05-04-2011, 08:33 | #121 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
|
Görülüyor ki yazılanları hep kendi istediğiniz gibi anlıyorsunuz. Olabilir, her insan farklıdır. Ama sizinle bu konuyu daha da sulandıracak tartışmaların içine girmeyeceğim. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. |
05-04-2011, 09:30 | #122 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
|
Paylaşımlara minnet borcum.
Paylaşımlarız forumları aydılattı, bundan sorada bu başlıklara gelerek ilgilelenleri aydınlatmaya devam edecektir, siz müsterih olunuz anlayanların şükranları sizin ruhunuzu yüceltti Geliboluda bu topraklar için canlarını verenler kadar aziz mücadele koydunuz bu mücadelenize karşı duranlar utançlarında boğulsunlar, sevgiler saygılar sizlerin üzerine daim olsun. |
05-04-2011, 14:55 | #123 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
|
epsody, bilmukabele. Sanırım bizim bu "Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın" başlığı altındaki çabalarımız “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” emri ile hiç düşünmeden ve büyük bir inançla canlarını veren o kahramanlarla kıyaslanmaz bile. Ayrıca bu forumda paylaşım ve fikir alış-verişinde bulunan o kadar katılımcının yanında benim katkım çorbada tuz bile olmamıştır kanısındayım. Yinede iyi dileklerin için teşekkür ederim. “Kaz Dağları eteklerinde büyük olasılıkla 1 milyar ton kadar kayayı kazıp sağa sola saçacaklar. Bütün Çanakkale ve ilçelerinin kullandığı kadar suyu tüketecekler. Buralara 300-400 bin ton siyanür koklatacaklar...” Dünyada atık üretimi çok yüksek bir metal üretme işlemi olan altın çıkarımına madencilik denebilir mi? Yoksa o iş artık madencilikten çıkıp toksit maddelerle yapılan bir kimyasal işlem haline mi gelmiştir? Prof. Dr. İsmail DUMAN bu konuda ne demiş ve daha fazlası: Alıntı:
Kazın Ayağı Öyle Değil Bayım Jeoloji Yük. Müh. Tahir ÖNGÜR, bilinmeyenleri kısaca özetlemiş. Altıncılar Kazdağları'nı İstila Etti Altın, takı olarak kullanılmaya devam edildikçe kazanan kim olacak; Hicri Nalbant'a kulak verilmeli. Kazdağları’na Saplanan Siyanürlü Hançer!. |
|
05-04-2011, 17:31 | #124 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Memleketi bu körü körün miliyetçilik bu hale getirdi ya zaten acırım buna acırım. Zaten konuyu bu miliyetçi saldırganlıkla sulandırdığınız için tartışmasanız da olur bence. Kentin orta yerindeki vahim siyanür durumuna bir şey diyemediğiniz için yazdığınız şiir sizinle bir ilinti kurulmasına engel oluyor. Toprağa da da denize de karışıyor zehir. siz miliyetçilikle bunu temizleyemezsiniz fazlası gerekiyor. Terminolojiinizi Geliboludan ileri götürmelisiniz artık. Geçmişe ah ederek vatanın toprağı temizlenmiyor. Bu çok ucuz bir miliyetçilik oluyor. Ülke için ölenlerin adını anmanız size prim kazandırmıyor yapamadıklarıznı düşünmeniz gerekiyor. Neden siyanüre karşısınız da kentin orta yerinde kullanıldığını söylediğimde sesiniz tıkanıyor. Bu konuya eğilin. Şiir yazcağınızaa Elbistan konusunda yazmanız daha uygun olurdu. Ülkeye böyle sahip çıkılıyor. OO okudukça miliyetçiliğin boyutlarının derinleştiğini görüyorum. Oldukça traji komik bir hal almış çıkışsızlığınız. Üzüldüm adınıza. Biliyorsunzudur bu tür çıkışsızlıklarda şanlı geçmişimiz edebiyatı yapanlar için vatan millet sakarya edebiyatı yapıyor denir. Bütün diğer madenler gibi altın da madendir çıkarılması çevreye zarar veriyor anlamadığnız anlamamaya direndiğinizi biliyorum başka madenlere de aynı gerekçeyle karışı çıkmadığınızı da görüyorum. Bu sadece lafanazlık oluyor. Miliyetçilikle süslenmişi. Epsody'nin de kahramanlıktan önce sildiği "satılmış" cümlesi çin özür dilemesi gerekiyor cümleyi silmesi hakaretini kurtarmıyor sizin ahlak anlayışınızın sınırlarını çiziyor sadece. Alnıtınız ilginç akşam bir bakayım şöyle bir göz attım eğlenceli cümleler çıkacak gibi. Epsody özür dileyene kadar size hakaretinizi hatırlatacağım. İstediğiniz kadar Gelibolu adını tekrarlayabilirsiniz bu hakaretinizi düzelten bir durum yaratmaz. |
