agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Daha İyi Bir Yaşam İçin
(https)




Beğeni Düzeni146Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 18-07-2012, 22:42   #301
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Kanserde en önemli etken dengeli, doğru beslenmedir:


Kanserin genel sebepleri:
Dengesiz beslenme % 35
Sigara % 30
Enfeksiyon hastalıkları % 10
Mesleki nedenler % 4
Alkol % 3
Çalışma yerinin tozlu ve pis oluşu % 2
Gıdalara konan katkı maddeleri % 1

Devamı:

Beslenme ve Kanser

Sağlıklı Beslenmek İçin Neler Yapılmalı?

Kanserle ilgili yapılan araştırmalarda kanserden korunma konusunda en etkili yöntemlerin başında sağlıklı beslenme, yani antioksidanlardan zengin beslenme gelir. Yapılan bir araştırmada incelemeye alınan 170 adet kanser türünün 132´ sinde antioksidanlardan zengin sebze ve meyve tüketerek beslenmenin kansere karşı koruyucu etkisinin olduğu saptanmıştır. Bu da sağlıklı beslenmenin koruyucu etkisinin % 77´ lerde olduğu anlamına gelir.

En önemli antioksidanlar C, A, E vitaminleri, selenyum ve bazı antioksidan gibi hareket eden kartenoidler, flavonoidler, inositol, fitatlar ve fenol içeren bileşiklerdir. Önemli antioksidan kaynakları olarak kuşburnu, yeşil yapraklı sebzeler, kivi, yeşil ve kırmızı biber, domates, havuç, kayısı, sarı ve turuncu renkteki tüm sebze ve meyveler, fındık, ceviz gibi sert kabuklu meyveler, özü ayrılmamış tahıllar, kurubaklagiller, kara üzüm, kiraz, ahududu, böğürtlen, erik , çilek, beyaz üzüm, elma, şeftali, bezelye, soğan, patates, soya fasülyesi, kakao, yeşil çay, sarımsak, soğan, pırasa, turp, fesleğen, nane, dereotu, rezene , kereviz, maydanoz, roka, tere gibi besinleri sayabiliriz. Fakat bu besinlerle beraber tüm sebzeler, meyveler, kurubaklagiller, tahıllar, zeytinyağı, balık gibi besinlerin de yine antioksidanlardan zengin besinler oldukları unutulmamalı ve günlük beslenmede hepsine mutlaka yer verilmelidir .

Doğru Beslenerek Kanser Riskini Azaltabilirsiniz! | Acıbadem Güncel Sağlık

Çalışmalar, antioksidanların kanseri önlemede etkili olduğunu, antioksidan takviyelerinin ise faydalı olmadığını gösteriyor:

Doğal antioksidanlar kanseri önlemede etkili - Beslenme-Diyet- ntvmsnbc.com

Kanser ve beslenme:

https://docs.google.com/viewer?a=v&q...z7_u-28sUhuwAA

Bilimsel kaynaklara dayalı zengin içerikli bir döküman:

https://docs.google.com/viewer?a=v&q...c__z48dx18xGsQ


Düzenleyen pria : 18-07-2012 saat 23:15
pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2012, 12:26   #302
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
merhaba

bu kanser denilen hastalığa çare üretirken neden sebepleri kesin olarak açıklanmıyor. yani bu kanserin ana maddesi nedir. çünkü son yıllarda yaygınlaşmasına bakılırsa demekki birşeyler sebep oluyor. işte bu sebepler bir türlü netlik kazanmıyor. sağlık bakanlığı, tarım bakanlığı, sivil toplum örgütleri net bir cevap yayınlamışlarmı acaba. bundan 30 yıl önce kanser bu kadar yaygın değilken neden bu 30 yıl içinde bu kadar yaygınlaştı ve bir sürü sektör oluştu... vatandaş olarak böyle kendi aramızda çözüm üretmeye çalışıyoruz ama aslında beslenme dahil herşey bizim dışımızda kontrolsüz gelişiyor bizlerde onları tüketiyoruz. bu kontrolsüzlük nereye kadar acaba... nufusumuz bir taraftan artıyorken diğer taraftan bu kontrolsüz oluşumlar için onca kişi muzdarip ve hayatını kaybedebiliyor. tedaviye karşı verilen mücadelenin yanısıra aynı zamanda hastalığı durdurmak için acaba ne tür mücadeleler mevcut...

gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2012, 22:28   #303
Ağaç Dostu
 
Eser İlhan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-03-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 1,298
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gül- Mesajı Göster
....bu kanser denilen hastalığa çare üretirken neden sebepleri kesin olarak açıklanmıyor. yani bu kanserin ana maddesi nedir. çünkü son yıllarda yaygınlaşmasına bakılırsa demekki birşeyler sebep oluyor. işte bu sebepler bir türlü netlik kazanmıyor. sağlık bakanlığı, tarım bakanlığı, sivil toplum örgütleri net bir cevap yayınlamışlarmı acaba....
Kanser tek bir hastalığın adı değildir. Kendini vücutta kontrolsüz hücre büyümesiyle belli eden ve sonuçta yerleştiği organın fonksiyonlarını engelleyerek onu çalışamaz hale getiren tüm hastalıkların ortak adıdır. Birbirinden farklı birçok etmen (ki virüslerden kalısal nedenlere veya kimyasal maddelere kadar çok çeşitli şeyler sayılabilir) tetikleyici olabilirler. Bu yüzden kestirmeden gidip "kanserin nedeni budur" demek mümkün değildir.

