agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni48Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 07-04-2012, 13:21   #91
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Bir de şu görüşü okuyalım:

HABER: Trk Tohumcular Birlii Bakan Ses: "Avrupa 'Zehir Var' Diye Tarmmz Vuruyor" haberi
Türk Tohumcular Birliği Başkanı Ses: "Avrupa 'Zehir Var' Diye Tarımımızı Vuruyor"

Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Hakkı Şafak Ses, Greenpeace tarafından ortaya atılan ve Türkiye'de üretilen sebze ve meyvelerin sağlık açısından tehlikeli olduğu iddialarıyla ilgili açıklama yaptı.

Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Hakkı Şafak Ses, Greenpeace tarafından ortaya atılan ve Türkiye'de üretilen sebze ve meyvelerin sağlık açısından tehlikeli olduğuna ilişkin iddialarla ilgili açıklama yaptı. "Avrupa, 'zehir var' diyerek Türk tarımını vuruyor" diyen Ses, "Eğer basında bu konuyla ilgili ilk çıkan habere bakarsak, zehir var mı yok mu tartışması olur ben öyle düşünmedim. Ben ilk önce şöyle düşündüm. Bu haber nasıl ortaya çıktı? Bu olay neyle başladı? Bu nedir bir rapordan bahsediliyor.

Haberi yapan ajans muhabiri elinde ilgili raporun bulunmadığını, sadece Alman bir gazetede gördüğü haberi tercüme ederek yayına verdiğini söyledi. Yani haberin özü Greenpeace'in hazırlamış olduğu bir çalışma" dedi.

Greenpeace'nin iddialarına da değinen Ses, "Ortada ilk olarak bir rapor yok, bir kitapçık var, broşür var broşürü kim hazırlamış? Greenpeace hazırlamış. Peki Greenpeace bu broşürü neye göre hazırlamış? 8-10 senelik Almanya'ya gelen ürünlerle ilgili orada yapılmış olan analizlerle ilgili bilgileri derlemiş kendisine göre kimyasal madde tanımı yaparak zehir anlamında sağlığa zararlı anlamında mavi, kırmızı, yeşil diye işaret koymuş. Kendisi de bu kitabın adını yayınlarken 'Kimyasal Maddesiz Yemek' ifadesini kullanmış. Yani bu arkadaşlar organikçi-organiğe karşı olduğumuz anlamında değil- bunlar kimyasal maddenin hiç olmadığı ürün yemek üzere bir broşür hazırlamışlar yani bizim gönderdiğimiz ürünlerde kimyasal sınırları çok aşmış, zararlı, yakalanmış, tespit edilmiş olayı yok" dedi.

Adı geçen kitabın en başında geçen "Avrupa Birliği ülkelerindeki sebze ve meyvelerin Türkiye ve denizaşırı ülkelere göre daha az kimyasal madde içeriyor" şeklindeki ifadeleri hatırlatan Ses, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Aynı kitapçıkta üzümle ilgili 4 tane ülke var sadece Türkiye değil. Hangi ülke bunlar? Hindistan, Şili, Türkiye ve Almanya. Neden sadece içlerinden Türkiye çekilip ifade ediliyor? Bunun sebebi şu; geçen Şubat ayında biz Almanya'daydık Fruit Logistica adlı bir fuarda tüm dünyanın olduğu bir fuar orda ben Migros gibi bir markete girdim. O girdiğim markette sebze ve meyvelerin fiyatlarını aldım. Nektarinin fiyatı 19,98 Euro, domates 10 Euro, üstelik bu en düşük domates fiyatı. Ispanak 5 Euro. Biz kaça yiyoruz ıspanağı? 3 liraya, 4 liraya, 2 liraya mevsimin soğuk ve don olmasına göre değişiyor. Problem zaten burada düğümleniyor. Bakın soğan kaç para? 24 lira şimdi sıkı durun salatalık tam 12,80 Euro 31 TL bizim 3 liraya 4 liraya aldığımız bakın 31 TL, fasulye 25 TL bu da üzüm 25 TL bunlar şubat ayı rakamlarıdır. Şimdi nedir bu? Bugün Türkiye'de şu anki tarımsal atılım 2,5 milyar dolara çıktı bizim yaş meyve ve sebze ihracatımız eğer tarımdaki atılım bu şekilde devam ederse bu pazara girmesinin engellenmesi gerekir çünkü Fransa, İtalya, Almanya bu fiyatlara üretirlerse batarlar. Şimdi nasıl olacak bu? Tabi ki bir rapor yazacaklar, lobi yapacaklar."

"Amaç, Türk ekonomisindeki tarım sektörünü vurmak temelde de çiftçiyi vurmak" diyen Ses, "Bakın maalesef burada bir ironi var. Maalesef Greenpeace ve Türkiye'deki bağlantıları daha çok sosyal demokrat ve sosyalist enternasyonale bağlı lobiler. Bu insanlar emekten alın terinden yana; ne istiyorsunuz milyonlarca çiftçinin elinden alın terinden çıkmış meyveyle sebzeyle bunu nasıl oturtturacağız yan yana? Bakın zehirli demiyorum. İlk önce halkımız şuna inansın toksit etkisinden veya zehrinden dolayı dünyada yasaklanıp da Türkiye'de var olan bir ilaç yok. İnsanlar hastalanır, bitkiler hastalanır, hayvanlar hastalanır" diye konuştu.

"Haberi yapan ajans keşke orada masa başında bu haberi yapmasaydı, bizim gibi raporun aslına özüne baksaydı" diyen Ses, şunları kaydetti:

"Orada diğer ülkeleri de görseydi. Bunun bir zehir olmadığını, bunun sadece Greenpeace tarafından propaganda zemininde yapılmış ve Türkiye'yi hedef alan bir program olduğu anlaşılırdı. Burada benim anlatmak istediğim olay net: Türkiye'den zehirli bir ürün ne halkımıza ne de dışarıya gitmiyor. Hele ki son iki senede 165 ilaç aktif maddesi yasaklanmış Türkiye zaten biyolojik ilaca geçmiş, bir sürü tedbir alınmış, analiz laboratuarları çoğaltılmış."

