07-04-2005, 17:30 | #1 |
agaclar.net
|
Belediyelere Eleştiriler
Belediyelere eleştiriler başlığına hoşgeldiniz. Yaşadığınız sorunları, uygun bir dille yazabilirsiniz. Bu eleştirileriniz, sitemizin ilgi alanları ile sınırlıdır... (doğa, çevre, ağaçlardırma vb) |
02-11-2006, 10:13 | #2 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
|
Ankara BŞB Ağaçlandırma Çalışmaları Hk.
Bu haber Ankara Büyük Şehir Belediyesinin bu haftaki ücretsiz haftalık bülteninde çıktı. Konu kapsamı bu forum oluşumunun ilgi alanında olduğu için paylaşmak ihtiyacı hissettim. Ücretsiz bir bültenden alıntı olduğu için ve BŞB'nin savunması da bulunduğu için telif konusunun sıkıntı olacağını sanmıyorum. Sıkıntı ihtimali var ise silinebilir. Alıntı: Büyükşehir ANKARA, Yıl 2 - Sayı 102, 1-7 Kasım 2006 Saygılar, |
01-02-2007, 15:56 | #3 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-10-2006
Şehir: Ankara'da yaşıyorum.
Mesajlar: 3
|
Ben yeni bir üyeyim ama şu anda kısıtlı zamandan dolayı kendimi tanıtmadan konuya başlıyorum.Peyzaj Mimarıyım.Bugün ODTU de sağlığa zarar verdiği gerekçesiyle kavak ağaçları kesilmeye başlandı.Kavak ağaçlarını kesmek için sıralanan sepebleri linkten okuyabilirsiniz.Bu konuda bişeyler yapılabilir umuduyla buraya ekliyorum.Bunun olmasını engellemek için ne yapılmalı?http://www.kenthaber.com/Arsiv/Haber...er_199291.aspx |
10-02-2007, 17:06 | #4 |
agaclar.net
|
Aliağa (İzmir) Belediyesi
İşim gereği Kuzey Ege' ye sık sık gidiyorum. Her seferinde de İzmir'in ilçesi Aliağa'dan hızla geçiyorum. Çok uzun zamandır içimi acıtan bir konuyu sizinle paylaşmak sitedim. Aliağa'ya ekteki resimde gördüğünüz gibi bir orta refüj ağaçlandırma çalışması yapıldı. Aliağa'nın girişinden çıkışına kadar tüm karayolu orta refüjüne yukarıdaki gibi palmiyeler dikildi. Yolu bilenler palmiye miktarını tahmin de etmiştir zaten... Bu şekilde ağaçlara destek de verdiler. Yakından da bir bakalım... Gördünüz değil mi? Dayanakları 10 luk çivi ile ağaca çakıp ta ağaç desteği yapıyorlar... Aklınıza dergimizin ilk sayısındaki Malina'nı çalışması gelmiyor mu? |
10-03-2007, 17:00 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Yazdıklarınızı bu konu başlığında toplayıp tartışırsak belki de çözüme de gidebiliriz. Bu nedenle tekrar da olsa yazın Ferda Hn. Sizinle iken de bahsi geçmişti mesela - Park ve bahçelere kısa ömürlü bitki ve çiçeklerin ekilmesi... - Yine parklarda meyveleri zehirli olabilecek bitkilerin olması... - Büyük ve yaşı ağaçların budanma şekli - Anıt ağaçların korunması ... gibi konularla rahatsız olduğumuz şeyleri konuşalım..Belki sorunları doğru adreslere ulaştırabiliriz. |
11-03-2007, 15:37 | #8 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-11-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 31
|
Otoyol kenarlarına m2 fiyatı 7.5ytl.+kdv +nakliye+uygulama işçiliği bedeli ile 10.000 lerce m2 rulo çim yapılması beni en çok düşündüren işlerden biri.Neden tohum püskürtme yolu ile çim alan tesisi uygulaması yapılmıyor acaba. |
11-03-2007, 20:16 | #9 |
