18 yaşından küçük üyelerimiz, agaclar.net'e neden üye oldunuz?
 

Çok sayıda çocuk ve ilk gençliğini yaşayan üyemiz var. Forumda kendilerine ayrılmış bölümde yazmadıklarını görünce sormak istedim.

Doğa ve çevre konularında neler düşünüyorlar, neden agaclar.net'e üye oldular?

Ben yabani hayat ile ilgili araştırma yaparken bu siteye rastladım ve üye oldum. İnsanlar ne yazık ki içinde yaşadıkları doğaya ve çevreye saygı duymuyorlar. Bu da insanoğlunu büyük sorunlara doğru itiyor. Benim yaşıtlarım doğa ve çevre konusunda eğitimden geçirilmeli ve bu konuda bilgilendirilmeli.

Neden ağaçlar.net'e üye oldum ;
Ben başka bir forumda gördüm bu siteyi... Bonsaiden bahsediyor idi bir şahıs. Bonsai adını duymuştum, fakat hakkında pek az bigiye sahiptim ve daha fazla şeyler öğrenebileceğim kanaatine varıp; siteye girdim biraz okudum ve üye oldum.
Doğa ve çevre konusunda düşündüklerim;
İnsanların bazı değerleri yitirip (önemsemeyip ya da unutup), hayatın diğer alanlarına yaptıkları saygısızlıklar gibi doğaya karşı da gerekli olan sorumluluğu yerine getirmemeleri ve saygısız davranmaları beni üzüyor. Böyle insanların yanında bu sitedeki çoğu insan gibi duyarlı insanları görmek de beni mutlu ediyor...

Evimdeki kendi küçük bahçemle ilgili çözüm bulamadığım sorulara belki bir yanıt bulurum umuduyla geldim, ve sitenin sahip olduğu bilgi dağarcığının genişliğini görünce daha önce üye olmadığıma pişman oldum.

Bu arada doğa katlediliyor diye üzülenler; üzülmeyin, çünkü doğayı olduğu haliyle korumak evrime karşı gelmek değil midir? Doğa canlığır, ve yaşamak değişmektir çünkü canlıların üzerindeki stres onları duruma uyum sağlamaya **** yok olmaya iter. İnsan genetik olarak evrimini durdurmuş olsa da alet yapma yetisi sayesinde kendini değil çevresini kendine uydurmayı becermiştir. Unutmayalım ki insan da doğanın bir parçasıdır, ve insanın bugün doğaya verdiği hasar belki 100000 yıl sonra insana uyum sağlamış yeni türlerin oluşumuna yol açacaktır, evrimi çok geniş zamanlarda meydana gelen bir olgu olarak düşünürsek şu an dünyaya ne kadar hasar verirsek verelim, birkaç milyon yıl sonra dünya üzerindeki canlılar bu hasara tamamen uyum sağlamış ve en az bugünkü kadar çeşitli olacaktır. Dolayısıyla insan da bir canlı olduğu için, kartalların tavşanları avlaması gibi dünyada bir etki yaratacaktır ki bu tamamen doğaldır, ve uzun vadede zararlı olmayacaktır.

Hoşgeldiniz Sn. Flyingimam:)

Bu görüşün yanlış olduğu kanısındayım. Solunacak oksijen, içecek su kalmadığı zaman - ki bu öyle binlerce yıl kadar uzak durmuyor gibi görünüyor- insanlar birden bire mi evrim geçirecek?

Sn flyingimam; düşüncenize saygı duyarız ama, çok yanlış bir düşünce içerisindesiniz. Bizim verdiğimiz hasarlar yüzünden dünya birkaç milyon yıl sonrasını göremeyecektir.

Canlılar evrimlerini dünyaya verdiğimiz zararlara ayak uydurarak devam ettirilerse, bu hiç sağlıklı bir evrim olmayacaktır. Mutasyona uğramış canlılar ortaya çıkacaktır.

Verdiğimiz zararlar yüzünden hava kirliliği ve iklim koşulları yaşanılmayacak şekiller alıyor. Bu koşullarda evrim süreci ne kadar sağlıklı olarak devam edebilir ki?

