PDA

View Full Version : İstanbul-Macahel Ormanları rotası (Karadeniz)




kuru.umit
14-12-2007, 00:58
Karadeniz;Ülkemizin güzel yeşil bölgesi, hala keşfedilmemiş alanlara sahip güzel bölge.
Bu bölgenin en ucuna, Hopa'ya, Macahel Ormanlarına kadar gitmek istesek ve 10-15 günlük bir süremiz olsa nasıl bir yol izlerdim. Yolun toplamı aşağı yukarı 1300 km ediyor. Ortalama 18-20 saatlik bir araba yolu. Bu yolu da en kestirme yoldan giderek yapıyorsunuz. Ben Bitlis sürgünü sonrası yaptığımdan, Doğu Anadolu ile birlikte İstanbul çıkış, istanbul dönüş aşağı yukarı 6000 km yol yaptığımı hatırlıyorum. Başta söyleyelim ki bu yol zahmetli ve yorucu olacak.
İstanbul'dan Macahel Ormanlarına gidiş de öncelikle uzun yolu (sahilden), dönüşte de kısa yoldan dönüşü ayarlamaya çalışırım. Siz bu yazdıklarımdan yolu metresi metresine takip etmeyeceksiniz tabii ki. Ancak fikir, bir bilgi ve deneyim arşivi oluşturmak olduğuna göre uzun uzun yazmak ta bir sakınca yok.
Burada okuduklarına ekleme yapmak isteyenler hemen yapsınlar lütfen. Tekrar vurgulamak isterim ki, özellikle o yörede yaşayanlar lütfen katılımda bulunsunlar.
İstanbul'dan Macahel Ormanlarına dur-kalk yaparak gideceksek ve sahil yolunu seçmissek, bence ilk dinlenmemi Zonguldak da Gökçebey de, 100 Yıl Atatürk Hizmet köyünde yapmayı düşünürüm. Bu mesafe 356 km ediyor ve durmadan gitsek 6 saat alıyor. Bir diğer ilk dinlenme yeri de Akçakoca (bolca otel ve çok iyi konumda bir öğretmenevi mevcut) veya Düzce de yeni açılan Eftani otel olabilirdi.
Neden burada kalırım?
Çünkü burada bir gece geçirip, çok fazla bilinmeyen, ama Türkiye'nin tropik ormanları olarak bahsedilen bu ormanlarının bazı bölümleri bile olsa görme şansım olurdu. Akçakoca veya Düzce de kalsam civarda kolay ulaşılan yaylalarda yürüyüş yapma şansım olurdu.
İstanbul'dan erken yola çıksam, otobandan Güzeldere-Düzce'ye bir uğrama şansı yaratırdım. Daha önceden Düzce yaylalarından bahsetmiştim (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5575 http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5576
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6393). Ben sabah yolda bir poğaca ile kahvaltıyı geçiştirip, Düzce Güzeldere de güzel bir köy kahvaltısı yapmak çok hoş olurdu (bir alternatifde Sapanca da göl kenarında kahvaltı yapmak olabilir). Kahvaltı sonrası eşsiz bir yeşillik içinde Türkiyenin en yukardan akan şelalesini ziyaret etme şansınız olacaktır. İsterseniz Pürenli ve Balıklı yaylalarında 2-3 saatlik yürüyüşler yapabilirsiniz. Güzeldere ye sapmak için otobandan Düzce sapağından çıkmak ve gişelerden hemen sonra Gölyaka tabelasından içeri girmeniz gerekir. Buradan itibaren Gölyaka ya 10 km ve buradan da bir 10 km sonra Güzeldere tesislerine varırsınız . Yolu en son gittiğimde asfaltlamışlardı. Yaylalara ise aracınızla da ulaşabilirsiniz (Bu arada altı alçak araçlarla Karadeniz gezisi yapmak masraf çıkartabilir !!). Burada güzel bir 3-4 saat geçirip, Akçakoca-Düzce veya Zonguldak Gökçebey de 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü ne doğru yola devam edebilirsiniz. Burada tavsiyem Akcakoca dan sağa Alaplı yazan yere sapıp Zonguldak'ı hedeflemeniz gerekir. Sahil yolu çok güzel.
Akçakoca ya uğramadan geçmeyin. Güneşin en güzel battığı yerlerden birisi Akçakoca dır. Akçakoca da Ceneviz kalesini gezmeyi ve bir çay içmeyi unutmayın. İsterseniz ve mevsimde yazsa burada denize girmek, yayla sonrası iyi olabilir. Akçakoca öğretmenevi tam sahildedir ve burada konaklama ile de denize gitme şansı var. Akçakoca ve civarının bir diğer özelliği de mağaraların bolluğudur (ben ancak birini gezebildim). Sonrasın da sahilden Alaplı-Ereğli üzerinden yaklaşık 80-100 km sonra Zonguldak üzerinden Gökçebey-bakacakkadı da 100.Yıl Hizmet Köyü tesislerine yerleşirim. Zonguldak ve civarında bolca mağara var. Bu tesis il özel idareye ait konaklama oda üzerinde 50-55 YTL oda kahvaltı fiyatı. Akşam yemekleri ekstra. tesis 190 dönüme kurulu şahane bir yeşillik içinde. Havuzu da var. Etrafta sincaplar geziyor.
Evet benim ilk günüm buraya kadar. Burada bir gece konaklama yapacağım. Ertesi gün Devrek ve Yenice ye kısa geziler var. Sonraki hedef tabii ki safranbolu.
Evet burada duruyoruz. Bu bölüme eklemeler var mı acaba?
Gezekalın.
Dr. Umit Kuru




Fahri Yardımcı
14-12-2007, 07:52
Karadeniz;Ülkemizin güzel yeşil bölgesi, hala keşfedilmemiş alanlara sahip güzel bölge.
Bu bölgenin en ucuna, Hopa'ya, Macahel Ormanlarına kadar gitmek istesek ve 10-15 günlük bir süremiz olsa nasıl bir yol izlerdim. Yolun toplamı aşağı yukarı 1300 km ediyor. Ortalama 18-20 saatlik bir araba yolu. Bu yolu da en kestirme yoldan giderek yapıyorsunuz. Ben Bitlis sürgünü sonrası yaptığımdan, Doğu Anadolu ile birlikte İstanbul çıkış, istanbul dönüş aşağı yukarı 6000 km yol yaptığımı hatırlıyorum. Başta söyleyelim ki bu yol zahmetli ve yorucu olacak.
İstanbul'dan Macahel Ormanlarına gidiş de öncelikle uzun yolu (sahilden), dönüşte de kısa yoldan dönüşü ayarlamaya çalışırım. Siz bu yazdıklarımdan yolu metresi metresine takip etmeyeceksiniz tabii ki. Ancak fikir, bir bilgi ve deneyim arşivi oluşturmak olduğuna göre uzun uzun yazmak ta bir sakınca yok.
Burada okuduklarına ekleme yapmak isteyenler hemen yapsınlar lütfen. Tekrar vurgulamak isterim ki, özellikle o yörede yaşayanlar lütfen katılımda bulunsunlar.
İstanbul'dan Macahel Ormanlarına dur-kalk yaparak gideceksek ve sahil yolunu seçmissek, bence ilk dinlenmemi Zonguldak da Gökçebey de, 100 Yıl Atatürk Hizmet köyünde yapmayı düşünürüm. Bu mesafe 356 km ediyor ve durmadan gitsek 6 saat alıyor. Bir diğer ilk dinlenme yeri de Akçakoca (bolca otel ve çok iyi konumda bir öğretmenevi mevcut) veya Düzce de yeni açılan Eftani otel olabilirdi.
Neden burada kalırım?
Çünkü burada bir gece geçirip, çok fazla bilinmeyen, ama Türkiye'nin tropik ormanları olarak bahsedilen bu ormanlarının bazı bölümleri bile olsa görme şansım olurdu. Akçakoca veya Düzce de kalsam civarda kolay ulaşılan yaylalarda yürüyüş yapma şansım olurdu.
İstanbul'dan erken yola çıksam, otobandan Güzeldere-Düzce'ye bir uğrama şansı yaratırdım. Daha önceden Düzce yaylalarından bahsetmiştim (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5575 http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5576
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6393). Ben sabah yolda bir poğaca ile kahvaltıyı geçiştirip, Düzce Güzeldere de güzel bir köy kahvaltısı yapmak çok hoş olurdu (bir alternatifde Sapanca da göl kenarında kahvaltı yapmak olabilir). Kahvaltı sonrası eşsiz bir yeşillik içinde Türkiyenin en yukardan akan şelalesini ziyaret etme şansınız olacaktır. İsterseniz Pürenli ve Balıklı yaylalarında 2-3 saatlik yürüyüşler yapabilirsiniz. Güzeldere ye sapmak için otobandan Düzce sapağından çıkmak ve gişelerden hemen sonra Gölköy tabelasından içeri girmeniz gerekir. Buradan itibaren Gölköy e 10 km ve buradan da bir 10 km sonra Güzeldere tesislerine varırsınız . Yolu en son gittiğimde asfaltlamışlardı. Yaylalara ise aracınızla da ulaşabilirsiniz (Bu arada altı alçak araçlarla Karadeniz gezisi yapmak masraf çıkartabilir !!). Burada güzel bir 3-4 saat geçirip, Akçakoca-Düzce veya Zonguldak Gökçebey de 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü ne doğru yola devam edebilirsiniz. Burada tavsiyem Akcakoca dan sağa Alaplı yazan yere sapıp Zonguldak'ı hedeflemeniz gerekir. Sahil yolu çok güzel.
Akçakoca ya uğramadan geçmeyin. Güneşin en güzel battığı yerlerden birisi Akçakoca dır. Akçakoca da Ceneviz kalesini gezmeyi ve bir çay içmeyi unutmayın. İsterseniz ve mevsimde yazsa burada denize girmek, yayla sonrası iyi olabilir. Akçakoca öğretmenevi tam sahildedir ve burada konaklama ile de denize gitme şansı var. Akçakoca ve civarının bir diğer özelliği de mağaraların bolluğudur (ben ancak birini gezebildim). Sonrasın da sahilden Alaplı-Ereğli üzerinden yaklaşık 80-100 km sonra Zonguldak üzerinden Gökçebey-bakacakkadı da 100.Yıl Hizmet Köyü tesislerine yerleşirim. Zonguldak ve civarında bolca mağara var. Bu tesis il özel idareye ait konaklama oda üzerinde 50-55 YTL oda kahvaltı fiyatı. Akşam yemekleri ekstra. tesis 190 dönüme kurulu şahane bir yeşillik içinde. Havuzu da var. Etrafta sincaplar geziyor.
Evet benim ilk günüm buraya kadar. Burada bir gece konaklama yapacağım. Ertesi gün Devrek ve Yenice ye kısa geziler var. Sonraki hedef tabii ki safranbolu.
Evet burada duruyoruz. Bu bölüme eklemeler var mı acaba?
Gezekalın.
Dr. Umit Kuru

Sanırım Düzce'de Gölköy değil Gölyaka olacak

zenfree
14-12-2007, 07:57
Düzce (http://www.sihirlitur.com/gezi/duzce/yorum.html)
Akçakoca (http://www.sihirlitur.com/gezi/akcakoca/yorum.html)

Vildan Sönmez
14-12-2007, 08:51
İnternet ortamından bulduğum yazı aşagıdadır



DÜZCE YAYLALARI
Yemyeşil ormanlarla kaplı dağlar üzerinde yer alan Düzce yaylaları gür akarsular ve göller ile iç içe düzlüklerdir. Doğal ve bakir ormanlar ve yaylalar ile çevrili olan Düzce, her türlü eko-turizme açıktır. Düzce'nin yaylalarından başlıcaları şunlardır; Pürenli, Odayeri, Kardüz, Kocayayla, Şehiryayla, Topuk Yaylası, Çiçekli, Kelik, Torkul, Derinoba, Karaburun, Sakarca, Abaza, Yanık, Unluk ve Kızık.

TOPUK YAYLASI:
Kaynaşlı ilçesi Bıçkıyanı köyü mevkiinde olan Topuk Yaylası, D-100 karayoluna 10km mesafededir. Topuk Yaylası, göleti ve geniş platoları ile bir bütünlük oluşturur. Yaylada gençlik ve izcilik kampları yapılmakta ve her yıl geleneksel olarak Kaynaşlı Kaymakamlığınca doğa yürüyüşleri düzenlenmektedir. Ayrıca yayla göletinde olta balıkçılığı yapılmaktadır. 1300 rakımlı yayladan Abant ve Odayeri yayla bütünlüğü ve Samandere Şelalesine ulaşmak mümkündür. Samandere Şelalesine 15km uzakta olan yaylanın her iki taraftan yolu bulunmaktadır.

