agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Enerji
(https)




Beğeni Düzeni1Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 16-03-2011, 16:27   #361
Ağaçsever
 
memoxenerji's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-02-2011
Şehir: Gebze-Kocaeli
Mesajlar: 61
''bu kadar enerjiye ne gerek var'' cümlesine takılmışım herhalde.

daha fazla tartışmak istemiyorum.nükleer enerjinin karşısında olan tüm arkadaşlar haklılar...

umarım güneş panelleri % !00 verimli çalışır,
rüzgar türbinleri betz limitlerini zorlar,
tüm termik santrallerde ortadan kaldırılır,'
'sevgi hanımın dileği gibi''tüm hes'lerde yıkılır.
nükleerin n sine bile muhtaç olmayız inşallah.

ama ben bu kadar verimli çalışan sistemlerde olsa, rüzgarsız gecelerde nasıl oturma odamdaki lambamı yakacağımı çözmüş değilim !!!!!

memoxenerji Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 18:08   #362
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Çocuğunuz size, rüzgarsız gecelerde lambanı yakmak istediğin için mi dışarıdaki radyokatif serpintiye razı oluyoruz dediğinde şimdiden bir cevap hazırlamışsanız, nükleer santral yoksa sadece rüzgar santrali var gibi bir paradoku kendi kendinze yaratıp buna inanmışsanız, çok fazla diyecek bir şey kalmıyor. Günlerce burada atıklardan sızıntılardan sözedildi siz daha gece yanacak lambanızın derdindesiniz.
Lambanız yanıyor ama dışarda da radyoaktif ışınım var etrafı aydınlatıyor ne güzel bir gece manzarası.
Çernobil'den etkilenen kanserilere sorun bakalım neyi seçerlerdi seçenek olsa. Onları da kolayca bulursunuz. Dışarıda bolca dolaşıyorlar bulunduğunuz şehirde. Tabi bu arada kendinizi kirlilikten muaf tutmak gibi ilginç bir fikriniz yoksa. Çocuklarınıza evet yavrum kanser oldun Çernobil yüzünden oldun ama bu çok gerekli bir şey gece lambam için bana lazım gibi bir şey diyebilirsiniz, pek inanacaklarını sanmam, denersiniz.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 18:20   #363
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
JAPONYA'DAN SON HABER MALESEF FELAKET!
Japonya'da nükleer felaket kontrolden çıkıyor
Depremden zarar gören Fukuşima nükleer santralinden yayıylan radyasyon seviyesi bu sabaha karşı aniden arttı.
Ülkenin büyük bir nükleer felaketi önlemek için belki de son şansı olarak görülen ve kahraman ilan edilen 50 kişilik teknisyen ekip geçici olarak tesisten çekilmek zorunda kaldı. İsimsiz kahramanlar, kamikaze misali ölüm görevi yürütüyor.
Reaktörün soğutulması için helikopterle deniz suyu boşaltılmaya çalışılıyor. Ancak helikopterin yoğun radyasyon nedeniyle tesis üzerinde çok fazla duramadığı belirtiliyor.
Japon İmparatoru Akihito alışılmadık şekilde televizyondan canlı yayınlanan bir konuşma yaparak, halkı için dua ettiğini söyledi.
Ülkede, yarım milyondan fazla insanın geçici sığınaklarda kaldığı belirtilirken, havanın daha da soğuması bekleniyor. Binlerce kişinin başkent Tokyo'yu terk etmeye çalıştığı haberleri geliyor.
Türkiye, vatandaşlarına zorunlu olmadıkça Japonya'ya seyahat etmemeleri uyarısında bulundu.
KAYNAK: Milliyet

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 19:11   #364
Ağaçsever
 
memoxenerji's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-02-2011
Şehir: Gebze-Kocaeli
Mesajlar: 61
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi memet Mesajı Göster
Çocuğunuz size, rüzgarsız gecelerde lambanı yakmak istediğin için mi dışarıdaki radyokatif serpintiye razı oluyoruz dediğinde şimdiden bir cevap hazırlamışsanız, nükleer santral yoksa sadece rüzgar santrali var gibi bir paradoku kendi kendinze yaratıp buna inanmışsanız, çok fazla diyecek bir şey kalmıyor. Günlerce burada atıklardan sızıntılardan sözedildi siz daha gece yanacak lambanızın derdindesiniz.
Lambanız yanıyor ama dışarda da radyoaktif ışınım var etrafı aydınlatıyor ne güzel bir gece manzarası.
Çernobil'den etkilenen kanserilere sorun bakalım neyi seçerlerdi seçenek olsa. Onları da kolayca bulursunuz. Dışarıda bolca dolaşıyorlar bulunduğunuz şehirde. Tabi bu arada kendinizi kirlilikten muaf tutmak gibi ilginç bir fikriniz yoksa. Çocuklarınıza evet yavrum kanser oldun Çernobil yüzünden oldun ama bu çok gerekli bir şey gece lambam için bana lazım gibi bir şey diyebilirsiniz, pek inanacaklarını sanmam, denersiniz.
inanılmaz bir provakatörsünüz...

memoxenerji Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 19:23   #365
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
İnanılmaz biçimde fikrinin aksinin geçerli olduğunu sizinde gayet iyi bildiğiniz hale savunmanız yetmiyor bir de üslubunuzu bu kadar alçaltıyorsunuz. Provokasyonun sizin bütün yazdıklarınızda olduğunu düşünüyorum. Çocuklarınıza verecek cevabınızın olamaması bu duruma düşürdü sanırım sizi. Umarım Çernoilden etkilenmemişlerdir. Umarım sizi kanserli olarak görmek zorunda da kalmazlar.
Umarım babam etkilendiğimiz radyoaktif serpintinin neden olduğu nükleer santralleri lambasını yakmak için destekliyormuş demezler.
Provokasyon bir lamba için bütün ülkeyi tehdit eden süreci desteklemenizdir.
Haberleri dinleyin Merker 'de provokatörmüş. Santrallerini kapamayı planlıyorlar.

Bİr lambadan daha vahim bu durum.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 20:54   #366
Ağaç Dostu
 
acemifüsun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-05-2009
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 2,783
Galeri: 2
Türkiye’nin nükleer aşkı Avrupa’yı şaşırtıyor
Japonya’da yaşanan nükleer kriz sonrasında nükleer enerjinin güvenilirliğini ve maliyetini yeniden ele alan Avrupa, Türkiye’nin nükleer santral kurma konusundaki ısrarını şaşkınlıkla izliyor.

