agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Biyoteknoloji
(https)




Beğeni Düzeni3Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 06-03-2007, 17:22   #1
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Petrol bitiyor balonu,Biodizel aldatmacasi ve Alternatif enerji

Dunyada petrol kaynaklarinin tukendigi petrol sirketleri ve siyasetciler tarafindan uyudurulan bir yalandir.
irak halki dunyanin en buyuk petrol rezevlerini sahibiyken kan aglamaktadir.Sorun petrolun olup olmamasi degil kimler tarafindan kontrol edildigidir.Bizimde açilamayan petrol kuyularimiz var ama DUNYANIN EN PAHALI benzini biz kullaniyoruz sesimizi cikartmadigimiz surecede kullanmaya devam edecegiz!
Petrol bitti bitecek iddalari ve kuresel isinma felaket senaryolari ile biodizel yakitlari alternatif olarak sunulmustur.Ancak biodizel yakitlarin bir suru olumsuz yonleri var nedense kimse bunlari konusmuyor iste benim aklima takilan bazi sorunlar:

-yakit için yagli tohum urettimi yiyecek ve yemeklik yag fiyatlarini nasil etkileyecek.Bizim doyurmamiz gereken bir nufus var tarlalarimizi bu amacla kullanmak yerine arabalarin yakiti içinmi kullanacagiz?
-Biyodizel için gerekli ürünlerin tohumlarini hangi ülkeler ve sirketler üretmektedir?
-Kuraklik tehlikesinden soz ediliyor boyle bir durumda yakit icin urun ekmek ne kadar akilli.ürün hasar gördügü zaman ne olacak o yil kimse otomobil kullanmayacakmi?
-Yagli tohum uretimi ve GENETIGI DEGISTIRILMIS TOHUMLAR arasinda ne gibi bir baglanti var? Biyodizel icin nerilen urunlerin cogunlugu mIsIr,kanola,soya... bu tohumlarla üretilebilir.Soyle bir senaryonun yasanmasi mümkündür sanirim .Bu GDO lu tohumlar biyodizel için ekilmeye baslanilabilir nasil olsa insan yemeyecek en iyi verimi alacagiz denerek tesvik edilir ve sonra bu ürünler gen kacisi ile her tarafa yayilir .Bu tohumlarin patentini elinde tutan firmalar tarlaniza gelip incelme yaparak benim tohumunu kullaniyorsunuz diye tazminat davasi acabilir!
-Ethanol gercekten temizmi ?petroldan daha az enerji verdigi icin daha cok kullanmak gerekiyormus.Hava kirliligine sebeb olmayacagi tartisilir.
- Biyodizel icin yagli tohum uretilirken ne kadar kimyasal gubre ve ilac kullanilacak,ne kadar yeni tarim alani acilacak ve cevreye zarari nedir?

Gelecegin enerji kaynagi nukler enerjide Amerikada icat edilen z makinasi yildizlarin ic kismindan daha sicak bir isiya ulasmis.Bu aletle ilgili calismalar devam ediyor ama kisa bir sure dunyanin elektirik kullanimin 80 kati enerji aciga çikmis.http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ap060313.html


Düzenleyen Mehmet Ali Aşık : 18-07-2008 saat 01:16 Neden: Güncelleme
Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-03-2007, 01:29   #2
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19


Bush ethanol sisesini kokluyor.

Brezilya ziyaretinde bulunan Bush ethanol uretiminde onde giden ulkelerden olan brezilya ile bu konuda ortak çalismak ve ethanol OPEC ini kurmaya yonelik çalismalarda bulunmus.


Biyodizel konusunda bayagi suphem var. Sadece yakit için tohum yetistirmek ve ormanlari yok ederek tarla açmak ne kadar cevresi olabilir.Malezyada palmiye agaclarin meyvasindan elde edilen yag icin orman tahrib ediliyor ve dunyada orangutanlarin yasadiklari bir kac yerden biri olan malezyada bu hayvanlarin nesillerinin tukenme tehlikesi baslamis.
Kullanilmis yaglardan yakit elde edilmesi mantikli ama sirf bu is icin ürün ekmek ne kadar akillica tartisilir.Fakat benzinin pahali olmasi ve yeni bir iş imkani yaratmasindan dolayi biyodizel Turkiyede tutulacaga benziyor .Biyodizel ayrica tarim kaynaklarini kontrol etmek için kullanilabilir.

Biyodizelden baska enerji alternatiflerini de arastirmamiz gerekli.Ruzgar ve gunes enerjisinin çevreye zarari yok nukleer enerji,fuzyon,hydro vs ...uygun bir sekilde yapilirsa en iyi enerji kaynagi olabilir.Yukarda soz ettigim z makinasi teknolojisi rusya ve çin tarafindanda biliniyor elmasi sivi haline getiren bu teknoloji ile SINIRSIZ ENERJI elde etme imkanindan hatta gumusu altina çevirme olanagindan soz ediliyor!


Düzenleyen Mehmet Ali Aşık : 30-04-2007 saat 05:31
Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-03-2007, 08:31   #3
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Bütün yakıtlar gibi biodizelinde her yönüyle konuşulması faydalı. Getirdikleri kadar götüreceklerini de düşünmek gerek.
Fakat linkini verdiğiniz deneysel bir çalışma gibi görünüyor. Bir ara da soğuk füzyon denenmişti. Elmas bildiğimiz saf karbon, sıvılaşır mı sıvılaşırsa saf karbonda ne kadar enerji açığa çıkar ve neden açığa enerji çıkacak biraz karışık geldi bana. Üstelik elmas son derece zahmetli çıkarılan az ve çok pahalı bir maddeyken.
Elementlerin birbirine çevrilmesi simyacılık kokuyor gibi..Bir elementin çekirdeğindeki atom sayısının ve elektronlarının sayısının değiştirilmesi o kadar sıradan bir işlem değil gibi.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-03-2007, 00:09   #4
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
sayin memet
dogru soyluyorsunuz biyodizeli her yonu ile tartismaliyiz.Ben biyodizelin çevreci bir yakit olduguna katilmiyorum.Bu konu hakkinda yazmaya devam edecegim.
Verdigim link ile ilgili olarak konusacak olursak bu makina Amerikan ordusu ile ortak çalisan sandia firmasinin bulusu.Tahmin edeceginiz gibi teknolojik silahlar uzerine çalisiyorlar.Elmasin eritilmesinin enerji ile pek ilgisi yok o sadece makinenin yaptiklarindan biri.aslinda bu ortaya çikan enerji beklenmedik bir sekilde ve kaynagi pek belli olmayan bir enerji.Bu linkte konu ilgili daha detayli bilgi var(ingilizce) http://www.physorg.com/news11538.html
Elemetlerin degistirlmesi bilim kurgu gibi gelsede geçmiste bir çok bilim kurgu denilecek seyin gerçek olduguna sahit oluyoruz.Ne kadar saglikli oldugu tartisilir ama insanlar docagak çocugun cinsiyetini belirleyebiliyor artik.
Nanoteknoloji diyorlar yanilmiyorsam bu simyacilik kokan teknolojiye! Tasi altina cevirirseler altinin hiç bir degeri kalmayabilir! Bu teknoloji ile yapay et uretme çalismalari filan var.
Benim bu z makinasi ile ilgili yazmamin asil amaci bir noktaya dikkat çekmekti Teknoloji gelistikçe alternatif enerji kaynaklarida cogaliyor insanoglunun enerji sorunu çekmesi imkansiz çunki dunya dondukçe enerji her zaman bir yerde bir sekilde var olacaktir.

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-04-2007, 02:20   #5
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Yagli tohumlar /biyodizel basligi altindaki konuda ege universitesinin enerji bitkileri ile ilgili linkinde biyodizelin "Dunyadaki petrol kaynaklarinin azalmasi nedeniyle" alternatif enerji kaynaklarinin ve biyodizelin onem kazandigi yaziyor.Bir universitemizim petrol kaynaklarinin tukenmek uzere oldugunu idda etmesi beni sasirtti .Aksiyon dergisinin Turkiyede var olan ama kullanamadigimiz petrol kaynaklari hakkindaki haberlerini buraya ekliyorum.ilginç iddalar var .

2. Abdülhamid?in petrol haritası

Güneydoğu?da petrol var mı, yok mu? Sultan II. Abdülhamid tarafından hazırlanan petrol haritasında bu soruya 100 yıl önce cevap verilmiş. İşte detaylar!...

Türkiye petrol denizi üzerinde mi? Sınırın öteki yakasında petrol çıkıyor da Güneydoğu?da niye çıkmıyor? Ya da başlayıp bitmeyen bir polemik; Türkiye?de petrol var ancak yabancılar çıkarmamıza izin vermiyor! Peki gerçekten petrolü bol denilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi?nde petrol var mı? Bu soruya Sultan II. Abdülhamid yüz yıl öncesinden cevap veriyor. Sultan?ın hazırlattığı tespit haritasında Güneydoğu Anadolu?nun neredeyse tamamında yüksek ölçekte petrol rezervinin olduğu saptanıyor. Görevli mühendisler araştırmalarını Doğu ve Güneydoğu ile sınırlı tutmayıp Osmanlı toprakları içinde bulunan Zaho, Erbil, Kerkük, Süleymaniye, Musul ve Bağdat gibi bölgeleri de tarıyorlar. İşin en ilginç tarafı yüz yıl önce hazırlanan petrol haritasının birçok yerinde hâl-i hazırda petrol çıkarılıyor olması. 6 ay önce Barzani ailesi tarafında Habur Çayı?nın öteki kıyısında çıkartılan ve Türkiye?nin, tabir yerindeyse, iştihanı kabartan petrol kuyuları bunlardan sadece biri.

BİTLİS?TE PETROL

Sultan II. Abdülhamid özellikle 1800?ün son çeyreğinde tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcadı. Yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmaması Devlet-i Aliye?nin elini kolunu bağlıyordu. Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Abdülhamid sıkıntıları kendi fedakarlıkları ile aştı. Hazine-i Hassa?dan, yani padişahın şahsi malından ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi. Sultan?ın kendi parasıyla yaptırdığı çalışmada yabancı ve yerli mühendisler yer aldı. Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı. Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını 22 Ekim 1901?de Sultan II. Abdülhamid?e sundular.

Bu zamana kadar söylenen ancak mahiyeti hakkında bir bilginin bulunmadığı ?Sultan?ın petrol haritası? sadece Güneydoğu?da değil, Hakkâri ve Bitlis gibi illerde de petrol bulunabileceğini öngörüyor. Haritayı hazırlayan heyet, Bitlis Suyu denilen çayın kıyısı boyunca önemli petrol rezervleri tespit etmiş. Heyetin başkanı Paul Groskoph, petrol noktalarını tek tek tespit ettiklerini aktarırken, takip ettikleri güzergâhı da detaylı bir biçimde anlatıyor. Petrol havzasını dolaşan Paul, Siirt tarafında ve Dicle Nehri kıyısında zengin petrol rezervlerinin bulunduğunu belirtiyor. Dicle Nehri kıyısındaki noktalarda yeterli araştırmayı yükselen sulardan dolayı yapamadıklarını da raporuna ilave eden Paul, nehrin kıyısı dışında, Dicle?nin kıyı şeridi boyunca uzayıp giden yüksek dağlarda da petrol bulunduğunu kaydetmiş. Yine de o dönemin teknik imkanları açısından 900 metre yükseklikteki bu dağlardan petrolün çıkarılması ve nakliyatının zor olacağını eklemeyi unutmamış raporuna.

