agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hayvanlar > Evcil Hayvanlar > Evcil Hayvanlar / Genel
(https)




Beğeni Düzeni113Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 20-04-2012, 08:12   #61
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Ben de size Şanslı'yı anlatayım

Şanslı bir sokak köpeği, onun talihsizliği hem annesinin hem de kardeşlerinin ölmüş olması daha da kötüsü doğduğu zaman diliminin önü kış. Bakan olmazsa ölmesi kesin.

Sokak hayvanlarına birlikte baktığımız çocuklardan birkaç tanesi bir gün kapıyı her zaman ki gibi güm güm çalarak heyecanlı sesleriyle haber verdiler Şanslı'nın durumunu. Hemen yanına gittim bu gibi durumlara alışık olduğum için yanımda su ve yiyecekle gitmiştim. Zavallının halsizlikten kıpırdayacak durumu kalmamıştı. Bulunduğu mağaranın arka tarafında ölmüş kardeşleri yatıyordu.

Haşlanmış tavuktan minik parçalar koparttım ağzına tuttum, kokuyu alınca azıcık hareketlendi, yattığı yerden azıcık kaldırdı başını, ağzını azıcık açtı ben de oradan tavuğu içeri soktum. Böyle böyle epey yedirdim. Mağaradan kardeşlerini çıkarttık çocuklarla. Evden çarşaf getirdim katladım yuva yaptık.

Yanına da su koyduk şimdilik evlerimize döndük. Yanında bilerek yemek bırakmadım, kokusunu alıp büyük köpekler gelir ve zavallıyı hırpalayabilirlerdi. Düzenli üç öğün yemek götürdüm her gün. O da her geçen gün kendine gelip toparlandı haber veren çocuklarla zıplaya zıplaya oyunlar oynamaya başladı. Bazen yemek götürdüğümde bulamazdım "Şanslıııı" diye bir seslendim mi koşa koşa gelirdi hemen.

Bir akşamüstü rüzgâr yüzünden çıkamadım, akşam da elektrikler kesildi, el fenerimiz de yok yanıma mum ve çakmak aldım, çıktım (hangi akla hizmetse, eşimden de yalvar yakar benimle gelmesini istedim. Niyetim Şanslı'nın yemeğini verip dönmek. Gittim ama sesleniyorum sesleniyorum gelen yok. Az sonra bir inilti duydum, hayvancık gelemiyor ama orada olduğunu haber veriyor, karanlıkta araya araya zorla bulduk.

Çakmağı bir çaktım feci bir görüntü kalın, uzun bir çöp zavallıcığın gözüne batmış ama Allah'tan gözüyle alt kirpiği arasındaki boşluğa. Gözü çapaklanmış, iyice kapanmış, azıcık görünen kısmınsa feri gitmiş, bulanıklaşmış neredeyse kör olacak. Eşim ilk defa ben söylemeden "sen bunu yarın hayvan hastanesine götür" dedi. Öyle sevindim hemen Şanslı'yı alıp arabanın içine yerleştirdim zaten küçücük daha.
Sabah erkenden kalktım bir baktım arabanın içine tuvaletini yapmış ama ne gam bir petrole sokar çamaşır suyundan geçiririm.
Yanına yiyeceğini koyup kaptığım gibi kampüse zaten sınavım da var o gün. Hastanede benim sınava gitmek için çıkacağımı söyleyince önce kabul etmek istemediler, bırakıp kaçma olayları çok oluyormuş. Şansımı başka hocalarda denedim, öğrenci kimliğimi gösterdim. Sonunda Cumali hoca "sen bırak sınavına git, biz hallederiz" dedi. Ha bu arada Şanslıcık uyuza da yakalanmıştı, tüy dökümü vardı bir süredir.
Onu oraya bırakıp sınava girdim ama aklım hep kızımda.

Arabanın içi öyle pis kokuyordu ki bütün camları açmak zorunda kaldım. Sınavdan çıktım, doğru kızımın yanına gözündeki çöpü çıkarmışlar, uyuz iğnesi yapmışlar, bir de damla verdi hoca, mikrop kapmasın diye günde birkaç kere damlatılmak üzere.

Tekrar evimize geldik, Şanslı yine tepelere gitti. Damlasını ihmal etmedim. Birkaç gün içinde de yaralı gözü yine pırıl pırıl, kara kara bakmaya başladı, bir hafta sonra deriden taze tüyler çıkmaya başladı.

Kış, bahar geçti bizim kız kocaman oldu, oturduğum binayı öğrendi bahçeden ayrılmamaya başladı ama öyle çenesiz öyle çenesiz sabaha kadar durmaksızın havlıyor. Bu arada bahçemizin asıl sahibi Şanslı'dan önce büyüttüğüm Tin Tin onu deli gibi kıskanıyor, sık sık hırpalıyor. Bu mücadelede kazanan Tin Tin oldu, yaş ve ebat avantajını kullandı, Şanslı'yı geri püskürttü ve Şanslı yine tepelerine döndü.

Sonra ne mi oldu? İyice büyüdükten sonra kendi yolunu çizdi, tepelerden ayrıldı, nereye gitti bilmiyorum. Kızımın kaderi aklıma geldikçe hâlâ içim sızlar, inşallah kendine iyi bakıyordur.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-04-2012, 09:48   #62
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-02-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 621
Bu sayfaya anılarını yazan canlıya değer veren, sevgi dolu arkadaşlar,
Yazınızın başına bu neşeli bir anıdır ya da mutlu bir hikayedir,ya da hala hatırladıkça gözlerim dolar gibi bir ifade kullansanız da ben bu anıları elimde mendil, burnumu çeke çeke okumasam. ' Mahsun mahsun yüzüme baktı' gibi çok basit bir cümle bile, o bakışı bilenlerin gözlerinin dolmasına neden oluyor.

