agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Bitkiler Hakkında Genel Konuşmalar
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 03-02-2006, 09:50   #1
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Makiler hakkında genel bilgi

Ülkemizde Orman kanununda makilikler orman olarak görülmüyor. Ormancıların amenajman planlarında da her fırsatta makilikler kaldırılıp yerine iğne yapraklılar (genellikle kızılçamlar) dikilmesi kararı bulunuyor. (örn. şöyle bir ibare bulunur "bozuk baltalık makilik" gibi)

Ormancılar kendi açılarından haklı olabilirler, çünkü maki (fransızca da "kısa" demekmiş) zaten kısa, bodur anlamına geliyor. Dolayısıyla maki türleri "orman emvali" olarak çok değersiz. Metre küplerce, sterlerce odun, kereste elde edilmediği için de makiler kaldırılıp yerine kızılçam dikiliyor. Bu durum ne yazık ki sadece bizim ülkemizde değil makinin yaygın olarak görüldüğü hemen bütün akdeniz ülkelerinde aynı.

90'lı yılların başında TÜRÇEK de Sayın Ferruh Onur'la makiler üzerine bir araştırma yapmıştık. Fransa, İspanya, İtalya, Yunanista vb. Akdeniz ülkelerinde maki nasıl değerlendiriliyor diye.. bu ülkelerin orman bakanlıklarıyla yazışma yapmıştık, İspanyolların önerdikleri kaynaklar TÜrkiye'deki orman fakültesinden hocalarımızın kitapları olmuştu. Fransızlardan gelen yanıt ise; hatırladığım kadarıyla " eğer imar planlarına uygunsa makiliklere konut, turistik tesis, yol, fabrika vb. yapılır ve fransada maki orman sayılmaz" şeklindeydi.

Yani Türkiye'den de beter bir durum. En azından Türkiye'de makilerin bulunduğu alanlar orman toprağı sayıldığından, orman dışına çıkartmak için çeşitli üç kağıtçılıklar yapılması gibi bir takım zorluklar var.

Peki madem hep böyle de niye biz makiyi ele alalım diyorum?
İsterseniz önce size maki hakkında genel bir tanım yapayım: Akdeniz iklimi altında, orman örtüsünün kaldırıldığı yerde kendiliğinden biten kısa boylu, kuraklığa dayanıklı ağaç ya da ağaççıklardan oluşan topluluk diye tanımlanır maki.

Bu ağaç ya da ağaçcıkların karakteristik özellikleri kseromorf olmaları. Yani kışın yapraklarını dökmemeleri ve yaz kuraklığına dayanıklı olmak için yaprak, gövde ve kök sistemlerinin su kaybını önleyecek yapıda olmalarıdır.

maki türlerine örnek olarak
  • yabani zeytin (deli, delice),
  • harnup (keçi boynuzu),
  • sandal,
  • kocayemiş,
  • pırnal meşesi,
  • defne,
  • menengiç
  • sakız ağacı
  • funda
  • mersin,
  • sumak
  • filarya,
  • zakkum,
  • laden,
  • katırtırnağı
  • ardıç
  • ılgın
gibi türleri sayabiliriz.

Makiliklerin ülkemizde yayılış alanları Akdeniz biyomunun (akdeniz büyük iklim tipine göre oluşmuş en büyük ekosistem) içinde yer alan ülkemizde Başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu ve Pseudo maki (yalancı maki) lerle karışık olarak Karadeniz bölgesinin kimi kısımlarında (özellikle güneye bakan yamaçlarda ve vadi içlerinde) görülüyor. Toplam maki alanı ise Dört milyon hektar kadar..

Makilerle ilgili söyleyeceğimiz çok şey var ve galeri kısmına da makiler üzerine ayrı bir bölüm açılırsa en ilginç fotografların oraya ekleneceğinden hiç kuşkum yok.

Örn. Marmara Adasında hala duruyorsa Badalan körfezinde, yangından ne kadarı kurtuldu bilemiyorum ama "Dilek Yarımadası Milli Parkı"nda (burası makilerin boy, çap ve tür bakımından Akdenizin en önemli kısmı diye biliniyordu) boyları 20 metreye yaklaşan maki!!! leri görmek mümkün.


