PDA

View Full Version : Ağaç Kasalı Radyolar




Metin Y.
06-07-2007, 12:43
Radyo günümüzde de popüler ancak televizyon öncesi dönemde çok daha popülerdi ve aynı zamanda görünümüylede çok saygın bir aksesuardı da ev ve iş yerlerinde...
Ağaç kabinli radyoyu ilk tanıdığımda bende bu büyük kutunun içinde insanlar var sanırdım...
Birbirinden farklı ve şık görünümdeki bu radyolarla bir nostalji köşesi oluşturmaya ne dersiniz?




Todor
06-07-2007, 17:31
Bir kaç tane;
http://img.alibaba.com/photo/50721545/Classical_Wooden_Radio__RP_009_.jpg
http://www.naswa.net/journal/images/cabinet.jpeg
http://radioatticarchives.com/images/p/Philco_14_Scott.jpg

malina
06-07-2007, 18:54
Ağaç kabinli radyoyu ilk tanıdığımda bende bu büyük kutunun içinde insanlar var sanırdım...

Hepimiz öyle sandık :)

Eve ilk radyo alındığında, "Nasıl olsa eskiyecek, ve evin tüm eskilerin konduğu yere konacak, o zaman içini açıp insanları çıkaracağım" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Ne de olsa, yeni bir şeyi kurcalayıp bozmak yanlış olur... :)

Metin Y.
06-07-2007, 20:26
Ahşap kasalı radyodan özellikle Türk Sanat Müziği dinlemek bir başkaydı...

memet
06-07-2007, 22:14
Önce lambalar ısınırdı. Eniştemin bir türlü anlayamadığım bir çok fonksiyonu olan bir radyosu vardı. O hemen açılırdı. Müzik ve konuşma seçeneği vardı.

Buket Aknar
07-07-2007, 08:32
Çok güzel bir başlık. Rahmetlik anneanemin radyosu'nu annem bana vermişti, ben de salonumun en güzel köşesinde tutuyorum. Daha sonra ben de onun fotoğrafını ekleyeceğim. Bu kadar büyük olmamakla beraber insanı eskilere götürmeye yetiyor.

nevsune
07-07-2007, 09:16
Annemin(şimdi 81 yaşında) çeyizinden kalma bir ahşap radyomuz vardı. Topu topu iki üç düğmesi vardı ama el sürmem yasaktı. Ne olur ne olmaz, bozulur diye. Şimdi bilinmez pek ama o zamanlar hiçbir şey kolay edinilmezdi:rolleyes: . Sırf bu yüzden bizim nesil, hala bir makineye ilk anda el süremez!!!!

O ahşap radyoda arkası yarınları, radyo tiyatrosunu beklemek çoculuğumun en büyük zevkiydi. Tüm aile radyonun yanına oturup dinler, paylaşımı yaşardık.:)

Metin Y.
07-07-2007, 21:31
Bu başlığı açarken; radyonun vazgeçilmezimiz olduğu yılları da konuşuruz diye geçti içimden. Eklenen mesajlar bu anlamda beni çokca sevindirdi...Rahmetli amcamdan kalan eski gazetelerde yer alan radyo reklamlarını da koyacağım. Bu reklamlar, radyonun o dönemlerde ne ölçüde popüler olduğunu genç arkadaşlara sanırım daha net anlatacak..
İlk fotoğraf 1950 yapımı Grundig, İkinci ise Zenith radyo.

Penelophe
07-07-2007, 21:46
Çocukken bahçeli bir evimiz vardı.
Pek sık kullanmazdık.
Bahardan bahara bahçedeki meyveleri toplamak için gider, birkaç gün kalır dönerdik.
Beş yaşında felandım.:)
Oraya her gidişimizde annem, büyükbabamdan kalan ağaç kasalı, dikdörtgen radyoyu açardı.
Hep Türk Sanat Müziği çalardı.
Hala arasıra o eve giderim ve o evdeki radyo hep Türk Sanat Müziği çalar.
Trt'den başka kanalı çekmiyor her nedense.
Şimdi her duyduğum Türk Sanat Müziği eserini azda olsa mırıldanıyorum.
O radyonun, o yaşımda bana öğrettikleri..

malina
07-07-2007, 21:48
Çocukluğumun vazgeçilmezleri: Radyo, Doğan Kardeş, Bütün Dünya...