05-04-2011, 18:03 | #125 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Kentin orta yerinde kullanılıyor olması neden seni rahatsız etmiyor? Bir yerde yapılan yanlış tavır, nasıl oluyor da diğerleri için bahane gerekçesi oluyor? |
|
05-04-2011, 19:32 | #126 | |||||
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sevgili arkadaşlar yazdıklarım benim fikirlerim. Hasbel kader çalıştığım bir sektör. Bir zamanlar tüm altın işleme ya da kuyum işleme tesisleri yalnız ve yalnız ASBEST plakalar üzerinde kaynak ve lehim yaparlardı bu gün ise durum oldukça farklı ise bunda naçizane benimde hayli katkım olmuş idi. Alıntı:
-İstanbulun ortasında altın işleyen yüzlerce firma var doğru ama bunlardan ramattan altın elde edenlerin yani siyanür kullanan üretici sayısı onu bulmaz, -Ama bilmediğiniz bir başka siyanür canavarı olan sektör varki oda ısıl işlem sektörü ve de tüm atıklar Bayrampaşa ve İkitelli semtlerinde kanalizasyona gider. Her gün en az 3 ton siyanür içeren malzeme kanalizasyonla buluşur. - Gelelim altın işleme konusuna. Haklısınız Türkiye İtalya' nın ardından dünyada en fazla altın işleyen ikinci ülke ve de yıllık işlenen altın miktarı 115 tonun üstünde. Ama 2010' da bu rakkam düştü ve gümüş işleme miktarı arttı. Bu yılda beklentiler aynı yönde. Nedeni de yüksek altın fiyatı. -Turkiyede üretilen altın değildir. Türkiye' yi altın işleme konusunda dünya ikincisi yapan. Altını dahilide işlemek amacıyla yurtdışından gümrüksüz getirirsiniz. Fason olarak işlersiniz ve bu aradaki işleme kayıplarını % 1.2 yerine % 1 in altına düşürürsünüz ve de bu sizin karınızdır. Ayrıca ayarlarla ilgili oynamalardan işletmelerde kalan altında cabası. İthalatta KDV de yok. Tadından yenmez yani. Yoksa Bergama altını bu işlere hiç gelmez. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bu konu başlığında çevresel değerler sizin için bu kadar önemli değildi ama Nükleer başlığında çevre konusunda ki yaklaşımınız farklı idi niye böyle bir farlı davranış sergilediğinizi anlamak mümkün değil. Alıntı:
Bu iş benim mesleğim. İyi bilirim. Bilmek görmek isterseniz altın ve gümüş işleme tesisi gezdirebilirim. Isıl işlem ya da elektro galvano tesisleri konusunda da yardımcı olabilirim. Sevgiyle kalın |
|||||
05-04-2011, 19:56 | #127 | |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Alıntı:
Konuyu tek boyutlu algılayanlara da bir açılım getireyim. Konunun iki boyutu hatta üç boyutu var. Bütün madenler gibi altın madencliği de çevreye zarar veriyor bu engellenebilir. Syanür altın ayrıştırmanın tek yoludur bunun çaresi yok. Siyanür çevre felakatine neden olabilir, bu da önlenebilir. Bütün bunlardan başka, bir de ülkenin bu stratejik madeni çıkarmasına engel olan uluslararası yapılanmalar var. Asıl bu önlenmelidir. Ya da çevreye zarar verdiği için bütün madenlerin çıkarmılarına karşı çıkılmalıdır. Burada kentin içinde serbestçe siyanür kullanıldığı için maden işletilmesinde de kotrolsüz biçimde siyanür kullanılabilir dediğimi düşündüysen yazdıklarımı tekrar okumalısın. Siyanüre karşıyım deyip başka madenlere ve çevre zararlarına umursamaz davrananlara da aynı soruyu sormalısın. Ensar, altına cila yapan bütün atölyelerde yani altın suyu değidimiz şeyde siyanür var. Ben de atölyecilik yaptım. Çocukların elinde oyuncak gibi dolaşır siyanür tabletleri. Söz ettiğiniz sektör konusunda bilgim yoktu. Bu atölyecilerin zararını defalarca aşıyormuş. Vahim olan bunu umursamayanların maden çıkarımı konuusunda kıyamet koparıyor olmaları buna işaret ettikçe de saldırganlaşıp satılmış diyebilmeleri. Ülkeyi altın üretiminde ikinci sırada damedim.Ya da maden çıkarımı anlamında kuyum üretimi anlamındaydı sözüm. Zamanında dünya altın koseyinin yayınını takip ederdim . Şimdi bilgilerim eskidi biraz. Bu konuda ve harhangibir başlıkta çevresel değerlerin önemli olmadığına dair bir cümlem yok. Böyle anlama geleceğini düşündüğünüz bir yer varsa, gösterin ya değiştireyim ya da anlaşılacak biçimde açayım. Benim altın konusnda itiraz ettiğim siyanür birşey yapmaz biçiminde değil. Madnecilik çevreye zarar veriyor biçiminde de değil. Konuyu tek boyutlu ve sadece itiraz biçiminde ele alanlara bu işlerin arkasının öyle olmadığı biçiminde. Dediğim gibi atölyecilik yaptğım için zamanında bir kaç şeyi ben de biliyorum. |