Aydın Atıcı


Düzenleyen malina : 05-02-2006 saat 15:38
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-02-2006, 10:30   #2
Ağaç Dostu
 
Baki Berk Kayalar's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-03-2005
Şehir: İzmit
Mesajlar: 762
Galeri: 73
Makilerin ortadan kaldırılması pek çok soruna yol açacaktır. Doğal denge bozulacak, pek çok bitki ve hayvan türü yok olacaktır. Zeytincilik ağır bir darbe alacaktır. Toprak kalitesi bozulabilecektir.

Baki Berk Kayalar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2006, 11:11   #3
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
yılmaz yazmış:

Alıntı:
Ülkemizde ormanlar Koru ve Baltalık olarak işletilmektedir. Bunlar da kendi içlerinde verimli ve verimsiz olarak ikiye ayrılır.

Verimli Koru: 8,940 milyon hektar
Verimsiz Koru: 6,499 mil.hek.
Verimli Baltalık: 1,681 mil.hek.
Verimsiz Baltalık: 4,068 mil hek.'dır.

"Ormancıların amenajman planlarında da her fırsatta makilikler kaldırılıp yerine iğne yapraklılar (genellikle kızılçamlar) dikilmesi kararı bulunuyor"

Ben bu işin içinde olan birisi olarak böyle bir karar olduğunu bilmiyorum. Her sırsatta makilik alanlar kaldırılıp yerine iğne yapraklı ağaçlar dikilmez. Amenajman Planlarında Bozuk koru ve bozuk baltalıkalanları gençletirmek için yapay gençleştirme (veya buna ağaçlandırma da diyebiliriz) yaparız. Buradaki istikbal vaadetmeyen örtü kaldırılarak o yere ve iklime en uygun ağaç türü dikeriz. Güney illerinde bu genellikle Kızılçam'dır.

Biz Ülkemizde makilik alanları orman olarak kabul ederiz ama adına bozuk deriz. Orman Alanları kanunen daraltılamayacağı için Fransızların yaptığı gibi bu alanları imara açarak daraltamayız.

Yukarıda bahsetiğim koru ormanlarında bir sorun yok buradaki verimli koru ormanına bakım yapılır, bozuk koru ormanına da eğer toprak koşulları da elverirse ağaçlandırma yoluyla yeni ormanlar kurulur.

Baltalık ormanlarda gelince: Artık Orman Genel Müdürlüğü Teşkilatı baltalık İşletmesinden vazgeçmek üzeredir. Bunun yerine Teknik olarak adına "Koruya Tahvil" denilen baltalık ormanları koru ormanlarına dönştürme çalışmaları yapılmaktadır. Geçtiğimiz 3 yıl baltalık ve koruya tahvil her ikisi bir uygulandı. Ama bu yıldan itibaren baltalık işletmesi artık terkedilmiştir. Verimli baltalıklarda Koruya Tahvil, Bozuk baltalık ormanlarda ise "Rehabilitasyon" (ormanların iyileştirilmesi) uygulanmaktadır.

Bunların dışında gerçek makilik alanlarda yani kısa boylu herhangi bir asli orman ürünü (yaoacak ve yakacak odun) üretilemeyecek alanlarda yapılacak işlemler de yine ezbere yapılmaz. Yani her bulunan yere iğne yapraklı türler dikilmez. Toprak etütleri yapılır, eğim, çalışma koşulları gibi kriterler dikkate alınır. Tüm bu etütlerden olulu sonuç alınırsa orada gerekirse yeni bir türle ağaçlandırma yapılır.
Toprak verimsiz, sığ, arazi meyili yüksek bir yerse burada herhangi bir çalışma yapılmaz. Muhafaza karakterinde bir orman olarak doğaya terkedilir.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2006, 11:11   #4
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
hasak42 yazmış

Alıntı:
Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi yılmaz
Baltalık ormanlarda gelince: Artık Orman Genel Müdürlüğü Teşkilatı baltalık İşletmesinden vazgeçmek üzeredir. Bunun yerine Teknik olarak adına "Koruya Tahvil" denilen baltalık ormanları koru ormanlarına dönştürme çalışmaları yapılmaktadır. Geçtiğimiz 3 yıl baltalık ve koruya tahvil her ikisi bir uygulandı. Ama bu yıldan itibaren baltalık işletmesi artık terkedilmiştir. Verimli baltalıklarda Koruya Tahvil, Bozuk baltalık ormanlarda ise "Rehabilitasyon" (ormanların iyileştirilmesi) uygulanmaktadır.