Radyo konusu bunları da aklıma getirdi...

memet
07-07-2007, 22:57
Radyo, Doğan Kardeş, yazlık Ömür sineması.

Penelophe
07-07-2007, 22:58
Bizim radyoyu arayayım derken, bakın neler buldum.:)
Bizimkini bulamadım fakat bu mesajın ilk resmi ve son resminin karışımı gibi birşeydi.:)

Penelophe
07-07-2007, 23:03
Devamı..

Penelophe
07-07-2007, 23:09
Devamı..

Penelophe
07-07-2007, 23:13
Devamı...

Penelophe
07-07-2007, 23:22
Devamı..

Penelophe
07-07-2007, 23:29
Devamı..

Penelophe
07-07-2007, 23:33
Devamı...

Penelophe
07-07-2007, 23:38
Devamı..

Penelophe
07-07-2007, 23:40
Devamı...

Metin Y.
08-07-2007, 15:10
Penelophe eklediği radyo fotoğraflarıyla başlığı galeriye dönüştürmüş, teşekkür ediyorum değerli katkıları için.
malina ve memet Doğan Kardeş deyince; bu harika Çocuk Dergisinden de bir kaç cümle bahsedelim.
Doğan Kardeş, adını Yapı Kredi Bankası'nın kurucusu Kazım Taşkent'in oğlundan almıştı. Bir heyelan sonucu 1939'da genç yaşta hayata veda eden Doğan'ın adı bu dergide yaşatıldı. Çok az kişi bu gerçeği biliyordu. Doğan Kardeş okuyucuya gerçek bir kişilik olarak yansıtıldı, adı çocuklar için bir kardeşlik bağı oldu, onların sözcülüğünü yaptı. Geleceğin birçok başarılı ismi Doğan Kardeş'te boy gösterdi. Piyanist İdil Biret yurtdışına gittiği yıllarda bile ona mektuplar gönderdi. Küçük Suna Kan ise mektubunda şöyle diyordu: "İtalya'ya müzik ve kültür tahsiline gidiyorum. İleride büyük bir virtiöz olarak döneceğimi düşündükçe seviniyorum. Memleketimin bana sarf ettiği emekleri boşa çıkarmayacağım." Suna Kan gerçekten de sözünü tuttu...

Penelophe
08-07-2007, 15:17
Rica ederim Metin bey, ne demek.:)
Buldukça eklemeye devam edeceğim.
Benim radyoyuda bulurum hem belki.:)

Metin Y.
10-07-2007, 14:21
Radyonun popüler olduğu yıllarda Türkiye'de bir çok radyo dergisi de yayınlanmıştır. Bu dergilerden biri de RADYO Magazin'dir.
Bilin bakalım bu dergi kapağındaki dönemin ünlüsü kimdir?

Metin Y.
11-07-2007, 12:42
Bir başka radyo dergisi RADYO HAFTASI ve kapağında iki unutulmaz isim:
Perihan Sözeri ve Münir Nurettin Selçuk.

nevsune
11-07-2007, 14:03
Radyonun popüler olduğu yıllarda Türkiye'de bir çok radyo dergisi de yayınlanmıştır. Bu dergilerden biri de RADYO Magazin'dir.
Bilin bakalım bu dergi kapağındaki dönemin ünlüsü kimdir?

Safiye Ayla değil mi?

Metin Y.
11-07-2007, 14:36
Safiye Ayla değil mi?

Saygıdeğer nevsune , evet Safiye Ayla.

Todor
20-07-2007, 21:52
Radyo yayını için gittiğimizde TRT'nin Harbiye binasındaki müzeyide gezme şansımız oldu. Çekebildiğim resimler bunlar.

