21-09-2008, 19:10 | #1 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: Tire
Mesajlar: 1,489
|
En kötü 10 gıda
Yaşamın temposu yükseldikçe hayatımızı kolaylaştıracak, zamandan ekonomi sağlayacak pek çok imkan yaşamımıza girdi. Bir anlamda insanların yaşam tarzlarına paralel olarak alternatifleri çoğaldı, çeşitlilik arttı, zenginleşti. Teknoloji telefonu, arabayı, interneti, televizyonu, patates kızartmasını, konserveyi, salamlı sandviçi, hazır çorbaları, mikrodalgayı getirdi. Beraberinde kiloyu, kolesterolü, kanseri, yepyeni hastalıkları da hayatımıza soktu. Yıllar içinde insanın yemekle olan ilişkisi hızla, sağlık için beslenmeden manevi haz ile çabucak karın doyurmaya dönüşmesiyle beslenme -sağlık ilişkisi iki kardeş olmaktan çıktı. Ancak bu duruma direnç gösteren. Ne yediğinin farkında olarak beslenen, ne yaptığının farkındalığıyla yaşayan insanlar yok değil. Zira bu insanları ciltlerinden, vücutlarından, renklerinden ve duruşlarından tanıyabilirsiniz. ŞEKERLE iLiŞKiNiZi GÖZDEN GEÇiRiN Vücudun yakıtı olarak kabul edilse de şekerin yaptığı tahribat bedeni zamanından önce yıpratır. Şeker pek çok işlemden geçtikten sonra kimyasal maddelerle ağartılarak rafine edilir. Şekerin neden olduğu tahribatlar ise oldukça fazla. Şeker bağışıklık sistemini zayıflatabiliyor, mineral dengesini bozabiliyor. Karaciğer, migren, asabiyet, uykusuzluk, çarpıntı, yorgunluk yaratıp meme, yumurtalık, prostat kanserine yol açabilmekte. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller. Şeker serotonin seviyesini yükseltir bu nedenle kan damarlarını daraltabilir. Krom ve bakır eksikliğine yol açar. Hormonal dengesizliğe neden olabildiği gibi kronik hastalıkların iyileşmesini engeller. Kemiklerin kirecini kemirir B1 vitaminini yok eder... NE YEDiĞiNiZiN FARKINDA MISINIZ? Bu soruların cevabını yazın. Cevapları aşağıdakilerle karşılaştırın Haftada ne kadar kırmızı et tüketiyorsunuz? Her gün ne kadar tatlı ve hamur işi tüketiyorsunuz? Haftada kaç gün fast-food ve kızartma yiyiyorsunuz? Günde ne kadar yürüyorsunuz? Hayvansal yağları sık tüketiyormusunuz? Öğünleri geçiştirecek pratik yemeklere haftada kaç gün yer veriyorsunuz? Televizyon karşısında atıştırıyor musunuz? Cevapları aşağıdakilerle karşılaştırın EN KÖTÜ 10 GIDA Şeker Çikolata Hamur işleri İşlenmiş etler (Şarküteri ürünler) Cips çerez atıştırmalıklar Hayvansal yağlar Konsantre şekerli içecekler Kızartma ve fast food ürünler Hazır çorbalar Dr. İsmail Ağar |
21-09-2008, 21:36 | #2 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Bu en kötü on gıda , ne yazık ki ,en çok severek tüketilen besinler. Özellikle de şeker çikolata ve kuruyemiş. |
21-09-2008, 21:59 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Ama çoğunu da tüketiyoruz özellikle ben tam bir çikolata hastasıyım. Şarküteri hazır gıdadan uzak duruyorum. Cips atıştırmalıklar yerine fındık fıstık kuru üzüme alıştırdım kuzuları. Kızartma ve dondurulmuş gıda ile hazırlanan yiyeceklerden de uzağız ayda yılda bir kez ama Büyük kuzu okula başladı ve okul kantininden istediğini alabilme şansına sahip olacak . Her ne kadar şu an için harçlık almasada seneye alacak. Bari çoçukları hedef almasalar tüketici kitlesi olarak Okul kantinlerinde bu listedeki gıdalar sorumsuzca satılıyor malesef |
21-09-2008, 22:11 | #4 |
Ağaç Dostu
|
Kendi adıma çikolata sevmem,kola vb. içecekleri içmem, hayatta hazır çorba almam, kabuğunu kırmadığım kuruyemiş yemem, kahveme şeker krema eklemem. Ama cips severim Mermaid çok haksın okul kantinleri malesef bu gıdaları bolca satıyor. Televizyondaki reklamlar neredeyse sadece çocuklara hitap ediyor. Ve hepimiz neredeyse doğal olmayan şeyleri daha lezzetli buluyoruz Hayvansal yağları sevdiğimi eklememişim |
21-09-2008, 22:17 | #5 |
Kaybettik...
