agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni6Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 07-04-2007, 14:33   #91
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Teşekkür ederim İlk metni şöyle değiştirdim: ...yüksek miktarlarda Demir zenginleştirilmesinin yapılmasının, atmosferdeki CO2 yi denetimsiz olarak fazla azaltması ve dolayısıyla başka bir global bir tehlikenin artacağı...

Aradaki konuşmalarımız kalsın mı yoksa silelim mi, diyecektim vazgeçtim. Açıklamanız fazladan bilgi sağlıyor...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2007, 14:42   #92
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
fitoplanktonları (algları) yiyecek zooplanktonlar yok. hadi koyuldu diyelim bunların miktarı ve türü ne olacak. hadi bunlar da bilindi diyelim dünyanın her yerinde bu oran farklı. hadi onu da ayarladılar diyelim. ışık, sıcaklık, rüzgar vb etmenler var.
Üstelik bu bilinmeyenler sadece alglerin denetimli çoğalması konusunda değil mi?... Demirin, alglerden bağımsız diğer canlılar üzerine etkisi de olabilir...

Bu iş giderek kırk katır mı kırk satır mı biçimine dönüşüyor

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2007, 16:15   #93
Otçu
 
Volkan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2007
Şehir: İzmir Bornova Evka-3
Mesajlar: 90
Galeri: 7
Evet aynen öyle. Ama bu konu şu ana kadar ortaya atılmış en elle tutulur konu. Belkide bu konu hakkında sorunu ortadan kaldıracak çözümler çıkabilir. İnsanların küresel ısınmayı engellemek için taviz vermesi artık çok zor. taviz verseler bile yeterli olmayacak çünkü nüfus artışı ve teknolojik gelişmeler sayesinde kirlilik daha çok artıyor. Şu an biz bile bilgisayar kullanarak doğaya CO2 salınımına katkıda bulunuyoruz değil mi? Bence Demir verilerek küresel ısınmaya engel olma çabaları insanları terbiye etmeden daha kolay.

Volkan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-09-2007, 19:37   #94
Ağaç Dostu
 
heDera's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-02-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 268
Eti Azaltin Küresel Isinma Yavaşlasin

Dünya genelinde bir kişi günde ortalama 100 gram et tüketiyor.

Gelişmiş ülkelerde et tüketiminin sınırlandırılması küresel ısınmayı yavaşlatabilir.

İngiliz The Lancet dergisinde yayımlanan araştırma, dünya nüfusunun 2050'ye kadar yüzde 40 artması ve hayvanların neden olduğu sera gazı emisyonunun azalmaması göz önüne alındığında, günlük kırmızı et tüketiminin 90 grama düşürülmesinin küresel ısınmayla mücadeleye katkıda bulunacağını gösterdi.

Canberra Üniversitesi Ulusal Epidemioloji ve Halk Sağlığı Merkezi'nden Anthony McMichael başkanlığındaki araştırmacılar, metan gazı üreten dana, koyun ve keçilerin etlerinin tüketiminin sınırlandırılması gerektiğini vurguladı.

Dünyadaki sera gazı salımının yüzde 22'sinin tarımdan kaynaklandığını söyleyen araştırmacılar, bu oranın sanayi sektöründen gelen sera gazı emisyonu oranıyla neredeyse aynı, ulaşım sektöründen geleninkindense yüksek olduğunu bildirdi.

Çiftlik hayvanlarının özellikle nakliyesi ve beslenmesinin, tarımdan gelen sera gazı emisyonunun (çoğu metan gaz şeklinde) yaklaşık yüzde 80'inin nedeni olduğunu belirten araştırmacılar, zengin ülkelerde et tüketiminin belli oranda azaltılmasının kalp-damar hastalıklarına, obeziteye, kolorektal kanser ya da başka kanser türlerine yakalanma riskini azaltacağından sağlık açısından da yararlı olduğunu söyledi.

Dünya genelinde bir kişi günde ortalama 100 gram et tüketiyor. Tüketim miktarı gelişmiş ülkelerde 200-250 gram, fakir ülkelerdeyse 20-25 gram.

Japon bilimadamlarının yaptığı, Temmuz 2007'de yayımlanan bir araştırma da bir kilogram sığır eti tüketiminin 36.4 kilogram karbondioksidin neden olduğu ısınmaya eşdeğer sera gazı salımına yol açtığını, yani bir kilogram et yemenin üç saat araba kullanıp bu arada evdeki bütün ışıkları açık bırakmakla verilen zararla eşdeğer olduğunu ortaya koymuştu.

heDera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2007, 16:52   #95
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Lütfen duyarlı olalım..

Name:  Afiş.jpg
Views: 14515
Size:  32.9 KB

Name:  açıklama.jpg
Views: 5021
Size:  7.6 KB

Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-12-2007, 11:28   #96
Ağaç Dostu
 
Vildan Sönmez's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2005
Şehir: K.çekmece
Mesajlar: 5,186
Galeri: 1126
Aralık'ta tüm dünyayayla eş zamanlı miting: İklim değişikliğini durdurun!

Aralık'ta tüm dünyayayla eş zamanlı miting: İklim değişikliğini durdurun!

Çok sayıda birey ve örgütün oluşturduğu "Küresel Eylem Grubu" (KEG)'nun 8 Aralık'ta İstanbul'da tüm dünyayla eş zamanlı olarak gerçekleştireceği "Kyoto'yu imzala / Küresel Isınma'yı durdur! konulu mitingle ilgili düzenlenen basın tolantısında konuşan Pelin Batu, "Bizler gezegenimize, suyumuza, Sinop'umuza, çifçimize sahip çıkmak için 8 Aralık'ta Kadıköy'de olacağız. Sizleri de bekliyoruz. Ne petrol, ne kömür, ne nükleer. Güneş, rüzgar bize yeter" dedi.

Küresel Eylem Grubu'nun Kyoto Antlaşması'nı Türkiye'nin de imzalaması için başlattığı kampanyanın basın toplantısı İstanbul, TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nda gerçekleşti.

KEG adına konuşan Pelin Batu, dünyanın atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığının son yüzyılda 0,6 derece arttığına, buna petrol ve kömür gibi yakıtlardan çıkan gazlar ile diğer sanayi ve atık gazlarının büyük katkı yaptığının belirtildiğine, geçtiğimiz bir yıl içinde iklim değişikliğinin tüm beklentileri boşa çıkartarak beklenenden daha hızlı ve sert değişiklikler getireceğini ortaya koyduğuna" değindi.

'Petro Lobisi İnsanlığı Savaş ve İklim Değişikliğiyle İki Kere Vurmayı Başarıyor'

"Doğu Akdeniz'le birlikte Türkiye'de yaz boyu yaşanan ağır kuraklık, kentlerde susuzluğa, tarlalarda afete dönüştüğünü, tüm dünyada benzeri az görülmüş bir hudubat kıtlığı yaşandığını ve bir yandan kuraklık yaşanırken, öte yandan aşırı yağışlarda binlerce insanın yaşadığı evlerle birlikte yok olduğunu söyleyen Batu, "Bu yıl Aralık ayında Endonezya'nın Bali kentinde toplanacak olan İklim Değişikliği Zirvesi"nde acilen adım atabilmek amacıyla biraraya geleceklerini açıklayan hükümet başkanları, sorunun boyutları sebebiyle endişelerini gizlememelerine rağmen, silah ve petrol lobisinin enerji politikaları üzerindeki hakimiyeti devam ediyor. İklimi değiştirerek felaketimizi hazırlayan endüstri ve onun karları üzerine kurulu sistem için, Kuzey kutbunun erimeye başlaması sonucu ortaya çıkacak olan, tahminlere göre tüm kaynakların yüzde 25'i kadar petrol ve gaz yepyeni fırsatlar anlamına geliyor. Tarafların kutup şartlarına uygun yeni savaş gemileri için imalata başlaması, bölgede kurulacak askeri üslerle ilgili haberlerin birbirini takip etmesi, iklim felaketinin yanında paylaşım savaşlarıyla geliyor olduğunu net olarak ortaya koyuyor. Petrol hırsı insanlığı savaş ve iklim değişikliğiyle iki kere vurmayı başarıyor" dedi.

