agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Biyoteknoloji (http://www.agaclar.net/forum/biyoteknoloji/)
-   -   Yağlı Tohumlar / Biyodizel (http://www.agaclar.net/forum/biyoteknoloji/1255.htm)

arsakay 24-05-2006 10:31

Yağlı Tohumlar / Biyodizel
 
Malkara'da çalışmam nedeniyle Malkara-Tekirdağ yolunda
gidip gelirken Yağlı Tohumlar yazan reklam panoları
dikkatimi çekmişti. Daha sonra bunun bir kooperatif adı
olduğunu öğrendim. Çok az bilgi almıştım.

Jojoba başlığında yeralan tartışmalara
bu başlık altında devam edelim.

Yağlı tohumlar çok tartışılan ve çok önemli bir konu.
2003 yılında konuyla ilgili bir sempozyum yapılmış ama
yenisinin yapıldığına dair haber bulamadım. Bununla ilgili haber;

22-23.05.2003 tarihlerinde, Hilton - İstanbul'da, Derneğimiz öncülüğünde ve Tarım Bakanlığı-Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün (TEAE) katkılarıyla "Türkiye I. Yağlı Tohumlar, Bitkisel Yağlar ve Teknolojileri Sempozyumu" sektörden yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Çeşitli araştırmaların yayınlandığı bir de link veriyorum.
http://www.aeri.org.tr/

Yalnız Çınar 25-05-2006 21:13

Yağlı Tohum - Yağsız Tohum
 
Sevgili Dostlar;
Yağlı tohumlar için buraya taşınmışız hayırlı olsun.Açtığımız sayfaların takibinde olmamız gerektiğinden buraya yazmak gerekiyor.Şimdi sitenin yapısı ve düzenini daha iyi kavramaya başladım. Malum yeni başlangıç olduğundan daha bu muhitin yabancısıyız.Fakat yavaş yavaş acemiliğimizi ve yabancılığımızı atmaya başlayacağız. Bu sayfalarda yazılanların okunması takip edilmesi ve sorgulanması yazılanları amacına ulaştıracaktır diye umuyorum.

Burada amaç globalleşen dünyada tarım, sanayi, enerji, doğal zenginlikler, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın verimli kullanılması, çevre, bilim, iletişim gibi konularda halkımızı aydınlatmaya çalışmak, eğer katkıda bulunabiliyorsak, ilgilenenlere bilgilerimiz doğrultusunda destek vermek, geleneksel üretimlerden çağın gerçek ihtiyacı olan geleceğe yönelik ürünlerin üretilmesi ve bu üretimlerin yaygınlaştırılması için mikro düzeyde de olsa birlik oluşturmak ve bilinçli üretim politikaları oluşturarak, belki de yeri ve zamanı geldiğinde de yetkililerden bu konularda ısrarcı bir şekilde destek istemek olmalı diye düşünüyorum.
Şayet oluşturulacak platformlarda doğru ve ciddi projeler ele alınır ve geliştirilirse elbette bu projelerin sahipleri de aynı oranda ciddiye alınır ve eminim ki; gerekli destek de sağlanır.

Yağlı tohumların ilk sayfasına böyle ağdalı bir konuşma ile başlamak istemezdim fakat konunun önemi ile alakalı olduğundan bu tarz bir yaklaşımla yağlı tohumları inceler ve her birinin önemi üzerinde herkes kendi branşı ile ilgili verbileceği azami desteği algılayıp o alanda üzerine düşeni yaparsa umulandan çok ama çok daha zengin bir guruba ve bilgi birikimine sahip olacağız demektir.

Konu ile çok yakından ilgisi olduğunu bildiğim başka bir perspektiften farklı açılımlar yapacak olursak, yağlı tohumların, geleceğin alternatif ve temiz enerji kaynakları içinde başı çektiğini görecek, enerji konusuna bağımlı olarak çevre kirliliği ile yakın ilişkisini algılayacağız ve çevreye yaptığı katkı ile daha yaşanabilir bir dünya için mücadele ettiğimizi göreceğiz. Bununla da kalmayacak geleneksel üretim çeşitlerimizi tüm dünyada yapılan araştırmalar neticesinde diğer ulusların yöneldiği ürünlerin, bizim ülkemizde de çok rahat yetiştirilebileceğini öğreneceğiz. Akıl almaz bir hızla gelişen agrokültür araştırmalar neticesinde verimlilik artışı ve daha önemlisi kazanç artışının da parelellik arzetmesi işin daha cazip hale gelmesini sağlayacaktır.

Dünyaya açılan penceremizi yani önümüzde duran şu PC dediğimiz aleti doğru üretken ve verimli kullanırsak çok kısa zamanda yağlı tohumlar başlığı ile açtığımız bu sayfanın inanılmaz yükselişine tanık olacağız yağlı tohumlar ve yetiştiriciliğini bile gölgede bırakacak konu zenginliğine ulaşacağız.

Fakat görevli arkadaşlardan bir istirhamım olacak lütfen bu konu buradan farklı bir yerde yazılmalı düşüncesini uygulamaya sokmadan önce fikir birliği ile yazıları eleminasyona tabi tutarsak çok daha derli toplu dağılmadan saçaklanmadan yazışmalarımızı sürdürebileceğiz.Umarım bu sayfaları yöneten arkadaşlar bu isteğimizi dikkate alırlar.

Yazılarımıza başlarken çok önem verdiğim bu konunun üzerine konuşulan ve yazılanlar herkes için hayırlı olsun diyorum ve ilk araştırma soruları ortaya atıyorum.

Ülkemizde yetişen yağ bitkilerinden veya tohumlardan ne kadar yağ elde ediyoruz?

Ülkemizin dışarıdan ne kadar yağ ithal ettiğini biliyormuyuz?

Yıllık yağ açığımız ne kadar?

Yağ açığımızı hangi yollardan kapatıyoruz?

Bizimle aynı bölgede yaşayan ülkelerin yağ konusundaki üretimlerini, politikalarını bu işe ne kadar önem verdiğini biliyormuyuz?


Başlangıçta yukarıdaki sorular ışığında yazacak arkadaşları hemen davet ediyorum. Yazılanların getireceği açılım bizi çok iyi yerlere taşıyacaktır inanıyorum. Şimdiden herkese kolay gelsin diyorum ve çok teşekkür ediyorum.
Sahi bu arada başlıkla ilgili olarak; bütün tohumlarda yağ vardır. Önemli olan orandır
Sağlıkla kalın...

malina 25-05-2006 22:48

jojoba hakkında yazılanlara ulaşım kolay olsun...

malina 25-05-2006 23:04

Önce hangi tohumlar yağ elde etmeye uygundur oradan başlayalım. İnternetten baktım, önem sırası gözetmeden yazıyorum:

Ayçiçeği
Zeytin
Susam
Kolza (kanola)
Palm
aspir
Yer fıstığı
Soya
Pamuk
Badem
Ceviz
Fındık
haşhaş

Mine Pakkaner 26-05-2006 00:33

Bunların arasında kolza yani kanola son dönemde oldukça gündemdeydi.Hatırlayın: bio-dizel üretimi.

Yalnız Çınar 26-05-2006 12:46

Kanola ile ilgili şunu da söyliyeyim. Kanola zaten bu forumun hedef bitkilerinden biri ben sosyo-ekonomik, ticari ve çevresel katkılarından söz ederken, sizden de bilgileriniz doğrultusunda, yetiştiriciliği hakkında bilgiler isteyeceğiz.

Yalnız Çınar 27-05-2006 15:55

Yağlı tohumların başlangıcını oluşturacak şekilde sorgulamaya başladığımız yağ üretimi yağlı tohumlar üretimi,yağ açığımız ve ithalatımız konusunda TBMM tutanaklarında yer alan sayısal ifadeler aşağıya aktarıldığı gibidir.

TBMM nin 22. dönem 1. yasama yılı 97. Birleşimi 24.06.2003 tarihli oturumunda Sayın Bakan M.Ali Şahin'in bir soru önergesine verdiği yanıtlar şöyledir.

Sorular:
1- Ülkemizde son beş yıllık dönemde bitkisel yağ üretimi kaçtondur? Bu üretimle heryıl için yurtiçi ihtiyacın ne kadarı karşılanabilmektedir?
2- Ülkemizde son beş yıllık dönemde yapılan yağlı tohumlar net ithalat miktarı nedir?
3- Son beş yıllık dönemde bitkiselvnet yağ ithalatı ile yağlı tohumlar net ithalatına ödenen döviz miktarı (USD olarak) ne olmuştur?
4- Bitkisel yağ açığının kapatılması için verimi ve üretimi arttıracak, başta kaliteli tohumluk olmak üzere, mevcut politikalarda ne tür yenilikler düşünüyorsunuz?

(Yukarıdaki soruları bizim sorularımıza yakın olduğu için aynen alıp yazdım)

Sayın Bakan M.Ali Şahin'in yanıtları :
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, tarımsal üretim potansiyeli açısından, yağlı tohumlu bitkiler de dahil olmak üzere, çok çeşitli tarım ürünleri yetiştirecek bir konumdadır; ancak, uzun yıllardır uygulanan yanlış destekleme ve üretim politikaları, ülkemizde, bazı ürünlerde arz fazlası yaratırken, bazı ürünlerde ise yurtiçi talebi karşılayamaz hale getirmiştir.
Ülkemizde üretilen toplam bitkisel yağ miktarı, yıllar itibariyle, 1997 yılında 560 000 ton iken, 1998 yılında 832 000 tona, 2000 yılında 850 000 tona çıkmış, 2002 yılında ise yaklaşık 700 000 ton olmuştur. Buna karşılık, ülkemiz bitkisel yağ tüketimi ortalama 1 100 000 ton civarındadır. Bu üretim-tüketim dengesi içinde ülkemizin bitkisel yağ açığı ortalama 500 000 ton dolaylarındadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde son beş yıllık dönemde yapılan yağlı tohumlar ve yağ ithalatımız ile ithalata ödenen döviz miktarlarını arz etmek istiyorum.
1997 yılında, yağ ithalatı 1 112 000 ton, yağlı tohumlar ithalatı 591 000 ton olup, toplam ödenen döviz miktarı ise, 650 000 Amerikan Dolarıdır.
1998 yılında, yağ ithalatı 1 102 000 ton, yağlı tohumlar ithalatı 705 000 ton olup, toplam ödenen döviz miktarı ise, 688 000 Amerikan dolarıdır.
1999 yılında, yağ ithalatı 978 000 ton, yağlı tohumlar ithalatı 503 000 ton olup, toplam ödenen döviz miktarı ise, 536 000 Amerikan Doları olarak geçmektedir.



