PDA

View Full Version : Oğlumun Ceviz Bahçesi




drokya
22-02-2013, 23:19
Merhaba ağaç dostları,

uzun bir süre önce üye olmama karşın şimdiye kadar izleyici olarak kaldım.

Bir çok bilgi edindim yazılanlardan ve resimlerden.

İzmirin kavurucu sıcakları ertesinde, bir ağustos ayında merhaba dedim yaşama, yarım asır önce.

Çocukluk yazlarım dedemin bağında geçti lise yıllarına kadar.
Dedem yıllanmış ceviz ağacına, benim için kurduğu salıncağımın yanına oturur, tabakasından çıkardığı tütünü sarıp, akşam ayazında keyifle tüttürdüğü sigarası eşliğinde bana eskileri ama çok eskileri anlatırdı.

Genelde anlattıklarının sonunu hep kaçırırdım,
sabahleyin kuş cıvıltıları ile uyandığım bağdaki kocaman taş evin
serinliği beni kendime getirdiğinde yine salıncakta uyuya kaldığımı anlardım.

Yine böylesi yaz başı bağa gittiğimizde dedem beni çoşkuyla karşılayıp
elimden tuttuğu gibi asma sıralarının alt kısmında bulunan,
2 dönüm ( sizlerin hesabıyla 4 dönüm, bizim burada 2000 m2 ye bir dönüm deniyor) araziye götürdü ve,
-Bak bu cevizleri senin için diktim geçen sonbaharda, ben diktim sen yersin demişti.

O zamanlar ceviz ağacını dedeler diker,
ürünü torunları toplardı. Tohumlar toprak biraz işlenip adım hesabı göz kararı 10 metreden az olmayan aralıkta toprağa ekilir,
tohumdan gelişen cevizlerin büyüyüp verime yatması da yıllar alırdı.

Toprak tahlili, ve tür karşılaştırması yapılmazdı.
Geleneksel bilgiler ve büyüklerinden öğrendikleri yöntemler süre giderdi.

Yazan bilmez, bilen zaten yazmaz deyiminin hakim olduğu yıllardı.

Konu başlığını bu yüzden <Oğlumun Ceviz Bahçesi> olarak seçtim.

Benim doğduğum yıllarda torun için dikilen Ceviz,
15-20 senedir çocuklar için dikilmekte.

Bu gün ise bilinçli üreticilerin azimli araştırmaları karşısında,
nisbeten kendini yenileme ihtiyacı duyan ilçe tarım elemanların katkılarıyla,
artık bahçeler torun ya da çocuklar için değil dikene de katkı sağlayabilecek seviyeye geldi.

Umarım Ceviz bahçesi oluşturan, oluşturacak olan dostların umutları her dem yeşerir ve çabalarının karşılığını alırlar.

Şimdi bu uğurda ciddi araştırma içinde olan ve bildiklerini,
aynen doğanın bizimle paylaştığı gibi kıskanmadan, gizlemeden
paylaşan dostları tenzih ederek bir şeyler demek istiyorum.

Gerek ceviz, trilye zeytini gibi bitki sistemleri,
gerek Saanen keçi besiciliği (şimdilerde Romanov koyunu) şinşila tavşanı, Angora tavşanı gibi yenilikçi hayvan yetiştiriciliği konusunda,
bir miktar Titanvari bir yaklaşım hissetmekteyim.
Umarım yanılıyorumdur.

Çünkü doğanın biz insanlara bahşettiği, çok değerli bitkilerin başında,
zeytin, ceviz, incir gibi ağaçlar gelmekte.

Hatırı sayılır ceviz popülasyonu olumsuz bir coğrafyanın şartlarını olumlayabildiğini yurt dışında gördüğüm örneklerden biliyorum.

Korkum titanvari yaklaşım kurbanı ağaç dostlarının sıtkının sıyrılması,
ardından onları gözlemleyen kişilere olumsuz yönde etkilemesi.

Şimdilik işin bu kısmında söyleyeceklerimi kısa keseyim.
Amacım <Oğlumun Ceviz Bahçesi>ni sizlere detaylarıyla aktarıp, hatalarımı, doğrularımı öğrenmek,
bu vesile ile bu işe girişecek ağaç dostlarına çorbada bir tuz atomu kadar faydalı olabilmek.

Sevgi ve saygıyla.




drokya
22-02-2013, 23:52
Tarla yaklaşık 4 dönüm büyüklüğünde bir parça.
(sizlerin hesabıyla 8 dönüm).
iki yıldan beri oldukça derin sürülüp ardından dıskaro ile işlenmekte.
Geçen yaz başı 120 metreden su çıkardık.
Civarda hemen hemen en derin kuyu, yan komşumuz 50 metreden
su alıyor Onun kuyusu ile bizim kuyu arasında yaklaşık 150 metre var.

Kuyunun ardından Elektrik işini hallettik. Trafodan bahçemize kadar
250 metre mesafeye, toprağa 2 metre kanal açarak,
3x35+25 mm2 bakır iletkenli yer altı kablosu döşedik.

Tarlanın iki tarafı komşu tarla iki tarafında ise yol var.
Uzun kenardaki yol ve yanında ki dere oldukça geniş,
kuzey batı tarafımızdaki yol ise tarla komşumuzun yolu.

Sondaj sonrası tarlayı iyi bir işlemden geçirdik.
Toprak tahlili oldukça detaylı bir iş ve ne yazık ki her bir üreticinin
kendi yaptırması gerekli bir işlem.

Oysa bu, oldukça absürd bir yöntem.

İlçe tarım kurumları ve ziraat odaları maalesef yıllardan beri
bölgelerinin toprak varlığından ve toprak niteliğinden habersiz.

On yıl önce yurt dışında arazi aldığımda o bölgede de ceviz dikmek isteyip,
bölgede görevli Agronomiya kurumuna baş vurduğumda,
arazimin değişik kısımlarından ve değişik derinliklerinden alınmış toprak örneklerini elimde gören;

Kurumda görevli teknisyenler (ki bir çoğuyla değişik ortamlarda tanışmıştık)

-Bunlar ne TURAK bizi gömmeye mi geldin bu topraklarla diye şaka yapmıştı.

Meğerse bölge bölge neredeyse her km2 karenin toprak yapısını yıllar öncesinden çıkarmışlar.

Sadece yıllar içinde mevsimsel nedenlerle ve içinde üretilen ürün nedeniyle toprağın şimdiki durumunu forma işlenmiş olarak
elime tutuşturup, ayrıca bir uyarıda da bulunmuşlardı;

-Senin arazinin göle doğru olan kuzey doğu kesimi, ciddi pus yapar o bölgedeki çanak içine ceviz dikme fidanlarda sorun olur dediklerinde oldukça şaşırmıştım.

drokya
23-02-2013, 00:05
373156

Tarlanın coğrafi konumu ve dikim şekli resimde ki gibi.

Fidan araları 7 metre
önce 10 x 10 sıraları oluşturuldu,
sonra çapraz köşegenlerin kesiştiği noktalar sisteme dahil edildi.

Paragat misinası tabir edilen 2 mm2 lik misina ve 10 metrede bir bantla işaretleme sistemiyle oldukça kısa bir sürede neredyse A4 üzerine plan çizercesine hatasız bir şekilde fidan yerlerini belirledim.

Kırmızı ağaçlar tozlayıcı çeşidlerimiz.
150 toplam ağaçta 20 adet tozlayıcımız var.
Yani her 6,5 ağaca bir tozlayıcı çeşit.

drokya
23-02-2013, 00:12
Tarla komşularımız tarafından fidanları 3,5 metre içeriye çektik.
Kuzey batı tarafında ki fidanlar ise yola 2,5 metre.
O yolu kullanan tarla komşumuzun olurunu alarak diktik.

Dere kenarında ki yola bakan tarafta ise sadece iki fidanımız
yola 2,5 metre mesafede.
Yol oldukça geniş sorun çıkacağını düşünmüyorum.

Her ne kadar tarla komşularımızın olurunu almış olsakta ileride sorun yaşanmaması için fidan sıra aralığının yarısı kadar yani 3,5 metre boşluk bıraktım.

drokya
23-02-2013, 00:18
Dikim şeklini tarlaya yerleştirken ve tozlayıcıları tarla içine dağıtırken,
tarlanın bulunduğu bölgede ki hakim rüzgar yönünü göze aldım.

Genelde Kuzey, Karayel ve Gün Batısı yani Deniz hakim.

Dolayısı ile ağaçlar büyüdüğünde iyi bir havalandırma için
koridorları kuzey ve deniz tarafına açtım.

Böyle yapmakla büyüme evresinde, ağaç bedenleri ve diplerine
güneş oldukça adil bir şekilde ziyaret edecek diye de düşündüm.

ncp1963
23-02-2013, 08:24
inşaallah herşey gönlünüzce olur.. Sizde artık buraların müdavimi oldunuz demekki :) hoş geldiniz gerçi sitede eskisiniz ama bu başlıkta yeni yazıyorsunuz sanırım:)

herşeyi bilerek araştırarak yapıyorsunuz bu belli oluyor en güzelini yapıyorsunuz..

emeklerinizin karşılığını almanız dileklerimle başarılar diliyorum..

Safranlı
23-02-2013, 09:29
çok güzel çalışma olmuş gönlünüze göre olsun tebrik ederim

fatih_isleyen
23-02-2013, 09:37
merahaba bu bahşe tam olarak nerde kurdunuz şehir neresi acaba?

çok güzel bir bahce olmuş emeginize sağlık inşallah bol kazanç sağlarsınız

BurKar
23-02-2013, 15:46
merahaba bu bahşe tam olarak nerde kurdunuz şehir neresi acaba?



Bu soruya ek olarak bu 130 ağaçta hangi çeşidi (veya çeşitleri) tercih ettiniz ve tozlayıcı olan 20 ağaçta hangi çeşitte karar kıldınız?

Hayırlı olsun, Allah kolaylık versin...

drokya
23-02-2013, 19:01
sayın ncp1963,
sayın Safranlı,
sayın fatih_isleyen,
sayın BurKar
iyi dilekleriniz için teşekkür ederim.

Dün gece günün yorgunluğu üzerime çökünce <Oğlumun Ceviz Bahçesi>
anlatımına ara verdim.

Gün içindeki tatlı telaşın verdiği keyf,
gün boyunca soluduğum tertemiz hava ile harcı merc olduğunda,
gözlerimi kaparım vazifemi yaparım modunda uyku konumuna geçiş yaptım.

Bu gece bir kaç detay daha anlatmak isterim.

drokya
23-02-2013, 19:21
Sondaj sonrası tarla işlemeyi anlatırken toprak tahlili işlemi aklıma gelince;
Nedense ülkemin yanlış sosyo ekonomik politikaları ve maalesef,
liyakat sahibi olanlar kenarda beklerken, beceriksiz, bilgisiz bütün bunlardan daha vahimi,
ukela kişilerin iş başında olması beni dellendiriyor.

Alacak olduğumuz çok yol var sanırım.

Bizim gençliğimizde bilmem kaçıncı 5 yıllık kalkınma planları her beş yılda bir açıklanırdı.
O zaman ki iletişim yetersizliği göz önüne alındığında,
taşrada bulunan bilgisiz, okumaktan, araştırmaktan uzak,
hasbel kader bir baltaya sağ olmuş,
şehrin ileri gelenler takımında kendine yer edinmiş bireylerde,
-Vay be hökömet ne gözel çalışıyooo
diyerekten bir birlerine gaz vermekte idiler.

Değişik yenilikler peşinde olan, araştıran deneyen ya da denemeye çalışan,
azimli nice mert insan ise, acımasız ve kıskanç insanların söylediği;
-Hadeee lennnn eski köye yeni adetmi getircen, otur oturduğun yerde.
-Lennn olum kıçında don yok yenilik yapçam diye çırpınyon.
laflarına, alaylarına maruz kalmakta idi.

