agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 19-03-2009, 20:15   #1
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Türk Gıda Kodeksine göre yoğurt

Medyada çok fazla olmamasına rağmen yinede bazı kalemler tarafından çokca eleştirilen yeni tebliğ aşağıdadır(TÜRK GIDA KODEKSİ). Kimine göre yiyeceğimiz yoğurt artık sütsüz olacak(bi bakıma)



FERMENTE SÜT ÜRÜNLERİ TEBLİĞİ

Yetki Kanunu: Tük Gıda Kodeksi Yönetmeliği

Yayımlandığı R.Gazete: 16.02.2009-27143

Tebliğ No: 2009/25

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; fermente süt ürünlerinin tekniğine uygun ve hijyenik olarak üretilmesini, hazırlanmasını, işlenmesini, ambalajlanmasını, muhafazasını, depolanmasını, taşınmasını ve pazarlanmasını sağlamak için ürün özelliklerini belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ fermente süt ürünlerini, konsantre fermente süt ürünlerini, ısıl işlem görmüş fermente süt ürünlerini ve bu ürünleri baz alan kompozit süt ürünlerini kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 7 nci ve 8 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ’ de geçen;

a) Fermente süt ürünü: Sütün uygun mikroorganizmalar tarafından fermentasyonu ile pH değerinin koagülasyona yol açacak veya açmayacak şekilde düşürülmesi sonucu oluşan ve içermesi gereken mikroorganizmaları yeterli sayıda, canlı ve aktif olarak bulunduran süt ürününü,

b) Yoğurt: Fermentasyonda spesifik olarak Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus’ un simbiyotik kültürlerinin kullanıldığı fermente süt ürününü,

c) Asidofiluslu süt: Fermentasyonda spesifik olarak Lactobacillus acidophilus kültürünün kullanıldığı fermente süt ürününü,

ç) Kefir: Fermentasyonda spesifik olarak Lactobacillus kefiri, Leuconostoc, Lactococcus ve Acetobacter cinslerinin değişik suşları ile laktozu fermente eden (Kluyveromyces marxianus) ve etmeyen mayaları (Saccharomyces unisporus, Saccharomyces cerevisiae ve Saccharomyces exiguus) içeren starter kültürler ya da kefir tanelerinin kullanıldığı fermente süt ürününü,

d) Kımız: Fermentasyonda spesifik olarak Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus ve Kluyveromyces marxianus kültürlerinin kullanıldığı fermente süt ürününü,

e) Ayran: Yoğurda su katılarak veya kuru maddesi ayarlanan süte Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus’ un kültürleri katılarak hazırlanan fermente süt ürününü,

f) Konsantre fermente süt ürünleri: Protein oranı fermentasyondan önce veya sonra en az %5,6 oranına yükseltilmiş süzme yoğurt veya torba yoğurdu, kış yoğurdu, labneh, tuzlu yoğurt, kurut gibi fermente süt ürünlerini,

g) Toz/kurutulmuş fermente süt ürünleri: Nem oranı %5’in altında olan yoğurt tozu gibi fermente süt ürünlerini,

ğ) Çeşnili fermente süt ürünleri: Ağırlıkça en fazla %50’si kadar şeker ve/veya tatlandırıcı, meyve ve sebzeler ve bunların suları, püreleri, pulpları ve bunlardan üretilen preparatlar ve konserveler, tahıllar, bal, çikolata, sert kabuklu yemişler, kahve, baharat ve diğer taklit ve tağşişe neden olmayan lezzet verici gıdalar gibi süt bazlı olmayan bileşenler içeren kompozit süt ürününü,

h) Fermentasyon sonrası ısıl işlem görmüş fermente süt ürünü: Fermentasyonu ısıl işlemle durdurulmuş süt ürününü,

ifade eder.

Hammadde ve ürün özellikleri

MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ kapsamındaki fermente süt ürünlerinin özellikleri aşağıda verilmiştir:

a) Fermente süt ürünlerinin üretiminde mevzuata uygun süt ve/veya süt ürünü kullanılmalıdır.

b) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerde rekonstitüsyon ve rekombinasyon işleminde, mevzuata uygun içme suyu kullanılmalıdır.

c) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünler; kendilerine has tat, koku ve yapıya sahip olmalıdır.

ç) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin üretiminde bu Tebliğin tanımlar başlıklı 4 üncü maddesinde belirtilen starter kültürlere ilave olarak diğer starter kültürler ve/veya yan kültürlerde kullanılabilir.

d) Sadece fermentasyon sonrası ısıl işlem görmüş fermente süt ürünlerinde ve çeşnili fermente süt ürünlerinde jelatin ve nişasta kullanılabilir.

e) Yoğurt ve ayran Ek–1’ de yer alan yağ oranlarına uygun olmalıdır.

f) Fermente süt ürünleri spesifik mikroorganizmaları raf ömrü sonuna kadar canlı, aktif ve Ek–2’ de belirtilen sayıda içermelidir. Ancak fermentasyon sonrası ısıl işlem görmüş fermente süt ürünlerinde bu hüküm aranmaz.

g) Ek–2’ de yer alan spesifik mikroorganizmaları canlı, aktif ve belirtilen sayıda sağlamayan fermentasyon sonrası ısıl işlem görmüş fermente süt ürünleri spesifik ürün tanımlarıyla adlandırılamaz.

ğ) Konsantre fermente süt ürünleri hariç olmak üzere fermente süt ürünlerinin üretiminde fermentasyondan sonra serum uzaklaştırılamaz.

h) Meyveli yoğurtlarda meyve miktarı en az % 6 olmalıdır. Ancak; meyve suyunda sitrik asit cinsinden ağırlıkça en az % 2,5 oranında titre edilebilir asit bulunduran meyveler ve tropik meyve ilaveli yoğurtlarda bu oran en az % 2 olmalıdır.

ı) Ayran ve tuzlu yoğurt en fazla % 1 oranında tuz içerebilir.

i) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünlere süt yağı haricinde yağ bileşeni ilave edilemez. Ancak çeşnili fermente süt ürünlerinde içerdiği çeşni maddesine bağlı olarak eser miktarda süt yağı dışında yağ bulunabilir.

j) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünlere ait diğer özellikler Ek-2’de verilmiştir.

Katkı maddeleri

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerde kullanılan katkı maddeleri, 25/8/2002 tarihli ve 24857 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi-Gıdalarda Kullanılan Renklendiriciler Tebliği, 21/9/2006 tarihli ve 26296 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi-Gıda Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcılar Tebliği ve 22/5/2008 tarihli ve 26883 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi-Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddeleri Tebliği’nde yer alan hükümlere uygun olmalıdır.

Aroma maddeleri

MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerde Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Gıda Aroma Maddeleri bölümüne uygun doğal ve/veya doğala özdeş aroma maddeleri kullanılabilir.

Bulaşanlar

MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler 17/5/2008 tarihli ve 26879 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinde Bulaşanların Maksimum Limitleri Hakkında Tebliğ’de yer alan hükümlere uygun olmalıdır.

Pestisit kalıntıları

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerdeki pestisit kalıntı miktarları, 29/7/2008 tarihli ve 26951 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinde Bulunmasına İzin Verilen Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliği’nde yer alan hükümlere uygun olmalıdır.

Veteriner ilaçları tolerans düzeyleri

MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünlerde bulunabilecek veteriner ilaçları kalıntı düzeyleri 28/4/2002 tarihli ve 24739 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Hayvansal Kökenli Gıdalarda Veteriner İlaçları Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliği’nde yer alan hükümlere uygun olmalıdır.

Hijyen

MADDE 11 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Gıda Hijyeni bölümünde yer alan genel kurallara uygun olarak üretilmelidir. Bu genel kurallara ek olarak; Ek-3’de yer alan mikrobiyolojik kriterlere uygun olmalıdır.

İşyeri özellikleri

MADDE 12 – (1) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünleri üreten işyerleri, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Gıda Maddeleri Üreten İşyerlerinin Taşıması Gereken Özellikler bölümünde yer alan genel kurallara uygun olmalıdır.

Ambalajlama, etiketleme ve işaretleme

MADDE 13 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler; Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Ambalajlama – Etiketleme ve İşaretleme Bölümünde ve 25/8/2002 tarihli ve 24857 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliğinde yer alan hükümlere uygun olmalıdır. Bu kurallara ek olarak;

a) Fermentasyondan sonra ısıl işlem görmüş fermente süt ürünleri “Isıl İşlem Görmüş Fermente Süt Ürünü” olarak adlandırılır.

b) Çeşnili fermente süt ürünlerine eklenen çeşni maddesinin adı spesifik ürün ismi ile birlikte çilekli yoğurt, naneli ayran gibi kullanılmalıdır.

c) Sadece aroma maddeleri kullanılarak üretilmiş olan fermente süt ürünlerinde kullanılan aroma maddesinin adı spesifik ürün ismi ile birlikte kullanılmalıdır.

ç) Üretiminde şeker ve/veya tatlandırıcı kullanılarak üretilen ürünlerde “şeker ilave edilmiştir” veya “… ile tatlandırılmıştır” veya “şeker ilave edilmiş ve … ile tatlandırılmıştır” ifadesi ürün ismi ile aynı yüzde ve okunabilecek büyüklükte etikette yer almalıdır.

d) Çeşnili fermente süt ürünleri hariç olmak üzere; Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliğinde Besin Öğeleri ile İlgili Beyan Tablosunda yer alan yağ bileşenine ilişkin beyanlar yoğurt ve ayran için geçerli değildir. Yoğurt ve ayran yağ içeriği yönünden Ek-1’de yer alan sınıfa göre adlandırılmalıdır.

e) Süt yağı içeriği %1,5’dan daha düşük olan yoğurtlar ve süt yağı içeriği % 0,8’den daha düşük olan ayranlar için “yağı azaltılmış” veya benzeri ifadeler kullanılabilir.

f) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin içerdiği süt yağı miktarı kütle veya hacmin yüzdesi olarak etiketin ön yüzünde kolay görülebilir yer ve boyutta belirtilmelidir.

g) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin içerdiği protein miktarı “% ….” olarak etiketin ön yüzünde kolay görülebilir yer ve boyutta belirtilmelidir.

