agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Agaclar.net Çalışmaları, Projeleri, Etkinlikleri > Bilgi Oyunları (Bitki Tanıma Testleri / Bu Nedir? / Bulmaca / Kelime Oyunu)
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 09-01-2009, 10:25   #1
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,401
Galeri: 103
Ortak Yazılan Öykü - 3 (Buğdayın Hikayesi)

Ortak yazılan öykü: buğdayın hikayesi

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-01-2009, 11:49   #2
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Ben küçük bir buğday danesi. Yıllardan beri varım ve var olmaya devam edeceğim.
Nereden başlayalım dersiniz? Bebekliğim, yetişme çağım, olgunlaşmam, yaptığım yolculuklar, sizlerle buluşma. Neler var neler.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-01-2009, 11:49   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Evet ya, bir buğday tanesiyim. Bunu unutmamalıyım.
Şu anda bir bozkır ayazında toprak altında dinlenmekteyim. Bu soğuk ve uzun gecelerde şimdilik düşünmem için bol zamanım var. Önceleri içimde bir yaşamı barındırdığımın farkında değildim. Kimse söylemedi bunu. Sancılarım var. içimde barındırdığım yaşam dışarı çıkmak için kabuklarımı zorluyor. Kendimi, çatlayıp uç verecekmişim gibi hissediyorum...
Çok sancım var çok.
Üstelik uykum da var yorgunum da...

Geçen yıldan beri çuvallar içindeydik.
Çok kalabalıktık.
Hem de çok...
Saymaya kalksam kaç tane olduğumuzu saymam olası değil. Ne bileyim ben, pek çoktuk işte.

Çuvallar içinde doğrusu rahatımız iyiydi. Birbirimizle güzel güzel konuşuyorduk. Gerçi altta kalanlar azıcık mızırdanıyordu ama elimizden bir şey gelmezdi.

Bir gün hepimizi bir traktörün arkasına bağlanmış olan bir sıraya ekim makinasının içine doldurdular.
Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
Traktör hareket etmeye başlayınca hepimiz alt üst oluyor, birbirimize giriyorduk. Arkadaşlarım birbiri ardı sıra aşağıdaki bir delikten tarlaya düşüyorlardı. Delikte dönen makaranın kepçelerine takılanın oluktan aşağıya düşmemesi için kurtuluşu yoktu. Ben olukların arasına girmemek için çığlıklar atıyordum. Ama ben de daha fazla dayanamadım pek çok arkadaşımla birlikte peşpeşe makinanın oluklarından aşağıya doğru hızla kaydık ve tarlaya düştük. Anında üzerimiz toprakla örtüldü.

Toprak sonbahar yağmurlarının ara verdiği zamanlarda sürülmüş, gübrelenmişti. Ben korkudan titriyordum. Birbirimizi görmüyorduk ama çuvallardaki arkadaşlarımızın hepsinin toprak altında olduğu, çığlıklardan, ağlaşmalarından belli oluyordu. Sonra üzerimizden tırmıkla geçtiler, sürgü ile bir güzel bastırdılar. Her yer daha karardı.

Toprağa iyice gömülmüştüm. Kıpırdayamıyordum. Sonrasında yapayalnız bırakılmıştık. Tarlaya gelen giden yoktu. Çok korkuyorduk.

Üzerimize ne yağmurlar yağdı, ne karlar düştü bir bilseniz... Artık birbirimizin sesini duyamaz olmuştuk. Çünkü kimsenin kimseyle konuşacak hali kalmamıştı. Herkesi uyku bastırmıştı.

Şimdi kar altındayım... Eskisi gibi üşümüyorum artık. Ama, kendimi çok yorgun hissediyorum. Yağışlardan ve toprağın sıcaklığından kabuğum çatlamaya başladı. Bu yüzden sancılarım başladı. Sanki içimde saklı duran bir yaşam uç veriyor. Sancılarım yüzünden uykularım da bozulmaya başladı.

Ne oluyor bana böyle bilmiyorum? Bedenimdeki bu değişimi anlamaya çalışıyorum... Ama korkmuyorum. Çünkü içimdeki his, 'korkma diyor, iyi şeyler olacak...' Evet ya korkmuyorum artık. Kaderime razıyım. Ne olursa olacak artık. Şimdi sancılarım biraz azaldı. Uykum var...

