19-04-2006, 09:38 | #31 |
agaclar.net
|
ÇERNOBİL’İN 20. YILINDA BİR DAHA ASLA DEMEK İÇİN BOĞAZİÇİ’NDEN KARADENİZ’E SİNOP’A ÖFKEMİZİ İNADIMIZI ŞARKILARIMIZI SESLERİMİZİ YÜKSELTELİM! ASLA AMA ASLA SİNOP’TA DA NÜKLEER SANTRAL YAPTIRTMAYACAĞIZ! 25 NİSAN 2006 SALI BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ GÜNEY KAMPÜSÜ SÖYLEŞİ – FORUM (SAAT: 15:00) Murat ILGAZ-İlyas ILGAZ (İkitelli radyoaktif atık mağdurları) Oya KOCA (Sinop Bizim aktivisti) Orhan UYANIK (İğneadalı nükleer karşıtı) Harun TOPALOĞLU (Karadenizli müzisyen) Bayar ŞAHİN (Karadenizli müzisyen) Metin ERTEN (Çernobil araştırmacısı yazar) VE NÜKLEER KANSERE KARŞI ANTİ-NÜKLEER KONSER SAAT: 18:00 ANİMA ZARDANADAM BAYAR ŞAHİN HARUN TOPALOĞLU - ENTU DAĞAKERR ANTİ-NÜKLEER CEPHE www.antinukleer.org / anc@antinukleer.org ANC İSTANBUL İRTİBAT BÜROLARI: Avrupa Yakası: Sosyal Ekolojist Dönüşüm Derneği Kamer Hatun Mh. Hammalbaşı Cd. Conga Han Kat:6 BEYOĞLU TEL: 0212 251 47 83 - 251 66 90 Anadolu Yakası: Serasker Cd. Osmancık Sk. No: 11/4 KADIKÖY TEL: 0216 346 14 45 [Dayanışma Günü için bu adres ve telefonlardan bilgi alabilirsiniz]
__________________
. | *** işaretli kelimeler için bakınız: Yanlış yazdığınız için görünmeyen kelimeler | | Forum Kuralları | Forum Yardım | Forum Kullanma Kılavuzu | Fotoğraf Yarışması Kuralları | Satış İlanı Kuralları | Düzenleyen malina : 23-05-2006 saat 00:10 |
07-05-2006, 04:55 | #32 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-05-2006
Şehir: Ankara - İstanbul - Adana
Mesajlar: 11
|
Nükleer Tehdite Karşı Bilimsel Belgeler: TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası http://www.emo.org.tr TMMOB Çevre Mühendisleri Odası http://www.cmo.org.tr/cevre/sorunlar...p?altm=nukleer TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Nükleer Karşıtı Forumu http://www.nukleerehayir.org/genel/b...p?bizden_kod=4 Greenpeace Uluslararası Bağımsız Çevre Örgütü http://www.greenpeace.org/turkey/cam...uekleer-enerji Gezegenimiz.Com Gazete Kupürleri http://www.gezegenimiz.com/NewsTopic...&idKategori=13 International Physicians for the Prevention of Nuclear War (IPPNW) - UNESCO Barış Ödülü 1984 - Nobel Barış ödülü 1985 http://www.facts-on-nuclear-energy.i...size=b&l=tr&f= Açık Radyo http://www.acikradyo.com.tr/default....mv=a&aid=12716 http://www.acikradyo.com.tr/default....mv=a&aid=13047 CNN Türk Pusula Programi 15 subat 2006 http://www.pusula.tv/modul_haber/tam...sp?Gundem=1084 Sinopbizim.Org Nükleer Karşıtı Platform - Enerji Dosyası http://sinopbizim.org/kampanya/enerj...jidosyasi.html Özellikle TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Nükleer Karşıtı Forumu tarafından hazırlanan, Türkiye'nin en yetkin enerji ve nükleer uzmanları ağzından açıklamalar ve itirafların olduğu bu sunumu indirin: http://www.nukleerehayir.org/resimle...&turu=R&sube=0 Sürdürülebilir bir çevre dileğiyle... |
09-05-2006, 17:40 | #33 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
şiir
işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken ölür bir çocuk ölür bir japon çocuğu hiroşima'da on iki yaşında ve numaralı ve ne boğmacadan ne menenjitten ölür bin dokuzyüz elli sekiz de ölür bir japon çocuğu hiroşima'da dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için |
