agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Agaclar.net Çalışmaları (http://www.agaclar.net/forum/agaclar-net-calismalari/)
-   -   Çocuklarınızla uçurtma uçurmaya var mısınız? :) (http://www.agaclar.net/forum/agaclar-net-calismalari/19383.htm)

aybala 23-02-2010 20:50

Çocuklarınızla uçurtma uçurmaya var mısınız? :)
 
Üyelerimizden Peluş' un yönlendirmesi sayesinde http://www.ucurtmadunyasi.com/ sitesi ile önümüzdeki aylarda İstanbul'da yapılacak olan uçurtma etkinlikleri hakkında bilgi almak için bir görüşme yaptık.

Uçurtma Dünyası firması¸ 1980 yılından beri uçurtma imalat ve satışı yapan Mehmet Naci Aköz tarafından 1991 yılında kurulmuş.

Uçurtma yarışması, şenlikleri, festivalleri, uçurtma atölyeleri (uygulamalı uçurtma dersi programları ), okullar arası uçurtma yarışmaları ve benzeri etkinlikleri tamamen profesyonel kadrolarıyla gerçekleştirmekteler. Ayrıca Üsküdar'da Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi adı altında birçok ülkeden çeşitli oyuncakların sergilendiği bir müze oluşturulmuş. Detaylı bilgileri sitede bulabilirsiniz.

Bizler de agaclar.net olarak uçurtmalar hakkındaki bilgilerimizi bu konuda ortaya koyarsak, yaklaşan bahar aylarında bu konuda bir çalışma yapabileceğimizi düşündük. Katılım veya ilgi durumuna göre Uçurtma Dünyası ile bir atölye ve belki de bir uçurtma şenliği düzenleyebiliriz. Hatta belki bir de yarışma.

Önce denemem lazım ama şeytan uçurtması ve altıgen uçurtma yapabilirim sanırım. Bu konuda eminim yazacaklarımız olacaktır.

.

aybala 24-02-2010 21:11

Uçurtma konusu daha önce bazı yazışmalar olmuş. Bu konuda uçurtma etkinliği duyuru ve çalışmalarını yapabiliriz.
Bu konu kimlerin ilgisini çekiyor, kimler uçurtma yapabilir?

Todor 04-03-2010 16:26

Biraz uğraşırsam altıgen ve eşkenar dörtgen uçurtmaları nasıl yaptığımı hatırlayabilirim belki.

hosseda 04-03-2010 17:38

Sayın Todor,

Bende pek severdim kasnaklı yapmayı. Hatırladığım kadarı ile yazayım :

Sekiz köşe rağbette idi bizim oralarda. Her evin bahçesinde kesilmiş ve kurumaya bırakılmış kargıların içinden kalıncasını seçerdik.
Uçurtmanın boyutu mühim meseleydi. Eğer büyükçe ise yapılacak uçurtma epey kalınca seçilen bir kargı ikiye bölünürdü yukarıdan aşağıya. Yarım kargılarda tekrar yukarıdan aşağıya bölünür ve 4 adet kasnak elde edilmiş olurdu ( biz uçurtma hiç demezdik, kasnaklı idi isimleri). Bu kargılar istenilen boyutta düzgün şekilde alttan ve üstten kesilir ( uçurtma yere bırakıldığında üst kenar bele yaklaştıysa usturuplu bir uçurtmam var deyebilirdiniz.) ve bilahare çakı ile onun iç kısmı sert kabuğa dayanıncaya kadar yontulurdu. Kenarlar düzeltilirdi, bilhassa kargının boğum yerleri dümdüz olmalı idi. Sonra kargıların uçlarından yaklaşık 1,5 cm. aşağıya ipin bir kaç tur atabileceği çentikleri açardık. Bunlar hassas çalışma isterdi. Fazla derine inerseniz yukarıda rüzgarla çıt diye kırılırdı kargı.

Sıra geldi diğer malzemelere. Uçurtma için yağlı kağıt ideal idi ama onu alacak harçlık olmadığından kağıdı kaliteli, okunmuş gazete bulmak gerekiyordu. Bir miktar sağlam ince sicim ve unu su ile yoğurarak yaptığımız tutkal ve de kuyruk kesmek için gerekli bir makas.