MeTePe beğendi.
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 13:43   #92
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
Pestisitin daniskası kullanılıyor. Bundan aklı selim kimsenin şüphesi yok. Ancak örgütün toptan bir güvensizlik yaratması, rakamları olandan çok daha fazla algısı yaratacak biçimdeki sözlerle medyaya servis etmesidir. Medya da mağribi bulmuş gibi sarılmıştır.
Pestisitin daniskası kullanılıyorsa bu gizli mi kalmalı yoksa artık pestisitin danıskası kullanılmamalı mı?

Yurt dışından fazla kalıntı sebebiyle geri dönen bir çok sebze meyve sevkiyatı olduğunu hatırlıyorum.

"Yasal Sınır" diye belirlenmiş aktif madde sınırları konusu da çok göreceli. Hangi yasa ile kim belirlemiş.

O listeyi bir kaç gün önce görmüş ama detaylı incelememiştim. Şimdi biraz daha detaylı baktım.

"Yellow (contains pesticide residues): Pesticide levels of more than 0.01 mg/kg were found."

Sarı kolonun tanımında şöye yazıyor:

"Sarı (pestisit kalıntısı içerir): 0.01 mg/kg'dan daha fazla pestisit seviyeleri bulunmuştur."

Deniyor. Bunun "yasal" denilen sınırlarla bir ilişkisinin olması gerekmiyor. Bu sınırlar pestisitlerin "akut" denilen tüketildikten hemen sonra ortaya çıkabilecek olumsuz sağlık etkilerine göre belirlenmiş değerler.

Üstelik bu sınırlar biribirinden bağımsız değerler. Yani, birden fazlası bir araya geldiğinde oluşan yeni riskleri de dikkate almazlar. Bir zamanlar işin bu yönü, özellikle de çocuklardaki etkileri dikkatimizi çekmişti.

Raporda sadece tablolara mı bakıyoruz bilmem. Fakat yazılı olanlara da bakmak gerek.

Raporun ana temasını oluşturan yaklaşımı şöyle yazmışlar:

"Greenpeace believes that legal limits for pesticides should be adjusted to
provide a safe level of protection for the most sensitive population groups. For this reason, additional precautionary factors were incorporated into its 2012 evaluation system"


"Greenpeace, pestisitlerin yasal limitlerinin en duyarlı insan toplulukları (çocukları kastediyor sanırım) için güvenli bir seviyeye getirilmesi gerektiğine inanır. Bu sebeple, 2012 yılı değerlendirme çalışmasına ilave ihtiyat faktörlerini dahil etti."

Hazardous chemical cocktails

All active pesticide agents are individually evaluated in the European Union. To protect people from doses that are too high, there is a legal maximum limit (MRL) set for each substance, as well as an ADI value. Acutely toxic substances have an additional limit value,
the acute reference dose (ARfD).

But too little attention has been paid so far to the risk posed by the combination of different chemicals, multiple contamination, and chemical cocktails. Official risk assessment has so far not derived total limits for foods.


"Zararlı kimyasal kokteylleri

Avrupa Birliğinde tüm pestisit ajanları bireysel olarak incelendi. İnsanları çok yüksek dozlardan korumak için ADI değerlerinin yanısıra her bir madde için yasal en yüksek sınırlar (MRL) belirlendi. Akut toksik maddelerin ayrıca akut referans doz (ARfD) sınır değerleri var.

Fakat, farklı kimyasalların bir arada bulunması, çoklu kirlenme ve kimyasal kokteyllerin yarattığı riskler için çok yetersiz bir dikkat gösterildi. Bu güne kadarki resmi risk değerlendirmeleri yiyeceklerdeki toplam risk limitlerinden elde edilmemiştir.


Rapordaki tüm tablolar da bu yaklaşımla hazırlanmış. Bunu açıkça söylemişler zaten.

Peki, biz nasıl yorumlamalıyız? İçinde ülkemizden de giden bazı ürünler geçtiği için veryansın edip yerin dibine mi batırmalıyız? Kendi adıma, uzun bir zamandır yaptığım gibi takkeyi önüme koyup düşünürdüm.

Bu arada, üzüm raporunda 7. ve 24. maddelerde belirtilenler, bireysel yasal sınırların iki mislinden fazla.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 14:05   #93
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
"Zehir var diye tarımımızı vuruyorlar" gibi, garabet bir durumu örtmek için konuyu milliyetçilik zeminine çekmek isteyenleri samimi bulmadığımı da ifade etmeliyim.

Avrupa'ya ihraç edilen ürünler, sınırdan dönmesin diye iyi kötü dikkat edilenler.

İç piyasada bizim insanımızın yediklerinde bulunanlar üzerinde ne bir araştırma mevcut, ne de denetim. Sınırdan dönenleri de bizim insanlarımıza yedirirler.

Sonuçta, sanki özrü kabatinden büyük. Bizim insanımıza zehirli sebze meyve yediriliyor, başka ülkeler de bizim insanımız gibi zehirli yemek istemiyor diye Türk tarımı vurulmuş mu oluyor?

Beyanat verenlerin hiç biri de şu zehir işini düzene sokalım, kullanmayalım artık dememiş.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 14:07   #94
Ağaç Dostu
 
uzaytek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-07-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 3,991
Galeri: 23
Alıntı:
ben bu belgedekinin belki 10 katını belki de daha kötülerini iç tüketimde yediğimize eminim. Nasıl ve kimin ürettiğini çok iyi biliyorum çünkü. Şimdi bununla karıştırırsak çıkamayız içinden.
Artık bu lafın üzerine ne yazacağımı şaşırdım.