|
05-04-2011, 20:28 | #128 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sevgili Memet, Atölyecilik yaptığınız dönemlerde bir haftada kaç litre altın suyu kullanırdınız ? İçerdiği siyanür ne konsantrasyon da idi ? Bakın benim söylediğim şey şu ! Altın işlemenin siyanür leach ile alakası yoktur.(altın ekstraksiyonu) Bergamadaki olaya karşı çıkmak demek Türkiyenin dahilde işlemek amacı ile geçici ithalat yapmasına karşı çıkmak, altın işleme sektörünü baltalamak demek değildir. Geçici kabule karşı olabilirim ama bunun siyanürle alakası yoktur. İşlerin arkası hakkında bilmediklerimiz varsa ki öyle diyorsunuz lütfen açıklarmısınız aydınlanalım. Benim kişisel görüşüm hep aynıdır bu nükleerde de böyle altındada kurşundada, SEVGİDEDE. SAYGIDADA. HERŞEYİN BİR BEDELİ VAR MUTLAKA ÖDENİR. Önemli olan bu bedeli en düşük seviyede ödemek. Sevgiyle kalın |
05-04-2011, 21:18 | #129 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Bakın bu konuda ve başkaca birkaç konuda sürekli olarak üstünde durup ısrar ettiğim bir durum var. İzin verirseniz orkinos çiftliği protestouyla anlatayım durumu. Tema protesto için bir grup orta yaş üzeri kadın üyesini çiftliğin olduğu alana götürüyor. Kadınlar da ellerinde pankartlarla konuya protestolarını gösteriyrolar. İyi güzel. Küçük bir sorun var. İşletmenin arazisine girmişler. Korumlar sert bir tepki gösteriyorlar ve kadınları apaçık dövüyorlar. Bunlar yaşlı kadınlar 60 yaşlarındalar. Polis geliyor. Konu çok trajik. Özel bir alana izinsiz girdikleri için haklarında tutanak düzenleniyor. Bunu ADD üyesi bir arkadaşıma anlattım. Tepkisi hiç düşünmeden şöyle oldu. kıyıdan yüz metre içeri kadar özel mülk olamaz. Var böyle bir yasa, işletme de kıyı çizgisini içine kadar bir izin almış . O Bu durumda yasal. Sit alanlarda izin alan balık çiftlikleri de var. Diyeceksiniz konuyla ilgisi ne. Protestocular aslında neye karşı oldukalrına dair ço az fikre sahipler. Büyük olasılıkla çoğu Tema gibi ciddi bir kuruma hoş öğleden sonralarında destek olmak kadar çevreci. İkincisi arkadaşım. Orkinos mu bu durumda haksız korumalar tavrı. İyi ama dedim polis tutanak düzenlemiş, polis zaten fettulahçı dedi. Bütün bunaladan gelmek istediğim yer şurası. Bir konu tartışılaibilri düzeydeyken herkesin fikrinde hatalı noktaları eksik bildiği yerleri yanlış anladığı yerleri olabilir. Ben de buna dahilim. Hekres için de geçerli. Bir konuya arkadaşımın yaklaştığı gibi tek boyutlu biçimde yaklaşıldığında elde edilen şey hiçbirşeydir. Polisin nasıl tanımlandığı çiftliğin izinle aldığı sınırların ihlal gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bir şeye karşıyız . Tamam ben de karşıyım. Ama neye karşıyız. Ortalık tozduman. Altına mı karşıyız. Siyanür mi karşıyız. Çevrenin zarar görmesine mi karşıyız. Karşı çıkmadan önce bu veya başka herhangi bir konuda neyi inceledik. Neyi düşündük. Yazılan şeyleri kendi aklımızda tarttık mı? Karşı çıkanlar neye karşı çıkyıor. Öteki olanın argümanları ne. Bunlarla ilgili bir şey düşündük mü? Malesef söylediklerimin hiçbirisi yurdumun okumuş yazmış inanlarını ilgilendrmiyor. Tek boyutluluk ülkeminizin okmuşlarının karakter özelliği oldu. Şimdi bu sözlerimi okuynlar hemen şöyle diyeceklerdir. Memet cahiliğe övgü düzüyor. Hayır sadece okumuş(oldukların sananalara)lara yönelik sözlerim. Eğitim cehalet alır sözünü tam burada hatırlatayım. Her maden çıkarılıyor. Hepsi çevreye zarar veriyor. Ya maden çıkarılmasına karşı çıkacağız, hepsine, ya da bu işin yapılmasının çevreye zarar vermesine karşı çıkacağız. ikisi birbirinden farklı. Yoksa hiç bir maden çıkarılmamalı. Aslında bence bu son derece de uygun olur. Endüstri toplumu falan da olmak zorunda değiliz. Tabi benim sözlerime itiraz eden kibar bey ve bayanlara sormak gerekir siz sanayileşmiş ve zengin bir "çağdaş" ülke istiyorsanız madenler olmadan bunu nasıl yapacaksınız diye. Kuyumcu atölyesiyken kalfam hergün dünyanın en değerli madeni abi bu derdi. (madenden çalıyormuş hergün biraz) bana da tenekeden farkı çok iyi işlenmesi olarak gelirdi aslında, olmasa da olur da, dünaynın geri kalanı farklı düşünüyor. Stratejik önemi var. Eksen de tam olarak işte bu stratejik önem. malum söz, altını olan kuralı koyar. |
