agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Bir bilene soralım (http://www.agaclar.net/forum/bir-bilene-soralim/)
-   -   Türkiye'deki Bitki Çeşitliliğinin Nedenleri (http://www.agaclar.net/forum/bir-bilene-soralim/7459.htm)

hackhan 01-02-2008 17:43

Türkiye'deki Bitki Çeşitliliğinin Nedenleri
 
*** ben hakan lise 3. sınıf öğrencisiyim
biyoloji dersinden ihtiyacım olmamasına rağmen bir dönem ödevi aldım::(
neyse ödevi yapmak zorundayım artık.
ödevimin konusu:
Türkiye'deki bitki çeşitliliğinin nedenleri
biraz bilgi buldum ama yeterli değil.
yardımcı olanlara , olmayı düşünenlere ve en azından aklından geçirenlere vb.
herkese teşekkür ederim.:cool::D:p

hackhan 18-02-2008 16:42

püffff kimse yardım etmiyor..
yazık bana :(:(:(:(:(:(:

malina 18-02-2008 17:33

Bulduğunu aynen kopyalamayı düşünüyorsan, aramaya devam edebilirsin. Okuduğunun içinden yararlı bilgileri alabiliyorsan, mesela bu işine yarayabilir...

Todor 18-02-2008 17:59

Ödevlere Yardım Kuralları başlığınında genel politikamızı görebilirsiniz.

hackhan 19-02-2008 16:52

syn todor kurallarınızda çok haklısınız.ve kurallarınızı takdir ediyorum.
ben de o duruma düştüğüm için çok üzgünüm :( :(

hackhan 29-02-2008 20:03

ewt yine ben ama biraz elimdeilerle geldim.
ilk oluşturduğum ön çalışma bu. devamını getireceğim . eğer eksiklik , yanlışlık vs. gibi dönem ödevine yakışmayacak bir şey görürseniz, beni de aydınlatmanız bakımından yardımlarıızı bekliyorum..