|
Bu konuda da bir tek şey söyleyebilirim. Sola dosis facit vennenum. Sadece DOZUDUR zehri yapan. Sadece saf su yani damıtık su içerseniz neler olacak biliyormusunuz? Su ya hu su bildiğimiz su H2O hayat veren olmazsa olmaz denilen SU. |
21-09-2008, 22:21 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Kızartma ,hamur işlerinden bende uzak duruyorum. Benim kuzucuklar artık birer erişkin oldukları için, kızartmalar çok özel istekler dahilinde yapılıyor. Kuruyemiş olarak ta daha çok doğal olanları işlenmemiş olanları tercih ediyoruz. Zaman zamanda, acil durumlar için hazır çorba kullanmak gerekli olabiliyor. Okula başlamış kuzuları bu gıdalardan korumak, birbirlerinden etkilendikleri için zor. Umarız onlarda çabucak bilinçlenir... kendileri uzak durur. |
21-09-2008, 22:21 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-08-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,013
|
Çikolata seratonin hormonu salgılanmasında sebep oluyormuş..Mutluluk hormonu nam-ı diğer.. Bilimsel ispatlar da çarşaf misali seriliyor önümüze..Sizi bilmiyorum ama likörlü çikolataya gözümü kapatıp, balıklama dalarım ben..Bakınız, fikri bile mutlu etmeye yetti.. |
21-09-2008, 22:56 | #8 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu konuda size katılıyorum praecox...Televizyonda o program senın, şu program benim dolaşıp yalan yanlış bilgilerle insanları zehirleyen sözüm ona sağlıkçı geçinen uzmanlar (!) var. Hatta geçenlerde birinin kliniği kapatıldı. Gencecik bir fidan zayıflama uğruna hayatından oldu. Günde neredeyse 3 lt.su öneriyorler. Bu kadar su vucudun elektrolit dengesini bozup, değişik zararlara yol açıyor... Oysa o yasak, bu zararlı deyip hayatı zehretmektense aşırıya kaçmadan doğanın sunduğu bütün besinleri tüketmek gerek. Tek dikkat edilmesi gereken bence mümkün olduğunca doğal halleri ile tüketmeye çalışmak, işlenmiş ürünlerden kaçınmak... Zayıflamak isteyenlere de tek önerim şu: Yediğinizin yarısını yeyin.. |
|
22-09-2008, 08:19 | #9 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Ben de, birkaç aydır işlenmiş ürünleri yememeye başladım. Bilinçli besleniyorum, bu sayede sağlıklı olarak kilo verdim. |
22-09-2008, 16:49 | #10 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-03-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 271
|
Kilo vermekten çok sağlıklı ve doğal beslenmeyi öğrenmek yerinde olur . Şimdiye kadar ,hep kilo vermenin reçeteleri verildi , artık her insanın kendi yapısına ,yaşına göre beslenmesi gerektiği son yıllarda ön plana çıkmaya başladı.Zira , her yaşın kendine özel sağlıklı bir beslenme planı olmalı diye düşünüyorum. |
22-09-2008, 17:00 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Size katılıyorum. Vücudumuzun neye ihtiyacı varsa; ona göre beslenmek daha mantıklı görünüyor. Zayıflayınca şuna karar verdim; hayat boyu sağlıklı besleneceğim. Bir daha kilo almak mı asla! |
09-01-2009, 19:37 | #12 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 27-01-2008
Şehir: mersın
Mesajlar: 267
|