Biraz daha vicdanlıların söylediği,
-Yavrum bu işler eyi emme, bak çoluk çocuk ekmek bekler,
gel vazgeç bu yeni işlerden al eline çapanı sende herkes gibi kaz tarlayı.
-Evladım belki sen doğru söylüyon emme ya dediğin gibi olmazsa
nederiz sonra
telkinleriyle iyice pundu kırılmış bir vaziyette,
boynu bükük, tüm hayallerini ve umutlarını düğümlenmiş boğazından içeriye yutkunmak zorunda kalıyordu.

drokya
23-02-2013, 19:41
Yukarıda yazdıklarınız ne alaka diyecek dostlar olursa;

Yanıtım: Yukarıda özetlemeye çalıştığım olgular hayatın tam gerçeği.
İşler 5 yıllık kalkınma planları ile götürülüyormuş gibi yapmak yerine,
gerçekten bilgili, memleketinin toprağına, insanına aşık,
değerlerin önü açılmış olsaydı eğer, bizler şimdi buralarda;

-Sıra aralarına kaç metre yapalım?
-Denizliden, kütahyadan, Boludan...... yazıyorum ustalar yardım lütfen
ne cins ağaç dikeyim?
-Toprağımın labaratuvar sonuçları bunlar toprağıma ne önerirsiniz?
-Ağaçlarım kurumaya başladı hangi ilaç kullanayım?
-Sondajda su bulamadık ne yapabilirim?
-Suyum çok kireçli nasıl normale döndürebilirim,
-Tohumdanmı aşılı fidandan mı daha iyi olur?

---
----
soruları uzatmak mümkün.
Gibi sorular sormak ve derdimize derman aramak yerine,
bu form içinde yaptığımız işlemleri, derlediğimiz ürünleri,
iklim değişikliğinin on yıl sonra ki değişimine ne gibi önlemler almalıyızı tartışıyor olucaktık.

Ağaçlar net iyi bir platform,
ben dahil bir çok dost bir çok bilgiyi,
bu sayfalarda sevgiyle, saygıyla paylaşan dostlardan öğrendik.
Öğrenmeye devam etmekteyiz.
Ancak bu vakıa bile tarımda lokomofif olması gereken devletin bu konuda da yokluğunu göstermekte.

İlk iletimde dediğim gibi, tarla sahibi ne yapmak isterse
ilçe tarıma gidip merhaba adım Can Bademli köyünde oturuyorum,
ceviz (kiraz, elma, armut, portakal)dikmek istiyorum tarlamın tapusu şu dediğinde;

Kurum kişiye gerekli bilgileri bir kaç saniye içinde verebilir,
gerekli fidanı, tohumu gübreyi bir gün içinde teslim edebilir durumda olmalıydı.

drokya
23-02-2013, 19:46
Bu arada form yöneticisi olan dosta bir şey sormak istiyorum.

İleti yazıp son kontrolleri yapmak için ön izlemeye bastığım anda forma giriş yapmalısınız uyarısı ile karşılaşıyorum.

Sanırım aykırı fikirli biri olduğumu sezip usulünce beni kovuyor otamatik sistem:o

Form içinde bağlı kalma süre ayarı yapılacak sayfayı bir türlü bulamadım
cahilliğim için affola.

orion1988
24-02-2013, 11:35
Sizi çalışmalarınızdan dolayı tebrik ediyorum.Plan proğram mükemmel.Bahçenizin resimlerini bizlerle paylaşırsanız bizler de bilgi havuzumuzu doldururuz :) Günümüzde stresten kurtulmanın en güzel yolu imkanı olanlar için sizin yaptığınız gibi toprakla uğraşmak diye düşünüyorum KENDİM ce .Sizleri kutluyorum.Selamlar.

drokya
24-02-2013, 19:20
Sayın orion1988 iyi dilekleriniz için teşekkürler,
ilerleyen günlerde resimleri detayları ile paylaşmaya çalışacağım.

drokya
24-02-2013, 19:50
Tarlamızın hazırlığını anlatayım izninizle.

Tarlamıza ceviz dikilmesi kararlaştırıldığı için 2011 sonu 2012 kış
başından itibaren,yoğun ve derin bir şekilde işlendi.
Tarlaya 2011 sonbaharında fiğ ekilerek yaklaşık yarım metre civarına geldiğinde
tümü diskaro ile toprağa karıştırıldı.

Ardından Kış içinde hava durumuna göre 4 kere sabanla sürülüp
sonrasında diskaro çekildi.
2012 Baharında sanırım nisan ortalarında tarlada ceviz dikilmesi düşündüğüm sıra araları,
ikili patlatma makinesi ile yaklaşık
125 cantim derinliğe girecek şekilde, toprak dipten karıştırıldı.

Yaz başında imkanlar nisbetinde 2 kere diskaro ile toprak havalandırıldı.
Temmuz başında sondaj işlemi bitip suya ulaştıktan sonra ağustos ayı sonunda,
gübreli çapa makinesiyle 30 cm derinliğe gelecek şekilde
toplam 600 kg leonardid takviyesi yapıldı.

drokya
24-02-2013, 20:29
Eylül ayından itibaren düzenli aralıklarla kasım başına kadar diskaro ile
toprak iyice harmanlandı.

2012 Aralık başında sıra araları önceden patlatma ile yumuşatılmış bölgede
paragat misinası ile noktalar belirlendi.

Belirlenen noktalar 150 cm derinliğinde 80 cm genişliğinde burgu ile delindi.
Burgunun sıvama yaptığı kenarlar el işçiliği ile kürek yardımı ile eşelendi.

Bu şekilde delikler 2013 ocak sonuna kadar bekledi bu süre zarfında
3-4 kez yağan yağmur ile toprak iyice nemlendi. ve delikler yeteri kadar havalandı.

Şubat başında burgunun delikten çıkardığı toprağa dokunulmadan,
delik başına 1 kg leonardid 4 kg yanmış keçi gübresi yüzey toprağı ile
harmanlanarak deliklerin yaklaşık 1 metresi dolduruldu.

Ardından gelen yağmurlarla geçen hafta sonuna kadar beklemek durumunda kaldık.
Sanırım bu noktada Doğa tavrıyla bize yol gösterici oldu.

Nihayet geçen hafta cumartesi - pazar günü havanın da izin vermesiyle
fidanlarımızı toprakla buluşturduk.

Fidanları dikmeden yine paragat misinasını çekerek sıra ve fidan aralarını
hassas bir şekilde belirleyerek işleme başladık.

Üç-dört kürek yüzey toprağını 1/2 kg leonardid ile karıştırarak
delik ortasına yükselti yaparak fidanlarımızın aşı noktaları
tarla seviyesinden 15 cm yukarıya gelecek şekilde,
köklerine temas ettirmeden 50 gr Basacote Plus iavesi ile çukurlarımızı kapattık.

Benim çok sevdiğim bir minik kuş arkadaşım var kemiksiz 186 kg

Onun yardımıyla çukurları sıkıştırdık,
dolayısı ile 15 cm tarla yüksekliğinde olan aşı noktaları 10 cm ye düştü.

Fidan başına 20 kg can suyu vererek işlemi bitirmiştik ki
Doğa faaliyete geçti önce ahmak ıslatan cinsi çisil çisil bir yağmur
ardından da bizim buraların deyimini hatırlatırcasına yağdı.

Eskiler şöyle derlerdi.

Bulutlar gider Aydına, bak işine kaydına
Bulutlar gider Şama, çek eşeğini dama

Sizleri sıkmaz isem anlatım devam edecek.

drokya
24-02-2013, 21:07
Fidanlarımızın aşı gözlerini tarlamızın hakim rüzgar yönlerine doğru yerleştirdik.
Fidan çukuruna girmeyecek şekilde eğimle yanlarına çubuk çaktık.
8 formunda nisbeten esnek bağlarla fidanlarımızı bu çubuklara
bağladık.



372783

drokya
24-02-2013, 21:17
Dikimdeki 15 cm lik aşı gözü tarla seviyesi aralığı,
dikimden sonra iyice şıkıştırma ve can suyu etkisiyle şu anda tarla seviyesinden 10 cm,
toprak seviyesinden 5 cm yukarıda.
yağmurların etkisiyle çukurun oturmasıyla
fidandaki aşı gözleri tarla seviyesinden 5 cm yukarıya geleceğini sanıyorum.

drokya
24-02-2013, 21:55
Şimdi gelelim Cevizlerimizin künyesine.

Aslında benim amacım tarlayı aynı şekilde işleyip dikim
noktalarını belirleyip, toprak seviyesinin 10 cm altına
3 ila 5 adet olmak üzere bölgemizde yüzyıllardır yetişmiş
cevizi gömerek tohumdan çöğür elde etmek
ardından bir iki sene sonra bu çöğürlere yerinde aşı yapmaktı.

Ancak tarlayı birlikte oluşturduğumuz arkadaşım;
-Abi çok sene kaybederiz gel fidan dikelim
diye ısrar edince onu kırmamak adına fidana yöneldik.

Aslında tohum fikrimden vazgeçmiş değilim.
Yeni bir hesaplama , ölçme ve planla mevcut aşılı
fidanlarımızın kenarlarına tohum ekme fikrim hala sürmekte.

Böylelikle Hem fidanlar büyüyecek hemde tohumdan gelişen çöğürler.

Hangisi kendini beğendirirse o kalacak diğeri yolcu olacak.

Ancak bu tekniği ustalara doğrulatmam gerekli.
ben yaptım oldu mantığının doğada yeri yok diye düşünüyorum.

Neden illa tohumdan derseniz,
Aklımdan geçenleri izninizle paylaşmak isterim.
Ya da daha doğrusu yüksek sesle düşünüyorum diyelim.

Sözüm meclisten dışarı diyerek te konuda uzman olan dostları
tenzih ederek başlayayım.

Uzun bir hamilelik döneminin ardından yaşama merhaba diyen
bir canlı örneğin buzağı zaten doğumla iyi bir travma yaşamışken,
henüz daha toparlanmadan annesinin sevgisi ve kollamasından
alınıp başka bir ineğin vicdanına teslim edilse,
henüz yeni annesine bile alışamamış iken,
ondan da koparılıp farklı bir coğrafya farklı bir iklimde ve üstelik
farklı türden sözgelimi bir at ya da eşeğin beslemesine terkedilse
o buzağının hali nice olur diye düşünüyorum.

Konumuzla eşlersek;
Farklı bir coğrafyanın farklı bir ikliminde gelişen cevizler
toprağa yatırılarak çöğür elde ediliyor.
Ardından olgunlaşan anaçlara, sözüm ona verimli oldukları söylenen
değişikcinsten ceviz ağaçlarından alınma kalemlerle,
farklı anacın insafında gelişmesi bekleniyor.
hadi işin bu kısmına kadar herşey normal gibi geliyor.

Fidancı dostlarımızı tenzih ederek söylüyorum lütfen alınmasınlar,
ancak bu bir vakıa.
Daha sonra, bilmem hangi ilin, bilmem kaç rakımlı köyünden
gelen telefonla belki mevsimi olmasa da belki aşılar
tam oturmamışken fidanlar hoyratça yerlerinden sökülüp,
çok ama çok uzaklarda bir bozkırda
ağaç olup verim verecekleri umuluyor.

Belki değişik işleme teknikleri,toprağa ilave edilen
değişik yardımcı malzeme ile bu işlem oluyor ya da oldu sanılıyor.

Söz gelimi Chandler cevizi, Kaliforniya Modesto bölgesinde ıslah edilmiş.

Bu ne demek;
Google Earth a abaktığınızda göreceksiniz etrafı çok ta yüksek
olmayan (maksimum 1200 m) dağlarla çevrilmiş,
okyonus rüzgarlarını çok iyi alabilen merkezde 30 metre,
çanak kenarlarında 350-400 metre yüksekliğe sahip bir ovada.