05-04-2011, 22:04 | #130 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sevgili Memet, İsterseniz sırasıyla gidelim. Ne son mesajımın nede ondan bir önceki mesajımdaki sorularımın cevabını aldım. Neyi korursanız o gelişir. Ağacı korursanız ağaç, hırsızı korursanız da hırsızlık gelişir. Sakın cehaleti korumaya kalkmayın!! SİZE HİÇ YAKIŞMIYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM ! Yine yanlış hatırlıyorsunuz Eğitim ile öğrenimi karıştırdınız. ''Öğrenim cehaleti alır ama eşşeklik baki kalır'' denir. Denirde o bence öğrenim değildir. Hele hele eğitim hiç değildir. Alıntı:
Malina'da benzer bir soru sormuş idi!! Cevabınızı bende bekliyorum. Sevgiyle kalın |
|
06-04-2011, 06:56 | #131 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Ben seviyenizi düşürmeye başladığınızı düşünüyorum artık. "Sakın cehaleti korumaya kalkmayın!! " Nasıl bir garip mantık yazdırıyor bu cümleyi size. Yazarken okuyormusunuz ne dediğinizi? Bulun bakayım cümledeki çelişkiyi. Malina'ya da cevap verdim size de cevap verdim cevpları anlamadıysanız işinize gelmediyse o benim sorunum değil. Sorum da gayet açık net kibar beyler ve bayanlar söylesinler neye karşılar madene/ciliğe karşılarsa nasıl bir ülke istiyorlar söylesinler, sizde söyleyin. Altın işlenebiliyorsa sizin mantığıznla başka ülkede siyanürle işlenip çıkarılır ülkemiz ithal eder, dışarı işlr dışarı satar aman ne ilginç mantık. Ülkede altın varç. Yok o siyanürle çıkarılmaz. Aman aman. Cehalet olarak bunu mu tanımlasam acaba. |
06-04-2011, 08:40 | #132 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sevgili Mehmet, Niye seviye düşüreyim. Niye forum sayfasında doğruları tesbit etmeye çalışırken konuyu başka yönlere çekmeye çalışıp olayın açıklanmasını engelliyeyim ? Alıntıladığım cümlede de aynen söylüyorum Öğrenim ve eğitimi sindirmiş insanların sadece Cehaletten KURTULMAKLA KALMAYIP İNSANLAŞMA YOLUNDA BİRAZ YOL ALDIKLARINI DÜŞÜNDÜĞÜMDEN SÖYLEDİM. Eğitim ile öğrenimi de karıştırmamaya çalıştım sanıyorum. Eğitimli ya da eğitimsiz kimsenin komplekslerini kışkırtacak bir şey söylemediğimin farkındayım Evet cehaletin korunmasınada karşıyım. Hem bu platformda hemde yaşamımın tüm safhalarında. Sanırım sizin, amacınız size sorulan çok basit sorulara bile cevap vermekten kaçmanız.İnşallah yanılıyorumdur. Nedenini maalesef ben anlıyamıyorum. Çelişkili açıklamalarda bulunuyorsunuz. Nedeni sorulduğundada başka bir şeyler söylüyorsunuz. İsterseniz gelin tek tek ve basit sorular soralım birbirimize ve de bu sorularımızı cevaplamaya çalışalım. Belki daha iyi anlatır ve de daha iyi anlaşırız. Bütün argümanınız TÜRKİYE ALTIN İŞLEMEDE DÜNYA LİDERİ OLMAYA GİDİYOR SİYANÜR PROBLEMİ YARATILARAK BUNUN ENGELLENMEYE ÇALIŞILDIĞI değil mi, yazılarınızda sürekli vurguladığınız ? Benim bir başka sorumda bu platformda ki çevreye olan yaklaşımınızın başka platformlarda niye farklı olduğu idi. Daha önceki bir mesajınızda (128 NUMARALI MESAJINIZ ) ''ALTINI OLAN KURALI KOYAR DEMİŞSİNİZ'' yani ALTINCILARIN KOYDUKLARI TÜM KURALLARI KABULLENMEK zorundamıyız sizce? Sevgiyle kalın |
06-04-2011, 16:51 | #133 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