Kasnakları iyi geremeyenin uçurtması yerden bile kalkmazdı. Kargı uzunlukları iyi ayarlanmazsa gene iyi uçurtma yapmış olamazdınız çünkü tepeden yere dikilirdi hatalı tasarım. Dikilmesin diye orta kargıyı geniş tutayım dedinizmi de bu defa hantal kalırdı, rakip kuyruğa bağladığı jiletler ile sizin ipi kolayca kestirirdi. Uçurtma ne kadar hassas ölçüler ister ise kuyruk da aynen özen isterdi. Uzun kuyruklu kasnaklı havayı bulunca gelin gibi süzülürdü ama eğer kestirmeceye uçuracak iseniz uçurtmaları gene iş değişirdi. Dengeli ve kıvrak bir kasnaklı lazımdı size o zaman, yani kuyruk uzun olmayacakdı. Kısa kuyruk da her an kasnaklının yere dikilmesine sebep olacağı için gene ustalık şart olmaktaydı.

hosseda 04-03-2010 20:22

Kasnaklının çok mühim hatta hayati kısmı terazi bölümüdür. İyi uçurtma yapımında terazinin ve tüm kasnakların bağlanmasında hiç ek yapmadan aynı ip ile işi bitirmek önemli noktadır. Bunu yapmak için uzunca bir uç bırakarak kasnakları birleştirdiğiniz orta noktadan sarmaya başlamak gerekir. Aynı ip orta dikey kargıdan sarılarak yukarıya kargı ucuna ulaşır, önceden yapılmış çentiklerde sıkıca atılan bağlar ile 8 ucu dolanır ve ilk başlanan uçta ( kasnakların hepsinde açıların uygun olduğu anlaşıldıktan sonra) sistem düğümlenir. İp hala kesilmez ve son olarak terazinin uzun kenarı için uygun uzunluk hesaplanarak üstte karşı köşeye tekrar düğüm atılır. İlk bırakılan ip ile bu son bırakılan terazinin ortasından ayarlanabilecek şekilde bağlantı yapılınca, uçurtmanın dümeni yaratılmış olur. Terazi uçurtmayı denge de tutmak görevini yapan kısımdır. Onun da alt ipinde yapılacak ayarlamalar, uçurtmanın rüzgarı tutmasında farklı seçenekler sunacaktır. (Terazi iplerini bağlamadan evvel kasnak yere gazeteye yatar, makas ile çok kalın kenar bırakmadan gazete kesilir, çok dikkatlice sürülen tutkaldan sonra gazete içeri doğru katlanarak yapıştırılır. Terazinin gazetenin göbeğini delerek ortadan çıkan ucu gazeteyi yırtmasın diye ortaya kalınca destek yapılır gene gazeteden. Kasnağın uçlarının gazeteden çıkacağı kesimlerde V şeklinde makasla kesim yapılır.).

Uçurtmanın kuyruğunu yapmak için gazete bir kaç kat yapılır ve kalın parmak eninde kesilir.Uzunca bir ipe yukarıdan başlanarak özel bağlama şekli ile alt alta kesilmiş gazetelerden oluşan şerit halindeki kağıtlar bağlanır. Bu noktada kenarda ilgi ile yapımı izleyen küçüklere de görev verilir. Şeritleri sizin açtığınız ilmiğe sokuşturmaları.

aybala 05-03-2010 10:39

Ne güzel yazmışsınız hoşseda, yazılınca karışık gibi geliyor ama birkaç pratikle çok keyifli olacağı kesin. Bu denemeleri bir de görselleştirebilirsek daha faydalı olacaktır. Hatta fırsat bulup ücretsiz uçurtma atölyesi çalışmalarına katılarak hafızaları tazelemeli.

Burada altıgen uçurtma yapımı ile ilgili resimli anlatımlar var.

Benim hatırladığım ise; uçurtmanın kasnağını yaptığım ama denge iplerini bir türlü ayarlayamadığım. Göbekten ve altıgen kasnağı üst iki ucundan gelen iplerle yapıldığı ve eşit uzunlukta ipler olması gerektiği gibi bir şey kalmış aklımda ama doğru mudur bilemiyorum.

aybala 05-03-2010 10:55

Bu arada uçurtma zamanında irtifa arttırıp, yaptığımız renk renk uçurtmaları uçurmaya ve onları yarıştırmaya hazırlıklı olalım...bir sürü uçurtmamız olursa çocuklara da hediye edebiliriz.

