agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Ağaçlar > Ağaçlar Hakkında Genel Konuşmalar
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 18-07-2005, 17:16   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-04-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 779
Galeri: 66
Ağaç sevgisi nasıl başlar?

Ağaç sevgisi nasıl başlar?Bunu hiç düşündünüzmü?Bu sevgi acaba doğuştan genlerimizemi kodlanmış?Yoksa aile, okul veya çevre tarafındanmı aşılanmış?Ben kendi adıma bu sorunun cevabını veremedim.Bilemiyorum belkide 15 yaşıma kadar bütün yaz tatilerimi köyde geçirmemin bir etkisi olmuştur.

oktars Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-07-2005, 19:56   #2
Ağaç Dostu
 
Sevelim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-04-2005
Şehir: Egede şirin ve küçük bir sahil kasabası
Mesajlar: 935
Galeri: 147
Ben ağaçları kendimi bildim bileli severim. Çocukluğumda sadece meyve ağaçlarıyla sınırlı olsa da severdim yine de.

Sevelim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-07-2005, 23:55   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Valla aslında başlar mı, yoksa bir birikim midir, ya da karakterle, dünyaya bakış açısıyla ilgili bir şey midir bilemiyorum !!
Çocukluğumun geçtiği evin bahçesinde akasyalar, erik ağaçları, zerdali ağaçları vardı.. Yok öyle çook ağaçları olan bir köy değildi bizim köy..Zerdali ağacının gölgesinde otururduk, tırmanıp en yukarılardan zerdali yerdik.. O zamanlar köyde elektrik yoktu.. Ay ışığının aydınlattığı bahçede, belli belirsiz esen rüzgardan sallanan yaprakların sesini dinleyerek uyurduk.. Bu sesi ve bu manzarayı asla unutamam..
Eğer bitkilere ve hayvanlara, canlı olduklarını düşünerek yaklaşabiliyorsanız onları sevememek gibi bir şansınız yok !! Bir gün, otobüs durağının kenarında kaldırım kenarına oturdum bekliyorum.. Yanımdaki otun üzerinde köpük gibi bir sıvı gördüm.. Önce bunu tükürük sanıp kızdım.. Ancak gözüme köpüğün içinde kıpırdayan küçücük birşey takıldı.. Yaklaşık bir milim büyüklüğündeki bu şey, aynen balık kuyruğu gibi ve gözle görülebilecek hızda hareket ediyordu.. Önce küçük bir kurtcuk sandım.. Daha yakından incelemeye başladım.. Otobüs geldi geçti ve ben 45 dakika sonraki otobüse kalmayı göze alıp izlemeye devam ettim.. Bu kıpırdayan şeyin biraz daha büyük olanlarından bitkinin diğer kısımlarında da olduğunu farkettim.. Anladım ki, bu köpük bitkinin gövdesinden salgıladığı bir sıvıydı ve izlediğim şey bir yaprakcığın doğum anı.. Şimdi böylesi bir sistemi görüyorken, onların canlı olduğunu ve görevlerinin bizim yaşayabilmemiz için bize hizmet etmek olduğunu biliyorken, onları sevemiyorsak, onları korumuyorsak bizde bir problem var demektir...

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 00:08   #4
Ağaç Dostu
 
Sevelim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-04-2005
Şehir: Egede şirin ve küçük bir sahil kasabası
Mesajlar: 935
Galeri: 147
45 dakika beklemeye değmiş. Öylesine özel bir an'a hayatımızda kaç kez tanık oluruz ki. Ben hiç tanık olmadım mesela.

Aklımdan ne geçti biliyor musun Cihangir? O anda elinde kamera olsaydı ve görüntüleseydin ne güzel bizler de tanık olurduk.