__________________
uzaytek
uzaytek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 14:38   #95
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Pestisit kullanımını doğru buluyormuşum gibi bir izlenim doğuyor galiba. Hayır, bilâkis külliyen karşıyım. Hatta organik birtakım yöntemlerin daha ucuza mal olabileceği gibi bir kanıya sahibim, daha uygulayıp görme şansım olmasa da...

Yasal sınır hikâyesi de devletlerin uygulaması. Öncelikli kriter nedir özünde ekonomik çıkarlardan başka bir şey olacağına ihtimal vermiyorum.

GP'nin, ARfD değerlerini toplayarak bunlardan biri değil birden fazlasının bulunması halinde daha tehlikeli olabileceği görüşünün hangi bilimsel veriye dayandığını bilmesem de bir temkinlilik payı olmasının gayet mantıklı olduğuna inanıyorum. (Ekleme) Ancak bu, bu ürün zararlıdır demeye yetmez. Propagandanın bir kısmı bunun üzerinden yapılıyor zaten.

Ancak bu konuda tartışmanın başlangıç noktası bunların hiç biri değil.

Pratikte uygulanması -hele de Türkiye'de- kısa bir zaman diliminde mümkün olmayan bir çizgi çekiliyor. Tarım faaliyetleri ülkemizde büyük bir nüfusu doyuruyor. Önemli ihraç konularımızdan biri, -bence- madenden sonra en önemli konu diyebilirim... Bu sektörü öyle iki tokat atarak bir yere getiremezsiniz. Fiyatlar biraz dalgalanır, organik ya da daha az kalıntı bırakan ilaç fiyatları artar sonra kalındığı yerden devam edilir gider...

Mesele bunun böyle olacağının bilinmesine rağmen hayli spekülatif biçimde seslendirilmesi, DW'de bile haber olması, -ki Almanya çok iyi bir müşteridir bizim için-, bence hiç bir anlam taşımıyor. Soruna, küsürat dışında zerre faydası olamaz... Çünkü çiftçimiz fakir, paraya ihtiyacı var. Gözü birşey görecek durumda değil. Tüketici de fakir. (Milyoncu dedikleri bir yerler var. Orada 1 TL'ye bebek maması satılıyor... İnanılacak gibi değil.)

Pestisitsiz veya sıfır kalıntılı ya da organik, mikrobiyolojik yöntemlerle tarım için daha büyük desteklere ihtiyaç var. Bu destekler yalnızca para olmamalı, bilgi olmalı, bilgiyi alabilecek kişilerin bunları yapması teşvik edilmeli. Şirketler yapmalı, köylü değil. Araziler birleştirilmeli, gerekirse değerinin 2 katı ödenerek alınmalı, birleştirilerek büyük arazilerde modern yöntemlerle işlenmeli. Herkes böyle bir liste düşünebilir... Önemli olan ayakları yere basacak çözüm ne olabilir, bunun üzerine gitmek.

İçinde ülkemizden de giden bazı ürünler geçtiği için yerin dibine batırmamalıyız diye düşünürken, uygun olmayan bir örneğin koca bir tarım sektörünü temsil etmeyeceğini de bilmeliyiz. Mevsim itibarı ile fiyatların nasıl etkileneceğini düşünün bu şişirilmiş algı yüzünden...

GP ve DW, kötü bir örneği olması gerekenden çok daha farklı bir mecraya taşıyarak yanlış bir algı oluşturmaktadır, bunu da doğasına uygun biçimde spekülatif biçimde yapmaktadır. Algı, iki zehirin oranı değil sokaktaki insanın ya da yabancı ithalatçının algısıdır. Her ikisinin de ekonomik sonuçları kendi adımıza olumsuz olacaktır. Bence başarılı da oldular...

* *

Ne yazacağınızı şaşırmanıza gerek yok, başını kuma gömen birisi değilim ki... Eğer çarşı pazardan örnekler alınsa tahlil edilse ve yayınlansa daha büyük kıyamet kopar. İnanın... İhraç ürünleri malum daha titiz seçildiği halde bu ise diğerleri ne durumda varın siz düşünün.


Düzenleyen Odeh : 07-04-2012 saat 14:41 Neden: Ekleme
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 14:43   #96
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Özetle kol kırılır yen içinde kalır diyorsunuz yani

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 14:50   #97
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Asla! Kol kırılsın ama ameliyat masasında, sonra da düzgünce alçıya alalım, kaynasın. Bunu da uzmanlar yapsın. Sokak kavgasında kırılmasın, çıkıkçı sarmasın diyorum.

Plânlı ve büyük bir girişim -ve devlet- olmadan aksi mümkün değil.

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 15:02   #98
Ağaç Dostu
 
uzaytek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-07-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 3,991
Galeri: 23
Şaşırdığım nokta bu zaten, "greenpeace'in belirttiğinden daha kötü diyorsunuz" ve suçlu olan yine onlar oluyor.

__________________
uzaytek
uzaytek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 15:11   #99
Ağaç Dostu
 
üzüm's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-10-2007
Şehir: Sarıcakaya/Eskişehir
Mesajlar: 1,606
Galeri: 1
Konuyla alakalı değil ama...

