları arasına az miktarda yeşil salatalık dikilir. Tel kurtları salatalıkları sevdiklerinden bunların köklerini yemeğe gelirler. Sararan salatalıklar toprağıyla birlikte çıkarılır ve içindeki tel kurtları öldürülür.
*
Kimyasal savaş olarak tohum, toprak ile fidelik ve ocakların ilaçlanması şeklinde birkaç yol izlenilir. Tohum ilaçlaması olarak tohumlar WP formülasyonunda Chlorpyrifos-ethyl veya Endosulfan gibi insektisitler ile kuru kuruya karıştırıldıktan sonra ekim yapılır. Toprak ilaçlaması ekim veya dikimden önce yapılır. Toz ilaç kullanılacaksa önce bir miktar toprakla karıştırılarak bulaşık alana serpilir. Islanabilir toz ilaçlar ise dönüme 60 litre su hesabıyla sulandırılarak toprak sathına püskürtülür. Her iki halde de kullanılan ilaçlar toprağın l5-20 cm derinliğine kadar karıştırılmalıdır. Fide dikimi sırasında ocaklara cansuyu şeklinde insektisit uygulanabilir. Bu amaç için Diazinon, Chlorpyrifos-ethyl veya Endolsulfan gibi ilaçlar kullanılabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:54   #45
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
5. Toprak Kurtları
*
Bozkurt, Tırpan kurdu, Karakurt gibi değişik isimlerle tanınan toprak kurtları Lepidoptera takımının Noctuidae familyasından Agrotis türleridir. 3-6 cm boyunda, esmer renkteki şişman tırtılları gündüzleri toprak yüzeyine çıkıp bitkileri kök boğazından keserek onların yok olmalarına neden olurlar.
*
Sonbaharda toprak işlemesi yapılarak bulunan tırtıllar toplanıp öldürülürler. Fidanlıklara kümes hayvanların salınması da zararlıyı büyük ölçüde azaltır. Yabancı otlar yumurta koymayı teşvik ettiğinden yok edilmelidir.
*
Toprak kurtlarına karşı en etkili yol zehirli yem uygulamasıdır. Bunun için 300 cc veya gr Chlorpyrifos veya bunun yarısı kadar Endosülfan 35 yahut 250 gr Trichlorfon önce 10 kg buğday kepeği ile kuru kuruya karıştırılır. Sonra içinde 0,5 kg kadar şeker eritilmiş su ile yavaş yavaş nemlendirilir. Kepeğin sünger kıvamına gelmesiyle nemlendirme işlemi durdurulur. Bu şekilde hazırlanan zehirli yem dekara 5-8 kg hesabıyla bitki diplerine serpilir. Ancak ilaçlamadan önce toprak sulanmalıdır.

Cypermetrin içeren ilaçlardan biri ile l00 lt suya 40 cc ilaç dozunda hazırlanacak eriyik bitkilerin yeşil aksamına ve toprak sathına pülverize edilir. Yukarıda zehirli yem uygulamasında kullanılan ilaçlar l kg killi toprak ile karıştırılıp sulanarak bulamaç haline getirilir. Fide ve çelikler dikimden önce kök boğazına kadar bulamaca batırılarak dikilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:55   #46
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
6. Gryllotalpa gryllotalpa (L.), Danaburnu
*
Bostankesen, Buzağı dişi, Cubur gibi değişik isimlerle anılan danaburunları gıdalarını bulmak için açtıkları toprakaltı galerilerinde rastladıkları bitki köklerini ve yumrularım yiyerek tahrip ettikleri gibi genç fidanların gövdelerini kemirerek de zararlı olurlar. Çeşitli süs bitkileri ve çimlerin köklerini keserler. Genel olarak çok kumlu-killi, humuslu ve hafif toprakları severler.
*
Küçük bahçelerde bol su salmak suretiyle göllenme meydana getirilirse birçoğu boğularak ölürler. Kışı sıcak yerlerde geçirmeyi sevdiklerinden yaz sonuna doğru bahçelerin belirli yerlerine gübre kümeleri konur. İlkbahar başlarında buralarda toplanan danaburunları öldürülür. Toprak iyi ve zamanında işlenerek, henüz yuvalarında bulunan ergin, larva ve yumurtaların büyük bir kısmı yok edilmiş olur.
*
Danaburunlarına karşı genellikle zehirli yemler kullanılır. Bunun için 100 gr Endosülfan 25 WP veya 500 gr Endosülfan % 5 toz, 10 kg kepek ile 0,5 kg toz şeker karıştırıldıktan sonra bu karışıma azar azar su ilave edilerek nemlendirilir. Avuçta sıkılıp bırakıldığı zaman yapışmadan dağılabilecek bir kıvama geldiğinde yem kullanmaya hazırdır. Danaburnundan zarar gören yerler akşam üstü iyice sulanır. Hazırlanan yem aynı gün hava kararmadan önce fidelerin diplerine doğru ıslak toprak üzerine serpilir. Bu işlem için lastik eldiven kullanılmalıdır. Aynı amaçla Methyl-parathion, Chlorpyrrifos-ethyl veya Trichlorfon da kullanılabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:55   #47
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
7. Koşniller
*
Homoptera takımımın Coccoidea üstfamilyasına dahil olan koşniller, tropik ve subtropik bitkilerin yaygın bir şekilde bulunduğu seralarda büyük bir problemdir, fakat birçok türü park ve bahçe bitkilerine de arız olur. Bazı meyveler, özellikle şeftali, nektarin ve üzüm zarar görür, fakat bu böcekler süs bitkilerinin başlıca zararlısıdır. Sebzelerde zarar çok ender görülür.
*
Yaprak; gövde ve meyveler üzerinde larva ve ergin dişilerden oluşan koloniler özsu ile beslenir ve çoğu türler balşebnemi salgılar. Bu madde bitkilerin üzerini yapışkan hale getirir ve isli küf mantarlarının büyümesini teşvik eder. Kalıcı bulaşmalar bitkinin görünüşünü çirkinleştirdiği gibi büyümeyi de engelleyerek ölümüne neden olur. Kızılçamlar üzerinde yaşayan Marchalina hel!enica (Genn.)'nın anüsünden ifraz ettiği bal şebneminden ise bal arıları yararlanarak bal üretmektedirler. Örneğin, Büyükada'nın Ada balı ve Marmaris'in Çam balı bu şekilde üretilir ve ülkemiz ekonomisine önemli katkılar sağlar. Fakat bu şekilde zayıf düşen kızılçamlar üzerinde sekonder zararlı birçok kabuk böceği, örneğin Blastophagus spp. üreyerek ağaçları kurutmaktadır.
*
Koşniller nispeten hareketsiz türlerdir. Sadece I. dönem larvaları hareket eder, fakat bunların hareketleri de oldukça sınırlıdır. Nadiren böcek, kuş veya rüzgarla yayılırsa da esas dağılımını bulaşık bitkilerin bahçelere getirilmesi ile yaparlar. Bu yüzden yeni edinilen tüm bitkiler çok iyi incelenmeli ve gerekirse bahçe, sera ve evlere yerleştirilmeden önce uygun bir insektisitle muamele edilmelidir.
*
Aspidistra, Citrus, Codiaeum, Dracaena, kauçuk, Hedera, orkide, paşa kılıcı gibi nispeten sert yapraklı olan bazı sera ve ev bitkilerinin gövde ve yaprakları üzerindeki koşniller, sabunlu suya batırılmış bir sünger veya fırçayla silinerek uzaklaştırılabilir.

