Vermiş Olduğunuz aydınlatıcı bilgiler için tekrar teşekkür ederim Emrah Bey..
20 adet kapari bitki siparişi vermiştim buraya nasipmiş işte :)
bahsettiğim bölgeye ait bir kaç fotoğraf vardı fakat şuan göndermiş olduğumu bulabildim..
Pek belli olmasada demek istediğimi anlatır belki..
Saygılarımla

Sayın Ağaç Sever,

Resmi inceledim. Sanırım yukarıdan bir yerden bir sel akıntısı oluyor yağmur yağdığında. Burada şiddetli bir aşınma var sanırım. Bu yüzden yamacın üst bölgesinde bu sel akıntısının kaynağını bulmak lazım. Ve kaynağın başladığı yerden itibaren küçük taşlarla ( 25-30 cm çapında ) kuru duvar eşik dediğimiz taşların üst üste konularak el yordamıyla yerden iki-üç sıra yüksekte örülmesiyle oluşturulan harçsız duvarlar örüle bilir. Bu şekilde akan materyal bu duvarların gerisinde birikerek orada sekiler oluştururlar. Uygulamayı daha iyi anlamanız için aşağıdaki linke girebilirsiniz.

Saygılarımla...

www.agm.gov.tr/faaliyetler8.asp - 138k -

Yardımlarınızdan dolayı teşekkür ederim Sn.Emrah ÖZKALE..Meşeler size minnettar olacak..İyi geceler

Toprak erozyonu a- su ile olur, b- rüzgar ile olur.

Hangi çeşit erozyon olursa olsun;
1-Su ile olunca toprak alanı su basar,
2-Veya su etkisi ile toprak bir yerden bir yere taşınır.
3-Rüzgar erozyonunda ise toprak rüzgar etkisi ile bir yerden bir yere taşınır.
4-Ya da rüzgar ile gelen kum sahayı kaplar.

Arkadaşlar selam,toprak kayması olan bölgede istinat duvarı haricinde kaymayı başka yöntemle yani ağaç dikimi ile önleyebilirmiyiz?Hangi ağaçları ve yerörtücüleri kullanmamız gerekir.Erozyon battaniyesini bilen arkadaşlar varmı? Teşekür ederim.

İstinat duvarı haricinde bitki örtüsü getirerek erozyonu ve toprak kaymasını engelleyebilirsiniz.
Eğimin % 10 - % 20 olduğu bölgelerde toprağı sıkıca tutan saçak köklü yer örtücü bitkiler idealdir.
Ancak eğim % 20 - %30 arasındaysa kök teşekkülü bol olan çalıları kullanmanız gerekir.
Eğim % 30 - % 40 arasındaysa minik doğal basamaklar (örneğin yer yer traversler kullanabilirsiniz, ağaç kütükleri kullanabilirsiniz) arasına bitki dikimleri yapmanız gerekir.
Eğim % 45 e yakın ise ve zemin de kayalık ise erozyon battaniyesi kullanmanız gerekir. Suni bir malzemedir. Üzerinde çim tohumu yetiştirmeye uygun sentetik bir örgünün içine yerleştirilmiş hindiztan cevizi liflerinden yapılmıştır. Aynı halı gibi serilerek kullanılır. Yurdumuzda satışının başlayıp başlamadığı konusunda bilgim yok. Hatırladığım kadarıyla geotextill gibi bir adı var.

Eğimli ve güneş alan sahalarda capparis (kapari) spinosa erozyana karşı olumlu sonuçlar vermektedir.

Erozyon konusunda toplumsal olarak ne yapabiliriz, kişisel olarak ne yapabiliriz, bunları gözden geçirelim, tartışalım. Açıkçası, Tema'ya bağış yapıyorduk, hiç olmazsa bu konuda vicdanımız rahatlıyordu.
Erozyon konusunda, kişisel olarak ta yapılabilecek çok fazla şey yok. Tepelere ağaç dikeyim deseniz, Orman bakanlığı izin vermez, tut ki diktiniz koruyamazsınız, madem Tema bu konudaki misyonunu yerine getiremiyor, o zaman ne yapmalı, birbirimizi kırmadan, üzmeden onu konuşalım.
Madem düşmana kaptırılan toprağı geri alma imkanı var ama erozyon'un götürdüğü toprağı geri getirme imkanı yok, madem ABD'den alan olarak 12 kere küçük olan Türkiyede her yıl erozyon'a uğrayan toprak miktarı ABD'dekinin 7 katı büyüklüğünde, madem Keban Baraj Gölü 20 sene sonra erozyon nedeniyle, dolup sazlık olacak, bu durumda bir şeyler yapmak için herhalde bir çaba göstermek gerekiyor. Bu çabanın neler olabileceği konusunda yardımlarınızı bekliyorum.
Saygı ve sevgilerimle,