Sevelim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 00:28   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-04-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 779
Galeri: 66
Biz ağaç dostlarında sevgi ile ilgili bir problem yok. Bu bir şekilde bizde var. Fakat bu sevgiden nasibini alamamış nasibsizleri nasıl düzeltebiliriz?Yine konunun başına dönüyoruz. Problem bizde var olan bu kaynağın nasıl oluştuğunu bulmak. Bunu bulabilirsek belki içinde bu sevgi oluşmamış insanlara yardım edebiliriz.

oktars Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 00:29   #6
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sevelim
45 dakika beklemeye değmiş. Öylesine özel bir an'a hayatımızda kaç kez tanık oluruz ki. Ben hiç tanık olmadım mesela.

Aklımdan ne geçti biliyor musun Cihangir? O anda elinde kamera olsaydı ve görüntüleseydin ne güzel bizler de tanık olurduk.
Evet gerçekten güzel olurdu ama ne yazık ki o zaman böyle imkanlarım yoktu...

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 00:33   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-04-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 779
Galeri: 66
Gerçekten beklemeye değermiş senin gözlerinin içine baka baka ben burdayım yaşıyorum demiş...

oktars Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 00:49   #8
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oktars
Biz ağaç dostlarında sevgi ile ilgili bir problem yok. Bu bir şekilde bizde var. Fakat bu sevgiden nasibini alamamış nasibsizleri nasıl düzeltebiliriz?Yine konunun başına dönüyoruz. Problem bizde var olan bu kaynağın nasıl oluştuğunu bulmak. Bunu bulabilirsek belki içinde bu sevgi oluşmamış insanlara yardım edebiliriz.
Çok kolay.. Ne demişler ? "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" Yani nush ? Yani nasihat edeceğiz! Önce güzel güzel anlatacağız.. Şimdi biz onu yapıyoruz.. Ağaçları anlatıyoruz.. Güzel güzel insanlara bu sevgiyi aşılamaya çalışıyoruz.. Biz başarabildiğimiz kadarını başaracağız..
Bize rağmen doğayı sevmemeye, doğaya zarar vermeye devam edenlere ne lazım.. Tekdir.. Yani takdir'in tersi.. Azar.. "Hooop aloo, kendine gel" diyecek birileri çıkacaktır toplumun içinden di mi ?
Bundan da bişey anlamazsalar !! Valla artık bundan sonra ağaçlarla el ele vermekten başka çaremiz kalmaz ki, bu da işin kötü, pardon kötek kısmı oluyor !!
Ne demiş büyük üstadımız Sevelim.. Demiş işte, daha ne desin ? Di mi ama !!

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 00:54   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oktars
Gerçekten beklemeye değermiş senin gözlerinin içine baka baka ben burdayım yaşıyorum demiş...
İşte böyle anlarda, insan bir yandan kendisini çok şanslı hissediyor, bir yandan da hem dünyanın hem de dahil olduğu sistemin çook büyük olduğunu, yapayalnız olmadığını anlıyor.. Çok değişik bir duygu..

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2005, 01:11   #10
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-04-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 779
Galeri: 66
Geçen hafta sonu başıma geldi hayvanın teki (ona hayvan dersem hayvanlara hakaret etmiş olurum arapçada bir tabir vardır "esfeli safilin" diye yani bütün canlı varlıkların en aşşağsı) mangalındaki kömürleri karıştırmak için taze bir fidanın üst dalını kopardı yetişemedim.Onu uyarmaktan ziyade bir güzel dövmek istedim fakat yanımda küçük kızım ve hanımım vardı hiç bir şey yapamamadım.Çünkü öyle eşşek kadar bir adamı yola getirmek için söze gerek yok ona dediğin gibi kötek gerek.

oktars Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-07-2005, 09:27   #11
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2004
Şehir: Adana
Mesajlar: 3,563
Galeri: 270
dün akşam bir çınar ağacının altında otobüs beklerken, ağacın gövdesini incelemeye başladım. iyice yakından baktığınızda, uzaktan görülmesi imkansız şeyleri görebiliyorsunuz, mesela gövdeye geçirilmiş zımba telleri, raptiyeler, 1,3,10,20....