Hayvan sevgisi 'Aşk' gibi, tam 'Mutlu Son' dediğimiz de terkediliyoruz. Hepimiz defalarca terk edildik ve onlarla ilgili son anılarımız hep hüzünlü... Son anıları sevmiyorum...

Güzin Çakar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-04-2012, 10:39   #63
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-02-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 621
Bir anı da ben anlatayım, hüzünlü değil.Anılarımın çoğu kuş, kedi, köpekle ilgilidir ama bu farklı.
Bir kaç yıl önce işten gelip mutfağa adım atmamla bir şey cıyk diye dolabın altına kaçtı. Evde kızım-köpeğim de var. Onun umurunda değil. Benim gayrete getirmemle ikimiz birden bakındık , bir şey bulamadık. Herhalde bana öyle geldi diye düşündüm. Gece bir tıkırtı başladı. Bir kaç gün bu tıkırtı devam ettikçe bakıyoruz bir şey bulamıyoruz.

Bizim yaratık bir süre sonra ortama alıştı, kısmen ortaya da çıktı. Biz mutfağa girdikçe aynı yere kaçıyor ama incecik kuyruğunu bile toplamaya gerek görmüyor. Kızımızla da arası iyi. Eşimle bu böyle olmaz dedik, yakalayıp atmak lazım. Öldürmeyi düşünmediğimizden yapışkanlı bantlar, kapanlar bir yığın şey denedik,yakalayamadık, oluruna bıraktık.

Bir gün baktım köşede şirin mi şirin bir fındık faresi, biraz halsiz görünüyor. Çok kolay yakalayıp bahçeye bıraktım. Devamlı girdiği dolaba baktığımda,kocaman bir sepetteki fındıklarımın tamamının yalnız kabuklarının kaldığını gördüm. Yiyecek bitmiş,aç kalmış.

1-2 gece sonra yoğun bir su sesiyle uyandım. Musluklara baktım, hepsi kapalı. Mutfağa girmemle suya basmam bir oldu. Bakıyorum suyun nereden geldiğini bulamıyorum. Eşimi uyandırdım, beraber bulduk. Bulaşık makinasından geliyor.

Neyse, ertesi gün servis geldi. Her tarafı dişlenmiş hortumlar değiştirildi. Bizim misafir fındıklar bitince, hortumların da tadına bakmış...

Başımıza bu işleri açmasına rağmen, bir süre tıkırtılarını özlemiştik, kızım uzun bir süre dolapların altında misafirimizi aramıştı. Şimdi bile bir tıkırtı duyduğum da yüzüme kocaman bir gülücük yayılıyor...

Güzin Çakar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2012, 00:37   #64
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
Benim icin mutluluk olur dostum. Bizler nice bu tür anilar , hikayeler ve anlatimlardan dersler aldik. ****** cocuklara aktarilmasi faydali olur. Yine yunanistanda 90 yilinda yasadigim yarali bir köprk hikayesini yazmis olmaliyim. Selamlar

gökceada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2012, 13:40   #65
Ağaç Dostu
 
...nokta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Uşak
Mesajlar: 175
Galeri: 16
Daha okula bile gitmiyordum galiba...bir mavi muhabbet kuşu almıştı babam o kadar çok seviyordum ki onu…başıma kondukça ara ara korkuyordum...kafesindeydi ve yalnızdı…bu duruma üzülüyordum…babama üzgün olduğumu ve nedenini söylemiştim...bir kaç gün sonra bembeyaz bir kuşla geldi babam...ben çok mutluydum tabii muhabbet kuşumda öyle…ve babamla kafeste onlara özel bir alan yaptık…ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kar tanesinin karnı şişmişti uçamıyordu…karnını ellediğimizde yumurtasını hissedebiliyorduk…ve bir gün kar tanesi onlara hazırladığımız özel alandan çıkmadı ne olduğunu merak etmiştim…açtığımda cansız yatıyordu...yumurtlayamadığı için ölmüştü galiba…ya da başka bir neden…bilmiyorum…mahallemizde bahçeli bir alana onu gömdüm…üzülmüştüm…ama diğer kuşum hayattaydı…böyle tesseli ediyordum kendimi…daha sonra eşinin ölümünden dolayı mavi kuşumda hiç yem yemedi suç içmedi…ve bir süre sonra o da öldü…o günden sonra hiç muhabbet kuşu almadım…

...nokta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2012, 23:45   #66
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Ne muhabbet kuşu, ne kaplumbağa ne tavşan daha da doğrusu ne kedi ne köpek hiçbir hayvanın yeri bizim yaşadığımız evlerin içi değildir. Kedi neyse yine canı istediği zaman çıkar, gezer stresini atar eve gelir, yemeğini yer, uyur canı isteyince yine çıkar gezer. Ancak yeri ağaç dalları, su kenarları, bozkırlar veya ormanlar olan tabiattaki canlıları alıp kafeslere kapatmak evlerde bizimle beraber yaşamaya zorlamak, hayvan ticareti yapılması, "petshoplar", sirkler, hayvanat bahçeleri, yok akvaryumlar şunlar bunlar.... Tamamen insan egosunu tatmin etmeye yönelik yine insan elinden çıkma zalimlikler ve hastalıklı eylemlerdir.