Güneydoğu Anadolu?nun neredeyse tamamı ve Doğu Anadolu?nun bir kısmını kapsayan petrol haritasında Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle bölgesi, Midyat, Bedran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkâri (Çölemerik)?de önemli petrol yataklarının bulunduğu kaydediliyor.

HARİTA İLK KEZ YAYIMLANIYOR

Doğu ve Güneydoğu Anadolu?da çalışmalarını tamamlayan heyet daha sonra bugün Irak sınırları içinde kalan merkezlerde petrol taramasına devam ediyor. Kerkük, Babagürgür, Zaho, Süleymaniye, Bağdat, Musul ve Altınköprü?deki petrol noktaları kilometre ve yerleşim yerlerine göre yön tayini yapılarak kayıt altına alınıyor. Raporda Kerkük ve şehre 15 kilometre uzaklıktaki Babagürgür bölgesinde yoğun miktarda petrol rezervinin bulunduğu belirtiliyor. Babagürgür bölgesinin II. Abdülhamid?in şahsî malı olduğu, ve bu topraklarda Türkiye?deki Nefçi ve Doğramacı ailesinin pay sahibi olduğu biliniyor. Ekip yaptığı tetkikler sonucunda en kaliteli petrolün Bağdat yakınlarındaki El-Kayra ile Mendel?de olduğu sonucuna da varıyor.

Ulaşımın Dicle?de sal üstünde, karada da at ve eşek sırtında yapıldığı bir dönemde aylarca süren bir çalışma sonunda Başmühendis Paul Groskoph, ince detayların yer aldığı raporun sonuna iki önemli noktayı da ilave etmeyi unutmuyor: ?Dicle ve Fırat nehirleri havzasında zengin ve mühim petroller bulunuyor. Bunların işletilmesi ve pazarlanması için Bağdat?a uzanan bir tren yolu lâzım. 1889?da inşaatına başlanan ve 1902?de biten demiryolu petrolün Anadolu?ya taşınmasını sağlayacaktır. Bunun için ana hatta sadece birkaç ilave ek hattın yapılması yeterlidir.? Başmühendisin ikinci notu ise iyi değerlendirilmesi durumunda bu petrol coğrafyasının gelecekte dünyanın en önemli merkezlerinden biri olacağı şeklinde.

Kısa bir zamanda bu kadar noktada tarama yaptırarak günün kıt imkânlarına rağmen petrol tespitini belgelendiren Sultan II. Abdülhamid?in saltanat ömrü petrol çıkartmaya yetmedi. İlk kez yayımlanacak olan ?Sultan?ın petrol haritası? Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve önümüzdeki günlerde kamuoyuna sunulacak olan ?Osmanlı Döneminde Irak? isimli kitapta yer alacak. Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, bu çalışmayla Irak?taki Osmanlı?yı kamuoyuna sunacaklarını belirtiyor. Kitabın editörlüğünü yapan Cevat Ekici de kitaptaki birçok belge ve çizimin, özellikle de petrol bölümündeki haritaların halen üzerinde çalışılmaya değer belgeler olduğunun altını çiziyor.

Çalışmanın kapsamı petrol haritası ve bununla ilgili raporlarla kısıtlı değil. Hazine-i Hassa?ya devredilen petrol hakları ve bununla ilgili yazışmalar da bulunuyor kitapta. 18 Kasım 1902?de Yıldız Sarayı?na gönderilen belgede Musul vilayetindeki petrol madenlerinin imtiyazının Hazine-i Hassa?ya verildiği kaydediliyor. Daha sonraki tarihlerde padişaha ait araziler Maliye Hazinesi?ne devrediliyor. Ancak 12 Ocak 1920?de Maliye Hazinesi?ne devredilen padişaha ait bütün malların tekrar Hazine-i Hassa?ya devri için bir kararname çıkartılıyor.

Aksiyon dergisinin 480. sayısında yer alan ?Hanedan Musul?u istiyor^? başlıklı haberde, Osmanoğullarının Sultan Abdülhamid?ten miras kalan Musul?daki gayrimenkullerini almak için hukuki bir mücadele başlattıklarına yer veriliyordu. Aynı haberde hanedanın mirasçılarının daha önceki dönemlerde Musul?daki gayrimenkulleri dava yolu ile kazandıkları, ancak birtakım siyasi manipülasyonlar sebebiyle bu kararın uygulanmadığı da vurgulanıyordu.


65 NOKTADA PETROL TESPİT EDİLMİŞ

1. Diyarbakır

2. Mardin

3. Bismil

4. Hazro Çayı

5. Sinan

6. Batman çayı

7. Dicle

8. Midyat

9. Bedran

10. Bitlis Suyu (çayı)

11. Tulan

12. Siirt

13. Botan çayı

14. Habur

15. Fındık

16. Cizre

17. Dehuk

18. Zaho

19. Habur çayı

20. Hakkari (Çölemerik)

21. Ahmediye

22. Bisan

23. Alkuş

24. Akra

25. Büyük Zap

26. Revanduz

27. Musul

28. Karakuş

29. Nemrut

30. Küçük Zap

31. Erbil

32. Köysancak

33. Altınköprü

34. Şargat

35. Hamrin Dağı

36. Kerkük

37. Taşhurmatı

38. Tavuk

39. Karadağ

40. Süleymaniye

41. Karadağ

42. Aksu

43. Tuzhurmatı

44. Kefri (Salahiye)

45. Deli Abbas

46. Tikrit

47. Samara

48. Haso çayı

49. Narbin Suyu

50. Diyale Suyu

51. Ramadi

52. Felluce

53. Mendeli

54. Bakuba

55. Kazımiye

56. Bağdat

57. Museyyeb

58. Hılle

59. Kerbela

60. Hit

61. Fırat

62. Anah

63. El-Kadim

64. Ebu Kemal

65. Meydani



Dr. Orhan Koloğlu:

HARİTA BİLİNMİYOR AMA ABDÜLHAMİT?İN PETROLE İLGİSİ MEŞHUR

II. Abdülhamid?in petrol ile ilgili çalışmaları daha çok genel olarak biliniyor. Kapsamlı ve detaylı bir şekilde bilinmiyor. Bu haritanın ortaya çıkarılması önemli bir gelişmedir. Abdülhamid dünyadaki değişimi yakından takip ediyordu. O dönemlerde petrolün yeni kullanım alanları bulduğunun da farkındaydı. Artık motorlu taşıtlar yaygınlaşıyor ve bunlarda petrol kullanılıyordu. Donanmaları ile dünyayı idare etmeye çalışan İngilizler kömürle çalışan gemilerini artık daha pratik olan petrolle çalıştırmaya başlamışlardı. Abdülhamid bunların hepsini biliyor ve petrolün gelecekte stratejik bir silah olacağının hesabını yapıyordu. Bu yüzden Musul?un petrol arazilerini satın aldı. Çünkü İngilizler ısrarla burayı istiyordu. İngilizler, 1. Dünya Savaşı?nda Bağdat?ı almak için harcadıkları paranın 7 mislini Musul?a sahip olmak için harcadılar.