Ya birşeyler yazıyorum sonra siliyorum, bir türlü toparlayamadım nedense :(
Kafam çok dağınık dersler, testler, sorular :( :(

Ama yinede herkese selamlar.... :)
:D

İgidu sanada selam arkadaşım. Dayan arkadaşım mutlaka rahata ulaşırsın....

senin 12 tane performans ödevin varsa ben3 yaşında olsamda üye olurdum.Pardon ama biraz argo oldu.

Ama evrimin kendisi zaten değişen koşullara ayak uydurabilmek değil midir? ha buzul çağı olmuş, ha sera gazları ısıyı yükseltmiş, her ikisinde de ortama ayak uydurup adapte olabilen türler gelişecek, adapte olamayanlar ölecektir.

ayrıca bozulan koşullar yüzünden insan ırkı dahil bütün hominidler yeryüzünden silinse bile(ki şahsi inancım insan ırkının her halükarda çevresini kendine adapte edeceği, veya kendinin ona adapte olup hayatta kalacağıdır) yaşamaya devam eden bakterilerin birkaç milyar yıl sonra yeni bir akıllı hominid tür ortaya çıkarmayacağı ne malum?

birden bire evrim geçirmese bile, buzul çağını, veba salgınlarını dize getirmiş olan insanoğlu, adım gibi eminim ki o duruma da bir şekilde adapte olacaktır. içecek su olmasa bile su tutan bitkiler yetiştirerek su ihtiyacını karşılayacak, veya o günkü teknolojiyle bir çözüm bulacaktır.

evet, bu süreç bizim ve gelecek kuşaklar için acı verici olabilir, ancak unutmayalım ki acı stres yaratan bir etken, stres de insanı değişime zorlayan bir faktördür. ancak henüz dünya yaşanabilir bir halde olduğundan bunlar tamamen spekülasyon, ve bu olaylar çok uzak olmasa da çok yakın da değiller. dolayısıyla üzülmeye değmeyeceği kanısındayım.

İnsanlık yok olduktan sonra, kesinliği olmayan bir teorinin, evrimin gerçekleşeceği; kalan mikroorganizmaların yeni bireyler oluşturacağı ne malum?

Amaç stres meydana getirmekten ziyade, dünya yaşanabilirken insanların çeşitli önlemler alarak dünyayı daha kötü bir duruma düşürmekten (yakın değilse bile yakın olmadan, yaşanılması zor bir hale gelmeden) kurtarmaktır diye düşünüyorum.

Bu olayı ne kadar normal bir şeymiş gibi görüyorsunuz. O zaman insanoğulları dünyayı kirletmeye devam etsinler. Bu olayı öyle bir şekilde anlatıyorsunuz ki, panik yapmayın biz ne kadar kirletsekte evrim sayesinde dünyaya kendine yeni bir düzen oluşturucak.

Belki bu olucak ama bu olay kitlesel ölümlere sebep olucak. Bunlarıda düşünmek gerekiyor.

Aynen öyle. Henüz ölümsüzlüğe ulaşmış bir canlı olmadığına göre, geleceği düşünmek yersiz.

Biz ne yaparsak yapalım, inanıyorum ki dünya üzerindeki yaşamı tamamen yok edecek düzeyde bir etki yapamayız. Eğer tanrı inancınız varsa kabul etmelisiniz ki yaşamı yaratma ve yok etme gücü sadece tanrıdadır. Eğer tanrıya inanmıyorsanız; zaten insanoğlunun mutlak güce ulaşamayacağını da kabul etmeniz gerekir.

Biz altı üstü 100 küsür bin yıllık bir türüz ve açıkçası milyon yıllık türleri gerçekten yeryüzünden silebileceğimiz fikri bana inandırıcı gelmiyor.