Konuya yabancı birisi olarak baltalık orman ve koru arasında ne fark var bilmiyorum. Şimdi bu koruya tahvil konusuna sevinmeli miyiz üzülmeli miyiz? Tabi orman varlığımızın korunup geliştirilmesi anamında soruyorum bu soruyu.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2006, 11:12   #5
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
yılmaz yazmış:

Alıntı:
Koru ormanı idare müddeti (ormanın doğal ömrünü daldurduğu yaş)'ne kadar bakımlarla idare müddeti dolunca gençleştirmeyle (ormanın ya birden ya da yaklaşık5-6 yıllık süreçte kaldırılması yerine yeni genç ormanın kurulması) işletilen ormandır. Bakım, orman gençleştirilinceye kadar 10 yıllık periyotlarla bozuk vasıflı, az gelişmiş ve hasta fertlerin (ağaçların) ormandan çıkarılmasıdır.

Baltalık orman ise genellikle Meşe türünde uygulanır. Bu ise 20 yıllık periyotlarla ormanın traşlama yöntemi (ağaçların tamamen kesilerek köklerden yeni sürgünlerin getirilmesi) denilen yöntemle tamamen kaldırılmasıdır. Orman tamamen kesilip bırakılmaz. Köklerden yeni sürgünler gelmesi için bazı silvikültürel yöntemler kullanılır ki 10 yıl sonra burada yeniden kesim yapılabilsin.

Koruya Tahvil ve Rehabilitasyon yöntemlerine sevinmeliyiz. Çünkü bu yöntemle orman tamamen kaldırılmaz. Kötü bireyler ormandan uzaklaştırılarak büyüme enerjisi bulunan bireylerin daha iyi gelişmesi için ortam hazırlanır. Bu da Ülkemizde verimli orman alanlarının arttırılmasını sağlar. Verimli orman alanlarının artması da uzun vadede Daha fazla ve kaliteli orman ürünü elde edebilmek demektir.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2006, 11:13   #6
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
aydın atıcı yazmış


Alıntı:
"Ormancıların amenajman planlarında da her fırsatta makilikler kaldırılıp yerine iğne yapraklılar (genellikle kızılçamlar) dikilmesi kararı bulunuyor"

Ben bu işin içinde olan birisi olarak böyle bir karar olduğunu bilmiyorum. Her sırsatta makilik alanlar kaldırılıp yerine iğne yapraklı ağaçlar dikilmez. Amenajman Planlarında Bozuk koru ve bozuk baltalıkalanları gençletirmek için yapay gençleştirme (veya buna ağaçlandırma da diyebiliriz) yaparız. Buradaki istikbal vaadetmeyen örtü kaldırılarak o yere ve iklime en uygun ağaç türü dikeriz. Güney illerinde bu genellikle Kızılçam'dır.

Biz Ülkemizde makilik alanları orman olarak kabul ederiz ama adına bozuk deriz. Orman Alanları kanunen daraltılamayacağı için Fransızların yaptığı gibi bu alanları imara açarak daraltamayız.

Yukarıda bahsetiğim koru ormanlarında bir sorun yok buradaki verimli koru ormanına bakım yapılır, bozuk koru ormanına da eğer toprak koşulları da elverirse ağaçlandırma yoluyla yeni ormanlar kurulur.