İlk resimde Praecox, yapımcı Esin Hanım ve yardımcısı Bilge Hanım. Güler yüzleri ile bize eşlik ederlerken;

16472

16473

16474

16475

16476

Todor
20-07-2007, 21:56
Diğerleri;

16477

16478

16479

16480

16481

Todor
20-07-2007, 21:57
Bunlar da sonuncular;
16482

16483

nevsune
20-07-2007, 22:08
O tuşlu olanlar daha yeni modeller:rolleyes:

Sümeyye Polat
20-07-2007, 22:53
Bizimki de bu resimdekine çok benziyordu.Televizyon çoğu eve girmesine rağmen biz almamıştık.Çocukken yadırgıyor insan ama şimdi çoğu yaşıtımın farkedemediği bir güzelliği yaşadığımı anlıyorum.Arkası yarınlar,radyo tiyatroları... Ailece oturur dinlerdik. :) Aynı kitap okurkenki gibi,duyduğum her sesle sanki görürdüm bütün oyunu.Güzel günlerdi...

Metin Y.
21-07-2007, 14:52
Bir başlık, işte böylesi güzel paylaşım ve katkılarla belgesel niteliği kazanıyor.

Saygıdeğer Todor , TRT'nin Harbiye binasındaki müzeden çektiğiniz kareleri bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim.

Metin Y.
25-07-2007, 20:53
“*** *** muhterem sami'in, burası İstanbul telsiz telefonu …”

http://www.istanbul.edu.tr/4.boyut/cumhuriyet/dosyalar/nese_kars.htm

habibe
25-07-2007, 22:33
Radyo ..
Arkası yarın. Radyo Tiyatrosu .. Biri sabah 10.30 da diğeri ise 16.30 da başlayan.. daima takip ettiğimiz 2 program..

Ev işi yaparken bana eşlik eden Orhan Boran ve Yuki ..

Annemin frekansı Polis radyosu
Bayrak radyosu ...

Füsün Önal , Nilüfer , Zerrin.....

Evimizde duvara çivilenmiş, tahta bir raf üzerinde duran radyomuz..
"Siera" radyomuz.
Babamın dükkanında ki radyomuz, Radyoya eşlik eden babamın sesi... *kendim ettim kendim buldum eyvahh " diyen....

***Ringo ringo şişeler diye dönen taş plaklarımız, pikabımız...
Çizilen plaklarımız..
"Habibe git kızım bir iğne al gel " diyen o hoş sedalı zamanları çok özlüyorum..:(

Sağol Metin Y. Anılarımda yolculuğuma makinistlik ettiniz. Teşekkür ederim hepinize.

Metin Y.
26-07-2007, 20:50
Saygıdeğer Habibe Hanım, Siera çok saygın bir marka idi. 1935-36 yapımı Belçika Radyo Müzesinden ağaç Siera'lar.

cemal.S
27-07-2007, 08:30
Dayımın köyde bize hediye ettiği kullanılmış eski bir radyonun içindeki insanları görmek amacı ile evde kimse yokken arka kapağını zorla sökenlerdenim. Yaş 5 veya 6.Bir siyah beyaz fotoğraf karesi gibi hatırlıyorum. Hepsi çok güzel tüm emeği geçenler sağ olsunlar.

Saygıyla.

Metin Y.
31-07-2007, 14:10
“Radyonun kişiliği var”
Tuncay Bey bize hem radyolarını gösteriyor, hem de anlatmaya devam ediyor. “Radyoların kişilikleri vardır. Dikkat ederseniz hepsinin mobilyası, işlemeleri, duruşları farklıdır, bir sıcaklıkları bir dilleri vardır. Hepsi nerede kim tarafından, hangi zamanda yapıldığını söyler sizlere. Günümüzdeki elektronik aletler de bunları bulamazsınız. Hepsi fabrikasyon, insan eli değmeden üretiliyorlar” diyor üzülerek. Bize koleksiyonundan babasının radyosunu gösteriyor ve kendisi için çok önemli olduğunu belirtirken, pazar akşamları bu radyodan hep birlikte dinledikleri, zamanın tek eğlencesi radyo tiyatrolarını anlatıyor...
Röportaj Linki
http://ilef.ankara.edu.tr/radyo/yazi.php?yad=10732

