28-04-2008, 14:13 | #121 |
Ağaç Dostu
|
Fırın başı sohbet:)
Nazım bey, siz misafirim olun, sizin içinbir fırın yakarız.Ama sözüm olsun size en yakın zamanda taze, (fırından çıkar çıkmaz) kargo ile göndereceğim. Tazeliği kalmaz diye düşünmeyin bizim ekmeklerin farkı hamurunda patates olması, haftalarca yumuşacık kalır. Fırın, ekmekten önce tavını alması için (kavurucu alevini alması) önce hamurdan pideler yapılır. Önceden hazırlanan iç (soğan-patates salatası, şeker, ceviz, kıyma) pidelerin içine konur, misafirlere-ev halkına ikram edilir. Ekmekler çıkıktan sonra fırın sahibine ve ihtiyacı olanlara birer -ikişer ekmek hediye edilir. Hala devam eden bu geleneklerimiz, köylerimiz için geçim kaynağı, ekmek ocağı, misafirlerimize ikramlık bereket sofrası olmuştur. Bir fırın yakılır, ilk önce misafirler düşünülür ve pideler (Kastamonu kır pidesi) ikram yapılır. Daha sonra evimiz için soframızın vazgeçilmezi temel gıda ekmekterimiz yapılır. En sonra ise ekmekler çıktıktan sonra köylü öğün yemeklerini pişirmeleri için köylüye haber salınır. Köylü cabada (toprak yemek pişirme kabı) hazırlamış oldukları (keşkek, nohut, et, fasulye, kabak talısı) evdeki malzeme fırına sürelür. 12 saat sonra yemekler pişmiş vede sofraya gelmek için hazır bir durumda olur. Dağ, bahçe, tarlada çalışan köylü kadını için akşama fırında kendiliğinden pişen yemek kadar büyük bir nimet yoktur. Bunun içinde köyde her akşam bir fırın yanar. Ve bununla birlikte kişi komşusunuda ateşinden nasiplendirmiş olur. Özellikle Ramazan ayında sahurda yakılan fırına sabah sürülen yemekler akşam iftardan yarım saat öncesinde çıkartılır. Fırın başında tüm köylü toplanır, herkes birbirinin hatrını sorar, birbirlerinin haberlerini alırlar. Eğer ihtiyacı olan var ise yemekler paylaşılır. Fırına gelemeyen kişilere ise köyün gençleri ihtiyaçlı kişilerin evlerine gönderilir. Küçücük bir fırın ateşinin insanlarımızı muhabbetle, yardımlaşmayla, paylaşmayla, sevgiyle, saygıyla pişirdiğini görmek beni mutlu ediyor. Umarım bu geleneklerimiz devam ettirilir. |
11-05-2008, 18:58 | #124 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar size çam bardak bulamadım ama belki bildiğiniz eskiden güğüm **** ibrik yerine kullanılan ağaç testi var elimde umarım seversiniz. Bayağı eskimiş. Tamir olacak. Fonu beğenmediğim için resmin fonunu photoshop ile değiştirmek zorunda kaldım. Ama testi orjinal. Birleşim yerinden ayrılmış, tamir olacak. |
17-05-2008, 19:00 | #125 |
Ağaç Dostu
|
Sn. zenfere, bende teşekkür ederim. Bu güzel geleneklerimizi bize ulaştıran vede aşılayan büyüklerime de saygılarımla teşekkür ediyorum. |
17-05-2008, 19:11 | #126 |
Ağaç Dostu
|
Sn. kazım polat, teknoloji ilerliyor. Bakarsınız görüntülü telefonlar gibi, tad, koku duyularınıda net üzerinden alabiliriz Bu nefis pidelerin tadını alabilmek için siz yinede teknolojiyi beklemeyin. Kastamonu'ya bir bilet alarak pidelerin ve yemeklerin tadına bakın derim. |
24-06-2008, 09:12 | #127 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-06-2008
Şehir: KONYA
Mesajlar: 1
|
