agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (http://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   Köylerimiz Boşalıyor ve Halkı Yaşlanıyor (http://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/32697.htm)

ykaya194 17-09-2013 10:42

Köylerimiz Boşalıyor ve Halkı Yaşlanıyor
 
Maalesef köylerimizdeki gençler her yıl ya şehirlere göç etmekte veya tarımdan uzaklaşmaktadır. Tarımın cazibesi dün olduğu gibi bugünde yok denilecek kadar az. Gençler zor şartlarda da olsa şehirlere göç etmekte yaşlılar ise emekli maaşı ile birkaç baş hayvan besleyerek geçimini sağlamaktadır. Ekilebilir arazilerin büyük bölümü atıl durumda beklemektedir.
Bu yaz boyunca bahçemin bulunduğu Kozçeşme/ Biga köyünde gördüğüm manzaraya baktığımda halkın ancak 25% i kendi arazilerini işlemekte işleyenler de hiç memnun değiller zira mazot ve gübre gibi girdilere ödenen meblağ tarladan alınan ürünün fiyatına göre pahalı ayrıca yoğun kimyasal ilaç kullanarak yararlı mikro organizmalar yok edilmiş meydan zararlı kurd ve böceklere bırakılmış, bunları yok etmek içinde tekrar tekrar kimyasal ilaç kullanma zorunda kalınmakta dolayısıyla girdi maliyetleri bu şekilde dahada artmaktadır.

Meyvecilik ve bilhassa ceviz ve badem bahçeleri kurarak işlenmeyen araziler tekrar tarıma kazandırılmalı, devlet bu konuda köylüye destek vermeye çalışmakta ancak eksik olan ise, önce köylü bu konuda bilinçlendirilmeli ve verdiği desteğin arkasında durarak gerek pazarlamasında gerekse yetiştirilmesinde öncülük yapmalı ve denetlemeli zira gezerken gördüğüm bir çok ceviz bahçelerindeki dikili fidanların durumu hiçte olması gerekli büyüklüğe ulaşmamış, benim 2012 yılında diktiğim ceviz fidanlarım bir çok bahçelerde gördüğüm 3-4 yaşındaki fidanlardan daha canlı ve daha büyük görünmekte.

Kozçeşme Beldesi'inde taşımalı ilk öğretim okul bulunmakta, toplam öğrenci sayısı 185, bunun 62 i Kozçeşme doğumlu oysa benim bu okula gittiğim yıllarda 5 yıllık ilk okulda bile sadece bir sınıftaki öğrenci sayısı 50 civarında idi. Diğer komşu köylerden gelen öğrenci sayısı ise çok daha az.

Dumanlı 24, Selvi 21, Gündoğdu 26, Karaağaç 16, Beyçayırı 7, Hisarlı 12, Araba Konağı 3, Kazmalı, 6 Çömlekçi 2

Buradan şu sonucu çıkarabiliriz; 10 yıl sonra belki bu köylerde hiç doğum olmayacak dolayısıyla 20-30 yıl sonra tarım ile uğraşan hiç köylü kalmayacak bu şekilde köylerimizdeki arazileri yabancı şirketler ile büyük holdingler sahiplenecek.

zelish 17-09-2013 11:09

Size katılıyorum Sn. ykaya194,

Yeni şehir değişikliği ile birlikte civar köylerde arsa, arazi veya köyevi araştırdım. Bütçeme göre cocuklarımla vakit gecirecegim şehirden uzak tavuk besleyip folluktan yumurta toplatacağım mevsiminde dalından sebze meyve toplatacgım bir bahçe arıyorum.
Köylerde oturdugumuz her kahvehanede civar şehirden emekli olmuş yerli köy insanı ile sohbet ettik. (başka da insan yok denecek kadar az ) göç nedeniyle birçok köyde genç nufus ve çocuk olmadığı için okulları bile kapalı. Köy halkı bile bu durumdan şikayetçi olmasına rağmen begendiğimiz bahçe veya evlere söylenen rakamlar dudak uçuklatacak cinsten. Anladığım kadarıyla son bir vurgunun peşindeler.
Hem köye katkı olması açısından, hemde bizim için bir kaçış, çıkış noktası olması bakımından civar köylerde yer aradık ama hayal kırıklığı oldu. Çok yakın bir gelecekte bahsettiğiniz üzere büyük firmalara veya holdinglere teslim olacaklarından eminim.

Köyleri de kendilerinin olsun.