KEG de Orada Olacak

Pelin Batu, elimizdeki yenilebilir enerji kaynaklarının ve enerji verimliliğini artıran teknolojilerin nükleer güce göre daha hızlı, ucuz, güvenli ve temiz çözüm stratejileri olduklarını kanıtlıyor olmasına rağmen iklim değişikliğini bahane ederek, yeni nükleer reaktörler yapıldığını, Kyoto Anlaşması'nı imzalamamış, kayda değer üç ülkeden biri olduğumuzu, TBMM'de kabul edilen son enerji yasalarıyla hem fosil yakıtlara hem nükleer endüstriye kapıları sonuna kadar açtığımızı, Türkiye'nin iklim değişikliği etkisi altında hızla kuraklaşırken, su güvenliğimiz, çifçimizin geleceği tehdit altındayken hala kirli kömür santrallerinden, boru hatlarından ve doğal gaz anlaşmalarından vazgeçilmediğini ve bunlara rağmen Kyoto protokolü imzalanmadığını" sözlerine ekledi. Batu; "KEG (Küresel Eylem Grubu), amaç karbon salımlarını azaltmaksa, 'nükleer enerjinin' bu amaca hizmet edemeyeceğinin bir gerçeklik olarak karşımızda durduğunu haykırmak üzere 8 Aralık'ta Kadıköy'de olacak. Bizler de, gezegenimize, suyumuza, Sinop'umuza, çiftçimize sahip çıkmak için 8 Aralık'ta Kadıköy'de olacağız. Sizleri de bekliyoruz" dedi.

Mitinge Destek Çağrıları: "Zaman Daralıyor, 'Yaşam Savunucuları' Kadıköy'e..."

Basın toplantısında elinde bir "çalar saatle" söz alan Greenpeace (Yeşi Barış)'den Yeşim Aslan, zamanın daraldığını, eğer bir şeyler yapılmazsa önüne geçmenin daha da güçleşeceğini ve diğer ülkeler Kyoto'nun sonrasında neler yapılabileceğini konuşurken Türkiye'nin Kyoto'yu henüz imzalamadığını dile getirerek, "zamanın daraldığını" ifade etti ve 8 Aralık saat:12.00'de, mitinge katılan ya da evlerinde oturan herkesi çalar saatlerinin zilleriyle "alarm vermeye" çağırdı.

Basın toplantısında söz alan gazeteci-yazar Yalçın Ergündoğan yaptığı konuşmada; "üzerinde yaşadığımız gezegenin çatırdadığını bu nedenle de, kendisinin "en zeki", "en akıllı" olduğunu savunan kibirli "insan türü"nün doğadaki ayak izlerinin acil olarak azaltılması gerektiğine inanıyoruz" dedi. Doğanın da hayvanların da ne haklarını zavunacak ne "avukatları", ne çıkarlarını koruyacak "sendikaları", ne de siyasal iktidarları etkileyecek "oy hakları" var; bu nedenle duyarlı insanların onların yaşam haklarını ve varlıklarını savunmak zorunluluğunda olduğunu ifade eden Yalçın Ergündoğan, "tüm yaşam savunucularını 8 Aralık'ta Kadıköy'e çağırıyorum" dedi.

DİSK adına konuşan Genel Sekreteri Musa Çam da yaptığı konuşmada "emek örgütleri olarak 8 Aralık mitingne destek vereceklerini" vurguladı.
Yeşiller adına konuşan Dr. Ümit Şahin "Bilim insanlarının raporlarına göre önümüzdeki 8–10 yılda acil olarak önlemler alınmazsa iklim değişikliğinin sonuçlarının çok ağır olacağı, açlık ve kuraklık yaygınlaşırken, sel ve kasırga gibi doğal felaketlerin de artacağı, çok sayıda insanın göç etmek zorunda kalacağını hatırlattıklarını" vurguladı. şahin "Yeni termik santral kurulmaması ve var olanların kapatılmaya başlanılması gerektiğinin" altını çizdi.

ÖDP adına konuşan Nermin Kaplan, "Kyoto'yu imzalama talebinin günden güne aslında önemini de yitirdiğine, Avrupa'nın imzalamış olmasına rağmen gereklerini tam olarak yerine getiremediğine, Kapitalizmi ortadan kaldırmadan bunun hiçbir zaman başarıyla sonuçlanamayacağına değinerek, 8 Aralık mitingine destek olacağız" dedi.

8 Aralık " Küresel İklim Değişikliğini Durdurun" mitingini destekleyenler arasında, DİSK, KESK Şubeler platformu, Türk Tabipler Birliği, Çevre İçin Hekimler Derneği,, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu, Metalurji Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, İstanbul Tabip Odası, Şehir Plancıları Odası, 78'lier Vakfı, Açık Radyo, Allianoi Platformu, Amargi, Barışa Pedal, Barışarock, Bianet, BirGün gazetesi, Buğday, ÇGD, DSİP, Dünya Yalnız Bizim Değil (DYBD) Platformu, Genç Siviller, ÖDP, sinop Bizim Platformu, Siyasal Ufuk Hareketi, Türkiye Sakatlar Derneği, Munzur Çevre Derneği, Yeşiller gibi kurum ve kuruluşlar yer alıyor...

Vildan Sönmez Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-12-2007, 11:12   #97
Ağaç Dostu
 
Filiz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: burdur
Mesajlar: 1,212
Galeri: 1
8 aralık'ta mitingteyiz!

buluşma noktası. kadıköy tepe natilius önü

buluşma saati: 11.00, cumartesi günü

yürüyüş başlangıcı. 12.00'da.

küresel ısınmaya hayır diyebilmek için, ba$ka bir enerjinin mümkün olduğunu insanlara anlatabilmek için, nükleer enerjiyi istemiyoruz diyebilmek için.. geliyoruz..

8 aralıkta tüm dünya çevrecileri ile birlikte.. kadıköy'deyiz..

Alıntı:

Filiz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-12-2007, 12:02   #98
Ağaç Dostu
 
Vildan Sönmez's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2005
Şehir: K.çekmece
Mesajlar: 5,186
Galeri: 1126
Aşağıdaki linkte detaylar var.

http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6714

Vildan Sönmez Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-12-2007, 19:54   #99
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
ilkim degisikligini durduracaklarmis arkadaslar kolay gelsin bakalim! Eylemcilerin surekli Turkiyenin nukleer santal kurmasina karsi çikmasi dusundurucu! Nukleer Enerji ile ilgili bir proje uzerende çalisan bilim adamlarimizin uçaginin hain bir sabotaj veya teknolojik bir silahla dusurulmesi ,aselsan muhendislerinin intihar susu ile oldurulmesi kimse tarafindan protesto edilmez! Bilim adamlarini bir çok ulkede boyle esrarengiz yontemlerle yok ediliyor. Iraktada yuzlerce bilim adami katledildi.Turkiyenin gelismesini istemeyenler var bu yuzden "iklim degisikligi" uzerinden bir oyun oynaniyor.Kyoto protokolu teknolojik gelismesini tamamlamayan ulkeleri kontrol altinda almak için duzenlenmis bir anlasmaya benziyor.
Bundan yuz sene evvel internet benzeri bir teknolojiden soz eden NIKOLA TESLA o zamanlar tum dunyaya kablosuz ve BEDAVA gonderilecek elektirik kulesi insaa etmis
fakat Teslaya bilimsel calismalari için maddi destek çikan borsacilar insanlarin bedava enerji kullabilme dusuncesine karsi çikarak kuleyi yiktirmistir!

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-05-2008, 17:00   #100
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Bu kadar işsiz varken Kyoto'yu imzalamamalıyız.