Çeşitlilik, biyolojik sistemlerin en temel özelliklerinden biridir. Fizik ve kimyada çalışılan temel parçacıkların ve elementlerin sayısı bir kaç yüz ile sınırlı kaldığı halde, biyolojik bilimlerin konusu olan canlı türlerinin sayısı üzerindeki tahminler 5 ile 50 milyon arasında değişmektedir. Bununla birlikte, bugüne kadar ancak 1,7 milyon canlı türü bilimsel olarak tanımlanıp isimlendirilebilmiştir.
Yaşama alanını giderek genişleten insanın faaliyetleri sonucunda, büyük bir kısmı henüz hiç tanınmayan, bilinmeyen canlı türleri hızla kaybolmaktadır. Bazı bilim adamları yeryüzünün canlı türleri bakımından hızla fakirleşmesinin doğurabileceği sonuçların nükleer bir savaşın etkilerine yakın olabileceğini öne sürerek dünya çapında tedbirler alınması gerektiğine dikkati çekmişlerdir.
Canlı türlerinin kitle halinde yok olması, yeryüzünün biyolojik tarihinde çok görülmüştür. Bilimsel tahminlere göre bugün yeryüzünde yaşayan canlı türleri, canlılığın tarihi boyunca var olmuş olan türlerin % 1’inden bile daha azını meydana getirmektedir. Buna göre bir canlı türü evrimsel süreç içinde % 99’dan daha büyük bir ihtimalle yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Biyolojik çeşitlilik, canlıların geçirdikleri milyonlarca yıllık evrim sırasında karşılaştıkları sorunlara buldukları çözümlerin, kazandıkları deneyimlerin gen denilen mesajlar olarak kodlandığı büyük bir bilgi birikimine, büyük bir organik kütüphaneye benzetilebilir. Biyolojik çeşitlilik, bir türü meydana getiren bireyler arasındaki kalıtsal farklılıkları içeren genetik çeşitlilik ve bunun evrimsel uzantısı olan türler arası farklılıkların meydana getirdiği ekolojik çeşitlilik olarak iki ana kategoride ele alınabilir.
Anadolu yokken yani günümüzden 200 milyon yıl öncesinde Pangea denen tek bir kıta vardı dünyada. Şimdiki Türkiye toprakları üzerinde tropikal iklim hâkimdi. Karalarda az sayıda türden ilkel canlılar yaşıyordu. Daha sonra, yaklaşık 150 milyon yıl önce, Laurasia ve Gondwanaland adlı iki kıtaya bölünmeye başladı Pangea. Tethys adlı bir deniz bu iki kıtayı birbirinden ayırmaktaydı. Türkiye, şimdiki Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'yı (Hindistan ile Arap Yarımadası hariç) içine alan Laurasia kıtasının Tethys Denizi'ne bakan güney kıyılarındaydı. Dinozorların yaygın oldukları ve ilk kuşların gözükmeye başladığı zamanlar işte bu döneme karşılık gelmekte.
Anadolu oluşmaya başladığında yani 65 milyon yıl önce ise kıtalar yavaş yavaş şimdiki konumlarını almaya başladılar. Bu dönemde memeli hayvanlar, çiçekli bitkiler ve böcekler yaygınlaştılar. Mevsimler belirgin olarak ortaya çıktı. Tam bu sıralarda, Afrika kıtası kuzeye doğru kayarak Avrupa ve Asya kıtalarını sıkıştırmaya başladı. Bu nedenle, Alp kıvrımları ve bunların bir parçası olarak da Toros ve Kuzey Anadolu dağları oluştular. Sıkışmanın etkisiyle 1000 metre kadar yükselen Anadolu'nun ortasında bugünkü Orta Anadolu Platosu'nu kaplayan bir iç göl oluştu. İşte Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin kaderi büyük ölçüde bu dönemlerde yazıldı. Oluşan dağ silsileleri hızla yayılmakta olan çiçekli bitki ve böceklere fiziksel bir engel etkisi yaptı ve bu canlıların topluluklarını birbirinden kopararak farklı türlere dönüşmelerini sağladı. Bugün Türkiye'de karşılaştığımız açıklanması zor bitki çeşitliliğinin altında yatan en temel neden işte 65 milyon yıl önce yaşanmış olan bu yer hareketleri.
Günümüze yaklaşırken, Anadolu coğrafi evrimini biyocoğrafik açıdan çok stratejik bir konumda noktaladı. Coğrafyacılar onu Asya kıtasının bir parçası olarak tanımlasa da Avrupa ve Afrika'ya olan yakınlığı Anadolu'nun en az Asya kadar bu iki kıtanın değerlerini de taşımasına neden oldu. Anadolu, tarihin değişik dönemlerinde her üç kıtada yaşayan canlıların yayılması için köprü görevi de yaptı.
Bugün, Avrupalı canlılara daha çok Karadeniz ve Batı Anadolu'da, Afrikalı türlerin topluluklarına Akdeniz Bölgesi'nin sahil şeridi ve Güneydoğu Anadolu'da, Asya kökenli türlere ise Doğu ve Orta Anadolu'da rastlıyoruz.

Bitki Coğrafyası Bakımından

Bitki coğrafyası bitkilerin dünyadaki dağılış biçimleri ile coğrafi özellikler arasındaki ilişkileri araştıran bir bilim dalı. Bu bilim dalına göre dünya 37 ayrı 'flora bölgesine' ayrılmış durumda. İşte bu sınıflandırmaya göre üç farklı bitki coğrafyası bölgesi Türkiye sınırları içinde buluşmakta. Türkiye gibi dünyanın çok küçük bir bölümünü kaplayan bir alanda üç ayrı bölgenin buluşması çok nadiren görülen bir durum bu.
Türkiye’de buluşan bitki coğrafyası bölgeleri şunlar: İran-Turan Bölgesi, Akdeniz Bölgesi ve Avrupa-Sibirya bölgesi.


Bu buluşmanın gerçeğe yansımasını şöyle örnekleyebiliriz:

Sinop’tan güneye doğru yürümeye koyulan biri, yol boyunca ilk önce Fransa’dan Sibirya’ya kadar uzanan bir coğrafyanın doğal özelliklerini görecektir. Orta Kardeniz’deki dağları aşıp Orta Anadolu düzlüğüne yaklaştıkça üstünde yürüdüğü topraklar İran’ın ve Çin’in manzarasında bir parçaya dönüşecektir. Orta Anadolu düzlüğünü geçip, Toros Dağları’nın kuzey yamaçlarını aştıktan sonra ise İspanya’dan Filistin’e uzanan Akdeniz bitki coğrafyasının topraklarına ayak basmış olacaktır. Başka bir deyişle kahramanımızın rotası, Kuzey Afrika’dan Sibirya’ya ve Çin’e kadar uzanan bir bölgenin biyolojik çeşitliliğinden parçalar taşımaktadır. Gerçekten de yeryüzündeki çok az coğrafyada böylesine farklı bir deneyimi yaşamak mümkündür.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 19:31.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024