10-10-2008, 15:43 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Çipura
Ben fırında çipura yaparım. Güzelce temizledikten sonra karnına halka soğan, domates,dilim limon yerleştiririm.Tuz eker, azıcık ta zeytinyağı gezdiririm, aliminyum folyoyla sardıktan sonra fırında 200 derecede, çipuranın büyüklüğüne göre 10-15 dakika pişiririm. |
19-01-2010, 11:50 | #2 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2009
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 102
|
Çipura
Sn. berduray; Folyo kağıdın zararlı olduğu ve yediklerimize direkt temasta bulunmamarı salık verildiği için; yağlı kağıda sarılan çipurayı daha sonra folyo kağıda sarılması tavsiye ediliyor. Çipuranın içine irice kesilmiş kırmızı biber dilimleri, sarımsak da ayrı bir lezzet katıyor. Tecrübeyle sabittir. |
19-01-2010, 13:30 | #4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-10-2009
Şehir: İSTANBUL&İZMİR-Mordoğan
Mesajlar: 261
|
Çipura; Mangalda ızgara şeklinde yapılınca tam tadı alınır; "bence tabi" . Herkesin zevki ayrı , damak tadı ayrı. |
19-01-2010, 13:52 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-06-2008
Şehir: Kütahya
Mesajlar: 394
|
Sayın triple bende sizinle aynı fikirdeyim. Mangalda hakkı verilerek pişirilmişi bence de daha iyi bir tat. Saygılar... |
19-01-2010, 14:00 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-10-2009
Şehir: İSTANBUL&İZMİR-Mordoğan
Mesajlar: 261
|
Asla Harlı ateşte olmayacak yavas yavaş sine sine pişecek. Kömürlerin üstü küllenmiş olacak kısacası. Yazları en şanslı olduğum dönemler. Çünki karaburun -Mordoğan Körfez mevkinde doğal deniz çupirası Tutma ve yeme şansımız oluyor |
19-01-2010, 14:57 | #8 |
Ağaç Dostu
|
Dostlar, şöyle bir porsiyonluk içi iyice temizlenmiş bir çipura' yı közleri azalmış mangalın üzerine koyuyorsun, yanına da ikiye bölünmüş bir soğan başlıyorsun pişirmeye. Balık pişerken bol soğanlı bir marul salatasını hazırlıyorsun, üzerine limonu sıkıyorsun, tabii ki bu arada balığı yakmadan çeviriyorsun. Her şey hazır, bence eksik olan iki şey var!... |
19-01-2010, 16:11 | #9 |
Ağaç Dostu
|
İnsanın küçük çocuğu varsa, ona balık yedirmek için güveç te yapar, takla da atar... Gönlüm elbette mangalda ağır ateşte pişen, en fazla dövülmüş sarmısak, zeytinyağı ve limon suyu eklenen çipuradan yana... Geriye rakıdan da bir yudum almak kalır |
19-01-2010, 22:26 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Bu gün yemek yapmaya vakit kalmadı, dişçiden dönerken balıkçı pazarından geçtim, deniz çipurası bulmak nerdeyse imkansız gibi, ben de iki tane dalyan çipura alıp kelebek açtırdım. Şimdi bana kızacaksınız ama ben baş ve kuyruğunu da kestiriyorum, kış mevsiminde mangal imkanı olmadığı için eski usul telli ızgarada pişirdim. Ben balığa tuz da dahil olmak üzere hiç bir şey ilave etmem pişirirken, kendi lezzetini daha çok seviyorum, piştikten sonra tuz ve limon ve ya sarmısaklı soslar ilave edilebilir tabi. Telli ızgarada nar gibi kızarıyor 10-15 dakikada, bence çok da güzel oluyor. |
19-01-2010, 23:02 | #16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-10-2009
Şehir: İSTANBUL&İZMİR-Mordoğan
Mesajlar: 261
|
Sevgili dostlar! Çipura,Kefal ve levrek illada mangal ister. Hemde meşe kömürü yakılmış mangal. Gerisi hıkkk yok istemzuk derim ben. Ha istanbul da da sanirim çok şanslıyım çünki Lojmanın 6 dönümlük bahçesi mangal yapmaya musait ama eksik olan birşey var oda Taze çipura , levrek , kefal bulmak zor . hadi yaza az kaldi . Yaz a sevgili dostların yolu düşerse mordoğan a hemen mangal hazır çipuralarda hazır. Hadi afiyetle sağlıcakla kalınız. |
