Bitkisel Psişizm
Bitkilerdeki psisik fenomenler bütününü ifade eden bir terimdir. Bitkiler üzerinde 1960’larda baslayan parapsikolojik arastirmalar, bitkilerin, çevrelerindeki insanlarin heyecan ve düsüncelerine duyarli olduklarini, kendilerinin de heyecan ve bir tür bellege sahip olduklarini ve insanlarla iletisim kurabilmelerini saglayacak birtakim güçleri bulundugunu ortaya koymustur.
Bitkilerdeki psisik algilamanin saptanmasi konusundaki çalismalara en büyük katkiyi, yalan makinesi bulusuyla taninan ABD’li arastirmaci Cleve Backster yapmistir. Backster, yalan makinesinin elektrotlarini bagladigi bitkilerle yaptigi deneylerde, makinenin ibresinin insanlarin heyecan halleri sirasinda çizdigi çizgilere benzer çizgiler çizdigini saptamistir. Örnegin, bir tehdit veya yasamsal tehlike karsisindaki insan ve bitkinin heyecan halleri için, ibre ayni zikzaklari çizmektedir. Uluslararasi İs Makineleri Kurumu’nun arastirma kimyageri Marcel Vogel, sifacilardan Ambrose ve Olga Worrell ve kimi Rus bilim adamlarinin bitkisel psisizmin kesfine önemli katkilari olmustur. Bitkilerdeki normal yasam etkinlikleri ve psisik fenomenler hakkinda yapilan parapsikolojik incelemelerin sonuçlari söyle siralanabilir: 1-Bitkilerde bitkilere özgü bir tür algilama vardir. İnsanlarin heyecan ve düsüncelerine duyarlidir. Sahipleriyle, aralarinda yüzlerce kilometre uzaklik olsa da, psisik irtibatta olabilirler. 2-İnsanlarla iletisim kurabilir, onlara cevap verebilirler. 3-Bitkiler çesitli enerjiler yayinlarlar. Bitkilerin de çevrelerinde, ‘kirlian fotografçiligi’ yöntemiyle fotograflari çekilebilen, birtakim vibrasyonlardan etkilenen bir enerji alani vardir. 4-Dua, sefkat, ilgi ve sevgi tesirleri,klasik müzik ve sifaci medyumlarin tesirleri bitkilerin gelisiminin hizli ve verimli olmasini saglar. Buna karsilik, nefret, kin ve düsmanlik duygularini da algilarlar. ‘Rock” ve “heavy-metal” müziklerinden istirap duyarlar. 5-Bir tür bellekleri vardir. (Daha önce bir yapragini kesmis bir kisi, bulundugu odaya girdiginde grafiklerde, bitkinin korktugunu gösteren çizgiler görülmekte, o kisi çikip, odaya baska biri girdiginde bu olmamaktadir, Yani bitki kendisine daha önce zarar vermis kisiyi unutmamistir. 6-Bitkilerin de heyecansal bir yasamlari vardir; çevrelerinde bulunanlardan hoslanabilirler, felaket anlarinda adeta “kendilerini kaybederler”. ---------------------------------------------------------- İç Zaman : Lineer zamandır. Bu zamanı, saatlerimizde görürüz ve bu zaman, gezegenimizin güneşe bağlı olarak hareketlerine göre belirlenir. Kuantum Teorisi : Bu teoriyi ortaya atan, Berlin Üniversitesinde prof. ike (1889-1947) Alman fizikçi, Max (Karl Earnst Ludwig) Planck (1858-1947) olmuştur. Planck’ın Kuantum Teorisi, ona 1918’de Nobel ödülünü kazandırmıştır. Bu teori, Einstein, Bohr ve diğerleri tarafından 20. Yüzyıl fiziğini değişikliğe uğratarak uygulanmıştır. Bu teori klasik Newton’cu mekanikten uzaklaşmayı içermektedir. Psi : Parapiskolojide kullanılan bir deyim. Bu deyim, telepati, altıncı duyu, gözle görünmeyen şeyleri görme, prekognisyon, psikokinezi ve buna bağlı fenomen alanları kapsar. Dış Zaman : (Metafizik) Bizim küçük evrenimizi aşan bölümde bulunan, lineer olmayan zamandır. Ayrıca zamansızlığı da kapsar. Zamansızlığın gizli boyutlarda bulunduğuna inanılır ve ruh, fiziksel dünya veya dünyaların İç Zaman devrinden serbest kaldığında, zamansızlığı tecrübe eder. Eşzamanlılık : Olayların gerçekten aynı zamanda oluşmuş olması için aynı zamanda oluşması yeterli değildir, aynı yerde de oluşması gerekir. Örneğin Jüpiter üzerindeki bir olay, Dünya üzerindeki bir olay ile aynı anda oluşmuş olabilir.Her iki olay da değişik referans boyutu içinde meydana geldiğinden ve bilgi, bir referans boyutundan diğerine ışık hızından daha süratle yolculuk edemeyeceğinden, iki olay aynı anda oluşmuş sayılmaz. |
Dün, Volkan ve Aybala ile biraz fotoğraf çektik. Bir ara bu konuya geldik.