M.Fıstık 24-09-2013 08:02

Askerliğimin ustabirliği görevini Eskişehir Günyüzü ilçesinde tamamladım. Bu durumu en iyi orada anladım. İlçenin köyden farkı yoktu ayrıca köyleri arasında bir iki tanesi hariç yaşayan nüfus elle sayılabilecek hale gelmiş durumdaydı. Genelde farklı yerden gelip işçilik yapıp dönen göçebeler olsa da tarımla uğraşan bölgelerimiz kuruyor. Gençlerimiz tarımla uğraşmak istemiyor bunun nedeni ise tarımın maddi anlamdaki getirisinden çok çiftçiliğin küçük görülmesi durumu diye düşünüyorum...

simetri 25-09-2013 04:21

Şehirde 3 çocuk yapana 3.000.- TL, köyde 3 çocuk yapana 30.000.- TL verince sorun bu çözülür. Olmadı Suriye ve Mısır'dan da destek alabiliriz.

pria 29-09-2013 20:46

...Uygulanan politikalarla Türkiye'de köylülüğün erime sürecine girdiğinin altını çizen Kaymakçı, 2012 yılı rakamlarına göre Türkiye'de 3 milyon hektar tarım arazisinin ekilmediğini belirterek, toplam 25 milyon hektar düzeyindeki ekilebilir tarım arazilerine oranlandığında bunun oldukça büyük bir rakam olduğunu dile getirdi. Türk köylüsünün gelir elde edemediği için topraklarını ekmediğini kaydedenEge Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, "bu süreç dünyada da böyle. Dünya nüfusunun yarısının kırda yaşıyor olması, kırların boşalmasıyla kentlere gelecek insanların sanayi ya da hizmet sektöründe iş bulup bulamayacağı da tartışma konusu. Kentlere gelecek insanlar iş ve aş bulamayacaklar. Bu insanlar kentlerin en yoksul kesimlerini oluşturarak çok ucuz oy deposu olacaklardır. Yaşamakta olduğumuz süreç bunu gösteriyor" dedi.

...Üretici ve tüketiciler açısından hibrit çeşitlerle üretilmiş besinleri tüketmenin açık bir şekilde kanser ve bir çok hastalığa davetiye çıkardığını öne süren Özkaya, "Köylerde bunu görüyoruz. İlaç kullanan köylüler sapır sapır dökülüyor hastalıklardan. Ne yazık ki bütün bir sistem endüstriyel tarım dediğimiz, tarım ilaçlı, kimyasal gübreli üretimi teşfik ediyor. Tarım Bakanlığı bile siz şirket tohumları kullanırsanız size para veriyor. Destek oraya gidiyor. Market sistemleri sürekli olarak endüstriyel tarımı teşfik ediyor. Burada bir yol çizmemiz gerekiyor. Bütün çiftçiler yerel tohumları hiç olmazsa birinci aşamada kendileri için yetiştirmeleri gerekiyor. Öyle çiftçiler görüyoruz ki artık köylere manav geliyor. Zehirli domatesleri biberleri köylülere satıyorlar. Ve köylüler bunu alıyorlar. Bu aptallıktan başka bir şey değil. Hiç olmazsa kendin için, kendini korumak için yerel tohumdan üretim yapın. Bunu yaparsak yerel tohumların kaybolmasını önlemiş oluyoruz. Tohum takası şenlikleri bu açıdan çok önemli" diye konuştu.

Yusuf Yavuz
Küresel işgale karşı yerel direniş

zelish 09-10-2013 22:21

Balıkesir in güzel ilçesi Gönen son yıllarda sulu tarımda çok yol kat etmiş, bununla paralel olarak da kanser hastalığı da çoğalmıştır. Sevgili Lilium, siz daha iyi bilirsiniz.
Sulu tarımda kullanılan çeşitli kimyasal gübreler v.s. yaz sıcaklarında buharlaşarak tüm civarda yaşayana canlıları ne yazık ki olumsuz etkiliyor.
Cok yakın bir zamanda Gonen li bir çeltik üreticisi ile sohbetimiz olmuştu. Kimyasal gübre kullandığını kabul ediyor ve ekliyor "ticari amaçlı ektiğimiz ürünlerde kimyasal gübre kullanıyoruz, fakat kendi yiyeceğimizi ayrı ekiyoruz. Yani doğal veya organik. Nasıl isimlendirirseniz.

Peki ya soluduğumuz hava ???

pria 10-10-2013 00:26

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi zelish (Mesaj 1207235)
...bununla paralel olarak da kanser hastalığı da çoğalmıştır.

...CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun soru önergesini yanıtlayan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu," TÜİK verilerine göre; 2002 yılında kansere bağlı ölüm %12 iken, bu oran 2012 yılında %21'e ulaşmıştır" dedi.


Kanserden ölümler artıyor - Gerçek Gündem

Sadece Gönen'e mahsus değil bu artış..Akp iktidarında kanser oranı genel artış kaydetmiştir sayın zelish..
Ben Biga'lıyım..Bizim kasabada yazın çeltikçilerin muhabbetleri hep ilaç üzerinedir..Bu yıl darı otunu onca ilaca rağmen öldürememişler..Öylesine çok ot ilacı kullanılıyor ki, atılan ilaçları gözünüzle görseniz kesinlikle pirinç yemezsiniz..

Lilium 10-10-2013 00:28

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi pria (Mesaj 1204209)
Hiç olmazsa kendin için, kendini korumak için yerel tohumdan üretim yapın.[/U][/I] Bunu yaparsak yerel tohumların kaybolmasını önlemiş oluyoruz.