2003-2004-2005 ve 2006 yıllarında ihtiyacın daha da arttığını öngördüğümüzde şu anki rakamların yani açıkların milyon tonları aştığını çok kolay algılayacağız.
Ülkemizde kalıcı ve ileriye yönelik tarımpolitikalarının olmayışı alt yapının hazırlanmasının çok zor olduğu günümüzde açıklarımız hızla artacak dışarıya ödediğimiz döviz miktarı her geçen yıl büyüyecektir.
Bir de buna önümüzdeki yıllarda üretiminin hız kazanacağı biodizeli de katarsak bitkisel yağların yakıt şekline dönüştürülmesi açıklarımızı daha da büyütecektir.
Tarım ülkesi olarak çevremizdeki tüm ülkelerden daha fazla imkana sahip olan ülkemiz, oluşturulacak doğru projeler ve bu projeleri destekleyen politikalarla önündeki engelleri sadece ve sadece çalışarak aşmak zorundadır.
Gerçekten çok çalışmaya ihtiyacımız var. Herkes bu çalışmaya mevcut donanımları ile katılmak mecburiyetindedir.Kimi araç gereç ekipmanı ile, kimi işgücü ile, kimi projelerle, kimi bilgisi ve almış olduğu eğitimle....Anlayacağımız herkesin taşın altına elini sokması bu yüke omuz vermesi gerekiyor.
Önümüzdeki açılım aslında her ne kadar karamsar görünse de ihtiyacın ne olduğunu bilmek, yapılacak yatırımların, oluşturulacak projelerin doğru olmasını ve karşılıksız kalmamasını sağlayacaktır.

Yalnız Çınar 27-05-2006 16:17

Göründüğü üzere yağ ihtiyacımız ortada, şimdi bu açığı nereden kapatacağımızın hesabını yapacağız. Hangi tür tohumlardan ne kadar yağ üreteceğimizin, hangi bölgemizde hangi tohumları ekeceğimizin nadastaki arazilerimizi nasıl işleyeceğimizin hesaplarını yapmamız gerekiyor. Bence öncelikle yağlı tohumları kullanıldıkları alanlara göre guruplandırmamız gerekiyor.
Bunda da yağların özelliklerine göre sınıflandırma yapmak daha doğru olacak sanırım.
Örneğin:
- Yemeklik tüketilecek yağlar
- Sanayi yağları
- Tıbbi yağlar
- Tüm bu gurupların kullanımından elde edilen atık yağlar da ayrı bir inceleme konusu.

Mine Pakkaner 08-06-2006 22:15

Teşekkürler Klimanjaro :)

malina 08-06-2006 22:40

Alıntı:

Hasatta bitkileri tam olgunlaşması beklenirse alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler görülür. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmadığından hasat kaybı olur.
Hangisine karar verildiğini merat ettim. Alttakilerin biraz dökülmesini mi, yoksa üstte biraz olgunlaşmamış kalmasını mı?

malina 18-07-2006 08:21

Biyodizeli doğmadan öldürdük

ORTADOĞU’da ne zaman silahlar patlasa, ister istemez herkesin bakışları dünya petrol piyasasına yöneliyor.

Özellikle bizim gibi petrolde dışa bağımlı ülkeler için bu çok ciddi bir sorun.

Ortadoğu petrolleri yeniden gündemimize girmişken dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var: Biyolojik yakıtlar!

Biyolojik yakıtlar, bitkisel yağlar kullanılarak üretilen ve petrol kaynaklı akaryakıtlara alternatif oluşturan bir ürün.

Ve bu ürün sadece petrole bir alternatif olmakla kalmıyor, yağ bitkisi tarımı nedeniyle köylünün de para kazanmasını sağlıyor.

Öte yandan evlerde ve lokantalarda kullanılan sıvı yağ atıklarının kanalizasyon sistemine atılarak çevre kirliliği yaratmasını da biyodizel üretimiyle engellemek mümkün.

Türkiye gibi yağ bitkisi tarımı yapılacak geniş arazilere sahip ve petrolde tamamen dışa bağımlı bir ülkede biyodizel üretiminin teşvik edildiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

28 Şubat tarihinden beri bu konuda lisans verme işlemi durduruldu. Ve bununla da kalınmadı hükümet dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş şekilde biyodizele ÖTV koydu.

Sonuç: Yeni yeni gelişen biyodizel üreten tesisler kapılarına kilit vurmak üzere. Yağ bitkisi tarımına hazırlanan köylü ne yapacağını şaşırmış durumda.

Bu karardan kárlı çıkanlar ise kaçak mazot getirenler ve merdiven altında biyodizel üreten fırsatçılar. Çünkü bu karardan sonra özel rafinerilerde üretilen biyodizelin fiyatı, kaçak yakıtın üzerine çıktı!

Hükümette bu işlere aklı eren kimse yok mu diye merak ediyorum.

Mehmet Y. YILMAZ
Hürriyet

Yalnız Çınar 18-07-2006 15:28

Yanlış Hesap Bağdattan, ya Yanlış Bilgi Nereden Döner?
 
Sevgili Malina, tamamının Hürriyet gazetesinden alıntı olduğunu umduğum,(umduğum diyorum zira böyle bir yazıyı sizin yazmayacağınızı zannediyorum) yazıyı okuyunca ister istemez acı acı gülümsedim. Bir kez daha biz nasıl bir milletiz böyle diye içim içimi yedi ve gerçekten çok üzüldüm.

Mehmet Y. Yılmaz /Hürriyet imzası ile Biyodizeli Doğmadan Öldürdük başlığı altında yazılan yazı, benim fikrimce gazetenin bir köşesini bomboş karalama ile işgal etmiş. Boş bırakılsaydı her halde daha fazla işe yarardı. En azından zararı olmazdı.Zira ben bu tür yazıları gerçekten zararlı buluyorum. Yapılanların üzeri örtülerek, toplumumuza, işte yine kalkınmamız için bir fırsatı daha, bizleri yönetenler tarafından tepiyoruz düşüncesi aktarılıyor,yönetenler iş yapmayan herşeyi, herkesi, tüm girişimleri engelleyen unsur olarak gösteriliyor ve toplum umutsuzluğa itiliyor. Oysa gerçekler anlatıldığı gibi değil!

Araştırmacı(!) gazeteciliğin, ülkemizde ne boyutta olduğunun en acı, en keskin örnekleri böyle veriliyor. Yazıyı okuduktan sonra üzülmüştüm sadece, yazmayı düşünmemiştim. Sonra dedim ki; yazmazsan yazanların yazdıkları okunacak sadece ve bildiğin bir şeyler varsa başkalarına anlatmamış olacaksın.
Kolaycı bir yaklaşımla, yönetimi suçlamak, bu iş için çalışanları hiç birşey yapmıyorlar konumuna düşürmek, ortada olan bir sorun varsa, onu çözmüş olmak anlamına gelmiyor. Elbette gazetecinin görevi sorun çözmek değil ama,sorun üretmek de değil.

Yanlış bilgilenmenin, araştırmadan yazmanın sonucu olarak toplumumuzda, basın yolu ile bilgilenmenin sağlıksız olacağını düşündürüyor artık. Oysa çok küçük bir araştırma biyodizelde ÖTV olmadığı gerçeğini öğretecekti.

Biyodizel Gerçeği

Ülkemiz ve ülkemiz insanlarının yapacakları bir işi sonuna kadar planlamadan, tabir yerindeyse, kafasını gözünü yara yara ve de son derece hararetli bir şekilde başlamaları, dünya iş literatürüne ''Türk gibi başlamak'' haklı deyimini yerleştirdi. Araştırmadan bir işi yapıyor sonra da olan ya da olacak zararlardan korunamıyor, üstelik bunun sorumlusu olarak da başkalarını gösteriyoruz.
Çok aceleciyiz çok...
Enerji Bakanlığı Biyodizeli akaryakıt tanımı içine bile henüz almamışken,(geçen iki yıl öncesinden bahsediyorum) onlarca biyodizel tesisi kurulmuştu bile. Tıpkı erken gelen oturur düşüncesinde olduğu gibi sanayici(!)miz bir an önce başlarsa sanki de bütün pazarı eline geçirecekmiş gibi düşündü her halde. Bu kadar büyük bir pazara tekelci bir iştahla tek ben sahip olayım veya aslan payı benim olsun düşüncesi ile bakmak hem çok mantıksız, hem de insanı işte böyle hatalara ve zararlara sürükler.

