06-12-2007, 12:20 | #121 |
Ağaç Dostu
|
Gece Yasemini - Yalnız Gece Açan, Gün Aydınlanırken Dökülen Mis Kokulu Çiçekler
Kusuruma bakmayın lütfen; zira hurafe değil ama efsane bu anlatacağım. Gece Yasemini (Nyctanthes arbor-tristis, Arbor Tristis, Sad tree, Night Jasmine, Parijat) Şu bağlantıda da göreceğiniz üzere Güney Asya, Hindistan kökenli olan, mis kokulu çiçeklerini sadece geceleri açan ve sabah gün doğmadan döken bu ağaç üzerine şöyle bir aşk efsanesi kurulmuş: Parijataka adında bir prenses varmış... Prenses güneşe aşık olmuş, ama güneş prensesi terk etmiş. Terkedilen prenses intihar etmiş. Öldüğü yerde küllerinin arasından bir ağaç filizlenmiş... Kendini terk eden sevgilisini görmeye dayanamayan ağaç sadece geceleri çiçek açarmış ve gün ağarırken gözyaşı misali tüm çiçeklerini dökermiş. Mitolojide ise, bu ağaç Tanrı Krishna tarafından dünyaya gönderilmiş bir ağaçmış... Krishna'nın eşleri Satyabhama ile Rukmini arasında bu ağaç uğruna kavga çıkmış... Bunu çözmek için de Tanrı Krishna, ağacı Satyabhama'nın bahçesinde öyle bir yere dikmiş ki ağaç çiçeklendiğinde çiçekleri Rukmini'nin bahçesine dökülürmüş. |
10-12-2007, 14:19 | #124 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-08-2007
Şehir: denizli
Mesajlar: 113
|
Sevgili Lerdemir,benim müşterilerden biri üstten döktüğünü va ayvaların çok olduğunu söylemişti ama Konya'da henüz bunları doğrular bir görüntü yok |
15-12-2007, 12:00 | #125 | |
Ağaç Dostu
|
Galiba bir tek ben yetiştirmeyi başaramadım.
Alıntı:
Çanakkale deki tarlama ilk önce 350 sonra 150 adet daha Bursa Siyahı denilen çeşit İncir diktim.Çoğu kurudu, geri kalanı da her sene 20-25 cm kadar gelişip kocaman yapraklar açmalarına rağmen kışa girerken tekrar kuruyorlar. Canlı oldukları için de kıyıp sökemiyorum. Galiba, İncir yetiştirme işinde, En başarısız kişi ödülü benim olmalı. Kültür Bakanlığı na duyurulur. Selamlar. |
|
11-01-2008, 01:33 | #126 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 09-12-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 4
|
ocağına incir ağacı dikme ve ocağın kurusun
Alıntı:
savaş sonrası incir ağacının iftiraya uğraması ve bu yüzden uğursuz kabul edilmesi, bir EFSANE olsa gerek. hiç dikkat ettiniz mi, hemen hemen her antik kente hem de en olmadı yerinde bir incir ağacı mutlaka vardır. bir sur duvarının taşları arasından çıkar ve arkeologları sinir eder. çünkü geliştikçe kökleri kalıntılara zarar verir. ocağına incir ağacı dikilsin/dikerim şeklindeki deyim, ağacın yetişme konusundaki arsızlığından kaynaklanıyor olmalı. şöyle ki, 12. yydan itibaren batı anadoluya ulaşmaya başlayan türkler, burada şöyle bir manzara ile karşılaşmışlardı. eskinin görkemli liman kentlerii alüvyonların doldurması sonucu denizden uzaklaşmış, haliyle ekonomileri bozulmuş ve kimisi de tamamen terk edilmişti. ağaç kültünün türkler için ne derece önemli olduğu akılda tutlacak olursa, bu terk edilmiş kentlerde onları en çok etkileyen şeyin, terk edilmiş evlerin olur olmaz her yerindn çıkıp dallanmış incir ağaçları olduğunu tahmin edebiliriz. (hemen her antik kentte görülebilir de fethiyedeki kayaköyde buna dikkat ederseniz, gerçekten acıklı bir durum olduğuna siz de kanaat getiriisiniz.) işte bu durum, o dönemlerden kalma bir deyim halinde günümüzde hala yaşıyor, ocağına incir ağacı dikerim bedduası da, senin ocağını (aileni)kuruturum manasına geliyor. incir ağacından düşen flah olmaz sözünde ağacın dallarının kolay kırılabilmesnin payı olsa gerektir. girit göçmenleri arasında şöyle de bir inanış vardır. bebeğini emzirmeyi bırakan anne,memesinden sağdığı az miktardaki sütü, bir incir ağacının dibine döker ve şimdi veriyorum, bir daha çocuğum olduğunda senden alacağım dermiş. incirin dalının kırınca akan süt, halk inançları arasında endisine bu şekilde yer etmiş. son olarak, hıristiyanlıkta da icir ağacının uğursuz kabul edildiğini belirtelim. inanışa göre, isayı ele veren yahuda iskaryot, isanın çarmıha gerilmesinden sonra pişman olur ve kendisini bir incir ağacına asarak intihar eder. saygılar |
|
