13-06-2009, 04:08 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Bisikletli adam
Çocukluğumun mahallesi bir işçi mahallesiydi. Lise çağına kadar mahallemden hiç çıkmadım desem yeridir. Bu yüzden tüm dünyayı bizim mahalle gibi bilirdim. Örneğin mahalle çocukları olarak hepimizin kıçlarında ve dizlerinde kocaman yamalar olurdu. Ben bütün dünya çocuklarının yamalı olduğunu sanırdım. Babalarımız bisikletlerle işe giderdi ve bu araç onlar için çok değerliydi. Bozarız; orasını, burasını kırar dökeriz diye binmemize izin verilmezdi. Bu yüzden bisikletlerin çocuklar için de olabileceğini düşünmedik hiç... Bisiklete dair düşlerimiz de olmadı. Gün doğar doğmaz fabrikanın uyarıcı düdüğü ile binlerce işci bisikletlerle yollara düşerdi. Fabrika içindeki askılardaki bisikletlerin görüntüsü hala bir fotoğraf gibi belleğimdedir... Dediğim gibi bisikleti çocuk dünyamıza yaraşır bir yere koyamamıştık. Bunu şimdi anlıyorum. Bu yüzden bisiklet tutkum çok geç başlamıştır. Bu yaşta edindiğim bisiklet oyuncaklarım bile var... Sempe Ancak Ankara'da bisiklet kullanamıyorum. Yollar bisiklet sürmek için hiç uygun değil.. Ama yazın denize gittiğimde bisiklet tepesinden inmiyorum. tanımadığım insanlar benden söz ederken, ''Bisikletli adam" diyorlarmış... Sayemde pek çok yaşıtım bisiklete biner oldu. Çünkü nedense kendilerine yakıştıramıyorlarmış. Oysa orada benim gibi pek çok 'koskoca adam' çocuklar gibi bisiklete biniyor. Çünkü bisiklete binmek harika bir iş. Ayaklarımın yerden kesilerek, iki tekerlek üzerinde yer çekiminin hantallığından kurtulmuş olarak yollarda bir su gibi akıp gitmek çok hoşuma gidiyor... En büyük dileğim Edremit Körfezi Belediyelerinin bir araya gelerek -şimdilik- Altınoluk'tan Ayvalık'a kadar olan sahil şeridi boyunca bir bisiklet yolu yapmaları... Bunu oralarda bir kaç defa dile getirmiştim... Yine getiririm... Bizde bisiklete neden önem verilmediğini, bisikletle ilgili neden alt yapının oluşmadığını, bisiklet kültürün neden yer etmediğini yaman merak ediyorum... Acaba eşeğin üzerinden ineli henüz 60-70 yıl olduğu için mi?.. |
13-06-2009, 11:18 | #2 |
Ağaç Dostu
|
"Hafif yokuşta, trafiğin olmadığı dar bir yolda, uçsuz bucaksız çayırların arasından, kendini rüzgarla beraber aşağı bırakmak, hızlandıkça fren yapmak yerine çığlık atmak." en son hatırladığım bisiklete binişim. "Bisikletli Adam", yazınız çok güzel. Bu sene Edremit körfezine yolum düşerse (zaten başka yere pek yolum düşmüyor), ben de dile getireyim. Yakında bol bisikletli günler dileğiyle... |
13-06-2009, 11:44 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
|
Babam kimya yüksek mühendisi idi. Annemle evlendikten sonra babam Turhal şeker fabrikasında işe girmiş. Ben de bu yüzden Turhal doğumluyum. Annem ile babam Turhal'da bisiklet almışlar ve tüm ahalinin şaşkın bakışları karşısında bisiklete binmeye başlamışlar. İlerliyen zaman içinde bir çok Turhal'ı da bisiklet almış ve hep beraber bisikletle piknikler yapmışlar. Böylece Turhal'a bisiklet yerleşmiş olmuş. Bir ara Danimarka da Kophenag'a gitmiştim. Trafiğe kapılı yolları var ve özel bisiklet otoparkları yapmışlar. Bisikletinizin tekerleğini demir olukların içine sokup kilitliyorsunuz. Bu ülkede otomobil fabrikası kurulmasını yasaklamış. Yurt dışından otomobil getirdiğiniz de otobolin bedelinin 3 katı devlete vergi ödüyorsunuz. Yanı devlet insanların otomobile binmesini değil bisiklete binmesini teşvik ediyor. Bizde ise ne kadar farklı olduğunu hep beraber görüyoruz. Bir gün arzuluyorum bisiklet kullananlarımız artar ve özel bisiklet yolları yapılır. Böylece insanlarımız spor da yaparak daha sağlıklı yaşarlar. |
