agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Biyoteknoloji
(https)




Beğeni Düzeni3Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 01-03-2013, 14:50   #31
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ayazkentli Mesajı Göster
Birçok şehrimiz'de ilçemiz'de eski yerleşim yerleri vardır.

Ankara, İzmir, İstanbul dahil olmak üzere.

Van depremi olduğunda biliminsanlarımız bu konudan çok bahsetmişlerdi.

Youtube'tan videolarını bulup izleyebilirsiniz. Ahmet Ercan, İlyas Yılmazer, Celal Şengör.. gibi biliminsanlarımızın araştırmalarını izlerseniz, detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.


Van'da ki Otoyol belki bugün'kü gibi değil ama 50.li-60.lı yıllarda ki karayollarının gelişmiş halidir.

Yani, ülkemizde ki 50.li yılların karayolu, bugünün otoyolu ya da otobanı anlamına gelir.


Her konu, ilgili olduğu dönemlerin şartları ile değerlendirilir. Günümüz şartları ile eskiyi değerlendiremezsiniz.
Verdiğiniz o isimlerin (Ahmet Ercan, Celal Şengör.. gibi ) Van'da doğup, büyüyüp yaşadıklarını bile pek sanmıyorum. Ancak gezip görmeye gelmişlerdir Van'a.

Benim bildiğim Van; 1915 de Ermeni ve Rus işgalininde tamamen yıkılmış ve 1918 sonrası, bu gün kurulu olduğu yere (Yani o tarihlerdeki Ermeni Mahallesinde) taşınmıştır. Yani Van 1918 den beri kurulu bulunduğu yerdedir ve yazdığınız gibi 1957 den sonra Ovaya taşındığı iddiası savsatadır.

1918 Öncesinde Van şehri Kalenin Güneyinde ve Göl kıyısında ve şu anki havalimanı pisti arasında kurulu bulunuyordu. Van şehrindeki müslüman halkın yerleşim yeri, Osmanlı hakimiyetine girdiği o tarihten 1918 tarihlerine kadar hep bu aynı yerde kalmış, yani yerinden kıpraşmamıştır.

Ankara'nın, İstanbul'un, İzmirin eskisini bilmem ama bildiğimiz Van'ın yukarıda belirttiğimin dışında eskisi yoktur. Urartu hariç tabi.

1960 lara kadar Tatvan Van arası tek ulaşım yolu Ahlat, Adilcevaz, Erciş üzerinden yani ovadan sağlanırdı. 1964 de demir yolu Tatvan'a gelince ulaşım da feribat ön plana çıktı. 1970 sonrasında Tatvan, Gevaş Erdemit üzerinden açılan kara yolu ile daha kısa olması nedeniyle 2200 metre rakımlı Kuskunkıran geçidi üzerinden sağlandı. Gerek kış şartları gerekse yakın zamanlara kadar teroristlerin sık sık yol kesmesi nedeniyle ovadan geçen Ahlat, Adilcevaz, Erciş kara yolu Van'ı Güneybatı ve Akdenize bağlayan alternatifsiz ulaşım yoludur.

Siz ovadan yol geçmesini istemeseniz bile geçek budur.

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 16:09   #32
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi epifani Mesajı Göster
Verdiğiniz o isimlerin (Ahmet Ercan, Celal Şengör.. gibi ) Van'da doğup, büyüyüp yaşadıklarını bile pek sanmıyorum. Ancak gezip görmeye gelmişlerdir Van'a.


Prof. İlyas Yılmazer: VAN 100. yıl öğretim üyesi.




Mahalleleri taşıyın diye yalvardım - Radikal Türkiye




YALVARDIM. DİNLEMEDİLER:


8 yıl önce hazırladığı raporda Erciş'in Kışla bölgesinin yıkılacağını söyleyen Yılmazer, "Dinlemediler. Taşıyın diye adeta yalvardım" dedi.Prof. İlyas Yılmazer, Van ın yüzde 95 inin kaya olduğunu ama kentin merkezinin yüzde 5 lik ovaya kurulduğunu söylüyor.