19-01-2010, 23:37 | #18 |
Ağaç Dostu
|
Merhabalar efendim. Malumunuz olduğu üzere artık olta ile yakalamak ya da aga denk gelmesi oldukça zor olan baska bir Ege lezzeti olan Çipura’dan yani “Sparus auratus”’tan bahsetmek farz olmustur. Hele bir de balıkçı tablalarında CNC tezgâhlardan çıkmıs izlenimi veren ve gözleri bile aynı yöne bakan çipuraların üzerine koyulan etiketlerde “Deniz Çipurası” yazmıyor mu illet oluyorum. Sanki baskası mümkünmüş gibi. Ulan bunların alayı denizlerde kurulan çiftliklerde üretilen hadiselerdir. Bir nevi “havuz çocukları” dırlar yani. Hani o canım derya kenarlarında, o güzelim kumsalların üzerinde kurulu yıldızlı tesislerde “her şey dahil” tatile gidip de havuz kenarında konuşlanıp da denize girmeyenler gibi. Çipura bence eger herhangi bir isleme tabii tutulmadan pisirilirse oldukça sası bir tad ile karsılasmanız mümkündür. Bu nedenden ötürü de bunlara yazının baslıgında da degindigimiz gibi mutlaka ve mutlaka haysiyet kazandırılmalıdır. Farklı bir ifadeyle burada da “baska bir dünya mümkündür!” Haysiyet kazandırmanın birinci adımı, Çipura’ya gerekli ihtimamı göstererek pullarını bıçagımızın sırtı ile çokça örselemeden kazımalıdır. kinci olarak pullarından arındırılmıs çipurayı alt tarafındaki dıskı deliginden solungaçlara dogru keskin bir bıçakla yararak içi bi güzel temizlenmeli ve kafası kesinlikle koparılmamalıdır. (Neden mi? Acele etmeyin az sona…) Sonra her iki tarafı kılıçlamasına bıçak yardımı ile “çizilmeli”dir. Efendim büyük bir titizlikle temizlenen çipuraları marine zamanı gelmistir. Marinasyon islemi için ihtiyacımız olan malzeme ise hemen her evde bulunabilecek ve atesle öpüserek güzelleşmeyi bir gelenek haline getiren her türlü deniz ürünü için de kullandıklarımızdır. Yani; sızma zeytinyagı, elma sirkesi, tuz, dövülmüş karabiber, iki dis sarımsak... Bu malzemeleri bir bardak içerisinde karıstıracagız. Bir de söyle bir parmak eninde bir fırçaya ihtiyacımız olacak tabiatıynan. Evet, suları süzülmüs ve birazda mahzun bir biçimde süzgeçte bekleyen çipuraları birer birer elimize alarak fırça yardımı ile karın boşluklarını ve solungaç içlerini az önce hazırladıgımız sosu antika ahsaplara “gomalak cilâ” yapar gibi güzelce yediriyoruz. Sonra alt ve üst kısımlarına ve bilhassa “çiziklere fırçayı bastırarak” aynı islemi uygulayıp bir tepside takriben bir saate yakın bekletiyoruz. Bu bekleme sürecinde her bir çipuranın karın boşluguna birer çimdik “biberiye” yerlestiriyoruz. Mangalı yakıyoruz. (Elektrikli yeni fenni usul ızgara da olabilir lakin kömürün tadı bir baskadır. Anladınız siz onu). Ama bu arada bir duble rakıyı da tek buzla hazırlamayı kesinlikle ihmal etmiyoruz. Bir dilim Bergama tulum peynirini de garaja çekiniz lütfen. Mangal kor atesten biraz geçerken çipuraları mangalın üzerine yerlestiriyoruz. Ateste gelen cızırtıların tahrikine kapılıp çipura yoksa yanıyor mu telası ile ikide bir dürtüklemeyin sakın. Balığın mangala bakan yüzü tam pistiginde zaten balık çelik telden kolayca ayrılır unutmayın. Bu arada eldeki sostan üç beş dakikada bir fırça ile sürmeyi kesinlikle ihmal etmeyin. Aynı muameleyi çipuraların diger yüzüne de uygulayarak rakınızı da