Ne alaka okyonus rüzgarlarına diyen dostlar olursa,
aynı bölgede 7-8 metre gövde çapına,
120 ila 180 metre boya sahip Sekoyalara bakın derim.

Keza aynı şey Portekiz içinde geçerli o bölgede de
Atlantik okyonusundan gelen esintilerle oldukça cazip
bir ortam oluşturuyor Chandler ya da benzeri türlere.

Şimdi o bölgelerde oldukça verimli olan,
sıra aralarının yarısı dikim aralığıyla, asma çiti mantığıyla
sık aralıkla dikilen ve hemen hemen her sene
otomasyon sistemle budanan ve salkım saçak cevize yatan
bu ağaçları,farklı bir coğrafyada farklı bir iklimde
tarlamızı dikip verim beklemek;

kimse üzerine alınmasın lütfen bu benim görüşüm,
Bir çift öküzün altında,
her yaz sonu buzağı aramakla eş değer olsa gerek.

Safranlı
25-02-2013, 10:47
Yaptıklarınız ve yazdıklarınız için bu memleket adına sizlere teşekkur ediyorum
Allah muvaffak etsin...

kenan kırca
25-02-2013, 11:42
sn Drokya bilgi ve çalışmalarınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar bol ürünler diliyorum.

ladikli
25-02-2013, 12:44
Sn.drokya bahçeniz hayırlı olsun.Allah kolaylıklar versin.
Bahçenizin yakından takipçisi olacağım:)

ykaya194
25-02-2013, 14:42
Drokya kardeşim,
Tohumdan yetiştirip daha sonra aşılama fikrine yüzdeyüz katılıyorum.
Yabancı ırk çevizler hakkında görüşlerine katılamıyorum, zira ithal edilen (Amerika, Avrupa gibi ülkelerden) birçok meyve ırklarındanda verim alınabiliyorsa neden çeviz olmasın?

ibas06
25-02-2013, 16:12
Şimdi gelelim Cevizlerimizin künyesine.

Aslında benim amacım tarlayı aynı şekilde işleyip dikim
noktalarını belirleyip, toprak seviyesinin 10 cm altına
3 ila 5 adet olmak üzere bölgemizde yüzyıllardır yetişmiş
cevizi gömerek tohumdan çöğür elde etmek
ardından bir iki sene sonra bu çöğürlere yerinde aşı yapmaktı.

Ancak tarlayı birlikte oluşturduğumuz arkadaşım;
-Abi çok sene kaybederiz gel fidan dikelim
diye ısrar edince onu kırmamak adına fidana yöneldik.

Aslında tohum fikrimden vazgeçmiş değilim.
Yeni bir hesaplama , ölçme ve planla mevcut aşılı
fidanlarımızın kenarlarına tohum ekme fikrim hala sürmekte.

Böylelikle Hem fidanlar büyüyecek hemde tohumdan gelişen çöğürler.

Hangisi kendini beğendirirse o kalacak diğeri yolcu olacak.

Ancak bu tekniği ustalara doğrulatmam gerekli.
ben yaptım oldu mantığının doğada yeri yok diye düşünüyorum.

Neden illa tohumdan derseniz,
Aklımdan geçenleri izninizle paylaşmak isterim.
Ya da daha doğrusu yüksek sesle düşünüyorum diyelim.

Sözüm meclisten dışarı diyerek te konuda uzman olan dostları
tenzih ederek başlayayım.

Uzun bir hamilelik döneminin ardından yaşama merhaba diyen
bir canlı örneğin buzağı zaten doğumla iyi bir travma yaşamışken,
henüz daha toparlanmadan annesinin sevgisi ve kollamasından
alınıp başka bir ineğin vicdanına teslim edilse,
henüz yeni annesine bile alışamamış iken,
ondan da koparılıp farklı bir coğrafya farklı bir iklimde ve üstelik
farklı türden sözgelimi bir at ya da eşeğin beslemesine terkedilse
o buzağının hali nice olur diye düşünüyorum.

Konumuzla eşlersek;
Farklı bir coğrafyanın farklı bir ikliminde gelişen cevizler
toprağa yatırılarak çöğür elde ediliyor.
Ardından olgunlaşan anaçlara, sözüm ona verimli oldukları söylenen
değişikcinsten ceviz ağaçlarından alınma kalemlerle,
farklı anacın insafında gelişmesi bekleniyor.
hadi işin bu kısmına kadar herşey normal gibi geliyor.

Fidancı dostlarımızı tenzih ederek söylüyorum lütfen alınmasınlar,
ancak bu bir vakıa.
Daha sonra, bilmem hangi ilin, bilmem kaç rakımlı köyünden
gelen telefonla belki mevsimi olmasa da belki aşılar
tam oturmamışken fidanlar hoyratça yerlerinden sökülüp,
çok ama çok uzaklarda bir bozkırda
ağaç olup verim verecekleri umuluyor.

Belki değişik işleme teknikleri,toprağa ilave edilen
değişik yardımcı malzeme ile bu işlem oluyor ya da oldu sanılıyor.

Söz gelimi Chandler cevizi, Kaliforniya Modesto bölgesinde ıslah edilmiş.

Bu ne demek;
Google Earth a abaktığınızda göreceksiniz etrafı çok ta yüksek
olmayan (maksimum 1200 m) dağlarla çevrilmiş,
okyonus rüzgarlarını çok iyi alabilen merkezde 30 metre,
çanak kenarlarında 350-400 metre yüksekliğe sahip bir ovada.

Ne alaka okyonus rüzgarlarına diyen dostlar olursa,
aynı bölgede 7-8 metre gövde çapına,
120 ila 180 metre boya sahip Sekoyalara bakın derim.

Keza aynı şey Portekiz içinde geçerli o bölgede de
Atlantik okyonusundan gelen esintilerle oldukça cazip
bir ortam oluşturuyor Chandler ya da benzeri türlere.

Şimdi o bölgelerde oldukça verimli olan,
sıra aralarının yarısı dikim aralığıyla, asma çiti mantığıyla
sık aralıkla dikilen ve hemen hemen her sene
otomasyon sistemle budanan ve salkım saçak cevize yatan
bu ağaçları,farklı bir coğrafyada farklı bir iklimde
tarlamızı dikip verim beklemek;

kimse üzerine alınmasın lütfen bu benim görüşüm,
Bir çift öküzün altında,
her yaz sonu buzağı aramakla eş değer olsa gerek.
İyi Hoş Güzelde Sayın Drokya ne tür ceviz fidanı diktiniz acıklamadınız ?

drokya
27-02-2013, 01:18
Yaptıklarınız ve yazdıklarınız için bu memleket adına sizlere teşekkur ediyorum
Allah muvaffak etsin...

Sayın Safranlı teşekkürün ötesinde varolun sağolun.
Benim gibi adamlar toplumda fazla sevilmez.
Çünkü benim gibi ademden
(Adamdan değil! Bunca ömrümde adam olmaya çalıştım.
Ama bulunduğum ortamlarda adamdan usta olmadığı için, hala işimin çırağıyım)
türeme zevat,
köre şehla gözlü demek yerine dim direk kör der.
(Aman haaaa görme engelli dostları tenzih ediyorum,
kastettiğim körler, Bakar körler)
Benim sivri dilli ifadelerimle oluşmuş çalışmaya teşekkür etmeniz bile
benim için onur.
Tekrar, var olun sağ olun.
sevgi ve saygıyla.

drokya
27-02-2013, 01:33
Geçen hafta bahçemizde açtığımız çukurlarda fidanlarımızı
toprakla buluşturmanın keyfini yaşamıştım.

Nereden bilebilirdim,
beraber büyüdüğüm, abi olarak bildiğim amcamı,
(aramızda 9 yaş var) toprağa koymanın bu kadar acı olabileceğini.

Uğurlar olsun sevgili abiciğim,
hakkını helal et.
Gün olur da bahçemiz selemate kavuşursa,
7 iklim 7 köşeye, bilabedel fidan göndereceğim senin hatrına,
ağaç sevdalılarına.

Ceviz bahçesi tanıtımında,
ne alaka bu anlatım,
diyecek ağaç sever dostlardan affola, içimden gelen bu ağıt için.

Herkese sevgi ve saygı.

ibas06
27-02-2013, 08:53
Sn Drokya ne tür ceviz ektiğinizi halen söylemediniz cinsini belirtirseniz seviniriz.
selamlar

ezo
27-02-2013, 10:00
Sayın Drokya başınız sağolsun allah rahmet eylesin

ncp1963
27-02-2013, 11:36
Başınız sağolsun allah mekanını cennet eylesin..

Safranlı
27-02-2013, 16:36
geçen hafta bahçemizde açtığımız çukurlarda fidanlarımızı
toprakla buluşturmanın keyfini yaşamıştım.

Nereden bilebilirdim,
beraber büyüdüğüm, abi olarak bildiğim amcamı,
(aramızda 9 yaş var) toprağa koymanın bu kadar acı olabileceğini.

Uğurlar olsun sevgili abiciğim,
hakkını helal et.
Gün olur da bahçemiz selemate kavuşursa,
7 iklim 7 köşeye, bilabedel fidan göndereceğim senin hatrına,
ağaç sevdalılarına.

Ceviz bahçesi tanıtımında,
ne alaka bu anlatım,
diyecek ağaç sever dostlardan affola, içimden gelen bu ağıt için.

Herkese sevgi ve saygı.

mekanı cennet olsun
allah sabır versin

m.gökhan
27-02-2013, 16:51
Başınız sağolsun ...

orion1988
27-02-2013, 18:12
Başınız saolsun .ALLAH sabırlar versin.

drokya
27-02-2013, 20:12
sayın ezo,
sayın ncp1963,
sayın Safranlı,
sayın m.gökhan,
sayın orion1988

Sağ olun var olun.
Dostlar sağolsun.

Ölüm doğanın bir gerçeği,
ancak böylede olsa yürek yakıyor.

drokya
27-02-2013, 20:21
Sayın ibas06,
ceviz cinslerini saklama derdinde değilim.
Amacım hos şohbet yaratıp,
tarla hazırlığından, dikim şekline,
nem detöktörlü sulama otomasyonundan, beden boyamasına
çanak nemliliğini doğal yollardan sağlamaktan, yabancı ot temizliğine,
fidan temininden, fidan cinsine
sıra dahilinde aktarmaktı.

Ancak şu an için detaylı anlatacak moralde değilim.
Merakınızı gidereyim Fidanlarımızın cinsi Yalova 1 - 3 - 4

drokya
27-02-2013, 20:26
Drokya kardeşim,
Tohumdan yetiştirip daha sonra aşılama fikrine yüzdeyüz katılıyorum.
Yabancı ırk çevizler hakkında görüşlerine katılamıyorum, zira ithal edilen (Amerika, Avrupa gibi ülkelerden) birçok meyve ırklarındanda verim alınabiliyorsa neden çeviz olmasın?

sayın ykaya194, sorunuzu izin verirseniz bir süre sonra yanıtlayayım.

drokya
27-02-2013, 20:33
sn Drokya bilgi ve çalışmalarınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederiz çalışmalarınızda başarılar bol ürünler diliyorum.

Sayın kenan kırca,
iyi dilekleriniz için asıl ben teşekkür ederim.

drokya
27-02-2013, 20:37
Sn.drokya bahçeniz hayırlı olsun.Allah kolaylıklar versin.
Bahçenizin yakından takipçisi olacağım:)

Sayın Ladikli, sizin gibi yüreklendirici ağaç dostlarına teşekkür ederim,
yapıcı önerilerinizi esirgemeyin lütfen,

Safranlı
28-02-2013, 13:39
yalova çeşitleri onca yazılandan sonra sayenizde biraz aklanacak galiba....
önüne gelen yerli çeşit yaramaz;deyip bizim yalovalılara yükleniyor

ibas06
28-02-2013, 16:03
Geçen hafta bahçemizde açtığımız çukurlarda fidanlarımızı
toprakla buluşturmanın keyfini yaşamıştım.