jineop ve alperfect beğendi.
Eser İlhan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2012, 09:48   #304
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
merhaba

sayın eser ilhan ilginize çok teşekkür ederim ama aşina bir cevap vermişsiniz. bence daha fazla açıklama,ehemmiyet gerekir ve sebepleriyle beraber çözüm üretilmeye gidilmelidir. günümüzde gördüğüm kadarıyla daha çok tedavisi üzerinde durulmakta. üstelik maliyetli ve meşakkatli yöntemler uygulanarak. oysaki hastalığa engel olma maliyeti belki daha azdır... kanser tek bir hastalığın adı değildir diyorsunuz. peki bu hastalıklara sebep olan nedenler için acaba şimdiye kadar ne tür önlemler alınmış. bu hastalıklara engel olma gücümüz yokmu. ne güzel yazmışsınız, kontrolsüz hücre büyümesi diye. işte benim sorum bu hücrelere ne yediriyoruzda böyle kontrolsüz büyüyorlar. 30 yıl öncesiyle ne değişti de bu duruma gelindi. yapılan bu basit açıklamaya bakıldığında vucudumuzun kontrolünü biz sağlayamıyoruz demektir. yani kendi önlemlerimizi alıp kendi otokontrolümüzü yapamıyoruz sonucuna varılmaktadır. bazı örnekler vermişsiniz virüs, kimyasal, kalıtsal nedenler diye. peki bizler 30 yıl öncede bu saydıklarınızı kullanıyorduk. ozaman neden bu kadar yaygın değildi bu illet hastalık. gitgide genç kuşaklarda bile yaygınlaşmaya başladı. zaten yakalanıp tedavi olanlar bile hep kuşkuyla yaşıyorlar hayatlarını. yakalandıktan sonra onlarda çok sorguluyorlar sebeplerini... sanırım ülkemizin çözümsüz kanayan yaralarından birisi herhalde... sitemim sadece size değil ben de dahil olmak üzere herkese...

gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2012, 16:59   #305
Ağaç Dostu
 
Eser İlhan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-03-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 1,298
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gül- Mesajı Göster
merhaba

sayın eser ilhan ilginize çok teşekkür ederim ama aşina bir cevap vermişsiniz. bence daha fazla açıklama,ehemmiyet gerekir ve sebepleriyle beraber çözüm üretilmeye gidilmelidir. günümüzde gördüğüm kadarıyla daha çok tedavisi üzerinde durulmakta. üstelik maliyetli ve meşakkatli yöntemler uygulanarak. oysaki hastalığa engel olma maliyeti belki daha azdır... kanser tek bir hastalığın adı değildir diyorsunuz. peki bu hastalıklara sebep olan nedenler için acaba şimdiye kadar ne tür önlemler alınmış. bu hastalıklara engel olma gücümüz yokmu. ne güzel yazmışsınız, kontrolsüz hücre büyümesi diye.işte benim sorum bu hücrelere ne yediriyoruzda böyle kontrolsüz büyüyorlar.30 yıl öncesiyle ne değişti de bu duruma gelindi. yapılan bu basit açıklamaya bakıldığında vucudumuzun kontrolünü biz sağlayamıyoruz demektir. yani kendi önlemlerimizi alıp kendi otokontrolümüzü yapamıyoruz sonucuna varılmaktadır. bazı örnekler vermişsiniz virüs, kimyasal, kalıtsal nedenler diye. peki bizler 30 yıl öncede bu saydıklarınızı kullanıyorduk. ozaman neden bu kadar yaygın değildi bu illet hastalık. gitgide genç kuşaklarda bile yaygınlaşmaya başladı. zaten yakalanıp tedavi olanlar bile hep kuşkuyla yaşıyorlar hayatlarını. yakalandıktan sonra onlarda çok sorguluyorlar sebeplerini... sanırım ülkemizin çözümsüz kanayan yaralarından birisi herhalde... sitemim sadece size değil ben de dahil olmak üzere herkese...
Yazdıklarınızdan tıp dışı bir meslek grubuna ait olduğunuzu ama kanser konusunda bir kaygı taşıdığınızı anlıyorum.Evet, kanserin yaygın olduğu doğru. Bunda teşhis yöntemlerinin çok hassaslaşarak en küçük defektleri bile saptayabilir hale gelmesinin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Ben de babamı iki yıl önce akciğer kanserinden kaybettim. Zor ve üzücü bir süreç. Eskiden "3-5 gün yattı, sonra birden öldü gitti" biçiminde olaylar olurdu aile geçmişlerinde. Belki de çeşitli kanserlerin son evresiydi bunlar. Kim bilir??
Yaptığım basit açıklamayı nasıl daha anlaşılır kılarım gerçekten bilemiyorum....