ğ) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin üretiminde kullanılan homojenizasyon, kaymak oluşturma gibi bazı işlemler ürün adı ile birlikte kullanılır.

h) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ve tek bir hayvan türüne ait sütün yüzde yüz kullanıldığı üretimlerde sütün ait olduğu hayvan türü ürün adı ile birlikte kullanılabilir.

Taşıma ve depolama

MADDE 14 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin taşınması ve depolanması, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Gıdaların Taşınması ve Depolanması bölümünde yer alan kurallar ile 16/5/1986 tarih ve 19109 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve 15/3/1989 tarih ve 20109 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliği’ne uygun olmalıdır.

Numune alma ve analiz yöntemleri

MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerden Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nin Numune Alma ve Analiz Metotları bölümünde belirtilen kurallara uygun olarak numune alınacak ve uluslararası kabul görmüş analiz metotları uygulanacaktır.

Tescil ve denetim

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünleri üreten ve satan işyerleri; tescil ve izin, ithalat işlemleri, kontrol ve denetim sırasında bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır. Bu hükümlere uymayan işyerleri hakkında gerekli işlemler, 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun hükümlerine göre, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yapılır.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat

MADDE 17 – (1) Bu Tebliğ ile 3/9/2001 tarihli ve 24512 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Fermente Sütler Tebliği yürürlükten kaldırılmıştır.

Uyum zorunluluğu

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Halen faaliyet gösteren ve bu Tebliğ kapsamındaki ürünleri üreten ve satan işyerleri bu Tebliğ’in yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır. Ancak bu Tebliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin uygulanmasına bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren on sekizinci ayın sonunda başlanılacaktır.

Yürürlük

MADDE 18 – (1) Bu Tebliğ yayım tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 19 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.



--------------------------------------------------------------------------------

EK–1

Yoğurt ve Ayran İçin Yağ Oranları

Yağ Oranı
Tam yağlı yoğurt
süt yağı ≥% 3,8

Yarım yağlı yoğurt
% 2 > süt yağı ≥ % 1,5

Yağsız yoğurt
süt yağı ≤ % 0,5

%..... yağlı yoğurt
Tam yağlı, yarım yağlı ve yağsız yoğurt sınıfları dışında kalan süt yağı




Tam yağlı ayran
süt yağı ≥ % 1,8

Yarım yağlı ayran
% 1,2 > süt yağı ≥ % 0,8

Yağsız ayran
süt yağı ≤ % 0,5

%..... yağlı ayran
Tam yağlı, yarım yağlı ve yağsız ayran sınıfları dışında kalan süt yağı



--------------------------------------------------------------------------------


EK – 2

Ürün Özellikleri

Fermente Süt Ürünü
Yoğurt
Asidofiluslu Süt
Ayran
Kefir
Kımız

Süt Proteini*

(Ağırlıkça %)
En az 2,7
En az 3,0
En az 2,7
En az 2,0
En az 2,7
-

Süt yağı

(Ağırlıkça %)
En fazla 10
En fazla 15
En fazla 15
-
En fazla 10
En fazla 10

Titrasyon asitliği

(Laktik asit olarak ağırlıkça %)
En az 0,3
En az 0,6

En fazla 1,5
En az 0,6


En az 0,5

En fazla 1,0
En az 0,6
En az 0,7

Etanol

(% hacim/ağırlık)
-
-
-
-
-
En az 0,5

Toplam Spesifik Mikroorganizma

(kob/g)
En az 107
En az 107
En az 107
En az 106
En az 107
En az 107

Etikette Belirtilen

Toplam İlave

Mikroorganizma (kob/g) **
En az 106
En az 106
En az 106
En az 106
En az 106
En az 106

Mayalar (kob/g)
-
-
-
-
En az 104
En az 104


* Süt Proteini; Kjeldahl metodu ile belirlenen toplam azot miktarı x 6.38

** Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin üretiminde bu tebliğin tanımlar başlıklı 4 üncü maddesinde belirtilen starter kültürlere ilave olarak eklenen diğer starter ve/veya yan kültürler



Çeşnili fermente süt ürünlerinde yukarıda verilen kriterler üründe kullanılan fermente süt ürünü miktarı ile orantılı olarak hesaplanmalıdır. Ancak süt proteini en az % 2,7 olmalıdır.

EK–3

Fermente Süt Ürünlerine Ait Mikrobiyolojik Değerler

Ürün
Mikroorganizmalar
Numune alma planı
Limitler (1)

n
c
m
M

Kefir
Koliform bakteriler (2)
5
2
9
95

Küf
5
2
102
103

E. coli (2)
5
0
<3

Yoğurt, meyveli vb. yoğurtlar, ayran ve diğer fermente süt ürünleri
Koliform bakteriler (2)
5
2
9
95

Maya (probiyotik kullanılanlar hariç)
5
2
102
103

Küf
5
2
102
103

E. coli (2)
5
0
<3


(1) : Aksi belirtilmedikçe limit kob/g-mL olarak değerlendirilir.

(2) : EMS (En Muhtemel Sayı) yöntemi



n : Partiden, bağımsız ve rasgele seçilen numune sayısını,

c : m ve M arasında olmasına izin verilen maksimum numune sayısını (M değeri taşıyabilecek en fazla numune sayısını)

m : (n-c) sayıdaki numunede bulunabilecek en fazla mikrobiyolojik değeri,

M : c sayıdaki numunenin bu değeri aşması halinde uygunsuz olup kabul edilemez olduğunu gösteren mikroorganizma sayısını

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-03-2009, 22:28   #2
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba.

Sn. Yağız59,

Yoğurdu ilk imal eden milletiz. Yüzlerce yıldan beri bir damak tadımız oluşmuş. Süt toketimimizin neredeyse cola'nın altında olduğu ülkemizde, besin ve mineral açığımızı yoğurt ile kapatıyoruz.

Geçenlerde Bu Toprağın Sesi Programında bu konu konuşuldu. Konuşulanlardan anladığım kadarıyla ülkemizdeki yabancı tröst, halkımızın damak tadını da kendi üretimine göre ayarlamaya çalışıyor izlenimine kapıldım.

Demek ki, Türk Milletine hiç bir şeyin zorla dayatılamayacağını hala anlamamış olanlar var. Böyle dayatma ve emperyalist oyunları insanımız geç de olsa anlar ve tepkisini koyar.

Benim esas merak ettiğim bu oyunlara alet olanlara ne olacak?

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-03-2009, 09:36   #3
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Alıntıdır.

Merhaba Süt ve yoğurt konusunda kafası iyice karışanlara aşağıdaki sontebligatı göndermek istedim.Yoğurt ki orta Asyalardan bizimlegelmiş,kah çorbasını yapmışız,kah kurutup eriştemize katmışız...Bunada sahip çıkamazsak YAZIKLAR OLSUN...Yakında Yunan yoğurduyiyip,sadece Bulgar mayası kullanmamıza izin verilecek!Komşularımızsüt ve süt ürünlerinin kalitesini arttırmak için her an daha çokaraştırıp çalışırken,biz hala UHT sütlerle ömürköreltelim...Amerika'da Whole Foods gibi sağlıklı ürün satanmarketlerde yoğurt dendi mi hep bir ağızdan Greek Yogurt derler,bizimesamemiz bile okunmaz...Onlar da olsun ama,biz neden hakkettiğimiz enön saflarda olmayalım?Ya da HAKKETTİĞİMİZ BU MUDUR???Kendimiz çalıpkendimiz dinlemekten vazgeçebilecek miyiz?FSD'da bu konuyu iyice irdeliyoruz.Mayıs sonu Pamukkale'de yapılacakolan süt ve süt ürünleri sempozyumuna katılmayı planlıyorum turumolmazsa.Gerçek sağlıklı sütü nereden aldığıma dair sorulargeliyor.Kasımpaşa'da pazar günleri kurulan Kastamonu pazarından veyayazın bata çıka yediğim pembe domatesleri yetiştiren Beykozlu Nurettinadlı çiftçiden ama kendime bir hediye vermek istediğimde FSD'ın süpersütçüsü,beni de bu konularda hep aydınlatan Aysun Hanımdan.PDA'dakiblogum PEMBE SÜRGÜN 'de birara daha detaylarını da yazacağım.Ben küçücük bir çocukken (milattan önce!) sütten bıyıklarımızvardı,her lıkır lıkır içilen bardağın ardından.Sınıfta o sabah kimyumurta yemiş,hemen anlardık küçücük dudaklarımızın üzerinde aslıkalan kavuniçi yaramazlardan. Sütten ağzımız yandı,üfleyecek yoğurdumuz ise KALMADI ama siz hepsevgiyle kalın...Yesim Güriş

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-03-2009, 16:38   #4
Yeni Üye
 
yesimcim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 16
Merhaba
Kendimden biraz daha alinti yapayim!Blogumu okuyup buraya tasidiginiz icin tesekkur ederim...

18 Mart 2008

Merhabalar,

Fikir Sahibi Damaklar (FSD) grubunda bir suredir sut konusunu islemekteyiz.Asagidaki maili sizlerle paylasmak istedim.Son zamanlarda "sadece kutu sut icin" propagandalari ile beynimizi yikayanlarin etkisine girmemekte ve benim gibi israrla acik sut kullanmaya devam etmekte iseniz,**** oh ne iyi UHT sut kullaniyorum,tertemiz saglikli yanilgisinda olup,miniklere bile Akrilamid veriyorsaniz lutfen okuyun ve beraber bir daha dusunelim.Cam sisede mis gibi pastorize sut ile hic te PAK olmayan kartonlarda UHT sutlerin cok farkli oldugunu unutturdular bize...Sutle yaptigimiz pembe domates corbalarinin zehir degil sifa olmasi dileklerimle...

