02-12-2007, 14:23 | #1 |
agaclar.net
|
Milli Ağaçlandırma Seferberliği
CNN Türk Milli Ağaçlandırma Seferberliği ile ilgili bir program var... |
03-12-2007, 11:05 | #3 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
03-12-2007, 11:09 | #4 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
|
|
03-12-2007, 11:12 | #5 |
agaclar.net
|
1 Kasım 2007 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 26687 GENELGE Başbakanlıktan: Konu: Ağaçlandırma Seferberliği 2007/28 Topraklarının büyük bir kısmı çölleşme ve erozyon tehdidi altında bulunan ülkemizde ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarının önemi herkes tarafından bilinmektedir. Bu maksatla 1995 yılında kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılacak ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarına ait esas ve usulleri düzenleyen 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu yürürlüğe konulmuştur. 4122 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde; Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve üniversiteler ile Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı, Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Taşkömürü İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü, Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, belediyeler, köy tüzel kişilikleri, odalar, meslek kuruluşları, birlikler, sendikalar, vakıflar, dernekler, spor kulüpleri, gönüllü kuruluşlar ve benzeri teşekküller ile büyük işletmelere, ağaçlandırma ve erozyonla mücadele konusunda çeşitli görevler verilmektedir. Ayrıca sayılanlar dışında kalan kamu kurum ve kuruluşları ile tüzel kişiler de anılan Kanun kapsamında ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmaları yapabilmektedirler. Ancak, bugüne kadar mezkur Kanunun görev verdiği kurum ve kuruluşlarca yeterli çalışma yapılamamıştır. Hükümetimiz tarafından ağaçlandırma, ormanlarımızın ıslahı ve erozyon kontrol çalışmalarına büyük önem verilmektedir. Ayrıca, 60. Hükümet Programında da bu husus teyit edilmiş; ağaçlandırma, erozyonla mücadele ve iyileştirme çalışmalarının hızlandırılacağı ve kararlılıkla devam ettirileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı" ilgili kurum ve kuruluşlar ile valiliklere gönderilmiş ve "www.cevreorman.gov.tr" internet adresinde de yayımlanmıştır. Sözkonusu Eylem Planında hedef ve stratejiler, çalışma planı ve uygulamalar, bunların yerine getirilmesinden sorumlu ve ilgili kuruluşlar, iller bazında yapılacak çalışmalar ile diğer hususlar yer almaktadır. Mezkur Kanun ve Eylem Planında belirtilen görevler, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından eksiksiz bir şekilde yerine getirilecektir. Bu maksatla söz konusu kuruluşlarca bütçelerine yeterince ödenek konulacak, yıllık programlarında bu hususlara yer verilecek ve yer tahsisleri konusunda gereken destek ve yardım sağlanacaktır. Valilikler tarafından her üç ayda bir yapılan faaliyetler hakkında Çevre ve Orman Bakanlığına, bu Bakanlık tarafından da yıllık olarak Başbakanlığa rapor verilecektir. Bu ağaçlandırma ve erozyon kontrolü seferberliğinde, her yıl yapılacak değerlendirmeler neticesinde en başarılı iller ile kurum ve kuruluşlar takdir ve taltif edilecektir. Konunun önem ve önceliğine binaen, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından mezkûr Kanun ve Eylem Planı çerçevesinde gerekli detay uygulama planları hazırlanarak derhal harekete geçilecek ve çalışmalar titizlikle takip edilecektir. Bilgilerini ve gereğini önemle rica ederim. Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan |
03-12-2007, 12:56 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Bir de,Milli Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında, 2 B yasasını önergeden kaldıracaklarına dair süprsiz bir açıklama yapsalar ne güzel olur. Ormanlık alanlarda maden arama iznini kaldırsalar ne güzel olur. Kapmanyanın adı; Var Olan Milli Ağaçlarımızı ve Ormanlarımızı Koruma ve Genişletme Seferberliği olsa, ne güzel olur. |
03-12-2007, 15:03 | #7 |
agaclar.net
|
Dün CNN Türk'teki konukların çoğu konuyu Var Olan Milli Ağaçlarımızı ve Ormanlarımızı Koruma ve Genişletme Seferberliği olarak alıyordu... Ama kaçırdığım bölümlerde biri söylemediyse, senin önerini dile getiren olmadı |
03-12-2007, 16:12 | #8 |
Ağaç Dostu
|
Bu kampanyayı desteklememek söz konusu bile olamaz. Ama biraz poronayak olduğum için soru işaretleri kafamı kurcalıyor. Örneğin; Fidanlıklar kapatılıyor forum başlığında Fidanlıklar kapatılıyor mu? fidanlıkların kapatılması ve satılaması konusunda Yılmaz;''İyi de edildi. Çünkü kalan fidanlıklar teşkilatın fidan ihtiyacını karşılamaya yetiyor.'' demiş... Başlatılan bu kampanyada Projenin toplam maliyeti ise 2 milyar 700 milyon YTL olarak öngörülmüş. Peki elde kalan devlet fidanlıklarımız kampanya için fidan ihtiyacını karşılıyabilecek mi? Yoksa bu kampanya için özel fidancılıklarla mı anlaşıldı? Devlet fidanlıklarından karşılanacaksa,devlete iyi bir gelir de olacaktır, ve var olan ormanlarımızı korumak ve geliştirmek için kaynak olacaktır...eğer Fidanlar özelden temin edilecekse bir kaç on zengin fidancımız daha olacaktır. Yayınlanan resmi genelgede sayın Başbakan bu konu hakkında bilgi verme zorunluluğu görmemiş. Ama ben sade halk olarak, merak etme demokratik özgürlüğüne sahibim sanırım... |
06-12-2007, 20:06 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Sn Eskimo Dışarıdan herşey farklı görülüyor. Bence 2B Yasası çıkartılmak zorunda olan bir yasa,Nedenlerinden birçoğu zaten tartışıldı ama Toplum huzuru denen şey için gerekli. Nereye bakarsan 2B farkında mısın? Bu olayın siyasal yönü yok çünkü zaten bütün partiler mutabakata vardı.Birçoğunun parti programına alındı. Esasında Büyük şehirlerde kaçak inşaat yapanın yanına kalmamalı. Şu anda zaten devlet bu arazilerin kullanımını önleyemiyor.Bari bedelini ödetsin onlara. Başka bir boyutu daha var çıkacak yasanın yanında,sürmekte olan yüzbinlerce dava ortadan kalkacak. Mahkemelerimizin durumu malum. Ama yıllar geçtikçe yeniden böyle olayların olmasını engellemek için gerekirse toprak reformu derhal yapılmalı gerekirse kişi başına bölünüp dağıtılmalı. Ama bu