KARDÜZ YAYLASI:
Bolu Kartalkaya kayak merkezine benzer özellikte olan Kardüz Yaylası Düzce ve çevresinin en yüksek tepelerinden birisi olup, kış turizmine ve çim kayağına uygundur. Gölyaka ilçesine TEM otoyolu ve D-100 karayolu ile ulaşmak mümkündür. Merkeze 30km uzaklıktadır. Yayladan Düzce ovası kalıcı konutlar (deprem evleri) ve Karadeniz rahatlıkla görülebilmektedir. Her yıl geleneksel olarak Kardüz Yayla şenlikleri yapılmaktadır.

KOCAYAYLA-ŞEHİRYAYLA:
Abant'a 7km mesafede olan Kocayayla Düzce merkez Samandere Şelalesi, Kocayayla göleti üzerinden Abant'a ulaşabilen en kısa mesafedir. Mudurnu ormanları ile Düzce ormanları arasında tabiat farkı olarak değerlendirilebilecek olan Kocayayla 1200m yüksekliktedir. Kocayayla altyapısı hazırlandığı takdirde sportif balıkçılık, günübirlik piknik kampçılık ve kısa dönemli de olsa kayak sporu için elverişli özellikler taşımaktadır.

ODAYERİ YAYLASI:
Odayeri bölgesi ormanları içinde olan Odayeri Yaylası, 1200 m. rakımlıdır. Abant Gölüne bağlantılı ulaşımı ile yayla, yerleşim olarak çeşitli etkinlikler için yararlanılabilir. Çevredeki yaylaların en ünlüsü olup, her yıl izcilerin kamp yaptığı ve gençlik turizmine açılacak uygun mekanların olduğu bir yayladır. yöre halkı tarafından her yıl tanıtım amaçlı Odayeri şenlikleri yapılmaktadır.düzce merkeze 28 km. uzaklıktadır.

TORKUL YAYLASI VE GÖLETİ:
Kaynaşlı ilçesinde 1300 m. rakımlı doğal bir gölet ve yaylanın etrafında, kayın, gürgen, köknar karışık bakir orman yapısıyla Torkul Yaylası, doğal yürüyüş ve koşu yollarına sahiptir. Odayeri Yaylasına 6 km. mesafede Bolu Dağı yol güzergahındadır. Fotoğrafçılık ve jeep safari için uygun bir mekandır.

PÜRENLİ YAYLASI:
Şehir merkezine 28 km. uzaklıkta olan Efteni Gölü ve Güzeldere Şelalesi yolundan ulaşılabilen Pürenli Yaylası, doğanın coşkusunun renk cümbüşüyle kaynaştığı, su seslerinin kuş sesleriyle karıştığı bir yaylalar bütünüdür. Mudurnu ile sınır olan yayladan Abant'a, Odayeri Yaylasına Samandere Şelalesine ve Kardüz Yaylasına ulaşmak mümkündür. Gençlik kamplarının da yapıldığı bir mesire yaylası olan Pürenli'de yöre halkı tarafından geleneksel yayla şenlikleri düzenlenmektedir. Pürenli Yayla bütününde bulunan büyük balıklı yaylaları doğal güzelliklerinin yanı sıra çim kayağı yapmaya da çok uygundur.

kuru.umit
14-12-2007, 09:21
Sevgili Fahri,
düzeltmene teşekkür ederim. Hallettim. Vildan hanım elinize sağlık. Ortam ne güzel oldu.
Ben Düzce yaylalarından Balıklı, Hıra ve Pürenli ye gittim. Buranın yolları nisbeten iyiydi. Araba ile çıkabilirsiniz. Balıklının başında araçları bırakıp, pürenliye doğru bir yüürüyüş yapılabilir. Pürenli de Orman İşletmeye bağlı bir ev mevcut. Buranın bahçesi kamp yapmak için çok uygun (izin almak şartı ile tabii ki) Düzce yaylalarından Balıklı da Haziran ayı ile Ekim ayı arasında orman işcileri aileleri ile yayla evlerine yerleşirler. Her mevsim farklı bir çiçek florası olur. Mevsimler alt üst olmadan önce Ekim ayı ortaları sonunda her yer çok güzel çiğdemlerle kaplanır. Balıklı nın başında küçük bir gölet vardır. Kenarında piknik yapmak çok hoş oluyor. Torkul'a bir türlü gidemedim. Kardüzün yolu bozuk derlerdi. Şimdi bilmiyorum. Düzce de Samandere, Aydınpınar gibi şelaleri de unutmayalım (rotadan sapmak isterseniz!!).
Düzce'liler, ya sizin katkılarınız ? Düzce nin tanıtımı için ne büyük fırsat!!!

Vildan Sönmez
14-12-2007, 09:37
bunların için yürüyüş gruplarının en çok gittiği Pürenli Yaylası ile Torkul Yaylası ve göletidir.

Biz Torkul göleti kenerinda bir çadır kampı kurduk.Gölün hemen kıyısındaki çeşme bir çok yerde olduğu gibi kurumuştu.Ama yürüyüş mesafesinde 2.bir çeşme ihtiyacı karşılamaya yetiyor.Gölün üzeri su bitkileriyle kaplı,çevresinde oldukça yüksek ağaçlar var.Hatta rüzgarlı havada gece bayağı ses yapıyor.Çevrede bir çok yürüyüş parkuru var.göz alabildiğine çiçekli çayırlar yayla evleri ile manzara doyumsuz.

kuru.umit
14-12-2007, 10:36
Sevgili Agaclar.net üyeleri,
Vildan hanımın çok haklı bir uyarısını aldım. İstanbul'dan Düzceye kadar özellikle İzmit ve Adapazarı'ndan bir çok yer atladık diye. Haklıdır. Ama biz bu alt başlıkta 15 günü olan Zenfree ve ailesini Macahel ormanlarına kadar geze geze götürüp , getireceğimizden bazı yerleri atlamak zorundayız diye düşünüyorum. Bunun dışında bu yerlerle ilgili bu ana başlıkta günübirlikler diye bir alt başlık açılabilir ve iyi de olur. Gece konaklamalı olarak Macahel'e kadar gidiyoruz. Bu arada ilgili bölümlerde konaklama yeri tavsiye edenler ad ve adresle bildirirse ve gastoronomlar yemek tavsiye ederse çok şık olacak.

Vildan Sönmez
14-12-2007, 11:41
Bahsettiğim yerler, Yuvacık, Sülüklügöl, Domuzderesi, Kerpe, Sultanpınar Yaylası, Ballıkayalar, Soğucak yaylası, Çene dağı.

Sakarya-sapanca-Düzce hattındaki özellikle günübirlik yürüyüş gruplarının tercih ettiği bu yerlerle ilgili uygun başlıklar var.Ve bazıları da anlatılmış. Linkleri ekliyelim bilgi olarak:

http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=14

kuru.umit
15-12-2007, 14:25
Sevgili Sanal Gezginler,
100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü'nde kahvaltı yapmadan önce, sabah erken kalkarak tesis içinde bir yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim. Mutlaka sağda solda yiyecek arayan ama ürkek sincapları göreceksiniz. Yazın buranın havuzu da var ama boşverin vakit kaybetmeyin. Yol uzun ve yapacak çok iş, görecek çok yol var. Buradaki mini arboretumu da gezin. Tesisden çıkınca Yenice ye doğru yönelin derim. Devrek aksi tarafta, burada baston ustalarının, her biri sanat şahaseri olan bastonlarını görmeye gidebilirsiniz. Baston fiyatları bazılarında 1000 YTL ye kadar çıkıyor. İsterseniz bu tarafa, isterseniz Yenice yönüne doğru gidin. Ama ben olsam Devrek de çok da vakit kaybetmem (baston alacakları ayrı tutuyorum).
Yenice, ayrıldığınız tesisten 30 km kadar. Yol çok güzel, her yer yemyeşil. Yenice ye Tropik ormanların, hiç olmazsa bir kısmını görmek için gidin derim.
Yenice ormanlarından daha önce bahsetmiştik (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6286
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6393 )

Göktepe, Fındıkaltı, Gökpınar mesire yerleri, Şeker kanyonu başlangıcı, Kent ormanı ulaşılabilir mesafede. Ama vakit sınırlı, o nedenle bir fikir vermesi açısından size fındıkaltı na ve Yenice Kent ormanına gitmenizi tavsiye ederim. Yenice Orman işletme ile mutlaka telefonlaşın size yol gösterip, yardımcı olacaklardır. Linklerde Ahmet Şükrü Elbir arkadaşımdan bahsetmiştim . Dünya tatlısı bir orman gönüllüsü. Mutlaka yardımı olacaktır.
Buradan sonra Karabük devamla, Safranboluya girebilir, ya da geri dönüp Bartın, Amasra yapabilirsiniz. Böylece o günü Amasra ve civarını görerek geçirebilirsiniz. Akşam Safranbolu da konaklama ve tam gün Safranbolu yapabilirsiniz. Yenice den Amasra 99 km. Safranbolu'dan Amasra 85 km. Ben olsam Amasra yı o gün halledip, bir daha geri dönmeden Safranbolu dan Kastamonu ya devam ederim. Safranbolu yu hakkıyla gezmek için bir geceyi orada geçirin derim. Sonrası Yörükler köyü.
Yenice-Bartın arası 80-85 km. Bartın-Amasra arası 15-17 km. Bartın içini şöyle bir gezebilirsiniz ama ben de pek kalıcı bir şey bırakmamış. Amasra ise çok şirin bir balıkçı köyü izlenimi bırakmıştı. Amasra Fatih Sultan Mehmet'in Çeşm-i Cihanı. Tarihi eski. Bendeki fotoları digital öncesi, bu nedenle foto ekleyemedim. Katkıları beklerim (Vildan hanım, Fahri bey ve sevgili arkadaşlar buyrun!!) Amasra daki Bizans lıların yaptığı, Ceneviz lilerin eklemeler yaptığı kale iyi durumda. Kale aslında iki bölümlü ve birbirlerine bir taşköprü ile bağlanıyor.
Amasra sokaklarını bol bol adımlayın ve kandinizi iyice yorun, yorun ki muhteşem salatası ile balığına yer açılsın.. Çekiciler çarşısı en meşhur alış veriş yeri. Çekicilik tahtadan kase yapımı, isim oradan geliyor. Çok ilginç el işi, tahtadan yapılmış eşyalar hatırlıyorum.
Amasra da gezme-yeme içme işi bitince 85 km sonra ver elini Safranbolu. Biraz mola. Eklemeleri, tavsiyeleri olan buyursun..
Gezekalın

Vildan Sönmez
15-12-2007, 14:50
Bazı turlar Safranbolu'dan Amasra'ya geçerken Bolu Gölcük' e **** Gölcük yerine Bartın'a uğruyorlar. Safranbolu ve Amasra için küçük br yazı ve fotoğraflarım var, ancak Pazartesi sabahına.
[img]http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-1123672030.jpg

zenfree
15-12-2007, 23:12
Sevgili Agaclar.net üyeleri,
Vildan hanımın çok haklı bir uyarısını aldım. İstanbul'dan Düzceye kadar özellikle İzmit ve Adapazarı'ndan bir çok yer atladık diye. Haklıdır. Ama biz bu alt başlıkta 15 günü olan Zenfree ve ailesini Macahel ormanlarına kadar geze geze götürüp , getireceğimizden bazı yerleri atlamak zorundayız diye düşünüyorum.
Bu detaylı yazılarınız için çok teşekkürler. :o

kuru.umit
16-12-2007, 23:20
Sevgili Sanal Gezginler,
Safranbolu ve çevresini hakkıyla gezmek için burada bir gece konaklamak çok uygun olur. Burada konaklama için çok sayıda alternatifiniz var; ister eski Safranbolu evinin restore edilmiş halindeki konaklarında, isterseniz daha çok yeni Safranbolu da bulunan ve yeni yapılan (eski görünümlü) otellerde kalabilirsiniz. Bendeniz bir kez Safran otelde kaldım, bir kezde tam merkezde bir pansiyonda (adamın kahve yapmasına fit olmuştum…)
Safranbolu otelleri ile ilgili olarak http://www.safranbolu.gov.tr/documents/oteller_TR.xls adresini kullanabilirsiniz. Asmazlar havuzlu konağı, Şehzade konağı en iyi örneklerden, ama fiyatları pahalıydı.
Safranbolu çok eski bir yerleşim alanı. Adı meşhur safran bitkisinden geliyor. Zağfiran-ı Borglu eski ismi (Safran hisar gibi bir şey). Zamanla Safranbolu olmuş. Aslında Safranbolu Osmanlı döneminde bürokrat ve askerlerin oturduğu bir yermiş. Kastamonu Şehzade şehri olduğundan daha zengin ve ileri gelenlere ait konaklar, Kastamonu’daymış. Yani aslında Kastamonu konakları daha gösterişli. Kastamonu konaklarından çok azı ayakta ve Kastamonu yeni yeni uyanıyor, konakları (kalmış olanları) restore ediyor.
Safranbolu Dünya Mirası listesinde olmayı hak ediyor. Türkiye de korunma altına alınmış yaklaşık 50000 evden, 1300 kadarı Safranbolu da bulunuyor. Safranbolu gezinize Hıdırlık tepesinden başlayın. Burası Safranbolu panoraması için çok uygun bir yerdir. Bol bol fotoğraf alın.
Daha sonra eski Safranbolu merkezine gidin, orada Safranbolu enformasyon merkezinden broşür, harita alın derim. Burada küçük golf arabalarıyla şehir turu da aldırıyorlar. Bir taraftan da gezilen noktalar hakkında bilgi veriliyor. Ne güzel bir uygulama değil mi? Avrupa gibi. İster binin, ister binmeyin ama sonrasında sokak sokak siz gezin. Oranın tadı öyle çıkar. Arasta'ya giden sokağın başında bir fırın vardır, oradan simit alın, Safranbolu’nun çok güzel simiti varır ve özeldir (ama kendinizi çok da doyurmayın, safranlı pilav, Safranbolu bükmesi, gözleme, safranlı zerde, ev baklavası gibi çok yenecek şey var..)
Gezilecek yerler;
• Kaymakamlar Gezi Evi
• Manifaturacılar çarşısı
• Kileciler Gezi Evi
• Semerciler, Demirciler çarşısı
• Cinci Hanı
• Köprülü Mehmet Paşa Camisi ve Güneş Saati
• Yemeniciler Arastası
• Kale
• Eski Hükümet Konağı
• Saat Kulesi

