agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Buralardan Çekip Gitmek (Ev yapımları)
(https)




Beğeni Düzeni411Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 09-09-2009, 20:37   #91
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
sayın riko.burada her tarafım çam ve çeşitli meyve ağaşlarıyla kaplı.onlarca kilometre her yer ağaç.bu kadar ağacın çok yağmur çekmesi gerekirken tam iki aydır hiç yağmur yağmadı burada.bahçeye ektiğim az miktarda da olsa kavun karpuz kabak patlıcan börülce ve benzer diğerleri ya tane yapmadan kurudu ya da taneleri olgunlaşmadan kurudu.o nedenle yağmur suyundan yazın hiç ümit yok.ama kışın garajın tavanında biriken yağmur sularını büyük kova ve leğenlerde biriktiriyorum.sadece ilk baharda bütün kaplarımı değiştirmek zorunda kaldım.civardaki çam ağaçlarından rüzgarla uçuşarak gelen yoğun , sarı renkli bir çeşit polen olduğunu düşündüğüm tozlar heryere bulut gibi yağdı.garajın üstüne de tabi ki.ben de fark etmeden akan suları kaplara koydum.kaplarımın tümünün içi sapsarı oldu.yağmur suyunu biriktirmek iyi güzel ama arada ummadık engeller çıkıyor.
selden etkilenen yerler istanbulda benim taksi şöförü olarak çalıştığım yerler .30insanın hayatını kaybettiği , belki bunun on katı insanın da ölümden döndüğü bir yerde sel suları ile sürüklenmiş , belkide sahipleri boğularak ölmüş eşyaları yağmalayan insanları geceleri taksimde taşıyordum.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2009, 13:56   #92
Ağaç Dostu
 
RİKO's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-06-2009
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 124
o yağmalcıları lanetliyorum.insan değiller bence bir tür yaratık onlar...
yağmur suyuna gelince sizin zaten düşünmüş olacağınız belliydi de ,belki o forumdan değişik bir bilgi bulursunuz diye düşündüm...sevgiler

RİKO Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2009, 03:56   #93
AMCA
 
Giriş Tarihi: 05-08-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 12
Selam ;

Oturdum yazdıklarınızı okudum Ali bey gerçekten çok güzel şeyler yapmışsınız cidden sizi tebrik ederim...

Herkezin kaçmak için bir planı var..Kimi gerçekleşmiş kimi gerçekleştirmeye çalışanlardan; Bende gerçekleştirmeye çalışanlardan biri ama istediğim gibi bir yer sanırım bulmam İMKANSIZ...

Amca Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2009, 17:48   #94
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
sayın amca.benim çok sevdiğim bir şarkı var.ışın karaca'nın
"yetinmeyi bilirmisin sana verdiği kadarıyla hayatın" diye sözleri var.emin olun bende hepiniz gibi her türlü lükse ve konfora sahip olmak isterim.ama elde edemeyeceğimi bildiğim bir şey asla benim hayatımın olmazsa olmazı olmadı.neyim varsa onunla keyif almaya çalışıyorum.sizde yapmayı istediğiniz şeyleri düşünürken o şarkıyı dinleyin.belki istediğiniz gibi bir yer bulmanız daha kolay olur.


Düzenleyen alideryacengel : 11-09-2009 saat 20:43
alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2009, 19:49   #95
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-05-2009
Şehir: Yalova
Mesajlar: 271
Sayın Aliderya .Siz en büyük servetiniz zaten yanınızda.Ne mutlu sizeki böyle yaşamınıza kolaylık katan eşiniz var.O olmasa bence sizin işiniz daha da zorlaşacaktı,ben 3 yıl oldu kaçalı sessizliğe o kadar çok alıştım ki helede yalnızlığa senede toplam iki ay yanımda kalan eşim bile beni sıkıyor.Ama siz baştan eşinizle giderek her şeyi gögüslemişsiniz siz eşinize bence yatın kalkın dua edin dişi kuş olmadan yuvalar çok zor yapılıyor.Sağlıkla kalın

gürselbaranlı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2009, 20:42   #96
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
biz 26 yıldır evliyiz.tabi ki daha önceleri bizimde sorunlarımız oldu.ama ikimiz de bir şey öğrendik.biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve diğerimiz olmadan bir işe yaramıyoruz.bunu öğrendiğimizden beri de aramızda hiç bir sorun çıkmadı.artık biz karı koca değil yoldaş olduk.yolun sonuna kadar gideceğiz birlikte.
en sıkıntılı zamanımızda bile hiç şikayet etmedi.benim bunun karşılığını ona ödemem mümkün değil.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-09-2009, 00:37   #97
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
gökceada`da da durum ayni

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi alideryacengel Mesajı Göster
biz 26 yıldır evliyiz.tabi ki daha önceleri bizimde sorunlarımız oldu.ama ikimiz de bir şey öğrendik.biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve diğerimiz olmadan bir işe yaramıyoruz.bunu öğrendiğimizden beri de aramızda hiç bir sorun çıkmadı.artık biz karı koca değil yoldaş olduk.yolun sonuna kadar gideceğiz birlikte.
en sıkıntılı zamanımızda bile hiç şikayet etmedi.benim bunun karşılığını ona ödemem mümkün değil.
Ali bey merhabalar,
Ben tatillerimi Gökceada`da Türkiye`nin ilk palyacosu Palyaco yakup abinin pansiyonunda geciriyorum.Bu sene ilginc bir durum vardi adanin bahcelerinde.Kabak ekilmis,koca,koca yapraklar iki üc metre boy atmis,cicek acmis... ama kabak yok.Salataliklar öyle,kavun,karpuz öyle... Bahceler yem yesil ama ürün yok !

Nedenini sordugumda israil tohumu kullanmistik dediler.

Adanin sebze ve meyve deposu olan Eselek köyünde ise hic bir sorun yoktu.Nedenini sordugumda , biz israil tohumu kullanmadik cavabini aldim.

Adada genel kani israil tohumlarinin yesillik verdigi ama ürün vermedigi yönünde.Yani yagmurla ilgisi yok.Ada da da yaz boyu yagmur yagmaz.Eylül sonunan dogru ah bir kac gün sepelese diye dua eder zeytin üreticileri.Eylül sonlari bir kac gün sepelese yagmur,zeytin yagli olurmus.Sepelemezse ? Yandi zeytin üreticileri.

Acaba sizde bilerek veya bilmeden israil tohumumu kullandiniz?

Sevgili esinize ve size selam ve sevgiler. Ve daha nice 26 yillara...