22-05-2006, 23:56 | #34 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-05-2006
Mesajlar: 84
|
Nükleer enerji konusu teknik boyuttan çıkıp nerdeyse ideolojik hale geldi, ben nükleer enerjinin geleceğinin olduğuna inanıyorum, diğer pek çok teknolojik alandaki gelişmelere bakarsak nerden nereye gelindiği görülebilir. Şimdilik nükleer santral kurmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum ancak üniversiteler mi olur Tübitak mı olur bu alanda teorik ve pratik çalışmalar yapılmalıdır. Günümüzde atomaltı parçaçıklar konusu çok işleniyor, mesleğimle uzaktan yakından ilgisi yok biliyorum ama zaten fikir yürütenlerin çoğunun da yeterli bilgisi olduğunu sanmıyorum.Gelecekte bu çalışmalar sayesinde radyasyon tehlikesi olmayan gerçekten temiz bir nükleer enerjiye ulaşma ümidi var bence. Türkiye sanayi devrimini kaçırdı ama hala şansı var bu alanlar da Genetik ve Nükleer Fizik'tir. Bu alanlarda bilgi birikimi ve deneyim sağlamalıyız tabi bu santral kurmadan olmalır, gereksiz riske girmemeliyiz. Yanlış anlaşılan bir konu da şu; çevreye zararsız ürünler derken bizler yalnızca kullanırken değil üretim aşamasında da çevreye zarar vermeden üretilmiş ürünleri anlamalıyız ancak bu konuda yeterli bilgimiz yok. Rüzgar ve güneş enerjileri ancak destekleyici enerjiler olabilir, fosil yakıtların ise dünyamızı ne hale getirdiği ortada. Nükleer enerji konusuna değişik bir açıdan bakmak için TÜBİTAK Yayınları'nda çıkan "Çok Geç Olmadan" adlı kitap ilginç olabilir. |
13-06-2006, 00:30 | #35 |
agaclar.net
|
Nükleere Hayır saydam gösterisi
Nükleere Hayır saydam gösterisi İFSAK'ta "Nükleere Hayır!" konulu saydam gösterisi, 29 Haziran 2006 Perşembe akşamı saat 19:30 ve 20:15’de gerçekleştirilecek. http://www.ifsak.org.tr/kategori.php/2 İFSAK İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği İstiklal Cd. Ayhan Işık Sk. 34/2 Beyoğlu 80060 İstanbul (*) Tel: (0212) 292 42 01 - 292 18 07 Faks: (0212) 252 44 61 |
15-06-2006, 21:04 | #36 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
çok faydalı ve iyi bir şey olan nükleer yakıtların artıkları, nekadar süre boyunca tehlike oluşturmaya devam ederek durabiliyorlar. (dünyanın bir sürü ülkesinde olan nükleer sızıntıların yaratacağı tehlikeden daha fazla..bir iki milyon yıl falan).. Amerika ve japonya da dahil olmak üzere çok ülkede nükleer kazalar oldu. etkilerinin ne olduğu nekadar süreceği belirsiz |
16-06-2006, 16:53 | #37 |
Ağaç Dostu
|
Suyun yakıt olarak kullanıldığı bir sistemin tanıtımını yapan bir video ekliyorum. Haber İngilizce ama görüntüler konu hakkında bir fikir veriyor. Kim bilir bu görüntüler bütün bu tartışmaları sona erdirecek ipuçlarını barındırıyordur içinde. http://gprime.net/video.php/waterfuel |
21-06-2006, 21:57 | #38 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Doğu felsefesi,oldukça farklıdır.klasik Yunan ve batı felsefesinden çok ayrı gelişmiştir.benzerliker ve ayrılıklar ilginçtir. doğu felsefesinde çok belirgin olan birşey,evrendeki bütün nesnelerin birbiriyle ilişki içinde olduğudur.hepimiz(ben ve geri kalan herşey)ilişki içindeyiz.benim varlğım diğer bütün herşeyi etkiliyor.bende ondan etkileniyorum. Çin deki bir ağacın benden uzak olması bu bakımdan bir anlam ifade etmiyor. saçlarımın ayak tırnaklarımdan uzak olmasının anlamı olmaması gibi.