Sayın pria,

Bırakın yerli tohumu (tabi ki yerli tohum terciğim? hiprit tohumları bile doğal yetiştirip tüketsek o bile yeter.

Sayın zelish'e şöyle cevap versem yeterli olur mu bilmiyorum.

Bir doktorun söylemi

Gönenden gelen hastaların %90 nı kanser,

Alıntı:

Cok yakın bir zamanda Gonen li bir çeltik üreticisi ile sohbetimiz olmuştu. Kimyasal gübre kullandığını kabul ediyor ve ekliyor "ticari amaçlı ektiğimiz ürünlerde kimyasal gübre kullanıyoruz, fakat kendi yiyeceğimizi ayrı ekiyoruz.
Sadece kimyasal gübre kullansalar amenna, kullandıkları ilaçlar çok daha etkili ve tehlikeli ilaçlar.
Kendi yiyeceklerine gelirsek, ayrı ektiklerine ben hiç şahit olmadım, öyle olsaydı her akşam kahvenin önüne seyyar manav gelmezdi.

Bir söyleşimi aktarayım,

Köy yerinde yaşıyorsunuz herkesin evinde az çok bahçesi var niye biberinizi, domatesinizi, rokanızı, marulunuzu, yeşil soğanınızı, (vs) bahçenizde yetiştirmiyorsunuz?

cevap

Aaa pazarda biber 50 kuruş ne uğraşacağım onunla pazardan alırım.


Bölgemizin %90 nı çeltik ekimi, diğer %10 domates, azda olsa fasulye, kavun karpuz sılajlık mısır, gibi bitkiler, 4 yılda bir şeker pancarı ekimi olmasına rahmen gönen ovası tamamıyla çeltik ekimi yapılmakta, Daha kıraç bölgelere nohut ekimi yapılmakta, bu arada bunu da söylemeliyim belki yidiklerimizin içinde en doğal nohuttur, (Bu söylemim geneldir) zirai gübre verilse bile nohuta verilen insektisit gibi ilaçlar çok azdır o nedenle en güvenilir olarak nohut derim.

M.Fıstık 10-10-2013 07:24

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Lilium (Mesaj 1207258)
Aaa pazarda biber 50 kuruş ne uğraşacağım onunla pazardan alırım.

Çiftçimiz bile öyle rahata alışmış ki biz yatalım garanti para gelsin sonuç ne olacaksa olur şeklinde bir hava var. Biz iyi kötü alıştık idare ediyoruz ama ilerideki nesilleri doğacak çocuklarımın hayatını düşünemiyorum. Ülkede her şey düz bir tarım mı ters hayır fakat bunlar arasında en temel şey tarım. Bir insan ne kadar aç kalabilir ? Bu durumda tarımı çöken bir ülke halkını nasıl besleyebilir?
Umarım bazı şeyler düzelir ve bu güzel ülkemiz hani o eski ders kitaplarındaki gibi '' Kendi kendine yetebilen ülke '' durumuna tekrar dönebilir...

ykaya194 23-10-2013 15:47

Bursa'da 530 Yıllık Köy, Yok Olma Tehlikesi Yaşıyor haberi - TIKLA İZLE

kaknus 23-10-2013 20:59

Türkiye'nin her yeri böyle.İnsanlar köyde az çok kendi yiyeceğini üreterek kıt kanaat de olsa yaşamak yerine şehre gidip 12 saat asgari ücretle çalışmayı daha karlı sayıyor.

Oğuz Karsan 03-11-2013 11:46

Merhaba,

Köylü olarak yaşamak belki eskiden zordu. Ama şimdi çok kolay. Büyük şehirlerdeki imkanların aynısını kullanabiliyorlar.

Eskiden ürettiği malı pazarlayamayan köylü, şimdi internetten malını iki katı fiyata satabiliyor. Kendisine ürettiği için saygı duyan şehirliyi de avanak yerine koyarak yapıyor bunu.

Kafası çalışan köyünde oturup üretir Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi " Milletin efendisi" olur, Kafası çalışmayan tarlasını bağını bahçesini yok fiyatına satıpşehire gidip sürünür. Tercih onun.

Saygılar

pria 03-11-2013 13:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan (Mesaj 1214263)

Eskiden ürettiği malı pazarlayamayan köylü, şimdi internetten malını iki katı fiyata satabiliyor. Kendisine ürettiği için saygı duyan şehirliyi de avanak yerine koyarak yapıyor bunu.

Valla çok doğru Oğuz Bey..
Bu yaz sebzenin en bol olduğu zamanlarda, İstanbul'da 6-7 liradan aldığım bamyayı köyümdeki pazarda köylü kadınlar 250 gramlık poşetlere koyup tanesini 3 liradan satıyorlardı..Yani kilosu 12 liraya geliyor..

