agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni91Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 25-03-2013, 12:05   #31
Ağaç Dostu
 
ciroz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-03-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,033
Alakır' dan ...

Alıntı:
'ESAS'tan değil! 'USUL'den!

Pamuk gibi bembeyaz saçları ve bilgeliğiyle çıka geldi yine ormanın içinden Ayşe Ana. 'Alakır yine özgür akıyormuş çocuklar' diyerek nur yüzündeki memnuniyet ifadesiyle. Hangibirimizin, nasıl cevap vereceğini, DEDEGÖL ENERJİ'nin 'yaşam hırsızı' KÜRCE HES'nin 'mahkeme kararıyla' tekrar baraj kapaklarını kapatarak vadideki tüm canlıların suyunu kendi menfaati için karanlık borulara alarak bütün canlıları susuzluktan ölüme mahkum ettiğini ve bunun dolanbaçlı gerekçelerini nasıl anlatacaktık?

Mahkemenin 'esas'tan, 'bu baraj çevreye ciddi bir şekilde zararlıdır' diyerek mühürlediği KÜRCE HES'in, sonra dava'nın 'usul' yönünden 60 günlük bir bahaneyle reddini zaten susuzluktan kuruyacak olan çınar ağacına, ölecek balıklara ve diğer tüm masum canlılara açıklamaktaki zorluktan ve insanlığımızdan utanç içindeydik. Biz gak guk ederken aynı çınar ağaçlarına ve balıklara olduğu gibi Ayşe Ana, Anadolunun kadim bilgeliğinin vadimizdeki yaşıtları, Durmuş amca, Hamide teyze.. gibilerinin bizleri hep kendilerine hayran bırakan üslub ve anlayışıyla fazla söze gerek kalmadan olayı anlayıp 'gelin hadi yufka yazıp pişirelim, katmerde ederiz' dedi. Hepbirlikte ateş yaktık, hamur kardık, sac ayağını yerleştirip düzen tuttuk.

Katliamlara onay veren bir hukukun artık hüküm sürdüğü bu topraklardaki acılara ve şiddete, ateşte pişirdiğimiz yufkayla ve onun bizlere kattığı güçle ve bilinçle kalktık yer sofrasından. Ne yersen O sundur. Ne hükümetler, ne onların hukuku, ne de onlara tetikçilik yapan yaşam ve kültür soykırımcıları 'yufka' ekmeğinin erkine karşı duramayacak bu topraklarda. Anadolu halkı, emperyalizme ve içten dıştan ona uşaklık eden 3 kuruşluk karakterlere, yeri ve zamanı geldiğinde, eskidende olduğu gibi yine tek bir yumrukla gerekli cevabını verecektir bir yufka ekmeğinin verdiği nimetin bereketinin erkiyle. Hemde hem 'esas'tan hem 'usul' den!

ciroz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2013, 11:26   #32
Ağaç Dostu
 
ciroz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-03-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,033
Su Hakkı’nda Alakır Nehri’ndeki HES’leri konuşuldu.

Alıntı:
Su Hakkı’nda bu hafta Alakır Kardeşliği’nden Birhan Erkutlu ile Alakır Nehri üzerinde yapımı bitmiş veya sürmekte olan HES’leri ve bunların doğa, toplum ve gelecek üzerindeki geri dönüşü olmaz olumsuz etkilerini konuştuk.
Su Hakkı’nda Alakır Nehri’ndeki HES’leri konuştuk : Su Hakkı

pria beğendi.
ciroz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-05-2013, 10:05   #33
Ağaç Dostu
 
ciroz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-03-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,033
Kötü haberler, İyi yürekler.

Son günlerdeki gelişmelerden ötürü ''Barajların Gölgesindeki Uygarlıklar, Amazon ve Hasankeyf, DAMOCRACY Film Gösterimi''ne konuşmacı olarak katılamayan Birhan Erkutlu'nun etkinlikte okunması için yolladığı açık mektup;

Alıntı:
Selam ve sevgiler Alakırınızdan 'can' dostları!
Alakırda hepbirlikte verdiğimiz 'yaşam' mücadelesinin bu son günlerindeki gelişmeler bizleri bugün aranızda olup sizlerle yapmayı dilediğimiz yüz yüze paylaşımlardan alıkoydu.
Alakırdaki tüm canlıların yaşam hakkı adına yürüttüğümüz mücadelemizde bizlere yönelik baskıcı faşist saldırılar her geçen gün artmaktadır.

'Boş kağıda istediğiniz rakkamı yazın' diyerek kapitalizmin vahşi soykırımına karşı verdiğimiz onurlu yaşam mücadelesini tek değerleri olan kağıt parçalarıyla satın alabileceklerini, sabaha kadar arazimizin yakınlarından havaya silah sıkarak bizleri korkutabileceklerini zannedenler, şimdide hakkımızda asılsız suç duyurularında bulunarak savcılık ve jandarma aracılığıyla bizleri sindirmeye çalışmaktadır.
Geçen gün sadece provakasyon amacıyla Alakır'a geldiği her hal ve tavrından belli olan jandarmayla çıkan arbede sonrasında aynı jandarma olay yerini terk ederken, 'savcıdan gerekli emri çıkartarak geri gelip zorla, darpla, gerekirse silah kullanarak ve kelepçeleyerek bizleri Alakırdan çıkartıp götüreceği tehtidinde bulunmuştur.

Bizde kendilerine, aynı bu işler için özel atandığına geçmişindeki faaliyetlerinden ötürü emin olduğumuz yeni Antalya valisinden, kaymakamına, savcısına, bakanına, şirketine, hükümetine, bu soykırımlarda parmağı olan ve her ne makam ve rütbede olursa olsun tümüne dediğimiz gibi 'hiçbir canlıya zarar vermeden, şiddet kullanmadan ve tamamen barışçıl yollardan yürüttüğümüz bu yaşam mücadelesinde, hiçbir baskı, işkence ve tehtid'e boyun eğmeyerek, gerekirsede seve seve ölümüne neden oldukları onbinlerce canlıyla birlikte ölmeyede hazır olduğumuzu bir kez daha bildirdik.
Şu andada Alakırdaki topraklarımıza girip bizlere karşı yapılabilecek herhangi bir saldırıya karşı hazırlıklı bir şekilde nöbetteyiz. Direneceğiz. Sivil İtaatsizlik başlatmış bulunmaktayız. Zorla götürülmemiz halinde ise derhal 'ölüm' orucu başlatacağız.

Ne korkacak, ne herhangi bir kimse ya da şeyden çekinecek bir halimiz, ne de başımızı önümüze eğecek, hesabını veremeyeceğimiz bir eylemimiz var bu hayatta. Gözümüz arkadada gitmeyiz. Tertemiziz.

Bizler, dili, hukuku, hakkı olmayan 'can'ların maruz kaldığı insafsız şiddet ve soykırıma karşı bir yaşam mücadelesi veriyor, onların dili oluyoruz Alakırın tüm kardeşleriyle birlikte barış içinde.
Savunmadayız, saldırmıyoruz. Saldırı anında ise kendimizi korumak adına hiçbir eylemden çekinmiyoruz.
Barışsa barış, savaşsa savaş. Bu kararı verecek olanlarda yine biz değiliz. Niyetimiz tüm canlılarla ortak. Barış ve huzur içinde yaşama hakkı.

Ya tam anlamıyla soykırıma dönüşen bu katliamlara karşı, gelecek nesiller adına, çocuklarımız adına birlik, beraberlik ve farkındalık içinde mücadele edeceğiz ve bir kez öleceğiz,
Ya da duyarsızca, körlük ve sağarlık içinde, yobazca bir zihniyetle tüm bu vebale ortak olarak hergün tekrar tekrar öleceğiz.