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gül- Mesajı Göster
…………………….. ne güzel yazmışsınız, kontrolsüz hücre büyümesi diye. işte benim sorum bu hücrelere ne yediriyoruzda böyle kontrolsüz büyüyorlar. ].
Hücrelere ne yediriyoruz sorunuza hemen kabaca "şeker" diye çevap verebilirim. Ama bunu daha derin tartışmak için histoloji ve biyokimya bilimlerinin sınırları içine girmemiz gerekir ki bunu yetkin bir biçimde tartışmayı en azından benim bilgi düzeyim karşılamaz....

Yapılanları ve yapıl(a)mayanları isabetlice saptayıp burada tartışmak ve değerlendirebilmek için temel bir tıp ve pataloji bilgisine sahip olmak, ayrıca biyokimya ve histolojiyi de konuya dahil etmek gerekir diye düşünüyorum. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı engellemek adına sonra da oturup bu konuda yayınlanmış bilimsel makaleleri taramak ve incelemek lazımdır.
Gerisi spekülasyon olur..

Kanserin tek hastalık değil bir hastalıklar grubu olduğunu yazmam da bu değerlendirmenin çok zor olduğunu anlaşılır kılabilmek içindi zaten. Zatürre gibi iyi tanınan bir hastalığın bile onlarca farklı etmeni olabilirken kanser gibi karmaşık mekanizması olan bir hastalığı ve çözüm yollarını tartışmak ancak tıp otoritelerinin, pataloji - onkoloji uzmanlarının işidir.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gül- Mesajı Göster
……………………………….zaten yakalanıp tedavi olanlar bile hep kuşkuyla yaşıyorlar hayatlarını. yakalandıktan sonra onlarda çok sorguluyorlar sebeplerini... sanırım ülkemizin çözümsüz kanayan yaralarından birisi herhalde... sitemim sadece size değil ben de dahil olmak üzere herkese...
demişsiniz...
Bu konuda siteme yer olduğunu düşünmediğim gibi kanser tedavisi ülkemizin çözümsüz kanayan bir yarası da değildir bence. Dünyada kanser tedavisi için neler yapılıyorsa ülkemizde de aynıları yapılmaktadır. Ben hem kenardan kıyısından tıp mesleğine yakın duran bir kişi hem de babamın uzun ve karmaşık tedavi süreci boyunca gördüklerime ,yaşadıklarıma dayanarak bunu rahatça söyleyebilirim.

Nasıl korunabilirize gelince; bize düşen her hastalıktan korunmakta gerekli olduğu gibi, genel hijyen kurallarına uymak, mümkün olduğunca sağlıklı ve doğal beslenmek,kirli ve doğal olmayan ortamlarda uzun süreli bulunmamak.
Bence işin ruhsal boyutu da çok önemli : stresten, kinden, öfkeden, yersiz ve gereksiz korkulardan uzak durup gülümsemeyi ve sevmeyi ihmal etmemek... Hayata mümkün olduğunca olumlu bakmak güçlü bir bağışıklık sistemi için çok gerekli çünkü.
Hastalık korkuları yaratarak onları hayatımıza çağırmamalıyız...
Herkese sağlıklı günler dilerim )

Eser İlhan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 09:03   #306
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
Wink


gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 13:09   #307
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
sayın eser ilhan paylaşımlarınız için teşekkürler. bu paylaştıklarınız zaten daha önce paylaşılmış olup şuana kadar da net bir çözüm oluşturmamıştır diye düşünüyorum. şekerin sebep olduğunu söylediniz. bunu tıp adamlarıda söylemektedir. tabi ki şeker tek başına kanser yapmıyordur herhaldeki diğer koruyucu önlemleri eklemişsiniz. bundan 30-40 yıl önce şeker yenmiyormuydu acaba... aslında ben üretimlerimizin ve tüketimlerimizin kontrolsüzlüğünü daha çok vurgulamak istedim. evet şundan bundan koruyalım kendimizi ama, kendimizi koruduğumuz şeyleri biz üretmiyoruzki. başkalarının ve yurtdışından ithal edilen ürünlerden kendimizi nasıl koruyacağız acaba. bahsettiğiniz şeker bile yurtdışından mısır şurubu olarak gelmekteymiş. tahıl yine yurtdışından, et bile yurtdışından ithal edilir hale gelindi. işte bu ve benzeri sebepleri nasıl düzeltip de hastalıklara davetiye çıkarmadan besleneceğiz. kanseri tadavi edecek başarıyı keşke işi başından sağlam tutup hücrelerimizi de sağlıklı gıdalarla beslesek daha az maliyetli olmazmı acaba. kanserin türkiyenin kanayan yarası olduğunu düşünüyorum, çünkü gün geçtikçe hasta sayısı azalmıyor tam aksine artıyor bu durum kanayan bir yaradır diye düşünüyorum. sağlıklı ve doğal beslenme diyorsunuz bunun için ne tür önlemler alınmıştır şimdiye kadar. piyasadaki ürünlerin denetimsizliği aşikardır. doğal ve sağlıklı ürün bulmak zor olduğu için herkes kendi üretimini kendisi yapacak herhalde diye düşünüyorum. tabii imkanları olanlar… imkanları olmayanlarda sağlıksız gıda tüketmiş olacaklar. gıdadaki bu denetimsizlik pek çok hastalığa davetiye çıkardığı için sağlık kuruluşlarımızın hepsi yoğun ve insanlar kuyruklarda sağlık hizmeti almaya çalışıyorlar. niyetim karamsar bir tablo çizmek değil, aksine aydınlık bir tablo için neler yapılabiliri konuşuyor olabilmekti... sevgiler