Arasta yı gezin. Belki Türkiye’nin en tatlı satıcıları buradadır. Burada bir kahve için. Üzüm salkımları aşağıya sarkarken, ortam çok güzel gözüküyor. Burada alınacak çok güzel el işleri bulabilirsiniz.
Cinci hanı yıllardır restore ediliyordu. Nihayet bitmiş ve konaklama alanı haline getirilmiş. Bu hanı yaptıran hoca, Deli İbrahim’e yaptığı macunlarla saraya kadar girmiş. Sonrasında dünya nimetlerinden yararlanmayı ihmal etmemiş ve bu hanı yaptırmış.
Köprülü Mehmet paşa camisi içindeki güneş saati, Anadolu’da çok az sayıda bulunan Güneş saatlerinden olması ile önemli.
Bu arada bolca gezilecek konak var ama Kaymakamlar konağı en meşhuru.
Çoğu turda götürmez ama Bağlar mevkiinde Safranboluların yazlıkları vardır. Burası hala bağlık, bahçeliktir. Safranbolulular eskiden kışlık olarak eski Safranbolu da konaklarken, yazın bu alanlara giderlermiş
Belki aynı gün, belki ertesi gün yapmak şartı ile Yörükler köyünü mutlaka gezin, kahvesinde çayını ve ev yapımı baklavasını mutlaka yiyin. Sipahioğlu konağı çok iyi durumda olan konaklardan. Halen içinde yaşayanlar tarafından gezdiriliyorsunuz. Köyün ortak çamaşırhanesini ziyaret edin . Tüm ara sokakları adımlayın. Yörükler köyünün Safranbolu ya uzaklığı 10 km kadar.
Bulak (Mencilis) Mağarasını görmedim ama bir dahaki sefer için rotada.
Safranbolu sonrasında size Kastamonu ve civarını gezmenizi tavsiye edeceğim. Ama konaklama için Pınarbaşında Park ılıca tesislerinde (www.parkilica.com) veya paşakonağında konaklamanızı tavsiye edeceğim. Neden mi burası? Küre dağları tabiat parkını gezmeden nereye gidiyorsunuz?
Bir ara daha veriyoruz. Bu aralarda bölümle ilgili eklemeleri olanları bekliyoruz.
Gezekalın..

kuru.umit
16-12-2007, 23:23
Safranbolu fotolarına devam.

Safranbolu da hala bazı geleneksel sanatlar devam ettiriliyor

Vildan Sönmez
17-12-2007, 08:34
Safranbolu

Vildan Sönmez
17-12-2007, 08:52
1200'ü koruma altında olan Eski Türk Evleri ile tanınan Safranbolu, kışlık evlerin bulunduğu Çarşı kesimi, yazlık evlerin bulunduğu Bağlar olarak 2 ye ayrılır.
Kuzeydeki Kale ile güneydeki Hıdırlık tepelerinden kentin anıtsal eserlerini bir arada görmek mümkündür.

Cinci Hanı ile halen kullanılmakta olan Cinci Hamamı, Sultan Deli İbrahim'in danışmanlığına kadar yükselen Safranbolulu Cinci Hoca tarafından yaptırılmış olup, kentin görülmeye değer eserlerindendir.

Demirciler, Bakırcılar, Kalaycılar ve Semerciler Çarşıları, halen çalışmakta olan 200 yıllık Saat Kulesi ve artık kullanılmayan Hapishane Binası ,Yemeniciler Arastası, Safranbolu-Araç yolu üzerinde, Safranbolu'ya Kente 13 km. uzaklıktaki Yörük Köyü, görülmesi gereken diğer yerlerdir.
Kaymakçıoğlu Konağı, Sipahiler Konağı, Ahşap Cami ve sanat galerisi olarak restore edilen Çamaşırhane gezilebilir.

Bunlar internetten topladığım özet bilgiler. Konaklama yapılacaksa mutlaka tarihi konaklardan birinde kalmanızı öneririm. Giderken **** dönerken Safranbolu'ya 5.km.mesafedeki Kadıoğlu tesislerinde yemek yemenizi mutlaka tavsiye ederim. Bahçesi de güzel , ama üst kattaki kapalı bölümü ahşap işlemeleri, beyaz işten örtüleri otantik süslemeleri ile görülmeye değer. Müessese ve ikram kusursuz. Çok beğeneceğinize eminim.

Vildan Sönmez
17-12-2007, 09:01
Fotoğraflar Kadıoğlu Tesislerinden

Fahri Yardımcı
17-12-2007, 09:10
Burada bir yeri daha belirtmek lazım. Oda Düzce'de Gölyaka'da Eftani Resort kaplıca tesisleri açıldı yeni. Açık yüzme havuzu kapalısı tenis kortu gece müziği ile cok güzel bir tesis olmuş. O bölgede ihtiyaç idi. Hafta sonu otel konaklaması 100 civarı kişi başı bilginize . Kaplıca sevenler. Bu fiyatlar bayram gibi zamanlarda değişiyor

Fahri Yardımcı
17-12-2007, 09:15
Kastamonu

kastamonu derken çok zengin bir bölgeye gittik. Türkiye genelinde %25 olan ormanlık alan burada %75 leri buluyor. Ancak Pınarbaşına giderseniz burada gezilecek çok yer var en az 2 gün ayırmanız gerekir. Konaklama ise kesinlikle Paşa Konağında olması lazım. Gezilecek yerler içerisinde(arac şart) Ilgarini mağarası. mantar mağara( Bunlara rehber şart bulamazsınız. Ayrıca Varla ve Horma kanyonu Ilıca şelalesi bunlardan bazıları. Siz gitmezseniz israilliler gidiyor. onlar cooktan fark etmiş tıpkı Artvin in Yusufeli ilçesini ve kaçkar dağlarını keşfettikleri gibi

Fahri Yardımcı
17-12-2007, 09:17
1200'ü koruma altında olan Eski Türk Evleri ile tanınan Safranbolu, kışlık evlerin bulunduğu Çarşı kesimi, yazlık evlerin bulunduğu Bağlar olarak 2 ye ayrılır.
Kuzeydeki Kale ile güneydeki Hıdırlık tepelerinden kentin anıtsal eserlerini bir arada görmek mümkündür.

Cinci Hanı ile halen kullanılmakta olan Cinci Hamamı, Sultan Deli İbrahim'in danışmanlığına kadar yükselen Safranbolulu Cinci Hoca tarafından yaptırılmış olup, kentin görülmeye değer eserlerindendir.

Demirciler, Bakırcılar, Kalaycılar ve Semerciler Çarşıları, halen çalışmakta olan 200 yıllık Saat Kulesi ve artık kullanılmayan Hapishane Binası ,Yemeniciler Arastası, Safranbolu-Araç yolu üzerinde, Safranbolu'ya Kente 13 km. uzaklıktaki Yörük Köyü, görülmesi gereken diğer yerlerdir.
Kaymakçıoğlu Konağı, Sipahiler Konağı, Ahşap Cami ve sanat galerisi olarak restore edilen Çamaşırhane gezilebilir.

Bunlar internetten topladığım özet bilgiler. Konaklama yapılacaksa mutlaka tarihi konaklardan birinde kalmanızı öneririm. Giderken **** dönerken Safranbolu'ya 5.km.mesafedeki Kadıoğlu tesislerinde yemek yemenizi mutlaka tavsiye ederim. Bahçesi de güzel , ama üst kattaki kapalı bölümü ahşap işlemeleri, beyaz işten örtüleri otantik süslemeleri ile görülmeye değer. Müessese ve ikram kusursuz. Çok beğeneceğinize eminim.

Bu tesisi Vildan hanımın dediği gibi beğenmemek ve işletmeciliği takdir etmemek mümkün değil. Ama yinede ufak bir hatırlatma bu bilgiler ışığında giden arkadaşlarımız olursa Fahri'den selam soylemeyi unutmayın. Tesis sahibi Ali beye.

Ayrıca Tarihi konakları filan boşverin. İyileri harbi pahalı kotuleri değmez. Bence Çelik palas oteli hem ahşap işçiliği ve 50 civarı fiyatı ile cok daha kaliteli ve ucuz

www.gezikeyfi.net
0533 398 51 77

Fahri Yardımcı
17-12-2007, 09:31
Şimdi İstanbuldan çıktık yola izmitte ve Düzce'de verdik mola geçtik safranbolu'ya. Peki bolu sınırları içerisnde yer alan Taraklı- Göynük ve Mudurnu ne olacak. Bence şöyle olsun. Sahilden ArtvinE gidilsin Sivas - Ankara üzeri dönülsün Beypazarı- Nallıhan - Mudurnu - Göynük ve Taraklı gezilsin Kazkıran geçidinden Sapanca'ya inilsin. Benim Beypazarı ve Safranbolu'dan da favori yerim Mudurnudur. Bu arada Mudurnuyu biraz geçince Sünnet göl atlanmayacak. Tarklı yerine Akyazı üzerinden gelinip Sülüklü göl yapılabilri Suzuz yayla veya Sultanpınar tarafları Acelya, yanık yayla gezilebilir ama bunlar için extra 3-5 gün lazım. Güzel ülkemin her tarafı cennet. Daha buralara bir adım atmayıp güzellikleri isviçrede Alplerde arayanları ve gidip tonla para harcayan bu insanları eseflede kınıyorum

www.gezikeyfi.net
0533 398 51 77

Fahri Yardımcı
17-12-2007, 10:14
Bazı turlar Safranbolu'dan Amasra'ya geçerken Bolu Gölcük' e **** Gölcük yerine Bartın'a uğruyorlar. Safranbolu ve Amasra için küçük br yazı ve fotoğraflarım var, ancak Pazartesi sabahına.
[img]http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-1123672030.jpg

Safranbolu'dan Amasra'ya geçerken zaten Bartın'a uğramak içinden geçmek durumundalar. Gölcük ise dönüşte zamanı olanlar için bir fırsat. Ancak benim tavsiyem özellikle hafta sonu 2 günlük safranbolu -Amasra turuna abant - gölcük gibi yerleri koyan turları veya programları kafadan iptal etmeniz. Çok gereksiz bir ayrıntı ve zaman kaybından başka bir şey değildir.

Bilginize

WWW.gezikeyfi.net

kuru.umit
17-12-2007, 11:17
Sevgili Fahri arkadaş,
Onlar dönüşte, zaman kalırsa. Bu rotanın belli yerlerini yapmak isteyenler olabilir. Oraya kadar veya oradan sonrasını yapmak isteyenler olabilir. Bu gezginlerin tercihi olacak. Hedef Kastamonu, Sinop sonrası sahilden Macahelden çıkılacak. Dönüşte daha Tokat, Amasya, Bolu var. Katkınızı gidilen rota üzerinde yaparsanız seviniriz. Aslında ben genel rotayı Türkiye haritası üzerinde çizmek istedim ama Photoshop veya benzeri bir programım yok çizemdim. Akşam başka birşey deneyeceğim. Türkiye'nin cennetliği konusunda hemfikiriz. Bu bölümün amacı da insanları bu yöreleri gezmeye teşvik etmek değil mi zaten? Ama bu yerleri maalesef biz İstanbul lu gezginler yazıyor. Her bölüm sonrası 1 gün bilhassa bekliyorum ki yörede yaşayanlarda katkı da bulunsun diye. Ama ya okumuyorlar, ya da yazmaya tenezzül etmiyorlar. Benim esas üzüntüm budur.