13-06-2009, 12:31 | #4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 320
|
Ahh ah bu başlık için ne kadar teşekkür etsem az. Çünkü ben düz yer nedir bilmeyen Trabzon' da oturuyorum. Buna rağmen yıllar önce bir bisiklet aldım. Evim denize yakın olduğu için sahile inip orada kullanıyorum. Birgün en büyük arzum, işe bisikletle gidip gelebileceğim bir yerde yaşamak. Şu an bu pek mümkün görünmüyor. Çünkü oturduğum yer ile işim arası en az 30-km var (belki daha fazla). Mesafe sorun değil ama şu rampalar yok mu pilimi bitiriyor. Üstelik sırf bu iş için çift amortisörlü dağ bisikleti aldım. Bana mısın demiyor. Şöyle dümmmmmdüz bir yer olsa burası, ama yine ille de burası. Çünkü Karadeniz'i bırakıp gitmek istemiyorum. Aynı havayı suyu denizi ve simmmmmsiyah kumu ve de yemyeşil yaylaları hiçbir yerde bulamazsınız. Varsın yorsun beni. Şimdilik sahil parkurunda sürüşe devam. Bu arada ben bisikletin biraz kültür işi de olduğunu düşünüyorum. Bizde yerleşmiş bazı kalıplar var. Sayın Hassoman ın aksine, insanlar bisikleti çocuk eğlencesi ya da karne hediyesi olarak görüyor. Halbuki zinde bir vücut için, temiz bir çevre için bisiklet şart. Başka türlü Çin bir milyarlık nüfusuyla trafiğin altından nasıl kalkabilirdi? Erzincan' da mesela (düz arazi avantajı) bisiklet kullanımı yygındır. Ben 80 lik bir dedeyi bisikletle köyüne giderken görmüştüm. |
13-06-2009, 16:48 | #5 | |
Ağaç Dostu
|
Benim de çocukluğum bisiklet üzerinde geçti. İlk oturduğumuz semtte yollar düzdü. Fazla yokuş yoktu ve mahalle arası diye adlandırılacak bir yerdi çocukluğumun geçtiği yer. Dolayısı ile trafik sorunu da yoktu. Liseye başlayana kadar sürekli bisiklet üzerindeydim. Ben de mahallenin ''Mavi bisikletli kızı '' idim. Alıntı:
Bisiklete binmenin yaşı sanırım ilkokul bitene kadarmış Sn. Hassoman. Bu düşüncelerin getirdiği bir netice olabilir mi acaba bu kültürün yer etmemiş olması. Hala bisiklet kullanıyorum. Bahçede var. Her bahçeye gidişte mutlaka biniyorum. Tabii ne yazık ki sınırlı bir süre. Keşke daha uzun zaman diliminde kullanabilsem. |
|
13-06-2009, 18:05 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Günümüzde, bisikletle ilgili altyapının olacağı her yerde, hızla kullanımın artacağına inanıyorum. İstanbul'da alışık değiliz ama Anadolu'da bazı küçük kasaba veya köylerde, eşinin ya da oğlunun kullandığı motosiklete binen şalvarlı, yaşlı kadınlar görünce şaşırdığım kadar hoşuma da gitmişti. Daha önce oturduğum yer de yokuşu bol bir yerdi ama uygun yerlere yapılan bisiklet yollarıyla, kullanım oldukça fazlaydı. Yeter ki kullanım yerleri yapılsın, bunun lüks değil, gerekli olduğuna inanılsın. |
13-06-2009, 20:31 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-11-2006
Şehir: Nazilli
Mesajlar: 592
|
Benim kendi bisikletimi çaldıkları günden beri eşimin bisikletini kullanıyorum. Küçük çocuklar arada bir aaaa kız bisikletine biniyor diyorlar ama beni km.lerce dağ bayır köy, köy taşıdığı için gayet memnunum. Hoş bisiklete eşek muamelesi de yapıyorum arada. |
14-06-2009, 00:26 | #8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-05-2009
Şehir: Yalova
Mesajlar: 271
|
Malümunuz hayat hep koşturmaca.Bu koşturmacada zorunlu olarak (mesleğim gereği) 40yıl otomotivle zamana ayak uydurduk.Şimdi hayata çocuklar gibi yeniden başladım onun içinde bisiklet benim en vazgeçilmezim.Benim yaşadığım yerlerdede pek düzlük alanlar az ama bisiklet de zevk iniş çıkışlarla güzel.İyi kaliteli bisiklet olursa birazda kondisyon doğru kıyafetle ben kışında zevkle kullanıyorum.Yalova şehir merkezinde bisiklet yolu var ama sayan kim kol kola insanlar iste sana yol versinler nerede o kültürümüz.Saygılar |