Yukarıda internetten kopyaladığım bir yazıyla giriş yaptım. Volkanın bilgilenme araştırmalarını ve deneyimlerini yazması ilginç olacaktır... |
gerçekten merak ettim
Alıntı:
yanlış bilmiyorsam doğu kültüründe bonsai aynı zamanda bir meditasyon biçimi olarak görülüyor bonsainin yapım/biçimlendirme aşamasında da acaba bu alıntıladığım madde geçerli oluyor mudur? |
Bu gerçekten doğru olabilir mi? Ben de ağaç budama sırasında sanki onun özgürce yaşama hakkına müdahale ediyormuşum duygusuna kapılıyorum. İsterse dallansın budaklansın, isterse uzasın. Agacı seviyorsak onu istediğimiz gibi yönlendirmeye hakkımız var mu? Bu nedenle de bonzai işi bana hiç hitap etmiyor. Sakın yanlış anlaşılmasın ama sanki kendi zevkimiz için cüce yaratıyoruz, onu da isteği dışında küçük bir kafese (sakısya) hapsediyormuşuz gibi geliyor.
|
Budama yaparken ağaca onun iyiliği için müdahale ediyorsunuz.Onun yanlış büyüyen dalını kesmezseniz belki dengesi bozulacak ve ileride kırılacak, gövdeyi yaralayacak ( Kıbrıs akasyalarında çok olur örneğin ).Ağacı , çalıyı terbiye ettiğinizi düşünün, belki de etrafındaki bir başkasına hayat hakkı tanımayacak ( kimisi yayılmacı olup diğer türlerin hayatını tehdit eder.)ya da çalınız zayıf gelişiyor, bir budama ile onu canlandırabilirsiniz. Belki de çok yaşlandı onu kaybedeceksiniz, gençleştirebilirsiniz.
Kültürel tedbirleri bu şekilde düşünün.Çocuğunuz da alabildiğine özgür yaşamayı ister ama siz onu kendisine zarar vermeyip en güzel yetişeceği şekilde kollar gözetir ve gerekli tedbirleri alırsınız. Budama gibi kültürel işlemlerin bonsaidekinden çok farklı olduğunu gözardı etmemelisiniz... |
yabancı kaynaklardan Cleve Backster'ın çalışmasını buldum sayılır
ölmez sağ kalırsam çevirecem :) şöyle bir çıkarımda bulundum kendi aklımca eğer bitkilerin söylendiği türden algımaları varsa ve insanlarla psişik olarak bağlantı kurabiliyorlarsa, o zaman budama, biçim verme gibi yapılan işlemleri yapan kişinin düşüncelerini, haleti ruhiyesini anlayabilirler. bunun sonucunda, kendini yok etmeye çalışan biriyle, kendine zarar verme amacı taşımadan şekillendirmek/ona faydalı olmak isteyen biri arasındaki farkı da bilebilirler bonsai'deki meditasyon ruhu bu anlamda belki açıklanabilir ve tüm bunların sonucunda dünyayı bitkiler ele geçirebilir savulun sarmaşıklar geliyor :) bu demek değil ki ben havuç yemeyeceğim :) |
Alıntı:
Yapılan bir deney var. Çeşitli bitki ve ağaçlara elektrod bağlayarak çeşitli durumlardaki elektrik aktivitesini ölçüyorlar. Ateş ve kesici aletlerle yaklaşıldığında aktivitenin çok şiddetlendiği, bitkinin adeta çılgına döndüğü görülmüş. |
evet özete olarak Cleve Backster yalan makinesini (polygraph) kullanarak bitkileri test etmiş ve bitkilerin düşüncelere/ tehditlere tepki verdiğini bulmuş
buna Backster effect demişler |
kızılderililer kesecekleri ağaca arkalarını döner başka bir ağacı kesecekmiş gibi yapar ağacı kandırırmış.