Eser İlhan beğendi.
gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 13:26   #308
Ağaç Dostu
 
Eser İlhan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-03-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 1,298
Galeri: 1
Sevgili gül, sorularınızı yanlış muhataba soruyordunuz. Bunların cevaplarını ben bilmiyorum, keşke bilebilsem. Globalleşme dedikleri işte bu olsa gerek.. Herşey alınıp satılıyor ; sağlık bile...
Ben ancak kendi konuma yakın sorularınıza elden geldiğince cevap bulabiliyorum ; ve evet belki çok şaşıracaksınız ama eskiden şeker yoktu... En azından masamızdaki kristalize, rafine beyaz şeker...
Şeker tadını bal ve meyvalar oluşturuyordu. Uzmanların söylediklerine göre bildiğimiz anlamda şeker 100-150 yıldır sofralarımızda ve kanımızda...
Kolesterol yüksekliğinin de , şeker hastalığının ve insulin direncinin de, kanserin de en önemli etmenlerinden biri rafine şekerdir. Bu konuda mesai harcayarak halkı aydınlatmaya çalışan çok değerli hekimlerimiz var. Onların yazılarını internetten bulup okursanız kafanızdaki birçok soruya yanıt bulabilirsiniz diye düşünüyorum

bahcedenn ve kemal-efe beğendi.
Eser İlhan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 13:53   #309
Ağaç Dostu
 
Türkan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-06-2012
Şehir: AZERBAYCAN
Mesajlar: 616
Galeri: 1
kaç gündür biz korkusuyla yasiyorduk.kuzenime kanser olma ihtimali soylenmisti.yani lösemi.daha 1 bucuk yasinda.korkusu bile yetti bizi kahr etmeye.bugun sonuclar aciklandi neyseki yokmus birsey.yani cok kotu degilmis.ilac kullanmak zorunda.simdi daha iyi anliyoruz aileler neler cekiyormus.allah hastalara yardimci olsun, ailelerinede sabir versin.tum hastalarin iyilesmesi dilegiyle

Türkan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 14:44   #310
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
sayın ilhan zaten direkt size soru sormadım ben. başta sadece fikir teatisinde bulunmuştum, sizde kısmen cevap vermeye çalıştınız. sizden direkt bir cevap beklemiyorum. cevaplaması gereken yetkilileri kısmen yazımda belirttmiştim. toplum olarak yaşadığımız bir sorunun duygu düşünce paylaşımıydı ve acaba ne tür çözümleri olabilirdi. sağlıklı günler diliyorum...

gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 15:30   #311
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
geçmiş olsun sayın türkan.
kuzeninizin tez zamanda sağlığına kavuşması dileğiyle.
sevgiler...

Türkan beğendi.
gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2012, 15:31   #312
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Sn.gül-

Beslenme Bültenine hoş geldiniz.

linke ve linkin olduğu foruma bir göz atın derim.

pria beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-07-2012, 10:03   #313
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
günaydın
sayın denizakvaryumu
paylaşımlarınız için teşekkürler. özellikle sayın dr. yavuz dizdarın endişelerini ve tesbitlerini okuyunca bir vatandaş olarak endişelenmemek mümkün değil...görüldüğü gibi tıp otoriteleri bile gıdadaki kontrolsüzlüğü, denetimsizliği gözler önüne seriyor. bende tükettiklerime dikkat ediyorum ve zaman zaman araştırmaya çalışıyorum. ama sanırım toplumsal bilinçlenme gerek diye düşünüyorum. dilerim bu site ve sizler aracılığıyla bu bilgiler daha çok kişiye ulaşır da yetkililerimiz önlem alıp, genel bir düzenleme yaparlar...
yüreğinize sağlık

gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2012, 09:44   #314
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu Mesajı Göster
Sn.gül-

Beslenme Bültenine hoş geldiniz.

linke ve linkin olduğu foruma bir göz atın derim.
Bilgilerimizi geliştirmek, yenilemek için çok güzel bir kaynak..

''Kutu süt çocuklarda morfin etkisi yapıyor'', ''Köy tavukçuluğu yok edilmemeli'',
''Hapı yutarsanız, hapı yutarsınız '', ''Hastalığa, yaşlanmaya, kronik yorgunluğa karşı en basit çözüm: Derin bir nefes '', ''Kan grupları ve beslenme ilişkisi'', ''
Şeker uyuşturucu gibi, öldürüyor '' başlıklarını okudum..

Çok isabetli, özgür, bilimsel tesbitler..

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2012, 09:59   #315
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Bir süre önce kolayıma geldiği için kutu sütüne geçmiştim (oysa şişe sütünün en ateşli savunucularından biriyim). Evim markete biraz uzak olduğundan kutu kutu alıp saklamak, evde elinin altında bulundurmak iyi oluyordu Hem de yağsız sütün şişede olanı yok.