İzlediğiniz belgesel bu saldırıların ne kadar küresel ölçekte gerçekleştiğinide göstermektedir. Şu anda Güney Amerikasından, Afrikasına, Anadolusundan Asyasına tüm dünyada küresel ölçekte çevresel, sosyal, kültürel, hukuksal, çevresel bir soykırım yaşanmaktadır. Tüm bu insafsızlığın tek bahanesi ise 'küresel kapitalist tüketim sisteminin doyumsuz enerji ihtiyacı'. Bu öyle bir ihtiyaçki tüm nehirleri kuruttuğunda, tüm ağaçları kestiğinde, tüm dağları delik deşik ederek tüm madenleri çıkardığında bile doymayacak.

Hiçbir anlamda sürdürülebilir olmayan bu vahşi sisteme karşı eşzamanlı olarak tüm dünyada ve Anadolununda dört bir yanında duyarlı 'can'lar ayakta ve 'başka bir dünya mümkün' diye haykırmaktalar. Sadece haykırmaklada kalmayıp, barış ve huzur içinde sağlıklı ve sürdürülebilir yaşamlar kurarak birer ışık yakmaya başladılar dörtbir yanda. Hem tüketmeden yaşıyor hemde tüketimin yıkımına karşı cansiperane bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar.

Dünya değişiyor. Değişecek. Sitemler geçici. Ve şuandakide yozlaşarak çöküyor. Bu değişime uyanın ve gelecek adına sizlerde az ya da çok demeden bu değişim ve dönüşümde yerinizi alın. Her nerde olursanız, her ne yapıyor olusanız olun.

Bizler, Alakır Nehri Kardeşliği olarak,
bu güzelim bereketli ve kadim Anadolu topraklarında,
onurlu bir şekilde yaşayıp,
onurlu bir mücadele verip,
onurlu bir şekilde bir kez ölmek istiyoruz.
Bu duyarlılık ve farkındalıkla, tüm kişisel ve toplumsal bahanelerin ötesinde 'can' olan, 'can' taşıyan tüm kardeşlerimizi 'yaşam' mücadelemizin birliğine davet ediyoruz.
Sevgi, barış ve kardeşlikle...

A.N.K'dan Birhan Erkutlu

pria beğendi.
ciroz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-07-2013, 22:13   #34
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Alakır Nehri Kardeşliği'nden Birhan Erkutlu'ya Kumluca Savcısından Dava

Alakır nehrini kurutarak vadide yaşayan sayısız canlının ölümüne neden olan DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin mühendisi GÖKHAN GÖKTAŞ'ın, kendisine facebook üzerinden 'doğa katili, tabela kafalı mühendis, iblis, ucube' denilerek hakaret edildiği iddiasıyla savcılığa bulunduğu suç duyurusuna istinaden Alakır'a gelen jandarma Uz. Çvş. MELİH KEMAL KÜRKLÜ'nün, 'Biz senin ayağına gelmek zorunda mıyız? İstesem seni gelip zorla kelepçeleyerek götürürüm' tehtidlerinden sonra sağlıklı ifade verebilecek bir ortam kalmadığından ifadesi alınamayan Birhan Erkutlu, jandarmanın 'ifade vermekten kaçıyor ve bizlere küfretti' diye tutanak tutmasının ardından hakkında yakalama kararı çıkarılmış, ardından sorguya alındığı savcı tarafından 'devlet varken doğayı korumak sana mı kaldı, sen bize küfür mü ediyorsun' gibi aşağılayıcı ve tehtidkar tavırlarına maruz bırakıldıktan sonra doğru düzgün savunması bile alınmadan ve saatlerce kendini tehtid eden jandarmanın gözetiminde aç ve susuz gözetim altında tutulduktan sonra acilen mahkemeye çıkarılmış ve jandarmanın düzmece tutanağı esas alınarak hakim Gülay Şık tarafından kuvvetli 'kaçma' şüphesinden dolayı adli kontrole alınarak haftada bir jandarmaya gelerek imza verme koşuluyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Bahsi geçen Kumluca Jandarma Karakolu'na 20 km’si toprak, geri kalanı bozuk ve virajlı 1.5 saatlik 70km dağ yolu uzaklıkta oturan ve herhangi bir ulaşım olanağı bulunmayan Birhan Erkutlu, tutuklanmaması için gönüllülerin maddi destekleriyle 4 haftadır onca yolu tek geçim kaynağı olan hayvanlarını ve bahçesini bırakarak bir imza için gidip gelmektedir.

Senelerdir arazisinden neredeyse hiç ayrılmayan, zaten geçimini sağlayan hayvanları ve bahçesi yüzünden ayrılmasıda mümkün olmayan Birhan Erkutlu'nun bu karara yaptığı itiraz mahkemece reddedildi ve bugün (2 temmuz 2013 salı) itibariyle Kumluca Savcıları Hüseyin Şık tarafından hakkında dava açılan Birhan Erkutlu'nun ilk duruşmasının 11 eylül 2013'te görüleceği açıklandı.

Birhan Erkutlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada;
"Derdi sadece Alakır'ın doğasını korumak isteyenlere karşı şirket-hükümet-jandarma (polis) üçlüsü tarafından yürütülen baskı politikaları Anadolu'nun her köşesinde olduğu gibi Alakırda da devam ediyor. Anlaşılan çıkar ilişkisinde olan birilerini rahatsız etmişiz ve yine o birileri tarafından Birhan'ı yoketmek için biryerlerde düğmelere basılmış ve bu oyun sahneye konmuş. Ancak bunların aynı Gezi Parkındaki gibi anlamadıkları bir şey var. O da bu topraklarda tüm canlıların yaşam hakkı için cesurca mücadele eden yüzbinlerce Birhan olduğu. Beni cezalandırmaları, hapse atmaları ya da öldürmeleri bu topraklardaki yaşam mücadelesinden hiçbirşey kaybettirmez hatta kazandırır. Benimki gibi küçük bir bedenin onların bu topraklarda katlettiği onbinlercesinin yanında hiçbir önemi yoktur. Ben o katledilen canlılarla birlikte yokedilmekten onur duyarım aynı o canlılarla omuz omuza yaşam mücadelesi vermekten duyduğum onur kadar. Şahıslara yönelttikleri bu saldırılar rant karşısında verilen yaşam ve özgürlük mücadelesini etkilemeyecektir. Gezi Parkından yükselen ateş eninde sonunda tüm bu adaletsiz vicdansızlarıda yakacaktır." Dedi.

2 yıl öncede Alakırdaki değirmenini HESçilere karşı korumaya çalışan 80 yaşındaki Ahmet Türkkan yine şirketin suç duyurusuyla ağustos sıcağında Kumluca Jandarmasına götürülmüş ve ifadesi alındıktan 1 saat sonra kalp krizi geçirerek vefat etmişti.

Yine Alakır Derneği başkanı Mehmet Başar hakkında da Alakırda HESleri bulunan ADO şirketinin çalışanı Kemal Heybeli tarafından gizlice alınan bir ses kaydında şirket hakkında köylülere 'Bu şirketlere inanmayın. Yalan söylüyorlar. Onlar sizin suyunuzu çalmaya geliyorlar' dediği iddasıyla 'şirkete hakaretten' Kumlucadaki aynı savcı ve hakimler tarafından 10.5 ay hapis cezası verilmişti.


ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ

ciroz beğendi.
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-07-2013, 16:06   #35
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
ALAKIR VADİSİ'nde DEREKÖY ENERJİ ŞİRKETİ'nin TEHTİDİ ALTINDAKİ ÇALTI KÖYÜNE DAYANIŞMA ZİYARETİ
(21 temmuz 2013 pazar)

Alakır Vadisindeki Kuzca köyünden vadinin aşağısına (güneyine) doğru yola çıkıyoruz. Alakır nehrini takip eden toprak yol boyunca DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin rezervuarından santral binasına kadar olan 10 kmlik iletim hattının tahribatı, kuru dere yatağı ve kenarında kurumuş ya da can cekişen ağaçları görüyoruz yol boyunca.