Ağaç Dostu
|
Geçen yıl gördüm,mayıs ayında hercai menekşesi ve çuha çiçeği(15 C nin üzerinde açmaz)fideleri dikiliyordu.Birçok yerde dikkatimi çekti,1 metre kare toprağa 8-10 adet çalı formunda fidanlar dikiliyor.(Ateşdikeni,kartopu,lonicera gibi)Ben bunu ziyankarlık olarak görüyorum. Düzenleyen Ferda Ülkümen : 22-05-2007 saat 20:35 |
12-03-2007, 09:55 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Günaydın dostlar, Benim günüm pek aydın başlamadı. Sabah gözümü bir açtım ki belediyeden dozerler gelmiş. Yolu düzenlemek için. Her yağmurda baraj gölüne dönüyordu bizim sokak. İlk önce sevindim. Bir baktım ki ne göreyim koskoca incir ağacını yere indirmişler. Ay durun yapmayın diyene kadar kökünden söktüler güzelim ağacı. Yanında bir ağaç daha vardı. Birazdan onu da sökerler herhalde. Google Earth ten bile gözüküyorlardı. İki ağaç tek ağaç gibi görünüyordu uydu fotoğraflarında. İkiz ağaçlarımdı onlar benim. Her sabah balkona çıktığımda ilk gördüğüm şeylerdi. Yeşermelerini bekliyordum. Ağacın birinin incir olduğunu biliyorum da diğerinin ne olduğunu yeşerince öğrenecektim. |
22-03-2007, 18:16 | #12 | |
Ağaç Dostu
|
su yok içmeye, dozerli gider çim ekmeye!...
Alıntı:
Tamam, bu şehir insanları yeşil görmeye layık deyip, üçü beşi hesap etmeden diktin, e sonra? Nasıl yaşatacaksın o güzelim (ve tahminen ithal tohumdan) çimleri. "Bakabileceğin kadar çim ek!" diye atalar söz söylememiş ki diye mi bu hummalı, çim ekimi. Belediye (-ler) bilmezler mi ki bu şehrin her damla suyu öz be öz "taşıma su" dur, çim de suya, bakıma, pek meraklıdır. Aynı belediye (ist.) halkı için planlı su kesintisini düşünüp yakın zamanda uygulamaya koyacakken var güçle çim ekmek nedir? Amaç evinde suyu akmayan, insanlara çimlerin nasıl düzenli sulandığı gösterilmek suretiyle nispet yapmak mıdır, yoksa 'insanlardan suyu kesiyoruz çimlerden haydi haydi keseriz, nasılsa çimler oy da vermiyorlar' deyip kurumaya mı terkedilecektir ca'nım çimler ve bize susuzluktan kuruyan, can çekişen çim görüntüleri gösterilerek mi terbiye edilecek, hizaya getirileceğizdir. Hem zaten tamamı taşıma su, taşıma toprak, taşıma (rulo) çim ile kurulan, bazı noktalarda insanların geçmesi için yol, geçit de esirgenen ve şehrin nüfusuna göre son derece kıt olan yeşil alanlarda, çimden başka alternatif yok mudur? Biyokütlece daha verimli, aman ezmeyin çiğnemeyin ya da biz dünya para verip ektik, diktik, ezip çiğneyip yoketmiş, nadasa çevrilmiş tarlaya döndürmüş bu hal diye söylenmeye mecbur bırakmayan, çim kadar su ve bakım (düzenli biçme gibi) vs. istemeden, birim alanda çok daha fazla fotosentez ve tozla, kirlilikle mücadele eden, göze hoş görünen ve üzerine basmasınlar diye yalvarıp yakarmaya ihtiyaç duymayan bitkiler yok mudur? Yoksa mesele sadece tüm yaşamını 100-150 kelimeyle sürdürmeye çalışan insanların "yeşil" deyince kelime haznelerinde "çim, ot" tan başkaca bitki ismi yeşerememiş midir, bu kadar mı çoraktır, verimsizdir ki başka bitkilerin isimleri bile çimlenip, boy