"Niye seviye düşüreyim. " "Sakın cehaleti korumaya kalkmayın!! " Cümleler size ait, bilmem ki niye düşüresiniz? Ben de ülkemin eğitim öğretim almış insanlarında, vahim bir biçimde, tek yönlü, şartlanmış, kısıtlı bir bakış açısı oluştuğunu, bunu kırmak yerine kendilerinden farklı görüşleri hazmedemeyip saldırganlaştıklarını söyledim. Cehaletin başka yüzü oluyor yani. Malum burada bana satılmış deyip sonra da özür dilemeyenler de var. Bu tek başına kötü de, kimsenin "yok artık bu kadar da hakaret olmaz" dememiş olması benim de ilgimi çekiyor. Ha, ben çok mu meraklıyım birileri beni desteklesin diye. Dünya karşıma gelse, savunduğum doğru olduğuna inanıyorsam, tek başıma da dururum. Cehaleti koruduğuma dair elinizde bir argümanınız yoksa boşa bu konuda polemiği sürdürüyorsunuz. Eğitimlilerinlerin cehaletinden sözediyorum ben. Kendilerine dikte edilmiş argümanı sorgulamadan doğru kabul edenlerin cehaleti. Cevap alamadığım sorular benim de var. Bütün madenler çevreyi kirletiyor da, neden sadece altın madenciliği konusunda itiraz ediliyor? Daha önce defalarca örneklediğim, siyanür de kullanılan madenler var, neden kimse ya bunlar da nesi diye tek cümle yazmamış. Bana altın lobicisi gibi cümleleler sarfedip işin içinden sıyrılmayı denemiş. Çevreye zarar veren madenlere mi karşıyız, maden çıkarımının çevreye zarar vermesine mi karşıyız? Aslında biz, bizden başka şeyler söyleyenlere mi karşıyız? Tek boyutlu bakış açımıza ters geldiği için mi itiraz ediyoruz? Hemen bir milliyetçi kalkanın arkasına geçip onuncu yıl marşları söylüyoruz. Açıklamalarımda herhangi bir çelişki yok, gayet net. Sadece sizin söyleminizle örtüşmüyor. Bu size çelişki olarak görünüyor. Evet ülkede altın işlemeciliği çok büyük bir hızla ilerliyor. Dünya altın konseyinin beyanıdır. Bu ve bütün platfromlarda çevreye bakışım aynıdır. Bana itiraz edenlere gösterdiğim örnekler tepkisizlikleriyle bu itirazı sürdürenlerin çevreye bakışında farklılık olduğunu düşünüyorum. Evet altını olan kuralı koyuyor. AP üyesi ülkelerde altın var kuralları onlar koyuyorlar. Bizde yok biz boyun eğiyoruz. Tüm kuralları kabullenmek zorunda değiliz, bundan da vahimi boyun eğiyoruz bu kuralları koyanlara. |
08-04-2011, 12:26 | #134 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Forum dışında neler yaptığın konusunda nasıl bilgi sahibi olabilirim? |
|
08-04-2011, 17:32 | #135 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Bazen acaba yazdıklarım mı anlaşılmaz. Yoksa karşımdakinin argümanına uymadığı için anlamak mı istemiyor diye düşünüyorum. Herkes siyanürlü altına karşı. İyi güzel. Ama nesine karşı. Altın medinciliğinin ormanı ve çevreya zarar vermesine mi, Bergamada'ki fıstık çamları gibi. Madenin çıkarılmasına mı Maden çıkarılırken siyanür kullanılmasına mı Siyanürün çevreye sızması riskine mi. Bütün bu soruları sürekli sordum kimseden debir tepki alamadım. Şu an eski Etibank işletmesi olan madenler ver siyanürle ayrıştırma yapıyorlar nasıl yaptıkları çevreye nasıl bir zarar verdiklerini merak eden de yok. Bu konuyu da defalarca belirttim. Bunu üzerine eğer siyanürün koktrolsüzce çevreye zarar vermesine karşıysanız, bu zaten kentin ortasında yapılıyor dedim. Kimse de buna karşı bir tepkiyi göremiyorum. Maden çıkarılmasına mı karşısınız dedim. Altın da dahil bütün madenler çevreye zarar veriyorlar. Maden çkarmaya değil sadece altına karşıyız diyen bile olmadı. Altın ayrıştırmanın tek yolu siyanürdür. Maden çıkarılabilir ve çevreye zararına engel olunabilir. Her maden için söylüyorum bunu. Benim için maden niteliğine değil çevreyi kirletmesine izin verilip verilmediğine göre farkediyor. Demir de altın da aynı. Petrole de karşı çıkalım, o da çevreye zarar veriyor kömürde vs vs defalarca söyledim. Karşı argüman diye bakmak yerine bu konuda, defalarca bu sözleri tekrarladığım halde bana sadece hakaret biçiminde cevaplar gelmesi ilginç.. Neler yaptığımla ilgili gayette cevap verebilirdim burada ama, yazanların tepki veriş biçimine bir bakar mısın? bir düşmanlık onlardan değilsem satılmışım vs düzeyinde bir söylem. |
08-04-2011, 18:00 | #136 |
agaclar.net
|
Soruma cevap vermek yerine bunu mu söylüyorsun? |
09-04-2011, 20:12 | #137 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
|
Madencilikte Siyanür Kullanımına Hayır!
Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan zordur (A. Einstein). Bu tartışmayı kendi adıma noktalamıştım ama yapılan yorumlar üzerine birkaç noktaya açıklık getirmek istedim. Bu tartışma altında belli fikirleri olan insanları bir kalıba sokmak isteyen ben değilim. Kimseye “sen şunlardansın” demedim. Kimseye “geveze” demedim. Ülke zihnen çöplüğe dönmüşmüş, ülkeye şöyle sahip çıkarmışız... Cümlelerin içinde geçen kelimeler alınıyor ve bazı kavramlar adeta havada uçuşturuluyor. Söylenmek istenileni anlamaya çalışmak gibi bir çaba ise pek göremiyorum... Hani cevap yazayım diyorum ama yazacaklarımı düşününce konunun nerelere gidebileceğini biliyorum ve içimden gelmiyor. Fikirlerimi onları destekleyen kaynaklarla ortaya koydum, yazışmalar yukarıda duruyor. Herkes bu başlıkta konuya ilişkin cevaplar ve tartışmalar görmek istiyor artık. Bu arada son geçen tartışmaların faydalı tarafı olarak; altın işleme ile altın madenciliğinin sıkı bir bağlantısı bulunmadığını ve birkaç yanlış bilginin doğrusunu konuya hakim bir arkadaştan öğrenmiş olduk. Bir maden kazılıyor. Geniş ve derin çukurlar oluşturularak cevher çıkarılıyor. İçlerinde toksit metal ve asit barındıran dev kaya yığınları oluşturuluyor. Cevher açığa yayılıyor, üzerine siyanür serpiliyor. Siyanür liçi yapılıyor, altın ayrıştırılıyor. Diğer bir tarafta atık çamuru havuzları oluşturuluyor, atıklar buraya alınıyor. Daha sonra ortaya çıkan altın eritme, dövme ve diğer saflaştırmalar yapılarak işlenen ürün piyasaya çıkıyor. Aslında şu DirtyMetals kitapçığının 4. sayfasına bakılırsa bir çizim var. Madencilik için (hangi maden olduğu önemli değil, ister taş ocağı olsun, ister bakır, ister nikel) her yer uygun değildir. Altın madenciliği ise diğer madencilik faaliyetleri yanında en çok çevre kirletimi yapandır. Bütün bir cumhuriyet döneminde günümüze kadar Devletin işlettiği siyanürlü gümüş ve altın madenleri kaç tanedir, günümüzde ise nerelere kaçar tane ruhsat verilmiştir. Belki bir arı gelip sizi soksa fazla bir etkisi olmaz. Ama kovandakilerin hepsi bir tarafınızdan sokarsa sağ kalmanız bir mucize olur. Madencilik faaliyetlerinde siyanür kullanımı insanlar, hayvanlar, balıklar, arılar, ağaçlar ve bütün çevre üzerinde büyük bir risk oluşturmaktadır. Ortaya çıkan ağır metaller, asit maden drenajı, derin sulara sızıntılar yine büyük sağlık problemlerine davetiye çıkarmaktadır. Bütün dünyanın çeşitli yerlerinde madencilikte siyanür kullanımına karşı halk hareketleri vardır. Kömür ve petrol ise enerji üretiminde kullanılıyorlar. Onları uygun bir başlık altında irdelemek daha doğru olur. Forumda Bergama – Kozak'ta madencilik ile ilgili konuşmalar Forumda Kazdağları'nda madencilik ile ilgili konuşmalar Forumda madencilik ve çevre üzerine genel konuşmalar Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! |
09-05-2011, 11:14 | #138 | ||
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 481
|
Alıntı:
Alıntı:
Haritaya bakarsak bölge güneyi dağlık arazi, ama kuzeyde hep tarım alanları var |
||
09-05-2011, 12:26 | #139 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
|
Alıntı:
Siyanür Paniği: http://www.haberturk.com/yasam/haber...siyanur-panigi |
|
10-05-2011, 10:13 | #140 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2008
Şehir: istanbul-Gelibolu
Mesajlar: 1,829
|
Beklenen felaket geldi.
Siyanürle altın çıkarmanın çevre düşüncesine sahip bizlerin endişlerini haklı çıkaran bu olayların ağaçlar nette siyanürle altın çıkarma başlığında tartışılmış endişe ve kaygılarını dile getiren arkadaşlarıma bu öngörülerinden dolayı şükranlarımı sunarken. Karşı duruşta bulunarak bu endişeleri yok sayarak siyanürle altın arayan kuruluşun temsilcisi edasıyla bütün ön görüleri ret eden kişi olarak memet'i de kınıyorum. Altın üretiminde dünya birinciliğinin bedeli olacak tezlerle forumlardaki kişileri ikna çalışmalarının sunuçları işte orta görülüyor. Belki çernobilden sonra ikinci bir çevre felaketinin yaşanmasında duyarsız kişilerin ve yöneticilerin sorumsuluğu bu güzel ülkemizin cehenneme dönüş vebalide bu kişilerin sırtında bir insanlık suçu olarak ömür boyu taşıyacaklardır. |
10-05-2011, 11:17 | #142 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Sevgili Memet, Kınanmaya bu şekilde mi cevep vereceksiniz ? Niçin kınandığınızın farkında olduğunuza inanıyorum. Sevgiyle kalın |
10-05-2011, 11:47 | #143 | |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Alıntı:
