agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Daha İyi Bir Yaşam İçin
(https)




Beğeni Düzeni6Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 18-08-2010, 14:00   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Wink York Test

Gıda İntoleransı Nedir?

Yediğimiz ve sağlıklı olduğunu düşündüğümüz birçok besin, vücudumuzda olumsuz etkiler yaratıyor olabilir. Örneğin çok sağlıklı olduğunu düşündüğümüz bir yumurta eğer vücudumuz tarafından sindirilemiyor ise, vücudumuz bu yumurtanın içindeki proteinlere karşı tepki vermeye başlar. Bu olumsuz etki "Gıda İntoleransı" olarak adlandırılır ve vücutta kilo almadan, birçok kronik rahatsızlığa kadar olumsuz etkilere yol açar.



Gıda intoleransı nasıl oluşur?

Besinlerin yenmesi ve vücudumuzdan atılmaları arasındaki süreçte besinler sürekli bir parçalanmadan geçerler.

İlk olarak ağızda parçalanmaya başlayan besinler, daha sonra mide asitleri ve hareketleri ile belli bir kıvama gelir ve bağırsağa geçerler.

Bağırsaktaki çeşitli enzimlerin etkisiyle bu besinler en küçük parçalara kadar ayrıştırılırlar.

Besinlerdeki proteinler, bu ayrışma esnasında daha küçük parçalara, yani amino asitlere bölünür ve kana karışarak vücutta gerekli yerlerde kullanılmak üzere yolculuklarına devam ederler.



Bazı proteinler amino aside parçalanamazsa ne olur?

Vücudumuzda çeşitli enzimlerin olmayışı, bağırsak florasında bozukluklar veya geçici bağırsak sendromu gibi hastalıklar, besinlerin bagırsakta düzgün aminoasitleri oluşturacak şekilde parçalanmasını engeller ve gıdalar kana parçalanamadan geçerler. Savunma sistemi bunlara yabancı bir madde gibi muamele yapar ve aynı bir bakteriye veya virüse saldırdığı gibi savunma sistemini harekete geçirir.

Bu saldırının neticesinde vücutta enflamasyonlar oluşur ve yan etkiler belirmeye başlar. Yükselen CRP değerleri en başta halsizlik, metabolizma yavaşlaması, bağırsak problemleri gibi semptomlara yol açar. Hastanın aynı gıdayı, farkında olmadan düzenli tüketmesi durumunda daha birçok kronik hastalık gelişmeye başlar.



Gıda İntoleransı Gıda Alerjisinden Farklıdır

Gıda İntoleransı gıda alerjisi ile karıştırılmamalıdır. Gıda alerjisi az kişide görülür ve kısa bir vakitte öldürücü etkilere kadar varan sonuçlar doğurabilir. Örneğin fındığa veya deniz mahsullerine Gıda Alerjileri olan kişiler 1 saatten az zamanda anaflaktik şoka girerek nefes bile alamaz hale gelebilirler.

Gıda İntoleransında ise yediğimiz yiyeceklerin olumsuz etkisi 3-24 saat arasında çıkmaya başlar. Normal beslenen bir insan, 24 saat içinde birçok yiyecek yediği için, yaşadığı sorunun gıdadan olduğunu bilse bile hangi gıdadan olduğunu tespit etmesi çok zordur.

Örneğin sabah çikolata yemiş ve sonra geceye kadar 2 öğün yemek yemiş biri, gece yatmadan ortaya çıkacak bir bağırsak sorununun sabah yemiş olduğu çikolatanın içindeki süte bağlayamaz. Gıda intoleransınızın olması, belirli gıda bileşenlerine karşı vucudunuzda ters bir reaksiyon olusacağı anlamına gelir. Bu durum, bağışıklık sistemi ile ilintili değildir. Bu bağlamda gıda alerjisinden çok farklıdır.



Gıda İntoleransı Tahmin Edilenden Daha yaygın bir hastalıktır.

Dünya Sağlık Örgütüne göre dünya nüfusunun yarısında Gıda İntoleransı bulunuyor. 1 milyar kişide tanısı konmuş Gıda İntoleransı vardır ve WHO, bu rakamın 2015'te 2,5 milyara ulaşacağını öngörmektedir. (WHO, JUNE 2006)

Gıda İntoleransı, Şişmanlık, Kilo verememe, Migren, Akne, Nedeni bilinmeyen ödem, Gaz, Şişkinlik, Kronik yorgunluk, Kabızlık, Cilt problemleri (örn. sivilceler, kaşıntı nörodermatit, kronik egzama vs.), Romatizmal hastalıklar, Astım, İshal , Mide krampları, Depresyon, Uyku bozuklukları, Baş ağrısı, Solunum yolu hastalıkları, Kronik Farenjit, Sürekli nezle olma, Ağızda yaralar, Epigastrik Ağrılar, Crohn hastalığı, İrritabl Bağırsak Sendromu, Sık gribe yakalanma, Kronik burun akıntısı, OSB (Otistik Spektrum Bozukluğu), Sedef hastalığı, Nörodermatit, Ürtiker... gibi birçok hastalığa yol açabilir.

21. yüzyılda yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki eskiden sebebi bilinmeyen ve tedavisi olmayan birçok hastalığın temelinde Gıda İntoleransı yatmaktadır.

