12-07-2008, 12:55 | #62 |
Ağaçsever
|
arkadaşlar bu sıcaklarda bal yenirmi ? demeyin sakın çünkü bal kışın enerji verir, yazınsa serinlik verirmiş ****** hakiki bal hepinize afiyet olsun küçük not arıları imha etmeden gerçekten amerikan çürüğü olduğundan emin olun yoksa yazık olur. |
14-07-2008, 10:38 | #63 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 39
|
Arkadaşlar; Bal akımı başladı, kimi yerde devam ediyor, kimi yerde yavaş yavaş sona yaklaşmak üzereyiz. Bu aşama da kovanların sık sık açılması iyi olmaz. Arıyı tedirgin ederek balı yemesine sebebiyet verebiliriz. Üstte yani ballıkta örüm bittikten sonra, son düzen verme işlemini yapıp arıları yaklaşık bir ay kadar açmamak üzere kapatalım. Bal akımının maksimum olduğu dönem, erkek arıların öldürüldüğü dönemdir. Şayet ana ızgarası kullanıyorsanız, iki katı ayırarak ızgara üzerindeki ölü erkek arıları çırparak temizleyiniz. Sonra tekrar ızgarayı yerleştirip, bal hasadına kadar açmamak üzere kovanları kapatınız. Şöyle bir soru akla gelebilir: ana ızgarası kullanmasak olmaz mı? El cevap: Olur, ancak, bazı analar üstte (Ballıkta) dolanıp duruyor. Hasad yapacaksınız, bir de bakıyorsunuz ki, çıtalarda kapalı pupa, larva, hatta günlük yumurta var. İşin yoksa bekle onların çıkmasını, bu arada da gecelerde soğursa (eylül geceleri), arının balı yemesi muhtemeldir. Benim ustam (mahmut bey), bu sene gibi verimli senelerde, bal akımının başladığı günlerde ana arıyı öldürüp kovanın içine bırakırdı. Yeni ananın çıkması, döllenmesi ve yumurtlamaya başlaması yaklaşık bir ay gibi bir zaman alır. Bu arada arılar yavru bakım hizmetleri olmayacağı için, balı daha çok depo ederler. Fakat bu yöntemi çok da tasvip etmiyorum. Çünkü, yeni çıkan anaların sayısını sınırlandırmazsanız, her çıkan ana koloniden bir miktar bölmek suretiyle, sunni oğul verdirebiliyor. (Bu nadir yaşanan bir durum.) 2000 yılında bu yöntemle dokuz çıtalı bir kovandan yaklaşık 38 kilo bal aldığımız oldu. |
15-07-2008, 15:14 | #64 |
Ağaç Dostu
|
Okuduğum yazılarda, hobici arıcı olsak bile, ana arıyı kendimizin yetiştirmesi en iyisi olduğu belirtiliyor. Bu konuda bir yazı; Arıcı için ana arının önemi büyüktür. Arıcı kolonilerinin ana arısını hep genç ister. Arıcı için ana arı üretmek veya hazır satın almak zor değildir. Fakat kaliteli ve verimli ana arı satın almak tecrübe isteyen bir iştir. Satın alınan her ana arıdan istenilen verim alınmamaktadır. Benim 2 yaşında olan hazır analar yaşlılık özelliklerini göstermekte ve yumurtalarından erkek arı çok çıkmaktadır. Halbuki kendi 2 yaşındaki ürettiğim ana arılarda durum farkıdır. Bu da ana arı üreticilerinin bu işi önemsemediği kanaatindeyim. Hazır ana piyasasına bakıldığında 100 dolara da ana arı var, 10 ytlye de. Zannediyorum ki ana arılar damızlık koloniden değil de sıradan kolonilerden üretiliyor. Ana arı üretilen bir arılıkta 3–5 cins arıların varlığı da ana arı üretiminin önemsenmediğini gösteriyor. Çiftleştirme kutularında döllenen ana arı için erkek arının hiç mi önemi yok? f1, f2 hibrit nedir anlamam, çok bilmem. Ama bildiğim bir şey arıcılıkta yerli arı cinsi ve ana arıyı kendin üretmen gerekiyor. Bu yıl kendi ana arımı kendim üretmeye karar verdim. Janterimiz veya çiftleştirme kutularımız yok ki. Ruşet kovanımız da yok. Ne yapacağız. Bölme tahtalarından ruşet kovan oluşturduk. Bölme tahtası yazında bir işe yarasın değil mi? 2 damızlık koloni seçtim. Beğenmediğim 3 verimsiz yaşlı analı koloniyi de feda ettik. Kolonilerin üçte birini yeni ana üretimi için kullandık. Verimsiz kolonilerden iki kapalı yavrulu ballı arılı çerçeve seçtik. Ortasına da damızlık koloniden kapalı yavrusu çok olan ve günlük yumurtası bulunan arılı çerçeveyi 2 çerçevenin ortasına yerleştirdik. Ortadaki oluşturulan ana gözlerinden en iyisi seçilip 2–3 tane bırakılacak. Böylece 3 çerçeveli bölmeden yeni ana arı üreteceğim. Her ihtimale karşı verimsiz analar bırakıldı ve geri dönecek ergin arı için kabartılmış çerçeve kovana verildi. Damızlık kolonilerde sadece ballı çerçeveler kaldı ve ana arının yumurtlaması, geri dönen ergin arılar için kabartılmış çerçeve verildi. Bu damızlık koloniler ölene kadar arılıkta yaşayacak. Vefa İstanbul’da bir semt değil. Yeni ana arılar faaliyete geçince bölünen yaşlı analı verimsiz koloniler yeni ana bulunan kolonilerle birleştirilecek. Bal hasadından sonrada yaşlı anası bulunan koloniler yeni analı kolonilerle birleştirilecek. Bu yıl yeni analı kolonilerden bir şey