|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
14-04-2009, 15:06 | #92 |
Ağaç Dostu
|
Acaba rica etsek Prof.Dr. Mecit VURAL daha önce Kırsal Çevre Derneği'nde yaptığı Ankara Florası ve Bir Ankara Endemiği : Yanar Döner Hakkında konulu söyleşiyi bizimle tekrarlar mı? Böylece kendisine buradaki fotoğrafları için teşekkür fırsatı da buluruz. |
14-04-2009, 15:17 | #93 |
Ağaç Dostu
|
Sn. Vural'a elektronik mesajla ulaşmaya çalıştım, yaklaşık 10 gün oldu. cevap henüz alamadım. Dağıtılan tohumlar, kasım ayında dikilen ve artan tohumlardı. Kasım dikimi bilgisi tohumlarıda temin ettiğim bahçe görevlisine ait. Ankara'nın 22 endemik bitkisi 21 e indi diyebilirmiyiz Yeni bir Ankara endemik bitkisi tesbiti yapılırsa, bu bitki içinde forumda faydalı gelişmeler olabilir. |
14-04-2009, 15:25 | #94 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
14-04-2009, 15:49 | #95 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
14-04-2009, 19:17 | #96 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili k0900 sevgi çiçeğini yetiştirmeyi ve gelecek nesillere aktarmayı düşünen bizlere güvenip, tohumları ulaştırdığınız için size teşekkür borçluyuz. İstanbul iklimine bile cevap verip neslini sürdürmeye çalışan bir bitkiyi, kendi bölgesinde yetiştirmek için bizler de elimizden geleni yapıp doğaya borcumuzu ödemeliyiz. |
14-04-2009, 20:01 | #99 | |
Ağaç Dostu
|
Donanımımız Alıntı:
|
|
15-04-2009, 16:06 | #103 |
Ağaç Dostu
|
Harikasınız İyice umutlandım şimdi. Umut işin başı, istek ilk yarısı, çabalar ikinci yarısı. Tamam, ucunu gördüm ben o güzelim çiçeğin. Bu kadar sevgi ve ilgiye herhalde sevgi çiçeği de karşılık verecektir bizlere. Ben sizden aldığım tohumları buzdolabına kaldırdım. Ekim ayına kadar kalsınlar. Zaten buzdolabı da sanırım +4°C olmalı. |
15-04-2009, 16:13 | #104 |
Ağaç Dostu
|
Bu güzel haberlerden sonra biraz can sıkıcı bir haber daha. sn. Mecit Vural'ın sözleri ; .... Ankara da korunması gereken tür sayısında azalma yok. Hatta birkaç ilave de var. Doğaseverler olarak katkılarınıza her zaman ihtiyaç var. |
15-04-2009, 16:22 | #106 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Ankara'nın endemiklerini tanımak, kritiklik durumunu bilmek, sahip çıkmak ve farkındalık yaratmak da korumak açısından önemli. |
|
15-04-2009, 16:27 | #108 | |
Ağaç Dostu
|
Tehlikede olanlar: Alıntı:
|
|
15-04-2009, 16:41 | #109 |
Ağaç Dostu
|
Sn. Vural, yukarda yazdığım gibi tehlike altında olanların sayısında bir azalma olmadığını, arttığını belirtiyor. Beypazarı bölgesini işaret edip, Doğa derneği ile o bölgeye gezi yapabileceğimizi belirtiyor. Sn.Herbaryum bölgeye geziyi, toplantıda gündeme getirmişti. Onun liderliği önemli. |
15-04-2009, 17:10 | #110 |
Ağaç Dostu
|
Adı yeşil ile yazılı olanlar -8 tanesi- fotoğrafını gördüklerim. Diğerlerini de merak ediyorum.