Düzenleyen gökceada : 14-09-2009 saat 00:39 Neden: imla
gökceada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-09-2009, 22:30   #98
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-08-2009
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 38
Tohum dışında etkiler de olabilir.Mesela arılar limon ağacını portakala,kabağı acura çevirebiliyor,daha doğrusu çevredeki diğer bitkilere bağlı olarak,tamamen melez yeni türler oluşmasına neden oluyor.
Bu arada,Şile'de bahçeli evime geçmeye günler kaldı.İşyerim Avrupa yakasında olmasına rağmen,yolu göze alıp hayal yerine gerçek olan bir maceraya atılıyorum.Trafikte geçecek zamanı göze alabilecek kimseleri komşu olarak bekliyorum,oturduğunuz apartman dairesinin parasıyla orada çok rahat lüks ve bahçeli bir yer edinebilirsiniz.İlk zamanlar fazla masrafım olacağı için bir süre internet bağlatmayacağım.vector2500@hotmail.com adresimden komşu gelmeye niyetli arkadaşlara cevap verebilirim.
Önbilgi olarak,maslak merkeze boş trafikte ulaşım süresi 45 dakika mesafe 65km..Trafikte kaybedeceğiniz 1 saat fazladan zamanı orada yaşarken ömrünüze 10 saat olarak ilave edebilirsiniz.İlk zamanlarda ormandan gelen oksijenle komaya girebilirsiniz,mikropsuz deniz havası sizi hasta etmeyecektir.Sebzelerinizi bahçeden suyunuzu kaynaktan kullanacaksınız,en iyi et orman bölgelerinde beslenen hayvanlardan çıkar.Ne olduğu belli olmayan damacana suya vereceğiniz aylık 40 tl cebinizde kalacak.Deniz manzarası bütün stresinizi alacak,yılın 365 günü tatilde olacaksınız.Bahçede ve evde yapacak bir çok fiziksel iş olduğu için tv kumandası tuşuna basmak yerine bol bol sportif aktiviteleriniz olacak.İşe gittiğiniz yolda gökyüzünü ağaçlar kapladığı için ofise değil ormanın derinliklerine yol aldığınızı hissederek araç süreceksiniz.Sessizlikten kulaklarınız çınlayacak.Kanepede değil hamağınızda uyuyakalacaksınız.Izgaranızı teflon tavada değil mangalda pişireceksiniz.Balığınızı henüz limana yanaşan tekneden alacaksınız.Cafeye değil köy kahvesi veya mesire yerlerine takılmak zorunda kalacaksınız,illa cafe derseniz yaz mevsimini bekleyeceksiniz.Bakkal market burnunuzun dibinde olmayacak ancak toptan alışveriş ederek daha az masraf yapacaksınız.Bahçedeki meyvelerin cazibesine dayanamayıp mecburen vücudunuza vitamin yükleyeceksiniz.Komşunuz dostlarınız burnunuzun dibinde olmayacak,onları orada ağırlayacaksınız ancak zaten iş dönüşü yorgunluğu,trafik ve park problemi yüzünden ne kadar sık görüşebiliyorsunuz ki?Çocuğunuzun okulu mu? Evet ama çocuğunuz ilköğretimde ise gittiği okulun 3 misli büyüklüğünde bir köy okulu gördüğünüzde şaşırabilirsiniz.Lise kolej şimdilik sorun olsa da buraya 2. bir üniversite açılacak olması hakkında ne düşünürsünüz bilemem.Çocuğunuz keçiyi,koyunu,atı,kuşları kitaplardan değil burun buruna gelerek tanıyacak.Doğa ve insan sevgidi olmadan öğrenecği matematiğin ne kadar faydalı olacağını düşünüyorsunuz,veya çocuğunuz için yapabileceğiniz en iyi şey onu vahşi kapitalizmle savaşmaya hazırlamak mı? Netice olarak trafikte fazladan 1 saat ve yakıt parasını,insan kalabalığı veya kapı dibinizde komşu bulamamayı göze alıyorsanız,karşılığında alacağınız çok şey var.Ha dezavantajlarından biri de yolda karşınıza keçi çıktığında aracınıza bile yol vermiyorlar çok inatçılar haberiniz olsun.

Toprak_1 beğendi.
cumartesi70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2009, 22:23   #99
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
sayın gökçeda.ben bu eve mart ayında taşındım.eşyamla birlikte geldiğimde evde pencere , cam , elektrik , su , wc , mutfak ve daha bir sürü şey yoktu.gelirim çok düşük ve daha 14 ay boyunca ödemem gereken bir borcum olduğu için hala suyum , normal bir mutfak tezgahım , akmayan bir çatım , ve kış için odunum yok.geldiğimde kelimenin tam anlamıyla 11 yıldır terkedilmiş halde duran bu evin içinde 10-15 cm kalınlığında bir toz , saman , gübre karışımı vardı.geldiğim akşam sabaha karşı 04.00 a kadar temizlemek , açılmayan kilitli kalmış kapıyı kırmak ve camsız pencereleri naylon ve karton ile kapatmakla uğraştım.sonraki günlerde pencerelere doğramalarının çoğu çürümüş olduğu için silikonla yapıştırarak cam taktırdım , elektrik bağlattım , çanak antenimi uyduruk bir biçimde de olsa kurdum(ilginç.hala düzgün gösteriyor) , su taşımak için 30 litrelik bidonlardan toplamı 500 litreye ulaşan bir filo edindim , odun ve soba temin ettim.hatta telekomcularla didişe didişe bu eve kadar direkler dikip telefon ve adsl bile bağlattım.
bunları belki tekrar yazıyorum ama ilk geldiğimde içinde olduğum durumu anlamanız için tekrar ediyorum.bir yandan da biran önce bahçeme bir şeyler ekmeye çalıştım.yukarda anlattığım şeylerle uğraşırken inanın hangi tohumu , hangi fidanı nereden ve nasıl edindiğime gerçekten hiç dikkat etmedim.belki de dediğiniz tohumlardan almışımdır.mesela domateslerim çok gelişmelerine rağmen taneleri en fazla bir fındık büyüklüğüne erişebildiler.öyleki salata bile yapılmıyorlar.tabağa doldurup taneyle ağzımıza atıyoruz.seneye daha seçici olurum inşallah.

sayın cumartesi70.dilerim bir an önce şiledeki bahçeli evinize ve özlemini çektiğiniz oradaki hayata kavuşursunuz.düşüncelerimiz ayni.sizden gelecek keyifli haberleri bekliyorum.

sayın hakan o.ben 51 yaşındayım.son on yıldır taksilerde şöför olarak çalışıyordum.bir taksinin iki şöförü olurdu.gececi ve gündüzcü.taksinin sahibine hergün 90 ar liradan toplam 180 lira verirdik.çalıştığım durakta kendi taksisi olan 40 yaşına yaklaşmış bir bey vardı.bu beyin 5 dairesi , yeni özel aracı , 2 dükkanı üç katlı bahçeli bir yazlığı ve büyük ihtimalle bankada parası da vardı.bu arkadaş kalbinden ameliyat oldu.doktorlar çalışmasını yasakladılar.bir kaç ay çalışmadı.arabasını şöförler kullandı.sonra kriz "teğet" geçince yolcular azaldı ve taksi sahiplerine günlük ödediğimiz para önce 180 en 160 a , sonra da 140 liraya kadar düştü.bu arkadaşta şöförlerin getirdiği para azalınca taksisini şöförlerden aldı ve kendi çalışmaya başladı.bir ay sonrada eve dönerken apartımanının merdivenlerinde yığılıp ölmüş.daha 40 yaşına bile gelmemişti.maddi gücü de vardı.huzurlu , stresten uzak ve (inanıyorum ki)çok daha "uzun" bir hayatı ona sağlayacak yeterli maddi olanakları vardı.ama kendi seçimini yaptı.sizde kendi seçiminizi yapmışsınız.seçiminiz sizi daha "uzun" ve daha "keyifli" yaşatacaksa en güzelini yapmışsınız.
ben size göre yeni sayılırım.istanbulu terketmekte ve istanbula gitmemekte daha yedinci ayımdayım.


Düzenleyen alideryacengel : 22-09-2009 saat 02:35
alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-09-2009, 01:19   #100
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
Sevgili Ali abi,
Cevabin gecikince Ali abiyi üzdümmü? kizdirdimmi? diye düsünmeye baslamistim.
Umarim yanlis anlamadiniz elestiri bab`inda degil yazdiklarm.

Hakan beye verdiginiz cevapta bahsettiginiz bir eli yagda , bir eli balda taksi sahibinin topragi bol olsun.Ama ben öyle bol topraktan henüz istemiyorum.