Kimyasal savaş, genç l. dönem larvalar bitki üzerine yerleşmeden ve koruyucu kabuklarını oluşturmadan önce uygulanırsa çok etkilidir. Bir lup kullanarak l. dönem larvalar kolaylıkla görülebilir. 1. dönem larvalar Diazinon, Malathion gibi kalıcı olmayan temas insektisitleri ile kolayca öldürülebilirler. Bu dönem bahçede yetişen bitkilerde ilkbahar sonu ve yaz başıdır. Fakat ısıtılmış seralarda ve evlerde l. dönem larvalar yıl içinde her zaman bulunabilir. Fakat bazıları muameleden kaçtıkları için birinci uygulamadan 2 hafta sonra ikinci bir uygulama yapılmalıdır.
*
Eğer yumurtaların açıldığı ve 1. dönem larvaların aktif oldukları devrede bir insektisit muamelesi yapılamazsa, Dimethoate veya Formothion gibi sistemik insektisitler kullanılabilir. Fakat bu insektisitlerin de süs bitkilerine fitotoksik etkileri olduğu gözönünde tutulmalıdır.

Yapraklı ağaçlar, tam uyuşuk oldukları Aralık ve Ocak aylarında kışlamış yumurtaları ve erginleri öldürmek için fırça ile veya pülverize şeklinde kış yağları ile muamele edilebilirler. Bu uygulama özellikle kayınların gövde ve dallarındaki Phyllaphis fagi (L.)'ye karşı kullanılır. Kış yağları, diğer bahçe bitkilerine zarar vermemek için çok dikkatli kullanılmalıdır.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2008, 23:57   #48
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
BELİRLİ YERLERDE VE ZAMANLARDA GÖRÜLEN ZARARLILAR
*
1.***** Thaumetopoea pityocampa (Schiff.), Çamkese böceği

*
Çamkese böceği Akdeniz ikliminin etkisi altında bulunan çamlarda, özellikle kızılçamlarda zarar yapar. Tırtıllar yaşamları boyunca çamların iğne yapraklarını yerler. Bu nedenle fizyolojik ve primer zararlı bir böcektir. Miktarı az olursa yalnız yuvalarının civarında bulunan iğne yapraklar zarar görür. Fakat kitle halinde ürediklerinde ağaçları ve meşcereleri çıplak hale getirirler.
*
Çamkese böceği etkisiyle çıplaklaşan ağaçlar zayıf düşmekte ise de yapılan zarar, ağacın gelişmesinin azaldığı bir sezonda yani kışın ve ilkbahar başlangıcında meydana geldiğinden ve ayrıca tırtıllar tomurcuklara dokunmadığından, zarara uğrayan ağaçlar tüm iğne yapraklarnıı kaybetseler bile daha sonra iyi bir şekilde yeşillenmektedirler. Bununla beraber ağaçların bu tip sürekli bir zarara dayanamayacakları açıktır. Ayrıca zayıf düşen ağaçlara sekonder zararlı böcekler, özellikle kabuk böcekleri arız olarak onların ölümüne neden olmaktadırlar.
*
Yumurtalarını iki iğne yaprağı bir araya getirerek, bu iğne yaprakların kaide kısmının üstüne sık bir suretle yan yana helezon şeklinde bırakır. Konan yumurtalar bir mısır koçanını andırdığından bunlara yumurta koçanı denir. Ağaçlandırma alanları ile genç ağaçlardaki kızılçamlar üzerindeki çamkese böceğinin yumurta koçanları Ağustos ayında elle toplanarak imha edilir. Tırtıllar yumurtadan çıkarken yumurta koçanlarını örten pullara zarar vermezler. Bu nedenle tırtılların yumurtadan çıkıp çıkmadığı, bu pulları uzaklaştırmakla anlaşılır.

Sonbahardan ilkbahara kadar, yani tırtıl dönemi sırasında keseler dal makaslarıyla kesilerek yakılır. Tırtılların üzerinde bulunan ayna kıllarının neden olduğu kaşıntı ve kabarcıklara engel olmak için savaşta çalışan işçilerin çıplak yerlerine vazelin sürmeleri, eldiven giymeleri ve gözlük takmaları büyük yarar sağlar. Bu böceğin parazit ve yırtıcıları çok azdır. İstanbul yöresindeki parazitlenme oranı % 1 dolayındadır. Bu nedenle parazitlerini çoğaltmak için dal makasıyla kesilen keseler , zemini çimento olan tel kafesler içine alınarak parazitlerin çıkması sağlandıktan sonra imha edilebilir. Bu yöntem örneğin İstanbul-Adalar'da sürekli olarak uygulanırsa parazitlenme oranı arttırılabilir.
*
Böceğin geniş bir alanda kitle üremesi halinde tırtıllarına karşı çeşitli mide ve temas zehirleri kullanılır. Örneğin,bir kitin inhibitörü olan Diflubenzuron etkili maddeli Dimilin preparatı ile bu zararlıya karşı son yıllarda başarılı sonuçlar alınmaktadır. Yine son yıllarda bu zararlıya karşı Bacillus thuringiensis preparatları başarıyla kullanılmaktadır. *


Lymantria dispar (L.), Sünger örücüsü

Optimum gelişmesini Güney ve Güneydoğu Avrupa'daki yapraklı ağaç ormanlarında yapan bu zararlı, ülkemizin hemen her bölgesinde yaygın durumdadır. L.dispar olağanüstü polyphag bir türdür. Doğal yayılış alanında 500'den fazla bitki türü üzerinde yaşadığı saptanmıştır .Bunların içinde meşe türleri tercih bakımından ilk sırayı alırlar. İkinci sırada bulunan konukçular gürgen, kayın, kestane, gül ve meyve ağaçlarıdır. Bunları da söğüt, kavak, karaağaç, huş, akçaağaç, kızılağaç, yalancı akasya ve ıhlamur izler. Besinin kıt olduğu zamanlarda L.dispar larvaları iğne yapraklı ağaçlardan başta Larix olmak üzere çeşitli çam türlerine de giderler.

L.dispar larvaları yapraklarını yiyerek tüketmek suretiyle konukçu bitkileri çıplaklaştırırlar. Böylelikle de önemli artım ve meyve kayıplarına, hatta tahribatın arka arkaya birkaç yıl tekrarlanmasl halinde ölümlere neden olabilirler.

Konukçu bitkilerin tomurcuklarının patlaması ile L. dispar yumurtalarından larvaların çıkması arasındaki uygunluk böcek populasyonunun gelişimini önemli ölçüde etkiler. Dişi bireyler gerek doğal düşmanlarına, gerekse besinin kalitesindeki değişikliklere karşı daha duyarlıdır. Normalin üstünde sıcak ve kurak geçen yazlar, larva periyotlarım kısaltarak salgınlar için uygun bir ortam oluşturur. *

Küçük alanlarda kış mevsimi boyunca konukçu bitkilerin gövdelerindeki yumurta kümelerini toplamak suretiyle L.dispar'a karşı mekaniksel savaş uygulanabilir. Bu zararlı ile biyolojik savaş yöntemleri uygulanarak da savaşmak mümkündür. Nitekim Avrupa'da şimdiye kadar l65 asalak türü tespit edilmiştir. Ayrıca Calosoma sycophanta (L.) (Col.,Carabidae) da bu zararlının etkili bir yırtıcısıdır. Asalak ve yırtıcıları L.dispar populasyonlarını normal zararsız rniktara düşürülebilirler. Bir salgın sırasında bu zararlının populasyonlarını etkileyecek en önemli faktör Nuclear polyhedrosus viruses (NPV)'dir. Bu virüsün yayılmasında yağmur, kuş ve yırtıcıların etkileri çok büyüktür. Gerçi Cytoplasrnic polyhedrosus viruses (CVP) L. dispar larvaları üzerinde (NPV)'den daha fazla etkilidir. Fakat (CPV) daha az görülmektedir. L.dispar'ın 1. ve 2. dönem larvalarına karşı Bacillus thuringiensis preparatları oldukça iyi sonuçlar vermektedir. Bu uygulama için optimal hava sıcaklığı 25 °C, en düşük sıcaklık da 13 °C'dir L.dispar İle savaşta feromonlardan (örneğin Disparlure'den) da yararlanılabilir.

Bu zararlıya karşı kimyasal savaş için selektif insektisitlerden olan Diflubenzuron gibi bir kitin inhibitörü **** Permethrin kullanılması uygundur.