İnsan tabiatı ve içindeki canlıları rahat bırakmalı, her canlı kendi yaşam alanında kalmalı ve ordan koparılmamalı. Dünyanın şurasından burasından toplanıp kaçak yollarla ülkemize sokulan, yaşam şartları ülkemize uygun mu değil mi demeden kolilere, kasalara doldurulup getirilen zavallı hayvanları, kendini hayvansever sanan insanların alıp bu zavallıları evlerde kafeslere kapatması ve öldüğünde de üzüldüm demesi bana hiç de merhamet ve vicdan sahibi gerçek bir hayvansever insanın söyleyebileceği şeyler gibi gelmiyor. Üzgünüm ama benim düşüncem böyle. Katılırsınız ya da katılmazsınız.

Hiçbir "petshop"a hayvan satın alma amaçlı girmem, girer kontrol ederim hayvancıklara nasıl bakılıyor diye ki gördüklerim genelde içler acısı olur, satıcıya söylerim, söylerim ama bön bön bakan gözlerden ve bir duvardan başkasını da görmem karşımda. Eminim arkamdan da alay ediyordur bu kapkara cahil ve vasıfsız insan tiplemeleri. Sirklere, hayvanat bahçelerine gitmeyelim, petshoplardan hayvan satın almayalım ki bu işin piyasası bitsin, insanlar hayvan satışını para kazanma yolu olarak görmesin.

Daha iki gün olmadı çocuğunun kaprislerine dayanamayan dirayetsiz ve beceriksiz bir anne-babanın çocuğuna aldığı ancak bakmayı da beceremedikleri için sokağa attıkları bir tavşan yavrusu buldum. Sahibini bulmama ve gelin götürün dememe rağmen hayvancığı istemediler üzerime kaldı, gel de at sokağa. Zavallı hayvanı herhalde kulağından tutup havaya kaldırdıkları için ne zaman elimi okşamak için başına ve kulaklarına götürsem kalbi güm güm atıyor, kaçmaya çalışıyor. Bahçeli bir eve ve bakabilecek yetkinliğe sahip bir insan arıyorum ki içim rahat teslim edebileyim. Doğaya bıraksam burada yaşayabileceği hiçbir yer yok, mecburen bahçeli bir ev olmalı ki yaşam süresi biraz da olsun uzasın.
Lütfen çocuklarınızın ısrarıyla evlerinizde yaşaması mümkün olmayan hayvanları almayın, onlara hayvanların kendi yaşam alanlarında daha mutlu olduklarını, bizim evlerimizin onlar için uygun olmadığını ve bir süre sonra stres yaşayıp ya dayanamayıp öldükleri ya da intihar ettiklerini öğretelim.

Gerçek bir insan, doğasever, hayvansever bütün canlıları kendi yaşam alanlarında sever ve görmek ister.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2012, 23:54   #67
Ağaç Dostu
 
...nokta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Uşak
Mesajlar: 175
Galeri: 16
Sûz-i Dilârâ...
Söylediklerinde sana katılıyorum...kafeslere kapatmak kötü bir şey...fakat dışarda uçan muhabbet kuşu görmedim bu güne kadar...köpek,tavşan,kedi ve diğer bir sürü hayvan...evet özgürlüklerini elinden almak kötü...bana aynı şey yapılsaydı bundan hiç hoşlanmazdım ki hiç kimse hoşlanmaz...ama üzüntü konusunda sana katıldığımı söyleyemem...çünkü o kişinin yaşadığı bir şey...o kadar tutkunu olduğu...bağlandığı bir canlı avuçlarında cansız yatıyor...bu bana mutluluk veremez...aynı dönemlerde mahallenin her hangi bir köşesinde bulduğum 4 tane ölü fare yavrusuna bile üzülen bir insanım...herşey bağlanmakta değil anlayacağın...ve bu üzüntü konusunda kimseyi inandırmak zorunda da değil insanlar...
Saygılar...

selis beğendi.
...nokta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-07-2012, 00:13   #68
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Yazdıklarımı anladığınızı düşünmediğim için tekrar yazıyorum.

Bir insan elbette ki ölen bir canlıya üzülür içinde azıcık merhamet, vicdan taşıyorsa bile bile de bir zarar veremez. Ancak mesele sizin dediğiniz avucunuzun içinde ölen canlıya üzülmek ya da üzülmemek değil. Mesele o canlının sizin evinize kadar nasıl geldiği, süreci anlayabilmek. Sizin petshoplardan aldığınız her hayvan bu işin ticaretini yapan insanlara destek olmak ve onları bir nevi teşvik etmektir. Sizin en insanî duygularınız bu insanlar tarafından sömürülür ben hep şuna benzetiyorum, sokakta mendil satan çocuğa acıyıp aldığınız her mendil verdiğiniz her 50 kuruş bu işin mafyasını besler ve çocuk sömürüsünün devamına katkıdır. Hayvan ticareti de aynen böyledir.
Tabi ki havada uçan muhabbet kuşu göremezsiniz çünkü ülkemizdeki bütün muhabbet kuşları kafeslerde kapalıdır, fırsat bulduğunda bu zavallıcıkların açık kafes kapısından uçup gitmesi onların özgürlük isteklerinin de içgüdülerinin de en bariz ifadesidir. Kaldı ki muhabbet kuşunun vatanı bizim ülkemiz coğrafyası da değildir, kafesten kaçıp gitse bile yaşama şansı o kadar azdır ki kısa süre sonra ölürler.
Konunun sadece muhabbet kuşu ile sınırlandırılması da yanlıştır. Tırtıl toprakta, Sibirya kurdu Sibirya soğuğunda, kuşlar ormanında ya da ağacının dalında kurduğu yuvasında, aslan, kaplan, ayı, ceylan ... ormanında balık denizde ya da okyanusta ... mutludur ve bulundukları yerde de kalmalıdırlar. Bu onların en basit ve en temel haklarıdır ve haklarını savunmaktan aciz canlıları toplayıp oradan oraya sürüklemek, kafeslere kapatıp insanları eğlendirsin diye hayvanat bahçeleri kurmak ya da sirklerde ateş çemberinden atlatmak, evinde kafese ya da akvaryuma kapatıp hava alsın diye arada bir balkona çıkarmak onların yaşam haklarına tecavüzdür ve büyük bir zalimliktir. Bu hayvanseverlik de değildir kimse kendini kandırmasın.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-07-2012, 00:20   #69
Ağaç Dostu
 