atamamaktadırlar? Çimi herkes sever ama, ben yaşadığım şehirde, üstelik kurak mevsimde, evimde suyum akmazken, milyonlarca litre suyun çim sulayacağız, hem arada ne güzel yolu da sulayıp, (kışın da zaten atılan tuzla salamura yapılmış olan) asfaltı da bir güzel mahvedip, özellikle virajlarda sürpriz dolu ıslak zeminlerle birçok motosiklet sürücüsünü de öldürüp (motorcular genelde genç insanlardır!) nüfus kontrolü de yapmış oluruz'un cazibesine kapılmış "değerli büyüklerimizi" gördükçe, zavallı çimlere sevinsem mi, bu filmin devamını biliyor olmaktan dolayı üzülsem mi bilemiyorum. Üstelik bu üzücü duygu, kurumakta olan çimleri görünce de eksilmeyip, artıyor... Sıcakta çim yaşatmanın ne demek olduğunu bilen insanlar lütfen ses verin! neredesiniz! Ben mi abartıyorum, yoksa insana acımayan değerli büyüklerimiz hakkında çok mu sitem ediyorum. Neyse, bu konuda sizlerin ne düşündüğünü gerçekten merak ediyorum, dönüş yaparsanız, karamsar bir insanın gönlüne, üstelik kurak mevsimde birazcık olsun su serpecek olduğunuzu hatırlatır, hepinize, şırıl şırıl suların aktığı, binbir çeşit kuşun cıvıldadığı yemyeşil çimenlerle birlikte envai çeşit bitkilerin çiçek ve meyve kokularının karıştığı günler diliyorum. gece buradaydı... |
|
25-03-2007, 05:09 | #13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
istanbul belediyesinin laleleri her sene yeniden alinmali. Lale devrindende beter.Bu lalelerin hollandadan alinmasida ayri bir konu. |
|
30-03-2007, 15:08 | #14 |
Ağaç Dostu
|
New york sehrindede yol kenarlarina dikilen lalelerde her sezon yenileniyor. Bunun bir sebebi sehir sokaklarindaki peyzaja verilen onem cicekler her zaman mukemmel olmali baharda soganli bitkiler yazin cicekler guzin yesil bitkiler birbirini takip ediyor.Diger nedeni ise tuketime katkida bulunmak!Her sezon yeni bitkiler alicak eskisi atilacak yenisi dikilecek.Bir cok is sahibi sermaya yapicak. Istanbul belediyesi eger bu kampayayi goz boyamak birilerine kose dondurmek icin yapiyorsa elestirilmeli ,Fakat anayurdu Turkiye olan bir bitkiye tekrar gereken onemi vermek ise taktir edilmeli.Gorunuse gore ilk ihtimal daha agir basiyor.sagda solda kalmis yerel lale turlerinin belirlenmesi korunma altina alinmasi cogaltilmasi gibi calismalarin sonucu IBB nin niyetini belli edecektir. |
07-04-2007, 11:01 | #15 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
07-04-2007, 11:19 | #16 |
Ağaç Dostu
|
Dostlarım, Lalelerle ilgili pek çok eleştiri yapılmış. Ben farklı düşünüyorum. İyi ki dikiyorlar. İBB Laleleri Konya-Çumra'da bulunan yerli bir üreticiden alıyor. Hollanda'dan değil de Bu yerli üreticiden yapılan alımlar sayesinde o firma hem gelişecek hem de dünya çapında bir önemli oyuncu olacaktır diye umuyorum. ****** ARGE yatırımları yaptığını varsayıyorum. Öyle olması gerekir. Lale devrinin çok kötü olduğunu kim diyor? Geçmişteki her şeye bugünü yüceltmek için kaka demeyi bırakmalıyız. Çelik Gülersoy üstad Lale devri ile ilgili çok güzel metinler yazmıştır. Laleler herkesin görebileceği seyredebileceği ve zevk alabileceği kamu alanlarına ve parklara dikiliyor. Herkes onları seyredebilir yaşama sevinci duyabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Lale konusunda yaptığı çalışmaları destekliyorum ve önemsiyorum. |