14-06-2009, 18:35 | #9 |
Ağaç Dostu
|
Çocukken kullandığım üç tekerlekli bisikleti saymazsak, ilk bisikletime ilkokul 5. sınıfı okuduğum Isparta'da babamı ladeste yenmem sonucunda ! sahip olmuştum. Canım babam bisikleti getirdiği gün büyük bir sevinçle boynuna sarıldıktan sonra hemen binmiş ve pedallara asılmıştım. Heyhat ama öyle kolay değil tabi yanlarda ufak öğrenme tekerlekleri yok. Babam bisikletin arkasından ya da yanından tutup koşarken ben bisiklete binmeye başladım. O hızla babam fren-fren derken ben sinemanın duvarına toslamış ve zaten yaralı dizlerimi daha da beter yaralayarak iyi bir uçuş yapmıştım. Yepyeni bisikletin gidonu eğilmiş, dizler-dirsekler kan, gözler yaş içinde. Canımın yanmasına mı yanayım, bisiklete binemememe mi yoksa milletin içinde rezil olmama mı? Sonra babam yanlara o minik tekerleklerden yaptırdı. Kısa bir süre sonra çıkarttık kuşlar gibi özgürdüm. Bisikletin üzerinden hiç inmediğim için annemin bacakların eğri olacak dediğini hatırlarım, ne güzel günlerdi. Benim de Hollanda'ya gittiğimiz de dikkatimi çeken ilk şey; yaya yolu, bisiklet yolu ve araç yolu şeklinde üç şeeritli yolların olduğu idi ve orada yayaların bisiklet yolunu kullanmasına böylece gerek de olmuyordu. |
14-06-2009, 19:04 | #10 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 05-02-2008
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 14
|
Benim çocukluğum Konya'da bisiklet üzerinde geçti. Rahmetli dedem 90 yaşına kadar her yere bisikletiyle gider gelirdi. Bana göre o yüzden çok sağlıklıydı. Ben hala Konya'ya gidince araba kullanmam bisiklet kullanırım. Ama Ankara'da mümkün olmuyor. Ben bisikletin en yoğun olarak Amsterdam'da kullanıldığını gördüm. Orada 4-5 katlı bisiklet parkları görünce çok şaşırmıştım ve fotoğrafını çekmiştim. En hoşuma giden sahne ise anne önde bisikletiyle giderken arkasında 2 ayrı küçük bisiklette çocukları onu takip ediyordu. Nedendir bilmem ben vitesli bisikletlere alışamadım. Kullanmayı sevemedim. Hala çocukluğumun Rally marka bisikletini ararım. Gölbaşı'nda bulunan bisiklet tamircisine kızımın bisikletini tamire götürdüğümde o marka temiz 2. el bir bisiklet gelirse bana bildirmesi için telefonumu bile vermiştim. |
15-06-2009, 01:20 | #12 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bir çocuğun en özel anılarından biri de bisikleti binmeyi nasıl öğrendiğiyle ilgilidir. O öğrenme heyecanını, bisikleti kimsenin yardımı olmaksızın tek başına sürdüğü anda duyduğu özgüveni ve zevki unutamaz. Diğer yandan bisiklete binmeyi öğrenemeyenler erişkin olduklarında bu heves içlerinde hep bir ukde olarak kalacaktır... Evet ya bisiklet çocukluk anılarından ayrı düşünülemez... (Annen haklıymış aslında; çünkü, çocuklar kas oluşumu tamamladıkdan sonra bisiklete binmeyi öğrenmelidir... Yoksa bacakları eğri olur... O zaman bendekilerden iki örnek göstermek şart oldu... |
|
15-06-2009, 02:44 | #13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Hele bisikletime binen biri vites ayarlarımı değiştirirse, eski haline döndürene kadar çok zorlanıyorum. İlk bindiğim bisiklet sanırım rus malı idi, markası da galiba Eska. Çok ağır, hantal bir bisikletti. Ben hala pedallarda o ağırlığı arıyorum. Ama dün bu başlığı okuyup, alışverişe bisikletle gidince o kadar yoruldum ki anlatamam. Dönerken bisikletçiye uğrayıp lastikleri şişirttim, dönüşüm çok rahat oldu. Meğerse sorun havasız lastiklerde imiş. |
|
15-06-2009, 10:14 | #15 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,160
|
Alıntı:
Şimdi o kadar olmasa da ben yetişirken, hemen her evde bisiklet mutlaka vardı, Turhal'ın yerleşimi itibarı ile de bisiklet kullanmak hem zevkli, hemde kolaydır. Babamında bisikletle işe gittiğini hatırlıyorum, dediğiniz gibi hele de Şeker Fabrikası işçileri hemen hepsi bisikletle giderlerdi, tabi eskiden, şimdi de hala var olmakla beraber eski yoğunluk maalesef kalmadı. |
|
15-06-2009, 10:35 | #16 |
Ağaç Dostu
|
"o" Bisiklet
Arkadaşlar merhaba, Çok güzel bir başlık, Hassoman teşekkürler. Benim hiç "0" (kullanılmamış) bisikletim olmadı. Ailenin 2. çocuğu olmamın verdiği dezavantajla, hep ağabeyimin eskittiği, artık ona küçük gelen bisikletler benim olmuştu. Ama olsun, gene de yeni bir bisiklete sahip oluyordum ya, çok mutlu oluyordum. İlkokul 4.sınıfta okuduğum sene "BMX" bisikletleri çıkmıştı piyasaya. Allah'ım, nasıl da istemiştim. Babama aylarca yalvarmış, küçük pusulalara "Baba bana BMX al." yazıp, kapılara, buzdolabının içine, televizyona; kısacası babamın bir anda karşısına çıkıverecek her yere yapıştırmıştım bu yazıları. Derken bir gün, babamın dayısı, büyük dayım, çift kadrolu, deri seleli, elden düşme, mavi bir "Bisan'la" çıkagelip :" Al bakalım Kâzım, bu bisiklet senin, baban benimle yolladı." dediğinde, ne aklımda "BMX" kalmıştı, ne de o bisikletin benim için büyük, ya da kullanılmış olduğu çarpmıştı gözüme. Belki inanmayacaksınız ama, geçen 22 yıla rağmen o bisikletim hâlâ sağlam, ve babamın işe gelip gittiği emektarımız. Düşünüyorum da, kızmıyorum asla babama, belki ekonomik koşullardan, belki de ileri görüşle "BMX"in kısa bir süre sonra bana küçük geleceğini düşündüğünden böyle yapmıştı. İçimde kalan "0" bisikletimin olamaması uktesini, geçen sene oğluma aldığım bisikletle üzerimden attım çok şükür. Hem de kendime almışçasına mutlu oldum, O'nun gözlerinin içindeki mutluluğu gördüğüm an. Yaşadığım ilçe olan Ödemiş'de de düz ayak olması sebebiyle bisiklet kullanımı çok yaygın. Hatta dün yerel bir gazetede okuduğum habere göre sayın belediye başkanımız, İzmir Bisiklet Kulübü'yle birlikte bir çalışma yaparak, modelini Hollanda'dan getirttikleri bisiklet park direkleri ile donatacaklarmış şehrimizi. Bir de Hollanda'da yaşayan gurbetçi bir arkadaşımdan duymuştum, orada devletin finanse ettiği, tek tip, tek renk bisikletler varmış. Bunları isteyen alıyor, istediği yere gidiyor, oradaki park alanına park ederek hiçbir ücret ödemeden işini görüyormuş. Sanırım böyle bir projesi de varmış belediye başkanımızın, umarım vatandaşlarımız bu bisikletlere "sahip çıkmazlar" (!) Herkese "velespitleriyle" iyi pedal çevirmeler ! |
16-06-2009, 11:33 | #17 |
Ağaç Dostu
|
Çevreci bisikletçiler çıplak tur attılar Milliyet Meksika'dan Danimarka'ya, Arjantin'den Hollanda'ya, geçen pazar günü, bisikletçiler çıplaktı. Dünyanın dört bir yanındaki çevreciler 14 Haziran'ı "Bisikletçilerin Çıplak Günü" ilan ettiler. Birkaç yıldan beri devam eden eylemlerine katılım her geçen yıl artıyor. Amaçları ise, havayı kirleten arabaları ve agresif sürücüleri protesto etmek. Ama protesto için seçtikleri yöntem polisi yine zorda bıraktı. Çünkü onlar trafiği engellese de, onlara müdahale etmek zor oluyor. İşte bu yüzden "çıplak bisikletçiler" protestolarını son yıllarda rahat rahat gerçekleştiriyor. Latin Amerika ülkelerinden Meksika'nın başkenti Meksiko'da, Arjantin'in başkenti Buenos Aires, Avrupa ülkelerinden Fransa'nın başkenti Paris, Danimarka'nın başkenti Kopenhag, İspanya'nın Madrid, Hollanda'nın Utrecht kentlerinde ve daha pak çok yerde çıplak bisikletçiler kent merkezlerinde buluşup, kalabalık gruplar halinde kent turları attılar. Görenler şaşırmadı, birçok vatandaş onlara alkışlarla destek verdi. Hürriyet |
17-06-2009, 14:31 | #18 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