beklemiyorum. Bunlar gelecek sene için yetiştiriliyor. Yeni ana arı üreteceğim kovanlara çeyrek kek verildi ve bir müddet daha şerbetlemeye devam edilecek. Bu yılın yeni ana arılarını üretmiş olacağız. Her işi kendin yapar iseniz, işinizde başarı o kadar artıyor. Hafta sonu sadece yeni ana arı üretmek için bölme yapacak kadar güzel hava bulabildik. Diğer kolonilerin bakımı haftaya kaldı. Havanın bozuk olması ergin arıların geri eski kovana dönmesini önlediğini tahmin ediyorum. http://ahmet-hanci.blogspot.com/sear...max-results=50 Bu sene ana arı kutularımda son seferde 5 de 2 tutturabildik. Yani üç tanesinin anası ortalarda yok. Bende geçen hafta aşağıda görülen resimdeki yanyana tek tahta kapak üzerinde duran üç kutuyu birleştirdim. Bunun için poliüretan levhadan hazırladığım ve ortalarına sinek teli taktığım bölme tahtaları ile uzun 19 çıtalık tek karakovanı üçe böldüm. Arıları her bir bölüme aktardım. Bu haftada aradaki bölmeleri alıp hepsini bir araya getirdim. Dış kısımlarına birer temel petek verip bıraktım. Bu kara kovan artık temel oluşturacak buradan kutulara yavrulu ve arılı çerçeve nakli yapacağım. Bu uygulamayı ilk akıl eden Ali Türktür nadirde olsa böyle isabetli fikirler üretir o nedenle bende deniyorum. Bu karakovan sayesinde elde çıkmaya hazır meme olmasa bile zincir kopması felan olmayacak anasını ayırdığınız kutuyu birleştirin gitsin. Yeniden meme yaptınız bölün işlem tamamdır. Bu karakovan kışıda çıkarırsa seneye değmeyin benim ana arı üretme keyfime. Hatta bu seneki yeni kızlarıma bile zemin teşkil ettirebilirim bunlara. Soldaki iki tane ise katlı kutu sistemi ile birleştirildi araya tül perde parçası konup bir hafta bekletildikten sonra bu hafta sonu birleştirildi. http://ariciilkyardim.blogspot.com/2...karakovan.html |
15-07-2008, 17:04 | #65 |
Ağaç Dostu
|
http://mehmetyuksel1.blogspot.com/20...-sene-iin.html Değişik bir formik asit uygulaması.Ve varroa için tuzak erkek gözlü çıta. Ne çabuk sezon bitti Teşvik uygulamasına başlayanlar var, yanında formik asit. http://mehmetyuksel1.blogspot.com/ |
15-07-2008, 22:23 | #66 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 39
|
Kışa girmeden ana arıları kendimiz yenilesek mi acaba? Yoksa baharı mı beklesek? |
16-07-2008, 02:23 | #68 |
Ağaç Dostu
|
Ekolojik Bal Üretimi: Uluslararası ekolojik bal üretimi kurallarına göre: Temel petekleri % 100 saf balmumundan oluşan, glikoz ve sakkaroz içermeyen, yani surup ve kekle besleme yapılmayan, ruhsatlı olsalar bile arı sağlığı için kullanılan sentetik kimyasal ilaçları kullanmadan tamamen doğal floradan yararlanılarak üretilen ballara Ekolojik bal sertifikası verilmektedir. Ekolojik bal sertifikası alabilmek için kontrol firmalarına müracaat edilmekte üretimin yukardaki şartlara uygunluğu kontrol firması tarafından denetlenmekte ve üründen alınan örnekler uluslararası agredite labaratuarlara gönderilerek analiz edildikten sonra sertifikalandırılmaktadır. TÜM–ARI A.Ş. Artvin’de Ekolojik bal üretim programını başlatmış, denetimler sürdürülmektedir. http://www.macahelas.com/EkolojikBal...BalUretimi.htm Arkadaşlar, kek ve şurupsuz arıcılık gerçekten mümkün müdür? |
16-07-2008, 09:35 | #69 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 09-06-2008
Şehir: Zonguldak
Mesajlar: 8
|
arkadaşlar arıcılıkla ilgili yazılarınızı okumaya başladım gercekten cok güzeller seneye ilkbahara doğru bende 10 kovanlı arıyla baslayacagım benım ısım dolayısıyla arı ılacları ve malzemelerı elimin altında bırde kovanları koyacagım yerde zirai ilacların kullanılmaması benımde ıcımı rahatlatıyor ise basladıgım zaman sızle calışmalarımı paylasırım |
16-07-2008, 14:05 | #70 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar vermiş olduğunuz bilgiler ve linkler için çok teşekkürler. Ben kısmetse bu hafta sonu izine çıkacam ve köy de arılarla uğraşacam ****** bilgi ve becerim kadar. Bu sezon da yapmam gereken önemli şeyler nedir biraz daha bilgi alabilirsem çok iyi olur. Bir de ana arının yaşını nasıl tahmin edebilirim ve kovan için de kolay bulmanın yolu varmıdır. bilgiler için teşekkürler bu ara da izine çıkabilirsem 25 gün sonra görüşmek üzere. Sağlıycakla kalın. |
16-07-2008, 23:36 | #71 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 39
|