Vildan Sönmez
17-12-2007, 11:54
Sinop gerçekten görülmeye değer bir yer.Keşke daha çok tanıtılsa diye düşünürüm hep.

zenfree
17-12-2007, 12:39
Benim Beypazarı ve Safranbolu'dan da favori yerim Mudurnudur. Bu arada Mudurnuyu biraz geçince Sünnet göl atlanmayacak. Tarklı yerine Akyazı üzerinden gelinip Sülüklü göl yapılabilir.

Mudurnu'lu olarak buna katılamamak mümkün değil.;)
Akyazı'dan Mudurnu'ya giderken Taşkesti vardır. Taşkesti -Abant arasındaki yol pek bilinmez ama görüntüler muhteşemdir.

Vildan Sönmez
18-12-2007, 14:10
Amasra'yı yemyeşil hatırlıyorum. Kuşkayası ve Bakacak tepesi'nden Amasraya bakış unutulmaz güzellikte.Sadece son fotoğrafta sol aqlt köşedeki kömür ocağı bu güzelliğe üzücü bir kara gölge.

kuru.umit
19-12-2007, 18:30
Selam sanal gezginler,
Safranbolu dan sonra Kastamonu ve çevresini, Küre dağlarını ziyaret etmesek eksik kalır. Safranbolu'dan iki yol izleyebilirsiniz; Safranbolu-Pınarbaşı yapıp 63 km sonra Paşakonağında veya www.parkilica.com da gördüğünüz Park Ilıca tesislerinde kalabilirsiniz.
Birincisi fotolarda gördüğünüz gibi eski bir Türk evi , yataklarınız döşekler şeklinde, yanda kalanın horultusunu duyabilirsiniz, ama çok otantik bir atmosferde kalıyorsunuz. Tuvalet kapıları, dolap kapıları olanlardan (duş imkanı var). Hatırladığım kadarı ile 8 odası vardı. 20 kişi ağırlayabiliyorlar. Ama çevresi o kadar güzel ki, akşamları yemeklerde harika, sabahları kahvaltılarda. Burada sağa-sola gitme , Küre dağlarından bir nefes tatma şansınız var.
Park ılıca ise bangolow tarzı evler ve burası da güzel bir yer, tesisi gezdim ama ben Paşakonağında konakladım. Bir diğer rotada , Safranbolu-Kastamonu yapıp (103 km), Kastamonu da konaklama ve civarı gezmek. Kastamonu-Pınarbaşı arası 90 km. Gidip gelmektense Pınarbaşı-Küre dağları yapıp, Kastamonu’yu günü birlik gezip, Sinop da gece konaklamak daha iyi olur herhalde.
İsfendiyar Dağları olarak da bilinen bu sıra dağların bir bölümü, 2000 yılından beri milli park ilan edilmiş. Karadeniz nemli karstik (kolay eriyebilen kayalardan oluşan arazi) orman ekosisteminin en iyi örneğine sahip olan Küre Dağları koruma altında. Avrupa'nın 100 koruma alanı içerisinde olan Türkiye'ye ait 9 alandan birisi burası. Buraya kadar kitabi bilgi, bundan sonrası ben kulunuzun gözlemleri.
Pınarbaşı kastamonuya bağlı bir ilçe. Paşakonağı 200 yıllık konaklardan hani şu ebeveyn tuvaletleri dolaplarda saklı olanlardan. Hoş bir amcam hizmet veriyor. Konak karşısındaki selenderlerin bulunduğu alana gidip, civara doğru kısa bir yürüyüş yapın. Benim hiç görmediğim güzel güzel çiçekler var, karşıda da Pınarbaşı ayaklar altında. Her tarafta mor sarıçiçekler, gelincikler var. Sonradan isimlerini öğrendiğim dağcıl sığırkuyruğu (meğersem kendileri endemikmiş-zaten bu bölgede 100 ün üzerinde endemik çiçek varmış) ve bahçehezeranı ilk dikkatimi çeken çiçeklerdi. Hele bahçehezeranı mor renkleri ile çok çekici görünümde.
Paşakonağında odalar, Safranbolu ve Kastamonu konaklarının bütün özelliklerini taşıyorlar. Alt katta da bir mini konferans salonları var. Burası Dünya Doğayı Koruma Derneği (WWF) ve Kastamonu valiliğince restore edilmiş. Sedirler üzerine hazırlanmış olan yataklar çok rahat. Pınarbaşı içinde küçük bir yürüyüş yapabilirsiniz. Ilıca köyüne mutlaka uğrayın. Ilıca köyü, Pınarbaşına 10 km. Yol boyu her yer yeşillik, eski ağaçlar tüm heybetleri ile iyi ki geldiniz diyorlar. Yukarıya bakarak gidin, çünkü gökyüzünde avlanmaya çıkmış atmacaları görebilirsiniz. Orayı gezdiğim iki günde hayatımda doğada hiç görme şansımın olmadığı kartal, atmaca, şahin, karaca ve tavşan gibi hayvanları görme şansım oldu. Ilıca küçük bir köy ama ekoturizmin en güzel örneklerinden. Evler, insanlar ve doğa harika.

kuru.umit
19-12-2007, 18:44
Ilıca şelalesi küçük bir şelale ama karstik bir alanda olduğundan genişce bir havuz oluşturmuş ve burada yüzme şansımız oldu. Ilıca şelalesinde bir müddet yüzebilirsiniz.
Yakında bulunan Horma kanyonunun başlangıcına doğru, 30 dakikalık bir yürüyüşle varıyorsunuz. Horma kanyonu küçük bir parkur, 3,5 km lik. Kanyon boyunca Zıra deresi gürül gürül akıyor ve ileri de yüzdüğümüz Ilıca şelalesine dökülüyor.
Köyde en ilgimi çeken özellik kadınların yerel giysileri. Önce bayramlıkları sanmıştım ama konuşunca iş giysileri olduğunu söylemişlerdi. Vay süslü teyzemler vay ! Sizin bayramlıklarınız kim bilir nasıl güzeldir.
Buradan sonra Çatak Kanyonuna gidebilirsiniz. Çatak kanyonu Azdavay ilçesi içinde. İlçe merkezine 6 km. uzaklıkta ve bazı yerlerde yüksekliği yaklaşık 1000 mt yi buluyormuş. Geçilebilir uzunluğu ise 7 km . Bu kanyonu yürümek özel techizat ve özel beceri yoksa zor! Çok güzel bir yoldan çatak kanyonuna doğru yaklaşık olarak 30-45 dakika kadar yürümüştük. Çevrede bin bir çiçek var dersem, abartmam. Yürüyüş sonunda Çatak kanyonuna tepeden bakan noktaya geliyorsunuz. Manzara muhteşem.
Öğle yemeğini Azdavay da merkez lokantasında yiyin. Güzel bir çorba, arkasından etli ekmek yiyin. Etli ekmekleri çok güzeldi. Porsiyonları çok büyük, benim gibi yanlış yapıp, çorba ile etli ekmek arasına fasulye pilav sıkıştırmaya kalkmayın rahatsız oluyorsunuz. Azdavayın içini şöyle bir turlayın. Bu ilçede de esnafın çoğu kadın. Ne güzel bir görüntü oluyor. Aydın bir bölge.
Sırada Medil mağarası var. Medil mağarası, bu yöredeki Ilgarini mağarası yanında çok sönük. Ama Ilgarini mağarasına gitmek için mecburi bir 2 saat yürüyüş ve arkasından 2 saatlik bir dönüş var. Yani size en az bir yarım gün lazım. Medil mağarası Azdavay İlçe merkezine 8 km uzakta ve bu mağaraya araçla yaklaşabildiğimiz kadar yaklaşıp, sonra yürümüştük. Giderken hep yokuş yukarı çıkıldığından epey yorulmuştuk. Mağara niyetiniz varsa yanınızda fener götürmeyi unutmayın. Mağara görülmese de olur belki ama yol çok güzel. Rehbersiz biraz zor. Mağara içinde bir kilise kalıntısı olunca, orayı da talan etmişler. Doğanın milyonlarca yılda yaptığı güzelim sarkıkları ,define bulacağım diye mahvetmişler. Yazıklar olsun bu insanlara. İçerisi sarkıklar, aşağıya sarkan köklerle dolu, doğanın yaratıcılığına bir kez daha hayran olmuştum. Buradan Zümrüt köye gidebilirsiniz. Ama biz maalesef görememiştik. Uzun bir yolculuğa rağmen zümrüt köyünü bulamadık !!

kuru.umit
19-12-2007, 18:50
Diğer bir gidilecek yerde Valla kanyonu. Tabii ki bahsettiğim Valla kanyonunun başı. Valla adı nereden geliyor, kimse bilmiyor. Kanyonun Pınarbaşına uzaklığı 22km. Minibüsle Muratbaşı Mahallesi'ne kadar o güzelim manzaralı yoldan gidiyoruz. Valla Kanyonu'na doğru yürüyerek iniyorsunuz. Tarlaların içinden geçtikten sonra 1.5km lik orman içi patika yoldan giderek Valla kanyonuna yukarıdan bakacağımız, Bakacak kayasına 30 dakikalık bir yürüyüşle varırsınız.. Sonunda bir yol ayrımından sağa dönüp kayalara çıkıyorsunuz ve Kanyon ayaklarınızın altında!!!! Manzara bir harika, fakat en ufak bir dikkatsizlik çok kötü sonuçlar doğurabilir. Kayalara çıktığınızda görünen manzara adeta insanın başını döndürüyor. Yükseklik korkusu olanlara kesinlikle tavsiye etmem!!! Devrekani ve Kanlıçay adlı iki dere bu kaya altında birleşerek tek su halinde Cide’ye doğru akıyı ve buradan da karadenize dökülüyor. Uzunluğu Cide İlçesi'ne doğru 12km. Yan duvar kayaları dik ve tam 90 derece, uzunluğuysa 800-1300m ye kadar ulaşıyor. Normalde kanyonun tamamının teçhizatsız geçilmesi imkansız. Ama bu kanyonu geçebilmeyi çok isterdim.
Sonraki konaklama Sinop. Tabii ki Kastamonu ziyareti ile…
Tüm agaclar.net ailesinin bayramını kutlarım..
Sağlıcakla kalın, Gezekalın.
Dr. Ümit Kuru

kuru.umit
19-12-2007, 18:56
Fotolara devam (küre dağları)

kuru.umit
19-12-2007, 19:10
Küre dağları son fotolar.

kuru.umit
19-12-2007, 19:19
Haritalar

zenfree
19-12-2007, 19:21
Ümit Bey size de iyi bayramlar.

kuru.umit
24-12-2007, 18:06
Sevgili Sanal Gezginler,
Bayram tatilini Zonguldak, 100. Yıl Atatürk Hizmet köyünde geçirdiğimi yazmıştım. Kasım ayındaki gezide eksik kalanları tamamlamak için yeniden aynı yere gittim. Yenice ormanlarından tekrar bir tat alıp, geri döndük. Ama geçen defa gidemediğim Gökgöl Mağarasına bu sefer gitme şansım oldu. Tek keime ilemuhteşem bir yer. Oralara giden insanların mutlaka uğraması gereken yerler arasına koyuyorum. Mağaranın gezilebilir uzunluğu 875 mt. Işıklandırması ve yürüyüş parkuru çok güzel. Mağaradan gürül gürül dere akıyor desem abartmam. Sarkık ve dikitlerin güzelliği insanı büyülüyor. Mağaranın daha da ilerisinde şelale bile var dediler ama bu alana biz gidemiyoruz. Mağara Zonguldaktan çıkıp, Devrek yönüne giderken solda. Dışardan bir şeye benzemiyor ama içinde kendimizi kaybettik. İki saatimizi orada geçirmişiz anlamadım bile. Fotolarını galeriye ekledim. Burayı gezmeniz gerekir.
Lütfen....
Gezekalın.

kuru.umit
25-12-2007, 22:52
Sanal Gezginler, merhaba,
bir müddettir yazılara ara verdik ama araya bayram filan girince aksamaları affedebilirsiniz. Bu arada itiraf etmeliyim ki bu proje çok zor bir işmiş. Karadenizin sonunu bulabilirsek, diğer bölgeleri herhalde başka arkadaşların yüklenmesini isteyeceğim.
Safranbolu gezisi sonrası hedef; Kastamonu günübirlik gezi sonrası Sinop ta bir gece konaklayarak civarı gezmek.
Kastamonu Safranbolu arası 102 km. Kastamonu aslında, Safranbolu konaklarının daha güzellerinin bulunduğu bir şehir. Şehsadeler, hocalar şehri.
( http://www.kastamonu.gov.tr )
Kastamonu ya gelmeden , rotamızın dışında kalmakla birlikte, Ilgaz Dağını da ziyaret edebilirsiniz.
Kastamonu İli doğal ve kültürel değerler yönünden zengin bir bölgedir. Küre Dağları, bir milyon yıllık Ilgarini Mağarası, dünyaca ünlü macera dolu Valla kanyonu, Ilgaz Dağı kış sporları turizm merkezi, Karadeniz ’e 170 km.lik sahili, kaya mezarları, yaylaları ,konakları, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait tarihi ve mimari özelliklere sahip olan yapıları zenginliklerden bazı örneklerdir.
Bilinen tarihi yaklaşık 4000 yıl öncesine dayanan Kastamonu adını kurucuları Gas’ lara atfen, Gas ülkesi anlamında Gas Tumanna'dan almaktadır. Hititlerden başlayarak Frig,Lidya,Pers,Roma,Bizans, Selçuklu, Danişmendli, Candaroğulları ve daha sonra 1460'ta Osmanlı egemenliğine girmiş ve Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlının önemli kentlerinden olmuştur. Bu kültürel sürekliliği temsil eden sayısız dini ve sivil yapıyı kent merkezi ve ilçelerinin tarihi dokusunda barındırır.
Günümüzde çok özlediğimiz Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 23 Ağustos 1925 tarihinde Kıyafet ve Şapka Devrimi'nin açıklandığı kenttir, Kastamonu. Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında askerlerimize lojistik destek İnebolu dan sağlanmıştır.

