14-02-2006, 13:09 | #3 |
Ağaç Dostu
|
ÖZGÜRLÜĞÜN GÖZLERİ Bazen insanları hafife almak için "Çocuk gibisin, Çocuk gibi davranıyorsun" denir ya. Bu hikayeden sonra çocuk gözüyle bakmanın basit olmadığını anlıyor insan... Babası İspanya'nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı. Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı... Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu,o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi. Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu: - "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı? Küçük kız babasına eğilerek,sessizce : - "Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!.." yazarını bulamadım...(mephistopeles-yd) |
14-02-2006, 13:34 | #4 |
Ağaç Dostu
|
İnsanları hafife almak için değil de onların olağanüstü varlık olduklarını tanımlamak için kullanılmalı "çocuk gibisin, çocuk gibi davranıyorsun" lafı. Çünkü biz kirlenmiş büyüklerin aklına gelmeyen çözümler onların dilinin ucundadır. Yolda giden araba resmi çizemiyorsa bunu itiraf etmez ve harika bir yorum yapar; arabaların hepsi gitti deyiverir. |
14-02-2006, 22:28 | #5 |
Ağaç Dostu
|
|
15-02-2006, 01:57 | #7 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Evet çocugun penceresi alışılmışın dışında izlediği için ve dürüstçe aktardığı için bence de zirvededir |
|
15-02-2006, 15:28 | #8 |
Ağaç Dostu
|
A benim al yastığım İçine un bastığım (İğde) Altın cehennem Üstü cehennem Ortası cennet (Ateş böceği) Aldır onun tepesi Yeşildir elbisesi Kara kara küpesi (Karpuz) Ağaca çıkar adam değil Boynuzu var öküz değil Yazı yazar kâtip değil (Salyangoz) Ayva gibi sarıdır Elma gibi suludur (Portakal) Altmış para Yetmiş para Sapı uzun Kendi kara (Vişne) Alçacık boylu Kadife donlu (Patlıcan) Alçacık tepe Çengelli küpe (Kızılcık) Ayaksız koşar (nehir) Ata da binmez, öküze de binmez, kanatsız da, ayaksız da ama her yere gider. (Rüzgar) Düzenleyen aybala : 06-10-2006 saat 16:26 |
15-02-2006, 15:37 | #9 |
Ağaç Dostu
|
Bir fırınım var Dört somun ekmek alır (Ceviz) Bakarsan bağ gibi Bakmazsan dağ gibi (Tarla) Çekerim ip gibi Gelir küp gibi (Kabak) Çarşıdan aldım bir tane Eve geldim bin tane (Nar) Çayırlarda uzun uzun (Yılan) Dışı kazan karası İçi peynir mayası (Kestane) Dağdan gelir Taştan gelir Eyerlenmiş aslan gelir (Kaplumbağa) Dışı gün yükü İçi un yükü Ta içi odun yükü (İğne) Dal doruğunda İğneli fıçı (Kestane) Dere tepe Çıngıllı küpe (Kızılcık) Dağdan gelir Taştan gelir Beş bıyıklı enişten gelir (Muşmula) Dal doruğunda Tüylü dede (Şeftali) Düzenleyen aybala : 06-10-2006 saat 16:28 |
15-02-2006, 15:47 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Eğri kaşık Duvara yapışık (Salyangoz) Hey ne idim ne idim Samur kürklü bey idim Felek beni şaşırttı Kızgın çöle düşürdü (Kestane) Hatatay matatay İnci belli kara tay (Karınca) Kat kat açılır Kokusundan kaçılır (Sarımsak) Yer altında kazan kaynar (Karınca) Yer altında sakallı baba (Soğan) Yer altında sarı kız Fide yer (Köstebek) Yer altında kırmızı tencere (Pancar) kaynak: www.turkleronline.com |
07-04-2006, 16:05 | #16 |
Ağaç Dostu
|
|
08-04-2006, 15:59 | #18 |
Ağaç Dostu
|
kanatları yok havaya çıkar, kazması yok yeri kazar (Ağaç) Meselce meselce, ötmesi güzelce (keklik) Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane (yapboz) On ay yatar, iki ay kalkar, fenerleri yakar, etrafa bakar (Ateş böceği) Paşadan küçük, padişahtan büyük (Çocuk) yer altında göç var (Karınca) Ağzı vardır konuşmaz, yatağı vardır yatmaz (akarsu) Yer altında yağlı kemer (yılan) Dağ başına pamuk serdim (bulut) Dışı katık içi kütük (zeytin) Ben ne idim ne idim Yemen'li bir bey idim, felek beni şaşırttı, ak fincana düşürdü (kahve) Bu uzar gider........... |
18-04-2006, 22:07 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Çocuklara ağaç, kuş, böcek ...vs. resmi çizdirebileceğiniz basit bir program; http://www.karpuz.com/cocuklar/cizgi_cizme.html |
18-04-2006, 22:22 | #20 |
Ağaç Dostu
|
Kurbağa karnını doyurmaca oyunu (ıyk) (sonuçta bu da doğanın dengesi ) http://www.karpuz.com/flashg/kurbagasinek.htm |
09-05-2006, 14:18 | #23 |
Ağaç Dostu
|
Düzenleyen aybala : 19-10-2006 saat 13:54 |
18-05-2006, 22:24 | #24 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-04-2006
Şehir: Türkiye
Mesajlar: 365
|
Bunlar harika şeyler arkadaşlar, çok aramıştım daha önceden ama burada hazırmış, Paylaşımlarınız için teşekkürler... |
27-05-2006, 01:54 | #25 |
agaclar.net
|
http://www.honoloko.com/Honoloko.html Burada çocuklara çevre bilincini öğretmek üzere hazırlanmış bir oyun var. Çevre bakanlığı da link vermiş.Hoşuma gitti. |
06-10-2006, 16:25 | #26 |
Ağaç Dostu
|
Bir zaman gelmiş ve kaplumbağalar ülkesinde su tükenmiş. Ne yapacağız diye düşünürken aralarında en yaşlı, en bilgin olanı (şirin baba gibi) demiş ki: -Şu dağı görüyor musunuz? o dağın arkasında büyük bir göl var. Ee, koca dağı hepsi birden aşamazlar. Aralarında çok yaşlı olanlarda var. Bunun üzerine oraya gidip su getirmeleri için en genç 2 kaplumbaga seçilmiş. Genç kaplumbağalar 25 yıl sonra göle ulaşmışlar...Ve o anda farketmişler.. Suyu alıp götürmek için yanlarına kap almayı unutmuşlar.. Kaplumbağalardan biri; -Eee ne yapacağız şimdii? Birimizin gidip kap alması lazım.. Diğerimiz de burada beklesin ki kimse gelip içmesin sudan!! En iyisi sen git! -Olmazz.... Ben gideceğim, sen ya suyu içersen?.. O zaman köy susuz kalır ve hepimiz ölürüz susuzluktan! -Yok valla bak, yemin ederim ağzımı sürmeyeceğim... sen git al gel kabı bekleyeceğim... Söz veriyorum. Bunun üzerine diğer kaplumbağa yola çıkmış. Orada kalan da beklemeye başlamış. Aradan 30 yıl geçmiş.. 50 yıl.. 60 yıl.. Sonunda bekleyen kaplumbağa -Bu böyle olmayacak demiş.. Galiba gelmeyecek bu.. Köydekiler de öldü herhalde susuzluktan...En iyisi ben biraz su içeyim de bari ben hayatta kalayım.. Kaplumbağaların soyu devam etsin.. Tam eğmiş kafasını göle doğru bir yudum alacakken çalıların arkasından bir ses duyulmuş.. -Bak böyle yaparsan gitmem amaaa!!!!!!!!!! Düzenleyen aybala : 25-10-2006 saat 20:54 |
06-10-2006, 17:31 | #27 |
Ağaç Dostu
|
Anne ve yavru deve tembel tembel yemeklerini yerken birden yavru anneye dönmüş ve : - Sana bir şey sorabilir miyim, anne? - Elbette yavrum sor. - Anne, bizim niye hörgücümüz var? Anne: - Bu hörgüçlerde biz su biriktiririz yavrum ve bu sayede çölde herhangi birisinden cok daha uzun sure susuz dayanabiliriz. - Peki Anne, bizim bacaklarimiz niye bu kadar uzun ve ayaklarımız yuvarlak? - Evladım der anne deve biraz daha gururlanarak - Bu sayede biz çölün kumlarinda herkesten daha rahat ve daha hızlı hareket edebiliriz. - Bunu da anladim, peki, kirpiklerimiz niye böyle uzun, bazen görüşümü bile bozuyorlar. - Hayatım onlar gözlerimizi çölün kumlarından korur, gözümüze kum kaçmaz.... - Anladim, hörgüçlerimiz çölde daha uzun dayanabilmemiz için su depolar, Bacaklarimiz uzun ve böylece çölde daha hızlı ve rahat hareket edebiliriz, kirpiklerimiz gözlerimizi çöllerin kumlarından korur... Anlayamadığım şey o zaman bu allahın cezası hayvanat bahçesinde ne işimiz var? |
20-10-2006, 20:02 | #28 |
Ağaç Dostu
|
|
02-11-2006, 16:21 | #30 |
Ağaç Dostu
|
Fenerbahçe Parkı'nda yaşlı ağaçların altındaki masalarda kahvaltı yapan küçük kızın kahvaltı tabağına, mevsimin sonbahar olması nedeni ile sarı yapraklar düşüyordu. Kız bir ara kafasını yukarı doğru kaldırdı ve - ya atmasana ya! diyerek ağaca kızdı. Düzenleyen aybala : 03-11-2006 saat 08:05 |
|
|