FULYA CANŞEN
ntvmsnbc
Güncelleme: 13:57 TSİ 16 Mart. 2011 Çarşamba
BERLİN - En eski ve en yeni nesil nükleer reaktörleri gezmiş bir gazeteci olarak söylemeliyim ki, bu teknolojiyle ucuz üretileceği sanılan enerji pahalıya mal oluyor. Hala atık sorununu çözememiş nükleer enerji lobisinin tek derdi eskiyen teknolojiyi mümkün olduğu kadar pahalıya satmak. Aslında büyük yatırımcılar, çevre dostu sermayeyi pay etmekle meşgul.

Alman gazeteleri, Türkiye’de hükümetin nükleer enerji santrali inşaa etmekteki kararlılığını şaşkınlıkla izliyor. Çünkü nükleer enerji santrallerinin çalışma sürelerini daha yeni uzatan Alman hükümeti bile, Japonya’daki felaketin hemen ardından, santrallerin bir kısmının üç ay boyunca kapatılmasına karar verdi.

Açıkçası AK Parti Hükümeti’nin nükleer santral aşkı beş yıl önce Slovakya’daki eski tip, Finlandiya’daki en yeni tip reaktörleri bizzat gezmiş ve görmüş bir gazeteci olarak beni Alman meslektaşlarımdan daha fazla şaşkınlığa uğrattı. Çünkü;
1-Sanayii Almanya kadar gelişmemiş, gecesi gündüzünden daha kısa olan Türkiye’nin enerji ihtiyacı Almanya’nınkinden çok daha az.

2- Türkiye’nin risksiz, çevre dostu, güneş, rüzgar ve hidroenerji kaynakları Almanya’dakinden çok daha fazla.

3- Türkiye’nin konumu itibarı ile doğal gaza erişimi Almanya’dan daha kolay.

4- Almanya çok pahalı bir yatırım olan nükleer santrallerin yapımı için Türkiye’den hem daha fazla sermayeye hem de teknolojiye sahip.

4- Türkiye deprem bölgesi, Almanya değil.

5- Türkiye hem etnik yapısı hem de jeostratejik açıdan Almanya’dan daha fazla terör tehlikesi içerisinde

NÜKLLER SANTRALLER AB MÜZAKERE KONUSU
Bu listeyi uzatmak mümkün. Ama ben öncelikle elimden geldiğince basitleştirerek nükleer enerji piyasasından söz etmek istiyorum.

Sosyalizmin yıkılmasına kadar Rusya nükleer enerji teknolojisinde lider ülke idi. AB’nin son genişleme dalgasına baktığınızda hemen hemen bütün Doğu Avrupa ülkelerinde nükleer santrallerin AB üyelik müzakerelerinde önemli bir yer teşkil ettiğini görüyoruz. Fransa Almanya ve İtalya, bu ülkelerdeki Rus tipi santrallerin kaldırılması için baskı yaparken bir yandan da kendi teknolojilerini nasıl pazarlayacaklarını planladılar.

SLOVAKYA KAPATTI
1976 ve 1977’de meydana gelen iki kazadan sonra Bohuniçe’deki birinci nesil iki reaktörünü hemen kapatan Slovakya diğer ikisini de AB’ye söz verdiği gibi 2006 ve 2008’de kapattı. Slovakya’nın tek koşulu Mohovçe’de inşaasına başladıkları yine Rus tipi ikinci nesil nükleer enerji santralini bitirmekti.

Mohovçe santrali bir süre Slovakya ile AB arasında tam bir iktidar savaşına dönüşmüştü. AB Slovakya’ya vaat ettiği kredi ödemesini geri çekince Slovaklar çareyi, santralin yüzde70’ini bir İtalyan firmaya satmakta buldu. İşin ilginç tarafı G8 ülkeleri içinde nükleer santral bulunmayan tek ülke olan İtalya’da nükleer enerji referandum yoluyla yasaklandı. İtalyanlar yine bu haziranda yapılacak bir referandumla yasağı kaldırmayı planlıyordu. Japonya’daki felaketin bu planı nasıl etkileyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

RUS TEKNOLOJİSİ KÖTÜYE ÇIKTI
Özetle söylemek istediğim AB’nin kurucu üyeleri, AB’ye üye olmak isteyen her ülkeye kendi nükleer santral teknolojisini satmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu anlamda Rus teknolojisinin adı AB’de kötüye çıkmış durumda.

Nükleer santrale sahip olmak da çok şeyi değiştirmiyor. Zira AB’nde uygulanan enerji ve fiyat politikaları pekala nükleer ile ucuz elde edilen enerji fiyatlarını ikiye üçe katlayabiliyor. Beş yıl önceki Slovakya ekonomi bakanının söylediklerine göre, AB içinde enerjiyi en ucuz üreten Slovakya bunu halkına en pahalı satan ülke konumundaydı.

Beş yıl önce Slovakya’nın modernleştirdiği Rus tipi reaktörlerini gezdim, uzmanlarını dinledim ve anladığım kadarıyla pekala eski reaktörler yenileri kadar olmasa bile daha güvenilir hale getirilebiliyor. Tabii bu nükleer enerji santrallerinin taşıdığı ve bizim bugün Japonya ile tanık olduğumuz riskini ortadan kaldırmıyor. Bunu da Finlandiya’daki dünyanın en modern ama henüz işletilmeye başlamamış üçüncü nesil reaktörlerin inşaasını gördükten sonra anladım.

ÜÇÜNCÜ NESİL SANTRAL
Enerji ihtiyacının yüzde30’unu var olan dört reaktörden karşılayan Finlandiya, üçüncü nesil denen bir basınçlı su reaktörünü hala inşaa ediyor. Aslında en geç geçen yıl faaliyete geçmesi beklenen bir Fransız Alman konsorsiomunun yaptığı bu reaktörün inşaası henüz bitmiş değil. Finlandiya Olkilouta’da benzer daha iki reaktör daha yapmayı planlıyor. Bu yeni nesil reaktörün en önemli özelliği terör saldırılarına karşı göreli olarak daha güvenli bir bina olması ve dual bir soğutma sistemine sahip olduğu için ilk darbede devre dışı olan ilk sistemin yerine ikincisinin soğutma işlemine devam edebilmesi. Binaya konan bir güvenlik sistemi, binaya saldırı amacıyla yaklaşan bir uçağı otomatik olarak bertaraf edebiliyor mesela. Tabii nükleer sızıntı riski saldırının niteliğine ve binanın göreceği hasara göre değişebilir. 11 Eylül gösterdi ki, saldırganlar da yeni teknolojilere hiç yabancı değiller.

