agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Bitkiler ve Sağlığımız
(https)




Beğeni Düzeni32Beğeniler
  • 11 Gönderen Jezebel
  • 4 Gönderen sinbas
  • 6 Gönderen Jezebel
  • 3 Gönderen sinbas
  • 1 Gönderen sinbas
  • 1 Gönderen sinbas
  • 1 Gönderen Jezebel
  • 2 Gönderen MeyveliTepe
  • 1 Gönderen Jezebel
  • 2 Gönderen Jezebel

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 08-02-2016, 08:25   #1
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Kolinesteraz tetkiki isteyin

Günaydın
Arkadaşlar, sizinle bir şey paylaşmak istiyorum.
Mesleğimi az çok bilen var.
Bir hastadan tetkik isterken tesadüfen Kolinesteraz işaretlemişim.
Bilenler bilir ki bunu sadece Organik Fosfat zehirlenmesinden şüphe edince isteriz. Sonuç geldiğinde yüksekliğini görünce yaşadığımız şoku tarif edemem.
Sonra tüm aileyi çağırdım ve bulduğum şey daha da şok edici oldu, tüm aile bireylerinde Kolinesteraz kabul edilen sınırların üstünde çıktı.
Aldığınız tarım ürünlerinizi, balınızı, pekmezinizi nereden aldığınızı gözden geçirin.
Herşeyin başı sağlık.
Yapılan araştırmalar ayrıca bu enzimin yüksekliğinin Vücut Kitle Endeksinin yüksek olduğu kişilerde tespit edildiğii ortaya koymuş. Bir ailede toplu olarak yüksek kolinestraz yüksekliği genetik bir enzim defektini de işaret edebilir.


Düzenleyen Jezebel : 28-09-2016 saat 21:49
Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2016, 09:45   #2
Ağaç Dostu
 
sinbas's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2012
Şehir: BURDUR
Mesajlar: 1,291
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Jezebel Mesajı Göster
Günaydın
Arkadaşlar, sizinle bir şey paylaşmak istiyorum.
Mesleğimi az çok bilen var.
Bir hastadan tetkik isterken tesadüfen Kolinesteraz işaretlemişim.
Bilenler bilir ki bunu sadece Organik Fosfat zehirlenmesinden şüphe edince isteriz. Sonuç geldiğinde yüksekliğini görünce yaşadığımız şoku tarif edemem.
Sonra tüm aileyi çağırdım ve bulduğum şey daha da şok edici oldu, tüm aile bireylerinde Kolinesteraz kabul edilen sınırların üstünde çıktı.
Yani tüm aile kronik bir fosfat zehirlenmesi yaşıyordu.
Bu tarım ilacı kalıntılarının gıdalarımızdaki yoğunluğuna işaret ediyor.
Sizden ricam Aile hekiminize başvurup Kolinesteraz baktırmanız.
Değer yüksekse aldığınız tarım ürünlerinizi, balınızı, pekmezinizi nereden aldığınızı gözden geçirin.
Herşeyin başı sağlık.
Bu değerli bilgi için teşekkürler sayın @Jezebel;
Ailenin beslenme alışkanlıkları, son zamanlarda veya genelde en sık, en çok hangi ve ne tür gıdaları (sebzegiller, sarımsak, meyve, bal, pekmez, kırmızı et, beyaz et vs. gibi yiyecek içecekleri) tükettikleri, ayrıca Fosforla ilgilerinin veya olası temaslarının durumu hakkında bilgi alabildiniz mi?

Bunun gözle görülür belirtileri var mıdır?

Teşekkürler.

gilan, YeniBON, efeege ve 1 kişi beğendi.
sinbas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2016, 13:41   #3
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Köyden alınan bir pekmez vardı.
Öğrenildiği üzre köylüler bizim,"doğal" ,"organik" diye yere göğe sığdıramadığımız bu pekmezi ürettikten sonra tarım ilacından boşalan bidonlarda saklıyorlarmış.
Pekmezi en çok tüketen kişinin Kolinesterazı en yüksekti.
Meyveleri ve sebzeleri yıkamadan yemekten veya derince soymadan yemekten vazgeçmeliyiz.
"Vitamini kabuğunda" denilse de, kabuğu feda edin derim.
3 su yıkama konusunu da iyice beyninize yerleştirin.
Çiğ tüketmediklerimi bir taşım kaynatıp suyunu süzüp ondan sonra kullanıyorum.
Lezzet mi? Sağlık mı? ikilem olarak önümüzde.
Ben lezzeti feda etmeyi yeğliyorum.

gilan, YeniBON, efeege ve 3 kişi beğendi.
Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2016, 14:15   #4
Ağaç Dostu
 
sinbas's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2012
Şehir: BURDUR
Mesajlar: 1,291
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Jezebel Mesajı Göster
Köyden alınan bir pekmez vardı.
Öğrenildiği üzre köylüler bizim,"doğal" ,"organik" diye yere göğe sığdıramadığımız bu pekmezi ürettikten sonra tarım ilacından boşalan bidonlarda saklıyorlarmış.
Pekmezi en çok tüketen kişinin Kolinesterazı en yüksekti.
Meyveleri ve sebzeleri yıkamadan yemekten veya derince soymadan yemekten vazgeçmeliyiz.
"Vitamini kabuğunda" denilse de, kabuğu feda edin derim.
3 su yıkama konusunu da iyice beyninize yerleştirin.
Çiğ tüketmediklerimi bir taşım kaynatıp suyunu süzüp ondan sonra kullanıyorum.
Lezzet mi? Sağlık mı? ikilem olarak önümüzde.
Ben lezzeti feda etmeyi yeğliyorum.
Teşekkürler sayın @Jezebel, bu bizim canım insanımız ne zaman akıllanacak bilemiyorum.

YeniBON, efeege ve Jakin beğendi.
sinbas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2016, 19:01   #5
Ağaç Dostu
 
sinbas's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2012
Şehir: BURDUR
Mesajlar: 1,291
Organik Fosfor Zehirlenmeleri
Muhammet GÜVEN*

* Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Bilim Dalı, KAYSERİ

Organophosphorus Poisonings
Key Words: Organophosphorus, Poisoning, Insecticide, Atropine, Oxime.
Anahtar Kelimeler: Organik fosfor, Zehirlenme, İnsektisit, Atropin, Oksim.

Organik fosfor bileşikleri tüm dünyada yaygın olarak tarımda, evlerde, bahçelerde ve veterinerlikte kullanılmaktadır. Ayrıca, kimyasal silah yapımında da kullanılmaktadırlar. Oldukça toksiktirler ve hayatı tehdit edebilirler. Mortalitesi oldukça yüksektir ve genellikle gecikmiş veya uygunsuz tedavinin sonucudur. Her yıl dünyada 100.000’den fazla kişi bu bileşiklerle zehirlenmektedir. İntihar amaçlı girişimlerin yaklaşık %30’u ölümle sonuçlanmaktadır. Bu nedenle dünya çapında önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde en sık zehirlenme nedenlerinden birisidir. Yoğun bakım tedavisi gerektiren zehirlenmeler içerisinde ön sıralarda yer almaktadırlar. Zehirlenmeler tarım işçilerinde ve çocuklarda yaygındır. Kolay elde edilebildikleri için intihar amaçlı olarak sık başvurulan bileşiklerdir[1-4].
Organofosfatlar fosforik asit ve fosfotioik asit türevleridir. Bileşiklerin toksikokinetikleri ve toksikodinamikleri yan zincirler tarafından belirlenir. İkiyüzden fazla organik fosfor bileşiği mevcuttur[3,4].

TOKSİKOKİNETİKLER ve ORGANİZMAYA GİRİŞ YOLLARI
Bu bileşikler deri, mukozalar, gastrointestinal sistem, göz ve solunum sisteminden hızla emilebilir. Solunum yolu ile zehirlenmelerde belirtiler hızlı başlar. Hastanın ortamdan uzaklaştırılması etkiyi azaltabilir. Deri yolu ile olan zehirlenmelerde emilim yavaştır, ancak hastaneye daha geç geldikleri için daha ciddi olabilir. Ağız yolu ile alımlar ya yanlışlıkla çocuk ve yaşlılar tarafından alınmasıyla ya da intihar amacıyla alınması şeklinde oluşur. Parenteral alımları ile ilgili olgular bildirilmiştir. İntravenöz (IV) alımlarda bulgular erken başlar ve daha ağır seyreder. Organik fosfor bileşikleri yağ dokusu, karaciğer ve böbrekte dağılır ve birikir. Bileşikler fosfat üzerinde bulunan atomlara göre sınıflandırılırlar. Dört atomu da oksijen içerenlere fosfatlar, kükürt içerenlere fosfotioatlar, azot içerenlere fosforamidler, azot ve kükürt içerenlere fosforamidotionatlar, karbon içerenlere fosfonatlar, karbon ve kükürt içerenlere fosfonotionatlar denmektedir. Fosfotioatlar (P=S) fosfatlardan (P=O) daha lipofiliktir. Bu nedenle yağ dokusunda daha fazla birikim gösterirler. Fosfotioatlar sitokrom P450’ye bağımlı olarak oluşan oksidatif desülfürasyon ile aktif fosfatlara dönüşürler. Bu yüzden bu grupta belirtiler daha geç oluşur. Eğer bileşik yağda çözünen veya metabolik aktivasyon gerektiren gruplardan birinde yer almıyorsa belirtiler 12 saat içinde görülür. Yağ dokusunda depolandıkları için organizmadan uzaklaştırılmaları yavaştır ve daha lipofilik olanlarda birkaç gün alabilir[4-7].