Sevgiyle kalin
Yesim Guris


Değerli grup üyeleri,
konu adli tıp alanı dışında olabilir fakat bulaşmadan edemeyeceğim,
konu, daha çok sokak sütünün olası zararları üzerine ve ekonomik
açıdan açıklanmakta
ilgili alanlar, veterinerlik, zooteknik, tarım ekonomisi ve gıda
teknolojisi gibi sayılabilir,
bu tartışmalara pek katılmayan grup ise gıdacılar,
halbuki konunun en önemli boyutu onları ilgilendiriyor,
paketleme ve UHT tekniği,
tv deki çeşitli reklamların (sanki ihtiyacı varmış gibi) konu ile
ilgili paketleme fabrikası tarafından finanse edildiği,
Ülkemizdeki sokak sütü satış oranının ancak %3'ler seviyesinde olduğu,
hiper-süpermarketlerde nadiren/tesadüfen karşılaşılan günlük pastorize
sütlerin neredeyse kaybolmakta olduğu,
bu malum firmanın kendi ülkesinde UHT süt satışının hiç bulunmadığı,
hatta avrupa ve amerikada ancak dağcıların sırt çantalarında taşımak
için çok az satışının bulunduğu,
....PAK ve ....BRICK isimleri ile Türkiye pazarının tamamını eline
geçirmiş bu dev isveç firmasının neredeyse Ülkemiz dışında hiçbir
yerde bu ürünü satamadığı, (nedense?, sağlık açısından yasak olmasın
sakın?)
avrupa ve amerikada süt tüketiminin günlük şişe sütlerde olduğu,
UHT tekniğinin insan sağlığına son derece zararlı AKRİLAMİD oluşmasına
neden olduğu,
AKRİLAMİD'in prekanseröz olduğu,
ayrıca ...PAK kutularının 7 katmandan oluştuğu ve en iç kaplamasının
diğer katmanlar arasında oluşan toksik etkili ürünlerin sütün
içerisine migrasyonuna (göç etmesine) engel olamadığı,
UHT tekniği ile üretilen sütün aniden 150 C dereceye çıkartılıp aniden
soğutulması işlemi sonrasında, protein zincirlerinde insan
bağırsağında hazmedilmesi imkansız türde bir denatürasyona neden
olduğu,
bu tür denatüre proteinlerin bağırsaklardan emilmeden dışarıya atıldığı,
sadece kalsiyum ve bir kaç mineral ve vitaminin emilebildiği,
üniversitelerdeki gıda bölümü hocalarının çoğunun bu gerçekleri
bildiği ve çeşitli (??) nedenlerle bu konuyu açıklamaktan geri
durdukları,
hatta bir anektod vermek gerekirse;
gıdacı bir öğretim üyesinin "niçin bunları basın yoluyla toplumla
paylaşmıyorsunuz" sorusuna;
"aman hocam ne yapıyorsun, bizi yok ederler!!" şeklinde bir beyanının olduğu,
bu firmanın öncelikle Ülkemiz sağlığı açısından, sonra ekonomik açıdan
ciddi tehlikeleri bulunduğu gerçekleri çok çarpıcı,
esasen biraz daha araştırma yapıp konuyu daha teknik verilerle
paylaşmam iyi olurdu fakat yoğun bir çalışma temposu içerisindeyim,
konuya ilgi duyanlar daha fazla araştırabilir,
şahsi çözümümü de belirteyim,
yaklaşık bir yıldır oturduğumuz yere yakın bir köyden, iki ineği
bulunan bir kişiden haftada 8-10 litre süt alıyorum,
litresi 1 TL, 3-5 dk hafif kaynatıp, kaynar vaziyette aroma veya tamek
meyve suyu şişelerine dolduruyorum, ağızlarını hemen kapatıp
çalkalıyor ve 5 dk sonra buzdolabına yerleştiriyorum, oldukça uzun
süre muhafaza edilebiliyor,
çocuklarıma uzun yıllardır içirmiş olduğum (UHT) paket sütlerden
dolayı ise neden daha önce incelemedim ve bilgilenmedim diye de vicdan
azabı çekiyorum,
Saygılarımla,



12 Mart 2009 Perşembe 14:27 tarihinde Adnan SERPEN
<adnanserpen@yahoo.com> yazdı:

yesimcim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-03-2009, 08:07   #5
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Sevgili Yeşim Hn. bende bir PDA üyesiyim, nasıl okumam

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2009, 09:58   #6
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Bebekler için yoğurt...

YOĞURT -1(60 Kal , 3 gr. Protein):

100 cc süt
1 çay kaşığı yoğurt mayası

Hazırlanışı : Süt kaynatılır, 36-37 dereceye kadar (vücut ısısı) soğuması beklenir.1 çay kaşığı yoğurt -maya olarak- eklenir. Üstü örtülür, oda sıcaklığında kımıldatılmadan 3-4 saat bekletilir.

YOĞURT-2
Hazırlanışı:
İnek sütü 1 yaşına kadar önerilmediğinden mama ile hazırlanması önerilmektedir. 100 ml. hazırlanmış hazır mama içine ılık iken (43-44 C) 1 çay kaşığı yoğurt ilave ederek 3-4 saat süre ile sıcak bir ortamda mayalanmaya bırakılır.

Bebeğiniz 12. ayını doldurduktan sonra süt ile yoğurt hazırlayabilirsiniz:

YOĞURT-3
Süt kaynatılır, elin dayanabileceği sıcaklığa (43 C) kadar soğutulur. 200ml. süt içersine 2 tatlı kaşığı yoğurt 1-2 kaşık sütle sulandırılarak eklenir ve yavaşça karıştırılır. Hareket ettirmeden sıcaklığını koruyacak şekilde 4-5 saat beklenir.Daha sonra buzdolabında 2-3 saat dinlendirilir


MEYVELİ YOĞURT
100 ml. kaynatılmış-ılıtılmış su ve 3 ölçek tepeleme devam maması ile yapılan mamanın içine 2 tatlı kaşığı yoğurt ilave ederek 3-4 saat süreyle sıcak bir ortamda mayalanmaya bırakın.Bebeğiniz yiyeceği zaman içine istediğiniz meyvelerden iyice ezip katabilirsiniz.

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2009, 10:06   #7
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Alıntı

Yaygın olan düşünceye ve literatürlerden edinilen bilgilere göre bir Türk buluşu olan yoğurt, ülkemizde en fazla üretilip tüketilen süt ürünü olarak da değerlendirilmektedir. Geleneksel Türk tipi sade katı kıvamlı yoğurt geleneksel beslenme alışkanlıklarımızın önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Türk tipi katı kıvamlı yoğurt yüzyıllar önce Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman tarafından Fransa Kralı I. Fransuva’ya tedavi amacı ile gönderilen mucizevî bir yiyecek olarak Avrupa’ya kazandırılmıştı. Bu gün gelinen noktada geleneksel Türk Yoğurdu Avrupa Birliği Standartlarına uyum çerçevesinde değişime uğrama noktasına gelmiştir. Söz konusu yeni Fermente Sütler Tebliği’nde yoğurtta bulunması gereken en düşük protein oranı geri çekilmiş ve yağsız kuru madde konusundaki kısıtlama kaldırılmıştır. Tabiî ki tüketici beklentisi, pazar istekleri ve süt sanayicisinin tercihleri doğrultusunda yoğurdun bu minimum özelliklerin üzerindeki bir protein içeriği **** eskisi gibi en az % 12 yağsız kuru madde oranı ile üretilmesi mümkündür. Ancak yeni düzenlenen “Fermente Sütler Tebliği”nde nesiller boyu tükettiğimiz kıvamlı ve tat aroması dolgun yoğurdun “Geleneksel Türk Yoğurdu” adı altında korunması daha uygundur. Böylelikle ambalaj üzerine konacak bu ifade sayesinde hem tüketicinin korunması, hem de süt sanayicisi için haksız rekabet koşullarının ortadan kaldırılması sağlanacaktır.

Geleneksel yoğurdumuzun sağlıklı ve kaliteli bir gıda maddesi olma imajında; yasalara göre üretim teknolojisinde uzun süredir uygulanan “en az %12 yağsız kuru madde ve % 4 protein” içermesi gerekliliği büyük önem taşımaktadır. Yoğurdun duyusal ve yapısal özellikleri, beslenme kalitesi ve sağlığa ilişkin özelliklerinin korunabilmesi için söz konusu süt bileşenlerinin minimum oranlarına uyulması gereklidir. Gıda Standartları Kurumu (Food Standards Agency)’na göre yoğurttaki protein oranı %4 olarak ifade edilmektedir. Buna göre günde ortalama 250 g civarında yoğurt tüketimi ile yetişkinler için günlük alımı öngörülen proteinin tamamı vücuda alınmaktadır.

Beslenme profili açısından yoğurt mükemmel bir protein, kalsiyum ve vitamin kaynağıdır. Yoğurtta bulunan protein yüksek biyolojik değeri ve vitamin ile mineral maddeler de yüksek biyoyararlılığı (vücutta absorbsiyon ve kullanımı) nedeniyle vazgeçilmez besin öğeleri arasındadır.

Yoğurdun kalsiyum açısından zengin bir kaynak olduğu bilinmektedir. Özellikle laktoz fermantasyonuna bağlı olarak vücut tarafından kalsiyum emiliminin hızı artış göstermektedir. Bu durum, çocuklarda kemik gelişiminde ve yetişkinlerde kemik erimesinin engellenmesinde yoğurdu değerli kılmaktadır. Yoğurt bakterileri inkübasyon sırasında değişen düzeylerde B grubu vitamini sentezleme yeteneğine de sahiptir.

Yoğurdun beslenmenin ötesinde insan sağlığı üzerinde birçok yararı bulunmaktadır.

Bu yararlar esas olarak bazı kanser türlerinde yoğurdun olumlu etkileri, mide-bağırsak hastalıklarında yoğurdun iyileştirici etkisi ve kan kolesterol seviyesini düşürücü özellikleri gibi alanlarda ortaya çıkmaktadır. Yoğurt proteinlerinin fermantasyon sırasında hidrolizasyonu ile yoğurdun immunolojik özelliğinin artış gösterdiği bildirilmektedir.

Ayrıca günümüzün en ciddi sağlık problemleri arasında yer alan obezite ile ilgili olarak kalsiyumca zengin yoğurt ve benzeri süt ürünleri tüketiminin vücut ağırlığı artışındaki olumlu etkileri ortaya konmuştur.

Söz konusu beslenme ve sağlık yararlarının yoğurtta önemli sayılarda (107-108 koloni/g) bulunan yoğurt kültürü bakterileri ile yakın bir ilişkisi vardır. Nitekim tebliğde bu sayının en az 107 koloni/g olması gerektiği öngörülmüştür. Bu yoğurt bakteri sayısının korunmasında ürünün içerdiği protein ve yağsız kuru madde miktarının da önemi bulunmaktadır.

