PDA

View Full Version : Ağaç Etimolojisi




Halit Togay
09-12-2006, 21:08
Etimolojinin kelimelerin köken bilimi olduğu malumunuzdur sanırım.
Burada ağaç isimlerinin hem Türkçe'lerinin , hem taksonomideki Latince karşılıklarının nereden geldiklerine dair bilgilerimizi paylaşabiliriz .

İlk açıklamayı ben yapayım.

Ağaç : Eski Türkçe'de Ağ ag yükselme yükseliş belirten kökten, aç,ç ekiyle yerden yükselen ,yukarı doğru çıkan demek. Aç ,ç ekleri kol-aç/kulaç , tık-aç , kır-aç benzeri kelimelerde kullanılıyor.

Hemen hemen tüm türki lisanlarda benzer kelimelerle ifade ediliyor. agac , ağas , ağaş , cığaç , yağaç , yıgaç gibi.
Latince'si arbor ,
Grekçe'si dendron.
Arapça şecer,
Farsça diraht .
Özbekçe'de Farsça'sını kullanıyorlar.
Gelelim en ilginç noktaya ;
Sanskritçe ağaç gacca veya agacca olarak söyleniyor.




Halit Togay
09-12-2006, 21:12
Çınar : Arapça cınar dan Farsça'ya çenar olarak geçmiş ve hemen hemen tüm türki lisanlara aynen alınmış.

Halit Togay
09-12-2006, 21:37
albizzia julibrissin: albizzia sı bu ağacı 1749 senesinde İstanbul'da görerek Floransaya götüren Filippedel Albizzi'den julibrissin de gülibrişim den geliyor.

Bu ağaca memleketimizde gülibrişim denmesi çiçeklerinindeki ibrişim (ipek) benzeri organellerden kaynak alsa gerektir.

sukranayalp
10-12-2006, 10:32
sevgili Halit benim çok sevdiğim bir konuya değindin.
Bundan 60 yıl öncesinin hanımlarının yaptığı ibrişim oyası vardı. İbrişim oyasında parlak renkli ipek iplikler kullanılır ve bunlar pırıl pırıl parlardı. Gülibrişim bitkisinin çiçekleri de - dikkat edilirse her bir ponponu oluşturan saçağı ibrişimler gibi öyle parlaktır ki, halkımız buna dayanarak bu kadar güzel bir isim vermiş ve bizim sevgili botanikçimiz Albizzi de bu ismi muhafaza ederek literatüre kazandırmıştır.

Erguvan Muhibbi
11-12-2006, 22:48
Halitciğim çok güzel bir konu açmışsın. Teşekkürler.

Halit Togay
23-12-2006, 07:34
Orman: Or: yer , oturulan yer , durulan yer yurt konak . man:eki ile. Man eki kirman değirmen gibi kelimelerde bulunuyor. Acaba eski türkler bozkırlarla birlikte ormanı da mı yurt bellemişlerdi?
Türkmen Türkçesi ile tokay . Kırgız:tokoy Azerice :meşe , orman
Diğer tüm türki dillerde orman-urman Farsça: bişe
Yani orman tıpkı ağaç gibi Türkçe'nin en eski kaynaklarından beri değişmeden gelmiş az sayıdaki kelimelerinden biri.

Halit Togay
23-12-2006, 07:35
Bük:..

Halit Togay
23-12-2006, 07:42
Koru: Eski Türkçe korığ , korgı : yasak bölge , kağanın sarayı korunan yer . Yani koru denilince zaten şahsa veya kuruma ait girilmesi yasak veya izne tabi ormanlık anlaşılıyor.

Yoksa sadece ufak orman parçası , ağaçlık değil.

Ufak ağaçlık yerine bence bük kelimesi kullanılmalı.

Halit Togay
23-12-2006, 07:48
Pelit:Meşe .
Todor'un yazdığı gibi meşe Farsça bişeden geliyor ve orman demek . Diğer türki lisanlarda meşe için emen kullanılıyor. Pelitin kökeni nerede bulamadım.

Todor
23-12-2006, 07:55
Pelit: Arapça ballüt aramice balüta dan geliyor. Palamut da aynı kelimelerden geliyor.

Todor
23-12-2006, 12:00
Armut: emrūd/ermūd kelimelerinden 11inci yy.da farsçadan geçmiştir.

Todor
23-12-2006, 12:02
Elma: Eski türkçe almıla kelimesinden gelir.

Halit Togay
23-12-2006, 13:24
Prunus armeniaca Ermeni eriği, yani kayısı

Todor
23-12-2006, 14:44
Ceviz Arapça cewz, aramice gauza, eski farsça gawz, ibranice egöz, ermenice nguz.
Ermeinilerde eskiden ağaç tapınma kültü sebebi ile ceviz ağaçlarının kutsal sayıldığı ve anadoluda ceviz ağacının yayılmasında bu tapınmanın etkisi olduğuda dip not olsun.

Todor
23-12-2006, 14:59
Manolya: latince magnolia, Fransız botanikçi Pierre Magnol'dan almıştır adını.

Halit Togay
23-12-2006, 20:05
Robinia psudoacacia 1601 de bu ağacı Fransa'ya getiren Jean Robin'in adına izafeten robinia , pseudo:yalancı ve akasya da malumunuz işte.

Halit Togay
23-12-2006, 20:06
Todor'la düet mi yapacağız hep?
Başka arkadaşlar bu mevzuya alaka duymuyor mu?

Todor
23-12-2006, 20:07
Akasya: antik yunanca akakía kelimesi fransızcaya acacia olarak geçmiş. Fransızcadan da dilimize geçmiş.

Todor
23-12-2006, 20:08
gördün mü rastlantıyı:)

Todor
23-12-2006, 20:10
Kestane: Yunanca kastano kelimesinden gelir.