Sizin yasama dair felsefenizi begeniyorum.Bunu bilesiniz. Sizin bahsettiginiz güc kosullariniza ragmen attiginiz büyük adimi ,dilerim bende sizden biraz daha imkanlari olan biri olarak cok uzatmadan atabilirim.
Sevgili esinize ve size selam ve sevgilerimle...

gökceada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-09-2009, 03:35   #101
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
sayın gökçeada.
evin çatısını kendim aktarmayı denedim.beceremedim.
bir çardak yapayım dedim.onu da beceremedim.
daha önce oturanlar garajın içinde betondan anbar yapmış.onu yıktım.çıkan molozları evin önündeki bahçede meyilli ve çukur olan bir yeri doldurmakta kullandım.
baraj gölünün suları epey çekilmişi.suların çekildiği yerden bir traktör çakıl getirdim.
anlayacağınız burada kendimce birşeyler yapmaya çalışıyorum.
bir de emekli maaşıma 7 lira zam yapıldığından beri mutluluktan mide ülserim azdı.acıdan uyuyamaz oldum(şu an bile saat 04.34).bilgisayar başında oturacak halim kalmadı.
adamlar açılım yapmaktan bize zam yapamıyorlar.7 aydır bu köyde tüm köylülerle konuştum.onların durumu emeklilerden de beter.adamlar meyve ve sebzelerini , koyun ve keçilerini 5 yıl önceki fiyattan zor satıyorlar ama gübre ve yem gibi ihtiyaçlarını 5 sene öncekinin 2 - 3 katına alıyorlar.büyük ihtimalle biz de onlara bu köyde 2.011 de "sıfır" açılımı yapacağız.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-09-2009, 04:06   #102
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
acilimima laf atma

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi alideryacengel Mesajı Göster
sayın gökçeada.
evin çatısını kendim aktarmayı denedim.beceremedim.
bir çardak yapayım dedim.onu da beceremedim.
daha önce oturanlar garajın içinde betondan anbar yapmış.onu yıktım.çıkan molozları evin önündeki bahçede meyilli ve çukur olan bir yeri doldurmakta kullandım.
baraj gölünün suları epey çekilmişi.suların çekildiği yerden bir traktör çakıl getirdim.
anlayacağınız burada kendimce birşeyler yapmaya çalışıyorum.
bir de emekli maaşıma 7 lira zam yapıldığından beri mutluluktan mide ülserim azdı.acıdan uyuyamaz oldum(şu an bile saat 04.34).bilgisayar başında oturacak halim kalmadı.
adamlar açılım yapmaktan bize zam yapamıyorlar.7 aydır bu köyde tüm köylülerle konuştum.onların durumu emeklilerden de beter.adamlar meyve ve sebzelerini , koyun ve keçilerini 5 yıl önceki fiyattan zor satıyorlar ama gübre ve yem gibi ihtiyaçlarını 5 sene öncekinin 2 - 3 katına alıyorlar.büyük ihtimalle biz de onlara bu köyde 2.011 de "sıfır" açılımı yapacağız.
Sevgili Ali abi ,
Kürt acilimi dediler,sonra demokratik acilima cevirdiler... senin anlayacagin bin bir dümen var bu akp nin isinde. Ben acilimlara karsi degilim,destekliyorum o ayri.Tabi hükümeti destekliyorum anlanmasin. Genel acilimlardan ve sorunlarin diyalog yoluyla cözümünden yanayim.Yeter artik!!! bir birimizi bogazlayarak bir yere varamayiz.Diyalog ve baris yolunda atilan adimlari toplum olarak önemsememiz gerek.
Bu sorunlari astiktan sonradir ki; ancak o zaman emeklilerimiz,calisanlarimiz daha refah icinde olacaklardir.Bütün mesele akan kanin durmasi,silahlarin susmasidir.Bu kirli savasa harcanan paralar savas sonlandiginda emekli ve iscilere,memurlara ihtiyaci olanlara harcanacaktir.
ülkemiz bu savasin sonlanmasi ile nefes alacaktir.
Yasasin baris... yasasin dostluk.

gökceada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-09-2009, 09:38   #103
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 126
Ali Bey'in yaşam felsefesini ben de çok takdir ediyorum... Daha önceden de yazmıştım.

Yalnız sesli düşünmek istiyorum biraz şu emeklilerin hali konusunda, benim annemle babam da aynı durumda da biraz benzerlik kurdum ister istemez; Ali Bey'in bir evi olsaydı şehirde (İstanbul'da veya başka bi şehirde farketmez) acaba 600 TL emekli maaşı ile kira vermeden bugünküne oranla daha rahat geçinebilir miydi? Eğer "evet"diyse bugünkü siyasal tablo hakkında aynı şekilde mi düşünürdü? Ya da 5 yıl önceki fiyata bile veremedikleri ürünleri yetiştiren köylüler... Onlar klasik tarım yerine örgütlü modern tarım yapılabileceğinden ne zaman haberdar olacaklar acaba? Toprakları konya ovasından daha küçük olan Hollanda bile 30 milyar dolarlık tarım üretimi yapıyor. Bunların çoğu kesme çiçek(lale) olsa da bu bile utanç kaynağı bizim için, lale Osmanlı'nın mı Flamanların mı?

Hiçbir siyasi tarafta değilim, AKP'nin doğrusu da var yanlışı da, sadece dediğim gibi sesli düşünüyorum. Aman polemik falan da olmasın, burası siyaset tartışmak için uygun yer değil zaten. Ben sadece kişinin kendi fırsatını kendisinin yaratabileceğini düşünüyorum, tabi ki uygun şartlarda... Tıpkı Ali Bey'inki gibi...

