masal yazdım ama kaydedemedim
şu zebzeler çok sorunlu
şuraya not alayım şimdilik
<div class="imajsol"><img src="/imaj/ay+bala/cakly3w3.jpg" alt="" border="0" /><br /></div>
Aslında bu kül-kedisinin değil, bal-kabağının masalıydı. Günlerdir tarlada, güneşle yüz yüze boş boş oturuyordu balkabağı. Olgunlaşmasına da az kalmıştı. Yakında onu kesip bir rafa ya da sepete koyacaklar ve canları istediğinde belki kabak tatlısı belki kabak çorbası yapacaklardı.
Bunların düşününce balkabağının yüzü düştü. “Önce bir tohumdum, sonra ne güzel gezinmeye başladı tarlada, uzadım uzadım. Sonra çiçek açtım. Çok güzeldim. Sonra ne oldu ise oldu gezemez oldum. Büyüdüm , büyüdüm, büyüdüm. Ne olurdu sanki, ne olurdu, bir kere daha eskisi gibi gezebilseydim, şu koca gövdemi kaldırabilseydim ve şu tarlanın ötesine geçe bilseydim!” diye dert yandı etrafındaki tarla farelerine. Koca tarlanın ortasında çakılı kalmak ne kadar sıkıcıydı. "Oysa siz ne kadar şanslısınız, sizi öyle kıskanıyorum ki" dedi farelerine.
Onun bu sözlerini duyan Toprakananın ana yüreği daha fazla dayanamadı ve Tarlaperisini çağırdı. “Şu yaşlı, şişko, kel, balkabağını mutlu etmeye ne dersin?” diye sordu periye. Peri önce kabul etmedi “ Ama Toprakana, bundan sonra ya patlıcanlar, salatalıklar, patatesler, domatesler de bunu isterse?” dedi. Toprakana gülümsedi " O zaman güzel bir bahane bul diğer sebzeler balkabağını kıskanmasın, peri olan sensin" dedi.
Birkaç gün sonra peri tarlanın yanındaki kulübeden gelen sesler duydu. Kulübenin bahçe kapısında, süslü bir at arabası ve içinde balo kıyafeti giyinmiş üç kadın vardı. Yaşlı olanı bahçe kapısında duran üzerinde eski sökük elbise olan kızı “ temizliği bitirmeden uyumak yok “ diye azarlayarak gitmek için arabacıya işaret etti.
Kulübeye dönen genç kız bir yandan ahşap merdivenleri fırçalayıp bir yandan da “keşke ben de o baloya gidebilsem" diye mırıldanıyordu. O sırada perinin aklına bir fikir geldi. Hem yaşlı, şişko, kel, balkabağını hem de bu güzel kızı mutlu edecekti.
Hemen tarlaya gitti ve bir sihirle balkabağını bir arabaya, tarla farelerinin ikisini ata, ikisini de arabacıya çevirdi. Balkabağı olanlara inanamıyordu. Artık istediği yere gidebilirdi. Fakat peri saat 12 den önce, diğer sebzeler uyanmadan, tarlaya gelmesi için onu sıkı sıkı uyardı…..
devam edecek....