25-07-2007, 12:32 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Köy yaşamı ve araç gereçleri
Köylerimizde kullanılan Tarım araç ve gereçlerinin hemen hepsi teknolojiye yenik düştü. Yeni kuşakların görmediği ve çoğunun adını bilmediği bu araç ve gereçleri konuya ilgi duyanların katkılarıyla tanıtmaya başlayalım. Ben ilk olarak harman zamanı kullanılan DÜVEN'i takdim ediyorum. Düvene bazı yörelerde döven de deniyor. Düven; hayvan koşularak, harmana yığılmış sapları kesip saman etmesi, taneyi başaktan ayırmak için kızak şeklindeki iki enli tahtanın altına çakmak taşları yerleştirilerek yapılmış tarım aleti. |
25-07-2007, 13:21 | #2 |
Ağaç Dostu
|
Şimdi düven ile ilgi bazı ufak bilgileri aktaralım. Düven genellikle iki geniş tahtadan yapılır. Alt yüzünde keskin çakmak taşları, dikine çakılı bulunan; kızak biçiminde, ön tarafı yukarı doğru meğilli, harman zamanı hasatın tanelerini sapından ayıran araç. Şuan da Patoz dediğimiz zirai aletin yaptı işi eskiden düvenler yapıyordu. Genellikle hayvanlar tarafından çekilen, üzerine ise ağırlık yapsın diye insanların oturduğu, özellikle çocuklar için güzel bir oyun aracı. Günümüzde patoz'u ve traktörü olduğu halde düven kullanan rençber sayısı hiçde az değil! Bir farkla artık düvenleri hayvanlar değil, traktörler çekiyor. Kullanım için düvenin seçilme nedenine gelince; nohut gibi bakliyatlar, patozda parçalanıyor, ama düvende bu olasılık patoza göre daha az. (Tabi ki eleği değiştirilmiş patozlar için nohut'u parçalamak olasılığı çok düşük) Düven işi bittikten sonra, bir duvara ya da bir ağaca dayanılır, yerde yatık şekilde beklerse taşları dökülür. Köyde iken, birinin düven ile iş yaptığını görünce koşarak gider, düvene binerdik yediğimiz tozu bir görseniz, aklı başında kişiler yapmaz! ama işte çocuk aklı biz yapıyorduk Düzenleyen Derya Özen : 25-07-2007 saat 14:34 |
26-07-2007, 10:02 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Karasaban
Karasaban toprağın altını üstüne getirmek(sürmek) için yapılmış, genellikle sert iki ağacın birleşmesinden oluşan basit tarım aletidir.Ağacın sivri olan yerine takılan özel yapılmış saban demiri denen parçayla toprağın aktarılması saglanır.İkinci parçanın ucuna boyunduruk denilen sabanı çekecek hayvanların bağlanacağı bir düzenek takılır. Teknolojik yeniliklerin ardı arkası kesilmemesine rağmen; modern tarım aletlerine yenik düşmeyen karasaban kırsal kesimde yaşayan çiftçilerin halen vazgeçilmez tarım aletleri arasındaki yerini koruyor. 1927 yılında basılan 1 TL'nın önyüzünde karasabanla çift süren bir köylü kompozisyonu vardır. Düzenleyen Metin Y. : 27-07-2007 saat 23:52 |
26-07-2007, 10:33 | #4 |
Ağaç Dostu
|
Karasaban
Şuan pulluk tarafından yapılan işi, eskiden karasaban yapardı. Metin Bey'in söylediği gibi karasaban günümüzde de kullanılan bir tarım aracı. Bunun neden lerini sıralayacak olursak. *Cızı tutmak denilen bir terim vardır. *Tarlaya ekilecek mahsulu, kararı ile ekmek için, tarlaya önce cızı tutulur. Cızı tutmak tarlayı belli aralıklarla, düzgün bir çizgi şeklinde bölmeye denir. Traktör tarlaya girmeden önce , tohum saçılmış olmalı. Köylüler bu cızı tutma işini genellikle karasaban ile yaparlar. Sonrasında da tarlaya ekilecek ürünü saçar ve traktör ile sürülmesini beklerler. *İçinde çok fazla ağaç bulunan tarlalara traktör giremez, örneğin vişne bahçeleri, ya da elma bahçeleri vs... Ağaçlara zarar vermemesi için bu tür tarlalar karasaban ile sürülür. *Traktör ile tarla sürdürecek kadar parası olmayan kişiler de, tarlalarını karasaban ile sürmeye devam etmekte. *Özelikle bahçelerde, bel ile toprağı kabartama işlemi yapılmayacaksa! Tarktör ile sürüm değilde karabasan tercih edilir. Çünkü dar alanlarda, traktör toprağı sürmekten ziyade, sıkıştırır. *Karasabanın arka tarafında ayak basılabilecek bir yer vardır. Bu ayak yerine tarlayı süren kişi basar, bu şekilde karasaban toprağa daha iyi saplanır, ve toprak daha derinden sürülmüş olur. Düzenleyen Derya Özen : 27-07-2007 saat 08:26 |