...nokta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Uşak
Mesajlar: 175
Galeri: 16
Sevgili Sûz-i Dilârâ...
Yazdıklarını anlamıyor değilim anlıyorum...tekrar söylüyorum kesinlikle haklısın...kafeslere kapatma,sirkler,boyunlarına tasmalar takmak ve diğer şeyler...ben de karşıyım bu duruma...bu sitedeki herkes ve dışardaki bazı insanlar da karşıdır eminim...ben sadece o üzülme olayına takılmıştım...petshoplarla ilgili söylediğin ve diğer söylediklerine kesinlikle katılıyorum...

...nokta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-07-2012, 00:38   #70
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
Üzülme konusunu problem yapmayın dediğiniz gibi kimseyi inandırmak durumunda değilsiniz, benim için mesele de bu değil zaten. Kaldı ki üzüldüğünüze inanırım ve yaşadığınız duyguları birebir yaşadığım için üzüntünüzü aynen hissedebilirim.

Bizler bu konuda hiçbir şey yapmıyorsak en azından hayvanları sömüren, eziyet eden, kullanan ve sırtlarından para kazanan oluşumları desteklemeyelim, onlara para kazandırmayalım ve bu düşüncemizi diğer insanlara da ulaştıralım ki bu konuda bir farkındalık oluşsun. İnanın zamanla çok şey değişiyor. Umut kırıcı şeyler de olmuyor değil duyduğumuzda haftalarca kendimize gelemediğimiz hayvan cinayetleri, tecavüzlerini haber alıyoruz.

Mesela benim oturduğum yerde insanlar benim yaptıklarım yüzünden artık hayvanlara karşı daha farkında, yemek, su vermeseler de artık eskisi kadar gaddar düşüncelere sahip değiller. Bu bile büyük bir adım burası insanı için. Hatta 3 kişiyi kazandım diyebilirim, okuldan pekçok öğrenci. Artık daha dikkatliler ve özenliler. İnşallah bir gün bütün dünya bütün insanlar böyle oluruz.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-07-2012, 00:56   #71
Ağaç Dostu
 
...nokta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Uşak
Mesajlar: 175
Galeri: 16
Güzel şeyler yapıyorsun...ve insanları da teşvik ediyorsan,kazandıysak da ne mutlu...söylediğin gibi insanlar gaddar...geçen gün sokak hayvanları için dışarı bir kap bırakmıştım...sıcaklar çok ve susuzluk çekiyorlar...10 dk sonra pencereden baktığımda kadının biri o kabı götürüyordu..ilginç insanlar ya...çözmek mümkün değil...şimdi onlar için dışarıya bir alana beton yapacağız...oraya koyacağım suyu...onuda sökmezler heralde...dediğim gibi...ilginçler...

Güzin Çakar beğendi.
...nokta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-08-2012, 11:27   #72
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Köyden evvelki gün döndüm..

Son gün akşamı yine her zaman tercih ettiğim eski bir maden iskelesinin kimseciklerin olmadığı, minicik tertemiz koyunda denize girdim..
Saat 8 buçuk sıraları çıktım denizden, kurulanıp giyindikten sonra dönüş yoluna koyuldum..
Minik koyun çıkışındaki her iki tarafını yoğun böğürtlenliklerle kaplı patikadan tam çıkarken, beyaz bir tavşan önümden fırlayıp böğürtlenlerin içine daldı..

Baştan önemsemedim..yürüdüm 40-50 adım kadar..
Sonra durdum..dur bakayım dedim bu neyin nesidir diye..öyle hareketsiz dikildim olduğum yerde..derken, o tavşan çıktı yine böğürtlen kümelerinin arasından ve başladı karnını doyurmaya..
Yabani tavşan gibi gelmedi bana bu beyaz tavşan..

Onu ürkütmeden, her defasında 5-10 adım yavaşça yürüyerek ona doğru yaklaştım..
5 metre kaldı..yürüdüm..3 metre kaldı..yürüdüm..bir metre kaldı ona uzaklığım..
Bir yandan bana bakıyor bir yandan beslenmeye, böğürtlen yapraklarını yemeye devam ediyordu..
Onun ürkmemesi için elimden geleni yapıyordum..hatta bir ara benden korkmuyordu ki; sırtını bile döndü..
Derken yarım metre kadar yaklaşınca çömeldim usulca..biraz bekledim..göz gözeydik artık..yemeye devam ediyordu..

Elimi uzattım yavaşça..sırtını okşadım..bir metre uzağa kaçar gibi yaptı..gene yaklaştım..gene sevdim..seyrettim bu güzel tavşanı..

Karanlık çökmeye başlayınca ayrıldım oradan..ayrılırken korkuttum onu biraz..çünkü, herkes benim gibi yapmayabilir, insanları dost sanırken başına iş açabilirdi..
...

Sonra, internette bu tavşanın yeni zelanda tavşanı olduğuna hükmettim..gözleri gündüz bile kırmızıydı çünkü..