Nereden bilebilirdim,
beraber büyüdüğüm, abi olarak bildiğim amcamı,
(aramızda 9 yaş var) toprağa koymanın bu kadar acı olabileceğini.

Uğurlar olsun sevgili abiciğim,
hakkını helal et.
Gün olur da bahçemiz selemate kavuşursa,
7 iklim 7 köşeye, bilabedel fidan göndereceğim senin hatrına,
ağaç sevdalılarına.

Ceviz bahçesi tanıtımında,
ne alaka bu anlatım,
diyecek ağaç sever dostlardan affola, içimden gelen bu ağıt için.

Herkese sevgi ve saygı.
Allah rahmet eylesin abi Mekanı cennet olsun ......

ladikli
01-03-2013, 07:52
Başınız sağolsun.Allah sabır versin.

drokya
01-03-2013, 13:33
Sayın ibas06,
Sayın ladikli,
teşekkür ederim.
Dostlar sağolsun.

drokya
01-03-2013, 21:54
yalova çeşitleri onca yazılandan sonra sayenizde biraz aklanacak galiba....
önüne gelen yerli çeşit yaramaz;deyip bizim yalovalılara yükleniyor

Sayın safranlı,
bilselerki ki dünya bitki florasında zengin bir geçmişi olan
Anadolu topraklarının, şimdilerde yurdumuza giren
değişik türlerdeki anaçların ANAYURDU olduğunu,
sanırım o zaman değerlerimizi anlıyacaklardır.

Maalesef bilmeden fikir sahibi olmak yurdumuzda yaygın.

Yıllarca önce üniversite eğitimi için bulunduğum Ankarada,
memleketim İzmire özgü değişik gıda maddelerinin
değişik yöre ismiyle pazarlanmasını gördüğümde hayıflanırdım.

Sonrasında Yurt dışında öz be öz ülkemize ait değişik bitki ve hayvan türlerini
Greg bilmem nesi adında gördüğümde hayıflanmayı
bırakıp harekete geçtim.

Nasıl olduğunu anlatayım izninizle.

Yurt dışında bir miktar ceviz bahçem ve şaraplık üzüm bağım var.
Moldova Ukrayna sınırında Pridnyesterovya denen özerk bir bölgede.

Bulunduğum bölgede doğal olarak zeytin yetişmiyor.
Zeytin yağı hem çok pahalı hemde gerçek zeytin yağı değil.

Doğal olarak kendi ürünümüz zeytinyağı ve sofralık zeytin
götürüyorum yanımda.
O bölgede marketlerde ve pazarda
İspanyol salamura zeytin satılıyor, 250 cc lik teneke kutularda.
İnanılmaz güzel cammeşe gibi standarda sahip pırıl pırıl zeytinler.

ilk defa gördüğümde,
-Hah tamam sabahları zeytin domates peynirle mükellef bir
kahvaltı menüm olur diyerek satın almış, ertesi sabahleyin
büyük bir keyfle açmıştım konserve tenekesini.

Masallardaki prensesler kadar güzel bir hanımdan öpücük beklerken,
kurbağa öpücüğüyle karşılaşmıştım ilk lokmamda
(masalın tam tersi olmuştu yani)
İnanılmaz kötü bir şey,
bilmeyen biri bir daha zeytin yemeye tövbe eder.

Ertesi gidişimizde götürebildiğim kadar değişik türden
zeytin götürdüm yanımda. Çürütmelik, teneke, kırma, sele tipi.

Eşe dosta ikram ettiğimde lezzeti karşısında donup kalmışlardı.
Günlerden bir gün bir arkadaşın davetine icap etmem gerekti
bir restauranta.
Arkadaş eğer kaldıysa zeytinlerden getirmemi rica etti.
Kör ister bir göz yaratan vermiş iki göz.
Dedim ya zaten ülkeme ait birşeyler tanıtmak arzusunda olup,
nasıl edeyimde bir girişgahta bulunayım diye kıvranmaktayım.

Bende 2 kilo kadarını alıp gittim.

Tadanlar,
-vawww,
-fiyuuuu
-Süpeeeerrr
seslerini çıkarmaya başladıklarında,
diğer masalardan sarkmalar oldu.
Bende garsondan küçük çay tabakları isteyip tüm masalara birer tabak dağıttım.

İnanın yıllar geçti hala yolda, belde, pazarda gören kişiler bana
Türkçe olarak MERHABA deyip zeytin varmı diye sorarlar.

İçlerinden birinin, ağzına bir zeytin atıp bir kadeh votkayı
yuvarladıktan sonra ki betimlemesi hala kulaklarımdadır.

-Bu tenekede olan İspanyol zeytini asil bir prenses gibi
muhteşem bir forma sahip, çok güzel görünüyor,
sizin zeytinleriniz ise yaşlı babuşkamın yanakları gibi
buruşuk ve şekilsiz.

Ancak bu İspanyol zeytini tüm güzel görünümüne rağmen
ruhsuz bir şey.
Sizin zeytinler burada bulunsa zaten alkoliklerimiz çok,
toplumun diğer yarısı da bu lezzetle alkolik olur demişti.

Bende annemin yaptığı zeytinden bir tane ağzıma atıp,
-Dostluğa diyerek
bir kadehçik votkayı yudumlayıvermiştim.

drokya
01-03-2013, 22:03
Bahçeden görüntü

374136

drokya
01-03-2013, 22:05
Bahçeden görüntüler,

374137

Safranlı
02-03-2013, 13:48
Güzel ülkemin her yönü hazine ama bilenimiz az
ben bir kez yurt dışına cıktım pek bilmem
ancak damak tadı adamlarda yok...
Anlatıklarınız ne kadar potansiyel oldugununda işareti....
Bahçenizinde düz arazi verimli toprak oldugu belli
takibinizdeyiz

drokya
02-03-2013, 15:27
Sayın Safranlı,
aslında cinsinin ne olduğu çok ta önemli değil.

Ceviz, zeytin kestane gibi ağaçlar insan ömrünü aşan yaşam süreleriyle
saygı duyduğum ağaçlar.

Cinsi ne olursa olsun bu tür ağaçları diken dostları da
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Çünkü bu ağaçlara gönül veren dostlar günü kurtarma peşinde olmayıp,
Çocuklarından ödünç aldıkları değerlere değer katıp geri vermenin,
haklı gururunu taşıyorlar.

İzninizle bir Çin atasözü paylaşayım;

Düşlediğiniz bu yıl ise, mısır, buğday yetiştirin.
Düşlediğiniz yüz yıl ise ağaç yetiştirin.
Düşlediğiniz binlerce yıl ise İnsan yetiştirin.

En güzeli insan yetiştirmek ,
Ancak yetişmiş insanların da yemyeşil vadilerde,
nazlı nazlı salınan ağaçlarla mutlu olacağını inanmış,
yemyeşil vadiler rüyasına dalmış bir serseriyim ben.

İster Chandler, ister Yalova,
ister Fernotte, ister Kaman,
İster Şebin , ister Bilecik,

İster sofralık, ister yağlık
İster Trilye, ister Ayvalık

ister Kuzu kestanesi, ister Hasan Ali
İster Sarı kız, isterse de Arap

Yüz yıllık bu ağaçlara gönül vermiş tüm dostlara selam olsun.

drokya
15-05-2013, 12:37
Merhaba ağaç dostları,
uzundur girememiştim, bu süreçte hem bahçenin etrafının çitle çevrilmesi,
hemde tam otomatik damlama sulama sisteminin oluşturulması işlemleri sürdü.
Malum sulama sistemi ceviz için önemli bir konu.
Düzenli yapılmazsa sarfedilen tüm emeğin, maliyetin ve zamanın kaybı demek.
Mevcut otomasyon sistemleri oldukça yüksek bedellerde ortalıkta geziniyor.

Ben elektrik elektronik öğretmeniyim. Yaşamım okul ve bahçe arasında geçti.
Dolayısı ile kucak dolusu para vermek yerine sistemi kendim kurdum.

-Sistem nem sensörleriyle devreye girip çıkıyor,
-Bahçe içinde iken uzaktan kumanda ile durdurulup çalıştırılabiliyor,
-Cep telefonu ile sistem kontrol edilip gerekiyorsa çalıştırılıp durdurulabiliyor.

Nem sensörleri için bahçenin uygun bölgelerinde uygun platformlar hazırlanıyor.

Bahçe içinde iken uzaktan kumanda ile çalıştırma;
Boruların bakımı ve tamirat esnasında, git kuyu başına çalıştır.
Gel arızalı yere kontrol et, olmadı,
git bir daha kuyu başına sistemi durdur, gel arızayı yeniden tamir et,
git suyu yeniden çalıştır döngüsünden bizi kurtaracak.

Cep telefonu ile kontrol sisteminde
1-Dalgıcın çalışıp çalışmadığı kontrol edilebiliyor.
2-Depo durumu kontrol edilebiliyor,
3-Ana borudan yan kollara aktarım yapılabiliyor.

Sulama esnasında yağmur yağarsa sistem kendi kendine sulamayı durduruyor.

Gübre ve katkı tankındaki selonoid vana, damlama sistemiyle
sulama sistemine belirlenen oranda dosaj sunuyor.

Filtre tankımızda üç bölüm var;
Üstteki 1. bölümde 20 cmlik alanda ceviz iriliğinde çakıl taşlarımız var,
depoya gidecek sudaki iri partikülü süzüyor tankın temizleme işleminde
üstten partikülleri ayıklamak kolay oluyor.

Ortadaki 30 cm lik 2. bölümde fasulye iriliğinden alta doğru inildikçe
pirinç iriliğinde çakıllarımız mevcut,
asıl arındırmayı (kil- kum -minik partiküller) bu kısım yapıyor.

Alttaki 3. kısımda ise elma-ceviz iriliğinde karışık çakıllarımız var,
depoya suyun düzenli akmasına yardımcı olan deponun bonusu
sayılabilecek bir rezerv hacimi oluşturuyor.

drokya
15-05-2013, 12:44
Kabaca sulama sisteminin şeması

http:// DROKYA OTOMATİK SULAMA SİSTEMİ.jpg

drokya
15-05-2013, 12:51
Sondajımız 120 metre,
şemadan da görüleceği gibi su boşluğu 20 metre,
dalgıç yüzeyden itibaren 80 metrede çalışıyor.
Su boşluğu ağustos ayı içinde 40 metreye düşüyor.
Depomuz 10 ton ve tarla seviyesinden 6 metre yüksekte,
böylelikle arazinin her noktasına sorunsuzca sulama yapabilecek durumda.

Dipten gelen su oldukça soğuk.
Depo sayesinde sıcaklık makul ölçülere iniyor.
Ayrıca olumsuz bir durumda bizi bir süre idare edecek ortam sağlıyor.

drokya
15-05-2013, 13:11
Dalgıç pompamız 1,5 kw,
bahçeye kurulacak barınma alanında kullanılacak elektrikle beraber,
çevre aydınlatmasının da ilavesi ile toplam ihtiyacımız pompa çalıştığı anda 4 kw
Bu da tüm alıcıların aynı anda devrede olması durumunda.
Trafoda, yani bizim dışımızda olumsuz bir durum yaşandığında,
alternatif sistemimiz de hazır.
7,5 kw bir invertörümüz ve akü bankası sistemi var.

Ayrıca yine kendi imalatım rüzgar türbünü mevcut,
generatör kısmı tamam ama henüz kanatlar bitmedi.
Dikey kanatlı bir sistem.
Akülerimizi gerekli dolulukta tutmaya yetecek ölçüde
(nominal 1200 - maksimum 1800 w) gücü var.

ykaya194
15-05-2013, 15:15
tarla seviyesinden 6 metre yüksekte,
böylelikle arazinin her noktasına sorunsuzca sulama yapabilecek durumda.