NÜKLEER ATIKLAR
Çok az insanın dillendirdiği, en önemli risk faktörlerinden biri de nükleer atıklar. Finlandiya nükleer atıkları yerin 700 metre altında saklıyor. Ancak bu yer altı çöplüğüne gönderilmeden önce kullanılan uranyumun sızdırmayan varillere konup en az 40 yıl özel havuzlarda soğutulması gerekiyor. Ve bu atıkların yok olmadığını herkes biliyor.

RUSYA: DÜNYANIN NÜKLEER ÇÖPLÜĞÜ
Finlandiya, atıkları kendi ülkesinde barındırarak dünyaya karşı biraz daha insaflı bir politika güdüyor. Ancak pek çok ülke nükleer atıkları için az gelişmiş ülkeleri çöplük olarak kullanıyor. Bir kez kullanılmış uranyumu yeniden değerlendirebilen Rusya için dünyanın nükleer çöplüğü diyebiliriz. Almanya bile nükleer atıklarının bir kısmını Rusya’ya göndermeye karar verdi. Çünkü hala nükleer enerji uzmanları atık sorununu çözebilecek bir teknoloji geliştiremedi. Yani nükleer enerjiyi çevre dostu gibi göstermeye çalışan Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi politikacıların bence asıl derdi nükleer enerji lobisine yaranmak.

Atom Enerji Ajansı’nı üç gün dolaşmış bir gazeteci olarak, İran konusundaki tepkileri nedeniyle sanki nükleer enerji karşıtıymış gibi görünen uluslararası bu kurumun da aslında nükleer yandaşı olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Nükleer enerjinin tıpta kullanımının olumlu yanlarını da düşünürsek belki yüzde yüz nükleer karşıtı olmamak gerektiğine inanabiliriz. Ancak dünyanın “ne kadar nükleer?” sorusuna bir an önce yanıt araması ve halkı -buna başbakanlar da dahil- gerektiği ortada.

ÜRETİM UCUZ YATIRIM PAHALI
Özetlemek gerekirse; her ne kadar ucuz enerji üretse de nükleer enerji santralleri çok pahalı bir yatırım. Buna, çevre ve halkın sağlığı ile ilgili görünmeyen kalemleri de eklendiğinde, maliyetinin görünenden daha fazla olduğu meydanda. AB’ne üye olmaya çalışan bir ülke olarak enerji fiyatlarının bağımsız olarak tespit edileceğine inanmak safdillik olur. Ayrıca bırakın AB’ni dünya konjonktürü bile fiyat politikasındaki serbestiyi bir anda bozabiliyor.

RUSLAR BİLE TARTIŞIYOR
Nükleer enerji piyasasında kıyasıya bir yarış ve teknolojik atılım var ve her an artık eskiyen bir teknolojiye sahip olabilirsiniz ki, Rusya bile nükleer enerji santralleri konusunu tartışmaya açtı. Eski teknolojisinden kurtulmak isteyen AB büyükleri yeşil sermayenin peşinde. Bu bizim bildiğimiz İslami sermaye değil, çevreci sermaye. Yani büyükler, yenilenebilir enerjinin gelirini pay ederken, küçüklere eskileri kullanmak düşüyor. Ve hala nükleer enerji taraftarları atık sorununu çözmüş değil.

Son olarak, nükleer enerji sanrallerinin yeni neslinin reklamını yapanlara şunu hatırlatmak da yarar var; Çernobil de Fukuşima’daki nükleer tesisler de yapıldıklarında en yenileriydi.

acemifüsun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 21:46   #367
Ağaç Dostu
 
artemisia10's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-05-2010
Şehir: BALIKESİR
Mesajlar: 376
Galeri: 55
Efendim biz ne söylesek boş ben üzülerek söylüyorum ki kimsenin umurunda değil burada ne kadar çok duyarlı insan olduğunu biliyorum ama bir etrafınıza bakın kimin umurunda...Sosyal paylaşım sitelerine bir bakın gülmece, eğlenceden başka ne var...Çocuğunun geleceği için dünyanın geleceği için ciddi endişe duyan kaç kişi var.Enerji uğruna dünyayı kurutup içini boşaltalım sonra nereye gideceğiz acaba çok merak ediyorum. Japonya' da ki deprem sonrası görüntülere biraz hayal gücümüzü katıp kuş bakışı görüntülerden dünyanın geleceğini tahmin edebiliriz ...Tek kalan dünya hurdalığı... Orada yaşam yok insanlar kaçıyor. Şimdi bir düşünelim deprem olur evler köprüler yıkılır insanlar ölür,doğal gaz patlaması büyük hasar, tüp patlar büyük zarar evet hayatımız büyük tehlikelerle dolu peki nükleer sızıntı olunca ne olur en yakın temiz ülkeye kaçarız bu arada zaten radyasyonu çoktan almış oluruz ve bu izler ne hayatımızda ne suyumuzdan nede toprağımızdan silinmez kolayca ve tarih hiç unutmaz... Bizim geleceğimizin kontrolünü elinde tutanlar hatırlasın ve bu kadar duyarsız umursamaz olmayalım enerji hayat demek ama hayatı yok edersek bir anlamı kalmaz.

artemisia10 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 23:07   #368
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
Sn.Memoxenerji,

Size hitap ediyorum ama, aslında şahsınızda pek çok kişiye, belki de memleketin önemlice bir çoğunluna hitap ediyorum.

Burada yazılanlarla, sizin gibi yenilenebilir enerjiler üzerinde emek sarfetmiş, kafa patlatmış birine anlayışsızca haksızlık edildiğini düşünüyorsunuz. Aklınızın bir köşesinde diyorsunuz ki, keşke olabilseydi yenilenebilir kaynaklarla. Gereken her tedbir alınarak, mevcut teknolojinin en iyi örnekleri kullanılarak nükleer enerji kullanmak bu memleketin makus talihini yenmesi için tek çıkar yoldur ve çok olağanüstü bir durum olmadıkça, ve büyük ihtimalle nükleer enerji kullanılarak bu ülke pek çok dar boğazı aşar diye düşünüyorsunuz.