Todor
23-12-2006, 20:14
Sakız: eski türkçe sağız. Yapışkan, bulaşan şey anlamında

Todor
23-12-2006, 20:21
Portakal: Galler göç ettikleri zaman yeni bir şehir kurarlar. Galce Gal limanı anlamına gelen portogal derler şehre. (Bugün Portekiz olarak adlandırıyoruz aynı yeri. Bir başka kolda gallipoli'yi (gelibolu) kurarlar. Gallipoli, gal şehri demektir. Galatlar'da bu kolun devamıdır.Galata'yı kurmuşlardır.) 16ıncı yy.da portekizli denizcilerin uzakdoğudan getirdiği bu meyveye italyanlar portogallo demişler. Dilimize italyancadan geçmiş. Nerden nereye:)

Todor
23-12-2006, 20:29
Mandalina: dilimize fransızca mandarine kelimesinden geçmiştir. Uzak doğu kökenli bir meyvedir ve adını çinde bir çeşit derebeyi olan mandarin den alır. Mandarin kelimesi ise sanskritçe danışman manasındaki mantri kelimesinden gelir. Mantalite kelimesindeki man kelimeside düşünce anlamında aynı kökten gelir.

Todor
23-12-2006, 20:32
Limon: dilimize arapçası leymün, farsçası limün kelimelerinden geçtiği sanılmaktadır.

Todor
23-12-2006, 20:42
İğde: eski türkçede küçük yemişlere yiğde dendiği biliniyor. Yiğ kelimesi günümüzde bazı yörükler boyları tarafından ye emir kipi olarak kullanılır.

Todor
23-12-2006, 20:45
Erguvan: Farsça argawan kelimesinden geçmiştir.

Todor
23-12-2006, 20:48
Fıstık: arapça fustuq kelimesinden geçmiştir.

Todor
23-12-2006, 20:51
Porsuk: Eski türkçe kötü kokulu anlamında bor smuk kelimelerinden gelir.

yasemin
23-12-2006, 20:51
Todor'la düet mi yapacağız hep?
Başka arkadaşlar bu mevzuya alaka duymuyor mu?

sizin düetinize okuyarak katılıyorum....yeni şeyler öğreniyorum

Todor
23-12-2006, 20:58
Kayısı: Farsça qaysi kelimesinden gelir.

Todor
23-12-2006, 21:00
Zeytin: Fenike dilinde zty, aramice zayta, arapça zeytün kelimelerinden dilimize geçmiştir.

Todor
23-12-2006, 21:01
Dut: aramice tüta kelimesi arapçaya tüt olarak geçmiş. Arapçadan da dilimize dut olarak geçmiş.

Todor
23-12-2006, 21:04
Hurma: Farsça yemiş, meyve anlamındaki xurma kelimesinden dilimize geçmiştir.

Todor
23-12-2006, 21:06
Şeftali: Farsça şeft alü kelimelerinden gelir. Şeft kaba, kalın, semiz alü ise erik demektir.

Halit Togay
24-12-2006, 12:19
Atkestanesi: aesculus hippocastaneum hippos:at , castaneum malum. Bu ağaç da İstanbul'da görüldükten sonra bir batılı tarafından taksonomiye yerleştirilmiş. Türkçe ismi de Latince'ye arkasından da horsechestnut olarak İngilizce'ye geçmiş. Türkçe'de bitkilerin işe yaramazlığını belirtmek için kullanılan isimlerden biri olan at ile sıfatlandırılmış. Benzeri bitkiler it-üzümü , eşek-hıyarı .. Bitkilerin işe yaramazlığını bildiren hayvan ismiyle nitelenmiş başka bitki biliyorsanız yazarmısınız?

Todor
24-12-2006, 12:26
deve dikeni işe yaramıyor galiba.

Halit Togay
24-12-2006, 12:36
Epice düşündüm ama deve dikeni aklıma gelmemişti. Bir de işe yararlılığı tanımlayan hayvan isimleri var . Kuzu kulağı ve kuş üzümündeki kuzu ve kuş gibi. Demek ki memleketim insanının kollektif bilinçaltında deve , it , eşek ve at işe yaramazlığı , kuzu ve kuş kibarlığı inceliği ve lezzeti temsil ediyor. Senin bu meyanda aklına gelen başka hayvanla sıfatlanmış bitki var mı?

Todor
24-12-2006, 14:37
Aklıma gelen hayvanlı bitkiler;
Katır tırnağı, kedi tırnağı(ipek çiçeğinin başka bir adı), deve tabanı, kuşkonmaz, koyun gözü, koyun kıran, tavşan dili, keçi boynuzu, kuş kirazı, kuş burnu, aslan ağzı, at kestanesi, birde mantar var sığır dili diye. Başka hatırlayamadım

Todor
24-12-2006, 15:07
ahududu (ahu dutu) var

Halit Togay
24-12-2006, 18:53
Aklıma gelen hayvanlı bitkiler;
Katır tırnağı, kedi tırnağı(ipek çiçeğinin başka bir adı), deve tabanı, kuşkonmaz, koyun gözü, koyun kıran, tavşan dili, keçi boynuzu, kuş kirazı, kuş burnu, aslan ağzı, at kestanesi, birde mantar var sığır dili diye. Başka hatırlayamadım

Kuşkonmaz , kuş kirazı ve at kestanesi işlevsel özellikleri belirtiyorlar .

Todor
24-12-2006, 20:08
Aslan bıyığı (Caesalpinia gilliesii)
Tüylü keçi boğan (Calicoteme villosa)
Geyik dikeni (Crataegus monogyna)
Tavuk çiçeği (Daphne sericea)
Kurtbağrı (ligistrum vulgare)
Ayı Elması (Maclura pomifera)
Keçi öldüren (Osyris alba)
Çakal eriği (Prunus spinosa)
At dili ( ruscus hypoglossum)
Keçi söğüdü (salix caprea)
Porsuk ağacı (taxus bacatta)
Ayı Üzümü (Vaccininium arctostaphylos)

bunlarda kitaplarımdan bulabildiklerim

Halit Togay
24-12-2006, 20:20
Dediklerinden
Ayı Üzümü (Vaccininium arctostaphylos)
Çakal eriği (Prunus spinosa)
Ayı Elması (Maclura pomifera)
Bunlar da meyvenin yabanisini , yenmeyenini belirleyen hayvan isimleri.
Demek ki deve , it , eşek , at , ayı , ve çakal bitkilerde küçültücü manada . Eşek-arısındaki eşek de arının (bir hayvanın) kaba ve yabanisi demek oluyor.