açık-pozisyon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-09-2009, 16:24   #104
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
benim daha önceden biri tekirdağda uçmakdere tarafında müstakil diğeri istanbulda merkezi bir yerde ana caddede daire olmak üzere iki evim vardı.1999da annem yüksek tansiyondan beyin hasarı nedeniyle komaya girdi.3 ay yoğun bakımda kaldı.ne evlerim ne arabam nede birikimim kaldı.bir doluda borcum oldu.kredikartı borcumu ödeyemedim.9 yıl çalıştığım bankanın kartıydı ve limiti de çok yüksekti.şu anda adım kara liste dediklerinde.yani ömrüm boyunca kiracı değildim.başımı sokacak evim varken de ben durumumu daha kötülerle değil benden daha iyilerle kıyaslardım hep.şimdide kendimi kenyadaki , ugandadaki emeklilerle kıyaslayıp halime şükredecek bir düşünce yapım yok.kendi durumumu kıyaslayacaksam benden daha iyi durumda olan belçikalı , danimarkalı bir emekliyle kıyaslarım ve daha iyiyi isterim.kısaca şükürcü ve kaderci biri değilim.istediğim şeyi de yanlış anlamamanız gerektiğine inanıyorum.benim istediğim emekli maaşımın her yıl avrupanın bir ucundan diğerine lüks tesislere bir ay süren geziler yapmak değil çünkü.sadece asgari ihtiyaçlarımızın karşılanmasına yetecek bir emekli maaşımız olması gerektiğine inanıyorum.bu bize sağlanmadığı sürecede "babamın oğlu" yönetse bu ülkeyi onuda eleştiririm.sayın açık pozisyon yeterli bilginiz olmadığını düşünerek anneniz , babanızın ve de benim emekli maaşımızın başına geleni size anlatayım.2004 te emekli olduğumda bizlerin katık ederek karnımızı doyurduğumuz ve en bol tükettiğimiz ekmek 200.000 lira(bu günkü 20 kuruş)idi.maaşım ise 480 milyon
(bugünkü 480 lira)idi.şimdi ekmek 80 kuruş.sanırım matematiğiniz bu gün 5 yıl önceki yaşam seviyemi yakalayabilmem için maaşımın 1.920 lira olması gerektiğini hesaplayacak kadar kuvvetlidir.ben bu gün olması gereken bu rakkamın neredeyse üçte birini alıyorum.yani yiyebildiğim her üç ekmekten ikisini son beş yılda yitirdim.bu yazdıklarımızın hiçbiri siyasi değil.tamamı "ekonomik".ve ekonominin çok kötü yönetildiğine eminim.çünkü işçi , memur , emekli ve köylü para kazanamazsa küçük esnaftan alışveriş yapamaz.o zaman da küçük esnaf para kazanamaz.sonuçta da bu gün olan olur.piyasada yaprak kımıldamaz.esnaf dükkanını 3 sene önceye göre üçte bir ciro ile kapatır.bu nereye kadar gidecek bilemem.bu tamamen milletimiizin kaderciliği ve şükürcülüğü ile ilgili.
bir de gelişmiş , makineleşmiş tarım yapması gerktiğini söylediğiniz köylülerin tamamına yakını teknik eğitim almamış babadan öğrendikleri ile tarım yapıyor hala.onlara bu eğitimi vermek için avrupa birliğinden gönderilmiş olan fonlar sizce şimdi nerelerde acaba.
tekrar belirtiyorum bu yazdıklarımın tümü "ekonomik" eleştiriler.5 yılda benim 3 ekmeğimden ikisini elimden alan kim olsa eleştiririm.bu benim hakkım.yazdıklarımın gerçekliğini maaş makbuzlarımla kanıtlayabilirim.ekmek fiyatlarını da mutlaka bilirsiniz.ben sadece hatırlatmak ve kıyaslamak için yazdım.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2009, 07:34   #105
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 126
Yazdıklarınızın bir kısmına evet bir kısmına hayır diyebilirim... Bu konu çok su kaldırır, tartışmakla bitmez, o yüzden polemik olsun istemiyorum. Bazı konularda haklısınız ama çözüm konusunda bizim Türk insanının bilmediği birçok şey var... Nedir onlar? Ben hasbelkader bir çok dünya ülkesini gördüm, gezi veya iş amaçlı gittim... En son Almanya'nın Seeheim köyüne gittim, orası gerçekten bir köy, sokaktan traktör geçiyor. Ama adamlar 50-60 sene önce tramvayı getirmiş, DarmStadt'a 10 dk. tramvay ile... Düşündüm, adamlar zamanında yapmış, bu kadar hizmeti nasıl getirmişler, çünkü ikinci dünya savaşından bu yana birçok iktidar değişikliği, siyasi çalkantılar, iki almanya'nın birleşmesi gibi zor olaylar da yaşadılar. Tüm bunlara rağmen bu adamlar iktidar-muhalefet ayırt etmeden halka hizmet ediyorlarsa orada Türkiye ile bir fark var demektir. Bakın 27 Eylül genel seçim var, bizdeki gibi ne gürültü ne görüntü kirliliği var. Sadece A3 boyutunda ayaklı bir poster, parti temsilcisinin fotosu, bazı köşelere koymuşlar o kadar. Yeşiller partisi seçim propagandası olarak dondurmacıda yeşil renkli (nane, fıstık, vs) dondurma veriyordu ücretsiz... Bakın aramızdaki fark bu... Üstelik bu ülke ikinci dünya savaşından hezimet ile çıkmış, işsizlik %50 olmuş, hiper-hiper enflasyon ile 1 milyar marklık tek banknot çıkmış, düşünebiliyor musunuz 1 milyar mark... Bu ülke oralardan buralara geliyor. Mantalite farkını orayı görünce daha iyi anlıyorsunuz, ben dediğim gibi birçok ülke görme fırsatını bulduğumdan zaten bunların farkındaydım fakat şu son Almanya gezisinde bir kez daha anladım bunu; bizim ülkede siyaset çıkar için, gelişmiş ülkelerde hizmet için yapılıyor, iktidar olsun muhalefet olsun. Ha istisnalar yok mu var ama genele bakılırsa bu böyle... Onun için o belçika, hollanda, danimarka emekli hayatını beklemeyin boş hayal bizim ülkede. Hangi parti gelirse gelsin kafa değişmediği sürece durum da değişmez... Emekliyi bırakın çalışırken de aynı durum var, insana değer verilmiyor bizim ülkemizde. Vatanım olmasa bi dakka durmam ama işte al bayrak dalgalanıyor, uğruna binlerce şehit vermişiz bu toprakların, terketmeye içim elvermiyor.

Tarım konusuna gelince, bizim halkımızda yapılanı bozma, sistemi-kuralları çiğneme, bundan kazanç sağlama gibi acayip huylar var başka hiçbir millette görmediğim (son örnek, seldeki yağmacılar). AB'den çilek fideleri getirtildi 3-4 sene önce, bursa'nın bazı köylerine, (kayınvalide UNDP (Birleşmiş milletler geliştirme programı) destekli yerel gündem 21 meclis üyesi idi eskiden, şimdi bıraktı) bu fideleri dikin, çileklerinizi yetiştirin ihraç edin AB'ye diye... Adamlar çilekleri yediler yau. Bir tane o çilek fideleri ile üretim yapan yoktur şu anda Bursa köylerinde... Burada da işimiz çok zor yani...

Dediğim gibi amacım polemik değil, Ali Bey, kaçış maceranızı takdir ediyorum. Umarım oralarda mutlu yaşarsınız, ülkemizin hali ortada...

açık-pozisyon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2009, 22:27   #106
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
bende sizin bakisinizin eksik ve haliyle yanlis oldugunu söylemek istiyorum

Sevgili acik-pozisyon arkadasim,
Siz bir cok avrupa ülkesini görmüs olabilirsiniz ama ben tam 25 yildir avrupada yasiyorum.
Avrupa ülkelerinin gelismisliginin tek nedeni sanayi devrimini yapmis ülkelerden olusmalarindandir. Biz ise ne sanayi devrimi yapabildik,nede demokratik devrim. Tramvayin köylere kadar gitmesi,köylerin sehrin bir parcasi haline gelmesi,tarimin modernlesmesi vb. seyler sanayi devrimi sonucudur.

Bizim tarimimizi öldüren kendi köylülerimiz degil bizzat bu emperyelist ülkelerdir.Sanayii olmayan, tarimi olmayan bir Türkiye yarattilar. èretmeyen , tüketen. Büyük bir pazar olarak Türkiye simdi onlarin sofralarinda yemeye calistiklari cilekli pasta haline geldi.

12 Eylül amerikanci darbeden cok kisa zaman sonra patatesi Yunanistan`dan , bugdayi amerikadan almaya baslamamiz bir tesadüf olabilirmi?

Sevgili dostum sanayi devrimini yapamadik ve sonuc olarak sömürge bir ülke olduk.

Buna ragmen ben bu günki tecrübem ve aklimla ASLA ülkemin disinda hele ,hele bizi sömürgesi haline getiren ülkelerde yasamak istemem.
Bence insanin sanslisi kendi ülkesinde insan gibi yasama imkani olan insandir.Toplum olarak bu sansi yaratmak elimizde dir.Ama mücadele ederek. Toplumsal barisini saglamis,tam bagimsiz ve demokratik bir ülke olmamiz gerek.

Aksi takdirde Türken Raus (Türkler disari) cinsinden sövenist , irkci,fasist saldirilara ragmen hala avrupa ülkelerine özeniyorsak? zaten özümüze,toplumumuza ve topragimiza yabancilasmisiz demektir.