1.***** Hyphantria cunea (Drury), Amerikan beyaz kelebeği
*
Kuzey Amerika orijinli olan bu polifag türün 230 bitki türü üzerinde beslendiği tespit edilmiştir. Türkiye'de bu türün üzerinde yaşadığı 48 bitki taksonundan Acer negundo ve dut ağaçlarını en fazla tercih ettiği, fakat Acer campestre, dışbudak, gül, kurtbağrı, leylak, çınar, kavak, söğüt ,Ligustrum, Robinia pseudoacacia, karaağaç, atkestanesi, ıhlamur ve meyve ağaçlarının yapraklarını da severek yedikleri gözlenmiştir.
*
Bu zararlı park ve bahçelerle yol kenarlarında bulunan ağaçların yapraklarını yemek suretiyle zarar yapar. Fakat birinci dölün larva sayılan az olduğundan esas zararı 2.döl larvaları yapmaktadır. Tırtıllar yaprakları yalnız yaprak sapı orta damar ve yan damarlarından kalın olanları kalacak şekilde tümüyle yerler.
*
Bu zararlının yayılışını sınırlayan doğal faktörler, özellikle kış soğukları ile ilkbahar ve yazın düşük nemdir. Yurdumuzda parazitleri azdır. İçinde larvaları bulunan yuvalar ağaçlardan uzaklaştırılıp tahrip edilmek suretiyle mekaniksel savaş uygulanabilir.Bunun için yol kenarlarındaki dut ve Acer negundo gibi ağaçları dikkatlice incelemelidir. Kimyasal savaşta pülverize zamanı insektisitlerin kullanımından daha önemlidir. Uygulama l. dölün yeni açılmış larvaları koruyucu ağlarını örmeden önce yapılmalıdır. Bu konuda l. ve 2. dönem larvalara karşı Bacillus thuringiensis preparatları ile bir kitin inhibitörü olan Diflubenzuron özellikle etkilidir. Ayrıca Deltamethrin, Permethrin, Trichlorfon gibi temas ve mide zehirlerinden de yararlanılabilir.

1.***** Merodon eques (Fabr.), Nergis soğan sineği
*
Orta ve Güney Avrupa ile Kuzey Afrika'da yayılmış olan bu tür ile bulaşık nergisler, sağlam bitkiye göre oldukça küçük, sarı renkli, yaprakları ince ve otsu görünümdedir .Larva soğana dip kısmından girmişse, genel bir sararma ile birlikte çiçekli bitkilerde çiçek sapının kısa ve çiçeğin bozuk olduğu görülmektedir. Larva soğanın boyun kısmından yani üstten girmişse, yapraklarda sararmanın yanısıra düzgün olmayan kahverenkli yenik lekeleri, tomurcukta şişkinlik ve çürüme belirtileri göze çarpar. Larvaların beslenmesi sonucunda zarar görmüş olan nergis soğanların içi, yapışkanımsı kahverenkli bir madde ile doludur. Ayrıca zarar gören soğanların kabukları soyulduğunda dip veya orta kısma yakın bir yerde pas renginde larvanın çıkış delikleri görülebilir. Larva pupa dönemine girdiğinde ise soğanın içi tamamen boşalmıştır.
*
M. eques ile savaşta başarıya ulaşmak için kültürel önlemlere önem verilmelidir. Bunun için, kışın nergisler l0 cm boya ulaştığında kontrol edilerek sararmış, gelişmemiş otsu görünümlü yapraklara sahip olan bitkiler yok edilmeli, tarlalardaki soğanlar 3-4 yılda bir sökülerek bulaşık olanlar ayrılıp yakılmalı, tarlalarda derin sürüm yapılmalı, temiz ve genç soğanlar sık olmayacak şekilde l5 cm kadar derine dikilmelidir. Soğan sökümü yapılmayan tarlalardaki bitki artıkları Ağustos-Eylül aylarında yakılmalıdır . Ayrıca nergis tarlaları rüzgardan korunmalı yerlere kurulmalıdır.
*
M. eques ile savaşta, nergis soğanlarının 43-44°C'deki suda 2,5 saat süre ile tutulması en uygun yöntemlerden biridir. Bu sıcaklığın soğanların çimlenmesine olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır, fakat sıcaklık derecesi kritiktir. Tüm uygulama esnasında bu sıcaklığın sabit tutulması gerekmektedir.
*
Dikim öncesinde bulaşık soğanlar Dimethoate, Oxydemeton methyl gibi sistemik insiktisitlerle hazırlanan solusyonlara daldırılır veya belli bir yerde, örneğin bir çadır altında 85 gr/ rn3 oranında 3 saat Methylbromide ile fumige edilebilir. Özellikle fumigasyondan çok iyi sonuçlar alınmıştır. Dikim sonrasında ise zararlının yoğun olduğu alanlarda Endolsulfan, Cypermethrin gibi ilaçlar kullanılabilir. Uygulama l5 gün aralıklarla 3 kez yeşil aksam ve toprak ilaçlaması olarak yapılmalıdır. İlaçlamada süzgeçli kova kullanılmalı ve ilaçlı suyun toprağın 3-4. cm derinliğine ulaşması sağlanmalıdır.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2008, 00:07   #49
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
1.***** Beyaz sinekler
*
Homoptera takımının Aleyrodidae familyasına dahil olan küçük, özsu emici böceklerdir. Bitkiye dokunulduğunda beyaz kanatlı birçok küçük sineğin uçuşup tekrar kondukları görülür. Ergin, yumurta ve hareketsiz larvaları yaprakların alt yüzünde bulunur. Yaprakların üst yüzü ise çoğu kez yapışkan özsu ve isli küf mantarlarıyla kirlenmiştir. Sonuçta yapraklarda renk bozulmaları görülür. Ayrıca virüs hastalıklarını taşırlar.
*
Kışı, yumurta, larva ve pupa halinde yabancı otlar üzerinde geçirdiğinden bahçelerdeki ve seraların çevresindeki tüm yabancı otlar yok edilmelidir. Fazla ve gereksiz sulamadan kaçınılmalı, gereğinden fazla azotlu gübre kullanılmamalıdır. Bitkiler düzenli olarak kontrol edilmelidir.
*
Eğer beyaz sineklerin ergin ve larvaları görülürse Malathion ,Permethrin gibi uygun bir temas insektisiti veya Dimethoate, Heptenophos gibi sistemik bir insektisit bitkiler üzerine pülverize edilir ve bir haftalık aralıklarla 2-3 kez tekrarlanır. Dichlorvos gibi fümigantlar da ergin beyaz sinekleri öldürmek için .kullanılabilir, fakat larva ve yumurtalar üzerine çok az tesiri olduğundan bir haftalık aralıklarla tekrar tekrar kullanılmalıdır. Yurdumuzda beyaz sinek populasyonları bugünlerde hidrokarbonlu ve organik fosforlu insektisitlere karşı direnç kazanmışlardır. Bu yüzden bu gibi kimyasal ilaçlarla yapılan savaş başarısız olabilir. Sentetik pyretroidler hala etkilidirler.
*
Küçük bir parazit arı (Encarsia formoza) ithali ile Avrupa'da sera beyazsineğine karşı yapılan biyolojik savaş 21 °C civarında çok iyi neticeler vermiş ve ticari amaçla yapılan çiçekçilikte kullanılmıştır .Eğer serada bu parazit arı yoksa, parazitli yani siyah renkli beyazsinekler taşıyan birkaç yaprağın seraya getirilmesi ile kolayca yerleştirilebilir. Bu parazit arı getirildikten sonra seralarda insektisitlerin kullanımı sınırlandırılmalı ve kalıcı insektisitJer kullanılmamalıdır.