Todor
24-12-2006, 20:57
Dediklerinden
Ayı Üzümü (Vaccininium arctostaphylos)
Çakal eriği (Prunus spinosa)
Ayı Elması (Maclura pomifera)
Bunlar da meyvenin yabanisini , yenmeyenini belirleyen hayvan isimleri.
Demek ki deve , it , eşek , at , ayı , ve çakal bitkilerde küçültücü manada . Eşek-arısındaki eşek de arının (bir hayvanın) kaba ve yabanisi demek oluyor.

Çakal eriği denmesinin sebebi çakallar yediği için olsa gerek.

Ferda Ülkümen
24-12-2006, 22:23
At kuyruğu(Equisetum)
Arıkovanı(Digitalis ferruginea)
Ayıfındığı(Styrax officinalis)
Ayıpençesi(Acanthus)
Bitotu(Schoenocaulon officinale)
Cennetkuşu(Strelitzia reginae)
Demirhindi(Tamarindus indica)
Develiotu(Aristolochia hirta)
Domuzayrığı(Cynodon dactilon)
Domuzturpu(Cyclamen)
Farekulağı(Anagallis)
Fildişi ağacı(Phytelephas macrocarpa)
Geyikboynuzu(Platycerium)
Geyikdili(Phyllitis scolopendrium)
Güvercinkökü(Radix colombo)
Horozibiği(Celosia argentea)
İnekağacı(Brosimum utile)
Kazayağı(Chenepodium anthelminticum)
Kediotu(Valeriana officinalis)
Keklikgözü(Adonis)
Keme(Tuber-Domalan mantarı)
Kırlangıçotu(Chelidonium majus)
Köpeküzümü(Solanum nigrum)
Kaplanboğan-Kurtboğan(Aconitum)
Kurtpençesi(Lycopodium)
Kuşdili(Rosmarinus officinalis)
Mamutağacı(Sequoiadendron giganteum)
Maymunağacı(Araucaria araucana)
Sığırkuyruğu(Verbascum)
Sinekkapan(Dionea muscipula)
Tavşanmemesi(Ruscus aculeatus)
Tavusçiçeği(Caesalpinia gilliesii)
Tekedikeni(Lycium)
Tilkikuyruğu(Amaranthus caudatus)
Turnagagası(Geranium)
Yılanyastığı(Dracunculus vulgaris)

Prof.Dr.Asuman Baytop-Farmasötik Botanik Kitabından,benim bulabildiklerim

Halit Togay
25-12-2006, 06:17
Çakal eriği denmesinin sebebi çakallar yediği için olsa gerek.

Çakal boyu itibarı ile erik ağacına tırmanabilecek bir hayvan değil galiba , yoksa etoburluğunu unutup yere düşenleri mi yiyiyor :) bence dediğim gibi işe yaramazlık yabanilik belirtisi bu çakal lafı.

Todor
25-12-2006, 06:19
Çakal boyu itibarı ile erik ağacına tırmanabilecek bir hayvan değil galiba , yoksa etoburluğunu unutup yere düşenleri mi yiyiyor :) bence dediğim gibi işe yaramazlık yabanilik belirtisi bu çakal lafı.

üzüm de yer. ;)

Halit Togay
25-12-2006, 06:43
Haklısın eminim . Çünkü ben tabiatta hiç çakal görmedim. Sen ormanın kıyısında yaşıyorsun.

Halit Togay
13-01-2007, 18:52
Kütük: 1.kalın ağaç gövdesi
2.kesilmiş ağaç gövdesi
3.kesimden sonra kalan ağaç gövdesi
4.asma fidanı
Türkçe.
Kereste: Farsça keresteden . Tomrukların boyuna biçilmesi ile elde edilmiş
inşaatlık veya marangozlukta kullanılmak üzere hazırlanmış tahta.
Odun: Yakılmak üzere kesilmiş ağaç parçası. Eski Türkçe od : ateş ten
Ahşap: Arapçadan sıfat. Tahtadan yapılmış demek.
Kalas: Romanya'daki Galati şehrinin adından. Kalın biçilmiş uzun tahta.
Omca: Eski Türkçe kütük, tomruk.
Tahta: Farsça tahta :biçilmiş ağaç.

Sebahattin
13-01-2007, 20:50
Ceviz Arapça cewz, aramice gauza, eski farsça gawz, ibranice egöz, ermenice nguz.
Ermenilerde eskiden ağaç tapınma kültü sebebi ile ceviz ağaçlarının kutsal sayıldığı ve Anadolu'da ceviz ağacının yayılmasında bu tapınmanın etkisi olduğu da dip not olsun.
Bununla ilgili bir kaynak ya da kitap var mı? Ya da bu bilginin kaynağı nedir? Bunu daha önceden duymuştum ama yazılı bir metinde henüz rastlamadım.

Todor
13-01-2007, 21:32
Nerde okuduğumu hatırlamıyorum ama büyük ihtimal ceviz yetiştiriciliği ile ilgili bir kitaptı.:)

Sebahattin
13-01-2007, 22:35
Ben 1 yıldır Kaman'dayım (Kırşehir). Burada ceviz varlığının tarihçesini araştırırken burada da buna benzer şeyler söyleyen kişiler oldu. Ama farklı kişiler farklı şekillerde bahsetti ve bilginin kaynağını söyleyemediler. Ama ceviz kitaplarından birisi ise zaten çok fazla ceviz kitabı yok. Ben o kitaplara bir bakayım. Teşekkürler.