Peki gökceada o halde sen niye yurduna dönmüyorsun diyorsan; gitmek cok kolaymis dostum... ceketini alip gidersin.Sonra yüreginin yaninda olmadigini kavrar yanarsin. Ama istesende artik dönemezsin... Hele,hele coluk cocuga,yasam gailesine kapilmissan... selam ve sevgilerimle

gökceada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2009, 07:51   #107
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
her insanın kendine göre değişik sorunları var.herkesin de çevresindeki olaylara farklı bakış açısı var.buna rağmen burada dostça hepbirlikte sohpet edercesine yazışabiliyoruz.keşke ülkemde herkes becerebilse bunu.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-09-2009, 22:56   #108
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-01-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 81
Biraz zaman sonra tekrar hepinize merhaba,
Epey bir zaman başılığa bakamadım ve yazamadım. Neyseki Ali Bey benim "başılığın ihmali" korkumu yersiz çıkarıp hiç ihmal etmeden yazmakta. Küçük bir belgesel, belki günlük tadında akıp gitmekte.
Daha önceki yazılarımı okumuş olanlar belki hatırlarlar Olympos'a kaçışım ve finalinde arsamı satışa çıkarıp tekrar şehre dönüşle sonuçlanan mecaramın 1. bölümü geçen hafta arsamı satmamla sonlandı. Tapuya gitmeden elektrik sayacındaki son endeksi okumak için arsaya çıktığımda hissettiklerimi tarif etmem imkansız.
Amaaa... diyerek satırlarca yazmak isterim fakat, özetle:
Mülkiyet duygusu, toprağa sahip olmak insanı iyi hissettirsede toplamda düzenin tam ortasına düşmekten çokta farklı değil derim. Şehirde bir apartman dairesi veya dağın başında bir toprak parçası. Aradaki fark şu an benim için neredeyse sıfır. Son deneyimimden anladığım, mühim olan kaçmak-kovalamak değil, zamanın yaşamın kıymetini bilmek.
Üretmek, gerekenden fazlasını değil yeteri kadarını.
Kendine zaman ayırmak.
Tüm bunları yaparken kimsenin yoluna taş koymadan, kimseyi incitmeden.
Arsayı aldığım zamanki pazarlığımı hatırlıyorum "üç aşşağı olsun, yok beş yukarı" satarkenkine hiç benzemiyordu.
Ustayla yaptığım pazarlıklar ödeme planları hiç şehirden gelmemiş gibi değildi.
Azı veya çoğu farketmez ben döktüm 250 torba çimentodan betonu.

Aslında kaçtığımı sanıp yanımda götürmeye çalışmışım herşeyi. Hatta başkalarınıda çağırmışım.

Bu yüzden ister İstanbul'da plazada, ister Karadeniz'de yaylada hatta Hidistan'da Rajasthan'da bu kafa nereye gitse aynı. Dolayısı ile şehirden yapılan kaçışta sağlık ve ekonomik gibi kısmi, belkide önemli rahatlamalar yaşansa da mevzu kendine vakit ayırma, kafayı hayata yormaktan ibarettir. İstenirse heryerde yapılabilir. Yeterki azıcık durup düşünün.

Bu paylaştıklarım "şehirden kaçma mucizesi"ne inanan dostlarımızadır yanlış anlaşılmasın.

Genç sayılırım, bunlar nacizane tecrübelerimdir. Kusur ettiysem affola...

Saygılarımla
Kerem AKYAR

therapido Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2009, 00:39   #109
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-03-2007
Şehir: Basel-Isvicre
Mesajlar: 188
yüregine saglik Ali abi

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi alideryacengel Mesajı Göster
her insanın kendine göre değişik sorunları var.herkesin de çevresindeki olaylara farklı bakış açısı var.buna rağmen burada dostça hepbirlikte sohpet edercesine yazışabiliyoruz.keşke ülkemde herkes becerebilse bunu.
Ali abi harikasin,
Cok tatli,cok yapici bir söylemin var.

Elbetteki bende yazismalarimda bir dostuma yazmis olsamda tüm dostlarimin okuyacagini bilerek, kisaca ; tüm dostlarima yaziyorum.

Altini cizdigin gibi her birimizin farkli bakis acimiz olsada bizler ortak bir seyi,ortak müsterekleri ariyoruz.Ve farkliliklarimizin dogal,dogal oldugu kadar zenginligimiz oldugunu biliyoruz kanisindayim.

Ben bu bakis acisi ile yaziyorum.Yinede kimi zaman kirici olmussam , yüregimin temizligine ,gramerimin zayifligina verin lütfen.

gökceada Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2009, 03:12   #110
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
ülkemizde farklılıklarımızı daha da farklılaşmamız için kullananlar ve bundan kazanç sağlayanlar da var.
bu arada çatımı aktarması için bir ustayla anlaştım.bu gün çalıştı.yarın da gelecek.sanırım yarından sonra artık çatım artık akmayacak.ustaya işçilik ücreti emekli maaşı vadeli ödeniyor.köy/kasaba usulü.burada böyle.ben de alıştım.geriye bir kışlık odunumu temin etmek kaldı.
dün ve bu gün istanbulda yaşayan genç bir çift köye geldi.bir köylünün sattığı 8.500 m2 bir yeri vardı.ben internete satılık diye yazmıştım.onu görüp gelmişler.köyümüzün yakınlarındaki ayazma adlı orman içi piknik alanı , alabalık lokantası , pansiyon türü konaklama yeri olan bir yerde kaldılar.köyde satılık yerlere baktılar.onlarda büyükşehirden bıkmışlar ve ufak bir yere yerleşmek istiyorlarmış.onları köyde gezdirdik.benim evde çay ikram ettik.yardım alacakları bir sürü yazı olan bu sitenin adresini verdim.bu gün istanbula döneceklerdi.düşünüp karar vereceğiz dediler.sanırım bir çok satılık yere baktılar.niyetleri seneye baharda bebekleri olacakmış ve o zamana kadar bir yer hazırlayıp orada yaşamakmış.köy yerinde geçinmek için neler yapabileceklerini tartıştık hep birlikte.ben zeytin dikmelerini ya da küçükbaş hayvan yetiştirmelerini tavsiye ettim.meyvecilik için hem değeri yüksek sulanabilir büyükçe bir yer satın almaları , hem buraya fidanlar dikip yetişmelerine kadar bakımlarını yapmaları hemde fidanları yetişkin olduğunda çapa , budama , ilaçlama , gübreleme , sık sık sulama ve toplama gibi sorunlarıyla sürekli uğraşmaları gerktiğini düşündüğümü anlattım.umarım her şey onların istedikleri gibi olur.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2009, 11:22   #111
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 126
Sn. gokceada,

Sizin yazdıklarınıza da tabi ki katılıyorum, yalnız benim bahsettiğim noktayı yanlış anlamışsınız... Ben türken raus zulmünün en yoğun yaşandığı (1970-75) dönemde Almanya'da işçi olan bir ailenin çocuğuyum... Demiyorum ki adamlar yabancıları çok seviyor, benim vurgu yapmak istediğim nokta medeniyetti... Yabancı düşmanı, ikiyüzlü, çifte standartlı olduklarını zaten cümle alem biliyor ama yaşam medeniyeti konusunda bizden daha ileri olduklarını da inkar edemeyiz. İşte benim söylemek istediğim o medeniyet noktasına nasıl ulaştıkları idi, bunun için nasıl çalıştıkları idi... Sonuçta sizde bu ülkede gelecek görememişsiniz ki zamanında yurtdışına gitmişsiniz.

Neyse, bu konunun yeri burası değil... Ali Bey kaçış planlarımıza renk kattınız, daha az siyaset daha fazla yaşamdan konuşursak eminim bu konu daha da güzelleşir, renklenir...

Sn. therapido, yaşam tarzı konusunda çok ama çok haklısınız. Eğer aklımızdaki hayatı gittiğimiz yere götüreceksek, gitmenin hiç anlamı yok... Önemli olan hayatı, zamanı yakalamak.

açık-pozisyon Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-09-2009, 16:08   #112
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-09-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 1,323
Galeri: 3
Sayın therapido,

Ne demek istediğinizi inanın tam anlayamadım.

Büyük şehirdeki yaşamdan bunalmış bir insanın sakin bir kasabada veya bir köyde yaşamaya başlayabilmesi o kişi için büyük kazançtır. Heleki o insan ekonomik yönden girdiği sarmaldan da yeni seçimi sebebi ile kurtulma imkanı buldu ise, onu hepten kutlamak şarttır diye düşünüyorum.