Benim söylediğimden farklı bir şey söylemediniz aslında.. Diyorum ki; "Maki" ormancıların gözünde ilk fırsatta ortadan kaldırılarak yerine başka ağaç türlerinin dikileceği alanlar olarak görülüyor. Makilerin orman olarak kabul edilmesi diye bir şey kesinlikle yok. Ama eğer makinin yetiştiği alan orman kadastrosunda orman toprağı olarak görülüyorsa o zaman orman olarak kabul ediliyor. Aynı şekilde orman kadastrosunda orman olarak görülen (çünkü arazinin mülkiyeti ormana ait olduğu için) ama üzerinde ot bile yetişmeyen nice kayalık, kumluk araziyi size gösterebilirim. Ancak bunu göstermeme gerek olmadığını biliyorum çünkü sizin de bildiğinizden eminim.
Makiliklerin ilk fırsatta kaldırılıp yerine özellikle iğne yapraklıların (-ki aslında Pinus brucia yani kızılçam demek istedim ben de çünkü makilerin yetişme muhitleri ile kızılçamların yetişme muhitleri neredeyse örtüşür, ) dikilmesi kararı diye alınmış bir karar elbette yok ama bütün uygulamalar bu şekilde olduğunu gösteriyor. (elbette toprak kalınlığı vb. ekolojik istekler bakımından uygun olması durumunda) Dahası bütün şartların yapraklarını döken türler için uygun olduğu yerlere de iğneliler dikilmiyor mu? (Ömerli Barajı çevresine bakın isterseniz. Meşelerin, kestanelerin yerine fıstık çamları, sahil çamları dikildi hep)

Sonuçta diyorum ki; ülkemizde yaklaşık dört milyon hektar olan makilikleri ormancılar orman işletmeciliği açısından beğenmeyebilirler ama içermiş olduğu tür çeşitliliği açısından, biyolojik çeşitlilik açısından kızılçamlardan oluşturulmuş yapay bir ormana yeğlerim makilikleri ben. Keşke, artık, ormanları emval (ürün) elde edilen alanlar olarak görme anlayışı yerine biyolojik çeşitliliği açısından değerlendirmeye alabilsek ne iyi olur.
Makinin orman sayılmadığını ise ben değil, defalrca değiştirilmiş olan 6831 sayılı orman kanunumuz söylüyor: bakınız: ( http://www.khgm.gov.tr/mevzuat/Kanun/ormankanunu.htm )

" BİRİNCİ FASIL
Ormanların Tarifi, Taksimi, İdare ve Murakabesi

Madde 1 - Tabii olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık top-
lulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.

Kanun " Ancak;" diyor ve nerelerin orman sayılmayacağını belirtiyor. Sonrası için yani merak ederseniz A, B,C,Ç ve D maddesinin hükümleri için orman kanununa bakınız..ama D maddesinin "J" fıkrası ise aynen şöyle:
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımı-
yan yerler,
orman sayılmaz. "
Çok açık olarak orman kanununda belirtilmiş bir hüküm bu. Ayrıca ormanlar kanunda şu şekilde sınıflandırılmış;
"Madde 4 - Ormanlar mülkiyet ve idare bakımından:
A) Devlet ormanları;
B) Hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar;
C) Hususi ormanlar;
Vasıf ve karakter bakımından:
A) Muhafaza ormanları;
B) Milli parklar;
C) İstihsal ormanları;
olmak üzere ayrılır. "
deniliyor...
Ama aslında tekrar ediyorum, maki konusunu açmamın nedeni de bu zaten. Makilerin orman ürünleri elde edilen yerler olmaması, makileri kanunun orman saymaması önemsiz olduğu anlamına gelmemeli...
Bu da başka bir konu ama ilintili olduğu için yazıyorum.
Geçtiğimiz günlerde sanıyorum Isparta kökenli bir çalışma yayımlandı. Ardıç tohumunun yapay olarak çimlendirilmesi başarılmış. Çok yakında yüzbinlerce milyonlarca ardıç fidesi yetiştirilmiş olacak ve ardıç ormanları kurulacak. Bu habere ne kadar sevindim bilemezsiniz.