Bu nükleer karşıtları, risk vs. deyip sanki taş bir duvar gibi nükleer olmaz dedikçe, her şeyde risk var, bunda var ama herkes biliyor riski ve her türlü tedbir alınıyor diye de düşünüyor olabilirsiniz.

Nitekim, Sn.Başbakanımız da sorulduğunda çok benzer şekilde yanıt verdi. En iyisi yapılacak dedi. Eninde sonunda her yatırımın bir riski var, öyle olsa hiç bir yatırım yapmamamız gerekirdi, köprüler yapıyoruz, denizaltı tüneller yapıyoruz, yapmasaydık mı dedi. Kuşkusuz gönülden ve inanarak söyledi.

Görünürde herkes gönülden çevreci. Kimsenin çevre mahvolsun diye bir söylemi yok. Herkes kalbinin derinliğinde iyi niyetli ve benim bundan bir kuşkum yok.

Yalnız çok ince bir çizgi var.

Pek çok çevresever, nükleer enerjinin karbon emisyonları bakımından temiz enerji olduğunu düşünür. Oysa, nükleer tesisler, fosil yakıtlar gibi insan eliyle yaratılan bir çevre problemleminin yerine bir diğerini getirmekten ibarettir.

Nükleer güç, çok tehlikeli ve kontrol edilmesi çok zordur.

Nükleer atık, kalıntı, salınım veya sızıntıların problemsiz bir şekilde bertaraf edilmesi mümkün değildir. Bu anlamda nükleer yatırımların ve radyasyonun geri dönüşü yoktur. Başladıktan sonra, ya da bir problem olduktan sonra, pardon, hata etmişiz, bunu yok sayalım denemez.

Nükleer güç emniyetli değildir. Bizimki üçüncü nesil olacakmış, bir şey olmayacak yaklaşımı doğru değil. Emniyet bakımından insanlık o kadar iyi olsaydı ikinci nesil de üçüncü de olmazdı. Kuvvetle muhtemel dördüncüsü, beşincisi de olacak. Belki altıncısını yapmaya gerek kalmayacak (!)

Nükleer kazaların olma olasılığı uçak kazalarından, köprü yıkılmalarından, hatta tüpgaz kazalarından çok daha fazla.

Uçak kazası veya köprü yıkılması, o anda, içindekini veya üstündekini etkiler. Nükleer kaza yüzlerce kilometre ötesini, yıllarca etklilemeye devam eder. Tahribatın ve zararın ölçüsü mukayesesizdir. Fiziksel olarak hiç etkilenmeyenlerin bile dehşete düşmesine ve dehşetle yaşamasına sebep olur.

Maliyet hesaplarında, hiç de ucuz olmamasına rağmen sadece yatırım maliyetleri hesaplanır. Oysa kazalar, atıklar, sızıntılar ve bunların yarattığı etkilerin, ölüm ve hastalıkların maliyetleri hesaplanmaz. Bunları insanlar sessiz sedasız öder. İlk ödeyenler de bu gibi tesislere en yakın olanlardır.

Nükleer güç, yenilenebilir kaynaklara yatırım yapılmasını, geliştirme çabalarını, engeller veya yavaşlatır.

Nükleer güç, enerjinin yerinde ve verimli kullanılmasını engeller. Nükleer güce sahip olma hayali bile bunları engeller. Tüketimi hesapsız bir şekilde pompalar.

Nitekim ülkemizde ilgili devlet birimleri önemli etüdler yapmış olmasına rağmen bunların hayata geçmesi yönünde bir faaliyet mevcut değil. 30milyar kWh şebeke kaybının önlenmesi yönünde bir çalışma, enerji dağıtımının akıllı şebekeler üzerinden yapılması için somut bir program görmüyoruz. 30milyar kWh, kaç nükleer tesise eşittir acaba?

Nükleer enerji, tek noktadan beslenen ve kayıpları yüksek grid sistemlerini teşvik eder, dağıtık ve nisbeten küçük kaynakları değil.

Bazen dünyayı bilinenlerden daha çok bilinmeyenler yönetir. İnsanlığın teknolojik ilerlemesi, henüz ilkelliğini yaşayan medeniyete göre çok ilerlemiş, insanlığı ve gezegeni tümden yok edecek seviyeye gelmiştir. Ama buna rağmen mükemmel olmaktan çok çok uzaktır.

Nükleer güç, insanlığın doğa ile savaşının, doğayı değiştirme çabasının bir ürünüdür. Ancak doğa her zaman kazanır. İnsanlar, doğanın iki nefes arasındaki zamanında kazandıkları yanılgısına düşer. İnsanlık günün birinde eski felsefelerde olduğu gibi, doğa ile barışmaz ise doğanın insanlığı (yine insanlara yaptırarak) yok etmesi kaçınılmazdır.

Kimsenin Tanrı ile, bilinmezlik ile mukavelesi yoktur. Mükemmel tasarımlar insana ait değildir. Nükleer güç gibi geri dönüşü olmayan, onlarca, yüzlerce nesili kapsayacak şekilde jeolojik takvimi ilgilendirir boyuttaki bir riski gerçek mânada yönetecek bir prosedür mevcut değildir. Tasarım hatası, insan hatası, mekanizasyon hatası, malzeme hatası, doğanın bilinmezlikleri, terör, sabotaj, savaş vs. bunların hepsi mümkündür.

Böyle bir gücün ne tesisinde, ne kullanımında kimse güvenilir değildir. Japon enerji bakanının radyasyonlu sardalyayı televizyonda yiyerek, bakın nasıl da yeniyor diyeceğini tahmin etmem. Ancak kültürel olarak en açık sözlü bilinen bu toplumda bile, santral işleticilerinin geçmişte yalan söyledikleri, bir takım önemli problemleri gizledikleri anlaşıldı.

Nükleer gücün şöyle ya da böyle ortaya çıkmasının etkileri hesapsızdır. Yakındakini öldürür, uzaktakini kanser yapar, yiyecek zincirine bulaşır, kimsenin hiç bir şeye güveni kalmaz.

Bu ince çizgiyi algılayıp içselleştirmenin okumuşlukla ya da okumamışlıkla bir ilgisi yoktur.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 00:23   #369
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
Japonyadan gelen haberler maalesef iyi değil.