İngiltere’de 2009’un sonunda dünyanın alerji araştırmaları konusunun iki lideri,York Üniversitesi ve Yorktest tarafından yayınlanan araştırma, yediğimiz gıdalar ile kronik rahatsızlıklar arasındaki bağlantıyı açıkça ortaya koymaktadır. Yeni bulgular; nüfusun %45’lik bölümünü oluşturan , irritabl bağırsak sendromu, romatizma, sedef gibi teşhisi konmuş hastalıklar için bir umut oluşturmuştur.



İyileşme oranları

York Üniversitesi tarafından yapılan bu heyecan verici araştırma 5000 hastanın katılımıyla gerçekleşti. Araştırmaya katılan hastalara ilk olarak "York Testi" uygulandı. Hastalar, York Testi sonucunda IgG antikorları üzerinden tespit edilen problemli gıdaları hastalar beslenmelerinden çıkardılar. Bu hastalardan %75’i 3 hafta içinde ciddi oranda iyileşme gösterdiler.

İyileşme gösteren hastalıkların bazılarının oranı şu şekilde oldu:
Gaz ve şişkinlik şikayetleri (91%)
Mide Sorunları (90%)
Genel ağrılar (88%)
Kolit (88%)
Kronik Yorgunluk (87%)
Ürtiker, Kaşıntı (84%)
Romatizma (74%)
Bu istatistikler şu gerçeği açıkça ortaya koymuştur ki, yediğimiz ve masum zannettiğimiz bir gıda, yıllarca bize büyük rahatsızlıklar yaşatmış olabilir.

Gıda intoleransını daha iyi anlamak için Susan’ın gerçek hikayesine bir göz atalım:

SUSAN'IN HİKAYESİ

Susan sağlıklı bir çocukluk geçirmişti. Çocukluğunda nezle, grip gibi hastalıklara bile pek yakalanmamıştı. 21 yaşında seyahatleri esnasında barsak problemleri yaşamaya başladı. Uzun bir süre diare sorunları yaşadı. Bu sorun bir süre sonra azalsa da barsak problemleri hiçbir zaman tam anlamı ile bitmedi. Bağırsaklarındaki bu sorun onu en olmadık zamanlarda zor durumda bırakmaya başladı. Yıllar geçtikçe bu problemler de büyüdü. Zamanla barsak alt kısmındaki ağrı giderek arttı. Doktoru ile en son konuştuğunda kendisine İrritabl barsak Sendromu teşhisi kondu ve psikolojik olarak gergin olmaması tavsiyesinde bulundu.

Susan barsak problemleri yanında yıllarca baş ağrısı şikayetleri ile de mücadele etti. Baş ağrısı şikayetleri başladığı ilk dönemlerde aspirin gibi ağrı kesicilerle bu ağrıları kesebiliyordu. Fakat 28. doğum gününden sonra, başının sol tarafında ilginç bir ağrı başladı, kullandığı ilaçlar ağrı üzerinde etkili olmadığı gibi ağrısı giderek arttı ve mide bulantısı da yapmaya başladı. Susan artık zamanının çoğunu yatakta geçirmeye başlamıştı, güneş ışığı bile gözlerine dokunuyordu. Bu ataklar düzenli aralıklarla olmaya başlayınca Susan doktoruna tekrar gitti. Bu kez doktoru kendisine Migren teşhisi koydu. Bunun sebebinin belli olmadığını, psikolojik olduğunu söyledi. Tabii ki bu arada barsak problemleri de devam ediyordu.

Sonraki yıllarda Susan, alkol, çikolata gibi migren ataklarını arttırdığı bilinen birçok gıdayı tüketmedi. Buna rağmen migren ataklarının sıklığı çok artmıştı. Artık kendisini özellikle sabahları son derece yorgun hissediyordu. Kırılganlaşmış ve hassaslaşmış, eskisine göre daha asabi olmuştu. Bu problemlerin üzerine bir de dizlerinde ağrılar başladı. Bu ağrılar giderek arttı. Yaşı 34’e geldiğinde artık merdiven çıkarken dizlerindeki ağrılar rahatsızlık veriyordu. Sağlık için yaptığı yürüyüşü yapamıyor ve bisiklete binemiyordu. Bu ağrılar diğer eklemlerine de sıçradı. Artık hayatının büyük bir kısmında kendini yorgun hissediyordu.

Susan eskiden doktoru bu sorunları psikolojik sebeplere bağladığı zaman, doktoruna güvenmişti, ancak zamanla bu teşhisi de sorgulamaya başladı. Şu an evliydi. Güzel ve sevdiği bir işi vardı. Hayatının birçok döneminden daha rahat ve mutlu bir hayatı vardı. Bir psikolojik sorunu olmadığına göre bu sağlık problemleri neden giderek artıyordu? Doktoru kendisine yeniden bir check-up yaptı. Görünürde hiçbir problem yoktu. Söylediği her zamanki gibi sinirsel olduğuydu.

Susan, birkaç ay sonra gazetede "Gıda İntoleransları" ile ilgili bir yazı okudu. Bu yazıda kendi problemlerine benzeyen sorunlardan bahsediyordu. Doktoruna bu konuyu danıştığında, doktorunun bu kavrama son derece ilgisiz olduğunu gördü ve doktoru besinlerden dolayı böyle sorunlar olmayacağını söyledi. Gelecek yıl problemleri daha da arttı.