Bir kaç gün önce yurt dışına yayın yapan kanallardan birisinde "Almancıların!! " Anadoluya ağaç diktirmesi için bağış toplamak amacıylaTEMA vakfının fidan satmak için hazırlattığı reklam filmini izlediğimde 3-4 yıl önce Nallıhan-Çayırhan civarına yaptığım bir araştırma-inceleme gezisini hatırladım. Yöre son derece yoğun toprak erozyonunun yaşandığı bir yer. O sırada erozyonla savaşım konusunu yöre insanlarıyla konuşuyorduk. Yaşlı bir adamın dediklerini hatırladım. Aktarayım:
"TEMA cılar buraya sürekli gelip resimlerini çekerler, sonra da ülke çöl oluyor diye çektikleri resimleri, filmleri gösterirler ama daha buraya tek bir fidan dikmediler" demişti. O tarihten sonra TEMA ne yaptı bilmiyorum ama Nallıhan Orman İşletme Müdürlüğü ciddi bir çalışma başlatmaya çalışıyordu. İklim özellikleri, eğim değerlerinin fazlalığı gibi etkenler yörede toprağın neredeyse yok olmasına neden olmuş. Ancak yine yaptığımız araştırmada yörenin asli bitki örtüsünün ARDIÇ olduğunu ancak yüzyıl kadar önce ortadan kaldırılmış olduğunu öğrendik . Oysa Çayırhan Termik Santrali'nin kömür madenini oluşturan kömürlerin oluşumu ardıç ağaçları. Termik santralin üretimi biten maden alanlarında kızılçam dikmişler ve o yıl sıcaklıkların -10 un altına düşmesi nedeniyle o güne kadar üç metre boya kadar çıkabilmiş olan kızılçamların hepsinin kuruma noktasına geldiğini üzülerek gördük.
Genç bir orman mühendisi arkadaşımız kızılçamların kuruma nedenini kara kara düşünerek bulmaya çalışıyordu..
Nedeni ne yazık ki bilgisizce yapılan ağaçlandırmalar değil mi? Onca emeğe, harcanan paraya, mazota vb. ye yazık değil mi? İç Anadolunun bozkırının sınırında bulunan bir yere kızılçamlarla ağaçlandırma yapmak yerine bundan sonra aynı yerde ardıç ormanları kurarlar ümit ederim.
Son söz: bizim için önemli olan salt "verimli ormanlar" değil, ardıcıyla, sandalıyla, MAKİSİYLE, FUNDASIYLA AĞACI, ÇAYIRI, YEŞİLİ KORUMAK diye düşünüyorum.



__________________
Aydın Atıcı
Coğrafyacı-Geoekolog

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2006, 11:14   #7
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
yılmaz yazmış:

Alıntı:
Ormanlardan orman ürünü elde etmek hiç bir zaman birinci amaç olmamıştır. Elde edilen orman ürünü Silvikültürel çalışmaların bir sonucudur. Yani Ormanların bakımı, gençleştirilmesi, rehabilitesi çalışmaları sırasında elde edilen orman ürünleri değerlendirilir. Özellikle 'gelir sağlamak için şuradaki ormanı keselim' düşüncesi hiç bir zaman olmamıştır.

Makilik veya bozuk bir orman eğer koşullar elveriyorsa tür değişikliği yapılarak yeni orman kurulur. Eğer yeni orman kurulması mümkün değilse orası doğaya terkedilir ve Orman Genel Müdürlüğü teşkilatı tarafından korunur.

Ankara'ya Kızılçam dikmek gibi bir yanlışı yapan birisinin mühendislikle uzaktan ve yakından bir ilgisi yoktur. Çünkü Kızılçam'ın yaşayabildiği en fazla yükseklik 800 m'dir. Bu yükseklikten sonra orman kurulmaya çalışırsanız başarısız olursunuz. Kızılçam Güneyde Toroslar'da ve Batıda Ege'de yaşayabilir, Çanakkaleye kadar uzanır. İç Ege'de Kütahya'nın alçak kesimlerinde bulunur. Bunların dışında kalan yerlerde yaşayamaz.


Düzenleyen malina : 05-02-2006 saat 15:41
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2006, 11:15   #8
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
aydın atıcı yazmış:

Alıntı:
Makilik veya bozuk bir orman eğer koşullar elveriyorsa tür değişikliği yapılarak yeni orman kurulur. Eğer yeni orman kurulması mümkün değilse orası doğaya terkedilir ve Orman Genel Müdürlüğü teşkilatı tarafından korunur.