Oysa geçen süre içerisinde neler gelişti şöyle bir inceleyelim:

* Enerji Bakanlığı öncelikle biyodizelin EPDK tarafından tanımlanarak akaryakıt olarak belirlenmesi çalışmalarını yürüttü. Dikkat çekmek isterim.Yakıt katkı maddesi olarak değil.(bioethanol gibi değil)
* Tarım Bakanlığı Biyodizel üretebilecek yağların elde edilebileceği yağlı tohumların araştırılması ve teşvikini programladı.(Kanola-Soya- Aspir gibi ülkemiz koşullarına uygun türler seçildi.) Buna rağmen sanayici(!)miz yurt dışından Palm yağı ve kanola yağı ithalatı yaparak biyodizel üretimi çabası içine girdi. Sorarım Petrol için döviz harcıyacağız da yağ ithalatı için harcamayacakmıyız? Geçtiğimiz aylarda, Türkiyenin yemeklik yağda bile 900.000 ton civarında açığı olduğunu yazmıştım. Bu kadar açığa rağmen biyodizel üreten tesislerin kesintisiz üretim yapabilmesi mümkün mü sizce? Pekala biyodizel üreteceğimiz yağı ithal ederek mi çiftçimizi desteklemiş olacağız?
ÖTV, ithal yağ kullanarak üretilen biyodizelde var. Yerli tarımdan elde edilmiş yağla biyodizel üretiminde ÖTV uygulaması yok.
Birde Maliye bakanı olsanız biyodizel üretimi ile akaryakıttan elde ettiğiniz verginin kaybını hesap etmeyecek misiniz? Elbette bu girdi bir taraflardan telafi edilmek zorunda değil mi? Kaldı ki; son açıklamalarla böyle bir uygulamanın olmadığını da görüyoruz.
Dikkatli olmak zorundayız. Biyodizel üreteceğiz diye Malezya, Brezilya, Ukrayna gibi ülkeleri zengin etmek zorunda değiliz.
* Çevre Orman Bakanlığı lisans işlemlerinin kolaylaştırılmasını ve atıklarının çevreye olan etkilerinin çalışmasını tamamladı.Yeni çevre atık yönetmelikleri çıkartıldı.
* TSE Akaryakıt ve ısınma amaçlı tüketilecek biyodizel standartlarını belirledi. EN standartı ile eşleştirip, Avrupa standartı olan, motorlu araçlarda yakıt amaçlı tüketilecek biyodizeli EN14214, ısınma amaçlı yakıt olarak kullanılacak biyodizeli de EN14213 nolu standartlar olarak belirledi.
*Elektrik İşleri Etüd idaresinde sadece biyomass programı ve biyolojik yakıtlar çerçevesinde araştırma grupları oluşturuldu ve çalışmalar hızlandırıldı.
* Bu arada üniversitelerimiz de boş durmadılar ve takip edenler mutlaka bilirler, neredeyse her üniversitemizde temiz enerji kaynakları üzerine çok önemli çalışmalar yapılamaktadır.Sadece biyo enerjiler üzerine değil, rüzgar, güneş,dalga enerjileri ve daha birçok dalda araştırmalar uygulama aşamasına geldi. Biyodizel konusunda, İTÜ, Boğaziçi, Uludağ, Konya Selçuk, Ege, ODTÜ,gibi ülkenin en saygın kurumları sürekli konferanslar düzenlediler bu işin öncülüğünü, bayraktarlığını yaptılar. Ayrıca bir çok üniversitemiz de enerji tarımı üzerine çok büyük araştırmalar yaptılar.Çalışmaları halen devam etmektedir.
* Bağımsız bilim kurumumuz olan TÜBİTAK çatısı altında Temiz Enerji Vakfı tarafından halen araştırmalara, çalışmalara devam edilmektedir.Dünya üzerindeki tüm konferans programları, tüm enerji hareketleri ve çalışmaları takip edilip üyeler bilgilendirilmektedir.

Ülkemizin çok önemli kurumları zannedilenin veya aktarılanların tam aksine bütün gücüyle çalışmakta ve üretmektedir

Lisans işlemleri durdurulmadığı gibi lisans başvuruları arttı. 28 Şubat tarihi o güne kadar lisanssız olan işletmelerin lisanslarını alabilmeleri için son gündü ve bu tarihten sonra lisanssız üretim yapılamayacağı kararlaştırıldı. Yine soralım kendi kendimize lisans ile kayıt altına almaz iseniz kaliteyi, standartı nasıl oturtacaksınız? Lisanssız üretimle asıl merdiven altı imalatı desteklemiş olmuyor musunuz?
Dağıtım işini herkesin kendine bırakırsanız, herkes fabrikasının önüne bir pompa koyup biyodizel (**** standartı belli olmayan benzeri ürünleri) satmaya kalkarsa çok daha iyi mi olacak dersiniz? Her yerde mantar gibi biyodizel istasyonları bitmeye başladığı gün, yurt dışından giren kaçak mazotla bile mücadele etmekte bu kadar zorlanırken üretimi ülkemizde yapılan biyodizelin kaçağı ve kalitesizliği ile nasıl mücadele edeceksiniz?
Kontrol altında tutulması gereken, sadece hammadde, tesisin yapısı, üretim kalitesi değil, aynı zamanda kullanılan yan ürünler, katkı maddeleri ve üretim parelelinde gelen yan ürünler ve bu ürünlerin kalitesi de olmalı. Sadece, kullanılan methanolün bile kontrolsüz olması beraberinde birçok sorun getirecektir. Bu işle ilgilenenler bunu çok iyi bilirler. Methanolün, şimdi doğru olduğuna inandığım kapasite ölçümleri ve raporlarıyla kullanılması gerekmektedir.
Bence asıl feryad-ı figan, her zaman meydanı boş bulmak isteyen, kendini sanayici olarak kategorize eden ama asla sanayici olamamış fırsatçılardan yükseliyor olsa gerek diyorum. Gerçek sanayicinin bu güne kadar biyodizel konusunda, köklü bir yatırım yaptığına şahit oldunuz mu? Elbette bu yatırımlar yapılacaktır.Hatta çok daha büyük yatırımları önümüzdeki dönemlerde büyük bir ihtimalle petrol üreten şirketler yapacaktır ama onlarda yapılanmanın tamamlanmasını beklemek durumundalar. Hem bir de şöyle düşünmek gerek, topraktan atmosfere kadar olan bu serüvende pek çok kimse farklı alanlarda kendisi için bir uğraşı ve kazanç dilimi bulacaktır. Herkes biyodizel üreticisi olmak zorunda değil. Bu iş kolunda daha birçok alan sahipsiz beklemektedir.
Girişimci olmakla, fırsatçı olmak arasında çok büyük farklar var. Bu farkı ayırt edebilecek bilince toplum olarak ulaşmış olmamız lazım.
Yazıda ard arda kapatılıyor diye ifade edilen biyodizel tesisleri hiç incelendi mi acaba? Evimizin mutfağında bile uygun araç gereç temin ederek yapabileceğimiz biyodizele, herkes gerektiği hassasiyeti gösterdi mi zannediyorsunuz? Benim tanıdığım eli yağa bile değmemiş olan bazı kimseler, yağı esterleştirip yakıt yapabileceğini zannediyorlarsa aldanıyorlar, aldandılar da zaten.
Yapmamız gereken ülkemizin kalkınmasının yanı sıra, dünyamız için çok büyük önem arz eden temiz enerji kaynaklarını, verimli ve devamlı olması gerektiği şekilde planlayıp biran önce hayata geçirmektir. Kolaycılıkla bu işler olmuyor. Her şeyi devletten beklemek de gerekmiyor. Önceki yazımda belirtmiştim yineliyorum. '' Çok çalışmamız lazım çooooook''

Bu arada küçük bir notu iletmem gerekiyor. İlgilenenler için ve de araştırmacıların bazı sorularının cevap bulması için iyi bir fırsat olur diye düşünüyorum. Ayrıca iyi bir haber kaynağı olacaktır.
14 - 16 Ağustos tarihleri arasında İstanbul Hilton'da AOCS (American Oil Chemists' Society) tarafından, World Conference and Exhibition on Oilseed and Vagetable Oil Utilization: Processing, By-Products, Biodiesel, Specialty,and Functional Oils and New Applications & Technologies adı altında çok önemli bir Dünya Konferansı toplanıyor.Bu toplantıları ülkemize kazandıran insanlar da hiç bir şey yapmıyor mu sizce?

Herkese saygılar sunarım.

Hoşçakalın

arsakay 18-07-2006 19:32

Merhabalar Yalnız Çınar,
Malina'nın bu makaleyi alıntılaması
hepimiz için çok iyi oldu.
Bu sayede verdiğiniz bilgilere ulaştık.
Genel eleştirilerinize katılmamam
mümkün değil. Özellikle tıp alanında
inanılmaz hatalı bilgi heryanı sarmış durumda.
Sitenin konusu dışında olduğundan örnek vermiyorum.
İnsanımızın genel bir özelliği de "ilk duyduğuna inanmak"
olunca durum daha da vahim bir hal alıyor.
Yazılarınızın devamını bekliyoruz.
Bir de kendinizi tanıtırsanız çok iyi olur.
Porfiliniz detaylandırabilir misiniz :))

biotrader 22-07-2006 12:41

Sayin Yalniz Cinar

Yaklasik 4 aydir. Alternatif enerjiler konusunda okuyor ve bilgileniyorum. Biomas, biogaz ve biodiesel konularindan su an derinlesmeye calistigim konu biodiesel ve imalatinda kullanilan yaglik tohum Kolza, kanola.

Bu urunun faydalari konusundan cok, Turkiye'de ki gelisimine veya bir turlu gelisememesine deginmek istiyorum. Biliyorsunuz dunya standartlarinda en iyi biodiesel imalati Kanola (Kolza), Soya veya Aspir den gerceklesiyor. BUnlarin arasinda enerji verimi en yuksek olan Kanola (KOlza). Amerika dunyanin en buyuk soya ureticisi olarak biodieseli soya dan imal ediyor. Ayrica Amerika su anda dunyadaki en buyuk biodiesel ureticisi konummunda. Pesinden Avrupa geliyor. Avrupa biodieseli Kolza'dan uretiyor. En buyuk imalatci ulkeler Fransa ve Almanya. Ingiltere yeni tesislerle yakalamaya calisiyor. Hollanda, Polonya gelisimler icinde. Dunyada biodiesel fabrikalari planlaniyor ve pesisira aciliyor.