Susan’ın eski doktoru emekli olmuştu. Yerine genç bir doktor geldi. Susan bu doktor’la yaptığı görüşmede sorunlarını anlattı. Doktoru konu ile çok ilgilenmişti. Bu sorunların, Susan’ın aldığı gıdalar ile ilişkili olan "Gıda İntoleransının" sebep olma ihtimalinin son derece yüksek olduğunu söyledi. Yeni doktoru, Susan’a eski yediği gıdaları başka gıdalarla değiştirmesini tavsiye etti. Susan pazartesi hemen yeni diyetine başladı. Ancak Salı günü kendini çok hasta hissetmeye başladı. Yorgunluğu çok artmıştı ve migren ağrıları çok şiddetliydi.

Ancak 2-3 gün sonra giderek kendini daha iyi hissetmeye başladı. Cumartesi alarm bile çalmadan yataktan kalktı. Normalde çok yorgun ve uyanamayan biri için bu çok önemliydi. Yataktan kalkarken dizlerinde eskisi kadar ağrı olmadığını hissetti. Merdivenlerden eskisi gibi koşarak inebiliyordu.

Sonraki günlerde kendini her gün daha iyi hissetmeye başladı. Artık yorgun hissetmiyordu. Zihni çok açıktı. Migren ve baş ağrısı tamamen geçmişti. Sonraki birkaç gün içinde ise tamamen iyileştiğini farketti. Susan doktoruna tekrar gittiği zaman nasıl iyi hissettiğini anlatamıyordu. Öyle ki sadece ağrıları değil; eskiden gösterdiği alınganlık gibi birçok özelliği bile değişmişti.
SUSAN'IN HAYATINDAKİ TÜM PROBLEMLERİN SEBEBİ İSE ŞUYDU: İNEK SÜTÜ

http://www.yorktest-tr.com/gida-intoleransi-nedir.php

York Testi Nedir?

Yeni Nesil Gıda İntoleransı Testi


York Testi, hangi gıda veya gıdalara karşı intoleransınız olduğunu hemen öğrenebileceğiniz bir kan testidir.
Yorktest şirketi, parmak ucunuzdan alacağımız bir damla kanı inceleyerek, vücudunuzun hangi besinlere karşı intoleransı olduğunu tespit eder ve testin neticesine göre uygulamanız gereken 'kişisel' beslenme planı oluşturmanıza yardımcı olur.

Aslında tıp dünyası “Gıda İntoleransı Testi” kavramını çok uzun süredir biliyordu, ancak birçok doktorun aklındaki soru işareti, bunu tespit etmek için yapılacak testlerin ne derece güvenilir olduğuydu.
Eski jenerasyon testler genelde doğru sonuçlar vermediği için hastayı iyileştirmek yerine daha da sıkıntıya sokuyordu.
York Testi yeni jenerasyon bir Gıda İntoleransı Testidir ve York Testi’nin keşfi tıp dünyasında, Röntgen'den MR'a geçiş gibi büyük bir teknolojik adım olarak algılanmıştır.
Eski ve yeni jenerasyon testler arasındaki farkın sebebi, York Testi'nin Aktif ve Pasif intoleransı birbirinden ayırtetme tekniğidir. Eski testlerde 40-50 adet gıda intoleransı çıkan raporlar York Testi’nin “Subclass 4 igG Examination” tekniğiyle pasif intoleransları elemesiyle 2-3 gıdaya indirgenmektedir. Yani, York Testi yaptıran hastalar sadece aktif olan intoleranslarını öğrenmektedirler. Yorktest Laboratuarları 25 sene süren bir araştırma neticesinde bu testleri geliştirmiştir ve York Testi’nin tekrar doğrulanabilirlik oranı %98’ler seviyesine ulaşmıştır ki bu eski test teknikleri için hayal bile edilemeyecek bir başarı noktasıdır.
Gıda intoleransı alanında en ileri yöntem olarak kabul edilen bu “Subclass 4 igG Examination” tekniğini 2004 yılında keşfeden Yorktest şirketi bu çığır açan buluşu nedeniyle İngiliz Kraliçesi’nden İngiltere'nin en başarılı şirketi ödülünü almıştır. Bu method şu anda dünyada sadece Yorktest tarafından uygulanmaktadır.
İstatistiklere göre, eski model testleri kullanan hastaların sadece %3’ü kendilerine verilen karmaşık diyet programını anlamış ve takip edebilmiştir. Oysaki bu rakam York Testi'nde %93'tür.

Gıda İntoleransı şu hastalıklara yol açabilir:
- Şişmanlık,
- Kilo verememe,
- Migren,
- Akne,
- Nedeni bilinmeyen ödem,
- Gaz,
- Şişkinlik,
- Kronik yorgunluk,
- Kabızlık,
- Cilt problemleri (örn. sivilceler, kaşıntı nörodermatit, kronik egzema vs.),
- Romatizmal hastalıklar,
- Astım,
- İshal ,
- Mide krampları,
- Depresyon,
- Uyku bozuklukları,
- Baş ağrısı,
- Solunum yolu hastalıkları,
- Kronik Farenjit,
- Sürekli nezle olma,
- Ağızda yaralar,
- Epigastrik Ağrılar,
- Crohn hastalığı,
- İrritabl Bağırsak Sendromu,
- Sık gribe yakalanma,
- Kronik burun akıntısı,
- OSB (Otistik Spektrum Bozukluğu),
- Sedef hastalığı,
- Nörodermatit,
- Ürtiker

YORK Testi'ni uygulamış olan 2500 hasta arasında yapılan anket şu sonuçları vermiştir:

Hastaların;
%90'ı, kendi pozitif deneyimlerine dayanarak YORK Testi'ni herkese tavsiye ettiklerini...
%72'si, bu test sonucunda sağlık durumlarının büyük ölçüde düzeldiğini...
%78'i, sorunlu olarak teşhis edilmiş gıdaları zamanla tekrar beslenme planlarına dahil ettikleri zaman düzelmiş olan semptomların %90'ının tekrar geri geldiğini
belirtmişlerdir.

http://www.yorktest-tr.com/yorktest-nedir.php



.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-12-2010, 10:48   #2
-
 
Giriş Tarihi: 21-05-2009
Şehir: ANKARA / KAZAN
Mesajlar: 100
Galeri: 6
Pek yabana atılır bir konu değilmiş.