1.***** Toprak solucanları (Annelida, Oligochaeta)
*
İnce uzun silindir biçiminde, 9-30 cm boyunda, S harfi şeklinde kıvrılmış ve l00- l80 arasında değişen segmentlerden meydana gelmiş hayvanlardır.Solucanlar topraktaki faaliyetleri sonucu toprağın kabarmasına ve bunun sonucu olarak, özellikle fideliklerde fide köklerinin açıkta kalmasına ve kurumasına neden olurlar .Buna halk arasında ''solucan oynaması'' denir. Bazen bu zarar fideliğin yeniden kurumasına neden olabilir. Ayrıca tohumların veya taze fidelerin bir kısmı solucanlar tarafından yuvalarına taşınır. Böylece fidelikte bazı yerler boş kalır. Solucanlar besin aramak için çoğunlukla geceyi tercih ederler.
*
Solucanlar en aktif oldukları ilkbahar ve yaz aylarında, özellikle toprak yüzeyinde ifraz ettikleri topraklardan kastlar oluştururlar. Kastlar biçmeyi zorlaştırır, çim biçme silindirlerinin kesici uçlarının zarar görmesine neden olurlar. Ayrıca yabani otların çim alanlarda koloni meydana getirmesi için uygun ortamlar sağlar ve ıslak havalarda çimleri çamurlu ve kaygan yaparlar. Başlıca zararlılar Lumbricuıs spp. ile çirnlerde Allolobophora türleridir.
*
Solucanlar asit topraklarda gelişemez. Bu yüzden pH= 5 veya daha az olacak şekilde asit kondisyonun sürdürülmesi ile çimler korunabilir .Bu işlem biçilmiş tüm çirnlerin uzaklaştırılması ve turba, amonyum sülfat veya demir sülfat gibi hafif gübrelerin kullanılması ile yapılabilir. Kireç veya kompost gibi organik gübreler kullanılmamalıdır .Eğer bu işlernlerin yapılması mümkün olmazsa, biçmeden önce çimler katır tırnağı bitkisinden yapılmış bir saplı süpürge ile süpürülerek solucan kastlarının dağıtılması sağlanabilir.

Solucanlarla savaşta tesirlilik bakımından oldukça değişen birçok farklı kimyasal maddeler bulunur. Bunların içinde kullanımları en güvenilir olanları Derris toz ve Potasyum permanganat gibi ilaçlardır .Bu ilaçlar solucanları öldürmeyip sadece toprak yüzeyine çıkarırlar. Böylece ilaçlanmış solucanlar toplanıp imha edilir. Derris genellikle rn² ye 25 gr oranında % 1 toz olarak muamele edilir. Ayrıca uygulamadan sonra toprak iyice sulanmalıdır. Potasyum permanganat her rn² ye suyun her litresi için 4 gr oranında uygulanır. Bu madde özellikle balıklara toksik olmadığından dolayı akarsu ve havuz kenarındaki çimlerde de kullanılabilir .Hem Derrisin ve hem de Potasyum permanganatın kalıcı etkisi yoktur ve ilaçlama her 6 ayda bir tekrarlanmalıdır.
*
Endosulfan'lı solucan öldürücüler daha toksik ve kalıcıdır .Bu nedenle sadece yeterli alternatif olmadığı zaman kullanılabilir .Endosulfan topraktaki solucanları öldürdüğünden toplama problemi yoktur. Ayrıca muameleden sonra bir yıl veya daha fazla toprak solucanlarını ve diğer toprak zararlılarını kontrol eder. Endolsulfan 35 E.C. dekara 150 cc oranında kullanılabilir. Fakat Endolsulfanın Betula spp. ile sera koşulları altındaki Chrysanthemum'un bazı varyeteleri ile Pelargonium üzerine fitotoksik olduğu gözönüne alınmalıdır.
1.***** Salyangoz ve Sümüklü böcekler (Gastropoda, Stylommatophora)
*
Yumuşak vücutlu, segmentsiz mollusklar olan bu hayvanların hareketi geniş, kaygan, kaslı ayaklarıyla sürünme şeklinde olur. Geçtiği yere mukuslu bir sıvı sürerek hareketin daha kolay olmasını sağlarlar. Ayakta bulunan büyük bir bez tarafından salgılanan bu mukuslu sıvı yardımıyla keskin bir usturanın ağzından dahi herhangi bir yaralanma olmadan geçebilirler.
*
Salyangozların sırtında küremsi veya konik şekilli, kalker ve conchiolinden yapılmış bir kabuk bulunur. Hayvan bu kabuk içinden kolayca çıkabilir veya içine girebilir. Sümüklü böceklerin ise vücutları çıplak olup, sadece ön üst ve yan arka kısımları sert bir madde ile örtülüdür.
*
Salyangoz ve sümüklüböceklerin çeşitli türlerinin zararı, radula adı verilen dişli dilleri ile bitki dokularını törpüleyerek yediklerinden dolayı benzerdir. Zarar çok çeşitli bitkilerin kök, yumru kök, soğan, gövde, yaprak, tomurcuk, çiçek, tohum kapsülü ve meyvelerinde yeme sonucu oluşan düzensiz delikler şeklindedir.Çoğunlukla gece beslenirler. Geçtikleri yerde bıraktıkları karakteristik salgı izleri bize aktivitenin büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir .Bahçede yetiştirilen bitkilerdeki zarar genellikle ilkbahar ve yaz mevsiminin ılık ve nemli periyotlarında daha şiddetlidir. Fakat sera ve ev içindeki yüksek sıcaklık ile nem aktiviteyi ve dolayısıyla.zararı arttırır.
Sümüklü böcekleri çok cezbeden Campanula zoysii, Omphalodes hıciae ve Phyteuma comosum gibi bitkilerdeki zarar çok fazladır. Anemone, Coreopsis, nergis, yıldız çiçeği, hezaren, Gerbera, Helenium, Hosta, sümbül, iris, zambak, Primula, Rııdbeckia, Lathyrus, lale ve menekşe gibi çok çeşitli süs bitkilerine de düzenli olarak arız olur, fakat nadiren diğer birçok bitkilere de arız olabilir. Zararın çoğu ilkbahar başlangıcında zemin üzerindeki fide, yeni sürgün ve bitki tepelerinin sümüklü böcek ve salyangozlar tarafından yenilmesi ile yapılır. Sümüklü böcekler toprak içinde bulunan soğan, gövdenin alt kısmı ve yumru kökleri de yerler. Lalelerin yaprak ve gövdeleri topraktan çıktıkları zaman, çoğu kez yoğun şekilde zarar görür ve benzer zararlar diğer soğanımsı bitkilerde de görülebilir. Genç ve erginler, canlı bitkiler kadar çürümüş yaprak gibi ölü materyalle de beslenir. Sümüklü böcekler, kompost ve gübre gibi çürümüş organik madde içeren topraklarda daha bol bulunur. Salyangozlar ise kalkerli topraklarda daha yaygındır. Bahçedeki başlıca zararlılar Deroceras, Arion, Limax, HeIix ve Cepaea cinslerine ait türlerdir.