TOKSİKODİNAMİKLER ve ETKİ MEKANİZMALARI
Organik fosfor bileşikleri asetilkolinesteraz (AChE) ve butirilkolinesteraz (psödokolinesteraz, BuCHe) gibi karboksilik ester hidrolazlar için oldukça güçlü inhibitörlerdir. Esas olarak böceklerin ve memelilerin sinir uçlarında asetilkolinesteraz enzimini fosforile ederek zehirlenmeye neden olurlar. Bu enzimlerin inhibisyonu sonucu asetilkolin (ACh) birikir. Asetilkolin reseptörlerinin sürekli uyarımı ve paralizi sonucu muskarinik, nikotinik ve santral sinir sistemi bulguları ortaya çıkar. Asetilkolinin sinir-düz kas ve sinir-salgı bezi kavşaklarında artması sonucu kas kontraksiyonlarında ve salgılarda artış görülür. İskelet kaslarında seyirmelere (fasikülasyon), santral sinir sisteminde duygusal ve davranışsal bozukluklara, koordinasyon bozukluğu ve solunum baskılanmasına neden olurlar[1,4,5,8].

KİMYASAL SINIFLAMA
Zehirlenmenin derecesi neden olan bileşiğe göre değişiklikler gösterir. Organik fosfor bileşiklerinin yıkımı esas olarak karaciğerde hidroliz ile oluşur ve bileşikler arasında farklılıklar gösterir. Bazı organik fosfor bileşiklerinin yıkımları yavaştır ve yağ dokusunda önemli miktarda birikirler. Metilparation ve diazinon gibi bazı bileşiklerin lipid çözünürlükleri yüksektir ve yağ dokusundan yeniden salınıma bağlı olarak gecikmiş toksisite bulgularına yol açabilirler. Birçok bileşik tionlardan (P=S) oksonlara (P=O) kolaylıkla dönebilirler. Bu dönüşüm doğada oksijen ve ışığın, vücutta ise karaciğer mikrozomlarının etkisi ile oluşur. Oksonlar tionlardan daha toksiktir, fakat oksonlar daha kolay yıkıma uğrarlar[3-5,8].

Farklı kimyasal gruplar organik fosfor düzeylerinin ölçüldüğü laboratuvar sonuçlarının yorumlanmasında önemlidir. Bu sonuçlar eğer metabolitlerin yerine ana bileşik ölçümü yapılmışsa özellikle önemlidir. Organik fosfor bileşiğinin AChE ile birleşmesinden sonra fosforile olan enzimin bir kısmı oksimler tarafından defosforile (reaktive) edilebilir. Bu süreçte enzim-fosforil bağı fosforil ekinden bir alkil grubunu kaybederek güçlenir. Bu olaya “aging” (yaşlanma) adı verilmektedir. Bu aşamadan sonra oksimler etkisiz kalmaktadır[3,4,8,9]. Dünya Sağlık Örgütü’nün organik fosfor bileşiklerinin etkilerine ve kimyasal özelliklerine göre yaptığı sınıflama Tablo 1’de görülmektedir[5,9,10].

ETKİ MEKANİZMASI
Kimyasal Özellikler
Organofosfat insektisitler normal olarak ester, tiol ester veya fosfor içeren asitlerden elde edilen asit-anhidritlerdir[3-5].
Biyokimyasal Özellikler
Organik fosfatlar AChE ve diğer kolinesterazlarla (ChE-BuChE) etkileşir. Ancak bu etkileşimin derecesi bileşiğin cinsine, yapısına ve enzimden enzime farklılıklar gösterir. İnhibisyon için bileşiklerin okson (P=O) formunda olması gerekir. Tioatlar (P=S) normalde önemli inhibitörler değillerdir, fakat oksonlara metabolize olarak aktif hale gelebilirler. Zehirlenme bulgularının ortaya çıkış süresi oksonların dolaşımda artış süresi ile yakından ilişkilidir[3-5,9].

Oksonların AChE’yi baskılaması ilerleyici bir reaksiyondur. Zehirlenme sırasında dolaşan oksonlar başlangıçta artar ve zirve yaparlar. Sonra emilen bileşiğin miktarı ve bazı metabolik faktörlerin etkisi ile azalma gösterirler. Ancak AChE’nin baskılanması bu azalma sırasında da artarak devam eder. Bu nedenle herhangi bir zamanda ölçülen okson düzeyleri ile inhibisyonun derecesi arasında ilişki bulunmayabilir. İnhibisyon kümülatif bir etkinin sonucudur. Bileşiğin büyük çoğunluğu organizmadan atılıncaya kadar bu ilerleyici inhibisyon devam edebilir. Oksonların organizmadan temizlenme hızı bileşiğin özelliğine göre farklılıklar gösterir. Diklorvos birkaç saatte temizlenirken, klorpirifos, dimetoat gibi lipofilik fosforotioatlarda yağ dokusundan yeniden dağılım nedeniyle inhibisyon günlerce devam edebilir[3-5,8,9].

Enzimin reaktivasyonu spontan gelişen bir olaydır. Çok az miktarda nöral asetilkolin bile yaşamsal fonksiyonları sürdürmek için yeterli olabildiği için bu reaksiyon önemlidir. Enzimin yeniden aktivasyonu deasetilasyon ve defosforilasyon ile olur. Reaktivasyonun hızı bileşiğin kimyasal yapısı ile yakından ilişkilidir. Dimetil fosforil AChE’nin spontan reaktivasyonu oldukça hızlıdır (yaklaşık yarı ömrü bir saat). Bu yüzden diklorvos gibi dimetil fosforil insektisitler vücuttan oldukça hızlı bir şekilde uzaklaştırılırlar. Buna karşılık paration ve diazinon gibi dietil fosforil grubu insektisitlerde yarılanma ömrü uzamaktadır. Protifos gibi bir alkil grubuna sahip olup sülfür ile fosfora bağlanan çok az bileşikte reaktivasyon daha hızlı olabilir. N-alkil fosforamidat grubu bileşiklerin ise spontan reaktivasyonunun olmadığı kabul edilmektedir[3-5,8,9].

AChE’nin reaktivasyonu hidrolitik bir reaksiyondur. Bu reaksiyon oksimlerle hızlandırılabilir. Reaktivasyonun derecesi inhibe olan enzimin kimyasal yapısına (dimetil fosforil veya dietil fosforil), reaktivatörün yapı ve konsantrasyonuna ve zamana bağımlıdır. Ancak bu her zaman konsantrasyona bağlı gelişmeyebilir. Çünkü oksimler enzimi fosforil-enzim-oksim kompleksine dönüştürür. Bu kompleks enzim için potent bir inhibitördür. Ancak stabilitesi iyi olmadığı için çabuk kaybolur. Dolayısıyla tekrar inhibisyon bulguları ortaya çıktığında bu komplekse bağlamaktan çok, reinhibisyon düşünülmelidir. Yine de bazen oksim enjeksiyonu kolinerjik krizlere yol açabilmektedir[3-6,8,9].
Yaşlanma olayı zamana bağımlı gelişen bir olaydır ve nükleofilik ajanların reaktive etme yeteneğinin kaybını ifade eder. Bu olay pH, ısı veya kimyasal bileşiğin yapısı ile ilişkilidir[3-5,8,9].

KLİNİK BULGULAR
Organofosfat zehirlenmelerinde klinik belirti ve bulgular asetilkolinin sinir kavşaklarında birikiminin yansımasıdır[1,8,11].
Asetilkolin parasempatik sinir sistemi, sempatik sinir sisteminin otonomik ganglionları ve motor son uçlarda transmitter olarak görev alır. Bu kolinerjik reseptörler veya sinapslar muskarinik (kalp, düz kaslar ve salgı bezleri) ve nikotinik (otonom ganglionlar ve motor son uçlar) olarak ayrılırlar. Klinik bulgular muskarinik, nikotinik ve santral sinir sistemi bulguları olarak ayrılırlar[1,3,8,11].
Muskarinik Bulgular
Muskarinik bulgular bronş sekresyonlarında artış, aşırı terleme, tükürük artışı, göz yaşarması, miyozis, bronkokonstrüksiyon, karın ağrıları, bradikardi ve sık idrara çıkma şeklindedir[1,3,11-13].
Nikotinik Bulgular
Nikotinik bulgular fasikülasyon, ilerleyici kas güçsüzlüğü ve paralizi şeklindedir. Bazen solunum kasları ve diyafram paralizisi de görülebilir. Nadiren kan basıncında yükselme ve taşikardi de olabilir[1,3,5,11-13].

Santral Sinir Sistemi Bulguları
Baş ağrısı, baş dönmesi, tremor ve anksiyete görülebilir. Ayrıca, konfüzyon, psikoz, konvülziyon ve koma gelişebilir. Solunum merkezi depresyonuna yol açabilir. Bu bulgular genellikle ağır olgularda görülmektedir. Olasılıkla lipofilik bileşiklerin merkezi nöronlara girişine bağlıdır[1,3,5,11-13].