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/...ma-haberi.aspx

TUZZEN Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-12-2010, 08:12   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-06-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,913
Yaptıran arkadaş var mı? Nerede ve ne ücret karşılığında?

Benol Hazaroğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-12-2010, 09:14   #4
-
 
Giriş Tarihi: 21-05-2009
Şehir: ANKARA / KAZAN
Mesajlar: 100
Galeri: 6
interneti karıştırdığımızda yaptıranların yorumları ile karşılaşıyoruz. Kimi olumlu, hayat standartım arttı diyor. Kimi olumsuz, para tuzağı diyor.
Genelleme yaparsak York Test yaptıran ve çeşitli gıdalardan rahazsız olduğu anlaşılan insanların eline bir diyet veriyorlar. Bununla kalmayıp bu diyetin yanında mutlaka ama mutlaka egzersiz ve spor yapılması gerektiği, yapılmadığı takdirde diyetin hiç bir işe yaramayacağıda uzman görüşleri arasında. Yani sadece oturduğumuz yerde diyet yetmiyor.. Şu da bir gerçek, egzersiz ve spor yapan insanlar gerçekten de ağır bir hastalık ve sıkıntıya sebep olabilecek gıda alerjisi varsa York Test gerekli olabilir. Ama diğer grup için bunu söylemeden önce gerektiği kadar egzersiz yapıp yapmadığı sorulmalı.
Sağlıklı günler..

TUZZEN Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-12-2010, 09:40   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 126
York test (veya çok benzeri bir başka test) yaptıran bir arkadaşımın tanıdığı vardı, uzun süre önce bahsetmişti. Denildiği gibi sadece kan testi, trombositlerin şekline bakılıyormuş. Yaptıran kişiye kesinlikle yasak olanların listesi çıkarılıyor. Vücut bunu parçalamakla çok uğraştığı için yoruluyor diye buradaki amaç vücudu gerksiz yormamak. Fiyatı da 600 TL imiş yanlış hatırlamıyorsam, özel hastanelerde bulunabilir diye hatırlıyorum.

Fakat bunu yaptıracak kişi kendini bazı şeylere hazırlamalı; mesela o arkadaşa et yasaklanmış ve bunu bir kez öğrendikten sonra da her et yemeye kalktığında (kuralı bozup kaçamak yapsa bile) morali bozuntusu yaşanıyor. Mesela ben et yemeden duramam ya da et ile pilavı aynı anda yemeyin denirse ben hayatta yapamam. Ve bunu öğrenirsem artık o yemekten de keyif alamam. Yemek biraz keyif işidir, damak tadıdır, bir şölendir benim için... Ha ölçüyü kaçırmamak lazım ok ama yanında bol yeşil salata (zeytinyağlı limonlu) ile bir antrikot ızgara, yanına da pilav benim için bir ziyafettir, ne kadar zararlı olursa olsun... Ayrıca ben pek de inanmıyorum bu tip şeylere; Allah herşeyi yaratmış, doğadaki yeşiliikleri, eti, sütü, meyvayı, sebzeyi, baklagilleri herşeyi kararında tüketmek lazım (bir engel yoksa tabi, alerji, vs)

Ben bütün gün oturarak çalışıyorum, 6 ay düzenli spor yapmıştım, yediğim hiçbirşeyi değiştirmeden 6 kilo vermiştim, hiç de az değil diyet yapmadan... Kondüsyonum aşırı artmıştı, 1.5 saat yol yürüyüp, badmington, tenis oynayabiliyordum hiç yorulmadan... Ama şimdi sporu bırakalı 2 yıl oldu, o 6 kiloyu aldım üstüne bir 6 daha aldım kondüsyon sıfır, 3 kat merdiven zor çıkıyorum. Herşey yemekte değil yani, spor yapmak için daha çok çaba sarfetmeliyiz...

açık-pozisyon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-12-2010, 12:06   #6
Ağaç Dostu
 
Kiraz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-02-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4,640
Galeri: 73
Şikayetler çok olup, çaresiz kalınca gerekirse bir süre et, süt, yumurta da yenmeyebiliyor. Dayanım gücü, şikayetin şiddetine göre değişebiliyor

Aynı şekilde ucuz bir tahlil değil, kesin rakamı hatırlamıyorum ama sorduğumda 800 TL civarında bir fiyat vermişlerdi. Son beş yıldır çok rahatsız eden şikayetlerim vardı, bir sürü tahlil-kontrol yapıldı, hiç bir şey bulunamadı. İsviçredeki bir yakınım bu testten bahsetmişti, maydanoz, ayçekirdeği (ve yağı), bakliyat ve süte alerjisi çıkmış, yediklerine dikkat ettiği için halinden memnun ( bu diyetin süresi hakkında bilgim yok). Şikayetlerim şimdilik çok azaldı, fiyat da çok gelince erteledim. Yine nedeni bulunamayan ani şişmelerim, ağrılarım, halsizliğim artarsa düşüneceğim. Gıda alerjisi, son yıllarda şikayet edip tedaviye başlamadığım romatizmayı bile tetikleyebiliyormuş.