Sayın caucasus; Bu sezonda bal sağımı ve sonbahar teşvik beslemesi, varroa mücadelesi yapılmalı. Ana arının üzerinde yaşını belirten boya yoksa, yaşını bilmek zor. Yine de bir kaç küçük ayrıntı var. Ana arının arka segmentleri iyice uzadıysa ve rengi koyulaştı ise, yani siyaha yakın bir renk aldıysa, ananın iki yaşında olduğu düşünülür. Yine de bu bilgi güvenilir ve geçerli bir bilgi olarak değerlendirilmemeli. Arıyla olan iştigaliniz artıkça kovan içinde ananın bulunmasını daha pratik yapacaksınız. Maske, eldiven ve çizme kullanmanızı tavsiye ederim. Kolay gelsin. |
17-07-2008, 02:25 | #73 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-11-2006
Şehir: Nazilli
Mesajlar: 592
|
Yaşlı ananın kanat uçları biraz deforme olmuştur. Rengi ananın cinsi ile ilgilidir. |
19-07-2008, 16:38 | #75 |
Ağaçsever
|
Bağlantı sağlandı, arıcılığımızda ki gelişmeler ;
Merhaba Arıcı Arkadaşlar ; Çamlıdere gezimizde fotograf makinesini almayı unutmuştum.İlgili şube müdürlüğü personeli arkadaşların çektiği fotografları isteyeceğim. Gitmişken iki adet organik arıcılıkta kullanılan yarım ballıklı boş kovanlardan satın aldım. Ballık taktığım kovanlarda ana arı ızgarası koymadığımdan bal hasadı yapamıyordum.Asistanım Serkan Şekerci'yle beraber birer gün ara ile iki başarılı operasyon yaptık. 20 şer çıtalı arılardan önce ana arıyı bulduk.Ardından bir günlük yumurta aradık.Ana arının gezdiği petek 1 günlük yumurta doluydu.Ana arıyı elle incitmeden naklettik.Ana arılı üstü bal altı polen ortası kapalı gözlü veya larvalı , yavrulu 6'şar petekli başka bir kovan arı yaptık. 13-14 çıtalı 3/4 bal , 1/4 yavrulu ve bir günlük yumurtalı petekleri olduğu kovanda bıraktık.Bal hasadım 21 gün sonra kesin !...Ankara'daki arkadaşları bal yemeğe davet ediyorum.2-3 çıta doğal petek mevcut. Yarın 3 kovan arıyı 50 da yonca 150 da ve üzerinde ayçiçeği olan bir yere nakledeceğim.Sayın Denizakvaryumu'nun karakovanında bazı uygulamalar yaptık.Şu an 7 çıta'dalar , mecburen yavru yapması ve kendisini toparlaması için temel petek takmıştım.Geriye kalan çıtalara 0,5 cm -1 cm temel petek takarak doğal petek örmelerini sağlayacağız.Sanıyorum bu sene Sayın Denizakvaryumu da doğal bal yiyebilecek.Kendisini 6 gözle bekliyoruz.(Ben ve asistanlarım) Bu gün 3-5 yıldır arıcılık yaptığını söyleyen bir vatandaşımızı ziyaretimiz oldu.Kovanlarını gözden geçirdik.Hayretler içinde kaldık.Hiç ilgilenmemiş ve bilgisizdi.Bir iki ufak operasyonla oğullara düzen verdiysekte büyük operasyonları başka zamana erteledik. Geçen hafta içinde iki gezginci ve bir sabit arıcı kovanlarıma baktılar.Yaklaşık 30-40 yıllık gezginci arıcıların iltifatlarına mazhar olduk.''Bizim kadar işçiliğiniz var.'' dediler. Hasattan önce sipariş bile almaya başladım.Çok hoş bir duygu Ballı bitkiler , çiçekler ve tohumları konusunda yardımcı olabilecek Ankara ve çevresindeki arkadaşları hasada bekliyorum.Tabi tüm Türkiye'den yolu Ankara'ya düşenleri beklerim. Muhabbetiniz bal olsun. Sevgi ve saygılarımla |
21-07-2008, 03:30 | #76 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 39
|
20 şer çıtalı arılardan önce ana arıyı bulduk.Ardından bir günlük yumurta aradık.Ana arının gezdiği petek 1 günlük yumurta doluydu.Ana arıyı elle incitmeden naklettik.Ana arılı üstü bal altı polen ortası kapalı gözlü veya larvalı , yavrulu 6'şar petekli başka bir kovan arı yaptık. 13-14 çıtalı 3/4 bal , 1/4 yavrulu ve bir günlük yumurtalı petekleri olduğu kovanda bıraktık.Bal hasadım 21 gün sonra kesin !. Sn. Turkavianvet; Kovan ana arısız mı kaldı, anlamadım? Günlük yumurtalı kovan yeni ana çıkaracak yani, bu arada da yavru faaliyeti olmayacağı için, balı çokça toplayacak hemi? |
21-07-2008, 22:32 | #77 |
Ağaçsever
|
Sayın Halil Hadim ;
Merhaba Arıcı Arkadaşlar ve Sayın Halil Hadim : Sayın Halil Bey tam olarak ne sorduğunuzu anlamadım ancak anladığım kadarıyla cevaplayayım. Başlangıçta 3 kovan 10 ar çıtalı arım vardı.Bu arılardan 2 tanesine üstlük attım 1 tanesini de arının sönme pahasında takviye arı olarak kullandım. Bu tek taklı arıdan yaklaşık her hafta 1-2 yapalı yavru gözlü arı alarak diğer kuvvetli kovanlara arısız naklettim.Böylece üstlük atılı kovanlarım 20 şer çıtalı ve ballık kısmı 3/4 ü ballı 1/4 üde değişik dönemlerde yavrulu halde kaldı.Arıları ve arıcılığı bu sene için uygulama yılı kabul ederek her türlü deneyimsel, bilimsel ve kitabi bilgileri uyguluyorum.Risk her zaman var elbette.Anlatımınızdan tam olarak ne sorduğunuzu çıkartamadım.Gelişmeleri sizinle beraber izleyebiliriz. Özelimden adres ve telefonlarımı vereyim.Buyrun 8-9-10 Ağustos'ta misafirim olun.Gördüklerinizi siz sitede resimli şekilde anlatın. Çok bal almaktan kastınızı