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
Bir de şu görüşü okuyalım:
...
"Aynı kitapçıkta üzümle ilgili 4 tane ülke var sadece Türkiye değil. Hangi ülke bunlar? Hindistan, Şili, Türkiye ve Almanya. Neden sadece içlerinden Türkiye çekilip ifade ediliyor? Bunun sebebi şu; geçen Şubat ayında biz Almanya'daydık Fruit Logistica adlı bir fuarda tüm dünyanın olduğu bir fuar orda ben Migros gibi bir markete girdim. O girdiğim markette sebze ve meyvelerin fiyatlarını aldım. Nektarinin fiyatı 19,98 Euro, domates 10 Euro, üstelik bu en düşük domates fiyatı. Ispanak 5 Euro. Biz kaça yiyoruz ıspanağı? 3 liraya, 4 liraya, 2 liraya mevsimin soğuk ve don olmasına göre değişiyor. Problem zaten burada düğümleniyor. Bakın soğan kaç para? 24 lira şimdi sıkı durun salatalık tam 12,80 Euro 31 TL bizim 3 liraya 4 liraya aldığımız bakın 31 TL, fasulye 25 TL bu da üzüm 25 TL bunlar şubat ayı rakamlarıdır. Şimdi nedir bu? Bugün Türkiye'de şu anki tarımsal atılım 2,5 milyar dolara çıktı bizim yaş meyve ve sebze ihracatımız eğer tarımdaki atılım bu şekilde devam ederse bu pazara girmesinin engellenmesi gerekir çünkü Fransa, İtalya, Almanya bu fiyatlara üretirlerse batarlar. Şimdi nasıl olacak bu? Tabi ki bir rapor yazacaklar, lobi yapacaklar."
...
Yukarıda bahsi geçen konuşmayı bir kanalda izlemiştim. Yayın sonuna doğru Almanya'dan bir izleyici biz bu fiyatlara almıyoruz demişti.

Almanya genelinde fiyatların ne olduğunu merak ediyorum. Gerçekten bu kadar fark var mı?

üzüm Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 15:39   #100
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Alıntı:
Şaşırdığım nokta bu zaten, "greenpeace'in belirttiğinden daha kötü diyorsunuz" ve suçlu olan yine onlar oluyor.
GP'in belirttiğinden daha kötü demem bilimsel bir veri, rapor ya da araştırmaya dayanmıyor. Yalnızca bir kanı. Ama üretenin niteliklerini biliyorum. İnanın bana, bu zaten yeterince tehlikeli!...

Verilere karşı çıktığımı kimse söyleyemez.

İtirazım yorumlama biçiminin çok provakatif olduğu, spekülasyon hatta fiyatlarda manüplasyona bile -aleyhimize- neden olabileceği konusunadır. Ki örgütün doğasına da gayet uygundur bu üçleme...

İddiam ise, konunun Türkiye ile ilgili kısmında DW'nin sağlam bir haber yapması ile birlikte bizim dibek dövücünün hınk deyicisi olan sahtekar medyamızın konuyu ele alış biçimini birlikte okunursa hiç de bilgi vermeye dönük olmadığı yönündedir.

Sistemimiz arızalı. Bu haberler sonrası içeride tahlil fırtınaları kopmalı, önlemler alınmalı, bilgilendirme ve eğitim seferberliği başlamalı, üniversiteler yol gösterici yayınlar sunmalı, ne bileyim faaliyet fırtınası kopmalı... Nerede! Hak getire!

Belki de yeni bir ilaç grubu piyasaya sunulacak ya da ne bileyim yeni kriterler getirilerek daha pahalı ürünler ile tarım yapılması beklenecek. Hepsi olabilir... Belki de siyasî bir takım konular söz konusudur, bu da işin baskılama tarafıdır... Göreceğiz.

* * *

Dışarıdaki fiyatları bilmiyorum sayın Üzüm.

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 15:54   #101
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Fiyatlar konusunda kötü sallamış.
Domates için 100 kg fiyatları Euro cinsinden son kolonda görülebilir.
Diğerleri de şaşırılmayacak rakamlarda... Çoğuna baktım.
Ama bu verdiği demecin 4. paragrafını yok saymamıza mani değil.

Tarım ve Gıda Enstitüsü'nün belgesi.
Name:  sss.jpg
Views: 775
Size:  44.7 KB


Düzenleyen Odeh : 07-04-2012 saat 15:57 Neden: Link Ekleme
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 15:58   #102
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Pestisitsiz veya sıfır kalıntılı ya da organik, mikrobiyolojik yöntemlerle tarım için daha büyük desteklere ihtiyaç var. Bu destekler yalnızca para olmamalı, bilgi olmalı, bilgiyi alabilecek kişilerin bunları yapması teşvik edilmeli.
Ne güzel söylemişsiniz, (devamındaki topraklar birleştirilsin, şirketler yapsın gibi görüşlere katılmasam da), özetle ROTA'nın değişmesi gerektiğini söylüyorsunuz. Kuşkusuz hem fikiriz.

Greenpeace, Alman tüketicisi için neyi rahatlıkla yiyebileceği, nelerde dikkatli olunması gerektiği, nelerden uzak durulması gerektiğini gösteren raporunu, gerekçeleriyle ve yaklaşımı ile birlikte yayınladığında oluşan tepkileri de yorumlamaya çalışalım.

Bir kere başta beyanat verenler olmak üzere kimse raporu okumadı. Sadece içinde "Turkey" yazılı yerlere baktılar ve Greenpeace'in iftira ettiğini söylediler.

Konudan uzak sade vatandaşın milliyetçilik duyguları ile bu söylemde bulunmasını bir yere kadar anlarım. Fakat bakan düzeyinde söylendiğinde anlamıyorum.

Rapor, Greenpeace'in raporu. Alman Tarım Bakanlığının değil. Alman makamları, bireysel olarak belirlenmiş toksik aktif maddeleri (bunların sayısı 300'ün üzerinde) belli sınırlar dahilinde içeren gıda maddelerinin girişine izin vermeye devam ediyor.

Fakat bu böyle diye, Greenpeace gibi bir kuruluşun bunu kabul ediyor olması beklenmemeli.

Sadece Greenpeace değil, hiç bir bireyin bu pestisitleri içeren yiyecekleri yemeyi kabul etmesi gerektiği beklenmemeli.

Biz de bir kuruluş değiliz, makam değiliz, ama irtibatta bulunduğumuz herkese sınırın içinde veya dışında pestisit içeren şeyler yememelerini tavsiye diyoruz. Bundan daha doğal bir şey olamaz.

Raporlarında açıkça yazıp, esas endişelerini ve yüzlerce farklı toksik maddenin bir arada bulunmasının bu güne kadar dikkate alınmamış riskler içerdiğini, bu sebeple kendi değerlendirmelerinde her madde için ayrı ayrı belirlenmiş "yasal" denen sınırların yeterli olmadığını belirtmişler.