Kastamonu da gezilecek yerler arasında
-Liva Paşa Konağı Etnografya Müzesi
-Kastamonu Kalesi
-Atatürk ve Şehit ve Şerife Bacı Anıtı
-Saat Kulesi
-İsmail Bey Hanı (Kurşunlu Han)
-Şeyh Şaban-ı Veli (Hz Pir) Külliyesi
- Atabey Gazi Camii (Kırk Direkli Camii)
-Nasrullah camii
Bunun dışında Kastamonu el sanatları merkezini gezmenizi tavsiye ederim. Burada çok güzel el işlerine rastalayabilirsiniz. Muayenehanemde bulunan 75 yıllık beşik orada görüpte aşık olduğum bir el işiydi. Kastamonu eski Belediye binası Atatürk'ünde kaldığı bir bina diye hatırlıyorum. Biz gittiğimizde (1990 lı yılların sonu) burası otel olarak hizmet veriyordu. Bir de civarda bulunan bir çiftliğe gittiğimizi ve yemek yediğimizi hatırlıyorum ama ismini anımsamıyorum. Kastamonu ile ilgili fotolar digital makina önceme denk geliyor. Yani foto yok. Anlaşılan Kastamonu ya yeniden gitmek gerekecek.

kuru.umit
25-12-2007, 23:56
Sevgili Sanal Gezginler,
Kastamonu- Sinop arası kestirmeden 181 km. Ama biz İnebolu üzerinden, sahilden Sinop a gideceğiz. Sinop-İnebolu arası 77 km. (http://www.inebolu.bel.tr/)
Bu arada Daday ilçesinde, Kasaba Köyü – Mahmut Bey Camiini mutlaka yol üzerinde görmeliyiz. 1366 yılında Candaroğlu Hükümdarı Mahmut Bey tarafından yaptırılan bu camii ahşap işciliği ile ünlü. “Bindirme Tekniği” nde çivi kullanılmadan yapılan tek camidir. Ahşap tavanı, katlı mahfelleri ahşap işçiliğinin yanısıra kök boyadan nebati süslemeleri ile ünlüdür.
İnebolu sonrası Abana, Çatalzeytin, Çatalzeytin, Türkeli, Helaldı, Ayancık. Biz gittiğimizde Ayancık ve Helaldı da kalmıştık (bir arkadaşın yazlığı ve Ayancık Öğretmenevi). Daha sonrada Sinop a girdik. İnebolu Sinop arası 136 km. yol çok güzel. bir yanınız yeşil, bir yanınız mavi. Ayancık bu yerler arsında en çok sevdiğim yer oldu. Bir kere güneşin batışı çok güzeldi. Denk gelirseniz deniz cafe de oturup, güneşi batırın.
Ayancık İlçesi''nin güneyinde Ayancık Boyabat yolunun 31. Km.de, 4 Km. içeride yer alan Akgöl, çevresinde sık çanı ormanlarının oluşturduğu çangal ve Akgöl ormanlan içinde bulunuyor ve çok güzel bir yer, tavsiye edilir. Yakınlarda ki İnaltı mağarasına gitmedim.
Gelelim Sinop'a; Sinop u beğendiğimi hatırlıyorum (www.sinop.gov.tr)
Gezilecek yerleri;
-SİNOP KALESİ: Buradan çok güzel Sinop manzarası olduğunu hatırlıyorum
M.Ö. 7. y.y. da şehri korumak amacıyla yarımadanın üzerine kurulmuştur. Kale duvarı şehri çevrelemektedir.

-SİNOP CEZAEVİ: Tersane alanında iç kalenin ortasında etrafı yüksek kale bedenleriyle çevrili alandır. Bu özelliğinden dolayı mahkumların kaçışını imkansız kılmış. Cezaevi Osmanlılar döneminde 1877 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Buraya gittiğinizde sizi meşhur Pala karşılar ve gezdirir. Racon keserek size anlatımlarda bulunacaktır. Burada kimler yatmamış ki; Sabahattin Ali en meşhurlardan.
"Dışarda deli dalgalar,
gelip duvarları yalar
seni bu sesler oyalar
aldırma gönül aldırma... Bu dizeler bu hapishaneden. Hapishanenin duvarlarında bizans sütunlarını arayın, göreceksiniz.

PAŞA TABYASI:

Yarım adanın güney doğusunda 19. y.y. da Osmanlı Rus savaşları sırasında denizden gelen tehlikeleri önlemek amacıyla yapılmıştır.

Şehitler Çeşmesi

SİNOP MÜZESİ:

Şehir merkezinde bulunmaktadır. Sinop kazılarında ve çevresinde bulunan eserler sergilenmektedir.
AKLİMAN:

Şehre 9 km. uzaklıktadır. Kilometrelerce uzanan ince beyaz kumu, ormanla denizin adeta kucaklaştığı orman içi piknik ve mesire yerleriyle ünlüdür. Kumsal boyunca plajlar, kamp-çadır yerleriyle moteller bulunmaktadır.


HAMSİLOS:

Akliman piknik alanına 1 km. uzaklıktadır. Denizin kara içine bir ırmak gibi girdiği, çevresi çam ağaçlarıyla kaplı, güzelliğine doyum olmayan Hamsilos Fiyordu, Türkiye''nin tek fiyordudur.

ERFELEK TATLICA ŞELALELERİ: Sen Sinop a kadar gittte, Erfelek şelalerine gitme .. Ayıp ettim. Bir daha ki hedef, burası olacak benim için..

İl merkezine 42 km. uzaklıkta, Erfelek ilçesi Tatlıca köyü sınırları içerisindedir. Aynı vadi içinde ardarda sıralanmış 28 irili ufaklı şelaladen oluşmuştur. Bu özelliği ile dünyada benzeri yoktur.
Sinop ta konaklama yeri olarak Öğretmenevini tavsiye ederim. Çok güzel bir eski taş evden restore bir yerdi. Ama yer bulamayıp, Ayancık ta kaldığımızı hatırlıyorum.

Sinop ta en çok ne iz bıraktı derseniz, size iki şeyi söylerim;
1.Nokul
2.Maket gemi
Nokul bir çeşit hamur işi ve iç malzemesine göre bir sürü çeşidi var. Limana yakın bir küçük dükkan da çokca yediğimizi hatırlıyorum.
Bu gece bu kadar.
Gezekalın.
(fotolar 1,2 haritalar; 3-4 İnebolu yolu; 5 Abana yolu)

kuru.umit
26-12-2007, 00:00
Fotolar (1-Akgöl, 2-4 Ayancık, 5 Helaldı sahilleri)

kuru.umit
26-12-2007, 00:05
Helaldı sahili sis,
Sinop Cezaevi gönüllü mahkumu: Pala
Sinop Cezaevi
Sinop cezaevi Sebahattin Ali koğuşu
Hamsiloz koyu

kuru.umit
26-12-2007, 00:08
Sinop kalesi ve sahili çeşitli açılardan.
Şehitler çeşmesi.

Vildan Sönmez
26-12-2007, 00:40
Sinop gezisinde Ümit Bey' in de dediği gibi en az bir gece yatı olmalı. Biz Sinop Öğretmenevi' nde kalmıştık. (Hatta odamız şansımıza dubleksti). Akgöl, Sarıgöl, Sarıkum Sahili, Akliman ve Hamsilos Koyu (fiyord da diyorlar) ve Erfelek baraj gölü ile Erfelek Şelaleleri görülmeden geçilmemeli.

Sinop Cezaevi eski gözetim memurları rehberliğinde gezilmeli. En ünlüsü olan Pala, emekli olmuş, cezaevinin karşısında çay ocağı işletiyor. Bahçesinde Sinop cezaevi onun ağzından mutlaka dinlenmeli. Geçenlerde Ferhan Şensoy'un 'Pardon' adlı filmini izliyordum, baktım ki Pala orda !

Akgöl'e yürüyerek inmiştik ama dönüşte sağolsun ormancıların kamyoneti olmasa o dik yokuşu çıkmak çok zor olurdu.

Sarıkum sahilinde gördüğüm kadar kum zambağını hiçbir yerde görmemiştim, ama maalesef kumsal çok kirliydi hemen yanındaki Sarıgöl küçük bir kuş cenneti sazlıklar ve manzara harika.

Erfelek Şelaleleri zaten başlıbaşına gezi konusu bence. Öğle yemeğinizi Erfelek ilçesinde yemenizi de öneririm. Tamamen ev yapımı yöresel yemekler son derece lezzetli ve insanlar sımsıcak. Çok güzel bir baraj manzarası eşliğinde yol aldıktan sonra, ilk şelaleyi görüp yeter demek hata olur. Gayret edip çıkabildiğiniz kadar yukarıya doğru tırmanın derim. Şelalelerin kenarından ya da ağaçlık patikadan, çünkü bazı yerlerde şelale geçit vermiyor ve iple tırmanılıyor. Bu arada zaten bir çoğunu görmüş oluyorsunuz.

Macahel'e kadar uzanan bir gezide Sinop atlanmamalı diyorum son olarak.

Vildan Sönmez
26-12-2007, 00:55
Sinop gezi fotoğrafları :

http://outdoors.webshots.com/album/558791595XqkqVT

Ayrıca Erfelek başlığı ile forumda diğer arkadaşların yazdıkları :

http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1480

kuru.umit
29-12-2007, 23:23
Selam sanal Gezginler,
Karadeniz gezisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Hedef Samsun'u geçerek Ordu'da 1 gece konaklama. Sinop-Ordu arası 330 km 3 saat sürecek. Aslında 40 daha yapılıp Giresun da da konaklanabilir. Rahat gezmek için Ordu'da konaklama ya da vakit kazanmak için Giresun'da konaklama tercihini yapabilirsiniz.
Kendim aslen Samsun kökenliyim. Daha doğrusu Samsun Havza. Ancak bu civarda çok fazla gezecek bir şey görmemiştim. Samsun 1869 yılında çıkan büyük yangın da tamamen yanmış. Bu nedenle şehir sil baştan yeniden kuruluyor (Fransız mimarca). Ama bu bugün sıkıcı ve tatsız bir kent bence.
Samsun, Kızılırmak (Türkiye doğan ve Türkiye de denize dökülen en uzun ırmak- 1180 km)ve Yeşilırmak arasında kalan bir kent. Batısında Kızılırmak deltası ve doğusunda Yeşilırmak deltası. Burada tütün hayati bir ürün. Mevsiminde heryerde bol bol kurutulmaya çalışılan tütün göreceksiniz.
Benim memleket, Havza kaplıcalar açısından çok zengin ve yakında iyi oteller yapılmış. Samsun da Arkeoloji müzesi gezmeye değecek bir müze. Bandırma vapuru maketi Samsun sahil yolu kenarına bir anlam katıyor. Tabii ki Atatürk heykeli kenarında bir foto almayı unutmayın (1931-Avusturya lı bir mimar yapmış)
Tüm karadeniz de çok iyi pide örnekleri yiyebilirsiniz, ama Samsun bu bakımdan bence en iyi yer.
Bir diğer alternatif rota da Samsun'dan aşağıya Amasya ve Tokat'a gitmek. Sonra Ünye ve Ordu ya yönelmek. Ben Amasya ve Tokat'ı dönüşe saklamıştım ama seçim siz sanal gezginlerin.