KÜRCE HES santral binasından sonra tekrar yatağına bırakılan yerde kavuşuyoruz Alakır nehrine ve onun can kattığı yaşama ve yeşilliklere.
Çaltı Köyü'nün Yanıklar mahallesindeyiz. Mahalle, Alakırın iki yanına kurulmuş evleri, nar bahçeleri, bostanlarıyla adeta bütünleşmiş Alakırla. Köye, insanına, toprağına, bitkisine, hayvanına ve havasına can katmakta.

Caminin yanında buluştuğumuz İsmail ve Ömer bizlere ilk bilgileri aktarıyorlar. DEREKÖY ENERJİ şirketi'nin DEREKÖY HES projesi, gözlerimizin önündeki bu muhteşem güzelliği ve doğayla uyum içinde yaşayan bu güzel insanları tamamıyla yok etmek üzere hazırlanmış adeta.
Vadi ve Alakır nehri boyunca köyün üstündeki KÜRCE HES yüzünden 10kmlik bir alanda nehir tamamen kurumuş durumda. Köyün hemen altında başlayan ADO ENERJİ şirketine ait KOZDERE HES ise geri kalanını kurutmuş, tahrip etmiş. Yani Çaltı köyü ve yaşayanları iki tane HES'in tam ortasında kalmış durumda halihazırda. İşte DEREKÖY ENERJİ şirketi de ADO ile DEDEGÖL ENERJİ şirketlerinin arasında kalan bu 5 **** 6 km alana gözünü dikmiş durumda bugünlerde.

Proje köyün tam içinde olduğu içinde onlarca dönümlük nar bahçesi ve bostanları ve içindeki evleri kamulaştırmadan projesini gerçekleştirmesi imkansız. Nitekim ilk girişimleri bu yönde. İşte bu gözü dönmüşlerin bu ibretlik girişimlerinin bir tanesinin hikayesini kendi ağzından dinlemek üzere köprüden Alakırın karşısına (doğusuna) geçerek Alakırın tamda yanıbaşına kurulmuş nar bahçesi ve bostanının arasındaki yüzyıllık harika taş evlerinde başbaşa yaşayan 79 yaşındaki Ramazan amcayla eşi Firdevs teyzenin yanına gidiyoruz ilk olarak.

Ramazan amca eski bir çınar olsa da bir delikanlı gibi dimdik ayakta. Köyün tamamı gibi o da oruçlu olduğu halde bağında bahçesinde, elinde kürekle karşılıyor bizi ve evlerinin önündeki ulu incir ağacının altına getiriyor sandalyeleri.

Ramazan amca bir sabah evinin önündeki nar bahçesinin içine giren sondaj makinasının sesiyle irkilmiş. ''Adamlar selamsız sabahsız dalmışlar bahçeye.. o kadarda rahatlar yani.. 'Ne yapıyorsunuz siz bahçemde' dediğimde de 'amca buraya devlet santral yapacak buradan çıkman lazım' deyincede kovaladım hepsini. Ancak tehtid ediyorlar. 'Jandarmayı çağırırız' diyorlar. Gece telefon açıyorlar. Para vereceğiz. Sat bize burayı. Yoksa devlet kamulaştırır bu parayı da alamazsınız diyorlar. Huzurumuzu kaçırdılar. Biz para pul istemiyoruz. Ata yadigarı bu toprağımızda yıllardır olduğu gibi huzur içinde yaşamak istiyoruz'' diyor.

Ramazan amca birkez de evine gelen şirket yetkililerine 'burayı gezi parkına çeviririz' diyecek kadarda çapulcu. Gezi parkının ruhunun Torosların tepesindeki bir mahalleye kadar yayılmış olduğunu görmek, 80 yaşına yaklaşmış amcanın gözlerinde bile o ışıltıyı görmek tüylerimizi diken diken yaptı hepimizin.

Ramazan amca evinin hemen önünden akan Alakır'ın üzerindeki yıkık eski ahşap köprüyü göstererek 'zamanında Alakırın bu köprünün üzerinden aştığı selleri bilirim. Şimdi o seller olacak bu HESleri süpürür atar buralardan' diyor. Alakırın şu anda aktığı yerden 6-7 metre yükseklikteki köprüye inanılmaz gözlerle bakarken 'bu işi çözerse gerçekten doğa ana kendi hukukuyla kökünden çözer' diye geçiriyoruz içimizden.

Bu 80lik çapulcu delikanlının yanından ve onun hoş sohbetinden ayrılıp emekli öğretmen Erkan hocanın evine uğruyoruz. Erkan hoca bize yaklaşık 7 yıl önce DSİ'ye yaptıkları bir başvuruyu ve aldıkları cevabı anlatıyor. ''O zamanlar HES falan yok. Yani biz bilmiyoruz en azından. Köyün sulama sorunu olduğundan bir dilekçeyle DSİ'ye bu sorunumuzun giderilmesi adına başvurduk. O zaman bize verilen cevapta Alakır nehrinde bizlerin bahçesini sulayabilecek kadar su olmadığı cevabı verildi. Düşünebiliyormusunuz burada sadece birkaç yüz dönüm nar bahçesi var ve hali hazırda eski arık düzeninde bahçelerimizi yüzlerce yıldır Alakır suluyor zaten. Sonra bize az gösterilen bu suyun HESçilere verildiğini öğrendik. Meğersem hesapları başkaymış adamların.''
Erkan hoca bize şirketin köylüleri 'sizlere ürettiğiniz narlarınız için soğuk hava deposu yapacağız' diyerek kandırmaya çalıştığını söylüyor ve bir kahkaha patlatarak 'bu işi çözerse çapulculuk çözer' diye de ekliyor. Anlaşılan çapulculuk ruhu Anadolunun dağını taşını sarmış durumda. Erkan hocada diğerleri gibi kararlı 'sonuna kadar mücadeleye devam' diyor.

Erkan hoca'nın evinden ayrılıp Çaltı köyünün merkezindeki muhtarın evine konuk oluyoruz. Muhtar Nihat Oktay bizi kapıda güleç yüzüyle karşılıyor. Evinin önündeki çardağın altına buyur ediyor. Hane kalabalık. 3 kuşak hepbirlikte oturuyoruz.

Muhtar anlatıyor. ''ADO enerji şirketi ile birlikte şu aşağımızdaki KOZDERE HES geldiğinde konuyla ilgili yeteri bilgimiz yoktu. Karşı çıkamadık. Bize 'göletiniz olacak orada balık avlayacaksınız' dediler. İlk senede gölet tamamen mil ve çakılla doldu. Şimdi oradan ancak çakıl toplarsınız. 'su bırakacağız' demişlerdi, dere yatağında azıcık bir su bırakıyorlardı onuda akşamları tamamen kesiyorlar.''

Muhtarın konuşmasından DEDEGÖL ENERJİ gibi ADO ENERJİ'ninde kanunsuzca Alakıra akan küçük yan kollarının suyunu bile keserek borularla santrale yönlendirildiğini öğreniyoruz. Şirketlerin bu tarz konularda nasıl bir dayanışma, yardımlaşma ve işbirliği içinde olduğuna bir örnek daha.