Sümüklü böcekler genellikle yüksek organik madde içeren nemli topraklarda bulunur. Eğer bir bahçedeki koşullar sümüklü böceklerin gelişmesi için uygunsa, bunların bitkilere zararını önlemek imkansızdır. Yumurta, genç ve ergin sümüklü böcekleri iklim şartlarına ve yırtıcılarına maruz bırakmak için bitkilerin düzenli olarak ekilmesi, kompost ve tabii gübre gibi organik gübrelerin kullanımının azaltılması, bitki çevresindeki bitki kökünü örten çeşitli maddelerin kullanımının kısıtlanması ve genellikle iyi bir bahçe hijyeninin sürdürülmesi ile biraz ferahlık sağlanır. Toprak işlemesi, sümüklü böcek ve salyangoz yumurtalarını yok edeceği için savaşımında etkili olmaktadır. Ek olarak sümüklü böcekler, yeşil marul ve lahana yaprağı, greyfurt kabuğu ve kepek gibi çeşitli materyalin toprak yüzeyine serilmesi ile tuzakla yakalanabilir. Ilık ve nemli akşamlar en iyi neticeyi verir. Tuzaklar ertesi sabah erkenden kontrol edilir ve sıcak su veya kuvvetli tuz solusyonunu içeren kovaya düşüp ölen sümüklü böcekler toplanır. Sümüklü böcekler aynı zamanda toprak seviyesine kadar batırılmış içi bira ile dolu sığ tabaklar kullanılarak da yakalanabilir. Bira sümüklü böcekleri cezbeder ve bira ile temas eden hayvanlar sarhoş olarak suda boğulurlar.
Alternatif olarak, Mateldehyde veya Methiocarb içeren zehirli yemler kullanılır. Bunlar duyarlı bitkiler yakınına stratejik pozisyonlarda yerleştirilen sümüklü böcek pelletleri olarak satılır. Pelletler 3-4 gün etkili olurlar ve gerekirse uygulama tekrarlanır. Metaldehyde dekara l-4 kg oranında kullanılır. Bazı orkidelerin çiçekleri bu ilaçtan zarar görebilir ve yağmurdan hemen önce uygulanmalıdır. Methiocarb pelletler pahalıdır, fakat genellikle en iyi neticeyi verir. Methiocarb ile uygulamadan önce alan hafifçe sulanmalıdır.
*
Salyangozlar, genellikle sümüklü böceklerden daha az zararlıdırlar. Sümüklü böceklere karşı uygulanan muameleler aynen salyangozlara da uygulanabilir. Aynı zamanda salyangızlan bitki üzerinden elle toplamak da mümkündür.

arıkuşu beğendi.
Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2008, 00:08   #50
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
1.***** Vespa crabro L., Eşekarısı
*
Eşek arılan yazın ve sonbahar başında ağaçların kabuklarını yer yer soyarak halkalamak şeklinde zarar yaparsa da bu zararı önemli değildir. Park ve bahçelerde bulunan eşekarıları insanları sokarak onların sağlıklarının bozulmasına, hatta duyarlı insanlarda ölüme neden olurlar.
*
Cemiyet halinde yaşayan bu arıların ağaç kabukları, saçak araları ve toprak çatlaklarında oluşturduğu soluk kahverengi yuvaları,insan başı büyüklüğündedir. Odun çürüntüleri ve bitki liflerinden yapılmış olan yuvaların dış kısmı lahana yaprakları şeklinde kat kat ve kağıt gibi ince birçok tabakalarla kaplıdır. Yuvaların içinde l-l.5 cm aralıkla yatay durumda üst üste dizilmiş, gözleri aşağıya doğru bakan petekler vardır.
*
Park ve bahçe içinde bulunan yuvaları tahrip edilebilir. Fakat işçi arılar yuvalarından çok uzak mesafelere uçabilirle. Bu nedenle yuvalar, işçilerin çoğu içerde olduğu zaman, yani geceleri giriş deliklerine Carbaryl veya Derris toz insektisitleri koymak suretiyle tahrip edilebilir. En iyisi bu muamelenin güneş battıktan sonra en az bir saat beklenerek yapılmasıdır. Arılar yuvalarına girip çıkarken toz insektisitlere bulaşırlar ve bu şekilde yuva yavaş yavaş yok olur. Ayrıca meyve ağaçlarını ziyaret eden arılar, içinde biraz reçel bulunan bir kavanoz ile tuzağa düşürülebilir ve daha sonra içine su ve deterjan karışımı dökülerek öldürülebilir. Arı sokmalarına karşı soğuk kompres yapılır. Arı sokmasına duyarlı olan kimseler doktora götürülmelidir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2008, 00:11   #51
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
III. DİĞER ZARARLILAR
*
COLEOPTERA, Örtük Kanatlılar
*
Familya, BUPRESTIDAE, Süslü böcekler

Agrilus chrysoderes Ab.

*
Erginleri 6,5 mm kadar uzunlukta, metalik koyu zeytin yeşili rengindedir. Larvaları önceleri güllerin gövdesinde kabuk altında çepeçevre helezoni galeriler açarak gelişir. Olgun larva dal içerisine girerek gal oluşturur ve pupa olarak kışı burada geçirir. Larvaların oluşturduğu galin üst kısmındaki yapraklar sararır, sürgün gelişemez ve sonunda dal kurur. Üzerinde gal bulunan dalların kesilerek yakılması, populasyonun azaltılması bakımından önerilir.
Familya SCARABAEIDAE, Yaprak boynuzlu böcekler
*
Melolontha melolontha (L.) Adi Mayıs böceği

*
Erginleri 27 mm kadar büyüklükte, kanat örtüleri kırmızımtırak kahverengidir. Olgun larvalar 4-5 cm irilikte, sarımtırak beyaz renkte ve manas tipindedir. İlkbaharda yumurtadan çıkan larvalar toplu halde bir arada yaşarlar ve önceleri humusla geçinirler. Olgunlaşmaya yakın bitki köklerini kemirmeye başlarlar. Bir dölün tamamlanması 3-5 yılı gerektirir. Larvalar ve erginler fidanlıklarda meşe, dişbudak, ladin ve göknarı tercih ederler. Erginlerin sabahın erken saatlerindeki uyuşukluklarından yararlanarak toplanması, iyi bir toprak işlemesi yapılarak yüzeye çıkan larvaların toplanarak yok edilmesi, özellikle fidanlıklarda araya tuzak bitkiler dikmek suretiyle burada toplanan larvaların yok edilmesi gibi işlemlerin yapılması önerilebilir. Ayrıca zararlının toprak yüzüne en yakın olduğu ilkbahar veya erken sonbahar aylarında Endosülfan veya Parathion methyl gibi bir insektisit uygulaması yapılabilir.
*
Polyphylla fullo (L.), Haziran böceği
*
M. melolontha’ya çok benzer. Ancak ergin bireyde kanat örtüleri üzerinde muntazam olmayan beyazımsı lekelere sahiptir. Polifag olan bu tür özellikle çam, akasya ve kavaklarda zarar yapmaktadır.

Familya CHRYSOMELIDAE, Yaprak böcekleri
*
Pyrrhalta luteola (Müll.), Karaağaç yaprak böceği

*
Erginleri uzunca oval, 5,5-7 mm boyunda, sarımtırak kahverengidir. Kanat örtülerinin yanlarında koyu renkte uzunlamasına çizgiler vardır. Kışı geçiren erginler Nisan ayına doğru kışlaklardan çıkarak yeni gelişen yapraklarla beslenirler. Larvalar yaprakların alt yüzünde epidermisi kemirerek, üst epidermisi dantel görünümünde bırakacak şekilde zarar yaparlar. İlkbaharda erginlere ve daha sonra da larvalara karşı bir insektisit uygulaması önerilir.
*
Agelastica alni (L.), Kızılağaç yaprak böceği
*
Erginleri koyu mavi veya menekşe renginde, 6-7 mm büyüklüğündedir. Kışı ergin olarak geçirdikten sonra ilkbaharda kızılağaç yapraklarına saldırır. Yılda bir döl verir. Küçük sahalarda ergin bireyler, kızılağaçların altına serilen bezler üzerine fidanların silkelenmesi ile toplanıp yok edilebilir. Toprak işlemesi ile pupalar öldürülebilir. Yoğun populasyonlar için Carbaryl, Methiocarb veya Malathion gibi insektisitler önerilir. İlaçlamaya Nisan sonlarında başlanmalıdır.
*
Crioceris asparagi (L.)
*
Erginleri 6 mm uzunluktadır. Larvaları Mayıs ayından itibaren Asparagus’ların gövde ve yapraklarıyla beslenir. Ergin halde kışı geçirirler. Dişiler Haziran ayında küçük kahverengi yumurta yığınlarını yapraklar üzerine koyarlar. Larvalar toprak içindeki bir kokonda pupa olurlar. Kışlamış populasyonları sınırlamak için bitki döküntüleri temizlenmelidir. Eğer ergin ve larvalar ilkbaharda görülürse Asparagus’lar Derris, Malathion gibi kalıcı olmayan insektisitlerle muamele edilmelidir.