Gerçekten ''avanak'' yerine koymaya başladılar insanları..Bir de bu ''organik'' lafı, aralarında çok moda olmuş..
Organiğin ne olduğunu bilmemelerine rağmen herşeye organik diyorlar..

birnefestoprak 03-11-2013 13:26

Ben bir de bu sene Turkiye'ye geldigimde bircok koy yakininda 'Organik Koy Kahvaltisi' gordum :) Herkes organige gecmis sanirsiniz...

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi pria (Mesaj 1214291)
Organiğin ne olduğunu bilmemelerine rağmen herşeye organik diyorlar..


s.serdar 03-11-2013 13:43

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi birnefestoprak (Mesaj 1214297)
Ben bir de bu sene Turkiye'ye geldigimde bircok koy yakininda 'Organik Koy Kahvaltisi' gordum :) Herkes organige gecmis sanirsiniz...

Burada gerçekte kast edilmeye çalışılan otantik olduğu halde, daha çok kazanmak ve ilgi çekebilmek için organik kelimesi daha çok tercih ediliyor.

İsmail Karagülle 03-11-2013 15:42

Organik yerine , doğal , ilaçsız, geleneksel üretim,

gibi kelimelerle sağlıklı yiyecek tarifi yapılmalı .

Köylerde nüfusun azalması köylünün değil yönetenlerin uyguladıkları politikalar yüzündendir.

Köylerde araziler deden kalma ve hisseli , siz deden kalam köyüme gidip ev yapacağım deseniz , hissenize onlarca dönüm pay düşse dahi ev yapamıyorsunuz . Kaçak falan yaptınız elektirik alamıyorsunuz.

Ev yaptınız tarım yapmak isteseniz hissedarlardan muvafakat almanız lazım . Nereden bulacaksınız hissedarlar kentlerde kaybolmuş bulamazsınız .

Tek çare izale-i şuyu ,yani arazinin bölünemezliğine hüküm kurdurup satılıp parasının bölüşülmesi.

O zaman da dışarıdanbirilerinin ihaleye girip fiatı yükseltmesi neticesinde dede yadigarı arazinin elden çıkması ve memkeketten tamamen kopmanız anlamına gelir ki kolay kolay her bayiğit bu işe girişemez.

Tarım arazileri büyük şirketlere peşkeş çekilecek ve o köyün sahipleri de sonunda ya kentlere göç etmek veya sonunda dede toprağındfa ırgat olmak zorunda kalacak .

İş kötüye gidiyor. Bu tesadüfen değil yöneticiler tarafından bilhassa uygulanan politikalar ile yapılıyor.

_Cihan 03-11-2013 21:44

Bu kadar verimli toprakları ve iklim şartları olan bir ülkenin tarımda göz göre göre dış ülkelere bağımlı hale getirilmesi ne kadar acı verici. Bu bilinçli olarak yapılıyor. Köleleştiriliyoruz.

s.serdar 04-11-2013 02:05

Sayın İsmail Karagülle.

Biraz konuyu geliştirmek, biraz da karşı görüşlerimi belirtmek için izin verirseniz, yazınızdan alıntılar ile kişisel görüşlerimi açıklamak isterim.

Saygılarımla.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi İsmail Karagülle (Mesaj 1214357)

Köylerde nüfusun azalması köylünün değil yönetenlerin uyguladıkları politikalar yüzündendir.

Köylerde araziler deden kalma ve hisseli , siz deden kalam köyüme gidip ev yapacağım deseniz , hissenize onlarca dönüm pay düşse dahi ev yapamıyorsunuz . Kaçak falan yaptınız elektirik alamıyorsunuz.

Miras hukukunu belirleyen Medeni Kanunumz o dönemin en yenisi ve en sonuncusu sayılan ve 1907 yılında yayınlanan İsviçre Medeni kanunundan alınmıştır. İngiltere de dahil tüm kara Avrupa ülkeleri hukuklarından derlenen İsviçre Medeni kanundan alıntılanan Türk Medeni Kanunu 1926 yılında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, 1960 ların ortalarına kadar köylerde ciddi bir nüfus azalması olmamıştır.

1970 lerde başlayan küreselleşme ve globalleşmenin olduğu kadar, tarım dışı sektrörlerin (Sanayileşme, hizmet, bankacılık, finans, turizm vs.) gelişmesinin yanı sıra, yaşanan terör, kan davası, ağalık rejimi ile ulaşım ve haberleşme olanaklarının gelişmesi ile ısınma maliyetlerinin artması gibi faktörlere dayalı olarak köy nüfusu ciddi şekilde azalmaya başlamıştır. 1927-2001 arası aynı medeni kanun geçerli olduğu halde, durumu genelde yönetenlerin uyguladıkları politikalara dayandırmayı pek anlamlı bulamıyorum. Miras bırakan yani muris sağlığında terekesi üzerinde gerekli düzenlemeyi yapmıyor ve ihmal ediyor ise ve vefatından sonra bir araya gelemeyen mirascılar bırakıyor ise suçu kimde aramak gerekir.


Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi İsmail Karagülle (Mesaj 1214357)
Ev yaptınız tarım yapmak isteseniz hissedarlardan muvafakat almanız lazım . Nereden bulacaksınız hissedarlar kentlerde kaybolmuş bulamazsınız .

Tek çare izale-i şuyu ,yani arazinin bölünemezliğine hüküm kurdurup satılıp parasının bölüşülmesi.

O zaman da dışarıdanbirilerinin ihaleye girip fiatı yükseltmesi neticesinde dede yadigarı arazinin elden çıkması ve memkeketten tamamen kopmanız anlamına gelir ki kolay kolay her bayiğit bu işe girişemez.

Tarım arazileri büyük şirketlere peşkeş çekilecek ve o köyün sahipleri de sonunda ya kentlere göç etmek veya sonunda dede toprağındfa ırgat olmak zorunda kalacak .

Mirasçılar olarak çoçuklar bir araya gelmiyor veya gelemiyorsa suçu yönetenlerde bulmak da bana pek tutarlı gelmediği gibi köy içinde sürekli oturanlarca yapılacak konut , tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar için inşaat ve yapı kullanma izni aranmadığından, kaçak inşaata yönelmenin nedenini ve buna bağlı olarak elektrik bağlatma sorunla karşılaşılıyor olmasını pek çözemedim.

Bildiğim kadarı ile ABD ve AB de, tarımla uğraşan nüfus oranı Türkiye’nin kat ve kat altında olduğu halde kimse bundan şikayetçi olmadığı gibi tarımla uğraşanların sayısının azalmasını olumlu bir gelişme olarak görülüyor.

Oğuz Karsan 17-06-2014 11:28

Merhaba,

Köylümüz malesef kendi akılsızlığının kurbanı oluyor.

Kafasını kullanan köylü, malını da yetiştiriyor, Pazarlamasını da biliyor.

Altınoluk ve Körfez bölgesine bakarsanız herkes kahvede oturuyor. Tarlalar boş. Ekilmişler de bakımsızlıktan kuruyor. Su ve Güneşin verimli olduğu bu bölgede kafasını kullanan, ürününü turistik yörelerde istediği fiyattan pazarlayabiliyor.

Havran,Burhaniye,Edremit,Gömeç,Ayvalık,Akçay,Alrtı noluk,Küçükkuyu pazarları dopdolu her mal alıcı bulabiliyor. Hatta yetmiyor.

Kafası çalışan köylü Bayramiçten,Ayvacıktan,Gömeçten malını istediği yere taşıyıp satabiliyor.

Tembeller ise kahvede bahane üretip oturuyor.

Saygılar

sevoş 24-06-2014 13:05

İnsanlar hızla tembelleşiyor.Köylü kadınlar evde erkekleri kahvede oturuyor.her gelen geçenede dert yanıyorlar. fakiriz şu yok bu yok devlet bize bakmıyor diye.bizim merkeze bağlı kasabada 5 adet kahve 1 adet cami var.kahvenin hepsi sabahtan akşama kadar dolu.camide de 5-10 yaşlı var.Her yiyeceği satın alıyorlar .Sütü, yoğurdu,ekmeği ve hatta meyveyi bile.koca koca bahçeler boş duruyor.bir meyve ağacı dikmek bile onlara zor geliyor.Ben o kasabada çoçukken sabah erken bahçede çalışır sonra okula giderdim.şimdi emekli olp tekrar kasabaya geldim her türlü meyve ve sebzeyi dikiyorum.herkesle paylaşıyorum.Hemde şehirden köye gide gele bunları yetiştiriyorum.köyde komşular meyve sebze ekmek yerine benden istiyorlar.Bu senede sebzemiz senden diyerek.çok komikler çok.diyorum neden sizde fide dikmiyorsunuz ?fide çok pahalıymış.bunu diyen kişiler evde 4 kişiler dördüde sigara içiyor.Onun parası pahalı gelmiyor.Artık insanlar çok uyanık çok bencil.Çalışıp kazanmaktansa başkasından bedavaya yemek daha cazip geliyor.KÖYLÜ ŞEHİRE ,ŞEHİRLİ KÖYE DÖNÜŞ YAPIYOR.