Hoşçakalın.

hosseda Çevrimiçi   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2009, 00:24   #113
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-01-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 81
Demek istediğim,
şehirdeki yaşamdan her ne anlamda olursa olsun bunalmış olmak, kaçmak için elbette yeterli sebeptir. Ama kaçış imkanını ve sebebini sağlayan yaşadığınız şehirdeki maddi manevi birikimlerdir ne yazık ki. Köyde doğup büyüyen birinin daha ucuz diye başka bir köye taşındığını hiç duymadım aralarında yaşadığım sürece. Domates biber ucuza gidiyor diye şikayet ediyorlardı o ayrı. Ama hep birşeylerden şikayetçi olan köyde yaşayan şehirliler gördüm. Hiç üretmeden evinde oturan, komşusunun bahçesinden getirdiği sebzeyi sanki köylü olmasının gereğini yerine getirdiğini düşündüğünden, ufacık bir minnet ve sevinç duymadan alanlarıda gördüm...
40000 liraya malettiği, 200 liraya kiraladığı evi köylü için iyi bir gelir kaynağı olurken, sizin için eski kiranıza bakınca cüzzi bir rakam oluverir. Belki köye kaçan sizin çocuklarınız da yeni geleceklere o 200 lira için birkaç ev yapmak isteyecektir?

Ben köye taşındığımda 35 lira idi ev kirası. 1 sene sonra 75 şu an için 200-300 arası, 7 sene.
İstanbul'dan taşındığım ev 400 iken 7 sene sonra 1400..
bir terslik gözünüze çarptı mı?

Bahsettiğim evin temel yaşamsal standartlarının şehirdekilerden neredeyse tek farkı kalorifer sistemi olmamasıdır. İyi izah ederseniz topluca ısınmanızın daha ekonomik olacağını akıllarına yatar belki, hep beraber apartman yaparsınız. Güvenli yaşamak için bir kaç apartman bir araya gelmek isteyede bilirsiniz bir siteniz olur..

Köyü şehre çevirmemek lazım demeye çalışıyorum özetle. Kentleşme mantığını yaratan biziz. Konforu ve refahı sağlamaya çalışıp, yaşamı kolaylaştırmak için kentleşen biziz. Bu zenginliğe imrenip herşeyi göze alıp büyük şehirler göçen, belki o neslin 1 veya 2 alt kuşağı olarak geri kaçmaya çalışanda biziz. Bence bu durumda büyük bir ironi var. Elbette isteyen zorunda kalan geri dönsün. Ama ricam ve fikrim gidilen yere azda olsa şehre çevirmesin. Şehrin kurallarını beklemesin.
Diğer taraftan bakınca şehri zehir edende temelde biziz. Eğer ömrüm yeterde sabırlı olursam ileride bu kadar şikayetçi insanın kaçmaya çalıştığı İstanbul'da köylerdekinden az insan olacak bende mutlu mesut yaşayacağım.

Tekrar okuduğumda sanki size kızmışım gibi yazmışım kusura bakmayın "hosseda"
sanırm depresyondayım

Görüşmek üzere
Kerem AKYAR

Ahmet beğendi.
therapido Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2009, 10:10   #114
Ağaç Dostu
 
alideryacengel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2009
Şehir: ÇANAKKALE
Mesajlar: 218
Galeri: 7
ben burada yazılar yazan diğer kişileri , onların şartlarını ve psikolojik durumlarını bilemem.ama kendiminkileri biliyorum.burada bir köy evinde yaşıyorum.bildiğiniz doğal taşlardan örme taş duvarları , ağaçlardan(keresteden değil)kirişleri ve köy tipi kiremitleri olan çatısı , iç kapıları başparmakla bastırarak açılan çok eski tip kilitleri olan duyduklarıma göre en az 50 yıl önce yapılmış ve son 11 yıldır terkedilmiş halde duran bir köy evi.bu evi lüks bir villaya çevirmeye ne niyetim var ne de param.buraya şehirden getirdiğim konforum çanak antenim , külüstür bilgisayarım ve külüstür kartalım.buzdolabı köylülerde de var zaten.çamaşır ve bulaşık makinemi su olmadığından üstüne bir şeyler koyarak raf gibi kullanıyorum.giysilerimin hepsi ve ayakkabılarım köylülerinkilerden daha eski.aşınıp yırtılan yerlerine hanım yama yapıyor gitmeye devam ediyorum.günlerimi evle bahçeyle uğraşarak , tv de haber kanallarını , cnbc dizilerini izleyerek , bilgisayarla bir şeyler yaparak ya da eşimle karşılıklı çay kahve içerek geçiriyorum.şehre dönme konusunda pozisyonumu en açık biçimde anlatayım.hanımla birlikte "GEMİLERİ YAKTIK" biz.aranızda küçük bir yere büyük beklentilerle gidip yerleşmiş , sonra beklentileri gerçekleşmeyip geri dönmüş arkadaşlar olabilir.bizim durumumuz onlar gibi değil.biz kendimizi en kötüsüne hazırlayarak buraya geldik.paramız yetişmeyecek , cam taktıramayacağız , elektrik bağlatamayacağız külüstür bozulacak belkide sigortasını yenileyemediğimiz için çevirmede trafikten men edilerek parka çekilecek diye düşünerek yola çıktık istanbuldan.kendimizi hazırladığımız kötü şartların bir kısmını şansımız bir kısmını amatörce emeklerimiz bir kısmını da köyde edindiğimiz komşularımızın yardımlarıyla aştık.burada yaşayan dostlarımız onlara yardımları için "MİNNET DUYMAMIZA İZİN VERMEDİLER".içlerinden birinin hanımı ameliyat olduğunda benim hanım 4 gün refakatçi kalmıştı hasta hanımın yanında.siz de bize yardım ettiniz ya diyerek teşekkür etmemi bile kabul etmediler.kısaca umduğuğumuzdan çok daha iyi ama muhtemelen bir çoğunuzun kabul etmeyeceği şartlarda tüm maddi sıkıntılarımıza rağmen keyifle yaşıyoruz.geleli 7 ay oldu ve bize 7 günmüş gibi geldi.hergün başka keyif alacak bir şey bulup onunla mutlu oluyoruz.geçen gün yağan yağmurlardan sonra yeşeren otların üstüne uzanarak kahvelerimizi neron gibi yatarak içtik.bu bize değişik ve eğlenceli geldi.hoşumuza gitti.keyiflendik.bu yazıyı okuyan arkadaşlardan en son yeşil çimenlere yatarak bir şeyler içen kaç kişi var merak ediyorum.gene uzun uzun yazıp kafanızı şişirdim kusura bakmayın.bu belkide burası gibi çok sakin bir yerde yaşadığım için oluyor.artık o kadar kusurumu da idare ediverin.

alideryacengel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2009, 23:19   #115
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Ben sizi anladım. Sayın Therapido

Bu konu başlığında yazılanları izlerken sizi hayretle takip ediyordum. Taş, kum, çimento, beton. Sonun da anlamışsınız '' kaçtığımı sanıp yanımda götürmeye çalışmışım herşeyi '' . Yorum yapmak bana düşmez. İtirafiniz için teşekkürler. Korkarım İstanbul temenniniz de tutmayacak. Gelecekte mega kentler ile bunlara gıda sağlayan büyük tarım işletmeleri arasında köy diye bir birim kalmayacağını sanıyorum. Hoşcakalın.