Diğer taraftan bugünlerde medyada sıkça tartışılan bu konu kapsamında Fermente Sütler Tebliği’nde yapılan yeni düzenleme sayesinde sütün doğal haliyle işlenerek yoğurt yapılabileceği, böylece katkı maddesi kullanımının engelleneceği savunulmaktadır. Oysa bu şekilde yoğurt üretimi beslenme ve sağlık ile ilgili olarak ürün değerini azaltmanın ötesinde duyusal özellikler ile ilgili olarak da kalite kaybına neden olacaktır.

Yoğurdun protein oranının düşürülerek, yağsız kuru madde ile ilgili düzenlemenin ortadan kaldırılması gevşek ve su salan bir yapıda ürün oluşmasına neden olacaktır. Bu durumda yoğurdun albenisi azalacak ve raf ömrü kısalacaktır. Ayrıca ürünün tat ve aromasında kayıplar da meydana gelecektir.

Halen yetkili bazı kişilerin söylediği üzere yeni düzenleme, yoğurda işlenecek süte katkı maddesi ilavesi gibi hileli durumların önünü kesmek yerine, katı kıvamlı yoğurt üretmek için başka bazı maddelerin kullanılması gibi tehlikelere kapı açacaktır. Halen ülkemizin geleneksel katı kıvamlı yoğurt üretim teknolojisinde minimum %4 protein ve %12 süt yağsız kuru madde oranının sağlanması, hileli durum gibi ifade edilen süttozu ilavesi ve vakumda koyulaştırma ile sağlanmaktadır. Süte belirli bir oranda sütün ana maddesi olan süttozunun eklenmesi veya koyulaştırma ile (kaynatma değil) suyunun bir miktar uzaklaştırılması yoğurt üretimi için hileli bir durum değil, kalite arttırıcı bir özelliktir.

Bu nedenlerden dolayı geleneksel Türk yoğurdu üretimi için bu minimum değerlerin “Geleneksel Türk Yoğurdu” tanımı altında tekrar Fermente Sütler Tebliği’nde yer alması gerektiğini düşünüyoruz.

İyi çalışmalar dileklerimle saygı ve sevgilerimizi sunarım.


Prof. Dr. Necati AKBULUT

E. Ü. Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Adına

Bölüm Başkanı

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2009, 22:48   #8
Yeni Üye
 
yesimcim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 16
Tarim bakanliginin aciklamasi

Tarım Bakanlığı'ndan yoğurt açıklaması



Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, fermente süt ürünleri tebliğinde yapılan
değişiklikle, evlerde yapılan ve yaklaşık yüzde 3 proteinli yoğurdun,
gıda güvenilirliği şartlarına uyan sektör tarafından yapılabilmesinin
önünün açıldığını bildirdi. ..



Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, fermente süt ürünleri tebliğinde yapılan
değişiklikle, evlerde yapılan ve yaklaşık yüzde 3 proteinli yoğurdun,
gıda güvenilirliği şartlarına uyan sektör tarafından yapılabilmesinin
önünün açıldığını bildirdi.



Tebliğde geleneksel Türk yoğurdunun tanımlanmadığı ve bu konuda
çalışmaların yoğun olarak sürdüğü belirtilen açıklamada, süt proteini
tağşişi mümkün olmadığı için yoğurtta kuru madde değerine tebliğde yer
verilmediği vurgulandı.



Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Resmi Gazete'nin 16 Şubat 2009 tarihli
sayısında yayımlanan ve yoğurttaki protein oranının düşürülmesi
nedeniyle kamuoyunda tartışmalara neden olan Fermente Süt Ürünleri
Tebliği konusunda yazılı bir açıklama yaptı.



Yoğurdun önceki dönemlerde koyun sütü veya koyun ve keçi sütü
karışımından, bazen de manda sütü karıştırılan sütten üretildiği
ancak, günümüzde özellikle sanayide hemen hemen tamamen inek sütü
kullanıldığına işaret edilen açıklamada, Türkiye'de büyük bölümü inek
sütü olmak üzere 12,5 milyon ton süt üretildiği, bunun da yaklaşık 4,7
milyon tonu kayıt altında, küçük, orta ve büyük ölçekli sanayide
işlendiği kaydedildi.



AB'nin uyguladığı kota sistemi nedeniyle kayıtlı süt üretim miktarının
çok önemli olduğuna, kotanın üyeliğin kesinleştiği dönemde kayıt
altında olan, sanayide işlenen süt miktarına göre belirlendiğine
işaret edilen açıklamada, bu konuda İtalya'nın önemli sorunlar
yaşadığı hatırlatıldı.



Açıklamaya göre, Türkiye'de üretilen sütün büyük bir bölümü yoğurt ve
peynir olarak tüketiliyor. Halen 838 bin tonu (yüzde 38) büyük, orta
ve küçük ölçekli sanayi tarafından, 1 milyon 362 bin tonu ise evlerde
olmak üzere toplam 2,2 milyon ton yoğurt üretildiği ve kişi başına 31
kg yoğurt tüketildiği tahmin ediliyor. Yoğurdun 406 bin 125 tonu
(yüzde 18,5'i) büyük ölçekli modern işletmelerde üretiliyor.



Vatandaşların, kırsal yerleşim birimlerinde kendi hayvanlarından elde
ettiği sütle, şehirlerde ise sokaktan aldığı sütle yoğurt yaptığı
anlatılan açıklamada, sokak sütlerinin sağlık ve hijyenik yönden
kontrol edilmediği için gıda güvenilirliği ve halk sağlığı açısından
risk oluşturduğuna, sokak sütünden evlerde yapılan yoğurtlarda
kaynatmanın dışında gıda güvenilirliği açısından herhangi bir müdahale
yapılmadığına işaret edildi.



Bunun yanı sıra evlerde yoğurt yapımı için çiğ sütün kontrolsüz
koşullarda kaynatıldığı, uzun süre kaynatmanın sütün besin değerini
azalttığı belirtilen açıklamada, evde yapılan yoğurdun sanayiye
yönlendirilmesi ile daha güvenli bir ürün elde etmenin yanında kayıt
altına alınan süt miktarının da yaklaşık yüzde 30 artacağı kaydedildi.



Açıklamada verilen bilgiye göre, sütün yapısındaki protein ve kuru
madde miktarı, türe, ırka, beslenmeye, döneme göre değişiyor.
Türkiye'de inek sütlerinin ortalama protein değeri yüzde 3 civarında
olduğu için, evlerde yapılan yoğurdun protein değeri de süt sadece
kaynatıldığı, protein artırılması yönünden vakum ortamda suyun
uçurulması veya süt tozu ilavesi gibi başkaca bir işlem yapılmadığı
için bu sütlerin protein değeri kadar.



KODEKS ALİMENTARİUS'A UYUM SAĞLANMAYA ÇALIŞILDI



Uluslararası nitelikte olan Kodeks Alimentarius'un 2003 yılında
yayımladığı standartta, yoğurdun, ''sütün mayalanması ile elde edilen
asgari yüzde 2,7 protein ihtiva eden bir ürün'' olarak tanımlandığı
hatırlatılan açıklamada, Türkiye'nin de üye olduğu Kodeks
Alimentarius'un standardındaki ana ilkenin, yoğurttaki kıvam göz
önünde bulundurulmaksızın, sütün protein ve kuru maddesinde artırım
olmadan yoğurt yapılabilmesine imkan verdiğine işaret edildi.



Fermente Süt Ürünleri Tebliği'nde Şubat ayında yapılan değişiklikle
Kodeks Alimentarius Standardında uyum sağlamaya çalışıldığı, ayrıca
Türkiye'deki inek sütü değerlerinin dikkate alındığı vurgulanan
açıklamada, şöyle devam edildi:



''Bu nedenle asgari protein oranı yüzde 3 olarak belirlenmiştir. Bu
değer asgari değer olup, bunun üzerindeki değerlerde protein oranları
içeren yoğurt yapmanın önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Önceki
tebliğe göre yapılan üretimin devamının veya önünün kesilmesi söz
konusu değildir. Kaldı ki bu tebliğ ile 'yoğurt' tanımlanmış olup,
'Geleneksel Türk Yoğurdu' tanımlanmamıştır ve bu konuda çalışmalar
yoğun olarak sürdürülmektedir.



Tebliğ ile evlerde yapılan ve toplumun yüzde 62;si tarafından
tüketilen yaklaşık yüzde 3 proteinli yoğurdun gıda güvenilirliği
şartlarına uyan sektör tarafından da yapılabilmesinin önü açılmıştır.
Böylelikle protein ve kuru maddenin artırılması yöntemi olan sütten
suyun uzaklaştırılmasını gerektiren evoparasyon veya süt tozu ilave
edilmesi gibi işlemlere gerek olmaksızın doğrudan sütten yoğurt
yapılabilmesine imkan sağlanmıştır. Aynı zamanda Kodeks Alimentarius
standardında kuru madde değeri verilmemiştir. Tebliğde yoğurdun yağsız
kuru madde değerinin verilmemesinin nedeni, sadece süt protein oranına
bakılarak yapılabilecek hilelerin (tağşişlerin) kolay anlaşılabilir
olmasındandır. Süt proteinin tağşişi mümkün olmadığından kuru madde
değerine yeni tebliğde yer verilmemiştir. Ayrıca, kıvamla yoğurt
proteini ve protein ile kuru madde arasında doğrusal bir ilişki
vardır. Yeni tebliğle ambalajların üzerine protein oranını yazma
mecburiyeti getirilmiştir. Eski tebliğde olduğu gibi yeni tebliğde de
sade yoğurtlara herhangi bir katkı maddesinin katılması yasaklanmış
olup, çiğ sütün sulandırılması da yasaktır.''



''FİYATIN DÜŞECEĞİ, TÜKETİMİN ARTACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR''



Yeni tebliğe göre doğrudan sütten yoğurt yapıldığı takdirde fiyatın
düşeceği ve yoğurt tüketiminin artabileceğinin öngörüldüğü belirtilen
açıklamada, yoğurtta protein oranının düşürülmesinin etkileri
konusunda şu değerlendirme yapıldı:



''Yoğurtta protein oranının yüzde 3'e çekilmesi, besin değeri
açısından protein oranındaki yüzde 25'lik bir düşüş gibi
görülmektedir. Ancak, bu zaten toplamda yüzde 62 olan, evde üretimi ve
tüketimi yapılan yüzde 3 proteinli yoğurtlar için söz konusu olmayıp,
sadece payı yüzde 38 olan sanayi üretimi için geçerlidir. Kaldı ki
yüzde 3 protein değeri minimal bir değerdir. Tüketici tercihine bağlı
olarak daha yüksek protein oranlarında da yoğurtların üretilebileceği
göz önünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla yoğurt tüketiminin artmasına
bağlı olarak besin değeri açısından toplamda bir düşüş olmayacağı gibi
halkımızın istediği protein oranlarında yoğurt tüketmesi de mümkün
olacaktır.''