Fukushima 4 reaktörüyle kontrolden çıkmış durumda. Radyasyon seviyesinin çok yüksek olduğu bildiriliyor. Boşaltılan kişi sayısı 400.000'i geçti. Reaktörde umutsuzca çabalayan insanlara çoktan kaybedilmiş gözüyle bakılıyor. İngilizler, vatandaşlarının Tokyo'dan da uzaklaşmasını salık veriliyor. Boşaltma alanı 50 km'ye çıktı. Şimdiye kadar olan patlama ve yangınları kimse saymıyor artık. Yarın tekrar orman yangını söndürür gibi helikopterle su atmayı deneyecekler. Daha önceki denemede radyasyon sebebiyle yaklaşamamışlardı.

ABD Nükleer Regulasyon Komisyonu (NRC), reaktörleri deniz suyu ile soğutarak erimeyi engelleme çabalarının göründüğü kadarıyla başarısız olduğunu bildiriliyor (BBC World)

Durumun 1979'da Pensilvanya Three Miles Island'da olan kısmi erime durumunun çok ötesine geçtiği ifade edildi.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 00:46   #370
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
Hürriyet'in haberine göre ABD'de içinde 14 tane hap olan iodine karaborsada $500'dan satılmaya başlanmış. Bizde kilosu $200 imiş. Zenginleştirilmiş uranyum üretip ticaretini yapmaktan daha kârlı gibi sanki.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 02:35   #371
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Maalesef durum hiç iç açıcı değil.


NÜKLEER ENERJİ FELAKET GETİRİYOR

(BU YANLIŞ BİR TÜMCE OLDU)


İNSANOĞLU KENDİ ELİYLE KENDİNİ YOK EDİYOR!


TÜRK HALKI ARTIK UYANMALI! KENDİ İMAL EDECEĞİ GÜNEŞ, RÜZGAR SANTRALLERİNE DAYANMALI!

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 08:30   #372
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2009
Şehir: Balıkesir /Bandırma
Mesajlar: 336
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Dogasever Mesajı Göster
TÜRK HALKI ARTIK UYANMALI! KENDİ İMAL EDECEĞİ GÜNEŞ, RÜZGAR SANTRALLERİNE DAYANMALI!
Jeotermal ve deniz dalga enerjileri de var.

Yakup Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 08:35   #373
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Katılıyorum,
nükler enerji kontrolümüzden kolayca çıkabiliyor, bu da felakete neden olabiliyor.
Rüzgarımız salonumuzda lambamız yanmayacak kadar zayıf olursa mum yakalım.
Malüm salonumuzun ortasında açık kalp ameliyatı yapılmıyor, biraz romantik olursanız,
eşiniz memnun olur
Doğayı tüketmekten vaz geçmeliyiz.
Bundan vazgeçmemekte direnen yöneticilere de oy vermeyelim. Çoğunluk biziz, jakuzi kullanmayan, 30 ampülü aynı anda "hayat standardım " uğuruna yakmayan, şarjlı pil kullanan insanlar.

Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 08:49   #374
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 25-06-2009
Şehir: Denizli
Mesajlar: 94
Nükleer taraftarıyım, hem de tam Meyvelitepe' nin dediği cinsten

Bu şekilde olmamın sebebi ise, bundan 2-3 yıl önce konferanslar düzenleyerek bilimsel veriler ile bizlere nükleeri sevdiren, burada tartıştığımız konular için bunlar çözüldü diyen profosörlerimizdi. Çok sağolsun bu hocalarımızın bazıları şu anda emekli olunca ve Japonya daki felaketten sonra nükleere karşıtı olmuşlar...

Bugün güneş enerjisi veya rüzgar enerjisi hatta jeotermal enerjiden bahsediyoruz. Ancak nükleerde kaçırdığımız gibi bunda da kaçırdığımız bir durum var, bu teknolojileri gerçekten üretiyormuyuz? Çok basit anlamda güneş enerjisi ile su ısıtma sisteminin bile önemli parçaları ithal gelmekte(en azından yaşadığım yerdeki üreticilerin ifadesi)... Evime bu sistemi kurduracağımda ise karşımda kat mülkiyeti kanunu çıkıyor ve ben bedavaya suyumu bile ısıtamıyorum... Şimdi ben, birey olarak düşünüyorum, hangi teknoloji ile ve hangi yasal mevzuat ile (ahlaki ve yaşam değerlerimizden bahsetmiyeceğim) ben binamın çatısında elektrik üretip bunu sisteme vereceğim?

Jeotermal enerji ile bırakın elektrik üretmeyi veya sera ısıtmayı evimizi de ısıtabiliriz. Çok büyük bir sitede olsa bir müstakil ev de olsa yapılacak iyi bir planlama ile bizler bu işten karlı dahi çıkarız (Örnek A: Meyvelitepe). Ancak asansör yapmayı izolasyondan değerli gören, manto kaplamayı dünyanın en iyi izolasyon sistemi olduğunu savunan bir sistemi aşmak da pek kolay değil sanırım...

Bunun yanında bizler teknoloji ve kalite üretiyoruz diyerek Avrupa' dan aldığı makine ve kimyasal ile; Uzakdoğu ve Orta Asya' dan getirdiği hammaddeyi emek yoğun bir sektörde birleştirerek bunları tüm çevre şartnamelerine uyarak (uymasalar en azından 30 yıldır çalışmazlardı) ithal eden sanayicilerimizin(bu sektörde çalışan benimde emeğim var) ne yaptığını Trakya' da ve Menderes ovalarında görmekteyiz....

Düne kadar en temiz santraller hidroelektrik santraller denmekte iken bu santrallerin mikrolarının bile çevreye etkilerinden dolayı çıkan sesler belli. Yeni teknolojiler geliştirilmeden mevcut akülü sistemler ile güneş enerji sistemlerinde çok masum olduğunu zannetmiyorum. Ancak ne kadar zararı olur onu da bilemiyorum...

Şimdi ben bilinmezler ve belki de öğrenilmişlik çaresizlik diyeceğimiz çaresizlikler içindeyim. Bizler bu sistemleri kendimiz üretemedikten sonra, hukuksal yapısını kendimiz sistemize edemedikten sonra;

>ELDEN GELEN ÖĞÜN OLMAZ, OLSA DA VAKTİNDE GELMEZ.

fskandemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 10:14   #375
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2009
Şehir: Balıkesir /Bandırma
Mesajlar: 336
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi fskandemir Mesajı Göster

Düne kadar en temiz santraller hidroelektrik santraller denmekte iken bu santrallerin mikrolarının bile çevreye etkilerinden dolayı çıkan sesler belli. Yeni teknolojiler geliştirilmeden mevcut akülü sistemler ile güneş enerji sistemlerinde çok masum olduğunu zannetmiyorum. Ancak ne kadar zararı olur onu da bilemiyorum...
Daha orta okulda öğrettikleri bir kaide vardı: "Enerji depolanamaz" diye.
Hayatın genelinde de bir kural var: "Sabit ve değişkenlerin dengesi" diye.