Galerucella nymphaeae (L.)
*
Erginleri 6 mm uzunlukta ve kahverengidir. Yumuşak vücutlu kahverengi-siyah larvaları ilkbahar ve yazın Su zambağı yapraklarının üst yüzünde düzensiz delikler açmak suretiyle zarar yapar. Etkilenen yapraklar kızarır ve parçalanır. Erginler havuzların kenarındaki kaba vejetasyon veya bitki döküntüleri içinde kışlarlar. Mayıs ve Haziranda kışlama yerlerinden Su zambağı yapraklarına giderek yumurta koyarlar. Yumurtadan çıkan larvalar yapraklar üzerinde pupa olmadan önce 2-3 hafta beslenirler. Yılda 2-3 döl verirler. Bu zararlıya karşı eğer havuzda balıklar mevcutsa ve insektisitlerin su kaynaklarına karışma olasılığı varsa insektisitler kullanılmamalıdır. Böyle durumlarda en iyi metot bahçe hortumumdan kuvvetli su fışkırtmak suretiyle yapraklar üzerindeki larva ve erginleri uzaklaştırmaktır. Düşen böcekler balıklar için bir yem kaynağıdır. Uygulama böcekler görüldükçe tekrarlanabilir. Eğer balıklar için bir tehlike yoksa toz veya pülverize halinde Derris, Malathion veya Nicotin gibi kalıcı olmayan insektisitler kullanılabilir.
*
Lilioceris lilii (Scop.)
*
Erginleri 6 mm büyüklükte ve kırmızı renklidir. Kırmızımtırak sarı, arka kısımları hörgüç şeklinde ve üzeri siyah mukuslu bir madde ile örtülü olan larvalar zambakların tohum kabuğu, gövde ve yapraklarıyla oburcasına beslenirler. Aynı zamanda Polygonotum’a da arız olur. Kışı geçiren erginler Mayıs/Haziran ayında zambakların üzerine göç ederler. Yumurtadan çıkan larvalar toprakta topraktan yapılmış bir kokon içinde pupa olmadan önce bir ay kadar beslenirler. İlkbaharda veya larvalar görüldüğü zaman Malathion, Resmethrin veya Chlorpyrifos gibi bir temas insektisiti pülverize edilir. Böcekler görülürse uygulama tekrarlanır.

Familya CURCULIONIDAE, Hortumlu Böcekler

Rhynchites hungaricus (Hrbst.), Gül hortumlu böceği

*
Erginleri 5-7 mm uzunluktadır. Larvaların dişileri fildişi renkli, tombul, kıvrık ve bacaksızdır. Dişiler yumurtalarını açılmakta olan gül tomurcuklarının içine koyarlar. Hortumları ile tomurcuklarda delik açarlar. Tehlike anında kendilerini toprağa atıp saklanırlar. Kışı toprakta 2-8 cm derinlikte olgun larva halinde geçirirler. Yılda bir döl verirler. Yumurtlama sırasında tomurcukları kırparak yere sererler, bir kısmı da dallarda asılı kalır.
Zarar yaptığı saptanan güllükler Nisan sonundan itibaren haftada iki kez kontrol edilmelidir. Rastgele toplanan 100 tomurcuktan beşinde zararlı bulunmuşsa ilaçlı mücadeleye geçilir. Delinmiş gül tomurcuklarının koparılıp yok edilmesi, yoğunluğun azaltılması bakımından önemlidir. Nisan sonu Mayıs ortasında Endosulfan, Carbaryl veya Malathion gibi insektisitler toz veya pülverize halinde uygulanabilir. Rüzgarlı havada ve sıcaklığın yüksek olduğu zamanlarda ilaçlama yapılmamalıdır.
*
Otiorrhynchus sulcatus F.
*
Erginleri 9-13 mm büyüklükte, kahverengimsi-siyah renktedir. Larvalar köklerde; erginler tomurcuk, yaprak ve çiçekte zarar yaparlar. Süs bitkilerinden siklamen, Primula, gül, zambak, begonya, Rhododendron ve sarmaşıklarla saksıda yetiştirilen diğer süs bitkilerinin genç köklerini yiyerek zararlı olurlar. Siklamen gibi yumrulu süs bitkilerinde ise kemirmek suretiyle zarar yaparlar. Zarar görülür görülmez bitki saksının değiştirilmesi ve toprağın sterilize edilmesi gerekir. Ayrıca erginlerin kışlayacağı barınaklar yok edilmeli, yabancı ot temizliği yapılmalıdır. Erginlerin toplanması da populasyonu azaltmada yardımcı olmaktadır. Kimyasal savaşta bu zararlıya karşı Carbaryl, Parathion methyl, Azinphos methyl ve Monocrotophos gibi ilaçlar önerilebilir.

Familya SCOLYTIDAE, Kabuk böcekleri
*
Tomicus piniperda (L.), Büyük orman bahçıvanı

*
Erginleri 3,5-4,8 mm büyüklüğünde, siyah veya koyu kahverengidir. Tüm çam türlerinde zarar yapar, genellikle sekonder zararlıdır. Bu nedenle sağlık durumları çeşitli nedenlerle bozuk olan ağaçlarda zarar yapar. Fakat sürgünlerdeki zararı tamamıyla primer karakterdedir. Yılda 1 döl verir, uçma zamanı Şubat sonu Mart ayına rastlar. Böceğin ağaca giriş deliğinden sızan reçinenin, deliğin etrafında huni şeklinde toplanması bu böceğin tanımına yarayan karakteristik bir özelliktir. Kabuktaki ana yolu aşağıdan yukarıya doğru ilerleyen 3 mm çapında ve 12-15 cm uzunluğunda bir kollu dikey yoldur. Böceğin uçma zamanından 2-3 hafta önce tuzak ağaçları hazırlanmalı ve bunların kabuklarını Mayısın ilk yarısında bezler üzerinde soyarak yakmalıdır. Ayrıca feromondan da yararlanılabilir.

LEPIDOPTERA, Pul Kanatlılar, Kelebekler
*
Tırtılların hemen hepsinin benzer bir yapısı vardır ve Tenthredinoidea larvalarına benzerler. Başları iyi gelişmiştir ve bitki dokuların çiğnemek ve ısırmakta kullanılan bir çift kuvvetli mandibülleri vardır. Thorax 3 segmentlidir, genellikle her segment üzerinde eklemli bir çift bacak bulunur. Abdomen 10 segmentten oluşur ve 5 çift şişmanca, eklemsiz bacak taşır.
*
Büyüklükleri 0,5-10 cm arasında değişir. Erginler sadece nektar veya diğer şekerli sıvılarla beslenir. Bazıları ise hiç beslenmez. Üremeleri genellikle seksüeldir ve çiftleşmeden sonra dişiler, bitkilerin üzerine veya yakınına tek olarak veya kümeler halinde birkaç yüz yumurta koyarlar. Tırtıllar genellikle birkaç hafta içinde yumurtadan çıkarlar, bitkiler üzerinde, toprak ve bitki döküntüleri içinde veya çit, bina veya diğer yapılar üzerinde pupa olmadan önce 1-2 ay beslenirler. Erginler genellikle birkaç hafta sonra pupadan çıkarlar. Erginler gündüzleri veya geceleri uçarlar ve bazı türler binlerce kilometre göç edebilirler.
*
Birçok önemli Lepidoptera familyalarının benzer davranışları vardır ve bunlar familya isimlerini belirler. Larval davranışlar bitkilerin yaprak, gövde, tomurcuk, çiçek, meyve ve kök gibi tüm kısımlarını içerir ve arız olma belirtileri çok değişiktir. Çoğu tırtıllar yaprak, tomurcuk ve sürgünler üzerinde açıkta beslenirken, bazıları ipeksi ağlar üretir. Bazı tırtıllar toprağın içinde yaşar ve birkaçı ağaçların gövde ve odunsu dalları içinde tüneller açar.

