agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 02-07-2008, 21:06   #1
-
 
Giriş Tarihi: 02-07-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 6
Mimarlik ve Ekoloji

'Ekolojik Mimari' !!!!


Son yıllarda giderek artan şekilde tüketim eğilimlerimizin organik ürünlere yöneldiğini görmek artık sevindirici. Aslında ülkemiz insanı, almış olduğu ürünün saflığı ve kalitesinden çoğu zaman emin olmak istemiş ve bu talep her dönem içinde bir değer ifade etmiştir. Özellikle 80 yıllar ve 90 yıllarda çokça gördüğümüz ve günümüzde de hala sıkça rastlayabildiğimiz "%100 doğal" **** "%100 saf" etiketleri tüketicinin ürünün saf ve doğal olanına olan ilgisini göstermektedir..
Marketten aldığımız bir bal kavanozu üzerinde yazılı " %100 doğaldır" etiketi, bir tekstil etiketinde yazılı "%100 pamuklu **** yünlü" etiketleri alışık olduğumuz bir şeydir.

Ancak tüketicinin bu doğalı arayışı karşısında üreticinin ona sunduğu seçeneklerin ne kadar doğal olduğu ise hep bir kuşku konusu olmuştur.

Günümüzdeki yenilik ise ürünün saflığına veya doğallığına karşı duyulan kuşkunun giderilmesi ve tüketicinin bu konuda mağdur edilmemesi için ürünün saflığının veya doğallığının da bir sertifikasyon konusu haline gelmiş olmasıdır. Böylelikle tüketici, aldığı ürünün gerçekten doğal **** saf olduğu konusunda emin olabilmektedir. Bu anlamda tüketiciye güven veren bu "ekolojik ürün sertifikasını" kamu kurumları değil daha özerk olan Avrupa Merkezli kurumlar vermektedir. Bu sertifikasyon süreci oldukça titiz bir denetim sürecinden oluşmakta ve gerekli kriterleri taşıyan ürünler ancak sertifika alabilmektedir. Özellikle bilinçli tüketici için bu ekolojik sertifikasyon vazgeçilmez bir tercih kriteri haline gelmiştir. Örneğin; tüketici bal aldığında balın doğalığından bu sertifika ile emin olabilmekte, domates aldığında domatesin hormonsuz olduğuna bu sertifika ile ikna olmakta, yine bir tekstil aldığında kumaşta sentetik madde kullanılmadığına yine bir sertifika ile inanmaktadır.

Ekolojik Ürün sertifikaların tüketiciye verdiği bu güven sertifikasyon sürecinin tüketici gözünde ne kadar önem taşıdığını ifade eder. Ekolojik ürün sektöründeki hızlı gelişme sertifikasyon kapsamında da genişlememe yol açmış, gıdanın ışında tekstil, kozmetik, deterjan, tohum vs alanlara da kaymıştır. Elbette bu hızlı gelişmeden Mimarlık sektörü de nasibi almıştır.

Ancak mimarlık sektöründe bu etkilenim daha çok kavramsal bazda görülmekte. Gerek Ülkemizde gerekse dünyada ekoloji mimarlık, ekolojik ev, ekolojik bina gibi sözcüklerle de kendini ifade eden bu olguyu, bir toplu konut reklam afişinde, yeni yapılmış bir evin tanıtım kataloğunda, **** organik mimarlık başlığı altında değişik mimarlık anlayışlarını okurken de karşılaşmaktayız.

Mimarlık yapıtını bir ürün olarak düşündüğümüzde veya kullanıcı ihtiyaçlarını fiziki olarak karşılaması açısından düşündüğümüzde veya çevreyle olan etkileşimi açısından düşündüğümüzde mimarlık yapıtının da en az gıdalar kadar tüketicinin doğal olanına ilgisini hak ettiğini söyleyebiliriz. Öyleyse tüketici olarak bir yapının ekolojik olmasında beklemekte haklı olabiliriz... Peki sadece bir sanat ürünü olarak değil ama aynı zamanda tüketime karşılık gelen bir ürün olarak mimarlık yapıtı ekolojik olabilir mi! **** günümüzde ekolojik mimarlık adı altında üretilen yapılar ne kadar ekolojik mimarlık sıfatını hak etmektedirler.