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-01-2009, 02:24   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
ANADOLUDA BUĞDAYIN HİKAYESİ

Buğdayım ben buğday başak başak. Atalarınız beni ne çok aramış bilirmisiniz hikayemi tıpkı ateşi bulmaları gibi. Bir başağımdan bin olurum isterseniz köylü Memmet emmiye sorun. Bana sarıkız bile derler hiç duydunuzmu siz. Ekim derosuna gelince topraklar avuç avuç saçılırım. Toprağın o aziz kollarına bırakırım kendimi. Beni eken eli gören bağırır birbirine BEREKET Lİ olsunnnnn. Ben çok duyarm bu sesi ANADOLUDA. Kim bilir başka memleketlerde ne derler. Sonra uzerim kapatılır ****** hahifçe toprakla.

Bir zamanlar karasaban vardı bilirmisiniz. Hani şu büyük başların çektiği. Öküzlerin, Atların bazende Mandaların vs. Artık devir değişti daha çok traktör homurtusu kulaklarımda. Kapattılarmı üzerimi hele birde kara kışta yorganıma kavuşursam bembeyaz uyurum altında mışıl mışıl.

Zaman uymazsa baharda ekerler beni toprağa. Ben en çok yorganımla uyumayı severim ona göre. Benim toprakla buluşmam bir bayram havası getirir Anadoluya, Rumeliye. Kolu komşu bir olur bir türkü tuttururlar." Bir çift öküz yetermi aha Memmet emmi"

Çoğu zaman ben konuşulurum ocak başlarında köy odalarında. Nasıl konuşmasınlar ekmek olmuşum aş olmuşum sofralarında. Azık bile olurum çantalarına. Ne yana baksalar ben. İstemeden yerlere düşsem öpüp başlarına koyarlar. Benim en çok sevdiğim adım Nimettir Nimet. Çocuklarını bile benim adımla çağırır analar, babalar. En çokta bu yıl falan tarlaya şu çeşidimin ekildiği konuşulur. O kadar çok çeşidim ve adım varki ben bile şaşırırım. Kış sohbetlerinin konusu olmuşum bir kere. Evin gelinlik kızı damatlık oğlu bile benim serpilip büyümemi beklerler neden mi oda en sona saklı. Aceleye gerek yok daha yaşamın başındayım. Benim var oluşum sabır işidir kime sorarsanız sorun.

Saygıyla.


Düzenleyen cemal.S : 13-01-2009 saat 02:59
cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-01-2009, 18:16   #5
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,401
Galeri: 103
İşte ben böyle bir güzelim......
Önceleri yemyeşil elbisemi giyer, yavaş yavaş boy atmaya başlarım.
Çok da edalıyımdır. En çok sevdiğim de güzel bahar rüzgârları hafif hafif eserken, salına salına dans etmektir.
Kalabalık bir gurup halindeki valsimizi uzaktan seyredenler mest olur, adeta dalga dalga ineriz yamaçlara.
Başak tutmaya başladığımızda, etrafımıza mutluluk veririz.
Zamanla elbiselerimizin rengi altın sarısına döner, sapsarı saçlarımız o kadar ağır gelmeye başlarki yavaş yavaş boynumuz bükülür.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-01-2009, 01:11   #6
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-04-2007
Şehir: Bandırma
Mesajlar: 455
Yine bunları düşünmekle geçen bir kış sonu sabahıydı. Henüz yapraklarım boyun bükecek bir uzunlukta değildi. Döngüsel süreciminde daha kat edeceğim yol, yaşanmışlığım kadardı belki biraz daha fazlaydı. Gün kendini tepede gösterdiğinde etraf daha bir bahara yakınlaştığını haber veriyordu. Eriyen kar sularının oluşturduğu aşağıdaki derenin etrafındaki yaşlı söğüt ağacının çıplak dalları, az da olsa güneşin ısıtmasıyla neşelenen baştankaraların ev sahibiydi. Ardımdaki dağın açık renkli sırtları her geçen gün işte bu güneşin ışımasıyla biraz daha kahverengi ve yeşile dönüyordu. Her defasında sanki daha bir fazlalaşıyordu dere boyu ilerleyen vadideki kuş sesleri, yankıları. Şimdilik sadece bu ikili devam ediyordu ama yakında rüzgarın çarpıp hışırdattığı yaprak sesleri de katılacaktı aralarına. Su, kuşlar, yapraklar ve daha sonrasında dalgalanan başaklarım vokallik edecek grubun solistlerine; baştankaralara, ispinozlara, sarıasmalara

Aslında herşey sıradandı neden her defasında olacakları sırasıyla bildiğim halde bu kadar heyecan hissedip; kuşlar, kelebekler, böcekler, laylaylom modunda ilerliyorum bilmiyorum ama arasıra sürprizlerin benim de hayatıma renk katacağı kanısındayım.