tam anlamadım ancak benim beklentim 1.günlük yumurta olan tek bir çıta koyduğum ballıklı arılarım şu an 13 ve 15 çıtadalar diğer ayırdığım ana arılı kovanlar ise çok özel bir alandalar. Beklentim ana arısız kalan kovanlarımdaki bütün yavru arılar çıkacak ve bal olacak kovan mevcudu çok düşecek ve rahatlıkla hasat yapacağım. Bu gün kontrolde çok sayıda ana memesi vardı.Her iki kovanda 15-16 civarında ana arı memesi gördüm.Yaklaşık 16 günde yeni ana arı çıkacak 5 gün dinlenecek çiftleşecek ve yeni yumurta yapacağı zamana kadar yeni yumurta ve yavru olmayacağından ve işçi arıların çoğu öleceğinden geriye kalan değişik dönemdeki günlük yumurta , kapalı gözlü yavru **** kovan içindeki arıların sayesinde kovanın sönmeyeceğini tahmin ediyorum. Böldüğüm ana arılı kovanlardan bal hasadı beklentim yok.Çok güzel bir yerdeler ve kendilerini toplayacağını düşünüyorum. Sizi ilçeme davet ediyorum.Buyrun gelin.Gelişmeleri beraberce görelim.Belki sizce yanlış yaptığımı düşündüğünüz nokta varsa görüşünüzü açıklayabilirsiniz. İki ballıklı kovanda şu an yaklaşık 20 şer kilo bal olduğunu düşünüyorum.Tamamlar mı , yer mi , kovan söner mi ? Gelişmeyi görmek istiyorum.Bu iki kovana döllenmiş ana arı ve ana arı ızgarasıda verebilirdim ancak ben ana arı üretimini görmek istedim. Şu an için 5 kovan arım var.3 ünde ana arı var.6-7-10 çıtadalar.Bu arılardan bal beklentim yok.Kendilerine yetesi balları yaparlarsa yeter. Diğer iki ballıklı ana arısız kovanımdan ise yaklaşık 40-50 kilo bal hasadı yapacağımı düşünüyorum ancak kovan söner mi? ana arı çıkar mı? arı kendini toparlar mı? gibi konuları hep beraber izleyebiliriz. Beklentilerim çok bal alma beklentisi değil ? Arılarımdaki uyguladığım çalışma sisteminin sonuçları ! Sizin sorunuzun cevabı bu iki kovan arı sönerse 50 kilo bal hasadı yaşarsa 50-32=18 kilo bal hasadı. Benim görüşüm arıcılık araba sürmeye çok benziyor.Şartlar ve kovan size yapacağınızı söylüyor.Değişik bölgelerden arıcı arkadaşlarım var.Hepsinin kendilerince doğruları var.Ben kendi sentezlerimi ve düşüncelerimi uyguluyorum. Bu yıl onlarca gezginci profesyonel arıcı , sabit arıcılarla uygulamalarım ve sohbetlerim oldu. Sevgi ve Saygılarımla Düzenleyen Turkavianvet : 22-07-2008 saat 00:32 |
23-07-2008, 00:30 | #78 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 39
|
Tamam, tam benim ustam Mahmut Bey gibi bir arıcısınız. Yaptığı operasyonlar nedeniyle operasyon mahmut olarak anılıyordu. Yaptığınız uygulama bence de güzel. Sonuçlarını görmeyi ben de isterim. Böldüğünüz kovanlarda ana varsa, ötekilerde ana çıkarıncaya kadar geçen sürede yavru beslemesi olmayacağı için daha fazla bal toplar diye düşünüyorum. İlk ve öncelikli amacınız bal olmasa da, bal tutanın parmağını yalaması gerekir diye düşünüyorum. Ağustosun ikinci haftasında senelik iznimi kullanmak üzere Kızılcahamam'a geleceğim. Nasip olursa görüşürüz. Kolay gelsin |
24-07-2008, 01:26 | #79 |
Ağaçsever
|
Sayın Halil Bey'in Ustasını merak ;
Merhaba Sayın Halil Bey ; Ustanız Operasyon Mahmut'u merak etmeye başladım.Yaşıyor mu ? Arıcılığı kapasite ve verimlilik açısından nasıl yapıyordu?Kaç kovan arısı vardı ? Yılda ne kadar bal hasat ediyordu? Bize operasyonlarından, uygulamalarından örnekler verebilirmisiniz? Ustanızı ve sizi arıcılığınızla tanımak istiyorum. Sevgi ve Saygılarımla |
25-07-2008, 15:35 | #80 |
Ağaç Dostu
|
TEMA Vakfı, arı sayısındaki azalmanın boyutlarını bir raporla ortaya koydu. Rapora göre, 2 yılda sayıları % 50 azalan arıları, iklim koşulları ve bilinçsiz üretim tehdit ediyor. TEMA Vakfı'nın ''Türkiye Arıcılığındaki Tehlikeler'' raporunda, arılarda 'yanlış arıcılık uygulamaları' ve iklim koşulları nedeniyle yüzde son iki kışta 50 azalma olduğu belirtildi. Raporda, Türkiye'deki 4,5 milyon bal arısı kolonisinin, koloni başına 17 kilogram bal verdiği ve yılda 50-60 bin ton bal üretildiği kaydedildi. Türkiye'deki 20 koloniden sadece bir tanesinin ana arısının değiştirilebildiği belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Bu ana arıların da damızlık vasıfları ve kaliteleri kontrol edilemedi. Türkiye'de bal kalitesi denetimi yok denecek kadar yetersiz ve göstermelik. Ticari früktozlu ve sakarozlu ballar yaygın olarak pazarlanıyor. Yanlış arıcılık uygulamaları ve olumsuz iklim koşulları nedeniyle son iki kışta yüzde 50'yi geçen koloni kayıpları oldu, bal üretimi düştü. İhracat durdu, ithalat başladı.'' ''BİR DAMLA BAL İÇİN 120 BİN ÇİÇEĞE ZİYARET'' Raporda, bal