agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Etobur Bitkiler (http://www.agaclar.net/forum/etobur-bitkiler/)
-   -   Sphagnum yosunu hakkında bilgiler (http://www.agaclar.net/forum/etobur-bitkiler/2298.htm)

denizakvaryumu 10-11-2006 09:43

Sphagnum yosunu hakkında bilgiler
 
Başka forumlarda da konu olan, hatta tartışmalara yol açan ,Türkiye de olup olmadığı pek bilinmeyen ve nerdeyse etobur bitkiler için altın değerinde olan bu meşhur sphagnum yosununu acaba bir test bitkisi olarak kullanabilirmiyiz?

http://images.google.com.tr/images?h...-8&sa=N&tab=wi

Hemen hemen her etobur bitki saksısında canlı olarak gördüğümüz bu yosuna özellikle ;

1-utri- cephalatus- heliamfora- saksılarında daha çok görüyorum..Bunun nedeni nedir?

2-Bir etobur bitki saksısında yoğun olarak canlı sphagnum varsa bu herşey yolunda anlamına gelir mi? Veya artık bunu başaran kişi ,bu işin ustasıdır diyebilirmiyiz?

3-Canlı sphagnum ,bol olarak bir saksıda mevcutsa, yine de 2 sene sonra torf değişimine gerek varmıdır?


.

praecox 10-11-2006 09:53

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu
Başka forumlarda da konu olan, hatta tartışmalara yol açan ,Türkiye de olup olmadığı pek bilinmeyen ve nerdeyse etobur bitkiler için altın değerinde olan bu meşhur sphagnum yosununu acaba bir test bitkisi olarak kullanabilirmiyiz?

Hemen hemen her etobur bitki saksısında canlı olarak gördüğümüz bu yosuna özellikle ;

1-utri- cephalatus- heliamfora- saksılarında daha çok görüyorum..Bunun nedeni nedir?

2-Bir etobur bitki saksısında yoğun olarak canlı sphagnum varsa bu herşey yolunda anlamına gelir mi? Veya artık bunu başaran kişi ,bu işin ustasıdır diyebilirmiyiz?

3-Canlı sphagnum ,bol olarak bir saksıda mevcutsa, yine de 2 sene sonra torf değişimine gerek varmıdır?

Sphagum canlı kalıp hatta gelişiyor ise çevre şartları EBlere uygun olduğunun bir göstergesi, zira bilindiği gibi bu yosun EB lerin evriminde ciddi bir rol oynamış hatta sebep olmuştur dahi diyebiliriz.

1- sorudaki EBler çok daha ıslak ve nemli istediklerinden sphag tam bir indikatördür sphagnum öldü ise gerçi bunu yeni olanlar biraz çok geç anlıyabilirler ancak o 3 EBnin de hiç yaşam şansı yok demek. kaldı ki utriler nerde ise submers dahi gelişebilirler.

2- evet bu doğrudur hatta canlı sphagnum preventif şartlar sağladığından küflenme çürüme de olmıyacak demektir. (veya doğrusu sphagnum mantar ve küf gelişimini bastırır kontrol altına alır asidik özeliği vs...)

3-canlı sphagnum varsa siz yine de en geç 2. sene sonra yine de torfu değiştirin zira diğer faktörlerü şimdilik sağlıyamıyoruz bunları perlit vermiculitle düzeltme yoluna gidiyoruz zira saksılarda ne de olsa küçük bir biotopu simule etmeye çalışıyoruz. bilmem toprak saksıların bazı bitkilere sebep olduğu köklere zaralarını duydunuz mu. bu gibi bir durum darlingtonia için uygun şartlar sağlasa da kaktüslere elim sonuçlar doğurabilir.

ben esasen her yeni vegetasyon yılı başlangıcı tüm saksıların (EBlerin) torfunu değiştiriyorum böylece daha iyi bir gelişim olduğunu gözlemlerdim.

bilgilerinize.

denizakvaryumu 10-11-2006 10:10

Hımmm şimdi anlaşıldı bu işin ustalarının saksılarında neden bol miktarda sphagnum olduğu....Erkan Hocam teşekkürler...

denizakvaryumu 10-11-2006 13:28

.
 
http://img208.imageshack.us/img208/8...rossjpgnl6.jpg

http://img100.imageshack.us/img100/1...oss1jpgdx8.jpg

Konu sphagnumdan açılmışken üstat Erkan Hoca nın yosunlarını eklememek olmazdı........