Dunyada soyadan sonra en cok uretilen yaglik tohum kolza (rapeseed veya Kanola) olarak tanimlanabilr. Sanirim 2005 yilindaki uretimi 37 milyon tonu buldu. Bu rakam 90 yillarda 42 milyon tona ulasmisti.

En buyuk kolza ureticileri sirasiyla Cin (11 Mil.T), Avrupa (9 Mil.T.), Kanada (7 Mil.T.), Hindistan (6 M.T sanirim), Ukranya'da buyuk atilim var. BU sezon 1 M. tona yakin hasat elde edildi. Onumuzdeki 3 sene icinde 3.M.T hedefleniyor. Almanya Ukranya'dan surekli toprak kapatiyor. Sanirim 2 milyon hektar civarinda bir topragi baglamis durumdalar. Bu hektar basina 2.5 Ton verim hesaplandiginda, yaklasik 5 milyon ton hasata tekabul ediyor.

Anlatacak cok sey var ama isin ozu, sizin soylediginiz gibi Turkiye ne yapmis simdiye kadar. Dunyada yakalsik 20 sene once baslamis bir hikayenin Turkiye bu gun neresinde????? Toplum ve cifti daha iki senedir biodiesel diye bir seyin varliginin farkina vardi. Ben 4-5 ay once ogrendim ve calismaya basladim.

Yine de emin olun Turkiye Cumhuriyetinde toplum her zaman Yonetimin ilerisinde olmustur. Yonetim her zaman toplumu ve ticareti kostekleyen olmustur. Bu gercegi kimse yatsiyamaz bu ulkede. Hangi yonetim olursa olsun Turkiye'deki devlet yapisi her zaman kisitlayan, tabiri caizse avanta arayan durumundadir. Yani kendi yakin cevresi ve politikalarini finanse eden ekonomik guc gruplarinin menfaatleri hangi dogrultdaysa Yonetim kanunlarini bu dogrultuda hazirlamistir.

Bu BIODIESEL icin de gecerlidir. Dunyada bir tek Turkiye'de Biodiesel'e OTV odendigi dogrudur. Sizin soylediginiz gibi sadece ithal edilen hammaddeden uretilen biodiesele uygulanmiyor. yerli uretilen hammede (yani yaglik tohum)'dan uretilen biodieselin Fosil Yakit Dizel'e katilan %2 lik bolumunden OTV alinmiyor. Bu su demek, Dizel Tuketimi Turkiye'de yaklasik 14 Milyon ton olduguna gore. Sadece 280.000 Ton biodiesel'den OTV alinmayacak. Yani sadece Fosil Dizel'e karislital kismindan alinmayacak. Geriye kalan ve piyasada bu yakiti enerji, isinma veya 100% yakit olarak kullanacak sanayici, vatandas ve ciftciden bu OTV kanuna gore tahsil edilecek. Kanuna gore tabii ama insanlar bundan kacmak icin MERDIVEN altina gizleneceklerdir. Bu sebeple "merdiven alti" bu kanun sebebiyle motive ediliyor. Ayrica ciftcinin onu tikaniyor.

Turkiye'de bazi seylerin aceleci yapildigi dogru. Fazlasiyla sicak kanliyiz ve aceleciyiz. Borsa'mizin diger dunya borsalarindan farkli hareket etmesi, kar ve zararlarin ilk 3 saniye icinde gerceklesmesi bunu cok iyi anlatiyor. Emin olun nasil borsada ilk 3 saniyede gerceklesen ani cikis ve inisler aslinda Turk milletine zarar ettiriyor ve yabanciya kar ettiriyor ve paralarimizi hep yabancilara kaptiriyorsak, bu biodiesel sektorunde de ayni oluyor ve olacak.

Son 5 senede Turkiye'de kurulan buyuk kucuk tesislerin sayisi 100'u buldu. Bunlarin toplam uretim kapasitesinin 1.5 milyon ton bazilarina gore de 1.2 milyon ton. Ancak bu tesisler %10 kapasite ile calisiyor. Yani toplam 120-150 ton bir uretim soz konusu. Bu uretimin bir cogu palm yagi, atik yaglar, soya ve az bir bolumu kolzadan yapiliyor. Yani Avrupa standarti olan EN14214'e uygun imalat yok denecek kadar az.

Hepimiz umuyoruzki bu durum duzelecek ve hukumet mevcut imalatcilarin da baskisi ve avrupanin destegiyle akli selime gelecek.
Bu gun cikartilan kanunun Petrol devlerinin baskisi sonucu oldugunu hepimiz biliyoruz. Sadece devletin vergiden kaybetmemesi icin boyle bir OTV uygulamasi yapilmiyor. Bu pazarin gercek anlamda gelismesi, Turkiye'de kasitli olarak engelleniyor. Burada mevcut hukumetin Petrol Devleri tarafindan destekleniyor olmasinin buyuk payi var diye dusunuyorum ben.

Turkiye'de ciftci kolza ekmiyor. Toplam hasat 10.000 Tonu gecmiyor. Bu yok denecek kadar az. NEDEN? Fransa yanlis hatirlamiyorsam cifticisine buyuk destek veriyor. Turkiye'de de destek var tabi (Ton da 0.20 YK-dekara 4 YTL). Ama bu tek basina yeterli degil. Devlet gercek anlamda calismali bu konuda. Ham madde uretimi artana kadar ozellikle ihrac kaydiyla ithalat desteklenmeliki imalatci isi daha iyi kavarsin ve ogrensin EN14214 satndartinda mal imal etmeye zorlansin ve Ihracat arttsin. Yani Katma deger Turkiye'de olussun. Ihrac kaydi ile ithalatin bu ulkeye hic bir zarari olmaz, tma tesine dis ticaret hacmini arttirir. Teknolijisini gelistirmesine yardimci olur.

Ancak BIYORBIR baskani Sayin Tamer Afacan'in soylediklerine gore, bu sektorde Ihrac Kaydiyla Ithalata dahi engelleme var. Dis Ticaret Mevzuati sebebiyle, Avrupa'nin yuksek Biodiesel satinalama talebine karsilik verilemiyor, yani Biodiesel'i ihrac etmek dahi cok zor veya imkansiz deniyor. Iste asil burda ben hayretlere dusuyorum. Gerekcelerini artik anlayamiyorum. Eger Tamer Afacan'in soyledikleri dogruysa burda garip seyler donuyor ve hatta Vatan Hainligine varan bir dongu var demektir. Bu konuyu arastirmayi ve kanunlari okuyup ogrenmeyi ve hatta Devletin kurumlarini mesgul edip isin gercek yuzunu anlamayi hedefliyorum. Bu konuda bana yardimci olacak her turlu bilgi ve ilgiye acigim.

Saygilarimla

malina 22-07-2006 14:02

Forumda birkaç avukat var ama pek sesleri çıkmıyor...

En fazla, "Mavi" gelip diyecek, bu benim ilgi/bilgi alanıma girmiyor :)

Konuya katıldığınız için teşekkür ederiz.

Yalnız Çınar 24-07-2006 12:48

Alıntı:

Ancak BIYORBIR baskani Sayin Tamer Afacan'in soylediklerine gore, bu sektorde Ihrac Kaydiyla Ithalata dahi engelleme var. Dis Ticaret Mevzuati sebebiyle, Avrupa'nin yuksek Biodiesel satinalama talebine karsilik verilemiyor, yani Biodiesel'i ihrac etmek dahi cok zor veya imkansiz deniyor. Iste asil burda ben hayretlere dusuyorum. Gerekcelerini artik anlayamiyorum. Eger Tamer Afacan'in soyledikleri dogruysa burda garip seyler donuyor ve hatta Vatan Hainligine varan bir dongu var demektir. Bu konuyu arastirmayi ve kanunlari okuyup ogrenmeyi ve hatta Devletin kurumlarini mesgul edip isin gercek yuzunu anlamayi hedefliyorum. Bu konuda bana yardimci olacak her turlu bilgi ve ilgiye acigim.
- ''Biotrader''

Sevgili Biotrader öncelikle hoşgeldin. Çok ilgilenmek istediğin bir konuyu yakaladığın için mutlusundur umarım. Biyodizel konusunda daha yazılacak çok şeyler olacak biliyorum. Bilgilenmek istiyorum diyorsun saygı ile karşılıyorum ve öneriyorum ki; bu öğrenme işine şu dernek bu dernek şu kurum bu kurum noktasından başlarsan vallahi bildiklerini de unutursun. Derinleşmek(?) istiyorum derken iyice sığ kalabilirsin.Benim düşünceme göre bu işe başlarken önce Rudolf Dieselden başlasan diyorum. Dizelin bulunuşu, dizel motorlu araçların üretilmesi ile başlayan süreç içerisinde zaten konu akışı içinde seni biyodizelin içine çekecektir.