Yakınlarda ev falan yoktu..en yakın ev 300-500 metre mesafedeydi..
Özgürlük uğruna evden firar mı etmişti bilemiyorum..

Tatlı bir anı olarak kaldı benim hafızamda..

3-4 yıl önce benim zeytinliği mesken tutan yabani tavşanların minik bir yavrusunuda sevmiştim böyle..

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2012, 16:32   #73
Ağaçsever
 
hanbiyçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-07-2010
Şehir: konya
Mesajlar: 81
avatarımda fotoğrafı bulunan Haşmet'i geçen sene aldım ve çok hırçın aldım papağanımı bi süre sonra çok uysal,omzumda uyumaya çalışan kendini kaşıtmayı ve öpücük vermeyi seven bir papağana dönüştü.Ancak öğrenciyim ve kaldığım özel yurtta papağanımı şikayet etmişler,evdede köpeğim yemeye çalışıyo evdede bırakamadım mecbur halama götürdüm ama 3 gündür yem yemiyo şimdi kuşum,elimi zorla gagasına soktuğumda gagalamayan hayvan şimdi saldırganlaştı çok üzülüyorum

hanbiyçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-10-2013, 20:31   #74
Ağaç Dostu
 
lusoari's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-09-2012
Şehir: erivan ve istanbul
Mesajlar: 1,490
Sevgili arkadaşlar sizlere oğlumla yaşadığım hayatımı anlatmak istiyorum. (ama kendi ağzımdan değil oğlumun ağzından anlatmak istiyorum ). Ben bir pet shopta dünyaya gelmiştim. Annem ırkının en iyilerinden biri safgan bir golden retriverdi, babam ise hava alanında çalışan ödüllü bir golden retriverdi. Canım annemin sahibinin arkadaşlarından biri benim gibi tatlı mı tatlı bir yavru istiyormuş o kişi yurt dışında veterinerlik fakültesinde okumakta olan bir öğrenciymiş. Hayatım o gencin dedesiyle uçağa binerek başladı ve sonunda gerçek sahibime kavuşmuştum . Beni hiç hoşlanmadığım kafesin içinden çıkardı sevdi, öptü, kokladı artık ben onun o da benimdi. Ömrümün en güzel zamanlarını sahibimle birlikte geçiriyordum ,beni bir gün bile yanından ayırmazdı ,geceleri bile birlikte uyurduk tüm ailem tarafından çok seviliyordum herkes gözümün içine bakardı ama o kadar kişinin içinde sahibimin yeri benim için farklıydı adeta birlikte bir bütün olmuştuk o benim sahibim olmanın dışında en yakın dostum olmuşdu. Bazen arada tartışdığımız konularda oluyordu ****** ama her seferinde kalbimizi kazanmayı bildik .Hele ki bir seferinde hiç unutmam (o zamanlar apartmanda yaşıyorduk ) üst kat komşumuz sahibime benim hakkımda şikayette bulunmuş oda gayet güzel bir şekilde beni savunmuşdu komşumuz köpekleri sevmediği için benden nefret ederdi, ogün sahibim beni öpmeye doyamıyordu akşam olduğunda ise her günkü gibi uzun yürüyüşümüze çıkmıştık parkta birlikte oynarken birden ağlamaya başladı bana sarıldı ve dediki seni çok seviyorum Athena benim için hep çok özel oldun ve kim olursa olsun aramıza giremeyecek dedi o an beni sevgisiyle ödüllendirmişdi. Aslında sahibimle yaşadığım maceralar o kadar çok ki anlatmakla bitmez. 4 yaşına gelince hastalanmıştım kimseye belli edemezdim rahatsızlılığımı çok üzülürlerdi ama bir gün dayanamadım sokakta sahibim beni dolaştırırken artık dayanamadım yürüyecek gücüm yoktu yere oturmak istedim sahibim o halimi görünce çok korkmuşdu beni kucakladı ve evimize kadar beni kucağında taşıdı veterinere gittik hemen tahliler falan çok koşturdu benim için sahibim ve sonunda öğrendikki çok hastaydım hastalığımın adı LEPTOSPİROS du bu hastalık kan yoluyla bulaştığı gibi fare idrarı ve kenelerle de bulaşan amansız bir hastalıktı. O gün tedavimi oldum ama yürüyecek halim yoktu canım sahibim ben üzülmiyeyim diye beni kucağında ağlayarak ve sürekli dua ederek taşıyordu, onu üzmeye hakkım yoktu kafaya koydum iyileşecektim birlikte geçirecek daha çok güzel zamanlarımız vardı iştahım hep yernde olduğu için 2-3 ayda toparlandım sahibim her gün halimize şükrediyordu tam bir sene sonra aralığın 29 unda sabaha karşı birden fenalaştım hastalığım tekrarlamıştı sahibimi çağırdım yanıma artık zamanımız kalmamıştı, ben yerde yatarken canım sahibim yanıma uzanmış gözlerime bakarak okşayarak bana yalvarıyordu beni bırakma diye o an anladımki 5 senedir yürüdüğümüz yolun sonuna gelmiştik önce tüm aile fertlerinin gözlerinin içine teker teker bakıp vedalaştım ve en son sıra sahibime gelmişti gözlerinin içine bakarken beni ne kadar çok sevdiğini bir kez daha anladım , bende dayanamadım ve ağladım yaşlar geldi gözümden hayatımda ilk defa ve sonsuz yolculuğuma çıktım artık melek olmuştum, tam yıl başı arifesinde sahibime hayatında hiç unutamayacağı ve çok acı bir hediyye vermiştim. Canım sahibim yuvamızın bahçesine beni gömerek beni son kez ödüllendirdi .Ayrıldıgımıza 3 sene olacak sahibim tarağımın şampuanımın tasmamın yerini bile değiştirmemiş bende arada onu ziyaret ediyorum rüyalarında artık çok kısa görüşebiliyoruz ama hala birbirimize sadığız ve birbirimizi çok seviyoruz. İster köpek olsun isterse bir balık hayvan sevgisi dünyadaki en güzel sevgilerden birisidir sen onu kırsanda o seni kırmaz hep alttan alır. Athenam'la hayat hikayemizi paylaştık biraz uzun oldu ama hepinizden af diliyorum sadece içimdekileri sizlerle paylaşmak istedim . Çok teşekkür ederim.