(yapıları aynı bir eksiklik ikisini de etkileyecek) binlerce kilometre ilerdeki sızıntı radyoaktif çaylar içmemize neden oldu. etkileri daha devam ediyor. nükleer santral konusu kesinlikle siyasi ..(zaten aristoteles insan siyasi bir varlıktır demişti..sokratesin insan toplumsal bir varlıktır göndermesinin yetersizliğine bir işaret belki) siyasi olması konuşulmaması değil bundan kimlerin para kazanacağının düşünülmesi anlamına geliyor .. saksımdaki sellukanın kaç yaprak verdiğini düşünürken.rüzgarın evime ne getirdiğini bilmek zorundayım bence.. daha önce söylediğim sözü tekrarlamalıyım. "bana söylenenlerin doğru olduğundan nasıl emin olabilirim" kuşkuculuk çok önemli bir felsefi okuldur.açılımlarının bilim üstünde güçlü etkileri olduğu kesin..(mutlak olanla ilgili olan savlarıda kabul etmesi çok zor) bütün söylediklerimin bağlamı şu;mecburmuyuz. sigara sanayinin ne kadar gerekli olduğu gibi bir konu bu... |
15-07-2006, 20:16 | #39 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
nükleer enerji ihalesine giren şirketler şu anda enerji ürettikleri santralleri kapatmaya karar verdiler. ne kadar ilginç bir oyun . tıpkı nükleer enerjinin çok gerekli olduğunu söylemek gibi .. buna benzer bir oyunda altında oynanıyor.. bergamada siyanürlü altına hayır.. iyide altın dünyanın heryerinde bu teknikle çıkarılıyor. memlekette aynı teknikle çalışan gümüş madenleride var. biraz kafa karıştırıcı bir durum olmuyor mu? |
16-07-2006, 19:54 | #40 |
Ağaç Dostu
|
İlgiyle izliyorum Eksik bilgilerle yapılan yorumlar maalesef gerçeği perdeliyor. Niçin nükleer santrallara hayır ? 1. Ya kaza olursa, insanlar radyasyondan ölürse. 2. Nükleer artıklar tehlikeli. İnsan yapısı her tesiste tabii ki kaza olabilir ve bu kazalar sonucu insanlar ölebilir. 0 (sıfır) hata/kaza ihtimali olan bir tesis/alet henüz yapılmadı, yapıldıysa bile kimse bunu iddia edemez (Çünkü kontrol edilemeyen dış faktörleri bilemezsiniz) Ancak nükleer santrallerin olası bir kaza sonucu nasıl tehlikeler doğuracağını bu teknolojiyi üreten (dolayısıyla salak olmayan) gavur bilim adamları da biliyor. Yeni nesil santraller bu sebeple abukluk derecesinde aşırı güvelik önlemleriyle donatılmış. Bu santrallari çalıştırmak çok zor, durdurmak ve emniyete almak için ise bir çocuğun herhangi bir yere dokunması bile yeterli. Günümüzde inşaası devam eden toplam 27 nükleer santral var. Fransa gibi ülkelerde elektrik üretiminin %50 den fazlası nükleer enerjiyle karşılanıyor. Ya bizde ne oluyor? Hidroelektrik santralları yetersiz kaldığı için doğalgaz çevrim santralları, akaryakıtla çalışan santrallar ve termik santrallarla açığı kapatmaya çalışıyoruz. Yani zaten çok zor elde ettiğimiz dövizi petrol ve doğalgaz için bol keseden üretici ülkelere ödüyoruz veya termik santrallarde yakılan linyit sayesinde güzelim çevrenin ve insanların canına okuyoruz. Ülkemizde bol miktarda uranyum var. Cevheri nükleer santrallarde kullanabilecek kadar zenginleştirecek teknolojiye de sahibiz. Nükleer atığa gelince; Artık nükleer atıklar ya yeniden işlemden geçirilerek geri kazanım yapılıyor ve atık miktarı çok azalıyor veya bununla uğraşmak istemiyorsanız direk emniyetli bir şekilde saklıyorsunuz. Ülkemizde