Buna katılıp katılmamak bireylerin vereceği bir karar. Kimsenin de Greenpeace veya başka bir kuruma böyle söyleyemezsin deme hakkı bulunmuyor.

Rapor Alman tüketicisine yönelik. Raporu dikkate alıp benimseyen tüketiciler, risksiz ya da az riskli yiyeceklere yöneleceklerdir. Bunun sonunda ikide bir sınırdan dönen armutlamızlardan yemezlerse bunun suçunu ne Greenpeace'e, ne o armutları yemeyen tüketiciye atabiliriz. Kaldı ki, niye endişe ediyorlar, bizim insanımız onları da bilmeden yiyiyor zaten.

Tohumcular biriliğini bir kenara koyalım (niyeyse tohumculuk kanunu geliyor aklıma), ama ilgili ve yetkili resmi kişilerimiz ne zaman ki kendi insanımızın ne yediğiyle gerçekten ilgilenir, o raporları tahlilleri Greenpeace'den önce kendileri yapar ve periodik olarak yayınlarlar, pestisitlerin azaltılması veya tamamen yok edilmesi için tutarlı bir program başlatırlar ve (samimi olarak) desteklerler, başta kendileri insanımızı toksik gıdalara karşı uyarırlar, o zaman hak veririm.

Bakın, üzüm üreticileri sendikası ne demiş?

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 15:59   #103
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Konuyu 1-2 gün önce açıldığında okumuştum. Greenpeace üzerine bir sorgulama idi ve ilgimi çekmişti.

Ancak geçen sürede sanırım bir kaç konu birleştirilmiş ve başlık değiştirilmiş. Hem içerik biraz anlaşılmaz hale gelmiş hem de konu Greenpeace'den başka bir mecraya, pestisitler üzerinde eleştiriye dönmüş.

Ben bu tartışmada sadece Greenpeace kısmıyla ilgileniyorum ve konuyu açan arkadaşın KARA PROPAGANDA ve manüplasyon iddialarına katılıyorum.

Greenpeace bugüne kadar teknolojik tüm gelişmelerin karşısında durmuş bir örgüt. Nükleer Enerjiden, hidroelektrik santrallerine kadar, madencilikten balıkçılığa kadar "çevreyi koruma" gerekçesiyle ürün ve hizmet maliyetlerini arttırma dışında hiç bir çözüm getirmeyen bir organizasyon.

Bu iddianın en önemli örneği ise ülkemizde ACIMASIZCA yürütülmüş olan KYOTO protokolüne İMZA kampanyasıdır. İlk bakışta son derece masumane bir istek gibi görülen bu protokolde ülkemizin konumlandırıldığı yer ve getirilen yükümlülükler doğru dürüst incelenirse ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.

Fazla detaya girmeden tek bir şeyi söylemek istiyorum: Greenpeace kurucusu ve başkanı Patrick Moore 1985 yılında bu örgütten ayrılmıştır ve şu anda en ciddi eleştirileri yönelten kişidir.
Bir cümlesini buraya alalım.. örnek olsun:
Alıntı:
In 2005, Moore criticized what he saw as scare tactics and disinformation employed by some within the environmental movement, saying that the environmental movement "abandoned science and logic in favor of emotion and sensationalism."
Özet olarak Moore diyor ki; "çevresel hareket bilim ve mantığı bırakıp duygu ve sansasyonla hareket etmektedir."

Bu örgüt içerisinde çok sayıda iyi niyetli ve gönüllü kişiler olduğu kadar örgüt merkezi politikalarının çok daha planlı ve "finanse edilen" (!) yolları izlediği kanaatini taşıyorum.

Odeh beğendi.

Düzenleyen MeTePe : 07-04-2012 saat 16:03 Neden: harf hatası
MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 16:36   #104
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Şüphesiz rotanın değişmesi kaçınılmaz. Kaçınılmaz çünkü bu üretim politikası ile gidilebilecek hiç bir yerimiz yok. Nasıl oluru ayrı...

Ben Tarım bakanımızı seviyorum, size bu konuda katılmıyorum(!). Bana dün TV'de izlerken yemeğin boğazıma kaçmasına neden olan Milli Eğitim bakanını hatırlatıyor. Okullarda malûm ek dersler konusunda röportaj veriyor, Birand'a... Birand soruyor, "O ders Türkçe mi öğretilecek?". Bakanım cevap veriyor "Hayır Arapça!", Birand -sözde- şaşırıyor, "Peki öğrenciler nasıl anlayacak? Nasıl öğrenecekler, sadece ezberletilecek mi?" diyor. Bakan "Evet" diyor. Yani dersi koyacağım ama öğretmeyeceğim diyor. İki bakanın icraatı farklı değil.

Alıntı:
Rapor Alman tüketicisine yönelik. Raporu dikkate alıp benimseyen tüketiciler, risksiz ya da az riskli yiyeceklere yöneleceklerdir. Bunun sonunda ikide bir sınırdan dönen armutlamızlardan yemezlerse bunun suçunu ne Greenpeace'e, ne o armutları yemeyen tüketiciye atabiliriz. Kaldı ki, niye endişe ediyorlar, bizim insanımız onları da bilmeden yiyiyor zaten.
Ben de bunu diyorum işte, "yine yenmeye devam edilecek" büyük olasılıkla. Bakın izleyeceğiz, üretim yönteminde hiç bir şey değişmeyecek... Çünkü değişemez kolay kolay.

Ekonomik zarar yanımıza bal gibi de kâr kalacak!