peki kolanın etkisi ?? |
09-01-2009, 20:18 | #13 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-09-2007
Şehir: ORDU
Mesajlar: 232
|
Bir kaç gün önce e-mailime ilginç bir mail geldi. mailde kola ve mentos denilen şekerle ilgili bir durumdan bahsediliyordu,bir de fotograf eklemişlerdi. Fotografta bir şişe kolanın içine mentos atılmış ve şişedeki kola basınçla fışkırmış(40-50 cm kadar) olarak görülüyordu. Ayrıca, bir çocuğun kola ve mentosu birlikte kullandığı için öldüğü belirtiliyordu. Ne kadar gerçeği yansıdan bir durumdur bilemicem,gerçekten anlatılanlar doğru ise ... İçindekiler kısmında coca cola özütü diye sır olan birşey var ne olduğu belirsiz. |
10-01-2009, 00:25 | #14 |
Ağaç Dostu
|
mento-kola ve ötesi...
internette birçok yerde kola ile mentollü şekerlerin hızlı tepkimesinin videoları var, ve öyle hızlı tepkimeye giriyorlar ki, resmen ateşle barut, tabii salt bu etkileşimleri kolanın ve mentosun kötü olması demek değil, sadece hızla tepkimeye giriyorlar o kadar. Gerçekten zarar verebilir, midede olursa (mentosu mideye indirdiniz diyelim, kolayı fondip yaparsanız, yanınızda olmak istemem doğrusu! hele yerinizde hiç!) Kola malum, böcek tozu ve ne idüğü belirsiz bir içecek! "ne idüğü belirsiz" ama tüm dünyada (Hintli bir yargıcı tenzih ediyorum, aklı başında insanların da olduğunu gösterdi tüm dünyaya ve dayanağı da "bu içecekte normalin üzerinde böcek ilacı var" idi diye hatırlıyorum, bizim değerli basın da adama "tü, tü, tü! "demişti, emperyalist şirket yalakalığı ayağına!, kendine yakışanı yapıyor herkes yani anlayacağınız) yasal olarak satılabiliyor, satılabilmesi için birileri ellerini nerelerine koyup izin veriyorlar, merak etmiyor değilim aslında! Süt ve ayran zararlı şeyler ama, sakın onları satın alıp vermeyin kuzucuklarınıza, aman ha, kola içsinler, ne güzel böcek ilaçlı, böcek tozundan ve tüm canlıların vücudundan attığı CO2 ye, sicili pek temiz kavrulmuş şeker ve ne idüğü belirsiz bişeyler katıyorlar, hayatın tadı yani, ayılar bile içiyor ve kuzucuklarına veriyor(muş, da muş), iddia ediyorum, hiçbir ayı, hiçbir şart altında içmez o pis şeyi, ayılar çok sıkı gurmedir, armudun iyisiyle yetinmez, elcağızları ile taptaze balık yer, ağaç tepesindeki balların bile cenaze namazını kılarlar, siz tek bir insan duydunuz mu, dumansız, ateşsiz ağaca çıkıp bal tutup, parmağını yalayan, sıkar biraz... Neyse, beslenmede de en doğru ölçü, "herşeyin fazlası zarar"dan ibaret, basit ama geçerli hayat kuralı işte, böylece her yönden (tek taraflı beslenmeden korunma, zehir teşkil edecek dozaja uzak kalma vs.) kazançlı çıkılıyor, bir de çeşitli besinler yenince, beyin analoji ile çalıştığından ihtiyaç halinde ne yiyeceğini, istekler yoluyla kendi söylüyor zaten. Hasta (grip) olmak üzere olan bir yakınım, "mantar, mantar" diye açık araziye saldırmıştı resmen (kasım ortasıydı, mantar gibi mantar bitmişti her yerde, ancak çoğu zehirli diye bildiklerimizdendi, koyunlar ve bizim gibi iki ayaklılar yüzünden yenilebilenler azınlıktaydı diye