Derken önce kefir mayam bozuldu, ardından yaptığım yoğurt ve peynirlerde garip bir renk değişikliği farketmeye başladım. Yoğurt yoğurda benzemiyordu, peynir peynire. Kahvemin içine kattığımdaysa asla süt tadı alamıyordum. Baktım olacak gibi değil, sağlığımı korumak istiyorsam anam babam sütümü almaya başladım yine.

UHT' deki kefir mayasını öldüren her neyse bizlere, hele hele çoluk çocuğa, bebelere neler yapıyordur kimbilir.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2012, 21:14   #316
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Havyar sever misiniz?
Ayıptır söylemesi, eskiden az da olsa yerdim. Bizim evin arkasında tutulurdu dünyanın en kıymetli havyarını sunan balık, morina (mersin balığı).Karadeniz’de yaşayan mersin balıkları yumurtlamak için Kızılırmak’dan içeri girmeye çalışırlarken, yakalanırdı.Dev balıklardı mübarekler. Ben diyeyim 100 kg., siz deyin 200...Vallahi avcı palavrası değil, 1.500 kiloluk morina var tarihte.

Kuyruğu bile Karadeniz illerini beslemeye yeterdi (bu biraz avcı işi oldu)Simsiyah, pırıl pırıl bir havyar çıkardı içinden. Güzelce işlenip, kutulanır, doğru yurt dışına giderdi.

Geçen gün bir marketin balık reyonunda gördüm. Bilenler bilir, havyar (siyah) kutusu tipiktir. Baktım, Rusça ve kril harflerinin takliti ingilizce chaviar yazıyor kapakda.
Bir de mersin balığı resmi. Altında da, “original product of Russia” yazmışlar.Karadenizde mersin balıklarını bitirdik şükürler olsun. Ruslar, Azeriler ve İranlılar uyanıklık yaptılar, Hazar Denizi’nde balığı yakalayıp ameliyatla yumurtasını alıp, balığı geri bıraktılar.

Biz Türk usulu çalıştık, balığı da, yumurtayı da yedik. (Hatta yumurtlama erginliğine gelmemiş balıkları da yedik).Kavanozdan gördüğüm kadarıyla siyah inci taneleri parlıyor, tıpkı havyar. Satıcıya sordum, “bu mersin balığı havyarı mı?”, “evet abi” dedi. “Neden ucuz?” “Rusya’dan geliyor abi, Hazar havyarı”.

Kavanozun altındaki etiketi de okumalı. Derin bilgiler var orada. İçindekiler: okyanus balık bulyonu (uskumru); tuz, zeytin yağı; pektin E211, sodyum benzoat E202, Potasyum Sorbat, Doğal renk E153.Muhteşem, değil mi?Sen uskumruyu al, parçala, minik toplar yap, siyaha boya, koruyucu kimyasallarla harmanla ve elaleme “doğala özdeş havyar” diye kakala.Satan adamın haberi yok.

Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz, sağolsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay. Ama kendisi doğala özdeş.

Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor. Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül!Zavallı bülbül!

Kayseri’nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer. ‘Yer’ demek doğru değil, entegre tesis mübarek.Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor. “En iyi Kayseri mantısı burada” Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya. Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.

Niye ki? Et mi bozuldu?Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı.Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya. Doğala özdeş!

Bir bilgi daha: O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor.Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara “gıda gazı” diyorlar.

Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor.Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızı görünsün raflarda.Yasal bunlar, girin internete “gıda gazı” diye yazın, görün neler yediğinizi.

Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah!Nereden geliyor bunlar?Şili'den. Şili mi?Evet! Kaç gündür buradalar?3-5 gün oldu. Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor.

Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana mısın demiyor.Hala kütür kütür. İyi ama, nasıl? Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:

Dane büyüklüğünü arttırır,Dane ağrılığını arttırır,Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir,Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir,Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar,Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir.Raf ömrü uzar.

Nedir bu?Sitokinin.Büyüme hormonu. Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar “ee benim çocuk erken kıllanıyor!” Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.

Adana’da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara. Şöföre soruyorum “bozulmuyor mu bu sıcakta süt?

”“Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor.”Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal.Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor. Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor. Doğala özdeş süt!

Bu anlattıklarımın hepsi yasal. Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti. İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu. (beşer işte, unutacak elbet)

İnternetten pantalon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi.Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi. insan artık buDoğala özdeş!

Direnmek lazım. Bakkalı, manavı, kasabı, süpermarkete karşı korumak lazım. Semt pazarlarını kullanmak, pazarcı esnafıyla dostluk kurmak lazım. Hijyen, reklam, ambalaj illizyonuna teslim olmamak lazım. Bir de, son moda “doğal ürün – yöresel ürün pazarı” adıyla işin cılkını çıkartanlara karşı uyanık olmak lazım.

Ama en önemlisi, ara sıra doğaya çıkıp, derin derin nefes almak lazım.
Dilerim ki, Tanrı toprak ana ile gök babanın evladı olduğumuzu hatırlatmak için çok acı çektirmez.

GIDA'YA YABANCILAŞMA | Facebook

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2012, 00:22   #317
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu Mesajı Göster
Satıcıya sordum, “bu mersin balığı havyarı mı?”, “evet abi” dedi. “Neden ucuz?” “Rusya’dan geliyor abi, Hazar havyarı”.

