agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 27-08-2006, 10:53   #1
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Ormancılığın sorunları

Alıntı:

’Ormancılığımızı benden dinleyin’


ORMAN idaresinde 30 yıl çalışmış, son olarak Milas Orman Bölge Müdürlüğü’nden emekli olmuş Muzaffer Turan’ın anlattıklarını okumak ister misiniz?

"Ağaçlarımız gibi hayvanlarımız, kuşlarımız, böceklerimiz de gitti.

Bizlerin yüreği daha çok yanıyor. Türkiye’de güçlü bir orman teşkilatı vardır. Ancak yıllar itibarıyla güçsüz hale getirilmiştir, insan unsuru ihmal edilmiştir.

İlk hata, 3. beş yıllık planda Orman Tekniker Okulları’nın (1973’te) kapatılması kararının alınmasıyla başladı, 1998’de de Orman Muhafaza Okulları’nın kapısına kilit vuruldu. Artık kaynağından ’ormanı bilen’ ara eleman yoktur. Bütün yük kentten çıkan, ormanda yaşamayan orman mühendislerinin sırtına kaldı. Teşkilat ilerleme kaydetti; ama kadrolar daraltıldı, çıkan yangınlarda sorunlar meydana geldi.

Bu nedenle bugün orman-halk-köylü ilişkileri gayet kopuktur. Kadroları azaltılan orman şeflerinin eli kolu bağlıdır.

MEMUR VAR, ORMAN KÖYLÜSÜ YOK

Eskiden bizim yetkilerimiz vardı; bu tür yangınlara karşı bölgelerini tanıyan köylü gençleri yangın ekiplerine seçerdik. Söndürme işlemlerinde başarılı olanları mükáfatlandırırdık.

Şimdi ’sınavsız’, sendikasız’, ’sigortasız’ eleman alınamıyor.

KPSS’yi kazanmış genç geliyor, ne ormanı biliyor, ne yangını... Daha doğrusu doğayı bilmiyor. Hiçbir eğitimi de yok. Memurdan yangın ekibi olur mu? Bunlar orman köylüsü olmadıkları için tabii ki kendilerinin dışlandığını düşünüyorlar. Sahipsizlik duygusuna kapılıyorlar; mağdur olduklarını düşünüyorlar. Ayrıca ’kaçak’tan yakalanıp bir şeyine el konulduğunda veya ceza gördüğünde de kini artıyor.

MAAŞ ALAN SÖNDÜRSÜN

Orman idaresi ile vatandaş arasında güvensizlik oluşuyor böylece. En tehlikeli şey de budur. Bazı köylüler de bu durumlarda "Kim ormandan maaş alıyorsa, gitsin o söndürsün" diyebiliyor. Bunlar gerçek. Açıklamalarda kahvede okey oynayan köylülerin yangına gitmediklerinden yakınılıyor. Köylümüz öfkesini bir anda dışarıya vurmaz; ama tavrını fırsatını bulduğunda ortaya koyar.

İçten içe kızdığı hususlardan bir olgudur bu; ama çok önemlidir. Hep böyle oluyor demiyorum; ama birlikte birtakım eksiklikler olduğu apaçık ortadadır.

Eskiden bir yangın çıktığında canı gönülden giderdi ormanına... Bir ihbar gelip biz hazırlanırken, telefon edip "Söndürdük, gelmeyin" diye müjdelerlerdi.

Bir yangın ilk başta söndürülür, büyüdükten sonra iş işten geçmiş olur. Bunun maliyeti çok büyüktür. Orman şeflerinin bugün yetkileri vardır; ama yine de eli kolu bağlıdır. Halbuki kendi bölgelerini en iyi bilen bu insanlardır. Şimdi siyasi mülahazalarla tecrübesiz personel öne çıkarılıyor.

’ŞEHİR ORMANCILIĞI’

Bizler hassas bölgelerde yazları gece-gündüz ’karavan sistemi’ni getirelim diye önermiştik. Haberleşme araçlı, hatta motosikletlerin bulunduğu karavanlı ekipler; her türlü koruma ve söndürme faaliyetlerine hazır olmak üzere... Fakat ’şehir ormancılığı’ anlayışı getirilince nokta ekipler kaldırıldı. Köylü biliyor ki, ormanda kimse yok artık; herkes şehirde; ’bana ne diyebilen’ de çıkıyor.

BABADAN OĞULA ORMANCI

Ormancılık hassas bir meslektir. Dünyada orman teşkilatları, en az New York itfaiye ekibi kadar saygın kurumlardır.

Ormancılık mesleği, Almanya’da babadan oğula geçer. Bir ailenin oğlu ormancı olsun diye avantajlı kriterler ön plana çıkarılıyor. Bizde böyle bir şey yok; insanlar köylerinden göç ediyor. Çünkü ormandan geçinemiyor; sosyal doku gittikçe bozuluyor.

9 BİNDEN 4 BİNE DÜŞTÜ

Teşkilatın kadroları gittikçe eridi; orman muhafızlarının sayısı 9 binden 4 bine düştü. Bodrum yangını dolayısıyla arkadaşlarımızla konuştuk, bilgilerimizi aktardık. Emin olun hepsi çok sıkıntılıydı, teşkilatın zafiyete uğratılmasından üzgündü. Orman Genel Müdürlüğü çok güçlü bir kuruluş, bunun ayakta tutulması lazım.
Yalçın BAYER
Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-04-2008, 12:13   #2
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

Orman Emeklisi, Sn,Muzaffer Turan'ın bazı endişelerine ve anlattıklarına katılıyorum.Ormancılık en az milletvekilliği veya bankacılık,askerlik veya öğretmenlik kadar saygın bir meslektir.