Bence arkadaşınızıa destek olmadan önce saçmalık boyutundaki bu yazıya bir eleştiride bulunun. Siyanür diye bana hakaretler edilirken bu madenin tehlikesine ben işaret etmiştim. Bana hakaret etmekle meşgul olduğunuz sıra bunu gözardı edip asıl tehlikeleri görmezden gelmiştiniz. Kimsenin beni kınayabilecek bir yeri olduğunu sanmıyorum. Bırakın bu tür hitapları. Bendeki hata arkadaşınızın yazdığı benim kopyala yapıştır yapmadığım için silinen hitaplarını arşivlememiş olmak oldu. Bu sefer telafi ettim hatamı. Yazdığınız cümleyle de benim bu güne kadar neden bahsettiğimle hiç ilginizin olmadığını anlıyorum. Bekleyin çarşı içinde de siyanür zehirlenmesinden ölenler olacak. Tabi az sayıda insan önceden ölmüş de olabilir. Habere konu olmamış olabilir. Şimdi ne olursa olsun Memet'e iki laf sokalım gibi bir tavırdan uzaklaşmanızı rica ediyorum, her ne kadar önceden işe yaramadıysa da bu sözlerim. |
|
10-05-2011, 12:28 | #144 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2009
Şehir: Denizli
Mesajlar: 94
|
Bu tartışmalarda kısmen ben de bulunmuştum, hatta belirttiğim bu siyanürün İstanbul' da bile kullanıldığı idi. Zararlı mı evet, zararlarını tam olarak bilmesem de zararları var. Bundan hepimiz de eminiz. Bizlerin kaygısı zararlı maddeleri kullanmamak ve kullandırtmamak mı yoksa zararlarını engellemek mi olmalı? Yıllardan bu yana çalışan bir tesiste, zaten kullanılan bir maddeden kimse dert yanmaz iken bir anda dert yanılan unsur oluşuyorsa, bizler dert yanan unsuru yani çöken havuzları veya artıma sistemini eleştirmemiz gerekmez mi? Yok mudur bu maddeyi çevre kirlenmeden kullanabilenler? Yoksa eğer kullanılan diğer tesislerde de eleştiriye başlayalım...Sadece özel sektörün elindeki tesisler mi sıkıntılı, o zaman gelin kamu otoritesindeki tesislerin standartlarını buraların uymasını zorlayalım. Unutmadan, kıssa da olsa, bir bilim fuarında OH2 maddesinin zararlarından bahsediliyor ve yasaklanması isteniyor, >Sıvı formundan gaz formuna geçişte insan vücudunda ciddi yanıkların oluşmasına vb... şeklindeki maddeler ile sonuç mu, yasaklansın diye toplanan birçok imza. Yasaklansın mı sizce yoksa zararları engellenemez mi? |
10-05-2011, 12:33 | #145 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Bunları söyleyince işte anlamayı denemeden saldırganlaşanlar oluyor. Clor ve sülfür sanayide kullanılan çok zehirli iki gaz. Şimdi bu gazları kullanmamak mı gerekiyor. Çevreye zarar vermesine engel olmak için çok sıkı biçimde denetlemek mi? Geçmiş yıllarda bir klor kazası yaşanmıştı. Ülke çevre koruma konusunda dünya sonuculuğunda geziyor. Böyle, aman da ben karşı çıktım biçimde yazılarda ben bir arka niyet arıyorum artık. |
10-05-2011, 13:45 | #146 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Alıntı:
Benim mesajlarıma bakarsanız gerek nükleerde gerekse bu konu başlığında benim sizin gibi karşımdakileri kategorize etmediğimi göreceksiniz. Eğer Epsody sizi kınadıoysa bu kınamayı bence bilimsel verilerle çürütürdüm diye düşünüyordum ki sizi yanlış anlamışım.Sizin bu konuya bilimsel yaklaşmadığınızı anladım. Hatırlarsanız benim mesajlarımdan birinde Hem nükleerde hem bu başlıkta HER ŞEYİN BİR BEDELİ VARDIR demiştim. Amerikada böyle bir barajın olmazsa olmazları neyse Türkiyede de aynısının olması gerektiğini ama bunu uygulatmayan sistem ya da kişilere karşı olduğumu söyleyen beni ya da söyleyenleri siz kategorize ederek mensubu olabilmektem gurur duyacağımız milliyetçiliği, kemalistliği, ulusaklcılığı tuu kaka göstermeye çalıştınız. Bu kavramlar güzel kavramlardır. Yalakalığa ve işbirlikçiliğe kapalı olmak zorundadırlar. Siz hiç Ulasalcı olmamış, kalkınmış bir ülke gösterebilirmisiniz. Ulusumun çıkarlarını değil de kimin çıkarlarını gözetmemiz gerekiyor? Dediğim gibi kınamaya bende katılıyorum ama isterseniz sizin yerinize bu işin gerekliliğini bile savunurum. Ama göreceksiniz ki yapılması gerekenler yapılacak olursa o altını Türkiyede bile çıkartmak karlı olmayacak. Kaldıki perişan olan doğa sizin ya da benim değil torunlarımızın doğası. Hele hele yabancıların hiç değil. Alın atınızı severim tımarınızı hesabı. Altınınız da sizin olsun gümüşünüzde. Sevgiyle kalın |
|
10-05-2011, 14:25 | #147 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Epsody'nin kınamasını ciddiye aldığım yok çürütmem gereken bir yeri yok. Herkesin siyasi görüşü var sizinkine uymuyor diye, ben de aman milliyetçi olacak değilim. Sizin için güzel olabilir siyasi fikirleriniz sizi bağladığı kadarıyla geçerlidir, beni bağlayan bir yeri olmaz. Burada sizinle aynı siyasi fikre oturtamadığınız için sizin bir kategorize etmeniz durumu var. Zaten tartışmanın ekseni de siyanür değil bu. Ulusalcılık denen şey milliyetçiliktir, bir siyasi ideolojidir kalkınmayla ilgisi sıfıra yakındır. Altın konusunda pek bilginiz olmadığının farkındayım. Şu kadarın anlamayı deneyin. Şu an okumak için