agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni17Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 25-04-2008, 12:47   #61
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Orman çıplak !

Merhaba,

Ormanlarımız 1937 den beri çıkarılan ve kayıtsız şartsız Ormanın tarafını tutan birsürü kanuna,tüzüğe, yönetmeliğe,yargıtay kararına rağmen çoğalamamış.

Gerek siyasilerin oy kaygısıyla, gerek basiretsiz yöneticilerin koltuklarını muhafaza etme uğruna yaptıkları yanlış icraatlar, ve hukuk sistemimizin bir gün Orman lehine kullanabilecekleri muğlak tanımlar Orman'a köylüden ve keçiden fazla zarar vermiştir.

Artık " KRAL ÇIPLAK "deme zamanı çoktan gelmiş de geçmiştir.

70 YILDA BİTİRİLEMEMİŞ ORMAN KADASTROSUNUN HESABI SORULMALI.

1-Ormana fayda sağlamadığı kesinleşmiş kanunlar düzenlenmeli.
2-Bu kanunlar düzenlenirken insan faktörü ve orman köylüsü düşman değil, Ormana dost olarak algılanmalı.
3-Orman Bakanlığında çalışan diğer kurum personelleri ayıklanmalı.
4-Orman Bakanlığının bütçesi azaltılmalı. (Zaten başarısızlar ve sayıları çok)
5-Orman Hukuku, Diğer Ülkelere bakılarak düzenlenmeli.(Kanada,Norveç,Belçika)
6-Orman köylüsüne, Ormanlar gerekirse zimmetlenmeli. Ama faydalanmaları da sağlanmalı.
7- Ormana zarar verenlerin cezaları ağırlaştırılmalı.
8- Orman Bölge Müdürlükleri bölgelere bakılarak özelleştirilmeli ve başarılı olanlar ödüllendirilmeli.

Orman Teşkilatında masa başı görev alanlar 2,000'i geçmemeli. Bilgisayarlarda oyun değil, iş planlanmalı.

Canı pahasına çalışan dürüst personeli ayrı tuttuğumu söylememe gerek var mı ?

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-05-2008, 21:43   #62
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Tabi hukukun üstünlüğüne güvenmeliyiz. Ama hangi hukukun

Merhaba,

Hukukun üstünlüğü ne demektir?

Kanunlar bellidir. Ve kanunlara göre iş yapılmalıdır.

Ayrıca kanunların adaletli olmak gibi bir özelliği de vardır.

Ama muğlak ve her defasında başka birilerinin işine yarayacak şekilde dizayn edilip yönlendirilen bir hukuk artık güvenini yitirir.

Hukuk herkes için vardır. Ve hukuk adalet dağıtmalıdır. İşleri içinden çıkılmaz hale getirip şahsileştirilmesine izin verilmemeli.

Her zaman orman haklı olmayabilir. Bu da tarafsız bir hukuk mantığı olabilir.

Ancak;

Kural 1- Her halikarda orman haklıdır.
Kural 2- Ormanın haksız olduğu durumlarda birinci kural geçerlidir.

Yaklaşımı ile kurallar yaratmak hukuk değildir.

Hukuk eğer üstünse, çözüm getirmelidir.Çözümsüzlük değil

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-11-2008, 22:19   #63
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
2-B’lere kentsel dönüşüm formülü
Orman vasfını yitirmiş arazilerin satışı için 5 farklı formül tespit edildi. Kent merkezindeki araziler için TOKİ ve belediyeler dönüşüm projeleri gerçekleştirecek. Sanayi kuruluşu bulunan 2-B’ler de tesis sahiplerine satılacak.



17 Kasım 2008 Pazartesi


ANKARA - Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmada 2-B sorununun çözümü için Anayasa değişikliğine gidilmesi gerektiği konusunda görüş birliği sağlandı.


Yapılacak Anayasa değişikliğinden sonra 2-B arazileri farklı yöntemlerle değerlendirilecek.

MODERN MİNİ KENTLER
Kent merkezlerinde kalan 2-B arazileri üzerinde TOKİ ve belediyelerce kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirilecek. Buralarda eğitimden, sağlığa, spor tesislerinden kültürel etkinliklere kadar her türlü ihtiyaca cevap verecek modern mini kentler oluşturulacak. Bu araziler üzerinde oturanlar da, hissesi oranında, gerekirse bir bedel de ödeyerek, kentsel dönüşüm projelerinde inşa edilecek konutlarda hak sahibi olacak.

ÜZERİNDE FABRİKA OLANLAR TESİS SAHİBİNE
Üzerinde sanayi tesisi bulunanlar, tesis sahiplerine satılacak. Tarım yapılanlar, tarımsal araziye dönüştürülecek.

KAMUDA OLANLAR AĞAÇLANDIRILACAK
Ormana uygun olanlar ağaçlandırılacak, kamunun kullanımında olanlar da bu şekilde tescil edilecek.

22 BİN HEKTARDA YERLEŞİM VAR
Türkiye’de 473 bin hektarlık bir alanı kaplayan 2-B’lerin en yoğun olduğu iller Antalya, Mersin ve Balıkesir. Antalya’da orman vasfını kaybetmiş araziler 45 bin 548 hektarlık bir alana yayılıyor. Antalya’yı 39 bin 287 hektar ile Mersin, 34 bin 887 hektar ile de Balıkesir izliyor.

Orman vasfını yitirmiş arazilerin 22 bin 233 hektarının üzerinde, büyük ilçeler dahil, çok sayıda yerleşim yeri var. Değerlendirme sırasında alınan bedellerin bir bölümü de, orman köylüsünün kalkındırılmasında kullanılacak.

2-B NEDİR?
2-B, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesi B Bendi için kullanılan bir kısaltma. Orman vasfını yitirmiş, kadastro marifetiyle orman alanları dışına çıkartılmış, bir daha geri kazanılamayan ve ıslah edilemeyen araziler 2B olarak tanımlanıyor.
http://www.ntvmsnbc.com/news/466161.asp
Arayışlar devam ediyor.
Bu TOKİ, korkarım tüm ülkeyi ve tüm ormanları beton yığınına döndürmeye niyetli.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-11-2008, 17:12   #64
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
''Orman vasfını yitirmiş arazilerin 22 bin 233 hektarının üzerinde, büyük ilçeler dahil, çok sayıda yerleşim yeri var. Değerlendirme sırasında alınan bedellerin bir bölümü de, orman köylüsünün kalkındırılmasında kullanılacak.''
Orman köylüsümü kalkındırılacak. İnsanın inanası gelmiyor. Orman köylüsü yerine yine başka birileri kalkındırılır herhalde.

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-11-2008, 18:30   #65
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Orman arazileri satılmasın! Elbette satılmasın, ormanlarımıza ihtiyacımız var. Ancak uygulamalara bakıldığında çokça sloganların peşine takılmamak gerekir diye düşünüyorum.

Eşimin dedesine ait tapulu bir arazisi var. Neredeyse Cumhuriyetin ilk yıllarından buyana tapulu. Yıllarca ekilip biçilmiş, tarım yapılmış. 1956 yılında eşimin dedesi sınır tesbiti için bir dava açmış, bunun sonucunda sınırlar net olarak belirlenmiş ve tarım arazisi olarak bir kez daha tescil edilmiş. Eşimin dedesi vefat etti. Bu yıl eşimin annesi de maalesef vefat etti. Veraset işlemleri için tapuya gidildiğinde ise Orman idaresinin bir şekilde araziye orman şerhi koyduğu anlaşıldı. Arazinin bir bölümünün orman, büyücek bir bölümünün de 2B olduğu ifade edilmiş.

Bu sıradar o bölgede arazilerin değerlenmesi öncesinde, birden bire insanların 100 yıllık, resmi tapulu arazilerinin, bilinmeyen bir şekilde 2B olarak belirlenmesi de ayrıca ilginç. Duyduğumuza göre bir köyün tamamına orman şerhi koyulmuş. Üstelik onlar da tapulu. Yılların köyü, Cumhuriyetten önce de aynı köy idi. Muhtemelen dava da açamayacaklar. Yapılan işlemi bilmediklerinden itiraz süresini geçirmişler. Zaten de dava açacak paraları yok.

Diyorlar ki, sizin arazinin dörtte üçüne 2B dedik. İsterseniz parasını verirsiniz size satarız. Paranız yoksa, olana satarız.

Şayet bir eviniz, araziniz varsa, elinizde tapunuz olmasına hiç güvenmemelisiniz. Birdenbire arazinizi, evinizi kaybedebilirsiniz. Anladığım kadarıyla Orman idaresinin hiç bir delile de ihtiyacı yok. Birileri parmağıyla işaret edip burası da orman dediğinde iş bitiyor. Tapularınız isterse bin yıllık olsun, hiç bir geçerliliği ve anlamı yok.

1956'da tesadüfen açılan davaya (rahmetli mahkeme katibiydi ve herşeyin resmi olmasını isterdi) bakan mahkeme bu devletin mahkemesiydi. Tapu dairesi de yine başka bir devletin değildi. Vergileri toplayan da başka devlet değildi. Bu sürede ülke işgale uğrayıp el değiştirdi de haberimiz mi olmadı.

Şimdi dava açılacak, kimbilir kaç yıl sürecek, onca masraf, arazi değerlendirilemediği için maddi kayıplar vs.

2B'ler satılmasın dersek, davayı kazanamadığımız durumda kendi arazimizi alamayacağız. Satılsın dersek, alacak paramız yoksa yine arazimizi tekrar satın alamayacağız.

Avukatın dediğine göre, 1956 yılında görülen dava ve buna ait karar olmasaydı şimdi Orman şerhine karşı dava açmanın hiç anlamı olmazmış. Bu durumda bir ihtimal.

Tapuyu veren devlet. Zamanında parasını verip alan vatandaş. Verigisini veren vatandaş. Sonra da verdiği tapuyu yok sayan yine devlet. Bu işte bir yanlışlık yokmu sizce?