26-07-2007, 11:03 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Karasaban ile ilgili bir anı
Dedem, ilerleyen yaşına rağmen tarlalardan kopamamış. Bir gün babam yeni aldıkları öküzler ile tarla sürmeye gidince, dedem de peşine takılmış. Bir taraftanda yeni aldıkları öküzlere bakacak ya... Babam tarlayı sürmeye başladıktan bir süre sonra, dedem tutturmuş birazda ben süreyim diye. Babam, baba, bu öküzler çok dinç, sen bunların arkasından yetemezsin düşer bir tarafını sakatlarsın desede, dedeme fayda etmemiş söyledikleri. Dedem geçmiş karasabanın ve öküzlerin arkasına, ayağını sokmuş sabanın arasına, ve başlamış elindeki öğündereyi öküzlere dürtmeye. Dedem eski kocamış öküzlerine gidiyor, habire ho ho, diye bağırıyormuş. Yeni öküzler, zaten dinç oldukları için aslında hiç dürtülmeye ihtiyaçları yokmuş. Ama dedem alışkanlık yapmış habire bağırıyor, ho ho diye o bağırdıkça öküzler hızlanmış. Tabi bu hıza yaşı 70'i geçmiş olan dedemin dayanması mümkün değil, ve dedem ayağını da sabandan çıkartamadığı için, öküzlerin arklasında sabana takılı olarak sürüklenmeye başlamış. Şimdi dedenin sürüklenmesi çok mu hoşuna gitti? ne gülüyorsun demeyin, çünkü bizi tanıyanlar bilir, biz ağlanacak olaylardan bile, gülünecek şeyler bulan bir aileyiz Tarlanın alt ucuyla üst ucu arasında yaklaşık 200 metrelik bir mesafe var, ebem ve babam olayı farkettiklerinde, öküzler arayı epey açmışlar. Onlar yetişinceye kadar, deyim yerindeyse dedemin üstünde elbise kalmamış, hepsi kafasından çıkmış Babam öküzleri zor durdurmuş, dedem de bir daha karasabanın başına geçmemiş. |
26-07-2007, 15:46 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Karasaban ın arkasından da hemen ÖVENDİRE yi anlatmak lazım Derya |
26-07-2007, 20:34 | #9 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
ÖVENDERE: Araba, Kağnı, Saban Veya Düven Çeken Öküzü Yürümesi İçin Dürtmeye Yarayan Sopaya verilen ad. |
|
27-07-2007, 08:38 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Metin Bey, siz övendereyi gayet güzel anlatmışsınız, bende çöne'yi anlatayım bari. Çobanın anlamı sığıtmaçtır. Yaptığı iş: Dağlarda, otlayacak hayvanları gürmektir. *Bazı yörelerde çobanların göçebe olduğu düşünülür. Çöne'nin ne olduğuna gelince. Çoban adayına çöne denir. Çoban ne yapılacağını ve nereye gidileceğini söyler, çöne ise çobana yardım eder. Yani, Aşçı yardımcısına nasıl Aşçı Yamağı deniliyorsa. Çoban'ın yardımcısına da Çöne deniliyor. |
27-07-2007, 09:17 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Teşekkürler dostlar. |
27-07-2007, 10:57 | #12 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Alıntı:
Tabii ucundaki küçücük metal çiviye benzer bir şeyede MUDUL dendiğini ilave etmeden geçemedim övenderenin. Metin bey o kadar güzel tarif etmişki. Tarlada çift sürmek için kullanılanının arkasında yine kalan otların köklerini kesmeye yarayan metalden parça CEMEĞİ unutmamak lazım. Saygıyla. |
|
27-07-2007, 11:39 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Saygıdeğer Cemal Bey sizlerin değerli katkılarıyla köye ve köylüye dair dünde kalanları bu başlığa taşıyabilirsek, umarım kısa sürede güzel bir kaynak oluşacaktır. Mudul bazı yörelerimizde nodul olarakta söylenir. Bu, Anadolu'da bir çok kavramda karşılaştığımız bir durumdur. Derya Hanım öğündere demişti, bazı yörelerimizde övendere bazen de üvendere deniyor.Anadolu Kültürünün derin zenginliği işte bu aynılıktan dallanan farklılıkta yatıyor. |