Lilium 05-03-2010 12:05

Ah uçurtmalar ah az sopa yemedim tütün iplerini götürüyorum diye, ip alacak para nerde bizde tütün dizdiğimiz ipleri ekler ekler uçurtmalarımızı uçururduk.

Uçutmalar mı çeşit çeşit yapardık "şeytanka" en çabuk yapabileceğimiz bir uçurtma, altıgen, yıldız, hatta fener yapardık içine de bir mum gece uçurunca çok güzel bir görüntü elde ederdik.
Şimdiki çocuklar bilmez onlar her şeyi hazır buluyorlar zaten (kırtasiyede bir lira) biz bulamazdık bilemezdik ve bilenlerin yanlarına gider öğrenirdik, yapmaya çalışır her biri diğerinden daha iyi olurdu, Yağlı kağıt alacak para yok gazete de öyle her yerde bulunan bir şey değil o zamanın okurlarından gidip eski gazete isterdik, sıra yapıştırmaya gelir yapıtırıcı yok hemen un ambarına dalar biraz un suyla karıştırıp kendimize yapıştırıcı yapıp uçurtmayı yapmaya başlardık unla yapıştırdığımız yerler kururken bu arada kuyruğunu yapardık.
Sonra haydi uçurmaya, ipi uzun olan salar da salardı rüzgar hızlı estiğinde ip kopar koş uçurtmanın peşinde kilometrelerce, nasıl koşmıyalım o bizim için çok değerli bir oyuncağımızdı.
Ne günlerdi o günler özlemle anıyorum. O günler daha mı güzeldi ne.

Uçuracak çocuk yok ama torunum olursa yapacağım belki dede torun eski günleri yad ederiz.

malina 05-03-2010 12:21

Alıntı:

torunum olursa
Torun oluncaya kadar pratik yapman iyi olmaz mı? :)

Lilium 05-03-2010 12:34

Vallah pratik yapmak iyi olur olmasına da bu adam keçileri kaçırmış derler diye korkuyorum.

Torun işin bahanesi olacak :)

laydogmus 05-03-2010 12:46

Merhaba , oğlumda çok seviyor uçurtma uçurmayı ve kırtasiyeden alınmış bir uçurtması var.Geçen yaz arasıra babasıyla boş biryerlere gidip uçuruyorlardı , bir kez bende eşlik ettim onlara .. sayın Lilium sanırım eşimde oğlumu kullanıyor bahane olarak :) Selamlar

Kiraz 05-03-2010 13:22

Ben oğlumdan çok daha fazla seviyorum uçurtmaları, kaç kez beraber uçurmaya gitmiştik ama hep benim elimdeydi.

Şimdi imkanlar, malzemeler çok, yapmayı bilmeyen de hemen kaynak bulup öğrenebiliyor ama eskiden yapılan uçurtma hazırlıklarını dinlemeyi çok seviyorum. Bu nedenle Sn. Hosseda ve Sn. Lilium'um yazıları çok hoşuma gitti.

Biz de çocukken çıtalı uçurtmamızı kendimiz yapardık, yapıştırıcı olmayınca un-su karışımı kullanırdık, kuyrukları yarış içinde önce bitirmeye çalışır ya da küçüklere yapması için verirdik ve ağabeylerin kuyrukları jiletli uçurtmalarına arada yakalanırdık. Maalesef kasnak malzemesini Sn. Hosseda'nın güzel anlatımındaki gibi kendimiz yapmazdık, kırtasiyeden hazır ahşap çıta olarak alırdık. Bu nedenle kasnak yapımını merakla okudum.

Uçurtma sonuçta uçursa da uçurmasa da uçurtma oluyor ama emek aşaması çok güzel ve özellikle çocukların becerilerini, pratikliklerini geliştirmesi açısından çok yararlı. Hazır malzemesiz ortamında ne uğraşlarla uçurtma yapabilen çocukların ömür boyu kazandığı çok şey oluyor, eminim kasnak hazırlığı da çok şey vermiştir Sn. Hosseda ve arkadaşlarına.