Sayın drokya, bende mak. müh.siyim, sisteminizin seması doğru tasarlanmış.
Benim sorum:sulamayı 6 mt yüksekliğe kurduğunuz depodan serbest akış ilemi yapıyorsunuz? ki şema öyle gösteriyor o zaman depoya yakın ve uzak olan fidanlar eşit miktarda sulanıyormu? (ben arazi yapısına göre farklı olabilir görüşündeyim) yoksa depoya ayrı bir pompa bağlayarak basınçlı su ilemi yapmayı planlıyorsunuz?.Her ne kadar sistem kapalı devre gibi tasarlanmış gözüksede depoyu neden 6 m yüksekliğe kurdunuz?.Bende soru işaretleri oluştu sulama işini biraz daha açarmısınız.

drokya
15-05-2013, 21:00
Sayın ykaya194,
Bahçe resimlerde de görüldüğü gibi düz bir arazi,
arazinin üst seviyesi ile en alt seviyesi arasında 40-50 cm bir meyil var.

Pltaformumuz 4x6 genişliğinde 6 metre yüksekliğinde.
Şimdilik tek bir depo ile başladık yanına ikinci depoyu da koyacağız.

Böylelikle 6 metre yüksekliğinde 4x6 ebatlarında üzeri örtülü,
24 metrekarelik bir alan ortaya çıkıyor.

Kenarlarını ileride kapatırsak bahçe aletleri ve traktörümüz için uygun bir depo alanı.
Şimdilik altı bizim için ferah bir kameliye olacak.

Zeminden 6 metre yükseklikte depo ve filtrasyon tankıyla beraber
toplam su sütun yüksekliğimiz 10 metre oluyor.
Bu da yaklaşık 1 bar bir basınç demek.

Her ne kadar ikinci bir pompa sistemimiz olsada,
elektrik kesintisi gibi durumlarda en azından depolardaki suyu
kullanabilme adına, şimdilik kendi cazibesi ile damlama sistemini kullanacağız.
Basınç farkını fidanların başındaki mini musluklar ile ayarlamayı düşünüyoruz.

ykaya194
15-05-2013, 22:02
Sayın ykaya194,
şimdilik kendi cazibesi ile damlama sistemini kullanacağız.
Basınç farkını fidanların başındaki mini musluklar ile ayarlamayı düşünüyoruz.

Arazinizin büyüklüğünü ve konumunu bilmiyorum ancak ben olsaydım arazi düz olduğuna göre depoyu arazinin ortalarına koyardım (eşit ikiye bölersek) su akışı oradan sağa sola yapılırdı bu şekilde su kaynağı (depo) en uzak fidanlara olan mesafeyi yarıya indirilmiş olur dolayısıyla daha dengeli sulama yapılabilirdi.
Neyse artık çok geç size kolay gelsin.

drokya
15-05-2013, 22:57
Cep telefonu ile kontrol sisteminde
1-Dalgıcın çalışıp çalışmadığı kontrol edilebiliyor.
2-Depo durumu kontrol edilebiliyor,
3-Ana borudan yan kollara aktarım yapılabiliyor.



Yukarıda yazdığım iletimdeki alıntıdan da görülüleceği gibi,
depodan çıkan ana kol selonoid vanalar ile üç ana kola ayrılıyor.
1. kolda depoya en yakın 55 fidan sulanıyor,
2. kolda orda kısımdaki 52 fidan sulanıyor,
3. kısımda depoya en uzak 43 fidan sulanıyor.

Topraktaki nem sensörleri sırasıyla selenoid valfleri devreye alıyor.

Üç bölümde de üç ayrı toprak platformu oluşturuluyor,
oluşturulan bu platformdaki toprak en son nemleniyor,
platformda ki toprakta nem oluştuktan sonra,
30 dakika (ya da sizin seçeceğiniz süre) sonunda o kısım vanası kapatılarak,
sıradaki vana açılıyor,
ikinci kısım da sulandıktan sonra üçüncü kısma geçiyor.
3. kısım da sulandıktan sonra nem sensörlerinin durumuna göre sistem,
bekleme konumuna geçiyor.
Sensörlerin algılama hassasiyetlerini,
sulamaya başlama ve sulamayı durdurma zamanlamasını
toprağın tavına göre ayarlamak mümkün.

Arazinin ölçekli krokisi ve fidanların konumu 1. sayfada mevcut

bulgur
20-05-2013, 13:26
bana kendi babam bile inanmıyor. Ceviz dikicim arazi bak bile diyemedim.

Bu konuda devlet teşviki var mı hangi banka hangi babaya ne kadar inanç sağlar bu konuda yardım eder misin.?

drokya
20-05-2013, 13:41
Kılıcının kısalığından yakınan şovalyeye babasının tavsiyesi,
''Cesaretini artır düşmanına daha yakın dur''

Sayın Bulgur, siz ve babanız arasında sanırım yukarıda ki deyimin,
tam tersi durum söz konusu.
Bu durumda sizin önce babanızı ikna etmeniz ardından yola düşmeniz gerekli.

Devlet desteğine gelince,
detaylarını çok fazla bilmiyorum (ya da bilmek istemiyorum diyelim)
devede ki kulağın üzerindeki tüye yapışmış bit kadar diyeyim siz anlayın gerisini.

Ciddi anlamda destek bahçe boyutuyla ilintili,
1-2 dönüm bahçe için uğraşmaya deymeyecek meblağlarda,
ancak bahçe büyüdükçe bir parça buzlu su kıvamına geliyor.

Tabi bu konuda ki bilgim yukarıda da değindiğim gibi kesin değil.

Bu konuda bilgi ve tecrübesi olan dostlar var onlar size daha net bilgi verebilir.

Siz öncelikle babanıza bu işin olabilirliğini inandırmaya bakın.

sevgi ve saygıyla.

parlasanteberi
20-05-2013, 14:41
destek ve teşvik ile ilgili bilgilerinizi esirgemeyin lütfen.

drokya
26-05-2013, 15:14
Bahçemizde diktiğimiz 150 fidanın tamamı tuttu.
30 adet fidanı da tutmayan fidanlar olursa,
bahçede farklı yaşlardave cinslerde fidan olmasın,
tutmayan fidanlar yerine bu yedekleri göçürürüz mantığıyla yedek olarak dikmiştik.

Yedek diktiğimiz 30 fidandan 4 adet fire var.

Yedek fidanları bahçe oluştuktan sonra sallan yuvarlan biraz dinlenelim
mantığıyla 2 hafta sonunda elle açtığımız çukurlara bekletmeden
diktiğimiz için 4 adet firemiz oldu.

Doğa sallan yuvarlan türü,
-Yarın yaparız yahu
-Bu da böyle oluversin baştan savma yaklaşımlarını hemen seziyor.
Bu bize iyi bir ders oldu.

Asıl fidanların tamamının firesiz olarak tutması teselli kaynağımız.

Sulama sistemimiz yakında tamamıyla hazır olucak.
Şimdilik otomasyon yerine vanaları manuel olarak kontrol ediyoruz.

Bu arada bahçe etrafı kapatıldı.
Bahçenin bulunduğu bölgede domuz bulunmadığı için şimdilik altına beton
dökmedik. Ama önümüzdeki sezon altına beton dökme planlarımız dahilinde.

drokya
26-05-2013, 15:23
Bu sene ve seneye çok problem olmasada da 3. yıl için
şimdiden kuş kovucu sistem kurma çalışmalarını başladım.

En azından şimdiden bu bölgeden uzaklaştırdığımızda
ürünlerin görüleceği yıllarda rahat etmiş olucağız.

Elektronik kuş kovucular malum oldukça yüksek rakamlara satılıyor.

Ve iki tür kuş kovucu sistem var.
1- Sonik kuşsavar (insan kulağının duyduğu gerçek doğal sesler)
2- Ultrasonik kuş savar (insan kulağının duymadığı 20 KHz ve üzerinde ki elektronik sesler)

İkisini de deneme taraftarıyım.
Ultrasonik sistemde belirli aralıklarla frekans değiştirilmeli.
Yoksa belirli bir süre sonunda kuşlar sistemin tepesine tüneyecek kadar arsızlaşıyor.

Rusyada bir arkadaşımın işlettiği gölde karabataklar için
bir çalışma yapmıştım.
Oldukça başarılı oldu en azından yavru göletlerinde.
Ana göl 450 hektar büyüklüğünde olduğu için kıyılar dışında
pike yaparak gölün ortasına inen karabataklar oluyordu ara sıra.
Ancak göl ortasının derinliği nedeniyle balıklar
karabataktan daha rahat kaçabiliyorlardı.

Orada elde ettiğim başarıyı umarım bahçemizde kargalara karşı tekrarlayabilirim.

Sonik sistem kuşların ve insanların duyabileceği sesleri
belirli aralıklarla tekrarlayan bir teyp sistemi kabaca.

Hedef kuşun korktuğu yırtıcı bir kuşun sesini
ve yırtıcı kuşun pençesinde kıvranan kuşların can havliyle çıkartığı sesleri
belirli aralıklarla yayınlayan bir sistem.

Böylelikle hedef kuşumuzun kuş beyninde :-))
-Burada bir şeyler oluyor,
buradan uzak durmalıyım mantığı yerleşiyor.

Tabi bu sonik ses sistemi de belirli aralıklarla kendini yenileyen bir peryoda sahip.
Ancak peryod tek düze bir döngüden oluşmamalı.

Öyleki bir saat boyunca avcı kuşun çığlıkları duyulurken
5-10 dakika avlanan kuşun haykırışları duyulmalı.
Ardından 15-20 dakika avlanan kuşun çıklıkları duyulurken
1-2 dakika avcı kuşun çığlığı duyulmalı.

Yani devamlı değişken bir peryod.

drokya
26-05-2013, 15:25
Sonik sistem kuracak dostlar varsa,
Oldukça geniş bir kuş sesleri arşivim var.
seve seve paylaşırım.
Sevgi ve saygıyla.

ykaya194
26-05-2013, 16:10
Her kuş cevizlere zarar vermeyebilir,faydalı olanlarda vardır. Bence, cevizleri delen kuşlar hangileri ise onları tespit edip ona göre bir sonik ses sistemi kurmalı.

drokya
26-05-2013, 17:30
Her kuş cevizlere zarar vermeyebilir,faydalı olanlarda vardır. Bence, cevizleri delen kuşlar hangileri ise onları tespit edip ona göre bir sonik ses sistemi kurmalı.

Sayın ykaya194
aşağıda alıntıda görüleceği gibi
hedef kuş tabirini kullanmışım.
Lütfen eleştirme dürtünüzün esiri olmayın.
Eleştiride bulunmadan bir kere daha okumanızı rica ediyorum sevgili Ykaya194 ağabey,

Bu sene ve seneye çok problem olmasada da 3. yıl için
şimdiden kuş kovucu sistem kurma çalışmalarını başladım.

En azından şimdiden bu bölgeden uzaklaştırdığımızda
ürünlerin görüleceği yıllarda rahat etmiş olucağız.

Elektronik kuş kovucular malum oldukça yüksek rakamlara satılıyor.

Ve iki tür kuş kovucu sistem var.
1- Sonik kuşsavar (insan kulağının duyduğu gerçek doğal sesler)
2- Ultrasonik kuş savar (insan kulağının duymadığı 20 KHz ve üzerinde ki elektronik sesler)

İkisini de deneme taraftarıyım.
Ultrasonik sistemde belirli aralıklarla frekans değiştirilmeli.
Yoksa belirli bir süre sonunda kuşlar sistemin tepesine tüneyecek kadar arsızlaşıyor.