baktığınız ekrana ödediğiniz para( bir kağıttır) altın olarak merkez bankasında karşılığı olduğu için ödeyebildiğiniz bir kağıttır. Bütün dünyada para diye dolaşan kağıtlar bankalarda karşılığı olrak altın rezervi olduğu için değer ifade ediyor. Altın çıkarılmasını siyanürle soslayıp engel olmak işte buradan kaynaklanıyor. Bu işler öyle milliyeteçiyim ben haklıyım biçiminde olmuyor kınamanız da çok ciddiye alabileceğim bir şey değil.. Size, ben bu kaza olan madende kontrolsüzce siyanür kullanılıyor derken aklınız nerdeydi onu merak ederim hepsi bu. Altınınız sizi olsun sözü de çok kahramanca olmuş. Boşaltın bakalım merkez bankasını, yarın ne oluyorsunuz. Altın deyince aklınıza sadece kuyumcu vitrini geliyor sanırım. |
10-05-2011, 14:38 | #148 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
|
Mehmet Bey, Sizi çok iyi anladım. Ben ne altından ne de Matematikten ne de evrimleşmeden anlarım.Haklısınız. Ama işin kötüsü siz aynı ilahlaştırdığınız politikacılar gibi . Sorulanlara cevap vermek yerine sadece söylemek istediklerini yazanlardansınız. Bu taktiği banada okuduğum ilk okulda vermişlerdi. Bence sorun yok . Ben her yola gelirim. Öylede yazarım. Ama sadece size özelinizden. Tabiiki isterseniz. Sevgiyle kalın |
10-05-2011, 14:53 | #149 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Beni anlamadığınızı bu yazınızla iyice anladım da, altın ve siyanür konusunda yazdığım hiç bir şeyi de anlamadığınızı zaten anlamıştım. "Ama işin kötüsü siz aynı ilahlaştırdığınız politikacılar gibi . " Böyle uydurma cümleler kurarken "kimmiş bupolitikacılar" sorusunun geleceğini tahmin etmişsinizdir. Bir yerden bulup "işte şurada şunu ilahlaştırdın" demeniz gerken yer gelir. Bulun bakalım bu türden bir hitabımı. Demek size ilkokulda konuşma taktikleri verdiler ne mutlu bir ilkokulmuş orası öyle gıpta ettim. Burada bir de açılım olsun. Ulusalcılık millityetçiliktir şimdiki iktidar şimdiki muhalefet ulsulcılık Kemalizm bunların hepsi aynı miliyetçiliktir içeriğe değil niceliğe ilişikindir farkları. Yani buradan bakınca durumunuz pek parlamıyor. Burada Kemalizm ideolojisinin 12 eylülle şekillendirildiğini Mustafa Kemal'le bağlantısı olmadığını sık sık söylerim, tekrarlamış olayım. Saldıracak yer buldum diyeceksiniz ya, baştan açılım yapayım. Layik ama demokratik olmayan milliyetçilik. İktidarda da dini referanslı ama demokratik olmayan başka bir milliyetçilik var. Bu yazdığımı okumak için de, telekoma, ya da hangi şirkete para ödüyorsanız verdiğiniz paranın merkez bankasında altın olarak karşılığı olduğu için bunu yapabildiniz. İktidara gelince siyanürle elde edilmiş bu altın rezervlerini yok edeceğiz gibi bir slogan atabilir misiniz? susar msınız? Özel yazılmış mesajlara muhatap olmuyorum, kopyalayıp buraya yapıştırıyorum. |
10-05-2011, 15:47 | #150 | ||||
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
|
Keşke konu kişisel boyutlara indirgenmeden tartışılabilseydi... memet; Daha öncede anlatmaya çalıştım. Burada ben altın ve siyanüre karşı olup da gümüş madeninde siyanür kullanılmasını ya da -şahsen bilgi sahibi olmadığım- şehrin ortasındaki çarşının içinde siyanür kullanılmasını veya bilmediğim, duymadığım olası başka endüstrilerde siyanür kullanılmasını desteklemiyorum zaten. Ancak siz bu konuları dile getirirken altın madenciliği karşısında (daha doğrusu destekler biçimde) bir karşı “argüman” olarak sunarsanız ya da birden çok kişi bu şekilde anlıyorsa ortada bir yanlışlık olduğu kesindir. Zehirli gazlarda ayrı bir konu... Ayrıca kimse kapitalist sistemin ve emperyalist dış güçlerin bize dayattığı kurallara inanmak, kabullenmek zorunda değil... Yine konu dışı ama Kemalizmin 12 Eylül'le ne alakası var? Öncelikle Kemalist sözcüğünün nereden çıktığını araştırmanızı öneririm size. Kimseye inanmıyorsanız Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz arşivlerine bir bakın oralarda neler yazıyor okuyun bakalım. Her şeyi hallettik bir tek kavramlar kaldı tartışmadığımız... fskandemir; Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
1lt suda 20mg siyanür insanı öldürüyor. Söz konusu tehlikeli atık havuzunda 1lt suda 1000mg siyanür olduğu söyleniyor. Bahsi pek geçmeyen ağır metaller ise esas gizli tehlike. Sonra bu siyanür su ve topraktan başka solunum ile ve temas ile de vücuda alınabiliyor. Maruz kalınma oranına ve süresine göre hemen, birkaç haftada ya da farkına bile varmadan uzun yıllar sonucunda ölebiliyorsunuz. Bu riski almaya değer diyorsanız mesele yok! Tabii ki de yasaklansın. Sayın Başbakanımızın da ünlü kızılderili şefi sözüne gönderme yaparak bir konuşmasında bahsettiği gibi para her şey demek değildir. |
||||
|
|