Haddim olmayarak, henüz incelemeye başladığın bir konuda daha üç - dört aylık araştırmalar sonucunda, araştırma yaptığın konuda kimlerin neler yaptığını iyice etüd etmeden, bana kalırsa kimseyi VATAN HAİNLİĞİ gibi ağır bir suçla itham etme!
Klavyenden tahmin ettiğim doğru ise yurt dışından yazıyorsun. Öğrenmek istediğin konunun öncelikle uzmanlarını araştır. Onlarla temas kur. Gerçek bilgiyi gerçek kaynağından öğrenmeye çalış bana kalırsa. Yurt dışında hangi ülkedeysen oradan araştırmalar yap.Daha da önemlisi yurtdışından Türkiye'ye bakmak çok önemli, doğru perspespektif yakalandığında yapılanları süreci içerisinde izlemek insana çok büyük keyif veriyor. Zannedildiği gibi kimse boş durmuyor ve herkes bu ülke için birşeyler yapma gayreti içerisinde.
Yazdıklarından bazı duyumlarla düşüncene yön verdiğin için, atlamalar yapmışsın.
Biyodizelin her türlü hayvansal ve bitkisei yağdan yapıldığını mutlaka biliyorsun ama atladığın konu zaten bizim yağımız yok. Yurt dışından ithal ederek ihracat yapmanın matematiksel olarak olamayacağını düşünmen gerekir. Bizim aldığımız yağı biyodizel üreten ülkeler alamazlarmı sence? Kendileri aldıkları bu yağlardan bizden daha yüksek standartta biyodizel üretemezler mi acaba? Niye ham yağı alıp işlemek yerine, üzerine başka ülkede işlenip sizin tabirinizle Katma Değer ilave edilmiş ürünü pahalı olarak alma isteği içinde olsunlar?

Sevgili biotrader; yazında belirttiğin Türkiye Cumhuriyeti'nde toplum her zaman yönetimin önünde olmuştur. Sözün doğru ancak bunun tehlikeli olanı yönetimin toplumun önünde olması. İşte o tür toplumlar, koyun sürüsü gibi yönetenin peşinden gitmek zorunda kalırlar. Gelişmiş toplumlarda asla yönetim toplumun önünde olamaz.Yönetim toplumun ihtiyaçlarını karşılamak gözetmek ve düzenlemek üzere vardır. İhtiyaçları toplum belirler. Aksi halde kapalı ekonomileri olan ülkeler kategorisinde oluruz. Tıpkı bir zamanların SSCB si ve ÇİN gibi. Onlarda bile toplumun talepleri yönetimin önüne geçtiği için yönetimleri değişiklik göstermişlerdir.

Bilgilenmek isteğinin yoğunluğu olsa gerek heyecanın duygularını diline biraz sert yansıtmış. Üslup olarak sanırım bu sitede kimse kimseyi bu güne kadar vatan hainliği ile suçlamamıştır. Umarım yazıların bundan sonra burada yazılan çerçevede şekillenir. Yine de Yazdığın herşey için teşekkür ederim.

Hoşçakal...

arsakay 24-07-2006 21:19

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi biotrader
Dunyada bir tek Turkiye'de Biodiesel'e OTV odendigi dogrudur. Sizin soylediginiz gibi sadece ithal edilen hammaddeden uretilen biodiesele uygulanmiyor. yerli uretilen hammede (yani yaglik tohum)'dan uretilen biodieselin Fosil Yakit Dizel'e katilan %2 lik bolumunden OTV alinmiyor. Bu su demek, Dizel Tuketimi Turkiye'de yaklasik 14 Milyon ton olduguna gore. Sadece 280.000 Ton biodiesel'den OTV alinmayacak. Yani sadece Fosil Dizel'e karislital kismindan alinmayacak. Geriye kalan ve piyasada bu yakiti enerji, isinma veya 100% yakit olarak kullanacak sanayici, vatandas ve ciftciden bu OTV kanuna gore tahsil edilecek. Kanuna gore tabii ama insanlar bundan kacmak icin MERDIVEN altina gizleneceklerdir. Bu sebeple "merdiven alti" bu kanun sebebiyle motive ediliyor. Ayrica ciftcinin onu tikaniyor.
.....
Son 5 senede Turkiye'de kurulan buyuk kucuk tesislerin sayisi 100'u buldu. Bunlarin toplam uretim kapasitesinin 1.5 milyon ton bazilarina gore de 1.2 milyon ton. Ancak bu tesisler %10 kapasite ile calisiyor. Yani toplam 120-150 ton bir uretim soz konusu. Bu uretimin bir cogu palm yagi, atik yaglar, soya ve az bir bolumu kolzadan yapiliyor. Yani Avrupa standarti olan EN14214'e uygun imalat yok denecek kadar az.

Yanlış anlamışsam lütfen düzeltin.
Sadece ÖTV ile ilgili olarak yazıyorum.

Türkiyede biyodizel üretimi en fazla 150 ton.
Türkiyenin tün dizel tüketimine biyodizel katmak istersek
280 ton biyodizele ihtiyacımız var. Dolaysısı ile ürettiğimiz
buna bile yetmiyor. Katkı olarak kullanılan biyodizelden de
ÖTV alınmıyor.
Eğer %100 biyodizel kullanılmak istenirse ve
bunun için de yeterli üretim gerçekleştirilirse
ÖTV'ye tabi olacak. Bu kesin mi?

Buraya kadar doğru anladıysam
başka soru ve eleştirilerim olacak.

Yalnız Çınar 25-07-2006 17:53

İşte çelişki tam burada Arsakay anlasana. Üretemediğimiz üründen alınması planlanan ancak almak mümkün olmayan bir vergiyi tartışıyoruz.
Hiçbir biyodizel tesisi kesintisiz üretim yapamıyor ki; Biyodizel üretmek için yağ lazım, yağ için ekip dikip yetiştirmek lazım. Sanayici için kolay olan hemen ham maddeyi ithal edivermek çözüm görünüyor. Üretinceye kadar beklemek çok uzun süre geliyor oysa tesisini yapmadan önce planlamayı doğru yapsaydı bugün bu sıkıntıları yaşamayacaktı.
Bende bir biyodizel üreticisi adayıyım. Tam üç yıldır araştırıyorum. Üniversitelerde ve daha birçok alanda halen araştırmalarım sürüyor. Yurt içi ve yurtdışında birçok konferansı takip ettim. Dünya genelinde ve Avrupada bu iş nasıl yapılıyor, başarı neler yapılırsa elde ediliyor takip ediyorum.
Petrol dağıtım şirketlerinin politikalarından, Tarım Bakanlığına, Çevre Orman Bakanlığından, Enerji Bakanlığına EPDK ya, EİEİ ne TUBİTAK a ve Üniversitelerdeki bu işe gönül vermiş değerli Hocalarıma kadar sürekli irtibat halindeyim ve ben biliyorum ki; üreteceğim biyodizelin, ham maddesini kendim yetiştirmeden çiftçimize ektirip biçtirmeden bu iş olmayacak. Dünya üzerindeki tüm gelişimi böyle olmuş bu işin. Hatta biraz daha farklı zira önce ham maddeyi üretip fazlalığını sağlamışlar sonra da üretim yapmışlar. Tıpkı Almanya örneğinde olduğu gibi, Brezilya örneğinde olduğu gibi.Biyodizel elbette çok önemli bir tasarruf aracı, hele bizim gibi petrol bağımlısı ülkeler için ancak nihai ve de ivedi çözüm değil.
Her zaman söylediğim gibi çözüm üretimde(ham maddeden bahsediyorum) son basamaktaki ürünü almak için tesis kurmak meseleyi daha da karmaşık verimsiz ve anlamsız kılıyor. Düşünsene Mobilya fabrikası kurmuşsun kereste bulamıyorsun sunta bulamıyorsun MDF bulamıyorsun fabrika çalışabilir mi?
Demir çelik sektöründe de aynı sıkıntılar yüzünden rantabl bir üretim gerçekleştirebiliyormuyuz? Demir çelik hurdasını bile yurtdışından ithal ediyoruz.
Biyodizel de böyle giderse sadece kaos oluşturur. Ham maddeyi üretmek üretmek üretmek lazım. Sizin elinizde yağınız olsun bakın nasıl herşey değişecek.
Bizim yapmaya çalıştığımız, doğmamış çocuğa don biçmek.Ya da başka bir benzetme ile bulanık suda balık yakalamaya çalışmak.

Üzerine basabasa söylüyorum ki; bu konuda pek çok kimse elinden geleni yapıyor ve hiç kimse de bu işin kötü yapılmasını istemiyor.
Ulusal çıkarımız yağı ithal etmekten geçmiyor.
Bu güne kadar kurulmuş biyodizel tesislerine bir bakalım geçmişlerinde ne kadar yağ işi ile uğraşmışlar ve yağı ne kadar biliyorlar.
Ben size iyi bilenlerden bir kaçını söyliyeyim.
Örneğin TARİŞ: biliyormusunuz 2006 yılında en büyük ekimi bu iki kuruluş gerçekleştirdi. Tariş kendi yetiştirdiği kolzayı yağa ve biyodizele dönüştürmenin haklı gururunu yaşıyor.
Neden araştırma yapan arkadaşlar bu kuruluşlarla temas kurmazlar.
Masa başından basın organlarına beyanat veren insanlar çiftçi ile iç içe olan bu kuruluş yöneticilerinden daha mı iyi biliyorlar her şeyi?