Metin Y.
07-08-2007, 14:03
Hürriyet-27 Eylül 1950

Metin Y.
14-08-2007, 15:56
Eski radyolarda FM kanalı yoktu. Uzun, orta ve kısa dalgadan yayın yapılırdı. İşte o yayınlar için hazırlanan Radyo istasyon cetveli.

Metin Y.
18-08-2007, 02:37
Radyo Müzesi [Almanya]

Metin Y.
20-08-2007, 13:27
Teknolojinin serin yüzünü, radyoda olduğu gibi onu kucaklayarak ısıtan ve sevimli hale getiren ağaç; bir çok elektronik eşyaya bugünde eşlik ederek adeta bedenden öte ruh vermektedir.
Aşağıdaki eski televizyonlar ve gramofon sanırım buna güzel birer örnek...

Metin Y.
04-09-2007, 23:52
1938 Stromberg-Carlson Model

Metin Y.
08-09-2007, 00:32
İlk bakışta düdüklü tencereyi andıran bir ilginç radyo daha.

Metin Y.
06-10-2007, 00:26
Kanada Dominion Electrohome Industries 1947 yapımı radyo.

Penelophe
01-12-2007, 05:15
Safranbolu'da bir ziyaret evinde 24.11.2007'de çektiğim radyo fotoğrafları..

25799


25800


25801

hassoman
01-12-2007, 17:12
Sahibinin sesi geri döndü

Bir dönemin en önemli eğlence aracı radyolar, dekoratif bir malzeme olarak da göz dolduruyor. İster yeni bir tane edinin, ister dededen kalma radyonuza yeniden ses verin


http://www.milliyet.com.tr/2000/06/03/resim/vit01a.jpg Yaşamımızın sadece radyonun var olduğu günlerinde ‘Ajans Saati’nin ayrı bir yeri vardı. Aile büyükleri, üzerine dantel örtü konmuş, hoparlör peteğine nazar boncuğu iliştirilmiş olan radyonun çevresine toplanır; sessiz ve ciddiyet içinde haberleri dinlerlerdi. Konuşmaya kalkışan çocuklar susturulurdu:
- Şşşt! Ajans Saati’nde konuşulmaz!
(...)
Radyodaki ‘Mikrofonda Tiyatro’ programı kaçırılmazdı. ‘Çocuk Saati’ başladığında, sokaklardaki oyunlarından kimsenin alıkoyamadığı çocuklar evlerine koşarlardı.
(...)
Her gün ama her gün televizyon karşısına geçiyor, bir şeyler görmek umuduyla kanaldan kanala zapping’liyorum. Sonunda yorgun düşerek radyomun düğmesine uzanıyorum. Çocukluk günlerimdeki kadar olmasa bile yine de insan sıcaklığında sesler duyabiliyorum.
Ah! Bir de radyomun üstünde el örmesi dantel bir örtü olsa...