Savaşı: Kimyasal olmayan savaş yöntemleri bazı tırtıllara, özellikle bu tırtıllar birkaç bitki üzerinde küçük sayılarda görüldükleri zaman uygulanabilir. En basit ve etkili metot bitkileri düzenli olarak kontrol etmek, yumurta ve tırtıllar görüldüğü zaman bunları ezmektir. Bu teknik kaba ve gaddar görülebilir. Fakat bu yöntem insektisitlerden daha kesin ve hızlı olarak yumurta ve tırtılları öldürür. Bitki döküntüleri veya toprak içinde pupa olan veya kışlayan tırtıllar sonbahar veya ilkbahar başında iyi bir toprak işlemesiyle kısmen kontrol edilebilir. Yumurta kümeleri olarak kışlayan türler budamayla veya kışın yumurtaları tahrip etmekle sınırlandırılabilir. Kimyasal olmayan tekniklerden olan yapışkan sargılar sadece Geometridae türlerine karşı etkilidir.
*
Tırtıllara karşı temas insektisitleri, genellikle pülverize, fakat bazen toz halinde yaygın şekilde kullanılır. İnsektisitin biraz residu aktivitesi varsa tesirliliği yükselir. Afid ve diğer özsuyu emen böceklere karşı çok etkili olan sistemik insektisitler, tırtıllara eşit ölçüde tesirli olmadığından dolayı, bunlardan bazısının yeterli temas aktivitesi olmalıdır.
*
Derris, Resmethrin veya Malathion gibi kalıcı olmayan temas insektisitleri, bitki üzerinde açıkta bulunan tırtıllara karşı oldukça etkilidir ve tehlikesiz bir şekilde kullanılabilir. Permethrin, Carbaryl veya Trichlorphon gibi daha kalıcı insektisitler bitki üzerinde veya toprakta korunmalı durumlarda beslenen tırtıllara karşı daha iyi kontrol verir. Bacillus thuringiensis içeren bakteri pülverizesi hazır olarak piyasadan temin edilebilir ve faydalı böceklere bir zararı olmaksızın tırtıllar karşı emin ve etkili olarak kullanılabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2008, 00:14   #52
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Familya GRACILLARIIDAE, Gerçek güveler
Caloptilia syringella (F.), Leylak yaprak güvesi

*
Hazirandan itibaren leylak ve Ligustrum’ların yaprakları üzerinde büyük kahverenkli kabarmış alanlar görülür. Her kabarcık bir veya daha fazla küçük, beyaz veya yeşil bacaksız tırtıl içerir. Daha sonraları yapraklar bükülüp yuvarlaklaşır ve tünellerde kalan tırtılların iplikleri ile birleştirilir.
Tırtıl halinde kışlar. Kelebekler Mayıs-Haziran ayında çıkarlar. Dişiler genç yaprakların alt yüzeylerine yumurtalarını kümeler halinde koyarlar. Yaprakların koltuğunda, dal ve gövdeler üzerindeki kokon içinde pupa olurlar. Yılda iki döl verirler.
*
Etkilenmiş yaprakların uzaklaştırılıp yok edilmesi tavsiye edilir. Kimyasal savaş için Mayıs/ Haziran içinde Nicotin veya Trichlorfon insektisiti pülverize edilebilir. Sonraları yeni tüneller görülürse uygulama tekrarlanır.
*
Familya TORTRICIDAE, Yaprak bükenler
* Archips rosana (L.)

*
Açılmış ön kanatları arasındaki açıklık 24 mm’ye kadar ulaşır. Dişiler koyu kahverengi, üzerinde daha koyu enine bant ile tanımlanmaktadır. Larva açık sarımsı yeşil renkli olup başları siyahımtırak renktedir.
*
Polifag olan bu zararlı üzerinde beslendiği gül, huş, meşe, ıhlamur, Viburnum, Ligustrum, söğüt, ve kavakların yapraklarını bükerek yuvarlar ve tomurcuklarla beraber bunları ağlarla toplayarak içinde beslenir.
*
Savaşımında larvalar hedef alınarak daha yaprakları bükmeden önce Fenitrothion gibi bir insektisit uygulaması ile yok edilir. Gerekirse uygulama 15 gün sonra tekrar edilir.

Familya COSSIDAE, Ağaç kurtları
*
Zeuzera pyrina (L.), Mavi süzgeç kelebeği

*
Beyaz olan kanatları çok sayıda küçük, yuvarlak ve çelik mavisi renginde lekelidir. Meyve ağaçları ile sert odunlu yapraklı orman ile süs ağaç ve ağaççıklarında, özellikle dişbudak, meşe, akçaağaç, kayın, karaağaç, kızılağaç, ıhlamur ve atkestanelerinde zararlıdır. Larvaları odun içinde tünel açarak zararlı olurlar. Bu kelebek 3 yıllık bir döle sahiptir. Erginlerin çıktığı dal ve gövdelerdeki deliklerden aşağı doğru sarkan, içi boşalmış pupa gömleklerinden tasallut kolaylıkla anlaşılır.
*
Pisliklerin atıldığı delikten bir bakır tel sokularak larvalar ezilerek öldürülür veya deliğin içine bir fümigant konarak üzeri balmumu gibi maddelerle kapatılır. Ciddi şekilde zarar görmüş dallar iyileşemez. Bu nedenle park ve fidanlıklardaki genç ağaçların içinde larva bulunan dalları kesilerek yakılmalıdır. Ayrıca zararlının yumurta koymasını önlemek ve yumurtadan yeni çıkan larvaları öldürmek için temas ve mide zehirleri kullanılarak kimyasal savaş yapılabilir.

Familya GEOMETRIDAE, Mühendis böcekleri
Operoptera brumata (L.) Küçük don mühendis kelebeği

Sadece erkekler tam gelişmiş kanatlara sahiptir. Olgun larvaları 17-18 mm boyunda, açık yeşil renktedir.
Meşe, karaağaç akçaağaç, söğüt, Rhododendron ve Syringa türlerinde yaprakları yemek suretiyle zarar yapar. Erginler yumurtalarını teker teker veya birkaçı bir arada kabuk çatlaklarına bırakırlar. Larvalar Mayıs ayının ortasında toprağa inerek 5 cm kadar derinlikte pupa olurlar. Yılda bir döl verirler.
Ekim ayında ağaçların gövdelerine yumurta koymak için topraktan gövdeye tırmanan dişileri durdurmak için yağlı bantlar sarılır. Bu bantlar gövdenin toprak seviyesinden 1-2 m yukarısına ve 10 cm kalınlığında uygulanır. Eğer bantlar yeterli şekilde uygulanamıyorsa kışlamış yumurtaları öldürmek için Aralık-Ocak aylarında kışlık yağlar kullanılır. Ayrıca ilkbaharda ağaçların tomurcukları açılır açılmaz Trichlorfon, Fenitrothion, Malathion, Permethrin gibi temas insektisitleri uygulanabilir.

Familya NOCTUIDAE, Baykuş kelebekleri
*
Tırtılları toprağın birkaç cm’lik üst tabakasında yaşar ve genellikle geceleri genç bitkilere toprak seviyesinde arız olarak çoğu kez gövdeleri yerler. Bu yüzden genel olarak kesici kurt olarak bilinirler. Bahçelerde bulunan başlıca zararlı türler Noctua pronuba, Agrotis segetum ve A. exclamationis’dir.
*
Autographa gamma (L.) Gama baykuş kelebeği
*
Bezelye, marul, lahana, patates ve birçok süs bitkisinin yaprakları 4 cm uzunluğa kadar olabilen, parlak yeşilden koyu zeytine kadar değişen renkteki tırtıllar tarafından yenir. Bu zararlı çoğu kez seralarda problem yaratır. İnfekte bitkiler deforme olur ve yeme sonucu oluşan büyük pelletler yapraklar üzerinde birikir. Bunlar tırtılların mevcudiyetini gösterir; çünkü tırtıllar gündüzleri saklanır, geceleri beslenirler.
*
A. gamma göçücü bir türdür. Dişi ergin tek tek veya küçük kümeler halinde 500 kadar yumurta koyar. Tırtıllar bitkiler üzerinde gevşek kokonlar içinde pupa olurlar. Ergin populasyonları sonbaharda büyük sayılara ulaşır.
*
Sera ve ev bitkileri devamlı olarak dikkatlice kontrol edilmelidir. Eğer arız olma belirtileri görülürse tırtıllar tahrip edilebilir, gerekirse temas insektisitleri uygulanabilir.