İntermediate Sendrom
Bu sendrom mekanik ventilasyondan ayrılan hastaların yaklaşık %10-40’ında görülmektedir. Yayınladığımız bir makalede olgularımızda %19 kadar intermediate sendrom görüldüğünü belirledik. Bu sendrom solunum kaslarının yorgunluğu ile birlikte solunum fonksiyonunun azalması veya kaybını ifade eder. Özellikle lipofilik özelliği yüksek bileşiklere bağlı görülmektedir. Eğer hemen ölüme yol açmazsa birkaç gün içerisinde gerileme görülebilir. Sendromun nedenleri tartışmalıdır. Ancak bazı faktörler suçlanmaktadır[1,5,14]:

1. Ağır olgularda dolaşan oksonlara bağlı uzamış inhibisyon,
2. Oksim tedavisine rağmen inhibisyonun devam etmesi,
3. Uzamış nikotinik uyarının neden olduğu fonksiyonel paralizi,
4. Yetersiz oksim tedavisi
Bazı hayvan çalışmalarında motor plakta ve iskelet kasında lokal nekrotik hasar oluşabileceği gösterilmiştir. Ancak De Bleeker ve arkadaşları intermediate sendromu gelişiminin uzamış kolinesteraz inhibisyonuna eşlik ettiğini, kas biyopsileri ile gösterilen kas nekrozuna bağlı olmadığını bulmuşlardır[14]. Yazarlar bunun en iyi açıklamasının pre ve postsinaptik kas iletiminin bozulması olabileceğini belirtmişlerdir. Bazı araştırmacılar elektrofizyolojik bozukluğun oksim tedavisi ile düzeldiğini ve elektrofizyolojik monitörizasyonla bu etkinin gösterilebileceğini bildirmektedir[5,14,15].

Gecikmiş Polinöropati
Bu komplikasyon çok az organik fosfor bileşiğinde görülmektedir. Uygun tedavi alan hastaların çoğunda bu olay görülmemektedir. Genellikle organik fosfor bileşiğine maruz kalınmasından sonraki 14-28. günlerde görülmektedir. Periferik kas güçsüzlüğü simetriktir ve duysal bozukluk eşlik edebilir. Ancak duysal bozukluk motor bozukluktan daha hafiftir. Bu olaydan sinir dokusunda bulunan nöropati “target” esteraz (NTE) enziminin fosforilasyonu sorumlu olabilir. NTE membrana bağlı yüksek katalitik esteraz aktivitesine sahiptir. Ancak fizyolojik fonksiyonu bilinmemektedir[4,5,16-18].
Organik fosfor bileşiklerinde AChE (nörotoksik bileşikler) inhibisyonu veya NTE (nörotoksik bileşikler) fosforilasyonu daha belirgin olabilir. Hastalarda ağır basan bulgulara göre nörotoksik veya nöropatik bileşiklerle zehirlenme olduğu sonucuna varılabilir. Paraokson ve malaokson daha çok nörotoksik, mipafoks ise daha çok nöropatik etkilere sahiptir[4,5,16-18].

Organofosfat Bileşiklerinin Diğer Etkileri
İmmünite: Organik fosfor bileşikleri immün sistem üzerine yan etkilere sahip olabilir. Parationun farelerde koyun eritrositlerine karşı IgM ve IgG cevabını baskıladığı gösterilmiştir. Baskılanma kolinerjik cevap oluşturan dozlarda gözlenmiştir. Bu etkinin nedeni asetilkolinin immün sistem üzerine olan direkt etkileri veya toksik kimyasal stresin bir sonucu olabilir. Organik fosfor ile ilgili işlerde çalışanlarda nötrofil kemotaksisinin bozulduğu bulunmuştur. Ayrıca, organofosfat toksisitesine bağlı olarak grip benzeri bulgular bildirilmiştir. Daha önce yaptığımız bir çalışmada lökositozun sık bir bulgu olduğunu ve lökosit düzeyindeki değişikliklerle klinik seyir arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermiştik. Lökosit düzeyi normal olanlarda veya takipte normale inenlerde prognoz daha iyi, lökosit düzeyi yüksek olan veya takipte yükselenlerde kötü olarak bulunmuştur[16,19-21].

Metabolizma ve endokrin: Hiperglisemi sık rastlanılan bir özelliktir. Bazı hastalarda nonketotik hiperozmolar koma ve glikozüri bildirilmiştir. Zehirlenme sırasında pankreatit gelişimi olabilir. Bazı hastalarda hiperpotasemi gösterilmiştir. Zehirlenme hormonlar üzerine de etkiler göstermektedir. Kolinesteraz inhibitörlerinin hipofiz-tiroid ve hipofiz-adrenal aksı değiştirdiği gösterilmiştir. ACTH’nin diürnal ritminin bozulduğu ve zehirlenme sırasında serum düzeylerinin yüksek olduğu gözlenmiştir. Benzer şekilde kortizol ve prolaktin düzeyleri de yükselmektedir. Bunun nedeni yapımlarının artması veya yarı ömürlerinin azalması olabilir. Tiroid fonksiyonları üzerine farklı etkiler görülebilir. Ratlarda malationa bağlı T3 ve T4 düşüklüğü ve TSH yüksekliği gösterilmiştir. Daha önce ötiroid hasta sendromunun hastaların yaklaşık %32’sinde görüldüğünü rapor etmiştik. Bu etkilerin nedeni stres, asetilkolinin direkt etkileri veya organik fosfor bileşiğinin direkt etkileri olabilir[16,22].

Kalp: Hipotansiyon, hipertansiyon, aritmi ve ani kardiyak ölümler sıktır. Bu komplikasyonların nedeni hipoksi, metabolik asidoz ve elektrolit bozuklukları olabilir. Artan asetilkolin muskarinik M2 reseptörleri ile etkileşip negatif inotropik etki gösterebilir. EKG değişiklikleri görülebilir ve genellikle atropine cevap vermez. Uzamış QT kötü prognoz göstergesidir[1,16,23,24].

Üreme: Hayvan çalışmaları gebelik sırasında organik fosfor bileşiğine maruz kalmanın prenatal ve postnatal ölümlere ve konjenital anomalilere yol açtığı gösterilmiştir. Ancak ikinci trimestırdan sonra normal doğum gerçekleşme olasılığı yüksektir[16,25].

Organik fosfor zehirlenmeleri bunların dışında da etkiler gösterebilir. Çeşitli dokularda çok sayıda karboksiesteraz vardır. Bunların inhibisyonu çeşitli bulgulara yol açabilir.
Zehirlenme sırasında bilateral vokal kord paralizisi, izole bilateral larengeal sinir paralizisi ve termoregülatuar merkezin bozulmasına bağlı hipotermi görülebilir. Uzun süreli temas optik fonksiyonları bozabilir. Ayrıca, artrit ve serebellar ataksi de bildirilmiştir[16].
En sık karşılaşılan bulgular miyozis, bilinç değişikliği, hipersekresyon, fasikülasyon ve bradikardi şeklindedir.

TANI
Deneyimsiz doktorlar için tanı zor olabilir. Tanının birincil ögesi anamnezdir. Çoğu olguda alınan veya maruz kalınan bileşiğin ismini öğrenmek olasıdır ve bu durumda tanı koymak kolaydır. Doktor bileşiğin ismini öğrenmek veya ambalajını görmek için ısrarcı olmalıdır. Çünkü her insektisit organik fosfor değildir ve her kolinesteraz inhibitörü de organik fosfor değildir. Ancak diğer olgularda tanı koymak zor olabilir. Klinik bulgular ve laboratuvar sonuçları tanı koymak için yardımcı olarak kullanılabilir.

Klinik Tanı
Kolinerjik bulgular tanı koydurucudur. Ancak bazı olgularda nikotinik etkiler muskarinik bulguları maskeleyebilir. Amanita muskarina ve karbamat zehirlenmelerinin de benzeri bulgular yapabileceği unutulmamalıdır. Organik fosfor bileşiklerinin kokuları oldukça tipiktir. Deneyimli bir doktor nefes kokusu, mide sıvısının kokusu veya giysilerin kokusundan tanı koyabilir[1,4,11,12,26].

Laboratuvar Tanısı
Organik fosfor bileşiklerinin kandan veya mide sıvısından belirlenmesi tanı koydurucudur. Ancak zor, pahalı bir yöntemdir ve bunu yapabilen merkez sayısı çok azdır. Daha çok araştırma amacıyla yapılmaktadır. Eritrosit kolinesterazının ölçümü hem tanı hem de prognoz hakkında yardımcı olur. Plazma kolinesteraz (psödokolinesteraz) ölçümü daha kolaydır ve tanı koymada yardımcı olabilir. Bazı hastalarda normal bulunabilir. Tanıyı doğrulamak için seri ölçümler gerekir. Ayrıca, kronik maruz kalma durumlarının takibinde de yardımcı testlerdir. Elektrofizyolojik çalışmalar özellikle intermediate sendrom tanısı için gerekebilir. Olguların takibi için en uygun testin asetilkolinesteraz ölçümü olduğu söylenebilir[1,3-5,11,12].

Diğer Laboratuvar Bulguları
Organik fosfor zehirlenmelerinde çok değişken laboratuvar sonuçları ile karşılaşmak olasıdır. Hiperglisemi sıktır ve olasılıkla katekolamin salınımının artışına bağlıdır. Oksidatif doku hasarı nedeniyle laktat dehidrogenaz (LDH) artışı olabilir. Lökositoz sık karşılaşılan diğer bir bulgudur[1,11-
13,21,26].