Belki olacak ama zaten her canlının yeryüzündeki ikinci görevi ölmektir. Dolayısıyla eğer ortama adapte olamıyorsa, içinde bulunduğu topluluğun gerek yaşam şartı, gerek genetik materyal olarak gelişmesini sağlamıyorsa zaten bir canlının yaşam amacı kalmamış demektir. Dolayısıyla bu kişilerin 90 yaşında ölmeleri ile 30 yaşında ölmeleri arasında topluluğun açısından bir fark yoktur.

Şimdi diyeceksiniz ki ya bunları sevenler? Eğer bir kişi içinde bulunduğu topluluğa gerek yeni aletler, gerek bir üretim, gerek de yeni genetik materyaller sunmuyorsa yaşamasının önemi yoktur diyorum. Birilerini sevmek ve sevilmek topluluğa manevi ve moral yönden katkıda bulunmaktır. Dolayısıyla bu kişiler bile o soy için değerlidir. Oysa veba örneğinde görüldüğü gibi, bence insanın yeni bir duruma adapte olurken, mevcut nüfusun büyük kısmının ölümü tamamen normal ve doğaldır ve yine söylüyorum, panik yapacak bir durum yoktur.

Dünyada milyonlarca yıl yaşamış fakat biz insanlar yüzünden nesli tükenen canlılar vardır bunu unutmayınız.

O zaman sizin fikrinize göre yaşını almış işe yaramayan insanların yaşamasına gerek yoktur. Aileniz evrim sürecine uyum sağlayamazsa onların ÖLMESİ gayet normal bir durum....

Yalnış bir yorum yapmadım sanırım?

yaşını almış insanlar şu anki toplumda dışlananlar arasında olsa da ilkel kabilelerde toplumsal değerleri daha çok anlaşılır, yaşlılar bu tip toplumlarda bilgi dağarcığı vazifesi görürler, deneyimleri ve bilgileri ile gençlere yol gösterirler, bizim toplumumuzda bu görev gençler tarafından ihmal edilse ve yaşlılar yerine kitaplar kullanılsa da yaşlı insanlar gençlerin hayatta kalması için hayati öneme sahiptir.

kesinlikle doğru bir yorum, uyum sağlayamayanlar şu an dahi toplumdan silinirler. insan ırkı şu sistemde bu seçilimi iş rekabeti olarak uyguluyor, adapte olamayanlar başarılı olamıyor ve gerek evlenemeyerek gerek kendilerini besleyemeyerek toplumdan siliniyor. başarılı olup, sisteme en iyi ayak uyduranlar ise zengin olup, çocuk yapıyor, ve başarılı genlerin gelecek kuşaklara devamını garantiliyırlar. işte bu yüzden ailem ve ben karşılıklı nasıl hayatta kalınır bilgilerini paylaşıyoruz, onlar bana sistemeayak uydurmak için yapmam gerekenleri(çalışmak, iyi bir üniversite, yaratıcılık ...) ben de onlara acil durumlarda (deprem, uçak kazası, yanıklar, vahşi doğada hayatta kalma) hayatta kalma bilgileri veriyorum. böylece sisteme adaptasyonumuzu maximum düzeye çıkarıyoruz.

Sayın Flyingimam, sizin düşünceniz içerisinde bulunan bir insan topluluğu düşündüğümüzde, güçsüzlerin ve zayıfların barınamayacağı, bencil insanlar topluluğu oluşuyor.
Herkes bir gün ölecektir elbette. Ama öldükten sonra başlayan sonsuz yaşamın kalitesini belirleyecek olan sınav yeri olan bu dünyada, duyarlı olmak gereklidir. Dünya'da boşa kestiğimiz bir ağacın, önemsememezlik yaparak yaktığımız bir ormanın, boşa akıttığımız bir damla suyun hesabını vereceğimizi ya da gelecekte ona insanların ihtiyacı olacağını düşünmezsek sonuçları hem gelecek insanlar için hem de kendimiz için yararlı olmayacaktır. Fakat artık bazı şeylerin önüne geçilebileceğini düşünmüyorum. Bu bağlamda bilim adamlarının ve inancımın söyledikleri doğrultusunda Dünya'nın sona doğru yavaş yavaş yaklaştığı kanısındayım.