arılarının nektar ve polen toplamak için çiçekleri ziyaret etmesinin, onların döllenmesini ve ürünün oluşmasını da sağladığı belirtilerek, arıların bir damla bal üretimi için yaklaşık 120 bin çiçeği ziyaret ettikleri kaydedildi. Bitkilerin gelişmesinde, tarımsal ürünlerin oluşmasında ve hayvancılığın ana girdisi yem bitkilerinin veriminde, arıların, su ve gübre kadar önemli olduğu ifade edilen raporda, ''Özellikle zararlı böcek mücadelesi yapılan tarım alanlarında diğer dölleyici böceklerin ölmesi nedeniyle döllenmede mutlaka bal arısına ihtiyaç duyulduğu'' vurgulandı. Raporda, Türkiye'nin bir kıta gibi yedi ayrı iklim özelliği gösterdiği, 12 bin bitkisinin büyük bölümünün nektarlı ve polenli olduğu hatırlatılarak, bozuk mera ve orman alanlarının rehabilite edilmesine paralel olarak ballı bitkilerin miktar ve çeşit olarak daha da artacağı vurgulandı. ''AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ'' Türkiye'de eğitim, damızlık, arı sağlığı ve bal kalitesinin kontrolü gibi önemli sorunlar bulunduğu ve arıcılığın usta çırak ilişkisiyle öğrenildiği ifade edilen raporda, modern arıcılık tekniklerinin hala üretici tabanına benimsetilemediği savunuldu. Her yıl Türkiye'de damızlık değeri yüksek en az 2,2 milyon ana arı kullanılması gerektiği ve TÜBİTAK'ın yürüttüğü bir araştırma sonucunda Bitlis'te yüzde 42, Diyarbakır'da yüzde 49, Hatay'da yüzde 52 oranında ''Amerikan yavru çürüklüğü'' tespit edildiği bildirilen raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Avrupa Birliği mevzuatına göre, 'Amerikan Yavru Çürüklüğü' görülen kolonilerin yakılması gerekir. AB'ye uyum kuralları gereği Bakanlar Kurulu 'Bu mevzuata uyacağım' diye imza atmıştır, ancak Türkiye'de böyle bir uygulama başlatılamamıştır. Üretimde neredeyse sağlıklı koloni yokken Tarım Bakanlığı'nda arı hastalıklarını teşhis edip doğru tedaviyi önerecek teçhizli ve yetkili bir arı hastalıkları laboratuvarı bulunmamaktadır. Yaygın olan hastalıklara karşın ülke genelinde uyulması gereken tedbirlerle ilgili bir politika da geliştirilememiştir. Üreticiler yoğun arı hastalıkları ile bulaşık kolonileri tedavi etmek amacı ile pek çok kimyasallar kullanmaktadırlar.'' ''PETEKLER, PETROL ÜRÜNÜ NAFTALİN VE PARAFİNDEN'' Türkiye'de naftalin kalıntısız ve parafin katkısız temel petek bulunmadığı bildirilen raporda, bu peteklerin balla birlikte tüketildiği iddia edildi. Naftalin ve parafinin petrol ürünü ve kanserojen olduğu, petekli bal tüketim alışkanlığına sahip tüketicilere temel petekler olmadan petekli balları nasıl yiyeceklerinin anlatılması gerektiği vurgulandı. Üreticilerin ise son yıllarda sakarozun yerine daha ucuz olduğu için glikoza ve früktoza yöneldikleri belirtilen raporda, şunlara yer verildi: ''Bu sahtecilik daha da yaygınlaşmış, hiç arı görmemiş ticari şekerler doğrudan bal diye satılır olmuştur. Ticari glikoz ve früktozun piyasa değeri 1 YTL civarındadır. Bu sanayi ürünleri doğrudan veya doğal balla karıştırılarak en az 7-8 YTL ye bal diye satılmaktadır. Bu durum şekersiz bal üreten ve pazarlayanların aleyhine haksız bir rekabet yaratmaktadır. Nitekim binlerce doğal bal üreticisi balını maliyetinin altında satmak mecburiyetinde kaldıkları için üretimden vazgeçmişler ve arıcılığı bırakmışlardır. Diğer taraftan bal diye ticari früktoza kilogram başına en az 7-8 YTL ödeyen tüketici kandırılmaktadır.'' ARI ÖLÜMLERİ YÜZDE 50-60'LARA ULAŞTI Türkiye'de son iki yıldır kitlesel arı ölümleri görüldüğü, ilk olarak 2007'de Hatay'da 32 bin koloninin öldüğü anımsatılan raporda, Adıyaman, Ardahan ve Ankara'da yüzde 50- 60'lara varan arı ölümlerinin gerçekleştiği bildirildi. Son yıllarda ülke genelinde yaşanan kuraklığın arıcılığı olumsuz etkilediği, 2006 ilkbaharında yaşanan soğukların arı florasını dondurduğu ve kolonilerin de sonbaharda genç nesil yetiştiremedikleri aktarılan raporda, damızlık arıların geniş ölçekli kullanılmaması, kullanılanların vasıfsız olmaları, arı hastalıklarının yaygınlığı ve arıların ''Genetiği Değiştirilmiş Organizma'' (GDO) içeren früktozla beslenmeleri gibi nedenlerden hassaslaşan ve zayıflayan kolonilerinin yaşanan olumsuz iklim koşullarının da tetiklemesi ile öldükleri kaydedildi. Raporda, şöyle denildi: ''Yıllık bal üretimi 60-65 bin tonken, arı ölümlerine paralel olarak iklimsel nedenlerle flora yetersizliği de etkili olmuş, 2007 üretim sezonunda bal üretimi yarı yarıya azalmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 8 bin ton bal ithaline izin vermiş, arı ve bal cenneti Türkiye, bal ithal eden ülke konumuna düşmüştür. Arılara pancar şekeri yedirilerek üretilen balların bir laboratuvar analiz yöntemi henüz Türkiye'de bilinmemektedir. Pancar şekeri ile bal üretimi Türkiye'de olduğu gibi başka ülkelerde de yaygındır. İthal ballar vitrinlerdedir. Nasıl üretildikleri bilinmeyen ancak dünya piyasasında yaklaşık 2 dolar olan bu balları tüketicimiz en az 10 dolara yemeye devam etmektedir.'' TEMA Vakfı'nın hazırladığı raporun tümüne şu linkten ulaşabilirsiniz http://www.tema.org.tr/TurkiyeAricil...Tehlikeler.pdf http://www.haber10.com/haber/131928/ |