Toprak kaybının en büyük nedenlerinden biri de bilinçsiz ve eğitimsiz çifçiler. Anadolu'da eğimli tarlalar bilinçsiz çiftçiler tarafından eğime dikey olarak sürülüyor. Yağan yağmurlar ve kar sularıyla bu topraklardaki organik maddeler yok oluyor ve geriye killi ve verimsiz bir toprak kalıyor. Çiftçiler bindikleri dalı kesiyorlar. Ayrıca yasak olmasına rağmen kaçak olarak anız yakımı devam etmekte. Yakılan anızlar toprağın tutuculuğunu sağlayan organik maddleri ve toprak canlılarına çok zarar veriyor ve toprağa kalıcı zararlar bırakıyor.

Haklısınız toprağın eğim yönünde sürülmesi erozyonu arttırır. Ama köylünün tarlasını dik zürmesinin nedeni traktörünün devrilmesi ihtimalidir. Bundan daha öneli bir konu var. Türkiyede arazi sınıflandırması henüz yapılmadı. Bu sınıflandırmanın biran önce yapılıp meyilli yerlerdeki tarlalar terkedilmeli. Tabii köylüye karşılığında toprak verilmek şartıyla.

Çok güzel bir kouya değindiniz. Bir de bizde bir çam hastalığı var. Ağaçlandırıyorum fiye araziyi çam manyağı yapıyorlar.
Zonguldak Çaycumadaki üniversite kampüsü eskiden çınar ve kızılağaç barındırırdı. Burayı dozerle dümdüz edip çam diktiler. Bu alanda 3 çeşit salep bitkisi de yetişiyor. Aynı alanda çok güzel kekikler olurdu ama şimdi çamların arasında yok. Nehir yatağının tam kenarına gidince bu mis kokulu kekiklerden son kalanları yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kuşburnu ve yaban üzümünün de bulunduğu bu alanda (bizim süpürge yaptığımız ama) peyzajcılarda süs bitkisi olarak satılan bir çalılıktan da yetişiyor.
Ama kimin umurunda ki...

Çeşitli bitkilerin bulunduğu sürülmeyen tarla sınırları erozyona karşı çok etkili ve çok faydalı..
tarlaları hem su hem rüzgar erozyonuna karşı koruyor, çeşitli canlıların yaşam alanı oluyor.
Bu sınırlardaki çalılarda yaşayan kuşlar ve böcekler tarlalardaki ekinlerdeki
zararlı böcekleri yiyiyor , doğal mücadele yapıyor.
sınırlarda yetişen yabani bitkilerin meyvelerinden birçok canlı besleniyor,
Doğal set görevi yapıp akan yağmurun akıp gitmemesini , tarlanın suyu çekmesini sağlıyor.
Doğal sınır görevi yapıyor insanların arazi ve sınır kavgası yapmasını engelliyor.
Ama bazı açgözlü çiftçiler kepçe getirip bu sınırları temizliyor sonra birsürü sorunla karşılaşıyor.
Tanıdığım bir çiftçi yazın sınırtemizletmişti ,şimdi tarlasında bele kadar yarıklar var yağmurun açtığı , baharda tarlayı nasıl sürcem diye kara kara düşünüyor. Tarlası elinden gidiyor haberi yok.

Benim bahçemde de böyle bitkiler var.
Aynı zamanda bu bitkiler o yörenin doğal bitki örtüsü. Daha önce hiç görmediğim ve bilmediğim birkaç bitki türünü tam da bu alanlarda görüyorum. Ne olduğunu bilmesem de onlara dokunmuyorum. Anormal yayılıp çevreye zarar vermediği sürece her bitkinin ayrı bir faydası olacağını düşünüyorum.