Bu sphagnum ormanı için ;Nazar etme ne olur yeter ki iste senin de olur diyorum:D

denizakvaryumu 07-12-2006 20:47

.
 
Sphagnumun tehlikeleri

Son aylarda sphagnum yosununun kullanımının ve elle temasının sakıncaları konusunda internette ve diğer yayın organlarında bir takım uyarılar yayınlandı. Bu kaynakların çoğunluğu Canadian Sphagnum Peat Moss Association'ın bir açıklamasını kaynak alıyordu:
"...Sphagnum yosunu sporotrichosis adı verilen,deriye çizik ve aşınmış yerlerden giren kronik bir mantar hastalığına sebebiyet verebilir. Buradan lenf düğümlerine geçip eklemlerin şişmesine neden olabilir. Girdiği nokta su toplayacaktır. Tedavi edilmezse enfeksiyona uğramış bölgenin kesilmesi gerekebilir; hastalık ölüm nedeni de olabilir..."

Sphagnum yosununun bonsai yetiştiriciliği konusunda çok faydalı yanlarının olduğu ve bonsai tutkunları tarafından yaygın olarak kullanıldığı göz önüne alınırsa yuradaki uyarı ne kadar ciddiye alınmalıdır?

Sporotrichosis sıklıkla deriyi etkileyen bir mantar enfeksiyonudur. Asıl olarak çiftçilerin, bahçıvanların ve bahçe mühendislerinin meslek hastalığıdır.

Sporotrichosis'in taşıyıcısı olan mantar sphagnum yosununda bulunmasına rağmen, şu da göz önüne alınmalıdır ki, toprak, saman, dikenli tel, çam iğnesi, diken(özellikle gül dikenleri) ve diğer bitkilerle ilintili materyaller yoluyla da meydana gelebilir ve insan derisine kesik yoluyla işleyebilir. Topraktaki ölü bitki yığınlarında,ağaç kabuklarında ve çalılarda da yetiştiği görülmüştür(yabani ve kültürlenmiş). Açıkça görülüyor ki Sporotrichosis tehditi sadece sphagnum yosunu ile sınırlı değil.

Ayrıca şunun da anlaşılması gerekir ki bütün sphagnum yosunları Sporotrichosis taşımaz. Wisconsin Division of Health, Bureau of Community Health and Prevention(Wisconsin Sağlık Departmanı,Halk Sağlığı ve Koruması Bürosu,BCHP)'ın raporlarına göre 1981'de Wisconsin'de bir bahçe merkezinde çalışan iki kardeşte sporotrichosis teşhis edilmiş. BCHP tarafından bahçe merkezinde yapılan araştırmada çalışanlar arasında iki Sporotrichosis vakası daha ortaya çıkarılmış. Bahçe merkezinde 1980 kışında 16 işçi tarafından cenaze çelenkleri yapılmış. Kullanılan sphagnum yosunu Wisconsin'in merkez bölgesindeki bataklık alanlardan elde edilmiş ve tek bir toptancıdan satın alınmış.Çelenk yapma işinde düzenli olarak çalışan 7 erkek işçiden 4'ü sporotrichosis enfeksiyonu kapmış. Buna rağmen 12 işçinin her sonbahar aynı toptancıdan alınan sphagnum yosununu kullanarak 2000-3000 çelenk yaptığı yerel bir mezarlıkta yapılan bir araştırmada herhangi bir vakaya ratlanmamış.
Görünen o ki hastalıkta meydana gelen bu patlamanın kaynağı, sayısız miktarda Sporotrichosis taşımayan sphagnum satan bir toptancının sadece bir kez kötü bir parti mal satmasıyla sınırlı.

Anlaşılıyor ki bunun gibi vakaların büyük çoğunluğunda; Sphagnum Sporotrichosis'e neden olan mantar taşımaktadır yargısı bir kural değil bir istisnadır.

Çoğu Sporotrichosis enfeksiyonları sadece deri ile sınırlıdır. Eklem, akciğer ve merkezi sinir sistemi enfeksiyonu vakaları olmuştur ama çok enderdir.

Sporotrichosis'in ilk belirtisi çoğunlukla böcek ısırığı gibi görünen, küçük, acımayan bir şişliktir. Kırmızı, pembe veya mor olabilir. Şişlik genelde parmakta, elde veya kolda, mantarın ilk olarak girdiği derideki açıklıkta ortaya çıkar. Bunu açılan,çıbana benzeyen bir veya daha fazla şişlik izler ve iyileşmesi zaman alır. İlk şişlik mantara maruz kaldıktan sonra 1 ila 12 (genelde 3)hafta içerisinde oluşur.