Rusyada bir arkadaşımın işlettiği gölde karabataklar için
bir çalışma yapmıştım.
Oldukça başarılı oldu en azından yavru göletlerinde.
Ana göl 450 hektar büyüklüğünde olduğu için kıyılar dışında
pike yaparak gölün ortasına inen karabataklar oluyordu ara sıra.
Ancak göl ortasının derinliği nedeniyle balıklar
karabataktan daha rahat kaçabiliyorlardı.

Orada elde ettiğim başarıyı umarım bahçemizde kargalara karşı tekrarlayabilirim.

Sonik sistem kuşların ve insanların duyabileceği sesleri
belirli aralıklarla tekrarlayan bir teyp sistemi kabaca.

Hedef kuşun korktuğu yırtıcı bir kuşun sesini
ve yırtıcı kuşun pençesinde kıvranan kuşların can havliyle çıkartığı sesleri
belirli aralıklarla yayınlayan bir sistem.

Böylelikle hedef kuşumuzun kuş beyninde :-))
-Burada bir şeyler oluyor,
buradan uzak durmalıyım mantığı yerleşiyor.

Tabi bu sonik ses sistemi de belirli aralıklarla kendini yenileyen bir peryoda sahip.
Ancak peryod tek düze bir döngüden oluşmamalı.

Öyleki bir saat boyunca avcı kuşun çığlıkları duyulurken
5-10 dakika avlanan kuşun haykırışları duyulmalı.
Ardından 15-20 dakika avlanan kuşun çıklıkları duyulurken
1-2 dakika avcı kuşun çığlığı duyulmalı.

Yani devamlı değişken bir peryod.

ykaya194
26-05-2013, 19:57
Sevgili drokya,
Benim mesajımın eleştiri içerikli olduğunu nereden çıkardınız anlamış değilim.Bilindiği gibi bilhassa ince kabuklu çevizleri delerek oldukça zarar veren kuşlar olduğunu sizinde bilmeniz gerek zira kurmak istediğiniz sistemin amacı cevizlerinizi bu kuşlardan korumak olmalı sanırım. Mesajımda bu sistemi kurarken dikkat edimesi gerekli husus; Meyve ağaçlarına zarar veren böçeklerle beslenen kuşlarda olabilir ve bunları ürkütmeyen bir sistemi düşünmekte yarar vardır demek istedim.

Bu sitedeki paylaşımların amacı, üyeler karşılıklı fikirlerini söyleyebilmeli_ ki yararlı fikirler paylaşılabilsin.
Ama siz, ben eniyisini bilirim kompleksi içindeyseniz, siz eniyisini bilmeye devam ediniz.

enginoviç
26-05-2013, 20:32
Tartışma forumunu baştan sona okudum ve şunu gördüm. Dışarıdan çok basit gibi görünen tarım gerçekten bütün mesleklerin bileşimini içeriyor. Tarımla uğraşmak için gerçekten çok bilgili olmak ve teknolojiyi yakından takip etmek gerekiyor.

aksazli
31-05-2013, 10:04
sevgili dostum

senin gibilere bizim oralarda deli derler biliyorsundur.

valla ne yalan söyleyeyim ben köyün akıllısı olmaktansa delisi olmayı tercih ediyorum.

ben size kısaca deli filozof desem umarım kırılmazsınız.

sağlıcakla kalın.

drokya
31-05-2013, 12:59
Sayın Aksazlı aşağıdaki söz,
bir çok şeyi ifade ediyor olmalı.

" İDARE-İ MASLAHATÇILAR DEVRİM YAPAMAZ" M.KEMAL

''DOĞAYA SAYGILI OLMAK'' olmazsa olmaz birinci koşulu ile,
eko sistem üzerinde dengeleri bozmadan alınması gerekli yenilikçi önlemler,
biraz çatlak kafalardan ortaya çıkıyor.

Bu konuda alınganlık göstermem merak etmeyin.
Biraz farklı bir yapım var maalesef :p
Ancak gerek yakın çevrem, gerekse öğrencilerim durumdan şikayetçi değil.
E bende elimden geldiğince bildiklerimi çevremle paylaşmaya çalışıyorum.

Sevgi ve saygılar.

quasar
05-07-2013, 00:31
Sn drokya başlığınızı merakla takip ediyorum. En çok da suyun kendi cazibesiyle sulama işi ilgimi çekiyor. Bu şekilde sulamadan verim alabildiniz mi? Durum nedir? Bir de sisteminizde kullandığınız ana borular kaçlık?
Sormamın amacı kendi tarlamda yıllardır kurmayı düşündüğüm sistemi sizin kurmuş olmanız. Yıllardır (bu sitede de sordum) böyle bir sistem için kafa yoruyorum ama cesaret edememiştim. Yaklaşık 300 ağaç için bu sistemi düşünüyorum. Halihazırda 50'lik ana borularla sulama yapıyorum. Ancak sizinkine benzer bir sistem kurduğumda bunu biraz inceltmem gerekir mi acaba? Yoksa bu şekilde de basınç yeterli olur mu? Cevaplarsanız sevinirim. Şimdiden teşekkürler. Kolaylıklar dilerim.

drokya
05-07-2013, 07:59
sayın quasar,
bahçenizin boyutlarını, eğimini ve su durumunuzu belirtirseniz,
otomatik damlama konusunda elimden gelen yardımı yapmaktan mutlu olurum.

Bizim sistemimiz sorunsuz çalışmakta.

Sizin bahçenizde kullandığınız 50 mm lik ana borunuzun standart verileri,
1 atü basınç altında saatta 10,8 ton ortalamaya sahip.

Bahçenizin toprak özelliği, sulama hattının uzunluğu, bahçenizin rakımı,
iklim özelliği, ağaçların yaşı dikkate alınarak yapılacak iyi bir planlama ile
sorunsuz bir sulama sistemi kurabilmek mümkün.

sevgi ve saygıyla.

quasar
05-07-2013, 18:24
Sn drokya
Tarla çıkıntıları görmezsek kabaca 100x200m ölçülerinde. Doğudan batıya doğru %1 meyilli diyebiliriz. Resme bakınca lateraller meyile göre düzenlenmiş durumda ve ana borular yüksek kısımda kalıyor. Tarlada yaklaşık 8m derinliğinde 3m çaplı bir kuyum var. Yazları suyun en çok azaldığı mevsimde su yüksekliğim 1-1.5m'ye düşüyor ve bitirdiğimde yaklaşık 4 saatte tekrar toplanıyor. Mevcut sistemde pancar motorla su basıyorum. Ancak tarla köyde ben merkezde olduğumdan her zaman sulama yapamıyorum ve gitgel çok masraflı oluyor. Gittiğimde de su yetersiz geldiğinden tam manasıyla sulayamıyorum. Bu şekilde yıllar geçti tam manasıyla bakımlarını yapamadık.
Sizin yaptıklarınızı görünce senelerdir kafamda kurduğum projenin olabilirliğini görüp yeniden heveslendim.
Kafamdaki proje kabataslak şu şekilde;
Resimde kuyu işaretli. Kuyunun bulunduğu yere 6m yüksekliğinde bir kule yapıp en az 15 tonluk bir depoyu üstüne koyacağım. Renklerle belirttiğim gibi 3'e bölmeyi düşünüyorum ama sanki parçalar büyükmüş gibi geldi. Tavsiyenize göre 4'e de bölebilirim. Kırmızılar ana sulama hattı ve sarılar da lateraller. Kuyu yakınına koyacağım bir toprak nem sensörü ile sulamayı başlatıp, depo üstüne koyacağım su yüksekliğini ölçecek sensör ile su seviyesine bağlı olarak sırasıyla vanaları açıp kapatacağım. Önce tarlanın yüksek kısmından başlayıp depodaki su seviyesi azaldıkça 2 ve 3. bölge vanaları sırasıyla açılıp kapanacak. Su bitince de pompayı çalıştırıp depoyu yeniden dolduracak.
Bunlar için tarlada elektrik olmadığından güneş panelleriyle elektrik üretip onu kullanmayı düşünüyorum. Ancak arkadaşım rüzgar enerjisini kullanmamızın maliyeti daha da düşüreceğini söylüyor. Tarlanın rüzgar verileri olmadığı için karar veremedim. O konuda da tavsiyenizi isteyeceğim.
Şu an tarlada her sıra ağaç için bir sıra lateral döşeli. Ancak yeterli su verebilmek için bunu iki sıraya çıkartmayı düşünüyorum. Bu şekilde döşersem yaklaşık 8km lateral kullanacağım. Tarlanın rakımı yaklaşık 260m. Kahverengi ve mavi işaretlediğim kısım taşlık ve kumlu bir yapısı var. Suyu fazla tutamıyor. Yeşil bölge ise kaliteli toprağa sahip verimli bölge.
İlginize teşekkür ederim. Yardımlarınızı tavsiyelerinizi bekliyorum.

drokya
06-07-2013, 08:23
Sayın quasar,
izninizle sorularınızın yanıtını sizin iletiniz üzerinde vereyim.


Sn drokya
Tarla çıkıntıları görmezsek kabaca 100x200m ölçülerinde.
Doğudan batıya doğru %1 meyilli diyebiliriz.

Tarlanız google earthtan tesbit edebildiğim kadarı ile,
küt gagalı bir kartal başı şeklinde.
Arazinin en yüksek noktası küt gaga tabir ettiğim,
güney batıdaki küçük çıkıntıda 258 metre olarak görülüyor.
En düşük kısmı da kuzey kuzey batı istikametindeki düz alan,
orada da 256 metre olarak görülüyor.

Su kulesini kuyu yanına değil eğer imkan varsa küçük çıkıntıya kurmalısınız.
Bu size sadece 2 metre avantaj sağlamakla kalmayacak,
sulama sisteminizin de kararlılığını sağlayacaktır.


Resme bakınca lateraller meyile göre düzenlenmiş durumda
ve ana borular yüksek kısımda kalıyor.

Ana boru yerlerinizin tesbiti doğru gibi görünüyor.
Ancak 4 kısma ayırmak sulama verimini artıracaktır. Ana borulara
su kulesinden ayrı ayrı eksiz kangal borularla su taşımalısınız.

Mevcut ana borunuzun 50 lik olduğunu söylemiştiniz.
mevcut 50 mm lik ana borularınıza kuleye bağlantısını sağlayacak
ana arterler 75 mm ve ya 90 mm (mümkünse 110 mm)
olursa su debiniz ideal olucaktır.

Ayrıca borulama sisteminizin, en azından ana arter
ve ana borular kısmını yeraltından yapmanız mümkün ise,
uzun yıllar sorunsuz bir sulama sisteminiz olucaktır.

Tarlada yaklaşık 8m derinliğinde 3m çaplı bir kuyum var.
Yazları suyun en çok azaldığı mevsimde su yüksekliğim
1-1.5m'ye düşüyor ve bitirdiğimde yaklaşık 4 saatte tekrar toplanıyor.

Normal anlarda 8 metrelik keson kuyuda
ne kadar su var belirtmemişsiniz,

Suyun durumu iyi iken 4 metrede su olduğunu varsaysak;
kabaca statik su hacminiz 28 m3.
Su seviyesi düşük iken kabaca statik su hacminiz 10 m3

Tamamen boşaldığında 4 saatte kendini topluyor dediğinize göre
sulama esnasında saatte ortalama 2,5 metreküp su geliriniz var.

Bu durumda keson kuyuda ki suyu seviye kontrol sistemiyle,
su kulesini aktarmak gerekli.

Sistem sulama yok iken kuledeki tankları dolu tutacak,
sulama esnasında ise gücü oranında kuleye su basmaya devam edecek.

Bu arada kule su kapasitesini dengeli bir biçimde arttırmak gerekebilir.
Ancak 6 metre yükseklikte 20-30 tonluk kapasiteyi güvenli bir şekilde
tutmak için ciddi bir çelik konstrüksiyon gerekir.
Ve bu konuda profesyönel bir destek almanızı öneririm.