Todor
13-01-2007, 22:40
Bolu'da "Aşılı Ceviz İstasyonu" diye bir yer vardı. Bir ceviz uzmanının açtığı fidanlık. O beyfendininin adını hatırlayamıyorum çünkü 8 -10 sene falan oldu. Gene o beyin yazdığı bir kitap almıştım ordan ceviz yetiştiriciliği üzerine. Herhalde orda okumuş olsam gerek. Hatta beyfendinin kendi ismini taşıyan ceviz cinsi varmış bir tanede. Orman mühendisi olabilir. Tam emin değilim, dediğim gibi uzun zaman geçti. İp ucu olması açısından söylüyorum, senin tanıdığın bir bey olabilir. :)

Sebahattin
13-01-2007, 22:53
Tamam ben de öyle tahmin etmiştim zaten. Yavuz Ferhatoğlu, Yalova Araştırmada çalışmış bir ziraat mühendisi. 'Yavuz' diye kendi adını verdiği Kırşehir orijinli bir ceviz çeşidi var. Umarım o kitapta o bilginin kaynağı vardır. Bu arada Yavuz Ferhatoğlu'nunda forumda yavuzceviz adı ile aramızda olduğunu hatırlatmak isterim.

Halit Togay
14-01-2007, 08:24
Bolu'da "Aşılı Ceviz İstasyonu" diye bir yer vardı. Bir ceviz uzmanının açtığı fidanlık. O beyfendininin adını hatırlayamıyorum çünkü 8 -10 sene falan oldu. Gene o beyin yazdığı bir kitap almıştım ordan ceviz yetiştiriciliği üzerine. Herhalde orda okumuş olsam gerek. Hatta beyfendinin kendi ismini taşıyan ceviz cinsi varmış bir tanede. Orman mühendisi olabilir. Tam emin değilim, dediğim gibi uzun zaman geçti. İp ucu olması açısından söylüyorum, senin tanıdığın bir bey olabilir. :)

Kaynaşlı'daki yerden bahsediyorsanız http://www.ceviz.com.tr/
Ramazan Toprak ve Selami Bayrak .
Kitap bende var. Yazarların Yavuz Ferhatoğlu'na teşekkürü var.
Ermenilerde nar özellikli bir ağaç diye bilirim ceviz de mi öyleymiş.

Halit Togay
14-01-2007, 08:30
Gelelim esas mevzumuz olan etimolojiye.
Kıymık: Kıyma işlemi neticesi ortaya çıkan çoğu zaman tahta için kullanılan ufak ve sivri parça. Tamamiyle Türkçe.

Halit Togay
14-01-2007, 08:39
Çıra: : Farsça çerağ. Aydınlatan, ışıtan.
Bir de Marmara çırası deneni var ki , daha iyi yanan çıra için kullanılıyor ama Marmara Adası'ndan mı denizinden mi geliyor, niye daha kuvvetli bir çıra belli değil.

Sebahattin
14-01-2007, 10:39
Özür,
Mesajın baş kısmını kaçırınca Yavuz Ferhatoğlu olduğunu düşünmüştüm. Halit Bey'in dediği gibi sizin bahsettiğiniz kişiler Ramazan Topak ve Selami Bayrak. Orman mühendisliği ve Bolu kısmı hariç Ferhatoğlu da tanıma uyuyor. ''Bayrak'' çeşidi Selami Bayrak'ın, ''Yavuz'' Yavuz Ferhatoğlu'nun çeşitleri. 'Aşılı ceviz Yetiştiriciliği' adlı kitap Ramazan Topak ve Selami Bayrak'ın ortak kitabı, bundan başka Yavuz Ferhatoğlunun başka bir kitabı var.

http://www.tb-yayin.gov.tr/yayinlar/insert_abc2.asp?search=c

Bu arada konuyu dağıtmayayım. :(

Halit Togay
14-01-2007, 13:41
budak: Eski Türkçe'de bud kökünden dal gelişen şey gibi bir anlamı var. Zaten dal budak sarmakda olduğu gibi bazen dal kelimesinin anlamını kuvvetlendirmek için eşanlamlısı budakla birlikte de kullanıyoruz. Ama budak daha çok kesilmiş tahtadaki dal kökü izi için söylenir olmuş.

Halit Togay
14-01-2007, 13:47
Çıta: Moğolca cida:kargı'dan 2cm veya daha az ende ince uzun düzgün kesilmiş tahta parçası.

Halit Togay
14-01-2007, 13:51
Lata: Dar ve uzun tahta. İtalyanca lattadan

Halit Togay
14-01-2007, 13:54
Çotuk: Kesilen ağacın toprakta kalan kütük kısmı ve kökleri. Omca ile aynı . Ama etimolojisi konusunda malumat yok.

Halit Togay
14-01-2007, 14:00
Taflan: Yunanca daphne kelimesi bu kelimenin kökeninde yeralsa gerektir. ses benzeşimi zaten açıktır. Arapça difla. Aramice dafrana ardıç demek.

Halit Togay
14-01-2007, 16:30
Ağaçdaş:

Bu kelimeyi ve manasını aşağıdaki bağlantıda izah ettim.


http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?p=66464#post66464

Halit Togay
11-02-2007, 10:52
Çöğür: Çoğunlukla meyve ağaçlarının dibinde dökülen tohumlardan birarada çıkan bir karış civarında boyu olan fidancık.

Halit Togay
11-02-2007, 11:08
Mertek: Ermenice martag dan , çatı kirişi , tavana dayanan uzun direk.

Halit Togay
11-02-2007, 11:11
Aluç veya Alıç: Farsça alu:erik, aluçe:erikçik.