Problem şu: Ne kadar sabit ve ne kadar değişkenle amacımıza (en zararsız şekilde) ulaşabiliriz.

Bu konu için, istediğimiz zaman tüketebileceğimiz ve depolanabilen kaynaklar sabit kaynaklardır (doğalgaz). Depolayamayacaklarımız ise değişken (güneş enerjisi).
Bir işletmeci, elinden geldiğince sabit maliyetler yerine değişken maliyetleri kullanmaya çalışır. Böylece iş veya satış olmadığında daha az zarar eder. İş olunca da zaten kar ettiği için problem olmaz. Temel mantık budur.

Buradan da şu gerçek ortaya çıkıyor, ne sabit kaynaklardan vaz geçebiliriz, ne de değişkenlerden. Ama mümkün olduğunca değişken kaynaklara yönelmeye çalışmalıyız.

Bakın burada değişken kaynağı sabit kaynağa çevirmeye çalışmıyoruz (Güneş enerjisinin kimyasal yolarla akülere depolanması gibi). Mümkün olduğunca değişken kaynaklarımızı etkin kullanmaya çalışıyoruz.
Şimdi bir çok yazılar yazıp yorumlar yapan bizler, esas mesele gardrobumuzdaki elbise ya da ayakkabı sayısı ile alakalı. Çünkü her sene sadece modaya uymak için değiştirdiğimiz, sonra da eskisini bağışlayarak (hayır işledim diye) kendimizi avuttuğumuz "çağdaş" tüketim alışkanlıklarımızın en temel girdisi "enerji".

Ne diyeyim..
Enerjimiz bol olsun.
(Esasen israf haramdır diye bitirmem lazım ama sonra bana konuyu hep dini boyutuna çektiğimin söylenmesinden çekiniyorum..)

Yakup Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 10:59   #376
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 13-02-2010
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 47
Japonya'daki felaketin nükleer endüstride çok önemli bir dönüm noktası olacağını öngörmek yanlış olmaz. Nükleeri santral önerenlerin her zaman söyledikleri bir şey vardır, nükleerde felaket olursa sonuçları büyük olur, ama bunun olasılığı çok çok düşük, dolayısıyla bu kabul edilebilir bir risktir.

Burada bu olasılığı ölçmek için kullanılan ve reaktör tasarım aşamasında güvenlik için kullanılan bir parametre var: CDF Core Damage Frequency veya Çekirdek Zararı Olasılığı (reaktör.yıl başına). CDF'in dizayn aşamasında 1/10 bin'den küçük tutulması ve uygulamada gerçekleşmenin 1/100 bin seviyesinde olmasıdır.

Bundan yola çıkarak büyük çaplı sızıntı olasılığının dizayn aşamasında 1/100 bin, gerçekleşme aşamasında da milyonda bir olması nükleer reaktörlerin yapımında ve işletilmesinde kabul edilebilir risk sınırıdır. Bu rakamlar tüm reaktörleri bile hesaba katsanız geniş çaplı bir nükleer sızıntının olma olasılığını oldukça düşük yapar. Nükleer reaktör güvenli derken kastedilen budur.

Dünyada toplam 400 kusur reaktör var, hepsi de 30 yıldan beri işletiliyor olsa 12bin reaktör yıl eder. Three Mile Island önemli değişiklik yarattı çünkü gerçekleştiği anda çekirdek zararı oranı 1/100 bin gerçekleşme tahmininden 1/12bin'e çıktı, ama o kazada büyük çaplı sızıntı olmadı dolayısıyla sonuç riski fazla etkilemedi. Şimdi Japonya'da 3 reaktörde çekirdek zararı var, artık çekirdek zararı oranı 1/3000'e indi, en az 2 reaktörde büyük çaplı nükleer sızıntı var, bu oran da 1/1milyondan 1/6000'e indi. Başka bir deyişle 150 kat arttı.

Nükleer santral yapmak isteyenlerin nükleer kaza riski çok düşük demesinin bir önemi kalmamıştır, gerçekleşmiş olan bir olayı ne kadar istastik kuyruğu taksanız kapatamazsınız. Mevcut santrallerin büyük maliyetle yükseltilmesi belki de kapatılması gerekecek.

webgezer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 11:24   #377
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Son yazılanların bir kısmını taşıdım.

Güneş Enerjisi

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 11:32   #378
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Yakup Mesajı Göster
Jeotermal ve deniz dalga enerjileri de var.
Sn Yakup haklısınız,

Tüm yenilenebilir enerji teknolojilerini TÜRKİYEDE ÜRETMEK ZORUNDAYIZ. Benim dikkat çekmek istediğim konu buydu. Eklemeniz için teşekkürler.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 11:40   #379
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Jezebel Mesajı Göster
Katılıyorum,
nükler enerji kontrolümüzden kolayca çıkabiliyor, bu da felakete neden olabiliyor.
Rüzgarımız salonumuzda lambamız yanmayacak kadar zayıf olursa mum yakalım.
Malüm salonumuzun ortasında açık kalp ameliyatı yapılmıyor, biraz romantik olursanız,
eşiniz memnun olur
Doğayı tüketmekten vaz geçmeliyiz.
Bundan vazgeçmemekte direnen yöneticilere de oy vermeyelim. Çoğunluk biziz, jakuzi kullanmayan, 30 ampülü aynı anda "hayat standardım " uğuruna yakmayan, şarjlı pil kullanan insanlar.
Sayın Jezebel
Çok haklısınız, herkesi haftada veya 2 haftada bir TV seyretmeden mum ışığında ailesiyle güzel bir akşam geçirmeye davet ediyorum. Bu fakirlik değil, zenginliktir! Mutluluğunuz artar!

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2011, 18:43   #380
Ağaç Dostu
 
acemifüsun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-05-2009
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 2,783
Galeri: 2
.
A+A-..Nükleer kıyametten kaçış!
Fukuşima'da Çernobil'e 24 saat kaldı
18 Mart 2011 Cuma, 13:10:
.İlgili Haberi ekle
HABERTÜRK


Çernobil'deki kazanın üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen, bölgedeki tablo, Japonya'daki nükleer felaketin olası bilançosu konusunda fikir veriyor. Deutsche Welle'den Irene Quaile uzmanlarla konuştu.