aleydi ve dongyul beğendi.
lusoari Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-10-2013, 20:49   #75
Ağaç Dostu
 
loveforlife's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-05-2012
Şehir: BURSA
Mesajlar: 3,079
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi lusoari Mesajı Göster
Sevgili arkadaşlar sizlere oğlumla yaşadığım hayatımı anlatmak istiyorum. (ama kendi ağzımdan değil oğlumun ağzından anlatmak istiyorum ). Ben bir pet shopta dünyaya gelmiştim. Annem ırkının en iyilerinden biri safgan bir golden retriverdi, babam ise hava alanında çalışan ödüllü bir golden retriverdi. Canım annemin sahibinin arkadaşlarından biri benim gibi tatlı mı tatlı bir yavru istiyormuş o kişi yurt dışında veterinerlik fakültesinde okumakta olan bir öğrenciymiş. Hayatım o gencin dedesiyle uçağa binerek başladı ve sonunda gerçek sahibime kavuşmuştum . Beni hiç hoşlanmadığım kafesin içinden çıkardı sevdi, öptü, kokladı artık ben onun o da benimdi. Ömrümün en güzel zamanlarını sahibimle birlikte geçiriyordum ,beni bir gün bile yanından ayırmazdı ,geceleri bile birlikte uyurduk tüm ailem tarafından çok seviliyordum herkes gözümün içine bakardı ama o kadar kişinin içinde sahibimin yeri benim için farklıydı adeta birlikte bir bütün olmuştuk o benim sahibim olmanın dışında en yakın dostum olmuşdu. Bazen arada tartışdığımız konularda oluyordu ****** ama her seferinde kalbimizi kazanmayı bildik .Hele ki bir seferinde hiç unutmam (o zamanlar apartmanda yaşıyorduk ) üst kat komşumuz sahibime benim hakkımda şikayette bulunmuş oda gayet güzel bir şekilde beni savunmuşdu komşumuz köpekleri sevmediği için benden nefret ederdi, ogün sahibim beni öpmeye doyamıyordu akşam olduğunda ise her günkü gibi uzun yürüyüşümüze çıkmıştık parkta birlikte oynarken birden ağlamaya başladı bana sarıldı ve dediki seni çok seviyorum Athena benim için hep çok özel oldun ve kim olursa olsun aramıza giremeyecek dedi o an beni sevgisiyle ödüllendirmişdi. Aslında sahibimle yaşadığım maceralar o kadar çok ki anlatmakla bitmez. 4 yaşına gelince hastalanmıştım kimseye belli edemezdim rahatsızlılığımı çok üzülürlerdi ama bir gün dayanamadım sokakta sahibim beni dolaştırırken artık dayanamadım yürüyecek gücüm yoktu yere oturmak istedim sahibim o halimi görünce çok korkmuşdu beni kucakladı ve evimize kadar beni kucağında taşıdı veterinere gittik hemen tahliler falan çok koşturdu benim için sahibim ve sonunda öğrendikki çok hastaydım hastalığımın adı LEPTOSPİROS du bu hastalık kan yoluyla bulaştığı gibi fare idrarı ve kenelerle de bulaşan amansız bir hastalıktı. O gün tedavimi oldum ama yürüyecek halim yoktu canım sahibim ben üzülmiyeyim diye beni kucağında ağlayarak ve sürekli dua ederek taşıyordu, onu üzmeye hakkım yoktu kafaya koydum iyileşecektim birlikte geçirecek daha çok güzel zamanlarımız vardı iştahım hep yernde olduğu için 2-3 ayda toparlandım sahibim her gün halimize şükrediyordu tam bir sene sonra aralığın 29 unda sabaha karşı birden fenalaştım hastalığım tekrarlamıştı sahibimi çağırdım yanıma artık zamanımız kalmamıştı, ben yerde yatarken canım sahibim yanıma uzanmış gözlerime bakarak okşayarak bana yalvarıyordu beni bırakma diye o an anladımki 5 senedir yürüdüğümüz yolun sonuna gelmiştik önce tüm aile fertlerinin gözlerinin içine teker teker bakıp vedalaştım ve en son sıra sahibime gelmişti gözlerinin içine bakarken beni ne kadar çok sevdiğini bir kez daha anladım , bende dayanamadım ve ağladım yaşlar geldi gözümden hayatımda ilk defa ve sonsuz yolculuğuma çıktım artık melek olmuştum, tam yıl başı arifesinde sahibime hayatında hiç unutamayacağı ve çok acı bir hediyye vermiştim. Canım sahibim yuvamızın bahçesine beni gömerek beni son kez ödüllendirdi .Ayrıldıgımıza 3 sene olacak sahibim tarağımın şampuanımın tasmamın yerini bile değiştirmemiş bende arada onu ziyaret ediyorum rüyalarında artık çok kısa görüşebiliyoruz ama hala birbirimize sadığız ve birbirimizi çok seviyoruz. İster köpek olsun isterse bir balık hayvan sevgisi dünyadaki en güzel sevgilerden birisidir sen onu kırsanda o seni kırmaz hep alttan alır. Athenam'la hayat hikayemizi paylaştık biraz uzun oldu ama hepinizden af diliyorum sadece içimdekileri sizlerle paylaşmak istedim . Çok teşekkür ederim.
Sen ne yaptın Athena! Hüngür hüngür ağlattın beni... Kızım da yeni melek olmuşken, onu bir gelin misali beyazlara sarıp toprağa koymuşken...