Kargaşa kaos ortamında kimin eline ne geçecekse?
Bundan sonrası için yorumsuz diyorum.

mete0r70 06-08-2006 16:12

Merhaba arkadaşlar
 
Ben istanbulda ,Gümrük müşavirliği yapıyorum.3 aydan beridir Biodiesel işiyle ilgileniyorum bir çok yazı okudum.Şunu belirmek istiyorum;
Devletin biodiesel ÖTV koyması çok yerinde bir uygulama,türkiyede 140 firma lisans aldı bunların bir çoğu ithal girdilerle üretim yapan firmalar.çiftci ile alakaları yok nerdeyse ,arkadaşlar yok böyle birşey sen tamamını yurtdışından ithal edeceksin ondan sonra devlet vergi koyuyor diye devlete kızacaksınız hesap bellidir arkadaşlar 140 miyon tonun %2 si 280 bin ton peki 280 bin ton biodiesel üretebilmek için kaçton kanola yetiştirmeliyiz ben söyleyeyim 350 bin ton kanola yetiştirmeliyiz ,350 bin ton kanola içinde 1.200.000 hektar alan dikim yapmalıyız.peki arkadaşlar bunu yapan varmı ? yok ******.Mevcut durumda biz bu %2 kısmı bile yerli üretimden karşılayamıyorken ÖTV yi tukaka yapmak vatan hayinliğidir.İhraçatla iligi söylenenlerde yalandır.Bu malın Gümrük tarife kodu 3824.50. dir ihracatı engelleyen hiçbirşeyi yoktur artı olarak ithal girdilerle üretim yapsanız dahi ihracatta ÖTV istisnası vardır.Burda afacanın kast ettiği dahilde işleme olayıdır arkadaşlar.dahilde işleme olayı ; ithal edilen mallardan gümrük vergisi ve kdv alınmada ithalini yapıp yurt dışına ihrac etmektir.Bu kadar arsız bu kadar yüzsüz firsatçılar bu işe girerse olacağı bu olur ben ÖTV vergisini koyan tokat millet vekili arkadaşımı kutluyorum.Eğer allah nasip eder bir gün karşılaşırsan elini sıkacağım.
Durum böyle iken yurtiçindeki üreticileri destekleyip üretim yapım dövizimizi dışarıya çıkmasını önlememiz lazım iken ,ithal girdilerle üretim yapmanın türkiyeye milyar dolar kaybettireceğini bilmemiz lazım arkadaşlar.

hepinize saygılarımı sunarım
metehan köymen

malina 06-08-2006 23:42

Meteor70, lütfen daha sakin olur musun?

Yalnız Çınar 07-08-2006 15:44

Vay Vay Vay....
 
Meğer millet ne kadar dolmuş da haberimiz yokmuş. Değil mi Malina? Yeni üye biri giriyor ve gerçeklerin saptırılması her halde canını çok sıkmış olacak ki başlıyor feryada.

Gerçekten toplumumuzda bazı insanlar veya bazı kesimler neyin bayraktarlığını yapıyor? Bilmiyorlar mı? Yoksa bildikleri için bu işi inceden inceye çok mu iyi yapıyorlar kestirebilmek mümkün değil? Daha önceki yazılarımda ÖTV ye karşı çıkanlara neden karşı çıktığımı anlatmıştım.Tabii üslubunca. Fakat yanlış bildiğinden haberi olmayan kesimler yazıp çizip ortadan kayboluyor ve bu iş tamamen şöyle oluyor. Bir deli kuyuya bir taş atıyor ve kırk akıllı o taşı çıkarmaya uğraşıyor.
Meteor da işin içinde olup doğru bilgilenmiş arkadaşlardan ancak geçen sefer Biotradere söylediklerim aynen Meteor için de geçerli. Lütfen üsluba dikkat.
Burada hiç kimse bir başkasını VATAN HAİNLİĞİ gibi bir ifade ile suçlamamalı ve suçlayamaz da. Ağır ifadeleri kınıyorum. Benimle aynı fikirde olsa bile.

Vatan hainliği başka birşey, kurduğu fabrikayı çalıştırmak için çırpınıp çıkar yol aramak başka. Bizler buradan birkaç kez yazdık. Aceleciyiz. Başka bir sıkıntımız yok. Zeytin ağaçlarımızı dikmeden, her yere zeytin yağı fabrikası kurmaya benziyor yapılanlar. Eee arkadaş bu kadar acele etmeseydin demek lazım. Nihayetinde bekleyeceksin. Ağaçlar büyüyecek, zeytin verecek olgunluğa gelecek. Zeytin verecek. Sen sonra zetinden yağ çıkarabilirsin. Devlet de devlet ise sen fabrika kurdun aman işsiz kalma diye senin yurt dışından sıkmak için zeytin getirmene izin vermeyecek sözün özü işte bu.

Biyodizel üretecek arkadaşlara işlerinin devamlılığı için sözleşmeli tarım diye bir olguyu tanımalarını araştırmalarını ve çitçimiz ile yakın temasa geçmelerini öneriyorum.

Sağlıkla kalın.

arsakay 07-08-2006 16:29

Okuduklarımdan anlayamadığım bir nokta var.
Aydınlatırsanız sevinirim.
Biodizel üreticisini ve köylüyü desteklemek ve yönlendirmek
amacıyla tohum ithalini özel olarak vergilendirmek,
buna karşılık saf bizodizelden
ÖTV'yi kaldırmak mümkün değil mi?
Böylece dışarıdan ithalata yapanın
rekabet edebilecek kadar ucuza üretim yapması
önlenmiş olacak.

Yanlış mı düşünüyorum?

mete0r70 07-08-2006 18:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Okuduklarımdan anlayamadığım bir nokta var.
Aydınlatırsanız sevinirim.
Biodizel üreticisini ve köylüyü desteklemek ve yönlendirmek
amacıyla tohum ithalini özel olarak vergilendirmek,
buna karşılık saf bizodizelden
ÖTV'yi kaldırmak mümkün değil mi?
Böylece dışarıdan ithalata yapanın
rekabet edebilecek kadar ucuza üretim yapması
önlenmiş olacak.

Yanlış mı düşünüyorum?

Merhaba arsakay

yağlı tohuma ÖTV getirmek ;diğer sanayi sektörlerini cezalandırmaktır.Meyvası çamura düşüyor diye ağaça lanet edilmez yağlı tohumlar ilaç sektöründen tutunda sabun, gıda, kozmetik gibi sanayi sektörleride kullanıyor.Mesela kanola yağını ele alalım kanola yağının sınaı amaçlı getirdiğin zaman kdv 18 dir ama gıda için ithal ettiğinde kdv %8 dir.

Bu arada diğer arkadaşlardan özür dilerim biraz fazla heyecanladım galiba ama inanın ki ülkesini seven her insan bu konularda hassas olmalı,Zamanında yapılan yanlış politikalar sonuçunda ülkemiz bu durumda .Gelir dağılımı ve istidihdamı tabana yayarsak başarılı oluruz yoksa bir kesim bu işten müthiş paralar kazanır .Bizde bu adamları televolelerde izleyip vay be adam bu paraları nereden kazanıyor diye hayıflanırız sonuçta çocuklarımıza iyi bir gelecek istiyorsak hepbirlikte bilinçlenmeliyiz

hepinize saygılarımı sunarım
metehan Köymen

arsakay 07-08-2006 18:37

Teşekkür ederim.
Getirilen ÖTV uygulamasının
amacını şimdi daha iyi anladım.
Düşünebildiğim daha iyi
mantıksal bir yaklaşımım yok.

Bu uygulama haksız kazancı, haksız rekabeti
önlemekle beraber bu alana yatırım yapacakların
isteğini azaltıyor. Zor bir durum.
Üretimin yine devlet tarafından desteklenmesi gerekecek,
bu da bildik bir filimin yeniden gösterimi gibi sanki.
Diğer yandan bu sektöre yatırım yapabilecekler de
muhtemelen yine bildik firmalar olacak.
Bir anlamda tekelleşme gerçekleşecek.

Pesimist değilim ama şuan düşüncelerim bunlar.

mete0r70 07-08-2006 19:08

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Teşekkür ederim.
Getirilen ÖTV uygulamasının
amacını şimdi daha iyi anladım.
Düşünebildiğim daha iyi
mantıksal bir yaklaşımım yok.

Bu uygulama haksız kazancı, haksız rekabeti
önlemekle beraber bu alana yatırım yapacakların
isteğini azaltıyor. Zor bir durum.
Üretimin yine devlet tarafından desteklenmesi gerekecek,
bu da bildik bir filimin yeniden gösterimi gibi sanki.
Diğer yandan bu sektöre yatırım yapabilecekler de
muhtemelen yine bildik firmalar olacak.
Bir anlamda tekelleşme gerçekleşecek.

Pesimist değilim ama şuan düşüncelerim bunlar.


Rica ederim arsakay

Evet zor bir durum ama üretim devlet tarafından desteklenmiyecek.Girişimciler tarafından desteklenecek yalnız çınar arkadaşımızın dediği gibi sözleşmeli tarım yapılarak,Devlet teşvik edecek bu bütün dünyada böyledir.Eğer ukranya gibi bir ülkeye bu işi kaptırmak istemiyorsak üreteceğiz avrupanın bio enerji merkezi olabiliriz iş güçümüzde var zekamızda

ayrıca yalnız çınar arkadaşımız "tamamının Hürriyet gazetesinden alıntı olduğunu umduğum,(umduğum diyorum zira böyle bir yazıyı sizin yazmayacağınızı zannediyorum) yazıyı okuyunca ister istemez acı acı gülümsedim. Bir kez daha biz nasıl bir milletiz böyle diye içim içimi yedi ve gerçekten çok üzüldüm." demiş bence hiç üzülmesin biodiesel işinde ekrem pakdemirli ile ortak olarak giren doğan holding 'in böyle yazılarını doğan medya kuruluşlarında daha çok okuyacaksınız.amaç belli ondan hiç üzülmeyin yalnız çınar

Yalnız Çınar 08-08-2006 17:17

Yağlı Tohumlar / Biyodizel
 
Konu gelip çatıp yine devletin sırtına ihale edilmek istenecek zannedenler yine hüsran olacaklar. Sevgili arsakay devlet desteği ifadesinden ürkmemen gerekiyor. Bu güne kadar planlananlar doğrultusunda her şey yolunda gidiyor. Kanola hiç bir zaman devletin destek alımlarını yaşamayacak. Devlet bu ürünü hiç bir zaman üreticiden almayacak. Zira bu kadar açığın olduğu bir pazarda ürün tarladan kalkmadan alıcısını bulacaktır. Devlet sadece bu ürünün ekimini teşvik maksadı ile destek oluyor. Bunun içinde bazı şartların olması gerekiyor. Öncelikle kayıtlı çiftçi statüsünde olup sertifikalı tohum kullanmak gerekiyor.
Kanolanın özelliklerinden biri olarak bu ürünün tarımı ile ilgilenenler bilirler. Yetiştirdiğiniz üründen tohumluk ayıramazsınız. Kendi tohumunuzu ekerseniz de verim açısından kayıplara uğrarsınız. Kaliteli ürün kaliteli verim için tohum yetiştiriciliği bu işin tarımı ile uğraşan bilinçli çiftçi için bu sektör içinde ayrı bir branş olacaktır. Aslında biyodizel çatısı altında açılımı yapılacak yağlı tohumlar tarımı ile ilgili planlanması gereken o kadar çok iş var ki. Tüm bunların çok iyi organize edilmesi ve planlanması gerekiyor. Başta mutlaka kaliteli ürün almak için tohum ithalatı yapmak zorunda olacağız. fakat bir müddet sonra dışarıya bu tür alımlar için döviz harcamamızın maliyet unsurları açısından olumsuz olacağını göreceğiz. Şimdiden tohumdan başlayarak, biyodizele kadar olan serüvende her adımda maliyet ve kalite unsurunu birlikte yürütmeliyiz.