artık kullanılmayan ve terk edilen, yerin yüzlerce m. altına uzanan kömür ocakları var. Kurşun+çelik+beton zarflar içinde buralara depolanacak atıklar teorik olarak yüzbinlerce yıl zararsız olarak saklanabiliyor. Bulunduğu yerde bir şekilde zarf açılsa bile radyasyonun yerin yüzlerce m. altından etki etmesi nerdeyse imkansız. Peki öyleyse neden sürekli "nükleer santrale hayır" mitingleri düzenleniyor, yürüyüşler yapılıyor, imzalar toplanıyor? Bir düşünün bakalım, ülkemizdeki elektrik ihtiyacı sadece hidroelektrik santralleri ve nükleer santrallerden sağlanırsa kimin kazancı yok olacak ? Dünyada nükleer enerji kullanımını incelemeden, nükleer santral teknolojilerini öğrenmeden (en azından iyi bilen birilerine sormadan, okumadan) bu kampanyalara sadece iyi niyeti ile katılan ve imza veren halkımız, barlarda rakı-hıyar eşliğinde her bir haltı bildiğini sanan tatlısu aydınları ve (her nedense) gerçeği halka anlatmayı bir türlü başaramayan devlet organları/hükümet. Bıçağın artık kemiğe dayandığı ülkemizde biraz daha sorgulayıcı, meraklı, araştırmacı olmamızın zamanı gelmedi mi? Daha ne kadar her söylenene inanacağız? (Benzer şeyleri siyanürlü altın olayı için de söyleyebilirim. Zırt pırt yürüyüş yapan bergamalı köylülere liderlik yapanlara almanların ödediği meblağları artık köy kahvesinde bile konuşuyorlar. Necip Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu'nun kitaplarını okumanızı öneririm) |
24-07-2006, 12:45 | #41 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-05-2006
Mesajlar: 84
|
qitted'in dile getirdikleri çok doğru. Ben de tekrar nükleer enerjiye karşı olanların Tübitak Yayınları'ndan çıkan "Çok Geç Olmadan" adlı kitabı okumalarını öneriyorum. Hemen her konuda olduğu gibi tek taraflı propagandaya maruz kalıyoruz gibi geliyor bana. Evrenin kaynağında nükleer enerji var zaten, bir gün çok daha iyileri yapılacak ama o güne kadar pek çok konuda olduğu gibi Türkiye yine treni kaçırmamalı. İşin teknik yönleri ise bilim adamları ve mühendisleri işi. |
24-07-2006, 12:49 | #42 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-05-2006
Mesajlar: 84
|
Bir ilave yapmak istiyorum Almanya bildiğim kadarıyla Türkiye'ye altın satan ülkelerin başında geliyor. Yorum sizin... |
24-07-2006, 14:12 | #43 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
nükleer enerji konusu benim çok kafamı karıştırıyor. bizemi faydası olacak santralı kuranları mı herşeyin fazla karmakarışık olduğunu düşünüyorum. İranın nükleer santralı var.herkes İrana engel olmaya çalışıyor.gerekçe olarak nükleer silah gösteriliyor.(bu güne kadar bir kanıt yok) İsrailin nükleer santralı var uzun süre programını gizledi.uluslar arası denetime izin vermiyor.nükleer silahı var.kimse ses çıkarmıyor. kuzey Korenin nükleer santralı var nükleer silahıda var.canımı sıkarsanız Japonya yıda ABD yide bombalarım diye tehdit ediyor onada ses çıkaran yok. tv konuşmalarında biri çok ucuz enerji diyor. biri kurulum maliyeti çok yüksek diyor .ucuz falanda değil diyor. biri son derece güvenli derken öteki nerden çıktı diyerek Çernobilden sonra olan kazaları sıralıyor.Fransa Japonya ABD de.. tıpkı altın konusunda olduğu gibi konuşulmayan, para kazanacak olanların kim olduğu esas önemli yeri gibi gelmeye başladı bana.. Efemçukuru köyünde ocak var orda siyanürde kullanılmayacak.altın çıkarırken onada engel olunmaya çalışılıyor..çokmu dolduruşa geliyoruz... |