|
16-04-2009, 16:29 | #111 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar merhaba, Birkaç gündür foruma girmediğim için mesajlarınızı topluca okuma fırsatı buldum. NGBB olayı çözmüş gibi görünüyor. Tohumları temizle, dolaba koy, biraz sakla, ek, çıksın, her yıl tekrarla, kolay gelsin. Benim toplantıda demek istediklerim yanlış anlaşılmış. Ben kimseyi korkutmak istemedim. Üzerinde yeterince çalışma yapılmış türlerden farklı olarak henüz tanıtımları yapılmayanlar üzerinde çalışmalar yapılması ve yerlerinde korunmaları konusundaki fikirlerim değişmedi. Benim birkaç yıldır Yanardöner çiçeği ile yaptığım gözlemlerde edindiğim fikirlerim ise; Bu bitkinin nadas tarlalarda bir yıllık hayat devri geçirdiği. Büyük ihtimalle suni gübre ve kullanılan tarım ilaçları baskısı altında bu her nadas tarlada dahi gerçekleşememekte. Ayrıca doğadaki bitkiler arasındaki rekabet de bu bitki üzerinde ayrı bir baskı oluşturuyor. Bunun yanı sıra yine bu bitkinin yaşam alanlarına yapılan insan baskısı, yapılaşma, toprak kirlenmesi de olumsuzlukların birkaçı. Bunların üzerine bu bitkinin tohumlarını yiyen Güvercinler de son darbeyi vurmaktalar. Yanardöner bitkisinin neslinin tükenmemesi için yaşam alanlarına olası baskılar önlenmelidir. Bu baskılar yukarıda olumsuzluklar şeklinde verilmiştir. Mesajlardaki yazılarda merak ettiğim kısımlar var: 1. Yanardönerin her yerde kolayca yetiştirileceği konusu: Öyle olsaydı zaman bu bitki şu an her yerde yetişir ve biz üzerinde konuşma dahi yapmazdık. Dünya üzerinde birkaç km2’lik bir alanda sıkışıp kalmazdı. Bu konuda benim görüşürüm, bu bitkinin doğal yaşam alanlarının tahrip edilmeyerek yetiştirilmesi. 2.Yaygınlaştırılması konusu. Tek yıllık bir bitki olması ve tohumlarındaki soğuk etki gereksinimi nedeniyle özel ilgi gerektiren bir bitki. Türkiye’de belli bir bölgeye has, iklim, toprak ve diğer faktörlerle yayılımı daralmış. Öyle olmasa tüm Anadolu’da hatta tüm coğrafyada bulunurdu. Araştırmalar yaşam alanının neden daraldığı konusundan çok ben bu bitkiyi yetiştirdim bakın oldu gibi. Yine benim görüşüm doğada yerinde korunması, yeterli önlemlerin alınması ile bitkinin yaygınlaşacağı. 3.Donanımlarımız derken nelerimiz var? Özellikle ağaçlar.net Ankara çalışma gurubu olarak sesimiz var, çıkarabiliriz. Toplanırız, ziyaret ederiz, yaşam alanlarındaki olumsuzlukları tespit eder, gerekli müracaatları yaparız. Tanıtım toplantıları düzenleriz vs. Üyelerimizden uygun olanların bahçelerinde bu bitkinin yetiştirilmesini sağlayabiliriz. Çiçeklenme zamanı orada toplantılar düzenleyebiliriz. Tabi böyle yerleri olan üyelerimiz ve onların izinleri olursa. İsteyen olursa bu bitkiyi evinde saksıda yetiştirip eğer çiçek açtırabilirse onları da takdir ederiz. Ancak bu tip çalışmalarda kullanmak için gereken tohumlar bu bitkiyi baskılar şekilde doğal populasyonundan olmamalı. Mesela NGBB veya benzer botanik bahçeleri veya tohum sağlanabilecek yerler olmalı. Ben bu konuda her yıl doğadan tohum toplanmasına karşıyım, koruyalım derken baskıcı oluruz istemeden. Bu şekilde yapılacak çalışmalardan başka da olası çalışmalarımız ve başarı oranımızı her yıl değerlendiririz. Benim bu konuda diyeceklerim bunlar, işlerim ve sağlığım izin verdiği sürece çalışmalara bu gurubun bir üyesi olarak katılmak isterim. Herkese iyi günler diliyorum. |