Bizim yaptığımız gibi,
kule hem su tanklarınız için platform hemde alt kısmını da
kullanım alanı şeklinde düzenlerseniz,
ileride ki kullanım alanlarınızın çözümüne katkı sağlamış olursunuz.


Mevcut sistemde pancar motorla su basıyorum. Ancak tarla köyde ben merkezde olduğumdan her zaman sulama yapamıyorum ve gitgel çok masraflı oluyor. Gittiğimde de su yetersiz geldiğinden tam manasıyla sulayamıyorum. Bu şekilde yıllar geçti tam manasıyla bakımlarını yapamadık.
Sizin yaptıklarınızı görünce senelerdir kafamda kurduğum projenin olabilirliğini görüp yeniden heveslendim.
Kafamdaki proje kabataslak şu şekilde;
Resimde kuyu işaretli. Kuyunun bulunduğu yere 6m yüksekliğinde bir kule yapıp en az 15 tonluk bir depoyu üstüne koyacağım. Renklerle belirttiğim gibi 3'e bölmeyi düşünüyorum ama sanki parçalar büyükmüş gibi geldi. Tavsiyenize göre 4'e de bölebilirim. Kırmızılar ana sulama hattı ve sarılar da lateraller. Kuyu yakınına koyacağım bir toprak nem sensörü ile sulamayı başlatıp, depo üstüne koyacağım su yüksekliğini ölçecek sensör ile su seviyesine bağlı olarak sırasıyla vanaları açıp kapatacağım. Önce tarlanın yüksek kısmından başlayıp depodaki su seviyesi azaldıkça 2 ve 3. bölge vanaları sırasıyla açılıp kapanacak. Su bitince de pompayı çalıştırıp depoyu yeniden dolduracak.
Bunlar için tarlada elektrik olmadığından güneş panelleriyle elektrik üretip onu kullanmayı düşünüyorum. Ancak arkadaşım rüzgar enerjisini kullanmamızın maliyeti daha da düşüreceğini söylüyor. Tarlanın rüzgar verileri olmadığı için karar veremedim. O konuda da tavsiyenizi isteyeceğim.

Selenoid vanalar ve nem sensörleri için,
1 adet 100-125 w güneş paneli ve 60 amp/h bir adet akü yeterli gelir.

Ancak kuyudaki suyu kuleye aktarmak için güneş paneli sayısını arttırmak,
akü kapasitesini yükseltmek hatta rüzgar türbünü gerekecektir.

Tarlanız rüzgar türbünü için çok verimli bir bölgede.
Ancak tarlanız denize kapalı bir konumda olduğu için aslında o bölge için
çok verimli olan rüzgar sizin tarlanızda ne durumda hakim bilemiyorum.

Rüzgar türbünü konusunda bir çok amatör değişik çalışmalar yapmakta.
Bu konuda Önerim ciddi hesap kitap yapmadan bu işe kalkışmamanız.
Ben yaptım oldu mantığı maaalesef üzücü olaylara neden oluyor.

Donanım haberde aşağıdaki linki incelerseniz.

Cevap: Rüzgar Türbini Uygulamalarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar !!! (http://forum.donanimhaber.com/m_65888715/mpage_2/key_/tm.htm)

çok sevdiğim, çalışkan, araştırmacı,
benim de teknik bilgi ve tecrübe ile destek olduğum
(MEMOX ENERJİ )arkadaşımın türbün kulesinde bir anlık gaflette nasıl yaşamını yitirdiğini
göreceksiniz. Aman dikkat .


Şu an tarlada her sıra ağaç için bir sıra lateral döşeli. Ancak yeterli su verebilmek için bunu iki sıraya çıkartmayı düşünüyorum. Bu şekilde döşersem yaklaşık 8km lateral kullanacağım. Tarlanın rakımı yaklaşık 260m. Kahverengi ve mavi işaretlediğim kısım taşlık ve kumlu bir yapısı var. Suyu fazla tutamıyor. Yeşil bölge ise kaliteli toprağa sahip verimli bölge.
İlginize teşekkür ederim. Yardımlarınızı tavsiyelerinizi bekliyorum.

Bunun dışında yardımcı olabileceğim kısımlar olursa elimden geldiğince
destek olmaya çalışırım.
Sevgi ve saygıyla.

drokya
28-08-2013, 11:05
Bulunduğum yörede ceviz gözlemlerimi paylaşmak istedim.
Belki yeni bahçe tesis etmek isteyen agaç dostlarına bir faydası dokunur.

Ukrayna karpatları eteğinde E 26,30 ile E 29,30 enlemleri ile N 48 ile N 49 boylamları arasında kalan bölgede uzun yıllardır gözlemlerim oldu ceviz ile ilgili.

Bu bölgelerde kapama tabir edilen ceviz bahçeleri yeni yeni tesis edilmekte.

Genelde elma - erik ve yaban mersini bahçelerini rüzgarın etkisinden korumak amacıyla, 4 metre arayla ama 2-3 kilometre sıra aralığında SSSR döneminde yol kenarlarına dikilmiş.
Ağaçlar 30-50 yaş aralığında.

Ve bazı konu başlıklarında yazıldığı gibi, Грецкий орех yani buradaki halkın adlandırdığı isimle Yunan cevizi.

Altay ceviz konu başlığında paylaşılan resimlerinde aynı türe ait olduğunu düşünüyorum.

Resimleri paylaştığımda sizlerde göreceksiniz.

Yunan cevizi: Asıl bu konu iyice irdelenmeli derim.

Herşeyimize sahip olmaya çalıştıkları gibi cevizimize de sahip olmuşlar.

detaylarını isteyen olursa aktarırırm.

Ben egeliyim her sene İzmir limanından İtalyan tanker gemilerle zeytin yağı alınır sonra italyada jan janlı şişelerle süslenip tüm dünyada italyan zeytin yağı diye pazarlanır.

İtalyanın yıllık zeytin yağı üretimi 60 milyon litre /yıl idi 2000 başlarında.
iç pazar tüketimi de hemen hemen 60 milyon litre /yıl idi.

Ancak 2000 li yıllarda dünya pazarlarında satılan italyan zeytin yağı 200 milyon litre/yıl idi.

Burada da aynı durum oluşmuş 1960-1980 yılları arası devlet eliyle tüm yol kenarlarına sadece ana yol değil tarla yollarının bile kenarlarına büyük parsellerin aralarına ceviz dikilmiş. ne hikmetse adına da Grek (Yunan) cevizi denmiş.

Bizim Anadolu topraklarından gönderildiğini düşündüğüm tohumlar,
şimdilerde tekrar Anadolu topraklarına geri dönüyor,
Değişik adlarla hemde.

Adamlar yıllarca dağ tepe dolanıp yılanından en küçük bitkinin soğanına kadar herşeyimize gözümüzün içine baka baka (ne bakması yahu düpedüz köylümüze kendi eliyle toplatıp) aldı götürdü.

Şimdi birçoğumuzun bile telaffuz ederken zorlandığı yeni isimlerle,
Anadolu topraklarına sokma derdinde.

İyi niyetle yabancı cinslerden tarla tesis etmiş, edecek dostlara tenzih ederek diyorum ki;

Umarım mısır ve buğdayda ki tiyatro cevizde de sahneye konmasın.

drokya
28-08-2013, 21:36
???????????? ??????? ????: 50 ???. ? ??????? ???????? ? ???????? ?? Slando (http://kharkov.kha.slando.ua/obyavlenie/skoroplodnyy-gretskiy-oreh-ID61zpZ.html)

yukarıda ki link Altay cevizi konu başlığında ateşli bir dost tarafından verildi
ve 50 gpH google de çevirilince 50 dolara döndü.

Eskiler ne güzel demiş;
Kılavuzu karga olanın
Burnu boktan kurtulmazmış.

gpH : Grivna Ukrayna para birimi.

1 Grivna : 0,12 dolar

50 Grivna = 6 dolar ediyor.

Tamam Google amca bir çok şeyi biliyor bazende yarım yamalakta olsa çeviri yapabiliyor ama çevirinin altında daha iyi bir çeviri için katkıda bulunun diyerek uyarıda bulunuyor.

Ah be güzel kardeşim sen yazıcaksın malum kişiler beğenecek diye,
bilmediğin sularda ne işin var.

Скороплодный грецкий орех
google de çeviri yapılınca :

Kırmızı yazı ile vurguladığım Gretskiy yani Yunan malı, Yunan menşeeli kısmı atlanıyor
çeviri;
Skoroplodnost ceviz olarak görünüyor (Çabuk yetişen çabuk ürün veren ceviz)

Oysa gerçek çeviri= Çabuk yetişen, çabuk ürün veren Yunan cevizi şeklinde olmalı.

drokya
25-11-2013, 00:13
İzleyen dostlara merhaba,
Uzundur Ceviz dışında tatlı bir meşgale ile didişmekten dolayı
bu sohbet odasından uzak kalmıştım.

Geçen sene diktiğimiz fidanların tamamı tutmuştu,
ancak bahçeyi birlikte oluşturduğumuz arkadaşım
ben yurt dışında iken sağdan soldan duyma,
kulaktan dolma bilgiler ile gereksiz bir ilaçlama sonunda
fidanlardan maalesef 30 tanesinin kurumasına neden oldu.
Yedek olarak diktiğimiz 20 fidan içinde de kuruyanlar olduğu için
bu sene yaklaşık 20 fidan ile yaramızı onarma yoluna gideceğiz.

Bu arada su depolarımızın altına, bölgemizde bulunan doğal taş ile
makul bir evcik kondurmak istiyoruz.

Hem 6 metre yüksekliğinde leylek bacağı konumunda ki
sulama kulesinin ''na''estetik görüntüsü sevimli hale gelecek,
hemde 1,5 katlı normal bir ailenin 3-5 kişilik misafirleriyle bile
barınma sorunu çözülmüş olacak.

Misafir çok mu önemli 2 kişinin başını sokacağı yeter artar
diyen dostlar çıkabilir.

Yanıt veriyorum Misafir çok ama çok önemli.
Hayat meşgalesinde günler tekdüze bir düzen içinde geçiyor.

Kaba kaçabilir ama (kaçmışsa baştan özür dilerim)
hayatın iki delik arasında geçtiği rutinde,
yeni bir soluk verir misafirler ve dostlarla paylaşım.

Ustanın yıllar öncesinde dizelere döktüğü ;

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine

fikri hem ceviz hemde dostlarımızla orman haline dönmeli derim.

Gelişmeleri fırsat buldukça aktarmaya devam edeceğim.
Sevgi ve saygıyla.

drokya
29-12-2013, 19:43
Geçen sene diktiğimiz fidanlardan yukarıda ki iletimde belirttiğim gibi kuruyan 30 adedini bu hafta içinde yeniledik.

Kuruyan fidanların içleri değişik bir görünümdeydi.
Umarım hastalık sonucu değilde arkadaşın gereksiz ilaçlama sonucunda kurumuşlardır.

kuruyan fidanlardan 3 tanesini tahlile gönderdik sonuçları aldığımızda paylaşırım.


Kuruyan fidanların iç görüntüsü ve bahçeden görüntüler.

drokya
29-12-2013, 19:49
Bahçe oluşturacak dostlara naçizane tavsiyem;
fidan yerleşim planlarını, tozlayıcıların yerleri işaretli olarak iyi saklamaları.

Olurda kuruyan fidanların yerine yenileri dikilirken,
ana çeşitmi, tozlayıcımı tesbit etmek oldukça önemli bir detay.



Tüm ağaç dostlarının yeni yılını en içten dileklerimle kutlarım.

Her yeni gelen yıl, fidanlarınızın boy atıp verime yatacağı günler getirsin.

Sevgi ve saygıyla

cemilahmet
05-01-2014, 22:01
Bahçe oluşturacak dostlara naçizane tavsiyem;
fidan yerleşim planlarını, tozlayıcıların yerleri işaretli olarak iyi saklamaları.