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-04-2007, 02:22   #6
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Pek çoğumuz sık sık işitiyoruz, "petrolümüz var da yabancı güçler çıkarmamıza izin vermiyor" diye. Aklı bütünüyle ve çok kurcalayan bir iddia bu. Türkiye'de petrol olduğunu savunanlarla, olmadığını iddia edenlerin artık iyice 'sulanan' müzmin çekişmesi süredursun, bu defa "petrol var"cıların savını uydularla destekleyen bir gelişme var. Son günlerde tartışmalı bir 'petrol sahamız'daha oldu. Kastamonu Küre dağlarının altında büyük hacimli petrol bulunduğu ortaya çıktı; en azından uydu fotoğrafları öyle diyor. Bu keşfi yapan, uydular aracılığıyla Hazar havzasında petrol arayan, Amerikan tröstü Amaco. Fotoğraflarda, Bartın'dan Tosya'ya kadar uzanan alanın zengin petrol yataklarına sahip olduğu görülüyor.Aslında Küre dağlarında petrol bulunduğu iddiası ve arama çalışmaları yeni değil; 1950'li yıllarda Küre silsilesinin Ballıdağ mevkiinde Amerikalılar gelip arama yapmış. Tam 11 yerde kuyu açmış Amerikalılar ve ardından "bulunamadı" diye kuyuları mühürleyip gitmişler. Uydu görüntülerinde petrol olduğu söylenen bölge Bartın, Daday, Hanönü, Azdavay, Ağlı, Tosya istikametinde uzanıyor. Özellikle Daday'ın Alipaşa köyü ile merkeze bağlı Karadere ve Boyalılar bölgeleri, petrol olduğu iddialarının yoğunlaştığı yerler.Uydu resimleri nasıl bulundu?1997 yılında çekilen uydu resimlerinin bizzat petrol tröstleri tarafından Türkiye'ye verilmediği, verilmek istenmeyeceği kesin gibi. Resimleri, biraz da rastlancı sonucunda Prof. Dr. Ahmet Maranki ele geçirmiş. Aslen Kastamonulu olan Maranki, görevli olarak bulunduğu Azerbaycan'da Amerikan uydularının çektiği resimlere bir Azeri bilimadamı arkadaşı vasıtasıyla ulaşmış. Azerbaycan'da 1997'de yapılan Uluslararası Enerji Kongresi'ni BM adına izleyen Maranki, basına kapalı toplantıda anlatılanlara ve gösterilen uydu resimlerine bakıldığında, Türkiye'nin adeta petrol denizi üzerinde yüzdüğünün görüldüğünü anlatıyor.Maranki, merakını yenemeyip geçtiğimiz şubat ayında memleketi Kastamonu'ya gidip araştırma yapınca ilginç gerçeklerle karşılaşmış; "Bana yaşlı köylüllerin anlattığına göre, 1950'lerde Amerikalıların açtığı kuyulardan sarı renkte bir şey fışkırmış. Sonra hemen kuyulara taş doldurup kapatmışlar. Bazı köylülere, 'siz petrol denizinin üzerinde yaşıyorsunuz ' demişler. Uyduların aramasında petrolün yanısıra bu bölgede Ilgaz dağlarında 1850 metrede selenyum bulunduğu tespit edilmiş. Gidip gördüm, Ballıdağ eteklerinde Tosya'nın Karadere mevkiinde petrol resmen yerden çıkıyor. Petrol var ancak çıkartılmıyor". Konuyla yakından ilgilenen bir başka isim, CHP Kastamonu Miletvekili Mehmet Yıldırım. "Meclis'in şu telaşı geçsin, kesin kararlıyım, bu Küre dağlarındaki petrol meselesiyle ilgili bir önerge vereceğim" diyen Yıldırım, bu arada Petrol Mühendisleri Odası'yla irtibata geçmiş. Oda Başkanı Mete Topgüder'in yaptırdığı araştırmanın sonucunu, önümüdeki günlerde ortak bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklayacaklar.Maranki ve Yıldırım bölgeye gidip arama yapılan kuyuları görmüş, yöre halkıyla konuşmuşlar. Amerikalıların 1958'de TPAO ile işbirliği içinde yaptığı sondaj çalışmalarının 11 tanesi tespit edilebildi. Bu 11 kuyuunun hepsi betonla kapatılmış. Yıldırım, "O zaman kuyuları açanlar yerli halka, 'zengin oldunuz' demiş. Halk kuyulardan petrol çıktığını bizzat görmüş" diyor. Petrol çıkan kuyuların neden kapatılıp mühürlendiği konusu ise, biraz sonra değineceğimiz üzere, Yıldırım'ın ifadesiyle "kuşatılmışlıktan" gaflete kadar uzanan sebepler zincirinde saklı."Asfalt yapalım diye getirdik, tamamen yandı"Küre silsilesinde petrol ve türevlerinin bulunduğuna dair yöre halkının birçok anısı ve gözlemi bulunuyor. Bunlardan biri, Tosyalı emekli zabıta memuru Hasan Mısırlı'ya ait. Mısırlı, Karadere köyünde dere yatağı boyunca akan yanıcı maddenin 1970'li yıllarda ilgilerini çektiğini ve zamanın belediye başkanının, bundan faydalanmak için kendisini görevlendirdiğini belirterek şöyle devam ediyor: "Dere boyunca yıllardır akan bu maddeyi yolda zift olarak kullanmak istiyorduk. Yükleyip getirdik. Sınamak için yaktık, geride hiçbir şey kalmamacasına tamamı yandı. Şaşkına döndük. O zaman çok uğraştık ama sesimizi kimse duymadı. Bu maddenin incelenmesi gerekir".Sadece petrol değil?Küre silsilesinin barındırdığı zenginlik sadece petrolle sınırlı değil. Prof. Maranki, uydu resimlerinde petrolün yanısıra Cide dağlarında cıva olması kuvvetle muhtemel belirtilerin görüldüğünü, Ayrıca Ağlı-Azdavay-Daday-Tosya-Kurşunlu güzergahında altın, manganez ve linyit bulunduğunu, bunların da bölgenin değerini son derece artırdığını belirtiyor.Yıldırım da bölgede daha başka madenlerin bulunduğundan bahsediyor: "Küre dağlarında dünyanın en zengin kobalt cevherleri çıkıyor ama biz bakır cevherini ham olarak içinde kobalt ve altın bulunduğu halde yok pahasına satıyoruz".TPAO: "Bütçemiz sınırlı, arama yapamıyoruz"Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) yetkilileri ise Boyabat, Soğuksu, Ekinveren yörelerinde 8 kuyu açtıklarını, ancak bunların hiçbirinde ekonomik bir keşif yapamadıklarını, sadece birinde gaz bulunduğunu belirtiyorlar. Yetkililer, "TPAO'nun arama bütçesi onda bire düşürüldü. Bu da yeterli sayıda ve istediğimiz yerlerde kuyu açmamızı engelliyor. Bu bütçeyle ancak çok sınırlı aramalar yapabiliyoruz.Şu an için kuruluşun Küre'de bir çalışması yok. Şimdilerde daha ziyade Karadeniz'de denizel alanda Madison şirketiyle birlikte petrol araması yapıyoruz. Karadeniz'den oldukça umutluyuz" şeklinde konuşuyorlar.Türkiye'nin en yakın petrol mühendislerinden Necdet Pamir, TPAO'nun Ekinveren, Soğuksu, Boyabat yörelerinde petrol sızıntısı keşfettiğini belirterek. "Sızıntı varsa petrol mutlaka vardır" diyor.Osmanlı'nın başına gelen,Türkiye'yi ürküttüTürkiye'de petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinin geçmişine göz attığımızda, "art niyet olarak" isimlendirilebilecek bazı hallerin yanısıra, ilginç bir içe kapanma da hemen dikkati çekiyor. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, daha önce özellikle yabancılara verilmiş bir çok petrol arama/çıkarma izninin iptal edildiği görülüyor. Dahası 1940'lı yıllara kadar da petrolle ilgili bir kuruluşumuz yoktu.1921'de Amerikan Raşyen Kumpanyası Anadolu'da petrol aramak için başvuruyor, TBMM barış imzalanmadan kabul edilmeyeceği yönünde karar çıkartıyor. Meclis 3 Kasım 1922'de, "Petrol, neft ve havagazı arama izninin kimseye verilmeyeceği" kararını çıkartıyor. Fransız Emile Mayen'e verilen Van'ın Beşparmak ve Gürgün ilçelerindeki arama izni, Manisa Kozluca'daki Mehmet Bahri Bey'e verilen petrol işletme imtiyazı, Mardin Midyat'ta Ahmet Şakir Efendi'ye verilen neft ve zift araştırma ruhsatı? Bunlar ve daha bir çok petrol arama/çıkarma izni 1924'te iptal ediliyor. Ertesi yıl, yani 1925'te ise Sinop Ekinvaran, Gelibolu, Gölcük, Eksamil, Gonoz, Mürselli, Tekirdağ Balatnoz deresi, Van Hareşit, Amik ve daha birçok bölgede daha ziyade yabancılara verilmişpetrol arama/çıkarma ruhsatları feshediliyor.Genç Cumhuriyet'in bu "refleks" davranışında muhakkak ki, petrol yüzünden Osmanlı devletinin başına gelenler ve batılılarca bu devletin zenginliklerinin nasıl talan edildiğinin iyi bilinmesi yatıyor. Ancak çok geçmeden Türkiye, çekirge ile mücadelede kullanılacak motorlara konulacak kadar bile petrol bulamayınca durum değişiyor. Hükümet, Urfa ve Mardin'i istila eden çekirgelere karşı kullanılacak araçlara konmak üzere "pazarlık" usulüyle petrol alınmasına karar veriyor. 1927'de, Türkiye dahilindeki bütün petrol yataklarının tespiti ve işletmesi hakkı İş Bankası'na veriliyor.Petrolümüzü kim saklıyor?Ülkemizde petrol olup olmadığı kadar tartışmalı, su götüren, 'suyu çıkmış' bir başka konu bulmak zor. Türkiye'de petrol olduğunu iddia edenlerin de, olmadığını iddia edenlerin de kendine göre gerekçeleri var. 'Petrol yok'çular, bugüne kadar açılan 1000 küsür kuyudan sonuç alınamadığından hareketle, buna bilimsel bazı izahatler de ekleyerek cepheyi sağlamlaştırıyor. 'Petrol var'cılar ise, daha ziyade arama yapılan yörelerdeki halkın sahit olduğu olayları, yurt dışında yazılmış yazıları, yabancı araştırmacıların sonuçlarını gerekçe gösteriyor.Petrol denizi üzerinde yüzdüğümüz doğruysa eğer, neden diğer bütün ülkelerde çıkartılmasına 'izin verilen' petrol bizim ülkemizde yerin altında tutuluyor? 1930'lardan bu yana petrol aramak için açtığımız 1000'in üzerindeki kuyu da, sadece Raman ve bir iki küçük hacimli kuyu haricinde hiç mi petrol izine rastlanmadı? Aranıp bulunamayan petrol, sınırın hemen öte tarafından niçin yer altından kendiliğinden çıkıyor? Yok eğer rastlanmadıysa, 1080 civarında arama sahası raastgele mi seçildi? Türkiye'nin, petrol varlığını ekonomik ve stratejik gücüne dahil etmesini kim engelliyor?Mason-petrol ilişkisi?Kastamonu yöresinde petrolün mevcut olduğu uydu fotoğraflarıyla anlaşılınca, zamanın Amerikan büyükelçisi marc Grossman 1997'de bölgeye ilginç bir gezi gerçekleştirmiş. Gezinin detaylarını Prof. Maranki şöyle anlatıyor: "Grossman bu geziyi, uzun yıllar Türkiye'de petrolle ilgili kuruluşlarda en üst düzeylerde görev yapmış mason büyük üstadı Necdet Egeran'ı da yanına alarak yaptı. Gezinin tam da uyduların Küre'de petrol tespit ettiği zamana denk gelmesi çok manidar. Taşköprü ve Tosya civarlarını gezen büyükelçi, soru soran gazetecilere "kastamonu etli ekmeği ve Taşköprü sarımsağı yemeye geldim" cevabını verdi. Grossman'ın Egeran'la loca bağlantısı var, ikisi de aynı mason locasına kayıtlı".İskoç Riti'ne bağlı Bilgi Locası'na kayıtlı olan Enver Necdet Egeran, uzun süre en üst masonluk derecesi oan 'büyük üstad' olarak Türkiye masonluğunu yönetti. Egeran'ın hayatında masonluk ne kadar önemliyse, petrol de o kadar önemli. Maden Tetkik Arama'nın 1940 ila 1951 yılları arasında Jeoloji Şube Müdürlüğünü yapan Egeran, 1951'de MTA'nın Petrol Dairesi'nin kurulmasıyla Petrol Dairesi Şube Müdürü olur. Egeran, 1953-56 arasında petrol devi Mobil'in Türkiye müdürü yapılır ve 1968'e kadar bu görevde kalır.Egeran'ın Türkiye petrol tarihinde dikkat çekici bir yeri var. Yabancı şirketlerin Türkiye'de petrol aramasına izin veren Petrol Kanunu'nun çıkmasında en büyük pay Egeran'a ait. İlginç olan şu ki ülkmizde Mobil tarafından kuyuların açılıp, petrol bulunmadığı gerekçesiyle betonla kapatılması daha ziyade Egeran'ın Mobil'in başında bulunduğu tarihlere denk geliyor. İlgili yöre halklarının, "Gözlerimizle gördük, petrol fışkırıyordu" diye hala torunlarına anlattıkları kuyular bunlar.Türkiye'de masonların kendi üyelerin mahsus gizli olarak yayınladıkları 'Şakul Gibi' adlı dergide Egeran hakkında oldukça çarpıcı bilgiler veriliyor. 1949'da Tekris Locası'na kaydolan egeran, Mayıs 1950'de kalfa, aynı yılın ekim ayında üstad oldu. Ardından bilgi Locası'nı kurdu ve 1955'te Üstad-ı Muhterem, 1958'de Türkiye Büyük Locası'na Büyük Sekreter, 2 Mayıs 1965'te Pek Sayın Büyük Üstad seçildi.Resmi bazı raporlarda Egeran'dan ve faaliyetlerinden bahsediliyor. Bu bahis öyle alışılmış ifadeler içermiyor. Bazı paragrafları birlikte okuyalım: "..Yabancıların Türkiye'de petrol aramasına izin veren kanunun kabul edilmesinden sonra ülkemizde petrol arayan yabancı şirketlerin tamamı yahudilere aittir. Görüldüğü gibi Necdet Egeran, Türkiye'de petrol aramaları yapan Yahudilerin türlü entrikalar çevirdiği bir dönemde, Türkiye'nin en aktif masonu olma özelliği taşıyor. Aynı tarihlerde petrol çıkan kuyuları betonlayan Mobil'in genel müdürü olması da rastlantı değildir. Türkiye'nin petrol yönünden yıllarca dışarıya bağımlı kalması ve Ortadoğu'nun sayılı petrol üreticisi ülkelerinden biri olma şansını elde edememesinin sebebi, bu petrol kuyularının ileriki bir tarihte kullanmak üzere kapatılmasıdır. 1950'lerden beri Türkiye'deki petrol rezervleri ile ilgili kilit noktalarda görev yapmış olan Egeran ve Türk masonları, Siyonizm'in idealleri için tarihi bir hizmette bulunmuştur".Türkiye'de petrol faaliyetinin içinde bulunan masonlar, Egeran'la sınırlı değil. Değişik localara kayıtlı daha bir çok mason, petrolle ilgili kuruluşların tepe noktalarında görev almış. Yıllar içinde petrolle ilgili çeşitli kuruluşlarda görev yapan masonlar var.CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım, "Anlaşılıyor ki Türkiye kuşatılmış" dedikten sonra şöyle devam ediyor: "Bu kuşatmayı biz yaracağız ve kurtulacağız. Kuşatmayı yarmamız için TBMM'de AKP, CHP ayrımı yapmadan ulusal mutabakatı sağlamamız lazım yer altında zengin madenlerimiz var ama kullanamıyoruz. Var mı dünyada bizim gibi başka ülke?".Türkiye'nin güçlü bir ekonomi için petrole ihtiyacı var. Gerçekten var da çıkarılmmıyor mu, yoksa bize Osmanlı'dan kalan "kuru" bir arazimi, henüz belli değil ama petrol arama kuruluşlarımızın ödeneğini de arttırarak , geçmişte kapatılan kuyuları yeniden ve öncelikle ele alabilir, yıllık açılan kuyu sayısını birkaç düzineden birkaç bine çıkarırsak, bizim de petrol zengini olmamamız için hiç sebep yok. Kaldı ki bu noktada Prof. Maranki, Sovyetler Birliği döneminde Sovyet Kozmik Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin yaptığı bir tespiti aktarıyor: "Irak ve İran'da bulunan petrol yatakları her yıl çok belirgin şekilde Türkiye'ye doğru kayıyor".