24-07-2006, 19:15 | #44 |
ağaç dostu
|
Bu konu tartışmaya açıldığından bu yana kesin olarak bir tarafta geçebilmiş değilim. Bilgi artışı insana her zaman netlik kazandırmıyor. (Son edindiğim bilgilerden sonra bile hala tam olarak taraf olamadım. Nedeni teknoljik geriliğin de sömürülmeye neden olması.) Son olarak kanallarının birisinde (muhtemelen Nat.G.) Çernobil ile ilgili bir belgesel izledim. Birkaç bilgi vereyim. Santralin soğutulmasında görev yapan pilotların hiçbirisi hayatta değil. 300 pilot! Eriyerek ve eriterek alt katmanlara inen nükleer maddenin suyla temas etmemesi için açılkan tahliye tünellerinde çalışan maden işçilerinin ne kadarının yaşadığı ise belli bile değil. Bir noktayı da atlamayalım. Bu kadar insan neden feda edilmiş? Radyoaktif maddenin suyla temas etmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkacak patlamanın yaratacağı zarar akıllara durgunluk verecek derecede. Kanalı takip ederseniz bu belgeseli yakalarsınız. Sık sık yayınlanıyor. |
17-08-2006, 09:11 | #48 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber...haberID=218294 |
|
17-08-2006, 10:32 | #49 |
Ağaçsever
|
Forumla ilgili bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum: " qitted Doğasever" yukarıdaki nicki kullanan arkadaşın yani "gitted" in nickinin altında "doğa sever" yazıyor. Sanırım forumda mesaj atanların attıkları mesajların çokluğuna veya azlığına göre verilen bir ünvan bu. İlk bakışta çok sempatik görünüyor ama uygulamada pek öyle olmuyor sanıyorum. Çünkü bu nicki kullanan arkadaş doğasever falan değil bana göre. Bu nasıl bir doğa severdir ki; " (Benzer şeyleri siyanürlü altın olayı için de söyleyebilirim. Zırt pırt yürüyüş yapan bergamalı köylülere liderlik yapanlara almanların ödediği meblağları artık köy kahvesinde bile konuşuyorlar. Necip Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu'nun kitaplarını okumanızı öneririm) " türünden sözler ediyor. Bu arkadaş Hablemitoğlunun etkisinde çok kalmış galiba: topraklarını siyanür liçiyle "linç" ettirmek istemeyen ve bence son zamanların en kahramanca mücadelesini veren, yaptıkları bütün itirazların (en yüksek yargı organları dahil) kabul edildiği Bergama Köylülerini haksız yere itham edebiliyor. Ya bu ne biçim uslubtur böyle söyler misiniz? "Ancak nükleer santrallerin olası bir kaza sonucu nasıl tehlikeler doğuracağını bu teknolojiyi üreten (dolayısıyla salak olmayan) gavur bilim adamları da biliyor." Nükleer silahları, atom bombalarını yapanlar da "O salak olmayan gavur! bilim adamları" değil mi? Başka bir alıntı: "öğrenmeden (en azından iyi bilen birilerine sormadan, okumadan) bu kampanyalara sadece iyi niyeti ile katılan ve imza veren halkımız, barlarda rakı-hıyar eşliğinde her bir haltı bildiğini sanan tatlısu aydınları ve (her nedense) gerçeği halka anlatmayı bir türlü başaramayan devlet organları/hükümet." Ben hükümetin ne yaptığını söyleyeyim: Nükleer santral yapımına gereken parayı bulmak için sokak aydınlatmalarının faturasını elektrik abonelerine yükleyecekler!! yani size, bana ödetecekler. Çok güzel değil mi? uyanın artık !!! hişssstt uyansan be kardeşim uyan beeee DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, -demeğe de dilim varmıyor ama- kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! 1947 Nazım Hikmet Ran |