Sevgili Meteor; ''birilerinin bu işleri yapacağından bir kısım sözcüleri olacaktır ve bu insanlar bilinçli olarak sürekli suları bulandıracaklardır.'' düşüncene katılıyorum. Elbette bunlar olacaktır ama tüm olanlara karşı bizim mücadele gücümüzü kırmamamız gerekir. Bir yandan da birileri diye bahsettiklerimiz de bu ülkenin insanları. Herkes gücü nispetinde yeterki yararlı işler yapsın.

Biyodizeli kurtuluş, petrole bağımlılığı bitirecek bir unsur olarak görmek de çok fazla gerçekçi bir yaklaşım değil. Sarfedilen petrol ürünlerimizin miktarı ortada iken, Biyodizelin bu miktara katkısı çok büyük bir oran değil. Buna rağmen yetiştirilecek Kanola soya aspir gibi sanayi bitkilerinin çiftçimize katkısı da azımsanacak bir ölçek de değil.

Her zaman ifade ettiğim gibi yineliyorum. Çok ama çok çalışmamız lazım. Küskün topraklarımızla barışmamız lazım. Çiftçimizin güvenini kazanmamız lazım.

Aynı inancı çiftçimize de taşımamız lazım.
Çalışmadan hiç biryere varamayacağız.

Sağlık esenlikler diliyorum.

Yalnız Çınar 14-08-2006 19:51

Konu Yağlı Tohumlar İse....
 
Konu yağlı tohumlar olunca ve de biyodizel, çeşitlemeyi kanolanın üzerinden biraz da soyaya kaydırmakta yarar var. İnsanlar şuna takıldılar. Biyodizel = Kanola. Böyle birşey yok. Biyodizel her türlü yağdan yapılabilir. Hayvansal yağlar ve atık yağlar dahil olmak üzere. Son yazdığım iki unsur da ekilip biçilip tarımı yapılacak ürünler kadar önemli.Ancak ben bir sıra takip edelim ve sırası ile yağlı tohumları tanıtalım tanıyalım diyorum. Hadi bakalım Mine hanım iş yine size düştü. Bu sefer de konu soya. Yardımlarınızı bekliyoruz. Bizim ülkemiz ve soya hakkında neler yazılabilir başlayalım araştırmalara.
Ben de bir yandan soya hakkında araştırmalarımı hızlandıracağım.
Ne dersiniz? Ülkenin dört yanını kanolaya bulamak doğru değil değil mi?
Kolay gelsin. Soya üzerine yazacak arkadaşları bekliyoruz. Aman Malina lütfen ayrı başlık atma soya da bu başlık altında konuşulsun. Lütfen konu öncekilerle bağlantılı olduğu için burada kalsın. Şimdiden sağol, teşekkür ederim.
Malina senin de desteğini bekliyoruz. Admin olarak senin yazdığın yerleri takip edenler var. Sen de yazarsan ilgi artacaktır inanıyorum.

biotrader 28-08-2006 13:52

tekrar merhabalar
 
Yazmis olduklarima ilgi gosterdiginiz icin tesekkur ederim.

Dunya yeni bir enerji politikasi duzlemine girmisken, endustri ve enerji tarimi dunyadaki tum ulkeler tarafindan cok dikkatlice takip edilirken, bundan 20 sene sonra bio yakitlar fosil yakitlarin hemen hemen %50 sininin yerini alacakken, bunun otesinde Hidrojen'e gecisin elzem oldugunu, komurden sivi yakit uretmenin mumkun oldugunu biliyorken ve dunya ulkelerinin bu konularla ilgili stratejilerini, ciftcilerinden baslmak kaydiyla tek tek yururlugu sokarken.....Bizim yonetimimiz ne yapiyor?

Yapilanlar hakkinda baskalarinin lafi ile gemi yurutmuyoruz:
- DIR tohum veya yag ithalatinda biodiezel soz konusu oldugunda yasaklanmistir. Bunun her turlu gerekcesi curutulebilir. Cunku Turkiye Milleti adina DIR (Dahili Isleme Rejimi) dogru uygulamalarda yararli ve kazanclidir.
- Ciftcimiz fosil mazotu 1.5 USD den KDV ve Vergi odeyerek kullanmaktadir. Cifticimiz gubreyi de dunya fiyatlarindan pahaliya almaktadir. Maliyetler pahalidir. Boylelikle tarla ve urun fiyatlari pahalidir. Urunlerimiz dis pazarlarda pahalidir. Satilamadigi gibi, uretimi de azalmaktadir. Ulkemizde yag yoktur veya cok az vardir. Kanola hic yokltur. Dogru. Bunu bilmiyor degiliz. Rakamlarla simdilik bogulmaya gerek yok. Bu kadar YOK luk kendi kendine mi oluyor. Soruyorum size. Pahali mazot, pahali gubre....v.s. Turk cifticisi yok edilmektedir. Bu bilincli bir surectir. UYANIN.
- Ozellikle YAGLIK tohumlar yok edilmistir. Turk Yag Sanyicisi zor duruma dusmustur. Fabrikalar %50 kapasite ile calismaktadir. Fransa'da, Almanya'da, Avrupa'da fabrikalar TAM kapasite ile calismaktadir.
- Ben Ekonomistim, hesap kitabi iyi bilirim. Ciftciden almayacaginiz vergiyi, sanayinin kazancindan alirsiniz. Bunun hesabi zor degil. Ulusal Muhasebe nedir biliyoruz....
- Cok sey var yazacak, ama cok vaktim yok su an, gunde 18 saat calisiyoruz...
- Meteor degil, koskocaman GEZEGEN var gelen, gectiginde cok gec olacak. Simdiden hazirlanmak gerek, UYANIK olmak gerek.
- Bizim tarimimiz yok edildi, Basbakanimiz ciftciye Milletin onunde Anani da al git diyor...her neyse buranin konusu degil, ayrica Vat.Ha. ile ilgili de ozur dilerim.. ama konusmaktan korkmak niye...yeter demeyecek miyiz.
Yonetilmek degil, yonetmek bizim hakkimiz, Hukumet Bizim icin calisan maasli sectigimiz gorev verdigimiz kisilerdir, biz degiliz onlarin emrinde olan...nedir bu el pence divan durmak, yeter artik.
- Bu ulkede demir yolu yapmadilar niye. Para mi yoktu. Her sene istanbul kaldirimlarini sokup takmaya verdikleri parayla 100 KM trenyolu dosenir. *0 senede 8.000 KM ederdi. 80 yil boyunca ne yaptilar,tren yolu adina? Hala Almanlarin yaptiklari ile sallana sallana gidip geliyoruz.
Neden Yapamadilar, bir dusunun!!! Kimler otobus, kamyon, kamyonet uretiyor bu ulkede. Iste onlarin menfaatleri gozetilsin diye YAPMADILAR, ama HER YERE Yol Yaptilar, ne kazaniyorlar yollardan. Oysa Devlet Demir Yolollari tasisa bu millet kazanacak. Yaptirmadilar, Hukumetlere, para oyle garip bir sey ki, yapamadilar diyelim de Vat. Han. demeyelim.
- Ya renkli Tv dahi, bizim Koc izin vermedi diye bu ulkeye uc dort sene sonra girdi.
- Cek kanununu cikartmadilar, hala, ogrencilik yillarimdan beri, soyledim, bu sart, baska turlu olmaz, insanlar kagit parcalarini imzalayip, banka veznelerinden para cekerse, hic bir seyi kontrol edemezsiniz. Yapmiyorlar cunku....burda soylemek olmaz.
- Neden Tasinmaz mallar, Noterler araciligi ile degild de sadece tapuda alinir satilir. Ya hep bir sebep vardir zaten bunu engelleyen. Odur budur soyledir, boyledir, burda olmaz kardesim falan filan....

Gidip bankalara nerden buldun kanunu ile soracagina ve sonra da geri cekecegine, git ev, arsa, v.s. noterden notere alim satim ve para transferi yap. Bakalim ne oluyor. Para kacacagina geri gelir. Ama gidip de hemen ilk al satlardan farkin vergisini istersen yine kacirirsin, her sey ince hesap isidir. Dogru dusunceyle olur. Vatandasini kaziklamaya calisan Devlete guven olmaz.
Bu gun benim ablamin tek gecim kaynagi, ev kirasi. Yilda 7.000 YTL kira geliri var. Ya bunun vergisi olur mu? Bu ulkede olur. Ciftci ac kalir ama hala mazota verdigi vergi ile sehirlinin acigini kapatmaya calisir.
- Hepsinden daha onemlisi, Enerji urettirmiyorlar Turkiye'ye farkinda degil misiniz???? Nukleer enerji diyip duruyorlar. Olsun, o da olsun ama, daha o kadar cok ucuz ve zararsiz alternatif var ki.
- Dunya'da ozon tabaksai metan gazi ve karbondioksit gazi fazalasi ile deliniyor, ve yakinda buzlar eriyip karalari kapladiginda anlayacagiz her halde. Oysa dengeli endustriel tarim ile elde edilen BIO yakitlar, emisyon hacmini etkilemiyor yani cogaltmiyor. Niye, cunku yer yuzunde uretip, yeryuzune donduruyorsunuz. Ayrica BIO GAZ, ki bizim ulkemiz gibi hayvancilikla ugrasan ulkeler icin cok onemli, gubrelik ve diskilardan cikan Metan gazini enerjiye ceviriyor, gazi alinmis gubre, %100 verimle topragi zenginlestiriliyor. Oysa bu gun Turkiye'de hayvan diskisindan cikan gubreligin yarisindan fazlasi yakiliyor veya atiliyor (tavuk v.s.) cunku, bunlari isleyecek tesis yok. Yapmaya kalkanlar ise bin bir turlu vergi ile hemen sondurulup batiriliyor. (Bunun arkasi hic temiz gelmiyor bana).