abk 24-06-2014 13:55

Köylü tembel falan değil arkadaşlar. Bu yorumu yapanlar köylü müdür, köyde mi yaşıyorlar bilmiyorum. Benim köyümün de nüfusu azaldı, gençler çevre il ve ilçelerde fabrikalarda işe girip taşındı. Köyde kaldıklarında kazandıkları geçinmelerine yetmiyor. Ürünlerini öyle internetten falan da satamıyorlar. Zaten internet kaç evde var ki köyde? Hatta köyün gençlerinden üniversite sınavına girenler sonuçlara bakmak için ilçeye gidiyor bizde. Evde bilgisayarda yok, alacak para da yok. Bu yıl staj yapacak olan bir kızımız tatilinde okulunun olduğu şehirde kaldı, nasılsa burada zaten öğrenci evine kira veriyoruz, diyerek. Köye dönse staj için ilçeye gitmek lazım. Bu yol parası demek, para olsa araç yok, ilçe 5 dak. uzaklıkta ama haftada bir gün minibüs var. Taşımalı eğitime geçildiği için köy okulu kapanalı yıllar oldu.
Ben çiftçi bir aileden, hatta çiftçi bir sülaleden geliyorum. Mazota, ilaca, gübreye her yıl zam gelir. Geçen yıl ekin fiyatları önceki yıldan çok çok düşüktü. Her yıl daha da düşüyor. Normalde mayıs ortasında dek bitirmiş olduğumuz ekim işi bu yıl yağışlar sebebiyle hala bitmedi. Ekilenler yağmur selle akıp gitti. Buğdaylar yağışın şiddetiyle yerlere yattı. Kara kara düşünüyoruz nasıl biçeceğiz diye.
Köylü köyünde kalsın, kalsın ama benim çevremde 2-3000 TL ile kışı geçirecek olan köylü dolu. Bir terslik, bir hastalık çıkınca o para da gidiyor. Şehirde çalışınca düzenli maaşı, sağlık güvencesi oluyor hiç olmazsa.

İsmail Karagülle 24-06-2014 20:34

Köylü milletin efendisidir . Sözünü şiar edinebilen idareciler tarafından idare edilseydik .

Bizim köylümüz gerçekten efendi olurdu .

Benim öğrencilik yıllarımda , Türkiye kendi yetiştirdiği ile kendi kendine yetebilen ülkeler arsında idi.

Şimdilerde tarım ürünleri ithal eden bir ülke olduk .

İdareciler , Büyük kentlere yatırım denilince birbiri ile yarış halindeler .

Kırsala yatırım ise sadece oy kaygısı ile çok az miktarda yapılmıştır.

Nüfus artarken , ekilebilir arazi miktarı artmayıp , miras yolu ile bölünürse ,
Köylü yanlış desteklemeler ile tembelleştilirse , itahal fiatlar karşısında , rekabet edemez hale gelirse ,
Mazot ve gübre vs girdiler durmadan artar , ürün fiatı ithalat yolu ile baskılanırsa ,

KÖYLÜ NE YAPSIN ?

KÖYÜ VE KÖYLÜYÜ TANIMAK İÇİN ORALARDA GEZMEK YETMEZ .
ONLARIN GEÇİM YOLLARINI ÖĞRENİP DAHA İYİSİNİ YAPARAK ''BAKIN BU İŞ BÖYLE YAPILIR'' DİYEBİLMEK LAZIM .
Son söz davulun sesi uzaktan güzel gelir .

sevoş 24-06-2014 22:14

Benim bahsettiğin kasabamız merkez şehre 15 km uzaklıkta.Şehirde olan her türlü imkan buradada var.ben orda doğdum büyüdüm ve okudum meslek sahibi oldum.Tekrar köyüme tayin olup orada yıllarca hizmet ettim.köylü doğdum hala köylüyüm.Başka köylüleri bilmem ,benim köylülerim devlet ne yaparsa yapsın boş oturuyorlar.ben kahvede otururken çorap ören yaşlılar gördüm tv' den.bende çok zor şartlarda okudum .Ailem çiftçiydi.biraz istek biraz azim gerek.
bir kitap okumuştum.Dünyada bir rağmen'ciler var ,birde saydı'cılar.Şu olsaydı bunu yapardım ,O olsaydı böyle olurdu gibi..Bazılarımızda herşeye rağmen ,her olumsuza her yokluğa rağmen çok şey başara bilen insanlarız.RAĞMEN 'CİLERDEN OLMAK DİLEĞİ İLE...

İsmail Karagülle 24-06-2014 23:50

Ben 62 sene İstanbul'da yaşadım .
İstanbul'da doğdum büyüdüm okudum çalıştım .
Son iki yıldır , köyde yaşıyorum .
köylü gibi çalışıyorum , köylü gibi yaşıyorum .

Buraya gelmeden önce , ben de bir çok arkadaş gibi düşünüyordum .
Gerçeği burada yaşayıp , bir şeyler üretmeye başlayınca görmeye başladım . öğrenecek daha çok şey var.