Greenpeace çevre örgütünden bir uzman ekip bundan kısa bir süre önce Ukrayna’ya bir gezi düzenledi. Amaç, nükleer enerjinin tehlikeleri denince ilk akla gelen Çernobil felaketinin 25. yıldönümünde, bölgedeki durumu incelemekti. Ancak bu ekip Çernobil ve çevresinde incelemelerde bulunurken, Japonya’da yeni bir nükleer felaket olduğuna ilişkin ilk haberler gelmeye başladı.

Çernobil gezisinde ortaya çıkan tablo, Japonya’daki güncel felaketin sonuçları açısından epey iç karartıcı. Greenpeace Uluslararası İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Aslıhan Tümer, Fukuşima’daki nükleer kaza haberini ilk duyduğunda, tam da tarihin en ağır nükleer felaketinin olduğu yerdeydi.

"Japonya'dan haberler gelmeye başladığında Çernobil'deydik ve insanların yüzünü gördüm." diyen Tümer "Ağızlarını açmalarına gerek yoktu, yüz ifadeleri ile ‘şu anda Japonya'da ne olduğunu bilmiyoruz, ama oranın 25 yıl sonra nasıl bir yer olacağını biliyoruz' diyorlardı.” şeklinde konuşuyor.

Çernobil'in yol açtığı ekolojik hasar hala ölçülebiliyor

Ve bu tablo hiç de iyimser değil. Çernobil’deki felaketin izlerini hala her yerde görmek mümkün. 1986 yılında Çernobil’deki nükleer santralde meydana gelen dev patlama ile yayılan radyasyon, bir bulut halinde geniş bir bölgeyi kirletti ve ardından da Kuzey ve Batı Avrupa’ya yayıldı. Patlamanın meydana geldiği reaktör halihazırda beton bir zırh ile kaplı. Fakat kazanın ekolojik etkileri, nükleer santralden yüzlerce kilometre uzakta bile hala ölçülebilir durumda. Aslıhan Tümer yasak bölgeden epey uzakta bölgelere de gittiklerini ve buralarda, başta süt ve diğer besin maddelerinde olmak üzere yüksek radyasyon tespit ettiklerini, yani insanların besinler yoluyla bugün de radyasyona maruz kaldıklarını anlatıyor.

Felaketin izleri 11 kuşağa kadar görülebiliyor

Greenpeace uzmanı Tümer, Çernobil’in faturasının özellikle çocuklara çıktığını söylüyor. Çocuklarda genetik mutasyonlar gördüklerini belirten Tümer, "Anne babaları 25 yıl önce radyasyona maruz kalmış olan bu çocukların bazılarında iç organlar eksik, çoğunda kalp rahatsızlıkları var.” diyor. Greenpeace çalışanı, reaktör kazasının gelecek kuşaklara etkisinin boyutu hakkında uzmanların henüz görüş birliği içinde olmadığını, kazanın 11 kuşağa kadar etkili olabileceği yönünde bilimsel raporlar bulunduğunu söylüyor.

Doğa hala radyasyonlu

Diğer yandan Çernobil’de nükleer santralin yakın çevresindeki incelemeler, doğanın son 25 yılda kendine gelmeyi başardığını gösteriyor. Ancak Aslıhan Tümer, çoğu bölgenin yine de radyasyon içerdiğini, örneğin mantarlarda ya da buralarda otlayan ineklerde yüksek radyasyona rastlandığını hatırlatıyor.

Nükleer erimede radyasyon Çernobil'i geçer

Fukuşima’daki felaketin boyutlarının Çernobil kadar büyük olup olamayacağı belli değil. Greenpeace, Çernobil’deki reaktörde grafit çubuklarının kullanılması ve yapı şekli nedeniyle radyasyonun, bir şömine bacasından yükselirmişçesine atmosferin yüksek katmanlarına çıktığını, Japonya’da bunun söz konusu olmadığını belirtiyorlar. Ancak örgüt, nükleer erime olduğu takdirde ortaya çıkacak radyasyonun Çernobil’dekinden daha yüksek olacağını belirtiyor ve ayrıca Japonya’nın kuzeydoğusunun Ukrayna’daki nükleer santralin çevresinden çok daha yoğun bir nüfusa sahip olduğuna dikkat çekiyor.



Bölge radyoaktif kirlendi

Münih’te bulunan Helmholtz Merkezi’ndeki Radyasyondan Korunma Enstitüsü’nün Başkanı Dr. Peter Jacob, Fukuşima’daki reaktörlere 20 kilometre mesafede bulunan bölgenin, açığa çıkan iyodin ve sezyum 137 ile kirlendiğini söylüyor. Jacob „Bu bölgede hala insanlar var ve Çernobil’den sonra da gördüğümüz gibi, özellikle tiroid bezlerinde toplanan radyoaktif iyot bileşikleri büyük sorun yaratıyor. O yüzden vakitlice iyot hapı almak gerekiyor.” diyor.

"Çernobil'deki gibi olmaz diyemem"

Radyoaktif iyot bileşikleri kanser riskini arttırıyor. Şu anda Japonya’da gözler, rüzgârın yönünde. "Radyasyon bulutu kara üzerinden geçerse ve bir de yağmur yağarsa, o zaman çevrede en yüksek radyoaktif kirlenme yaşanıyor." şeklinde konuşan Jacob "Bu noktada en korkunç senaryo ise, radyoaktivitenin Tokyo’yu vurması olur.” ifadesini kullanıyor.

Radyasyon uzmanı, Japonya’daki felaketin Çernobil’dekine benzer bir boyuta varıp varmayacağı sorusuna ise çekinerek şu yanıtı veriyor:
"Olmaz diyemem, zira santral kontrol altında değil. Gerçi beklemiyorum ama, olmaz da diyemem.”

acemifüsun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2011, 21:04   #381
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
Okunması gereken bir yazı, bir diğeri, ve sonuncusu.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2011, 22:14   #382
Ağaç Dostu
 
neşride's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2009
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 288
Bugünkü Milliyet gazetesi'nde, Melih AŞIK'ın yazısı.


Nükleer bela...