Gelin hadi, her kasabaya bir Bio Gaz tesisi kuralim, Cevrede uretilen diskilari ve gubrelikleri ve biomasi (ormanlik arazideki cali cirpi v.s.) hammedde olarak alalim, organiza edelim. Bio gaz imal edelim. Gazi, kasabaya dagatalim veya Elektrik Sebekesine Jenerator ile Elektrige dinuzturup verelim ve retabiliteyi saglayalim.
Bunun icin elektrik kurumu ile anlasmak gerekiyor. Yani lisans almaniz gerekiyor. Size temin ederim vermezler, veya once verirler , sonra bir bakarsaniz bir kac kanuni duzenlemeyle, Koy, Kasaba, Sehir, Ulke, Toplum, Dunya yararina yaptiginiz bu ticari faaliyet engellenmis. Ya buyuk elektrik dagitim firmalari size engel olamak kaydiyla hukumete baski yapmistir. Cunku birden bire cogalip kasabalari sararsaniz, sizden korkarlar. Cunku cogulsunuzdur. TEKEL degil. Ya karmasar olsa da gercek bu soylediklerim. Bu ulkedeki bu engelleyeci zihniyeti, Vatan Millete Zarar veren bu bilincsiz yonetisimi. ilerlemenin onunu tikayan menfaat perestciligi ve lobiciligi artik bir raya sokmak gerekiyor....Hem fikir misisniz?

Saniyor musunuz ki bunlari yapmak, Avrupa Birligine girmeye calismaktan daha ZOR?
Yani Avrupa birligine girince kendi kendine mi olacak bunlar. O zaman nasil ve kimin yapacagina bile onlar kakar verecek. Ya bu kadar mi aciziz.

Evet CINAR bey dolduk artik, patlamayi bilincli yapmak gerek.

Neden Turkiye'ye Enerji Urettirmiyorlar?
Dusunun. Bunun arkasindaki gucleri, menfaatleri, Tukiye Petrolu'nu, BOR'u, Hidrojen'i bir dusunun. Bio Enerji gelecektir.

Saygilar

Yalnız Çınar 31-08-2006 20:22

Keskin sirke küpüne zarar verir...
 
Sevgili biotrader;
Yazında ''evet Yalnız Çınar; dolduk artık patlamayı bilinçli yapmak gerek'' demişsin bana mesaj olarak.
Bana kalırsa patlamaya, çatlamaya gerek yok. Asıl yorumları ve incelemeyi, araştırmayı bilinçli yapmak gerek.
Anlattıklarından, ifadelerinden bugüne kadar gelen çarpık düzenin senin üzerindeki isyan ve infial duygularını fitillediğini ve bundan dolayı öfkeni kustuğunu görüyorum. Bilmeni isterim bunları bu şekilde dile getirmekle çok fazla birşey elde edemezsin. Ortalıklarda negatif bir unsur olarak var olmak da çok hoş birşey olmasa gerek.
Çok güzel yararlı bir konunun araştırması içine girmişsin. Biomass ve Bio enerji insanın bütün iştahını kabartıyor. Yararlarını görmemek veya görmezden gelmek mümkün değil. Bu konunun böyle olması zaten seni bu kadar heyecanlandırıyor biliyor musun?
Bak ben de senin gibi düşünüyordum. Bu kadar kolay uygulamaya geçebilecek bir çalışma, neden uygulanmaz diye kahroluyordum. Çok araştırdım. Çok temaslar kurdum. Çok insanla görüştüm. Böyle olmamalı dedim. Geceler boyu kendimi kahrettim. Kendimi yollara vurdum ve Ege, Akdeniz'de bir çok köy kasaba dolaştım. Hayvancılık yapılan her yerde biogazı anlattım. Reaktörlerinin çok kolay yöntemlerle yapılacağını ve yapıldığı yere, çok büyük kazançlar getireceğini anlattım. Öncülük yapayım dedim. Olmadı. Olmadı. Anlattığım anda tüm köylerde ilgi ile dinlendim. Fakat sonra tekrar gittiğimde hiç bir icraatın yapılamadığını gördüm. Bu işlerin illa devlet eliyle yapılması gerekmiyor. Köylüler birlikte çalışarak da bunun üstesinden gelebilirlerdi. Neden yapmadıklarını sordum? Yahu kardeşim, geri kalmış ülkelerde bu tip uygulamalar ihtiyaç olduğu için insanlar bunları çok daha ilkel metodlarla yapıyor ve bu tesislerden faydalanıyor dedim. İnanırmısın Nepal'de Çin'de köylerde mecburiyetten biogaz tesisleri kuruyorlar ve rektörlerde miksajı elektrik motorları yerine insan gücü ile yapıyorlar. Elle çeviriyorlar dedim.
Hocam yaa dedi içlerinden bazıları ''sen iyi söylüyon da kim yapacak bunları?''
Bu konuşmaları köyün kahvesinde yapıyoruz. Bunları konuşurken etrafıma bakıyorum günün ortası ve kahvehane dolu. Bu güne mahsus olmadığını düşündüm bu doluluğun.Geçen sefer gittiğimde de doluydu kahvehane ve nerdeyse herkes aynı yerlerinde oturuyordu. Kendi kendime olması gereken bu değil dedim. Anlatmak ile olmuyor. Yaşayacaksın bu insanlarla. Kalacaksın o köyde. Sonra da giyeceksin çizmeleri ayağına. Yapışacaksın küreğin sapına. Gelin diyeceksin. Bu iş böyle yapılacak. Başlayacaksın beraber yapmaya. Beraber bitirecek, beraber sonucunu göreceksin, beraber keyfini sonra çıkaracaksın. Tıpkı misyonerlerin vakti zamanında geri kalmış ülkelerde yaptığı gibi... Köylü ondan sonra sana, bana inanacak. O da diğer köylere anlatacak ve o da onlarla birlikte yapacak o köyün tesisini.

İşte bu yüzden aziz dostum. Diyorum ki; ben, çatlayıp patlamaya gerek yok. Kendi işimizi kendimiz yapacak, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Ancak bu işleri yapmak zorunda olduğunu bilen çok sayıda Biotrader'ler ve Yalnız Çınar'lar
olması gerekiyor.
Şimdi Biotrader'leri çoğaltma zamanıdır. Bizler bu yüzden buradayız şimdilik.

Sevgi ve saygılarımla esenlikler diliyorum.

biotrader 31-08-2006 22:48

Sayin Yalniz Cinar

Tesekkur ederim.
"Basarili insan cevresini degistirme yetisine sahip olan insandir".
Sizinle hem fikirim.
Ben bir sey kusmuyorum, sinirli de degilim.
Degistirmek icin yola ciktim bunu haber veriyorum.
Umarim Allah ve Onu yansitan her sey yardimcidir.

Dilim sert olabilir. Ama negatif degilim. Negativiteyi cabuk algilayan ve yansitan biriyim. Dusuncelerim dogrunun yolunda. Dogru herkesin mali degildir. Bu bir evren kavramidir. Bunu algilayamayan insanin henuz ne oldugunu kavrayamamis demektir. Biz ona ogertmeliyiz. Dediginiz gibi yaparak, kazmayi, kuregi ele alarak.

Bu cagda, ancak organize toplumlar bir yerlere daha once ulasma sansina haizdir. Bilgi toplumu olmak ugras ister. Bilgi var olandan baska bir sey degildir. Onu daha once goren, daha once algilayan kazanir. Kazanc, rekabetci homoeconomicusun mutlulugudur. Mutluluk sizi korkutan seylerden uzakta, korunakli hissettiginiz yerde ve anda vardir. Ancak tum degiskenler ayni kalmak kaydiyla, tek siz bile var olsaniz, mutluk da goreceden baska bir sey degildir. Asil gercek kendi varliginizin sonsuz olduguna inanabilmeniz.

Bu aydinliga cikmanin yolu ille de okumak degildir. Yasamak ve gormek yeterlidir.
Daha iyi kosullarda yasamak, cogalan dunya nufusunda ancak sehir mantiginin degistirilmesi ile gerceklesebilir. Bu zaman alacak bir surectir.

Bunun degisimi sizin baslattiginiz gibi micro topluluklarin surdurulebilir bir rejenerasyon sureci icine sokulmalari ile baslatilabilir. Turkiye'de bu kasabalardir. Koyler burdan ornek alir. Kasabalarda basarilanlar, sehire cabuk yansir. Mikro Merkezlerden baslamak daha hizli yol almanizi saglar.

Mudurnu, Goynuk. Bolu ve cevresinde Bio Gaz tesisi senelerdir planlanmaktadir. Bunun icin belli taslarin bir araya gelmesi yeterli olacaktir. Biz vakit buldukca oralara gidiyoruz. Siz de buyurun.

Saygilar ve esenlikler dilerim.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:49.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024