bir örnek de bizden, bir fakültedeki öğrenci,tez çalışmasında bir grup menekşeye mavi gözlü insanlara belli süreler ile baktırmış, diğer grubada kahverengi gözlü inasanlara baktırmış, bir süre sonra mavi gözlülerin baktığı menekşe grubunda gelişim bozukluğu ve yaparaklarda bozulmalar oluşmuş, diğer grupda ise menekşeler son derece sağlıklıymış.bu çalışma insanların bakışlarındaki etki ile ilgiliydi ama bitkilerin bakıştan dahi etkilenebileceğine güzel bir örnek. |
"bitkilerin gizli dünyası"bu kitap bu konuyu ayrıntılı olarak inceleyen ilginç bir kitap....meyve vermeyen ağaçları ,çiçek açmayan bitkileri korkuturlar..
biri baltayla ağaca yaklaşır keseceğim meyve vermiyor diye..biride elinden baltayı almaya çalışır..bırak izin ver bu sene açacak diye...çiçeklere de dalını kırmaya kalkarlar açmıyorsun sen diye...ben annemden biliyorum çiçekleri korkutuyor.. sonuçmu... oluyor... |
Bu konu ile ilginç bir kitap var bende.
İlgilenenler için. Bitkilerin Gizli Yaşamı Peter Tompkins-Christopher Bird Sungur Yayınları-1983 |
kitaptan biraz bilgi aktarsan ne güzel olur sayın yılmaz
ilgilenenler de bilgilenebilir böylece :) |
Alıntı:
|
Alıntı:
Metafizik,parapsikoloji,mistizmle vs. ilgili kitaplar satan bir kitabevinde bulmuştum. O tarafa yolum düşünce bakayım sizin için, var mı diye. |
Teşekkürler, çok sevinirim bakarsanız. :)
|
Alıntı:
Örneğin bir adam elinde balta ile bir ormana girip baltayı gelişigüzel sallayarak önüne çıkan bitkiyi kesiyor. Bu arada bitkilerin tepkisini ölçüyorlar. Daha sonra elinde balta ile bir adam ormana giriyor.Cihazlar vasıtasıyla bitkilerden alınan tepkilerin aynı olduğunu tespit ediyorlar. Çalışmalarına mesafeyi de katarak yine bazı denemeler yapıyorlar. Şimdilik hemen aklıma gelen denemeler bunlar. Birkaç şey daha var ama bunları hem burada anlatmam mümkün değil hem de kitabı merak edenlere fazla ip ucu vermeyeyim. İlgi ile okuyacağınızı düşündüğüm bir kitap. Tabii bulabilirseniz. Bulamayan olursa okumak isteyenlere bendekini gönderebilirim |
Arkadaşlar, geçen haftalarda kaktüslerimin topraklarını değiştirecektim, saksıyı boşaltıp kaktüsleri içinden çıkarma esnasında elime bir sürü diken battı, ancak bu esnada kaktüslerle sürekli konuştum, onların iyiliği için yaptığımı falan söyledim, sonra yeni toprak doldurup kaktüsleri yerleştirirken ve hatta dikenlerin arasına giren toprakları temizlerken sanki dikenler daha bir yumuşaktı ve hiç batmadı, allah allah, olabilir mi böyle birşey, yoksa ben mi kendimi çok kaptırdım...inanamadım...başkası anlatsa hiç inanmazdım...
|
Ben de inanmadım mesela :)
Şaka bir yana, ilk elden bilgi sahibi olan sensin, doğru diyorsan doğrudur :) |
Neden olmasın?