Not: Yapmaktan ve uçurmaktan korkanlar, hiç olmazsa şeytan uçurtması yapıp, balkonlarının bir kenarına asarlarsa ara sıra el atabilirler. Balkon yüksek olunca kimse görmez:)

Birol Ketenci 05-03-2010 14:27

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi aybala (Mesaj 590710)
Benim hatırladığım ise; uçurtmanın kasnağını yaptığım ama denge iplerini bir türlü ayarlayamadığım. Göbekten ve altıgen kasnağı üst iki ucundan gelen iplerle yapıldığı ve eşit uzunlukta ipler olması gerektiği gibi bir şey kalmış aklımda ama doğru mudur bilemiyorum.

Her yıl mutlaka bir iki tane uçurtma yapmışlığım vardır. Önce kendime büyük bir tane (genelde ip koptuğu için bir hafta bile dayanmaz) sonra da komşu çocuklara boylarına göre.
Denge konusunda benim bildiğim şöyle:
Üst iki uçtan gelen ipin ''V'' alt noktası uçurtmamızın göbek noktasına denk gelmeli. Genelde göbekten gelen ip aynı boyda olur. Göbekten gelen ip uçurtmamızın rüzgarı alış açısını ayarladığı için daha çok dikilmesini sağlar. Nispeten küçük uçurtmalarda bu ipin bir miktar kısa olması uçurtmanın rüzgar tutuşunu arttıracağından, uçurtma ipinin ağırlığı sebebiyle oluşan bolluğu (biz bel vermek deriz) azaltacaktır.

Uçurtmamıza gösteriş katmak için bizim fırfır dediğimiz yöntem de iyi olur. Bilmeyenler için kısaca anlatayım.
İkiye katladığımız, uçurtmamızın eni ile aynı boyda 10-12cm genişlikte kağıdı ''VVVVVVVV'' şeklinde kesiyoruz. Bu ''V'' lerin üst kenarından 1cm kadar pay bırakıyoruz. Kestiğimiz bu iki katlı kağıdı yapıştırmadan önce bu kalan pay kısmından ip geçiriyoruz. Bu ipin iki ucunu uçurtmamızın ortadaki yatay çitasının uçlarına çok gergin olmayacak şekilde bağlıyoruz.
Uçurtmamız uçarken çıkardığı ses ayrı bir keyif oluyor.

Cumhur Tonba 05-03-2010 16:07

Uçurtma uçurmak çok zevkli bir uğraşıdır. Her sene iki uçurtma yaparım. Nisan sonuna doğru. Biri kızıma, biri kendime. Burada rüzgar kuvvetli ve yer çok müsait olduğundan akşamüstleri kızım okuldan gelince uçurturuz.

Dudi 05-03-2010 16:17

Bu yaşıma kadar hiç uçurtma uçurmadım :( Uçurtmaya götürende olmadı....

Kiraz 05-03-2010 16:36

İstanbul'da yer bulmak da artık problem, şanslısınız Cumhur Bey. Benim çocukluğumda uçurtma uçurduğum yer her nasılsa duruyor. Baharda papatyaların arasında oynar, yaza doğru uçurtma uçururduk, bütün yaz ortasındaki alanda futbol oynanırdı, şimdi etrafı çevrili. Sonu yaklaşmıştır, etrafında site yapılmayan yer kalmadı.

Kiraz 05-03-2010 16:39

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Dudi (Mesaj 590919)
Bu yaşıma kadar hiç uçurtma uçurmadım :( Uçurtmaya götürende olmadı....

Hemen bir şeytan uçurtmasıyla başlayabilirsiniz:) İki A4 kağıdı, bir makara dikiş ipliği, makas yeter.

Güler 05-03-2010 19:20

Şimdi de ben anlatayım uçurtma maceralarımı....

Hem uçurtma yapmayı hem de uçurmayı çok severim. Öyle güzel yarış yapardım ki mahallenin oğlan çocukları ile. Çoğu kez de benim uçurtmam daha yükseklere çıktığı için kucak kucak kuzu kulakları, keçi boynuzları kazanırdım.

Ben uçurtmayı altıgen olarak yapardım. Marangoza gider yapacağım boya göre üç tane sağlam çıta kestirirdim. Daha sonra da defterlerimizi kapladığımız mavi, kırmızı kap kağıtlarından alırdım bol bol. Bir de metrelerce uzunlukta ip.