çıkarmak da bir işe yaramıyor, çünkü o kadar çoktular ki bazıları da oldukça derine girmiş ve artık paslanmışlardı

tüm bunların ilanlardan kaynaklandığı açık
ancak ağacın bir bölgesi vardı, ufak bir oyukluk, çok derin değil, sanki ağacın bir parçası gibi duran kahverengi kısma yakından baktığımda, o oyukluğun her yerinin "raptiyelerle" doldurulduğunu gördüm, ne ilanla ilgili ne başka bir haltla

"ağaç" desen gözünün önüne yakacak gelen adamlar için ne yapılabilir bilmiyorum

biz ne yapabilirz bunu hiç bilmiyorum
kendi türüne saygısı olmayanlardan ne tür bir doğa sevgisi beklenebilir ki?

backyard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-07-2005, 18:17   #12
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-06-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 633
Galeri: 175
Dostlarım,
Sevmek için bilmek gerekir.
Bilmek için de farketmek gerekiyor.
Önce farkındalığı artırmamız,
bıkmadan usanmadan çevremizdeki insanların
ağaçları farketmesini sağlamamız gerekiyor.
Fark edenlerin de bilmesini sağlamamız...
Ağaçlar.net bilme aşamasında büyük bir hizmet
yapıyor. Su damlasının dalgaları gibi markezden
çevreye hızla etki eden bir etki yapıyor.
Bilince de sevmeye başlıyorsunuz, aşık oluyorsunuz.
Sonrası hiç aklınızdan çıkmıyor.
Her yerde her an onları görüyorsunuz.
Seyrediyorsunuz. Sevişiyorsunuz...

Erguvan Muhibbi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-08-2005, 01:23   #13
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 24-04-2005
Mesajlar: 70
Galeri: 1
Özetlediğiniz süreçte bie aşamayı belirtmek uygun olur sanırım. Tanımak, bilmek
ve benimsemek. Tanıyıp bildiği halde zarar verenler az değil. O nedenle benimsemek
hatta daha da öteye geçip bilince dönüştürülmesi kalıcı bir sevgi için gerkli diye
düşünüyorum. Katılırmısınız?

Ahmet Demirtaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-08-2005, 10:44   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-06-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 633
Galeri: 175
benimsemek yani sahiplenmek diyorsunuz.
****** sevmeniz için onu sevmeniz sahiplenmeniz gerekir.
Farkedip, tanıyıp, bildikçe işte o duygunuz gelişir.
Seversiniz ve sahiplenirsiniz.
Ve ağaç yaşken eğilir sözüne uygun olarak.
Çocuklarımıza, gençlere ağaç ve doğayı tanıtıp sevdirmek gerekiyor.
Ben davet edildiğim iki lisede birisi evvelki yıl Kartal Anadolu İmam Hatip
Lisesinde diğeri de bu yıl Pertevniyal Anadolu Lisesi'nde ağaç sohbeti
yaparak ve davet edildiğim Açık Radyo ve Yön Fm de Erguvan ve
ağaç muhabbeti yaparak ve burada mevcut olarak bir şeyler
yapmaya çalışıyorum. Kusurlarımız affola....

Erguvan Muhibbi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2005, 04:09   #15
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 10-09-2005
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 9
Ağacı seven insanlardaki ortak nokta çocukluk dönemlerinin ağaçlar içinde geçmesi...Benim için de geçerli. Çocukluğumun büyük bir bölümü bir çiftlikte geçmişti.Akranlarım apartman çocuğu olduğu için ne yazık ki benim yeşile karşı sevgime bazen anlam veremediler...