Kerkese selam. Hoş bulduk. Ukalalığımı bağışlayın. Konu ilgimi çekti. Bir iki şey de ben yazayım dedim. Karasaban: Belki de, insanlık tarihinde icat edilmiş olan, gelmiş geçmiş en faydalı araçlardan biri. Arkadaşlar güzel tarif etmişler. Ana bölümler: Ökçe, Ok, Boyunduruk. Ökçe: "L" şeklinde. Kısa ucu toprağı işleyen, diğer ucu "süren" tarafından kumanda etmeye yarayan kısım. Kısa ucunda toprağı "deşelemesi" için, konik şeklinde "saban demiri" bulunur. "L" nin iç "göpçük"ünde, okun kalın ucunda "sivriltilmiş" kısmın girmesi için ökçe deliği" bulunur. Ok ile ökçe, bu delik sayesinde birleştirilir. Ok'un uç bölümünde 1,5 cm çapında, 4 ila 5 adet "ok deliği" bulunur. Ok ile "boyunduruk" bu deliklere takılan "dede kılıcı" ve "eğef" sayesinde birleştirilir. Boyunduruk: Öküzleri koşmaya yarayan yaklaşık 1,5 metre uzunluğunda, 15 cm çapında iki adet ağaçtan oluşur. Genelde kavak ağacından yapılır. Bu iki parça "zeble" ler yardımıyla birleştirilir. Zebleler öküzlerin boyun bölgesi ile boyundurğu birleştirmeye yarar. Eğef: Genelede "şimşir" ve benzeri ağaçlardan yapılır. "O" şeklindedir. Boyunduruğa montelidir. Ok'un üzerine "dede kılıcı" ve "ok deliği" yardımıyla birleştirilir. Öğendire, üğendire, üvendire, övendire: Öküzleri uyarmak için "dürtme" aracıdır. Bir ucunda köretltilmiş çivi mevcuttur. Buna "enbel", "embel" denir. Diğer tarafında, "saban demirine" yapışan çamurları sıyırmak için ispatula biçiminde "opsa" bulunur. Bazı yörelrede "anadot" denilen alete bizde "ananat" denir. Selamlar. |
24-06-2008, 10:03 | #128 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Merhabalar Serdar r ! Vermiş olduğunuz bilgiler bir şeyin göstergesi. Anadolu o kadar zengin bir kültürki her köyü ayrı bir güzel. Ancak bir şey varki hiç değişmez oda yardımlaşma,imece, dosluk ve paylaşım. Yoksa sizin oralarda övenderenin ucundaki çiviye "Enbel" bizim orada "Mudul" demişler aslında yok birbirinden farkı biliyorsunuz. Bu paylaşımlarımızı ağaçlar net sayesinde yazıya döküp ölümsüzleştirmek işin en güzel tarafı. Sağ olun iyiki varsınız.Sizden özel bir isteğim olacak hepimizin kendimizi küçük bilgilerle tanıttığımız bir sayfamız var uğrar kendinizi tanıtırsanız bu güzellikleri daha çok paylaşmış ve sizi tanımış oluruz. Aramıza hoş geldiniz. |
24-06-2008, 10:47 | #129 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 107
|
bir kac gune kalmaz bende guzel fotograflarla siteye renk katacağıma eminim, elimde karasaban aparatları oraklar ve daha bir cok adını bilmedigim ama zevkle sakladıgım hayatım boyuncada saklayacagım dede yadigarları mevcut... |
24-06-2008, 15:21 | #130 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Sevgili Ashtead ! Dede yadigarlarının resimlerini bekliyor olacağız. Böylece onlarda ağaçlar net ailesine birer yadigar olarak sayfada yerlerini alacaklar. Kendimizi tanıttığımız bir sayfamız var bir uğrayında sizi yakınen tanıyalım ne dersiniz ? Saygıyla. |
29-09-2008, 10:57 | #133 |
Ağaç Dostu
|
Anlaşılan bu bölüm yeniden canlanıyor Metin bey fotoğraflarını yüklemeye başlamış, şimdi bana yine iş düşüyor acaba hangi araç ve gereçlerin fotoğrafını çekipde yüklesem. (Laf aramızda Metin Bey ile kendi çapımda bir rekabet içerisindeyimde ) |
29-09-2008, 11:07 | #134 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Merhabalar ! Sevgili Metin beyin ve sevgili Deryanın bu rekabetinden ben karlı çıkacağımı biliyorum. Bir güzel her şeyi seyreder ve bilgileri çalarım. Bir yerlere koyarım diye düşünüyorum. Sizler ne dersiniz ? Selamlar. Bayramlarınızı kutluyorum sağ olun iyiki varsınız. Anadolu divanesi. |
29-09-2008, 13:25 | #135 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Saygıdeğer Cemal bey ilginize teşekkür ederim, bizlerde sizlerden öğreniyoruz. Nice bayramlara.. |
|
01-10-2008, 22:51 | #137 |
Ağaç Dostu
|