(Onların yeri dolmaz ama bizi bekleyen başka canlar da var. Sevgiye aç nice Athena, nice Mercan...)

aleydi beğendi.
loveforlife Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-10-2013, 21:19   #76
Ağaç Dostu
 
lusoari's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-09-2012
Şehir: erivan ve istanbul
Mesajlar: 1,490
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi loveforlife Mesajı Göster
Sen ne yaptın Athena! Hüngür hüngür ağlattın beni... Kızım da yeni melek olmuşken, onu bir gelin misali beyazlara sarıp toprağa koymuşken...

(Onların yeri dolmaz ama bizi bekleyen başka canlar da var. Sevgiye aç nice Athena, nice Mercan...)
Sizi çok iyi anlıyorum sayın Loveforlife. Bu yazıyı yazarken bende çok ağladım.Neredeyse 3 sene olacak ama içimdeki yangın dinmiyor,inşallah bir gün yeniden gücümüzü toplayıp başka canlara can katabiliriz. Kalpten isterimki hiç birisinin sonu Athena ve Mercan gibi olmasın ama hayatın kanunu bu insana koyan onları kaybetmek degil asıl koyan onlarsız yaşamaya alışmamız.

loveforlife ve aleydi beğendi.
lusoari Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-10-2013, 04:53   #77
Ağaçsever
 
Derya Hanim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-05-2013
Şehir: Melbourne
Mesajlar: 78
Bende size minik kedim ginger'den bahsedeyim biraz. Onun kadar asil ve sahibine bagli bir kedi gormedim hic. Ben kizima evde bakardim onun icinde hergun yikar, temizlerdim onu. Bir gun bahce yapmistim ginger'de disarda oynuyordu eve girmek zamani gelince dedim iki emek olmasin ben bunuda banyoya aliyim, once ben dusumu alirim sonrada gingeri yikarim. Ay benim kedim bir cildirdi banyoyu basima yikacak nerdeyse, hayvan ne yapacagini sasiriyor. Elimi dustan cikardimki basini oksayim sakinlessin, parmagimi agziyla tuttu, ayaklarini dusun kenarina diredi ve beni disari cikarmak icin cekmeye basladi anladimki benim boguldugumu zannediyormus. 8 yasina kadar bizimleydi ginger. Kizimi okula gotururken arkamizdan gelirryolun kenarina kadar ordan karsiya gecmez benim geri donmemi beklerdi. Beni gorunce yanima takilir eve donerdik. Pompis pompis cok guzel bir kediydi. haslanmis misir, muz ve armut yer baligi agzina bile surmezdi. Birgun resimlerinide paylasicam sizlerle pompis kizimin. Yuruyus yaptigimiz bir gun onu yolun kenarinda bulduk, nasil olduguna hala anlam veremiyorum cunku yola hic cikmazdi. Yolun berisinde oturur bizim donmemizi beklerdi. Neyse hersey nasib kismet, ondan sonra iki tane kedi aldim, Birisi erkekti. Yasli bir komsum var benim Oscar kedim onun bahcesine giriyormus, bahcede calilar ve agaclar var oyle nazli cicek filanda yok, komsu sikayet etti, ozur diledim ben gelir kedinin batirdigi yerleri duzeltirim dedim, baska ne yapabilirimki. Iki gun sonra komsu polise sikayet etti, birgun kapiyi actim iki tane polis tabancali filan kediyi sormaya gelmisler. Bir kac ay sonrada kedim kayboldu zaten. Simdiki kizim ise Mindy. Bize geldiginde ustu kepeklerle kapliydi. 4 aydir duzenli bakim ve yikamalarla duzeldi, cok yaramaz. Daha dun oyuncagini esimin ayakkabisina saklamis. Surekli saksilarimi desiyor beni bagirtiyor, ben kizdikca gelip elimi yaliyor ayagima sariliyor, bende birsey yapamiyorum. Basimin tatli belasi o ve jack Russell cinsi kopegim Pheobe.

Derya Hanim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-12-2014, 19:56   #78
Ağaç Dostu
 