Önce üç tane çıtayı tam ortalarından bir cam çivisi ile hafifçe tuttururdum. Altıgenin bütün aralıklarının eşit olmasını ölçerek sağladıktan sonra orta kısmı iyice bağlar ve sabitleştirirdim.
Daha sonra çıtaların uçlarına çeltik atarak, uzunca ve sağlam bir iple altıgeni birbirine tuttururdum. Sonra altıgenin boylarından birer parmak daha geniş kestiğim kap kâğıtlarını hepinizin yaptığı gibi un ve suyla hazırladığım tutkal vazifesini gören yapışkan ile bir kırmızı bir mavi olarak renk renk kaplardım. Tabii göbek kısmına da kocaman bir ay yıldız koyardım..
Kaplama işi de bittimi işin zor kısmı teraziye gelirdi sıra.
Üstteki iki uca tutturulan ip, tam ortaya dengelenir ve bir V harfi yapılır, ayrıca ortadan bağlanan ip de aynı uzunlukta olarak bu V harfine bağlanır. Sonra tam olmuş mu diye hem sağa hem de sola doğru milimetrik olarak ölçersiniz bu ipi.
Terazileme de bittiyse sıra gelir kuyruk terazisine. Yine aynı V yi kuyrukta yaparsınız ama bu tek olur yine de hem sağa hem sola ölçüm burada da vardır.
İşin en zevkli yeri kurukları hazırlamak olur. Renk renk (kırmızı-mavi-beyaz) kağıtları üç parmak kalınlığında birkaç kat katlarsınız. Sonra makas ile yarıdan biraz daha yukarı kadar kesersiniz üst kısmında bir şerit kalır. Onar cm kadar keser de kesersiniz. Sonra bu şerit kısmından tutup, salladınız mı onlar uzun uzun aşağıya dökülürler.
Kuyruk uzunluğunu hesapladıkdan sonra kuyruk ipliğinde özel düğümcüklerle bu kuyruk kağıtları dizersiniz. Kuyruğun en sonuna da daha ağırca (Birkaç kuyruk kağıdını topluca koyarak) bir kuyruk topuz da bağladınız mı iş tamamdır.
Ben de uçarken ses versin diye sağ ve soldaki çıta kenarlarına da renkli topuzlar (kuyruktaki gibi) asardım.
Terazinin tam ortasından dengeleyerek bağladığınız ipin uzunluğu ve sağlamlığı sizin uçurtmanızı taaaa yükseklere çıkartır.


Bir kere rahmetli ağabeyim, ben ve Oğuz abi uçurtma yapmaya karar verdik. Çapı 2m olsun dedik. Aynen yukarıda bahsettiğim şekilde uçurtmayı hazırladık.
Emirgânın üstünde Değirmentepe dediğimiz bir yer vardı (şimdi orası da hep villalar ile doldu) Tepe tamamen boş, tepenin ortasında da kocaman bir yel değirmeni var ama kanatları filan kalmamış.
Uçurtmayı üç kişi oraya kadar zar zor taşıdık. Tabii mahallenin çocukları da peşimizde.
Rüzgar öyle fazla ki uçurtmayı tut tutabilirsen. İpin ucunu bana verseler beni de uçurtacak gibi. Uçurtmayı abim ile Oğuz abi tuttular, ben de ipi belime bağladım ve yel değirmenin etrafında iki tur atarak ipi değirmene iyice dolayarak sabitledik.
Hafif hafif ipi koyvererek uçurtmanın yavaş yavaş yükselmesini seyrederken aldığım zevki şimdi bu satırları yazarken bile çok iyi hatırlıyorum.
Rüzgarın sesi bir yandan, kocaman 2m çapındaki uçurtmanın çıkarttığı ses bir yandan kendi konuşmalarımızı bile duyamıyorduk.
İpi koyverdikçe uçurtmamız yükseldi de yükseldi, öyle güzel süzülüyordu ki size tarif edemem. Kocaman uçurtma yükseklerde tencere kapağı gibi görünüyordu.

Uzun zaman süzüldü de süzüldü, sonra ne oldu biliyor musunuz? Üç kişi ne kadar asıldıysak da onu yukarıdan indirebilmeyi başaramadık.
Yel değirmenine bağlı olarak bıraktık ve mahzun mahzun eve döndük.

bayindirmevki 05-03-2010 19:51

Hepinize teşekkürler,

Okurken yüzümde bir gülümseme... Çocukluğuma döndüm.