Çevre Kanunu’nu hazırlayan komisyonda görev yapan, 1980’li yıllardan beri nükleer enerjiyle yakından ilgilenen Prof. Ülkü Azrak, Japonya’daki felaketin ardından görüşlerini aktarıyor:

“Atom santralı iddia edildiği gibi temiz enerji üreten bir sistem değildir. En gelişmiş nükleer santrallarda bile önlenemeyen sızıntılar dolayısıyla çevreye, az da olsa, radyoaktif etkiler yayılmakta, Almanya’daki bazı nükleer santrallarının yakın çevresinde çocuk lösemileri giderek artmaktadır.

Şunu herkesin kesin olarak bilmesi gerekir ki, Ecemiş fay hattının merkezi Akkuyu’dan sadece 160 km. uzaklıktadır. Deprem uzmanlarının 1998’de Niğde’de düzenlenen bir sempozyumda belirttikleri gibi, Ecemiş fayı aktif bir faydır. 27 Haziran 1998’de Ecemiş fayında meydana gelen deprem sonucunda 150 kişi yaşamını yitirmiştir.
Bundan sonraki depremin Akkuyu’da yapılacak nükleer santral için yaşamsal bir tehlikeyi ortaya çıkarmayacağını kim garanti edebilir?

Bu alandaki uzman bilim adamlarının seslerini yükseltmemeleri şaşılacak bir şeydir... Japonya’daki kazadan sonra Almanya halkı sokaklara dökülmüş ve Federal hükümetin bir süre önce ömrü dolan bazı nükleer santralların işletme süresinin uzatılmasına iliş kararının iki gün içinde geri alınmasını sağlamıştır. İşviçre nükeer santral yapımından vazgeçmiştir.
Türkiye’de ise iktidar, Atom Enerjisi Kurumu’nun 1997’de verdiği eski tarihli lisansa dayanarak Akkuyu atom santralının yapımını, Çernobil felaketini önleyemeyen Ruslara ihalesiz olarak vermiştir. Kendimizi imha edecek bombayı kendimiz imal ediyoruz...

Melih Aşık Açık Pencere



Japonya’daki nükleer kazadan sonra dünyanın kaderi dualara kalmış.
Eee, sonunda dünyanın kaderiyle bizim Türkiye’nin kaderi birleşti demek!

Fahrettin Fidan

neşride Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2011, 22:44   #383
Ağaç Dostu
 
neşride's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2009
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 288
Galiba gözle görmeyince yaşananlar uzak geliyor. İdrak edilemiyor.

Yaşanan insanlık dramını nasıl görmezden gelebiliyoruz?

Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olayın domino taşları gibi birbirini nasıl etkilediğini görmek için daha kaç Çernobil yaşamamız gerekiyor?

"Bir hata bir kez yapılır. Aynı hata birden fazla tekrarlanırsa, onun adı kasıttır."


Bu kadar acıdan sonra nükleer santral hala nasıl savunulabiliyor anlayamıyorum.

Türkiye'de de bir referandum yapılsın, bakalım halk istiyormu?


Çernobil'den sonraki görüntüler...

Kimbilir görüntülere yansıtılmayan daha neler var.

http://www.milliyet.com.tr/fotogaler...ye-kalanlar/39

neşride Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 00:52   #384
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Alıntı:
Türkiye'nin resmi nükleer ve radyasyon takip kurumu olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na (TAEK) hergün onlarca soru geliyor. TAEK'e sorulan bazı sorular ve yanıtlar şöyle;

...

SORU: Nükleer santraller riskli midir?

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu : Bütün elektrik üretim seçenekleri ve diğer teknolojiler risk taşır. İsviçre'de Paul Scherrer Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmada 1969-1996 yılları arasında ticari tesislerde enerji ile ilgili 4 bin 290 kazada meydana gelen ölümler göreceli olarak karşılaştırılmaktadır.

Bu çalışmaya göre yıllık üretilen elektrik teravatsaati başına nükleer enerji üretimi 8, doğalgaz 85, kömür 342, petrol 418, hidro 884 ve LPG 3 bin 280 ölüme sebebiyet vermiştir.

İnsan, hayatı boyunca teknolojinin getirdiği çeşitli olanaklardan yararlanmak ve hatta hayatta kalabilmek için çeşitli risklerle karşı karşıya kalır. Örneğin, yolculuk etmenin riskli olduğu bilinir ama evde oturmak da risklidir, çünkü tüm kazaların yüzde 40'ı evlerde olur.

Araştırmalara göre erkek olmak 2800 gün,
kalp hastalığı 2100 gün,
kömür madeninde çalışmak 1100 gün,
kanser 980 gün,
yoksulluk 700 gün,
alkol 130 gün,
intihar 95 gün,
uçak kazaları 1 gün,
baraj yıkılması 0,5 gün ve
ABD için tüm elektriğin nükleer santrallerden üretilmesi ise 0,03 gün
ortalama ömür kaybına yol açacaktır.

...
http://www.ntvmsnbc.com/id/25193840/


Hangi pencereden baktığına bağlı
Bu hesaba göre "erkek olmak" daha riskli

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 00:54   #385
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Hiroshima
Nagazaki
Fukushima
?

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 08:09   #386
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Radyoaktif serpintinin okyanusu aşıp Amerika'ya varmasında sözediyorlar. Sanırım istatistikeli gözden geçirmek gerekecek.
İstatistikle ilgili bir kaç tanımı yapmıştık daha önce. Bu herhangi bir sızıntı ya da kaza olması olasılğını hesaba katmadan yapılmış bir istatistik bence.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 09:23   #387
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
İnsan sosyo - ekonomik eylemlerinde risk alır ancak yaşam ve gelecek kuşaklarının yaşam güvenliğini riske atarak kazanç paşinde olmaz.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 10:17   #388
Ağaç Dostu
 
malbman's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-04-2008
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,598
Galeri: 15
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Sayın meyvelitepe, verdiğiniz linkler açılmıyor. Yapabileceğiniz bir şey var mıdır acaba?

Teşekkür ederim.

malbman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 10:37   #389
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
Linkler blogspot'da "Basit Bir Yaşam" blogundan. Malum blogspot problemi sebebiyle açılmıyor olabilir. En azından DNS ayarlarını düzenlemiş olanlarımız okuyabilirler. Özgün yazılar olduğu için buraya kes yapıştır yapmak istemedim.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2011, 10:43   #390
Ağaç Dostu
 
malbman's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-04-2008
Şehir: İzmir
Mesajlar: 3,598
Galeri: 15
Çok teşekkür ederim. Sanırım tünellerden birinden geçmem gerekecek

malbman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 10:19.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024