Muhtar bir kağıt çıkartıyor. 'Bize halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı' dediler. 'Köyün muhtarıyım benim nasıl haberim yok' dedim. Sonra öğrendik ki asıl projenin yapılacağı ve insanların mağdur olacağı köyümüzden 25 km uzakta 1200mt rakımındaki Altınyaka mahallesinde yapılmış bu toplantı. Bizim haberimiz bile olmadı. Sonradan öğrendik ki oradaki köylüler şirkete 'burada ne işiniz var bu projenin bizimle bir alakası yok' demişler. Ancak maalesef Valiliğin ilgili kurumları bu bilgilendirme toplantısının yapıldığına hükmedip şirkete ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) olumlu raporu vermiş. Biz buna itiraz edince de 10 gün içinde bize görüşlerinizi bildirin diye yeni bir yazı geldi. Biz zaten bu projeden haberdar olduğumuzdan beri gerek şahsen randevu alıp giderek, gerekse onlarca dilekçeyle gerekli makamlara bu HESi biz burada yaşayan köylüler olarak istemediğimizi bildirdik. Buradan 30 km uzaklıktaki Kumluca'ya gidip şimdi yine dilekçe vermemizi istiyorlar.''

Başta HESlerle ilgili herhangi bir fikri **** düşüncesi olmayan köylüler bile, köylerinin altında ki ADO ENERJİ'nin KOZDERE HES'inin, yukarıda da DEDEGÖL ENERJİ'nin KÜRCE HES'inin yarattığı yıkım, tahribat, susuzluk ve vaatlerin yalanına kendi gözleriyle şahitlik ettiklerinden dolayı artık tek yürek ve tam bir bilinçle karşılar HESlere.
Köylerine, onun muhteşem doğasına, sunduğu sınırsız bereketine, güzelim mimarisine ve huzurlu yaşamına göz dikmiş olan Ankaralı bu DEREKÖY ENERJİ şirketinin işi zor görünüyor.

Daha önceki ADO ve DEDEGÖL enerji şirketlerinden edinilen tecrübeyle bu şirketlerin her türlü yalan, dolan, ayak oyunu, hukuksuzluk, rüşvet, kirli çıkar ilişkileri, şiddet ve tehtidi sonuna kadar kullanacağının artık herkes farkında.

Ancak artık karşılarında daha bilinçli, daha cesur, daha aydınlık bir halk var. Gezi olayların yarattığı bu sinerjiyi dağ köylerinin mahallellerinin köşesindeki eski bir taş evin avlusunda dahi hissetmek, görmek mümkün.

Yalnız, Anadolu'nun tüm geri kalanında olduğu gibi verilen göçten dolayı nüfus çok azalmış durumda Çaltı Köyünde de. Bu yüzden oraya verilecek destek inanılmaz faydalı olacaktır. Yalnız olmadıklarını onlara göstermek, baskı ve şiddete karşı onlarla omuz omuza vermek, hoş sohbetlerine ve bereketli sofralarında onlara eşlik etmek için lütfen Alakır Vadisindeki bu cennet bahçesi ÇALTI köyünü ve onun güzel insanlarını ziyaret edelim. Gezinin birlik ve dayanışma ruhunu, baskı ve şiddet içerisinde yaşamları için direnen bir avuç köylü candaşlarımızla paylaşalım.

Biz Alakır Nehri Kardeşliği olarak, maddi ve manevi her türlü desteğimizi sonuna kadar vereceğimizi ordaki herkese bildirdik. Yanımızdaki avukat arkadaşımız da onlara açılacak davada gönüllü olarak hukuki desteği vereceğini anlattı. Şirkete karşı derhal hukuki girişimleri başlatarak dava açma kararı aldık. Bizler de Alakır Nehri Kardeşliği olarak maddi imkanları kısıtlı olan köylülerin bu hukuki harcamaların yüküne ortak olabilmek adına sanatsal faaliyetlerimizle bağış toplayacağımızı belirttik.

Ve ilk etaptada bayramın hemen sonrasında belirlenecek bir tarihte Çaltı Köyünde Alakırın yanıbaşında bir etkinlik düzenleme niyetini aldık. Bu etkinlikle buluşmanın amacı, onların bu yaşam mücadelesinde yanlız olmadıklarını göstermek, yaşamlarına ortak olmak, aşlarını muhabbetlerini paylaşaraktan kadim birlik ve beraberlik duygularımızı yüceltmektir.

Alakır Vadisi'nin ÇALTI köyüne KUMLUCA ilçesinin kuzeyine doğru KARACAÖREN köyü üzerinden ulaşabilirsiniz. (yaklaşık 25km)


DEREKÖY HES'e karşı başlatılan imza kampanyasına destek için;
http://www.change.org/derekoy
DİREN ALAKIR!
DİREN İNSANLIK!


ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ (A.N.K)



ALAKIR'la ilgili;

Belgeler için: www.issuu.com/alakirnehri

Videolar için: www.youtube.com/alakirnehri

İletişim için:
MAİL: alakirnehri@gmail.com
FACEBOOK: www.facebook.com/ALAKIROZGURAKACAK
TWITTER: www.twitter.com/ALAKIRINSESi

Alakırın Sesi müzik albümlerinden 1. ve 2.si için: www.soundcloud.com/alakirin-sesi
3. sü için: www.soundcloud.com/alakirin-sesi-3

Bilgi için: www.alakirnehri.blogspot.com ve www.alakirnehri.org


ALAKIR ÖZGÜR AKACAK!

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-07-2013, 16:48   #36
Ağaç Dostu
 
serdar1's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-05-2007
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 567
Galeri: 22
Burası benim köyüm Hes baraji nedeniyle suyu azalan filyos nehri kenarındaki Aloğlu köyü. Vadide ki yer altı su seviyesi 15 metreden 45 metre derinliklere indi, köylü 4 üncü 5 inci ek boruları çaktı vadide su her yıl daha derinliklere iniyor. Karabük ile Zonguldak Çaycuma arası köylünün tek geçim kaynağı sera ve tarım ürünlerinden 1 kazanan varken 40 bin kaybeden var.. artık.

Eklenen Resimler
 
serdar1 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2013, 15:23   #37
Ağaç Dostu
 
ciroz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-03-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,033
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ'nden KAMUOYUNA ÖNEMLİ DUYURU!

Name:  alakir-logo.jpg
Views: 834
Size:  22.0 KB

Antalya Valiliği, faaliyette olan 4 adet Hidroelektrik Santrali (HES) ile can çekişen vadide projelendirilen son 3 HES içinde 'Çevre Etki Değerlendirme' (ÇED) kabulü yaparak, Alakır Vadisi'ni içindeki tüm canlılarla birlikte tamamen yokedecek olan nihai soykırım onayını verdi!

Antalya Valiliği, geçen haftalarda DEREKÖY ENERJİ şirketi tarafından Çaltı köyünde yapımı planlanan Dereköy HES için 'ÇED başvurusunun kabulü' nü duyurmuştu.

Vadide bitmiş olan 4 adet HES'in yıkımı gözler önündeyken ve bu yıkımlara karşı halihazırda büyük tepkiler varken ve en son Dereköy HES ile ilgili alınan bu son kararın yankıları sürerken, şimdide vadinin en üst kotlarında bulunan, henüz hiç el değmemiş, Karaağaç su kaynaklarıyla şelalerinin, sayısız flora ve fauna çeşitliliğinin bulunduğu, en bakir ve ekolojik açıdan en hassas bölgesine ADO şirketi tarafından yapılmak istenilen 2 adet HES'inde (Alakır 1 ve Alakır 2 HES) ÇED başvurusu kabulü valilik tarafında duyuruldu.

ALAKIR 1 HES ÇED DUYURUSU;
Antalya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
ALAKIR 2 HES ÇED DUYURUSU;
Antalya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü

Valilik tarafından alınan bu kararla birlikte vadide yapımı planlanan tüm HESlere onay verilmiş olundu.

Böylelikle 1200mt yükseklikten sahile kadar olan 70km uzunluğundaki vadi üzerinde yer alacak olan 7 adet HESle birlikte Alakır nehri tamamen borulara hapsedilmiş olacak.

Onay verilen tüm bu projelerinde tamamlanması halinde Alakır Nehri artık hiç akmayacak.

Ondan beslenen, hayat bulan vadideki tüm canlılarda zaman içinde yok olacak.