Halit Togay
11-02-2007, 11:22
Zakkum: Arapça zaqqum. Kuran'da geçen acı meyveli ağaç. zqm:zorlukla yutma

Mine Pakkaner
12-02-2007, 15:57
Halk arasında zıkkım. Hatta ilenmek için "zıkkımın kökünü yiyesice".

mustafakazar
06-03-2007, 13:12
Atkestanesi: aesculus hippocastaneum hippos:at , castaneum malum. Bu ağaç da İstanbul'da görüldükten sonra bir batılı tarafından taksonomiye yerleştirilmiş. Türkçe ismi de Latince'ye arkasından da horsechestnut olarak İngilizce'ye geçmiş. Türkçe'de bitkilerin işe yaramazlığını belirtmek için kullanılan isimlerden biri olan at ile sıfatlandırılmış. Benzeri bitkiler it-üzümü , eşek-hıyarı .. Bitkilerin işe yaramazlığını bildiren hayvan ismiyle nitelenmiş başka bitki biliyorsanız yazarmısınız?

Kuşburnu----Konyanın Taşkent ilçesinde İtburnu, Konyanın Taşkent ilçesi Bolay kasabasında Öküz G..tü olarak isimlendirilir.
Ayrıca daha çok küçük elmalar Eşşek Elması olarak isimlendirilir,elmanın yendikten sonra geriye kalan koçanına da Elma Eşşeği denir.
Yine konya Taşkent te daha çok ilkbahar aylarında kayaların dibinde çalılıkların arasında bulunan ham halinde ve pişirildiğinde(harika çorbası olur) bile insanın boğazını ısırgan gibi dalayan ilan(yılan) otu bulunur.Biraz büyükçe bir erik çeşidi olarak da Deve Eriği çeşidi bulunur.

Todor
22-03-2007, 06:16
Muzun etimolojik kökeni hakkında bir bilgi var mı?

Halit Togay
22-03-2007, 21:17
Arapça ve Farsça'da da muz olarak söyleniyor. Belli ki bu iki lisandan birinden almışız.

Erguvan Muhibbi
22-03-2007, 22:46
Mine hanımın son mesajındaki İlenmek kelimesini herkes bilemeyebilir.
Benim doğduğum topraklarda* ilenmek çok kullanılan bir kelimedir.
Beddua yani kötü dua, kötü dilek manasınadır.
*Taşkent ( Bakınız ağaçlar net te arayınız)

gece
24-03-2007, 16:23
Kuşburnu (rosa canina), çocukken yabani güllere "köpek gülü" derdik (Trakya), rosa canina da bildiğim kadarıyla köpek gülü demek, büyüklerimiz gibi sözcüğün kökeni konusunda net bilgi veremeyeceğim ama benzerlik ilginç...

gece
pseudo* etimolog!


*pseudo, benzer anlamında kullanılmıştır, aman diyorum...

Halit Togay
24-03-2007, 18:50
Kuşburnu (rosa canina), çocukken yabani güllere "köpek gülü" derdik (Trakya), rosa canina da bildiğim kadarıyla köpek gülü demek, büyüklerimiz gibi sözcüğün kökeni konusunda net bilgi veremeyeceğim ama benzerlik ilginç...
gece
pseudo* etimolog!
*pseudo, benzer anlamında kullanılmıştır, aman diyorum...
Pseudo : sahte, yalancı, taklitçi .
Sevgili gece sana başka nitelendirme bulalım istersen.

tourkana
25-03-2007, 17:56
Muzun etimolojik kökeni hakkında bir bilgi var mı?


"banan" kelimesinin Arapça'da "parmak" anlamında kullanıldığını,ve ingilizce'ye banana nın buradan geçtiği okumuştum...
bir de araplar muza "MUSA" adını vermişler...

"Halit Bey,ben bu MAN ekini ya da ismini çok merat ettim ,araştırdım ama hiçbirşey bulamadım...hem kelimelerde hem isim ve soyadlarda çok kullanılıyor,ama bununla ilgili hiçbir karşılık yok...mesela MANSIZ,KARAMAN,ORMAN,ATAMAN,SALMAN....bilginiz var mı acaba?

Sebahattin
25-03-2007, 18:30
Latincesi 'Musa cavendishi', belki burada da etimoloji için bir ipucu olabilir.

Halit Togay
25-03-2007, 18:51
Bununla ilgili bir kaynak ya da kitap var mı? Ya da bu bilginin kaynağı nedir? Bunu daha önceden duymuştum ama yazılı bir metinde henüz rastlamadım.

Bkz: Nişanyan

Halit Togay
25-03-2007, 18:53
"Halit Bey,ben bu MAN ekini ya da ismini çok merat ettim ,araştırdım ama hiçbirşey bulamadım...hem kelimelerde hem isim ve soyadlarda çok kullanılıyor,ama bununla ilgili hiçbir karşılık yok...mesela MANSIZ,KARAMAN,ORMAN,ATAMAN,SALMAN....bilginiz var mı acaba?

Salman Arapça fatih demek diğerleri Türkçe. Salmanı hariç tutalım. Ama gene de ben de bilmiyorum.

Halit Togay
25-03-2007, 20:48
Kenger: Yabani enginar.

Halit Togay
25-03-2007, 21:23
Enginar: Yunanca kinara, kynara, ankinara. Farsça kengerle aynı fonetiği paylaşıyor.

sabah
23-05-2007, 18:25
hüdayınabit: Kendiliğinden yetişen (bitki), tdk

Yanılmıyorsam ilk Gürkan Ceylan'ın kitabında görmüştüm.

Hüda Allah biliyoruz, nabit de nebattan dönüşme mi?

nil
28-05-2007, 14:00
Orman: Or: yer , oturulan yer , durulan yer yurt konak . man:eki ile. Man eki kirman değirmen gibi kelimelerde bulunuyor. Acaba eski türkler bozkırlarla birlikte ormanı da mı yurt bellemişlerdi?