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 16:43   #105
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Konuyla ilgisi biraz dolaylı olan bir örnekle katkıda bulunmak isterim.
Dün alışveriş yaparken zeytin reyonunda 4-5 çeşit zeytin vardı. Ortalama 7-8TL olan zeytinlerin yanında bir de üstünde DOĞAL zeytin yazan bir çeşit mevcuttu. (Zeytinin doğalı nasıl olur onu da pek anlamadım gerçi)

Doğal zeytinin kilosu 25TL idi. Yani diğerlerinin 3 katı civarında. Eskiden zeytin, fakirin ekmek katığı idi. Kilosu 25TL zeytin etle yarışırken nasıl fakirin katığı olacak doğrusu merak ediyorum.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 17:06   #106
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Bu başlık altındaki yazışmaların çoğu "Kimyasalsız Gıdalar" Kılavuzu ile ilgili olunca konu adını değiştirmiştim. Yine karışmaya başlayınca sadece Greenpeace olarak tekrar değiştirdim.



Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeTePe Mesajı Göster
sanırım bir kaç konu birleştirilmiş ve başlık değiştirilmiş. Hem içerik biraz anlaşılmaz hale gelmiş hem de konu Greenpeace'den başka bir mecraya, pestisitler üzerinde eleştiriye dönmüş.
Hayır efendim birkaç konu falan birleştirilmedi, sadece konu adında değişiklikler yapıldı.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 17:15   #107
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Konu zaten Greenpeace'i sorgulamak için açılmıştı. Ancak yönetim "Greenpeace samimi mi?" başlığını değiştirdi...

Konu da pestisitte takıldı kaldı. Konuyu açan sayın syılmaz da buna haklı olarak isyan etti... "Konu sahibi olarak, konuyu Greenpeace ne kadar samimi? diye açtım. Konu başlığım önce Greenpeace oldu, şimdi de Greenpeace 'Kimyasalsız Gıdalar Kılavuzu' oldu. Yakında Yaşasın Greenpeace olursa hiç şaşırmam" dedi.

Gayet düzgün bir ifade ile açılan başlık yönetimce deforme edildi. Maalesef ki böyle.

Ayrıca faaliyetleri sorgulanan örgütün bir tek pestisit faaliyeti yok ki, nükleer konusunda görüş yazılınca ne olacak? Konu ya da yazı taşınacak mı, silinebilir diye tekrar baştan mı alacağız? Bence bu uygulamalar yanlıştır. Bırakın özgürce eleştirelim, fikirlerimizi bildirelim.

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 17:28   #108
Ağaç Dostu
 
uzaytek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-07-2004
Şehir: Ankara
Mesajlar: 3,991
Galeri: 23
Konu baştan beri aynı konu, başlık değişti, bu konudan en az 4,5 adet farklı konu çıkar herhalde.

Birbirinden farklı iddiaları peş peşe yazarak greenpeace hakkında karşı propaganda yapıldığı yüzünden karıştım.

Alıntı:
Greenpeace tüm teknolojik gelişmelerin karşısında
Merak ediyorum acaba çevre ile uyumlu sistemlerin, uygulamaların da karşısında durmuş mu? elektrikli otomobiller, yenilenebilir enerji kaynaklarının karşısında durmuş mu? Güneş, rüzgar enerjilerine karşılar mı?

Alıntı:
ürün ve hizmet maliyetlerini arttırma dışında hiç bir çözüm getirmeyen bir organizasyon.
Çözüm bulmak onların işi mi? Sistemle ilgili herhangi bir eleştiri yapsanız, çözmek sizin işiniz mi olur? Ürün maliyetlerin artması mı önemli çevre ve insan sağlığı mı? İnsanın sağlığının maliyeti nedir?

Alıntı:
"KYOTO protokolüne İMZA kampanyası"
Bu konu forumda konuşuldu galiba yoksa da açıp oradan devam edelim.

Alıntı:
Özet olarak Moore diyor ki; "çevresel hareket bilim ve mantığı bırakıp duygu ve sansasyonla hareket etmektedir."
Konu çevre, insan sağlığı olunca duygusal olmamak mümkün mü?

Bilim ve mantığı bırakıyorlar eleştirisine katılmam mümkün değil, çünkü bunları bıraktığınızda ne ile hareket edeceksiniz? Bilimi belirli bir yöne doğru kullanıyorlar.

Alıntı:
Bu örgüt içerisinde çok sayıda iyi niyetli ve gönüllü kişiler olduğu kadar örgüt merkezi politikalarının çok daha planlı ve "finanse edilen" (!) yolları izlediği kanaatini taşıyorum.
Finansmanından neden rahatsızlık duyuyoruz?

Bu kadar savundum madem gidip helalinden 5 tl bağış yaparak katkıda bulunayım.

__________________
uzaytek
uzaytek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 17:39   #109
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Üşenmedim tek tek baktım ilaçlara...

Allahaşkına hangi bağda bu kadar fungusit kullanılabilir?! Bu sonuçlar bir değil birden fazla ürünün birleştirilmiş ve SAPTIRILMIŞ toplamıdır. Bu kadar da açık!
Buyurun, tecrübeli olanlar yorumlasın.

Etken MaddeAmacı
Acetamipridİnsektisit
AzoxystrobinFungisit
BoscalidFungisit
CarbendazimFungisit
CyprodinilFungisit
DiniconazolFungisit
Fenvalerat(RS/SR)İnsektisit
Fenvalerat(RR/SS)İnsektisit
Flufenoxuronİnsektisit
FlusilazolFungusit
Gibberellin SuareBitki Hormonu
Indoxacarbİnsektisit
IprodionFungusit
Metalaxylİnsektisit
MetrafenoneFungusit
MyculobutanilFungusit
ProcymidonFungusit (yasaklı görülüyor)
Propargitİnsektisit
PyrimethanilFungusit
Quinalphosİnsektisit
TetraconazolFungusit (bunu insanların da kullanndığı görülüyor)
Thiophanat-methylİnsektisit
Triadimeno/TriadimefonFungusit
ImazalilFungusit


Düzenleyen Odeh : 07-04-2012 saat 17:41 Neden: Tablo düzeni
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:07   #110
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Bu başlık altındaki yazışmaların çoğu "Kimyasalsız Gıdalar" Kılavuzu ile ilgili olunca konu adını değiştirmiştim. Yine karışmaya başlayınca sadece Greenpeace olarak tekrar değiştirdim.