düşünüyorum), sanırım çoğunuz mantarın en önde gelen özelliğinin bağışıklık sistemini güçlandirmesi olduğunu biliyorsunuz. Daha önce mantara yabancı olsa, canı nasıl isteyecekti ki! Sürü sepet rahatsızlık var ve binlerce yenebilir bitkiden sadece 150 kadarını yiyoruz, çoğunlukla da 20 türün üstüne çıkabilene konfiçyüs muamelisi çekiliyor, domatesi bile güney amerikadan getirdikten sonra 300 yıl süs diye ekmişler ve çocuklarını dövmüş insanlar, "sakın meyvesini yeme zehirli(dir), yeme demedim mi sana, çocuk kolay mı yetişiyor!" diye, bugün de çok farklı konumda değiliz, resmin bütününü düşünecek olursak ... Uzun oldu, madem forumdayız, ben de et yemem diyeyim, hiç birini ama (kırmızı, beyaz, balık malık, hiçbiri!), öyle atıp tuttukları gibi ihtiyaç olduğunu da sanmıyorum, zararlı olsaydı 25 yılda hiç olmazsa ufacık bir belirti verirdi, nerde? gece ot yiyen forum üyesi! |
10-01-2009, 00:46 | #15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-03-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 141
|
evet arkadaşlar kolanın özütünün ne olduğunu bilmediğimizden dolayı, hatta bunun bile yasaklanabilecek bir içecek olduğunu ve sağlık bakanlığının kesinlikle bir yaptırımla bunun açıklanmasını sağlamalıyız.aksi takdirde hastanelerde hasta kuyruklarına yenilerini ekleriz.öyle gençlerle karşılaşıyoruz ki daha yaşı 19 diyabet hastalığına yakalanmış ayrıca genelde de sebebi cola ve çikolatanın fazla tüketimi |
10-01-2009, 07:23 | #16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-09-2007
Şehir: ORDU
Mesajlar: 232
|
Patates kızartmasında kullanılan yağlar. Bazı işletmelerin, insan sağlığını hiçe sayarak kar etmek amacıyla defalarca içinde patates gibi yiyeceklerin pişirilmesinde kullanılan kansorejen madde içeren yanık yağlar. Şimdilerde içine beyazlatıcı katılarak rengi değiştirilen yağlar. Bir de kumaş boyalı simsiyah (çekirdekleri) zeytinler var. İnsan için her şeyin fazlası zarardır, demek yeterli olmuyor. Ne yediğinizi/içtiğimizi bilmek de gerek. Örneğin, 2,5-3 lt su insan için gerekli, fazlası zararlıdır. 2,5–3 lt su arsenik / kolibasili ihtiva ediyorsa ne olacak? |
10-01-2009, 10:41 | #17 |
Ağaç Dostu
|
Merhabalar, Şeker için yazılanlar ortada. Sağlıklı olmak için az tüketmek lazımmış diyorum ve günde içtiğim yaklaşık 10 bardak çayda iki şeker yerine bir şeker olsun diyorum ve uygulamaya geçiyorum ancak iki gün geçmiyor ki en basit soru da dahi şaşkın şaşkın bakmaya başlıyorum. Karar vermede zorlanma başlıyor, netliğim azalıyor açıkçası. Onun için hiç değilse 1,5 şeker ile içmeye devam etmekteyim çaylarımı. Ancak ailece tatlı (çikolata dahil)yememeye çok dikkat etmekteyiz. Örneğin yılbaşı gecesi bir baklava ziyafeti hakettik diyorum ve sadece yarım kilo baklava alıyorum eve. Ama sıfır şeker ile bir hayatı düşünemiyorum. İhtiyacım olan şekeri doğal olarak meyve ve sebzelerden alabileceğime ihtimal veremiyorum. Bunları bazı gıdalar yasaklandığında başka arazların söz konusu olabildiğini belirtmek için yazdım. Hoşçakalın. |