Ancak uygulayan kişilerin ve gelen giden hükümetlerin yanlış icraatları bu güne gelinmesinde büyük rol oynamıştır.

Her meslekte olduştuğu gibi 12 Eylül'den sonra ormancılıkta da dejenerasyon yaşanmıştır. Görevini yapmaktansa kazanç elde etmek isteyenler çoğalmış ve köylüden kazanç elde ederek köylünün ormana verdiği zararlara da göz yummuştur.

Kaybolan ülke ormanı olurken, köylü ile ormanı barış içinde yaşatacak ortamlar oluşturamamıştır.

Almanya,Kanada,Hollanda gibi ağacının ve ormanının kıymetini kavramış ülkelerde ormancılık işleri modern teknikler ile yapılırken, Muzaffer beyin söylediği gibi Deniz Feneri Görevlisinde olduğu gibi artık bazı işler babadan oğula geçebilen aile işleri haline gelmiştir.

Bizde ise tam tersi, çıkarcı politikalar ile köylü adeta ormanın düşmanı sayılarak birkaç cahilin yaptıklarının bedeli bütün köylüye ödettirilmek istenmiş ve ormana düşman edilmiş bir kitlenin oluşmasına meydan verilmiştir.

Bütün dünyada ormanların yaz ve kış bakımları yapılırken, bizde tam tersi ormana kimse sokulmamış ve kendi kaderine terk edilen ormanlar yanmaya mahkum edilmiştir.

Şehirde yaşadığım yıllarda ormanların esas tahribatına yol açanın köylü vatandaş olduğuna olan inancım, Çanakkale de yaşadıklarımdan ve dünya ormancılığında nelerin yapıldığını öğrendikten sonra değişmiştir.

Ormana esas zararı veren malesef orman müdürlüklerince uygulanan yanlış orman politikalarıdır. Çünkü orman köylüsü gerçeğini kabul etmemize rağmen orman köylüsünden yararlanmak bir yana sanki ormana düşman ilan edilmiştir.

Ormandan bir kozalak bile almasına izin verilmeyen köylünün babadan dededen kalma arazileri, içinde yetişen ağaçlar bahane edilip açılan hukuk dışı davalarla elinden alınması,köylüyü ormana düşman etmiştir.Yangınlar belli zamanlarda çoğalmış ve çok katı tedbirler uygulamasına rağmen orman müdürlükleri köylünün gereksinme duyduğunda istediği ağacı kesmasine de mani olamayan politikalar izlemiştir.

Hala da yanlış yolda olduklarını ve çağın gerektirdiği ileri görüşü olmayan bazı orman yöneticileri,ormana köylüden daha fazla zarar vermektedir.

Halbuki insan yönetiminin bir bilim dalı haline geldiği zamanımızda, Orman köylüsünün, Ormana düşman değil dost edilerek ormana fayda sağlaması nın düşünülmesi gereken bir olgudur.

1937 yılından beri ormanlarımızı çoğaltamamış aksine azaltmış katı ve muğlak ifadeli orman politikalarından artık vazgeçip, köylümüz ile ormancının kolkola yürüyebileceği işler planlanmalıdır.

Ağaçlar bekçi ile değil sevgi ile korunup gelişebilir.

Saygılar


Düzenleyen Oğuz Karsan : 03-10-2008 saat 15:59
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2008, 20:33   #3
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
Bu kadar önemli bir konu nasıl geçiştirilmiş anlayamadım.
Ben bir orman köylüsü olarak Muzaffer TURAN beyin sözlerine katılıyorum. Orman yangınlarının yegane sebeblerini yangın çıktıktan sonraki gelişmelerin neden geçiktiği konusunda haksız sayılmaz. Size yakın bir örnekte ben vereyim.
Bu gün bergama adliye sarayında başımdan gecen bir olayı anlatacağım size. Yaşlı bir amca mahkemeye gelmiş. Nedenini soruyorum.
'' Ben bergamaya bağlı kapukaya köyünde oturuyorum. Köyün tamamı orman sınırlarının içersinde. Hiç tarım arazisi yok. Hayvancılık yapmamızı resmen engelliyor devlet. Ekip biçmeyince hayvan yetiştiremeyince resmen aç kaldık. Hayvancılık yapan babadan kalma orman içinde içinde ağaç olmayan 200metre kare yer vardı. İçinde ağaç olmadığı için 5 tane zeytin fidanı diktik. Dikmez olsaydık orman dairesi bizi mahkemeye verdi 2 yıldır sürünüyoruz. Meğer izinsiz agaç dikmek faydalanmak yasakmış nerden bilirdik oğlum''diye anlatıyor.Şimdi bu amcadan ormanı sevmesini nasıl bekliyebiliriz


Düzenleyen Mehmet Can : 12-09-2008 saat 01:08
Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2008, 23:09   #4
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Lütfen paragraf yapar mısınız?
Noktalama işaretlerinden sonra da boşluk bırakmalısınız.

Bunu sık sık tekrarlamam kapristen değil. Yazılanların okunur ve anlaşılır olmasını istiyorum.

Yazınızı düzelt düğmesini kullanıp düzeltebilirsiniz. Daha sonra bu mesajımı sileceğim.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-09-2008, 01:14   #5
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
Sayın Malina. Hatalarımın farkındayım. Bilgisayar kullanmayayeni başladım. Kesinlikle bilmiyorum diye bir mazerette yoktur. Lakin üsteki yazıyı düzeltmek için epey bir zaman harcadım. Sonuç daha kötü oldu zannedersem. En kısa zamanda öğrenmeye çalışacağım.

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-09-2008, 10:40   #6
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
Böyle önemli bir konuya doğa severlerin tepkisiz kalmasına çok üzüldüm.

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:42.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024