16.06.2003 Aksiyon

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-04-2007, 02:26   #7
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
DENİZLERİMİZ PETROL KAYNIYOR
Ege, Akdeniz ve Karadeniz petrol açısından zengin mi? Bu çok önemli soruyu dünyanın en büyük petrol şirketlerinden birinin genel müdürüne sorduk. İşte cevabı
Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan Brezilya'lı Petrobras Karadeniz'de petrol arıyor. Hatta çalışma yaptığı yerlerin başında İstanbul Boğazı'nın Karadeniz bölümü de var.

Şirketin Genel Müdürü Paulo Karvalho Samanyolu Haber'e çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Karvalho: ?Biz, Karadeniz'in yeni ve büyük bir petrol bölgesi olduğunu düşünüyoruz. Çok fazla burada kuyu açılmamış. Biz şu anda verileri analiz ediyoruz. Bir değer biçemiyoruz. Bazı güzel petrol yapıları olduğunu biliyoruz. Fakat ne kadar petrol olduğunu söylemek için erken."

PETROBRAS bir devlet şirketi. Bir zamanlar Brezilya'ya kendine yetecek petrol yok denirken ülke şimdi kendi kendine yeten ve ihraç eden ülke konumunda. Petrobras derin denizlerde sondajlarda uzmanlaşmış bir kurum. Karadeniz'de de derin sularda sondaj yapacaklar. Eğer petrol çıkarsa ruhsat sahibi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile yarı yarıya paylaşılacak.

Genel Müdür Paulo Karvalho Samanyolu Haber'in Ege ve Akdeniz'in petrol açısından ne kadar zengin olduğu konusundaki sorusunu ise şöyle cevaplandırıyor:

"Biz şuna inanıyoruz, biz bu bölgeye baktığımız zaman büyük petrol potansiyeline sahip olduğunu görüyoruz. Ama önemli nokta şu: Petrol için doğru noktayı bulmak. Çünkü keşif için petrol kuyusu açmak çok pahalı. Bunun için en doğru noktayı bulmak zorundayız. Biz bu bölgede hazar denizindeki."

Petrobras genel müdürü Paulo Karvalho, Karadeniz'deki petrol rezervini Hazar Denizi'ndeki petrol potansiyeline benzetiyor. Hazar'da 163 milyar varil keşfedilmemiş petrol rezervi bulunuyor.

Denizlerimizin barındırdığı bu muhtemel petrol rezervi, gözlerin bir kez daha kamuoyunda büyük tedirginlik uyandıran Petrol Yasa Tasarısına çevrilmesine sebep oldu. Zira tasarı yasalaştığı takdirde bu zengin rezervlerin Türkiye'nin kontrolünden çıkması tehlikesi gündeme gelecek. Çünkü denizlerdeki ruhsatlar, şu anda devlet şirketinin elinde, ancak ruhsat süresi 2011'de bitiyor.

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-04-2007, 17:06   #8
melek
 
beyaz melek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 97
YAZDIKLARINIZI HAYRETLE OKUDUM.
Doğrumudur bütün bunlar ?

beyaz melek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-04-2007, 03:46   #9
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Ben Türkiyede petrol olduguna ama cikaramadigimiza inaniyorum.Biz bir ilüzyonlar ulkesinde yasiyoruz bir çok sey asla gorundugu gibi degil. "milli egitim" dedigimiz okul sistemi ve tarih kitablari bile yalan yanlislarla dolu.Turkiye her yönüyle bagimsiz bir ulke olmalidir . Ne ekip biçecegimize bile baskalari karar veriyor artik.
Petrolun bittigi yalani dedigim gibi petrol sirketleri tarafindan fiyatlari yuksek tutmak icin gudemde tutuluyor.TCDD petrol ve araba sirketlerinin siyasilerle olan çirkin iliskisi yuzunden kendi kaderine terk edilmis durumda Avrupada trene buyuk onem verilirken bizim trenlerimiz çuruyor varsa yoksa kredilerle ,anlasmali ihalelerle yapilan berbat "double yollar" her yil bu rezalet yollar yuzunden kaç kisi canindan oluyor.Istanbulda iki tane kopru var ama ikisindede tren ve metro geçemiyor!Daha neler neler yazmakla bitmez!
Biyodizelin çevreci bir yakit oldugu soyleniyor fakat daha simdiden ekolojik ve ekonomik sorunlar yaratmaya basladi.Meksida temel gida maddesi olan ve misir unundan yapilan tortiya ekmegi ethonol uretimi yuzunden zamlaninca meksikalilarin hukumeti protesto etmesine sebeb olmus! Birileri çikip yenilip içilmeyen bor madenimizle çalisan araba yapsa veya hydro,gunes enerjisi,soguk fuzyon ve bunun gibi yenilebilmez maddeleri kullansa daha iyi olmazmi? Hatta yabanci sirketleri bekleyen petrolumuz kullansak fenami olur? Neden dunyanin en pahali benzinini elektirigini Türk vatandasi kullaniyor ?
Biyodizel teknolojisi kullanilmasi kolay ve pahali olmayan bir yontem benzinin çok pahali olmasi insanlari bitki yaglarini kullanmaya yoneltiyor. bu yontem Türkiyede kisa surede tutulursa sasirmam.
Ben bu teknolojinin bilinmesi ve kullanilmasina karsi degilim ancak biyodizelin petrolun tek alternatifi gibi dusunlunmesine ve sunulmasina karsiyim.Çevreciyim diyenler yakit için tarlada ürün uretilmesinin ne kadar ekolojik oldugunu iyi arastirmalilar.


Düzenleyen Mehmet Ali Aşık : 30-04-2007 saat 05:44 Neden: Güncelleme
Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-04-2007, 03:30   #10
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Netpano yazarı Hakan Yılmaz Çebi son petrol yasasını hakkında bilinmeyenleri açıklıyor. Yabancıların Türkiye'de petrol aramasına izin veren kanunun kabul edilmesinden sonra, ülkemizde petrol arayan şirketlerin tamamı Yahudilere aittir.

Güneydoğu'da arama yapanlar arasında en büyük iki petrol şirketi ?MOBİL? ve ?SHELL?di.

Shell Petrol şirketi uluslararası sahada Hollanda-İngiliz ortaklığı etiketi kullanır. Royal-Dutch Shell'e bağlıdır. Sahibi Markus Samuel isimli bir Yahudi'dir.

Diğer petrol arayıcısı şirket "MOBİL" ise bilindiği gibi Yahudi trilyoner ROCKEFELLER'ın birçok petrol şirketinden biridir.

Türkiye'de petrol aramaya başlandığı 1956 yılından 1968 yılına kadar MOBİL'in Türkiye'deki Genel Müdürü NECDET EGERAN'dı.

Necdet Egeran 1954 'te yabancı şirketlerin Türkiye'de petrol aramasına izin veren Petrol Kanunu'nun kabul edilmesinde en büyük çabayı sarf edenlerden birisi. Aynı zamanda MTA'nın ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün kurucularından.

Daha sonra emekli olup 56'da Mobil'in başına geçer. Mobil'in petrol bulduğu kuyuları beton dökerek toprak üzerine çıkmasını engellediği söylentilerinin yaygın olduğu tarihte Mobil'in tek söz sahibi idarecisiydi. ...

Dönemin ETİBANK GENEL MÜDÜRÜ BURHAN ULUTAN da o tarihlerde çalkalanan rivayetleri doğruluyor. Kendisiyle görüşmemiz sırasında yaptığı açıklamada Ulutan şunları söyledi:

"1965'LERİN BAŞINDA MOBİL OİL'İN BAŞINDA EGERAN İSİMLİ BİRİSİ VAR. BU ARADA PETROL BULUNAN KUYULAR DA KAPATILMIŞ..."

O dönem en gündemdeki şahıslarından Necdet Egeran'ın başka büyük bir özelliği daha var.

Bu özelliğini TÜRKİYE'DEKİ MASONLARIN kendi aralarında yayınladıkları "ŞAKÜL GİBİ" isimli mason dergisinden öğreniyoruz.