Merhaba,

Kyoto sözleşmesini imzalamamalıyız. Aydınlarımız kızabilir, ama bu kadar işsiz ile kyoto sözleşmesini imzalarsak bir daha belimizi doğrultamayız.

İnsanca yaşamak hepimizin hakkı. Ama bu dünyanın kirlenmesinden biz sorumlu değiliz.Gelişmiş ülkeler sanayileri ile Dünyamızı mahfettiler.Şimdi ise kazandıkları paralarla yaşanacak sağlıklı bir yer kalmadığını anladılar. Başka bir senaryo ise ; Dünyanın kalan son kirlenme sınırını kendileri kullanmak istiyorlar.

Nükleer enerji konusunda nasıl insanlarımızı yanlış yönlendirmeyi başarıp ülkemizi enerjide dışa bağımlı hale getirmeyi başarabildilerse, Şimdi de küresel ısınmayı bahane ederek gelişmemiş veya az gelişen ülkeleri sömürebilmek için yeni taktik geliştirdiler.

Küresel ısınma sahiden Dünyanın başına bela ama bu belayı biz açmadık. Yıllarca ürettikleri kimyasallar ve türlü türlü spreylerle Dünyayı yaşanmaz hale getirenler şimdi bedeli diğer ülkelere ödettirmek istiyorlar.

Küresel ısınma bahanedir. Amaç sömürüdür.

Bazı ülkeler anlaşmayı imzalama yanlısı görünürken, ucuz işcilik sağlayan ülkelerde Dünyayı kirletmeye devam ediyorlar

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-05-2008, 16:01   #101
Yeni Üye
 
aliko69's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-05-2008
Şehir: Duisburg-Almanya
Mesajlar: 22
Galeri: 1
Ürküten Türkiye raporu

Columbia Üniversitesi ve Dünya Bankası uzmanları, önümüzdeki yıllarda yaşanacak sel, kasırga, deprem, volkan ve toprak kayması gibi doğal felaketlerin farklı ülkeleri nasıl etkileyeceğini araştırdı ve risk haritaları hazırladı.

Haritalara göre felaket bulutları tam da Türkiye�nin üzerinde. Özellikle deprem ve kuraklık açısından ülkemiz büyük tehlike altında görünüyor. Uzmanlar Türkiye�nin ciddi can ve mal kaybı yaşayacağını öngörüyor...
EN ÇOK ÖLÜM SAHİL ŞERİDİNDE OLACAK

Dünyanın risk haritalarında deprem, kuraklık ve selin ayrı ayrı büyük ölümlere yol açacağı görülüyor. Ölüm oranları açısından hazırlanan haritaya göre Türkiye�nin özellikle Ege, Akdeniz ve Karadeniz sahil şeridindeki birçok kişi deprem nedeniyle hayatını kaybedecek. Deprem ve toprak kayması gibi yer hareketleri tüm dünyada ise en çok Doğu Avrupa, Anadolu ve Orta Asya�da can alacak. Asya ülkelerinin büyük bölümünde sel, Afrika�da ise kuraklık nedeniyle milyonlarca kişinin öleceği tahmin ediliyor.

EKONOMİMİZ ALT ÜST OLACAK...

Uzmanların hazırladığı ikinci harita ise doğal felaketlerin ülkelere ne kadar ekonomik zarar getireceğini öngörüyor. Bu haritaya göre Türkiye genelinde jeofizik, yani deprem ve toprak kaymaları, kuraklık ve suya bağlı nedenler yüzünden büyük ekonomik kayıplar yaşanacak. ABD, Avrupa ve Avustralya�da da kuraklığa bağlı ekonomik zarar görülecek. Amerika kıtasının doğusu, Asya�nın güneydoğusu ve Avrupa�nın genelinde de sele bağlı ciddi bir ekonomik gerileme olacak.


aliko69 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-05-2008, 16:34   #102
Yeni Üye
 
aliko69's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-05-2008
Şehir: Duisburg-Almanya
Mesajlar: 22
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan Mesajı Göster
Merhaba,

Kyoto sözleşmesini imzalamamalıyız. Aydınlarımız kızabilir, ama bu kadar işsiz ile kyoto sözleşmesini imzalarsak bir daha belimizi doğrultamayız.
Merhaba Oguz Arkadas,

sana burada katilmiyorum. Bazi konularda hakli olabilirsin. Önergin Küresel Isinmada en büyük pay gelismis büyük ülkelerdedir.

Yanliz Öyle bir yasa düsünüyorki küresel isinmaya yol acan karbondiyoksit oranina göre pay bicilmektedir. Yani hangi ülke ne kadar korbondioksit üretiyorsa, buna göre katki sunmalidirlar. Bu nedenden dolayi Dünyamizi heryönden encok kirleten ABD gibi ülkeler bu kyoto sözlesmesini imzalamak istmiyorlar. Oysa ABD hic gelecek nesili düsünmeden har vurup harman savuyorlar. Düsünün kü herkes bir ABD vatandasi gibi yasamis olsaydi gezegenimiz coktan altüst olmustu.

------------

Unutmamalıyız ki, sağlıklı bir çevre için vereceğimiz her hizmet, kendi sağlığımız ve çocuklarımızın geleceği içindir.

www.cevremizikoruyalim.de.tl

aliko69 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2008, 10:40   #103
-
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 7
10 Ocak 2008



Al Gore artı Soros: Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek!
www.iyibilgi.com


Sözde çevrecilerin yüzlerine buladıkları makyaj akmaya başladı. Bu öyle bir makyaj ki, hem size yeni bir “enerjiyi” pazarlıyor, hem de sırtınızdan para kazanıyorlar. Dilaver Demirağ, uygunsuz Al Gore’dan başlayarak, boyası çıkmış “çirkin” suratları gösteriyor. iyibilgi özel



Türkçe’de böylesi hoş deyimler vardır. Daha kötü bir durumu gösterip böylece zararımıza olan ama kayıpları diğeri kadar ağır olmayan bir işleme razı etmek için uygulanan bir yöntemdir. Genellikle korku salarak karşımızdakini kendi istediğimiz hale razı etmeyi içerir bu deyim.

İşte küresel ısınma denen doğa olayının -neee ben ne dedim, doğa olayı mı, olur mu öyle şey canım, küresel ısınma doğal moğal değildir tamamıyla insan kaynaklıdır öyle değil mi?- geldiği durum da bu aslında. Ama bu durumu daha da iyi açıklayan bir başka deyim var dilimizde: “Sinekten yağ çıkarmak”. En ufak bir şeyden bile kendine çıkar elde etmek anlamında kullanılan bu deyim özellikle Nobel ödüllü Al Gore ve onunla sıkı işbirliği içindekiler için çok geçerli bir deyim.

Medya denen beyin yıkama aygıtı, gerçekleri tıpkı güneş ışınlarını renklere ayrıştıran bir ışık tayfı gibi parçalayıp kendi yansıttığı prizmadan gösteriyor. Bu yansımaya göre Al Gore dünyayı kurtarmak için çabalayan bir aktivist, bir gerçek uzmanı, devasa petrol şirketlerine kafa tutan bir kahramandır. Rakipleri ise sürekli küresel ısınma olmadığı yalanını yayan ve bunu da bilimsel doğruluk adına değil, büyük petrol tekellerinin petrol karası vicdanları tarafından satın alındıkları için yapanlardır. Kısacası küresel ısınmayı sorgulamak eski engizisyon gibi bilime saldırmak, onu birtakım dogmalar adına baskı altında tutmak ile eş anlamlı gösteriliyor.

Lakin yine dilimize yerleşmiş bir deyimle “kazın ayağı öyle değil”. Tersine küresel ısınma etrafında koparılan fırtınada sadece petrol tekelleri değil, karbon ticareti ile yağlı kazançlar elde etmek isteyen büyük enerji devleri de epey bir pay sahibi.