Bir gıdaya bağlı alerji sürekli olmayabiliyor, senelerce bize dokunmayan bir şey bugün zarar verebiliyor ya da eskiden zarar veren bir gıda şimdi masum olabiliyor. Bu nedenle, şikayetlerin çok olmadığı bir dönemde "Bir bakayım ben de ne varmış" diye test yaptırmak bence yerinde bir karar değil.

Kiraz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-12-2010, 14:38   #7
Ağaç Dostu.
 
Douglas Fir's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-10-2007
Şehir: Toronto-Ankara
Mesajlar: 1,567
Bütün bu şikayetler insanoğlunun geçmişten bu yana yiyegeldiği şeyleri değiştirmesi ile artmaya başladı. Teknoloji, sürekli artan insan nüfusu ve bunların artarak çoğalan tüketim ihtiyacı tükettiğimiz gıdaların da olumsuz anlamda değişmesine neden oldu. Artık etlerimiz lezzetsiz çünkü artık hayvanlar otlamıyor, sahibinin verdiği yemi yiyor ve bu yem hayvan artıkları bile içerebiliyor. Yani otçul hayvana etçil muamelesi yapılıyor ve bu hayvanların etlerini yiyen bizlerin vücudu bu "yeni gıda"yı tanımadığı için alerjik tepki veriyor.

Aynı durum sütlerde de var. Etçil olarak beslenen ineklerin sütü artık bizim vücudumuza yabancı. İnek sütü alerjisi inanılmaz bir artış gösterdi son yıllarda. Sonuç olarak süt artı bildiğimiz süt değil. Saatli bir bomba sanki. Bebekler vermek için asla acele edilmemeli. (Benim oğlum süt alerjisini tam 5 sene çekti. )

Market rafları uzun ömürlü gıdalarla dolu. Kimi 1 sene kimi 2 sene dayanıyor. E Maddeleri deposu hepsi. Bunlar da insanoğlunun yemek listesinde yok. O zaman vücuduma yabancı. Tüketilmemeli yoksa alerji ve intolerans başlıyor.


Vüdumuzu mahveden bir başka şey de ziraai ilaçlar ve yanlış gübreleme. Artık yeraltı sularına karışma noktasına bile gelindi. Bunu bilen biliyor ama açıklamıyorlar.

Sonuç, fabrikasyon ürünlerden uzak dur, doğal tüket. İnek sütü yerine daha sanayi hayvanı olmamış keçinin sütünü tüket. Eti de çok az tüket. Bol doğal sebze ve meyve tüket. Nihayetinde insanoğlu daha çok otçul bir yaratık. Vücudumuz ve sindirim sistemimiz otçul beslenmeye daha yatkın. Masum görünen yabancı gıda maddelerini vücudunuzdan uzak tutun. En önemlisi de çocuklarınızın vücutlarından....


Düzenleyen Douglas Fir : 13-12-2010 saat 14:39 Neden: İmla hatası
Douglas Fir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-12-2010, 18:22   #8
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-06-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,913
Teşekkürler. York testini yaptıran arkadaşları dinlemek istiyoruz.

Benol Hazaroğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-12-2010, 07:20   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 126
20-25 seneden beri marketten cips aldığımı hatırlamıyorum. Kola derseniz ayda bir falan içiyorum güzel bir yemeğin yanında o da...

Cips vs yerine ceviz, fındık, fıstık gibi kuruyemişleri kararında tüketmek daha faydalı. Özellikle çocuklarımızdan uzak tutmalıyız bunları. Çünkü çocuk evde ne görürse onu tanıyor, özellikle kola görmemeli, alışmamalı. Ha okuldaki arkadaşlarından, kantinden görecek evet ama en azından evde babası-annesini kola içmezken görünce "bak biz de içmiyoruz, çünkü zararlı" deme şansımız var. Katı meyve presim var evde, buruşan meyveleri hemen içine atıyorum, kışın portakal, greyfurt eksik etmiyorum, suyunu sıkıyorum. Kola yerine bunlar daha faydalı...

Konu biraz dağıldı ama hakkınızı helal edin...

açık-pozisyon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-12-2010, 23:25   #10
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 12-02-2010
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 47
Son söyleyeceğimi baştan söyliyeyim, ben bu testi yaptırdım, sonuçlarından çok memnunum keşke daha önce haberim olsaydı diyorum. Bağışıklık sistemi ile ilgili hastalığı olan herkesin ( astım, hashimoto tiroid, kolit ülseratif / chron, bazı diyabet tipleri, MS ) herkesin mutlaka ama mutlaka yaptırması gereken bir test.

Genel sağlığını düşünen herkesin yine yaptırması gereken bir test. Ucuz değil 400-800 TL arası ama sağlık için harcayacağınız en verimli para olacaktır. Bu test ile beraber Ahmet Aydın'ın Taş Devri Diyeti sağlık alanında facia yaşanan ülkemizde sizin sağlık sigortanız olur.