Olurda kuruyan fidanların yerine yenileri dikilirken,
ana çeşitmi, tozlayıcımı tesbit etmek oldukça önemli bir detay.



Tüm ağaç dostlarının yeni yılını en içten dileklerimle kutlarım.

Her yeni gelen yıl, fidanlarınızın boy atıp verime yatacağı günler getirsin.

Sevgi ve saygıyla


aminnnnn

eko_
28-01-2014, 15:22
Değerli dostum ve meslektaşım Drokya, Bahçenizi yeni gördüm.Ağaçlar net’te belli bölümlere baktığımdan dolayı.Sayfanız uzak bahçelerin yakın işbirliği bölümünde olsaydı ,hem komşu olurduk, hem gözümden kaçmazdı.Neyse önemli değil.Bir solukta okudum ve harika olmuş.Benim sayfama yazdıklarınızdan bir doğa insanı ,elleri nasırlı bir toprak dostu olduğunuzu biliyordum.İzmir’de bir bahçem varmışcasına sevindim.Görüşmek üzere sevgiler,saygılar …..

drokya
13-02-2014, 22:36
Sayın eko,
buralara yolunuz düştüğünde beklerim.

Kış günleri bahçe dışında keyfli uğraşılar içinde ter atıyorum.
Küçük bir yelkenli tekne yapım aşamasındayım,
motorundan şaft sistemine,
gövde iç dizaynından salmasına kadar hemen hemen yardım almaksızın tek başıma
epey bir yol aldım.
İşler rast giderse nisan - mayıs gibi suyla buluşturmayı planlıyorum.

Havalar ısındığında Murat ile sizi ziyaret etmeyi düşünüyoruz.
Kuzu göbeği zamanı olursa muhteşem olur.

Sizinle bir çok ortak yönümüz olduğunu sanıyorum.
Kalabalıktan bıkmış,
maviyi ve yeşili uğraş edinmiş biri olarak,
doğaya bir fide dikenin,
denizden bir poşet çekip alanın başımın üstünde yeri var.

Sevgi ve saygıyla.

cemilahmet
14-02-2014, 17:20
Sonik sistem kuracak dostlar varsa,
Oldukça geniş bir kuş sesleri arşivim var.
seve seve paylaşırım.
Sevgi ve saygıyla.

sn drokya
kuş sesleri ile ilgilisiniz vede oldukça bilginiz olduğunu sanırım. biraz daha konuyu detaylandırabilirmisiniz.mesala bu sesleri kayıtlı bir merkezden mi ve nasıl yayıyorsunuz.ayrıca tarla faresi ile ilgili bilginiz olursa onu da paylaşırmısınız.teşekkür ediyorum.

drokya
14-02-2014, 20:12
Sayın cemilahmet,
alıntı yaptığınız iletimde de belirttiğim gibi,
oldukça geniş bir sonik kuş sesleri arşivim var.

Amatörler için sonik seslerle uygulama yapmak çok daha kolay.
Ultrasonik sesle çalışma belli bir düzey üzerinde teknik bilgi
ve çok uzun bir deney süresi gerektiriyor.

Sonik sesleri sizde duyduğunuz için hangi yırtıcı kuşun,
hedef (zararlı)kuşu ürküttüğünü gözlemleme şansına sahipsiniz.

Oysa ultrasonik sesle çalışma yaptığınızda,
söz gelimi doğan sesiyle bir hafta deneme yapıp hedef kuşları izlemek,
ardından şahin ile bir hafta ardından kartal türü
ve diğer yırtıcı kuşların sesleriyle birer hafta denemek gerekli.

Verdiğim birer hafta minumum süreler.
Ve tek başına ses ister sonik olsun ister ultrasonik olsun yeterli olmuyor.

Seslerin muhakkak görsel tekniklerle desteklenmesi gerekli.
Ayrıca sistem düzenli bir periyod içinde olmamalı,
değişken bir periyoda sahip olmalı.

Sistem bahçe büyüklüğüyle ilintili olmakla beraber
40 - 50 dönüm arazi için tek bir verici ile kurulabilir.
Elektrik olmayan bölgelerde küçük bir güneş paneli ile
90-120 amper/h bir akü yeterli gelmekte.

Tarla faresi için ultrasonik kovucu gerekmekte.
Ancak açık alanlarda çok ta başarılı olduğu söylenemez.
Etkili olmasına etkili ancak en az zararlı hayvanlar kadar
uyanık olmak gerekli ki
zararlı hayvanın sistemin çalışma döngüsünü çakıp,
korkmadan gelip sistemin üzerinde arsız arsız dolaşmasının önüne geçebilelim.

drokya
14-02-2014, 20:15
Zararlı hayvanlar için uyanık olmayı açacak olursak,
söz gelimi Ege bölgesinde balık kartalının sesini kullanmaya kalkarsak,
bizim zararlı kuşlarımız belki gülmekten zarar ziyana vakit bulamayabilir.:D

drokya
14-02-2014, 20:28
Yine bahçelerde önemli zararlıların başında gelen domuz ile
mücadelede tek başına ses sistemi yeterli gelmemekte
ses ve koku önlemi birlikte kullanılmalıdır.

Bu arada zararlı hayvan deyimi aslında absürd bir yaklaşım.
Hayvanın zararlısı zararsızı olmaz.

İşin doğrusu zararlı olan bir canlı varsa, o da biz adem oğluyuz.

Çıkar için, üç kuruşluk kazanç için, yaşadığımız ortamda
ne kadar doğal yaşam alanı varsa, katlettik.

Doğal olarak bu canlılarda doyabilmek için,
bizim bağımıza bahçemize girmek zorunda kaldılar.

Sorarım sizlere, palamudunu yiyebileceği meşe ormanları,
toprağını kazıp solucan çıkartabileceği asırlık köknar korularımı kaldı da
sebebsiz yere domuzlar bizim bahçemize dalıyorlar?

Yırtıcı kuşları birkaç bin liraya arap şeyhlerine pazarlayan zihniyet,
şimdi bizlerin içine düştüğü durumun ne kadar farkında ki?

Doğa bir eko sistem.
Değil birkaç bin ulu ağacı kesmek,
İçinden bir taş alırken bile on kere düşünmek gerekli.

drokya
16-02-2014, 13:40
Bahçeden çalışmalar,
otomatik kayar kapımız yerine montelendi.
Girişin betonlama çalışmasından bir kaç kare.

Bölgemizde domuz sorunu bulunmadığından hali hazırda tel çitin
altlarını betonlamadık ama bu yaz başında betonlayacağız.
Çünkü bahçe içine kümes hayvanı koymayı düşünüyoruz.
bölgede ise tilki çok.

Kümes hayvanlarının bahçe içinde serbest dolaşımının
fidan zararlılarıyla mücadelede işe yarayacağını umuyoruz.
Yumurta ve doğal piliç cabası olacak.

Fidanlarımız yeterli boya ulaştıktan sonra kümes hayvanlarının
yanında Saanen türü keçi besiciliği yapmak planlarımız arasında.

Saanen türü keçiler ahırda bakılıyor ve keçi başına 2 metrekare
kapalı alan, otlamak için 4 metrekare yeşil alan yetiyor.
Otlama ihtiyacı doymaktan ziyade açık alanda
sabah akşam 1-2 saat hava almaları için.

Su kulemizin altına yapacağımız klubenin su basmanı hazırlanıyor.
Su depomuzu kuleden indirdik, işlemler sonunda yine yukarıya konacak.
Kule platformu dört adet depo koymaya yetecek,
bu yaz ikinci depoyuda koymayı düşünüyoruz.

Bu arada bahçenin üst kısmına ikinci sondajı yaptık.
Böylelikle üst kısımdaki sondajı yedek olarak ve ya
su ihtiyacının artması durumunda takviye sondaj olarak kullanacağız.


http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=469838&stc=1&d=1392553089

drokya
16-02-2014, 19:46
Bölgemizde havalar ısınmaya başladı.
Bugün bahar iyice kendini belli etti.
Çağlabademler çiçeğe duralı on gün oldu.
Umarım;
'' Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır''
deyimi gerçekleşmez.

Kış oldukça yağışsız geçti, dağlarımıza hemen hemen hiç kar düşmedi.
Sanırım bu yaz sulama, oldukça önemli hale gelecek.

Ceviz fidanları, daha küçük olan dostlar şekilde görülen sistemi fidan
diplerine uygularlarsa hem fidanların sulanması daha iyi olur,
hemde daha az su ile fidanlarımızı sulayabiliriz.

Bizim iki adet sondajımız var su yönünden geçen sene sıkıntı yaşamadık.
Ancak bu sene ne olur bilemiyorum.

Ege bölgesi daha doğrusu İzmir,
uzun yıllar ortalamasının altında yağış aldı bu sene.

Şekide ki gibi su çanağının bir çok avantajı var.
Gerek damlama sulamada gerekse yalama tabir edilen akıtma sulamada,
su köklere rahat çalışabilirken, özellikle fidanın aşı yeri su içinde kalmıyor.

Bir diğer avantajı ise çanak sırtı 25-30 santim gibi sağlam yapıldığında ,
yağmur nedeniyle bahçe su altında kaldığında,
fidan çanakları çok su ile dolmuyor.

Bu çanaklar kışında fidan etrafında olduğunda etraftan gelen suları,
fidandan uzak tutuyor bu da gece don yapan bölgelerde önemli bir konu.

Şekilde görüldüğü gibi fidan hereğini fidan kökünden uzak olarak çakmak
fidan kök bölgesinin hava almasının önüne geçiyor.
Ayrıca rüzgara karşı daha dayanıklı duruyor.

drokya
16-02-2014, 20:25
Aşağıdaki resimler daha önce bahsettiğim,
yurtdışındaki bahçemden.

Bahçemde 3 yıldan beri düzenli bir bakım uygulanmadı.
resimde ki fidanlar, ana ağaçlardan düşen cevizlerle,
kendi kendine yetişmiş 2-3 yıllık fidanlar.
Üzerlerinde görüldüğü gibi ceviz var.
Resimler 2013 ağustos ayı başlarında çekildi.


Скороплодный грецкий орех.
Ckoroplodnıy Gretskiy oreh.
(çabuk yetişen Yunan cevizi)

Herşeyde olduğu gibi buram buram Anadolu kokan cevizimizi de
sahiplenmişler ne yazık ki.

Bulunduğum bölgede ki tarım yetkililerine sordum.
Neden Yunan cevizi diyorsunuz bunlara diye?

Genç olanları bu konuda en net bilgiyi artık emekli olmuş,
Vasya dededen alabileceğimi söyleyince,
kendi bağımın ürünü bir şişe Risling ile
Vasya dedenin evinin yolunu tuttum.

Detaylarını anlatmak isterim ilgilenen olursa.

karabuz
16-02-2014, 21:13
Ögrenelim şü yunanların cevizi sahiplenme meselesını, çok iyi olur.

drokya
08-03-2014, 20:26
:( Bölgemizde önümüzdeki hafta,
11 - 12 - 13 - 14 mart gecelerinde don riski mevcut.
Biz önlem almaya çalışacağız,
ancak taze sürgünlerin etkilenmesi kaçınılmaz gibi.
Umarım fidanlar bu vartayıda atlatırlar.

Yeni bahçe tesis etmiş dostların bu günleri de kazasız atlatmasını diliyorum.

salih parlar
14-04-2014, 19:30
Sayın Drokya,
Ceviz yetiştirme konusunda çalışmalarınızı paylaşmanız forum takipçileri için çok faydalı olduğu kanısındayım.Teşekkür ederim.Ciddi bilerek çalışmışsınız.Bu bilgilerden bende faydalanıyorum.
BU titiz çalışmanızın neticesinin başarılı olacağına inanıyorum.
Tekrar teşekkür eder başarılar dilerim.