Faaliyette olan HESlerin yarattığı yıkım ve kuraklıktan ötürü kendilerine vadinin üst kotlarında yaşam alanı bulan başta 'kırmızı benekli alabalık' olmak üzere sucul yaşama bağlı tüm canlıların soyu tamamen tükenmiş olacak.

Varolan HESlerin yarattığı afet boyutundaki yıkımlar ortadayken, Antalya Valiliği'nin diğer HESler içinde onay veriyor olması en hafif tabiriyle bir insafsızlık ve vicdansızlık örneğidir.

ÇED başvurusu kabulü yapılan bu en üst kottaki 2 HES için 'Çed gerekli değildir' kararına karşı açılmış ve kazanılmış davalardaki bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda 'hassas bir biyolojik çeşitliliğin ve zenginliğin olduğu bu bölgede yapılmak istenilen herhangi bir yatırımda ÇED aranıp aranmamasından çok, bu bölgede HES dahil doğayı tahrip edecek hiçbir yatırım yapılmayarak bölgenin koruma altına alınması gerektiği' belirtilmişti.

Ayrıca vadinin 1. derecede doğal sit alanı özellikleri taşıdığına dair kazanılmış olan dava, şirketlerin ve valiliğin karara yaptığı itiraz nedeniyle şu anda Danıştay aşamasındadır.

Alakır Vadisi'nin tabiatını altüst eden bu HESlere karşı yürütülen hukuksal barışçıl mücadele sürecinde, valiliğin, mahkemelerin, şirket yetkililerinin ve bölge jandarmasının yaşam savunucularına karşı tutumlarına karşı hepbirlikte şahit olduk.

Sadece Alakır Vadisi'nin doğasını ve onun içinde birbirleriyle uyum içinde onbinlerce yıldır yaşayan canlıları bu akıl ve mantık dışı insafsız projelerin yıkımına karşı korumak için barışçıl bir mücadele yürütünler her türlü tehtide ve baskıya maruz bırakıldılar.

Kazanılan davaların yürütmesi dahi uygulanmadı.

Başta 'çevreye telafisi mümkün olmayan zararlar verdiğinden ötürü' mühürlenen santraller, daha sonra bir 'oldu bittiye' getirilerek, 'zaman aşımı' bahanesiyle tekrar faaliyetlerine izin verildi. Bir bakıma 'tamam o katil ve onu öldürdü ancak ihbar etmekte geç kaldınız. Onun için öldürmeye devam edebilir' gibi bir adaletsizlik ortaya çıktı.

Suçlulara karşı yapılan suç duyuruları dikkate alınmayıp red edilirken, asılsız suç duyurularıyla yaşam savunucuları hakkında davalar açıldı, gözaltılar yapıldı, haklarında adli kontrol dahi verildi.

Savcılar tarafından hakarete uğradılar, jandarma tarafında tehtid edildiler, psikolojik şiddete maruz kaldılar, rüşvet dahi teklif edildi şirketler tarafından.

Bu süreçte hukuksal, idaresel ve insanlık adına yaşanmayan rezillik neredeyse kalmadı.

Bu soykırım projelerine onay veren, başta hükümet ve ilgili bakanı olmak üzere, Antalya valisi'ni, ilgili bölge müdürlerini, bu projelerde emeği ve sorumluluğu olan yetkili tüm şahıs ve kurumları şiddetle KINIYORUZ!

Kendilerine bir kez daha, makamların, iktidarların, mevkilerin, malın ve mülkün geçici olduğunu hatırlatarak, er ya da geç doğadaki masum canlılara yapılan bu zulümlerin ve ahını aldıkları onca canlının katlinin sorumluluğundan kaçamayacaklarını ve birgün tüm bunların hesabını vermek zorunda kalacaklarını bildiriyoruz.

Toplanan binlerce imzayı yok sayarak,
Binlerce kişinin katkılarıyla kuruş kuruş toplanan onbinlerce liralık masraflarla kazanılan mahkeme kararlarının altından üstünden dolanarak,
Bilimsel verileri görmezden gelerek,
Halkın tepkisini umursamayarak,
Ve yine şiddetle, baskıyla, tehtidle ve hukuksuzca bu son onayını verdikleri HESleri de yapabilirler.

Nasıl bir yol ve yöntemlerle bunları yaptıklarını gördük hepimiz.

Ancak gezi parkındaki gibi gözden kaçırdıkları bir şey var.

Artık halk uyandı. Bu adaletsizliğe, ekonomik kalkınma bahanesiyle yapılan bunca soykırıma, orantısız baskı ve şiddete artık boyun eğmek yok.

O HESlerin yapılması ancak ve ancak mücadeleyi ve dayanışmayı arttır gezi parkında olduğu gibi. 'Ben yaparım olur' anlayışını dayatarak, istedikleri gibi kanunlarla oynayıp hukukun arkasından dolanarak, karşı çıkanlarada zulüm ederek bir yerlere varamayacaklar artık.

Bir kez daha söylüyoruz;
'SİZ TÜRLÜ AYMAZLIKLARLA YAPSANIZDA, O HESlerin TAMAMI YIKILINCAYA KADAR MÜCADELEYE DEVAM!'

DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!

23 temmuz 2013

ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ

Eklenen Resimler
    
pria beğendi.
ciroz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2013, 16:06   #38
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-06-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 105
Galeri: 2
Kesme Boğazı HES projesiyle aynı mı bu proje?

gingy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2013, 17:24   #39
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
'BEN ALAKIR NEHRİ'yim!'

Son dönemde, Alakır'da HES projeleri olan şirketler savcılığa yaptıkları asılsız suç duyuruları ve açtıkları davalarda 'Alakır Nehri Kardeşliği'ni ve verdiği yaşam mücadelesini bir iki kişiye indirgeyip onları hedef göstererek bir saldırı politikasına girişmiştir.

Alakır Vadisi ve yaşam kaynağı nehri dünyadaki tüm canlılarındır.
Alakır Nehri Kardeşliği de, bu evrensel bilinç çerçevesinde doğasını ve yaşamını korumak için barışçıl bir mücadele yürüten gönüllülerin kardeşliğidir.

Bunu görsel olarakta ifade etmek için, ' BEN ALAKIR NEHRİ'yim!' videosu hazırlıyoruz.

Bunun için yapmanız gereken tekşey,
akıllı telefon ya da basit bir el kamerasını kendinize tutup 'BEN ALAKIR NEHRİ'yim!' diyeceğiniz 3-5 snlik video çekimleri..
3-5 saniyeyi geçmemek ve sadece 'ben Alakır Nehriyim' demek koşuluyla her türlü performans ve yaratıcılık serbest

Çektiğiniz videoları alakirnehri@gmail.com adresine postalayın.
Olmadı bir yerlere yükleyip (upload) linkini postalayın.

Videoları ardı ardına yapıştırıp 4er dakikalık videolar olarak bölüm bölüm yayınlayalım.
Hemen ve heryerde rahatlıkla çekip yollayarak katılacağınız bu kampanya sadece 1 dakikanızı alıcaktır..

Alakır nehri'nin yanlız olmadığını ve Alakır Nehri Kardeşliği'nin evrensel zenginliğini gösterelim cümle aleme.

ALAKIR ÖZGÜR AKACAK!
ALAKIR NEHRİ KARDEŞLİĞİ

ciroz beğendi.
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-08-2013, 21:15   #40
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Alakır Vadisi'nin el değmemiş, biyolojik çeşitliliğin en yoğun olduğu,
temiz su kaynaklarının bulunduğu en üst kotlarda ADO şirketi
tarafından yapılmak istenilen ALAKIR 1 ve ALAKIR 2 HES için Antalya
Valiliği 'Halkın Katılımı' toplantısı duyurusunu yaptı.
Aynı zamanda da 'halkın görüşünü' sordu.