Ben 15 sene önce alerji ile başlayan şikayetlerimin nedeninin kolit ülseratif olduğunu öğrendim; doktorlara göre bağışıklık sistemim bilinmeyen bir nedenle kalın bağırsağıma saldırmaya karar vermiş; bu hastalığın tedavisi yok, sadece etkileri ilaçla azaltılmaya çalışılıyor, geçen 15 sene süresince sürekli anti-enflamatuar ilaç aldım, bunun yeterli olmadığı bir seferde tüm bağışıklık sistemini altüst eden kortizon kulladım. Ben paşa paşa ilaç paralarını, doktor muayene kontrol vb. ücretlerine bir ton para öder ve ne zaman bir daha kortizonluk olurum diye düşünürken; bu sene Ahmet Aydın'ın Taş Devri Diyeti kitabını bir arkadaşımın tavsiyesi ile okudum, orada yazılanlardan yola çıkarak kendisinden bir randevu aldım ve onun önerisiyle bu testi yaptırdım. (adı İmmupro ama pratikte aynı ). Süt ürünlerine ve çok sevdiğim bademe alerjim çıktı. Bu ürünleri çok tüketirim ve direk alerjik bir etkisini görmem. ( bu arada bir besini yediğimizde kısa zamanda ortaya çıkan, deriden yapılan alerji testleri ile belirlenen alerjiden farklı bu ). İlginç olan bir bilgi de bu tür alerji olan yiyeceklerin daha çok istenmesi.

Bunları ve daha az alerjimin olduğu bir kaç besini yemeyi bıraktım, hemen etkisini gördüm, gaz problemi, hazımsızlık, alerji problemlerim 1-2 günde azaldı. Aradan 1 ay geçmeden benim hastalığımın takibinde kullanılan CRP ölçümü yaptırdım hep 8.0 seviyelerinde seyreden CRP değerim 5.5 seviyesine inerek üst limit olan 3.0'a yaklaşmıştı. Bir daha test yaptırmadan kesin bir şey söylemek mümkün değil ama şu ana kadar ki gelişmeler çok sevindirici.

Gelelim testin neden önemli olduğuna; önce temel bilgiler: insanın çevre ile en çok teması olan organı deri değil bağırsaktır, bağırsakların yüzey alanı futbol sahası büyüklüğündedir, burada insan vucudundaki hücre sayısından fazla bakteri yaşar. Bağırsaklarımızda aynı toprakta olduğu gibi faydalı ve zararlı bakteriler vardır, faydalı olanları bağırsak duvarını kaplar ve yediklerimizi parçalayarak yapı taşlarına ayırır. Bağışıklık sistemi, bağırsak duvarı, faydalı bakteriler beraber sadece vucud için yararlı maddelerin kana geçmesine izin verir.

Bu sistemin düzgün çalışması yediklerimize bağlıdır; bu sistem milyonlarca yıldır sebze-meyve-et ağırlıklı beslenmiştir ve buna uygundur, şimdiki gibi tahıl, şeker, süt ağırlıklı beslenme faydalı/zararlı bakteri denglerini bozar, bu durumda besinler tam olarak sindirilemeden bağırsak duvarından içeri girer ve kana karışır. Kana karışan bu maddeleri bağışıklık sistemi yabancı madde olarak algılar ve onlar için antikor üretir. Bu anti-korlar bu maddelere yapışır ve onların yok edilmesini sağlar. Buraya kadar bir problem yok, ancak bu maddelerdeki bazı proteinler vucud proteinlerine çok benzer dolayısıyla bunlar için üretilen antikorlar aynı zamanda vucut hücrelerine de uyar, böylece bağışıklık sistemi insanın kendi hücrelerini hedef alır. Vucutta bir iltihap olmadığı halde bağışıklık sistemi aktif olur bağışıklık sistemi hastalıkları çıkar. Son zamanlar metabolik sendromun da (şeker, yüksek tansiyon, kalp krizi, felç) gibi hastalıklarda da bu sistemin rolü olduğu kabul ediliyor. Bu açıdan vucutta yangıyı gösteren kan CRP değeri eskiden <3.0 normal kabul edilirken, şimdi 1.0-3.0 arası da artan risk kabul ediliyor.

İşte testte belirlenen bu besin maddelerine karşı antikorlar onları yediğimizde yangı-enflamasyon oluyor, CRP artıyor. Bu maddelerden, az alerjik olanlardan 3 ay, çok alerjik olanlardan 1 yıl kaçındığımızda ve yediklerimizi alerjik olmadığımız sebze-meyve ağırlıklı yaptığımızda, ek faydalı bakteri destekleri ile bağırsak florası düzeliyori bağırsak geçirgenliği azalıyor ve sonrasında yavaş yavaş bunları diyete ekleyebiliyoruz.


Düzenleyen webgezer : 24-12-2010 saat 23:39 Neden: ekleme
webgezer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-12-2010, 10:37   #11
Ağaç Dostu
 
Kiraz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-02-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4,640
Galeri: 73
Bilgiler için teşekkürler Sn. Webgezer. Şikayetlerim azaldı derken son bir haftadır yine tekrarlamaya başladı, bu gidişle testi yaptıracağım galiba. Hashimoto tiroid rahatsızlığımda var üstelik. İki gün önce öğlende hafif bir şeyler atıştırdım, bir saat sonra karın bölgem davul gibi şişti. Bu şişlik bazen bir kaç gün devam ediyor ve ağrı sırtıma kadar ilerliyor.