10-01-2009, 12:41 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Berduray, kademeli olarak çay şekerini azaltırsan en fazla bir hafta sıkıntı çekersin,ondan sonra şekerli çayın tadına bile bakmak istemezsin, çok kötü gelir. Bence bugün başla. İki şeker kullanıyorsan, bir buçuk şekerle başlayabilirsin. |
10-01-2009, 12:52 | #20 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu yıllardır böyle ve testler şimdilik normal çıkıyor. Bence bazı bünyeler şekeri rahatlıkla yakıyor, veya böyle düşünmek benim işime geliyor. Ama tatlısız bir yaşam düşünemiyorum. |
|
10-01-2009, 14:27 | #21 |
Ağaç Dostu
|
Sn. Tugo ben de bu konuda bir şey yazmak istiyordum. Babaannem 96 yaşına kadar son derece sağlıklı yaşadı, sadece arada bel ağrısından şikayet ederdi. Şekere tapardı, çay bardağı yarıya kadar şeker dolardı, baklavanın şerbeti kalırsa ekmekle yerdi, tereyağ ve balı karıştırır, bol miktarda reçel tüketirdi. Hamur işlerini çok severdi ama sebze ve baharatlarla hiç arası yoktu. Çok fazla da hareketli bir insan değildi ama aşırı kilosu da yoktu. 90 yaşında sarılık oldu ve kısa zamanda iyileşti. Babası da 110 yaşına kadar yaşamış. Elektrikli ev aletlerini düşünün, iyi kalite bir aletin bazan sınırlarını biraz zorlayabiliyoruz, tavsiye edilenden daha farklı malzemeler için kullanabiliyoruz, motoru biraz zorlanıyor, ömrü biraz azalıyor ama uzun yıllar elimizin altında kalabiliyor. Motoru zayıf, kalitesiz malzemeyle ve kötü bir işçilikle yapılan aletleri ise zorladığımızda elimizde kalıyor. İşte bu tür aletleri de dikkatli kullanmak gerekiyor. Annem babaanneme nazaran daha sağlıklı beslendiği ve hareketli bir yapısı olduğu halde, aileden miras kalan diabet, kalp, kireçlenme,... gibi hastalıklar nedeniyle 69. yaşını bile çok zor geçiriyor. Babaannemin tedbir almasına gerek kalmamıştı ama annem geçmişinden gelen bu zayıflıklar nedeniyle çocuk yaşlardan itibaren çok dikkatli beslenmeli ve zararları en aza indirmeliydi belki. Kilo ve diabetle zamanında savaşsaydı, şu an böbrekleri, kalbi, beyin ve göz damarları, dizlerinin hareket kabiliyeti bu kadar kötü olmazdı, en azından evinde rahatça yürüyebilir halde olurdu. Yani çok erken yaşlardan itibaren şekeri, unu,... normal sınırlarda değil de çok daha az tüketmeliydi. Sonuç olarak, sizin de yazdığınız gibi, asıl iş bünyede ve hassas noktalara dikkat etmek gerekiyor. |
10-01-2009, 15:37 | #22 |
Ağaç Dostu
|
Sn.Nurbahar haklısınız tabiiki. Ancak bazı kişiler yaşamın kime ne getirip ne götüreceği konusundaki belirsizliklerden olsa gerek, benim gibi daha değişik, kontrolsüz yaşamayı tercih ediyorlar. Ailemde çok yakın iki örnek var, yaklaşık 30-35 yıldır yediklerine içtiklerine inanılmaz dikkat ediyorlar ama katlandıkları "eksiklikleri" gördükçe ben de "değermi bütün bunlara" sorgulaması yapıyorum. Herkes gibi bir gün benim de hayatım sona erecek ve belki de arkamdan "yediğine içtiğine hiç dikkat etmezdi" denecek. Yani durum çok belirsiz bence. Kolalı içecekler ile ilgili tüketim miktarımı ve "bence" gördüğüm faydalarını söylesem, karşıma çok büyük bir kitle almış olacağım ki, tartışmaya gerek yok. Bir çok bilinmezin ortasında yuvarlanıp gidiyoruz. Bence en güzeli veda bile edebilecek zaman kalmadan gidebilmek. Bu da zaten büyük bir soru işareti. Sağlıcakla kalın. Düzenleyen tugo : 10-01-2009 saat 15:38 Neden: yazım hatası |