Ne güzel anlatmışsınız.

Her daim mutlu olun

Cumhur Tonba 05-03-2010 20:01

Ah be oğuz abi. Sevda uğruna neler neler yapmışsın.

Güler 05-03-2010 20:39

Oğlum da şimdi çocuklarına uçurtma alıyor ama bana sorarsanız hiç de güzel değil. Şekilleri acaip, naylondan yapılmış şeyler. Yok örümcek adam yok uçak gibi desenlerle süslenmiş. Durmadan da baş atıp duruyor bir türlü havalanamıyorlar. Koş babam koş neymiş, havalanacaklarmış.
Oturduğum yerden seyrediyor, kendi kendime gülüyorum.
Kafamın tası atacak yapacağım onlara bir uçurtma ama sonra da nasıl kurtulurum bilemiyorum.

gece 05-03-2010 21:09

'Uç, uç uçurtmacık, annen sana... '
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Güler (Mesaj 591112)
...
Kafamın tası atacak yapacağım onlara bir uçurtma ama sonra da nasıl kurtulurum bilemiyorum.

Kurtulamazsınız.

Mümkün değil.

Uçurtma denen zımbırtı, ne menem şeyse, hemen hep, çocuklar için yapılır ama, yapılıp bitirildi mi, punduna uydurulup, çocukların elinden alınır ve uçurulur, çocuklarsa 'elinden oyuncağı alınmış gibi' bakar, bakar, bakar... :) :D

Belki de böyle olması gerekiyor. Cidden. Böylece; onlar da kendi uçurtmalarını yapıp, uçurmanın yollarını arayıp, buluyor ve ileride yuvadan uçup gitmenin alıştırmalarını yapıyorlar, kendi yaptıkları uçurtmaları uzaklara en, en uzaklara, neredeyse görünemeyecek kadar uzaklara, uçurup, onlar da büyüklerine vermeyip, 'baktırarak'...


gece
kendi de uçurtmaya binip uçmuş, uçuk forum kişisi!

Güler 05-03-2010 23:18

Doğru sahi. Uçurtmayı yaparsak, dur uçurayım da ondan sonra sana veririm diye başlarız değil mi?

hosseda 06-03-2010 09:34

Yukarıda malzemeleri yazarken 50 yılın verdiği aşınma ile pamuk ipliği diye yazmışım onu ince sicim diye düzelttim. Evet kasnakta kullanılacak ip ince çok sağlam sicim olacakdı. Ama uçurtmayı uçuracak ip sicim değil kırnap olmalı idi. Kırnap neydi acaba diye düşündüm, aslında o meşhur sanal sözlükçüye yazıp bakabilirdim ama ben bildiğimi yazayım. Eli kesmeyecek ama asılmak ile de kopmayacak kalınlıktaki ince sağlam ketenden örülme ip. Kırnap yumak halinde alınır sonra, özel bir çalışma ile temizlenmiş hayıttan kalınca çubuğuna sarılırdı. Kırnabı çubuğa sarmakda itina isterdi, ip çubuk üzerinde en ufak bir pot yapmamalı taş gibi de sert sarılmalıydı.

Uçurtmayı yaptınız, adam olacağı gözünden belli çırak seçildi ve uçurtma teslim edildi çırağa. Çırak uçurtmayı kasnağın ortasından bir eli ile kavrar, uçurtmanın kuyruğunu arkadan omuzunun üzerinden önüne aşırır, gerekli ayarlamayı yapar kuyruk yere değmez taşırken. Kazara kuyruğa basarsa gitti kariyer. Boş alana ve rüzgara doğru yapılan bu yürüyüş sırasında uçurtmayı yapan ve uçuracak olan kırnabı elinde önden yürümektedir. Uygun yere gelinde durur, çırak ve seyircilerde aynı anda durmalıdır. Usta yeri buldu. Kırnap teraziden gelen uca düğümle eklenir. Usta rüzgarı arkadan alır vaziyette çırağa hadi yürü der. Çırak aynı ihtimamı göstererek uçurtma sağ elde hafif yukarıda ve geri geri ustadan uzaklaşmaya başlar. Usta kırnabın takozunu yere atmış ipi iki eli ile koyvermekte çırakda arada taş varmı diye geriyi kollayarak yarım koşu ile arayı açmaktadır. Usta tamam deyince çırak tatlı sert durur. Usta ipi azami dikkat ile kontrol etmektedir ki kasnağa bir zarar vermesin. Çırak kuyruğu alır omzundan yere, rüzgar uçurtmaya dolmaya başlamıştır ama çırak iyi çırak, kasnağın açısında yaptığı ayarlamalar ile tam göğüsleme yaptırmayacaktır uçurtmaya. Usta işaretlerle kasnağın bırakılmadan önce getirileceği yüksekliği çırağa anlatmaktadır. Kuyruk rüzgarı almış, olması gereken vaziyete gelmiş ve kasnakta doğru tutuşta ise usta bağırır çırağa .. Bırakkkkkkk....