Merak ettiğim, CRP değerleri iyi ise teste gerek var mı?

Not: Karpuz yediğim yaz döneminde şikayetlerim azalıyor. Onu da bulabilirsem doğal tohum olması için organik alıyorum. Karpuz anti alerjik bir besin olarak tanımlanıyor.

Kiraz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-03-2011, 20:15   #12
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
(Ben ekşi mayalı ekmek denemelerindeyken...)

Kronik yorgunluk ve alerji problemim vardı.

York testi sonucum bugün geldi. Mayaya, buğdaya ve domatese 1. derece intoleransım çıktı.((

Çok üzüldüm. Domatessiz, salçasız, yoğurtsuz, peynirsiz , şarapsız bir hayat ......Çok kötü.

Ençok ne tüketirsin deseler, yukarıdakileri sayardım..

Yazın annem 15 günde bir 10 kiloluk fıçılarda keçi yoğurdu gönderir...
Her yaz köyde 50-60 kavanoz domates püresi yaparım...Kuruturum.
Domatessiz bir hayat nasıl olur, düşünemiyorum...

Hele peynir, gün boyu atıştırmalıktı...Keçi peynirimi, salamura-tulum kendim yaparım..
Elma sirkesi yapar sabahları içerdim....
Turşu......Bu yıl her çeşit tuşu yapmıştım...
Şarap, içtiğim tek içkiydi......

Ekmek, makarna...Geçen hafta -evde makarna yapma -kursuna gitmiştim..

Keşke bu testi yaptırmasaydım diyorum.

Ne yapsam, uysam mı, uymasam mı bilemiyorum.

(Ekşi mayam da buzdolabında bekliyor.....)

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-03-2011, 20:44   #13
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-06-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,913
Sana kolay gelsin canım. Bir arkadaşım yaptırdı aynen seninkiler var ama garip ki kızartma,et, mısır ekmeği yiyebiliyor.

Benol Hazaroğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-03-2011, 21:33   #14
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
Teşekür ederim.). Evet aynen öyle. Buğday dışındaki tahıllarda sorun yok. Mısır ekmeği iyi ama GDO suz mısır nasıl bulunur, bilemiyorum.

Ekmekte ve mayada çok fazla B vitamini var, bunu nasıl ikame edeceğim?...

Yoğurt ve peynirdeki kalsiyumu nasıl yerine koyacağım...?

Domates...salçasız, domatessiz nasıl yemek yapılır? Her halde uzak doğu mutfağı ögrenmem gerekecek.

(Eşim de Trabzonlu. Salçalı yemek sevmiyordu.))Çok sevindi...)

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-03-2011, 08:46   #15
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 04-06-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,913
Kereviz ve pırasayı salçasız yap çok daha lezzetli.(tabii salçalı yapıyorsan).

Benol Hazaroğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-03-2011, 14:32   #16
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Mayasız ekmek olarak, lavaş-yufka-bazlama (maya katılmadan un-tuz-su)tarzında ekmek tüketmemiz gerek.

Zaten son zamanlarda marketlerdeki ekmekçilere mayasız ekmek soranlar çoğaldı...

Bir de mayasız diye marketlerde satılan yufka gözleme benzeri ürünleri seçenler bu ürünlerin içindekiler kısmını okusun...Sürüsüne bereket E dolu

Mayadan mayaya da fark var.

Kefirdeki mayayla şaraptaki maya aynı mı? Bu konuda york testinde bir açıklama var mı?

Eğer tüm mayalanmış ürünlere tolerans yoksa ,iş çok zor.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-03-2011, 15:10   #17
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
http://www.milliyet.com.tr/york-test...67/default.htm

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2011, 08:35   #18
Ağaç Dostu
 
Kiraz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-02-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4,640
Galeri: 73
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi agozce Mesajı Göster
(Ben ekşi mayalı ekmek denemelerindeyken...)

Kronik yorgunluk ve alerji problemim vardı.

York testi sonucum bugün geldi. Mayaya, buğdaya ve domatese 1. derece intoleransım çıktı.((
Geçmiş olsun. Testi uygulayanlardan duyduğum kadarı ile diyeti belirlenen süre kadar (1 ay-3 ay) sıkı bir şekilde uygulamak gerekiyormuş, sonra normale dönülebiliyormuş. Size tavsiye edilen süre var mı?

Sn Denizakvaryum'unun tavsiyesine uygun olarak "Evde mayasız ekmek" başlığı açmakta yarar var Ben testi henüz yaptırmadım ama mayadan da şüpheleniyorum.

Kiraz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2011, 10:29   #19
Ağaç Dostu
 
limon's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6,265
Galeri: 637
Karbonatlı ekmek yapanlar da var. Bir balıkçı lokantası karbonatlı dereotlu mısır ekmeği servis ediyor, çok ta güzel oluyor. Kızarmış tavuk satan bir yerin bagetleri de karbonatla pişiriliyor.

limon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2011, 22:06   #20
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
Teşekür ederim Kiraz hanım. Dilerim bir süresi vardır. Yoksa hiç kolay bir durum değil.

Bu hafta sonu diyetisyene gideceğim. Süreyi o zaman öğreneceğim,Soracağım. Kefir mayasını, Kabartma tozu ve karbonatı.......

Mısır ekmeğinde maya yok ama mısır ne kadar sağlıklı bilemem. Piyasadaki mısırların çoğu GDO.