Yakın zamana kadar sporotrichosis, potassium iodide ile tedavi ediliyordu fakat şimdi Sporanox adlı yeni bir ilaç tedavide kullanılmakta çünkü bu ilacın yan etkileri potassium iodide'e göre daha az. Yaraların tam olarak iyileşmesi için tedavi haftalarca sürebiliyor.

Sporotrichosis riskinin çok düşük olduğu akılda tutulmalıdır. ABD'de enfeksiyon vakaları tam olarak bilinmiyor ama milyonda bir iki olarak tahmin ediliyor. Senede yaklaşık 200-250 vaka görülüyor. İstatistiksel olarak konuşmak gerekirse caddeden karşıdan karşıya geçmek daha tehlikeli.

Ben diğer bonsai tutkunları,fidancılar ve bahçıvanlar gibi düzenli olarak her gün toprakla, ağaçlarla ve sphagnum yosunuyla temas ediyorum ve yıllar geçmesine rağmen herhangi bir olay yaşamadım, yine de cildinize batabilecek teller, gül çalılıkları, saman balyaları, çam fideleri vb. ile çalışırken mümkün olduğunca eldiven ve uzun kollu giysiler giymenizi tavsiye etmek benim görevimdir. Cildinizde dış etkilere açık yerler varsa toprak, sphagnum yosunu vb. ile uzun süreli, direkt temastan kaçının

Minarai arkadaşın çevirisinden
http://www.agaclar.net/forum/showthr...light=sphagnum

praecox 07-12-2006 22:23

bunu ben bilerek yazmadım dediğiniz gibi ender bir mantar hastalığı (gereksiz kimseleri ürkütmemek adına, ancak yine de bu tabiattan toplanan sphagnumlar için geçerli.

canlı olmaları kaydı ile bundan evvel diğer forumlarda diğer yosunlarda da olası alerjilerin veya alerjik reaksyonların da önlenmesi çerçevesinde canlı yosun ile çalışmalarda, toplamada hep eldiven takılmasını salık vermiştim.

özelikle de diğer forumdaki politrchium tartışmalarında.
tabii bir dizi yosunda saklı börtü böcek ısırıkları da buna dahil.

son sphagnum maceramda yosun diye el atığımda, bir yılan yavrusunu az daha avuçlarken kendimi yılanla gözgöze gelmiş olmam da eldiven latexden mi çelikden mi olsun diye bir düşünce gelmişdi aklıma...

sonuçda normal saksı toprağı ile çalışanlarda da tetanoz aşısı hep tavsiye edilir. yurtdışında hastahanelere saksılı çiçek sokulması da bundan dolayı yasaktır....

o risk veya bir risk her daim bir yerlerde vardır.

denizakvaryumu 08-12-2006 07:35

Hımmm
bu durumda ölü sph. en iyisi........gerçi dirisi bir yana, ölüsünü de bulamıyoruz..o da ayrı konu:D



.

praecox 08-12-2006 12:56

Yaşamak zaten bir risktir. sakınılan göze çöp kaçar derler .

sphagnumun kızılderililerce hatta eskiden avrupada da superabsorberlerin olmadığı zamanlarda çocuk altlarına kadınların menstruasyon dönemlerinde de bağ olarak kullanımının çok yaygın olduğu bildiğimizden bu sorunu bu çerçeveden bakarsak biraz da konu sensasyonel habermiş gibi algılanabilir.

sadece yeni aletler geliştirip ozon tabakasını ölçebilir duruma gelip de ozon delinmiş gibilerden haberler çok....

sera gazlarından CO2 çoğalıyor diye paniklediğimiz bu yıllarda yeni yeni hint okyanusunda bazı planktonların aşırı üremesi ile CO2 geri pompalar olmasına karbondioxid pompaları dendi. panik yaratmak kolay özelikle bilmeden bilinçsizce...

bazı bilim adamları ilk univ yıllarında bu kullanım hızı ile petrol reservleri 30 yıl ancak yeter demişdi sene 1976 bu yıl 2006 matematiğim zayıf mı yoksa ne...?

bir dizi diğer faktörleri bilemeden göremezden extrapolasyon yapmak bazı çevrelerin felaket haberciliği ile prim yapması ki nedense bu haberler de o malum yeni dünyadakilerden kaynaklanıyor ....