Farmakolojik Tanı
Organik fosfor zehirlenmesinden şüphelenilen olgularda laboratuvar testleri yoksa 1 mg atropin IV verilir. Antikolinerjik bulgular gelişmezse antikolinesteraz zehirlenmesinden şüphelenilebilir[5].
İZLEM
Hastaların izlemi için aşağıdaki göstergeler seçilebilir.
1. Klinik bulgular (bradikardi, miyozis, hipersekresyon, fasikülasyon vb.),
2. Eritrosit asetilkolinesterazı,
3. Plazma kolinesterazı,
4. Organik fosfor düzeyinin izlenmesi,
5. Oksim düzeyinin izlenmesi,
6. Atropin düzeyi.
Klinik bulgular ve plazma kolinesterazının izlenmesi diğer yöntemlere göre daha kolay ve ucuzdur.
Ancak hastanın gerçek durumu hakkında her zaman tam bilgi vermeyebilir.
Bu göstergelerin yanında kan şekeri ve lökosit düzeyinin izlenmesi yardımcı olabilir. Ancak klinik göstergelerle birlikte kullanılmalıdır[1,3,21,27].
TEDAVİ
Genel Bakım ve Destekleyici Tedavi
Genel tedavi prensipleri tüm akut zehirlenmelerde benzerdir.
1. Hastada bileşikle temasın sonlandırılması,
2. Kontamine giysilerin çıkarılması,
3. Deri ve gözlerin yıkanması,
4. Dolaşım ve solunum yolunun açıklığının sağlanması,
5. Semptomatik tedavi,
6. Nöbetlerin kontrol altında tutulması,
7. Monitörizasyon[1,5,16,28].

Hastanın solunum yolunun devamlılığının sağlanması gerekir. Gerekirse entübasyon ve mekanik ventilasyon uygulanmalıdır. Ancak ağızdan ağıza solunum yaptırılmamalıdır. Bu hastalarda kusma, vokal kord paralizisi ve aspirasyon sık görüldüğünden hastanın başı yükseltilmeli ve yan yatırılmalıdır. Organik fosfor bileşikleri deriden emilebilirler. Bu nedenle deri yolu ile zehirlenenlerde veya oral alım sonrası giysileri kusma sonucu mide içeriği ile bulaşanlarda giysiler çıkarılmalı ve deri sabunlu su ile yıkanmalıdır. Eğer inhalasyon ile zehirlenme oluşmuşsa hasta kontamine ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Yoğun bakım çalışanlarında organik fosfor zehirlenmelerini takip sırasında zehirlenme bulguları gelişebilmektedir. Bu nedenle ortam iyi havalandırılmalıdır. Bakım yapan personel eldiven kullanmalı ve ellerini bakım sonrası yıkamalıdır. Oral yolla zehirlenmelerde ilk dört saat içinde midenin yıkanması yararlı olabilir. Aktif kömür emilimi azaltmakta yardımcı olabilir. Eğer hastada konvülziyonlar varsa diazepam yararlıdır. Oligürik böbrek yetmezliği riskini azaltmak için sodyum bikarbonat verilebilir[1,5,16,28,29].

ANTİDOT TEDAVİSİ
Birçok çalışma atropin kullanımının mortaliteyi önemli oranda azalttığını göstermiştir. Tek başına atropin kullanımına bir üstünlüğü olmadığı yönünde yayınlar olmakla birlikte kolinesterazın reaktivasyonu için oksimler kullanılmalıdır. Diazepamın atropin ve oksim kombinasyonuna eklenmesinin daha yararlı olabileceği gösterilmiştir.
Atropin
Hafif olgularda AChE’nin spontan reaktivasyonu beklenirken atropin tek başına yeterli olabilir. Atropin asetilkolinin muskarinik reseptörlerdeki etkisini kompetitif olarak bloke ederek parasempatik uyarıyı ortadan kaldırır. Atropinin toksik etkileri antikolinerjik özelliği ile ilişkilidir. Kişisel farklılıklar gösterebilir. İdiyosenkrazik etkisi herhangi bir dozda ortaya çıkabilir. Allerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Diğer sistemik bulgular taşikardi, takipne, ısı artışı, ajitasyon, konfüzyon, pasikotik reaksiyon ve nöbetler şeklindedir. Başlangıç dozu 1-2 mg IV şeklindedir. Bu doz 5-10 dakikada bir tekrarlanabilir. Hastanın kliniğine göre 0.5-2 mg/saat infüzyon şeklinde de verilebilir. Ancak tedavi sırasında doz bireyselleştirilmelidir[1,5,16,30,31].

Diğer Antimuskarinik İlaçlar
Glikopirolat: Periferik etkileri atropin kadar güçlüdür. Ancak kan-beyin bariyerini geçişi iyi olmadığı için santral sinir sistemi etkileri için uygun değildir. Oral, IV veya intramusküler kullanılabilir. Muskarinik etkiler ortaya çıkıncaya kadar her 10-15 dakikada bir 1 mg bolus olarak verilebilir[16,31].
Skopolamin: Santral ve periferik etkilere sahip bir antimuskarinik ajandır. Kan-beyin bariyerini geçişi iyidir. Santral sinir sistemi bulgusu olanlarda kullanılmalıdır. Tek dozu 0.25 mg olarak hastaneye gelişte yapılır[31].

Oksimler (Kolinesteraz Reaktivatörleri)
İnhibe olan asetilkolinesterazı reaktive ederler. Bu bileşikler aktive kolinesterazların onarılması ve atropinin düzeltemediği nikotinik etkilerin geri döndürülmesinde yararlıdırlar[5].
Oksim tedavisinin önemi hakkında farklı görüşler mevcuttur. Hafif olgularda gerekli olmadığı belirtilmektedir. Ancak erken dönemdeki bulgular zehirlenmenin şiddeti hakkında yeteri bilgi vermeyebilir. Ayrıca çeşitli yan etkileri de görülebilmektedir. Aşırı doza maruz kalan olgularda da yarar sağlamayabilir. Dietil fosfat zehirlenmelerinde spontan reaktivasyon çok yavaş olduğu için oksim tedavisi gerekebilir. Ancak organizmada bulunan bileşikler tarafından yeniden inhibe edilebilir. Dimetil fosfatlarla olan hafif zehirlenmelerde ventilasyon desteği ve atropin yeterli olabilir. N-alkil fosforamidatlarla olan zehirlenmelerde oksim tedavisi dietil fosfatlar gibidir. Oksim tedavisinden yarar gören hastalarda tedavi süresinde azalma, ventilasyon ihtiyacının kalkması ve komplikasyonlarda azalma beklenmelidir. Oksim tedavisi intermediate sendrom tedavisi için de verilmelidir[1,5,30,32,33].

Oksim Tedavisinde Başarısızlık
Bazı olgularda oksim tedavisi başarısız olabilir:
1. Doz yetersiz olabilir. Oksimler için gerekli en düşük plazma düzeyi 4 mg/L’dir. Ancak bazı organik fosfor bileşikleri için bu düzey yetersiz kalabilir. Ağır olgularda daha yüksek düzeyler gerekebilir.
2. Organizmadan hızla atılabilirler. Bu olgularda AChE yeniden inhibe olacaktır. Genellikle yüksek dozda organik fosfor alımı durumlarında görülmektedir. Bundan dolayı, başlangıç dozunu takiben sürekli infüzyon daha yararlı olabilir.
3. Tedavide geç kalınmış veya tedavi erken kesilmiş olabilir.
4. DG70 butirilkolinesteraz mutasyonu olanlarda oksimlerce oluşturulan reaktivasyona direnç olabilir[5,34-36].

Oksimlerin Zararlı Etkileri
Hepatotoksisite geçici olarak hastaların %10’unda görülen bir durumdur. Bu olay olasılıkla oksimlerin dozu ile ilişkilidir. Diğer bir etki fosforile oksimlerin neden olduğu AChE inhibisyonudur[30,32,36].
Sık Kullanılan Oksimler
Pralidoksim: IV bolus dozu 1000 mg’dır. Daha sonra her 6-12 saatte bir 200-400 mg (8-10 mg/kg/saat) ile devam edilir. Total doz bilinmemektedir. 60 g’a kadar kullanılmıştır.
Obidoksim: IV bolus dozu 250 mg’dır. 0.4 mg/kg/saat dozunda infüzyonla devam edilebilir. 14 g’a kadar kullanılmıştır. Ancak yüksek dozlarda hepatotoksisite riski yüksektir.
HI-6 diklorid: IV bolus dozu 500 mg’dır. Üst limiti bilinmemektedir.
HLö-7: Kullanılan etkili oksimlerden birisidir.
Etkinliklerinin karşılaştırılması: Metamidofos zehirlenmelerinde obidoksim ve pralidoksimin etkinliği benzerdir ve diğer oksimlerden daha iyidir. Paraokson zehirlenmelerinde en etkin oksim obidoksimdir. Klorfenvinfos, diklorvos, malaokson gibi diğer organik fosfor zehirlenmelerinde obidoksim ve HLö-7 diğer oksimlere göre daha etkili olarak bulunmuştur[1,30,32,36].
Diazepam
Tam olarak anlaşılmamakla birlikte ağır olgularda antidot tedavisine eklenmesi yararlı olmaktadır. Diğer antikonvülzanlardan daha etkilidir. Asetilkolin tarafından uyarılan sekonder GABA-erjik yolun anti-GABA-erjik özelliğinden dolayı etkilendiği düşünülmektedir. Diazepam istenmeyen bazı santral sinir sistemi olaylarını da etkileyebilir[5,11,12,16].