ENVER NECDET EGERAN'IN KİMLİĞİ

24 Ekim tarihinde DOĞUŞ LOCASI'nde tekris edildi. (42 YAŞINDA)...

Mayıs 1950'de KALFA, Ekim 1950'de ÜSTAD oldu? Necdet Egeran Bilgi Locası'nın 25 kurucu üyesi arasındadır... 1955 yılında da ÜSTAD-I MUHTEREM oldu...

Egeran 1958'de Türkiye Büyük Locası'na GENEL SEKRETER seçildi. ... Locası tarafından İskoçya Büyük Locasına Fahri Büyük 2. Nazırı unvanı verildi... 1964 yılında 1. BÜYÜK LOCASI'nı temsilen New York Büyük Locası'nın toplantısına davet edildi...

Necdet Egeran 2 Mayıs 1965'te PEK SAYIN ÜSTAD seçildi. 58 yaşında 16. Masonik yılında TÜRK MASONLUĞUNUN EN GENÇ BÜYÜK ÜSTADI OLDU?" (Şakül Gibi Dergisi)

Görüldüğü gibi Necdet Egeran, Amerika'dan ısmarlama gelen Cevat Eyüp Taşman gibi yabancı petrol şirketlerin türlü entrikalar çevirdiği bir dönemde Türkiye'nin en aktif masonu olma özelliğini de taşıyor.

Aynı tarihlerde petrol çıkan kuyuları betonlayan MOBİL'in Genel Müdürü olması ÇOOOK İLGİNÇ RASLANTI olsa gerek!!!

Türkiye'nin yıllardır petrol yönünden dışarıya bağımlı kalması ve belki de Ortadoğu'nun sayılı petrol üreticisi ülkelerinden biri olma şansını kaybetmesi ile TÜRKİYE'DEKİ MASONLUK, SİYONİZM davasına pek önemli katkılarda bulunmuş ve neticede hipnozlu milletvekillerinin uyuduğu bir anda YENİ PETROL YASASI MECLİS' TEN TAYYİ MEKAN yaparak geçmiştir NETEKİM!..

BİR DÖNEM TÜRK PETROL REZERVLERİNİ KONTROL EDEN MASONLARIN LİSTESİ:

SELİM SOYDANBAY.: MOBİL MÜDÜRÜ, DEV LOCASI

KAZIM AKYEL: TÜRKİYE PETROLLERİ GENEL MÜDÜR MUAVİNİ, UYANIŞ LOCASI

İBRAHİM ENVER ALTINLI.: MTA ENSTİTÜSÜ UZMAN, KÜLTÜR LOCASI

İHSAN RUHİ BERENT.: MTA GENEL MÜDÜRÜ, UYANIŞ LOCASI

OSMAN ŞEVKİ FİGEN: MOBİL OİL MARMARA BÖLGESİ MÜDÜRÜ, MUSAVVAF LOCASI

MİTHAT GÜLDÜ.: ETİBANK BAŞKONTROLÜ, İDEAL LOCASI

İHSAN MİZANOĞLU.: PETROL OFİSİ MÜDÜRÜ, İNANIŞ LOCASI

RAUF ROZENTAL.: SOCANİ VAKUM PETROL ŞİRKETİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.: KÜLTÜR LOCASI

BAHRİ ERGENE, MOBİL.: FAZİLET LOCASI

BESİM TAN, MOBİL MÜDÜRÜ.: SEVGİ LOCASI

İBRAHİM DERİNER.: ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ESKİ MÜSTEŞARI, BİLGİ LOCASI

İHSAN KAYIN.: PETROL OFİSİ MÜDÜRÜ, İNANIŞ LOCASI

NİMET DANABAŞ.: MADEN KREDİ BANKASI MÜDÜRÜ, KÜLTÜR LOCASI

SÜHA TUĞRUL AKSOY.: ETİBANK ALIM SATIM ŞUBE MÜDÜRÜ, ÜLKÜ LOCASI

OSMAN BİLEN.: TPAO PERSONEL MÜDÜRÜ, UYANIŞ LOCASI

LÜTFİ ERSİN ÜÇER.: SHELL CO. PLANLAMA MÜDÜRÜ, ÖZLEM LOCASI

SABİH BÜYÜKARIKAN.: ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MÜŞAVİRİ, UYANIŞ LOCASI

TURHAN KUT.:ETİBANK GENEL MÜDÜR MUAVİNİ, UYANIŞ LOCASI

SABRİ CEREN.: TPAO PAZARLAMA MUHASEBE MÜD., UYANIŞ LOCASI

ZİYA AYTINBAŞ.: TÜRKİYE PETROLLERİ A.O GENEL MÜDÜR MUAVİNİ, UYANIŞ LOCASI

ABDÜLKADİR ASNA.: MTA ENSTİTÜSÜ TTL ŞUBESİ MÜDÜRÜ, UYANIŞ LOCASI

RIFAT AYAYDIN.: TÜRKİYE PETROLLARİ A,Ş., UYANIŞ LOCASI

OSMAN ALİ BERKMAN.: MOBİL MÜDÜRÜ, ANKARA UYANIŞ LOCASI

MEHMET RIZA AKASLAN.:TPAO MALİ İŞLER GRUP BAŞKANI, UYANIŞ LOCASI

ATİLLA AYKOL.: MADEN JEOLOJİ MÜHENDİSİ, DEV LOCASI

AHMET BARAY.: ETİBANK GENEL MD. MUAVİNİ, UYANIŞ LOCASI

ZEKAİ BOYER, TPAO PERSONEL MD. ANKARA UYANIŞ LOCASI

BELGİN ERKAN.: TPAO GENEL MD. İKMAL GRUP BAŞKANI, GÖKKUŞAĞI LOCASI

CENGİZ ERDAL .: PETROL OFİSİ A,Ş. GENEL MD. YARDIMCISI, GÖKKUŞAĞI LOCASI

YALÇIN İLTER .: MOBİL OİL BÖLGE MD. MATRİKÜL N: 1320

Yukarıda da görüldüğü gibi madenlerimiz yıllarca Siyonistlerin "ÇİFTLİKLERİMİZ" dedikleri mason localarına kayıtlı "kişilere" bırakılmış!

Üstelik bunların pek çoğu TÜRKİYE'NİN AZAMİ DERECEDE MİLLİ DUYARLILIK GÖSTERMESİ GEREKEN TÜRKİYE PETROLLERİ ANONİM ORTAKLIĞI çalışanları olması GAFLET ÜLKESİ olmamızı göstermiyor mu?!

(. MASONLARIN KENDİ ARALARINDA KULLANDIĞI ÖZEL İŞARETLERDEN BİRİDİR!

RETOG ŞİRKETİ'NİN HAZIRLADIĞI TÜRKİYE'DEKİ PETROL DOSYASI...

''En Zengin Yataklar Türkiye Kürdistanı'nda''

Türkiye sınırlan içindeki petrole ilişkin oyunların yoğunluğu çok zaman kamuoyunda "Türkiye'de petrol var ama ortaya çıkarılmıyor" tartışmalarına yol açıyor. Yıllardan beri bu konuda medya kuruluşlarında birçok haber dönem dönem yer alır.

Ne hikmetse bulunan petrol sahalarını hiçbir gazeteci veya medya kurumu yerinde görmez, tespit etmez veya edemez. Bu konuyu ciddiyetle ele almış hiçbir haber programı veya gündem haber bulamazsınız.

Şahsıma da yapıldığı gibi, teşebbüs eden birçok gazeteciyi de işinden ederler. Yapacağınız çalışmayı hem kursağınıza gömerler hem de yayınlayacak bir yer bulamazsınız. Diğer taraftan Türk halkı bu iri gazete ve televizyonlarda yayınlanan magazin programlarına ilgisini günbegün gösterirken, niye kendilerine bu tarz konuların işlendiği programların gösterilmediğini bir türlü sormaz!..

Neyse konumuza dönelim ve 27 Şubat 1992 tarihli Güneş Gazetesi'nin birinci sayfasında yayımlanan hayli ilginç rapora bakalım.

"En verimli yatakların 'Türkiye Kürdistanı'nda olduğunu ileri sürdüler''?
?Amerikalı Ceyarlar Güneydoğu'da"

başlıklı haberde bakın hangi cümleler yer alıyor:

"Güneydoğu Anadolu'yu ve Bitlis, Van, Adıyaman, Tunceli illerini "Türkiye Kürdistanı" olarak değerlendiren bir ABD şirketi, ülkemizin yeraltı zenginlikleri konusunda ilginç iddialarda bulundu. Amerikalı petrol şirketi RETOG, Türkiye, Suriye, Irak sınır bölgesinin petrol ve gaz rezervlerinin raporunu yayınladı. Rezerv açısından çok zengin olduğu bildirilen bu bölge, raporda Kürdistan (!) ( DİKKAT EDİNİZ lütfen Yıl 1992- HYÇEBİ) olarak nitelendirildi.

"14900 Landmark Blyd. Sütte 370 Dallas, Texas 75240 USA adresindeki Retog"

şirketince hazırlanıp satışa sunulan raporda, Türkiye'nin çok şaşırtıcı bir coğrafî konumu olduğu kaydedildi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin, Ortadoğu petrol bölgelerinin kuzeydeki uzantısı olduğu belirtilen raporda, şu anki faal petrol sahalarının az miktarda petrol rezervlerine sahip olduğu vurgulandı.

Raporda öne sürülen görüşlerin aşırı derece detaylı olması dikkat çekti. Dört ciltten oluşan rapor, bölgedeki 517 petrol kuyusunun tüm kayıtlarını kapsıyor. Ayrıca bölgenin tüm jeokimya ve termal özellikleri ve tarımsal etkinliklerini gösteren haritalar da raporda bulunuyor.

Raporda yalnızca Ortadoğu'nun Güney bölgelerinin petrol bakımından zengin olduğu görüşünün aksine, içinde Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi topraklarının da bulunduğu kuzey bölgelerinin petrol bakımından zengin olduğu belirtildi. Ayrıca bu bölgede daha önce ayrıntılı bir araştırma yapılmadığı kaydedildi.

45 bin ABD doları fiyatla satışa çıkarılan raporda, Türkiye Kürdistanı olarak adlandırılan yöredeki, işlenmeyen petrol sahalarının rezervlerinin büyüklüğü övülüyor. Bakir bölge olarak adlandırılan işlenmeyen sahaların Irak ve Türkiye'de işlenen petrol sahalarından daha verimli olduğu iddia ediliyor.

Retog şirketinin yeraltı ve petrol araştırma fırsatları, Türkiye / Kürdistan adlı raporunda, 500 bin ölçekli harita, kuyular, büyük petrol ve gaz sahalan, 52 ayrıntılı kuyu jurnali, 517 kuyu bilgi kayıtlan, yerüstü coğrafî bilgiler, Bouger yerçekimi bilgileri, Türkiye-Suriye ve Irak'ın sismik derinlik haritaları ile bu ülkelerde çalışan petrol sahalarının ayrıntılı haritaları bulunuyor. Raporda aynca Türkiye'nin siyasî yapısıyla bunun komşu ülkelerle kıyaslamalan da detaylanyla anlatılıyor."

Yıl 1992: "Türkiye Kürdistan"ı Dillerde

Retog şirketinin vermiş olduğu bizim için azami öneme sahip bilgilerin yanında özellikle bu raporda yer alan Türkiye Kürdistanı cümlesine dikkatlerinizi çekmek isterim.

İsrail Siyonizminin ABD'ye yaptırdığı Irak işgali sonucu bu niyet her geçen gün gerçekleşmek üzere.

Oysa 1990 yılında çıkan Masonluk ve Kapitalizm adlı eserin ilk baskısında "özel bölümde" bu konuya dikkat çekilmiş,

"Yukanda bahsettiğimiz gerek zengin petrol yatakları, gerekse GAP projesi gibi dev bir projenin yer aldığı topraklarda kurulacak bir Kürt devleti, İsrail için yutulacak lokma değildir. Kurulması tasarlanan bu devletin zayıf, askerî güçten yoksun, ekonomik açıdan himayeye muhtaç bir devlet olacağını tahmin etmek hiç de güç değil.

Plânın ikinci aşamasında, Ortadoğu'nun tek söz sahibi ülkesi haline gelecek İsrail için, bu Kürt devletini kontrol ve himayesine almak gayet kolay olacaktır.

Kürdistan'ın İsrail'in bir eyaleti olmasıyla gelişecek bu aşama, İsrail'in Güneydoğu Anadolu sınırlan içine alıp vadedilmiş topraklara kavuşmasıyla sona erecektir."

Rapor, şöyle devam ediyor;

"Olay bu yönden değerlendirilince, Time Dergisi'nde çizilen Kürdistan haritasının Güneydoğu Anadolu'nun uzaydan çekilen petrol haritasıyla üst üste çakışmasının bir tesadüf eseri olmadığı açıkça anlaşılır.

Dergide yayınlanan Kürdistan haritasının sınırları Gaziantep'ten başlıyor. Kuzey Irak'tan Halepçe'ye kadar uzanıyor. Türkiye'nin zengin petrol yatakları Diyarbakır, Adıyaman, Nusaybin ve Batman arasında tüm Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni içine alan bir yay çiziyor."

Diğer taraftan uzaydan çekilen petrol yataklarının haritası üzerine Kürt sorununu bahane ederek ABD'nin bölgeye yerleşmesi de çok dikkat çekici bir olay.

Körfez krizi ve şimdi de Irak savaşı derken bölgede "insanî yardım ve güvenlik kampları" adı altında büyük bir oyun oynanıyor.

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-04-2007, 03:33   #11
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Yıl 1952 , ilbahar ayları...

Almanya'da doktora tezi ve doçentlik
tezi çalışmalarımı bitirdikten sonra Aachen Technische
Hochschule'sinde Prof. F.A.F Schmidt ile beraber bugünün harp
sanayiinin temelini teşkil eden füzeler ve Leopard tank motorlarının
geliştirilmesiyle ilgili araştırmaları yürütüyorduk.

Prof. Schmidt, harp içindeki Almanya'nın en üst seviyede araştırmalarını yapan
Deutsche Luftfaht Forschung Merkezi'nin en önemli şahsiyeti idi.

Alman ordusunun dünyada ilk defa Avrupa'da yapılan atışla Londra'yı tahrip
için kullandığı V1, V2 füzelerinin keşfinde önemli rol oynamıştı.

Bir gün Üniversite'nin araştırma laboratuvarında çalışırken
benimle görüşmek istediğini söyledi.

Önünde, ESSO Petrol Şirketi Genel Müdürü Dr. Müller'in gizli bir konferansa davet kartı bulunuyordu. Bu konferansa kendisinin gidemeyeceğini, ancak böyle bir şahsın verdiği konferansta isminin yazılı olduğu masanın boş kalmamasına da ehemmiyet
verdiğini belirtti. Mümkünse bu konferansa kendi adına benim gidip,
yerini almamı rica etti. Memnuniyetle kabul ettim.

Konferans, o tarihte, harpten çıkmış Almanya'nın yıkık Aachen
kentinin ilk tamir edilen, en lüks, en muhteşem binasında yapılıyordu.

Bu binada aslında bir termal kaynak bulunduğu için adı Bad Aachen olan
Aachen şehrinin ağaçlar içindeki meşhur Kurhaus oteliydi.

Girişte sıkı kontroller yapıldı. Davetiyeyi göstererek Prof. Schimdt'in adına O'nun
yerine oturdum. Şehrin Valisi, Başpiskopos'u, profesörler, ileri gelen
iş adamları ve yazarlardan müteşekkil en seçkin bir topluluk bu
konferansa davet edilmişti.

ESSO Şirketi Genel Müdürü Dr. Müller açış konuşmasını yaparken,

-"Sizleri her ne kadar "Bugünkü Arabistan" konulu bir konferansa
davet ettimse de, bu davetin böyle takdimi konferansın gizliliği
münasebetiyledir. Toplantının asıl maksadı şudur : Suudi Arabistan'ın
yeni petrol bölgesi Damman'dan geliyorum. Amerikalılarla beraber
dünyanın en zengin petrol kaynaklarını bulduk. Amerika'nın ve
Avrupa'nın önemli şehirlerinde seçilmiş kimselerle yapılmasını
programladığımız bu gizli toplantılarla, bu muazzam servetin
Batılıların yararına kullanılmasını nasıl temin edebileceğimizin
istişarelerini yapmak istiyoruz. Onun için bu büyük zenginlik hakkında
size kısaca bilgi verdikten sonra, aslında ben sizin tavsiyelerinizi
dinlemek istiyorum."

dedi.

Suudi Arabistan'da dünyanın en zengin petrol yatakları bulunmuş ve
ilk üretim başlamıştı. Buradaki rezervler dünya toplam rezervinin
yüzde yirmisine denk büyük rezervlerdi. Batı bu rezervlerin kendi
yararına kullanılmasını istiyordu. Bunun daha ilk günden tedbirlerini
almaya çalışıyordu.

Dr. Müller, ayrıca konuşması esnasında müslümanlık hakkında
gerçekle hiç alakası olmayan o kadar yanlış şeyler anlattı ve
müslümanların hakkı olan bu petrolü onlardan alabilmek için toplantıya
iştirak edenler de o kadar insanlık dışı haksız teklif ve tavsiyelerde
bulundular ki; o gün hayatımın feveran göstermemek için en çok çaba
sarfettiğim günü oldu.

Prof. Schmidt'in yerine gittiğim için susmak zorunda kaldım.
Ancak reaksiyonumu hemen o gece Türkiye'deki arkadaşlarıma 40 (kırk) sayfalık bir mektup yazarak duyurmak ihtiyacını hissettim.

İşte Batı, körfez petrolüne ilk günden beri bu gözle bakmışır. Bu
petrolü kendi kontrolünde tutmaya herşeyden fazla önem göstermiştir.
Ben de Batı'nın kapalı kapılar arkasındaki gerçek yüzünü o gün görmüş
oldum.

Bu haksızlığa karşı o günden beri mücadele içindeyim....

Kaynak : Körfez Krizi, Emperyalizm ve Petrol - Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-04-2007, 22:47   #12
Ağaç Dostu
 
ÇeteÇakal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 305
Ben neden bu kadar bu konu üzerinde durduğunuzun manasını çıkarmaya çalışıyorum. Bunlar ülkemizde herkesin zaman zaman telaffuz ettiği petrolle ilgili sözler. "Bizde petrol çok çıkattırmıyorlar"... Ancak sizin bir hışımla bu konuda yazılar yazmanız ve bu ortama New york 'tan katılmanız beni açıkçası düşündürüyor. Bana sizi itham ediyormuşum gibi sakın düşünmeyin. Ülkemiz o kadar çok provakatörler gördü ve birbirine bu yüzden kırdırlıdı ki!....Düşüncelerimi mazur görün...

ÇeteÇakal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-04-2007, 03:41   #13
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
sayin cetecakal bu konulara onem vermemin sebeleri sunlardir.Kendi çapimada kuresellesme,emperyalizm ve kapitalizm hakkinda bayagi okudum konferanslara katildim Amazonlardan Alaskaya ,Afrikadan sibiryaya kadar dogal kaynaklarin pramitin tepesinde oturan belli bir kesim tarafindan nasil talan edildigini yerli insanlarin neler çektiklerini biliyorum. Ne yazikki Turkiyede bu yolun yolcusu amacim belki bir kaç kisinin ne olup bittiginin farkina varmasi.

New yorktan katiliyorum ama Turkiyeye surekli gidip geliyor zaman zamanda Orada yasiyorum . Dunyada ne olup bitiyor yakindan takip ediyorum. Ayrica Turkiyeyi disardan gormek gelismelere farkli yonden bakmak ve bu konularda fikir paylasmak benim diger amacimdi.

Size bir ornek vereyim Turkiyedeki ve Amerikadaki basini takip ederken Turkiyede bir çok basin yayin organin olaylari Washingtonun bakis açisiyla geçtigine sahit oldum. Kuresel isinma ,biyodizel,petrol, su sorunlari,Genetigi degistirilmis tohumlar ,baraj yapimi vs gibi konular hem cevre ile ilgli hemde siyasal ve ve ekonomik yonu var.Turkiyede yalan haber ustune yalan haber yapan gazeteler, toplumu beyin konrolu altinda tutmaya çalisan televizyon programlari bir yandan halki beyinsiz yayinlarla uyutuyor obur yandan toplumun genetigini degistiriyor.Bu konuda çok basarilida olmuslar.Alin size kuresel isinma ve meydanin yaklasimi elbet bir gun bu yalanin foyasi ortaya çikacak.

Simdi bu soruyu bir çok kisi soruyor Turkiyede her sey var fakat neden halen issizlik, açlik ,sefalet çekiyoruz? Dunyanin farkli yerlerine seyahat etme imkanim oldu her Ulke bizim kadar sansli degil. Binsekizyuzlerde Irlandada bas gosteren onbes milyon kisinin olumu ve milyonlarin goç etmesine sebeb olan Patates urunene musallat olan bir fungi hastaligidir. Çunki patates onlarin temel besin kaynaklarinin basinda geliyordu ve baska urun pek yetismiyordu. Turkiyede ise yetismeyen urun yok gibi ancak yine siyasi sebeblerden dolayi Tarimcilik ve hayvancilik olduruluyor.

Fazla uzatmadan sorum cevabina gelince bu memlekette açlik ve sefalet var ; Petrol olayinda oldugu gibi her alanda kirli oyunlar oynaniliyor.Insanimizin yurdunun degerini yeterince anlamiyor sorumsuz,tepkisiz,hakkini yeterince aramiyor. Bir de veba gibi her alana yayilmis yolsuzluk,rusvet, kose donmeci zihniyet!

Biz okumus etmis insanlar bu konularda konusmazsak kim konusacak? Lakin bende anladimki burasi yeri degilmis!




Sayin Moderator
Forumda copy/paste yaptigim veya yazdigim konular icerisine agaclar net içerigine uymayan varsa lutfen silin.

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-04-2007, 22:26   #14
Ağaç Dostu
 
ÇeteÇakal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-02-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 305
[QUOTE=Mehmet Ali Aşık;94683]sayin cetecakal bu konulara onem vermemin sebeleri sunlardir.Kendi çapimada kuresellesme,emperyalizm ve kapitalizm hakkinda bayagi okudum konferanslara katildim Amazonlardan Alaskaya ,Afrikadan sibiryaya kadar dogal kaynaklarin pramitin tepesinde oturan belli bir kesim tarafindan nasil talan edildigini yerli insanlarin neler çektiklerini biliyorum. Ne yazikki Turkiyede bu yolun yolcusu amacim belki bir kaç kisinin ne olup bittiginin farkina varmasi.

New yorktan katiliyorum ama Turkiyeye surekli gidip geliyor zaman zamanda Orada yasiyorum . Dunyada ne olup bitiyor yakindan takip ediyorum. Ayrica Turkiyeyi disardan gormek gelismelere farkli yonden bakmak ve bu konularda fikir paylasmak benim diger amacimdi.

Size bir ornek vereyim Turkiyedeki ve Amerikadaki basini takip ederken Turkiyede bir çok basin yayin organin olaylari Washingtonun bakis açisiyla geçtigine sahit oldum. Kuresel isinma ,biyodizel,petrol, su sorunlari,Genetigi degistirilmis tohumlar ,baraj yapimi vs gibi konular hem cevre ile ilgli hemde siyasal ve ve ekonomik yonu var.Turkiyede yalan haber ustune yalan haber yapan gazeteler, toplumu beyin konrolu altinda tutmaya çalisan televizyon programlari bir yandan halki beyinsiz yayinlarla uyutuyor obur yandan toplumun genetigini degistiriyor.Bu konuda çok basarilida olmuslar.Alin size kuresel isinma ve meydanin yaklasimi elbet bir gun bu yalanin foyasi ortaya çikacak.

Simdi bu soruyu bir çok kisi soruyor Turkiyede her sey var fakat neden halen issizlik, açlik ,sefalet çekiyoruz? Dunyanin farkli yerlerine seyahat etme imkanim oldu her Ulke bizim kadar sansli degil. Binsekizyuzlerde Irlandada bas gosteren onbes milyon kisinin olumu ve milyonlarin goç etmesine sebeb olan Patates urunene musallat olan bir fungi hastaligidir. Çunki patates onlarin temel besin kaynaklarinin basinda geliyordu ve baska urun pek yetismiyordu. Turkiyede ise yetismeyen urun yok gibi ancak yine siyasi sebeblerden dolayi Tarimcilik ve hayvancilik olduruluyor.



Sayın Mehmet Ali Aşık;
Burada anlatmak istediklerinizin tamamına katılıyorum. Arkadaşlarım arasında konuşurken devamlı tartıştığımız diğer konu ise; sizinde bahsettiğiniz gibi, bizim medyamız bize çalışmıyor. Tarımın geri kalmışlığı, yoksulluk, ekonomik krizler, ülkemizin elinde var olan potansiyel varlıklar bunlar başka başlıklar altında tartışılabilir bunlara kesinlikle katlıyorum. Ancak sömürülen bir ülke olduğumuzu belki bir gurur meselesi yaparak, belki kendimi kandırarak, vijdanım bunu kabul etmiyor. Ama bu konudan önce tarımın geri kalmışlığından bahsederken İLÇE TARIM MÜDÜRLÜKLERİ ÇALIŞMALI başlığı altında (bence en büyük eksikliğimiz burada)
tarımımızın memurluk hayatına tarıma yön verme işinde çalışmak üzere alınan arkadaşlarımızın çalışmaması ve bürodan çıkmaması gibi düşüncelerden yazılar yazılmıştı. Bence direk birilerini itham etmek yerine tek tek konu başlığı açarak bu işi yavaş yavaş özümsemek ve benimsendirmek bizim milletimiz gibi aklındakini söylemekten çekinen insanlar için belki bir başlangıç ve gelişme olacaktır. Benim şahsi düşüncemdir. Farklı düşünenler muhakkak olacaktır....

ÇeteÇakal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-04-2007, 05:48   #15
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Biliyor muydunuz? Kara, Demir ve Hatta Denizyolu

Dr. Ertuğrul Kafalı

18.04.2007


*Türkiye'de demiryolu yerine Karayolu taşımacılığının tercih edilmesinin, ABD'nin yaptığı Marşal yardımının bir şartı (kriteri)olduğunu,

*Türkiye'de %95 olan kara yolu taşımacılığının payının;ABD'de %43 olduğunu,
(St,tse.mart 2002 )

*Türkiye'nin ulaşım ana planı olmadığını,

*2050 yılında,Japon uzmanların yaptığı çalışmaya göre, Ankara İstanbul
arasında yılda 60 milyon yolcu taşınacağını,

*Mevcut durumdaki,Ankara İstanbul demiryolu hattının Abdülhamit zamanında
725 km olarak yapılmış olduğunu,

*Abdülhamit zamanında yapılan demiryolunun, yolu yapan yabancı şirketler
tarafından, demiryolunun geçtiği yerlerdeki maden imtiyazı hakkından
yararlanmak için bilinçli olarak uzatıldığını, Atatürk'ün 1936 yılında bu
yolun düzeltilmesini istediğini,

*İstanbul,Ankara arasında elektrikli tren projesinin 1959 yılında hazırlandığını,

*1976 yılında Demirel tarafından 411 km olarak ihalesi yapılan Ankara İstanbul hızlı Tren hattının % 40'ının tamamlandığını, ancak bunun bitirilmesinin engellendiğini, Mesut Yılmaz'ın "bu hattı tamamlamayacağız" diye bir açıklaması olduğunu ve iktidar olduğu yıllarda da bu hattın tamamlanması için çalışma yaptırmadığını,

*8 Haziran 2003 tarihinde AKP'nin Ankara İstanbul hızlı tren hattını tamamlamak yerine,Abdülhamit zamanından kalan 725 km lik hattı modernize edecek şekilde Alarko ile ortak İspanyol şirketiyle bir anlaşma imzaladığını,

*Bu hattın Ankara Eskişehir arası için 600 milyon dolarlık bir harcama yapılacağını ve bu projenin hızlı tren ile bir ilgisi olmadığını aksine hızlı treni engellemek için bir aldatmaca olduğunu,

*Ankara İstanbul arasında,Prof. Dr İlyas Yılmazer'in bir elektrikli demir yolu projesi hazırlamış olduğunu. Bu projeye göre 395 Km olacak olan demir yolunun,boru tipi türbin ile Mudurnu çayından elde edilecek elektrikle bedava enerji ile çalışacağını ve bu bedava enerji ile günde 96 sefer yapılabileceğini,

*Atatürk zamanında 4075 km demiryolu yapıldığını,bundan sonraki 65 yılda ise sadece 1510 km demiryolu yapılabildiğini,

*1950 yılında %50 oranında olan demiryolu taşımacılığının, 2003 yılında %5 e düştüğünü,

*Tokyo'da yüksek hızlı trenlerin (200 km/s),1964 yılında çalışmaya başladığını ve bu güne kadar bu trenlerin hiç kaza yapmadığını,

*İzmir, Denizli arasının (300 km) 27 yıl önce otobüs ile 5 ,Trenle 6 saat,günümüzde ise bu mesafenin otobüsle 3,5 saat trenle yine 6 saat (ort.
hız 50 km /saat ) olduğunu,

*ABD,Fransa ve Japonya'da 450 km/s hız yapan trenlerin hava yolu taşımacılığı ile rekabet ettiklerini, (St, TSE.mart 2002 )

*600 km hız yapan elektrikli trenlerin artık kullanılmaya başlandığını,800 km hız yapan elektrikli trenlerin ise deneme aşamasında olduğunu,

*Türkiye'de yılda 10-12 bin kişinin trafik kazalarında öldüğünü, (St, tse.mart 2002 )

**Türkiye'de % 7 si trenle yapılan taşımacılığın,elektrikli trenle yapılan
taşıma olarak %30 çıkarılması durumunda,yıllı k 36 milyar dolar tasarruf
edileceğini, (Prof. Dr. Atıf Ural),

*AKP'nin acil eylem planında söz konusu olan15 bin Km yolun,Yapılabilirlik (fizibilite) çalışmasının, jeolojik ve jeofizik etütlerinin,şehir içi geçiş planlarının,bilimsel değerlendirmesinin olmadığını,(Prof. Dr. Atıf Ural)

(Şu sıralarda Cumhurbaşkanlığına soyunan şimdiki başbakan RTE nin,
seçilebilmek için verdiği 2 vaadinden biri, 15 bin km "duble" yol yapmak
idi ve seçildi. Bu nedenle bu yazıyı çocuklarınıza mutlaka saklayın. )

*Tarsus Adana Gaziantep arasında yapılan yolun,keşif bedelinin,360 milyon dolar,keşif uzunluğunun 243 km,öngörülen bitiş tarihinin 1991 yılı olduğunu,
Ancak bu yolun 258 km olarak, 2001 yılında 4,2 milyar dolara
bitirildiğini, (Doç. Dr. İlyas Yılmazer)

*Otoyolların geçtiği alanların ,on kilometre sağ ve on kilometrede
solunun,kirlilik nedeniyle tarım alanı olmaktan çıktığını,

*Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan İzmir,Menemen Ovasının ortasından,otoyol geçirmek için proje hazırlandığını,otoyolun ovanın 4 bin dönüm arazisini yok edeceğini.

*Otoyolların verimli ovalar içinden geçirilmesinin Türk tarımını yok etme
planının bir parçası olduğunu,

*Ovanın içinden geçen karayolları kenarlarındaki bağlardan ihraç edilen
üzümlerin, zararlı madde bulunduruyor olmaları nedeniyle geri iade
edildiğini,

*Taşımacılığını %95 oranında karayolu taşımacılığı ile yapan Türkiye'nin,kaza sayısında 195 ülke arasında 12. Olduğunu,

*Trafik kazalarının 4 yıllık zararının,25 trilyon olduğunu,(2002)

*Yüksek hızlı demiryolunun km maliyetinin 1.4 milyon dolar ömrünün 30 yıl ,
bölünmüş yolun km maliyetinin 1.5 milyon dolar,ömrünün 15 yıl
olduğunu,(Prof. Dr. İlyaz Yılmazer)

*Ankara İstanbul arasındaki yolda yapılan bolu tüneline (25 km) harcanan
para ile, Ankara İstanbul arasını 1,5 saate indirecek demiryolu
yapılabileceğini, Bu demiryolunun tüm enerji ihtiyacının,Mudurnu çayından
karşılanabileceğ ini, ( Prof. Dr. İlyaz Yılmazer)

*Bolu tünelinin Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olduğunu, trilyonarca para
harcanan bu tünelin soğuk hava deposu olarak kullanılacağını,

*Türkiye'de Avrupa'daki toplam sayıdan daha fazla,Otobüs ve kamyon
olduğunu,

*Avrupa ülkelerinde, elektrikli trenle yük taşımacılığının en düşük olduğu
ülkede,bu oranın % 60 , yolcu taşımacılığında ise en düşük oranın % 80
olduğunu,

*Japonların yaptığı araştırmaya göre,karayolu taşımacılığının,deniz yoluna
göre %166 daha pahalı olduğunu, (St, tse.mart 2002 )

*1 km karayoluna yapılacak harcama ile 5 km demiryolu yapılacağını,

*Karayolunda 5 ila 10 birim harcanarak taşınan yükün,demir yolunda 1 birim
harcanarak taşındığını,

*Ülkemizde,deniz yolunun yük taşımacılığındaki payının % 0.3
olduğunu,(2002)

*Demiryolu ulaşımının, komünist ülkelerin tercihi olduğunu öne süren
Özal'ın, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yaptığını,(bir benzerinin de yapmak üzere
olduğunu )

*Gaziantep Adana arasında 4,5 milyara yapılmış olan çift yolun,günde 25 bin
araç trafiği için ekonomik olduğunu,ancak bu yolda günde sadece 2.500 araç
trafiği olduğunu,

*İstanbul Ankara arasını 3 saat, Ankara Mersin arasını da 3 saatte alacak
olan bir demiryolu yapılsa bunun maliyetinin 4 milyar dolar olacağını,

(Bu hat sıradan bir hat olmayıp, Türkiyeyi besleyen sebze ve meyva seralarının
"atar damarı" olduğunu ve "maliyetleri" bu yolun belirlediğini, dümdüz
Konya ovasını elektirikli trenlerin soğuk havalı vagon katarlarının
avrupaya ulaştıklarını düşünün..)

*300 milyar dolar olan dünya deniz taşımacılığından,Yunanistan 60 milyar
dolar pay alırken, bizim ise 2,5 milyar dolar dahi pay alamadığımızı,

*Batum'dan Hopa'ya bir TIR'ın 3 bin dolar, Bir vagonun 2500 dolar taşıma
ücreti aldığını,Bir vagonun 3 TIR'ın taşıdığı yükü taşıdığını, (2003)

*Ulaşım,enerji, eğitim gibi temel politikaları yanlış olan bir ülkenin
kalkınamayacağı nı,(ve doğal olarak şöyle **** böyle "yok olmaya" doğru
sürükleneceğini ama bunu asla hak etmediğini..)

BİLİYOR MUYDUNUZ?

Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-07-2008, 06:18   #16
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Time dergisi nisan ayinda biyoldizel yakitlarin guvenilirligi konusunu kapak yapmisti."Temiz enerji masali" adi altinda yayinlan haberde politikacilarin ve buyuk sirketlerin misirdan elde edilen ethanol gibi biyodizel yakitlari tesvik etmesine ragmen gerçekte biyodizel yakitlarin gida fiyatlarini arttirdigindan ve kuresel isinmaya daha kotu etkilediginden soz ediyor.

Eklenen Resimler
 
Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-07-2008, 07:04   #17
Ağaç Dostu
 
Mehmet Ali Aşık's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-09-2006
Şehir: Metropolis
Mesajlar: 161
Galeri: 19
Resimde Brezilyada biyodizel yakit icin yetistirilen soya tarlalarini goruyorsunuz.Agaçli kucuk adacik biyodizel ugruna kesilmis Amazon ormanlarindan kalan bir kisim.Çevreci yakit icin agac kesip ormanlari yok etmek ne kadar çevreci olabilir?
Ethanoldan elde edilen ve bir arabanin deposunu dolduracak olan kadar yakit insani bir yil boyunca besleyebilecek kadar tahil elde ediliyormus. Buyuk tarim sirketleri ethanol uretimi yuzunden fiyatlarini ve sermayelerini arttirmislar.B.M gida uzmani biyodizel yakitlari insanliga karsi islenen bir suç olarak tanimlamis.Artan tahil fiyatlari fakir insanlarin daha az yemesine ve dunyada açligin artmasina sebeb oluyormus.

Eklenen Resimler
 
Mehmet Ali Aşık Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-07-2008, 13:22   #18
Ağaç Dostu
 
Arzu Kasapoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,813
Galeri: 256
İnsanlar ülkelerine nasıl bu kadar ihanet edebiliyorlar, nasıl vicdanları var anlamak mümkün değil.

Arzu Kasapoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-07-2008, 18:32   #19
Ağaç Dostu
 
neconeco's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 614
Galeri: 19
selamlar,dönüşü olmayan bir yoldayız...

neconeco Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-01-2009, 16:35   #20
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 25-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 7
boyle konulari ele aldigi icin mehmet ali isik a tesekkur ederim.
devamini dilerim.

mescalito75 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-01-2009, 14:34   #21
Ağaçsever
 
JOKER's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-09-2008
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 43
Yazık hemde çok yazık bize değilde çocuklarımıza, torunlarımıza yazık.

JOKER Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-05-2009, 20:51   #22
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-05-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 184
Mehmet bey neredesiniz? yeni haberler yok mu?

darkfriairs Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-02-2013, 16:18   #23
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2009
Şehir: marmara
Mesajlar: 302
Entenol tehlikelidir ekonomik anlamda büyük kıyımlar yaratacaktır. petrole devam

miralay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 08:20   #24
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Biliyor muydunuz? Kara, Demir ve Hatta Denizyolu

Biliyor muydunuz? Kara, Demir ve Hatta Denizyolu başlıklı

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Mehmet Ali Aşık Mesajı Göster
Dr. Ertuğrul Kafalı

18.04.2007


*Türkiye'de demiryolu yerine Karayolu taşımacılığının tercih edilmesinin, ABD'nin yaptığı Marşal yardımının bir şartı (kriteri)olduğunu,

şeklinde başlayan ve

*Batum'dan Hopa'ya bir TIR'ın 3 bin dolar, Bir vagonun 2500 dolar taşıma
ücreti aldığını,Bir vagonun 3 TIR'ın taşıdığı yükü taşıdığını, (2003)

*Ulaşım,enerji, eğitim gibi temel politikaları yanlış olan bir ülkenin
kalkınamayacağı nı,(ve doğal olarak şöyle **** böyle "yok olmaya" doğru
sürükleneceğini ama bunu asla hak etmediğini..)

BİLİYOR MUYDUNUZ?
diye biten 15 sayılı mesajda yapılan komikliklere çok güldüm. Allah yazan da ve kopyalayıp buraya gönderenden de razı olsun. Fırt da, Gırgır da ve Penguen de bile yok böyle bişi.

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 10:10   #25
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Komik olanı söyleyin de bizde gülelim. !


Yukarıda ki yazının neresi komik?

Otoyolların ve şehirlerin ova'lara (tarım arazilerine) inşaa edilmesi çok büyük stratejik bir hata'dır.


Bir örnek verelim: VAN ilinde, Emperyalizm'in emri ile otoyol 1957 yılında ova'ya indi. Aynı şekilde, yol ova'ya inince Van şehri de ova'ya yayıldı. Şimdi her depremde Van yıkılıyor. Oysa, eski Van yıkılmıyor.

Otoyolların ve takiben şehirlerin ve sanayileşmenin ova'lara inmesi demek,

Tarım arazilerinin azalması demek.
Olası depremde çok can ve mal kaybı demek.
Demir yolu taşımacılığının azaltılıp, karayolu'nun artması demek Araba sanayisi olmayan ülkelerin, dışarıdan araba satın alması demek.

Araba çok olunca, petrole bağımlılık çok olacak demek.

Bu örnekler o kadar çok ki. Hepsi birbiri ile bağlantılı ve ülke ekonomisini ya aşağı ya yukarı çıkmasını sağlar.

Yalnış olanı yaparsanız, emperyallere bağımlı olursunuz. Tıpkı bugün ki gibi.




Bahsettiğiniz karikatür dergileri (özellikle de Gırgır), bu durumu yıllar öncesi çok ciddi bir şekilde eleştiren karikütürler yapardı. Emperyalizmin pis oyunları adı ile.

ertu beğendi.
ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 10:21   #26
Ağaç Dostu
 
sındırgılı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-12-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,953
Galeri: 13
Ulkem, santim santim elden gitmis. Da hala komiklikten bahsediyor.
Gulermisin, aglarmisin.....

sındırgılı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 11:29   #27
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi sındırgılı Mesajı Göster
Ulkem, santim santim elden gitmis. Da hala komiklikten bahsediyor.
Gulermisin, aglarmisin.....
Yazılanların doğru ve bilimsel olduğuna mı inandın ?

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 11:50   #28
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ayazkentli Mesajı Göster

Bir örnek verelim: VAN ilinde, Emperyalizm'in emri ile otoyol 1957 yılında ova'ya indi. Aynı şekilde, yol ova'ya inince Van şehri de ova'ya yayıldı. Şimdi her depremde Van yıkılıyor. Oysa, eski Van yıkılmıyor.
Bilmediğimden soruyorum. Eski Van dediğiniz yer neresidir?

Bir merakımda şu oldu. 1957 de Van'da otoyol var mıydı?

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 12:50   #29
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Birçok şehrimiz'de ilçemiz'de eski yerleşim yerleri vardır.

Ankara, İzmir, İstanbul dahil olmak üzere.

Van depremi olduğunda biliminsanlarımız bu konudan çok bahsetmişlerdi.

Youtube'tan videolarını bulup izleyebilirsiniz. Ahmet Ercan, İlyas Yılmazer, Celal Şengör.. gibi biliminsanlarımızın araştırmalarını izlerseniz, detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.


Prof.Dr.İlyas Yılmazer,Van depreminin ardındaki gerçekleri anlatıyor-1 - YouTube





http://www.youtube.com/watch?v=ZU93eJqm_y8





(Hatta, bu konu ile ilgili ben kendi bahçe sayfamda, prof. İlyas Yılmazer'in bir videosunu paylaşmıştım).

Siz bir çok sayıda değişik videoyu izleyin. Burada ki konular ile ilgili çok bilgi var.


Van'da ki Otoyol belki bugün'kü gibi değil ama 50.li-60.lı yıllarda ki karayollarının gelişmiş halidir.

Yani, ülkemizde ki 50.li yılların karayolu, bugünün otoyolu ya da otobanı anlamına gelir.


Her konu, ilgili olduğu dönemlerin şartları ile değerlendirilir. Günümüz şartları ile eskiyi değerlendiremezsiniz.

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 13:58   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 03-01-2013
Şehir: izmir
Mesajlar: 279
En kısa zamanda bitmesi dileğiyle.. İnşallah hemen bir anda biter.

sadecegeçen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:18.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024