Tebliğ ile herhangi bir katkı maddesi katılmadan, sütün doğrudan
mayalanması ile yoğurt üretilebilmesine imkan sağlandığı vurgulanan
açıklamada, eski tebliğde olduğu gibi yeni tebliğde de süt ve yoğurda
katkı maddesi katılmasının kesinlikle yasak olduğu, yapılan hilelerin
denetimlerle ortaya çıkarılması oldukça kolay olduğu ve bu konuda
yoğun bir çalışma yürütüldüğü belirtildi.



Açıklamada, ''tebliğle ilgili tartışmaların güvenilir gıda ve sağlık
konularıyla uzaktan yakından hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır''
denildi.



Kaynak: Sabah Gazetesi

yesimcim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2009, 23:06   #9
Ağaçsever
 
ahmetmut's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-02-2009
Şehir: BURSA
Mesajlar: 58
Belki konu dışı olacak ama aklıma takılan bu pak ve brick kutulara meyva suları da konuluyor bu konuda bir bilgisi olan var mı? Meyva suyunun asidi kutu iç yüzeyinde herhangi bir soruna yol açıyor mu acaba?

ahmetmut Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2009, 23:23   #10
Ağaç Dostu
 
imgelem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-01-2007
Şehir: Cunda Adası / Ayvalık
Mesajlar: 312
Galeri: 25
03 MART 2009

BASIN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE!

YOĞURTLA GELEN SORUNLAR!



Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 16 Şubat 2009 tarihinde yayımladığı tebliğ’de yoğurt’ta, tüketici ve özellikle çocuklar için çok önemli bir beslenme kaynağı olan protein oranının %4 ‘ten %3 ’e düşürülmesi, ayrıca, yağsız kuru madde oranına ilişkin herhangi bir ölçüt belirlenmemiş olması, tüketicinin hem ekonomik hem de beslenmesi açısından aldatıldığının bir göstergesidir.



Proteinlerin, özellikle hayvansal proteinlerin, insan beslenmesi ve sağlığı açısından yerinin tartışmasız olduğu bilinmektedir. Hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunan proteinleri oluşturan amino asitler, çocukların zihinsel gelişimi için elzem olduğu gibi, hücre ve dokuların oluşumunda da çok önemli etkiye sahiptir.



Yayımlanan tebliğ’de protein oranının düşürülmesi ve yağsız kuru madde oranına ilişkin verinin bulunmaması, yoğurt’taki su oranının artacağı, protein oranında %25 azalma olacağı, dolayısıyla, besleyici özelliğinin düşeceği anlamına gelmektedir.



Türkiye’de beslenme alışkanlığı gereği süt yerine yoğurt daha çok tüketilmekte, bu şekilde sütten gelen protein, mineral, vitamin gibi beslenme öğeleri büyük ölçüde yoğurt tüketimi ile karşılanmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de üretilen yoğurtların tüketicinin damak tadına hitap ettiği göz önünde bulundurulduğunda, yapılan düzenleme ile bir yandan geleneksel yoğurt yapısı ve tadı bozulurken, diğer yandan tüketici yeni bir damak tadına alıştırılmak istenmektedir. Üretilen süt ve süt ürünlerine su katılarak besleyici öğelerin seyreltilmesi sonucu ortaya çıkan protein ve yağsız kuru madde açığının kapatılmasına yönelik olarak, son zamanlarda sıkça tartışılan melamin vb kimyasalların katılması olasılığını gündeme getirecektir. Bu tür ürünlerin tüketilmesi durumunda, ölümle sonuçlanabilecek önemli sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır.



Yoğurttaki protein ve yağsız kuru madde oranının 2001 tarihli Fermente Sütler Tebliğinde olduğu gibi korunması ve söz konusu tebliğin zaman geçirmeden düzeltilmesi gerekmektedir.



Sütün doğal bileşiminde olması gereken proteinin ve yağsız kuru maddeyi oluşturan beslenme öğelerinin dışında, su dahil mevzuatta izin verilmeyen kimyasalların kullanılmasını engellemek amacıyla, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı piyasa denetimlerini sıklaştırmalı, kontrolleri yapabilecek teknik alt yapı donanımını iyileştirmeli, laboratuvar sayısını artırmalı ve başta Gıda Mühendisleri olmak üzere gerekli personel istihdamını sağlamalıdır.



Basın ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.



TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

imgelem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2009, 13:21   #11
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Fabrikalara `ev yoğurdu` için izin çıktı
Tarım Bakanlığı, son günlerde yoğurtlarda protein değerinin düşük olduğuna yönelik eleştirilere açıklık getirdi ve evlerde yapılan yoğurdun şirketlerce üretibileceğini açıkladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, yoğurttaki protein oranının düşürülmesi nedeniyle kamuoyunda tartışmalara neden olan Fermente Süt Ürünleri Tebliği konusunda yazılı bir açıklama yaptı.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, fermente süt ürünleri tebliğinde yapılan değişiklikle, evlerde yapılan ve yaklaşık yüzde 3 proteinli yoğurdun, gıda güvenilirliği şartlarına uyan sektör tarafından yapılabilmesinin önünün açıldığını bildirdi.


Tebliğde geleneksel Türk yoğurdunun tanımlanmadığı ve bu konuda çalışmaların yoğun olarak sürdüğü belirtilen açıklamada, süt proteini tağşişi mümkün olmadığı için yoğurtta kuru madde değerine tebliğde yer verilmediği vurgulandı.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Resmi Gazete`nin 16 Şubat 2009 tarihli sayısında yayımlanan ve yoğurttaki protein oranının düşürülmesi nedeniyle kamuoyunda tartışmalara neden olan Fermente Süt Ürünleri Tebliği konusunda yazılı bir açıklama yaptı.


Yoğurdun önceki dönemlerde koyun sütü veya koyun ve keçi sütü karışımından, bazen de manda sütü karıştırılan sütten üretildiği ancak, günümüzde özellikle sanayide hemen hemen tamamen inek sütü kullanıldığına işaret edilen açıklamada, Türkiye`de büyük bölümü inek sütü olmak üzere 12,5 milyon ton süt üretildiği, bunun da yaklaşık 4,7 milyon tonu kayıt altında, küçük, orta ve büyük ölçekli sanayide işlendiği kaydedildi.


AB`nin uyguladığı kota sistemi nedeniyle kayıtlı süt üretim miktarının çok önemli olduğuna, kotanın üyeliğin kesinleştiği dönemde kayıt altında olan, sanayide işlenen süt miktarına göre belirlendiğine işaret edilen açıklamada, bu konuda İtalya`nın önemli sorunlar yaşadığı hatırlatıldı.


Açıklamaya göre, Türkiye`de üretilen sütün büyük bir bölümü yoğurt ve peynir olarak tüketiliyor. Halen 838 bin tonu (yüzde 38) büyük, orta ve küçük ölçekli sanayi tarafından, 1 milyon 362 bin tonu ise evlerde olmak üzere toplam 2,2 milyon ton yoğurt üretildiği ve kişi başına 31 kg yoğurt tüketildiği tahmin ediliyor. Yoğurdun 406 bin 125 tonu (yüzde 18,5`i) büyük ölçekli modern işletmelerde üretiliyor.


Vatandaşların, kırsal yerleşim birimlerinde kendi hayvanlarından elde ettiği sütle, şehirlerde ise sokaktan aldığı sütle yoğurt yaptığı anlatılan açıklamada, sokak sütlerinin sağlık ve hijyenik yönden kontrol edilmediği için gıda güvenilirliği ve halk sağlığı açısından risk oluşturduğuna, sokak sütünden evlerde yapılan yoğurtlarda kaynatmanın dışında gıda güvenilirliği açısından herhangi bir müdahale yapılmadığına işaret edildi.


Bunun yanı sıra evlerde yoğurt yapımı için çiğ sütün kontrolsüz koşullarda kaynatıldığı, uzun süre kaynatmanın sütün besin değerini azalttığı belirtilen açıklamada, evde yapılan yoğurdun sanayiye yönlendirilmesi ile daha güvenli bir ürün elde etmenin yanında kayıt altına alınan süt miktarının da yaklaşık yüzde 30 artacağı kaydedildi.


Açıklamada verilen bilgiye göre, sütün yapısındaki protein ve kuru madde miktarı, türe, ırka, beslenmeye, döneme göre değişiyor. Türkiye`de inek sütlerinin ortalama protein değeri yüzde 3 civarında olduğu için, evlerde yapılan yoğurdun protein değeri de süt sadece kaynatıldığı, protein artırılması yönünden vakum ortamda suyun uçurulması veya süt tozu ilavesi gibi başkaca bir işlem yapılmadığı için bu sütlerin protein değeri kadar.


-KODEKS ALİMENTARİUS`A UYUM SAĞLANMAYA ÇALIŞILDI-


Uluslararası nitelikte olan Kodeks Alimentarius`un 2003 yılında yayımladığı standartta, yoğurdun, ``sütün mayalanması ile elde edilen asgari yüzde 2,7 protein ihtiva eden bir ürün`` olarak tanımlandığı hatırlatılan açıklamada, Türkiye`nin de üye olduğu Kodeks Alimentarius`un standardındaki ana ilkenin, yoğurttaki kıvam göz önünde bulundurulmaksızın, sütün protein ve kuru maddesinde artırım olmadan yoğurt yapılabilmesine imkan verdiğine işaret edildi.