10-01-2009, 22:49 | #23 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-01-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 19
|
Genelde hepimizin ortak tüketimi şeker, peki kendi şekerimizi üretemezmiyiz. Pancar kaynatıp felan, yani çay şekeri olmasada (sonuçta zararlıda olsa tamamiyle kopmamak lazım.) tatlılar vs. şeyler için..... |
11-01-2009, 21:03 | #25 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-10-2005
Şehir: adana
Mesajlar: 389
|
sevgili arkadaşlar, Şeker yerine çekirdekli kuru üzüm veya harnup (keçi boynuzu) kullanabilirsiniz. Aspartam içeren tatlandırıcıları kullanmamanızı öneririm. Sağlıkla kalınız. |
14-08-2009, 01:39 | #26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-06-2009
Şehir: Ankara, Balıkesir
Mesajlar: 267
|
hayvansal yağlar kötü değildir... Son yapılan çalışmalarda yüksek kalp ve damar hastalığı riski taşıyan hastalara kolesterol düşürücü ilaçlar verilmiş ama diyetlerinde kısıtlamaya gidilmemiş. istenilen kan kolesterol düzeyine daha çabuk ulaşılmış. kısacası doğal ve yapay yemsiz yetiştirilmiş hiç bir hayvanın yağı, sütü vs insana sorun yaratmaz.... asıl sorun doğal olmayan ürünler ve kişinin kendi genetik özellikleridir. Bazı insanların vücudu kolesterol üretimini kaba bir tabirle kaliteli yapamaz. o kişilerde kalp ve damar hastalıkları sıktır... bu kişiler kendi vücutlarında kolesterol üretimini azaltan ya da durduran ilaçlar almalı, kolesterol ihtiyaçlarını da doğal ürünlerden yiyerek dışardan sağlamalıdır. |
14-08-2009, 01:40 | #27 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-06-2009
Şehir: Ankara, Balıkesir
Mesajlar: 267
|
bırakın tatlandırıcıyı rafine un ve şeker dahi kullanmayınız |
14-08-2009, 08:39 | #28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-09-2006
Şehir: marmaris
Mesajlar: 597
|
Paket sütlerde ki tehlikeden de bahsediyorlar. UHT sakıncalı imiş. 2 tane bebeğim var. Burada köylü pazarı var, nerdeyse 2 senedir, süt, yumurta, peynir, süzme yoğurt, meyve ve sebzeleri buradan temin ediyorum. Yakın zamanda un da getirecekler. Geriye sadece şeker kalıyor. Rafine şeker mecburen. Yerine başka ne olabilir bilmiyorum. Kek, pasta yaparken şekersiz olmuyor. Tatlısız bir hayat düşünemiyorum. Önceden hergün yediğim çikolatayı azalttım bebeğim görüyor. Kurabiye ve muhallebide şeker yerine bazan pekmez kullanıyorum. |
14-08-2009, 09:00 | #29 |
Ağaç Dostu
|
Ama benim okuduğuım kadarı ile kolesterol düşürücü ilaçlar karaciğer değerlerini bozuyor.O nedenle bu ilaçlardan uzak durmak gerekir. |
14-08-2009, 10:04 | #30 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Herhalde en iyisi hayvansal gıdaları bol sebze ile tüketmek (mesela maydanoz). |
|
|
|