27-07-2007, 14:57 | #14 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Metin bey ! Benim ne tür katkım olur bilemiyorum. Ancak olursada kendime bir görev bir borç olarak görürüm. Hepimiz aslında biraz köylüyüzdür her ne kadar büyük şehirler bizi yutmaya çalışsada diye düşünüyorum. Bizim yörede bu konuda söylenmiş bir söz vardır. " Koca öküz döneğini unutmaz" diye açıklamasını yapmayacağım bildiğinizi tahmin ediyorum. Her ne kadar değişsekte toprağın köyün yardımlaşmanın bizim kültürümüzde her zaman ayrı bir yeri vardır. Anadolu insanı olsun veya dünyanın neresine giderseniz gidin belki biraz iddaalı olacak ancak köy köydür. Nacizhane benim üzerime bir köylü çocuğu olarak bir şey düşerse her zaman her platformda yapmaya hazırım. Toprakla haşır neşir olmuş her türlü yokluğa rağmen gülen insanımızın yaşadığı köyleri hiç bir kuvvet yok sayamaz. Buna gücüde yetmez zaten. Bazı şeylerin oralardada değiştiğini seyrediyoruz. Ancak temel her zaman yerindedir diye düşünüyorum. Saygıyla. |
30-07-2007, 16:53 | #15 |
Ağaç Dostu
|
Köyün ve köylünün en yoğun olduğu mevsim, hiç kuşkusuz hasat ve harman dönemi olan yaz mevsimidir. Hasat ve harman döneminde kullanılan bir çok tarım aleti [Yaba, dirgen,tırmık, anadut v.b...] ağaçtan yapılmıştır.Daha önce düvenden söz etmiştik.Eski Mısır kaynaklarını taradığımızda da, bizde kullanılan hemen tüm ağaç orijinli tarım aletleri karşımıza çıkıyor. Belge olarak bu resmi paylaşmakta yarar var. Ağaçtan yapılmış tarım aletlerini bu başlıkta tanıtmaya devam edelim... Anadut: Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç. Bu aletin yabadan farkı; dişlerinin bir sıra üstünde değil de kuş pençesi gibi olmasıdır. Genelde elma ağacından yapılır. |
31-07-2007, 16:17 | #16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Dirgen: Anadutun iki dişlisi diyelim. Yabaya gelince elin parmakları gibi düşünebiliriz. Ah o tırmık yokmu ben onun yüzünden rahmetli amcamdan ilk okul birde ne sopalar yemiştim. Keşke iki daha vursaydı. Olay şöyle ! Annem ilkokul üçten terk bana harfleri sağolsun öğretiyor. Bak oğlum bu gözlük (B) harfi. Bu tırmık (E) harfi şeklinde. Kendine göre haklı tabii. Neyse ziraat mektebi mezunu amcam askerden geldi rahmetli. Sorular soruyor tabii en başta harfler. Bu ne harfi diyor ben Gözlük. Peki bu ne harfi diyor ben tırmık. Anlatıyor bende tık yok. Gözlük ve tırmık devam. Ufak bir okşama ile öğrenmiştim neyin ne olduğunu. Saygıyla. |
31-07-2007, 20:44 | #17 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Sevgili Metin Y iyiki varsın teşekkürler paylaşımların için. |
01-08-2007, 10:43 | #18 |
Ağaçsever
|
ORAK : Özellikle tarımda kullanılan yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin biçme aracı. TIRPAN : çayır veya ekin gibi uzun saplı bitkileri işlemede kullanılan tarım aleti. Ekini ektik, Düvenle sürdük ama galiba arda nasıl bicileceğini unuttuk. Bildiğim kadarıyla orak daha küçük ve engebeli alanlarda Tırpan düzlüklerde kullanılıyor. |
02-08-2007, 08:41 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Daha tanıtacağımız çok tarım aleti var! Fakat resimlerini çektikten sonra tanıtacağız. Kullandığımızın resimlerin, başka yerlerden alıntı olmasını istemiyoruz. Bizim resimlerimiz sadece bizim sitemizde olacak. Tırpan ve Orağı o yüzden henüz yazmamıştık. İlginiz ve katkınız için teşekkür ederiz, Nesrin Hanım. |
03-08-2007, 12:50 | #20 |
Ağaç Dostu
|
Öküzler hareket kabiliyetleri ağır büyükbaş hayvanlardır. Bir dönem çiftçinin , köylünün kahrını çeken öküzlerin yerine atların devriye girmesiyle, özellikle köylerde yapılan tarım ve taşıma işlemi daha dinamik hale gelmiştir. Bu iş için geliştirilen at arabaları Anadolu'da sadece köylerde değil, şehirlerimizde bile kullanılmaktadır. |
24-08-2007, 12:50 | #21 |
Ağaç Dostu
|
Seten: Resimdeki dik duran kısım bir **** iki hayvanla çekilen ve çekilirken dönen bir parça. Diğer parça da zaten tava **** tabak kısmı. Bulgurluk buğbay tava ya doldurulduktan sonra, diğer taş döndürülerek, buğdayın kepeği alınır. Kepeği alınan buğday daha sonra kırma makinesine gidecek ve bulgur olacaktır artık. |
24-08-2007, 21:18 | #24 |
Ağaç Dostu
|
Bende böyle fotoğraflar vardı. Tamamı tarım malzemesi olmamakla birlikte, köylerde kullanılan malzemeler. En alttaki hariç, sanırım Ordu'nun köylerinden toplanmışlar ama başka birçok yerde de kullanılıyordur. 1 2 3 4 5 |
25-08-2007, 08:46 | #25 |
Ağaç Dostu
|
Bir sayalım, Aybala'nın yüklediği fotoğraftaki gereçleri. 1 Beşik 2 Güğüm 3 Nacak (Elbaltası) 4 Yaba 5 Düven 6 Sele 7 Tokat (Küçük helke) 8 Tırmık 9 Küşdere 10 Tabla 11 Boyunduruk 12 Semer 13 Merdiven 14 Hızar 15 Kasnak 16 Pala 17 Testi 18 Araba 19 Yayık Atladığım varsa, kalanını da arkadaşlar yazsın Düzenleyen Derya Özen : 25-08-2007 saat 11:50 Neden: ilave |
25-08-2007, 10:50 | #26 |
Ağaç Dostu
|
Birtek çam bardak yok resimde. Hadi hayırlısı onuda biz bulalım. 1: Loğ Taşı;Tarımla alakası yok ama eskiden toprak damların topraklarını sıkıştırmakta kullanılırdı. 2: Anadut;Üç parmaklı bu hacetle hububat desteleri toplanırdı, üstteki resimlerde buğday destesi taşıyan insanlar gözükmekte, 3: Dirgen; Sanayi devrimi ile yabanın yerine bir parça geçen bir hacet, bu hacet saman **** buğbay atmaktan ziyade akpın(hayvan gübresi) yükleme ve boşaltma da kullanılırdı ve hala tarımcılar tarafından kullanılır. Düzenleyen yasarulutas : 25-08-2007 saat 11:59 |
25-08-2007, 12:56 | #28 |
Ağaç Dostu
|
Buğdayın bulgura uzanan yolculuğu eskiden daha zahmetli idi..Kaynatıp kurutulan buğdayın kabuğundan kurtulması için bir güzel dibekte döğülmesi şarttı. Dibek yaklaşık yarım metre boyundaki silindir şeklinde kara taşın içerisinin oyulmasıyla elde edilen bir gereçtir. Onu taştan yapılmış büyücek bir havan olarak hayal etmek mümkündür. Eskiden bu taşlardan mahallelerin muhtelif yerlerinde bulunurdu. Temizlenen dibek içerisine "gölle olma aşamasından geçmiş" buğday ve bir miktar su konulur, sonra tokmaklar konuşmaya başlar. Dibek tokmağı ağaçtan yapılmıştır, dev çekiçleri andırır. Tokmaklama işleminde senkronizasyon çok önemlidir zira bir dibek taşı başında azami dört olmakla beraber, daha az sayıda da insan olabilir. Onun içindir ki; tokmak sallayanlar tokmağı kimden sonra sallayacaklarını iyi bilmek zorundadırlar. Bir kaç turluk tokmaklama işleminden sonra buğday altüst edilir ve tekrardan tokmak musikisi başlar. Tokmağın dibek taşıyla temasıyla çıkardığı sesler alınteri ve ekmeğin musikisidir. Dibekte buğday dövenleri görenlerde imecenin ruhuna binaen bir kaç tur tokmak sallarlar... Gölle: Buğdayın kaynatılmış halidir. Korgun'da mahallemizde bulunan geçen yıl çektiğim bu fotoğraftaki dibek, ne yazık ki son gittiğimde Belediyece kaldırılmış. |
25-08-2007, 13:03 | #29 |
Ağaç Dostu
|
Bizde buğdayın kaynatılmış haline, hedik derler. Genelde de bulgur kaynatıyorum diye tabir ederler. Bulgur kaynatıldıktan sonra, "don" ve "pala" denilen, kalın bezlerin üzerine serilir. Güneşte 2 gün kadar bekletilip iyice kuruması sağlanır. Bundan sonra ise, yukarıda resmi görünen "dibek" taşında kırılır. Ama artık bulgur değirmenleri var, elektrik ve su ile çalışan, şuan bulgurlar bu değirmenlerde kırılıyor. Bulgurun çok kırılmış küçüğüne ise "fıtfıtı" derler, günümüzde ise kısırlık bulgur diye söyleniliyor. |
25-08-2007, 16:32 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-08-2006
Şehir: fethiye
Mesajlar: 157
|
Loğ taşına Fethiye de yörükler "yungu" derler.Eşimin kızlık soyadıda yungucu. |
|
|