Sizin düşünceniz mantık dışıdır. Bu düşünce son derece egoistcedir. O zaman emperyalist devletler yüzünden bu hale gelen kara kıta afrika toptan yok edilsin. Ayrıca ebonsa arkadaşımın yazdığı sizin için iyi bir cevaptır.

Bu benim son yazım olucak bu konuya yazdığım. Çünkü burası ağaçlar ile ilgili bir forum, o yüzden konunun daha fazla ileriye gitmesini istemiyorum saygılarımla...

ben bu siteye merakım için girdim dedem sayesinde küçük yaşta bitkilerle tanıştm ama iyiki tanışmışım sonraları çok eğlenceli gelmeye başladı ve dedemin mirasını ben aldım artık dedem yatıyor bitkilere ben bakıyorum:)

tabikide sebo_17 arkadaşımın desteğinide unutmamak lazım:)

Dedenden bitkilerle ilgili aldığın ilk bilgileri hatırlıyor musun? Çok önemli bazı şeyleri öğrendiğin özel bir falan vardır belki... Hele fotoğraf da varsa harika olur :)
Bunları yazmak ister misin? Sebo gibi seni de yazma konusunda itekleyebilir miyim? :)

Sercanın bitkilere ilgisi küçükkenmiş, sonradan kaybolmuş. Ben içinde bulunan ilgiyi uyandırdım. Sercan ile mini sera yapmaya başlayacağız. Umarım bu şevki ve heycanı kaybolmaz. Yazma konusuna gelince yavaş yavaş açılıyor sercan...

Sevgili malinanın yazma konusunda beni iteklemesi, gerçekten çok işe yaradı. Ben dergiye yazı yazacağım nerde derken. Bir şevkle ve selahattin hocamında yardımı ile artık bende yazmaya başladım.....

Ben bu siteyibir arkadaşımdan öğrendim.Siteyi çok beğendim ağaç ve doğa ile ilgili o kadar güzel şeyler varki hemen üye oldum.

tabikide malina bildiğim konularda elimden gelen yardımı yapacağım sebahattin inde dediği gibi seramızı kurup resimleri yollarız

nedeni doğayı hayvanları ve ağaçları çok sevmem.insanlarımız küresel ısınma orman yangınları konusunda çok duyarsız .tabi duyarlı olan insanlarda var bu konuda ama genel olarak böyle.bu da beni çok üzüyor.özellikle kırtasiye ürünleri ve mobilyacılık için ne kadar çok ağaç kesiliyor. bunu göz ardı edemeyiz.bu da ekolojik dengede ağaçların azalmasından yağmur yağmamaya kadar gidiyor.kısacası ağaç dikmeden ağaç kesiyoruz bu da büyük sorunlara yol açıyor.

Peksimet!

Aramıza hoş geldin. Bu konu burda olan herkesi çok üzüyor keşke kırtasiye ürünleri ve mobilyacılıkla sınırlı olsa daha neler var.

İsminde pek hoşmuş, Bir ara bizim kahveyede bir uğra belki bunları orada su sorunumuzla birlikte konuşuruz ne dersin? İnşallah seni kahvede yakalayarak kahvemizi zabıtalar kapatmaz. Şaka şaka.

Sevgiyle kal.

Selamlar sercan!

Helal olsun dedenize. Başka diyecek söz bulamadım işte bizim özlenen büyüklerimiz.

Sevgiyle kal.

Teşekkür ederim sevgili cemal. Dedemden aldığım doğa sevgisi ile çiçeklere bakmaya devam ediyorum...

Çiçek sevgisi..
 

Merhabalar Sercan!

Eminim onlar çok güzeldirler çok. Sitedeki çiçeklerle ilgili sayfalardan faydalanabiliyormusun. Veya şöyle diyeyim bildiklerinide paylaşmaya başladınmı? Biliyorsun bilgi paylaşıldıkça çoğalıyor

Merak ettim!

Sevgiyle kal.

ilginç gelebilir buradaki bazı üyelere yardım etmek için onlardan teşekkür almak beni mutlu ediyor:p