Kavanozun altındaki etiketi de okumalı. Derin bilgiler var orada. İçindekiler: okyanus balık bulyonu (uskumru); tuz, zeytin yağı; pektin E211, sodyum benzoat E202, Potasyum Sorbat, Doğal renk E153.Muhteşem, değil mi?Sen uskumruyu al, parçala, minik toplar yap, siyaha boya, koruyucu kimyasallarla harmanla ve elaleme “doğala özdeş havyar” diye kakala.Satan adamın haberi yok.
Ülkemizde sadece sahte para kalpazanları değil, gıda kalpazanlarıda öylesine çok ki..

Kazandığımız paraların sahte olmasından çok ürkeriz ama, alınterimizin karşılığı kazandığımız paralarla satın aldığımız gıda maddelerinin sahte olup olmadığına pekte aldırış etmeyiz sayın denizakvaryumu..
Taklit, tağşiş gırla gidiyor gıda maddelerinde..

Özelliklede pahalı gıda maddelerinden büyük vurgunlar yapıyorlar..

Benim tanık olduklarım:

Çam Fıstığı Nasıl Ayıklanır?

Sahte çam fıstığına aldanmayın! - Posta

Bu sahte çam fıstıklarını sanıyorum muhtelif bitki unlarını presleyerek yapıyorlar..İki parmağınız arasında azıcık ovalayınca un gibi dağılıyorlar..

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-08-2012, 23:41   #318
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi pria Mesajı Göster
...Yapılan araştırmalar, kırmızı meyvelerden vişnenin üstün özelliklerini ortaya koyuyor. Vişnenin, sahip olduğu özellikleriyle sağlık açısından inanılmaz faydaları bulunuyor.
Prof. Dr. Erkan Topuz - Genetik Kansere Çilek Ve Vişnenin Faydaları - Showtv Izle - Video Vidivodo


Doğal, organik olarak en kolay bulunabilen vişne ve dağ kızılcığını mevsiminde bol bolkullanmak gerek..

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-08-2012, 11:05   #319
Ağaç Dostu
 
tener's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
Çok yararlı bir konu. Tüm paylaşımları okumaya çalıştım. Görsel basından da yeterince takip ediyoruz , ancak bilgilerin hepsi bir bütün olarak önümüzde bulununca daha iyi olmuş. Kanserde etkili olan sadece beslenme değil, çevremizde bulunan kullanmamız gereken tüm ürünler riskli. Bundan bir elli yıl öncesinde insanlar neden daha sağlıklı böylelikle anlaşılmış durumda. Yaşam Sevgisinin yazdıklarına katılıyorum. Ruh ve beden sağlığımızı ihmal etmeden dengeli ve doğru beslenmek gerekiyor .

tener Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-08-2012, 11:35   #320
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Çok ilginç..

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi tener Mesajı Göster
.. Ruh ve beden sağlığımızı ihmal etmeden.. .
Dürüst olanlar daha sağlıklı...

Yalan söylemek fiziksel anlamda insana zarar veriyor.
....
Bilim adamları, yalan söylemenin strese neden olduğunu, bunun da sadece insan psikolojisine değil, vücuduna da zarar verdiğini belirtti.

Dürüst olanlar daha sağlıklı - Gerçek Gündem

----------------------------------------

....Huzur bazen az parayla çok şeyler almak...bazen de gevrek bir simidi tam dört kişi paylaşmak ve kimi zaman aç gezmekti...

Huzur bazen gösterişten uzak, çok sakin bir hayat yaşamak ve kimsenin tanımadığı sıradan bir adam olmaktı...

...Yalan söyleyerek basamakları çıkmak, yorulduğunda ise birilerinin sırtına binerek dinlenmek, yalnızca zamanı kurtarmak ve alabildiğine uzaklaşmaktı huzurun sıcak gülümsemesinden...

Huzur bazen kaybedeceğini bile bile dürüst kalmak ve dimdik ayakta olmaktı...

http://www.siirkolik.com/denemeler/1...ru-ararken.asp

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-08-2012, 16:10   #321
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Arkadaşlar

Kemal Özer'in

Deccal Tabakta
ve
Şeytan Ye Diyor

adlı kitaplarını mutlaka okuyun...

jineop ve pria beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-08-2012, 11:20   #322
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Pankreas: Araştırmacılar gazlı içeceklerin pankreas kanseri olasılığını ikiye katladığını açıkladı.

Her organa farklı zarar veriyor - Gerçek Gündem

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-08-2012, 00:47   #323
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
...Sürekli gelişmekte olan teknoloji, oluşan çevre kirliliği, sigara, UV... ve pek çok diğer etken sürekli olarak çeşitli toksik maddelerle karşı karşıya kalmamıza neden olmaktadır. Bu etkiler kendini serbest radikal oluşumuyla gösterir. Tüm bu nedenlerden dolayı dış etkilerle oluşan hastalıklar artmakta, genetik hastalıkların da çevresel etkilerle daha çok belirginleşmesine neden olmaktadır. Bu hastalıklara çözüm getirmek öncelikle bu hastalıkların oluşumunu engellemekle gerçekleşebilir. Bunun için de ilaçlardan öte alınan besinler önem kazanmaktadır. Serbest radikallerin etkilerini önleyen ve dietimizde sıkça bulunması gereken C vitamini ve E vitamini kanser ve kalp hastalıkları gibi toplumda erken ölümlerin başlıca nedenleri olan hastalıkların oluşumunu önlemektedir. Besinlerin dışında dışarıdan yapılacak takviyelerin de yararlı olduğu yapılan doz tesbit çalışmalarıyla anlaşılmıştır. Ancak vücudun hassas dengesi alınacak aşırı dozlarla bozulabilmekte, bunun sınırının konabilmesi gerekmektedir.

1970'lerle vitaminlerin öneminin anlaşılması 1980'lerde bunun uç noktalara ulaşmasına neden olmuş, kanser ve kalp hastalıklarının tedavisinde çok yüksek dozlarda vitamin alınımı başlamış ve o zamana kadar bilinmeyen yan etkiler yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştır. Günümüzde ise uygulanmış çok aşırı dozların bir yerden sonra yararı olmadığı anlaşılmıştır.

Bu hastalıkların aşılmasında antioksidant vitaminlerin etkilerinin büyük olduğu kesin olmakla beraber tek başına yüksek dozlarda vitamin almaktansa bu vitaminlerin ortak etkilerinin hastalıkların önlenmesinde daha etkili olduğu yapılmış olan pek çok çalışmayla tekrar tekrar gösterilmiştir. Bu nedenle serbest radikallerin neden olduğu hastalıkların önlenmesi ancak babaannelerimizin ağzından düşmeyen o "dengeli beslenme" ile olabilir.

SERBEST RADKALLER

KOENZİM Q 10 nedir:, hangi besinlerde bulunur:

KOENZM Q10 NEDR? | Prof. Dr. Metin ZATA

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-08-2012, 22:15   #324
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Name:  404067_418891871481380_1871162205_n.jpg
Views: 1077
Size:  31.9 KB



Elektromanyetik Alan" konusunda doktora yapmış bir kişiyim.

Öncelikle dizüstü bilgisayarlarıni asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstünde kullanmayın.

En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar (bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin.

"Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünde
n çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar.
Saatlerce havalandırsanız bile tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.
Elinizin hemen altındaki klavye ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir. Mutlaka kablolu mouse kullanınız. . Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. "RSI (Repetitive Strain Injury)" denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve "Carpal Tunnel Sendorumu (tekrar eden hareket sendromu )" ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler.

Lazer baskı yapan yazıcılar, çalışmaları sırasında ozon gazı üretirler.
Uzmanlar kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarının, manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu söylüyorlar.

Mesela çoğumuzun kullandığı Bluetooth kablosuz bağlantısı için HP firmasının resmi kitapçığı "lütfen sağlığınız için bir metreden kısa mesafede Bluetooth kullanmayın” diyor.

Eğer bütçeniz yetiyorsa LCD dediğimiz ince ekranlardan alın. Bunun radyasyon seviyesi daha düşüktür.

Bilgisayar kasanızı bedeninizden uzak tutun. Kabloları mümkün olduğunca uzun tutarak çevrenizdeki boş alanı uzatın, Bilgisayar masanızı metal aksamdan değil, ahşap ve elektrik yükü tutmayacak şekilde oluşturun.
Bilgisayarınızın bağlı olduğu prizi mutlaka topraklı yaptırın.

Günde bir kaç saatten fazla keyif, oyun ve web gibi zorunlu olmayan aktiviteler için bilgisayar karşısında zaman harcamayın.

Son olarak, bilinen tüm elektronik cihazlarda elektromanyetik alanı yakalama becerileri yüzünden özellikle ametist kristalleri kullanmanızı ve bilgisayarınızın yakınına koymanızı önereceğim.

Bu ametist kristalleri belli aralıklarla deniz suyuyla topraklandıklarında elektrik yükleri sıfırlanarak gereken koruma alanını sağlamaya devam ederler."

Sevgili okurlar, ben şahsen Balıkesir Dursunbey Güğü Köyü'nde çalışırken, köyde ametist madeni olması nedeniyle, bol miktarda ametist kristali edinmiştim.

VE EN ÖNEMLİ KONU: . . . Eğer acil servis doktoru falan değilseniz, cep telefonunuz uyuyacağınız odada asla açık olarak kalmamalı. Gece siz uyurken Yatak Odanızdan en az 10 metre uzakta olmalıdır!!!!

Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda hep başınız ağrır.. Unutmayınki , konuşurken de telefonun patlama gibi bir tehlikesi vardır . . . Mutlaka KULAKLIK KULLANIN ! ! !

Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın.

Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın.

Son olarak; kullanmadığınız aletleri fişten çekin. Yapılan araştırmaya göre, "stand by" da yani bekleme modunda kalan aletler, gene elektrik tuketıyorlar. Ve ABD'de bekleme modunda tüketilen elektiriğe " vampir elektirik" deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor.

Tüm bu aletlerin neden olduğu masraf ve küresel ısınma yetmiyormuş gibi, bizi de tüketiyorlar yavaş yavaş.