Aktif canlılar olmasakta bir şekilde sıradanlığımızdan aksiyonlar türetmeliydik Mesela yakın köydeki davarlar alttaki yoldan meraya giderken köşemizden azcık otlayıvermeliydiler kaçak kaçak Ya da bu hayvanların çobanı öğle yemeğinde derenin kenarında bir ateş yakmalıydı, rengim sarıya caldığında. O, sönmemiş ateşin uzağında yaşlı bir söğüde yaslanıp uyuduğunda korkmalıydık acaba ateş gelir mi diye. Ya da bi başka gün köylüler yoldan geçerken "altıbin yıl önce iki metrelik azman atalarımızın varlığından" falan konuşmalıydılar, bunları duyup komplekse girmeliydik **** sonrasında inanmayıp dalga geçmeliydik ki hayatımız azcık renklensin Bu kadar tanım ve övgü dolu hayat bana layıksa da ben daha mütevazi olup sürekli kendi kendine methiyeler düzen narsist masal karakteri değilim. Değil mi?

A.Şahin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-01-2009, 11:51   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
Elbette masal karakteri değilim. Ben bir gerçeğim yaşamda. Bahar geldiğinde yeşile büründüğüm de doğru boy attığımda. Yağmurlar la banyomu seyreden oldumu hiç. Ilık ılık bir rüzgarda vals yaptımızda hayal değil gerçek. Ekildiğim topraklarda benden habersiz LABSAN ve diğer bitkilerle bile dost olurum. Hatta bazen bize bakanlar bizden çok GELİNCİK tarlasıymış gibi seyrederler hepimizi. Sahibim köylü efendimi bir korkudur sarar başlar ah vah etmeye. Nasıl etmesin kız beni bekler oğlanda,aşda, sofrada. Alacaklıları bile benim harmana gitmemi bekler dört gözle. Efendimin bütün her şeyi olmuşum almış kızına hanımına PAZENİ, BASMAYI hatta gazı tuzu esnaftan. Ne zaman ödersin emmi deyince gür bir sesle bağırır efendim; HARMANA HARMANA.
Ziraate uğrar alır ilaçları giyer tulumu çeker çizmeyi başlar ilaçlamaya hepimizi. Maske yapar mendilini yüzünü gözünü kapatır işe koyulur. Biraz üzgün birazda kızgındır bu masrafta nerden çıktı şu yok günde. Bir iki derken ben salınmaya ve sararmaya devam başak başak. En çok korkulu rüyam SÜNE diyorlar küçücük uçuşan canlılardır milyon milyon dolaşırlar tarla tarla ova ova. Özümüzü emer ve bizi zayıf düşürürler. Görünce efendimin koşup haber vermesi gerekir ziraata. Yoksa varya ne harman kalır ne hayalleri kızla oğlanın nede biz. Sofraya ekmekte zor olur karakazana aşta. Arasıra dolaşır efendim etrafımızda gururla. Bu yıl verim döküm iyi benim arazimin der hava bile atar köy kahvesinde veresiye çay içip ısmarlayarak. Kahveci gelince tepesine; HARMANA HARMANA diye bağırır kendinden emin. Benim bereketimden emin;

Saygıyla.

cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-01-2009, 23:17   #8
Ağaç Dostu
 
efe-can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-11-2008
Şehir: Menderes-İZMİR
Mesajlar: 113
Sahibim bereketimden ne kadar emin olsa da, içinde yaşattığı korkuları var. Süne'ciklerin yanında tarla fareleri beni çok sever. Belimden kırıp başaklarımı toprağa indirirler. Yuvalarının etrafı sanki biçilmiş gibi olur. Bu nedenle sahibim paylaşımcı değil. Görüyorsunuz; ben sadece insanların faydalanması için değil, aklınıza gelen tüm canlılar için yaratılmışım. Anlayacağınız ben olmazsa olmazım. Bir de olgunlaşmadan ambara girene kadar yağmur yağsın istemem. Küflenirim, kalitem düşer. Neslimi devam ettirmem için sağlıklı kalmalıyım elbet. Yağmur kimilerin mutluluğu olabilir ama benim felaketim olur. Ama toprakta iken hiç korkum yok. Hemen yeniden doğarım. Benim de ana rahmin topraktır.
Olgunlaşırken güneşe çok ihtiyacım var. Bu nedenle güneşe duyduğum saygıdan, başımı öne eğerim.