Ama gelin ilkin Al Gore konusunda pek de konuşulmayan bazı gerçekleri dillendirelim. Şu an küresel ısınma konusunda bayraktarlık yapan ve George Bush’u Kyoto Sözleşmesini imzalamadığı için sıkıştıran Al Gore 10 yıl önce ABD heyetinin başındayken Kyoto Görüşmelerini enkaz haline dönüştürmüştü. İklim değişimi konusunda çalışan aktivistlerden George Monbiot İngiltere’nin Guardian gazetesinde yazdığı makalesinde “ABD’nin iklim müzakere ekibinin başında Al Gore olduğunu ve Avrupa Birliği’nin 2010 yılına kadar sera etkisi yaratan gazların yüzde 15 oranında azaltılması için ısrar etmesine rağmen, Gore ekibinin, 2012 yılına kadar yüzde 5.2 azaltacağı kararının, anlaşmayı tamamen yok ettiği”ni vurguluyor.

Peki, Al Gore’a güvenilebilir mi? Elbetteki hayır! Al Gore’un çevreciliği için kimi spekülasyonlar dolaşıyor. Örneğin kendisinin desteklediği biyodizel denilen ve soya, mısır gibi bitkilerden elde edilen sözde “çevreci” yakıtın bir numaralı pazarlamacısı olduğu açıkça görülüyor. MSNBC’ye verdiği röportajda Etanol ya da biyoyakıt denilen sözde çevreci yakıtla ilgili şunları söylüyor:

“Biyoyakıt enerjisinin kocaman yeni bir enerji kaynağı olacağını düşünün, özellikle de taşımacılık sektörü için. Her yerde bu enerjiyi göreceksiniz. Daha çok elektrik kablosu olan yakıt vasıtalarını göreceksiniz. Enerjinin kaynağı olarak biyoyakıttan faydalanılan yeni süreçleri göreceksiniz. Bu, süreçte tüketilen hiç petrol olmayacak. Biyoyakıt gerçek bir yenilenebilir enerji kaynağı olacak”.

Ve bilin bakalım ülkemizde de Açık Radyo başta olmak üzere pek çok yere finansal destek atan Açık Toplum Enstitüsü’nün finansörü olduğu söylenen spekülatör George Soros şu sıralar neye yatırım yapıyor ve doğal olarak hangi konuda bir duyarlık eşiği geliştirmeye uğraşıyor? Soros açıkça söylüyor: “Evet ben etanol da denilen biyoyakıtın spekülatörüyüm”. Haliyle Soros da küresel ısınmacı lobinin en canhıraş destekçilerinden…

Etanol ya da biyoyakıtın neden çevreci olmadığını ayrıca açıklayacağım. Amacım sadece dünyayı kurtaran adam Al Gore’un kapitalist sistemi yeşillendirme rolünü nasıl oynadığını göstermek. Tabii Al Gore’un Uygunsuz Gerçek filmine sponsorluk yapanların yeni enerji kaynakları pazarlamak isteyenlerden oluştuğu unutulmamalı ki bu filmdeki birçok şeyin abartıldığı İngiltere’de mahkeme kayıtlarına kadar geçti. Ardından sadece röportajlar, konuşmalar için “yeşil kurtarıcı”nın cebine milyonlarca dolar girdiğini de unutmamak gerekiyor. Kısacası küresel ısınma meselesi başlı başına bir sektör ve kazanç kapısı haline çoktan geldi bile. Elbette yeşil kolluklu enayi çevreciler sayesinde (tabii ülkemizde çevreden nemalananların kimler olduğundan da ayrıca söz etmek boynumuzun borcudur).

Atmosfer deniz, kirletmeyen keriz

“Küresel ısınma konusunda daha adam akıllı araştırma yapılmalı, bu konuda baş çeken IPCC modeli yanlış” diyen pek çok namuslu bilim adamının ise bu dogmaya karşı çıktıkları için petrol lobisi tarafından destekleniyor denilerek defteri dürülüyor. Lakin tüm bu karşılıklı suçlamalar içinde aslında birçok gerçek de kamuoyundan gizleniyor.

O da şu: Gerçekte tüm bu felaket haberleri iki tür olguyu gizliyor. Bunlardan ilki, bu toz duman arasında bu işten ekonomik çıkar elde edenlerin varlığı perdelenmiş oluyor. Böylece birileri Kyoto Protokolüydü, Bali Konferansıydı, iklim raporuydu deyip peşine düştüğümüz olguların üzerinden argo bir ifade ile malı götürüyor. Bunu anlamanın ve anlatmanın en iyi yollarından biri Kyoto Protokolünde yer alan bir madde. Bu madde karbon ticareti ya da emisyon ticareti olarak da geçiyor. Burada bir al gülüm ver gülüm durumu söz konusu.

Diyelim siz ileri derecede endüstrileşmiş bir ülkede faaliyet yürüten bir firmasınız. Kyoto protokolunda da ülkelerin ve sektörlerin 2012 yılına kadar belirlenen süre içerisinde ulaşması gereken karbon salma hedefleri var. Siz bu hedefi tutturamadınız o zaman henüz karbon salma düzeyi sizinkinden kat be kat az olan bir ülkedeki bir firmadan ya da ülkeden parayı bastırıp karbon kredisi alıyorsunuz ve böylece hedefleri tutturmuş oluyorsunuz. Bu şekilde atmosferi kirletme “hakkınızı”(!) kullanmış olurken bu işten para da kazanmış oluyorsunuz.

Mesela şu anda özellikle rüzgâr enerjisi sektörü bu işe çok duyarlı. Çünkü bu vesileyle bu işten çok para kazanacaklar. Haliyle birçok kuruluş bu işe yatırım yapıyor.

Bu arada birileri TV’lerde çıkıp “karbon ayak izinizi” azaltmak için evinizdeki ampulü az enerji tüketen ampulle değiştirmenizi, bunu yaparsanız çok ulvi bir şekilde dünyayı kurtarmış olacağınızı size vaaz etmiş oluyor. Amiyane tabirle birileri “malı götürürken” siz de “ben ne kadar çevreciyim” deyip “kerizlenmiş” durumuna düşüyorsunuz.

Diğer nokta ise şu; yaşamınız birilerinin yönetimi altına giriyor ki bunun adı apaçık totalitarizmdir. Bugün birileri neyi nasıl yapacağımızı -deyim yerinde ise tuvaletimizi nasıl yapacağımızdan eşimizle ya da sevgilimizle neyi nasıl yapacağımıza dek hayatımızı- baştan ayağa yönetiyor. Küresel ısınma konusu da böyle bir şey aslında. Birileri küresel ısınma olgusu ekseninde hayatınızın yönetimini ele geçirerek neyi kullanıp neyi kullanmayacağınızı, nasıl davranacağınızı, yaşamınızı nasıl planlayacağınızı size vaaz ediyor. Batılı ülkeler Saddam Hüseyin ya da şu sıralar Ahmedinejad’a, Batının egemenliğine itiraz eden başka ülke liderlerine faşist, despot diye küfürnameler döşenirken, aslında kendi kadife eldivenli, demokrasi maskeli faşizmlerini sizlerden gizlemiş oluyorlar.

Siz de medya vasıtası ile İran’ın ne kadar pis ve dikta rejimli bir ülke olduğunu, buna karşılık Batının ne kadar hoşgörülü ve demokrat olduğunu düşünüyorsunuz. Kısacası aslında birileri sizin beyninizi gayet güzel yıkayıp kendi istedikleri şeye inandırırken, perde gerisinde bambaşka şeyler dönüyor. Ama elbette eğer sıkı bir araştırmacı ve külyutmaz biri değilseniz bunlardan haberdar olmanız da mümkün değil, çünkü medya denen beyin iğfal şebekesi zihinlerinizi sömürgeleştirmeye azmetmiş bir halde. Size kendi işine gelenleri yansıtıp, sistemin aleyhine işleyen şeyleri ise gizliyor.

Kısacası bu küresel ısınma meselesi “çok su kaldıracak” bir konu. Ve bu konuya eğilmeye devam edeceğim. Ama sadece bu konuda değil birçok konuda ana akım medyadan yansıyanların dışında şeyler söyleyeceğim. Biliyorum etki alanım diğerlerininki kadar güçlü değil. Ama bir kişi bile asıl “uygunsuz gerçek”ler konusunda bir şeyler öğrenebilirse sistemin bir nebze olsun dışına çıkabilirse ben de amacıma ulaşmış olacağım.

ÖNEMLİ NOT: Bu yazdıklarımdan şu anlamın çıkmasını istemediğimi de baştan belirtmek istiyorum. Amacım ne çok şey bildiğimi gösterip bir tür bilgi tanrısı olmak ya da gerçek sizi özgür kılacak lafları ile kendime bir şeyler atfetmek değil. Hayır, ben de sizler gibiyim. Sadece ortada dolaşan şeyleri bir araya getirip bunlardan çıkacak anlamı size aktarmış oluyorum o kadar. Dahası kendi adıma bu medya kalemşorlarından acayip rahatsızım ve birilerinin bir şeyleri kalkan edip insanların iyi niyetini suiistimal etmesinden rahatsızım. O nedenle yapabildiğim oranda birilerinin tekerine çomak sokmak, oyunlarını bozmak çok önemli benim için.

Dilaver Demirağ

tavsanca Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2008, 12:16   #104
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-04-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 33
Küresel ısınmanın gerçekliği, atmosferdeki sera gazlarının ısınmaya etkisi ve dünyanın gitgide daha çok ısındığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Tüm bunların insan eliyle yapıldığı da bilimsel olarak ispatlanmıştır. Atmosferdeki karbon parçacık sayısından tutun da ülkelerin ne kadar karbon salgıladıkları da apaçık ortadadır. Küresel ısınmayı reddeden kişiler hiçbir bilimsel referans , araştırma sonucu ya da rapor göstermeksizin sadece komplo teorilerine dayalı siyasi yorumlar yapmamalıdırlar.Eğer küresel ısınmanın insan eliyle yapılmadığı ya da olmadığını iddia ediyorsanız bilimsel araştırma sonuçlarına dayanan kanıtlar göstermek zorundasınız. Bunun dışındaki iddialar havada kalıyor ve insanları küresel ısınmaya karşı eylemsizliğe itip dünyamıza vakit kaybettiriyor

delidumrul Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-08-2008, 01:52   #105
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
sayin delidumrul
Selamlar foruma hos geldiniz. Yazinizda kuresel isinmanin insan faliyetleri sonucu oldugunun isbatlandigini ve aksini idda edenlerin bilimsel kanit sunmak zorunda oldugunu belirtmissimiz.Bu durumda önce sizin "bilimsel kanit" göstermeniz gerekli degilmi? Bekliyoruz...

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-08-2008, 08:31   #106
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-04-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 33
Merhaba Mehmet Ali Bey,

Hoşbulduk
ben zaten küresel ısınma olduğunu iddia eden bilimadamlarının bilimsel araştırma sonuçlarına dayalı açıklamalar yaptıklarını belirttim.
Küresel ısınmayı yalanlayanların ise hiçbir bilimsel veriye dayanmayan yalanlama şeklini eleştiriyorum o kadar. Biri çıkıyor küresel ısınma yoktur blablabla diyor ama hiçbir bilimsel veri yok. Küresel ısınma vardır diyenler ise atmosferdeki karbon parçacık sayısının net bir şekilde 384 olduğunu,(eşik noktasının 500 olduğunu) bunun sera etkisi yaratarak gezegeni ısıttığını bu ısınmaya dayalı insan ve hayvanların göç halinde olduğunu, buzulların günden güne eridiğini bilimsel araştırma ve gözleme dayalı olarak yapıp kamuoyunu bilgilendiriyorlar.

Şimdi daha net mi?

delidumrul Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-09-2008, 23:22   #107
Ağaç Dostu
 
imgelem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-01-2007
Şehir: Cunda Adası / Ayvalık
Mesajlar: 312
Galeri: 25
Rainbow Warrior Ziyarete Açılıyor

Dünyadaki çevre hareketini simgesi olan Greenpeace gemisi Rainbow Warrior “Kömürden Kurtul, İklimi Kurtar” turu kapsamında İstanbul’da.

Herkesi gemiyi ziyaret etmeye bekliyorlar.

Yer: Bahçeşehir Üniversitesi Önü
(Beşiktaş İDO İskelesi)

Tarih: 24 Eylül 2008, Çarşamba 12:00 - 19:00

İstanbul'da olan arkadaşlar ziyaret edebilirler.

imgelem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-10-2008, 15:12   #108
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 22-10-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1
Küresel ısnmaya çözümler

Arkadaşlar küresel ısınmaya karşı size birkaç öneri sunacağım: 1-)Geri dönüştürelecek her atık maddeyi geri dönüşüm kutularına atalım. 2-)Ağaçlandırma çalışmaları yapalım.Bu çözümü hafife almayın,eğer ağaç olmassa deniz ağaç görevi görüyor.Yani karbon dioksidi deniz hapsediyor bundan dolayı deniz canlıları ölebilir. 3-)Su tassarrufu yapalım.Unutmayın gelecekte su tükenebilir.
4-)Enerjiyide dikkatli kullanalım.
5-)Arabamızı gerektiğinde kullanalım.Ama ABD'li bilim adamaları bir virüsü bir ortamda tutup ondan petrol elde etmişler.Nasıl oluyorsa
Arkadaşlar çözümlerin size bir kaçını sundum.Ama unutmayalım ki NE YAPIYORSAK KENDİMİZE YAPIYORUZ!

dr_fulo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-11-2008, 14:06   #109
Ağaç Dostu
 
myndos's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-11-2008
Şehir: Bodrum
Mesajlar: 359
Galeri: 58
Doğamızı kirleterek, yaşam alanlarımıza ve çocuklarımıza ne kadar zarar verdiğimizin ve önümüzdeki birkaç yıl içinde hepimizi bekleyen tehlikelerin büyüklüğünün farkında mıyız?

Küresel Isınma grubuna merhaba.
Gruptaki mesajları başından sonuna okudum. Son mesajın üzerinden 1 yıl geçmiş. Konu hala aktif mi? bilemiyorum ama Gümüşlük Çevre Koruma Derneği aktif üyesi olarak çok önemsediğim bu konuda bir iki cümle de ben yazmak istedim.

Sayın Malina ve Mine Pakkaner konu ile ilgili bilgileri çok güzel derlemişler, emeklerine sağlık. Syngnathidae ve Volkan değerli katkılarda bulunmuşlar. deHera’nın gündeme getirdiği ‘eti azaltın küresel ısınma yavaşlasın’ görüşü de doğru. Oğuz Sağlam değişik bir bakış açısı ile yazdığı mesajının sonunda ‘panikten uzak duralım’ demiş ama bence insanoğlu’nun tehlikenin farkına vararak işi ciddiye alması ve acilen yapması gerekenler var. Küresel ısınmayı geri döndürmek veya durdurmak mümkün değil ama acilen alınacak önlemlerle hızını kesmek mümkün.

Küresel ısınmanın bir hayal ürünü olmadığı, hayatımızı tehlikeli bir şekilde etkilemeye başlamasıyla anlaşıldı. İklimdeki değişimleri şu anda dünyada gözlemleyebiliyoruz. Mevsimler kayıyor, ciddi boyuttaki fırtınaların ve kuraklıkların sayısı artıyor.