(Dç Doktor Ayşegül yıldız)

Facebook'a Hoş Geldin - Giriş Yap, Kaydol veya Daha Fazla Bilgi Al

hercin, Kiraz ve gül- beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2012, 18:18   #325
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
...Amerika'da yaşayan Türk bilim insanı kanserde çığır açacak bir çalışmaya imza attı. Dünyanın en iyi eczacılık fakültelerinden biri sayılan ABD'deki Illinois Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nin ilk kadın profesörü Hayat Önyüksel, kanserli hücreleri tamamen yok eden bir ilaç geliştirdi.

...Geliştirdiğimiz ilaçların en büyük avantajı sadece hasta bölgeye hedeflenmesi ve sağlıklı bölgeye hiçbir zarar vermemesi. Böylece yan etkileri söz konusu değil.

...Eğer gerekli yatırım yapılırsa önümüzdeki 5 yıl içinde insanlar üzerinde de deneyip piyasaya sürebileceğiz.

...Tıp çok hızlı ilerliyor. Bu hızın devam etmesi halinde kanser çok öldüren önemli bir hastalık olmaktan çıkıp ikinci seviye hastalığa düşebilir.

...Prof. Dr. Hayat Önyüksel, özellikle meme kanseri üzerinde yoğunlaştığını belirterek şunları söyledi: "Ancak geliştirdigimiz hedefli nanomedicine pankreas, prostat gibi lokalize olan diğer kanser türlerinde de etkili oluyor.

...Türkiye'den hiç istemeyerek, mecbur kaldığı için ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. Hayat Önyüksel, "Ama Amerika'da yaptıklarımdan çok mutlu oldum. Bundan sonra Türkiye'ye gelmeyi düşünsem bile bu pek mümkün değil. Orada kurulu bir düzenim var. Buraya dönmek her şeyi sıfırdan başlamak gibi olur benim için.

Türkiye daha işin başında ve kuruluş safhasında. Ancak ileride daha güzel çalışmalar çıkacaktır. Türkiye'ye benim gibi belli seviyeye gelmiş kişilerden ziyade yeni yetişmiş enerji ve fikirlerle dolu kişileri bulup iyi olanaklar verilmeli. Bu şekilde başarı elde edilmesi mümkün" dedi.

Türk profesör kanseri yendi - Gerçek Gündem

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2012, 22:42   #326
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-05-2012
Şehir: ısparta
Mesajlar: 11
Kanser Tedavisinde Kefir - YouTube

denizakvaryumu ve pria beğendi.
engin_engineer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-09-2012, 13:40   #327
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Farelere bunu yapt, insanlara? | GAZETE VATAN

Neden GDO lu ürünlere HAYIR dediğimiz sanırım şimdi daha iyi anlaşılır.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-10-2012, 20:49   #328
Ağaç Dostu
 
Hillbilly's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-01-2011
Şehir: Tunceli
Mesajlar: 195
Maalesef bu kanserojen hayatı geride bırakamadığımızdan ilk olarak yapmamız gereken iş büyük ya da küçük bir toprak parçası üzerinde kendi bahçemizi oluşturmak bence.
1) Mutlaka bir bahçeye gidip bitkilerle vakit geçirin, çapa yapın, budama işiyle uğraşın ve dalından meyve tüketin. Bu inanılmaz bir toparlanma sağlıyor insan vücudunda. Bir hafta sadece bu tür işlerle meşgul oldum ve tam 3 kilo verdim üstelik çok ilginç bir şekilde sadece karın bölgesindeki yağlar kayboldu. Bahçede iş hiç bitmez bu da bir avantaj bence
2) Orman meyveleri dedikleri ki inanılmaz çeşitlilikte türleri var, örneğin alıç, böğürtlen, derdağan, (küçük minicik armutlar var mesela burada şekok diyolar), taş armudu, yaban mersini, gojiberry, kuş üvezi, Karayemiş, Goumi vs. bu ve benzeri türleri mevsiminde belki biraz da kurutup geç kışa kadar tüketin.
3) Her sabah kahvaltıdan önce bir tatlı kaşığı elma sirkesi için
4) Bir ya da iki adet bahçenizde arı kovanı bulundurun, hem meyve ağaçlarınız sağlıklı bir şekilde tozlanır hem de kendi saf balınızı elde edersiniz ki böyle bir bal ilaç gibi gelicektir.
5) Yazın kendi bostanınızda yetiştirdiğiniz sebzelerle ve otlarla beslenin.

Hillbilly Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2012, 22:29   #329
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
KANSERE ÇARE BULAN ADAM – DR. ROYAL RIFE

KANSERE ÇARE BULAN ADAM – DR. ROYAL RIFE « Kuraldışı Dergi

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-11-2012, 22:10   #330
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 12-10-2010
Şehir: İskenderun
Mesajlar: 23
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi pria Mesajı Göster
Kanserde en önemli etken dengeli, doğru beslenmedir:


Kanserin genel sebepleri:
Dengesiz beslenme % 35
Sigara % 30
Enfeksiyon hastalıkları % 10
Mesleki nedenler % 4
Alkol % 3
Çalışma yerinin tozlu ve pis oluşu % 2
Gıdalara konan katkı maddeleri % 1
Yukarıdaki oranları toplayınca yüzdesel olarak 85 yapıyor. Sanıyorum %15 lik pay özel hastanelerin. Kapılarından girdiğiniz anda zaten potansiyel kanser hastasısınız.

pria beğendi.
atax Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 18:33.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024