25-07-2008, 17:10 | #81 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 39
|
Alıntı:
Anaç kovana da, ikinci oğulu verdirmemek için beyevlerini (ana memeleri)hemen bozardık. Yavrulu petekleri de alındığı için oğul arzusu söner. Ama oğul kovandan 8-9 çıta bal hasat ederdik. Tabi bütün bunlar mevsimin iyi olduğu senelerde olacak işler veya erken ilkbaharda arıların çalışabileceği bir yerde kışlatıldığında. Bizim Hadim İlçesinin aladağ bölgesi kışlatma için çok uygundur. Şubat başında sütlük dediğimiz otlar çiçek açar. Sütlükte bol polen bulunur. Tam bu mevsimde yani şubat başında kovanlara kek verildiğinde ve teşvik beslemesi için hafta da bir iki defa bir litrelik 1/1 oranında şeker şerbeti verildiğinde arı süper oluyor. Bal toplama mevsimine tam kadro tarlacılarla giriyor. Benim adetimdir, ustamdan da öyle gördüm, eğer arıda oğul arzusu varsa, oğul vermesini engellemeyiz. Bazı arıcılar, ana memelerini (Beyevleri) sık sık kesmek suretiyle engel oluyorlar. Bilemiyorum Psikolog olduğum içinmidir nedir, ben arının doğal hâline bırakılması taraftarıyım. Oğul vermek istiyorsa buyursun versin. Oğula engel olmak, benim felsefemde bir kadına çocuk doğurmayı yasaklamak gibi bir şey. Aslında bizim arıcılığımız bir hobiden öte bir şey. İnsan için iyi bir örnek. Arılar topladıkları balı yemeden ölüyorlar. Bu bana dünya hayatının geçici olduğunu düşündürüyor. Son olarak, Ankaraya geldiğim de eğer uygun vaktim olursa sizi arayacağım. Selam ve saygılarımla... |
|
26-07-2008, 02:44 | #82 |
Ağaçsever
|
Arıcılığım(ız)ın mecrası ;
Merhaba Arıcı Arkadaşlar ; Sebepler , ortam ve merakla bu yıl tekrar başladığım arıcılık maceramız bambaşka bir mecraya doğru gidiyor.Hayırlısı... Birkaç yıl içinde Dünya'daki arı kolonilerdeki ölümler bir Veteriner Hekim olarak ilgimi çekiyordu.Bu kış hastalıklar ve diğer etkenleri sistematik olarak irdelemeyi ve bilimadamları ile tanışmayı umuyorum. Sayın Halil Bey'in ustası Mahmut Bey gerçektende benim uygulamalarıma benzer uygulamalar yapıyormuş.Ben biraz geç başladım.Haziran ayında aldığım arılarımın güçlü olması bana bu uygulamalar için cesaret verdi. Bu günlerde bulunduğum bölgede polen ve nektar hemen hemen kurudu.Arılarımı naklettiğim özel alanda ise yonca ve ayçiçeği var.Bakalım ne yapacaklar. Bu ayın 29'una Artvin Camili ( Macahel ) bölgesine 3-4 günlüğüne gideceğim.Kafkas arı ırkımızın gen merkezi olan bölgedeki arıcılık faaliyetlerini yakından görme fırsatımız olacak. Bu gezi sonrasında arıcılık konusunda gelecek yıl ki planlarımı gözden geçireceğim. Gelecek yıl için uygun bir tarlaya arı otu ekmeyi düşünüyorum.Sitemizden birçok yeni fikirler ediniyorum.Örneğin hem nektar ve polen kaynağı hemde ekonomik değeri olan kekik gibi bitkiler dikkatimi çekiyor. Ülkemizdeki meraların ıslah edilmesiyle hem hayvan yemi elde edebilir hemde arıcılık yapabiliriz.Meraların ıslah edilmesi uzun bir zaman alacağa benziyor.Bu sebeple arıcılık faaliyetleri için özel ekimler yapılabilir.Değişik zamanlarda çiçek açan parsellenmiş alanlar olabilir.Böylelikle yılın 5-6 ayında çok verimli arıcılık yapılabilir. Arıcılığı tozlaşma (polerizasyon) amacıyla da değerlendirmek gerek.Ancak geleneksel çiftçilerimizi ikna etmemiz çok zaman alacak.Amerika ve Avrupa da başlı başına bir sektör olan tozlaşma amacıyla arı kolonisi kiralama henüz ülkemizde önemi anlaşılmamış bir konu !... Gelecek yıl için arı kovanı arayışlarımda ülkemizde pek çok arı kovanı tipi olduğuna şahit oldum. Geçen hafta Hatay'lı genç bir gezginci arıcıdan Hatay tipi arı kovanı hakkında boş bir kovan üzerinde bilgi aldım.Hatay tipi arı kovanında yayla sıkıştırılabilen bir zincir vardı.Bu arıcılarımız ballığı ayırmadan iki katlı olarak arılarını nakledebiliyorlar.Fakat kovan ağır olacağından indirme bindirmeyi nasıl yapabildiklerini tam anlayamadım.Belki de iki kişiyle çalışıyorlar. Ordu tipi, Adana tipi , Organik tip ( Dadant-Langstrot karışımı ) gibi pek çok değişik ölçü ve yapıda arı kovanı mevcut. İnternetteki yabancı sitelerdeki arı kovanları (Almanya ) ve çalışma teknikleri çok ilginç !... Fırsat olursa Almanya'da ki kovanlardan örnek getirtmek istiyorum.