yapraklar

[izzet_37]

http://www.ogm.gov.tr/yaprak/yaprak.htm
http://www.ogm.gov.tr/yaprak/genel.htm
http://www.ogm.gov.tr/yaprak/yornek.htm
http://www.ogm.gov.tr/yaprak/kollek.htm
http://www.ogm.gov.tr/yaprak/ilginc.htm
http://www.ogm.gov.tr/yaprak/sittir.htm

yapraklarla ilgili bir kaç link

[malina]

Forumda görünmesini de sağlayacağınızı biliyorsunuz değil mi?

[Müjgan]

"Eğer bir ağacın yaprakları yere düştüklerinde yeni bir yaşamın başlangıcı olacaklarını bilselerdi, rüzgar estikçe, yere düşeceğim diye korkudan tir-tir titremezlerdi."
Budizm din kitabı

Sonbahar mevsiminde bize sarı, kırmızı, kahverengi renkleriyle hüznü ve romantizmi yaşatan, ama toprağa düşmeden önce böylesine titreyen yaprakların öyküsünü anlatmış "yağrağın dili" adlı kitabında Prof. Dr. Necmettin Çepel.
Kayın, gürgen, meşe gibi yaprağını döken ağaçların yaprakları yere düştüğünde, iki yıl içinde ayrışıp humus oluyorlarmış. Ama çam iğne yaprakları 5-7 yıl toprağa girmemek için direnip duruyorlarmış.

Yaprakların dökülmesini sağlayan sırları şöyle sıralamış.

1).Yaprak kendi kendine düşünür: Soğuklar geliyor, bir işe yaramadan ölüp gideceğime, ağacı tamamen terketmeden önce, içindeki besin maddelerinden bir kısmını sürgün, dal ve gövde kısımlarına gönder ve orada depola. İlkbahar gelince, doğacak yeni yapraklara ve sürgünlere şimdiden bir "start yardımı" hazırla. Bunun üzerine yaprak içindeki enzimlere emir verir: "Bendeki katı halde bulunan besin maddelerinin bir kısmını çözündürün ve onları dal, sürgün ve gövdeye içirin." Bu emir yerine getirilir. Ağacın diğer organlarından da istek ve uyarılar gelmeye başlar.

[Müjgan]

2).Gelecek yılın sürgünlerini ve yaprağını doğuracak sürgün taslağı derinlerden seslenir: "Ey yaprak, yeterli ömür sürdün. Ben ilkbaharda yeni yapraklar ve sürgünler haline dönüşeceğim. Işığın göreceli olarak az şiddette olduğu bu mevsimde, çok ışığa gereksinim duyacağım. Onun için ağacı terket, toprağa düş, gölge etme başka ihsan istemem." der.

[Müjgan]

3).Ağacın dalları ve gövdesi ise şu istekte bulunur: "Sevgili yaprak, tonlarca su harcıyorsun. Kış geliyor, havalar soğuyor. Toprağın sıcaklığı düştüğü için suyun akışkanlığı azalıyor ve bu nedenle köklerin topraktan su alması güçleşiyor. Ağacın toprak üstü kısımları su harcamaya devam eder ve topraktan da yeteri kadar su alınamaz ise, bütün toprak üstü organlar zarar görür. Onun için sen artık ağacı terket yere dökül. böylece, toprak üstü kısımlardan su harcanması azalsın. Esasen sen yere dökülüp dallar çıplak kalınca soğuk bizim iliklerimize işler ve buharlaşma da olmaz."

[Müjgan]

4). İncecik dallar korku ile şöyle seslenir: "Senin yardımınla beslendik geliştik. Ancak kışın kar yağar ve sen de ağaç üstünde durursun, kar bütün ağacın tepesine yığılır kalır. Böylece büyük basınçlar olur ve biz de çatır çatır kırılırız. O nedenle, kaşığınla verip sapınla geri almak istemiyorsan, kış gelip kar yağmadan dökül ki, yağan kar dallar arasından geçip yere düşsün. Hem toprağa su sağlasın hem de bizi kırmasın."

[Müjgan]

5).Ağacın köklerinden ise şu uyarı gelir: "Kış geliyor, havalar soğuyacak. Toprak buz tutabilir ve ben zarar görebilirim. Toprağın üzerini bir yorgan gibi ört ki, beni ve toprağı donmaktan ve üşümekten koru."

[Müjgan]

6). Yapraklar, toprak içinden gelen hayvansal toprak canlıları ile solucanlar gibi yüksek organizasyonlu canlılardan gelen seslerle irkilir: "açız, üşüyoruz."
Düşen yaprakların besin ve örtü olmasını isterler.

[Müjgan]

7). Toprak tekrar söze karışarak: "Bende bitki gelişimi için verebileceğim mineral besin maddeleri var. Ancak azot besin maddesini verebilecek hiç bir mineralim yok. Onu ancak senin ayrışma ürünlerinden elde ederim. Onu ver ki ben de odun, kabuk, yaprak, çiçek gibi bitki organlarının esas yapısını oluşturan azotlu dokuları meydana getirmesi için onu ağaca vereyim."

[Müjgan]

Bir çok açık tohumlu bitkilerin ve odunsu kapalı tohumluların yaprakları dökülmeden önce, yaprak tabanında izole edici bir tabaka gelişir. Bu dokudaki hücreler, yaprak sapı ile tabanındaki sürgün yüzeyi arasında, aksi iki yönde üreyerek bir "ayırıcı hücre tabakası" geliştirir. Bu da yaprağı saptan ayırıcı bir baskı yapar. Ancak, yaprak sapı ile sürgün arasındaki bu doku, yaprak sapını mekanik olarak sürgün üzerinde tutmaya yetecek kuvvette değildir. Böylece, sürgün üzerinde desteksiz kalan yaprak, sonbahar rüzgarları ve yağmurlarının etkisi altında dökülür.
Yaprak dökümü üzerinde, diğer çevre faktörlerinin de etkisi bulunmaktadır. bunların başlıcaları: kuraklık, düşük sıcaklık, azalan ışık şiddeti ve karanlık periyot olan gecelerin uzamasıdır. Bunlara ilişkin ekstrem koşullar, yaprakların mevsimsiz, yani zamnından önce dökülmesine neden olabilirler. Örneğin şiddetli bir yaz kuraklığı, yaprakların normal zamandan 2-3 ay önce sararak dökülmesine neden olabilir.