Van ’da deprem olacağını ve bu depremin hangi bölgeleri yıkacağını 2003’te hazırladığı raporla ortaya koyan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Yılmazer, “Tüm dosyaları, jeolojik incelemeleri belgeleriyle bakanlara, milletvekillerine, Başbakanlık’a gönderdim. Adeta yalvardım. Kimse dinlemedi” dedi.

Marmara depreminin ardından Van’da faaliyette olan fayları haritaladıklarını, hangi bölgelerin sakıncalı olduğunu tek tek belirlediklerini söyleyen Prof. Yılmazer, ısrarla 8 yıldır Van merkezinin Erdemkent’e, Erciş ’teki depremde yerle bir olan Kışla Mahallesi’nin de Mesudiye’deki kayalık bölgeye taşınması gerektiğini anlatmaya çalıştıklarını vurguladı.

Yılmazer öfkesini şöyle dile getirdi: “Maselef ne dediysek çıktı. Müneccimlik yapmadım. Van’ın jeolojik yapısı üzerine yıllardır çalışıyorum. Yüzde 95’i kaya. Sen getirip binaları yüzde 5’lik ovaya yapıyorsun. O ovalarda hareketli faylar var. Asırlardır kim ev yaptıysa yıkıldı. Dört medeniyetin kentleri o ovalara gömüldü. Seninki mi sağlam kalacak?”

Bakanlara ve yetkili kurumlara bütün Van’ın, başta Erciş olmak üzere, bütün ilçe ve mahallelerinin nereye doğru büyüyebileceğini ve sıfır deprem sorunlu yerlerin bir haritasını sunduğunu anlatan Yılmazer, kayalık bölgelerde 5 milyon kişiyi barındıracak yerleşim yerlerinin kurulabilme potansiyeli olduğunu vurguladı.

Ancak hiçbir raporun ve uyarının dikkate alınmaması üzerine yetkililer ve bakanlar hakkında cumhuriyet başsavcılarına suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden Yılmazer şöyle devam etti: “Van, Erciş, Muradiye ovaları imara açıldı ve ovada her yerde yıkım oldu. Erciş bataklık, bataklıktaki bütün binalar yıkıldı. Tepedeki kerpiç evler dimdik ayakta. Dilekçemde, ovalara yapılan binaların acil olarak kayalık alanlara taşınmasını istemiştim. Van’ın 400 köyünden 6’sı yıkıldı. Yıkılan bu köylerin 6’sı da ovadaydı.

Tatvan, kayanın üzerinde olduğu için yıkılmadı. Deprem üssü olan Tabanlı Köyü evleri de kerpiçten. Depremin merkezinin 80 metre batısında ancak kayanın üzerinde olduğu için yıkılmadı. Kayanın üzerine toprakla kerpiçle yapılmış Hoşap kalesi de ayakta.

Kireçtaşı’nın üzerine 4 bin yıl önce kerpiçten kurulan Van Kalesi ve etrafındaki binalar duruyor.” En çok içini acıtanın da yerle bir olan Erciş’in merkezindeki Kışla Mahallesi olduğunu belirten Yılmazer, özellikle burası için çok mücadele verdiğini, bu bölgenin çok da uzak olmayan Mesudiye’ye taşınabileceğini söylediğini hatırlattı.

TOKİ’yi kayaya zor çıkardık:

Yılmazer, bilimsel ve hukuki mücadelesinin yetersiz kalması üzerine hiç değilse örnek bir kent kurulması için TOKİ’ye de baskı yaptığını da anlattı. TOKİ’nin ilk projesinde konutların yine ovada olduğunu söyleyen Yılmazer, iki yıllık kavganın sonunda TOKİ’yi ‘kayalıklara çıkardığı’na dikkat çekti.

Yılmazer, “Orayı tesadüf mü seçtik? Hayır. Van Yüzüncüyıl Üniversitesi’nin çıkardığı fay haritaları, son yüzyılda yapılan aletsel kayıtların sonuçları, ülke tektoniği konusunda en güvenilir bilgilere sahip Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün çalışmaları incelendi.