Çoğu tasarımcı yapının doğal çevre ilen olan uyumundan hareketle bazı yapıları organik mimarlık örnekleri adı altında tanımlamışlardır, kimi yatırımcılar ise yapıların doğal çevreye olan yakınlığından veya bu yapılarda kullandıkları malzeme tercihlerinden hareketle yapılarını ekolojik mimarlık adı altında tanımlamışlardır. Öte yandan bu süreçlerin bize gösterdiği şey, organik mimarlık **** ekolojik mimarlık olarak bize sunulmaya çalışılan örnekler konusunda sektör temsilcilerinin henüz ortak bir anlayışta olmadıklarıdır. Tasarım sürecinde kullanıcı gereksinimlerine yeterince dikkat edilmiş olup olmaması, seçilen malzemelerin geri dönüşümlü olup olmaması, fonksiyonel **** ekonomik eskimeye ne kadar hızlı uğrayacağı üzerine yapılan tartışmalar ekolojik mimarlığa doğru gidişin ipuçlarını vermektedir sanki.

Acaba bir gün, marketten aldığımız bir organik gıda ürünün ekolojik olduğundan emin olduğumuz kadar, satın aldığımız bir evin ekolojik olduğundan da emin olabilecek miyiz! Acaba bir gün, bir organik tekstil ürünün üretiminde kullanılan boyadan bitkiye kadar tüm bileşenlerinin doğallığından emin olduğumuz kadar içinde çalıştığımız bir binanın inşaatında kullanılan malzemelerin doğallığından da emin olabilecek miyiz! Ve acaba bir gün, mimarlık yapıtını doğa içinde yapay bir şekil yaratma değil ama doğaya bir katkı olarak görebilecek miyiz! Sezgilerimiz ve gözlemlerimiz bunun çok da uzak olmadığını haykırmaktaysa da sürecin gıda sektöründeki süreç kadar doğrusal bir çizgi olmayacağını da haykırmaktadır. Çünkü mimarlığı mimar, kullanıcı, çevre ve kültürün bir yapıda buluşması olarak düşündüğümüzde bu seçeneklerin her birinde ekolojik yaşam ilkelerini nasıl hayata geçirebileceğimiz daha da önemli olmaktadır. Deneyimler, bunları bir arada buluşturmakla sınırlı olmayıp bunları pozitif bir şekilde buluşturmanın da bir o kadar önemli olduğunu söyler bize. Ve yine deneyimlerimiz, ironik bir şekilde ekolojik mimarlık adı altında yürütülen çalışmaların doğa ile bir çatışma potansiyelini de taşıyabildiğini göstermektedir.

Nitekim ekolojik mimarlık adı altında son yıllarda özellikle Avrupa ve Amerikan evlerinde bolca kullanılmaya başlanan ahşap malzemelerin amazonlardan taşındığına ilişkin söylentiler mimara ekolojik yapı konusunda yeni dersler öğretmektedir. Ve artık salt geri dönüşümlüdür diye doğadan bedava malzeme çalmanın ekolojik çevreye felaket getirebileceğini öngörmek de gerekir. Bu anlamda geri dönüşümlü malzemelerin daha verimli ve tekrar tekrar kullanılma yollarının araştırılması, geri dönüşümlü yeni malzemelerin keşfedilmesine yönelik teknolojik çalışmaların hızlandırılması, ekolojik mimarlık ve mimarın doğa ile çatışmasının önüne geçilmesini sağlayabilir.


Mürsel Gülevi

gülevi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:30.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024