Hiç ot yolmadan , hayvan dışkısı küremeden , kazma sallamadan ,

hastaneye gitmek için 60 kilometre yol katetmeden , kötü hava şartları karşısında şaşırmadan normal hayata devam için harcanan çabaları görmeden , hergün tvlerden gördükleri şehir hayatına imrenen kadınları , gençleri tanımadan ,

KÖYLÜYÜ TANIMAK VE ANLAMAK , Çok da kolay değil.

pria 25-06-2014 13:03

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi sevoş (Mesaj 1298959)
İnsanlar hızla tembelleşiyor.Köylü kadınlar evde erkekleri kahvede oturuyor.her gelen geçenede dert yanıyorlar. fakiriz şu yok bu yok devlet bize bakmıyor diye.bizim merkeze bağlı kasabada 5 adet kahve 1 adet cami var.kahvenin hepsi sabahtan akşama kadar dolu.camide de 5-10 yaşlı var.Her yiyeceği satın alıyorlar .Sütü, yoğurdu,ekmeği ve hatta meyveyi bile.koca koca bahçeler boş duruyor.bir meyve ağacı dikmek bile onlara zor geliyor.Ben o kasabada çoçukken sabah erken bahçede çalışır sonra okula giderdim.şimdi emekli olup tekrar kasabaya geldim her türlü meyve ve sebzeyi dikiyorum.herkesle paylaşıyorum.Hemde şehirden köye gide gele bunları yetiştiriyorum.köyde komşular meyve sebze ekmek yerine benden istiyorlar.Bu senede sebzemiz senden diyerek.çok komikler çok.diyorum neden sizde fide dikmiyorsunuz ?fide çok pahalıymış.bunu diyen kişiler evde 4 kişiler dördüde sigara içiyor.Onun parası pahalı gelmiyor.Artık insanlar çok uyanık çok bencil.Çalışıp kazanmaktansa başkasından bedavaya yemek daha cazip geliyor.KÖYLÜ ŞEHİRE ,ŞEHİRLİ KÖYE DÖNÜŞ YAPIYOR.

Çok güzel tarif etmişsiniz köyü ve köylüyü..
Yazdıklarınızın tümü benim tanıdığım köylülerde de mevcut.
Herkes kolay yoldan para kazanma, beleş geçinme peşinde.
Çalışmaya üşenir olmuş köylüler.
Köylü kurnazlığını yaşayan bilir.Saf görünürler ama yeri gelince şeytanı pabucundan çıkarırlar.Hele bir işiniz düşsün anlarsınız.
Köy ve köylü karşıdan bakınca ya da kahvehane sohbetinde çok şirin gelebilir..ama çıkar ilişkileri söz konusu olunca çetrefilleşir ilişkiler.

selim_50 25-06-2014 14:00

Sayın Pria, üzücü bir durum ama maalesef haklısınız, köylümüz hiç bir şeyi bilmez ama maliyet hesabını çok iyi yapar, sosyal yardımlaşma vakfının kömürü ne zaman dağıttığını, ne zaman gıda yardımı yaptığını, ne zaman bayram harçlığını dağıttığını çok iyi öğrendiler, üretim ise girdi maliyetleri ve pazarlama sıkıntıları gibi nedenlerle bilinçli olarak bitirilmek üzere, hoby amaçlı dahi olsa başka bir geliriniz yoksa veya düzenli bir maaşınız yoksa hiç bir şey üretemez duruma geldik,

ozanemre 26-06-2014 12:00

Bizim Köylümüz.

8 yıllık meslek hayatımda güzel vatanımda 22 il, 210 köyü imkânsızlıklar içinde gezdim, soludum ve solumaya da devam edeceğim. Yollar uzun, keskin ve acımasız. Toprağına bağlı olan bölgelerimizdeki köylümüz muvaffak olmak için didinmekten, yaşamak için ölmekten çekinmez ve toprak sevgisinden asla vazgeçmez. Tembelliğinden bahsi olunan köylümüz, kendine göre en ağır vergileri geçmişte ödemiş ve günümüzde de ödemeye devam eden köylümüzdür. Köylümüzün asaletine, enerjisine ve insanlık meziyetlerine diğer milletler hayran kalırken, bizim kendi köylümüzü hiçe saymamız ve kendi kabiliyetlerimizden ümit kesmemiz eğer fena bir kasda makrunsa büyük bir zavallılık ve acziyet ifadesi olacaktır.

Köylümüz, tarihî, iktisadî ve siyasî birçok düşmanlıklar, oyunlar, fenalıklar ve idaresizlikler yüzünden yoksul düşmüş ve vatanımız gibi geri kalmış bulunabilir. O köylünün bunu gören, duyan ve acıyan kentli ya da eğitimli evlâtlarına düşen birinci vazife, bu asaleti çamurlardan ve sefaletlerden kurtarıp çıkarmaya ve yükseltmeye çalışmaktır. Bu da ancak millî benliğimize ve millî enerjimize inanmakla olur. Köylümüzün mukaddes haklarına, faziletlerine, kabiliyetlerine, cevherine ve asaletlerine tecavüz eden siyasî erk ve mühendislikler elbet bir gün büyük mücadelelerimiz neticesinde son bulacaktır.

Memleketimizin ilmini ve tekniğini yükseltecek büyük muvaffakiyetler için çalışacak ve insanlığımızı gösterecek biz Toprak Mühendisleri asla köylümüzü terk etmeyeceğiz, gerekirse o toprakları ve köyleri biz teşekkül edeceğiz. Biliyoruz ki milletini tanımadan, ona kabiliyetsizlik ve iptidaîlik izafe ederek çıktığı kabuğu beğenmeyen, yabancıların mihmandarlığını yapmakla geçinen dejenere insancıklar, düşünce kuruluşları, toplum mühendisleri ve hiçbir millete intisabı olmayan vatansızlar Köycülüğü engellemeye devam edecek ve türlü oyunlara devam edeceklerdir.