efe-can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-01-2009, 13:48   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
Sahibimin korkusu aslında ne tarla Faresi nede aramıza yuva yapan Üveyik, Serçe ve tavşandır. Sever aslında onlarıda benim gibi. Bakmayın siz paylaşımı sevmez göründüğüne aslında o kadar çok severki gerçek mutluğun bir lokma ekmeği paylaşmakta olduğunu bilir. Neyse... Hem benim hem onun korkulu rüyası ben başağa durduğumda gök gürlemesi ile birlikte gelen doludur dolu. Bir vurdumu ne benim nede onun kaçacak yerimiz kalmaz. Beraber helak oluruz. Bakın başaktayım artık güneşide çok seviyorum olgunlaşma zamanıdır doluda yok şükürler olsun. Sarıkızım ben sarıkız başak başak sararmaya bile başladım yavaş yavaş. Efendimin artık her gün gelip gider oldu bakıp durur bizlere. Seyreder içini çeker; bu yıl güzel olacak güzel dediğini duyarız hepimiz. Hayal her zaman fakirin ekmeği değilmi ye babam yeeee. Güneşe saygımı hiç kaybetmedimki eğilirim tabikii önünde. Hasat zamanım geliyor efendimde bir telaş bir telaş. Konu komşu dün akşam toplanmış yine sohbette ben. Bereketimden tutunuz ne zaman hasatıma başlanacağına kadar her şey konuşuluyor. En çokta evin hanımı pür dikkat dinliyor olanları. İmecede kaç kişi olacak ne pişecek nasıl ağırlanacak. Efendiye eline bir liste verip kasabaya göndermek gerek. Eksik gedik alınmaya canım gezmeye değil. Tarlaya ayranlı çorba nasıl taşınacak. Yoksa yan komşudan yardımmı istesek nede olsa İmece bugün bana yarın sana değilmi. Evin oğlu kızı neşeli nasıl olmasınlar hasat bu hasat. Hayallerde hep ben bir yıldır bekleşir durur kızımız yavuklusunu oğlumuz bakmaya doyamadığı prensesini. Oğlanın hikayesi yayla yolunda kızınkisi ise pınarın başında başlamıştı utana sıkıla. Aman kimse duymasın diye diye.****** her şey harmana harmana. Bir lokma ekmeğimi paylaşarak güle oynaya konu komşuyla beraber. İşte dün akşamki sohbetteki yerim. Beğenirsiniz umarım.

Saygıyla.

cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-01-2009, 00:36   #10
Ağaç Dostu
 
radem63's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-04-2008
Şehir: şanlıurfa
Mesajlar: 190
Galeri: 2
O kadar küçük olduğuma bakmayın sakın.Ben olmasaydım ne olurdu haliniz.
benim yokluğumu neyle doldururdunuz.Küçücük bir buğday tanesiyim ama
mağrifetim büyük .Sahi ben olmasam ne yapardınız?

radem63 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-01-2009, 07:16   #11
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,401
Galeri: 103
Allah korusun!...
Düşünmesi bile korkutucu, ürkütücü.
Duyardık, eskilerden; savaş zamanı yaşamış olan dedeler, ninelerden. Tayın yok, açlık çok. Eğer biraz unun varsa, ohh neler yaparsın neler.
Cephede erin, evde beben bekler, nimet dediğin ekmeği......

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-01-2009, 19:31   #12
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Kendi küçük, görevi büyük olan. Buğday.
Kimi zaman toprak altında uyuyan, kimi zaman çeşitli işlemlerden geçirilerek siz insanlar için besin maddesi olan, kimi zaman küçük bir serçenin kursağına girerek onu doyuran, kimi zaman toprak altından çıkıp gelişmeye başladığım zaman biçilip hayvanlarınıza yem olan buğday.
Aslında anlatacağım çok hikayelerim var. Birazınıda sizler zihnizinde canlandırın.
Beni unutmayın. Bana saygı duyun.
Hikayem şimdilik bu kadar. Hoşcakalın. Her zaman sizinleyim.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-01-2009, 16:53   #13
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,401
Galeri: 103
Beni unutmayın. Bana saygı duyun.
Hikayem şimdilik bu kadar. Hoşcakalın. Her zaman sizinleyim.





S O N

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-02-2011, 18:40   #14
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 21-02-2011
Şehir: mersin
Mesajlar: 1
teşekkür ederim

öözkan33 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:32.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024