Sonuçta oraya yüzlerce konut yapıldı. Bir tanesinin camı çatlamadı. Hadi raporları yok saydınız. Bari bu örneği görün” dedi.



* * * * * * * * * * * * *


Van yolunun 1957 yılında ovaya indiğini ve ardından Van'ın şehirleşmesinin de ova'ya doğru olduğunu söyleyen kişi de zaten Van 100. yıl üniversitesi öğretim üyesi prof. İlyas Yılmazer.


Ayrıca, volkanları ve depremleri araştıran Jeofizikçi prof. Ahmet Ercan'ın Van'da yaptığı çalışmaların örneklerini, internette bulabilirsiniz.


Son yazdıklarımız bu bölümün konusundan biraz daha farklı. O nedenle konuyu fazla dağıtmamak gerekir. Aslında birbiri ile bağlantılı ama bu son bahsettiğimiz yazışmaları, deprem ile ilgili olan başlıkta tartışmak daha iyi.

Ya da Kentsel Dönüşüm konusuna da uygun olabilir.

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 16:52   #33
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ayazkentli Mesajı Göster

Van yolunun 1957 yılında ovaya indiğini ve ardından Van'ın şehirleşmesinin de ova'ya doğru olduğunu söyleyen kişi de zaten Van 100. yıl üniversitesi öğretim üyesi prof. İlyas Yılmazer.
Hocam, sen benim yazdıklarımı okumadığın gibi buraya kopyaladığın yazıyı da hiç okumamışsın.

Kopyaladığın yazının neresinde yazıyor 1957 yılında Van'ın ovaya indiği iddiası.

Ben diyorum ki Van Osmanlı'dan beri ovada kuruludur. Yeri yüzyıllardır hiç değişmemiştir. Ovada kurulu bir şehrin ovada genişlemesinde fazlaca bir anormallik yoktur. Sen hala şehir 1957 de dağdan ovaya inmiştir diye tutturuyorsun. Yanlışı yanlışı düzelmeye çalışmayalım lütfen.

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 17:45   #34
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
PROF. İLYAS YILMAZER (BÖLÜM 3). - Dailymotion video



Burada ki video'nun, 3.38 ile 3. 56. saniyeleri arasında Yol, 1957 yılında ova'ya inmiştir, 1959 yılında da Van ova'ya inmiştir diyor.


Daha açık nasıl anlatabiliim ki?

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-03-2013, 18:04   #35
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ayazkentli Mesajı Göster
PROF. İLYAS YILMAZER (BÖLÜM 3). - Dailymotion video



Burada ki video'nun, 3.38 ile 3. 56. saniyeleri arasında Yol, 1957 yılında ova'ya inmiştir, 1959 yılında da Van ova'ya inmiştir diyor.


Daha açık nasıl anlatabiliim ki?
Külliyen yalan söylemiş. Gerekirse 1957 den önceki Van resimlerini gösterebilirim. Van dağda mıymış, ovada mıymış.

Hiç bir bilimsel yanı olmayan, dayanaktan uzak, laf ola beri gele söylenmiş sözler onlar. Lütfen her söylene inanmayınız.

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-03-2013, 12:24   #36
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi epifani Mesajı Göster
Külliyen yalan söylemiş. Gerekirse 1957 den önceki Van resimlerini gösterebilirim. Van dağda mıymış, ovada mıymış.

Hiç bir bilimsel yanı olmayan, dayanaktan uzak, laf ola beri gele söylenmiş sözler onlar. Lütfen her söylene inanmayınız.


Sevgili epifani,

sanırım yalan söylemiş derken, yalnış söylemiş demek istediniz.

Çünkü, birini yalan söyledi diye itham etmek için, elde somut veriler olması gerekir. İtham ettiğiniz hele hele bir biliminsanı ise. Hocanın ne anlatmak istediğini tam anlamadan "eski şehirin fotoğrafları duruyor" demek anlamsız. Çünkü, hoca çok farklı bir olaydan bahsediyor.


Hiç bir bilimsel yanı olmayan, dayanaktan uzak diyebilmek için de, en azından bahse konu ile ilgili olarak,

Uzun bilimsel çalışmalar yapmak ve en az o biliminsanı kadar konuya hakim olmak gerek.

Siz bu konuda Saha-alan çalışmaları, gözlemler, tahliller, analizler yaptınız mı?

Prof. İlyas yılmazer bu işe yıllarını vermiş bir biliminsanı. Ben onu ilk kez yıllar önce (yanılmıyorsam) Ceviz Kabuğu programında izlemiştim. Aradan geçen onca yıl, hocanın ne kadar haklı olduğunu gösteren olaylar yaşadık. Van depremi bunlardan sadece biri idi.


Hoca, zaten Van komple ova'ya indi demiyor. % 5'i Ova'ya doğru yayılmaya başladı (imar planı doğrultusunda) diyor. Bir kere ovaya yayılmaya başladı mı, arkası kesilmez. Bunun yalnış olduğunu anlatıyor yıllardır. Bu örneği sadece Van için de vermiyor üstelik.

Örneğin; İzmir'in Bornovası, altınovası, Aydın'ın incirliovası, Kocaeli-sakarya-Bursa bölgelerinin Dilovası, Yalovası... gibi, o kadar çok örnek veriyor ki. Zaten adı üzerinde, bu yerlerin hepsi ova.


Yerleşimi ova'da değil de, kayalık zemine yapmamız gerek diyor. Daha önce ova kesmine 4 kere yerleşim yapıldı ve hepsi yıkıldı ama kayalık zemine yapılan yerleşimler, eski tarihlerden beri ayakta duruyor, diyor.

Hoca'nın bu tezini çürütecek bilimsel veri var mı elinizde?


Yıllardır söylediği şey şu: Ovalar milli servet kaynağı'dır. Ovalara şehirleşme ve sanayileşme yaparsanız,

hem tarım arazilerinizi yok edersiniz,
hem de bir depremde ekonominiz altüst olur.

Yani, iki kere kaybedersiniz.


Yolların ova'ya inmesi demek, şehirlerin ova'ya yayılması demektir. Çünkü dünyada ki tüm şehirler,

öncelikli olarak, yola doğru,
ve yola bağlı olarak, kendisine en yakın büyük şehire doğru,
ve büyük oranda da, Batı'ya doğru genişlerler.

Köyler, en yakın ilçeye doğru.
İlçeler, en yakın büyük şehire doğru.
Şehirler de, genellikle Batı'ya doğru gelişirler.

İster köy, ister ilçe, isterse İl olsun, yanlarına yapılan otoyola doğru genişlerler.

Kayalık bir alanda kurulu olan şehirin, hemen yanında ova var diyelim. Şehir yıllardır kayalık yerde durur ama o ova'ya bir otoyol yapın, hemen yola doğru (yani, ova'ya) genişlediği görülür.

Burada suç, ovalarımıza İmar izni veren yöneticilerde'dir.

Çünkü en tepede ki yöneticiler, ne yazık ki küresel emperyal efendilerine biat ediyorlar. Bugün emperyalizm bir ülkenin gelişmemesi ve kendilerine bağımlı kalmasını sağlamak için, çeşitli planları devreye sokarlar.

Bunlardan en önemlisi, bir ülkenin kendine yetecek şekilde ürettiği yiyeceği üretmesinin önüne geçmektir. Bunun en kolay yolu da, o yiyeceklerin yetiştiği ovaları yok etmek, azaltmak ve o ülkeyi tarım yönünden kendilerine bağımlı yapmaktır.

Ova'ya yol yaptırırsınız, şehirler ovalara yayılır, sanayi ovalara yayılır ve her yayılmada, daha fazla ova yok olur.

Ve günümüze geliriz. Bugün çiftçilik, hayvancılık sektörlerine baktığımızda, olan biteni anlarız ama iş işten geçmiştir.

Hayvan ithal ederiz, saman ithal ederiz, buğday ithal ederiz. Var olan üç-beş hayvanımızı beslemek için, emperyal efendilerin kendi kendine üremeyen, kısır mısırlarını ve diğer yiyeceklerin kısır tohumlarını almak zorunda kalırız.

Gübreyi onlardan alırız.
İş makinalarını onlardan alırız.
İlacı onlardan alırız.
Yollar geliştikçe, parelel oranda daha fazla arabayı onlardan satın alırız.
O arabaları çalıştırmak için petrolü onlardan alırız...


Yani, her halimiz ile onlara bağımlı oluruz.

Olduk gitti zaten.


Ova'larımızın aslında ne kadar önemli olduğunu umarım biraz anlarız.
Yoksa, burada örnek verdiğim konu bir şehirin yerinde durup durmaması değil.

O şehirlerin ovalara doğru inmeye başlasının, nelere mal olacağını anlatmak için'di.


Hoca yıllardır bunu anlatmaya çalıştı.

Haklı çıktı mı? Bana göre hem de çok fazlası ile haklı çıktı.

Hem tarımımız yok olmanın eşiğine geldi hem de olan depremler'de, çok daha fazla can ve mal kaybı yaşar olduk.

İki taraflı zarar.

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-03-2013, 14:51   #37
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ayazkentli Mesajı Göster

sanırım yalan söylemiş derken, yalnış söylemiş demek istediniz.
Kıymetli ayazkentli.

Aynen belirttiğiniz şekilde demek istemiştim.

Tv de canlı yayının nasıl bir şey olduğunu oldukça yakından bilirim. Konukların heyecan ve zaman kullanmada yaşadığı sıkıntıyı, sunucudan gelecek soruların bilinmemesinin yaratacağı endişeleri ve dolayısı ile istemeden yapılan pot, yanlışlık, dil sürçmelerini ve amacını aşan söylemleri takdir edip değerlendirebilecek vasıfta olduğumu söyleyebilirim.

Yılmazer'in; Van için 1957 yol ovaya indi söylemini de böyle bir dil sürçmesi olarak kabul ediyorum. Zira yaşantısının bir bölümü Van'da geçirmiş ve şehrin tarihini, coğrafyasını, kültürünü, kokusunu özümsemiş bir kişi olarak, sizin yazdığınız ancak Van için hiç doğru olmadığını adım kadar iyi bildiğim için maalesef sessiz kalamadım ve konu amacını aştı ve

Bir örnek verelim: VAN ilinde, Emperyalizm'in emri ile otoyol 1957 yılında ova'ya indi. Aynı şekilde, yol ova'ya inince Van şehri de ova'ya yayıldı. Şimdi her depremde Van yıkılıyor. Oysa, eski Van yıkılmıyor.


Sözleriniz, ister istemez böyle bir polemiği başlattı. Eğer örneği Van değil de Erzincan, Kayseri, Adıyaman gibi bir başka il için verseydiniz, hiç sesim çıkmaz, doğrudur der geçerdim. Ama örnek Van olunca, daha öncede belirttiğim gibi Van için son derece yanlış olduğunu bildiğim bu değerlendirmeye sessiz kalmam mümkün olamazdı.

Son yazdığınız, düşünce ve değerlendirmelerinize tabi ki katılmamam mümkün değil. Hatta altına bile imzamı atarım. Dolayısı ile Hocanın canlı yayında Van için sarf ettiği 1957 sözlerini bir dil sürçmesi, sizin de oradan alıntı yapmanızı bir şansızlık olarak ele alıp konuyu ve polemiği kapatmak istiyorum.

Gelelim asıl meseleye. Benim komik bulduğum 15 sayılı ve Biliyor muydunuz? Kara, Demir ve Hatta Denizyolu başlıklı ve sizin Komik olanı söyleyin de bizde gülelim. ! başlıklı yazıda yer alan savsatalara.

İzin verirseniz orta noktaya ulaştığımıza bu konuyu burada kapatıp, savsata olarak nitelendirdiğim esas hususları bundan sonraki yeni bir konu altında paylaşmaya çalışayım.

İyi dileklerimle.

epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-03-2013, 16:32   #38
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Mehmet Ali Aşık Mesajı Göster
Dr. Ertuğrul Kafalı

18.04.2007

BİLİYOR MUYDUNUZ?
Bu başlık altındaki 15 sayılı mesajda yazılanları baştan sona dikatlice okuduğumda;

Aklıma Bir zamanlar moda olan ve sıkskık maillerle gelen Contorium, Hulusiyum, Feomidyum gibi uydurma (fake) elementleri içeren abuk subuk yazılar veya pps dosyaları geldi.

Bu mailleri anımsamanız için bir parça içeriğine gireceğim. Ne diyordu bu mailer veya içeriğindeki powerpoint sunuları:

Kısaca elementim atom ağırlığıi isimi ve ne kadar stratejik olduğu belirtildikten sonra söyle devam ediyordu.

Bilin Bakalım Rezerv Nerede?
Nasa askeri topografik araştırma uyduları tarafından tespit edilen toplam rezervin %74’ü Türkiye’de. (% 4.8 Nepal’de, diğer rezervlerde en fazla %0.4 olmak kaydıyla bir çok ülkeye dağılmış durumda)

Tahmini mali değer o kadar yüksek ki telaffuz bile edilemiyor.
Trilyonlarca dolar....
Türkiyede tahmin edilen rezerv ne kadar?
127.000 ton! değeri ne kadar? 23 trilyon dolar! toplam borcumuz ne kadar? 280 milyar dolar!
Türkiye aslında çok zengin bir fakir ülke!

Bu elementi ayrıştırabilen ve elinde tutan her kimse, dünyanın geleceğini belirleyecek olan da odur…..

Peki merak ettiniz mi, neden Dubaililer (yani aslında perde arkasındaki Amerikalılar) birden bire İstanbul’a bu kadar yüksek yapılar inşa etmeye heveslendiler ve milyarlarca doları bize (yani bu işe) yatırmaya karar verdiler…

İki kıtanın birleşim yerindeki farklı tektonik yapı acaba hangi elementin benzersiz ve mükemmel oluşum şartlarına ev sahipliği yapıyor?

Peki başka ne şekilde, yabancı bir ülkenin en büyük şehrinin ortasında, hiç engellenmeden (hatta alkışlanarak) yerin yüzlerce metre altında jeolojik araştırmalar yapabilirsiniz?.....

Sessiz Kalma !!!

Türkiye’nin toprakları da, kaynakları da Türkiye’ye aittir.
Kamuoyu bu gerçekleri bilmeli…

Geleceğimizi kurtaracak fırsatların elimizden alınmasına seyirci kalma…
Peki batı bu madenlere ulaşmak için ne tipte bizans oyunları yapıyor? Sadece İstanbul boğazı ve Haliçte bulunan bu mineralini ele geçirmek için başta bedavaya Haliçi temizleme önerisinde bulundular! Şimdiyse durmadan boğazdan yalı alıyorlar. Satın alınan yalılara hiçbir Türk'ün girememesi ve bu yalılarda tuhaf araştırmalar yapılması sizce tesadüf mü?

Lütfen bu yazılı metni tüm tanıdıklarınıza iletin ve ülkemizden toprak satın almak isteyen yabancılara ve güya turistik gezi amaçlı boğazı gezen tüm ecnebilere suratlarına şöyle haykırın:

"You will never have our mineral of contorium! we are aware of the danger!" (Asla mineralimize sahip olamayacaksınız, tehlikenin farkındayız.)


Yani böyle devam edip gidiyordu bu uyduruk ve vatansever element masalları …

Dikkatlice incelemezseniz, okuyup, araştırıp sorgulamaz iseniz çok doğru değil midir bu yazılanlar? Zatende bu yüzden çok popüller olup ışık hızı ile yayılıp forward edilmelerinin altında, her önümüze konulana, anlamsızca inanıp aman ülke elden gitmesin hemen arkadaş, dosta ve değerli büyüklerimizi de bu durumundan haberdar edelim şeklindeki engin VATAN SEVGİMİZ değil miydi !

Bu kadar kolay kanıp bu bu tür yazıları bu kadar kadar popüller yapmamızın sonucunda, bunların Osmanyum, Cengizyum, Metinyum gibi türevlerinin çıktığına da şahit olmamışmıydık ?

cukurovalı beğendi.
epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-03-2013, 17:20   #39
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 115
Gelelim 15 sayılı mesajdaki gülünçlüklere;

Neymis ! Türkiye'nin ulaşım ana planı yokmuş

Ben ilk aklıma gelenleri yazayım, geri kalan onlarcasını siz ekleyebilirsiniz.

Sanki, Eğitim, Sağlık, Haberleşme, İmar, Güvenlik, Sigorta, Bankacılık, Ziraat, Orman, Sanayi vs hususlarda Türkiyenin ana planları varmış da, bir ulaşım planının olmayışı eksik kalmış. Kaldı ki 1983-1993 arası Ulaşım ana planı yapılmış ancak uygulamada çıkan sorunlar nedeniyle anladığım kadarı ile rafa kaldırılmıştır.

Bolu dağı tüneli 2.788 metre, diğeri ise 2.954 metre uzunluğunda iki tüp şeklindedir. Tünel için yaklaşık harcanan para 300 milyon $ dır. Bolu dağı geçi mesafesi viyadüklerle birlikte yaklaşık 26 km olup tüm bu sistemlerin toplam maliyeti 895 milyon $ olduğu halde,

*Ankara İstanbul arasındaki yolda yapılan bolu tüneline (25 km) harcanan para ile, Ankara İstanbul arasını 1,5 saate indirecek demiryolu yapılabileceği, iddia edilirken gerçekte 895 milyon dolara mal olan Bolu dağı geçişi bedeli ile *İstanbul Ankara arasını 3 saat, Ankara Mersin arasını da 3 saatte alacak olan bir demiryolu yapılsa bunun maliyetinin 4 milyar dolar olacağı iddiası çelişki değil mi?

İlyas Yılmazer tarafından, Tarsus Adana Gaziantep arasında yapılan yolun,keşif bedelinin, 360 milyon dolar,keşif uzunluğunun 243 km,öngörülen bitiş tarihinin 1991 yılı olduğunu, Ancak bu yolun 258 km olarak, 2001 yılında 4,2 milyar dolara mal olduğu belirtilmesine rağmen,

Gerçekte 258 km uzunluğunda otoyol ve 46 km uzunluğunda bağlantı yollarından oluşan TAG oto yolunun 4.2 milyar $’a değil de, gerçekte 1.825.000.000 $’a mal olması bir çelişki değil midir.

*Abdülhamit zamanında yapılan demiryolunun, yolu yapan yabancı şirketler tarafından, demiryolunun geçtiği yerlerdeki maden imtiyazı hakkından yararlanmak için bilinçli olarak uzatıldığını, İleri sürülürken, kestirme olsun diye Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan İzmir, Menemen Ovasının ortasından,otoyol geçirmek için proje hazırlandığını,otoyolun ovanın 4 bin dönüm arazisini yok edeceğini. İleri sürmek çelişki değil mi?

Batum'dan Hopa'ya bir TIR'ın 3 bin dolar, Bir vagonun 2500 dolar taşıma ücreti aldığını, Bir vagonun 3 TIR'ın taşıdığı yükü taşıdığını iddiası son derece gayri ciddi değil midir. Zira Batum ile Hopa arasında tren yolu mevcut olmadığından, değil 2500 $, bir milyon 2500 $ taşınabilmesi mümkün olabilir mi?

Dünya deniz ticaret gemisi filo sıralamasında 1 numara, bayrak sıralamasında Liberya ve Panamanın ardından dünya 3. olan Yunanistan kadar denizilik sektörüne yatırım mı yaptık ki *300 milyar dolar olan dünya deniz taşımacılığından, Yunanistan 60 milyar dolar pay alırken, bizim ise 2,5 milyar dolar pay aldığımız vurgulaması komik değil mi?

Mevcut Türk deniz ticaret gemilerimizin %60-70 inin yabancı bayrak altında faaliyet gösterdiğinin belirtilmemiş olması manidar değil mi?

Eğer illada Yunanistan kadar pay almak istiyorsan bastırırsın parayı, tüm ticaret gemilerini satın alırsın, Yunanlılar da ağzını açar, avuçlarını yalarla değil mi?

Zamanım olsa da çok şey yazacağım ama anlayana bu kadar yeter diye düşünüyorum.

cukurovalı beğendi.
epifani Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-04-2014, 12:39   #40
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 31-03-2014
Şehir: İst
Mesajlar: 4
Yakin zamanda izledigim birkac belgeselle, halkini somurmede son noktaya gelmis kapitalist ulkelerin artik kirli somurge planlarini, kendilerini takip eden ulkelere dayattigini daha net idrak edebiliyorum. Ulkemizde bile temel yasam ihtiyaclari en buyuk rant konusu haline gelmeye basladi, barinma, isinma, beslenme, saglik, egitim...
Bankacilik sektorunun ulkemizin kayitli calisanlarini nasil amele yaptigini, sigorta sektorunun kamusal hizmetleri nasil ozellestirdigini, tarim ve hayvanciligimizin bitirilerek ithal bagimlilar haline getirildigimizi ve daha bircok milli menfaatlerin farkli isimler altinda pazarlandigini goruyorum ama elimden bir sey gelmiyor, batidan aldigimiz en iyi niyetli seyler bile virus tasiyor, bizim kokumuz Orta Asya dir, varsin ekonomik guc olmayalim, kendi kendimize yetme mantiginin hangi tarafi zorluk iceriyor anlamiyorum. Yemegimiz var, suyumuz var, enerjimiz var... Satma. Her seyin birinci kalitesi ihrac edilir oldu ulkemizde ve bu basari gibi lanse ediliyor, ama halkim cop topluyor ote taraftan... Kamu yarari gozetecek insan lazim bize, kamu islerinde parayla ranti idare edecek insanlar degil. Ulkenin buyuk cogunlugu isci, ciftci, hayvanci bunlara hizmet eden insanlar devlet memuru ama yasam standartlari bu emekci insanlardan kat kat yuksek, bu ne perhiz bu ne lahana tursusu. Isci calissin memura baksin, memur o emegi alip ithal urunlere harcasin... Somuruluyoruz ama para tatli geliyor insanlara, her kurusunda hak var halbuki, ilahi adalet sasmaz.
Dogal zenginliklerimize geleyim, gozume carpan birkac sey ;
Ruzgar enerjisi santralleri kuruyoruz, elektrik faturamiz ne kadar azaliyor ? Hic.
Turkiye petrolleri var, oz sermaye hesapta, ne kadar ucuza aliyoruz ? Hic. Ayrica milletim bes lira para verirken cok kiymetli kamu gorevlilerimiz iki liraya ihrac edebiliyor bu ne gaflet! Yeni haber bu.
...cok keyfim kacti. Paylasilan bilgilere tesekkur ediyorum. Saygilarimla.

echohe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-04-2014, 04:01   #41
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-12-2013
Şehir: Polatlı
Mesajlar: 32
Hükumetlerin olmadığı ülkelerde insanlar maalesef sektörler yönetirler. 400 bin yıl önce nesli tükendiği, sanılan Neandertallerin, günümüzde Anadolu yarım adasında yaşıyor olmalarının kaçınılmaz sonucu olarak görüyorum.

tortunga Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-10-2017, 08:31   #42
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 26-10-2017
Şehir: istanbul
Mesajlar: 5
Petrol bitmez ve de dunyayı yönetir

petrol Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 02:24.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024