Hayır efendim birkaç konu falan birleştirilmedi, sadece konu adında değişiklikler yapıldı.
Açıklamanız için teşekkürler...

Baştan itibaren mesajlar biraz sağ sol yapınca bana sanki bir kaç konu birleştirilmiş gibi gelmişti.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:09   #111
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
Konu zaten Greenpeace'i sorgulamak için açılmıştı. Ancak yönetim "Greenpeace samimi mi?" başlığını değiştirdi...

Konu da pestisitte takıldı kaldı. Konuyu açan sayın syılmaz da buna haklı olarak isyan etti... "Konu sahibi olarak, konuyu Greenpeace ne kadar samimi? diye açtım. Konu başlığım önce Greenpeace oldu, şimdi de Greenpeace 'Kimyasalsız Gıdalar Kılavuzu' oldu. Yakında Yaşasın Greenpeace olursa hiç şaşırmam" dedi.

Gayet düzgün bir ifade ile açılan başlık yönetimce deforme edildi. Maalesef ki böyle.
Madem syılmaz, kahanette bulundu, siz hakklı isyan dediniz, bizim adımız da çıktı nasıl olsa, bari hak edelim değil mi?

Bu kadar eleştiri boşa gitmesin

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:15   #112
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Bence yeterince vurgu yok, onca emek zayiî olacak.

"Greenpeace'e uzanan eller kırılsın" olarak değiştirilmesini öneriyorum, kehânet de hak da yerini bulsun değil mi?...

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:18   #113
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Hatta forum girişine benim ve sayın syılmaz'ın "aha işte bunlar kutsal örgüte dil uzatıp karalamaya cüret etti" diye avatarlarımız bile asılabilir.

Vurgu olsun maksat...

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:19   #114
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
İlaçların listesini verdiğim tablo hakkındaki görüşleri merak ediyorum... Umarım değerlendiren olur...

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:42   #115
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Bu nedir şimdi tam anlayamadım? Eleştiri mi, yoksa agresif Greenpeace avukatlığı mı?

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi uzaytek Mesajı Göster
Merak ediyorum acaba çevre ile uyumlu sistemlerin, uygulamaların da karşısında durmuş mu? elektrikli otomobiller, yenilenebilir enerji kaynaklarının karşısında durmuş mu? Güneş, rüzgar enerjilerine karşılar mı?
Bunu henüz bilmiyoruz. Bu teknolojiler henüz yaygın kullanımda değil. Aslında güneş enerjisinin karşısında dursalar fena olmaz. Güneş enerji panellerinin üretiminde kullanılan kimyasalları biliyor musunuz?

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi uzaytek Mesajı Göster
Çözüm bulmak onların işi mi? Sistemle ilgili herhangi bir eleştiri yapsanız, çözmek sizin işiniz mi olur? Ürün maliyetlerin artması mı önemli çevre ve insan sağlığı mı? İnsanın sağlığının maliyeti nedir?
Her çözüme karşı çıkmak çözüm değil, çözümsüzlük üretir. Ayrıca ürün maliyetlerinin artması elbette önemlidir. Çevre ve insan sağlığıyla doğrudan ilişkilidir. Tüm parasını maliyetleri karşılamak için harcayan bir sanayi kuruluşu çevreyi düşünemez. Eğer maliyetleri düşük olursa kaynaklarının bir kısmını çevresel tedbirler için harcayabilir.

İnsan sağlığının elbette bir maliyeti vardır. Eğer maliyet çok yüksek olursa insanlar ölürler. Elektrikle ısınmak dururken sobayla ısınmak zorunda kalırsanız zehirlenme veya yangın nedeniyle ölme olasılığınız yüzlerce kat artar. Rüzgardan ürettiğiniz elektrik insanların kullanamayacağı kadar pahalıysa insanlar soba yakarlar.
Bu temel seviyede bir mantıksal süreçtir. Derin düşünmeye gerek yok.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi uzaytek Mesajı Göster
Konu çevre, insan sağlığı olunca duygusal olmamak mümkün mü?
Mümkün!
Her ikisi de bilimsel disiplindir. Duygusal olmadan, bilimsel yöntemlerle gerçeklere ulaşmaya çalışılarak yapılabilir. Duygular her zaman yanılmaya ve yanıltılmaya müsaittir.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi uzaytek Mesajı Göster
Bilim ve mantığı bırakıyorlar eleştirisine katılmam mümkün değil, çünkü bunları bıraktığınızda ne ile hareket edeceksiniz? Bilimi belirli bir yöne doğru kullanıyorlar.
Bunu söyleyen Greenpeace'i kuran kişi... Neden öyle dediğini kendisine sorarsınız. Kendisi hala koyu bir çevrecidir ve başka bir çevre kuruluşunun da başındadır.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi uzaytek Mesajı Göster
Finansmanından neden rahatsızlık duyuyoruz?
Galiba ne dediğimi anlamamışsınız... veya anlamazdan gelmeyi tercih ediyorsunuz. Önemli olan finansman değil, finansmanın nereden ve ne amaçla geldiği.

Greenpeace iddiasına göre tüm parasal kaynakları dünya genelindeki 2,5 milyon civarındaki destekçilerinden geliyor. 2,5 milyon kişinin 5TL yardımlarıyla dünya çapında kampanyaların yürütülmesini doğrusu benim pek aklım yatmıyor. Doğrudan bir suçlama yapmıyorum ama sadece Türkiye'de yürütülmüş olan Kyoto kampanyası bile bir organizasyon için milyonlarca dolarlık kampanyadır.