Çizimleri , ölçüleri konusunda Almanya daki arkadaşlar yardımcı olursa sevinirim. Rusya ve Çin'deki arı kovanları ve çalışma teknikleri hakkında bilgisi olan arkadaşlar yardımcı olursa çok iyi olacak. Arı kovanları , arıcılık uygulamaları konusunda yeni veya özgün fikri olan arkadaşlar sitede yazabilirse o fikirlerden yararlanabilir ve uygun olanları uygulayabiliriz.Uygulamış **** sadece fikirde kalmış olması farketmez. Sevgi ve Saygılarımla Düzenleyen Turkavianvet : 26-07-2008 saat 03:47 |
26-07-2008, 10:05 | #83 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-02-2008
Şehir: kayseri
Mesajlar: 236
|
sayın turkavianvet benim yıllar önce bir dostuma almanyadan getirtdiğim çok güzel almanca arıcılık kitabım var ismi die honigbiene ( vom bienenstaat zur ımkerei ) içinde almanyadaki arıcılık uygulamaları - ana arı yetiştirilmesi - arı kışlatma- bal hasadı - tarihçesi - kovan ölçüleri almanyadaki çiçekli bitkilerin isimleri çok güzel bir kitap tavsiye ederim almanca bilmediğim için ben bazı kısımlarını tercüme ettirmiştim hatta almanyadan ana arı getirmeye bile kalkışmıştım malesef beceremedim saygılarımla |
26-07-2008, 20:47 | #84 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-11-2006
Şehir: Nazilli
Mesajlar: 592
|
Sanırım küresel ısınma nedeniyle kovan ve çerçeve ölçülerini küçültüp; birazda izolasyon gerekli. Çünkü kovanda arı nüfusu azalınca karakovan petekler sıcaktan harap oluyor. |
26-07-2008, 23:14 | #86 |
Ağaçsever
|
Arılarda kovan , arı nüfusu ve sıcaklık ilişkileri
Merhaba Arkadaşlar ; Sayın Çopur 09 un cümleleri bir birinden bağımsız iki cümle gibi görünüyor. 1. Cümledeki kovanı küçültmek fikrine katılmıyorum.Arılar doğal halde yeterli balı , poleni depolayabilecek ve yumurtlayabilecek alanları seçerler.Bu gün yaygın kullanılan modern kovan ölçülerinin (Langstrot ve Dadant tip) bilimadamları ve arıcıların yüzyılladır süren deneyimleri sonucu ortaya çıktığını biliyor ve düşünüyorum. 1.Cümledeki izalasyon (yalıtım) kelimesine ise tamamen katılıyorum.İzalasyon hem yazın hem kışın gereklidir.Yazın aşırı sıcaklar kışın ise aşırı soğuklar ve ısı kaybı söz konusu.Bu amaçla strafor (köpük) malzemeden yapılmış kovanlar mevcuttur.Strafor tipi kovanlar kışlatma ve bahar aylarında yavru verimi üzerine olumlu etkileri var. Konuştuğum pek çok arıcı strafor kovanların pek çok olumsuz yönününde olduğunu ve bu nedenlerle tercih etmediklerini söylediler. Bunlar ısı işlemi uygulanamaması , kelebek ve güve gibi zararlıların temizlenememesi gibi pek çok nedenler söylediler. Böylece arı nüfusu azalınca ısı kontrolü zor olacak ya da sağlanamayacaktır. Çopur 09 bunu önlemek için kovanı küçültmeyi ve ısı yalıtımını öneriyor. Denizakvaryumu'nun yaklaşımıyla aynı yani. 2. cümle ise tamamen bağımsız ve yaz aylarında aşırı sıcaktan peteklerin etkilendiğini balın ve balmumunun eridiğini belirtmiş.Bunu önlemek için kovanlardaki izalasyonu önermiş.Arılar aşırı sıcaklarda kovanı havalandırarak ısıyı düşürmeye çalışırlar.Nüfus azalınca bu işi yapan belirli yaştaki arı sayısıda azalacağından bunu sağlayamayacağını belirtmiş. Arı nüfusunun azaldığı durumlarda teknik arıcılık uygulamalarında kovan bölmesiyle (strafor) kovandaki alanın daraltılması pek çok kitapta geçiyor. Yine pek çok kaynakta zayıf kolonilerle kışa girilmemesi ve gerekli hallerde iki koloninin birleştirilmesi önerilmektedir. Pek çok kaynakta kışa genç yavrularla girilmesi için sonbaharda ana arının yumurtlaması için teşvik beslemesi yapılması önerilmekte.Kışa yaşlı arılarla girilmesinin kovanın sönme sebebi olarak gösterilmekte.Bunu engellemek içinse yaşlı ana arının her sene **** iki senede bir yenilenmesi önerilmektedir. Kaynaklarda kışa 10.000-20.000 arılı kolonilerle girildiği belirtilmektedir. Bu da yaklaşık ballı, polenli ve arılı 7-8-9 çıtaya tekamül ediyor. Arı nüfusu azaldıkça 4-5-6 çıtaya kadar inebiliyor. Benim öngörüm 1-2-3 çıtalı arıların yaşama şansı az.Arı kolonisi nüfusu azaldıkça ısı kontrolü ve kolonideki nüfusun yaş dizpozisyonu riskli olacaktır.Isı yalıtımı konusu ise apaçık gerçek . Bu noktada ısı yalıtımı kadar havalandırma, nem,güneş ışığı, rüzgar yönü, rakım gibi pek çok faktörle beraber arı ırkı konusu üzerinde de durulmalıdır. Sevgi ve Saygılarımla |