Yukarıdaki cümleler Hasan Özsan’ın “Radyo Günleri" başlığını taşıyan yazısından alınma. Yıllardır anne babalarımızdan dinlediğimiz radyo sevdasının bir özeti sanki. 1930’lardan başlayıp 1970’lerin ilk yıllarına kadar uzanan radyo tutkusu, bir dönem o cihazların evlerin baş köşelerine kurulmasına neden olmuş. Bizim kuşağımız o dönemi yaşayamadığı için şanssız, ama televizyon ve yıllar sonra geri dönen radyo bağımlılığını bir arada yaşadığı için bir o kadar da şanslı sayılabilir.
Bir eğlence aracı olarak hayatımıza giren radyonun dekoratif bir malzeme olarak hayatını sürdürmesi, o yılların sosyal hayatı düşünülürse çok garip bir şey değil. Tıpkı bizim çocukluğumuzda televizyonun salonun baş köşesine kurulması, her türlü sakıncalı hareketten korunmaya çalışılması gibi. 1970 sonrası kuşak olan bizler televizyon bağımlısı olarak büyüdük belki, ama 90’larda “Radyomu İstiyorum" kampanyalarıyla ayaklara kalkan gene bizdik.
Radyonun büyüsünü anlatmak kolay olmasa da, hazır TRT ve Yapı Kredi Kültür Bölümü’nün ortaklaşa açtığı “Radyo Günleri" sergisi de sürerken (Vedat Nedim Tör Müzesi’nde 17 Haziran’a kadar) eski radyoların arasında gezinip, o havayı biz de soluyalım dedik.
Kadıköy Caferağa Mahallesi’nde bulunan “Tavanarası", adeta bir antika radyo cenneti. Raflara dizilmiş yorgun radyoların hemen hemen hepsi 1940’lı yıllara tarihleniyor. Tabii “radyonun babası" Marconi’ler baştacı. Siz bütün radyoları şöyle kucaklanıp bir yerden bir yere kolayca taşınır mı zannediyorsunuz? Nerdeee?
Koca koca aynalı dolaplar görüyoruz dükkânın girişinde. Konsol ya da şifoniyer sanıyoruz, dokunmadan geçiyoruz. Ta ki onların da birer radyo olduğu söylenene kadar. Kocaman kapaklar gıcırtıyla açılıyor; içlerinden büyük düğmeli, devasa göstergeli radyolar çıkıyor. O yıllarda radyonun misafir odalarının baş köşesine kurulmasına şaşmamak gerek.
İçerideki radyoların hepsi satılık değil. Çünkü burada tüm eski radyolar aslına yüzde yüz sadık kalınarak, yani orijinallikten taviz verilmeden tamir edilip gene baş köşeye kurulmaya hazır hale getiriliyor. Çalıştırılıyor, cilalanıyor, temizleniyor ve sessizliğinden sıyrılıp dile geliyor.
Fiyatlar oldukça değişken. Zaten dükkânın sahibi Korkut İlhan, antika piyasasında fiyat vermenin zorluğundan söz ediyor. Modeline, yaşına, kalitesine göre 40 milyondan başlayan radyoların fiyatı 400 - 500 milyon liraya kadar çıkabiliyor. Yaşı müsait olanlar o günleri yeniden yaşamak, bilmeyenler bu duyguyu tatmak için radyo gibi bir radyoya sahip olmalı...

Tarihçesi
http://www.milliyet.com.tr/2000/06/03/resim/vit01a1.jpg Radyonun icadı ile Alman Heinrich Hertz ve Fransız Eduard Branli uğraşmış ilk olarak. Sesin bir yerden başka bir yere naklini hedefleyen bu uğraşa, İtalyan uyruklu Guglielmo Marconi hız vermiş. Zaten şu anda da en değerli antika radyoların hemen hemen hepsi Marconi marka. 1909 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü alan Marconi, ses nakli denemelerine 1896 yılında başlamış. İngiltere’ye yerleşen Marconi, 20 Temmuz 1937 tarihinde, 63 yaşındayken ölmüş. Dünyada ilk ticari radyo yayını 1920 yılında ABD’de başlamış. Ertesi yıl Fransa’nın başkenti Paris’te Avrupa yayınlarına geçilmiş. Türkiye’de ilk radyo yayını ise 6 Mayıs 1927’de önce İstanbul’da (4,5 saat), daha sonra Ankara’da (3 saat) başlamış.

Alıntı:http://www.milliyet.com.tr/2000/06/03/vitrin/vit01a.html

berduray
16-05-2008, 17:00
Bu konuyu yeni fakettim maalesef.

Çocukluğuma döndüm,bir zaman tüneline girdim sanki...