cisplatin örneğindeki sonuçları birkaç yıldan domatesin içinde bulduğumuz maddelere de söyler olacağız...

denizakvaryumu 08-12-2006 14:24

Hayırdır hocam,
domatesin içinde ne var?

avukatkemal 08-12-2006 18:12

domates de mi sakıncalı :(

praecox 08-12-2006 19:36

Şimdilik değil,
içinde son yıllarda lucophen veya lucephin gibi prostat kanserine iyi geldiği idaa edilen maddeler bulundu. ancak bu hastalığa iyi gelmesi için günde kaç ton phytohormonsuz domates yenmesi hakkında bir dozajlanma verilmedi...:D

gerçi son yüz yıla kadar patlıcan gibi domates de bir süs bitkisi iken yenilir olması da patatesle güzelavratotu sınıfından olduğu gibi bir de gerçek var.:cool:

ıspanakda aşırı bir demir yok limonda da fazlaca c vitamini yok ascorbic asidi sitrik asitle karıştırmıyalım her ekşilik vit.c değil.

havuçda retinol yok beta caroten var geviş getirmeyen bir insan bunu ne kadarını sindirir bilinir söylenmez. (%15 beta karoten olarak kana onun da takribi yine % 15'i belki retinola)

A vitamini olan retinol ihtiyacını insanlar karaciğerden karşılarsa daha verimli olur. insanoğlu tüm çabalarımıza rağmen bir karnivor canlıdır bu gerçeği selüloz yiyerek saklıyamayız ancak sindiremediğimizden az besin aldığımızdan zayıflarız.

neyse bu konu çok karışık tek yönlü anlaşılabilir....
sapmasın yine
hedef tahtası olmıyayım da...

avukatkemal 09-12-2006 09:47

zaten her zaman otla beslenmeye karşıyımdır :D

denizakvaryumu 09-12-2006 11:54

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi avukatkemal
zaten her zaman otla beslenmeye karşıyımdır :D


Etobur bitkilere de merakımız buradan geliyor:D

hocam ne yaptınız tohum konusunu nasıl bir çözüm buldunuz?

praecox 09-12-2006 13:02

Hangi tohum konusunu?
neyin çözüm ?

denizakvaryumu 09-12-2006 18:53

Erkan hocam,
avukat kemal için söyledim....elinde vft tohumu var torf bulamıyordu...tüm ikna çabalarımıza rağmen yine de tohumda ısrarlı...:D

denizakvaryumu 09-12-2006 19:16

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi avukatkemal
zaten her zaman otla beslenmeye karşıyımdır :D

konu açılmışken bir açılım yapayım:

-------------------------------------------------------------------
10 yıl evvel Ankara da milli kütüphanede

kartoteksi karıştırırken tesadüfen bir kitap dikkatimi

çekti..............

Bu kitap ve buna bağlı 5-6 kitapta, istanbul da--100 yaşını aşanlar-- derneği altında bir dernek olduğundan bahsediliyor,

ve temel konu olarak da insanın sağlıklı kalması ve uzun yaşaması için nasıl beslenmesi gerektiği falan uzun uzun anlatılıyordu ..........

Bununla ilgili bazı kitaplar ise kütüphane kayıtlarında çalınmış olarak gözüktüğü için okuyamadım......

Bu kitaplarda bir cihazdan bahsediliyordu........Bahsedilen bu cihaz, iyeceklerin titreşim katsayısını ölçtüğü,buna göre bir yiyeceğin ,insana yararlı olup olmadığının tesbit edildiği belirtiliyordu............

Aklımda kaldığı kadarı ile, her maddenin atomlardan oluştuğu ve bunların da farklı titreşim katsayıları veya aralıkları olduğu,

işte, bu cihazın bunları ölçtüğü vs.vs. anlatılıyordu.......

Buna göre kırmızı et,tavuk eti,balık eti olmak üzere hertürlü ,tereyağı,margarin,şeker, düşük titreşim yayıyor.......meyveler,sebzeler,kuru yemişler,su,zeytinyağı yüksek titreşim yayıyormuş..........

Bu derneğe göre ,insan sağlıklı ve uzun yaşamak isterse yüksek titreşimli besinleri yemeliymiş..........

Kitaba göre ,yemek istediğiniz, herhangi bir besini, bu cihazla önce ölçmeniz gerekiyor,(tabi her defasında elmayı ölçmiyeceksiniz,)....................