07-04-2007, 12:50 | #17 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Silivri'nin Çeltik köyünde,yerli soğanlı çiçek üretimi yapılırdı,hatta lale festivali bile vardı. Halamın lale tarlasından annem beni zorla çıkarırdı. Laleler bitince, bu kez toplanıp kurutulmaya alınan lale soğanlarına dadanırdım. Soğanların dört yıl çiçek verdiği o yıllardan aklımda kalmış. Uzun yıllardır ne lale var ne festival, hiç yaşanmamış gibi uçtu gitti. Alıntı:
İstanbul'a 60 km uzaklıkta bulunan,toprakları laleciliğe uygun babadan laleciliği bilen,onlarca Çeltik köylüsü dururken, Konya'lı Ali Keskin bu iş için uygun görülmüşse ben fesatlanırım. Ayrıca Geçen yıl İBB'nin dağıttığı laleler bu yıl açmadı. |
||
07-04-2007, 15:44 | #18 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili ESKİMO, Babadan Laleciler ortaya çıksın neler yapıyorlar neler üretiyorlar. Temas kursunlar. Web sayfaları var mı? Nerede zatıyorlar? Ne kadar üretebiliyorlar vs vs. Yardımcı olalım fikir üretelim. Neden başkalarından alınıyor diye sormadan önce, neden bizden alınmıyor, bizim ürünümüz iyi mi sorgulamak lazım. Haberleşelim. |
09-04-2007, 11:35 | #19 | |
Ağaç Dostu
|
Sayın Erguvan muhibbi, Çeltik köyünde lalecilik bitti,artık lale tarlaları yok, birkaç küçük üretici belki kalmıştır. Ama bakın birkaç ay önce söyle bir haber vardı. Ben bu haberi unutmuştum. Alıntı:
Bizim belediye başkanımızda bunu köylüye tanıtmış. http://www.silivri-bld.gov.tr/haber_...d=1340&tur=344 Ama konunun içinde Çeltik köyünün Çiçekçilikte ileri ve bilgili olduğu hiç geçmiyor. Yinede güzel bir uygulama. Bakalım sonucu ne olacak? |
|
09-04-2007, 12:21 | #20 |
Ağaç Dostu
|
Yapılan her güzel işe bile ters tarafından bakan ve görmeye alışık oldukları hortumları arayanlara kim ne yapabilir, nasıl hizmet götürebilir acaba, ben de bunu merak ediyorum. Merak ettiğim bir başka konu da çimler şehir şebeke suyuyla mı sulanıyor? Erguvan Muhibbi sağ duyulu yaklaşımın için teşekkürler. Kanaatim, bilmediğimiz konularda tanımadığımız insanları suçlamak yerine, bildiğimiz bir yolsuzluk varsa bunu ilgili makamlara duyurmak gerektiğidir. Aksi halde iftiracı durumuna düşmek tehlikesi bulunduğu kadar, güzel bir şeyler yapmaya çalışan insanları küstürme ihtimali de mevcut olur. Selam ve sevgiler. |
09-04-2007, 13:10 | #21 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Sitelerinde bu tür bilgileri ben bulamadım, siz gördüyseniz linkini verir misiniz? Ne, ne fiyatla, nereden alınıyor... Bunlar gizlenmesi gereken bir bilgi değiller ki... Böylece fesatların ağızlarını açmalarına da fırsat verilmemiş olur... Benzer bir konu: Yabancı ağaç türlerinin başkent kuşatması |
|
09-04-2007, 14:16 | #22 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alışamadık. Alıntı:
|
||