GÜNCEL KONULAR
De Silva ve arkadaşları oksim tedavisinin tek başına atropin kullanımına bir üstünlüğü olmadığını bildirmişlerdir[33]. Ancak bu çalışmada oksim dozunun yetersiz olduğu yönünde tartışmalar mevcuttur. Oksim konsantrasyonu ve kolinesteraz aktivitesinin artışının klinik düzelme ile korele olduğu bulunmuştur. Bu bulgu De Silva ve arkadaşlarının tezi ile çelişmektedir. Ancak randomize kontrollü çalışma yapmak etik olmadığı için bu konu tartışmalı olarak kalmaya devam edecektir[33,37].

Kontrolsüz çalışmalar bikarbonat tedavisinin mortaliteyi %85 oranında azalttığını göstermiştir. pH’daki her 1 ünitelik artışın organofosfatların hidrolizini on kat arttırdığı belirtilmektedir[5].
Kiss ve Fazekas, IV magnezyum tedavisinin organik fosfor bileşiğinin Na-K-ATPaz üzerine olan direkt toksik etkiyi engellediğini ve ventriküler erken atımları düzelttiğini rapor etmişlerdir[38]. Aynı zamanda asetilkolin salınımını da baskılamaktadır[16,39].
Önceden klonidin verilmesinin farelerde organik fosfor zehirlenmesinin toksik bulgularına karşı koruyucu olduğu bulunmuştur. Bu etki olasılıkla asetilkolin salınımı ve postmuskarinik reseptörlerin blokajına bağlıdır. Benzer şekilde önceden atropin ve sodyum florid verilmesi de atropinin etkilerini arttırmaktadır. Floridin nöromusküler bileşke ve sempatik ganglionlardaki nikotinik reseptörlerde antidesensitizan etkisi olduğu düşünülmektedir[16,40,41]. Ancak tüm bu ajanlarla ilgili daha fazla araştırmaya gereksinim vardır.
Yaptığımız bir çalışmada taze donmuş plazmanın yeterli düzeyde kolinesteraz aktivitesi gösterdiğini ve organik fosfor zehirlenmesi olan hastalarda kullanımının morbidite ve mortaliteyi azaltabileceğini gösterdik. Ancak bu bulguların başka çalışmalarla da desteklenmesi gerekir[42].

KAYNAKLAR
1. Sungur M, Guven M. Intensive care management of organophosphate insecticide poisoning. Crit Care 2001;5:211-5.
2. Sivagnanam S. Potential therapeutic agents in the management of organophosphorus poisoning. Crit Care 2002;6:260-1.
3. Thiermann H, Szinicz L, Eyer F, et al. Modern strategies in therapy of organophosphate poisoning. Toxicol Lett 1999;107:233-9.
4. Kwong TC. Organophosphate pesticides: Biochemistry and clinical toxicology. Ther Drug Monit 2002;24:144-9.
5. Johnson MK, Jacobsen D, Meredith TJ, et al. Evaluation of antidotes for poisoning by organophosphorus pesticides. Emerg Med 2000;12:22-37.
6. Storm JE, Rozman KK, Doull J. Occupational exposure limits for 30 organophosphate pesticides based on inhibition of red blood cell acetylcholinesterase. Toxicology 2000;150:1-29.
7. Guven M, Ünlühızarcı K, Göktaş Z, Kurtoğlu S. Intravenous organophosphate injection: An unusual way of intoxication. Hum Exp Toxicol 1997;16: 279-80.
8. Karalliedde L, Senanayake N. Organophosphorus insecticide poisoning. Br J Anaesth 1989;63:736-50.
9. Pope CN. Organophosphorus pesticides: Do they all have the same mechanism of toxicity? J Toxicol Environ Health B Crit Rev 1999;2:161-81.
10. WHO (2001). The WHO Recommended Classification of Pesticides by Hazard and Guidelines to Classification 2000-2002 (WHO/PCS/01.5), International Programme on Chemical Safety, Geneva.
11. Bardin PG, Van Eeden SF, Moolman JA, Foden AP, Joubert JR. Organophosphate and carbamate poisoning. Arch Intern Med 1994;154:1433-41.
12. Namba T, Nolte CT, Jackrel J, Grob D. Poisoning due to organophosphate insecticides. Acute and chronic manifestations. Am J Med 1971;50:475-92.
13. Emerson GM, Gray NM, Jelinek GA, Mountain D, Mead HJ. Organophosphate poisoning in Perth, Western Australia, 1987-1996. J Emerg Med 1999; 17:273-7.
14. De Bleecker JL. The intermediate syndrome in organophosphate poisoning: An overview of experimental and clinical observations. J Toxicol Clin Toxicol 1995;33:683-6.
15. Besser R, Weileman LS, Gutmann L. Efficacy of obidoxime in human organophosphorus poisoning: Determination by neuromuscular transmission studies. Muscle Nerve 1995;18:15-22.
16. Karalliedde L. Organophosphorus poisoning and anaesthesia. Anaesthesia 1999;54:1073-88.
17. Ehrich M, Correll L, Veronesi B. Acetylcholinesterase and neuropathy target esterase inhibitions in neuroblastoma cells to distinguish organophosphorus compounds causing acute and delayed neurotoxicity. Fundam Appl Toxicol 1997;38:55-63.
18. Eyer P. Neuropsychopathological changes by organophosphorus compounds-a review. Hum Exp Toxicol 1995;14:857-64.
19. Casale GP, Cohen SD, DiCapua RA. The effects of organophosphate-induced cholinergic stimulation on the antibody response to sheep erythrocytes in inbred mice. Toxicol Appl Pharmacol 1983;68:198-205.
20. Hermanowicz A, Kossman S. Neutrophil function and infectious disease in workers occupationally exposed to phosphoorganic pesticides: Role of mononuclear-derived chemotactic factor for neutrophils. Clin Immunol Immunopathol 1984;33:13-22.
21. Guven M, Dogukan A, Taskapan H, Çetin M. Leucocytosis as a parameter in management of organophosphate intoxication. Turkish Journal of Medical Sciences 2000;30:499-500.
22. Guven M, Bayram F, Unluhizarci K, Kelestimur F. Endocrine changes in patients with acute organophosphate poisoning. Hum Exp Toxicol 1999;18:598-601.
23. Saadeh AM, Farsakh NA, al-Ali MK. Cardiac manifestations of acute carbamate and organophosphate poisoning. Heart 1997;77:461-4.
24. Chuang FR, Jang SW, Lin JL, Chern MS, Chen JB, Hsu KT. QTc prolongation indicates a poor prognosis in patients with organophosphate poisoning. Am J Emerg Med 1996;14:451-3.
25. Karalliedde L, Senanayake N, Ariaratnam A. Acute organophosphorus insecticide poisoning during pregnancy. Hum Toxicol 1988;7:363-4.
26. Öztürk MA, Kelestimur F, Kurtoglu S, Güven K, Arslan D. Anticholinesterase poisonings in Turkey-clinical, laboratory and radiologic evaluation of 269 cases. Hum Exp Toxicol 1990;9:273-9.
27. Aygun D, Doganay Z, Altintop L, et al. Serum acetylcholinesterase and prognosis of acute organophosphate poisoning. J Toxicol Clin Toxicol 2002;40:903-10.
28. Guven M, Sungur M, Tanrıverdi M, Eser B, Kekec Z. Evaluation of the patients with acute intoxication. Turkish Journal of Medical Sciences 2002;32: 169-72.
29. Fuortes LJ, Ayebo AD, Kross BC. Cholinesterase-inhibiting insecticide toxicity. Am Fam Physician 1993;47:1613-20.
30. Balali-Mood M, Shariat M. Treatment of organophosphate poisoning. Experience of nerve agents and acute pesticide poisoning on the effects of oximes. J Physiol Paris 1998;92:375-8.
31. Robenshtok E, Luria S, Tashma Z, Hourvitz A. Adverse reaction to atropine and the treatment of organophosphate intoxication. Isr Med Assoc J 2002;4:535-9.
32. Eddleston M, Szinicz L, Eyer P, Buckley N. Oximes in acute organophosphorus pesticide poisoning: A systematic review of clinical trials. Q J Med 2002; 95:275-83.
33. De Silva HJ, Wijewickrema R. Does pralidoxime affect outcome of management in acute organophosphorus poisoning? Lancet 1992;339:1136-8.
34. Khan S, Hemalatha R, Jeyaseelan L, Oommen A, Zachariah A. Neuroparalysis and oxime efficacy in organophosphate poisoning: A study of butyrylcholinesterase. Hum Exp Toxicol 2001;20:169-74.
35. Masson P, Froment MT, Bartels CF, Lockridge O. Importance of aspartate-70 in organophosphate inhibition, oxime re-activation and aging of human butyrylcholinesterase. Biochem J 1997;325:53-61.
36. Kassa J. Review of oximes in the antidotal treatment of poisoning by organophosphorus nerve agents. J Toxicol Clin Toxicol 2002;40:803-16.
37. Willems JL, Langenberg JP, Verstraete AG, et al. Plasma concentrations of pralidoxime methylsulphate in organophosphorus poisoned patients. Arch Toxicol 1992;66:260-6.
38. Kiss Z, Fazekas T. Organophosphates and torsade de pointes ventricular tachycardia. J Roy Soc Med 1983;76:983-4.
39. Petroianu G, Ruefer R. Beta-blockade or magnesium in organophosphorus insecticide poisoning. Anaesth Intensive Care 1992;20:538-9.
40. Buccafusco JJ, Aronstam RS. Clonidine protection from the toxicity of soman, an organophosphate acetylcholinesterase inhibitor, in the mouse. J Pharmacol Exp Ther 1986;239:43-7.
41. Clement JG, Filbert M. Antidote effect of sodium fluoride against organophosphate poisoning in mice. Life Sci 1983;32:1803-10.
42. Guven M, Sungur M, Eser B, Sarı İ, Çoban Ö. The human plasma in the treatment of organophosphate poisonings. Intensive Care Med 2003;29(Suppl 1):112.

