19-03-2010, 23:19 | #1 |
agaclar.net
|
Radyasyonlu çayları saklamıştık...
Rize Üniversitesi’nde halı saha için yapılan kazıda, Çernobil faciası sonrası bölgeye gömülmüş çuvallar dolusu çay bulundu. Radyasyon belirlenen bölge, 80 kamyon granit taşıyla kapatıldı. Ancak yeni ölçümde radyasyonun iki katına çıktığı belirlendi. Yapılan incelemede, radyasyonlu bölgeyi kapatmak için konulan granitlerin radyasyonlu olduğu anlaşıldı. RİZE Üniversitesi (RÜ) yerleşkesinde 24 Aralık 2009 tarihinde yapımına başlanan halı saha inşaatı için iş makineleriyle kazı yapılınca, toprağa gömülü çay çuvalları bulundu. Daha önce çay fabrikası olarak kullanılan alana, 26 Nisan 1986’da Çernobil Nükleer Santralı’nda meydana gelen patlama sonrası yayılan radyasyondan etkilenen çayların gömüldüğü tespit edildi. Rize Üniversitesi tarafından radyasyon düzeyi ölçümü yapılan alan, daha sonra çoğunluğu granit taşlardan oluşan 80 kamyon malzeme doldurularak kapatıldı. Birden iki katına çıktı Ancak alanda ikinci kez yapılan ölçümde radyasyon düzeyinin iki katına çıktığı tespit edildi. Bunun üzerine radyasyon taşıdığı belirlenen granit taşları çıkartıldı ve alan radyasyonsuz malzemeyle betonlanarak kapatıldı. Üzerine beton döküldü RİZE Üniversitesi Rektörü ve Nükleer Fizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Nazmi Turan Okumuşoğlu, olayla ilgili şu bilgileri verdi: “Radyasyonu önlemeyi isterken buraya radyoaktif granit taşlarını dökmüşler. Granit taşında radyoaktivite fazladır. Herhalde bir yerdeki tünel inşaatı veya başka bir yerden çıkan malzemeyi doldurdular. Yaklaşık 80 kamyon malzemeyi kaldırttım. Yerine, alttaki radyasyonu yukarı geçirmeyecek yeterli kalınlıkta malzeme ve beton döktük.” Kaynak |
21-03-2010, 20:42 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-04-2009
Şehir: Rize
Mesajlar: 656
|
O yılları babam anlatmıştı, belkide çernobil faciasının en büyük etkileri karadeniz bölgesine vurmuş, bitki örtüsü bile bayağı bir süre duraksamış... |
21-03-2010, 23:08 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-01-2008
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 868
|
bir siyasinin çernobil faciasından sonra çaylarda radyasyon yok deyip yıllar sonra o kanıtların da gün yüzüne çıktıktan sonra, bu sorumlulardan kim hesap soracak. bu işin özrü dahi olmaz. 7 yıl önce bir şeylere teşebbüs edenlere yargı yolu gözüküyorsa, binlerce insanı kanser eden bu insanlardan neden hesap sorulmaz acaba yer olarak Sinop'a kurulacak sanral siyasilerin işimi, yoksa dış güçlerin dayatması sonucumu orası seçildi. karadeniz zaten gelen gidenin nükleer çöplüğü. Rusya'da patlayan nükleer santralin rüzgarından etkilendik ise ve de çaylarımızı korunaklı gömemiyorsak,bizim santral patladığında allah Dünyayı korusun . aslında o çayları bilim adamlarının nezaretinde gömülmeli idi. bizim haberimiz yok,graniti onlar dökmüşmüş gibi bilimsellikten uzak laflar. Türkiyede hatayı kabul edecek bir mercide yok. bunca akarsularımızı rafting için kullanacağımıza en temizi olan hidro elektrik için niye kullanmıyoruz, zihniyet GDO ya evet diyenle aynı zihniyet. acaba bir akıllı o çayları kompost , ya da çürüdükten sonra gübre olarak kullanırız diyemi o şekilde gömdü?.. gerçekten bilmek istiyorum bizde bu işi becerecek kişiler mevcutmu. yoksa önce ALLAHA sonra yabancılaramı emanet ederiz zihniyetimi var. aslında daha da vahimi ,dinlenmiş kafa ile bilim adamlarımız bile ilk etapta ne ile üstünü kapatmayı akıl edemiyorsa, depremdeki gibi biri olur biri olmaz diyorsa ..Temel den daha çok fıkra dinleriz.. |
|
|