09-04-2007, 15:39 | #23 | |||
Ağaç Dostu
|
Halkalı çöplüğü
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Anacak çevre ve yaşam için faydalı olan bu çalışmayı, internette aradığımda temelinin 2003 yılında atıldığını gördüm.Bu parkın bu yıla kadar yapılmaması ve basında dönme dolap gibi dönmesinin pek övülecek yanı olmadığını düşündüm. |
|||
10-04-2007, 04:54 | #24 |
Ağaç Dostu
|
Belediyelerin nasil calistigini goruyoruz o yuzden yaptiklari islere supheyle bakiyorum. Esi dostu olan insaat sirketine peyjaz islerini veriyorlar onca peyzajci issiz gezerken ! sonrada bu insaat iscileri kepceyle dozerle kaç yillik agaclari dumduz ediyor ! tabii bu iyha olan est dost seçim zamani sulalesi ile birlikte o partiye oy veriyor. istanbul belediyesinin bu konudaki sicili pekte iyi degil Istiklal caddesindeki yaptiklari is ortada hiç geregi yokken yollari yeniden yaptilar kisin aylarca her taraf çamur icinde kaldi beyoglunda.Isçiler taslari kumlari yolun ortasinda oylece birakip gittiler.Yaptiklari tas doseme yolu gidin gorun bu kadar kotu olamaz !istiklaldeki aylarca suren rezaleti istanbulu ziyarete gelen yabanci arkadaslarin yaninda ustlerinin basinin çamur olmasina utanarak sahit oldum. Yilbasinda delik desik ,çamurlu ,lagimli yollar varken caddelere yilbasi isiklari taktilar! bana yol kenarlarina lale dikmekte bunu animsatiyor !Hele o kestikleri agaçlara ne demeli! kim bilir bu ihalelerle kimler koseyi dondu. Topbas taksimde laleleri dagitirken vatandasin biri "lale istemiyoruz trafik derdine çozum istiyoruz"demis ben de o vatandas gibi dusunuyorum. Trafik sorunu istanbulu cehenneme donusturuyor. Bizim politikacilar piskinlik icinde istanbul buyuk sehir trafik kaçinilmaz diyorlar. ya da istanbula pasaport sistemi gibi dahine fikirler one suruyorlar ! Istanbullularda bunu kabullenmis mi yoksa çaresiklik ve umutsuzluktanmi seslerini çikarmiyor anlamiyorum. Neyse tum bunlara ragmen eger gerçekten istanbul lalesini koruma çogalma, arastirma gibi faliyetleri varsa bu yuzden taktir etmek lazim. Düzenleyen Mehmet Ali Aşık : 20-08-2008 saat 00:07 |
14-05-2007, 23:30 | #25 | |
Ağaç Dostu
|
eleştiri ve iftira...
Alıntı:
Öncelikle, "her güzel işe ters tarafından" da bakmak gerektiğini düşünüyorum, Ama bunu kör bir önyargıya dayanarak yaptığımı sanmıyorum, kantarın topuzu konusunda belki çok hassas olamamış olabilirim. Ancak unutmamak gerek ki bu bölüm "sorun ve eleştiri" bölümü, hem zaten sevgili yöneticilerimizin çevresi sizce de dalkavuk ve yalakalar ile bu kadar dolu iken, bize onları pohpohlamak için sıra gelir mi sanıyorsunuz? Çimlerin bakımı konusunda şebeke veya tankerle sulanması veya artezyen ile sulanması çok çok da fark etmiyor bence, benim eleştirim "taşıma toprak, taşıma çim, taşıma su, sürekli bakım isteği vs. " gibi bütüne ilişkin, kabul etmek gerek ki çim, düzenli bir şekilde özel ve masraflı bakım isteyen bir bitki. "Bilmediğimiz konularda tanımadığımız insanları suçlamak" konusunda söyleyebileceğim; son yılların en kurak yılında bu denli yoğun