Fermente Süt Ürünleri Tebliği`nde Şubat ayında yapılan değişiklikle Kodeks Alimentarius Standardında uyum sağlamaya çalışıldığı, ayrıca Türkiye`deki inek sütü değerlerinin dikkate alındığı vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi:


``Bu nedenle asgari protein oranı yüzde 3 olarak belirlenmiştir. Bu değer asgari değer olup, bunun üzerindeki değerlerde protein oranları içeren yoğurt yapmanın önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Önceki tebliğe göre yapılan üretimin devamının veya önünün kesilmesi söz konusu değildir. Kaldı ki bu tebliğ ile `yoğurt` tanımlanmış olup, `Geleneksel Türk Yoğurdu` tanımlanmamıştır ve bu konuda çalışmalar yoğun olarak sürdürülmektedir.


Tebliğ ile evlerde yapılan ve toplumun yüzde 62`si tarafından tüketilen yaklaşık yüzde 3 proteinli yoğurdun gıda güvenilirliği şartlarına uyan sektör tarafından da yapılabilmesinin önü açılmıştır. Böylelikle protein ve kuru maddenin artırılması yöntemi olan sütten suyun uzaklaştırılmasını gerektiren evoparasyon veya süt tozu ilave edilmesi gibi işlemlere gerek olmaksızın doğrudan sütten yoğurt yapılabilmesine imkan sağlanmıştır. Aynı zamanda Kodeks Alimentarius standardında kuru madde değeri verilmemiştir. Tebliğde yoğurdun yağsız kuru madde değerinin verilmemesinin nedeni, sadece süt protein oranına bakılarak yapılabilecek hilelerin (tağşişlerin) kolay anlaşılabilir olmasındandır. Süt proteinin tağşişi mümkün olmadığından kuru madde değerine yeni tebliğde yer verilmemiştir. Ayrıca, kıvamla yoğurt proteini ve protein ile kuru madde arasında doğrusal bir ilişki vardır. Yeni tebliğle ambalajların üzerine protein oranını yazma mecburiyeti getirilmiştir. Eski tebliğde olduğu gibi yeni tebliğde de sade yoğurtlara herhangi bir katkı maddesinin katılması yasaklanmış olup, çiğ sütün sulandırılması da yasaktır.``


-``FİYATIN DÜŞECEĞİ, TÜKETİMİN ARTACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR``-


Yeni tebliğe göre doğrudan sütten yoğurt yapıldığı takdirde fiyatın düşeceği ve yoğurt tüketiminin artabileceğinin öngörüldüğü belirtilen açıklamada, yoğurtta protein oranının düşürülmesinin etkileri konusunda şu değerlendirme yapıldı:


``Yoğurtta protein oranının yüzde 3`e çekilmesi, besin değeri açısından protein oranındaki yüzde 25`lik bir düşüş gibi görülmektedir. Ancak, bu zaten toplamda yüzde 62 olan, evde üretimi ve tüketimi yapılan yüzde 3 proteinli yoğurtlar için söz konusu olmayıp, sadece payı yüzde 38 olan sanayi üretimi için geçerlidir. Kaldı ki yüzde 3 protein değeri minimal bir değerdir. Tüketici tercihine bağlı olarak daha yüksek protein oranlarında da yoğurtların üretilebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu itibarla yoğurt tüketiminin artmasına bağlı olarak besin değeri açısından toplamda bir düşüş olmayacağı gibi halkımızın istediği protein oranlarında yoğurt tüketmesi de mümkün olacaktır.``


Tebliğ ile herhangi bir katkı maddesi katılmadan, sütün doğrudan mayalanması ile yoğurt üretilebilmesine imkan sağlandığı vurgulanan açıklamada, eski tebliğde olduğu gibi yeni tebliğde de süt ve yoğurda katkı maddesi katılmasının kesinlikle yasak olduğu, yapılan hilelerin denetimlerle ortaya çıkarılması oldukça kolay olduğu ve bu konuda yoğun bir çalışma yürütüldüğü belirtildi.


Açıklamada, ``tebliğle ilgili tartışmaların güvenilir gıda ve sağlık konularıyla uzaktan yakından hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır`` denildi.


AA

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-04-2009, 14:05   #12
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
SÜT ve YOĞURTTA HİLEYE İZİN VERİLİYOR
SÜT ve YOĞURTTA HİLEYE İZİN VERİLİYOR

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bazı firmaların baskısı ile halkın ve çocukların en temel besin maddelerinden olan çiğ süt ve yoğurttaki yağsız kuru madde şartını kaldırdı. Diğer taraftan, yoğurttaki süt proteini oranını ise %4’den %3’e indirdi.

Bilim insanlarından aldığımız görüşlere göre, ilgili Tebliğ değişikliklerini konuyla ilgili alt komisyonlar önermediği halde, Bakanlık yetkililerinden oluşan üst komisyon böyle bir değişiklik getirmiştir.

Süt Tebliğindeki Değişiklik
14.02.2000 tarih ve 23964 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çiğ Süt ve Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’nde çiğ sütün bileşiminde yağsız kuru madde zorunluluğu bulunmaktaydı. Ancak, 22.08.2006 tarih ve 26267 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan mevcut Tebliğdeki değişiklik ile çiğ sütteki yağsız kuru madde zorunluluğu kaldırılmıştır.

Yoğurt Tebliğindeki Değişiklik
03.09.2001 tarihli 24512 Sayılı Resmi Gazete yayınlanan Fermente Sütler Tebliği’nde yoğurt bileşimindeki süt proteini için ağırlıkça en az %4, yağsız kuru madde için ağırlıkça en az %12 olması zorunluluğu getirilmişti. Ancak, 16 Şubat 2009 tarihli 27143 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ilgili Tebliğ değişikliğinde, yoğurtta bulunması zorunlu olan süt proteini oranı ağırlıkça %4’den %3’e düşürüldü. Yoğurdun bileşiminde ağırlıkça en az %12 olması gereken yağsız kuru madde zorunluluğu ise kaldırılmıştır.

KALİTE DÜŞECEK TÜKETİCİ SAĞLIĞI TEHLİKEYE GİRECEK
Konuyla ilgili bilim insanları ve uzmanların görüşlerine göre, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ilgili tebliğlerde yapmış olduğu değişikliklerle çiğ sütün sulandırılmasının ve doğal yoğurtta kullanımı yasak olan katkıların kullanılmasının yolu açılarak, firmalara hile yapma ve daha çok kar yapma olanağı sağlamıştır.

Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Tarım Örgütünün belirlediği standardın altına düşerek çiğ sütte ve yoğurtta yağsız kuru madde zorunluluğunu kaldıran, yoğurttaki süt proteini oranının düşüren Tarım ve Köyişleri Bakanlığı sütün ve yoğurdun besin değerinin ve kalitesinin düşmesine, sağlık açısından risk ve tehlike oluşturabilecek katkı maddelerinin kullanılmasına yol açmıştır.

Konuyla ilgili olarak, başvuruda bulunduğumuz bilim insanları ve uzmanların görüşlerine göre; sütteki yağsız kuru madde içinde protein, laktoz ve mineral madde bulunmaktadır. Kuru maddenin içindeki bu maddelerin ağırlıkça oranı %8,5-9 dolayındadır. Bu oranın %12’ye çıkması için ya sütün üzerine süt tozu ilave ediliyor ya da sütün suyu uçuruluyor.

Önerilen ve kaliteli olan, bizim damak tadımıza uygun olan sütün suyunun uçurularak elde edilen vakumlu yoğurttur. Bu, aynı zamanda ülkemizdeki süt üreticilerinin de lehine olan bir yöntemdir. Oysa, sütteki ve yoğurttaki kuru madde zorunluluğunun kaldırılmasıyla sütte ve yoğurtta hileye yol açılmıştır. Yoğurdun kıvamını tutturabilmek için daha çok, ithal edilen, kalitesiz ve sağlık açısından riskli olabilecek süt tozu ile gene sağlık açısından tehlike oluşturabilecek kıvam arttırıcı kimyasal madde kullanımının önü açılmış oluyor.



Bu uygulama ile ülkemize özgü olan geleneksel yoğurt, yani “Türk Tipi Yoğurt” ortadan kaldırılarak toplum ve tüketiciler firmaların daha çok kar elde edebilecekleri yoğurt tipine yönlendirilmek istenmektedir.

Bu uygulamayla tüketiciler kullandıkları hazır yoğurtta %25 daha az protein alacaklardır. Yoğurdun besleyicilik değeri düşecektir. Diğer taraftan, sütlerin bileşiminde yağ dışında bileşimle ilgili hiçbir kriterin Tebliğde olmaması her türlü hileye yol açacağından proteinsiz sütün üretilmesine de neden olunacaktır. Tüketiciler aldatılacak, sağlıkları olumsuz yönde etkilenecektir. Toplumun beslenmesine büyük bir darbe vurulacaktır.

Bu uygulama kalitesiz süt tozu ve çeşitli katkı maddelerinin ithalatını ya da çeşitli yollardan ülkeye girişini arttıracağından süt hayvancılığına ve ülke ekonomisine büyük bir darbe vurulacaktır. Çiftçi, tüketici ve ülkemiz çok büyük zarar görecektir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın bu uygulaması tam bir skandaldır. Bakanlık ivedi olarak bu yanlış uygulamayı durdurmalıdır.

TÜKETİCİLERE ÖNERİLERİMİZ
Tüketicilerin ne yediğini ve içtiğini eksiksiz ve doğru olarak bilme hakkı bulunmaktadır. Diğer taraftan, tüketicilerin satın aldığı gıda maddelerinde sağlık ve güvenlik hakkı ile ekonomik çıkarlarının korunması hakkı vardır. Oysa, çiğ süt ve yoğurtta kuru madde şartının kaldırılması, yoğurttaki süt proteini oranının %4’den %3’e düşürülmesi riske ve tehlikeye yol açılmasına neden olacağından dolayı, tüketicinin sağlık ve güvenlik hakkı ile ekonomik çıkarlarının korunması hakkına aykırı bir durumdur.

Bu nedenle, tüketicilere şunu öneriyoruz:
Etiketinde; protein oranının en az %3.2 – 3.4, kuru madde oranının en az %10 olduğunu yazmayan ambalajlı sütü almayın. Aynı şekilde, etiketinde; protein oranının en az %4, kuru madde oranının en az %12 olduğunu yazmayan ambalajlı yoğurdu almayın.

Tüm kamuoyuna ve tüketicilere duyurulur. 20.03.2009

Turhan ÇAKAR
Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı


Tüketici Hakları Derneği
Tel: 0 312 425 15 29. 417 93 34, 419 37 74

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-04-2009, 23:51   #13
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
ALINTIDIR...