problem çözülmeli. Çözülürken de asla af yapılmamalı. Çünkü Devlet arazisini işgal etmemiş olanlara haksızlık olur.Ya onlara da dağıtılmalı ya da mesela Sultanbeylideki 7 katlı apartmana sahip olmasının bedeli ödettirilmeli. Diğerleri keriz mi ? Herkes yaptığının bedeline katlansın. Partilerin satışında anlaşamamalarının tek sebebi ise Vatanı düşünmeleri değil 2B satışının kendi hükümetleri zamanında yapılmasını beklemek dolayısıyla ortaya çıkacak mesela 15 katrilyon lira paranın kendi kontrollerinde istedikleri yere harcayabilmelerini sağlamak. Selamlar |
07-12-2007, 13:46 | #11 | |
Ağaç Dostu
|
Konu ile ilgili, bilgili ve ilgili birinin, İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Başkanı Avukat Ömer Aykul'un hukuksal bakışı. Alıntı:
|
|
07-12-2007, 14:12 | #12 | |
Ağaç Dostu
|
Sayın Orman ve Çevre Bakanı Yüksek İnşaat Mühendisi Prof.Dr. Veysel Eroğlu, bakın Milli Ağaçlandırma Seferberliği konulu web sitesinde ne demiş.. Alıntı:
Sayın Ömer Aykul ise; bilime ve hukuka aykırı olarak türlü gerekçelerle orman dışına çıkartılan arazilerin orman niteliğini kaybetmesinin asla mümkün olmadığını, çünkü bu yerlerin temelinin klasik "mülkiyet hukuku" yerine "egemenlik hukuku"na dayandığını söyledi. "devletin hüküm ve tasarrufu" altındaki bu tip yerlerin kamuya yararı olan irtifak hakkı tesisi dışında hiçbir tasarrufa konu olamayacağını. İfade ediyor.... Biraz önce NTV'de Ömer Aykul'u izlediğimde yukarıda sözlerine ek olarak aklımda kaldığı kadarıyla şunları söylüyordu; ''Devletin,orman kaynaklarını kullanmak adına orman işçisi yoktur, devlet ormanı işletmek için özele sattığında oraya özel firmanın işçileri girecektir,oysa o ormandan orman köylüsü karnını doyurup geçimini sağlamaktadır,bu şekilde davranarak barışı bozarlar'' Devlet ormancılığından millet ormancılığına geçme fikri, şuna benziyor; Bir babanın ekilmiş tarlasını zengin küçük oğluna satıp,tarla parasını büyük oğlu için kullanıp, ortancanın mirastan hakkına razı olmasına benziyor.... |
|
09-12-2007, 01:44 | #13 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-12-2007
Şehir: Zürih İsviçre
Mesajlar: 8
|
2 milyar 700 milyon YTL para sizce nelere harcanacak? nedense kulagima hic hos gelmiyor. benim duydugum butun kurum ve kuruluslara yillik belli bir miktar agaclandirma mecburiyeti getirilecegi yonundeydi ama alakali hicbir cumle goremedim. pekala yapamaz mi bu ulke? sampiyon oluyoruz milyonlarca insan birlik olup kutluyor, bilmem neye karsi yuruyus diyorsun herkes meydanda.. agaclandirma icin mi emek vermeyecek? icinde para toplanan hicbir kampanyaya sempatik bakamiyorum... ama hic yoktan iyidir diye dusunmekten de alikoymuyorum kendimi. bireysel cabalarimla katiliyorum seferberlige vicdanim rahat. |
15-12-2007, 13:07 | #14 |
Ağaç Dostu
|