çim ekimine karşı olduğumu söylemekten ibaret. Forumumuz açısından bilirkişi olmak şart değil, kendimizce bilgi ve fikirlerimizi paylaşıyoruz sadece, bu kusursa suçumu kabul ediyorum. Kim bilir belki konunun uzmanları çimin kurak zamanların en uygun bitkisi olduğunu düşünüp, ekonomisi kendi ayakları üzerinde duramayıp, ancak ve ancak dış borçlanma ve özkaynaklarının yabancılara satışı ile kıt kanaat geçinen ve hemen hiç kimsenin kendini ve ailesini paranoya derecesinde gelecek endişesinden kurtaramadığı bir ülkede, "bütçede para yok" diye hastalara ilaçtan ekonomi yapılır, anlamsız yere binlerce insan sigorta primin eksik, "50 yaşın altındaki insanlar sosyal güvenceden yararlanamaz" gibi nedenlerle SSK ve hastane kapısından içeri bile alınmazken halkın parası ile yüksek meblağlarda çim, lale yatırımı yapılmasının en doğru seçim ve çözüm olduğunu düşünebilirler. Ben sıradan insanım, bu kadar ulvi düşünemeyebilirim. Unutulmamalı ki onlar başkasının parasını harcıyor, biz ise sadece ve sadece makul ve mantıklılık arıyoruz. Üstelik motosiklet kullanan bir motorcu olarak bu şehirde çim sulama terörüne birçok gengecik motorcuyu kurban vermiş (burada sağduyulu olmam mümkün değildir! tarafım, üstelik sonu gelmeyen bir kıyımın mağdur tarafıyım!) olmayı belki onaylamayıp lanetleyebilirim ama bu tutumu artırarak devam ettirme yaklaşımını bana sağduyumu da koruyarak kabul ettiremezsiniz. Kabul etmem, üstelik beklenmedik duygusal tepkiler bile verebilirim, sırf üç beş kişiyi zengin etmek adına, 18-20 yaşındaki gençleri öldürmeyi umursamayan ve bunun için yollara, virajlara dökülen kumlara, sıkılan sulara karşı). "Bildiğimiz yolsuzluğu yetkili yerlere bildirme" konusunda ise kendi adıma yolsuzluk konusu değil benim bahsettiğim, İstanbul'daki olağan genel uygulamalar. Yıllardır ağaçları kesilen, bir yılda birçok kez kazılıp betonlanıp, asfaltlanan yollardayım ben, kusura bakmayın bunlar hizmet aşkı değil, hizmet aşkı kaldırımın bir kez doğru düzgün yapılması ile biterdi, şayet olsaydı, senede üç kez kaldırımı kırıp dökmek, bu arada insan yaşamını felç etmek meslek aşkı değildir, başka bir şeydir. Söyler misiniz, çim yerine virajlar, yollar sulanmıyor mu bu şehirde, kara yoluna altı aylık, senelik kaldırım değiştirme aşkı adına kum dökülüp, motorcu öldürmek doğal karşılanmıyor, hatta suç ölmüş motorculara atılıp, "haketmişti" demeye kadar vardırmıyorlar mı? (yolda kum var, kum, siz hiç asfalta dökülmüş kumda motor veya bisiklet sürdünüz mü, üstelik bunu, bu şehrin akan trafiğinde denediniz mi!) kuma ve sulamaya tüm ölümlere rağmen tam gaz devam edilmiyor mu? Ya da Beyoğlu'na ve Beyoğlu'nda yaşayanlara yapılanları onaylayan tek bir Beyoğlu'lu gösterebilir misiniz? Hemen her gün rögarlarda niye "lağımda boğulmak suretiyle" bizim çocuklarımız ölüyor ve ölümler bir türlü azalma eğilimine bile giremiyor? Hiç düşündünüz mü? Bunlar gerçek değil iftira ise ben iftiracıyım. Gerçekse ve ben (yani bu şehrin vatandaşları, tüm bu pahalı masrafları tıkır tıkır