|
Haydarpaşa lisesi spor kulübü olarak istanbul bisiklet il temsilciliği haydarpaşa lisesi’nin kuruluşunun 75 .yılı etkinliklerinde lisanslı bisikletçilerin katılacağı bisiklet yarışı düzenledik. 21 haziran 2009 pazar saat:09-45 suadiye sahilyolu krıteryumu çıkış varış |
21-06-2009, 13:31 | #20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
|
Bu gün Haydarpaşa lisesinin 75. kuruluş yılı kutlamallarında lisanslı bisiklet yarışmalarını yaptık. Bir iki kaza dışında güzel oldu. Bayanlar, genç erkekler ve büyük erkekler müsabakaları yapıldı. |
21-06-2009, 13:38 | #21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
|
Önce katılım belgelerini verdik. |
21-06-2009, 13:42 | #22 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
|
Sonra ilk dörde girenlere madalyalarını ve para ödüllerini verdik. Düzenleyen Remzi Sarıoğlu : 21-06-2009 saat 13:45 Neden: düzeltme |
21-06-2009, 15:05 | #23 |
Ağaç Dostu
|
Bisiklet için kar lastiği yapımı (belki ihtiyacınız olur) http://www.kendinyapsitesi.com/proje.asp?id=165 |
22-06-2009, 00:09 | #25 |
Ağaç Dostu
|
İzmir'in Karşıyaka'sı onun da Bostanlı'sında yıllardır tepesinden inmediği bisikleti ile babam bir çok emekli arkadaşına örnek olmuştur. " Kel ve göbekli erkekler topluluğu olarak kahvede pişpirik oynayacağınıza bisikletinize binin sıhat bulun" diyerek adamcağızları sürekli paylardı. Sadece zevk için değil bir çok işini halletmek için de bisikletinden yardım alıyor. Hatta takım elbisesi ile bisiklete binecek kadar pervasız oluşunu da seviyorum. Ama annem çok şikayetçi çünkü pantolonlarındaki yağ lekeleri ile yıllardır uğraşmaktan yoruldu Sayın Hassoman, açtığınız bu başlık gerçekten çok keyifli olmuş. Elinize sağlık.. |
22-06-2009, 00:44 | #26 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Eskiden paçalar için çok güzel maşalar vardı. Onları taktınız mı yağ bulaşma derdi olmuyordu. Bir ara onlardan aradım. Nereye sordumsa yok bulamadım. Ben de ne yapayım, çareyi çamaşır mandalı takmakta buldum... Anneniz bu öneriye sıcak bakar bakmasına ama babanız ne der bilemiyorum... |
|
22-06-2009, 10:18 | #27 |
Ağaç Dostu
|
Sn Remzi Sarıoğlu, paylaşımınız için teşekkürler. Sizin gibi düşünenler sayesinde çocukların ve gençlerin motive olacağını düşünüyorum. Aslında oğluma örnek olabilmek için o bisiklete binerken ben yürüyüş yapacağıma bir bisiklette ben alsam iyi olacak. |
22-06-2009, 15:49 | #28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
|
İyi fikir. Ailece yapıldığın da aynı duyguları da paylaşmış oluyorsunuz. Çoçuklar daha mutlu oluyorlar. Bisiklete binerken resminizi bekliyoruz. Biz müsabakaları yaparken İstanbul'da Caddebostan'dan Kartal'a kadar uzanan sahil yolunun kenarında özel bisiklet yolun da bir çok kişi bisiklete biniyordu. Müsabakaya gelen resmi hakkemler bisiklete binen insanları hayretle anlatıyorlardı. |
22-06-2009, 18:46 | #29 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Madem öyle, neden iki kişilik bisiklet almıyorsunuz? Yüzyüze iki kişilik bisikleti Tayvanlı Chen Yugang diye biri tasarlamış. Çarklar her iki yöne hareket edecak şekilde ayarlanabiliyor. Koltuklar arka arkaya çevrilebiliyor. Yani yüzyüze de bisiklet sürlüebiliyor arka arkaya da... Her halde ayarlama işlemi 10 sn içinde yapılabiliyor. Birlikte pedal çevrilebilir ya da bir kişi serbest kalabilir. İlginç bir bisiklet... |
|
22-06-2009, 20:49 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-05-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 184
|
ÇAtıda yatan bisikletimi 9 seneden beridir indirmeyi düşünüyorum, bri türlü başlayamadım |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|