17-08-2006, 22:44 | #50 | |
Yeni Üye
|
Alıntı:
neyse fazla lakırdı iyi değil "he he aynen öyle dir diyeyim bari " |
|
18-08-2006, 20:35 | #51 |
Ağaç Dostu
|
Türkiye’nin nükleer serüveni Nükleer santral için bugüne kadar üç kez ihaleye çıkıldı, hepsi sonuçsuz kaldı. Yorumlar hükümetin bu işte çok kararlı olduğu yönünde. Santral inşası için Sinop öne çıkıyor. CNBC-E Güncelleme: 11:05 TSİ 01 Mart 2006 ÇarşambaİSTANBUL - Nükleer, radyasyon, santral... Türkiye bu kavramlarla Çernobil ile tanıştı, çay içen bakan görüntüsü uzun süre hafızalardan silinmedi. Aslında Türkiye’nin nükleer macerası Dünya enerji üretiminde yeni yollar ararken nükleer enerji birçok ülke için en iyi alternatif olarak belirmişti ve nükleer santral inşaatları başlamıştı. 1960’ta Küçükçekmece’de 1MW gücünde bir araştırma reaktörü kuruldu. İlk santral fikri ortaya atıldığında 1960’ların sonlarıydı. ABD ve İspanyol firmaları fizibilite çalışmaları yapmış ve 400 MW gücünde bir santral kurulması düşünülmüştü ancak proje rafa kalktı. 1974’te Mersin Akkuyu’da bir santral kurulması konuşulmaya başlandı. İktidarda Bülent Ecevit-Necmettin Erbakan vardı. Bu proje de hayata geçmedi. Eski Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Ünal Erdoğan o günleri şu sözlerle anlatıyor: “1974’te nükleer santral devreye girmezse karanlıkta kalacağız dendi, sonra bir Atatürk geldi ve Türkiye’yi yeniden kurdu. Tabii ki hiçbir şey olmadı, konu 1977’ye ertelendi. Türkiye ne karanlıkta kaldı ne mahvoldu” ÖZAL’LA YENİDEN GÜNDEME GELDİ Özallı yıllara gelindiğinde, nükleer enerji yeniden gündeme geldi. Özal uluslararası firmaları yap-işlet-devret modeliyle santral kurmaya çağırdı. Kanada ve ABD’den firmalar 600 MW gücündeki tesisle ilgilendiklerini açıkladı ancak projenin yap-işlet-devret modeliyle üstlenilmesi istenince yabancı firmalar buna yanaşmadı, çünkü nükleer santrallein ömrü 35 yıldı. Proje bir kez daha sonuçlanamamıştı. Nükleer enerjinin yeniden konuşulması 1998-2000 yıllarında Ecevit-Yılmaz hükümeti dönemindeydi. 1998’de Akkuyu’ya santral yapılması için ihale açıldı. İhaleye üç konsorsiyum katılmıştı. ABD-Japonya ortaklı Westinghouse-Mitsubishi Konsorsiyumu: Raytheone ve Duke(ABD), Enka İnşaat ve MNG (Türkiye) NPI Konsorsiyumu: Siemens, Hochief (Almanya); Framatom, Campenon Bernard ve Gecalsthom (Fransa); Garanti-Koza ve Tekfen İnşaat (Türkiye) Kanada AECL Konsorsiyumu: Hitachi, Itochu (Japonya), Daiwoo (Güney Kore); Ansoldo (İtalya); Bayındır İnşaat, Güriş İnşaat ve Gama Endüstri (Türkiye) 25 Temmuz 2000’de dönemin başbakanı Ecevit nükleer enerji projesinin ekonomik olmadığını belirterek, bu fikirden vazgeçildiğini açıkladı. Ancak bu açıklamadan dört yıl sonra AK Parti hükümetinin de gündeminde nükleer enerji olduğu duyuruldu. Gerekçe yine aynıydı: “Türkiye önümüzdeki yıllarda bir enerji darboğazına girebilir” Enerji Bakanı Hilmi Güler planlarının 2012’ye kadar üç nükleer santral kurmak olduğunu söyledi. Ardından 2005 yılı sonlarında Ukrayna ile Rusya arasındaki doğalgaz krizi, İran’ın Türkiye’ye