17-04-2009, 09:06 | #112 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Donamımlarımızın başta geleni,tanımaktan mutluluk duyduğum sevgili herbaryum ve tanışabileceğimiz tüm biliminsanları. Daha sonraysa yetiştirme ile ilgili bulabileceğimiz her türlü kaynaktan gelecek bilgiler ve şimdiye kadarki olumlu ya da olumsuz her türlü deneyim de bizim donanımımız olacaktır. Örneğin kendi yaşam alanı dahi olsa gidip tohum atıp sonrasını doğaya bırakmanın, bitkinin çoğalması için çok da geçerli bir yol olmadığını gördük. Çünkü doğal ortamı, artık doğal ortam olmaktan çıkmış durumda. Sevgili herbaryum'un yukarda açıkladığı türlü olumsuz koşullar bitkinin çoğalmasını engelliyor. Zaten aksi olsaydı, engelleme olmasaydı, o ortamdaki her bir çiçeğin döktüğü tohumlardan yüzlerce, binlerce yanardöner çiçeğinin fışkırması gerekirdi. Birileri uğraşıp çabalayıp bitkiyi doğal ortamın dışında yetiştirmeyi becermiş. O tohumu hangi koşullarda çimlendirebildilerse, bu bize örnek olacak. Bu örnekten yola çıkarak, yanlış yollardan tohumları ziyan etmemiz engellenecek. Dolayısıyla bu, yöntemini öğrendiğimiz zaman bizler açısından çok önemli bir donanım olacak. Sevgili herbaryum'un karşı olduğu doğadan tohum toplamaya gitmek diye ne benim, ne de diğer arkadaşların bir arzusu ve niyeti yok. Zaten toplanmış tohumları bu işi gerçekten ciddiye alan birkaç kişi aramızda bölüşüp çiçeğe hayat verme çabasına giriştik. Bitkinin tek yıllık olması da beni çok düşündürmüyor. Ben her yıl, tek yıllık olan birçok bitkiyi yeniden, yeniden yetiştirip çok da büyük keyif alıyorum. Sonuçta doğaya zarar verme niyeti olmadıktan sonra bir tek kişi bir tek çiçek bile yetiştirse, bence doğaya hizmet etmiş olur diye düşünüyorum. Şimdi umalım ve dileyelim ki umut, istek ve çabalarımız olumlu sonuçlansın. |
|
17-04-2009, 12:51 | #113 | |
Ağaç Dostu
|
Sn. herbaryumun düşüncelere sanırım tamamımız katılıyoruz. Kısa yazışma nedenleriyle bazı hususlar farklı anlaşılmış olabilir. Toplanan ve toplanacak tohumların hiçbiri kesinlikle doğal ortamından değil. Alıntı:
Talebimi yaparken toplantıda sizin konuşmanızdan hafızama aldığım notlarıda kullanarak yazdığım cümlelerden biri : ...Bu bitkiyi üretmek adına doğaya saldırmak olan bitkileride yoketmek gibi bir düşüncemizde yok. ...tohumlarımızı çimlendirme, başarılı olma ve yetişen bitkilerden tekrar tohum alma konusunda bilgi ihtiyacımız var. Gurubumuzda sinerji oluşmuş. Sn.Herbaryum zamanınız uygun olduğunuzda eylem planı ve uyğulaması için düşüncenizi bekliyoruz |
|
17-04-2009, 15:23 | #114 |
Ağaç Dostu
|
Doğal Hayatı Koruma Derneği'nden Kahramanmaraş ile ilgili güzel çalışmalar. Kahramanmaraş’ın Doğal Çiçekleri, Endemik Türleri 2009 Takvimi Kahramanmaraş’ın nadir bitki, kuş ve mantar türlerinin bilimsel veriler ve fotoğraflarla tanıtıldığı kitap. 6 nadir bitki “Kahramanmaraş’ın Yeşil Hazinesi” posterinde yer almış. |
17-04-2009, 15:37 | #115 |
Ağaç Dostu
|
Türkiye'deki endemik bitkilerin %25 i tükenmek üzere. İster koruma altına alınsın, ister toplantı vs.yapılsın, ister halkı biliçlendirelim vs.densin durum böyle. Çok acil olarak üniversitelerce bu bitkiler için bir çoğaltma programı yapılmazsa her 4 bitkiden biri yok oldu-olacak. Mevcut durum itibarıyla endemik bitkileri olduğu yerde bırakarak neslini devam ettiremeyeceğimiz açık. "Bu bitkileri çoğaltmaktan başka çare yok". derim... --------------------------- Endemik Bitkiler Tükeniyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Atabay Düzenli, Türkiye’deki endemik bitki türlerinin yüzde 25’inin neslinin, bilinçsiz kullanımı nedeniyle tükenmek üzere olduğunu bildirdi. Prof.Dr. Düzenli, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin flora çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğunu, ancak bunu yeterince değerlendiremediğini söyledi. Ülke genelinde bilinen 3 bin civarında endemik bitki türü bulunduğunu bildiren Prof.Dr. Düzenli, bu türlerin çoğunun bazı hastalıklara iyi geldiğine inanıldığı için halk tarafından fazlaca kullanıldığını belirtti. Bitki türlerinin şifa kaynağı olduğu yönde çok sayıda yayın yapıldığını ifade eden Prof.Dr. Düzenli, "Maalesef bu bitkilerin çoğunu ise bilinmemesine karşın bazen ülkeye bazen de