Name:  kuresel1.jpg
Views: 4854
Size:  14.0 KB
(Endonezya 2004- Tsunami'den önce ve sonra - satelite görüntüsü)

Buzullar eriyor, deniz yaşamı ölüyor, türler yok oluyor, birçok hayvan ve bitki yaşam alanlarının dışına çıkmak zorunda kalıyor. Susuzluk, toprakta verim kaybı, açlık, salgın hastalıklar, orman yangınları, altından kalkılamıyacak ekonomik kayıplar kapıda. Yerkürenin ve insanoğlunun bu olumsuz gidişata ne kadar dayanabileceğini hiçbirimiz bilemiyoruz.

Isınma belirtilerinin bazıları iklimin doğal ritmiyle açıklanabilir.
Ancak gezegen genelinde ateşi yükselten önemli bir etken daha var, İnsan eli

Biliminsanlarına göre, bu tehlikeli küresel ısınma ile gündeme gelen,
insanlar ve ekosistemler üzerinde büyük etkiler yaratması beklenen iklim değişikliği; doğal süreçler kapsamında bir iklim değişikliğinden ziyade, çağımızın açgözlü tüketim ve üretim döngüsüne şartlanmış bilinçsiz insan davranışlarından oluşmakta.

Name:  kuresel5.jpg
Views: 5951
Size:  44.1 KB

Sanayi devrimi, seri üretim, çılgınca tüketim derken, mega kentlere, arabalara, uçaklara, roketlere, çukulatalara, parfümlere, modaya dönüşerek herşeyi hızla silip süpüren – gelişim - olarak adlandırdığımız bu yolda;

Name:  kuresel2.jpg
Views: 4970
Size:  12.6 KB

kömür, gaz, petrol gibi fosil yakıtları aşırı tüketerek ve ağaçları kesip ormanları yakarak dünyanın atmosferindeki karbon dioksit oranını yükseltmiş durumdayız ki, bu da sıcaklıkların sürekli yükselmesine neden oluyor.

Name:  kuresel3.jpg
Views: 4838
Size:  12.6 KB Name:  kuresel4.jpg
Views: 4826
Size:  16.6 KB

İzlenen yolun nihayetinde; insanlığın “ilerlerken” kendisiyle birlikte Dünya’daki yaşamın büyük bölümünü de yok ediyor olabileceği ve kendi sonunu fütursuzca izlemekte olduğu gerçeği hepimizi ürkütüyor.

Paniğe gerek yok ama kaybedecek vakit kalmadığı da çok açık. Çevrenize bir bakın.., kontrolsüz ve gereksiz tüketim çılgınlığı dünyayı felâkete sürüklerken, insanlık geleceği ile mi oynuyor?

İnsanlık olarak içinde yaşadığımız üretim/satış ve kârı temel derdi olarak gören düzenimize rağmen, açgözlü ve çıkarcı anlayışdan vazgeçmemiz, hükümetlerin üretimi azaltması için gereken baskıyı yaratmamız, küresel felakete karşı tüm dünyayı kapsayacak radikal ve akıllı çözümler üretmemiz gerekiyor. Politikaların hemen değişmeye başlamasını sağlamakta tereddüt edersek, yaşanan doğa felaketlerinin daha sert hissedilecek bir sürecin başlangıcı olduğunu çok acı bir şekilde anlayacağız.

Çağımızın felaketi, küresel ısınmaya karşı; insanoğlu'nun tek çözüm yolu olduğuna inanıyoruz:
"Yaşam anlayışımızı ve tarzımızı değiştirip, bireyler, kurumlar, devletler bazında gereken önlemleri almaya -ısının yükselmesine sebep olan sera gazlarını arttıran; kömür, petrol gibi fosil yakıta dayalı üretim, tüketim ve yatırımlara HAYIR diyerek güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının kullanımına- ve bilinçli tüketim'e yönelmeliyiz."

Bunu yapmak için insan olarak ahlaki bir zorunluluğumuz da var.
Yaşantımızda alacağımız küçük önlemler bile küresel ısınmayı durdurmak için büyük farklar yaratabilir. Kendine, ailesine ve yaşam ortamına saygılı herkesin, sorumlu bir dünya vatandaşı olarak; küresel kirliliğin büyüklüğünün farkına vaması, ‘çevre dostu’ anlayışını benimsemesi ve yönetimler tarafından gerekli önlemlerin acilen alınması ile, tehlike altında olan yaşam alanımızı koruyabilir, sürdürülebilir kalkınma ile çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.

Mesaj, 2007 yılı Çevre Haftasında, Gümüş Çevre Derneği adına çıkardığım broşürden derlenmiştir. Broşür kaynakça: cevreorman.gov.tr, iklimlerdegisiyor.info, iklimkrizi.net, ekolojistler.org, kuresel-isinma.org, Greenpeace, Yeşiller Küresel Isınma eylem grupları, Ömer Madra.

su teresi beğendi.

Düzenleyen myndos : 16-11-2008 saat 14:10 Neden: Kaynakça ekleme
myndos Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-12-2008, 22:44   #110
Ağaçsever
 
murathanoglu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2008
Şehir: Çankırı
Mesajlar: 46
İklim Değişikliği ve Küresel Isınma

100 yıl gibi kısa bir sürede fosil yakıtların doğaya ve canlıların sağlığına verdiği zararlar etkisini gösterdi. Fosil yakıtlar olarak adlandırılan kömür, petrol ve doğalgazın yarattığı olumsuzluklar sadece yakın çevreyle sınırlı kalmadı; atmosfere de yayıldı. Sonunda bu kirlilik, iklim değişikliğine yol açmaya ve dünya yaşamını tehdit etmeye başladı.

Küresel Isınma Nedir?

Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının(CO2, CH4, H2O, …) atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa ve çeşitli doğal nedenlere bağlı olarak yeryüzündeki ve atmosferin alt bölümlerindeki sıcaklık artışına “küresel ısınma” adı verilmektedir.

Küresel ısınmaya yol açan sera gazları; temel olarak, fosil yakıtların yakılması, sanayi, ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal etkinliklerden kaynaklanmaktadır.

Bugün fosil yakıtların çevre ve insan sağlığı açısından yarattığı olumsuzluklar her geçen gün katlanarak artıyor. Fosil yakıtlar yakıldığında altı sera gazının açığa çıkmasına neden oluyor. Bunlardan en belirleyici olanları karbondioksit(CO2) ve metan(CH4). Diğerleri ise kükürt, partikül madde, azotoksit, kurum ve kül...

Yanma sırasında ortaya çıkan karbonmonoksit (CO), oksijenden çok daha hızlı bir şekilde kandaki hemoglobine tutunarak vücuttaki oksijeni bloke ediyor ve baş ağrısı vb. hastalıklara yol açıyor. Kömür ve petrolün yanmasıyla ortaya çıkan, kükürtdioksit (SO2) ise kokusuyla fark ediliyor. Sülfürik aside dönüşerek insan sağlığına ve doğal çevreye onarılmaz zararlar veriyor; kanser ve diğer hastalıklara yol açıyor.

Doğalgazın yanmasıyla ortaya çıkan kokusuz ve gözle görülemeyen azotoksit ise güneş altında reaksiyona girerek nitrata dönüşüyor. Akciğerlerin koruma mekanizmasından geçen nitrat vücutta nitrik asite dönüşüyor. Bu da bağışıklık sistemini çökerten maddelerin başında geliyor.

Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların iklim değişikliğine yol açmasının nedeniyse, yanma sırasında ortaya çıkan CO2 ve metan gibi sera gazlarının bünyelerinde ısı tutma özelliğine sahip olmaları. Güneş, gün doğumundan batımına kadar atmosferin içine ısı ve ışığını veriyor. Doğal döngünün devamı için, bu ısının tekrar uzaya transferi gerekiyor. Oysa fosil yakıtların neden olduğu sera gazları, ısının bir kısmının atmosferde tutulmasına yol açıyor. Böylece dünya, ısınmaya ve iklim değişmeye başlıyor.

Isı Artışının Sonuçları


1961-1990 dönemi ortalamalarından farklara göre hesaplanan küresel yıllık ortalama yüzey sıcaklığı anomalilerinin 1860-2004 dönemindeki değişimleri.