Yeni yanıltmaca:''Ağaçlandırma Eylem Planı'' Yücel Çağlar Kırsal Çevre ve Ormancılık sorunları Arş Der. Başbakanlık 1 Kasım 2007 tarihli Resmi Gazete'de konusu ''Ağaçlandırma Seferberliği'' olan bir genelge yayımladı...... Söz konusu haber en azından dışarıdan bakıldığında son sevindiricidir(!): Çünkü sonunda,1995 yılında çıkarılmış olmasına karşın hemen hemen hiç uygulanmayan 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma Kontrolü Seferberlik Kanunu'nun varlığı anımsanmış bu amaçla bir eylam planı hazırlanmış. Bu belgelerde belirtildiğine göre,2008-2012 döneminde 26 milyon dönüm genişliğinde bir alanda ağaçlandırma,erozyon önleme,mera iyileştirme ve rahabilitasyon çalışmasının yapılması öngörülmektedir... Ülkemizin başlangıcından 2006 yılı sonuna kadar yapılan orman yetiştirme çalışmalarının toplamı yalnızca 46 milyon dönümdür.... Ancak söz konusu haber ve eylem planı yakından incelendiğinde; Söz konusu olanın,siyasal iktidarın bu alanda da komuoyunu yanıltma çabası değilse eğer,ilgili Bakanlığın sapla samanı nasıl karıştırdığını kolaylıkla kavrayabiliriz.. Sözü edilen çalışmaların hespi yeni orman yetiştirme amaçlı ''ağaçlandırma'' çalışması değildir! Çünkü,sözü edilen anılan Eylem Planı kapsamında ''ağaçlandırmanın yanı sıra,en azından her durumda 'ağaçlandırmayı gerektirmeyen 'erozyon kontrolü',' rehabilitasyon', 'mera islahı' çalışmalarına da yer verilmektedir.Üstelik yapılacağı öne sürülen 26 milyon dönüm 'ağaçlandırma' çalışmalarının %73 ünü 'rahabilitasyon' çalışmaları oluşturmaktadır... Daha açık bir söyleyişle,'rahabilitasyon' çalışmaları var olan orman ekosistemlerinin daha verimli duruma getirilmesine yönelik teknik iş ve işlemlerini kapsamaktadır ve bu iş ve işlemler,her durumda ''ağaçlandırma'yapılmasını gerektirmeyebilecektir. Öngörülen hedefler ne anlamlı,ne de gerçekçidir!... Çünkü tümünün gerçekleştirilmesi ve tümüyle başarılı olunması durumunda bile,beş yıl içinde toplam 23 milyon dönümde yapıalcak ağaçlandırma,erozyon önleme,rahabilitasyon ve mera iyileştirme çalışmalarıyla bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi kesinlikle olanaksızdır. Nerede,niçin ve nasıl bir Ağaçlandırma? ...... Bakanlığın bu soruları yanıtladığı sanılabilinir.Ancak bu yanlış bir sanı olacaktır. Çünkü her yeni orman yetiştirme,dahası her bitkilendirme çalışması,istense de istenmese de söz konusu hedeflerin çoğunun gerçekleştirilmesine bir bakıma kendiliğinden katkıda bulunabilmektedir... Söz konusu çalışmaların kendiliğinden katkılarının ötesinde nerelerde ve hangi amaçlarla yapılacağı ,bu yolla kurulacak ormanların yapısal özelliklerinin neler olacağı sorusunun da yanıtlanması gerekmektedir... Ne var ki, ilgili bakanlık bu soruyu yanıtlayacak durumda değildir. Çünkü ülkemizde,yurttaşlarımızın 'orman' sayılabilecek ekosistemlerden sağlanabilecek ürün ve hizmetlere yönelik geresinmesi henüz ne ülke genelinde ne de yersel olarak belirlenmiştir... Bu nasıl bir 'seferberlik'? Bir yerinde de 'Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği'' Eylem Planı olarak anılan planı'nda belirtildiğine göre 26 milyon dönüm ağaçlandırmanın 21,6 dönümünü Orman ve Çever Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Oysa Başbakanlığın anılan genelgesinde de anılan 4122 sayılı ''Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Seferberlik kanunu'' Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Ağaçlandırma ve Erozyon kontrolü ile Orman Genel Müdürlükleri dışındaki çeşitli kişi,kurum ve kuruluşlara ''ağaçlandırma ve erozyon önleme'' çalışması yapma,dahası, ''orman kurma,bakma,koruma'' yükümlülüğü getirmektedir. Öyle anlaşılıyor ki,gündemde olan ''seferberliğin''%83'üÇevre ve Orman Bakanlığı'nın varlık gerekçeleri zaten bu çalışmaları yapmak olan iki müdürlüğü tarafından gerçekleşecektir. Artık ülkemizde de,her yerde,her amaçla,her biçimde orman yetiştime çalışması yapılmasının,çoğu durumda kaynak savurganlıklarına yol açabileceği gerçeğinin görülmesi gerekiyor.Ne yazıkki, bu gereklilik Çevre ve Orman Bakanlığı'nın ''Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı 2008-20012'' da da yerine getirilmemiş; siyasal iktidarın kamuoyunu yanıltma çabalarına yeni boyut kazandırmıştı.. Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık Dergisi 11 Aralık 2007 |
06-01-2008, 16:15 | #15 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 06-01-2008
Şehir: çorum
Mesajlar: 54
|
herkes bir ağaç dikse 70 milyon ağaç eder |
07-01-2008, 15:10 | #16 |
Ağaç Dostu
|
Yanlış hesap Aşağı yukarı kaba bir hesap ile; Belek'de kesilen 500 bin ağaç, toplam maden alanlarında en az 1 milyon ağaç, 2B yasası ile orman vasfını yitirmiş alanlarda (400 bin dönüm deniliyor) ortalama dönüm başına 80 ağaç hesap edersek 32 milyon ağaç (çok mu abarttım ne?) yasal olmayan yollardan kesilen ortalama 1 milyon ağaç, köylüye ateşlik verilen alanlarda 50 bin ağaç Toplam 34.550.000 eksik kalıyor... Dolayısıyla kişi başına iki ağaç dikilmesi gerekiyor... Aman boş verin ne uğraşıcağız? Nede olsa ''milli ağaçlandırma seferberliği'' miz var..... Düzenleyen eskimo : 08-01-2008 saat 08:55 Neden: yazım hatası |
22-03-2008, 11:15 | #17 |
Ağaç Dostu
|
21 Mart 2008 Gila BENMAYOR Ağaçlandırma seferberliği yoksa bir aldatmaca mı BUGÜN Dünya Ormancılık Günü. Dolayısıyla Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2 Aralık 2007 tarihinde başlattığı "Ağaçlandırma Seferberliği" konusunda yazmanın tam zamanı. Peşinen söyleyeyim ki, söz konusu 2008-2012'yi kapsayan 5 yıllık seferberliği sorgulayan pek çok kişi var. Bunlardan biri yıllar öncesinden tanıdığım emekli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürü İsmail Özkahraman. Özkahraman, Türkiye'de "Anı Ormanı" geleneği başlatmış kişidir. Ülkemizin "ağaçlandırılmasına" çok emek vermiş, bu işi en iyi bilen uzmanlardan biridir. Bu yüzden işaret ettiği noktalar çok ama çok önemli. Özkahraman, seferberliği tam 7 sayfalık yazısında eleştiriyor. Bakın ne diyor? "Kamuoyu yanıltılıyor. Zira seferberlikle ilgili 'Eylem Planı' kitapçığının kapağında 'ağaçlandırma' denirken içerdeki sayfalarda 'rehabilitasyon' deniyor." "Ağaçlandırma" ve "rehabilitasyon" ayrı şeyler. "Rehabilitasyon" iyileştirme, ıslah anlamında. Ağaçlandırma kampanyası gösterişli bir şekilde başladığında biz ne duyduk? "Yeşil bir Türkiye için ağaçlandırma seferberliğine sen de katıl..." Seferberlik, 5 yılda 2 milyon 300 bin hektarlık bir alan için. Ama "Eylem Planı"nı nokta nokta incelemiş olan Özkahraman "1 milyon 683 bin hektarlık alanda 'rehabilitasyon' öngörülüyor" diyor. Seferberliğin yüzde 70'i neredeyse "rehabilitasyon". Yani kamuoyuna söylenen ayrı, eylem planındaki ayrı. Bu bir. Vatandaşa "rehabilitasyon" yerine "ağaçlandırma" diyorsunuz. Artık bir "aldatmaca" mı, değil mi siz karar verin. Özkahraman'ın dikkat çektiği ikinci nokta şu: Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu kampanya başladığında ne demişti? "Dünyadaki en büyük ağaçlandırma seferberliğinin meşalesini yakıyoruz. Ağaçlandırmada 2007 yılında dünya üçüncüsü olduk. 2008'de birinci olacağız." Dünya birincisi olmak için elinizde fidan olması gerek değil mi? Oysa AKP iktidarı 2002 yılından bu yana fidanlık sayısını azaltmış. Özkahraman'a kulak verelim: "2002 öncesi 178 tane fidanlık vardı. Yıllık toplam üretim sayısı 1 milyar adet fidana ulaşmıştı. Şu anda 111 tane fidanlık var. Kapasiteleri yıllık 460 milyon fidan." Bu arada bir bilgi notu. Atatürk döneminde açılan, Türkiye'nin ilk fidanlığı "Söğütözü Fidanlığı" da kapatılanlar arasında. Fidanlıkları kapatan, kapasiteyi neredeyse yarı yarıya indiren bir hükümetin "ağaçlandırma seferberliği" biraz tuhaf kaçmıyor mu? Peki bu içi kof görülen bu ağaçlandırma seferberliği neden bu kadar büyütüldü? Özkahramana'a göre neden şu: Orman vasfını kaybetmiş "2B arazileri"nin satışıyla ilgili eli kulağında yasayı kamufle etmek. TEMA Vakfı ne diyor UZMANLARIN "içi boş" olarak tanımladıkları ağaçlandırma seferberliğine TEMA Vakfı ne diyor? Nasıl bir tutum izliyor? TEMA geçtiğimiz ay, aralarında orman fakültelerinden bilim adamlarının, uzmanların ve bürokratların katıldığı bir çalıştay düzenliyor. Yukarıda görüşlerine yer verdiğim İsmail Özkahraman da çalıştaya katılanlar arasında. TEMA bu çalıştay sonucunda ortaya çıkan görüş ve önerileri bir rapor halinde kamuoyuna sunmak hazırlığında. Elime ulaşan rapor taslağında Eylem Planı'yla içeriğin örtüşmediği vurgulanıyor örneğin. Ancak kanımca rapor hazırlamak yeterli değil. Ağaçlandırma ve erozyon konusunda en önemli STK olan TEMA'nın ağaçlandırma seferberliğini yakından izlemesi ve denetlemesi de gerek. TEMA'nın çalıştayına katılmış olan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi profesörlerinden Hüseyin Dirlik büyük oranda Özkahraman'ın görüşlerine katılıyor. Dün telefonda sohbet ettiğim Hüseyin Dirlik, "Eylem Planı"nı teknik olarak çok çok zayıf buluyor. Hatta "Ben öğrencilerimle 5 günde daha kapsamlı bir plan ortaya koyabilirdim" diyor. "Bu ülkede 1937 ile 2007 yılı arasında yapılan ağaçlandırma 2 milyon hektar. Şimdi önümüzdeki 4-5 yılda hemen hemen aynı ölçüde bir ağaçlandırmadan söz ediliyor. Nasıl olur?" diye soruyor. Profesör Hüseyin Dirlik de "2 B yasasına" karşı iktidarın yumuşak bir iklim yaratma çabasında olduğunu düşünüyor. Vatandaşların bağışlarıyla da yürütülen "Ağaçlandırma Seferberliği"ni yakından izlemek herkesin görevi. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...rih=2008-03-21 |
28-03-2008, 16:44 | #18 |
Ağaç Dostu
|
Gerçekler sandığımız gibi, Veya okuduğunuz gibi değil.
Merhaba, Sn Eskimo sizin çok iyi bir doğasever olduğunuza eminim. Ama hiçbirşey dışarıdan görüldüğü gibi değildir. Tabi ki daha çok ağaç dikmeliyiz.Hiçbir zaman da yetmeyecektir. Çünkü siz 100,000 ağaç dikene kadar beş katı yok ediliyor. Hükümetlerin bu talana ne dediğine de çok takılıp kalmayın ne dedikleri o kadar önemli değil,mühim olan icraatları ne yapmışlar ona bakmak lazım. Ben hayatım boyunca fidan diktim ama asla yeterli bulmuyorum şimdiye kadar orman yaratmış olmalıydım. Ama ağacı ve ormanı sizin kadar sevmeme rağmen, bazı gerçekleri artık kabul ediyorum. 2B yasası çıkmalı hem de hemen,yoksa bütün ormanlar gidecek. En azından 1937 den beri devlet ve vatandaşının neden olduğu bunalımlara bir çizgi çekip elimizde ne kalıyorsa onu kurtarmalıyız. Ben de eskiden 2B çıkmasın diyenlerdendim ama bir araştırdım ülkenin dörtte biri mahkemelerde. Zaten ağacı kesip binaları yapanlara artık hiçbir hükümetin gücü yetmez. Çünkü orman ve ağaç talanı yapanlar çoğunlukta, belki parti kursalar iktidara bile gelebilirler. Durum o kadar vahim ki. Bence hemen 2B yasasını çıkartıp geri kalanı kurtarmalıyız.Bu bir oyun.Eğer yasa çıkmazsa herşey elden gidecek. Ağaçlandırma seferberliği ise baştan aşağı ayrı bir problem. Yürürlükteki orman kanunlarına rağmen arazisine ağaç dikenlere, bana yapılan yapılıp, orman davası açılıp ellerinden alınabilir. Bkz. Yargıtay kararları İlk önce orman ile vatandaş barışmalı. Halbuki şu anda 200,000 den fazla orman davası var. Genellikle orman kazanıyor ama bu da başka sorunları beraberinde getiriyor. Dedesinden, Babasından kalan tarlada ağaç yetişmesine müsade ettiği için orman tarafından karmaşık hukuk yolları ve nalıncı keseri gibi hep ormana yontan yargıtay kararları ile arazisine el konulan biri nasıl ağacı ve ormanı sever söyleyebilirmisiniz. Zaten ismi üstünde. Orman Kanunu. Yıllarca da halk arasında kullanılışı hep aynı olmuştur ne zaman bir haksızlık görülse burada orman kanunları geçerli denip gülünmezmiydi? Araştırırsanız ormana bir sürü haksızlık yapıldığı gibi orman idaresince vatandaşlara da bir sürü haksızlık yapıldığını göreceksiniz. Eskiden bende sizin gibi düşünüyordum ama artık değil. Bir milat yaratmalıyız. Saygılar. |
02-04-2008, 15:09 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Hükemetin bu talana dedikleri 2/B yasası icratları ise yasayı biran önce kabul ettirmek ve ücret karşılığında talancıları ödüllendirmek Ve biz halkın da her şeyin bir bedeli var zihniyetini kabul etmesini beklemeleri. Doğanın bedeli, maddiyat ile ölçülemeyecek ,bireysel çıkarları gözetmeyecek kadar değerlidir... Sayın Karsan, Haksızlığa uğradığınızı iddia ettiğiniz konu hakkında sizin adınıza üzüldüm. 200 bin tane orman davasının çoğunu ormanın kazandığını iddia etmişsiniz. Buna ise sevindim, demek hukukun üstünlüğü var ... Siyasi ranta karşı yasaların,hukukçularımızın ülkmizin kaynaklarını korumak ve gözetmek adına çalıştıkları fikri beni biraz da olsa mutlu etti. Saygılar. |
13-04-2008, 20:45 | #20 | |
Ağaç Dostu
|
T.C.'nin KAPI GİBİ TAPUSU YOK.
Alıntı:
Sn eskimo, Orman Davalarını ormanın kazanması ,Hukukun üstünlüğünü göstermiyor. Aksine hukukun olmadığını gösteriyor. Çünkü kazanılan davaların büyük çoğunluğu köylü vatandaşın dedesinden veya babasından kalma ve yine Türkiye Cumhuriyetinin verdiği kapı gibi tapulara karşı kazanılıyor. Hemde geçersiz sebeplerle. Bu hukuksuzluğa işarettir. Eğer hukuk bu başarısını büyük şehirlerde mafya tarafından işgal edildiğinin herkesce bilindiği ve daha sonra büyük paralara devredilen ve tapularının bile bulunmadığı varoşlardaki orman arazilerinde kazanılabilseydi, İşte o zaman hukukun üstünlüğünden bahsedebilirdik. Ama Sultanbeyli,Kartal,Dolayoba,Pendik,Boğaz Sırtları,Sarıyer,Beykoz,Şile ve sadece İstanbuldan sayabileceğim bu gibi yerlerdeki orman işgalleri ve tahribinde hukuk ve orman yetkilileri malesef aciz kalıyorlar. Acaba köylünün dedesinden kalan tapuyu kolayca iptal edebilen güç, neden ormana esas tahribatı yapan şehirdekilere karşı kullanılamıyor. Neden binlerce bina yapılana kadar hiç bir yetkili görmezden geliyor Neden ACABA ?.... Esas düşünmemiz gereken galiba bu. Saygılar. |
|
14-04-2008, 15:19 | #21 | |||
Ağaç Dostu
|
Hukuksal haksızlık olmadığına dair bir örnek: Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
|||
16-04-2008, 13:48 | #22 |
Ağaç Dostu
|
Eğer Suç Oluşabiliyorsa, önlemekle Görevli Olanlar Ne Yapiyorlar.
Merhaba, Ormanlarımızın işgali,tahribi,talanı hiçbirimizin kabul edemeyeceği suçlar işlenerek oluşuyor. Ben son 5-6 aylık yaşadıklarımdan sonra, hiç kimsenin orman alanını işgal edebileceğini sanmıyorum. Bu iddiamı yetkililere sunuyorum. Arazimizden kadastro 16 yıl önce geçtiği halde,tapulu olduğu halde daha önce görevini yapmamış bir orman şefinin " galiba burası orman" lafı etmesi üzerine hiçbir belgeye bakılmaksızın mahkemece iptal edildi. Araştırdıkça şu gerçekler ile karşılaştım. Kimse ama hiç kimse yürürlükte bulunan kanunlara ve Yargıtay Kararlarına ve görevini layıkıyla yapan bir orman idaresine rağmen, orman alanını işgal edemez. Aksini buyurun ispat edin. Kanunlarımız muğlak ifadelerle ve kayıtsız,şartsız ormanı haklı çıkarmak için yorumlanabilecek ifadeler ile dolu, Yargıtay Kararları da cabası. Bütün bu olgulara rağmen birileri eğer orman arazisini işgal edebiliyorsa helal olsun. Adama bir de üstün hizmet madalyası vermek lazım. Bakın Bir Orman Bölge Müdürlüğü yazısında ne denmiş. ormandan gelen cevapta açık bir biçimde yazılmış İlk laf söyle diyor " haksız kazanımdan elde edilmiş tapu" Hemen açıklayayım devlet tapu vermiş olabilir ama bu tapu haksız kazanımdan elde edilmiştir diyor. Peki bu ne demek ? İkinci laf şöyle " Yürürlükte bulunan mevzuata göre mülkiyet belgesi sınırları ayırıcı unsur olarak kabul edilmemektedir." Bu laf daha da dikkat çekici. Yani kibarca, Tapunuzun bir geçerliliği yok demek istenmiş galiba. Şimdi düşünelim. Orman İdaresinin Devletin verdiği tapuyu bile iptal etme yetkisinin olduğunu ve adliyelerde yazılı "Adalet Mülkün temelidir " olmasına rağmen mülkiyet belgesini sınırları ayırıcı unsur olarak saymazken, Şehirlerde kıymetli arazileri işgal eden kişiler ile başa çıkmasına neyin engel olduğunu açıklayabilir mi? Orman Müdürlükleri kendilerine neyin engel olduğunu açıklasınlar. Hangi kanun görevlerini yapmalarını engelliyormuş merak ediyorum. Saygılar |
|
|