aleydi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-03-2013
Şehir: eskişehir
Mesajlar: 2,432
Last 6 aylık rottweiler . canım ,kuzum ,oğlum . perşembe günü kahvaltısını yemedi . oburisk diyoruz biz ona , öyle iştahlı ki mamayı kabına kabına dayanamazdı , bir çırpıda hepsini silip süpürürdü . Bir kere daha böyle yememişti ,o yüzden şüphelenmedik . Akşam yine yedi yemeğini .Ablamın kızı Lola 5 aylık oda rot . hasta dedi ablam . Cuma günü veterinere götürdük ikisini . Lolanın durumu ağır hiç kıpırdamıyor . hemen damar yolu açıldı .serum antibiyotik ,vitaminler ,ağrı kesicİ , mide bulantısı iğnesi .Bizde başlayalım dedik . İkisi aynı anda hastalanınca bulaşıcı olacağını düşündüm ben .
Lastın durumu iyiydi veterinerde . yolda gelirken kustu . İlaçlar fazla geldi diye düşündük . Su içse kusmaya başladı . Mamasını yemedi , pirinç haşladık ,kıyma kavurduk üstüne ,obirisk hiç ilgilenmedi bile .ertesi gün ctesi yine serum verildi ,iğneler yapıldı .eve dönerken last ishal gibi kiremit renginde yaptı dışkısını .
Veteriner teşhis koyamadı , pazar günü ara verelim tedaviye dedi . Ama hastalık ilerliyor .internette okuduklarımdan kanlı ishal olabileceğini düşündüm . kesinlikle tedaviye ara verilmemeli yazıyordu . Pazar günü başka veteriner bulup gittik . O hemen kanlı ishal teşhisini koydu .
Lola komaya girmiş dedi ,serum bağladı yine aynı tedavi yöntemi ,yoğun bakıma aldılar . Last gayet iyi görünüyor . Serum bağlayalım eve götürün dedi . Kulubesi bahçede ,eve yatırdık . 6 saat sürdü serumu . hep başındayız okşuyoruz sürekli .öylece yattı saatlerce , sonra kustu , ishali devam ediyor .
bodruma yatırdık gece , battaniyelerle örttük ateşi yoktu .
Sabah 7 kalktık ,kanlar içinde yatıyordu . ishali tamamen kandı . 9 da açıyormuş veteriner .Gittiğimizde lolayı kaybettiğimizi öğrendik .Cimcimemiz melek olmuştu .
Veteriner böyle kanamalı olup 5 gün yaşayanlar oluyor ,bu geceyi atlatalım iyileşir dedi . serum takıldı ,iğneler yoğun bakıma aldılar . saat 12 zor ettim aradım durumu iyi dediler . koca patilim , koca adam . Lola 5 aylık 15 kilo Last 30 kiloydu . Öyle güçlü ki atlatır dedik .
Dayanamadım saat 1 de yanına gittim .yoğun bakıma almıyorlar ,sonra aldılar.Altını bağlamışlar ,her yer kan içinde ,hızlı hızlı nefes alıp veriyordu . kalbi deli gibi çarpıyor . last diye seslendim ,hiç kıpırdamıyor . bağırdım Last last kafasını çevirip baktı oğlum .yanına girdim kafes gibi kapalı . Açtım , okşadım . O kadar kötü ki durumu , o durumda bile kafasını kaldırıp yüzüme bakıyor ,yardım et der gibi .başka yere alın ,yanında kalıyım dedim ,çok kötü kokuyor dediler .kanlı ishalin bir belirtiside dışkının çok kötü kokması .Akşam gelin serumunu takıp eve gönderelim ,siz ayrı kalamıycaksınız dedi veteriner .
Akşam olmadı bir türlü . Arayamadım korkudan öldü derlerse diye .Gittik .Tarifsiz bir acı bu . allah oğluma uzun ömür versin .daha büyük acılar yaşatmasın , ama bu da evlat acısı .2 gündür ağlıyorum . Sabah camı açıp last diye bağırırdım kulübesinden kafasını çıkarıp bakardı . ayaklarını uzatıp esner ,gerinir . kuyruğunu sallardı . her hareketi gözümün önünde . O kadar cüsseli güçlü , ama ağır başlı ,masum ,utangaç .Nasıl atlatıcam bu durumu bilmiyorum . İçim yanıyor .Bu acıyı yaşayan herkese sabır diliyorum .
Veteriner hiç böyle bir vaka görmedim ,çok ağır bir virüsmüş dedi . 4 gün dayanabildi kuzum .Lolayla yan yana gömdük .Koyun koyuna yatıyorlar . Tek tesellim bu yanında arkadaşı var yalnız gitmedi . Sabah babasına kalk dedim kalk . Last açıkmıştır mamasını koy ,suyuna bak var mı .
Bir ricam olucak sizlerden . Lütfen hayvan aldığınızda ,onla ilgili herşeyi öğrenin .Veteriner 2 tane karma aşı yapmış .defalarca sorduk başka aşısı var mı yapılcak diye yok dedi . diğer ırklar için 2 kere yeterli oluyormuş . rot ve dobermanlar için 3 kere hatta 6 aylık ken bir kere daha 4 kere yapılması gerekiyormuş .6 aylıktı kuzum bir hafta önce 4 . aşısı yapılsa ,atlatcaktı bu virüsü . veteriner seçiminizi iyi yapın . Bu kaybın telafisi olmuyor .

lusoari beğendi.
aleydi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2016, 18:23   #79
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 02-06-2016
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 1
Merhaba,
internette hayvanlarla ilgili bir araştırma yaparken bu foruma ve bu konuya rastladım. Yayınlanır mı bilmiyorum, hem tarihler çok eski hem de eleştirel bir cevap olacak çünkü. İki minik fare yavrusunun ölüme terk edilmesine ve bunun komik bir hikaye gibi anlatılmasına çok üzüldüm. Diğer üyelerin de sadece tayın, tavşanın, ya da kedi ve köpeklerin başlarına gelen kötü olaylara üzülmelerine de kendi adıma üzüldüm. O iki minik canın açlık ve susuzlukla ölüşleri canlandı gözümün önünde, belki de bir kediye ya da bir kargaya yem oldular. Neyse "siz olsaydınız kabul eder miydiniz?" diye sormuşsunuz ya ben o soruya cevap vermek istedim, evet ben kabul ederdim, keşke siz de edebilseydiniz şimdi size buradan ne kadar yüce gönüllü bir insan olduğunuzu yazmış olurdum. Sevgiler, saygılar.

ribozom Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:18.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024