yudumluyorsunuz. Mangaldaki vaziyet kendi halinde sürerken; (buraya dikkat isterim) yaş nane, maydanoz, taze soğan ve rokayı kıyım kıyım yani çok ince kıyarak karıstırın. Çok hafif nar eksisi, sızma zeytinyağı ve bir tutam sumak ile iyice karıstırıp, mangaldan alacagınız çipuraları istifleyeceginiz tepsiye halı saha benzeri yayınız. Mangaldan alınan mübarekleri bu zerzevatın üzerine gerekli ihtimamla yerlestirip üzerini kapatarak hamam sonrası dinlenme molası benzeri küçük bir demlenmeye bırakın. Kısa bir süre sonra kapagı kaldırın. Burun deliklerinizden genzinize dogru yükselen rayiha karsısında büyülendiniz degil mi? Hani yukarıda kafayı koparmayalım demiştik ya iste önce baş ve işaret parmaklarınızla o canım yanaklardan bir parça kopartıp dilinizle üst damağınıza değdirerek çiğneyin de görün bakalım tadı.. Nasıl? Afiyetler olsun……….Yarasın…………..Sağlıgınıza……… netten alıntıdır... |
19-01-2010, 23:46 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Elinize sağlık, ancak birçok yerde defne yaprağıda oluyor, bunda kullanılmıyor mu? Diğer taraftan rakı işine tad alma bakımından katılmıyorum. Lezzeti far etmek için içkisiz yemek daha doğru diyorum. |
20-01-2010, 10:23 | #21 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 20-04-2009
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 61
|
sevgili berduray kardeşimiz., tarifiniz çok açık ve net. balık, pişirilmesi ve sunumu.., bence de tek buzla hazırlanan da balık masasının olmazsa olmazlarındandır. Düzenleyen Kenan TUNÇER : 21-01-2010 saat 12:14 |
20-01-2010, 10:37 | #22 |
Ağaç Dostu
|
Ben yiyeceklerin özgün özellikleri kendine has damak tadlarını içkiyi bırakınca farkettim. Çünkü ne yenirse yensin hep aynı koku ve tat olunca özgün tadın alınması imkanı var mı! Ama içiyormusun iç ama gıdalerın tadı sadesindedir. |
21-01-2010, 02:30 | #25 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Ya da şarabın, bir yudum almadan önce kokusunu içine çekiyorsun _ bütün şarap kadehleri bunun için yuvarlaktır_ ağzında gezdiriyorsun. O aromatik kokusunu, dokusunu tadını tüm damağında hissediyorsun ve '' hah işte bu öküzgözü'' diyorsun ve 1321! yapımı. Bence çipuranın tadını kaçıran bu ikili değil üzerine sıkılan limondur. Ve onun keskin tadıdır. Yoksa içtiğin tatsız, kokusuz renksiz bir şey değildir. |
|
21-01-2010, 11:29 | #26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-12-2008
Şehir: İzmir/Kaynarpınar
Mesajlar: 1,151
|
Mangal da çipura keyfi, Mangal, çipura zamanı ve pişirme şekli önemli. Mevsim kasım, bilemedin aralık. Çipuralar yağlanmış, ızgara zamanı geldi... Balığın sırtının 1 parmak altını (sağ ve sol) bıçakla yarın. Mangal tel ızgaralı, köz doğrudan görülecek. Mangal alttan hava almalı ki sönmesin. Kapaklı olmalı ki çipuranın yağları harlı ateş almışsa yağları sönsün. Eski küller ve eksik yanmış meşe kömürleri atılmayacak. Yeni kömürler tutuşunca beklenmeli ki üstleri hafif küllensin. Limonlu, sarmısaklı ve zeytin yağlı sosu balığın her iki yanına sürün. Şimdi sırala üzerine çipuraları, mangalın alt havalandırmasını kapa. Ama sönmesin diye ara sıra alt havalandırmayı hafif açabilirsin. Önce balıklar ısınsın. Sonra yağlarını yavaş yavaş salmaya başlasın. Yağlar alevlenirse kapağı kapat ki sönsün. Duman kokusu ete biraz işlesin. Derisi hafif kızarsın tamamdır. Sonrası mı? ... |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|