YOĞURTTA DOMUZ JELATİNİ

Gönderen:huseyin Tarih: 16.03.2009 Saat: 05:35
YOĞURTTA DOMUZ JELATİNİ

“MD-Domuz jelatinini pazarlayan 3-4 tane firma var bunlar araştırıldığı zaman nerede ve kimler olduğu meydana çıkacaktır. Bu ürünler menşei belirsiz şekilde piyasaya çıkarılıyor…Alan üretici de üzerinde ne yazdığı belli olmayan…şeker çuvallarına doldurulmuş bu ürünleri alıyor. Satıcı, bu yoğurt katkısı diyor; bundan 1 ton süte 4 kilo attığın zaman kaymak gibi yoğurt elde edeceksin ve çok para kazanacaksın diyor…Ne kadar maliyeti, 4 kilosu 40 TL. Diğer yönde maliyeti % 40 etkiliyor. Bir kilo yoğurdun fiyatı 2 TL olduğunu düşünelim. 1 ton sütte 800 TL menfaat sağlıyor.”

Deşifre Muhabirinin,
“Piyasada satılan bazı hazır yoğurtların nasıl insan sağlığını tehdit ettiği gözler önüne serildi. Gıda kodeksine göre sadece süt ve mayadan oluşması gereken yoğurdun içine, bazı uyanık üreticiler maliyetleri düşürmek için insan sağlığına zararlı katkı maddeleri katıyor. İşte dürüst bir yoğurt üreticisinin insanı şok eden itirafları “

anonsu ile internet sitesinde yayınlanan reportaj, GIDA RAPORU olarak tam 25 yıldır dile getirmeye çalıştığımız gerçeği delillendiren çok önemli bir belge niteliğindedir.

Gerçi, bu konuda sitemizde pek çok yazımız yayınlandı. Yayınlanan yazılarımızdan birinde Kayseri’den bir yoğurt üreticisinin bize gönderdiği itiraftan da bahsetmiştik. O üretici de artık rekabet edemez duruma geldiği için jelatin kullanmak zorunda kaldığını acı bir şekilde açıklıyordu.

“mesaj: sayın gıda raporu yöneticisi ben küçük çapta yoğurt imalatı yapıyorum ve son zaman jelatin kullanmaya başladım. Bunu herkes kullanıyor uzun bir müddet kullanmadım ama piyasada kalmak için mecbur kaldım. Bunda bir sakınca varmı? Ya da ne yapmalıyım?”

Yine, bize geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde Trakya bölgemizden gelen bir ihbar metubunda da:

“Ben bildiğim bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Silivrinin meşhur yoğurdunu üreten ............Süt Mamulleri Firması EUROKİM ve YILMAZ KİMYA’dan aldıkları jelatini ve ÜNİLEVER’den aldıkları TRİO isimli yağı ürünlerinde kullanmaktadır. Bu konuda Müslüman kardeşlerimizi bilgilendirmek vazifemizdir. “

Bu dehşet verici açıklamalardan sonra Deşifre’de yayınlanan MD isimli yoğurt üreticisinin itiraflarını okumaya devam edelim:

“MD: 6 yıldır bu sektör içerisindeyim, çok aktif bir şekilde çalışıyorum..

Muhabir: Vijdanınız rahatsız oldu ve bunu kamuoyuyla paylaşmak istiyorsunuz..

MD: Tabiiki, 5 tane de benim çocuğum var ,yani rahatsızlığım genel olarak bütün Türkiye’deki çocukların sağlığıyla oynandığını biliyorum onun için burdayım…

Yılların yoğurt üreticisi olan MD şok edici itiraflarda bulunuyor. İddiasına göre bazı yoğurt üreticileri, üç kuruş daha fazla kazanmak için, insan sağlığını hiçe sayarak akıl almaz hilelere baş vuruyor. Yoğurt üreticisi MD, sütün kaynatılması esnasında %40’ının su olarak buharlaştığını, bunun da maliyetleri artırdığını söylüyor... İşte yoğurt yapımındaki hileler de tam bu noktada başlıyor... Bazı uyanık üreticiler, gıda kodeksine göre yasak olmasına rağmen, sütün içerisine katkı maddeleri katarak, bu kaybı önleme yoluna gidiyor.

MD: Maliyeti düşürmek için yapılan hileler var. Nedir bu maliyeti düşürmek için yapılan hileler?..Güzel bir yogurt yapmak için % 40 suyunu uçurursunuz vakum vasıtasıyla maliyet % 40 daha üzerine biner. Ama benim bu bahsettiğim katkı maddelerini katttıgınız zaman % 40 uçurmanıza gerek kalmıyor. Aynı yogunlukta, aynı yapıda, aynı tüketicinin beğendiği şekilde yoğurt elde edebiliyorsunuz..

MD: Jelatinin muhteviyatını incelediğiniz zaman karşınıza enterasan şeyler çıkıyor…Ben öğrendiğim zaman şok oldum…Örneğin dini açıdan kesinlikle mahsurlu domuzla ilgili ürünü bizim yememiz kullanmamız. % 99u müslüman olan bizim ülkemizde böyle birşeyin yapılması…bana göre çok büyük bir hakaret…Öyle telakki ediyorum..Tabiiki sıgırdan elde edilen var bunu da yine tasvip etmiyorum… savunmuyorum kesinlikle ve kesinlikle…ee domuzdan üretileni zaten dini açıdan sakıncası oldugu gibi ayrıca ilmen ve tıbben de sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Belki çok az miktarda bir takım insanlar çikolata pasta ve şekerleme sanayiinde jelatinin kullanıldıgını biliyorum..Ama bu sektörde çok fazla kullanıyorsunuz. Ne yapacak vücudunuz bunu atamayacak. Damarlarınız kabul etmeyecek tıkayacak daha sonra da ölümlerin artma sebebi %10, %20 bilemiyorum artık..o oranlarını tıbben araştırıldıgında bu ortaya çıkacak.

Domuz jelatinini pazarlayan 3-4 tane firma var bunlar araştırıldığı zaman nerede ve kimler olduğu meydana çıkacaktır. Bu ürünler menşei belirsiz şekilde piyasaya çıkarılıyor…Alan üretici de üzerinde ne yazdığı belli olmayan…şeker çuvallarına doldurulmuş bu ürünleri alıyor. Satıcı, bu yoğurt katkısı diyor; bundan 1 ton süte 4 kilo attığın zaman kaymak gibi yogurt elde edeceksin ve çok para kazanacaksın diyor…Ne kadar maliyeti, 4 kilosu 40 TL. Diğer yönde maliyeti % 40 etkiliyor. Bir kilo yogurdun 2 TL olduğunu düşünelim. 1 ton sütte 800 TL menfaat sağlıyor. Yani 800 TL bir tarafta, 40 TL bir tarafta hangisini tercih edersiniz?;yani aslında 40 TL lik domuz jelatinini süte katttığınız zaman 800 TL. menfaat sağlıyorsunuz. Günde 10 ton süt çalışan bir firmayı dikkate aldığınızda 8 000TL gibi bir rant ortaya çıkıyor günlük…Bunu aya vurduğunuz zaman 240 000 TL gibi büyük bir rakam çıkıyor…

MD: Tabiiki domuz jelatinini siz heryerde ulu orta bulamazsınız. ama bunu satan firmalar var sizin adresinize kadar getirip teslim ediyor gizli biçimde ve bunu satan insanlar da eroin satan insanlar kadar para kazanıyor.çünkü bu üretici olan kişi yani jelatini alan kişi ne oldugunu bilmiyor..sadece şunu biliyor.. Ben bu kadar miktarda içine katacağım, bunun karşılığında bu kadar da menfaat saglayacağım, bunu biliyor.

MD: Ayrıca, yoğurdu katılaştırmak niyetiyle, evlerimizde aydınlatmak amacıyla kullandıgımız mumun yapımında kullanılan parafin denen yagı da tüketici, bilmeden sağlık için yediği yoğurdun içinde yiyor.

MD: Tabii bunların yapılmaması gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 2 senedir ikilem içerisindeyim. Bu konuda belki biraz önce de bahsettiğim gibi 150 kişi tarafından ihanetle suçlanacağım ama diğer tarafta çok büyük kitlenin yani bütün insanların bana şükran duyacağına inanıyorum. “

http://www.gidaraporu.com/yogurtta-domuz-jelatini_g.htm

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-04-2009, 13:04   #14
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 26-12-2007
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 98
Devletin, kalitesiz mal üretin kardeşim demesine ne denilebilir ki? Yazık...

apprentice Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-04-2009, 14:09   #15
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
CHP'DEN YOĞURT İÇİN ARAŞTIRMA ÖNERGESİ


CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya Türk Gıda Kodeksi -Fermente Sütler Tebliği'nin Türk İnsanının Milli Yiyeceği Olan Yoğurt ve Ayranın Kalitesini Bozmaya Yönelik Olduğunu Savunarak Tebliğin Geniş Katılımlı Olarak Tartışılması İçin Meclis Araştırma Önergesi Verdi.



CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya Türk Gıda Kodeksi-Fermente Sütler Tebliği'nin Türk insanının milli yiyeceği olan yoğurt ve ayranın kalitesini bozmaya yönelik olduğunu savunarak tebliğin geniş katılımlı olarak tartışılması için Meclis Araştırma önergesi verdi.
Yalçınkaya tarafından Meclis Başkanlığı'na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, 16 Şubat 2009 tarihli "Türk Gıda Kodeksi-Fermente Sütler Tebliği'yle yoğurt yapılacak sütte protein oranının yüzde 3'e, ayranda yüzde 2'ye indirildiği; yoğurtta yüzde 12, ayran da ise yüzde 6 olan katı madde oranına ilişkin ise hiçbir ölçütün belirlenmediği kaydedildi. Hayvansal proteinlerin insanın beslenmesi ve sağlığı açısından yerinin tartışmasız olduğu belirtilen önergede, "Hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunan amino asitler, çocukların zihinsel gelişiminde olduğu gibi, hücre ve dokuların oluşumunda çok önemli etkiye sahiptir. Milli yiyeceğimiz olarak kabul edilen yoğurt eski devirlerden beri besleyici ve sağlığı koruyucu bir yiyecek olarak tanınmış, Türk insanı yoğurdun çeşitlerini yapmış, hastalarını, sindirim bozukluğu çekenleri onunla beslemiş, bazen sulandırıp ayran haline getirerek ferahlatıcı bir içecek haline sokmuş, bazen torbalarda süzmüş tuzlamış peynir gibi kahvaltıda kullanmıştır" denildi.