Familya LYMANTRIIDAE, Kıllı tırtıllar
*
Euproctis chrysorrhoea (L.) Altın tüylü kelebek

*
Tırtılların en fazla tercih ettiği konukçular gül, Crataegus, meşe, ve meyve ağaçlarıdır. Polifag bir türdür. Larvalar bitkinin yapraklarını yemek suretiyle zarar yaparlar. Larvaların üzerindeki kıllar zehirli olduğundan insan derisine değdiğinde kuvvetli kaşıntılar yaparlar.
*
Dişiler yumurtalarını yaprakların alt yüzüne sıralar halinde koyar. Eylülde larvalar sürgün uçlarındaki yaprakları ipeğimsi ipliklerle birbirine birleştirerek yaptıkları keselerde kışlar. Pupa dönemi Mayıs ortasından Haziran sonuna kadar sürer. Uçma zamanı Haziran ve Temmuz aylarıdır. Yılda bir döl verir.
*
Meyve bahçeleri, park, bahçe ve yol kenarlarında bulunan küçük ağaç ve ağaççıklar üzerindeki kış keseleri dal makaslarıyla kesilerek tahrip edilir. Büyük alanlarda ise toprakta açılan çukurlara kesilmiş kış keseleri konulur ve larvaların dağılmasını önlemek için kenarları insektisitlerle muamele edilir. Bu şekilde parazitlerin çoğalması sağlanır. Bacillus thuringiensis preperatları ilk larva dönemlerinde etkilidir. Kimyasal savaşta Trichlorfon, Carbaryl ve son zamanlarda Deltamethrin gibi Piretroidler ile Diflubenzuron bu zararlıların populasyonlarını azaltmak için kullanılır.

Familya LASIOCAMPIDAE, Halka kelebekleri
Malacosoma neustria (L.) Halka örücüsü

Polifag bir zararlıdır. Tırtılları ağaç yapraklarını yer. Dişiler yumurtalarını muntazam halkalar halinde sürgünlere koyar. Kışı yumurta halinde geçirir. İlkbaharda yumurtadan çıkan larvalar dal çatallarında ördükleri yuvaların içinde yaşarlar. Yılda bir döl verirler.
*
Yumurtaların bulunduğu dallar sonbaharda kesilerek yok edilir. İlkbaharda tırtılların bulunduğu keseler kesilerek yakılır. Bu işlemler yapılmadığı takdirde ilkbahar ve yaz başında çıkan larvalara karşı bir insektisit uygulaması yapılabilir.

Familya SPHINGIDAE
*
Sphinx ligustri L.

*
Gececi kelebeklerdir.Olgun larva 10 cm kadar boyda olup yaprak ve sürgünleri yer.Genellikle az sayıda görülürler. Viburnum, Ligustrum, leylak, Spirea, Ilex, akçaağaç ve dişbudakta zarar yaparlar.
*
Büyük olan larvaları toplanmak suretiyle savaşılabilir.Ayrıca gündüz istirahat halindeki erginler de toplanabilir.Bu zararlıya karşı insektisitler nadiren kullanılır.
*
Familya PIERIDAE, Beyaz kelebekler
*
Aporia crataegi (L.) Beyaz ağaç kelebeği

*
Kanatlar beyaz, damarları siyah renkli ve çok belirgindir. Kanat açıklığı 4-6 cm kadardır. Larvalar yaprakları, damar ve alt epidermisi kalacak şekilde yer. Yenik yapraklarda oluşturdukları yuvalar içerisinde kışı larva halinde geçirirler. Bu yuvalar kışın ağaçta asılı kalır. Meyve ağaçları ile Crataegus gibi süs bitkilerinde zararlı olmaktadırlar.
*
Büyük olan larvaları toplanmak suretiyle savaşılabilir. Ayrıca gündüz istirahat halindeki erginler de toplanabilir. Bu zararlıya karşı insektisitler nadiren kullanılır.

Familya PTEROPHORIDAE

Cnaemidophorus rhododactylus (Den. et Schiff.), Gül filiz güvesi

*
Altın sarısı veya tarçın renginde ve beyaz süslü bir güvedir. Kanat açıklığı 19 mm kadardır. Arka kanatlar derin olarak üç yırtmaçlı olarak görülür. Larvalarında baş limon sarısı renginde, vücut soluk yeşil renkte olup üzeri sık beyaz kıllarla kaplıdır.
*
Kışı 1. dönem larva halinde kokon içinde geçirir. İlkbaharda genç gül yapraklarına, daha sonra çiçek tomurcuğu içerisine girerek tomurcuklara zarar verir. Tomurcuklarda pisliklerin atıldığı delik yapışkan bir sıvı ile kaplıdır. Tırtıllar daha sonra yapraklar altında ağlara bağlanarak oluşturduğu pupa devresini geçirip ergin olur. Yılda bir döl verir.
*
Tırtıllar ilkbaharda faaliyete başladıklarında hemen bir insektisit uygulamasına geçilir. Gerekirse 15-20 gün sonra uygulama tekrarlanabilir.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2008, 00:15   #53
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Benden şimdilik Bu Kadar Arkadaşlar.. Umarım Size Bitki Maceranızda Yol Gösterir..

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-06-2008, 18:07   #54
Ağaç Dostu
 
Emre Albayrak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 642
Galeri: 4
Arkadaşlar fotoğrafları da mevcut bu zararlıların.. Bazılarında şemalar falan da var. Ama kitaptan tek tek tarayıp eklemem lazım.. O yüzden finallerden sonra bu eklemeyi yapabilirim.

Emre Albayrak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-06-2008, 13:02   #55
Ağaç Dostu
 
sabah's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 2,922
Galeri: 11
Metinler için teşekkürler, sınavlarınızda başarılar.

Zararlıların bir kısmının fotoğrafını agaclar.org altında Bahçe bölümünde buldum.
Belki burayı elbirliğiyle geliştirebiliriz.

sabah Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-10-2008, 09:22   #56
Ağaç Dostu
 
Filiz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: burdur
Mesajlar: 1,212
Galeri: 1
Google Books özelliğinden yararlanarak bitki koruma hakkında 326 sayfalık bir kaynak buldum. Açıköğretim öğrencileri için hazırlanmış bu yüzden bilgiler oldukça ayrıntılı. Umarım birilerinin işine yarar.

Link

Filiz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-06-2009, 17:49   #57
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-02-2007
Şehir: ankara
Mesajlar: 43

arkadaşım bilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.. bana bu hastalığın ne olduğunu ve nasıl tedavi edebileceğimi söyleyebilirmisin? konuyu tam olarak okumadan sordum çünkü bitkilerime dalmış durumdalar acil cevap istiyorum umarım hazır bilgi istiyorsunuz diye kızmazsınız.
tamamen bitkilerim için şimdiden teşekkür ediyorum..


Düzenleyen ortilim : 08-06-2009 saat 17:55 Neden: resim çıkmamış
ortilim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-06-2009, 18:23   #58
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-02-2007
Şehir: ankara
Mesajlar: 43
fotoğraf gözüküyormü bilmiyorum.

ortilim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-06-2009, 18:29   #59
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-02-2007
Şehir: ankara
Mesajlar: 43
Herhalde şimdi çıktı.

Eklenen Resimler
 
ortilim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-06-2009, 18:34   #60
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-02-2007
Şehir: ankara
Mesajlar: 43
bunlarda diğer iki fotoğraflar

Eklenen Resimler
  
ortilim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:44.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024