Saygılarımla

Ozlem A beğendi.
bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2009, 23:30   #116
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi alideryacengel Mesajı Göster
ben burada yazılar yazan diğer kişileri , onların şartlarını ve psikolojik durumlarını bilemem.ama kendiminkileri biliyorum.burada bir köy evinde yaşıyorum.bildiğiniz doğal taşlardan örme taş duvarları , ağaçlardan(keresteden değil)kirişleri ve köy tipi kiremitleri olan çatısı , iç kapıları başparmakla bastırarak açılan çok eski tip kilitleri olan duyduklarıma göre en az 50 yıl önce yapılmış ve son 11 yıldır terkedilmiş halde duran bir köy evi.bu evi lüks bir villaya çevirmeye ne niyetim var ne de param.buraya şehirden getirdiğim konforum çanak antenim , külüstür bilgisayarım ve külüstür kartalım.buzdolabı köylülerde de var zaten.çamaşır ve bulaşık makinemi su olmadığından üstüne bir şeyler koyarak raf gibi kullanıyorum.giysilerimin hepsi ve ayakkabılarım köylülerinkilerden daha eski.aşınıp yırtılan yerlerine hanım yama yapıyor gitmeye devam ediyorum.günlerimi evle bahçeyle uğraşarak , tv de haber kanallarını , cnbc dizilerini izleyerek , bilgisayarla bir şeyler yaparak ya da eşimle karşılıklı çay kahve içerek geçiriyorum.şehre dönme konusunda pozisyonumu en açık biçimde anlatayım.hanımla birlikte "GEMİLERİ YAKTIK" biz.aranızda küçük bir yere büyük beklentilerle gidip yerleşmiş , sonra beklentileri gerçekleşmeyip geri dönmüş arkadaşlar olabilir.bizim durumumuz onlar gibi değil.biz kendimizi en kötüsüne hazırlayarak buraya geldik.paramız yetişmeyecek , cam taktıramayacağız , elektrik bağlatamayacağız külüstür bozulacak belkide sigortasını yenileyemediğimiz için çevirmede trafikten men edilerek parka çekilecek diye düşünerek yola çıktık istanbuldan.kendimizi hazırladığımız kötü şartların bir kısmını şansımız bir kısmını amatörce emeklerimiz bir kısmını da köyde edindiğimiz komşularımızın yardımlarıyla aştık.burada yaşayan dostlarımız onlara yardımları için "MİNNET DUYMAMIZA İZİN VERMEDİLER".içlerinden birinin hanımı ameliyat olduğunda benim hanım 4 gün refakatçi kalmıştı hasta hanımın yanında.siz de bize yardım ettiniz ya diyerek teşekkür etmemi bile kabul etmediler.kısaca umduğuğumuzdan çok daha iyi ama muhtemelen bir çoğunuzun kabul etmeyeceği şartlarda tüm maddi sıkıntılarımıza rağmen keyifle yaşıyoruz.geleli 7 ay oldu ve bize 7 günmüş gibi geldi.hergün başka keyif alacak bir şey bulup onunla mutlu oluyoruz.geçen gün yağan yağmurlardan sonra yeşeren otların üstüne uzanarak kahvelerimizi neron gibi yatarak içtik.bu bize değişik ve eğlenceli geldi.hor.
oşumuza gitti.keyiflendik.bu yazıyı okuyan arkadaşlardan en son yeşil çimenlere yatarak bir şeyler içen kaç kişi var merak ediyorum.gene uzun uzun yazıp kafanızı şişirdim kusura bakmayın.bu belkide burası gibi çok sakin bir yerde yaşadığım için oluyor.artık o kadar kusurumu da idare ediverin.

Sizi çok iyi anlıyorum.
Siz aslında başaranlardansınız.
Ve sizin bu tecrübeleriniz ayrı bir başlığı hak ediyor.
Ali Bey bu başlık altında değil de ayrı bir başlık altında yani "buralardan çekip gitmeyi başaranlar" alideryacengel başlığı altında yazmanız gerekir.

Sanıyorum siz bu bu forumda bu işi başaran tek kişisiniz.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2009, 10:54   #117
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-01-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 81
Tekrar merhaba
Sanırım hala yanlış anlaşıyoruz. Özellikle Ali Bey size karşı bir itham veya imada bulunmadığımı lütfen bilin. Şayet bu şekilde anlaşıldıysam özür dilerim. Ben sadece bu sitede yazılanlara cevap verir gibi değil, günlük hayatımda karşılaştığım kişilerle olan paylaşımlarımıda toparlayıp yazılarımı yazıyorum. Sizin ne koşullarda orada olduğunuzu en azından iyi tahmin edebilecek bir durumdayım. Kimse diğerinin olduğu yerden dünyaya bakamaz ama bir süre için aynı koşullarda yaşadığımı söyleyebilirim.

Arsa alıp üzerine ev yapabilecek maddi durumu, kaba tabirle cebinde parası olan (ki ilk sayfalardaki yazıları okursanız buna sahip kişiler sayfalarda da vardır). Hatta bununla beraber gücü kuvveti yerinde olan şehirli fikirdaşlarımızın (başlığı baz alıyorum) bir çoğunda gördüğüm gidip köye (yine kaba tabirle) villa kondurma isteklerinden bahsediyordum. Çocuklarının köylü çocuklarla birlikte nasıl okuyabileceğini düşünen. Akrep, fare, yaban domuz gibi küçük detaylardan bahsedince sende işi korku filmine çevirdin diyebilen. En yakın ATM'nin nerde olduğu ilk sorusu olan. Odun kırmak yerine, ilk önce parayla kırdırmayı düşünebilen. Şartlara uymak yerine şartları değiştirmeyi amaçlayan bir gruba idi yazılarım.

Zaten bu başlığın amacıda fikir ve tecrübelerin paylaşımı, teknik gereksinimlerin yanı sıra manevi etkileride değerlendirmek değil midir?

Sayın bayindirmevki şayet beni anladıysanız İstanbul konusunda yaptığım hicvide anlamış olmalısınız. Şehrin benim ömrüm süresinde düzelmesini beklemem mantık dahilinde mümkün değil. Ama bu medeni yaşamı bitiren bizler olduğumuza göre (doğduğumda böyle olsa dahi), tekrar medenice yaşamayı başlatanda biz olabiliriz. Köydeki üreticiye hakkını vermek, markete gitmek yerine pazara gitmekle bile biraz daha mümkün. İstanbul dahil pekçok kentte hala üretici pazarları var. Bizim kültürümüzde bu var. Vazgeçeli de çok olmadı. Dolapta sakladığınız domatesin bir-iki hafta taş gibi durmasına sevinmezsek kimse bize o sentetikleri satamaz. Ben evimde domates yetiştiriyorum (şehirdeki evimde) pekçok arkadaşıma da fide veriyorum, saksılarda domates yetiştiriyorlar. Bu günlük ihtiyaçlarını karşılamasa da farkındalıklarını arttırıyor. İki domates arasındaki fark onlara bence iki hayat arasındaki farkı göstermeye yetiyor. Pekçok arkadşımın çocuğu domatesi migrosta yetişiyor sanıyor. İnek görmediği için yediği hamburger arasındaki bağlantıyı bilmiyor.
Biraz kafamızı kaldırsak şu öğretilen hayattan demek istiyorum. Şehir daha yaşanılır olabilir diyorum. O zaman sanırım Ali Bey belki sadece değişiklik olsun diye Çanakkale'ye gider, İstanbul'da geçirdiği rahat emekliliğinde yarınını bilir bizde belki yüzyüze sohbet edebilme imkanını daha kolay bulurduk.