Yazayım dedim,anlattıklarım size, geyik gibi gelebilir ama aşşağı yukarı aklımda kalanlar bunlar ve gerçek..........

Eğer böyle bir cihazı duyan veya bilen varsa yazsın derim......Aslan gibi ,kanlı çiğ bir eti yiyemiyoruz,etlerin tümünü (balık-tavuk-vs) bir işlemden geçirdikten sonra yiyebiliyoruz.........

İnek gibi ,samanları veya otları da yiyemiyoruz..........


Ama meyve ve kuruyemişleri hiçbir işlemden geçirmeden

zevkle yiyoruz.............


Yani insan ,ne etobur, ne de otobur, furitisyen yani meyveci ve kuru yemşçi...............

O zaman işlemden geçirerek yediğimiz besinler acaba insan metobolizmasını iyi yöndemi kötü yöndemi etkiler.....?

.........

Kanser de dahil olmak üzere artan bu hastalıklar,aslında

insan doğasına aykırı beslenmekten olamaz mı ?

praecox 09-12-2006 20:50

Bu konuda Atkins in bir diet önerisi ve kitapları var.
burdan şimdi bunları yazmak tekrar gereksiz tartışma açar.
zaten sphagnum ile de bir ilgileri yok.
bilmem hiç duymadım sphagnum salatası var mı?

noreks 18-05-2007 13:24

Üstat,
yurdışından 1 lt kadar yarı kuru sphagnum getirttim. tarife göre önce saf suyla iyice yıkayıp ıslattım. iki gün banyoda kaldı. ardından bir gün önceden ıslatılmış iyice saf su çektirilmiş / ılsatılmış sphgnum torfu üzerine yaydım. alt kısım bataklık gibi. üstü şeffaf kapakla kapalı pişmeyecek derecede bol ışık görüyor. yinede sanki bir şeyi eksik yapmışım gibi geliyor.

praecox 18-05-2007 14:08

Evet herşey doğru gibi. eksik olan sabır mı dersiniz :)
sphagnumun kuruma derecesine göre de canlanma yavaş olabilir.
ektiğiniz sphagnumda ıslatıldığında hala bir yeşilik gözlemliyebildiniz ise o oranda hızlı canlanıcaktır.
umkarım iyice kurutulmuş presslenmiş sphagnum değildi aldığınız.

noreks 18-05-2007 15:13

üstat,

içimi rahatlattınız. gelen sphagnumda yeşil kısım daha çoktu. hatta yarı yaş geldi diyebilirim. ( yarı kuru / semi dry yanlış anlaşılmalara neden oluyor )
birde içinde bayağı sert , ince sphagnum gövdesine benzeyen ama koyu kahverengi , uzun lifler var bunlar nedir ayıklamak gerekir mi?

praecox 18-05-2007 16:35

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi noreks (Mesaj 105563)
üstat,

içimi rahatlattınız. gelen sphagnumda yeşil kısım daha çoktu. hatta yarı yaş geldi diyebilirim. ( yarı kuru / semi dry yanlış anlaşılmalara neden oluyor )
birde içinde bayağı sert , ince sphagnum gövdesine benzeyen ama koyu kahverengi , uzun lifler var bunlar nedir ayıklamak gerekir mi?

Malum sphagnum da kafadan atmam serbest ise kuru ağırlığının 20 katı ve üzeri su tutma özeliği varken sphagnum alıcam derken su taşımamak adına bunu sphagnumu öldürmeyecek kadar kurutmak en makulu olduğundandır. ki yarı kuru denir. tam kurutmada preslenip hacmi de azlatılırsa, sphagnum canlanmıyabiliyor. gövdenin kalın kahverengi lifleri dediğiniz gibi kalın dolgun lifli türlerde sertleşip odunlaşmış bir gövde oluştursada ayıklamanız gerekmez sonuçta o da torf olur bir zaman sonra veya boğumlarından yeni gözlerde canlanma yapabiliyor.

ach Sphagnum ach çok basit ilkel ve adeta prehistorik yapınla fosillerde bulsak da seni... artık dünyada nerde ise bu özeliklerin olmasa belki de okullarda fosil resimlerinde kalacaktın...

noreks 18-05-2007 22:15

3 Eklenti(ler)
üstat ,

durum aşağıdaki resimlerde görünüyor sanırım.