Sevgili Halit,

Vakit buldukça konu başlıklarını karıştırıyorum foruma üye olduğumdan beri. Bu başlıktaki mesajları da ancak okuyabildim. Çok güzel bir konu açmışsın yine, teşekkürler.

ORMAN sözcüğünün kökenini hiç düşünmemiştim bugüne dek. OR çapraz bulmacalarda karşılaştığım bir sözcüktü yalnızca ('müstahkem mevki' diye sorulurdu, yanlış hatırlamıyorsam) ve bunu da 'orman' ile ilişkilendirmemiştim. Demek oturulan yer, durulan yer, yurt, konak demekmiş asıl.

"Eski Türkler bozkırlarla birlikte ormanı da mı yurt bellemişlerdi?" diye soruyorsun. Ne derler, çok isabetli bir soru. Ben de yakın zamana dek bilmiyordum, yeni öğrendim (Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 yıl, Jean-Paul Roux; Kabalcı Yayınları) ki Türklerin anayurdu Orta Asya bozkırları değil, bugün Sibirya diye anılan topraklarmış.

Türkler sık ormanlık bir arazide (Sibirya çam ormanları=taygalar) yaşamışlar ilkin. Bu dönemin, tarihin neresine düştüğü bilinmiyor şimdilik. Türklerin kültürü bu ortamda oluşmuş. Önce mitolojileri sonra masalları da kurt, ayı, geyik gibi ormanda yaşayan hayvanlarla dolu imiş zaten. Geyiği kutsal bilmişler örneğin. Sonradan Altay dağlarında yaşarken ölülerini gömdükleri mezarlar açıldığında (Pazırık kurganları), ölenin atını da yanına gömdükleri, bunu yaparken atlara geyik maskesi ve boynuzları taktıkları görülmüş falan. (Bu arada, Pazırık'ın bu güne dek mezar ve kalıntılarda çıkan en eski halının da bulunduğu yer olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu şahane bir halıdır ve geyik motifleri yanında, göbeğinde de ezoterik inanca özgü -sonradan Tibet elyazmalarında görülen- önemli bir motifi içermektedir, bir bak derim: http://www.klasikhali.com/pazyryk.asp

Neyse, vakit buldukça uzattım; O sıralarda ormanda geçen ilk devirlere ilişkin kültür Türklerin geleneklerinde capcanlı yaşamakta imiş demek ki. Ne kadar güçlü bir kültürmüş ki, bugün de hala yaşamaktadır. Anadolu'da bazı yerlerde geyik öldürmenin kişiye hayırlı gelmeyeceği söylenir mesela. Geyik motifinin Türk tasavvuf edebiyatında da önemli bir yeri olduğunu lise bilgilerimizden hatırlayabiliriz.

İşte böyle. Türkler ormana anayurt demişler besbelli. Sonradan düzlüklere inmişler (Sibirya'da zamanında Karasuk denilen bir yerde yapılan kazılarda bulunan ve M.Ö. 1200 ile M.S. 700 yılları arasına tarihlenen mezarlarda brakisefal kafataslarında bir artış görülmüş olmasına bakarak, Türklerin taygalardan çıktığı tarihin bu sıralar olabileceğini ileri sürüyor tarihçiler). İlkin bugünkü Moğolistan'da yaşamışlar uzun zaman, o sırada Çin'e akınlar yapmışlar, bir yandan batıya yayılmaya da başlamışlar fakat. Anladığım kadarıyla bozkırda göçebelik falan da hiç yapmamışlar (zaten tarihçiler artık yazları serin yerlere, kışları da ılıman yerlere, ama aynı yerlere gidip-gelen insanlara göçebe demiyor).

Sevgiler,

Nil

Halit Togay
08-08-2007, 18:47
"Pazırık Kurganı'nın Türklere ait olduğu kesin değil" diye biliyorum.

nil
08-08-2007, 19:00
"Pazırık Kurganı'nın Türklere ait olduğu kesin değil" diye biliyorum.

Bunu ilk kez duyuyorum. Kim ileri sürmüş bu düşünceyi, öğrenebilir miyim?

Halit Togay
08-08-2007, 19:02
Tayga: Rusça ve Moğolca çam ormanı.

Halit Togay
08-08-2007, 19:05
Bunu ilk kez duyuyorum. Kim ileri sürmüş bu düşünceyi, öğrenebilir miyim?

Yazılı kaynak gösteremeyeceğim. Bu yalnızca akılda kalmış bir kırıntı bilgi. Pazırıkla ilgili evde güzel bir kitabım var, okuyalı 5-6 sene oldu tekrar bakmam lazım.

nil
08-08-2007, 19:09
Yazılı kaynak gösteremeyeceğim. Bu yalnızca akılda kalmış bir kırıntı bilgi. Pazırıkla ilgili evde güzel bir kitabım var, okuyalı 5-6 sene oldu tekrar bakmam lazım.

Adı "Pazırık" olan, bez ciltli, kuşe kapaklı bir kitapsa elindeki (şu anda kitap elimde değil, kitabın kimliğiyle ilgili hatırlayabildiklerim ise yalnızca bu kadar ne yazık ki), o kitaptan bende de var, ve orada böyle bir kuşkudan asla bahsolunmaz. Sevgili Halit, hafızanı bir daha yoklasan?

Halit Togay
08-08-2007, 19:16
Kalın karton kapaklı atlas boyunda renkli resimli bir kitap ama bu "Pazırıktaki halı Türklere ait midir" bilgisi yalnızca bu kitapta değil, başka kaynaklar da bu kuşkuyu taşıyor.

Halit Togay
08-08-2007, 19:26
Pazırık - Altaylardan Bir Halının Öyküsü [Hazırlayan: E. Fuat Tekçe], 1993, 305 S., Kültür Bakanlığı Yayınları: 1542, Sanat-Sanat Tarihi Dizisi: 64-5.
Kitap buydu galiba.
Şimdi gagılladım halıyı bulan rus Rudenko hep İran halısı olduğunda israr etmiş. daha sonraki batılı ve slav kaynakların hiçbiri de Türk halısı olmayı yakıştıramamışlar.