Bu hakikatlerin sebebini anlamak, bu anlaşılmaz hadiseleri izah etmek için Türk köylerine sokulmak; tarlalarda, meralarda, köy kahvelerinde ve onların karşısında imtihan olmak, onların ihtiyaçlarına cevap vermek için en alt noktadan, gerçek merkezden çalışmak lâzımdır. Kısacası köylümüz ile gerçekten kaynaşmak lâzımdır.

Esen kalın.

ykaya194 26-06-2014 13:23

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ozanemre (Mesaj 1299578)
Bizim Köylümüz.

Kısacası köylümüz ile gerçekten kaynaşmak lâzımdır.

Esen kalın.

Kaynaşmak derken biraz düşünmek gerek. Onlara göre; tarımı senden iyi bilirler. Dini konulara girdiğinde hafızalarına yerleşmiş masal ve hikayeleri dinlemez isen kaynaşma şansın hiç yok çünkü onlara göre, doğrusu onlara birileri tarafından anlatılanlardır (bilhassa bazı tv kanallarındaki vaazlar), bu anlatılanlar dini kuraldır ve tartışılamaz. İbadetini camide yapmaz isen inancından şüphe ederler. Siyaseti bizlerden daha iyi yaparlar zira babadan dededen kalan bir siyasi parti eğilimi vardır ve bugünü hep geçmişteki bir dönem ile mukayese ederler. Özgürlüklerden konu açtığında yüzüne tuhaf bakarlar. Bunlara rağmen yinede köylümü çok seviyorum ve kaynaşmak için caba sarf ediyorum. Bence suçu tek tarafa yıkmakta haksızlık olur.

Sağlıcakla kalın.

Nefin Nur 26-06-2014 16:56

arkadaşlar

köylüden bahsediliyor ama maalesef genel olarak halkımız tembelleşti, bu yıl kardeşim ve çevremde bir çok genç üniversite sınavına girdi, inanın sadece bir tanesinin hedefi vardı, geri kalanların hepsi öğretmenlik dedi, amaç çocukları eğitmek değil ,amaçları az çalışmak, hatta bir tanesi rehberlik öğretmenliği istiyormuş sanırım onlar derslere girmiyorlarmış çok rahatlarmış...bu tarz insanlar öğretmen olsa kimi nasıl eğitecek?

hatta bir tanıdığımız yıllardır çalışıp birikim yaptı, birikimleriyle iş hanı yaptırıyor, oğlu bu sene liseye başladı ama şimdiden nasıl olsa iş hanından para gelir düşüncesiyle hiç çalışmaya gerek duymuyormuş....

insanlarımız maalesef tvde ki gereksiz programlarla, bilgisayar oyunlarıyla, akıllı telefonlarla garip bir hale geldi,

erkek çocuklar bilgisayar oyunlarıyla kız çocuklar ne giysek derdiyle vakit geçiriyorlar, 18 yaşında bir kardeşim olduğu için bu yaş gruplarını çok inceliyorum ve maalesef içim acıyor,

işyerinde yardımcı alıyorum, lise veya üniversite mezunu işi öğrenmek isteyen ben işten ayrılsam yerimi dolduracak biri olsun diyorum ama ......... çok zor
en basit bir işlemi bile 10 kez tekrarlamam gerekiyor, akılları sadece çay saati gelse de cepten internete girsek, sigara içsek te...

bu konuda o kadar üzgünüm ki anlatmama imkan yok, evet bence de köylü tembel ama sadece köylü değil şehirlide tembel....eğitim sistemi yanlış....

umarım yanlış gözlem yapmışımdır, inşallah sizlerin çevresinde ki gençler pırıl pırıl , idealist, tuttuğunu koparan kişilerdir ve ben bu yazdıklarımdan utanırım...

Lilium 27-06-2014 01:04

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi pria (Mesaj 1299221)
Çok güzel tarif etmişsiniz köyü ve köylüyü..
Yazdıklarınızın tümü benim tanıdığım köylülerde de mevcut.
Herkes kolay yoldan para kazanma, beleş geçinme peşinde.
Çalışmaya üşenir olmuş köylüler.
Köylü kurnazlığını yaşayan bilir.Saf görünürler ama yeri gelince şeytanı pabucundan çıkarırlar.Hele bir işiniz düşsün anlarsınız.
Köy ve köylü karşıdan bakınca ya da kahvehane sohbetinde çok şirin gelebilir..ama çıkar ilişkileri söz konusu olunca çetrefilleşir ilişkiler.

Sayın pria, sözleriniz de haklı yanlarınız yok değil, ben buna kısaca söyle demek istiyorum, köylüyü tanımak anlamak için köylününün içine girmek gerekir.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:15.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024