1900’lerden 2000’lere kadar atmosferin ortalama sıcaklığı 0.5 derece arttı ve iklim değişikliğinin zincirleme sonuçları yavaş yavaş yaşamımızı etkiliyor. Su kaynakları kuruyor, çiçekler erken açıyor, erken yağan karlar ürünleri telef ediyor, bitkiler zamansız meyve veriyor ya da hiç vermiyor. Uzmanlar, fosil yakıtların etkilerini kısa ve uzun vadeli olarak değerlendiriyorlar. Kısa vadede oluşan sonuçlar artık yaşamımızın bir parçası. Sıcaklık arttıkça buzlar ana kütleden koparak eriyor, çığ olayları artıyor, fazla miktarda su dolaşıma giriyor, sel felaketleri, fırtınalar, kasırgalar oluşuyor. Deniz kıyısında yaşayan binlerce kişi sel suları altında ölüyor.

Küresel ısınmanın, uzun vadede öngörülen sonuçları daha vahim; ortalama sıcaklık artışı bu hızla devam ederse, 2020 yılında deniz seviyesi bir metreye kadar yükselecek. Bu, dünyanın en büyük kentlerinin sular altında kalması anlamına geliyor.

Isı artışının kısa vadede meydana getirdiği değişimlerin yaşanmaya başlaması ve buna bağlı olarak yapılan tahminler, sivil kuruluşlarla birlikte hükümetleri de harekete geçiriyor. Suların altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalan 77 ada devleti ve Malta’nın inisiyatifiyle ülkeler, 1992 yılında Rio Çevre Zirvesi’ne giden süreci başlattılar. 1992’de yapılan Rio Zirvesi’nin ardından, gelişmiş ülkeler 1992’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzaya açtılar. Zirveye katılan ülkeler, diğer ülkelerle çözüm bulmak ve sera gazı emisyonlarını 1990 yıllarındaki seviyenin altına çekmek için, ülkelerin uyması gereken kuralları belirlemek üzere bir dizi Taraflar Konferansı (COP-Conference of Parties) düzenlediler. Ancak pek çok ülke yine ekolojik dengeleri ya da insan ve çevre sağlığını değil, kendi ekonomik çıkarlarını gözetince anlaşmada zorlandılar. Afganistan, Irak, Somali ve Türkiye gibi bazı ülkeler Rio anlaşmasını görmezlikten gelerek, bugüne kadar onaylamadılar. 1997 yılında yapılan Kyoto İklim Zirvesi’nde ise ABD, Kanada, Japonya, Avustralya gibi bazı ülkeler kendi ülkelerinde sera gazı emisyonlarında indirim yapma sorumluluğunu üstlenmek istemediler. Bu arada kendi ülkelerinde güneş, rüzgâr gibi temiz enerji kaynaklarını kullanan enerji sistemlerini geliştirerek Kyoto hedeflerini tutturmaya çalışan endüstrileşmiş Avrupa Birliği ülkeleri ise, Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi birliğe yeni katılan ülkelerin emisyonlarını 1990 yılına göre yüzde 30 civarında artırmasına göz yumulmasını istediler.

Küresel Isınmaya Dur Demek İçin!

Küresel ısınmanın önlenmesi için bazı çareler olarak şunlar sıralanabilir:

• Her yere ağaçlar dikilmelidir.
• Enerji kullanımına dikkat etmeli, enerji tasarrufuna önem verilmelidir.
• Teknolojik aletler dünyaya zarar vermeyecek şekilde yenilenmelidir.
• Yeni teknolojik aletler dünyaya zarar vermeyecek şekilde yapılmalıdır.
• Doğal ortamı bozmayacak şekilde, köy benzeri şehirler kurulmalıdır.
• Sanayi, dünyaya zarar vermeyecek şekilde yapılmalıdır.
• Düşük enerji tüketen aletler kullanılmalıdır.
• İsraf yapılmamalıdır (su, elektrik vb.).
• Çevre temizliğine dikkat edilmelidir.

Eklenen Resimler
     
murathanoglu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-04-2009, 13:27   #111
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-10-2007
Şehir: Istanbul/Syndey
Mesajlar: 1,003
Bu konuya uzun zamandır rağbet olmamış. Oysa dünya ısınmaya devam etmekte. Atmosferin ısı artışı 1C leri buldu ve 2C'ları bulduğu zaman artık Dünya kendini soğutamayacak. Bir buhar tabakası aynen bir sera gibi iyice dünyayı saracak ve kaçınılmaz son...

Bu kaçınılmaz son uzakta görünmüyor... Artık filmlerde bile dünyanın sonu konu edilmeye başladı. Kendi elimizle felaketleri çağırıyoruz.

Kyoto'dan bahsedilmiş. Kyoto'da hiç kimse sizi birşeylere zorunlu tutmuyor. Gönüllülük ilkesine bağlı bir proje aslında. Saptırıldığı doğru. Türkiye katıldığı toplantıda "Ben gelişmiş ülkeyim, Kyoto'yu kabul ediyorum" demiştir. Ha bu doğru mudur tartışılır. Bunun nedenleri içinde katılımcıların yeterince bilinçli olup olmadığı, konu hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları, gelişmiş-gelişmekte olan ülke kavramlarının yarattığı gururdu, altında yatan başka nedenlerdi öyleydi böyledi... Öte yandan Amerika ve Çin, ki karbon pastasında en büyük pay bunlara ait, bunu kabul etmemişlerdir. Henüz parlementolarından geçmemiştir ve 2012 yılına dek hiçbir şey yapmak zorunda değiller.

Kyoto bir para sızdırma aracı olarak düşünülmemeli. Eğer bir firma milyon dolarlık yatırımlar yaparak karbondioksit miktarını azaltırsa ve kendisine düşen kotanın altına indirgeyebilirse karbondioksit miktarını, o halde fazladan kotası kadarını satabilmeli. Bu da uygulama için teşvik edicidir. Biz çevrecilerin meşhur lafı vardır: "Kirleten öder". Mantık buna dayalı.

Her faaliyetimizde karbondioksit üretiyoruz. Google'a yaptığımız her tıklamada bile. Ama google ne yapıyor? Yıllık kullanılma miktarı ve faaliyetlerinin karbon miktarlarını hesaplayarak, o karbonu absorbe edebilecek faaliyetlerde bulunuyor. Örneğin şu kadar karbonu şu kadar ağaç dengeler denilerek ağaç dikimleri yapıyor. Enerji tasarrufu sağlayan ampüller, su tasarrufu sağlayan çamaşır bulaşık makineleri belki aynı işi yapan diğerlerine göre daha pahalı satılıyor olabilir, kendi tasarruf ettikleri karbonu satarak para da kazanıyor olabilir. Ama zamanında bunun için yatırım yapmışlardır, çevreleri için bir adım atmışlardır. Buna değmez mi?

Şu ülke bu ülke kirletti bedelini biz ödüyoruz mantığı olamaz. Dünya bir gemi, içinde kocaman bir deliği var. Eğer bana ne deliği açan kapatsın dersek hep beraber batarız.

Yapılabilecek pek çok şey var. Günlük yaşamımızdan tutun da alternatif projelere kadar. (Örneğin arıtma tesislerimizi bile değiştirebiliriz.. BAKINIZ

Bunu, bugüne kadar bize katlanan Dünya'ya borçluyuz. Bugün uluslarararası kabul edilmiş Yeryüzü günü. Hepinizin Yeryüzü günü kutlu olsun.

kaktüs Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2010, 11:58   #112
Ağaçsever
 
warrior's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Temmuz 2000 (Sayı 392):

Yaşayan ormanlar yeryüzündeki; geçmiş dönemlerde yaşamış ormanlar da yer altındaki (kömür, petrol ve doğalgaz biçiminde) karbon depolarıdır. Dünyadaki doğal süreçlerin on milyonlarca yıldır depoladığı bu karbon stokları, yirminci yüzyıl boyunca insanlar tarafından çok hızlı bir biçimde atmosfere (karbondioksit olarak) geri verilmiştir; hala da veriliyor. Öte yandan atmosferdeki karbondioksit oranını düşürecek ormanlar da hızla yok ediliyor. Fosil yakıtların tüketimi ve ormansızlaştırma yüzünden her yıl atmosfere yaklaşık 7 milyar ton karbondioksit salınıyor.