sadece bir yöreye ait endemik türler oluşturuyor" dedi. Endemik türlerin bir ülkenin doğal zenginliği olduğunu belirten Prof.Dr. Düzenli şöyle konuştu: "Bu türlerin genetik ve biyolojik yönden mutlaka araştırılması, halkın aydınlatılması gerekiyor. Çünkü ülke genelindeki 3 bin türden yüzde 25’i halkın şifalı diye toplaması nedeniyle tehlike altında. Bu türler tüm yönleriyle araştırılması için öncelikli olarak bir enstitü kurulmalı. Endemik türler Türkiye için bir nimet. Belki de çoğunda bilinmeyen değişik yönden başka canlılara faydası olacak genler olabilir. Bunun tersi de olabilir ama düşük bir ihtimal. En kısa sürede Türkiye’nin endemik bitki türü haritası çıkarılarak, yayınlanmalı." Sığır Kuyruğu Örneği Prof.Dr. Düzenli, Saimbeyli ilçesinde bulunan ve yöreye özgü olan sığır kuyruğu bitkisinin halkın bilinçsiz kullanımına en iyi örnek teşkil edecek türlerden biri olduğunu bildirdi. Çok sayıda çeşidi bulanan sığır kuyruğunun sadece Saimbeyli’ye özgü 3 türü olduğunu kaydeden Prof.Dr. Düzenli, şunları söyledi: "Bu türlerden biri ise halk arasında kaşıntılara, hemoroid ve mide rahatsızlığına iyi geldiğine inanıldığı için yöre halkı tarafından değişik şekillerde çokça tüketiliyor. Bu yüzden nesli tükenmek üzere. Çünkü endemik bitkiler yetiştirilmiyor, doğadan toplanıyor. Çoğu endemik tür aynı tehdit altında." http://www.cc.cu.edu.tr/content/asp/...u.asp?id=12807 |
17-04-2009, 15:57 | #116 |
Ağaç Dostu
|
Aşagıdakı linkleri incelermisiniz. FLORON, Hollanda’da bitki örtüsü üzerinde bilgi toplayan ve bitki türlerinin korunması için çalışan bir sivil toplum kuruluşudur. Hollanda’nın bitki örtüsüyle ilgili 10 milyondan fazla kayıt içeren ulusal bir bilgi bankasını yönetmektedir. Yaklaşık 11500 gönüllüden oluşan bir iletişim ağı ile FLORON kendilerine gelen biyolojik çeşitlilik verilerini değerlendirmekte ve gerekli önlemlerin alınması konusunda uyarılarda bulunarak doğal kaynakların korunması ve yönetimi konusunda kamu ve özel kuruluşlara yardımcı olmaktadır http://translate.google.com/translat...G1GGLQ_TRTR248 |
17-04-2009, 15:59 | #117 |
Ağaç Dostu
|
IVN, misyonu doğa ve çevre eğitimi olan bir gönüllü kuruluştur. Hollanda’da yaklaşık 175 profesyonel çalışan ve 17.000 gönüllü ile birlikte insanların yaşadıkları çevre ve doğa ile bağlantı kurmalarını sağlamak amacıyla yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte çalışmalar yapmaktadır. http://translate.google.com/translat...TR248%26sa%3DG |
17-04-2009, 16:00 | #118 |
Ağaç Dostu
|
Yanardönerler ilgili bizim tarafımızdan yapılacaklar açığa kavuştu gibi.
Bu listeye başka ne ekleyebiliriz? Yanardönerle ilgili Özel Çevre Koruma tarafından hazırlanan yayınların kapsamı etkileyiciydi. Gölbaşı Belediyesi ve başka kurumlar tarafından bitkinin sahiplenildiğini de biliyoruz. Bu durumda başka bir endemiği seçip onun da korunmasına destek olmalıyız, demiştik, değil mi? |
17-04-2009, 16:00 | #119 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
17-04-2009, 16:03 | #120 |
Ağaç Dostu
|
ÖBANET, Türkiye'nin ÖBA'larındaki ilgi grupları (hükümet temsilcileri, yerel yöneticiler, STK'lar, üniversiteler, özel sektör ve gönüllü kişiler) arasında iletişimin sağlanması ve güçlendirilmesi esasına dayanır. Projenin hedefi, çok sayıda kuruluşla ortak çalışabilecek güçlü bir iletişim ağı oluşturmaktır. Bu proje kapsamında düzenli bilgi ve haber akışı sağlanacak, basılı materyaller paylaşılacak, doğal kaynakların korunarak kullanılması konusunda işbirliği ve görüş alışverişi yapılacak, pilot ÖBA'larla ilgili ekolojik bilgiler güncellenecektir. ÖBANET Projesi'nde, Türkiye çapında pilot alan olarak belirlenen 9 ÖBA'da doğa koruma amacıyla öncü çalışmalar yapılacaktır. ÖBANET – Türkiye’nin Önemli Bitki Alanları (ÖBA) İletişim Ağı |
|
|