Saygıdeğer Yücel bey ender bulunan bir güzelliği başlığa taşıdığınız için teşekkür ederim. Sizden bir ricam olacak; "bu nedir?" diyenler olabilir , fotoğrafla ilgili kısa da olsa bir açıklama yaparsanız makbule geçer. Fotoğraf : Koyun kırkma/kırpma makası, |
01-10-2008, 23:39 | #138 | |
Ağaç Dostu
|
Metin Bey, ben size teşekkür ederim. Bu başlık sizin eseriniz. Benimki çorbada tuz bile değil. Hatta iki kez teşekkür etmeliyim. Birincisi, bu başlığı açtığınız için. İzninizle önce, sizin eklediğiniz "kırkma makası" hakkında bidiklerimi aktarayım. Bu makasın özel adı KIRKLIK 'tır. Koyun, keçi, deve, Ankara tavşanı, gibi hayvanların ticari değeri olan tüylerinin kırpılması yanında, tüylerinin ticari değeri olmayan (at, eşek, köpek gibi) hayvanların bakımı sırasında, tüylerinin kesilmesi gerektiğinde de kullanılır. İkincisi, resimlerde görünen şeyin adını yazmam gerektiğini hatırlattığınız için. Bunlara, seten, ya da dink deniliyor. Daha önce Sayın yaşar Ulutaş da görüntülemiş. Alıntı:
Kaynatılmış ve kurutulmuş bulgurluk buğdayın kabuğundan (kepeğinden) ayrılmasında kullanılır. Aşure veya çorba yapınımda kullanılan, döğme (yarma, gendime, gendirme, aşlık, aşurelik ) yapılacak buğday da çiğ olarak bu gereçlerde işlenerek, kabuğundan ayrılırdı. |
|
01-10-2008, 23:53 | #139 |
Ağaç Dostu
|
Estağfurullah Çorbayı beraber hazırlıyoruz Yücel Bey. Kıymetli katkılarınız için ben teşekkür ederim. |
02-10-2008, 01:16 | #140 |
Ağaç Dostu
|
Yaklaşık 100 yıllık bu ayakkabılar el yapımıdır. Bizde (Çankırı-KORGUN) Karavele/Garavele adı verilen bu ayakkabılar MANDA derisinden yapılmıştır. 2. fotoğrafta görülen ayakkabının altına çakılan çiviliere de GABARA denir. Fotoğraflar izin alınmadan kopyalanamaz ve kullanılamaz ! |
08-10-2008, 10:17 | #141 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Derya Özen ve Metin Y. başlamış diğer arkadaşlar devam ettirmişler. Yeni farkettiğim bir bölüm. Hoşuma gitti.. Hepinizin ellerine sağlık. Düzenleyen Yücel Özlem : 17-10-2008 saat 23:22 Neden: Konudışı sobete yol açan bölümü çıkarmak. |
21-10-2008, 01:06 | #144 |
Ağaç Dostu
|
Serander Doğu Karadeniz Bölgesi'nde genelde kiler ya da tahıl ambarı olarak kullanılan tahtalardan yapılan dört veya daha fazla direkli küçük evdir. Seranderler, dört veya daha fazla direk üzerine oturtulur ve serandere çıkmak için herhangi ek bir merdiven yapılmaz. Kişi serandere çıkacağı zaman merdiveni serandere dayar ve öyle çıkar, çünkü yabani hayvanların girişi ve çıkışı önlenmeye çalışılmıştır. Seranderlerin direkleri 100 yıl önceye kadar ardıç ağaçlarından yapılırdı. Şu an ise bunun için özel bir ağaç seçilmemektedir. Bu serander direklerinin ardıç olması ve karadeniz kemençesinin en güzel ses tınısını serander ardıç direklerinde bulması nedeniyle, kemençe yapımında eski serander direkleri kullanılır, ama günümüzde ardıçtan yapılan serander direğine rastlamak çok düşük bir ihtimaldir. Eski yıkılan seranderlerin direkleri genelde kemençecilerin alımına uğramıştır. |
08-11-2008, 22:47 | #145 |
Ağaç Dostu
|
Köylerimizde kullanılan tarım araç ve gereçleri başlığıyla açtığımız konu zaman içinde köyde kullanılan tüm eşyaları kapsayan küçük çaplı bir belgesele dönüştü. Bugün müzelik olan o eşyalardan biri de kömürlü ütülerdi. Rahmetli dedem şehre inerken kömürlü ütü devreye girerdi. Haznesine konan kömür ya da odun ateşi sayesinde kızan ütünün şimdiki buharlı ütülerden geri kalır bir tarafı yoktu. |
12-11-2008, 20:25 | #148 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Başka isimleri de var kara lastiğin ; CİZLAVET en çok kullanılanı. Ankara (Angara) lastiği de deniyor. |
|
|
|