22sindeki toplantıya gelemeyenler için hazırladığımız olumsuz görüşün
altına imza atarlarsa bu mektubu direk yetkili makamlara
ulaştırıyoruz.

Halkın Katılımı toplantısına gelemeyipte 4 hesle yaralanmış alakıra
son ölümcül darbeyi vuracak son 2 hes e karşı imza vermek isteyenler
için;
http://www.change.org/tr/kampanyalar...aporu-verilsin

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-08-2013, 11:31   #41
Ağaç Dostu
 
incirli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2013
Şehir: İzmir /Ankara
Mesajlar: 645
kimin umrunda? ağaçlar kesilmiş doğa katledilmiş kimin umrunda?
güzelim ülkemizin en güzel nehirlerini, en güzel vadilerini hes adı altında katlediyorlar ama kimin umrunda?
hes lere mahkemeler yürütmeyi durdurma vermiş, tınlayan yok
kimin umrunda?
yürütmeyi durdurma veren hakim başka yere sürülmüş,yeni gelen onaylamış
kimin umrunda?
birkaç karadeniz köylüsü hariç kimsenin
yazık,tv de her gördüğümde içim gidiyor ama elden ne gelir?
hakimleri bile süren zihniyete karşı biz ne yapabilirz ki?

incirli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-06-2014, 12:02   #42
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,525
Sömürge ülkelerinde bile göremeyeceğiniz HES gerçeği

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2017, 20:15   #43
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Hayırsız Hayrat!

Alakır'a nefretin, kötülüğün, şeytanlığın ardı arkası kesilmiyor. Şimdi de Birhan ve Tuba'nın yaşam alanlarındaki doğal kaynağın suyunu çaldılar. Başka bir deyişle içme suyu, kullanım suyuı, gıdalarını sağladıkları bostan suyu olan suyu, 15 senedir orada yaşamlarını doğal yollarla sürdürmelerinin kaynağı olan suyu.

Bu haberin yayılması ve karşı kamu oyu ve tepkisinin oluşması önemli. Yayınlarını yaptıkları facebook sayfası da ara ara kısıtlanıyor, tıklanma sayısının artması da önemliymiş.

Aşağıda son durumları anlatan birkaç link var, bakınız, paylaşınız. Bilhassa Antalya'da yaşayanların bu işe tepki olarak gerçekleşecek organizasyonlara fiilen de katılmaları ayrıca önemli.

Sayısız canlıya hayat olan Alakır nehrini bitmek bilmez ve hayatlarını da hiçe sayarak gerçekleştirdikleri mücadeleyle kurumaktan kurtaran bu iki insanı yalnız bırakmamak lazım. Ağaçlar net ailesi olarak konuya eğilmemiz, canlı tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Herkesin elden geldiğince destek vermesini dilerim.

Birhan'ın durumu anlatışı:

"İnanılır gibi değil!!
Aldıkları değirmene su getirme görüntüsü yaratıp HES'in salmak zorunda olduğu can suyunu ölçen debimetreye suyu salarak halkı, devleti.. kandırdıkları gibi,
su kaynağımızın hemen dibinde satın aldıkları araziyi kazarak kestikleri suyumuzu yol kenarında yaptıkları bir hayrata su götürme görüntüsü vermeye çalışıyorlar!
Hayırsız işlerine 'hayrat'ı alet ediyorlar..
Hayırsız hayrat..
Hayrat bir şey!!"


Artı Gerçek.com'dan Fatma Yörür'ün konuyu özetleyen Yazısı:

"Tuğba ve Birhan çifti, 15 yıl önce kent yaşamı ve çalışma koşullarına hayatlarını teslim etmemek için Alakır Vadisi'ne yerleşti. Kendi yaşam alanlarını kendi emekleriyle kuran çiftin tek amacı sistemin uzağında sakin bir hayat yaşamaktı.

Alakır Vadisi'nde kendi yaptıkları evde doğaya ve ekolojiye saygılı yaşamayı amaçlayan çiftin yaşam alanı uzun süredir HES firmalarının tehdidi altında.

Bölgeye ADO ve METEMAR Şirketleri tarafından yapılan yedi hidro elektrik santral, Birhan ve Tuğba'nın yaşam alanına uzun yıllardır göz dikmişti. Yıllardır yaşam alanlarını HES firmalarına terk etmeleri yönünde teklifler alan çift, yaşam alanlarını terk etmeyince bugün tehditler ve saldırılar yaşıyor.

Vadi içindeki yaşam alanlarını korumak için hukuksal ve sanatsal yollarla mücadele eden çifte, geçtiğimiz günlerde yaşam alanlarında silahlı taciz atışı yapılmıştı. Daha öncesinde HES şantiye şefi tarafından tehdit edilen çiftin, bu baskılara karşı yaşamlarını devam ettirme çabasına son saldırı dün yaşandı.

Doğayla uyumlu ve barış içinde yaşamayı amaçlayan çiftin kendi yaşam alanlarına sağladıkları doğal su kaynağına saldırıldı. HES firmesi şantiye araçları arazi yakınından doğal yollarla yaşam alanına ulaşan su yolu kepçelerle tahrip edildi. "





http://www.artigercek.com/hes-sirket...hat-birakmiyor


http://www.facebook.com/alakirnehrikardesligi/


Düzenleyen Taşlıbahçe : 14-10-2017 saat 19:05 Neden: ek
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-10-2017, 17:28   #44
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Bostanları kuruyor:



"Bostanımız kurumaya başladı!
Bizi hem susuz hem de aç bırakmaya çalışıyorlar tüm dünyanın gözleri önünde.
Günlük ihtiyaçlarımızı etraftan topladığımız sularla, çamaşırı alakır nehrinin kenarında gideriyoruz. Hayvanlar için kaplarda su biriktiriyoruz. Ama bostanı sulamak mümkün değil. Çiçek bahçesini de. Hepsi kurumaya başladı.
Hasan Tığlı'nın METAMAR şirketine ait Kürce HES'in şantiye şefi Ali Süzen arazimizin içindeki kadim su kaynağımızı hemen arka araziyi alıp kepçe ile kazarak damarından kesip bizi susuz bıraktı.

Suyumuzu hayrat'a götürme görüntüsü sergilediler. Bugün ise hemen yanımızda, yaptıkları hayratın altında, yine Şeref Şen adlı aynı kişiden satın alıp Vakıflar katliamını (Alakırın Sesi | Vakıflar Katliamı (Alakır Vadisi / 29 Şubat 2016)) gerçekleştirdikleri alana kepçe ile havuz kazıyorlar şu anda. Hayrattan da oraya akıtacaklar suyumuzu anlaşılan."


Name:  22448422_2114094785273987_3589914356617410079_n.jpg
Views: 279
Size:  76.3 KB

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-10-2017, 21:41   #45
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
"Evimizin hemen arkasında bir tilki yuvası var. Tilkinin de iki yavrusu. Sabahları yuvalarının önünde oynaştığı. Koskocaman bir yaban domuzu var direkt yaşam alanımızın içinde. İsim bile taktığımız. Karşılaştığımızda selamlaştığımız. Telle çevrili olmamasına rağmen bir kere bile bostanımıza, gıdamıza bulaşmamış olan. Evimizin tam dibinde zehirli bir engerek yılanı var. Orayı yuva yaptığı. Her karşılaşmamız saygı dolu. Arada evimizin içine giren yarasalar var. Her yer zaten akrep ve çeşit çeşit büyüklü küçüklü örümcek dolu. Karşı yamaçta kurtlar, etrafta yaban kedileri, nehrin yanında karşılaştığım porsuklar ve yavruları, tepemizde dolanan şahinler, kartallar..