Yazışma Adresi: Doç. Dr. Muhammet GÜVEN
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi
İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 38039, KAYSERİ
e-mail: mguven@erciyes.edu.tr
Makalenin Geliş Tarihi: 29.12.2003
Makalenin Kabul Tarihi: 05.01.2004

YeniBON beğendi.
sinbas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-02-2016, 19:07   #6
Ağaç Dostu
 
sinbas's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2012
Şehir: BURDUR
Mesajlar: 1,291
ÇATAPAT HAKKINDA BİLİNMEYENLER

Çatapat zehirlenmesi hakkında açıklama:
Çatapat olarak bilinen yanıcı ve patlayıcı maddeler, Bakanlar Kurulunun 14/08/21987 tarih ve 87/12028 numara ile yayınlanan ve değişik tarihlerde ekleme ve düzenlemeler yapılan "Tekel Dışı Bırakılan Patlayıcı Maddelerle Av Malzemesi Ve Benzerlerinin Üretimi, İthali, Taşınması, Saklanması, Depolanması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlenmesi Usul Ve Esaslarına İlişkin Tüzük" kapsamında "Adi fırfır maytapları, çiçek yağmuru saçan maytaplar, ispanyol maytapları, şenlik mumları gibi klorat ve fosfor karışımıyla üretilen patlayıcı oyuncak malzemeler" sınıfında yer almaktadır. Bu tanımlamdan da anlaşılacağı üzere bu tür patlayıcı oyuncak malzemelerinde klorat ve fosfor bulunmaktadır. Bu patlayıcı maddelerin yanlışlıkla çocuklar tarafından yenilmesinde ölüme kadar uzanan çok ciddi zehirlenmeler görülmektedir.
İçeriğinde bulunan fosfor aslında canlı yaşamı için vücutta bulunması zorunlu olan bir mineraldir. Vücuttaki dengesi hormonlarla ve böbrekler vasıtasıyla sağlanır. Ancak bilerek veya yanlışlıkla fazla miktarda alınması insanlar ve hayvanlar için son derece zehirli olmaktadır. Ortalama 70 kg ağırlığındaki bir insanda ağız yoluyla yaklaşık 70 mg fosfor öldürücü olmaktadır.
Ticari olarak beyaz fosfor, sarı fosfor veya kırmızı fosfor şeklinde bulunmakta ve çeşitli patlayıcı malzeme, gübre ve fare/sıçan zehiri üretiminde kullanılmaktadır.
Fosfor, sarımsak kokusunda, havayla temas ettiğinde beyaz bir duman ve yeşile yakın renkte bir ışık oluşturarak yanmaya başlayan bir maddedir. Bu özelliği nedeniyle zehirlenmiş bir kişinin kusmuk ve dışkısında sarımsak kokusu ve beyaz bir duman görülmesi fosfor zehirlenmesi olduğunu düşündürür.
Deri yoluyla, solunum yoluyla veya mide-bağırsak kanalından alınan fosfor kolaylıkla kana karışır. Kana karışan fosfor başlıca mide-bağırsak kanalında, karaciğerde, böbreklerde, kemiklerde, kalp-damar sisteminde ve merkezi sinir sisteminde zararlı etkilere neden olur. Fosfor, temas ettiği her türlü yüzeyde ısı ve kimyasal yanıklara yol açar. Kana karışan fosfor ise hücre zehiridir ve organlardaki hücrelerin ölmesine neden olarak organların hasar görmesine ve iflasına neden olur.
Akut olarak fazla miktarda alınan fosforla zehirlenmede başlıca üç aşama görülür. Birinci aşamada, boğaz ve midede ağrılı bir yanma hissedilir. Nefes, kusmuk ve dışkıda karakteristik sarımsak kokusu duyulur. Dışkıda ve kusmukta duman görülür. Ciddi zehirlenmede şok ve ölüm gürülür. İkinci aşamada, belirtiler kaybolur ve hastanın iyileşmeye başladığı görülür. Bu safha bir kaç gün sürebilir. Üçüncü aşamada, bulantı, kusma ve diyare tekrar görülür. Bu aşamada kan, karaciğer ve böbrek hasarı belirtileri görülmeye başlar. Karaciğer büyümesi ve hassasiyeti, sarılık, idrar azalması, kan işeme, hiç idrara çıkamama, deride yanma ve kanama, kanda pıhtılaşma bozukluğu ve kalp durması görülür. Merkezi sinir sistemini etkileyerek nöbet geçirmeye ve komaya yol açar. Tedavi edilemediği takdirde de 4 ila 8 gün içinde ölüm meydana gelir.

Prof.Dr. Ahmet AYDIN
Yeditepe Üniversitesi,
Eczacılık Fakültesi,
Farmasötik Toksikoloji A.D.

YeniBON beğendi.
sinbas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-02-2016, 11:38   #7
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Bu makalelerde Acil servise başvuracak kadar ağır zehirlenmelerden bahsedilmiş.
Benim anlattığım olay düşük evreli kronik organofosfat maruziyeti, çiftlik çalışanlarında yeterli korunma tedbirleri alınmadan ilaçlama yapan ve bizler gibi organik fosfor kalıntısı bulunan gıdaları sürekli olarak tüketmekle meydana gelir.
Az miktarlarının uzun süre alınması ile kronik zehirlenme meydana gelir.

Bu da zehirlenme belirtilerini düşünürsek, uzun vadede böbrek yetmezliği, uzun süren öksürük, astım benzeri nefes darlığı, sebepsiz yere balgam ve salya artışı... gibi bir çok belirti ortaya çıkaracaktır. Bu gibi durumlarda artık enfeksyon yerine kronik fosfat zehirlenmesini de aklımıza getirmemiz lazım.

MeyveliTepe beğendi.
Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-09-2018, 00:13   #8
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-09-2018
Şehir: kayseri
Mesajlar: 5
merhaba

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Jezebel Mesajı Göster
Günaydın
Arkadaşlar, sizinle bir şey paylaşmak istiyorum.
Mesleğimi az çok bilen var.
Bir hastadan tetkik isterken tesadüfen Kolinesteraz işaretlemişim.
Bilenler bilir ki bunu sadece Organik Fosfat zehirlenmesinden şüphe edince isteriz. Sonuç geldiğinde yüksekliğini görünce yaşadığımız şoku tarif edemem.
Sonra tüm aileyi çağırdım ve bulduğum şey daha da şok edici oldu, tüm aile bireylerinde Kolinesteraz kabul edilen sınırların üstünde çıktı.
Aldığınız tarım ürünlerinizi, balınızı, pekmezinizi nereden aldığınızı gözden geçirin.
Herşeyin başı sağlık.
Yapılan araştırmalar ayrıca bu enzimin yüksekliğinin Vücut Kitle Endeksinin yüksek olduğu kişilerde tespit edildiğii ortaya koymuş. Bir ailede toplu olarak yüksek kolinestraz yüksekliği genetik bir enzim defektini de işaret edebilir.
bu sıteye az önce üye oldum ve yazılar dıkkatımı cektı daha doğrusu yakın zamanda gıda takvıyesı ürününden zehırlendım 1 sene oldu halen düzelemedim doğru düzgün adam gıbı bır sey demıyorlar adlı tıp raporumu beklıyorum ama şikayetlerım az cok burda yazanlar gıbıdır acaba bana yardımınız olabılırmı bazı sormak ıstedıgım seyler var ? saygılar

ebrucex Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-09-2018, 00:42   #9
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Organofosfat'ların çoğu yasaklandı ama bazıları hâlâ satışta. Senelerce her yere ve her şeye bol bol organofosfat püskürtüldü. Adı "organo" ile başladığı için organik diye düşünenlere bile rastladım. Benim bildiğim berbat bir neuro-toxin. Kalıntı etkisini ölçen bir tıbbi analiz olması iyi bir şey. Doktorların tetkik istediği hastalarından bunu da istemelerinde fayda var.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-09-2018, 00:34   #10
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Organofosfat'ların akut zehirlemesiyle ilgili pek çok kaynak var, ancak az miktarlarda uzun süreli alımıyla gerçekleşen kronik zehirlenme hakkında da epey kaynak mevcut.