noreks 18-05-2007 22:16

pardon yanlış resim

noreks 18-05-2007 22:23

sphagnum hazırlıkları
 
1 Eklenti(ler)
eklemek istediğim resim saksılara konulmuş ve tohum ekilmiş saksıların resmiydi. yanlışlıkla asistanımın resmini gönderdim. kendisi manevi olarak bana destek olmakta.
saksılar kendi imalatım olan seranın içinde

noreks 19-05-2007 19:00

spahgnum ile ilgilenenler için Türkiyenin 122 bitki alanı diye DHKD tarafından yayınlanmış bir kitap var burada 3 bölgede sphagnum bulunduğu belirtiliyor.
bu bilgi gidip sökün diye değildir...:))
yeni baskısı yanılmıyorsam iki cilt halinde yayınlanacaktı.

noreks 28-06-2007 21:19

Üstat,

Sphagnumu zaman zaman hasat ettiğinizi bir başlıkta yazmıştınız **** yazılmıştı bulamadım. Hasattan kasıt nedir.
Elime tesadüfen geçen tohum ekimi ile ilgili bir prospektüste canlı yeşil sphagnumu ince bir şekilde kıyıp tohum ekilen saksı yüzeyine yayın diyor.
Hasattan kasıt yeşil kısımların zaman zaman alınarak başka saksılara dağıtımı ise ince kıyım yapmanın amacı ne. Böl ve fazlalaştır mı ?

praecox 29-06-2007 19:55

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi noreks (Mesaj 122875)
Üstat,

Sphagnumu zaman zaman hasat ettiğinizi bir başlıkta yazmıştınız **** yazılmıştı bulamadım. Hasattan kasıt nedir.
Elime tesadüfen geçen tohum ekimi ile ilgili bir prospektüste canlı yeşil sphagnumu ince bir şekilde kıyıp tohum ekilen saksı yüzeyine yayın diyor.
Hasattan kasıt yeşil kısımların zaman zaman alınarak başka saksılara dağıtımı ise ince kıyım yapmanın amacı ne. Böl ve fazlalaştır mı ?

Hasattan kasıt yeşil canlı sphagnum eldesi. sphagnumu ekip büyüdükten sonra baş kısmını 2 cm kadar kesip tekrar torfa dikerken alt kısmını kesip sarracenia tohumlarını katlamaya alır veya ince kıyım sphagnum yosun yüzeyine ekim yaparız.
tabii orkideler için sphagnum gerekliliğini de biliyoruz. bu yosunun asidik özeliği bazı küf mantar ve alg oluşumunu bastırdığı için bir de su tutma özeliğinden dolayı kullanıyoruz.

pawney 20-08-2007 22:26

Selamlar,

Evimde degisik turlerde orkideler var. Saksilarda genel olarak cam kabugu rendesi kullaniyorum, ancak cok memnun degilim. Cocopeat denedim ve cok memnun kalmadim. Mumkunse spagnum moss kullanmak istiyorum, ancak ulkemizde nerede bulabilecegimi bilmiyorum. Vitrinlerdeki bazi orkidelerin saksilarinin ust tabakalarinda goruyorum, ancak hepsi ithal oldugu icin kimse nerede bulabilecegim konusunda bana fikir vermedi. Burada konuya hakim arkadaslar oldugunu gorunce cok sevindim. Mumkunse bilgili arkadaslardan birisi, sphagnum'u nerden bulabilecegimi veya ev sartlarinda nasil uretebilecegimi anlatirsa cok memnun olurum.

Simdiden emegi gecen tum arkadaslara tesekkurler

praecox 21-08-2007 10:10

Sayın pawney,

Önce sizi yeni gelen arkadaşlar bölümünde tanıyalım.

Esasen sphagnum konusu da çok işlendi. Forumda iyice bir tarama arama yaparsanız sorularınıza cevap bulabileceksiniz. Bu yosunu dükkanlardan satın almak imkansız gibi bir şey. doğada da bulmak çok zorlaştı kaldı ki bulduğunuz spagnumları ellemeniz dahi yasak... değil toplamak... :)

Sphagnum orkideler için ilk bir yıl için uygundur. Köklenmeyi teşfik edici özeliklerinden dolayı. Saksı üzerine konmuş dediğinizse dekor amaçlı ise büyük bir ihtimallede sphagnum değildir.

ephesos 21-08-2007 12:38

2 Eklenti(ler)
Sayın preacox , benim sphagnumlar hala aynı boyda daha doğrusu yukarı doğru bir büyüme yok nedeni sizce ne olabilir ? sıcaklar mı?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:20.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024