kuru.umit
31-12-2007, 17:17
Selam Sanal Gezginler,
Macahel rotamıza kadığımız yerden devam ediyoruz. Samsun da konaklama yapmadan devam ediyoruz. Hedef:Ordu ili. Samsun Ordu arası 160 km civarı. Sahil boyu devam ediyoruz. Ordu yu bir yönden çok sevmiştim; Ordu Karadeniz sahil yoluna karşı çıkan ve direnen tek Karadeniz kenti imiş. Bunun için bayağı eylem yapmışlar. Çok da doğru iş yaptıkları zamanla anlaşıldı galiba.
Bu arada Ordu ya doğru giderken Perşembe civarında öğle yemeğinizi Vonalı Celal 'in yerine denk getirmeye çalışın. Burada muhteşem turşular yapıldığını biliyorum. Denize tepeden bakan bir yerde güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Galiba İstanbul'da da bir şube açmışlar ama test etmedim. Bir de çay yapılan bir yer var; Saçlı'nın yeri deyince herkez biliyor. Eğer sabredebilirseniz burada kömürde çay için. Aşağıya fotosunu koydum, adamın tuvaleti bile ilginç..
Gelelim Ordu ya Ordunun içini şöyle bir gezdim. Yukarıya doğru çıkarsanız şehre tepeden bakacağınız mesire yerleri var. Boztepe denen bu tepenin yüksekliği 485 mt. Burada bir nefeslenebilirsiniz. Aşağılara inerken ise Aziziye, Düz Mahalle ve Taşbaşı mahallelerinde eskiye ait güzel ev örnekleri var. Ama Ordu da tamamen yanan şehirlerden bu nedenle en yaşlı ev 150 yıllıkmış.
Paşakonağı denen bir konağı gezdim. Rumlardan kalma güzel evleri var.Bölgede yaşayan Rumlar mübadele sırasında buradan gönderilmişler.
Ordunun yaylalarına gitmedim. Aybastı, Çambaşı, Keyalan gibi yaylalarını sadece kaynaklardan biliyorum (Al sana, tekrar gitmek için bir mazaret daha!!).
Ordu da şöyle bir nefeslenip, konaklayabileceğiniz Giresun'a doğru devam edin derim.
2008 yılı dilerim herkeze mutluluklar getiririr.
Gezekalın.
Dr Ümit Kuru

kuru.umit
31-12-2007, 17:21
Ordudan son fotolar

kuru.umit
03-01-2008, 17:20
Sevgili Sanal Gezginler,
Ordu dan hemen sonra Giresun dayız. Kirazın anavatanı, fındığın başkenti Giresun. Giresun adının gelişi bile kirazdan. Kerasus, Yunanca kiraz demek mikmiş. Giresunun fındık kalitesi referans olarak kullanılıyor ama kiraz üretimi düşmüş.
Giresun'u gezmeye kalesinden başlayacaksınız. Hem tüm Giresun ayağınızın altında ve hem de Atatürk'ün muhafız alat komutanı Topal Osman Ağa'nın anıt mezarını görme şansınız var. Buraya biz gece çıkmıştık. Gece görüntüsü bir başka oluyor. İmkan varsa gece çıkın derim. Giresun müzesi 18. yüzyıldn kalma bir kilisenin restorasyonu ile oluşmuş. Biz dıştan gezdik.
Karadeniz deki tek ada Giresun da. Buraya tekneler kalkıyor.
Giresun yaylalarından Kümbet, Kulakkaya ve Bektaş yaylaları var. Kümbete çıktık ama çok az kalabildik ve maalesef sis vardı (zaten karadeniz gezimde yaylalar hep sisliydi!!!)
Gecelemeyi burada öğretmenevinde yapmıştık.
Foto 1 giresun yolu sahil
Foto 2 -5 giresun gece
Foto 3 Giresun adası
Foto 4 Giresun gün batımı
Yakında Gerçek Karadeniz başlıyor.
Gezekalın..

kuru.umit
03-01-2008, 17:23
Giresun Fotolar devam
Fotolar Giresun şehir meydanı

Mahmut Leventoğlu
03-01-2008, 20:31
Sevgili dostlar Sinop Fenerine giderseniz eğer (ki orası Türkiyenin en kuzey noktasıdır bana göre) Fener bekçisinden ayran içmeyi unutmayınız. Orası mevsiminde orada olursanız Güneşin denizden doğup denizden battığını izleyebileceğiniz tek noktadır. :)

Vildan Sönmez
03-01-2008, 21:50
Mehaba Mahmut Bey, ilginç bir doğa olayı ,hangi ayda oluyor acaba ?

Sevgili dostlar Sinop Fenerine giderseniz eğer (ki orası Türkiyenin en kuzey noktasıdır bana göre) Fener bekçisinden ayran içmeyi unutmayınız. Orası mevsiminde orada olursanız Güneşin denizden doğup denizden battığını izleyebileceğiniz tek noktadır. :)

kuru.umit
03-01-2008, 23:26
Bizim tam da böyle ipuçlarına, tecrübelere ihtiyacımız vardı. Elinize sağlık Mahmut bey. Oralara kadar gidip 3 gece kaldıkta, dediğinizi yapmadık. Ne yazık. Hadi bakalım, köşelerdeki Mahmut beyler, sizlerden de ipuçları bekliyoruz..

kuru.umit
05-01-2008, 15:40
Selam Sanal Gezginler,
Bugün yol biraz uzun. Hedef Trabzon. Giresun-Trabzon arası 132 km. Sahil boyunca gidiyorsunuz. Karadeniz Trabzon’la başlar diye söylerlerse de bu satırların yazarı bunu pek kabul etmez. Tüm Karadeniz kentlerinin mutlaka bir güzelliği vardır. Trabzon’a gelmeden Vakfıkebir ve Akçaabat’ı geçiyorsunuz. Akçaabat da öğle yemeğini denk getirebilirsiniz. Tabii ki köftesi meşhur. En çok bilinen yerde Nihat Usta. Hamsikuşu denen bir yemekleri de meşhur. Bunu da Sebat Balık restorantta yiyeceksiniz mısır unu, buğday unu ve hamsi ile yapılan bir yemek.
Ben gecelemeyi Trabzon da yapmıştım. Ama size tavsiyem başka olacak. Trabzonu gezip devam edin. Nereye mi? Zigana’ya. Yani Rotadan biraz içeri gireceğiz.
Trabzon, Karadenizin başkenti. İyi otelleri var. Bu nedenle kıyı köşe istemeyenler burada konaklayıp civarı gezebilirler. Trabzon ismi Trapezous (düzlük yer anlamında) dan geliyor. Osmanlı burayı 1461 de alıyor ve padişahlar için staj yapma yeri (devlet yönetiminde). Burada staj yapanlar arasında Yavuz Sultan selim de var. Kanuni Sultan Süleyman da burada doğmuş.
Gezmeye Kalesinden başlayın. Trabzon’un panoramasını buradan alırsınız. Kızlar manastırı ve Kaymaklı diye iki manastırı var. Biz Kızlar manastırına gittik ama maalesef kaderine terk edilmişti (son halini bilmem). Kapı pencere duvardı.
Trabzon da en etkilendiğim yer Ayasofya müzesiydi. Kral Manuel (Komnenos Krallığı-1230 lu yıllar) yaptırmış.Çan kulesi sonradan ilave (1427). İçindeki freskler halen duruyor.
Bir diğer etkilendiğim yerde sevgili Atatürk’ümüzün adını taşıyan Atatürk Köşkü. Kent merkezinden 8 km ileride ki köşk bir Rum zengine aitmiş. 1937 de Atatürk e armağan edilmiş. Mutlaka gezilecek iki yer Ayasofya ve Atatürk Köşkü.
Trabzon u bu şekilde gezdikten sonra hedef Sümela Manastırı. Sümela Manastırı için Gümüşhane yoluna sapıyorsunuz. Maçka üzerinden devam ediliyor. Çok güzel bir yoldur.
Sümela Manastırı Trabzon’a 43 km, Maçka ya 16 km uzakta. Manastır bir vadide. Çevre çok güzel , Altındere akıyor. Sümela ya çıkarken çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Aracı epey bir uzakta bırakıp yürüyorsunuz ama çok hoş bir yol. Biz gittiğimizde bazı bölümler kapalıydı. Kurucular ile ilgili rivayetler muhtelif ama kurucular Atinalı Barnabas ve yeğen Sopheranios olarak kabul ediliyor.
Maçka’dan 8 km sonra Vazelon Manastırı da ziyaret yerleri arasında ama biz gidememiştik (al sana Karadeniz gezisi için bir bahane daha !!)
Zigana geçidi eskiden de (ipek yolu üzerindeydi) , günümüzde de önemli bir geçit. Burası beni etkiledi. Bol bol yol kenarında durup foto çekin. Mevsiminde çok güzel kır çiçekleri göreceksiniz.
Bu civarlara gelmişken Hamsiköy e mutlaka uğrayın ama mutlaka… Çünkü hayatımda yediğim en güzel sütlacı burada yedim. Sütünden mi , suyundan mı bilmem muhteşem bir tadı vardı. Bir de Fasülye yiyeceksiniz, bir defa daha isteyeceksiniz.. Benim en büyük fantezimdir; bir helikopterim olsa, her öğle yemeğe Hamsiköy e giderim.
Trabzon civarı aslında çok geniş. Bu nedenle bu civarda bir gece konaklama iyi olacaktır. Uzungöl ve Sultan Murat yaylası görülmesi gereken yerlerden.
Konaklama için yorulduysanız Zigana da bulunan Tatil köyünü seçebilirsiniz.
Ya da yola devam. Gümüşhane-Bayburt üzerinden, Yusufeli 230 km. Bu yolu gündüz göre göre gitmek iyi olur. Ya Maçka da ya da Zigana’daki tesislerde konaklayın derim.
Gezekalın..

kuru.umit
05-01-2008, 15:52
fotolara devam
Ayasofya

kuru.umit
05-01-2008, 15:55
Fotolar
Hamsiköy ve sümela manastırı

kuru.umit
05-01-2008, 15:57
Fotolar

kuru.umit
05-01-2008, 16:02
Fotolar
foto 1 Sümela manastırı yolu
Foto 2 meşhur Hamsiköy sütlacı
foto 3-4 zigana geçidi yolu

zenfree
05-01-2008, 19:14
Benim en büyük fantezimdir; bir helikopterim olsa, her öğle yemeğe Hamsiköy e giderim.

Ümit Bey sütlaç için ben de gelebilirim. ;)