ödeyenleri) ölürken onlar küserlerse küssünler canım. Şirinlik yarışmasında değil, hayat mücadelesinin birçok kurban aldığı bir şehirde yaşamaya çalışırken, yanımızda değil karşımızda olmaktan vazgeçmeyen yöneticilerimizden bıkmış, usanmış isek, refleks olarak sadece kötümser olabiliyorsak, tek ve değişmeyen suçlu biz miyiz yani. Sağduyusuz, iftiracınız olarak sağduyusuz, iftiralı yazımı yine ve yeniden "..hepinize, şırıl şırıl suların aktığı, binbir çeşit kuşun cıvıldadığı yemyeşil çimenlerle birlikte envai çeşit bitkilerin çiçek ve meyve kokularının karıştığı günler" dileyerek bitirmek istiyorum. Selam ve Sevgiler... gece pisi pisine insan canı alınmasına sağduyulu yaklaşması mümkün olmayan forum üyesi... |
|
21-05-2007, 10:50 | #26 |
Ağaç Dostu
|
Yorumsuz
TUZ YEMEYIN ve YEDIRMEYIN.. ! Nedenine gelince asagidaki yaziyi okuyun. Neden yememeniz gerektigini anlayacaksiniz. TUZ GOLU Lutfen dagitima yardimci olun! Asagidaki bilgiler maalesef dogru... Sonra 'Turkiye neden kanserden kiriliyor..? ' diye soruyoruz..! Tuz Golu, Van Golu'nden sonra ulkemizdeki ikinci buyuk goldur... Uzunlugu 80 km olan Tuz Golu'nun genisligi 48 kilometreyi bulur... Genis bir alani kapsamasina karsilik cok sig bir goldur... Dunyanin en tuzlu gollerinden biridir... Litresinde 329 gram gibi cok yuksek oranda tuz ihtiva etmektedir.. . Golun bu ozelligini degerlendirerek tuz elde etmek amaciyla kiyilarinda Cok sayida tuzla kurulmustur. .. Bu tuzlalardan elde edilen tuz Turkiye'nin gereksinimi olan tuzun buyuk bolumunu karsilamaktadir. .. Turkiye'nin oldukca kurak bir yerinde yer almasi nedeni ile bu sig bolgelerde cok yogun bir sekilde buharlasma gorulur... Dogu kismindaki korfez disinda tumuyle kuruyan golun tabaninda, kalinligi yer yer 30 cm.' i bulan mevsimlik bir tuz katmani olusmaktadir. .. Tuz Golu'nun en derin yeri sadece 2 m.'dir. Oteki kesimlerin Derinligi sadece santimetrelerle olculebilmektedir. Gole dokulen en onemli akarsular? Pecenekozu Deresi" ile Melendiz Cayi"dir. Cografya bilgileri aynen boyle diyor Cografya bilgilerine girmemis aci gercek ise sudur: Tuz golune dokulen en buyuk akarsu Konya' nin sehir kanalizasyonudur. .. Cumra yonune verilen kanalizasyon bu dogrultu uzerinden maalesef herhangi bir aritmaya tabi tutulmadan dogrudan Tuz Golu'ne akitilmaktadir. .. Bir milyonu gecen sehir nufusunun sanayi artiklarini da tasiyan sehir kanalizasyonu bizlere iyotlu ya da iyotsuz tuz olarak geri donmektedir. .. Bu faciaya dur demek ve tuzun kokmasina firsat vermemek icin her sorumlu vatandasin uzerine dusen gorevi yerine getirmesi gerektigi inanci ile bu mesaji ulasabilecegimiz her kisiye gonderelim ve ilgilileri goreve davet edelim... Yoksa hepimizin yemeginde Konya'lilarin katkisi olmaya devam edecek..!" Yrd. Doc. Dr. MUSTAFA DURAN PAMUKKALE UNIVERSITESI FEN-EDEBIYAT FAKULTESI. __,_._,___ |
21-07-2007, 12:23 | #27 |
Ağaç Dostu
|
Beceriksizliğe Gerekçe:
Biliyorsunuz bazı şehirlerde su kesintileri başlayacak: Su tasarrufu için akla gelen ilk önlem bahçelerin sulanmasını yasaklamak!.. Bu nasıl iştir? Neden bu noktaya kadar geldik? Hata nerede, kimde...? Ne zamandan beri uyuyoruz, bu beceriksizlik neden? Susuzlukla aniden mi karşılaştık? Küresel ısınma yüzünden deyip işin içinden çıkıyorlar. Allah Allah, nasıl küresel ısınmaymış bu böyle anlamadım? Dünyada gelip sadece İstanbul ve Ankara'yı mı vurdu bu ısınma?.. Atina'yı, Roma'yı, Paris'i, Münich'i,Newyork'u, Tokyo'yu, Moskova'yı etkilemiyor da sadece bula bula bizim şehirlerimizi buluyor? Hem bilinçli su kullanmak için şehire taşınan suyun dibinin görünmesi mi gerekiyordu? Su çeşmelerimden akarken ben son derece bilinçli kullanıyordum suyumu. Suyu sadece, yıkanmak, yemek, ev temizliğinde ve bahçemi sulamada kullanıyordum. Musluklarımı sonuna kadar açarak sırf sesini dinlemek için boşu boşuna su akıtmadım, geceleri dostlarıma su gösterileri de düzenlemedim. Toz olmuşlar diye hortumla çatıya çıkıp şakır şakır kiremitleri de yıkamadım... Suyu asıl şu anda bilinçsiz kullanamıyorum ben. Tam on gündür banyo yapmadım, beş gündür duşa girmedim. Bir leğen suyla siliniyorum. Mutfakta meyva, sebze yıkadığımız suları bir kovada biriktirip bahçedeki çiçeklere kullanıyorum. Çimlerimi ıslatarak onları kandırmaya çalışıyorum. Yaşama tutunmamda en önemli etken olan bahçem artık bana acı vermeye başladı. Günlerimin huzur ve sükun içinde geçirmemi sağlayan bahçem artık bana batıyor. Kaplarına su koyduğum kedilere ve kuşlara eski sevecenlikle bakamıyorum artık. Ay çiçeklerim yeteri kadar su alamadıkları için yapraklarını düşürdüler. Güllerim sanki bana küs gibiler. Çünkü, su sıkıntısı var bahçenizi sulamayın diyorlar. Bir gül fidanın dibine yarım kova su döktüğüm zaman sanki bütün şehri susuz bırakan benmişim gibi kendimi suçlu hissediyorum. Soruyorum size. Asıl suçlu olan kim ya da kimler? Beceriksizlikleri, aymazlıkları anlaşılmasın diye küresel ısınmayı gerekçe olarak kullananlar mı, yoksa fidanım kurumasın diye sıklıkla banyo yapmaktan kendimi alıkoyarak artırdığı yarım kova suyu fidanına döken ben mi? Düzenleyen hassoman : 21-07-2007 saat 15:50 |
21-07-2007, 13:14 | #28 |
Moderatör
|
Arkadaşlar, Dün İstanbul'dan Silivri'ye gelirken yol boyunca döşenen rulo çimlere baktım. Hemen hemen hepsi sap sarı olmuşlar. İçim cızz etti. Hem bitkilere üzüldüm hem de cebimizden alınan paraya. Sonra aklıma gazetede okuduğum makale geldi. Birileri sormuştu: İstanbul'da su sorunu varken neden her tarafa rulo çim yaptınız? Yeşillenme fazla su istemeyen çalı türü bitkilerle de olmaz mıydı? Verilen cevap: Efendim çalı türü bitki ekersek arkalarında fuhuş fazla olur. Ne zihniyet değil mi? Düzenleyen Güler : 09-02-2017 saat 09:22 |
06-08-2007, 22:43 | #29 |
Ağaç Dostu
|
Bizim evin önunde su borusunda patlak var,su sızıyor ve yol devamlı ıslak.Belediyeye 4-5 defa telefon ettim,hemen ekip gönderiyoruz dediler.Su hala sızıyor,gelen giden yok. Arabamı gelirken İstanbulda yıkatmıştım,tarihi 28 Mayıs.Bezle tozunu alıyorum. Acaba 2 aydır yola sızan suyla kaç araba yıkanırdı? |
|
|