Türkiye'nin yoğurdunu dış ülkelere satabildiğine dikkat çekilen önergede, şimdi ise yabancı lobilerin baskısı sonucu Türk yoğurduğunun tadı değiştirilerek ithalatın daha yüksek seviyelere taşınmak istendiği kaydedildi. Çıkarılan tebliğle besin değeri az yoğurt ithal etmenin yolunun açılmasının planladığı belirtilen önergede, bu durumun tüketicinin hem ekonomik hem de beslenme açısından aldatıldığının bir göstergesi olduğu ifade edildi. Önergede şöyle denildi:

"Maalesef Türk tarımına, hayvancılığına, sanayisine göz diken yabancı lobiler şimdide Türk yoğurduğuna ayranına gözünü dikmiştir. 2001 yılından bu zamana kadar değişen ne olmuştur ki yoğurduğumuzun ayranımızın standardı değiştirilmiştir. Yılda 2 milyon ton yoğurt tüketildiği tahmin edilen ülkemizde, bunun 400 bin tonunun sanayi yoğurdu olduğu ve değerinin da 1 Milyar TL'nın üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Türk piyasasına çok uluslu yabancı şirketlerin hakim olmaya çalışmasını anlamak pek de güç olmamaktadır. Bazı Türk firmalarını kendilerine bağlamış olan yabancı şirketler, satın aldıkları markaları ülkemize sokarak Türk tüketicisine sunmaya çalışacaklardır. Bunların amacı Türk tüketicisine tek tip, tek marka yoğurdu ve ayranı alıştırmak, sulu süt kullanarak yoğurdun maliyetini düşürmek ve protein değeri düşük yoğurdu bizim gibi az gelişmiş ülkelerin pazarına sunmaktır.''

Tebliğin süte olan ihtiyacı azaltacağı, yıllık yoğurt üretimindeki süt miktarının neredeyse yarı yarıya düşeceği ifade edilen önergede, yürürlükte olan tebliğin geniş katılımlı bir şekilde yeniden tartışılması ve gerekli düzenlemelerin yapılması için Meclis araştırması açılması istendi. (ANKA)

(EG/BÜN/ZG)

http://www.haberler.com/chp-den-yogu...ergesi-haberi/

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 13:04   #16
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

İster düzeltsinler, ister düzeltmesinler, dışarıdan yoğurt almamaya karar verenlerdenim.

Kendi yoğurdumu mayalamaya başladım, Neredeyse iki aydan beri 4 günde bir 5 litre(2 inek, 2koyun, 1 manda) yoğurt üretiyorum.

İçim rahat, ne yediğimi biliyorum. Hiç zor da değil. Yoğurt üreticileri bakalım o yoğurtları ne yapacaklar. Herhalde kızıp yoğurt üretmeye başlayan bir ben değilimdir.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-06-2009, 13:16   #17
Ağaç Dostu
 
giz3m's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-04-2009
Şehir: balıkesir-bandırma-gönen
Mesajlar: 110
Galeri: 45
Bende bir fermantasyon teknikeri olarak konuyla ilgili birşeyler yazma gereği duydum. Ben de evde yoğurt mayalanmasından yanayım. Zaten dışarıdan alınan yoğurtlarda hepimiz farkedersek değişik bir tat var. (nişastalı gibi) İçerilerine kültür maddesi vs bir sürü katkı konulmakta. Evde yapılan yoğurtlarda maya olarak satın yoğurt kullanmayın sonuç alamazsınız. Ayrıca Oğuz Karasan ın dediği gibi inek sütü ve koyun sütünü karıştırıp yoğurt mayalarsanız çok iyi sonuç alırsınız. Özellikle çocuklarınıza günlük yoğurt mayalarsanız çok faydalı. Bu yararlı besini böylece rahatlıkla tüketebiliriz. Yoğurdun (süt ve süt ürünlerinin) faydaları saymakla bitmez...Sevgiler.

giz3m Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2009, 09:37   #18
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Merhabalar.
Hayır Oğuz bey yoğurt üretmeye başlayan tek kişi siz değilsiniz Hatta bana göre bu birkaç kişi ile de sınırlı değil. Oldukça azımsanamayacak ölçüde ve her geçen gün artmakta. Sayın giz3m in verdiği teknik bilgilerde oldukça doyurucu. Sizede verdiğiniz değerli bilgilerden ötürü teşekkür ederim sevgili giz3m

Saygı ve sevgilerimle

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 12:36   #19
Ağaç Dostu
 
Yağız59's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-09-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 142
Türk Yoğurdu’nu Sulandıran Tebliğ Yeniden Ele Alınıyor

Eleştiriler üzerine harekete geçen Tarım Bakanlığı, yoğurtta proteini yüzde 4’ten 3’e indiren ve yüzde 12 katı madde şartını kaldıran tebliği yeniden ele almak üzere çalışma başlattı. Haziranda ‘Türk tipi yoğurt’ standardı için toplantı yapılacak

Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, “Türk tipi yoğurdu tanımlamak için çalışma yaptıklarını” açıkladı. Aydemir, konuyu tartışmak üzere haziranın ilk yarısında bir toplantı yapılacağını belirtti.
Yoğurt standardını belirleyen 2001 tarihli tebliğin, Şubat 2009’da değiştirilmesiyle yoğurtta protein oranı yüzde 4’ten 3’e indirilmiş, yüzde 12 olan katı madde şartı kaldırılmış; bu değişikliğe bilim adamları, gıda uzmanları, başta Sütaş ve SEK olmak üzere bazı sektör şirketleri, ‘Türk yoğurdu’ standardının değiştirilmesine tepki göstermişti.
Özellikle Milliyet yazarı Güngör Uras’ın gündemde tuttuğu konu hakkında, Milliyet gazetesi de konuyu takip eden yayınlar yapmıştı. Bu yayınlarda, uzman görüşlerine dayanılarak, yüzde 12 katı madde şartının kaldırılmasının, yoğurtta tüketicinin alıştığı katılığı elde etmek için başka katkıların kullanılması yolunu açabileceğine, bunun da özellikle çocuk ve halk sağlığı açısından tehlikeli olabileceğine dikkat çekilmişti.

Sahte yoğurt üretiliyor
Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir’in açıklamaları, bu tehlikenin belli ölçülerde gerçekleştiğini de ortaya koydu. Aydemir, yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Yoğurdun içeriğindeki protein oranı ambalajların üzerinde beyan ediliyor. Kontrol ediyoruz, denetimleri artırdık. Ama maalesef, beyan ettiklerinden daha düşük proteinli yoğurt üreten firmalar var.
Uygunsuz örnekler de buluyoruz. Bunlar büyük firmalar da olabiliyor. İçine katkı maddeleri katanlar var. Bitkisel yağlar, palm yağı, kanola yağı gibi yağlar kullananlar var. Süt yağını çekip, margarin yağıyla sahte bir görünüm verenler var. Yoğurtta hileler oluyor. Yoğurt ve süt ürünleri sektörüne ciddi şekilde eğileceğiz. Kıvam artırıcı kullananlar olduğunu da belirledik. Bu firmalar hakkında gerekli uyarıları yapıyoruz. Gerektiğinde kamuoyuna da açıklarız.”





Haziranda yeni toplantı yapılacak
Konuyla ilgili olarak AA’ya açıklamalarda bulunan Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, “Türk tipi yoğurdu tanımlamak için çalışma yaptıklarını” söyledi.
Aydemir’in verdiği bilgiye göre, gelen tepkiler üzerine, gıda kodeksi kapsamında fermente süt ürünleri tebliğini hazırlamakla görevli alt komisyon, 8 Mayıs’ta bir toplantı yaptı.
Toplantıda sanayicilerin büyük bölümü, tebliğ değişikliğine karşın, eski tebliğe uygun yoğurt üretimine devam edeceklerini bildirdi.
Komisyon toplantısında, yoğurdun fermente süt ürünleri tebliğinden çıkarılarak ayrı bir tebliğ çalışması yapılması yönünde mutabakat sağlandı. Bu konuda, haziran ayının ilk yarısında tekrar toplantı yapılması öngörülüyor.





Neden karşı çıkılıyor?
2001 tarihli tebliğ değiştirilirken, yalnızca yoğurt standardı değiştirilmedi. Aynı zamanda “Türk tipi kaymaklı yoğurt, süzme yoğurdu, torba yoğurdu, kese yoğurdu, Silivri yoğurdu, kış yoğurdu, peskütan, tulum yoğurdu, kurut ve ayran” geleneksel ürünler olarak tanımlanarak, yeni tebliğde yer almadı.
Bu değişikliklere birçok firma karşı çıktı. Gıda Mühendisleri Odası ve tüketici dernekleri, süt üreticileri tebliği eleştirdi. Süt sanayicileri ve üniversite öğretim üyeleri, yoğurdun Türklere özgü bir ürün olduğunu ve dünyada da “Türk yoğurdu” olarak bilindiğini belirterek, yoğurdun nitelikleri konusunda AB mevzuatına, Kodeks Alimentarius’a uyum sağlanmasına gerek olmadığını, AB mevzuatında ve uluslararası mevzuatta tanımlanan yoğurdun “Türk yoğurdu-yoğurt” olmadığını savundu.
Sütaş gibi bazı şirketler, yüzde 4 proteinli yoğurt üretimine devam etti. Ancak bu şirketler, yüzde 3 proteinli yoğurt karşısında haksız rekabet sorunu yaşamaya başladı.
Tepki çeken tebliğin üzerinde çalışan alt çalışma grubunun Başkanı Ankara Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Sezgin, daha önce yaptığı açıklamada, “Halkın beslenmesiyle oynanıyor. Çorba gibi yoğurtlar çıkabilir. Bu satmayacağı için, içine katılaştırıcı katılacaktır. Tespiti zordur. Stabilizatörler katarlar” demişti.



16 Mayıs 2009 milliyet

http://www.medyantep.com/turk-yogurd...-aliniyor.html

Yağız59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 06:19.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024