Varolan herşeyin bir amacı var! Bitkilerin hissettiklerine inanıyorsak organları olan dikenleri farklı kullanabileceklerine de inanmamız gerekir. |
"algılarımızın kaynağını yanılgılarımız oluşturur"
bu durum bitkiden kaynaklandığı gibi.ona temas edenden de kaynaklanıyor olabilir. bitkiye iyi davrandığını düşündüğün için dikenler batmayabilir. açıklamakta zorluk çekeceğimiz çok fazla şey sosyal psikolojinin konuları arasında.. benim astımdan kaynaklanan analjeziklere şiddetli alerjim var.. ama diş ağrısı dahil hiç bir yerim ağrımıyor..(ağrı çekmemenin de riskleri çok fazla..denedim biliyorum) |
şurada cleve backster ile yapılmış bir söyleşi var. Söyleşinin Türkçesini okumak istiyorsanız Derrick Jensen'in "Kelimelerden Eski Dil" adlı kitabında "Bitkiler Karşılık Verir" başlıklı kısmını okuyabilirsiniz. Ya da ben oturup yazayım ama biraz uzun geldi gözüme :)
|
Okumayı yeni öğrendiğim ya da öğrendikten sonraki birkaç yıllık süreci kapsayan antik çağlarda “Bütün Dünya” diye bir dergi vardı. Son zamanlarda yeniden (sanırım Başkent Üniversitesi marifetiyle) tezgahlarda görülen bu derginin eski formatı oldukça ilginçti. Yeryüzünde hala gizemini koruyan bölgelerin olduğu dönemde yetiler, kocaayaklar, çeşitli coğrafyalarda yaşadığına inanılan canavarlar ve kimi parapisikolojik olaylar akıcı bir dille “esrarengiz” bir biçimde anlatılırdı. Çocuk beyninin açlık ve tadları abartma yeteneğiyle oldukça etkilenir kimi yazıları tekrar tekrar okurdum. O yazılardan birinde ilginç bir ağaç-adam ilişkisi anlatılmıştı. “Adamın biri” diye başlayan bir hikaye şöyle devam e…
Adamın biri her sabah evinden çıkıp işine yürürken yoluna yakın bir ağaca sıkı bir tekme atardı. Neden tekme atardı bilinmez, ancak aradan kaydadeğer bir süre geçtikten sonra, adam her sabah ağaca yaklaşırken ağaç tekme yemiş gibi sarsılmaya ve yapraklarını hışırdatmaya başlar. Adam ağacın bir mesaj verdiğini mi sanır yoksa korkarda mı tırsar bilmem ama yolun öbür kaldırımını kullanır ondan sonra. Ağacın sabah titreşimleri de bir süre sonra kaybolur… Bu başlığı bulunca o yazı aklıma geldi. Ayrıca ilk mesajdan itibaren konuya katkı yapan mesajlardan da alıntılar yaparak "İstanbul Akvaryum Kulübü Forumları"nın bitkiler bölümünde sucul bitkici arkadaşların bilgisine sundum. Elbette agaclar.net forumunu ve mesaj yazan arkadaşların adlarını bire bir anarak. Teşekkürler hepinize. Saygılarımla, |
Ben kendimi bildim bileli bitkilere yakın hissederdim en eski anılarım 4-5 yaşlarında iken sanki birileri bana orda burda bulduğum dalları ne şekilde kesip dikersem çelikler gibi ekersem filizlenip gelişeceğini söyler gibi idi. hatta bir defasında sanırım 10 yaşlarında idim metruk bir arsada o kadar otun içinde bir yarı kurumuş sökülüp atılmış bir palmiye ağacı buldum yine nasıl ise o ses bana onu bir yere dikmem gerektiğini söylüyordu aldım tamda evimizin önüne bir çukur kazıdım köklerinin büyük kısmı çürümüşdü temizledim kuru yapraklarını kesdim sanki o yaşımda birilerinden dikim dersleri almış gibi davranıyordum. Annemler çamura bulandım için kızacak gibi oldularsada bırakın çocuk oynasın muhabetinden yırtmışdım. birileri bana "-oğlum şu kurumuş çürümüş otlarla oynama onlar ölmüş ki birileri atmış" dese de ben bildiğimi okudum.