Eğer usta doğru usta ise zamanlaması, rüzgar hesabı yerli yerindedir, uçurtma gerilen ip ile birlikte ve muhteşem bir şarrrrr sesi ile yükselir, usta ona ne zaman ne kadar yol vereceğini bilir, onun süzüleceği noktada kırnabı sabitler. Ustadır riske yer bırakmaz, yanında getirdiği demir kazığı çakar yere, bağlar kırnabı ona ve çırağa gel al ipi der. Çırak bu, sadece ipi tutmak olurmu arada kafa attırmak ister hatta abi bi takla attır bana öğret toparlanmasını der, iyi çalışmışsa o gün çırak, abi ona mutlaka bir kaç ince ustalık da gösterecektir.

hosseda 06-03-2010 10:14

Offff of çektim okuyunca yukarıdakileri.
Uçurtma ne ki dedim kendi kendime, komşu abimizin sadece tel ve kargıdan yaptığı arabayı görmeliydiniz.
Telin kalınlığı mubalağa değil 3 mm. olurdu. Tekerlek 2 tane ama büyüklüğü en çok 5 cm. çapında. Tek telden o iki teker ve orta dingildeki dümen telinin oturacağı burgu yapılırdı. Gene aynı kalınlıktaki uzun tek tel ile dümen tekeri ve dingile bağlanan uzun kol yaratılırdı. Ancak bu arabada ahşap konsol çalışmasıda mevcut idi. Dümen simidinden dingile inen tel, o arabaya mahsus seçilmiş, kurutulmuş, günlerce el zımparası ile temizlenerek badem yağı ile parlatılmış kargı içinden geçerek dingile inerdi. Kargının dingile bağlanması sadece bir mühendislik harikası denecek tarzda olurdu. Bir araba bir haftayı alırdı. Onu izlemek ne müthiş bir keyfdi. Ona topraktan pist hazırlardık bu arada. Abi kullansın orada, denesin arabasını bizde izleyelim diye.

Aklıma düşdü yazdım arabayıda.

berduray 06-03-2010 10:16

Bizim de var bir uçurtma anımız, geçen sene yeni başlayan bir uçurtma şenliğine gittik.

Süper uçurtmamız süper uçtu, uçtu dayanamadım elinden aldım benim ufaklığın...

Bir kurtuldu elimden, hop denize ...

Denizdeki bir kaç genç yüzerek ipin ucunu yakaladı, yüze yüze sahile getirdiler.

Ben de ipi çekiyorum uçurtma suyun yüzeyinde görünüyor ama bir türlü gelmek bilmiyor.

Kızlar hayalkırıklığı içinde...keyifleri yarım kalmış, ben kendi çocukluğuma döneyim derken bin pişman çocukların keyfini bozdum diye...

Son ipi de sardığımda anladım ki uçurtma üçgen teraziden kopmuş...

Yıllardır kaçırdığımız deniz topu, uçurtma, şişme yataklar acaba Yunan kıyılarında kimlerin eline geçmiştir diye merak eder dururum.

Bir daha ellemem..herkes kendi uçurtmasını tutsun.

Güler 06-03-2010 19:33

Şeytan uçurtması da çok yapardım. Dört beş tanesini en üst kattaki balkonun trabzanlarına bağlardım. Balkona kargalar, güvercinler gelemezdi. Aşırı rüzgarda ne de çok dönerlerdi.