Emek veren tüm arkadaşlarıma teşekkür etmek isterim.


Ben de radyonun önüne bir dosya kağıdı iliştirir, band değiştirme tuşlarına geliş güzel şakada şuka basar, güya daktiloda yazı yazıyormuş gibi yapardım...


Evet anne itiraf ediyorum, radyo bu yüzden bozulurdu:)

İklimsiz
16-05-2008, 18:02
Rahmetli dedemin radyosu...

Yıllarca nerede, kimde olduğuna dair izini sürdüğüm ve sonunda bulduğum radyo.

Dedemin tabiriyle "yedibuçuk ajansı" dinlediğimiz akşamlar. Arkası yarınlar, radyo tiyatroları, yurttan sesler, beraber ve solo türküler...

Kiraz
16-05-2008, 18:55
Çocukluğumun radyosu...
Haberler başlayınca rahmetli dedem çıt çıkarttırmazdı. Seçim sonuçları verilirken herkes başına toplanır, merakla, heyecanla dinlenirdi.
Küçük, karanlık bir odanın içinde, bir mikrofon ve seslerini duyduğum insanları hayal ederdim.
Ortaokul yıllarında okula gitmeden önce mutlaka Okul Radyosu, hafta sonları TRT Çocuk Korosu, daha sonraları Arkası Yarın, Radyo Tiyatrosu, şarkı istekleri yapanların isimleri,... Bütün sesler bu kutudan çıkardı.
Şimdi yeşil ışığı yanmıyor, yırtılan orijinal kumaşı yerine başka bir kumaş koydum, kardeşimle beraber üzerine çıkartmalar yapıştırdığımız için annemden azar işittiğimiz ahşabını zımparaladım, cilalattım. Şimdi benimle ve her yanından geçişte çocukluğumu hatırlatıyor, tıpkı sizin anlattığınız hikayeler gibi ...

37561

Mahmut Leventoğlu
17-05-2008, 01:17
Ya her pazar akşamları MİKROFONDA TİYATRO proğramına ne demeli.Müptelası olup sanki canlıymışçasına o oyunu dinleyerek izlerdik.

Kadir Çetintaş
17-05-2008, 02:03
Güzel bir nostalji köşesi olmuş. Emeği geçenlere teşekkürler! :)

Ajans saatleri, pür dikkat dinlemeler.

Uzun dalgadan BBC yi hatırlıyorum, şimdiki radyolarda çıkmayan!??

Yurttan sesler korosu, ''Arkası Yarın''lar, Çocuk Tiyatrosu, Radyo Tiyatrosu

ve tabii ki Efektör Korkmaz ÇAKAR!!! ( ardından bir gök gürültüsü sesi! :) )

Ve elbette söküp baktım. Ama küçük insanları göremedim.

Ama fişi elektirikten çekmiştim. Acaba kapatınca gidiyorlarmıydı? :p

Sevgiyle kalın! :)

hassoman
17-05-2008, 16:03
Evet ya, benim kuşağım Korkmaz Çakar'ı mutlaka anımsar... Ama Korkmaz Çakar'ı anıp da Ertuğrul İmer'i anmamak olmaz... Üstelik (sanırım) Ertuğrul İmer daha önceydi ve Korkmaz Çakar ise daha çok çocuk oyunlarının efektlerini yapardı... Hey gidi günler:(

hassoman
18-05-2008, 11:59
Koleksiyoncular Derneği Başkan Yardımcısı Süleyman Durdağ'ın, 'Fonograftan Radyoya...' adını verdiği; en eskisi 1877 yılına ait olan antika radyoların yer aldığı kişisel radyo koleksiyonu sergisi Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş sanatlar Merkezi'nde açıldı… Sergide ayrıca fonograf, gramofon, lambalı radyo, pikap ve aksesuarlarının yanı sıra konuyla ilgili kitap, broşür, mecmua, katalog, fotoğraf ve radyo şemaları da yer alıyor…

Sergi, 24 Mayıs 2008 tarihine kadar açık kalacak…