2B konusunu sadece yanan orman arazilerinin birilerine peşkeş çekilmesi gibi düşünmeyin lütfen. Ortada çok garip, çelişkili, insan haklarına ve bir devletin tutarlılığına uymayan durumlar da var.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-11-2008, 23:47   #66
Ağaç Dostu
 
Şule68's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Antalya/Duacı Köyü
Mesajlar: 177
Galeri: 5
Sn. Meyvelitepe, anlattığınız durumda olan semtler var Antalya'da. Kütükçü, Masadağı, Çalkaya gibi bölgelere önce tapu verilmiş, imara açılmış, hizmet götürülmüş, koca koca siteler inşa edilmiş ve kooperatifler kurulup yıllarca aidat ödenmiş, bunlara inşaat izni verilmiş ama şuan 2B konumuna düşmüş.

Bunun sebebi tapu-kadastro ile orman idaresinin koordineli çalışmaması. Tapu önce veriliyor, aradan yıllar yıllar geçiyor, belediye vergisini alıyor, ruhsatını veriyor... Neden sonra orman idaresi derin uykusundan uyanıyor. Tapu ile orman idaresi haritaları üst üste konuyor, a a o da ne tapu verilen yerler orman arazisi dahilinde. Sonra vatandaşa pardon deniyor ve tapulu araziler ya şerhli **** 2B... İnsanlar şanslılarsa vergi ödedikleri arazilerine para karşılığı tekrar sahip oluyor.

Masal gibi, insanın inanası gelmiyor böylesi bir garipliğe. Yazdığınız gibi karmaşık bir durum. Mağdurlar ve rantcılar ayırt edilmeli ama nasıl...

Şule68 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-11-2008, 12:56   #67
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba.

Sn. MeyveliTepe,

Eşinizin Dedesinden kalma arazisinin başına gelenlere üzüldüm. Siz, ben ve Şule68'in anlattıkları bu toplumun en çok kanayan yaralarından birisidir.

Orman, Ormancılık, Orman Yangınları kısımının içinde bulunan Özel mülkiyet alanlarının orman kategorisine sokulması başlıklı bölümde aynı problemi ve çözüm yollarını kendi aklımın yettiğince yazdım.

Mülkiyet Probleminin ortaya çıkmasının ilk sebebi Orman İdaresi tarafından 71 yıldır bitirilememiş Orman Kadastrosudur. Yani başka ülkelerin aya gittiği bu devirde, neresi orman neresi tarla hala belli değildir.

Bu belirsizliğe Orman idarelerinin kanunsuz uygulamaları ve zorlama hukuk içtihatları da eklenince ortaya eşinizin dedesinden kalma arazisine yapılan haksız uygulamalara benzer durumlar ortaya çıkmaktadır.

Malesef herkesin bildiği bu haksızlıklara çare kendi Meclisimizden değil, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin imzaladığı AB. insan Hakları Sözleşmesi, sayesinde gelmiştir.

Anayasamızın 90. maddesi ile “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” şeklinde eklenmiştir.

Yani Anayasanın 90.maddesine göre, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş bir milletlerarası andlaşmanın iç hukukta doğrudan uygulanabilmesi için herhangi bir işlemin de yapılmasına gerek yoktur.

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Görevlerini yapmamalarından veya hatalı yaptıklarından dolayı, ileride ortaya çıkabilecek mülkiyet problemlerini çözmek için sudan sebepler ile hak sahiplerine dava açılamayacaktır.Yani ellerinde tapu bulunan kişilerin Mülkiyet Hakkı koruma altına alınmıştır

Buna rağmen bilgisiz ve sorumsuz Orman İdarelerinin açtıkları veya türlü hukuk oyunları ile Hazineye açtırdıkları davalar yüzünden yüzbinlerce vatandaş hala mağdur edilmektedir. Mağdur edilenlerin büyük kısmını, karışık hukuk kurallarını yerine getirmesini beceremeyecek köylümüz oluşturmaktadır.

Orman İdarelerinin mağdur ettiği vatandaşların çok az bir bölümünün hakkını arayabildiği de bilinen bir gerçektir. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyetinin bu konuda mahkum olduğu birçok dava bulunmaktadır.

Henüz Bu cezalar, Türkiye Cumhuriyetinin ceza ödemeye mahkum olduğu davalara sebep olanlara rücu edilmemektedir. Cezalar, suçu devlet adına işleyenlere ödettirilebildiği gün, Orman-Köylü barışının yapılacağını ve mülkiyet haksızlıklarının son bulacağına inanıyorum.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-11-2008, 13:54   #68
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Oğuz bey, çok teşekkür ederim. Yazınız çok yararlı oldu.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-11-2008, 12:49   #69
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
TMMOB
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU

BASIN AÇIKLAMASI

AKP‘NİN "2-B" İNADININ ARDINDAKİ GERÇEKLER...
Son bir hafta içinde, TV ve gazetelerde yayınlanan haberlerde, AKP iktidarının, orman niteliğini yitirdiği gerekçesiyle orman dışına çıkarılan ve kamuoyunda "2-B" olarak bilinen arazilerle ilgili anayasada ve yasalarda değişiklik yapmaya hazırlandığı belirtilmektedir.
Dünyada ve Türkiye‘de yaşanan krize aldırmayarak, kömür dağıtma dahil, seçim öncesi tüm kozlarını ortaya koyan AKP‘nin en büyük kozunun "2-B" olacağı anlaşılmaktadır.
Türkiye yüzölçümünün dörtte birini oluşturan ormanların yanması ve yağmalanması karşısında çaresizliği ortaya çıkan ve sessizliğini sürdüren AKP iktidarı, küresel kriz ile doruğa çıkan ekonomik alandaki başarısızlığını kamufle etmek için, bu kez "2-B" kozunu devreye koymaya hazırlanmaktadır.
İktidarda olduğu 6 yıl içinde, sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda gözle görünür hiçbir reforma gitmeyen AKP İktidarının, bu süre içinde elde avuçta ne varsa neredeyse hepsini sattığı ulusal varlıklarımızın son elde kalanı olan ormanları da satmaya ve elden çıkarmaya hazırlanmasına sessiz kalınamaz.
Basında çıkan haberlere göre, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘nün de destek verdiği bir çalışmayla, 2-B sorununun çözümü için anayasa değişikliğine gidilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardıkları söylenmektedir. Adı geçen kurumlar arasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘nün de olması, bu kurumda tepeden tırnağa çalışan mühendislerin Odamız üyesi olması, doğal olarak Odamızın 2-B konusunda bir açıklama yapmasını gerektirmiştir.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘nün adı neden önlerdedir ?
Çünkü, "2-B" sorunu, bir anlamda "Orman Kadastrosu" sorunudur. Bu yönüyle, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olmadan, bir diğer deyişle harita ve kadastro mühendislerinin eli deymeden, ne "orman kadastrosu" ne de "2-B" sorunu çözülür.
"2-B",
· Türkiye‘de "Orman Kadastrosunun" içler acısı durumunu yansıtan özel bir sorundur.
· Ormanlarımızın ne kadar sahipsiz olduğunun göstergesidir.
· "RANT" olgusunun, ulusal varlıklarımızı ve doğal kaynaklarımızı göz göre göre nasıl yok ettiğinin bir delilidir.
· Ormanlarda kaçak yapılaşmaların ve yasal olmayan işgallerin yarattığı istismarlar yüzünden yoksul orman köylüsünün sorunlarının bir türlü çözülememesinin temel nedenidir.
Anayasa değişikliği ile 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. Oysa, gerçek sorunlar ve 2-B‘nin yol açtığı tahribatın büyüklüğü o zaman ortaya çıkacaktır ...
Anayasa değişikliği gerçekleştiğinde, 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. AKP iktidarı, 2-B sorununu sat-kurtul şeklinde hemen çözebileceğini düşünmektedir. Oysa, 2-B alanları, hemen satılabilecek veya elden çıkarılabilecek durumda değildir. Tapu ve kadastro mevzuatı gereği, bir yerin satılabilmesi için tapu kütüğüne tescil edilmesi gerekmektedir. Mevcut durumda, ne 2-B alanları ve ne de 2-B‘lerin üzerinde yer aldıkları ormanlar tapuya kayıtlıdır. 2-B arazileri tapuya tescil edilmeden ve bu yerlerle ilgili kullanım kadastrosu yapılmadan bu yerleri kimse satamaz. Bu çalışmaların ne zaman tamamlanacağını şimdiden kestirmek olanaksızdır. Belki, AKP‘nin iktidardaki ömrü, bu yerlerin satışını görmeye yetmeyebilir.
Türkiye yüzölçümünün %26‘sını (201 992.96 km2) oluşturan ormanların sınırlandırılarak tapuya tescil edilmesinin, bir başka deyişle orman kadastrosunun, 1937 tarihli ve 3116 sayılı yasa ile 5 yıl içinde tamamlanması öngörülmüştür. Ancak bu hedefe ulaşılamamıştır. 66 yılda (1937-2003), ormanların 4/5‘i sınırlandırılmış, ancak sınırlandırılan ormanların yalnızca 1/4‘ü tapu kütüğüne tescil edilebilmiştir.
Bir başka deyişle, Türkiye‘de orman kadastrosu tamamlanan 162 684.3 km2‘lik alandan ¾ ‘üne ait yaklaşık 120 bin km2‘lik orman alanı tapuya tescil edilememektedir. Bunun nedeni, orman kadastrosunun, kadastro tekniğine uygun yapılmamasıdır. 2 Hollanda, 2 İsveç, 4 Belçika, 1.5 Avusturya büyüklüğünde bir alanda, tapuya tescil edilemeyen orman kadastrosu belgelerine tescil kabiliyeti kazandırılması temel sorun olarak gündemdedir. Yıllarca, harita ve kadastro mühendisleri devre dışı bırakılarak, "orman kadastro komisyonları" tarafından yürütülen orman kadastrosunun ilan edilerek kesinleşmesine rağmen tapuya tescil edilememesi tam bir fiyaskodur.
Ormanların tapuya tescili yapılamazken, bu kez yoğun işgallerle de karşı karşıya kalmaları 2-B sorununu ortaya çıkarmıştır. Bilindiği gibi, 2-B‘lerin büyüklüğü tüm ormanların %2.3‘ü (4 374.19 km2) kadardır. Bir başka deyişle, İstanbul kadar bir alandır (5400 km2) veya Hollanda veya İsveç‘in %10‘u büyüklüğündedir. Bu alanların satışa konu olabilmeleri için, öncelikle üzerinde yer aldıkları ormanların tapuya tescil edilmeleri ve ardından bu ormanlardan ayrılmaları (ifraz edilmeleri) gerekmektedir. Bu çalışmaların, 6831 sayılı Orman yasası‘nda verilen yetkiyle "Orman Kadastro Komisyonları" eliyle ve kısa sürede tamamlanması olanaksızdır. Bu yüzden, yetkinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘ne devredilerek sürenin azaltılmasına çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, AKP İktidarı, ormanları korumak ve güvence altına almak için toplumsal uzlaşmaya dayalı formüller bulmak yerine, sorunun kendi iktidar süresi içinde gerçekleşmesi umuduyla, ormanlarda bir "imar affı" çıkarma niyetindedir. Bu yol çıkar yol değildir.
Gecekondu sorununu çözmek için 24 yıl önce, yani 1984 yılında, 2981 sayılı "Gecekondu Affı" çıkarılmış, ancak gecekondu sorunu hala çözülemediği gibi, 2981 uygulamaları aradan geçen 24 yıla rağmen devam etmekte ve ne zaman biteceği de bilinmemektedir (!). Gecekondu affı, yatayda tek katlı olan kaçak yapılaşmanın dikeyde çok katlı hale dönüşmesine yol açmış ve kentlerimizi içinden çıkılamayacak bir karmaşaya sürüklemiştir. 2-B‘yi çözüyoruz diye getirilecek ölçüsüz ve plansız bir affında benzer sonuçlara yol açması kaçınılmaz görünmektedir.
2-B arazilerinin, "imar planlarında kamu hizmetlerine isabet etmeleri halinde" ne yapılacaktır ...
Türkiye‘de hiçbir imar affı, işgal edilen yerlerin imar planları yapılmadan satışlarına izin vermemiştir. 2981 sayılı gecekondu affı, gecekondu sahiplerine "tapu tahsis belgesi" vermiş ve bu belgenin üzerine, "ıslah imar planları" yapıldıktan sonra tapuya esas oluşturacağını belirtmiştir. 2-B alanları ile ilgili Anayasa‘da değişiklik yapılsa bile, bu yerler, imar planlarında yerleşime ve konuta elverişli duruma getirilmeden satılamazlar. Dolayısıyla, imar planlarında, "2/B" alanlarının, "yol, park, meydan, çocuk bahçeleri, oyun alanları, bölge parkı, ilköğretim tesisleri alanı, ortaöğretim tesisleri alanı, kültür tesisleri alanı, sağlık tesisleri alanı, dini tesis alanları, kentsel hizmet alanları, mezarlıklar, yeniden orman niteliği kazandırılacak alanlar," gibi kamu hizmetlerine tahsis edilmeleri olanaklıdır ve bu tür arazi kullanışlarına ayrılan "2/B" alanlarında işgalcilerin hak sahibi olmaları söz konusu değildir.
AKP İktidarının, imar planı kapsamında kalıp kalmadığına, kamu hizmetlerine tahsis edilip edilmediğine bakılmaksızın, tüm "2/B" alanlarının işgalcilerine satılmasına karar vermesi, kamu düzeni, imar planlaması ve taşınmazlar politikası açısından sakıncalıdır ve "2/B" sahalarının gelişigüzel bir şekilde ormanı işgal edenlere devredilmesinin büyük bir yağmaya ve orman talanına yol açması muhtemeldir.
2-B‘de çözüm için temel koşul, bu alanların kapsamlı bir sınıflandırmaya tabi tutulması, elden çıkarılacak ve çıkarılmayacak 2-B‘lerin belirlenmesidir ...
Orman sınırları dışına çıkarılan yerler;
· 31.12.1981‘den önce orman oldukları tespit edilen yerlere,
· orman içi açıklıklara (6831 sayılı yasa, madde: 17/2),
· kültürel ve tarihi varlıkların bulunduğu yerlere,
· kıyılara,
· askeri ve yasak bölgelerin bitişiğindeki yerlere,
· su havzalarına ve mutlak koruma alanlarına,
· imar planlarında kamu hizmetlerine tahsisli yerlere,
· şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkeleri gereği yerleşime elverişli olmayan yerlere,
· orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlere,
· orman bütünlüğünü bozan yerlere,
· su ve toprak rejimine, biyolojik çeşitliliğe, yaban hayatına zarar veren yerlere,
rastlayabilir. Bu tür 2-B alanları satılabilir mi?
Görülmektedir ki, orman dışına çıkarılan yerlerin isabet ettikleri alanların özelliklerinin incelenmesinde yarar vardır. Sakıncaları bilindiği halde, herhangi bir inceleme yapmaksızın, 2-B arazilerinin tamamının işgalcilerine devrinde kamu ve toplum yararının varlığından söz edilemez. Bu bakımdan, 2-B‘lerin ciddi bir sınıflandırmaya ihtiyacı vardır.
Kaldı ki, öncesi devlete ait olan bu yerlerin, kişilere devredilmesi ardından geri alınmaları için büyük miktarlarda kamulaştırma bedeli ödenmesi söz konusudur. Bu durumda, yasalara aykırı davrananların yol açtığı tahribatın bedelinin, bu süreçte hiçbir kusuru bulunmayanlardan alınacak vergilerle karşılanmasında sosyal adaletin varlığından söz edilebilir mi? Yapılacak gruplandırmaların ve analizlerin, orman dışına çıkarılan yerlerin haksız kazanç kaynağı haline gelmesini önlemek bakımından kaçınılmaz olduğu meydandadır.
Oysa, AKP iktidarı, yukarıda açıklanan yerlere rastlayıp rastlamadığına bakılmaksızın tüm 2-B‘lerin satışından yanadır.
Üstelik, TOKİ devreye konularak, "modern mini kentler geliyor" denilerek, "kentsel dönüşüm" adı altında "rant" projeleri ile bu alanlar pazarlanmaya çalışılmaktadır.
ÖNERİLER...
Türkiye‘de anayasa değiştirildiğinde 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. Yukarıda belirtilen değerlendirmelerden de görüleceği üzere, 2-B‘nin çözülebilmesi için, kapsamlı düzenlemelere, tespitlere ve değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Üzerinde toplu yerleşme ve yapılanma bulunan 2-B‘lerde, kimlerin ne şekilde hak sahibi olacağı bile açıklanmadan ve herhangi bir model önerilmeden, anayasa değiştirilince herkesin bir gecede tapu alabileceği gibi bir beklenti yaratılmaktadır. Bu çok yanlış ve sakıncalı bir durumdur.
Her şeyden önce, küresel iklim değişikliğinin, erozyon ve kuraklık sorunlarının tüm yakıcılığı ile ülkemizi tehdit ettiği bu günlerde, orman ve bitki örtüsünü azaltacak ve giderek yok olmasına sebep olacak düzenlemelere hoşgörü ile bakmamız beklenemez. İstanbul‘a 3. köprü yapılmasına da benzer gerekçelerle karşıyız.
Ancak, 2-B‘de, tüm işgalcilere af getirecek şekilde bir beklenti yaratılması veya herkesin işgal ettiği yerleri onların kazanılmış hakkı gibi gören çözümler yerine, orman ve orman köylüsünü rahatlatan; makul, toplumu en azından bir daha böyle bir sorun yaşanmayacağı konusunda ikna eden ve ulusal uzlaşmaya dayalı çözümlere ihtiyaç vardır. Böylesi çözüm arayışlarını güçleştiren, 2-B‘lerin çözümünü olumsuz etkileyen, orman işgallerini bir rant alanı olarak gören yaklaşımları kabul etmemiz olanaksızdır.
AKP ve önceki iktidarların yanlış ve yetersiz politikaları yanı sıra, cezai-mali yaptırımların etkisizliği yüzünden genel bir alışkanlığa dönüşen orman işgali süreci de devam etmektedir. Bu süreçte;
1. ormanlar üzerindeki işgallerin bir yerleşim alanı ya da yapı topluluğu niteliğine dönüşmesinin önüne geçilememektedir.
2. İstanbul, Muğla, Antalya ve benzeri yerlerde, yerli ve yabancı tüm gerçek ve tüzel kişilerin iştahını artıran 2-B‘lerin yarattığı istismar ve RANT olgusu sorunun çözümünü olanaksızlaştırmaktadır.
3. Anayasa da 31.12.1981 tarihinden önceki işgallere af getirilmiş ve bu yerlerin orman sınırları dışına çıkarılmaları kabul edilmiştir. Peki, bu tarihten sonraki orman işgalleri ne olacaktır? Bir başka deyişle, anayasa da belirtilen 31.12.1981‘den sonraki işgaller nasıl ortadan kaldırılacaktır? Bu sorunun yanıtı verilememektedir. Bilindiği üzere, AKP tarafından hazırlatıldığı iddia edilen ve ÖZBUDUN ANAYASASI olarak kamuoyuna yansıyan anayasa değişikliğinde, orman işgallerinde af tarihi 20 Temmuz 2007‘ye çekilmiş ve bu kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratmıştı.
Ülkemizin doğal zenginlikleri arasında sayılan ve küresel iklim değişiklikleri nedeniyle önemi bir kat daha artan ormanlarımızın, gelecek kuşakların sosyal, ekonomik, ekolojik, kültürel ve manevi gereksinmelerini karşılamak üzere sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken çalışma, orman alanlarının korunması ve güvence altına alınmasıdır.
Öncelikle, tüm ormanlarımızın kadastrosu tamamlanarak tapuya tescil edilmeleri sağlanmalı ve ormanlarımızın sınırları bir daha işgal edilmeyecek şekilde korunmalı ve güvence altına alınmalıdır.
Orman kadastrosu olarak adlandırılan çalışmalardaki başarı, sürdürülebilir ormancılıktaki başarının ön koşuludur ve Odamız, bu konuda, tüm üyeleriyle her türlü katkıya hazırdır. 25 Kasım 2008
Saygılarımızla,
TMMOB
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu

sukranayalp Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-11-2008, 14:50   #70
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Acaba bu oda 100 senelik tapulu arazilere orman denilmesi konusunda da bir şey demiş mi?

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-11-2008, 19:40   #71
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
Sn MeyveliTepe, sizin araziniz 2B dahilinde ise, öncelikle bağlı bulunduğunuz tüm ormanın kullanım kadastrosu çıkarılmalı, ondan sonra da sizin arazinize ait kadastro işlemesi yapılmalıdır. Bu prosedürler bu sıraya göre değilse, araziniz tapulu da olsa yasal açıdan gerekli ve yeterli şartlara sahip olmadığı görülmektedir.
Arazi kullanım politikasındaki kararlar günün şartlarına göre değişmektedir. Bu da yasal çerçeveyi değiştirmektedir. 1960 öncesi imar planları olmadığı için İstanbul'da yapılmış çoğu ev, günümüzde istimlaka konu teşkil etmektedir. Tapusu var diye bu evleri koruduğunuzda da genel kent yaşamına olumsuz etki yaptığı hissetmektesiniz. Bu durumda siz ne yaparsınız? Nasıl bir çözüm önerirsiniz? Konuya bu yönden baktığınızda durum değişmektedir. 2B arazilerini bu şekilde düşünün.

Arzu ederseniz bu odayı arayın, konuşun derim.

sukranayalp Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-11-2008, 20:06   #72
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Teşekkürler. Oda ile konuşmak iyi fikir olabilirdi. Belki de hala iyi bir fikirdir. Ne de olsa nerenin orman nerenin değil olduğunu söylemekte epeyce geç kalmışlar. Zira eşimin dedesine ait tarım arazisine 70-80 yıl sonra neye istinaden orman (kısmi orman, kısmi 2B) dendiği, neden şimdi dendiği, 1957'de eşimin dedesinin kendi kendine dava açıp sınır tesbiti ve tarım arazisi olarak tescilini yaptırmış olmasına ve bunu yapanın da bu devletin mahkemesi olmasına rağmen. Bunca yıl devletin aldığı vergilerin ne olacağı da ayrı merak konusu elbette.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-12-2008, 19:03   #73
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Devlet verdiği tapuya sahip çıkmalı.

Merhaba.

Sn. sukranayalp.

2B' ler Sadece Akp'nin değil herkesin sorunudur. 3302 sayılı kanun 05.06.1986 tarihinde Anavatan Partisi tarafından Orman Kanunu'na eklenmiştir.

O tarihten bu güne kadar Chp dahil her parti ya iktidar ya da iktidar ortaklığı yapmıştır. Dolayısıyla ortada bir olumsuzluk var ise hepsi sorumludur.

Kaldı ki yine Chp dahil birçok partinin programında 2B' lerin satışı ile ilgili fikirler olduğu bilinmektedir. Bu sorun toplumumuzun büyük bir kesimini ilgilendirdiğinden, Vatandaşın oyunu almak isteyen her parti kendisini 2B' ler ile ilgili birşeyler yapmak zorunda hissetmektedir.

Yine bilinmelidir ki 2B' lerin satışı basında anlatıldığı kadar kolay olamayacaktır. Halen birçok arazi ile ilgili davalar sürmektedir. Sahibinin kim olduğunun belli olmadığı araziyi kim satın alır?.

Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği emsal karar ile 2B' ler ile ilgili daha önce devlet tarafından verilmiş tapulara itibar etmektedir. Yani kimin malı kime satılacaktır. Devletin verdiği tapu geçerli olacağından, sadece işgalciler için davalar söz konusu olacaktır.

Bence Devletin esas işi, hukuk hilesi üreterek verdiği tapuyu iptal etmek değil, aksine bu adaletsiz durumun ortaya çıkmasına sebep olanların peşine düşüp. Uluslararası Mahkemelerde mahkum olduğumuz tazminatları beceriksiz yöneticilere ödettirmek olmalıdır.

Sn. MeyveliTepe' nin dededen kalma arazisi tapuludur. Bundan başka kesinleşmiş mahkeme kararı da vardır. Bu gerçeklere rağmen tapuyu iptal etmeye çalışmak devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Kim ve ne çıkarı olursa olsun.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ödemeye mahkum olduğumuz bedelleri millet olarak biz ödemiyormuyuz? Neden herkes yaptığı hatanın sonucuna katlanmıyor da basiretsiz ve beceriksiz yöneticilerin sebep olduğu bedeller, kendilerine ödettirilmiyor. Bakın bakalım o zaman sorumsuzca açılan dava sayısında ne kadar düşüş olacaktır.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-12-2008, 23:31   #74
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Belki paranoyakça olacak ama, sözünü ettiğim arazi para etmiyorken üzerinde şerh filan yoktu. Ne zaman ki arazinin değeri bir milyon ytl'yi buldu, birden bire şerh geldi.

Fazlasıyla tuhaf bir durum. Burası ormandıysa 70-80 yıl boyunca orman idaresinin aklı neredeydi? 1957 yılında açılmış davada karar veren mahkeme de mi geçersizdi? Şimdi tekrar dava açıyoruz. Sadece avukatlık ücreti 16bin YTL. Mahkeme masrafları cabası. Bu parayı ödeyemeseydik ne olacaktı? Daha doğrusu bu işlemin adı ne olacaktı? Ödememize rağmen sonuç ne olacak o da belli değil. Zira devletin neresinin geçerli, neresinin geçersiz olduğu da belirsiz duruma geldi artık.

Böyle bir çelişki kendi içinde tutarlılığı olan bir hukuk düzeninde kabul edilebilir durum olmamalı. Orman işgallerini önleme görüntüsünün paravan olarak kullanıldığı başka gayret izlenimi edinmemek mümkün değil gibi sanki.

Burada düğüm noktası bürokrasinin orman kadastrosu ile uğraşan bölümü gibi görünüyor. Bunlarla ilgili bir denetim mevcut mu, nasıl çalışırlar, yasaların sözünü ettiği zaman aşımı yoktur ibaresini nasıl kullanırlar, bir yere ormandır ya da değildir demenin ölçütü nedir, olası kötü niyetleri engelleyecek ne gibi kontroller vardır, vs.vs. bunların hepsi birer muamma.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-12-2008, 20:31   #75
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Önce hukuk karşısında eşitlik sağlanmalı.

Merhaba.

Sn. MeyveliTepe,

Alıntı:
Fazlasıyla tuhaf bir durum. Burası ormandıysa 70-80 yıl boyunca orman idaresinin aklı neredeydi? 1957 yılında açılmış davada karar veren mahkeme de mi geçersizdi?
diye sormuşsunuz. Sormakta da çok haklı olduğunuzu düşünüyorum. Peki Orman İdaresine bu cesareti ve sınırsız süreli dava açma serbestisini sağlayan ne? ****** orman kanununda bulunan ve haksız bölümler içeren kısımlar.

Hukuk, kanunlar karşısında eşit olmaktır. Yani her şey sürelidir. Eğer vatandaşa tanımadığın sınırsız dava açma süresini ormana tanırsan bu eşit olmakta çıkar.
Bence ilk olarak bu eşitsizlik giderilmelidir. Vatandaşa tanınan hak düşürücü süre ne kadar ise ormanın da o kadar olmalıdır. Eşitlik bunu gerektirir.

İşte orman yöneticileri de bu eşitsizliğe dayanarak istedikleri yere istedikleri zaman dava açabilmektedirler. Orman davalarında sadece orman idaresinin kullanabildiği ve vatandaşa gösterilmeyen hava fotoğrafları ve eski memleket haritaları da ayrı bir eşitsizliğe neden olmaktadır.

Birçok davada orman idaresinin, vatandaşın işine yarayacak bilgileri mahkemeye zamanında göndermediği veya üzerinde tahrifat yapılmış belge ve haritaları gönderdiği de bilinen bir gerçektir.

3116 sayılı kanunda emredilen orman kadastrosunun 71 yıldır bitirilemeyişi de bence orman idaresinin, istediğinde sözde ormanları kurtarmak adına kullanabildiği enstrümanların kendisine sağladığı bu rahatlıktan kaynaklanmaktadır. Kimseye hesap vermeme hakkı işlerini baştan savma yapmalarına sebep olmaktadır.

Siz hiç zamanında görevini yapmadığı için endişelenen veya ceza alan bir orman yetkilisi duydunuz mu? Yüzyıl geçse de kanun onlara hatalarını telafi etme imkanı sağlamış. Belki kanunda dava açma sürelerinde eşitlik sağlanırsa o zaman işlerini daha sıkı takip ederler diye düşünüyorum.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-12-2008, 10:31   #76
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
Sn Oğuz Karsan, ''2B arazi sorunu sadece AKP'nin sorunudur'' şeklinde bir ibarem geçti mi acaba?

Verilen hak hiçbir zaman geri alınamaz. Ama kamu yararına bir takım iyileştirmelere gidilebilinir.

Ormanlarımızın kadastroları (arazilerin mevcut poligonlarının kağıda işlenmeleri) ne yazık ki yapılmadığı için, tapu verilmiş şahısların arazileri de 2 B sınırları içinde kalıyorsa , bu poligonun hangi köşesinde , hangi koordinatlarda olduğunu hangi teknikle belirleyeceksiniz ve bunu adaleti sağlamak üzere kağıda ve kamuya nasıl beyan edeceksiniz. Genel bir çalışma yapılması gerekiyor. Dilerim en yakın zamanda bu çalışma gerçekleşir ve arazi tapusu olan kişilerin bu konudaki huzursuzlukları sona erer.

Geçtiğimiz 1 sene boyunca Kadıköy-Pendik istikametinde hertürlü altyapı (yağmur suyu, atıksu, elektrik, doğalgaz gibi çalışmalarla birlikte yeni asfalt çalışmaları yapıldı. Uzun ve meşakkatli bir çalışma idi. Çevremdeki insanların %99'u bu çalışmalardan perişan hale gelmişti ve yakınıyorlardı. Hatta lanet ediyorlardı.
Ama sonuçta herkesin eşit şekilde refaha kavuştuğu bir sonuç çıktı ortaya . Anlatmak istediğim bu.

2B arazileri içinde , içinde tüm ormanlarımızı kaplayan büyük bir çalışmanın yapılabilmesi ve kimsenin hakkının hukukunun kimsede kalmaması dileği ile.

sukranayalp Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-12-2008, 21:53   #77
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
2B' ler Orman Kadastrosu bitmeden çözülmez.

Merhaba.

Sn. sukranayalp, iki önceki yazınızda eklediğiniz TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu imzalı yazıda öyle sanılmış. Ve yanlış teşhis edilmiş. Ama önemli değil ben akp'li değilim farketmez.

Problem sadece 2B' ler değil. Bütün orman ile ilgili davalardaki karışıklıklara sebep olan 08.07.1937 tarihinde 3116 sayılı kanunda 5 yıl içinde tamamlanacağının emredilmiş olmasına karşın Orman Kadastrosunun hala bitirilememiş olmasıdır. Suçlu arayacaksak gelmiş geçmiş orman bakanları ve ilgili tüm personel diyebiliriz. Acaba görevlerini yapmalarını ne engellemiş?.

Orman Kadastrosunun bitirilememiş olmasını bahane ederek, tapusu olan vatandaşın arazisine el koymak dünyanın hiç bir ülkesinde hoş karşılanmayacak bir tutumdur. Hele adalet dağıttığı söylenen bütün adliyelerde " Adalet mülkün temeli" yazarken.

Vatandaşımız artık bazı söylemlerden bıkmıştır. Bunlardan birisi de Kamu yararına olduğu söylenen düzenlemelerdir. Sizin söylediklerinizde samimi ve dürüst olmanız, İşini bilen belediyelerimizin kamu yararına sosyal tesis veya çocuk parkı yapmak için istimlak ettiği birçok araziyi holdinglere pazarladığı gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla bu söyleme artık kimse kanmamaktadır.

Tabi siyasi irade istediği kanunu çıkartıp istediği düzenlemeleri yapabilir. Ama sükür ki Avrupa Birliğine girme sevdasıyla uluslararası bazı sözleşmelere imza atmış bulunduğumuzdan, haksız oldu bittiler ile vatandaşı ütmek artık mümkün olamamaktadır.

Tek çare Orman Kadastrosunu bitirmektir. Birbirimizi üzmek yerine yetkililere kadastronun 71 yıldır neden bitirilemediğinin hesabını soralım. Gerisi zaten çözülür.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-01-2009, 09:28   #78
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
AKP kaşla göz arasında 2B'yi geçirdi

Tapu Kanununda değişiklik öngören kanuntasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Kamuoyunda “2B" olarak bilinen ve orman vasfını kaybetmiş alanların satışını öngören düzenleme, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Tapu Kanunu’na yeniden girdi.

Bir önceki AKP hükümeti döneminde gündeme gelen ancak uygulamaya konulamayan 'orman vasfını yitirmiş' arazilerin (2-B'ler) satışı AKP'lilerin verdiği değişiklik önergesiyle tekrar gündeme geldi. Daha önce 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen ve Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulan, 22. Dönem Meclis’te CHP’nin tepkisine neden olan düzenleme; Tapu Kanunu Tasarısı’ndan çıkarılmıştı. “2B" olarak bilinen düzenleme Tapu Kanunu’na yeniden eklendi.

-2-B ARAZİLERİNİN TESCİLİ YAPILACAK-

Yasaya göre, kamuoyunda 2-B olarak da bilinen orman özelliğini yitirmiş alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, Hazine adına tescil edilecek. Orman kadastro komisyonlarınca, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; kullanım durumları dikkate alınarak, varsa üzerinde ihdas edilen yeni yerlerin kime ait olduğu, kimler tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağında gösterilerek, belirtilen askı ilanı hariç, diğer ilanlar olmadan öncelikle kadastrosu yapılarak, Hazine adına tescil edilecek.

Yapılacak kadastro çalışmaları, ikinci kadastro sayılmayacak.
Kadastro sırasında, orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınarak, en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin katıldığı kadastro ekibince, zemine aplike edilecek.

Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğu, kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilecek. Bu çalışmalara, kadastro kontrol mühendisleri de katılacak. Çalışma sonucunda düzenlenecek zaptı, ekip görevlileri ile kontrol mühendisi birlikte imzalayacak. Düzeltme işlemleri, orman, tapu ve kadastro mevzuatlarına göre yapılmış, askı ilanıyla da ilan ve tebliğ edilmiş sayılacak.

-İMAR KANUNUNA TABİ OLMAYACAK-

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce, daha önce tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın, Maliye Bakanlığının talebiyle kullanım durumları dikkate alınarak, ifraz (bölme) veya tevhit (birleştirme) de yapılabilecek.

Kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, İmar Kanunu ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmayacak.

Kadastro Müdürlüğü, kadastro çalışmalarından önce Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler içerisinde, özel kanunlara göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığını ilgili kurumlara soracak. İlgili idareler, 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verecek. Bu sürede cevap verilmezse söz konusu alanların bulunmadığı kabul edilecek. Bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre, bu yerler içindeki alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilecek, beyanlar hanesinde belirtilecek. (aa)


Radikal

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-01-2009, 09:30   #79
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
TAPU KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

Kanun No. 5831

Kabul Tarihi: 15/1/2009

MADDE 1- 22/12/1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, mevcut birinci fıkrasındaki “tapu sicil muhafızları veya memurları” ibareleri “tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri” olarak, mevcut üçüncü fıkrasında yer alan “memur ve tapu sicil muhafızı imzalar” ibaresi “tapu sicil müdürlüğü görevlileri imzalar, tapu sicil müdürü veya görevlendirilen memur onaylar” olarak, mevcut altıncı fıkrasındaki “tapu sicil muhafızı veya memuru” ibareleri “tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri” olarak değiştirilmiş ve mevcut beşinci fıkrasında yer alan “sözleşmeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri” ibaresi eklenmiş, mevcut yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“İllerde bulunan tapu sicil müdürlükleri dışındaki müdürlüklerden akitli ve akitsiz işlemleri yıllık 500'ün altında olan yerlerde işleri yapmak üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yakın il veya ilçelerde görevli tapu sicil müdürü veya görevlendirilen yetkili memura belirli günlerde yetki verilebilir.

Resmi senetlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”

“Kamu kurum ve kuruluşları (Ordu Yardımlaşma Kurumu dahil), bankalar, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerince açılacak tüm kredilere karşılık teminat gösterilen gayrimenkullerin ipotek işlemleri, tarafların istemi halinde resmi senet tanzim edilmeksizin alacaklı ile borçlu ve varsa kefilleri arasında yapılan kredi veya borç sözleşmelerine istinaden, tapu sicil müdürlüklerince tapuya tescil edilir.”

MADDE 2- 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.”

MADDE 3- 6831 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan kadastro ekibince düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.”

MADDE 4- 6831 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Amme müesseselerine ait ormanların kadastrosu da bu Kanunun 7 nci maddesi hükümlerine göre yapılır.”

MADDE 5- 6831 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.

“EK MADDE 10- Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

MADDE 6- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I/3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“3. a) Terekeye dahil taşınmaz malların kanuni ve atanmış mirasçılar arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı değer üzerinden (Binde 18)

b) Taşınmaz malların ve sınırlı ayni hakların, intikalinde alınmamak kaydıyla, bağışlanmasından rücularda ve vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında kayıtlı değer üzerinden (Binde 9)”

MADDE 7- 492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/6-b bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“b) İmar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde kayıtlı değer üzerinden (Binde 9)”

MADDE 8- 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

“Harcırah

EK MADDE 2- Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan görevlendirmeler hariç olmak üzere memuriyet mahalli dışında kalması koşuluyla asıl görevli olduğu müdürlüğün yetki alanı dışında geçici görevle görevlendirilen personele arazi tazminatı yerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 14 üncü maddesi hükümleri gereğince ödeme yapılır.

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi

EK MADDE 3- Bir mirasçı, miras ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde tapu sicil müdürü, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Tebligat masrafları ilgilisince karşılanır.

Elbirliği mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu taşınmaz mal üzerindeki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülerek, hissedarlık esaslarına göre mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edilir.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili

EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.”

MADDE 9- 3402 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 7- Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır.

GEÇİCİ MADDE 8- Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.

GEÇİCİ MADDE 9- 31/12/2012 tarihine kadar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görev yapan personel ile sözleşmeli personele (3'üncü maddenin son fıkrasındaki ödemeden yararlananlar hariç), fiilen yaptıkları fazla çalışma karşılığında ayda 60 saati ve yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda belirtilen fazla çalışma saat ücretinin üç katını geçmemek üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenecek esaslar çerçevesinde döner sermaye bütçesinden fazla çalışma ücreti ödenir.”

MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

alomaliye.com

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-01-2009, 17:49   #80
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Bu yasa meclisten geçerken,
40 dolayında CHP'li milletvekili TRT binası önünde TRT2 kanalında bir delinin (Tuncay Güney) canlı yayına çıkartılmasını protesto ediyordu.
Bir deli kuyuya taş atmış katrilyon kere katrilyon akıllı,çıkaramamış.....
Geçmiş olsun...
2B'yi bekleyenlere müjdeler olsun.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-01-2009, 22:20   #81
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
Bu da gösteriyor ki her şey sinsice planlanıyor. Dikkatleri başka yöne çek ve mecliste işi bitir vay be diyesi geliyor insanın. Gecenin o saatinde tam bir deli zırvalamasını hemde aranan serserinin canlı bağlantısı ile TRT 2 de seyrettirmek boşuna değilmiş demekki. Yağmacıların keyfine diyecek yoktur şimdi. Gözleri aydın olsun ne diyelim. Bir gün gözlerine durursada hiş şaşırmasın bu zevat.

Peş keş çekile çekile bir yerde kalmadı. Yazık yazık şu memlekete yazık.

cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-01-2009, 10:46   #82
Ağaç Dostu
 
seaa's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-08-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 734
2B yasası anayasa mahkemesinden aynen geri dönecek

seaa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-01-2009, 11:01   #83
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 03-06-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 16
5831 sayılı “TAPU KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”UN GÖTÜRÜLERİ ÜZERİNE…

Siyasal iktidarın, her türlü kamusal varlığı satarak gelir elde edilmesine, ekonomik büyümenin bu yollarla sağlanmasına yönelik uygulamalarının ülkemizin bağımsızlığını tümüyle yok edecek boyutlar kazandığı bilinmektedir. Yine bilinmektedir ki, bu uygulamaların bağımsızlığın yanı sıra her türlü doğal varlığa da onarılmayacak zarar vermektedir. Öyle ki, siyasal iktidar, artık, kamuya çeşitli biçim ve düzeylerde zarar verebilecek her türlü uygulamasını hukuksal dayanaklara kavuşturmuştur. Tümüne yakın bir kısmı “devlet ormanı” sayılan alanlarla ile ilgili hukuksal düzenlemeler bu uygulamaların başında gelmektedir. En son olarak, TBMM’de 15 Ocak 2009 tarihinde benimsenen 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 6831 sayılı Orman ve 3402 sayılı Kadastro yasalarında yapılan değişiklikler de bu doğrultuda düzenlemelerdir.

Siyasal iktidar bu son düzenlemeleriyle iki temel amacını gerçekleştirmiştir:

1. Orman kadastrosu çalışmaları kapsamında yürütülen iş ve işlemlerin uygulanmasını ve özellikle de “orman” sayılmayacak kararların alınması daha da kolaylaştırılmıştır:

Herhangi bir yerin “orman” sayılıp sayılmamasına ormancılık biliminin kararları doğrultusunda karar verebilecek bilgilere sahip olmayanlardan oluşan kadastro ekiplerinin orman kadastrosu da yapabilme yetkileri sınırsızca genişletilmiştir. Bu, henüz kadastrosu yapılmamış “orman” arazileri ile orman kadastrosu çalışmaları yürütülen yerlerin yanı sıra daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına yol açabilecektir.

2. Kamuoyunda “2B arazileri” olarak anılan yerlerin satılabilmesi için hazırlananı yasanın uygulanması için gerekli alt yapı hazırlanmıştır:

Siyasal iktidar “2B arazilerini” satmak için son derece kapsamlı bir yasa çıkarma hazırlığı içindedir ve bu doğrultudaki çalışmalarını tamamlamıştır. Önümüzdeki günlerde TBMM gündeme getirilecek bu yasa tasarısı, öngörüldüğü gibi yasalaştığında, uygulanabilmesi için sınırların ve kullanıcılarının belirlenmesi ile tapulama işlemlerinin olabildiğince kolaylaştırılması ve hızlandırılması gerekmektedir. Söz konusu yasayla bu gereğin yerine getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

***

Siyasal iktidar, 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la
i) “devlet ormanı” sayılacak arazilerin daraltılabilmesi,
ii) “2B arazilerinin” satılabilmesi ve çok daha önemlisi
iii) “2A” uygulamasının kolaylaştırılması için gerekli hukuksal alt yapıyı büyük ölçüde oluşturmuştur.

Şimdi, bu alt yapının kullanılacağı hukuksal düzenlemelere sıra gelmiştir. Yakında “2B” ve “2A” arazilerinin “değerlendirilmesiyle” ilgili yasa tasarısı da gündeme getirilecek ve hukuksal süreç tamamlanmış olacaktır.

En duyarlı kamuoyunun bile bilgilenme ve ilgilenme düzeyine ve biçimine bakılırsa, siyasal iktidar, bunu da kolaylıkla başarabilecektir (!).

AÇIKLAMALAR

A) 5831 Sayılı Yasanın 2. Maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 7. maddesinin

1986 yılından 3302 sayılı yasayla;

“Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmî şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.”

biçiminde düzenlenen 1. fıkrasına

“Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.”

yaptırımı eklenmiştir.

Bu düzenlemeyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4. maddesinde 1987 ve 2005 yıllarında yapılan değişiklikler ile 6831 sayılı Orman Kanunu arasında koşutluk sağlanmıştır: Anımsanacağı gibi, 3402 sayılı yasanın 4. maddesinde 1987 tarihinde yapılan değişiklikle kadastro ekiplerine de orman kadastrosu yapması olanağı sağlanmış; 2005 yılında yapılan düzenlemeyle de kadastro ekiplerinin orman kadastrosu yaparken çalışmalara “en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile tarım müdürlüklerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi” de zorunlu kılınmıştı.

Böylece, 5831 sayılı yasayla yapılan son düzenlemeyle;

herhangi bir yerin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1 ve 2. maddelerine göre orman sayılacak ve sayılmayacak yerlerin belirlenmesine yönelik çalışmaların ormancılık biliminin gereklerini yerine getirebilecek üye bileşimine sahip olmayan KADASTRO EKİPLERİ tarafından da yapılmasının dayanakları pekiştirilmiştir.

Öte yandan, ülkemizde “orman kadastrosu” çalışmalarının aynı önemde bir başka boyutu daha vardır: 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin Anayasanın 169. maddesinde yer verilen yaptırımlardan hareketle düzenlenen “A” ve “B” bendleri uyarınca, daha önce “orman” sayılan yerlerden iken artık orman sayılmaması ile ilgili iş ve işlemler de “orman kadastrosu” çalışmaları kapsamında yapılmaktadır. Bu durum da, söz konusu iş ve işlemlerin orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi zorunluluğunu pekiştirmektedir.

Oysa, tüm bu iş ve işlemlerin ancak orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi “olmazsa olmaz” bir koşuldur. Çünkü, “orman” sayılabilecek ve sayılmayabilecek yerlerin belirlenmesi, yalnızca mülkiyet durumları temel alınarak yapılan sınır belirleme çalışmalar değildir. Bu çalışmalar sırasında herhangi bir yerin ekolojik yönden “orman ekosistemi” özelliklerine sahip olup olmadığının belirlenmesi yaşamsal önemde, öncelikle ve ağırlıkla yerine getirilmesi gereken bir aşamadır. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesi, bu çalışmalar sırasında temel alınacak hukuksal çerçeveyi oluşturmaktadır.

Kısacası, siyasal iktidar, son düzenlemesiyle, söz konusu iş ve işlemleri KADASTRO EKİPLERİNE de yaptırarak ekolojik nedenlerle “orman” sayılması gereken yerlerin, “orman kadastrosu” çalışmalarıyla daraltılabilmesine yol açabilecek uygulamaları hem kolaylaştırmış hem de bu uygulamaların hukuksal dayanaklarını pekiştirmiştir.

B) 5831 sayılı Yasayla 6831 sayılı Kanunun 9. maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki yaptırımlar eklenmiştir:

“3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan KADASTRO EKİBİNCE düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.”

Oysa, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 9. maddesinin 7. fıkrasına, 2003 yılında çıkarılan 4999 sayılı yasayla

“Orman tahdidi veya kadastrosu yapılıp ilân edilerek kesinleşmiş yerlerde, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hatalar tespit edildiğinde, bu hatalar Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında orman kadastro komisyonlarınca düzeltilir.”

fıkrası eklenmişti.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle,

“…evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları…”nın da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından “düzeltilmesini” olanaklı kılınmıştır. Böylece, daha önce “orman” sayılmış yerlerin bile söz konusu “düzeltme” işlemleriyle daraltılmasına yol açabilecek uygulamalar da kolaylaştırılmış olmaktadır.

C) 5831 sayılı yasanın 5. maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’na aşağıdaki

madde eklenmiştir:

“Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

6831 sayılı Orman Kanunu’nun “2. maddesi”,

* 20 Haziran 1973- 23 Eylül 1983
* 23 Eylül 1983-5 Haziran 1986 ve
* 5 Haziran 1986’ndan günümüze

farklı içeriklerde yürürlükte olmuştur. Ancak, bu farklılaşma sürecinde;

1. herhangi bir yerin “orman” sayılmaması ile ilgili amaçlar, “orman köylüsü” sayılan yurttaşlarımızın yararlanma olanaklarını daraltacak biçimde değiştirilmiştir;
2. herhangi bir yerin “orman” sayılmaması için gerekli koşullar neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmış, ormansızlaştırılarak yerleşme yerine ve/veya tarım arazisine dönüştürülmüş olma ile ekonomik yarar sağlama durumları ile sınırlandırılmıştır.

Böylece, özellikle, 1986’dan sonra, “orman” saymama, başka bir söyleyişle de “orman “sınırları dışına çıkarma iş ve işlemleri büyük ölçüde kolaylaştırılmış ve hızlandırılmıştır.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle;

“kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilememe” durumunun yalnızca “çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten” sonrası için geçerli olması, başka bir söyleyişle de “çıkarma durumunun henüz kesinleşmediği” yerlerin “kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilebilmesi” sağlanmıştır.

Oysa, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2005/14311 Esas ve 14.2.2006 tarih ve 2006/1616 sayılı kararında, özetle;

“6831 sayılı Yasanın değişik 2. maddesi gereğince 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitiren yerlerin tümünün devlet tarafından değerlendirilip kullanılması zorunludur.2924 sayılı yasanın 3/1. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler bu Kanun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçer. Anayasa Mahkemesinin Kararıyla da yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirileceği belirtilmiş olduğundan imar ihya ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılmasına olanak yoktur. Orman sınırları dışına çıkarılmış yerleri Anayasa ve yasalar Devlete ait diğer hali yerlerden farklı düşünmüştür. Hangi yasa döneminde olursa olsun orman rejimi dışına çıkarılan yerler tapuda kayıtlı olsun olmasın zilyetlik kazanamaz.”

denilmektedir.

D) 5831 sayılı yasanın 8. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na aşağıdaki madde eklenmiştir:

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili

EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, FİİLİ KULLANIM DURUMLARI DİKKATE ALINMAK ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak HAZİNE ADINA TESCİL EDİLİR.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan KADASTRO EKİBİNCE teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığı’nın talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.”

Bu düzenleme, söz konusu arazilerin satılmasına yönelik iş ve işlemlerin alt yapısının hazırlanmasına yöneliktir. Oysa, böyle bir uygulamanın daha önce de gündeme getirildiğinin, ancak, uygulamanın hukuksal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin bu bağlamda anımsanması gerekmektedir*

E)
5831 sayılı yasanın 9. maddesiyle 3402 sayılı yasanın 2005 yılında çıkarılan 5304 sayılı yasayla

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, orman kadastro komisyonlarınca sonuçlandırılır.”

biçiminde düzenlenen Geçici 7. maddesi,

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır.”

biçiminde değiştirilmiştir. Böylece, daha öce orman kadastro komisyonları tarafından yürütülen çalışmaların durdurulması ve durdurulan (yahut “herhangi” bir nedenle (!) sonuçlandırılamayan orman kadastrosu çalışmalarının da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından yapılması olanaklı kılınmıştır.

Yücel ÇAĞLAR

Yücel Çağlar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-01-2009, 13:58   #84
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Tapu yasasından sonra Türkiye’de olacaklar

Hukukçulara göre yeni tapu yasayıyla 2-B arazilerinin satılabilmesi için altyapı hazırlandı, ikinci adım arazi sahiplerine tapularının verilmesi olacak. Çevrecilere göre ise Türkiye ciğerlerini satışa çıkardı, almak için sıraya giren girene...

Kamuoyunda 2-B olarak bilinen ve anayasaya aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği orman özelliğini yitirmiş alanların satışı ile imara açılmasını öngören yasa, Tapu Yasası’na eklenerek kabul edildi.

Ancak yeni yasaya büyük tepki geldi. Mimar Mücella Yapıcı, “Biz doğal, kültürel, kentsel değerlerimizi kısa süreli çıkarlar uğruna menkulleştirmeye, paraya dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu mirasyedi bir toplumun yapacağı bir şey” derken, Orman Mühendisi Besim Sertok, “Asıl sorun Orman Kanunu’nun 2-B maddesi, bu madde kaldırılmadan sorun çözülmez” diyor. Avukat Ali Yaşar Özkan’da “Burada 2-B arazilerinin hazineye devredilmesi söz konusu. Hazineye devredilmesinden bir adım sonra da kişisel mülkiyete devredilme durumu söz konusu olacaktır ki bu yasasızlığın, hukuksuzluğun önünü açmış olmak demektir” dedi.

Tapu Kanunu’nda yapılan değişiklikle 2-B olarak da bilinen orman özelliğini yitirmiş alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, hazine adına tescil edilecek. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce, daha önce tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın, Maliye Bakanlığı’nın talebiyle kullanım durumları dikkate alınarak, ifraz (bölme) veya tevhit (birleştirme) de yapılabilecek. Bunlar İmar Kanunu ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndaki kısıtlamalara tabi olmayacak.

Tapu Kanunu’nda yapılan değişikliği İstanbul Barosu’ndan Ali Yaşar Özkan, Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı ve Orman Mühendisleri Odası’ndan Besim Sertok NTVMSNBC’ye değerlendirdi:

Ali Yaşar Özkan (İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı)
2-B ARAZİLERİNİN SATILABİLMESİNİN ALTYAPISI HAZIRLANDI

Ormanlar ve orman arazilerinin hiçbir şekilde mülkiyete konu olması mümkün değildir. Türkiye’de de, dünyada da hukuk mantığı budur. Dolayısıyla bunların mülkiyete konu olması mümkün olmadığı halde ve daha önce 2-B konusundaki yerlerin satılmasına dair çıkarılan yasaların Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen gündemin yoğunluğu arasında çıkan bu yasa öncelikle orman sayılamayacak yerlerin belirlenmesini kolaylaştırıcı bir durum oluşturulmaya çalışılmıştır. 2-B arazileri olan yerlerin satılabilmesinin hukuksal altyapı hazırlanmıştır.

Burada 2-B arazilerinin hazineye devredilmesi söz konusu... Hazineye devredilmesinden bir adım sonra ise kişisel mülkiyete devredilme durumu söz konusu olacaktır ki bu yasasızlığın, hukuksuzluğun önünü açmış olmak demektir. Ormanlar insanlığın malıdır, bir özel mülkiyete konu olamaz. Üzerinde mülkiyet kurulamaz.

Yurtdışında ormanların çoğu sağlıklı yapılar oluşturulması için kullanılırken biz de çok önemli bir bölümü yakacak olarak kullanılıyor. Orman rejimi dışına çıkarılan yerlerle ilgili hiçbir şekilde mülkiyet kurulamaz. Bu nedenle biz bu yasanın hukuka uygun olmadığı kanaatindeyiz. Bu kanun önce hazine adına tescili öngörüyor. Hazine adına tescil edildikten bir adım sonrasının işgalcilere satılması olacaktır. Dolayısıyla hazine arazisi yapıp ardından bir yasal düzenlemeyle satılma durumu gerçekleştirilecek.

Mücella Yapıcı (Mimarlar Odası İstanbul Şubesi-Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) Kurulu Sekreteri)
KRİTİK VE TEHLİKELİ İRADE

Son zamanlarda hukuku dolandırma yöntemleri geçerli. Ülkenin bütün doğal, kültürel varlıklarını elden çıkarma yolunda mirasyedi mantığıyla satıp, buralardan kısa vadeli ekonomik sorunları çözme yolunda bir irade var. Kritik ve tehlikeli bir irade bu. Bir şeylere karar veriliyor ve o konuyla ilgili, onun ait olduğu kanunla o konu çözülemezse başka kanunlarla çözüm aranıyor.

Mesela, bu konu Orman Kanunu ile çözülemiyor çünkü anayasa engeli var. Anayasayı değiştirmesi lazım. Anayasa değiştirilemiyorsa dönülüyor bir başka ilgili kanunda Tapu ve Kadastro Kanunu’nda bu çözülmeye çalışılıyor. Zaten orman kadastroları yapılıyordu. Orman kadastrolarında daha önce tescilli ormanlarda ifraz ve tevhit işlemleri yapılamıyordu.

Şimdi bütün bu kısıtlara tabi olmadan İmar Kanunu ile toprak koruma ya da arazi kullanımındaki kısıtlamalarla ilgili kanunlardaki kısıtlamalara tabi olmadan Tapu Kadastro Müdürlükleri’ne bir yetki veriliyor. Bu gerçekten inanılmaz bir durum bir kanun çıkartıyorsunuz ve bu kanunla kadastroya bir yetki veriyorsunuz. Burada “ifraz ve tevhitleri imar kanunlarına ya da ilgili diğer kanunlara uymayacak ya da oradaki kısıtlar burada uygulanmayacak” diyorsunuz. Bu kanun yapma tekniği açısından yanlış, ilke olarak esastan Orman Kanunu’na aykırı.

YAPILACAK İŞE GÖRE HUKUK YAPILIYOR
Burada bir acelecilik var. 2-B yasası defalarca gündeme geldi, Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Türkiye’de 2-B arazileri gerçekten çok büyük bir alan ve bu arazilerin en yoğun olduğu bölgeler Antalya ve İstanbul.

İstanbul’da bir zamanlar kaçak yapılaşmayla ama şimdi özel kaçak gettolarla, kaçak projelerle, kentsel dönüşüm projeleriyle bütün orman alanlarımız gidiyor. Yine daha önce yapılan değişiklikle TOKİ’ye 2-B alanlarında da kentsel proje yapma yetkisi verildi. Türkiye’de yasama bütüncüllüğü, kamu idarelerinin kendi yetkilerini yasama bütünlüğü çerçevesinde kullanma terbiyeleri maalesef çok ciddi bir şekilde bozuluyor. Bu hukukun yapılacak işlere alet edilmesidir. Yani yapılacak işler hukuka göre yapılmıyor. Yapılacak işe göre hukuk yapılıyor. Bu gerçekten çok kritik bir durum.

GAYRİMENKUL ŞİRKETLERİNE YATIRIM ALANI AÇILIYOR
2-B arazilerine baktığınız zaman çok ciddi mülkiyet değişiklikleri var. İstanbul’da özellikle kuzeye doğru yeni alınmış kararlar var. Mesela üçüncü köprü gibi projelerle, Karadeniz maden ocakları alanında, Riva’da önerilen alanlarda çok yüksek rant değeri var. Buradan elde edilecek rantla şu anda ekonominin açığını kapama gibi bir düşünce var.

Kamunun açığını kapatmak için elindeki mallarını ki elindeki malda dünyanın insanlığın değerleri satma girişimi var. Bu resmen oralarda bir takım yabancı ya da yerli gayrimenkul şirketlerine bir anlamda yatırım alanı açmakla ilgili ne yazık ki. Bir anlamda kamu eliyle orman alanlarında spekülasyon yapılıyor.

BU MİRASYEDİLERİN YAPACAĞI İŞ
Bunun sonunda her yaktığınız alan orman alanından çıkmış olur. Bizim asli sorunumuz şudur. Biz gerçekten doğal, kültürel, kentsel değerlerimizi kısa süreli çıkarlar uğruna menkulleştirmeye, paraya dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu mirasyedi bir toplumun yapacağı bir şey. Ormanlar, doğal alanlar, kıyılar gibi alanlarda bu yapılanların maalesef geri dönüşü yok.

Her türlü toplumsal sorununuzu, demokrasi meselenizi, insan hakları sorunlarınızı çözebilirsiniz ama bu alanlar gittiği zaman bunları geri döndüremezsiniz. Bu bizim imza attığımız uluslararası sözleşmelere de aykırı. Bugün dünya eğer küresel ısınmayla gelecek tehdidi altındaysa bugün sizin en ahlaki sorununuz bu konuda duyarlı olmaktır.

ÇOK ZAVALLI BİR DURUM
Gerçekten çok kritik biz bindiğimiz dalı hep beraber kesiyoruz. Bu kriz artık kentin krizi. Gayrimenkullerin menkulleştirilmesi sürecinin yarattığı ekonomik travmayı bütün dünya yaşıyor. Dünya bundan nasıl vazgeçeriz diye düşünürken biz hala kısa vadede cebimize para girmesini, ciğerlerimizi satmayla bir tutuyoruz. Şöyle zavallı bir durum var. Hani insanlar hiçbir şey yapamıyor da böbreklerini satıyor ama ben daha ciğerini satanı görmedim. Böbrek iki tane birini satıyor. Siz karaciğerini, akciğerini satanı gördünüz mü? Biz şimdi akciğerlerimizi satıyoruz.

Besim Sertok (İstanbul Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi)
ORMAN OLUP OLMADIĞINA KARAR VERENLER UZMAN BİLE DEĞİL

Arazilerin orman olup olmadığını şimdiye kadar Orman Bakanlığı bünyesinde bir kurul karar veriyordu. Bu kurulun yarısı orman mühendisiydi.

Bu kanunda yapılan değişiklikle şimdi orman mühendisi olmayan insanlar “burası ormandır ya da değildir” diye karar verecek orman dışına çıkarabilecek bazı yerleri.

Ama asıl olarak yapılmak istenen şu anayasada “orman sınırları daraltılamaz” şeklinde 169. madde var. 2003 yılında anayasa değişikliği yapıldı o zaman ki Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’den döndü. Buna rağmen hükümet bir değişiklikle 2-B alanlarını satılabilir hale dönüştürmeye çalışıyor. Kadastro planlarında yapılan düzenlemeyle yapmaya çalışıyorlar ama buna rağmen anayasaya aykırı. Muhalefet partilerinin konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürecekleri açıklamaları var. Ben kazanacaklarından yüzde yüz eminim.

Bir yer orman vasfını kaybetmez, kaybettirilir. Bütün sorun buradan kaynaklanıyor. Bir yerin orman vasfını kaybetmesi ancak yanardağ patlar, toprağın üzerini lav kaplar o zaman orman vasfını kaybedebilir. Orman yangını olduğunda dahi yasal olarak da yanan alanlar tekrar ağaçlandırılır. Bunu yapmasanız bile 15-20 yıl içinde bu alan tekrar kendiliğinden ormana dönüşür. Siz müdahale etmeseniz bile çok hızlı bir biçimde kendi tohumlarından ormana dönüşür. Mevcut yasalarda da bu konuda hükümler var.

2-B KALDIRILMALIDIR
2-B ile ilgili çözüm aranıyorsa eğer Orman Kanunu’nun ikinci maddesinin B bendi diyor ki, “1981’den önce orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerler”... Bu tarih daha önce 60’lardı 81’e çekildi. Geçen sene yapılan seçimden sonra anayasa maddesi tartışılmıştı, orada da bu tarih 2007’ye çekilmek istendi. Tehlike burada 2B tartışıldığı sürece Orman Kanunu’nda bu madde olduğu sürece orman alanlarını işgal edenler teşvik ediliyor.

Öncelikle bu 2B kaldırılmalıdır. “Bu nasıl olsa 2007’ye 2012’ye uzatılacak ormanı işgal edelim, yanıma kâr kalır” düşüncesini akıllardan kaldıracak yasal düzenleme yapılmadan yapılacak her türlü işlem ormanı tahrip edecektir. Orman vasfını kaybettirenler tespit edilip bu suçun yasal yaptırımı neyse cezaları verilmeli sonra ne yapacağımızı tartışmalıyız. Ama bütün bu tartışılan yasal düzenlemelerle işgal ettiği yerin sahibi olma hakkı verilecek.

ORMANIN DEĞERİ ARSA DEĞERİYLE ÖLÇÜLMEZ
Bu arsaların parasal değeri bizi ilgilendirmiyor. Bu emlak komisyoncularının işi. Ormanın değeri arsa değeri ile ölçülmüyor. Dolayısıyla tartışılan düzlem yanlış. Bu kanunun çıkartılmasındaki ısrarla ilgili sorunun cevabını 2003 yılında o zaman Orman Bakanı olan Osman Pepe vermişti.

Pepe, “Beni birçok insan arıyor cebinde paraları hazır. Yastık altında duran paraları var. Buraları satın almak istiyor” demişti. Aslında Osman Pepe orada kara parayı tarif ediyor. Kara para sahibi insanlara rant sağlamayı kast ediyor.

CHP ve MHP de Tapu Kanunu’nda yapılan değişikliği anayasaya aykırı bulduklarını açıkladı ve Anayasa Mahkemesi’ne gitmeye hazırlandıklarını belirtti. Muhalefet partileri NTV’ye şunları söyledi:

Hakkı Süha Okay (CHP Grup Başkan Vekili)
Sonradan orman vasfını kaybetmiş ise bunlar artık orman alanı dışına çıkarılacak, hazineye devredilecek ve bunlar hakkında milli emlak hak sahibi olacak. Milli emlak da hak sahibi olduğuna göre artık bu alanların geçmişte orman alanı olan yerlerin satış imkanı sağlanmış olacak. Çok doğal ki anayasanın 169. maddesinde orman alanları ve daraltılmaları, 170. madde de orman köylülerinin korunması ile ilgili hükümler olduğuna göre bunlara aykırı bir düzenleme olduğu düşüncesindeyiz. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne taşımamız gerekir.

Mehmet Şandır (MHP Grup Başkan Vekili)
İfrazı niye yaparsınız? Parselasyonu niye yaparsınız? Satmak için yaparsınız. Anayasanın 170. maddesini değiştirmeden orman rejimi, orman hudutları dışına çıkartılan bir karış bir metrekare araziyi satamazsın. Satamayacağınızı bile bile satışa hazırlık yapmak Anayasa Mahkemesi’nin iptal tarihine kadar ne kaçırabilirsen o kadar kaçırmış olur. Bu bir hırsızlamadır. Bu yangından mal kaçırmadır. Kanuna, anayasaya aykırıdır.

GöKSEL DURUTUNA

NTV-MSNBC

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-01-2009, 17:01   #85
Ağaçsever
 
angel67's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-12-2008
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 78
Iyi güzel de benim elimden orman olmadığı halde 12 yıl sonra belediye sınırları içinde bulunan bütün alt yapısı geçmiş 5-10 bin kişilk bir mahalledeki tarla vasfındaki arsama el kondu ormandır diyerek ve tapum iptal edildi bende mülkiyet ihlalinden dolayı a.i.h.m baş vurdum 2 tane kazanan emsal dava var peki ben tapumu geri alabiliyıormuyum o zaman.

Bu hukuk kimler için düzenleniyor anlamış değilim yaaaaaa....devlet zaten dolandırıcı konumda hem tapuyla vatandaşın mülklerine güvence veriyor sonrada hiç bir bedel ödemeden tapuyu mahkeme kararı ile geri alıyor varmı böyle mantık devlet i tarafından dolandırılan kaç tane ülke vatandaşı vardır acaba....

angel67 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-01-2009, 18:53   #86
Ağaçsever
 
antmen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-10-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 46
Çok merak ediyorum artık bunların satacak birşeyi kalmayınca ellerinde ne yapacaklar??

antmen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-01-2009, 21:06   #87
Ağaçsever
 
angel67's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-12-2008
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 78
RESMİ GAZETE
Tarih :25 Nisan 2002 Sayı :24736
Özel Ormanlarda ve Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda Yapılacak İş ve İşlemler Hakkındaki Yönetmelik



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Ormanlarda ve Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda İnşaat İzni

Madde 10-Şehir, Kasaba ve Köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki özel orman veya amme müesseselerine ait orman alanlarında 6831 Sayılı Orman Kanunun 17 nci Maddesine göre izin alınmak ve yatay alanın %6 sını geçmemek koşuluyla imar planlamasına uygun inşaat yapılabilir.

İnşaatların yapılmasında orman alanlarının tabii vasıflarının korunmasına özen gösterilir. Ormanın kapalılık durumu, arazinin topoğrafik yapısı da göz önünde bulundurulmak suretiyle ormanın en zayıf olduğu ve alt yapı hizmetlerinin en uygun götürülebileceği yerde izin verilir. Kamu eline geçecek tesisler de dahil olmak üzere yapılacak her türlü alt yapı ile diğer sosyal, ticari ve idari amaçlı tesisler ve bunlar arasındaki bağlantı yolları dahil maksimum planlanabilir İmar planı alanı, genel özel orman alanının %6’ sını geçemez.

İzin verilirken 6831 Sayılı Orman Kanununa göre konusu itibari ile daha özel kanun konumunda olan; 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ile 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 3194 Sayılı İmar Kanunu ayrıca göz önünde bulundurulur.

Genel Müdürlüğün 202 sayılı “Orman Yolları Planlaması ve İnşaat İşlerinin Yönetilmesi Hakkında Tebliğ” esaslarına göre ormanın devamlılığı ve işletmesine yönelik yol şebeke planları tanzim edilir. Bu planlar İnşaat ve İkmal Dairesi Başkanlığınca onaylanır. Onaylanan bu planlar dahilinde yapılan yollar Orman Kanununun 52 nci Maddesine göre verilen %6 lık yapılaşma kapsamına tabi değildir.

angel67 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-01-2009, 22:22   #88
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Çok enteresan bir ülkeyiz, yıllarca korunmayıp acizlik nedeniye yağmalanmış ormanların tahrip edilenmesi sonucu , birileri için zenginlik, devlet için finans kaynağı olarak görülmektedir. Fatih bizden daha çok çevreci imiş 500 yıl önce.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-01-2009, 10:10   #89
Ağaçsever
 
angel67's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-12-2008
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 78
tapulu arazileri orman denerek tapuları iptal edip mülkiyet hakkı ihlali yapan devlet 2B adıyla hakiki orman vasfı olan yerleri tapulandıryor bumu hukuk devleti anlayışı........burdan elde edecekleri paralarıda mülkiyet hakları ellerinden aldıkları vatandaşlara a.i.h.m kararlarına istinaden yüklü tazminat ödemeye mahkum edilecektir.bu çürümüş devlet mantığı sona ermeli ve hukuk sistemi tamamen değişmeli

angel67 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-01-2009, 10:59   #90
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Aslında orman vasfının kaybolması durumu zaman itibariyle bir çok koşul nedeniyle olmalıdır. Aksi halde aktif olarak, açma yapılarak bitki-ağaç florasını yok ederek arsa açmak bina yapmak, suç teşkil eder, Böyle yerler 2B içinde katagorize edilemez.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
2b orman arazileri


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:26.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024