Ağaç yaş iken eğilir.
Aile içinde ve okulda çocuklara bu sevgiyi aşılamalıyız. Geziler, piknikler, Ağaç dikme kampanyaları, doğa sporları gibi organizasyonlar düzenlemeliyiz. Öğretmen arkadaşlarımıza bu noktada çok iş düşüyor. Ben öğrenim sürecimde henüz bu bilinçte bir okulla ya da öğretmenle karşılaşmadım ne yazık ki.. Aksine okul bahçesinde öğretmenler için ayrılan bir bölümü kirleten öğretmenlerle çok karşılaştım. Büyüklerimiz böyle yaparsa eğer,çocuklar ne yapacak ileride?

zuppes Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2006, 12:31   #16
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Bir hikaye aklıma geldi,

Zengin bir adam oğlunun iyi eğitilmesini ve sahip olduklarının değerini bilmesini istiyormuş.
Bir gün onu akrabalarının yaşadığı köye götürmeye karar vermiş,orada bir kaç gün geçirip yoksulluk içinde yaşayan insanlardan ders almasını istemiş.
Köyden dönerken oğluna sormuş''oğlum gördünmü insanların hangi şartlarla yaşadığını''
Çoçuk babasına,
'' Evet baba,bizim çimli ,çiçekli bahçemiz var onların uçsuz bucaksız ormanları var,
bizim bahçeyi aydınlatan lambalarımız var onların sayısız yıldızları var,
bizim bahçede köpeğimiz var onların bir çok hayvanı var,
bizim dolabımızda meyvalarımız var onların ağaçlarında meyvaları var,
bizim bahçede çeşmemiz var onların deresi var.
Ne kadar şanslılar değilmi? ''
demiş.

Hikayenin ana fikrindede olduğu gibi,eğitimdeki eksiklik, bir çok kişinin çocuklarına verebileceği en iyi eğitimin para ile olabileceğini zannetmesi.
Oysa doğanın bize verdikleri ile zenginleşir yok ettiklerimiz ile fakirleşiriz.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-12-2006, 22:28   #17
Ağaçsever
 
arodopman's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
AĞAÇ AŞKI

Dedim ya, vakit buldukça gecikmişliğin telaşı ile tek tek okuyorum konuları diye. Bir süredir bu topiğe takılı kaldım. Epey önce açılmış ve de çok ta güzel şeyler yazılmış. Ağaç sevgisi de bence, hayvan sevme gibi, iyi huylu olma gibi bir erdem. Yani bir insanlık sorunsalı. Çocukluk çağlarında yaşanılanlarla ilgisi olduğu gibi, bilinçle, bilinçlenme ile kısacası eğitimle çok yakın ilişkili. Ancak bunu yazarken de şunu demeden geçemeyeceğim. İlkokul kitaplarını ve dergilerinin pek çoğunda ağaçların sevilmeleri, orman, ağaç, toprak, hayvanlar ile ilgili bir dolu yazı varken ve de ülkemizin artık büyük bir çoğunluğu ilkokulu bitirmişken, neden bazılarında bu sevgi oluşuyor da bazılarında oluşamıyor. Yoksa oluşuyor da ortaya mı çıkamıyor?

Yaşanılan çevre, zor ekonomik koşullar, modern hayatın sıkıştırmalarımı insanı değil ağacı, hayvanı,insanı bile gözleri göremez bir hale mi getiriyor?
Çocukluğumuzda, köyümüzde, kasabamızda iç içe olduğumuz o ağaçları acaba biz çok sevdiğimizden mi yanımızda bulmuştuk? Millet olarak ağacı seviyor muyuz? Peki kişi olarak seviyorsak biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey yapamamanın ezincini hissediyorsak, ne yapmalıyız?

Sorular, sorular, sorular pek çoğunun tek bir nedene dayandırılamayacak çeşitli nedenleri var. Ama en önemli etmende yine insanın ta kendisi. İnsan malzemesindeki kalitesizliğin bir göstergesi değil de nedir çevresine, yeşile, canlı cansız her türlü üretilmişe saygısızlık. Kısaca insana ve insan emeğine gösterilen saygısızlık.

Ağaç sevgisini ne kırsal alanda yetişmişliğe, ne çocukluğun kentte geçmesi nedeniyle ağaca duyulan özleme, ne de sosyal duruma bağlamak yeterli. Belki hepsi beklide bir o kadar da bilinmeyen nedenler oluşturuyor. Umarım bu yazışmalar uzadıkça bazı nedenlere bizlerde ulaşırız. Veya neden diye gördüklerimizin neden olmadıklarını anlamış oluruz.

Benim ağaca tutkunluğumun nedenini ben, rahmetli babamın ağaç sevdasına bağlıyorum. Ölürken dahi bana vasiyetlerinden biriydi ‘’Ağaçları ve çocukları sev’’ sözcükleri. Babam ağaçları çok sevmişti yaşamı boyunca. Ölümünden sonra anlayabildik tutumluluğunun altında emeğe duyduğu saygının yattığını. Ve ağacı o kadar çok sevdiğini, ölümünden sonra giysilerini dağıtırken ceplerinden çıkan erik, kiraz, kayısı v.s çekirdeklerini görünce anladık. Onun yediğimiz meyvelerin çekirdeklerini toplayıp, her gittiği yerde eğilipte birkaç tohum gömüp, bir fidan haline gelmelerini izlemesinin yaşama ve yeşile bağladığı umut olduğunu çok sonraları anlayabildik.
Şimdi oturduğum evin her tarafı babamın ektiği tohumlardan çıkan ağaçlarla dolu. Neler neler yok ki. Vişne’ den Kızılcık’ a, Malta Eriği’nden Kiraz’a. Onlarca ağaçta hep babamın anısıyla karşılaşıyorum bahçemde. Ve her sabah işe gitmek için evimden çıkarken babamın söylediklerini işitiyorum sanki ‘’Bir işi iyi yapabilmek için sadece sevmek yetmez. Aşık olman gerekir ona.’’

Belki de bu yüzdendir bilemiyorum. Bende diyorum ki ;’’Ağacı sevmek yetmez, Aşık olmak gerekir ona’’

Saygılarımla
Ahmet Rodopman

arodopman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-01-2007, 22:02   #18
Ağaç Dostu
 
Balıkcı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,252
Galeri: 15
Merhabalar

Ağaç, yeşil, insan vs sevgisi, belki genlerimizde de olabilir ama çevre ve eğitimin önemini asla gözardı edemeyiz.

Hz. Muhammed(SAV) -Kıyamet kopacağını bilsen, elindeki ağacı dik. buyurmuş.

Fatih Sultan Mehmet - Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim. demiş

Size bir hatıra, bir gözlem ve bir tezimi anlatayım.

Anadoluhisarı'nda Göksu Deresi kenarında Mektep Bahçesi dediğimiz bir yer vardı.
Çocukken orada oynardık.
Geniş bir alanda yıkılmış, yokolmuş bir binanın temel kalıntıları, ve daha geniş bir alanda da muazzam bir armut ağacı, onun yanıbaşında aynı büyüklükte bir ceviz, sağda solda çeşit çeşit meyve ağaçları, kimbilir kaç cins erik, badem şeftali vardı.
Mektep bahçesinin bir kenarında ise yine muazzam bir fıstık çamı, ve sırayla başka iğne yapraklılar, belki porsuk.
Babam, rahmetli , -Oğlum burada benim okuduğum ilkokul vardı, o zaman da bahçesinde bu gördüğün ağaçlar vardı, biz onların yemişlerinden, meyvelerinden yerdik. derdi.

Sonra o mektep bahçesine Okul yapıldı.
Bütün ağaçlar kesildi (Fıstık çamı hariç, o çok kenardaydı) bütün bahçeye beton döküldü.
Herhalde çocuklar koşarken düşünce dizlerini paralasın diye.

Sonra gözledim ki bütün okul bahçeleri artık beton kaplı.
Benim okuduğum Emirgan Ortaokulu da Kabataş Erkek Lisesi de yemyeşil ağaçlarla dolu bahçe içindeydi.
Şimdi nasıldır bilmiyorum.

Ortaokulda Tarım İş dersi vardı, elimizde minik çapalar, bahçenin bir köşesine bir şeyler diker, onlara bakar, not alırdık.

Şimdi de okullarda benzer dersler varmış.Torunum bir pamuk içinde fasulye çimlendirmişti.
Hepsi o kadar.

Mektep Bahçesinde okuyan babam ve arkadaşları tabiat aşığı insanlar olmuştu.

Şimdiki okul bahçelerinde, betonlar içinde büyüyen çocuklardan ağaç sevgisini nasıl bekleriz, siz karar verin.

Çözüm önerim şu:
Mutlaka her çocuğa okula başladığında bir fidan diktirmeli(Tabii bunun için okul bahçelerinin gerçekten bahçe olması lazım)
Bu fidanın bütün bakımı, okul süresince o çocuğa ait olmalı, özendirmek için fidana o çocuğun adı da verilebilir.
Sonra gelenler O'nun mirasçıları olur.
Böylece bir fideyi büyüten, onun ne olduğunu herkesten ve her tariften iyi bilir.

Bu fikir orman yangınlarını duyduğumda içim kan ağlarken gelmişti aklıma.

Destekler misiniz?

Balıkcı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2007, 00:54   #19
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 08-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 10
Ben de kendi hikayemi paylaşmak istiyorum sizlerle.Benim de sizler gibi çocukluğumda başladı ağaç sevgisi.Ama biraz farklıydı.Canlılara ve doğaya karşı hep bir ilgi ve merakım olmuştur.Bu merak,ilk kez Akşamsefası tohumlarıyla başladı.Sonra okuldaki fasulye nohut günleri.Sonra meyve çekirdeklerini yaşatma çabası.Şimdi de farklı türleri araştırmaya ve öğrenmeye merak saldım.İyi ki çocukluk günlerimde akşamsefasıyla tanışmışım..

Mad-Bloody Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-08-2008, 17:19   #20
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Hadi yanan Ağaçlarımızı yerine koyalım.

Merhaba,

Sn. Balıkçının önerisi harika.

İşte Ağaç sevgisi böyle başlar ve aşılanabilir. Aşılanabilir derken başlangıç anlamında kullanıyorum . Eğer siz haftasonlarınızın birkaç dakikasını çocuğunuzun okulunun bahçesine diktiği Ağacı sulamak için ayırabilirseniz, zaten evladınızın Ağaçları sevmemesi düşünülemez. Yeter ki elimizden geleni yapalım.

Sn. Arodopman'a da saygılarımı sunuyorum çok güzel söylemiş Ağacı sevmekl yetmez. Aşık olmak gerekir ona.

Evet birçoğumuza sorulduğunda hepimiz Ağaçları çok sevdiğimizi söyleriz. Ama sevmek yetmez. Ağaçlar için ne yaptığımız önemli.
Sahiden seviyorsak birşeyler yapmalıyız diye düşünüyorum. Yoksa sevecek Ağacımız kalmayacak.

Ben de bir çağrı yapmak istiyorum.

Herkes Fidanını, Fidanı olmayan tohumunu hazırlasın. Ekimde heryere ağaç dikelim. Biraz dikkat edersek şu günlerde Çam Ağaçlarından düşen tohumları buluruz. Ekime kadar buzdolabında saklarsak ve ekerken biraz dikkat edersek herkesin birkaç ağacı olabilir. Hem de bu iş milyarlar istemez.

Nereye mi ekeceğiz? Heryere. Mahalle aralarında kalmış imar harici yerlere, komşumuzun bahçesine, Sitemizin yeşil alanına, Daha da yer bulamazsanız biraz fedakarlık yapıp bir ormana giriverin. Veya orman idaresinden elinizdeki tohumları dikmek için yer isteyin. Boş biryer bulup elinizdeki tohumu daldırın ve mutlaka yanınızda götürdüğünüz pet şişeyle can suyu verin.

Birkaç haftada bir fidanınızı kontrol edin. Tabi yerini kolay bulmak için etrafına biraz taş koymayı ihmal etmeyin.

Bakalım bu sene yanan ağaçlarımızı yerine koyabilecekmiyiz?


Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 18:01.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024