kuru.umit
06-01-2008, 00:59
Sevgili Sanal Gezginler,
Bugün biraz fazla yorulduk ama söz verdik bitireceğiz bir kere. Biz aslında Trabzon da konaklamış ve buradan devam etmiştik. Ama bizim geldiğimiz rota Bitlis üzerinden olduğundan şimdi anlattığımın tersinden olmuştu. Son okumalarım ve geçmiş tecrübelerimle Karadeniz rotasını yapıyoruz. Trabzon ve civarını gezdikten sonra (Uzungöl ve Sultan Murat yaylalarını sonraya bırakıp) , Gümüşhane üzerinden Yusufeli’ne geliyoruz. Mesafe 230 km. Bu yol güzel bir yol sayılır. Hedefimiz Kaçkarlar gezisi. Gümüşhane yi gezmedim, hedef Kaçkar olunca bu şehre haksızlık ettik ama şimdi bakınca Gümüşhane’ne de sarıçiçek Köy evlerini ve Karaca mağarasını görmek isterdim. Gümüşhane valiliğnin çok iyi bir web sayfası var: http://www.gumushane.gov.tr/
Kaçkar Dağları Milli Parkı 51550 hektar alanı kaplıyor. Milli parkın büyük bölümü Rize ilinde bir kısmı da Artvin ili içinde. Yani Buraya her iki yönden de (Yusufeli üzerinden veya Rize, Arrdeşen, Fırtına Vadisi üzerinden, Kavronlardan ulaşılıyor. TransKaçkar ayrı bir macera. Ben yapamadım (eski asker olduğumdan çadır da kalma nefretliği gelişti) ama isterdim. Gerçi şimdi çadırlar da başka (salon-salomanje) , her yer de pansiyonda var!! Ben iki yönden de zirve yapmaya çalıştım. Zirve dediysem amacım buzul göllerine ulaşmaktı. Bunu da yapamadım. Ama işi geç öğrendim. Biz neyimize güvendiysek klimatizasyon yapmadan tırmanmaya çalıştık.. Yanlıştı. Ya bir gece konaklamak ya da diamoks tabletle hazırlanmak lazımdı. Kaçkarlar yapacaklar bu inceliklere dikkat edecekler. Bir de dip not: Bundan sonra araçlar iyi olmalı (4*4 ler tam da bu yollara ideal). Örneğin Macahel e giderken bir 54 km lik yol var ki, böbrek taşı olanlar düşürür… Buralara kadar gelmişken illa ki görmeniz gerektiğine göre ya yöresel bir rehberlik ve ulaşım hizmeti alacaksınız ya da turla gideceksiniz. Bizim araç sorunumuz yoktu bu nedenle her gittiğimiz yerden yöresel -çoğunlukla gönüllü- rehber aldık. Bir kısmıyla da hala görüşüyoruz. Pozitif olursanız, yöre insanı hala çok özel ve güzel.
Yusufeli ilçesi şirin bir ilçe. Halkı turizme ve turiste alışık. Dağların arasına sıkışmış, ortasından Çoruh'un kollarından eski adı Barhal olan çay geçiyor ve bu doğal kaynağıyla da çevresine hayat saçıyor . Yusufeli Kaçkar Dağı Çıkışı yapacak olan turlar için tedarik yeri. Yusufeli, Çoruh'da rafting yapmak isteyenlerin gelmesi gereken nokta . İlçede birkaç tane rafting şirketi mevcut. Yusufeli’nde konaklama yapma şansınızda var.
Yusufeli'nden sonraki hedef Kaçkar zirve için son köy olan Olgunlar köyü. Yusufeli Olgunlar köyü arası 15 km . Muhteşem bir yol ama çok dar ve virajlı. Her yer yemyeşil . Yanınızdan akan Çoruh nehrinin bu kolunun uğultusu hala kulaklarımda. Önce asfalt olan yolla Sarıgöl'e gidiliyor. Sonra Yaylalar köyüne bozukca bir yoldan ulaşılıyor, sonra da hedef olan Olgunlar köyü. Yaylalar ve Olgunlar köyünde 3 adet pansiyon vardı (yollar düzelmiş, pansiyonlar artmış olabilir). Biz yaylalar köyünde 5 adet Bungalow u ve tek katlı bir pansiyonu olan bir yerde kalmıştık. O sene Bungolowlar hizmete girmişti. Keskin bir vernik kokusu ve hemen altımızdan akan derenin uğultusu ve yüksek rakım nedeni ile uyuyamadığımı hatırlıyorum. Ama sabahleyin çok güzel bir kahvaltı verildiğini de unutmamışım. Burada bir gece kalıp sabah Kaçkarlara yürüyüşünüze başlamalısınız. Hasraf yaylası ve sonrasında Dilberdüzü kamp alanına 11 km lik bir tırmanma var. Rakım 3000-3400 ler civarına kadar çıkacak. Doğrusu biz çok zorlanmıştık (teknik ve taktik hatalar :rolleyes: ) . Dilberdüzüne kadar çıktık epey bir dinlenmeye rağmen görmeyi ve fotolamayı çok istediğim buzul göllerini göremeden döndüm. Turlar ya Hastaf ya da (genellikle) Dilberdüzünde bir gece konaklayıp, zirve yapıyorlar.
Kaçkarların havasını almadan yapılan Karadeniz gezisi, eksik bir gezidir.
Gezekalın.
Fotolar 2-5: yusufelinden-olgunlar köyüne giden yol .
Fahri arkadaşın yazdıklarını okurken bir site buldum. Tavsiye ederim. Bir de Dokadak diye bir dernek var. bilgilenmek için iyi siteler.
http://www.artvindernegi.com/artvin.htm
http://www.dokadak.com/
http://hevegilivaneliyiz.biz/index.php?option=com_frontpage&Itemid=1

kuru.umit
06-01-2008, 01:03
Fotolar 1-4 Olgunlar köyü
foto 5 yaylalar köyünde kaldığımız yer

kuru.umit
06-01-2008, 01:05
Fotolar yaylalar köyü konaklama yeri (adı altunay pansiyon olabilir ama geçmiş gün emin olamıyorum)

kuru.umit
06-01-2008, 01:13
Kaçkarlara çıkış ve ilk durak; Hastaf yaylası. Son foto da yorgunluktan bitmiş halde eşim ve lokal rehber. Adamdaki rahatlığa bakar mısınız? Bizim canımız çıktı, onda keyif var:mad:

kuru.umit
06-01-2008, 01:21
Kaçkar Dilberdüzü. Yorulduk tabii ki, bu iştah orada normal:p

kuru.umit
06-01-2008, 01:25
Kaçkarlara gitmek için binbir sebep; binbir renkte kır çiçekleri

kuru.umit
06-01-2008, 01:29
ve gecenin sonunda Kaçkarı güzelleştiren Kaçkar insanları..
Gezekalın.
Dr. ümit Kuru

Fahri Yardımcı
07-01-2008, 10:20
Bence buradaki çiçekler eksik siz zamanı kaçırmışsınız. Ayrıca yaylalar olgunlar yolunun bbir kısmı beton yapılmış ama çoğunluk hala böbrek taşı düşürmeye yetecek durumda. Birde Barhal köyüne kadar asfalt sayılır. Zirve için Dilber düzü deniz gölü vs güzel olsada aslında kaçkarlardaki diğer gidilmeyen yerler çok daha güzel özellikle Barhalın üst tarafları amanesket olsun karagöl olsun masis tarafları cok hoş ama asıl güzelliklere ve şelaleye sahip belkide türkiyenin en yüksekteki şelalesi ise özgüven eski adı ile intkor şelalesi ama orayada her araçla ve her şoförle çıkmanızı tavsiye etmem. Bu konuyu ve yolu en iy bilenlerden birisi Vildan Sönmez hanımdır. Kendisi ile geçen yıl bir yolculuğumuz olmuştu o bölgeye . Ayrıca dönüş yolundada bir ayı bize eşlik etmişti.

Yusufelinde sadece kaçkarlar değil aslında kılıçkayaya gitmeniz lazım eski adı Ersis yeni adı kılıçkaya. Buranın yaylası yani mezrası veya yöre deyimi ile mezresi kaçkarlarda olsun karadenizde olsun göremeyeceğiniz güzellikte bir yer. Buranın üst tarafında ise Aros dağı. ve kalesi. Ayrıca yazın bir hafta süren festival yapılıyorki Artvin kafkasör festivaini gölgede bırakabilir. Krakucak güreşleri horonlar ayrı bir keyif. Bahar aylarında ise Kılıçkayanın karşısında Marant düzlüğünde 2 gün süren boğa güreşleri ise muhteşem. Bence kaçırmayın sadece onun için gidebilirsiniz. Erzuruma 3 saat. Erzuruma uçakla oradanda araç kralayabilirsiniz. Yusufelini dolaşmanıza gerek yok. Tortum gölünden sola saparak önce öşvank kilisesini gezin ardından dağ yolu ile Kılıçkayaya geçiniz. Aklına esipte gitmeye kalkan olursa beni de mutlaka arasın.Oralar benden sorulur:) Orada doğmuş olmam sebebine binaen.

Kaçkar yapacaksanız. Yüncülerden Olgunlara bir yatay rota. Veya tekkaleden çıkın gölleri güngörmez suyunu görerek kaçkar yapınız. Tekkale kilsesini gezin. Sarp ve vahşi coğrafyada yol alın görülmemişi görün gezilmemiş ayak basılmamış yerleri gezin. Herkesin gittiği hiçte keyifli olmayan dilberdüzü rotasından uzaklaşın . artık su yolu oldu. ama dilber düzünden yukardaki göl ise eşsiz güzelliği ile benzersiz. orayıda mutlaka görün. oraya kadar çıkıncada zirve yapmadan olmaz yani en azından deneyin

sevgiler,

zenfree
07-01-2008, 11:57
Marant27815
Festival27816
Tekkale Kilisesi27817

Vildan Sönmez
07-01-2008, 12:20
e-dergiye sıcağı sıcağına İnkor için yazdıklarım:

Sabah İntkor yaylası’na (Özgüven) yola çıkarken doğrusu yolun ne kadar zorlu olacağını düşünmemiştik.35 km.lik bazı yerlerde patlamış, en fazla küçük minibüsle gidilebilecek dar bir toprak yolda sürekli yukarı tırmandık. Virajlar U değil O şeklindeydi. Yol boyunca aşağı bakabildiğimizde küçük kanyonlarla yol içimizi ürpertti. Belki de bu yüzden İntkor Yaylası’nı tur programlarında göremiyoruz. Ama doğa bizi burada da gösterdiği güzelliklerle ödüllendirdi, karşımızda yine Kaçkarlar, çiçek tarlası gibi çayırlar, mor, sarı ve beyaz dağ gülleri, sarı gelincikler, üzerinde yürüyebileceğiniz buzullar, Ciro şelalesi ve uzantısı dereyle kendimizden geçtik adeta. Burada Dersu Uzala filmini hatırlatan bir de kulübe vardı. Eski bir döşek, tuz, çay, seker, kibrit doğaseverler tarafından zor zamanlar için kulübeye bırakılmış.
Özgüven, koruma altındaki bir çok bitki ve hayvan türünün yaşam alanı içerisindedir. Ciro çağlayanının hemen üstündeki İntkor yaylası ve Özgüven deresi görülmeye değerdir. Ayrıca İntkor yaylasında dokuz tane göl ve yürüyüş parkurlar mevcuttur. 166m.yükseklikten dökülen Ciro çağlayanının yükseklik bakımından Türkiye’de ilk sırada bulunduğu söylenmekte olup, yayla deniz seviyesinden 2348 m. yüksektedir.

Vildan Sönmez
07-01-2008, 12:45
http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-dsc08200.jpg
http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-dsc08203.jpg
http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-dsc_0050.jpg
http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-dsc_0076.jpg
http://www.agaclar.net/galeri/files/1116-dsc_0094.jpg

kuru.umit
07-01-2008, 14:47
İntkor listeye alınmıştır. Rota değişikliği yapabiliriz. O zaman Gümüşhane den çıkıp (yazı konusu nedeni ile-istanbul'dan gelip macahele gidiyoruz) 217 km sonra kılıçkaya dayız. Buradan 35 km lik her aracın çıkamayacağı bir yolla İntkor (özgüven) a ulaşılıyor. sabah erken çıkılsa bir program yapılabilir. O zaman yusufeli bir gece konaklama için elverişli.
Eklemelerin çok faydası olacaktır. Sizden ricam (özellikle Fahri kardeş) yol tariflerini mümkün oldukça ayrıntılı yapmanız. Amaç arşiv oluşturmak. isteyen istediği yerden , istediği şekilde başlasın ve bitirsin.
Öşvank kilisesi ve tortum şelalesi gittiğim yerlerden ama yol uzatmayalım demiştim. Kılıçkaya-Tortum arası yaklaşık 100 km. Şelale en iyi örneklerden biri diyemem (benim fikrimdir, kimseyi bağlamaz). Ama Öşvank Kilisesi ile yanyana gelince uzatmaya değer gibi. İntkor ve Tortum şelale-Öşvank biraz yoğun olacak belki. Aman canım !! gezmek olsun da diyenlere...
3 ve 4 no lu fotolar Öşvank kilsesine ait. Bu arada foto 4 deki restorasyona dikkat çekerim!!!!

Çamlıyamaç (Ishan - Öşvank) Kilisesi, Tortum'a bağlı Çamlıyamaç Köyünde yer alıyor. 7. yy. da yaptırıldığı sanılıyor. 828 ve 1032 yıllarında onarılan kilise bölgede sık rastlanan kubbeli bazilikas planındadır. Ortada dört paye üzerine oturan kubbeli kısım, Yunan haçı planındadır.
Tortum Şelalesi suları, 22 metrelik genişlikten 48 metre yükseklikten düşüyor. Üstte bir gökkuşağı görüyorsunuz, altta koca bir dev kazanı meydana gelmiş. Burada yüzenler oluyor. Şelalenin aktığı yerde piknik alanları var. Şelalenin aktığı yerden dipteki dev kazanına demir korkuluklu, çok uzun taş merdivenlerle inip Tortum Çayı'nı ahşap köprüden geçerek Tortum Hidroelektrik Santrali sahasına aynı merdivenlerin karşı tarafındaki ile çıkılmaktadır.

Fahri Yardımcı
07-01-2008, 15:36
Ümit bey merhaba

Aslında yazmayacağım ama o kadar güzel yazıyorsunuz ki şiir gibi hele resimlerle süsleyince de süper oluyor. Ben kendi forum sitem bu kadar yazamıyorum.

O sebeple fazla detaya giremiyorum ama bazı aklıma gelen detayları yazmadan da duramıyorum. Biz buradaki hafta sonu gezilerimizde de herkesin kullandığı su yolu olmuş parkurları tercih etmiyoruz. Pek çok parkur bize hastır. Bunun 2 sebebi var genelde aynı grupla gezdiğimiz için mecburen farklı rotalar bulmak bir zorunluluk 2. ciside bilinmeyen güzellikleri bulmak ve görmek adına arıyoruz. Bu konuda her fırsatta keşif gezileri yapmaktayım.

Ancak kaçkar ağrı dağı gibi olmadığı için o dağ silsilesi içerisinde sayısız güzellikle ve yaylalar barındırıyor. Bunları görmek lazım. Ama bizim insanımız alışmış bir kere illa hep duyulan yerleri görecek. Bilinmeyen yerler kelime doğru ise satmıyor. veya alan az oluyor. Amasra safranboluyu satmak kolay kaçkara her gelen dilber düzünü sorar deniz gölünü. Ama tekkalenin üzerindeki gölleri kimse bilmez. Kılıçkayada sazlıkların içerisnde kopan gövdesi ni sal gibi kullanarak gezdiğimiz gölü kimse bilmez. Gün görmez suyunu kimse bilmez gün doğunca kaybolan güneş batınca çıkan suyu. Gündüz eriyen kar gece kendini gösteriyor ama efsaneler farklı.