Çimento kum çakıl konusuna gelince. Sadece önceki yazılarımı okusaydınız buna nasıl mecbur edildiğimi görmüşsünüzdür. Evet şehirden kaçtığımda 23 yaşında, tecrübesizdim. 58'de kaçsam farksız olmazdı. Arsamı aldığımda üzerinde bir bina yoktu. Bir ev yapmak istiyordum bu noktada devlet devreye girdi. Bana sınırlar çizdi, çizdirdi. Statik hesaplama zorunluluğu istediğinden betonları demirleri istedi. Benim kendi evimi ellerimle inşaa etmeme nerdeyse izin vermedi. İşveren, aynı zamanda müteahhit, duvarları ören usta olmamın bile yasal olarak karşılığını bulamadılar. Eğer izlediyseniz "Grand Design" adında forumdada daha önce bahsi geçen bir program var. Genellikle İngiltere'de yapılan özgün evleri inceliyorlar. Orada dahi (ülkemizdeki bürokrasiden şikayet ettiğimiz için) inşaat için alınacak izinler çok sıkı ve çok manasız. Uzun bürokratik işlemler gerekiyor. Uzun lafın kısası çimentoyu betonu yanınızda götürmeden devlet sizin arsanıza ev yapmanıza izin vermiyor (ahşap ve demir gibi diğer malzemelerii ayrı tutarak konuşuyorum)

Master olarak gördüğümüz Ali Bey'in evinin önüne dökeceği betonun nedenini anlayabiliyorum. Bir iki kişi dışında kimse "Abi keşke taş yapsaydın" demedi. Eminim imkan dahilinde olsa kendisini de orayı taş veya benzeri bir malzeme ile düzenler. Ayrıca bu sentezde artık beni rahatsız eden kısım şehirdeki çimentoyu oraya götürmek değil, çimentonun doğaya verdiği zarardır. Geri dönüşümü zor, üretimi için doğaya çok zarar verilen bir malzemedir. Zira Ali Bey'de molozu saklamak amacıyla belki ileride başkası için oluşacak yeni bir molozu yaratacaktır. (Yine suçladığımı düşünmeyin)

Sayın denizakvaryumu,
Forma dikkatli bakarsanı Ali Bey kaçışı imkanları dahilinde başarmış "kişiler"den biridir. Yani bunu yapan başkalarıda var. Diğerlerinin haklarını biraz yediğinizi düşünüyorum Oturup inşaa ettiği evini vidasına kadar anlatmış kişilere haksızlık yapmamak lazım (Bkz. Aziz Fayda).
Sanırım Ali Bey sizlere aslında bu işin hiç düşündüğünüz kadar pahalıya çıkmadığını gösterdiği için size daha yakın geldi.

Yine bir sürü kalp kırmış bir yazı gönderiyor olabilirim. Her ne kadar şu sevgili internet sizere derdimi topluca anlatmayı sağlamış olsada hala buradan kendimi net olarak ifade edebildiğimi düşünmüyorum. Kullandığım parantez sayısı da artmaya başlamış zaten.

Saygılarımla
Kerem AKYAR

korucak beğendi.
therapido Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2009, 10:55   #118
Ağaçsever
 
İncifem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-01-2009
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 98
Lösevden gelen Tarım konusunda bir yazı, çok güzel açıklamışlar.


Çocukken yediğimiz kan damlayan mis gibi domateslerimizi, çıtır çıtır salatalıkları, kokusu uzaktan duyulan çileklerimizi özlüyoruz. Ekşiyen ayranlarımızı, çürüyen yumurtalarımızı, küflenen peynirlerimizi, kurtlu elmalarımızı bile özler olduk.



Şimdi yediğimiz her şey yapay. Hepsi suni gübreli, hormonlu, tarım ilaçlı, kimyasal katkılı, suni tatlandırıcılı, boyalı. Makinalarda yapılan kimyasal katkılı, boyalı yoğurtlar, neredeyse içinde meyveden başka her şeyin yer aldığı meyve suları, cipsler, dışı kırmızı içi beyaz, siyah domatesler, uçları yumuşayarak içi acıyan salatalıklar, acayip şekilli çilekler, kokusu olmayan muzlar, kaymaksız sütler, sıcakta bozulmayan yumurtalar. Neredeyse 20–30 yıl öncesinin karikatürlerindeki gibi yemek yerine yutulacak 1–2 ilaç yakında sofralarımızın ana gıdası olacak. Her şey yapay, her şey katkılı, her şey ilaçlı.



Buradan köylümüze sesleniyoruz ve yalvarıyoruz. Lütfen bu ülkenin çocuklarını birazcık olsun düşününüz ve atadan kalma tarım ve hayvancılığa tekrar geri dönünüz. Lütfen tekrar kara sabanla, humuslu toprakla, doğal gübreyle, nadasla yaptığınız eski tarıma geri dönünüz. Hayvanlarınızı hareketsiz kılan ve suni yemle besleyen ağıllardan çıkarınız. Bırakın çayırda koştursunlar, otla beslensinler bırakın etleri mis gibi kekik koksun.



Unutun sizi kandıran “Bir ek, kırk al” masallarını. Hanginiz zengin oldunuz, hanginiz bir ektiniz kırk aldınız. Hanginiz köşeyi döndünüz. Tüm paranızı suni gübrelere, tarım ilaçlarına, mazota yatırdınız onları zengin ettiniz. Hâlbuki kasketini takıp ne demişti Mustafa Kemal Atatürk? “Köylü milletin efendisidir.” Bırakın bu hormonları, bırakın bu tarım ilaçlarını. Yeniden milletin efendisi olunuz. Kendinizi düşünmüyorsanız, çocuklarınızı, çocuklarımızı, geleceğimizi düşününüz.



Bakın gelişmiş ülkelere. Hemen hepsi binlerce dönüm arazilerini organik tarıma ayırmışlar. Onlar sizlere hormonlu, tarım ilaçlı çiftçiligi önerirlerken kendileri kendi çocukları için doğal tarımı seçtiler. Ne demiş atalarımız; “Ellere verir salkımı, kendi yutar talkını”. Siz de bunları görün artık. Çocuklarımız adına size yalvarıyoruz. Tüm çocuklar lösemi ve kanser olmadan, bir an önce atadan kalma doğal organik tarım metotlarına ve doğal hayvancılığa geri dönünüz.

Bakın o zaman ülkemiz nasıl zengin olacak. 


smnvrl beğendi.

Düzenleyen İncifem : 19-07-2016 saat 23:53 Neden: İmla hatası
İncifem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2009, 11:19   #119
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-09-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 1,323
Galeri: 3
Sayın therapido,

Bana kızar gibi yazmamışsınız, ben öyle algılamadım ilk okumamda dahi.
Ama artık tam olarak anlamış vaziyetteyim sizin düşüncelerinizi.
Hoşçakalın.


Düzenleyen hosseda : 11-04-2010 saat 08:33 Neden: tashih
hosseda Çevrimiçi   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2009, 12:19   #120
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-01-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 81
Sayın İncifem
Yazıyı sizin yazmadığınızı bilerek sizin gıyabınızda birkaç şey söyleyeyim.
Bu iş arz-talep dengesidir. Siz marketten o sentetikleri almazsanız üretilmesi azalır. Köylüye seslenmek bence yanlış şehre seslenmek lazım. Köylü talep edileni karnını doyurmak için üretmek zorunda kalıyor. Çoğu seranın yanında bahçesine sadece kendisi için ayrı ürün dikiyor. Pek çok köyde kooperatif yok. Toptancılar ki köyün genelde en zenginleridir ürünü alır hale götürür. Hal borsası şehirden ve yurtdışından gelen talebe göre fiyat belirler. Yani bu zincirin en altındaki kişidir ne yazık ki üretici.

Ayrıca hala 3 çocuk yapmanın desteklendiği ülkemizde bilinmez midir ki dünya nüfusu 15 yıl içerisinde 3 kat artmıştır ve dünyanın ortalama %19'u bu gün açtır. Bu hızla büyüyen nufusu beslemek giderek zorlaşmaktadır.
http://www.ihh.org.tr/uploads/media/...k_haritasi.pdf
İş bu halde iken bu ülkede kimse "tohumculuk yasasına" ses çıkartmazken, köylünün bir sonraki sene için bile tohum saklaması yasakken kazandığı paranın tamamının bir hasat zamanı borçlarına verirken köylünün buna tepki vermesini beklemek sanırım hayal olur.

Bu arada bu ülkede hala çocukluğumuzdaki kirazlar, kurtlanan elmalar mevcut sadece bize ulaşmadan yurtdışına gönderiliyorlar. Bazılarını lüx marketlerde fahiş fiyatlarla "görebiliriz".

Kerem AKYAR

Edit: Sayın Hosseda sizinle anlaştık ama başka anlaşmazlıklar doğdu onları izah etmeye çalıştım. Saygılarımla.

korucak beğendi.
therapido Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 21:19.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024