Ben Karabuğday diye bir un buldum. Onu deneyeceğim.

(www.karabugday.com)

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 07:43   #21
Ağaç Dostu
 
sakagun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-05-2007
Şehir: Geyve
Mesajlar: 2,024
Galeri: 107
Bu adreste mayasız ekmek tarifleri buldum. Bir göz atın isterseniz.

sakagun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 10:30   #22
Ağaç Dostu
 
Kiraz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-02-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4,640
Galeri: 73
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi agozce Mesajı Göster
Teşekür ederim Kiraz hanım. Dilerim bir süresi vardır. Yoksa hiç kolay bir durum değil.

Bu hafta sonu diyetisyene gideceğim. Süreyi o zaman öğreneceğim,Soracağım. Kefir mayasını, Kabartma tozu ve karbonatı.......

Mısır ekmeğinde maya yok ama mısır ne kadar sağlıklı bilemem. Piyasadaki mısırların çoğu GDO.

Ben Karabuğday diye bir un buldum. Onu deneyeceğim.

(www.karabugday.com)
Karabuğday ile başlık açacaktım, fırsatım olmadı. Araştırmadan ekmek yaptım, yemeye imkan yoktu. Karabuğday, buğday değil aslında ve tamamından ekmek yapınca sonuç kötü oluyor. Yapılan ekmeklere bir miktar katabiliyorsunuz.

Kiraz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 23:41   #23
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
Bunu duyduğuma üzüldüm. Çavdar, pattes, nohut....gibi unlarla karıştırsak kek gibi yapsak nasıl olur acaba? Un gelsin deneyeceğim.

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 07:54   #24
Ağaç Dostu
 
Kiraz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-02-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4,640
Galeri: 73
http://www.karabugday.com
"Karabuğday (Greçka), isminden dolayı tahıllarla birlikte ele alınıp sınıflandırılmasına rağmen Gramineae (Buğdaygiller) familyasına dahil değildir. Üçgen şeklindeki tohumları tüketilen, Rusya, Ukrayna, Kuzey ve Doğu Avrupa, Kuzey Amerika, Japonya ve Çin gibi ülke ve bölgelerde üretilen bir bitkidir. Polygonaceae (Kuzukulağıgiller) familyasına dahildir."
Bu sitede karabuğdaylı yemek tarifleri de var.

Kiraz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2011, 16:29   #25
Ağaç Dostu
 
limon's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6,265
Galeri: 637
Karabuğdayın methini duyunca alıp denemiştim. Ayran çorbası olarak denedim bence berbat bir kokusu ve tadı var. Bir de bulgur pilavı gibi yeşil biberli, domatesli denedim, görünüş şahaneydi ama şahsen kokusuna tahammül edemedim. Bir daha da yanına yaklaşmam.

Ama bahçelerde yetiştirilebilirmiş, aynı bakla gibi toprağa azot bağlıyormuş. Esas hayvan yemi olarak kullanılıyormuş.

limon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2012, 10:07   #26
Ağaç Dostu
 
bettyycim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-10-2010
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 2,060
Bu york testini yaptırma gafletinde ben de bulundum arkadaşlar 2 aydır tam bir şekilde yapmaya çalışıyorum ve benim sürem bir yıl nasıl biter bilmiyorum. Benim intolaransım olan ürünler yumurta, buğday, ton balığı, yeşil biber, kiraz ve tarçın ve bunlar en sevdiğim ürünler.

Ekmeğimi kendim yapmaya çalışıyorum ama kah, oluyor kah olmuyor, yumurta düşünsenize her üründe var hemen hemen

bettyycim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2012, 10:29   #27
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Besin alerjisi olup da 1 yıl yenmezse sonradan bu besin alerjisi nasıl geçiyor anlamış değilim.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2012, 10:32   #28
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Cambridge Besin İntolerans Testi | En Güvenilir Besin İntolerans Testi

York teste alternatif bir de cambridge test çıktı...

İkisini birden yaptırıp karşılaştıranlar da var.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2012, 10:35   #29
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Gentest - Yaşam İçin Bilim

Besin tolerans testlerini geçenler daha sonra başlarına hangi hastalıkların geleceğini öğrenmek istiyorlarsa (kanser gibi) şimdilerde bu testi de yaptırıyorlar.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2012, 12:12   #30
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-05-2011
Şehir: MERSİN
Mesajlar: 83
merhaba

evet belki testlerden faydalanmak lazım. ama iş sadece testle bitmiyorki. çünkü tükettiğimiz gıdalar o kadar değişime uğramışki, demek ki artık vucuda zarar verecek boyuta kadar gelmiş. aslında beslenmek en temell ihtiyaç olduğuna göre bu ihtiyacı neden kısıtlayalım ki. kısıtlamak yerine besinlerin genetik yapılarının değiştirlmemesi gerek diye düşünüyorum. eskiden bu kadar hastalık yokken şimdilerde çok çeşitli isimler adı altında uzun bir haslıklar listesi mevcut olmasına rağmen bilimsel olarak ne yazıkki bu hastalııkllara kesin çözümlerde bulunmamıştır. çözüm adına gıdanın yapısını düzeltmek yerine insanın o gıdayı tüketmesi kısıtlanmamalı. yani bir taraftan gıdanın yapısını bozmak, diğer taraftan insana dokunuyor yemeyin demek çelişki... bence sağlıklı besin=sağlıklı birey...

gül- Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 21:43.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024