Rota konusunda veya yol konusunda Yusufelinin alternatifi çok bayburt ispirde olur direkt erzurumda olur Ovitten de geçilebilir artvin sahil yoluda kullanılabilinir. Ayderden trans geçişte olabilir. Kimin ne ile gittiği önemli.

Ben bu sene özellikle Vildan ablamız için kaçkar bölgesini gezeceğim. Bu tur ona özel olacak. İsteyen katılabilir Arostan hargivel dağına özgüvenden Tekkaleye gezdireceğim. Tabi bende gezecem. Hem artık tecrübeli raftingçi olduğu için beraber raftingte yapacağız.

Suya düşünce ilk o çıkıyor performans süper.

Bu arada Zenfree sen nerden biliyorsun marant festivalini. O çektiğin fotoğrafın yanındaki tarla bizimdir haberiniz ola.

Yusufelinin bir özelliği her köy kendi festivalini düzenler bu karakucak ve boğa güreşleri beraber olur. Biz ayrımı insan ve boğa güreşi diye yaparız.

Ayrıca Yusufelinde zeytin tek tek elle toplanır çok güzeldir. Pirinci az olduğu için duyulmamıştır ancak çok güzeldir. Türkiyede yiyebileceğiniz en güzel üzüm Peterekte olur.

Bir başkadır benim memleketim.

Bak kısa yazacaktım kaptırdım kendimi yine Yakında parkurlar patikalar ve ilginç yerler hakkında yazı dizisine Gezikeyfinde başlayacağım. Melih bey deniz için Marmaradan Akdenize yazıyor özellikle yatçılar için bende bir uçtan diğerine değilde daha çok lokal tarzda yazmayı planlıyorum.

Ben şunu tavsiye ederim şahsen kendi adıma telefonum 365 gün 24 saat açık 0533 398 51 77 her isteyen gittiği yerden telefon açsın belki önerimiz veya faydamız olur. Ama karadeniz veya yusufeli kaçkarlar rehbersiz gezilmez ya çok gezgin ruhlu olacaksınız veya zamanınız bol olacak. Planlamanın doğru olması için. Yoksa sizde klasik rotadan çıkamazsınız. hatta çok takılanlar israilden yardım isteyebilirler bölgeyi artık israilliler bizden daha iyi biliyorlar.

Sevgiler,

fahri yardımcı

zenfree
07-01-2008, 16:01
Bu arada Zenfree sen nerden biliyorsun marant festivalini. O çektiğin fotoğrafın yanındaki tarla bizimdir haberiniz ola.
Fahri Bey fotografları ben çekmedim. Kaynak yazmıştım ama, fotoların arasına kelimeleri yerleştirirken yok olmuşlar.:(
http://www.ersis.net/foto.htm
http://www.turkiye-resimleri.com/r-artvin-10-tekkale-kilisesi-2451.htm

Fahri Yardımcı
07-01-2008, 16:38
Ozaman ben yorum yapayım. Üst taraftaki boğa güreşinin üstündeki fotoğraf kılıçkayadan kaçkar dağlarının görüntüsüdür. Yani karşı dağ bloku kaçkarlar.

Bir ek bilgi daha bir zamanlar ilçe olan Kılıçkaya Türkiyedeki ilk kadın belediye başkanını çıkarmıştır. 1920 li yıllarda sanırım veya 30 lu emin değilim

ve kılıçkaya mezralarından bir kaç fotoğraf . fotoğraflar kötü ama yinede ip ucu veriyor

Fahri Yardımcı
07-01-2008, 16:56
bir kaç foto daha

kuru.umit
07-01-2008, 23:40
Öşvank kilisesi ve Tortum Şelalesi fotoları.
Son fotoyu Karadeniz yazısına, araya parça olarak koydum. Muradiye şelalesi. Van'ın Muradiye ilçesinde. Benim en sevdiklerimden.
Offf offf ne çok gezecek yer var, ne az zaman ve para .......

kuru.umit
08-01-2008, 00:40
Yusufeli'nde gecelediğinizi düşünsek, Macahel'e yani son noktamıza kadar 130 km civarı yolunuz var demektir. Rota boyu Artvin ve Borçka yı geçiyorsunuz. Fahri'nin hemen " hop hop Şavşat karagölü atladın, olmadı" dediğini hissettiğimden burası ters bir yolda olmasına rağmen mutlaka gidin derim. Ben de gezinin bu kısmı sadece teorik bu nedenle burayı Vildan hanım ve Fahri kardeşe bırakıyorum. artvin Şavşat arası 55 km, Şavşat'dan da Karagöl 25 km. Burada benim bildiğim Orman bakanlığı misafirhanesi var ama nasıl ayaralayacaksın. Çadır konaklama desen beni ayılar yerse korkum var. Onun için ben her halikarda Camili ye çıkarım arkadaş...
Yolda Artvin ve Borçka ya şöyle bir girip çıkın isterseniz.
Borçka dan Camiliye kadar 52 km lik rezalet bir yolunuz var. Bir de sis oluyor. Ben daracık yollarda boyna korna çala çala gittiğimi hatırlıyorum. Ama sis aniden bitince Karçallar bir pozlar veriyor, işte o herşeye değiyor..
Macahel ormanları dünyanın sayılı ormanlarından. Neden bir kere birkaç yıl öncesine kadar içeri giriş için izin almanız gerekiyordu. Karşıda Gürcistan sınırı. Biliyorsunuz Tema vakfının buraya hizmetleri büyük (bazıları tersini söylüyor ya) Herşey sanki Jurasic Park gibi. Mısırları dev , meyvaları bir başka, yeşili bir başka. Gürcistanla Türkiye sınırı yapılırken, 11 köy Türkiye 16 köy Gürcistanı tercih etmiş (tersi de olabilir) Camili bu köylerden. Kışın 6 ay yol iz yokmuş ve köyün hastaları Gürcistan üzerinden Türkiye ye geliyorlarmış. Etrafta dev gibi ağaçlar, her biri sanki anıt ağaç olma yaşında.. Köyün insanları çok tatlı. Köy kahvesi çok güzel bir yanda okuma yeri, bir yanda tost,çay, pişpirik partileri. kalınacak yerler var. Ben gittiğimde 3 adet ev pansiyonculuğu vardı. Bir de Tema vakfının misafirhanesi. Burada kalabiliyorsunuz ama önceden yer ayarlamanız gerekir. Tema vakfının sitesinde tel no lar var. Bazı odalar ranza sistemi, bazı odalar çok şık. Size orada yerel yemekler veriyorlar, bir de toplantı salonunda isterseniz tanıtım filmleri seyrediyorsunuz. Bazen ortalarda bir arı vızılltısı duyuluyor, hele bir de bu arı kraliçeyse herkez peşinde. Eh! kolay değil , bir kraliçe arı için 100 USD fiyat biçiyorlardı. Buradaki Kafkas arısı genetik olarak saf bir ırk. Macahel 3 tarafı çevrili bir vadi olunca dışardan gelen hayvana da geçit yok. Kafkas arısı bir kovan da 80 kilo bal veriyormuş. Burada her yer yürüyüş parkuru. Orada Şaban diye birisini tanıdım, bizi o gezdirmişti. Kendisi geçen ay bir süpriz yaptı ve İstanbul'a geldi. Macahel de o da pansiyonculuğa başlamış. Tel No 05378293255. Çok seversiniz. Macahel gidince civar köylerdeki camileri gezin. İçlerinde çok güzel oymalar ve kalem işleri göreceksiniz.

kuru.umit
08-01-2008, 00:46
Camil ve camili yolu
Benim meşhur ufaklık. Tema vakfı misafirhanesini bahçesinden

kuru.umit
08-01-2008, 00:51
foto 2 camili camisi (mutlaka gezin)
Foto 4 Tema misafirhanesi
Foto 5 Bir yöre yemeği (galiba Silor du adı)

kuru.umit
08-01-2008, 00:57
Foto1-4 camiler birer sanat şaheseri ve kök boya. Kalem işlerine dikkat..
Son fotodaki amcam 90 yaşında. Bizi gezdiren Şaban arkadaşa fırçayı attı" niye bana karpuz getirmedin" diye. Bu amcam şelaleye giden yolun başında sizi mutlaka görür. Yanınızda karpuzla gezin :p

kuru.umit
08-01-2008, 01:01
Fotolar 1-2 şelaleye çok güzel bir yürüyüş yolundan ulaşıyorsunuz.
Ve gecenin sonunda o güzelim ağaçlar.
Karadeniz gezisinde en uca vardık. Yakın zaman da dönüşe geçeriz.
Gezekalın.

Fahri Yardımcı
08-01-2008, 08:26
Aslında Şavşat karagöle gidip oradan bir trans geçişli macahele inmek lazım. Yemeğin adına gelince Bizde ona siron derler macahelde ne diyorlar bilmiyorum. yoğurt ve tereyağı kullanılır. Bu arada tortum şelalesinin kötü zamanı imiş ekte daha canlısını gönderiyorum hafızalarda sizinki kalmasın. gerçi benim gönderdiğimde suyun az zamanı ama olsun. Karagöldeki misafirhane ise rezalet çaırda aşıkta yatın daha iyi sadece yatmak için o pis yerde 60 YTL istiyorlar.

Fahri Yardımcı
08-01-2008, 08:35
tortum şelalesi

Vildan Sönmez
08-01-2008, 08:42
Son mesajda,şelalenin yanındaki yola dikkat. İntkor yolu !

Fahri Yardımcı
08-01-2008, 09:32
Sanırım Bu kadar tanıtımdan sonra yazın yapacağımız programı da ana hatları ile yazsam fena olmayacak

KARADENİZ GEZİSİ

Program sizlere ana hatları ile sunulmuş olup bahsi geçen yerlerde gezilecek diğer yerlerin adı yazılmamıştır.Adı duyulmayan ancak içerisinde pek çok güzelliği barındıran yayla ve köyler program içeriğini bozmayacak şekilde gezilecektir. Nereler mi bu da sürpriz olsun.

Program

1. Trabzon’da buluşma ve şehir gezisi. Öğlen yemeği Akçaabatta köfte. Öğleden sonra sümela manastırı gezilerek Uzun göl’e geçilecek. Konaklama Uzun Göl’de İnan kardeşler tesislerinde.

2. Uzun Göl çvere gezisini müteakip Ayder’e hareket . Ayder’e varmadan fırtına vadisi , Zilkale Palovit ve Çamlıhemşin gezilecek. Konaklama Ayder haşimoğlu otelde.

3. Çaymakçur yukarı kavron aşağı kavron gezilecek. Grubun durumuna ve şartlara göre göller bölgesine yürüyüş yapılabilir ve konaklama yukarı kavronda olabilir. Eğer grup yürümek istemezse Aydere’e dönüş ve konaklama. Bu arada Ayder kaplıcalarından faydalanabilirsiniz.

4. Gün Borçka karagöle hareket Yolda Sarp sınır kapısına kadar gezi ayrıca Borçka’nın gezilmesi. Karagölde gezi ve dinlenme sonrası Macahele geçilecek. Konaklama Tema vakfının otelinde. İsteyen dere kenarında Çadırda da kalabilir.

5. Macahel çevre gezisi şelaleye yürüyüş ve konaklama macahel’de.

6. Şavşat’a hareket. Şavşat karagöl gezilecek. Yavuz köy yakınındaki Laşette pansiyonda konaklama. Ahşap ve konforlu bir yer. Ertesi gün sahara bölgesi ve diğer yaylalar köyler gezildikten sonra Yusufeline hareket. Öğleden sonra Yusufeline varış otele yerleşme ve Çoruh nehrinde 24 km lik rafting. Kolay parkur seçilecek riski az heyecan bol. Ancak isteğe göre zorluk derecesini artırabiliriz.

7. Gün Tekkale peterek kale ve kiliseler gezilecek. Yaylalarına çıkılacak. Öğleden sonra Kılıçakaya mezraları Aros dağı görülecek(Mescit Dağları) Akşam Yusufeli’ne dönülecek.
8. İntkor yaylası ve şelalesi gezilecek.Barhal Amanesket ve Karagöle çıkılacak. Akşam konaklama Barhal veya Olgunlar olacak.

9. Yusfeline dönüş ve Erzuruma hareket. İşhanTortum şelalesi Öşvank kilisesi ve Erzurum taşhan da oltu taşı alımı son gün akşam saatlerinde vedalaşma.

Fahri Yardımcı

zenfree
08-01-2008, 10:17
Son mesajda,şelalenin yanındaki yola dikkat. İntkor yolu !

Bu yoldan arabalar mı geçiyor yoksa?:eek::eek::eek: