agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Ağaçlar > Ağaçlar Hakkında Genel Konuşmalar
(https)




Beğeni Düzeni125Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 15-08-2010, 16:34   #211
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hakan7960 Mesajı Göster
Ama olsada olmasa da fark etmez artık.Devlet baba yapacağını yaptı...
Cengiz Bey, farketmez mi? Kanaatimce çok şey farkeder.


Sizin yaptığınız çalışmalardan da sizin aktardığınız kadar bilgi sahibiyiz. Bu çabalar sırasında, nelere katlanıyorsunuz? Bu işi yürütebilmek için, neleri feda ediyor, nelerden vazgeçiyorsunuz? Biz bunları bilmiyoruz.

Ancak görünen o ki, mezarlık ağaçlandırması diye başladığınız iş iyi yürüyor. Doğrusu başlangıçta ummadığım kadar iyi yürüyor. Dahası mezarlıkta çaktığınız kıvılcım başka yerleri de aydınlatıyor.

Eminm ki "Devlet Baba"nın yaptıklarında da hiç olmazsa düşünce olarak sizin katkınız vardır. Bir yerlerde siz de görmüşsünüzdür. "Ormanı bekçi değil sevgi korur" yazan levhalar vardır. Bunarı hep, ormancıların çığlığı diye düşünürüm. Çobanköyde sizin çalışmalarınız ormanı koruyacak şeyin varlığının işaretidir. O varlığı gören görevliler daha rahat karar vermişlerdir.

Ülkemizde ve Dünyamızda ağaca yeşile hasret toprak o kadar çok ki. Başka yerlerde de başka cengizler yeni kıvılcımlar çakmak isteyabilir. Bunlardan bazıları sizi örnek alabilir.

Sizinle birlikte fidan diken, sulayan, minik öğrencilerden birçoğu, sizin gibi ağaç ve yeşil dostu olacaktır.

İşte bundan söz ediyorum. Bunları temenni ediyorum. Sevgilerimle.

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 02:39   #212
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Cümleniz beni korkuttu önce. Eyvah dedim. Hani yapacağını yaptı deyince insanın aklına önce olumsuz şeyler geliyor. Sonra rahatladım. Biliorum ki, sayın Yücel Özlem Bey sizi hiç bir zaman yalnız bırakmayacaktır. Bizler de sizin için duacıyız. Büüyük bir görevi yerine getiriyorsunuz. Başarılar, sevgiler ve saygılar.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 20:03   #213
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sayın Cumhur Tonba,kusura bakmayın DEVLET BABA YAPTI YAPACAĞINI demekle köyümün insanları ağaçlandırmayı isteselerde istemeselerde devlet zorunlu olaraktan ağaçlandırmayı başlattı demek istedim.Zaten sizlerin destek ve önerileriniz ile hayat buluyorum ve başarmaya çalışıyorum.Selamlar

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-08-2010, 20:18   #214
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Yücel bey merhaba,ben fark etmez diye köylülerin ilgi ve alakasızlığına sitem olarak söyledim.İnanın bu çalışmalar ile ilgili çektiğim veya katlandığım zorluklar bir kitap romanı olur ama varsın olsun çekmeden rahata erilmez.Bu zorluklar ALLAH ile benim aramda kalsın ahrette inşaallah bedeli sevap olarak ödenir.Çalışmalarımın başarısı ALLAH'ın bir lütfu ben çalıştım çabaladım rabbim bu konuda yol katetmeme yardım etti.Bizler isimsiz yardımcı elemanlarız bu cengiz olur Ali olur,Hasan olur hiç farketmez önemli olan bu dünyanın ormanlara kavuşması yeşil yaşam alanlarına kavuşması.Bu çalışmalarda denizde bir damlayım ben.Tek arzum ve emelim bu dünyada geçip gittiğimde arkamdan hayırla anılacak,ağaçta olsa kuşta olsa insanda olsa dua edecek bir eser bırakmaktır.İnşaallah bu emelime kavuşurum.İlgi,alaka ve desteğinize çok teşekkür eder herşeyin gönlünüzce olması dileğiyle...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-08-2010, 07:55   #215
Ağaç Dostu
 
yaylaboztaş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-11-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 179
Galeri: 44
Beni çok mutlu eden bu uğraş ve başarınızı yeni okuyabildim.
Son günlerde iyice tükenen umutlarımı canlandırdı. Ağaçsız, yeşilsiz,susuz
bir toprağı düşünemiyorum.

Biz varolanlar kurutulmasın, kesilmesin uğraşındayken, siz yeni ağaçlar
yeşerteceksiniz. Ne mutlu size ve ne mutlu bize.

Saygı ve minnetle kutluyorum.

yaylaboztaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-08-2010, 15:10   #216
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sayın yaylaboztaş,iyi niyet ve temennilerinize çok teşekkür ederim.Biz ağaç severler hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayalım.Biz bu işe gönül vermiş kişiler olarak her zaman daha umutlu ve heyecanlı olmalıyız.Bakın benim bu konumu okursanız veya incelerseniz 78 yaşında ki annemin bile umutsuz olmadığını göreceksiniz.Bu yaşta annem mezarlığın yeşillenmesi ve ağaçlanması için çalışıyor.Bir işi yapmak için karar vermek o işin yarısını yapmak demektir.Saygı ve sevgiyle...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-08-2010, 02:37   #217
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Sevgili Cengiz Bey, bir süre önce okuduğum bu hikayeyi sizinle paylaşmak daha doğrusu size hediye etmek istiyorum. Aslında çok daha önce bu işi yapacaktım.

Ancak bu işi ağaçlar.net kurallarına uygun bir şekilde yapabilmek istedim. Hikayenin yazarını ve kaynağını vermeliydim.

Doğrusu bu kouda başarılı olduğum söylenemez. Bu hiikayenin yazarını bulamadım. Ancak Yine de buraya alıntılamadan edemedim.

Alıntı:
Ağaç Eken Adam
Kırk sene önce uzun bir yürüyüşe çıktım. Turistlerin bilmediği dağ yollarında, Alp Dağları'nın Provence'a uzandığı bölgede dolaştım.

Arazinin güney ve güneydoğusu Durance nehrinin kolları ile - Sisteron ve Mirebeau- çevrilidir. Kuzeyinde Drome nehrinin kaynağından, Die'ya kadar uzanan kolu, batısında ise Comtat Venaissin yaylası ve Ventoux Dağı'nın tepeleri yer alır. Gezi bölgem Drome'un güneyindeki kuzey Basses Alplerinin tamamını ve Vaucluse'un küçük bir parçasını da içine alıyordu.

Yürüyüşe çıktığım bu terkedilmiş bölge, göz alabildiğine uzanan çorak topraklardan ibaretti. Deniz seviyesinden 1200-1300 metre yükseklikteki bu topraklarda sadece yabani lavanta yetişiyordu.

Bölgeyi en geniş noktasından geçmeye karar vermiştim. Üç günlük yürüyüşten sonra kendimi, ıssız bir yerde buldum. Terkedilmiş bir kasabanın iskeletinin yanında kamp kurdum. Bir önceki günden beri susuzdum ve hemen su içmem gerekiyordu. Arı kovanı gibi dipdibe dikilmiş olan evler çoktan harabeye dönmüştü, ama yine de bir zamanlar yakında bir yerde bir pınar veya kuyu olması gerektiğini düşündüm. Gerçekten de bir pınar vardı ama çoktan kurumuştu. Rüzgar ve yağmurun yiyip tükettiği, beş altı çatısı uçmuş ev ve yıkık kuleli bir kilise yaşayan kasabalardaki evler ve kiliseler gibi düzenlenmişti. Ama yaşam onları terketmişti.

Güzel ve güneşli bir Haziran günüydü, ama gökyüzüne açık bu çıplak tepelerde, rüzgar acımasızca esiyordu. Evlerin yıkıntıları üzerinde uluyan rüzgarın sesi, avını yerken rahatsız edilen vahşi bir hayvanın sesini anımsatıyordu.

Yürümeye devam etmeliydim. Ama beş saat yürüdükten sonra hala su bulamamıştım; bulacağıma dair bir işaret de yoktu doğrusu. Heryerde aynı kurak topraklar, aynı kuru otlar vardı. Uzakta dik ve siyah bir şekil görür gibi oldum. Yalnız bir ağacın gövdesi olduğunu düşündüm. Yine de şansımı deneyip, ona doğru yürümeye koyuldum. Bir çobandı. Güneşten kavrulan toprakların üzerine yayılmış otuz kadar koyun etrafını çevirmişti. Bana matarasından su verdi. Kısa bir süre sonra beni bir girintinin içinde gizlenmiş çadırına götürdü. Suyun tadı harikaydı. Suyunu derin bir doğal kuyudan sağlıyordu, kuyunun üzerine ilkel bir çıkrık yapılmıştı.

Çok az konuşuyordu. Yalnız yaşayan insanların çoğu az konuşur. Ama bu kadar önemsiz bir yerde yaşayan biri için şaşırtıcı derecede kendine güvenli ve kontrollü bir adamdı. Bir kulübede değil, taştan yapılmış gerçek bir evde yaşıyordu.

Evi nasıl titizlikle onarıp bir harabeden yarattığı belliydi. Sağlam bir çatısı vardı ve eve yağmur girmesini engelliyordu. Çatının üzerindeki rüzgarın sesi, kumsala vuran denizin sesini anımsatıyordu.

Evin içi derli toplu ve temizdi, bulaşıklar yıkanmış, yer süpürülmüş, tabanca temizlenmiş ve yağlanmıştı. Ateşin üzerinde çorba pişiyordu. Sinek kaydı traşlı olduğunu, bütün düğmelerinin sımsıkı dikili ve giysilerinin yama yerlerini adeta görünmez kılacak bir özenle onarıldığını farkettim.

Çorbasını paylaşmamı teklif etti ve daha sonra tütün torbamı uzattığımda, sigara içmediğini söyledi. Kendisi gibi sessiz olan köpeği ise yaltaklanmadan dostça davranıyordu.

Başından beri geceyi orada geçireceğim belliydi. En yakın kasaba bir buçuk gün mesafedeydi, ayrıca buradaki kasabaların nasıl olduğunu da biliyordum. Dünyanın bu bölgesinde farklı kasabalara rastlamazdınız. Araba yollarının bittiği yerlerde, meşelikler arasında gömülü dört beş kasaba vardı.

Kasabalarda odun kömürü üreticileri yaşardı. Bu kasabalarda yaşam zordur. Yaz kış sert bir iklimde, itiş tıkış yaşayan ailelerde çatışan benlikler içten içe kaynar. Kaçma arzusu o kadar umutsuz ve o kadar güçlüdür ki, hırslar vahşi boyutlara ulaşır.

Erkekler odun kömürü ile yüklü arabalarını köylerden kasabaya götürür, getirir. En sağlam karakter bile sürekli baskı altında parçalanır.

Kadınlar evde oturur ve kinlerini büyütür. Herşey anlaşmazlık ve rekabet konusudur. Odun kömürü satışından kilisede hangi sırada oturulacağına, birbiriyle yarışan kötülüklerden, erdem ve kötülüğün her tür karışımına kadar her şey kavga sebebidir. Bütün bunların üstüne, durup durmaksızın esen rüzgar sinir bozar. Buralarda intihar salgınları ve genellikle cinayetle sonuçlanan delilik nöbetleri yaygındır.

Sigara içmeyen çoban gidip küçük bir torba aldı. Torbadan çıkardığı meşe palamutlarını masanın üzerine boşalttı. Onları teker teker inceleyip, iyi palamutları seçmeye başladı. Pipomu içtim ve yardım etmeyi teklif ettim. Bunun kendi işi olduğunu söyledi. Ne kadar dikkatli çalıştığını görünce ısrar etmedim. Bütün konuşmamız bundan ibaretti. Yeterli miktarda iyi palamut seçtikten sonra, palamutları onlu gruplara ayırmaya başladı.

Palamutları dikkatle inceleyip, küçük veya hafifçe çatlamış palamutları atmaya başladı.Yüz tane mükemmel palamut seçtikten sonra işini bıraktı ve yatmaya gittik.

Onunla olmak bana huzur veriyordu. Ertesi sabah bütün gün evinde kalıp, dinlenip dinlenemeyeceğimi sordum. Bu talebimi çok doğal karşıladı, ya da bana hiç bir şeyin onu rahatsız edemeyeceği hissini verdi. Dinlenmem gerekmiyordu ama ilgimi çekmişti ve onun hakkında daha çok şey bilmek istiyordum. Sürüsünü ağıldan çıkardı ve dikkatle seçip saydığı palamutları koyduğu torbayı aldı, bir kova suya soktu, çıkardı.

Değnek olarak başparmak kalınlığında ve bir buçuk metre uzunluğunda çelik bir çubuk taşıdığını fark ettim. Çobanınkine paralel bir yol izleyip, keyif yapan biri gibi yürümeye başladım. Koyunlarını mağara yakınlarına götürdü, köpeğinin bekçiliğinde otlamaya bıraktı.

Daha sonra durduğum yere geldi. Benim bulunduğum tarafa gidiyordu ve yapacak daha iyi bir işim yoksa beni de kendisiyle birlikte gitmeye davet etti.

Gitmek istediği yere ulaştığı zaman, değneğiyle çukurlar açmaya, çukurların içine bir palamut yerleştirip, çukurları kapatmaya başladı. Meşe palamutları ekiyordu. Arazinin kendisinin olup olmadığını sordum. Değil dedi. Sahibinin kim olduğunu biliyor muydu? Hayır, bilmiyordu.

Ortak arazi olduğunu veya ilgisiz insanların toprağı olduğunu düşünüyordu. Sahiplerinin kim olduğu onu hiç mi hiç ilgilendirmiyordu. Büyük bir özenle yüz meşe palamutunu ekti.

Öğle yemeğinden sonra, yeniden palamut seçmeye başladı. Bütün sorularıma cevap verdiğine göre ısrarla soru sormuş olmalıyım. Buraya tam üç senedir ağaç ekiyordu.

Tam yüzbin palamut ekmişti. Bunlardan yirmi bin tanesi fidan vermişti. Yirmi bin fidanın yarısını da kemirgenler ve Tanrı'nın bilinmez planları yüzünden kaybedeceğini tahmin ediyordu. Bu bile, daha önce hiç bir şeyin olmadığı yerde on bin meşe ağacının yetişeceği anlamına geliyordu.

O an, kaç yaşında olduğunu merak ettim. Ellinin üzerinde olduğu belliydi. Elli beş dedi. Adı Elzeard Bouffier'di. Bir zamanlar ovada bir çiftliği varmış, bütün hayatını o çiftlikte geçirmiş.

Ama tek çocuğu olan oğlunu sonra da karısını kaybetmiş. Daha sonra yalnız kalmak için buralara gelmiş, koyunları ve köpeği ile telaştan uzak yaşayabilmek için. Ülkenin bu bölümünün ağaçsızlıktan öldüğünü farketmiş, yapacak başka bir şeyi olmadığı için de işleri yoluna koymaya karar vermiş.

Yalnız bir yaşam sürdüğüm için benim gibilerle ilişki kurmayı ve hassas oldukları konularda dikkatli davranmayı biliyordum. Ama onunla ilgili tek bir hata yaptım. Çok genç olduğum için doğal olarak geleceği kendimle bağlantılı olarak düşünüyordum ve herkesin aynı mutluluğun peşinde olduğunu varsayıyordum. On bin meşe ağacının otuz yıl içinde ne kadar muhteşem gözükeceği yorumunu yaptım. Bana basit bir yanıt verdi; Tanrı ona o kadar ömür verirse, bu otuz yıl içinde bir sürü ağaç dikeceğini ve on bin ağacın okyanusda sadece bir damla olacağını söyledi.

Kayın ağaçlarının üreme yöntemlerini incelemeye başlamıştı ve evinin yakınlarında küçük bir fidanlık kurmuştu. Fidanları koyunlarından korumak için çitle çevirmişti, daha şimdiden fidanlar türlerinin en iyi örnekleri arasındaydı. Yeterli derecede nem olduğunu düşündüğü alçak bölgelerde ise huş ağacı dikmeyi düşünüyordu.

Ertesi sabah ayrıldık.

Bir sonraki yıl, 1914 Savaşı başladı. Beş yıl orduda kaldım. Bir piyade olarak ağaçları düşünecek pek vaktim olmuyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, gördüklerimden pek fazla etkilenmemiştim.

Meşeleri, pul biriktirmek gibi bir hobi olarak görüyordum. Kısa bir süre sonra unuttum.

Birinci Dünya Savaşı bittiğinde, cebimde terhis edildiğimde verilen biraz para ve içimde temiz hava için derin bir arzu vardı. Biraz temiz hava almaktan başka bir amacım olmadan tekrar o çorak topraklara doğru yürüyüşe koyuldum.

Bölge çok fazla değişmemişti. Ama ölü kasabayı geçtikten sonra uzakta tepeleri bir halı gibi kaplayan gri bir sis gördüm.

Son beş senede o kadar çok insanın öldüğünü görmüştüm ki, Elzeard Bouffier'in de öldüğünü kolayca hayal edebiliyordum. Yirmi yaşındakilere, elli yaşındaki insanlar bir ayağı çukurda gibi gözükür. Ama ölmemişti. Tam aksine, çok dinç ve sağlıklı gözüküyordu. Bambaşka bir meslek edinmişti. Sadece dört koyunu kalmıştı, ama yüze yakın kovanı vardı. Ağaçları için bir tehdit oluşturduklarından koyunlarını dağıtmış, arıcılığa başlamıştı. Kendisinin söylediği ve benim de gözlemlediğim gibi savaş hayatında bir değişiklik yaratmamış, eskisi gibi durmaksızın ağaç dikmeye devam etmişti.

1910 yılının meşeleri on yaşına gelmişti, boyları bizimkinden uzundu. Etkileyici bir görüntü oluşturuyorlardı.

Adeta dilim tutulmuştu, onun da sesi çıkmıyordu. Bütün bir günü sessizce ormanda yürüyerek geçirdik. Orman üç bölümden oluşuyordu. En geniş noktası 11 km uzunluğundaydı. Bütün bunların, aletleri olmayan tek bir kişinin ellerinden ve ruhundan çıktığını anımsayınca, insanın tahrip etme dışında diğer alanlarda da Tanrı kadar etkili olabileceğini görüyordunuz.

Omuzuma kadar gelen ve göz alabildiğince uzanan kayın ağaçlarını görünce, planlarını uyguladığını anladım. Meşeler kalın ve yoğun bir orman oluşturuyordu ve kemirgenlerin insafına kalacak yaşı çoktan geçmişlerdi. Tanrı ve yok etme gücüne gelince, çobanın yarattığı ormanı mahvetmek için artık bir kasırga gerekliydi. Benim Verdun'da savaştığım 1915 yılında ekilmiş huş ormanlarını gösterdi. Huş fidanlarını toprak yüzeyinin altında yeterince nem olduğunu düşündüğü alçak bölgelere dikmişti. Gençler gibi taze ve narindiler ve yaşam arzusuyla doluydular.

Bu eser bir tür zincirleme reaksiyon yaratmış gibiydi; ama Elzeard Bouffier bu konuda kafa yormuyordu.

Her zamanki gibi basit ve doğal olan görevini inatla yerine getirmeye devam ediyordu. Ama kasabadan geçerken, bildik bileli kuru olan derelerin tekrar suyla dolduğunu görmüştüm. Aslında bu gördüğüm en etkileyici zincirleme reaksiyondu. Bu derelerin aktığı en son zaman, antik çağlardı.

Hikayemin başında sözünü ettiğim ıssız kasabaların bazıları, eski Gal-Roman kasabalarının yerine kurulmuştu ve eski yerleşim yerlerinin izlerine hala rastlamak mümkündü. Arkeologlar yirminci yüzyılda sarnıçların tek su kaynağı olduğu bu kasabalarda balık oltaları bulmuşlardı.

Rüzgar da tohumları taşıyordu. Suyun geri gelmesiyle birlikte salkım söğütler, su kamışları, çayırlar, bahçeler, çiçekler ve yaşama nedenleri de geri dönmüştü.

Ama değişim o kadar yavaşça gerçekleşmişti ki, insanlar değişime alışmış ve doğal kabul etmeye başlamışlardı. Tavşanların ve yaban domuzlarının peşinden ıssız bölgelere giden avcılar genç fidanları görmüş, ama bunları doğanın sevimli kaprislerinden biri olarak değerlendirmişlerdi. Bu nedenle, kimse çobanın yaptıklarına müdahele etmemişti. Ne yaptığının farkına varsalardı, onu durdurmaya çalışırlardı. Ama hiç kimse şüphelenmemişti. Kasabalarda veya devlet dairelerinde kim bu kadar kararlılık ve muhteşem cömertlik hayal edebilir ki?

1920 yılı ve sonrasında Elzeard Bouffier'i her yıl ziyaret ettim.Onu hiç şüphe içinde veya zayıf görmedim. Tanrı, endişelenmesi için ne kadar neden verdiğini biliyor! Karşılaştığı hayal kırıklıkları ve engellerin hesabını tutmadım. Bu kadar büyük bir başarının sorunlarla karşılaşması kaçınılmazdı, bu tür bir tutku umutsuzluğa karşı verilen mücadeleler olmadan kazanılamazdı. Bir seneyi onbinin üzerinde meşe dikerek geçirdi.

Bütün meşeler öldüler. Ertesi sene meşelerden vazgeçip, kayınlara döndü. Kayınlar meşelerden de büyük bir sükutu hayale yol açtılar.

Bütün başardıklarını tam bir yalnızlık içinde gerçekleştirdiği anımsanırsa, ne kadar müstesna bir kişiliği olduğu çok daha iyi takdir edilebilir.

Yaşamının son yıllarında o kadar insanlardan uzaklaşmıştı ki, konuşma alışkanlığını yitirmişti. Veya konuşma gereğini hissetmiyordu.

1933 yılında gördüklerine şaşıran bir orman koruma memuru kendisini ziyaret edip, "doğal" ormanı tehlikeye sokmaması için dışarıda ateş yakmaması gerektiğini söyledi.

Bu basit çoban cevap verip, ilk defa kendi kendine yetişen bir orman gördüğünü söyledi. Bu dönemde yaşadığı yerden oniki kilometre uzaklıkta bir bölgeye kayın ağaçları dikiyordu. Artık yetmişbeş yaşında olduğu için, her gece eve dönmekten kurtulmak için genç ağaçlar arasında kendisine taş bir kulübe inşa etmeye karar vermişti. Ertesi sene de kulübeyi inşa etti.

1935 yılında "doğal ormanı" incelemek için resmi bir heyet geldi.

Ziyaretçiler arasında Ormancılık Komisyonu'ndan üst düzey bir yetkili, bir milletvekili ve bir çok teknik eleman vardı. Bol bol boş konuşmalar yapıldı. Bir şey yapılmasına karar verildi, ama Allah'tan tek bir faydalı önlem dışında hiç bir şey yapılmadı. Ormanlar devlet koruması altına alındı ve odun kömürü imalatı yasaklandı. Bu sağlıklı ve genç ağaçların güzelliğinin etkisinde kalmamak mümkün değildi. Milletvekili bile büyülenmişti.

Onu heyetin teftiş yaptığı yerden yirmi kilometre uzakta deli gibi çalışırken bulduk. Orman koruma memuru boşuna arkadaşım olmamıştı, herşeyin yerini ve anlamını bilirdi ve boşuna konuşmazdı. Ona hediye olarak getirdiğim bir kaç yumurtayı verdim, sonra da tayınımızı üçe böldük. Yemek yerken ve yedikten bir süre sonra sessizce etrafı seyrettik. Geldiğimiz yön altı yedi metrelik ağaçlarla kaplıydı. Arazinin 1913 yılında nasıl göründüğünü anımsadım: boş ve vahşi bir doğa parçası.

Huzur dolu ve düzenli çalışma, tutumlu bir yaşam biçimi, dağların havasını teneffüs etmek, ve hepsinden önemlisi iç huzuru yaşlı adamın olağanüstü sağlıklı olmasını sağlamıştı. Tanrının sporcularından biriydi. Daha kaç dönüm toprağı ağaçlarla kaplayacağını düşündüm. Ayrılmadan önce arkadaşım basit ve kısa bir ifadeyle, bu bölgeye uygun olabilecek bazı ağaç türlerinden söz etti, ancak ısrarcı davranmadı. "Bu konuda benden çok daha fazla bilgili" dedi. Yaklaşık bir saat kadar yürüdükten sonra da, "Aslında dünyanın en bilge adamı. Mutluluk için harika bir reçete bulmuş" dedi.

Arkadaşım sayesinde sadece orman değil, kahramanımızın mutluluğu da koruma altına alınmıştı. Orman bölgesine üç orman koruma memuru atanmış ve öyle bir gözleri korkutulmuştu ki, kereste tüccarlarının kendilerine önerebilecekleri rüşvetlere karşı kayıtsız kalabiliyorlardı.

Ağaç diken adamın eseri 1939 savaşına kadar gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya değildi. Bu günlerde otomobiller odunu gaza çeviren makinelerle çalışıyordu ve asla yeterli miktarda odun bulunamıyordu. Insanlar 1910 yılında dikilen meşeleri kesmeye başlamışlardı, ama ağaçlar ana yollardan o kadar uzaktı ki, işletme masraflarını bile çıkarmadığından projeden vazgeçildi. Çobanın olanlardan haberi bile olmadı. Otuz kilometre uzakta işini yapıyor ve 1914 savaşını görmezden geldiği gibi 1939 savaşını da görmezden geliyordu.

Heyette yer alan üst düzey orman mühendislerinden biri arkadaşımdı. Doğal ormanın sırrını ona açıkladım, ertesi hafta onunla birlikte Elzeard Bouffier'i ziyarete gittik.

Elzeard Bouffier'i en son 1945 Haziranında gördüm. Seksenyedi yaşındaydı. Bölgeye doğru o bildiğim yoldan ilerledim, savaş yüzünden herşeyin bakımsız kalmasına karşın Durance vadisi ile dağlar arasında otobüs seferleri başlamıştı. Araziden oldukça hızlı geçtiğim için, yürüyerek geçtiğim yerleri tanıyamadığımı düşündüm. Geçtiğimiz bazı köylerin yeni yerleşim birimleri olduklarını sandım. Köylerin isimlerini duyunca bir zamanlar harabeye dönmüş ve terkedilmiş olan kasabalara geri geldiğimi anlayabildim. Vergons'ta otobüsten indim.

1913 yılında on bir hanelik bu köyde sadece üç kişi yaşıyordu. Bunlar birbirilerinden nefret eden, kaba ve toplumdan uzak üç kişiydi. Tuzak kurarak geçimlerini sağlıyor, maddi ve manevi açıdan adeta tarih öncesi koşullarda yaşıyorlardı.

Etraflarındaki boş evleri ısırgan otları kaplamıştı. Umutsuz bir yaşam sürüyorlardı, ölümden başka hiç bir beklentileri yoktu. Bu durumun erdemli bir yaşama yol açtığı da söylenemez.

Ama herşey değişmişti, hava bile. Daha önce gördüğüm kuru ve sert esintilerin yerini, hafif ve hoş kokulu bir meltem almıştı. Yükseklerde su sesi gibi bir ses duyuluyordu, bu ses ormandaki rüzgarın sesiydi. En şaşırtıcı olan da bir gölete doğru akan suyun sesiydi. Kasaba halkının bir çeşme inşa ettiğini gördüm: çeşmeden gürül gürül su akıyordu, içime en çok dokunan şey de çeşmenin başına yaklaşık dört yaşında bir limon ağacı dikilmiş olmasıydı.

Daha şimdiden sağlam bir ağaçtı bu ve yaşama dönüşün tartışılmaz simgesiydi.

Vergons sadece umutla girişilebilecek başka işlerin de işaretlerini taşıyordu. Umut geri dönmüştü.

Harabeler derlenip toparlanmış, yıkılmakta olan duvarlar yıkılmış, beş eski ev yeniden inşa edilmişti. Köyde tam yirmisekiz kişi yaşıyordu ve bunların sekizi yeni evli çiftlerdi. Yeni boyanmış evler sebze ve çiçek yetiştirilen küçük bahçelerle çevrilmişti, bahçede lahanalar gül fidanlarına, pırasalar aslanağzına, kereviz unutmabeni çiçeklerine karışıyordu. Köy insanın yaşamak isteyeceği bir yer haline gelmişti.

Yürümeye devam ettim. Savaş yeni sona ermişti, yaşama koşulları hala sınırlıydı, ama Lazarus mezarından çıkmıştı. Dağın alçak yamaçlarında arpa ve çavdar yetiştirilen küçük tarlaları, derin vadilerin içinde otlakların yeşil örtüsünü görebiliyordum.

Arada geçen sekiz yıl içinde bütün bölge sağlığına ve refaha kavuşmuştu. 1913 yılında sadece harabeler gördüğüm yerlerde temiz, alçıyla sıvanmış çiftlik binaları vardı. Çiftlikler mutlu ve rahat bir yaşamın işaretlerini gösteriyordu. Ormanın getirdiği yağmur ve kar suyuyla beslenen eski kaynaklar tekrar gürül gürül akmaya başlamıştı, pınarlardan gelen sular özenle sulama kanallarına aktarılmıştı. Meşe koruları ortasında yer alan çiftliklerde, çeşmenin suları taşıp nanenin kilim gibi örttüğü toprağa akıyordu. Kasabalar yavaş yavaş tekrar inşa edilmişti. Toprağın pahalı olduğu ovalardan gelen insanlar buraya gelip yerleşmiş, beraberlerinde gençlik, hareket ve macera ruhunu da geri getirmişlerdi. Patika ve yollarda iyi beslenmiş kadın ve erkeklere, gülmesini bilen delikanlı ve gençkızlara rastlıyordunuz; eski kırsal bölge eğlenceleri ve sporları yeniden keşfedilmişti.

Yaşamları kolaylaştığından beri tanınmaz hale gelen bölgenin eski nüfusunu ve yeni gelenleri de sayarsak, on binden fazla kişi mutluluklarını Elzeard Bouffier'e borçluydu.

Fiziksel ve manevi kaynaklarından başka bir şeyi olmayan tek bir adamın bu çölü cennete çevirdiğini düşününce, her şeye rağmen insan olmanın hayran olunacak bir şey olduğunu hissediyorum. Bu sonuçlara ulaşmak için gereken tutarlılık, ruh büyüklüğü, azim ve cömertliği hesaplayınca, hiç bir yardım almadan Allah'a layık bir işi başarıyla tamamlayan o yaşlı, eğitimsiz köylüye büyük bir saygı duyuyorum.

Elzeard Bouffier 1947 yılında Banon'da bir yaşlılar evinde huzur içinde öldü

adembaba1 beğendi.
Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-08-2010, 12:26   #218
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sayın Yücel ÖZLEM,size çok teşekkür ederim.Göndermiş olduğunuz hikayeyi saygıyla,ibretle ve gözyaşları içinde okudum.Ben bu hikayede ki kişi kadar başarılı değilim.Hep her ne kadar hikayede ki kişiler ve doğa koşulları aynı olan sorunlarla uğraştım ama hiç yılmadımsa da beynimde hayatın acı kurallarından izler kaldı.Bana bu ibret veren ve başarılarla dolu hikayeyi göndererek çalışma azmimi bir kat daha artırdınız.Siz beni mutlu ettiniz ALLAH'ta sizleri mutlu etsin inşaallah.Sizleri ve ağaçlar net dostlarımı çok seviyorum.Hoşça kalın..

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-08-2010, 19:13   #219
Ağaç Dostu
 
seaa's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-08-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 734
Eylül ayı itibariyle ormanımızda Milli Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında kutsal vatan toprakları ağaçlandırılmaya devam edecek aynı zamanda kardeş projelere de başarılar dilerim. Hep birlikte ülkemiz daha da yeşil olacak

seaa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-09-2010, 22:52   #220
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Ramazan bayramınız kutlu olsun

Tüm ağaç sever dostlarımın mübarek ramazan bayramını en içten dileklerimle kutlar tüm hayatları boyunca sevdikleri ile bayram tadında günler geçirmenizi dilerim..

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-10-2010, 19:23   #221
Ağaç Dostu
 
Alonesmaug's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 115
Artık bundan sonra hem kendi çalışmalarınızı hem de devletin köyünüzde yaptığı çalışmayı bizlere fotoğraflarsınız.Nadir yazsam da sürekli takip ediyorum çalışmalarınızı.Tebrik ediyorum sizi.

Alonesmaug Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-10-2010, 16:38   #222
Ağaç Dostu
 
the_mc's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-12-2009
Şehir: Denizli
Mesajlar: 493
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hakan7960 Mesajı Göster
Arkadaşlar,ben köyümün mezarlığını ağaçlandırmaya ve çalısal bitkiler ile yeşillendirmeye uğraşıyorum.(Köyüm KÜTAHYA/Tavşanlı ÇOBANKÖY'de).Ama kendi bütçem ve zamanım bazen buna kafi gelmiyor.Bunun için sizin de bir dikili ağacınız olsun kampanyası yapmak istiyorum.Yanlış anlaşılma olmaması için para talep etmiyorum.Bu site yöneticilerinin bilgisi dahilinde ve deneyimleri çerçevesinde yapmak istiyorum.Benim ihtiyacım olan ağaç ve süs bitkileri şeklindeki(lüx türüm,şimşir akasya,ardıç,mazı )tipi çalısal bitkiler.Mezarlığın su problemini 5 tane köy çesmesini çeşitli yerlere koymak suretiyle çözmeye çalıştım.Su olduğu zaman işin yarısını halletmiş oluyorsun.Geriye ağaç ve çalısal süs bitkileri fidanları kalıyor.Bunlarıda sizlerin yardımıyla aşabilirsem inşaallah ileride bu mekan yeşillendiğinde sizlerle fotoğraflarını ve video izlenimlerini paylaşırız.Olumlu veya olumsuz her konudaki yardım görüşlerini bekliyorum... Saygılarımla. KIYAMET KOPARKEN BİLE AĞAÇ DİKİNİZ. H.ŞERİF
öncelikle hayırlı olsun diyorum. otlardan kurdulduktan ver toprak hazırlıgı yaptıktan sonra fidanlarınızın tutma yüzdesi artacaktır. servi türlerini ogm kimi zaman bedeva veriyor.bulundugunuz yerde ki işletme şefine anlatın onlar size yardımcı olur umarım.

the_mc Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2010, 22:49   #223
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
İnşaallah bundan sonra yapılan çalışmaları sizlerle paylaşacağım.Gelecek sene şubat ayında tekrar çalışmalarım başlayacak.Devlet te bu aylarda başlar.Sevgi ve selam ile..

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-02-2011, 16:48   #224
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Arkadaşlar merhaba,uzun zamandan beri yazamıyorum.Kış olması nedeni ile ağaçlandırma çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştım.Artık zaman ağır ağır yaklaşıyor.Ağaç dikimleri
ne ben ve devlet baba yavaş yavaş şubat sonunda başlayacağız.İnşaallah çalışmaların fotolarını sizlerle paylaşacağım.Tüm ağaç dostlarına sağlık sevgi ve mutlu günler dilerim...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-02-2011, 20:45   #225
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 27-01-2011
Şehir: Kütahya
Mesajlar: 51
Konuyu yeni gördüm Hakan bey çalışmanız için başarılar diliyorum kısmetse busene hemen hergün çobanköy yakınlarında olucaz. Fırsat buldukça sizi ve köy mezarlığını ziyaret etmeye çalışıcam. Belki elimizden ufak tefek şeyler gelir

KadirSabahat Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-02-2011, 08:46   #226
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
İlgi ve alakanıza teşekkür ederim Kadir bey.Çalışmalarıma gösterilen her türlü ilgi ve alaka bu ağaçlandırma konusunda beni biraz daha heyecanla çalışmama neden oluyor.Kendi kendime diyorum ki:Çobanköylü olmayan hatta en ufak alakası ve ilişiği olmayan kişiler bile yapılan çalışmaları izliyor ve destek oluyor demek ki ben bir çobanköylü olarak daha fazla çalışmalıyım ve daha fazla ağaç dikmeliyim.
Yapılabilecek her türlü çalışmalara canı gönülden hazırım.İnşaallah seneler sonra buralar yeşillendiğinde gölgesinde huzur içinde yatmak nasip olur))

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-02-2011, 11:42   #227
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Hakan Bey,
Merhaba. Nasılsınız? Selam ve sevgiler.
Gerçi çalışmalarınız paylaşacağınızı yukarda ki mesajlarda belirtmişsiniz. Eminim ki olumlu yönde çok değişimler olmuştur. Son fotoğraflarınızı dört gözle bekliyoruz.
Sağlıcakla kalın.

http://facebookvideoindir.gen.tr/aga...part-2-hq.html

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-02-2011, 13:22   #228
Ağaçsever
 
erguva_N's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-11-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 49
sayın cengiz bey,
inanırmısnız, bu sekiz sayfayı heyecanla okudum. miniklerden birisinin olduğu resmi izninizle aldım. yanakları kırmızı küçük oğlan çocuğununun elinde fide olan resmi. gayretinizi tebrik ediyorum. annenize ve sanırım gözlüklü bayan da eşiniz. saygı ve selamlarımı gönderiyorum. çocuklarda bu işin içine girmiş. bir fikir olarak her sene bu faaliyeti, kaymakamlık, orman işletme ve milli eğitimle işbirliği içinde gerçekletirmeniz dileğimi sunuyorum. yetkilerimize de teşekkürler....
ancak söylemeden geçemeyeceğim. ben uzun yıllar kütahyada görev yaptım. o yöreninin insanını az çok tanıyorum. sizin köyün insanları beni çok şaşırttı. keşke onlarda size destek olsalardı. eminimki çok daha hızlı bir gelişme olurdu. sizi tekrar tebrik ediyorum bu örnek davranışınızdan dolayı. selam ve sevgilerle. bol yeşillikli günler...

erguva_N Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-02-2011, 20:33   #229
Ağaçsever
 
fahriye07's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-03-2009
Şehir: antalya
Mesajlar: 86
merhaba ben ağaç sever olarak sizlere bir sorum olacak oturduğum sitenin büyük denebilecek bahçesi var ,bende amerikan ful çiçeği var bahçe için de elverişli bir kaç fidan verdim kapıcıya oda bahceye dikti 2 ay geçti ful her yere yayıldı çok güzel oldular ,birgün birde baktımki kapıcı elinde keserle bütün ful leri koparıp atıyor neden yaptığını sordum da bunların bütün bahçeyi kaplayacağı için bir tane bile kalmaması gerektiği söyledi oysa ful o kadar güzel koku veriyor ki çiçeklendiği zaman çok üzüldüm .
bir başka anımda alt komşumuz sitenin uç kısımların da bulunan bütün ağaçları kestirdi ney miş onun evini karanlık yaparmış büyüyünce öyle bir saçmalık duymadım .ağaçlar çiçekler kadar güzel şeyler varmı?

fahriye07 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-02-2011, 19:22   #230
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Teşekkürler Cumhur bey,sizler nasılsınız.Kış dolayısıyla 3/4 aydır kış uykusundayım.Ama artık çalışmalara başlıyacağım nasip olursa.İlk çalışma Çobanköy ilköğretim ile ağç dikme töreni olacak.Ayrıca Orman işl.müd.lüğünün çalışmaları başlayacak.SELAMLAR

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-02-2011, 19:38   #231
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sayın erguva N, güzegörüş ve dileklerinize çok teşekkür ederim.Burada yayınlamış olduğum fotoğrafları elbette herkes gibi sizde kullanabilirsiniz.Topluma ve insanlığa mal olmuş bu fotolar hepimizin eseri.Annemin yanındaki teyze komşu teyze annemin arkadaşı ve benimde gönüllü ağaç severlerimden.Her sene bu ağaçlandırma çalışmalarına devam edeceğim inşaallah.Bu sene üçüncüsünü yapacağım çobanköy ilköğretim okulu ile ağaç dikme bayramı olacak.Görev gereği bizim buralarda görev yapmanıza memnun oldum ama her yörenin insanı aynı olmuyor.Ama farketmez benim gibi bir deli yetiyorda artıyor bile.Devlet baba ağaçlandırma çalışmalarına başladı zaten bundan sonra çok daha iyi olacak.Size mutlu ve sağlıklı günler dilerim Hoşça kalın...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-02-2011, 19:49   #232
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sayın değerli ağaçsever arkadaşım,bizim buralarda bir söz vardır"ALTININ KIYMETİNİ SARRAF BİLİR" diye söylerler.Sizin gönlünüzde ağaç sevgisi olduğu için özenle sevdiğiniz çeşitlerden sitenin bahçesine diktirmek istemişsiniz ama sadece görev gereği para karşılığında bu işi yapan kapıcı bu ince çizgiyi yakalayamadığı için hepsini koparıp atmış.Ful çiçeği evet azgın olabilir kontrol altında tutulabilirse güzel bir çeşit olur.

Komşunuz içinde kapıcı için söylediklerimin aynısını yineliyorum.Kıymetini bilmeyince insana herşey diken olur.Gülün güzelliğinden değilde dikenine bakanları çok gördüm.Ama hiç üzülmeyin bakın benim bu köşemi okuyun siz iki kişi ile karşılaşmışsınız ben ise tüm köylü ile uğraştım ve sonunda ne yaptığımı onlara tasdik ettirdim.Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2011, 20:17   #233
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Merhaba dostlar

Merhaba değerli arkadaşlar,uzun süredir kış nedeniyle beklemedeydim.Şimdi
buralara bahar geldi artık.Bende hemen baharın gelmesini fırsat bilerek çalışma_
lara başladım.Dün 14 mart pazartesi günü Eskişehir orman işl.fidanlığına gittim
buradan 2 yaşında 120 adet tüplü sedir çam fidanını arabama (taksi) yükledim
ve köye getirdim.Bugün çobanköy ilköğretim okulu öğrencileri ile dikmeye başla-
yacaktık.Ama okulun seviye tespit sınavları olduğu için yarına kaldı.Bende bugünü
boşa geçirmek istemedim.Annem ben ve komşu teyze ile birlikte birazını dikelim
dedik ama biraz ölçüyü fazla kaçırdık herhalde 65 tanesini dikmiş olduk.
Geriye kalan 55 adet fidan da çocuklara kaldı.İnşaallah yarın bir aksilik olmazsa
bunları da dikeceğiz.Bugünü fotoğrafladım.Yarını da fotoğraflayınca sizlerle payla-
şacağım.Herşey gönlünüzce olsun...

Eklenen Resimler
     
hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 13:19   #234
Yeni Üye
 
Kara Kartal's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-07-2006
Şehir: İZMİT
Mesajlar: 21
Emeklerinize sağlık. Allah annenize, komşu teyzeye ve size daha nice fidanlar dikmeyi nasip etsin.

Kara Kartal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 15:24   #235
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 05-03-2011
Şehir: TRABZON
Mesajlar: 1
helal olsun hakan bey helal olsun))))

hi ha ho Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-03-2011, 23:24   #236
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-08-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 134
Galeri: 2
Hakan bey, Bu yüce amaç uğruna verdiğiniz emeklerden dolayı sizi bütün kalbimle tebrik ediyorum.
Ellerinize, emeklerinize ve gönlünüze sağlık.

N.Cebeci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2011, 13:43   #237
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Teşekkür ederim sayın Kara Kartal iyi niyet ve temennilerinize.İnşaallah bundan sonra tek
amacımız fidan dikmek olacak.Saygılarımla...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2011, 13:45   #238
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sayın hi ha ho,çok teşekkür ederim sizlere de.Hep beraber inşaalah çevremizi yeşil bir alana çevireceğiz.Selamlar...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-03-2011, 13:51   #239
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Sizlerle kısa bir ara iletişimsiz kaldım.Acil bir iş dolayısıyla bir haftalığına izmir'e gitmek zorunda kaldım ve izmirden yeni döndüm.
Size daha önce yazdığım gibi 120 tüp fidandan geri kalan 50 fidanı çobanköy ilköğretim öğrencileri ile dikecektim ama bu sene milli eğitimdekilerin azizliğine uğradım ve öğrencilerle dikmek nasip olmadı.Geri kalan fidanlarıda yine annem,ben komşu teyze ve bir başka komşu kadınının yardımları ile diktim.Bu sene de böyleymiş.İnşaallah gelecek senelerde tekrar çocuklarla ağaç bayramı yapabilirim.Fotoğrafları kısa zamanda sizlerle paylaşacağım.Selamlar...

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-04-2011, 16:30   #240
Ağaç Dostu
 
hakan7960's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-07-2007
Şehir: kütahya/Tavşanlı&istanbul/Beşiktaş
Mesajlar: 208
Merhaba

Herkese merhaba,sevgili ağaç sever dostlarıma mutlu sağlıklı günler diliyorum.
Bu sene ağaç dikimlerine başladım.Önce 120 adet tüplü 2 yaşında çam fidelerini
diktik.Daha sonra da Tavşanlı orman işletme müdürlüğüne bağlı Tunçbilek beldesinde ki fidanlıktan 30 adet 1 yaşında tüplü sedir çam fidesi temin ederek
bunları toprakla buluşturduk.En son olarak iş arakadaşımın neden hep meyvasız ağaç dikiyorsun?Meyvalı ağaçta dik meyvaları olduğunda kuşlar ve böceklerde
sebeplensin demesi ile 18 adet (erik,armut,elma,şeftali,kayısı)meyve fidanı aldım
ve bunları da mezarlığın duvarlarının iç kısımlarına diktim.
Bu sene bir ilki daha gerçekleştirdim mezarlıkta kendiliğinden büyümüş olan yabani erik,dağ alfatı ve yabani kiraz fidanlarına ve ağaçlarına aşı yaptım.İnşa-
allah hepsi tutar.Herkese selamlar..

hakan7960 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 09:28.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024