27-07-2008, 00:14 | #87 |
Ağaçsever
|
Alman kovan ölçüleri
Merhaba Sayın Mustafa Bey (dah-lia) Profilizdeki mesajdan isminizi ve mesleğinizi inceledim.Mustafa Bey diye hitap ediyorlar.Umarım doğrudur.Meslekleriniz de çok güzel memleketiniz de. Mümkünse Almanca olan arıcılıkla ilgili kitaptan fotokopi yöntemiyle çoğaltarak bana gönderebilirmisiniz.Özellikle kovan ölçüleri bölümüne incelemek istiyorum. Almanlar teknik konularda çok iyiler.Sene 1996 yılında Almanya'da bulundum.Bende de Güvercin kümesleri ile ilgili Almanca bir kitap var.Resimler çizimler çok güzel. Sevgi ve Saygılarımla |
06-08-2008, 11:53 | #88 |
Ağaç Dostu
|
Yeni Arı sezonu seneye ilkbaharda değil, şimdi başlıyor,bütün Arıcılara hayırlı olsun
Yeni Arı sezonu seneye ilkbaharda değil, şimdi başlıyor,bütün Arıcılara hayırlı olsun. Arıların balı alındıktan sonra yaptığım uygulamaları kısacaanlatayım. Arılara az miktarda şuruplama yaptım iki günde bir yarım litre 1:1 / Su:Şeker,nektar akımının azaldığı zaman Ana arı yumurta atmayı kesiyor,Ana arının yumurta atmasını kesmemesi için bu uygulamayı yapmamız lazım. Şurubu fazla verirseniz arılar bütün boş buldukları peteklere şekerli bal doldurur ve Ana arı yumurta atacak yer bulamaz, onun için iki günde bir yarım Litre şurup verilecek. Aynı zamanda %85 Formik asid uyguluyorum birinci sefer verilen asid kovanın içinde 15 gün sonra buharlanma olarak dahılmış, ikinci Formik asid havalar serin geçtiği için biraz fazla vereceğim uzun bir zamanda buharlanan asid ben Türkiyede izindeyken buharlanacak. Arılarımın genel durumu iyi diyebilirim,şimdi çıkmış ve çıkacak olan kış arıları 6 Aya kadar ömürleri oluyor,çünkü yaz arıları çok çalışdıkları için erken ölüyorlar ama kış arıları çalışmadıkları için uzun yaşıyorlar. Kış arılarına değer vermemiz gerekli ve bazı yatırımları arılara yapmamız şart mesela teşvik şuruplama ve Formik asid daha sonra kışlık bal stoğu için Arılara aldığımız balın karşılığına şuruplama yapmamız şart. Eylül ayının başında başlıyorum ve Eylül Ayının 15`inde bitiriyorum şuruplamayı ( kışlık bal stoğu şuruplaması ), Arıcının yeni Sezonu ilk baharda değil şimdi başlıyor,bunu unutmayalım. Benim 15 ile 17 çıtalık Arılarıma 15 kilo Toz şeker hesaplıyorum,bu miktar 15 Nisan `a kadar Arılara yetiyor bu arada kovanlara sadece dıştan bakıyorum ve kovanın alt tahtasına düşen ölü Arıları dışarı atıyorum. Arıları ne kadar az rahatsız edersek kışın Arılar için o kadar iyi olur. En son uyguladığım Organik asid Oksalit asid,Arılar salkım oluşturduktan sonra yani Kasım ayında hava sıcaklığı 5 C° **** biraz üstü derecede Asid+Şeker+Su karışımını Arıların oluşturduğu salkıma tepeden damlatıyorum,arıların tepesine damlatırken çıtalara değil sadece arıların üstüne damlatıyorum bu uygulama arıların salkımdayken yapılması şart çünkü arıların asid ile temaz etmeleri ve çoğunluğu birbirine deymesi gerekiyor buda sadece salkım iken oluyor. Burada satılan kekler böyle 15 kilo paketlenmiş bloklar halinde. Fiyatı 15 Euro. Arılar keki hemen alamıyorlar buda teşvik yemleme yerine geçiyor. Kovanda ballı çıta bırakırsanız bu teşvik olmuyor dikkat ediniz dışardan nektar akımı halen devam ediyor gibi az miktarda verilen şurup Ana arıya yumurta atmasını sağlıyor. Az miktarda Şurup vermeye zamanım yok derseniz Kek verebilirsiniz. Su ihtiyaçları kek ile baya fazlalaşıyor,su vermeyi unutmayalım Arılara. arıılara bakan olmadığından,keki arılara verip izine ayrılacağım. Ben yıllık izinimdeyken Arılarda bu keklerden yavaş yavaş tüketecekler ve kış arıları çıkacak. Bu senenin ilk baharında bana sorulan sorulardan biride Arılara ne yapıyorsun da ilk baharda böyle kuvvetli oluyorlar Sonbahar bakımı çok önemli,kışa kuvvetli giren arı kışı kuvvetli çıkıyor. Sadece kuvvetli kolonileri kışlatıyorum ve en az 5000 arı olması gerekli kışı sönmeden geçirebilmeleri için bu miktar şart. Paketin iki tarafıda açık,Arılar rahatlıkla keke ulaşabilirler http://mehmetyuksel1.blogspot.com/feeds/posts/default |
06-08-2008, 16:37 | #89 |
Ağaç Dostu
|
Kovanın içine kafamı sokdum, burnumu çıtaya değdirdim, bu ne sakinlik maşallah. Kovan yanında konuşurken ne körük yakıldı ne de kafamızda maske vardı. Böyle Arı ile çalışması ayrı bir zevk http://mehmetyuksel1.blogspot.com/20...lamz-emmi.html Allah bize de böyle uysal arılar nasip etsin |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|