O palmiyeyi dikeli 38 sene oldu şu anda 4 kataki terasıma gölge düşürür boyda. şimdi ister bana reincarnasyon geçirmiş bir bahçevansın deyin isterseniz de o palmiye o dallar senden yardım ister çağrılar yolluyordu deyin müsbet ilim okumuş biri olarak ( hatta 30 yıldır da tarot açarım söylediklerime ben de şaşarım ya... :rolleyes: ) okuduklarım olanları tam açıklayamasada birşeyleri hala bilemedğimiz aşikardır.:confused: Ha bu arada nerden edindiğim bilmediğim bir alışkanlıktır, hala bir bitkimin, bir orkidemin, bir CP'min yapraklarını kesme amaçlı yaklaştığım zaman, çocuğu sünnet edecek doktor edası ile makası arkamda saklayıp güler yüzle yaklaşır o kesim hamlesini de yaparken "-bak oldu bitti tamam acımadı" dediğimi de sonradan farkederim. onlar sanki... evet hakkatende önce canları acır gibi ama sonrada onların iyiliği için olduğunu anlar... bana küsmezler gibidir. En azından ben bunu böyle algılıyorum eh göründüğü kadarı ile de bitkilerle her türlü nebatat la da iyi anlaşıyorum:cool: |
Alıntı:
|
bitkisel psişizm
böylesine ilgi çekici bir konuyu bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederim.gerçekten çok etkilendim.kesinlikle ben de çiçeklerin bizi hissettiklerine inanıyorum.Bazen de birbirlerini kıskanıyorlar.Size bir örnek vereyim benim arap saçım bir türlü büyümüyordu özendikçe inadına küçülüyordu birgün yanına maydonozumu koydum yaklaşık 15 gün sonra arap saçı yerlere salkım saçak döküldü maydonozda resmen cinsiyet değiştirdi oda kendini saksıdan aşağı bıraktı.bir müddet sonra saksıları biraz uzaklaştırdım birbirlerine yetişebilmek için sürekli büyüdüler.
|
Alıntı:
|
Bitkisel psişizm konusunda bizleri aydınlattığı için malinaya teşekür etmek istiyorum.
Bitkilerin çevrelerinde, ‘kirlian fotografçiligi’ yöntemiyle fotograf çekebildiğini okuduğumda, bir arkadaşımın anlattığı bir olay aklıma geldi: "Ceviz ağaçlarının fotoğraf çekebilme özelliğinin olduğunu ve kesilen bir ceviz agacının enine kesitinden, orda işlenen bir cinayetin fotoğraflandığını" belirtmişti. Bugüne kadar bu konuya şüpheyle yaklaşmıştım, ama burda okuduklarımından sonra hayrete düştüm... |
1 Eklenti(ler)
Bahçemizde 5 - 6 yaşında şimdiye kadar hiç meyve vermemiş bir zerdali ağacı var. Geçen yaz babam bu senede meyva vermezse bu ağacı sökeceğim diye söylenip durdu.
Geçen hafta ben yazlığa gittim, niyetim o zerdaliyi söküp, yerine gülibrişim dikmekti. Ama yapamadım, üzeri çiçek doluydu. Babamdan korktu mu acaba? |
Bu başlığı görmemiştim. Keşke görmeseydim diyesim geldi. Gel de şimdi buda budayabilirsen.
Kızılderililer gibi mi yapmalı yoksa sünnetci amcalar gibi mi ?. Asma geldi aklıma. Geçen yıl budadığımda 2 gün ağlamıştı. Bu yıl budadığımda baktım yine ağlıyor. Ben de oralara çamur sürdüm. Sustu yazık. |
Bir tanıdık anlattı.
Oturdukları mahalledeki bir kedinin her eve girip çıktığını, ama özellikle kendi evlerinde aşırı oyalandığını, kediyle aralarında farklı bir sevgi oluştuğunu; mütevazı bir sofra kurulmuş ve yemek için toplanılmışken, sevimli kediciğin bermutad payını almak için geldiğini, evin dedesinin ona "bak görüyorsun burada kuru ekmek var, diğer komşuda ise balık pişiyor, sen bu gün oraya git nasibini almak için..." dediğini, kediciğin dedeyi dikkatle dinleyip komutu yerine getirdiğini ve komşunun evine seğirttiğini anlatırken muzipçe gülümsüyordu. Burada kedinin yaptığı bir çok konuyu açabilir olsa da, vurgulamak istediğim canlıların yürekten söylendiğinde pek çok şeyi anlayabiliyor, hissedebiliyor oluşudur :) |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 09:56. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024