O zaman kendi el becerilerimiz ile yaptığımız oyuncaklarımızı şimdiki oyuncaklarla mukayese ettiğimde ne çok gülüyorum.
Babam yurt dışından boyuma yakın kocaman bir ağlayan, yatırdığınızda gözlerini kapatan bir bebek getirmişti de ne çok sevinmiştim, her gece yatağımda beraber yatardık.
İri mavi mavi gözleri vardı, adını da maviş koymuştum.

Kadir Başkök 07-03-2010 16:52

Nerdee eski çocuklar.Şimdi herşey hazır.Kendi yaptığın uçurtmanın zevki çok daha fazla aslında. Çocukluğumda şimdiki malzemeler nerde. Kargıları ikiye yarıp çıta yapardık. Gazete kağıtlarını unla suyu karıştırarak yaptığımız yapıştırıcı ile birleştirirdik. Tabi ki bir o kadarda hızlı kaybederdik.her yıl 3-5 tane yapardık.

OSMAN45 07-03-2010 18:19

Altıköşe
 
Sayın aybala çok iyi bir konu seçerek hepimizin içindeki çocukları ortaya çıkardınız.
Bende aynı şekilde bizim altıköşe dediğimiz altıgen uçurtmayı yapar, uçurur, kaçırır ve tekrar daha büyüğünü yapardım. Benim bir şansım marangoz bir akrabamın olmasıydı. Kayın veya meşe çıtalarını ondan alır. Ortasındaki deliği ince çivi ile sabitler kağıdını daha sağlam olması için çimento torbasından veya tülbent bezi destekli gazete kağıdından yapardık. Bazen desteği dış kenarındaki ipe paralel çıtaların ortasından biraz daha gevşek bağlardık. Orta çıta tüm rüzgar gücünü karşıladığı için çok az daha kalın olurdu. Bahsettiğim altıköşe boyumuzdan daha büyük olmalıydı. İşin raconu buydu. Mektup gönderme, takla attırma, selam verdirme rutin oyunlardandı. Sabah kaldırılan altıköşe akşama kadar havada kalır bir ağaç veya kazığa bağlanır bu arada uzak olmayan evimize gidip yiyeceğimizi almak, futbol veya başka oyunları ayrıca oynamak normal olaylardı.
Bu olayların 55-60 yıl önce memleketim BANDIRMA da geçtiğini söylemeliyim. BANDIRMA yı bilenler rüzgarının ünlü olduğunu da bilirler.
Kızıma ve oğluma da birkaç uçurtma yaptım ve birlikte uçurtma bayramlarına gittik (25-30 yıl önce) ama zavallılar eğitim yarışına erken başladıkları için bizim kadar uzun bu zevki tadamadılar.:(
Şimdi seneye tava:p (6 yaşına) gelecek torunum için hazırlıklara başlamam gerektiğini düşünüyorum.
Herşey gönlünüzce olsun.

Oğuz Karsan 09-03-2010 09:01

1 Eklenti(ler)
Merhaba.

Uçurtma çocukluk yıllarımdan beri bir tutkudur bende. Evimizin bir köşesinde mutlaka rüzgarı karşılamaya hazır bir uçurtma vardır. Altıgen, haç veya şeytan uçurtması hepsi güzeldir.

1985 yılında büyük bir uçurtma yapmış ve çocuklarımla beraber Çamlıcaya uçurtmaya gitmiştik. Rüzgar kuvvetli, uçurtmamız çok büyüktü. Bir ara kırnap ipin ucunu elimizden kaçırdık ve elimizi kestiği için de bir daha yakalayamadık. Uçurtma elimizden kaçıp gitti. Peşinden bakakalmıştık. Terazisi ve ipinin uzunluğu (1000 m) ona bir denge getirmiş olacak ki 20 dakikaya yakın uçtu. Göztepenin aşağılarında bir yere düştü.

Uçurtma eski zaman eğlencelerinin en beğendiğim oyunudur. Bilgisayarlar yokken, çocukların misket ve saklambaç ile birlikte en popüler oyunlarıydı. Zamanla misket ve saklambaç galiba demode oldu pek oynanmıyor. Uçurtma ise kaç yaşıma gelirsem geleyim en iyi oyuncağım olmaya devam edecek.


Eklenti 129076


Saygılar


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:07.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024