yolladığı gazı kısması ve giderek artan petrol fiyatlarıyla nükleere yönelmenin gerekliliği vurgulandı ve planların bir ay içinde açıklanacağı belirtildi. KARARI ERDOĞAN AÇIKLAYACAK Enerji Bakanı Güler, 5 bin MW gücünde reaktörler kurulacağını ve projeyi özel sektörün üstlenmesini istediklerini belirtti. Ancak maliyetler ve uzun süren inşaat süresi nedeniyle özel sektörün bazı çekinceleri var. Bununla birlikte yabancıların nükleer projesine olan ilgileri de gerek Türkiye’ye yaptıkları ziyaretlerde gerek hükümetin yurtdışı temaslarında öne çıkıyor. Örneğin Fransa Dışişleri Bakanı Türkiye ziyaretinde, nükleer projelerine katılmak istediklerini söyledi, ABD’den Westinghouse’un santral yapmak istediği belirtildi. 5 bin MW güç için ya üç ya da beş santral kurulması planlanıyor. İlk reaktörün inşasına 2007’de başlanması hedefleniyor. Konuyla ilgili olarak 7 bölge saptandı. Teknik detaylar, ekonomik yapı ve yatırım takvimi ile ilgili detayların bir ay içinde Başbakan tarafından açıklanması bekleniyor. Türkiye’de daha önce ihale tecrübesi yaşayan Siemens’in eski Yönetim Kurulu Başkanı Arnold Hornfeld AK Parti hükümetini konuyla ilgili olarak çok kararlı gördüğünü söylüyor ve “bu sefer olabilir” diyor. SANTRAL İÇİN SİNOP ÖNE ÇIKIYOR Depremsellik, çevre, güvenlik, su kaynaklarına yakınlık da dahil olmak üzere 43 kriter belirlendi ve santral inşası için en güçlü aday olarak Sinop öne çıkıyor. Bununla birlikte Mersin Akkuyu, Lizne Burnu, Çilingoz Çiftliği, Muda Burnu gibi bölgeler de nükleer santral için ismi geçen yerler arasında. |
18-08-2006, 21:15 | #52 |
Ağaç Dostu
|
yukarıdaki yazı konunun siyasi yanını gösteriyor. konu hakkında az bilgili aklımla anladığım kadarı ile, nükler santrala ABD güdümlü hükümetler destek veriyor. aşağıda ise başka bir alıntı; HANGİ ALTERNATİFLER VARDI? Nükleer santral için alternatif bölgeler şunlardı: Beyşehir-Seydişehir Nallıhan-Beypazarı Akçakoca-Ereğli Mersin-Akkuyu Kırklareli-İğneada Kırıkkale-Nevşehir Bunlarda diğer seçenlermiş. Bu bölgeler içinde benim bildiği iki yer varki! biri iğneada dünyada çok az örnekleri olan langoz ormanlarını barındırıyor, diğeride nallıhan,bir kuş çenneti. Neden doğal güzelliklerini, kaynaklarını henüz yitirmemiş yerlerimiz hep göz önünde? yine az bilen, halk aklımla gözüme takılanlar. silivri açıklarında doğal gaz bulundu ve yıllardır doğal gaz çıkarılıyor, ve marmaraereğlisin'de çıkan gaz ile elektrik üreten iki **** üç yabancı firma var. Gazın önce yeterli olmadığı söylendi ama yılda bir iki kez, günlerce, fazla gazı yaktıklarına Şahit oluyoruz. ikincisi ,bu firmalar salakmı kısıtlı gazı olan bir yerde gelip santral kurdu? Bir konuda, neden silivrinin altına doğal gaz depoları yapılıyor?(inşaatı devam ediyor) Gazı rusyadan alıyorsak, depolamak için rusyaya daha yakın bir yer bulunamadımı? Ayrıca nükler santral için ihaleye katılan firmalardan Garanti-Koza'nın fetullahın gruplarından bir firma olduğunu ve altın madenleri işletmesinde kanadalı bir firmanın taşaronluğunu yaptığını. bir yerlerde okumuştum. |
27-08-2006, 21:40 | #53 |
Ağaç Dostu
|