Yukarıdaki aynı sayılı derginin ekinde verilen bir grafik:
Name:  seragazları.jpg
Views: 17295
Size:  21.2 KB



Karbondioksitin atmosferdeki artışını gösteren bir başka grafik:
Name:  Carbon_Dioxide_400kyr.jpg
Views: 6741
Size:  53.5 KB

warrior Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 17:18   #113
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 07-08-2010
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 75
Galeri: 5
Arkadaşlar benim merak ettiğim bişey var.Dünyamız daha öncede defalarca kuraklık ve buzul çağları yaşadı.Örneğin erken ve geç proterozoyik te (2500 milyonyıl-570 milyon yıl önce) buzul çökellerine rastlanıyo.Fakat orta proterozoyikte buzul çökellerinden bahsedilmiyo.yani bu ara bölümde ani bi erime ( küresel ısınma) olmuş olabilir.Fakat bu dönemde sera gazları vs yok.Söylemek istediğim bu ısınmanın bi diğer sebebi de dünyanın 4.6 milyar yıldır sürdürdüğü düzeni de olabilir mi? Sonuçta bazı türler gider bazı türler gelir.Bu kadercilik gibi görünmesini istemem ama dünyanın oluşumundan bu zamana kadar olmuş.Bi süredir aklıma takılıyo lütfen biri yardım etsin

Pera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2010, 19:58   #114
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Bir küresel ısınma eğilimi olabileceği söyleniyor bilim adamlarınca, ama olmayabileceğini de düşünüyorlar. Sera gazlarının olumsuz etkisi olabileceğini düşünüyorlar ama, belki de yoktur diyorlar. Ozon deliğinden sözediliyor ama, önceden ozon deliği yoktu da şimdi olmuş diyemiyorlar. Çünkü ilk ölçüldüğünde delik varmış. Önceden yokmuş gibi bir bilgmiz yokmuş. Belki de delik büyüyüp küçülüyor olabilirmiş.

Karbondioksit salınımının fazlalaşmasını olumsuz etkisi olabilir deniyor ama, bu konular fazlasıyla spekülatif.

Daha önceki ısınma ve buzul dönemelerini açıklamıyor hiç birisi.

Vikinkler Grönland adını vermişler adaya yeşil ada. Buzla kaplı bir ada için ironik bir tanım değilse, yakın geçmişte yeşil bir ada olmalı. Adanın buzları erirse suların iki metre kadar yükselebileceği düşünülüyor oysa.

Denizlerin seksen metre daha sığ olduğu dönemler yaşanmış.

Dünyanın ısınma ve soğuma dönemleri geçirdiği zaten biliniyor. Endüsriyel sanayinin gereğinden fazla bir zarar vermesinin söz konusu olduğu tartışılıyor.
Şehir efsaneleri dışında evet tam da bu nedenle oldu diyecek kesin bilimsel veriler yeterli değil.
Endüstriyel sanayi doğaya zara mı vermiyor yani. Hayır açıkça tahrip ediyor. Kar için milyonlarca yıl gezegenin başına bela olacak nükleer santraller kurulmaya çalışılıyor. üstelik elli yıl kadar işe yarıyorlar.

Bu küresel ısınma olmadığı anlamına mı gelir? Sadece elimizde yeterli veri olmadığı anlamına gelir.

Dinzorlar vardı şimdi yok. O zaman dünyada oksijen oranı şimdikinin iki katıydı. yani dinozorlar yaşasa nefes alacak hava bile yok diyecekler.

Bilimsel süreçler ezberle kanılarla yanılgılarla ilerlemez. Bilimsel bilginin üretilmesinin çok ciddiye alınan kuralları vardır. Birisi bir teori ürettiğinde bu birikime danayanılarak gözden geçirilir.

Şehir efsaneleri biçiminde küresel ısınma var demek yerine bilimsel bilgiye değer vermeye başlamamız gerekir.

Yaşanan sıcaklıklar ölüçülen değerlerle kıyaslandığında şimdilik anormallik göstermiyor.
olmadığı anlamına da geliyor mu . Hayır.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-10-2011, 14:20   #115
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 22-10-2011
Şehir: trabzon
Mesajlar: 1
kuresel ısınmayı ancak kuresel devletler bititir

gunduz_yuruyen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2015, 15:35   #116
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
En son 2011'de mi yazılmış

Kim takar küresel ısınmayı

A_NOMAD ve defender77 beğendi.
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2015, 16:50   #117
Ağaç Dostu
 
Turunçgil's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-09-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 185
Bilakis ısınma soğumayı tetikleyecek deniyo, bazı bilim adamlarınca. Teorileri şu ;Eriyen kutup suları Gulf stream sıcak su akıntısına karışacak ve soğumasına sebeb olacak bu da dünya'da şiddetli fırtına ve kar yağışlarına sebep olacak. Ne kadar doğru bilemem.

A_NOMAD beğendi.

Düzenleyen Turunçgil : 30-11-2015 saat 16:51 Neden: Noktalama işaretleri
Turunçgil Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-07-2016, 22:50   #118
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 12-07-2016
Şehir: ankara
Mesajlar: 4
ben yaptım ama düsman cok

her ev kendi enerjisi kendisi üretecek sistem hazır ve tüm ARGİ çalışmaları yapıldı ama ülkeler anlaşma yapmaya çekiniyor neden acaba?

orhan06 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-11-2016, 11:48   #119
Ağaç Dostu
 
defender77's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-05-2015
Şehir: Yalova - Balıkesir
Mesajlar: 118
1978 - 2016 yılları dünya buzul alanları grafiği. Biz birbirimizi öldürmeye çalışırken doğa bunu bizden önce yapacak sanırım. Hayırlısı diyelim...

Eklenen Resimler
 
defender77 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2019, 14:59   #120
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 28-11-2018
Şehir: BURSA
Mesajlar: 111
haber daha önce forumda paylaşıldı mı bilmiyorum.

15 yaşındaki Greta Thunberg'den tarihi iklim değişikliği konuşması Birleşmiş Milletler.
(Türkçe alt yazılı)


İklim değişikliği konusunda hareketsizliği protesto etmek için okulu kırıyorum
http://acikradyo.com.tr/acik-gazete/...kulu-kiriyorum

röportajından kısa bir alıntı

Bazıları benim okulda olmam gerektiğini söylüyor. Ama, geleceği kurtarmak için kimse yeterli gayret göstermiyorsa, genç bir insan neden gelecek konusunda ders çalışsın ki? En parlak bilimcilerin ortaya koyduğu en önemli olguları politikacılarımız hiçe sayıyorsa olguları öğrenmenin ne anlamı var?

Zamanımız kalmadı. Başarısızlık, felaket demek. Yapılması gereken değişiklikler muazzam boyutta ve çözümler için hepimiz elimizi taşın altına sokmalıyız – özellikle Avustralya gibi zengin ülkelerdeki bizler.

Erişkinler bizi yaya bıraktı. Üstelik, basın ve politikacılar da dahil olmak üzere erişkinlerin çoğu durumu görmezden gelmeye devam ediyor; o halde biz harekete geçmek zorundayız – hem de şu andan itibaren.
Greta Thunberg, 15 yaşında ve İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşıyor)


https://twitter.com/GretaThunberg
değişik bölgelerden eyleme destek veren gösteriler kendi sayfasından izlenebilir.

bahcedenn beğendi.
su teresi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:59.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024