Ben de bunu diyorum koşullar elverse de tür değişikliği yapılmasın!!!! ve yeni orman kurulmasın.!!! Bu anlayışa artık yeter diyorum ben çünkü eğer bir yer makilikse ve sizin dediğiniz gibi koşullar elveriyorsa, bırakın orada makiler, maksi olsun, büyüsün, klimatik klimaksa ulaşsın!!!!(*) Bu kavramın anlamını bilmek isteyenler de gitsinler (daha önce de belirttiğim gibi eğer yangından zarar görmemişlerse ) Dilek yarımadası Milli Parkı'na ve orada boyları yirmi metreye ulaşan "maki"leri görsünler..o kadar uzağa gidemiyorlarsa Moda Burnu'ndaki son kalan Sakız ağaçlarınıgörsünler..

Kızılçam Güneyde Toroslar'da ve Batıda Ege'de yaşayabilir, Çanakkaleye kadar uzanır. İç Ege'de Kütahya'nın alçak kesimlerinde bulunur. Bunların dışında kalan yerlerde yaşayamaz

Kızılçamların nerede yetiştiği konusuna gelince her ne kadar konumuz bu değilse de: Prens adaları diye bilinen Büyükada, Heybeliada, Kınalıada ve ne yazık ki yandı, bitti kül oldu Burgazada kızılçamların doğal olarak yetiştiği yerlerden bir kaçıdır ( daha çok yer sayabilirim ) ve Marmara Bölgesindedir. Ayrıca 1960 yılında Durusu Kumullarının ilerlemesini önlemek için 800 hektar civarında bir alana dikilen kızılçamlar benimle yaşıt olmalarına rağmen benden daha çok büyük görünüyorlar


(*) Hadi klimatik klimaksın anlamını ben söyleyeyim: Bir vejetasyon örtüsünün bulunduğu yerdeki (özellikle) iklim (yani sıcaklık, yani nem, yani ışık, yani rüzgar, yani basınç) ve toprak özellikleri uygun olduğunda bitkilerin gelişebileceği maksimum büyümenin gerçekleşmesi demektir.
MAKİ
bir an önce görülsün
diye akdeniz
toroslar’da agaclar
hep çocuk
kalir ...
Sunay Akın
__________________
Aydın Atıcı
Coğrafyacı-Geoekolog

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-02-2006, 00:18   #9
Ağaçsever
 
AYDIN_ATICI's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2005
Şehir: BODRUM
Mesajlar: 38
Galeri: 11
Başlıca Maki türleri


Latince adı Türkçe adı

Anagyris foetida - kokar çalı
Arbutus unedo - kocayemiş
Arbutus andrachne - sandal
Asparagus acutifolius- yabani kuşkonmaz
Calytome spinoza - keçiboğan
Cistus creticus - pembe çiçekli laden
Cistus parviflorus - küçük pembe çiçekli laden
Cistus salviiflorus - ada çayı yapraklı laden
Cotinus coggrygria - peruka çalısı
Cerotonia siliqua - keçiboynuzu
Cercis siliquastrum - erguvan
Erica arborea - ağaç fundası
Erica verticillata - pembe çiçekli funda
Fontanesia phyllyreodies - çılbırtı
Jasminum fruticans - yabani yasemin
Juniperus oxycedrus - katran ardıcı
Laurus nobilis - defne
Lavandula cariensis- lavanta
Myrtus communis - mersin
Nerium oleander - zakkum
Olea europea L. Var sylvestris- delice-yabani zeytin
Phyllyrea lotifolia - akçakesme
Pistacia terebinthus- menengiç
Pistacia lentiscus - sakız
Phyrus salicifolia - söğüt yapraklı ahlat
Quercus coccifera - kermez meşesi
Quercus ilex - pırnal meşesi
Rhus coriaria - derici sumağı
Styrax officinalis - tesbih çalısı (yabani ayva)
Sarcopoterium spinosum - abdest bozan

AYDIN_ATICI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-02-2006, 16:04   #10
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2004
Şehir: Adana
Mesajlar: 3,563
Galeri: 270
haftasonu benim'e misafir oldum
akdeniz bitki örtüsüne yakından baktık
keçiboynuzu, sandal ağacı, badem ve bir sürü adını bilmediğim ağaç ve ağaççıklar dolu heryer
inanılmaz bir doğası var
maki+akdeniz=ben
zaten boyum da bodur

backyard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-05-2006, 00:30   #11
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
jojoba konusunu ayrı bir başlık olarak oluşturdum. Nereye gitti diye merak etmeyin

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:50.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024