Billur Korkmaz
10-08-2007, 21:52
Kendimi bir an tarih dersinde sandım.. :D

Halit Togay
11-08-2007, 20:11
Kendimi bir an tarih dersinde sandım.. :D
Aslında tarih değil etimoloji dersindeydik ancak konu biraz dallandı ve budaklandı.

Billur Korkmaz
17-08-2007, 18:25
Badincan: patlıcan, Farscadan.
Badinc: hindistancevizi, Farscadan.
Bagat ve Bagıstan: bahce, üzüm bağı, Farscadan.
Bagban: bahcevan, Farscadan.

Billur Korkmaz
17-08-2007, 18:28
Benefşe: Yine Farscada isim olarak menekşe çiçeği olmakla birlikte, sıfat olarak mor anlamında kullanılmakta.
Benefşezar: menekşe tarlası.

Billur Korkmaz
17-08-2007, 18:31
Bişe: meşe, Farscada.
Bişezar: meşelik, meşe ormanı.

Billur Korkmaz
17-08-2007, 18:34
Arapçada Bakl: yenebilecek hertürlü yeşil bitki anlamında. Bakliyat kurusu demek ki..

dedeefendi
03-05-2008, 07:50
Atkestanesi: aesculus hippocastaneum hippos:at , castaneum malum. Bu ağaç da İstanbul'da görüldükten sonra bir batılı tarafından taksonomiye yerleştirilmiş. Türkçe ismi de Latince'ye arkasından da horsechestnut olarak İngilizce'ye geçmiş. Türkçe'de bitkilerin işe yaramazlığını belirtmek için kullanılan isimlerden biri olan at ile sıfatlandırılmış. Benzeri bitkiler it-üzümü , eşek-hıyarı .. Bitkilerin işe yaramazlığını bildiren hayvan ismiyle nitelenmiş başka bitki biliyorsanız yazarmısınız?


Çok güzel bir konu açmışsınız,tek tek bütün yazılanları okudum.Teşekkür ederim.
Ağaç ve çiçek isimlerinin çoğu başka dillerden girmiştir dilimize.Bunun sebebini Türklerin yerleşik bir hayat tarzlarının olmayışına bağlayabiliriz.Türkler,daha çok hayvancılıkla geçiniyorlardı.Çadırlarda yaşayan ve sabit bir toprağı olmayan bir toplumun ağaçlar ve bitkilerle ilgisi ister istemez zayıf olacaktır.
Dilimimizdeki hayvan isimlerinin çoğu Türkçedir.Sebebi yukarıda anlattıklarımızla ilişkilidir.Çünkü hayatları hayvacılık ve av üzerine kurulu bir toplumda hayvanlarla olan sağlam ilişkiler buna sebep olmuştur.
İşte Türkler ne zaman yerleşik hayat tarzını benimesmeye başlamışlarsa o zaman bitkilerle ve ağaçlarla muhatap olmuşlardır.İster istemez bu ağaçlara,çalılara bir isim vermeleri gerekiyordu.Hayatlarının vazgeçilmezi olan hayvanlarla ilişkilendirerek bu çalılara ,ağaçalara isimler vermişlerdir."Kuzu kulağı,keçiboynuzu,kuşburnu gibi..."


Edebiyatçı Beşir Ayvazoğlu'nun GÜLLER KİTABI isimli eserinde bu konuda aydınlatıcı fikirler bulmak mümkündür.

Halit Togay
03-05-2008, 21:00
İstifade etmenize sevindim.
Dediğiniz gibi hayvan isimleri Türkçe'de daha fazla bunun istisnası deniz balıkları, nerede ise tamamı Rumca'dan geçmiştir. Rumca'dan gelmeyen üç tanesi gümüş, kalkan ve hamsidir. Tatlısu balıkları çoğunlukla Türkçe'dir. Hele at ve atla ilgili kelimeler var ki bunlar deryadır. Aynı eskimo dilinde karın 40 adı olduğu gibi Türkçe'de de atın her rengi her yaşı akrabalıkları hastalıkları lekeleri gibi konularda çoğu şimdi hafızalardan çıkmış pek çok kelime var.
Bitki isimlerinin nereden geldiğini anlatan yeni bir kitap çıktı; evime dönünce künyesini tam olarak yazacağım.

Halit Togay
04-05-2008, 21:17
Bitkilerin Serüveni Michel Lis Troya Yayıncılık
Bitki adlarının nereden geldiğine dair epice malumat var.

Todor
27-05-2008, 06:51
Zerdali: Zer sarı, alü ise erik demek Farsçada.

Kaynak: daha önceki maddeler.:)

Halit Togay
26-11-2008, 06:04
Şimşir: Farsça şimşad: şimşir ağacı, şemşir: kılıç demek. İkisi karışmış bir anlam kayması oluşmuş ve şimşir kılıç yerine şimşir ağacı olmuş. Halk ağzında tozak. Yunanca pyksos (piksos okunuyor Latince'si buksus a olan ses yakınlığına dikkat). İngilizcesi boxwood kullanılışına işaret ediyor galiba.

sukranayalp
26-11-2008, 08:35
Çok değerli bir hocamız olan Sn. Faik Yaltırık, şimşirin, kesitinde görünen dört köşeden dolayı boxwood olduğunu söylemişti.

Acaba pyksos kelimesi de kutu veya dört köşe anlamını taşıyor mu?

dedeefendi
26-11-2008, 18:39
İstifade etmenize sevindim.
Dediğiniz gibi hayvan isimleri Türkçe'de daha fazla bunun istisnası deniz balıkları, nerede ise tamamı Rumca'dan geçmiştir. Rumca'dan gelmeyen üç tanesi gümüş, kalkan ve hamsidir. Tatlısu balıkları çoğunlukla Türkçe'dir. Hele at ve atla ilgili kelimeler var ki bunlar deryadır. Aynı eskimo dilinde karın 40 adı olduğu gibi Türkçe'de de atın her rengi her yaşı akrabalıkları hastalıkları lekeleri gibi konularda çoğu şimdi hafızalardan çıkmış pek çok kelime var.
Bitki isimlerinin nereden geldiğini anlatan yeni bir kitap çıktı; evime dönünce künyesini tam olarak yazacağım.