"Chronic toxicity refers to the effects of long-term or repeated lower level exposures to a toxic substance.
The effects of chronic exposure do not appear immediately after first exposure and may take years to produce signs and symptoms. Examples of chronic poisoning effects may include:


- Carcinogenicity--ability to produce cancer or to assist carcinogenic chemicals.
- Mutagenicity--ability to cause genetic changes.
- Teratogenicity--ability to cause birth defects.
- Oncogenicity--ability to induce tumor growth (not necessarily cancers).
- Liver damage--death of liver cells, jaundice (yellowing of the skin), fibrosis and cirrhosis.
- Reproductive disorders--such as reduced sperm count, sterility, and miscarriage.
- Nerve damage--including accumulative effects on cholinesterase depression associated with organophosphate insecticides.
- Allergenic sensitization--development of allergies to pesticides or chemicals used in formulation of pesticides.
The effects of chronic toxicity, as with acute toxicity, are dose-related. In other words, low-level exposure to chemicals that have potential to cause long-term effects may not cause immediate injury, but repeated exposures through careless handling or misuse can greatly increase the risk of chronic adverse
"
Kaynak

Anladığım kadarıyla tetkiklerde kolinesteraz enziminin düşük çıkmasının tek sebebi organofosfat zehirlenmesi olmayabilir ancak kolay tesbit edilen diğer nedenlerin yanısıra kuvvetli bir ihtimal olduğu.

Organofosfatlar, önceki nesil, yapıları yıllarca bozulmayan pestisitlerden sonra kolayca parçalanabilir olduğu iddiasıyla geliştirilmiş. Ancak tüm dünyada yerli yersiz en çok kullanılan pestisitlerden olmuş (roundup da bu grupta).

Bunun sonucunda, imal eden, taşıyan ve kullananlarda akut zehirlenmelerle çokça karşılaşıldığı bildiriliyor. Kronik zehirlenme ise, imal eden, kullanan ve taşıyanların yanısıra pestisit kalıntılarıyla da gerçekleşen, ani etki göstermediği için yıllar içinde tesbit edilen ve kendini geri dönülmez arazlarla gösteren bir durum.

Başka bir çok araştırmada, organofosfat'ların (başka bir çok pestisit grubunda olduğu gibi) insan vücudunda biriktiği, aktif madde dışındaki yardımcı maddelerle zehirleyiciliğinin arttığı bildiriliyor.

Tüm pestisit aktif maddelerinde olduğu gibi organofosfatların da yiyecekler üzerinde MRL denilen en fazla kalıntı seviyesini gösterir "izin verilen"(ne demekse) kalıntı miktarları belirlenmiş. Ancak, bu miktarlar ülkeden ülkeye ve zamana göre değişiyor. Nisbeten daha medeni ve zengin ülkelerde MRL seviyeleri daha düşükken, diğer ülkelerde daha yüksek. 2 sene önce bu seviyeler daha yüksekken şimdi biraz daha düşük.

Oysa insan her yerde aynı insan. 2 sene önce de aynıydı, şimdi de aynı. Bu da MRL seviyelerinin insan sağlığı düşünülerek tesbit edilmediğini, sadece akut zehirlenme olmayacak şekilde belirlendiğini gösteriyor. Elbette, bu seviyeler, denetlenen, kontrol altında tarım yapılan ülkeler için geçerli. Denetlenmeyende zaten MRL de hak getire. Vatandaş, akşam fasulyeye organofosfat atıyor, sabah toplayıp pazara çıkarıyor, diğer vatandaş da alıp aynı gün zeytinyağlısını yapıyor.

Pesticide Residue In Food

Chemical Pesticides and Human Health: The Urgent Need for a New Concept in Agriculture

Effects of Long-Term Exposure to Organophosphate Pesticides in Humans

Food Poisoning Due to Methamidophos-Contaminated Vegetables

Pesticide Residues in Food Grains, Vegetables and Fruits: A Hazard to Human Health

Functional Consequences of Repeated Organophosphate Exposure: Potential Non-Cholinergic Mechanisms

A foodborne outbreak of organophosphate poisoning

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-09-2018, 15:53   #11
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-09-2018
Şehir: kayseri
Mesajlar: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Organofosfat'ların akut zehirlemesiyle ilgili pek çok kaynak var, ancak az miktarlarda uzun süreli alımıyla gerçekleşen kronik zehirlenme hakkında da epey kaynak mevcut.



"Chronic toxicity refers to the effects of long-term or repeated lower level exposures to a toxic substance.
The effects of chronic exposure do not appear immediately after first exposure and may take years to produce signs and symptoms. Examples of chronic poisoning effects may include:


- Carcinogenicity--ability to produce cancer or to assist carcinogenic chemicals.
- Mutagenicity--ability to cause genetic changes.
- Teratogenicity--ability to cause birth defects.
- Oncogenicity--ability to induce tumor growth (not necessarily cancers).
- Liver damage--death of liver cells, jaundice (yellowing of the skin), fibrosis and cirrhosis.
- Reproductive disorders--such as reduced sperm count, sterility, and miscarriage.
- Nerve damage--including accumulative effects on cholinesterase depression associated with organophosphate insecticides.
- Allergenic sensitization--development of allergies to pesticides or chemicals used in formulation of pesticides.
The effects of chronic toxicity, as with acute toxicity, are dose-related. In other words, low-level exposure to chemicals that have potential to cause long-term effects may not cause immediate injury, but repeated exposures through careless handling or misuse can greatly increase the risk of chronic adverse
"
Kaynak

Anladığım kadarıyla tetkiklerde kolinesteraz enziminin düşük çıkmasının tek sebebi organofosfat zehirlenmesi olmayabilir ancak kolay tesbit edilen diğer nedenlerin yanısıra kuvvetli bir ihtimal olduğu.

Organofosfatlar, önceki nesil, yapıları yıllarca bozulmayan pestisitlerden sonra kolayca parçalanabilir olduğu iddiasıyla geliştirilmiş. Ancak tüm dünyada yerli yersiz en çok kullanılan pestisitlerden olmuş (roundup da bu grupta).

Bunun sonucunda, imal eden, taşıyan ve kullananlarda akut zehirlenmelerle çokça karşılaşıldığı bildiriliyor. Kronik zehirlenme ise, imal eden, kullanan ve taşıyanların yanısıra pestisit kalıntılarıyla da gerçekleşen, ani etki göstermediği için yıllar içinde tesbit edilen ve kendini geri dönülmez arazlarla gösteren bir durum.

Başka bir çok araştırmada, organofosfat'ların (başka bir çok pestisit grubunda olduğu gibi) insan vücudunda biriktiği, aktif madde dışındaki yardımcı maddelerle zehirleyiciliğinin arttığı bildiriliyor.

Tüm pestisit aktif maddelerinde olduğu gibi organofosfatların da yiyecekler üzerinde MRL denilen en fazla kalıntı seviyesini gösterir "izin verilen"(ne demekse) kalıntı miktarları belirlenmiş. Ancak, bu miktarlar ülkeden ülkeye ve zamana göre değişiyor. Nisbeten daha medeni ve zengin ülkelerde MRL seviyeleri daha düşükken, diğer ülkelerde daha yüksek. 2 sene önce bu seviyeler daha yüksekken şimdi biraz daha düşük.

Oysa insan her yerde aynı insan. 2 sene önce de aynıydı, şimdi de aynı. Bu da MRL seviyelerinin insan sağlığı düşünülerek tesbit edilmediğini, sadece akut zehirlenme olmayacak şekilde belirlendiğini gösteriyor. Elbette, bu seviyeler, denetlenen, kontrol altında tarım yapılan ülkeler için geçerli. Denetlenmeyende zaten MRL de hak getire. Vatandaş, akşam fasulyeye organofosfat atıyor, sabah toplayıp pazara çıkarıyor, diğer vatandaş da alıp aynı gün zeytinyağlısını yapıyor.

Pesticide Residue In Food

Chemical Pesticides and Human Health: The Urgent Need for a New Concept in Agriculture

Effects of Long-Term Exposure to Organophosphate Pesticides in Humans

Food Poisoning Due to Methamidophos-Contaminated Vegetables

Pesticide Residues in Food Grains, Vegetables and Fruits: A Hazard to Human Health

Functional Consequences of Repeated Organophosphate Exposure: Potential Non-Cholinergic Mechanisms

A foodborne outbreak of organophosphate poisoning

kolinesterazlar konu basında yüksek cıktı demıs normalde zehırlenmede düşük cıktıgı söylenıyor bırde ben sıteye yenı uye oldum aktıve mailim 2 gundur gelmedıgı gıbı özel mesaj yazamıyor konu baslıgı acamıyorum neden acaba ? tesk

ebrucex Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-09-2018, 16:20   #12
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Akut zehirlenme için Kolinesteraz düşüklüğü beklenir.
Konuyu derince araştırmama rağmen yeterli veri ve araştırma bulamadım.
Mesele tarım ilacı üreten firmaların maddi çıkarlarına dayandığı için araştırmalara belki de fırsat verilmiyor veya kişiler susturuluyor olabilir.
Bu yazdıklarım sadece benim fikrim.
Uzun süreli maruziyetin muhtemelen feedback döngüsü ile reaktif bir Kolinesteraz yüksekliğine yol açacağını düşünüyorum.
Bunu bilimle ilgisi olmayan kişilere anlatmak zor.
Bu sadece benim fikrim.

Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-09-2018, 22:45   #13
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Bir kaç makalede enzim aktivitesinin yüksekliği hakkında yorumlara rastladım. Bu makale hayli kapsamlı bir review makalesi. Enzimdeki yüksekliği muhtelif nedenlere bağlamış.

Rewiew Article

Başka bir makalede de böyle deniyor.

"Increased cholinesterase activities closely related to lipoproteins metabolism are observed in hyperlipoproteinemic patients, and its use as an indicator of cardiovascular diseases has been proposed (4). In addition, modifications of cholinesterase activities in plasma in various physiological and pathological circumstances have been reported by many authors and are reviewed by Morgensen"

Total Cholinesterase in Plasma: BiologicalVariations and Reference Limits

Makalelerdeki tıbbi tesbitleri yorumlamak beni aşar. Ancak gördüğüm kadarıyla enzimdeki düşüklüğün akut veya kronik organofosfat zehirlenmesiyle net bağlantıları kurulurken, yüksekliğinde, tiroid bezi bozuklukları ve guatr, astım, obezite, hipertansiyon, ansiyete, şizofreni vb. gibi başka problemler adresleniyor.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2018, 09:48   #14
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Kolinesteraz yüksekliği ile ilgili çok fazla araştırma yok.
Araya didikleye ben de aylar önce 1-2 makale bulmuştum.
Benim bulduğum makale de obezite ile bağlantısı olabileceği yönünde.
Obezitenin nasıl ve hangi yolla buna neden olduğu konusunda bilgi bulamadım.

Konunun tartışılır olması, yeterli veri olmaması, benim kişisel düşüncem olması sebebiyle mesajı kaldırdım.
Geri aldınız.

Bence tartışmalı bir konu olduğu için ve fikir birliği olmaması nedeniyle başlığın topyekün kaldırılması uygun olacaktır.

Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2018, 10:22   #15
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Bence başlık çok faydalı. Her ne kadar açılış mesajınız kolinesteraz enziminin tesadüfi bir tetkikte yüksek çıkmış olmasından hareket ediyorsa da, organofosfat'ların (ve carbamate'lerin) vücuttaki enzim aktivitesini baskılamasından dolayı önemli hastalıklara ve ölüme kadar giden problemlere yol açabilmesi ve bunun nisbeten kolay bir tetkikle tesbit edilebilmesi hakkında önemli farkındalık yaratıyor.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2018, 11:01   #16
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
O ilk mesajı ben kahvehane başlıklarından birine yazdım.
Böyle bir durum var anlamında.
Sevgili malina bunu önemli bulup başlık açtı.
Özel mesajdan da doktor olan üyelerimizle yazıştık.
Aslında beklenen Kolinesteraz düşüklüğü yönünde bir kanaat hakim.
Benim düşüncem ise aynı kral Vi. Mitridat olayında olduğu gibi bebekliğimizden itibaren bilinçsiz organik fosfat yüklemesinden kaynaklanan vücudumuzun o zehre alışması ve tepkisel olarak Kolinesterazı fazla üretip böyle bir yüksekliğe yol açması yönünde.

Lütfen soyabileceğimiz tüm meyve ve sebzeleri sıcak suyla yıkayıp arındıralım ve soyalım.
Soyamıyacaklarımızı da 30 dk suda bekletip üç su durulayalım.

MeyveliTepe beğendi.
Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2018, 11:02   #17
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-09-2018
Şehir: kayseri
Mesajlar: 5
merhaba

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Jezebel Mesajı Göster
Kolinesteraz yüksekliği ile ilgili çok fazla araştırma yok.
Araya didikleye ben de aylar önce 1-2 makale bulmuştum.
Benim bulduğum makale de obezite ile bağlantısı olabileceği yönünde.
Obezitenin nasıl ve hangi yolla buna neden olduğu konusunda bilgi bulamadım.

Konunun tartışılır olması, yeterli veri olmaması, benim kişisel düşüncem olması sebebiyle mesajı kaldırdım.
Geri aldınız.

Bence tartışmalı bir konu olduğu için ve fikir birliği olmaması nedeniyle başlığın topyekün kaldırılması uygun olacaktır.
bılgıler ıcın cok tesk ederım ben gecen sene zayıflama ürünü kullanmıstım zehırlendım daha doğrusu zehırlendıgımı pek kımse kabul etmıyor gözle görulen kas seğrimeleri , bulantı kusma ıshal ve hıc bır ilac alamama oldu ve halende var yurumede sorun yasıyorum cabuk yoruluyorum sureklı kaslarım halsız kan hemogramlarım normal cıkıyor ama kolınesteraz denen seye bakılmadı rutın kan tahlılıllerı bakıldı karacıger böbrek fonksıyonları bakıldı benım sorunum noroljık norolojıye gıttım kas güçsüzlüğü muayenesı yaptı bır kaö tahlıl yaptı dahılıyenın yaptıgı tahlıllerı yaptı normal dedı kestırıp attı bu madde her ne ıse zayıflama ılacı oldugu ıcın şu an yedıgım ıctıgım her sey benı rhaatsız edıyor bır nevi vucudu dısarıya karsı kıtledı özellıkle şekerli şeyler kalorsı yuksek seyler yıyınce cok kötü kaslarımda sorun yasıyorum gözlerım bulanık göruyor hastalansam ilaç alamıyorum norolojık bulguları artıyor ve etkılesım yapıyor kusma bulantı ıshal olusuyor ayakta duramaz hale getırıyor yanı ne yapacagımı şaşırdım göbeğim durduk yere fazla yememe ragmen şişti kilo desem kılo değil cok tuhaf , savcılıga verdım adli tıp raporumun gelmesını beklıyorum ama oda ne zman gelır belırsız, verdgınız bılgıler ıcın cok cok tesk ederım bahsettiğiniz kolınesteraz duzeyı yukseklıgı hakkında bılgım yoktur sız daha iyisini bilirsiniz ben sadece aydınlanmak amaclı sordum demekkı kronık durumlarda yukselıyor bu farklılıgı sız bılırsınız sakın benı yanlıs anlamayın veya bilimi kabul etmıyor olarak algılamayın sürçü lisan etti isem affola benım bilim adamları karşısında saygım sonsuzdur

ebrucex Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2018, 11:49   #18
Ağaç Dostu
 
Jezebel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-02-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 8,681
Galeri: 11
Sevgili ebrucex, olur mu öyle şey? Size alınmadım. Bu konuya kafa yorup araştırma zahmetine girmiş olmanız beni sevindirdi.
Ben fazlaca karamsar ve obsesif biriyim.
Kötü tahminler ve komplo teorileri beynimde fırtınalar estiriyor.
“Ben yanıldım”, “Siz haklısınız “, telaffuz etmekten keyif alacağım cümleler.
Yanılmış olmak için neler vermezdim.
Ama gerçek benim tahmin ettiğimden bile daha kötü olabiliyor.
Ailem tarımla uğraşıyordu, onlar çalışırken yukarıdan uçaklar tarım ilacı püskürüyordu.
Ne insanlar ne hayvanlar korunması için uyarılmıyordu.
40 yıl önce yapılan hatalar için kimi cezalandıracağız?
Şu an yapılan hatalı davranış sonucu 40 yıl sonra Kanser olduğumuzda kimi sorumlu tutacağız?
Tuttuk diyelim, sağlığımız geri gelecek mi?
Sağlıkla kalın.

Jezebel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2018, 16:24   #19
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 19-09-2018
Şehir: kayseri
Mesajlar: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Jezebel Mesajı Göster
Sevgili ebrucex, olur mu öyle şey? Size alınmadım. Bu konuya kafa yorup araştırma zahmetine girmiş olmanız beni sevindirdi.
Ben fazlaca karamsar ve obsesif biriyim.
Kötü tahminler ve komplo teorileri beynimde fırtınalar estiriyor.
“Ben yanıldım”, “Siz haklısınız “, telaffuz etmekten keyif alacağım cümleler.
Yanılmış olmak için neler vermezdim.
Ama gerçek benim tahmin ettiğimden bile daha kötü olabiliyor.
Ailem tarımla uğraşıyordu, onlar çalışırken yukarıdan uçaklar tarım ilacı püskürüyordu.
Ne insanlar ne hayvanlar korunması için uyarılmıyordu.
40 yıl önce yapılan hatalar için kimi cezalandıracağız?
Şu an yapılan hatalı davranış sonucu 40 yıl sonra Kanser olduğumuzda kimi sorumlu tutacağız?
Tuttuk diyelim, sağlığımız geri gelecek mi?
Sağlıkla kalın.
anlıyorum sorumlu tutacak kımse yok malesef peki yukarda anlattıgım benım durumum ıcın bır yorumunuz varmı? Bunu hekim oldugunuzu düşünerek soruyorum cunku en basta hastadan tetkık ıstemekten bahsetmişsiniz, bana alınmamıs olmanızda ayrıca sevındırdı

ebrucex Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-10-2022, 12:47   #20
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 10-10-2022
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1
ilaçlama sektöründe çalışıyorum. zehirlenme belirtileri kolinesterazın düşük olduğu zamanlar düşünülebilir. ilk mesajdaki gibi kolinesteraz yüksek ise sorun yoktur genel anlamda... obezite, kara ciğer yağlanması diyabet kaynaklı da kolinesteraz yüksek çıkabilir. ama ilaçlama sektöründe çalışan herkesten istenen bir test olup yüksekliği çalışmaya engel değil, düşüklüğü zehirlenme belirtisine alamettir... en azından bizim meslek açısından.

WaINakH Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 07:40.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024