Bunca yıldır birlikte yaşıyoruz. Bir tekinden bile en ufak bir zarar gelmedi bize. Tehdit bile hissetmedik, hissettirmediler de..
Birgün hesçi 'insan'lar geldi.
Bir 'insan'ın bu hesçi 'insan'lara su kaynağımızın hemen arkasındaki ata yadigarı toprağını satası geldi.
Hesçi 'insan'lar da kepçe ile kaynak suyumuzu kesti.
Sorsalar evet doğa çok korkunç, hayvanlar çok ürkütücü, tehlikeli ve çok vahşi.."

Duru ve its_just_a_ride beğendi.
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-10-2017, 19:12   #46
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
"Fransanın duvarları bile HESçiler tarafından kaynak suları kesilerek en temel insan hakları ihlal edilen Alakırlı yaşam savunucularına desteğini haykırıyor. Buradaki yetkililer ise halen suskun ve bu vicdansızlığı sadece seyrediyor. Şirket şu anda bile kepçe ile çalışmaya devam ediyor. Yaşananlara tepki, Alakır'a destek ise her an büyüyor. Selam olsun tüm can dostu kardeşlerine Alakırlarından 🙏"

http://www.facebook.com/alakirnehrikardesligi/

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-10-2017, 23:37   #47
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Name:  alakir-tugba-birhan.jpg
Views: 442
Size:  69.4 KB

"Suyumuzun HESçiler tarafından kesilmesine fransız kalan tüm yetkililer için yaşanan sürecin Fransızcası:"

Alakır • Tir à balles contre anti centrale hydroélectrique

Actualité, Chroniques de Naz Oke, Habitat-Urbanisme, ZAD Turquie octobre 17, 2017octobre 18, 2017 Naz Oke



Le couple Tuğba Günal et Birhan Erkutlu vivent depuis 14 ans dans cette vallée, abreuvée par la rivière d’Alakır, dans la partie méditerranéenne de la Turquie.

La vallée s’étend sur 70 km, telle un oasis de 20km de largeur, abritant une faune et une flore spécifiques, entre Kumluca, discrict d’Antalya et la Méditerranée.

Le couple s’est installé dans cette vallée d’Alakır au début de l’année 2004. Ils ont construit leur espace de vie de leurs propres mains et à la sueur de leur front. C’est en 2009, que les entreprises de centrales hydroélectriques (HES) ont commencé à apparaître dans la région. Et depuis, Tuğba et Birhan font partie d’un groupe de personnes qui résistent autour d’Alakır, contre ces projets qui menacent l’eau, la faune, la flore et la vie…

Pas de monde meilleur sans combat

Tuğba et Birhan désirent et imaginent un monde meilleur en harmonie avec leur environnement, réfléchissent sur des solutions alternatives et en trouvent. Fidèles à leurs convictions, luttent contre les projets dévastateurs, et là, leur foyer est directement concerné.

Dans un article de Sadık Çelik concernant l’habitat alternatif, publié en turc sur Kedistan en décembre 2016, le couple annonçait leurs besoins pour la vie : EAU, NOURRITURE et ÇUVA… “Çuva” est le nom que Tuğba et Birhan donnent à la maison qu’il/elles ont conçue à Alakır. Cette maison écologique est faite avec le principe “Le meilleur matériel est celui qui est tout près”. Elle fut construite à deux, en travaillant 8h par jour pendant 74 jours, suivant les conditions favorables de temps, de l’énergie et de la lune, sur une période de 94 jours.

Depuis longtemps le couple comme d’autres résistantEs ont régulièrement des problèmes avec les “employés de sécurité” des entreprises, agissant plutôt comme des hommes de main. Intimidations, menaces… Notre collègue Sadık Çelik, membre du groupe “Alakır Nehri Kardeşliği” (fraternité de la rivière Alakır) en a été témoin lui-même, sur place, et objet de ces agressions régulières.

Pourtant, une décision du tribunal, confirmée par le Conseil d’Etat en 2016, stipule que toutes les centrales hydroélectriques sont interdites à Alakır, déclaré site protégé.

Tuğba explique :

“Il y a quelques semaines, nous avons réussi à faire supprimer les licences de deux projets de centrales. Nous avons pu sauver cette zone. Mais la centrale qui se trouve à 500 mètres plus bas de chez-nous fut terminée en 2014. Nous avions ouvert des procès, mais avec mille jeux juridiques et administratifs ils nous ont fait perdre. Pendant un moment, le tribunal avait arrêté les travaux. C’est à ce moment là que toutes les histoires de menaces, d’intimidation et de plaintes ont commencé.

Finalement, ils ont gagné le procès, ils ont confisqué l’eau. Tout cela est fini, mais comme le débit de l’eau n’est pas suffisant, et qu’ils ne peuvent pas produire d’électricité, ils prennent d’autres chemins… Comme ils ont déjà procédé, ils coupent les arbres d’une zone, ils dérivent l’eau de cette façon, et ils obtiennent un débit plus important. Ensuite, ils font une requête auprès de l’administration de l’eau (DSİ) pour déclarer la dérivation comme ‘source principale’… Ils ont déjà essayé cela avec un moulin à eau qu’ils ont acheté, où l’eau n’avait pas un débit suffisant pour exploiter.”

En effet, nous avions déjà écrit à plusieurs reprises, que beaucoup de centrales hydroélectriques sont construites sans véritable plan sur une longue durée et contre tout bon sens, et quasi dans chaque cas, avec l’ambition de faire du profit sur la construction et non de produire de l’énergie. Pour reprendre les paroles des habitantEs qui refusent ces projets “Vous venez, vous construisez, vous tarissez nos ressources, et en nous laissant des ruines sur la terre sèche vous partez. Nous, nous sommes d’ici, nous restons…” Des milliers de pseudo centrales détruisent ainsi la nature, les écosystèmes, les lieux de vies des êtres humains et animaux depuis des années.

Pendant une dizaine d’années, la vallée a subi des dégâts irréparables et récemment, enfin, le EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu – Organisation de régulation du secteur d’énergie attaché au Ministère d’énergie des de ressources naturelles), a supprimé les licences de deux centrales.
Un site à protéger !

A Alakır, il existe une centrale ouverte dans les années 70, et la Vallée est concerné par 8 projets de centrales hydroélectriques supplémentaires. Comme Tuğba l’explique, deux d’entre eux ont vu leur licence être supprimée. Le fait que ces centrales aient une capacité de production de moins de 10MW, à côté de la destruction qu’elle génèrent/généreront sur la nature, a été dès le début, sujet à controverses. Malgré la bataille juridique, la construction de 4 centrales a été menée à terme. Pendant cette période dans Alakır, en principe “site protégé” possédant de nombreuses espèces vivantes endémiques, la découvertes d’autres nouvelles espèces rares se poursuivait. La “Truite d’Alakır” (Salmo kottelati) et le “coquelicot d’Alakır” (Glaucium alakirensis) en font partie.

“Je te casserai les jambes !”

Metamar HES, une entreprise de centrale hydroélectrique, qui a visiblement des “projets” dans la zone, a d’abord acheté la parcelle à l’entrée du terrain où la maison du couple se trouve. Ensuite, en 2016, elle a acquis le terrain qui surplombe la source qui alimente la maison de Tuğba et Birhan.

Metamar HES, a coupé tous les arbres sur le terrain, l’a entouré de barbelés, et y a installé des tuyaux menant l’eau vers une fontaine “hayrat” sur le côté du terrain.

Une hayrat est une fontaine construite en principe à la mémoire d’une personne, pour que “son âme se repose en paix”, pour désaltérer les passantEs dans un lieu qui manque d’eau. Le mot hayrat, vient de hayır, “bonne action” selon la religion musulmane. Dans ce cas de figure, dans l’endroit où elle est installée, au milieu d’un espace où il n’y a pas besoin de désaltérer les passantEs, il est évident qu’elle sert tout simplement d’alibi, pour gagner les villageoisEs.

Tuğba et Birhan ayant du mal à comprendre le but exact de ces “travaux” absurdes ont informé la DSİ, la “Compagnie publique des eaux” du fait que l’entreprise essayait de dériver l’eau illégalement, et ont déposé une plainte. La DSİ, a verbalisé l’entreprise plusieurs fois de suite.

Lorsque le “gardien” du chantier de l’entreprise a commencé à menacer Birhan, avec des mots comme “Je te casserai les jambes”, sur plainte du couple, le bureau du Procureur a ouvert une enquête. Le gardien a été condamné à 5 mois de prison, et en septembre dernier, sa peine a été confirmée par la Cour d’appel.

Tout juste une semaine après cette décision, des “personnes non identifiées” ont ouvert le feu sur la maison du couple. La gendarmerie n’a pas trouvé les douilles vides. Elles ont été sans doute ramassées pour empêcher la collecte de preuves.

Ce type d’intimidations mafieuses n’est hélas pas exceptionnel. En mai dernier, un couple qui menait une lutte contre une entreprise d’extraction de marbre a été retrouvé assassiné dans sa maison. Cet assassinat , commis par un homme de main de l’entreprise, sur ces deux défenseurEs de la nature qui luttaient tout simplement contre le pillage du patrimoine naturel dans lequel ils vivaient, a endeuillé Finike (Antalya).

Et le 9 octobre dernier, voilà, un engin de l’entreprise qui arrive, et qui intervient sur la source qui alimente la maison du couple. Leur eau est coupée. Carrément !

Vidéo à chaud…

Tuğba : “Ici, c’est notre espace de vie. Et nous utilisons l’eau de la source. Et en ce moment même il y a intervention sur notre eau.” (0:51 min) “Et notre eau fait surface ici… L’œil de la source” (0:37 min) “A cet instant l’entreprise intervient sur notre eau, depuis l’intérieur du terrain qu’elle a acheté, pour nous laisser sans eau.”
Nous portons l’eau depuis la rivière

Tuğba et Birhan racontent : “Les ancienNEs disent toujours que quand tout est tari partout ici, cette source coule encore. En fait, ils ont creusé juste la ‘veine vitale’ et dérivé cette source aussi. Actuellement nous n’avons plus d’eau. Nous sommes obligéEs d’en emporter depuis la rivière qui se trouve à 150-200 mètres plus loin.

Nous n’allons certainement pas abandonner notre maison. Nous avions déjà le projet de faire une installation de récupération d’eau de pluie. Nous devons penser à ces solutions alternatives plus rapidement. Pour le moment nous n’avons que quelques gouttes qui coulent des robinets. Nous faisons des réserves pour boire. Mais bien sûr, il y a d’autres besoins, ménage, nettoyage, bain… et plantations. Le potager souffre de sécheresse déjà.”

“Nous sommes sûrEs que certains villageoisEs savent tout. Nous n’avons pas encore parlé avec le ‘muhtar’ [préposé de village”], je ne sais pas ce qu’il va dire. La dernière fois, il était du côté de l’entreprise. Quatre cinq villageois la soutiennent également. Les autres restent en silence. Les villageoisES sont toujours dans le silence. Depuis des années, les pro-centrales nous calomnient. Nous sommes des ‘terroristes’, des ‘violents’ et tout ce que vous voulez. C’est pour cela que les villageoisES restent muetTEs. Même si ce qui se passe n’est pas clair, lorsqu’il y a une entreprise dans l’histoire, les gens préfèrent ne pas se prononcer.

Nous avons déposé plainte. Nos avocats préparent les procédures. Il y a des lois qui concernent le voisinage. Personne ne peut couper l’eau de ses voisins de cette façon. Ils doivent nous fournir au moins la quantité d’eau qui nous est nécessaire. Pour l’instant nous ne pouvons prendre que cette voie juridique, car finalement, ils ont fait l’acquisition de ces terrains, ils en sont les propriétaires…”

Tuğba rappelle que la même entreprise en 2009-2013 avait déjà construit une centrale hydroélectrique sur la rivière Alakır. Et a cette époque, le couple avait été également victime de tirs à balles, de la part d'”auteurs inconnus”. L’enquête avait été fermée faute de preuve. Dans la même période, le directeur de projet de l’entreprise, avait porté plainte contre Birhan, avec des accusations diverses et variées, entre autres pour “piratage informatique”. Une accusation qui fait sourire les kedi que nous sommes, ayant fait l’expérience de collaborer avec Birhan, pour le projet “Voyage pour le droit à l’eau” de Sadık Çelik et constaté alors les très faibles moyens Internet à Alakır…
Alakır
Connectés sur le Web depuis peu, pendant longtemps, leur radio transistor leur a tenus compagnie

Les mouvements de protection de la nature en Turquie, sont très sensibilisés au sujet des centrales hydroélectriques. Alakır est connu pour ses projets d’habitations et de vie alternative. Et comme Tuğba et Birhan soutiennent aussi d’autres combats menés par ailleurs, le couple a trouvé une chaleureuse solidarité et écho dans des médias.

Kedistan se joint donc à cette vague solidaire, car l’eau est partout objet de convoitise des pratiques marchandes, mafieuses, ou motifs de guerres. L’eau est une ressource essentielle pour la vie. Elle ne peut être marchandisée, ni confisqué !
Alakır, résistance ! Diren Alakır!

malina beğendi.
Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-10-2017, 21:13   #48
Ağaç Dostu
 
Taşlıbahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2006
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 710
Galeri: 2
Hayırsız Hayrat!

"Yorumsuz..

Birhan ve Tuğba Alakır Vadisi'ndeki canlıların yaşamını HESlerin su gaspına karşı savunmaya çalışıyor.
Birhan ve Tuğba yaşamsal tüm su ihtiyaçlarını kendi arazilerinin içinden çıkan ufak bir doğal kaynak suyundan karşılıyorlar. Gıda ihtiyaçlarını karşıladıkları bostanlarını, meyva bahçelerini, çiçek bahçelerini suluyor, çamaşır, bulaşık, yemek, içmek, yıkanmak, temizlik.. gibi yaşamsal tüm su ihtiyaçlarını karşılıyor bu kaynak.

Sonra birgün bu kaynağın tam arkasında atasından yadigar arazisini HES şantiyesinin şefine satıyor biri.
Hesçilerde kepçe ile kazarak Birhan ve Tuğba'nın yaşam alanından doğal olarak çıkan kaynağın damarını kesiyorlar yeraltından.
Ve bu suyu alıp borularla ıssız toprak yolun kenarında inşa ettikleri "hayrat"a yönlendiriyorlar.
Bu hayratı da atayadigarı arazisini satanın atasına adıyorlar..

Birhan ve Tuğba ise günlerdir su ihtiyaçlarını karşılamak için damla damla su biriktiriyor. Çamaşırları 200 metre aşağıdaki Alakır nehrinde yıkıyor ve oradan doldurdukları bidonları patikadan yukarıya taşıyarak bulaşık, yıkanma.. gibi temizlik ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bostan ve meyva ağaçlarına, şifalı otların bulunduğu çiçek bahçesine normalde kaynak suyundan damlama boru ile su geliyordu. Kaynak kesildiğinden beri gıda ihtiyaçlarını karşıladıkları bostanlarındaki sebzeler susuzluktan kurumaya başladı. Çiçek bahçesi de öyle. Yeni dikilmiş olan genç meyva ağacı fideleri ise kuruma tehlikesi ile karşı karşıya.

Birhan ve Tuğba'nın yaşam kaynağı olan doğal kaynak suyu ise artık bu 'hayrat'tan akıyor.."

Name:  22780347_2123153094368156_5784193199568654711_n.jpg
Views: 247
Size:  60.9 KB


http://www.facebook.com/alakirnehrikardesligi/

Taşlıbahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-01-2019, 15:40   #49
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 28-01-2019
Şehir: istanbul
Mesajlar: 5
teşekkürler bilgi için

erenerdem896 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 15:30.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024