İstifâde ne demek? Sizler sâyesinde çevremdeki güzellikleri görmeyi öğrendim...Yaşadığımız çevrede hayatımızı renklendirecek öyle güzel ağaçlar var ki...Hepsinden bîhaber yaşıyordum,görmeden geçiyordum.Hepsini ağaç olarak biliyordum.Adını söylemek yoktu.Kargaya,serçeye,güvercine,kumruya kuş demek,nasıl doğru değilse,cennetin kapısı mesabesindeki ağaçlara isimleriyle hitab etmemek o kadar yanlıştır.İşte beni bu yanlıştan kurtardınız.

Ben edebiyat öğretmeniyim.Edebi eserlerimizde ağaçların ve bitkilerin çok fazla yeri var.Hele hele Dîvân edebiyatı tamamen çiçeklerin ve ağaçların edebiyatıdır desek yeridir.Onları anlayabilmek için ağaçları bilmemiz tanımamız gerekiyor.Bunu bir vesile sayıp ağaçların peşine düştüm,sizler sayesinde çok güzel bilgiler edindim.Ne sorsam cevabını aldım.Çok teşekkür ederim...

agozce
27-11-2008, 00:21
Epice düşündüm ama deve dikeni aklıma gelmemişti. Bir de işe yararlılığı tanımlayan hayvan isimleri var . Kuzu kulağı ve kuş üzümündeki kuzu ve kuş gibi. Demek ki memleketim insanının kollektif bilinçaltında deve , it , eşek ve at işe yaramazlığı , kuzu ve kuş kibarlığı inceliği ve lezzeti temsil ediyor. Senin bu meyanda aklına gelen başka hayvanla sıfatlanmış bitki var mı?

Toros yaylalarında-Anamur, Mersin kuş burnuna it burnu ( işe yaradığı eskiden bilinmiyormuş demekki ) bir tür yabani bezelye ye de( latincesini bulamadım) yılan baklası :) denir. Bence çok lezzetlidir. Çiğ olarak yeriz. Ayrıca beyaz çiçek açan, kırmızı zehirli meyveleri olan bir tür yabani sarmaşığa da yılan üzümü denir. Daha çok vardı. Aklıma geldikçe yazarım.

Halit Togay
29-11-2008, 08:13
İstifâde ne demek?
Yararlanmak demek. Faide kökünden-Arapça.
Ben de sizin gibi eski kelimelerin unutulmaması, nüansların kaybolmaması, renklerini unutmamamız ve hatta bazen yeni manalar yüklemek maksadıyla zaman zaman eski karşılıklarını kullanıyorum.

.Hepsinden bîhaber yaşıyordum,
cennetin kapısı mesabesindeki
hitab etmemek o kadar
Ben edebiyat öğretmeniyim.
Edebi eserlerimizde
Bunu bir vesile sayıp
.Ne sorsam cevabını aldım.Çok teşekkür ederim...

Faideli olabildiysek ne saadet.

Halit Togay
29-11-2008, 08:17
Çok değerli bir hocamız olan Sn. Faik Yaltırık, şimşirin, kesitinde görünen dört köşeden dolayı boxwood olduğunu söylemişti.

Acaba pyksos kelimesi de kutu veya dört köşe anlamını taşıyor mu?

Şimdi şuradaki şimşiri kesip köşelere baksam şahane olur ama şimşire yazık olacak.
Aslında benim fikrim:

Halit Togay
29-11-2008, 08:21
Acaba pyksos kelimesi de kutu veya dört köşe anlamını taşıyor mu?
Pyksos buksusla ve boxla fonetik olarak yakın. Şimşirin İngilizcesinin kutu ile anlamsal ilgisi olması gerekmiyor. Kanımca fonetik bir yakınlık sözkonusu.

sukranayalp
29-11-2008, 16:19
Piksel kelimesi pyksos'tan türemiş olabilir.
Piksel, bilgisayar ortamında, ekran çözünürlüğüne göre görüntünün görülen en ufak kare parçacıklarına denir.
Buxsus-box-piksel-pyksos burda kesişiyor olabilirler.

Aşağıda böyle bir kanepe örneği..

sukranayalp
29-11-2008, 16:42
Bir resmin piksel yoğunluğunu yani, PPI (Pixcel Per Inches) 1 inç karede
(1 inç = 2.54 cm) bulunan piksel sayısı.

dedeefendi
30-11-2008, 12:57
Faideli olabildiysek ne saadet.

Konuşurken ,yazarken kelime seçerim.Ancak sizin belirttiğiniz kelimeleri,inanın,seçmedim.Dilime yerleşmiş kelimeler.Eski edebiyatla çok ilgilendiğim için olsa gerek,dilime yerleşmiş ...
Açıkçası rahatız oluyor da değilim.Kulağa çok hoş geliyor eski kelimeler.

Halit Togay
03-12-2008, 19:49
Piksel kelimesi pyksos'tan türemiş olabilir.
Piksel, bilgisayar ortamında, ekran çözünürlüğüne göre görüntünün görülen en ufak kare parçacıklarına denir.
Buxsus-box-piksel-pyksos burda kesişiyor olabilirler.

Aşağıda böyle bir kanepe örneği..

http://tr.wikipedia.org/wiki/Piksel
pix picture'ın, el elementin kısaltılmışıymış. Yani piksel picture element (resim elementi) demekmiş.

Halit Togay
03-12-2008, 19:55
İngilizce etimoloji sözlüğüne baktım box, pyxos tan geliyormuş.