Aslında hiç bir şey yazmak istemedim. Elim gitmiyor bir türlü. Nazım Hikmet'in bir şiiri ile enerji uzmanı kesilen bu arkadaşın yazdıklarını belki birisi ciddiye filan alır, uyarı görevimi yapayım bari. Bergama köylülerinin kahramanlığından dem vurur, köyün yarısının neden o madende çalıştığını açıklayamaz... Devletin resmi belgelerine kadar giren "elebaşılara alman kaynaklı prim"leri görmezden gelir, inkar eder.. Hablemitoğlu'na dil uzatır, yazdıklarının yalan veya yanlış olduğunu ispatlayacak tek bir belge ortaya koyamaz.. Yabancı bilim adamlarının atom bombası yaptığından bahseder, o adamların çok daha önce nükleer santrallar yaptığını, halen o ülkelerde yüzlerce santralin çalışmakta olduğuna hiç değinmez.. Üretemediğimiz petrol ve doğal gaza alternatif enerji kaynağı hiç göstermez.. Petrole ödenen dövizi durduracak başka çare söylemez.. Peki ne diyor? Hükümetin ne yaptığını biliyormuş. Zam yapılacakmış. Belki doğrudur, AKP veya hükümetle bir ilişkim yok, bilemiyorum. Ancak her şeye itiraz ederek, mesnetsiz boş laflarla ortalığı oyalayıp çözümsüzlüğü çözüm olarak ortaya koyarak nasıl tatlısu aydını olunduğunu görüyorum. Doğa severlik konusuna gelince.. Linyitle çalışan termik santrallerin gökova körfezini öldürmesine karşı çıkmak, bunu yapabilmek için de okuyarak, araştırarak, sorarak alternatif çözümler üretmek doğa sevgisidir efendim, öğreniniz. Haddinizi aşan konuşmalar sizi çevreci yapmaz, boşuna heveslenmeyiniz. Ve unutmayınız, ben buraya yazdığım her kelimeyi ispatlayacak veya destekleyecek belge ve bilgiye sahibim. Uluorta konuşmuyorum, yazdıklarımı rüyamda görmüyorum. Lütfen aynı şekilde donanınız ve ondan sonra yazınız. |
29-08-2006, 12:02 | #54 |
Doğa Meraklısı
Giriş Tarihi: 16-08-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 40
|
Hasan Bey bir link eklemiş su ile çalışan su ile çalışan araba yapan türk mucidi vardi bunu yapan türk mucidi öldürüldü. Neden öldürüldü diye soracak olursanız Petrol Kralları Ve Petrol üretmini yapan ülküler bu adamın hem proje ile aşırı zengin olacağını ve petrolun değerinin olmayacağını bildikleri için adamın ailesini öldürüp projelerini yakmışlardır. Türk insanı dünyanın en zeki insanıdır. Doğayı Korumak Ve Yok Etmek biz insanların elinde eğer daha güzel bir yaşan istiyorsak doğayı korumamız şart. |
29-08-2006, 15:17 | #55 | |
Ağaçsever
|
Alıntı:
Buraya yazdığınız her kelimeyi ispatlamanızdan önce kim olduğunuzu bir bilsek de ona göre konuşsak! Böyle "derin" ifadeleri kullanan kişilerin arkasında genellikle "bazı" kurumlar bulunur. Özellikle bilgi, belge vb. toplamaya yönelik kurumlar.! Her ne yaparlarsa memleketin iyiliği için yaptıklarını iddia ederler.. Siz de onlardan mısınız? Ondan sonra alternatif enerji, siyanür liçiyle altın üretimi, termik santrallerin çevreye olumsuz etkilerini konuşuruz. Ürettiğiniz alternatif çözümleri hep birlikte öğreniriz. |
|
29-08-2006, 15:21 | #56 | |
Ağaçsever
|
Alıntı:
|
|
30-08-2006, 19:03 | #58 |
agaclar.net
|
Nükleer enerji konusunda bilgilenmek için burayı açan üyeler epey şaşırıyordur herhalde... Konu atasözlerine kadar gelmiş ! |
13-09-2006, 05:20 | #59 | |
Ağaçsever
|
Alıntı:
Benim en baştan bu yana itirazım kullanılan üsluba oldu. Bilgi vermeden bilgi sahibiymiş gibi görünmeye çalışmanıza birşey demiyorum. O zaten apaçık ortada. |
|
17-09-2006, 14:00 | #60 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alıntı:
|
||
|
|