Konu çervecilikten açılmışken, 5TL bağışta bulunarak insanın kendini çevreci zannedip günahlarından arınacağını düşünmüyorum. Yaşadığımız çevrede, evimizde, işimizde daha az elektrik, daha az su, daha az gaz kullanarak, çöplerimizi birbirine karıştırarak değil de, cam, metal, kağıt ayırarak, kullandığımız kağıtların bile kenar, köşesi, arka yüzünü müsvette için kullanarak, olabildiğince az israf yaparak yaşayan kişiler zaten en iyi çevrecilerdir.

Yaşadığı şehrin yanından geçen çayı, dereyi kanalizasyonlarla, atıklarla, plastik poşetlerle çöplüğe çeviren ama bir baraj yapımı söz konusu olduğunda en büyük çevreci haline gelen kişiler samimiyetsizdir, çevreci değildir.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:49   #116
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Madem syılmaz, kahanette bulundu, siz hakklı isyan dediniz, bizim adımız da çıktı nasıl olsa, bari hak edelim değil mi?

Bu kadar eleştiri boşa gitmesin
Konu başlığına bir de anket ekleyin de bari tam olsun.

Gerçi sonuç şimdiden belli diye düşünüyorum.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 18:54   #117
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
İlaçların listesini verdiğim tablo hakkındaki görüşleri merak ediyorum... Umarım değerlendiren olur...
Bu ilaçlar konusundan ziraatçi olmadığımız için haliyle anlamıyoruz. Benim edindiğim izlenim belli bir isim altında ürünlerden alıp bunlarda analiz yaptırdıkları şeklinde. Ancak nasıl bir yöntem izlendiğini, ürünlerin nasıl temin edildiğini, düzgün örnekleme yapılıp yapılmadığını vs. bilmiyorum.

Dolayısıyla sadece kimyasal isimlerine bakarak bir fikir elde etmek mümkün değil.

Bu biraz, bir zamanlar "meyve sularında alkol var" şeklinde çıkartılan söylentiye benziyor. Eh, haliyle var... Meyve sularının çoğu fermente olur ve eser miktarda alkol oluşur. Ama içince sarhoş olmayız.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 19:21   #118
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Bir sezonda üretilen üzümde yani bir bağda bu kadar benzer ilacın aynı dönemde kullanılması mümkün değil.

Fungusit manyağı olmuş üzümler bu tabloya göre...

Kaç fungusit sayamadım ama 15 den fazlaydı galiba...

Bu listenin tek bir üründe bulunması mantığa aykırı. Ya da üretici psikopatlaşmış, aklına geleni sıkmıştır!

Bu belge aldatıcıdır. Algı yaratmak için veriler birleştirilmiştir, başka bir kanı uyanmıyor.

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2012, 19:22   #119
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Ayrıca bu kadar kimyasalın uygulanma maliyetini az mı sanıyorsunuz? Oluru yok!

Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-04-2012, 00:11   #120
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Bilmem gören gözler ne der? Tek tek bakalım ilaçlarımıza.. Mâdem kutsal dokunulmaz örgütümüz yayınlamış, inceleyelim...

Son sözü başta yazayım, yukarıda söylediğim gibi kara propaganda ve manüplasyonun dibi bulunmuş.

Bağda kurşuni küf için 4 çeşit ilaç var. (A)
Bağda külleme için 4 çeşit ilaç var. (B)
Son 4 ü bağda kullanılmıyor.
2 adedi de sert çekirdekli meyvalar için tercih edilen ilaçlar.

Bir hastalığa bir ilaç kullanılır. Haydi olmadı beceremedik diyelim olsun 2...

Greenpeace adlı örgüt bu broşür ile Türk ürünlerini hedef almış, verileri saptırarak manüplasyon yapmıştır. Kimse okumadan anlamadan iman etmiştir. Acıdır, ama böyledir.

Konu başlığını "Greenpeace evrakta sahtecilik yapmakta mıdır? Bilimsel(?) veriler üzerinde manüplasyon yapmakta mıdır?" diye değiştirmeyi öneriyorum. (Medyada soru cümleleri suç sayılmaz, merak etmeyin)

Dediğim gibi bu sonuçlar bir tek üründe değil, birden fazla tahlilin TOPLANARAK BİRLEŞTİRİLMİŞ halidir... Evet, başlığı lütfen düzeltelim artık...

Etken MaddeAmacıHastalıkSonuç[/B]
CyprodinilFungusit* Elmada Karaleke, * Kayısıda Çiçek MonilyasıBağda kullanılmıyor. Sert çekirdekli meyvalarda geçerli…
ProcymidoneFungusit* Bağda ve Domateste Kurşuni Küf , * Hıyarda Beyaz çürüklük , * Kayısıda Çiçek monilyası , * Ayvada Monilya.A
PyrimethanilFungusit* Bağda ve Domateste Kurşuni küf, * Elmada karaleke.A
CarbendazimFungusit* Elma,Yeni Dünya ve Armutta Karaleke, * Taş çekirdekli meyveler ve Ayvada Monilya, Antep fıstığında Karazenk, * Kabakgillerde Külleme, * Pancarda Yaprak lekesi, * Çeltikte Kurtboğazı yanıklığı, * Buğdayda Sürme.Bağda kullanılmıyor. Sert çekirdekli meyvalarda geçerli…
AzoxystrobinFungusitBağ Mildiyösü ve KüllemeB
ImazalilFungusitBağda Kurşuni küfA
BoscalidFungusitBağda kurşuni küfe karşı A
MetrafenoneFungusitBağda küllemeB
MyclobutanilFungusitBağda küllemeB
Triadimenol/TriadimefonFungusitBağda KüllemeB
DiniconazolFungusitBuğdayBağda kullanılmıyor.
FlusilazolFungusitElmada kara lekeBağda kullanılmıyor.
IprodionFungusitSera ve örtü altında kullanılıyorBağda kullanılmıyor.
TetraconazolFungusitşekerpancarında yaprak leke hastalığına karşıBağda kullanılmıyor.

Bu sadece fungusit için, insektisitleri incelemedim.

Sakaki beğendi.
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 06:17.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024