22-06-2008, 10:06 | #127 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 320
|
Alıntı:
|
|
13-08-2008, 11:27 | #128 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 13-08-2008
Şehir: KAYSERİ
Mesajlar: 56
|
soğan ekerken yellenilirse soğanın acı olacağı söylenir |
01-09-2008, 22:35 | #130 |
Ağaç Dostu
|
son olarak, hıristiyanlıkta da icir ağacının uğursuz kabul edildiğini belirtelim. inanışa göre, isayı ele veren yahuda iskaryot, isanın çarmıha gerilmesinden sonra pişman olur ve kendisini bir incir ağacına asarak intihar eder. saygılar[/QUOTE] Ben yahuda(Judas)'ın kendini incir değil de erguvan ağacına astığını duymuştum. Hatta yabancı sitelere göz atarsanız erguvanın halk dilindeki adı "Judas tree"dir. Sevgi ve selamlar. |
01-09-2008, 22:47 | #131 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Resimlerde hep Adem ile Havva incir yaprağı örtülmüş olarak canlandırılsa da, kaynaklarda örtünülen yaprağın incir olduğu belirtilmez. Sadece yYasak meyveyi yedikten sonra çıplaklıklarını fark ettikleri ve en yakındaki ağacın yaprakları ile örtündükleri belirtilir. Herhalde incir yaprağı, büyük olduğu için resimlerde tercih edilmiş. Ayrıca Buda da incir ağacının dibinde 7 gün meditasyon yaptıktan sonra nirvanaya ulaşır. Düzenleyen Todor : 02-09-2008 saat 16:42 Neden: doğrusu sene değil gün imiş. |
|
02-09-2008, 15:09 | #132 |
Ağaç Dostu
|
Orta doguda dogan, 3 buyuk dinin kutsal kitaplarinda gecen incir(Ficus carica) ile Uzak dogudaki dinlerde bahsi gecen incir(Ficus religiosa) farlki incirlerdir. Budizimden once Hinduzim inancinda da kutsal olan incir(Ficus religiosa= Sacred Fig) Bizim bildigimiz meyvesini yedigimiz incirden oldukca degisik bir incir cinsi. Yapraklari yurek seklinde ve yaprak uclarinda yapragin yari boyu kadar uzanan ince bir kuyrucuk var. 30 metreye kadar yukselebilen, govde capi ise 3metreye kadar genisleyebilen bir incirdir. |
28-09-2008, 19:52 | #135 |
Ağaç Dostu
|
Rahmetli babaannem anlatırdı: Yahya peygamber kendisini öldürmek isteyenlerden kaçıp kavak ağacının oyuğuna sığınmış. Keklikte: " Kavakta kavakta kavakta." diye öterek Yahya Peygamberin yerini zalimlere öğretmiş. Kavağı ortadan keserek peygamberi de şehit etmişler. Bu hurafeden hareketle rahmetli ne kavak ağacını; ne de kekliği severdi. |
28-09-2008, 23:07 | #136 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
25-03-2010, 18:46 | #138 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 09-09-2009
Şehir: Boston
Mesajlar: 4
|
[QUOTE=gece;98572]Benzer şekilde okuduğum bir yerde (Bilim Teknik Dergisi idi sanırım) yapılan bir deneyde aynı tür salon bitkilerinden oluşan bir grup bitkiye elektrodlar ve ortamdaki değişiklikleri ölçebilecek hassas ölçü aletleri bağlanıyor, daha sonra ortadaki bitkiyi işkence yöntemi ile (dallarını, yapraklarını, teker teker ve parçalamak suretiyle) öldürüyorlar. Sinirleri olmadığı varsayılan bitkilerin tamamının insan kulağının duyamayacağı frekanslarda çığlıklar attıkları (belki aman dileyip, yardım istedikleri) ölçülüyor. -------- Evet Sayin Gece: Bende ayni konuyu, bitkilerin hisleri oldugunu ve cesitli sekillerde reaksiyon verdiklerini asagidaki kitapta okumustum. Ilginc bir kitapti. "The Intention Experiment: Using Your Thoughts to Change Your Life and the World by Lynne McTaggart" Ebru |
25-03-2010, 21:06 | #139 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-05-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 199
|
Ayının biri kış uykusundan uyanır uyanmaz, yiyecek birşeyler aramaya başlamış. Bilen bilir, kızılcık ağacı en erken çiçek açan meyvedir. Ayı da kızılcık ağacını açmış görünce hemen dibine uzanmış. Beklemiş beklemiş beklemiş... Bütün ağaçlar meyve dökmüş kızılcık anca yaz sonunda olgunlaşabilmiş. Ayıda sinirlenmiş ağacın tepesini kırıp atmış. O sebeple kızılıcık ağaçları kısa boylu olurlarmış efendim. Öyle der büyüklerimiz. Ayrıca ocağına incir ağacı dikmek sözünün de kökeni hakkında bir bilgimi paylaşayım. Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Bakımsız, viran evler, eski binalar, surlar, hep incir ağaçları kaplıdır. bu sebeple ocağına incir ağacı ekmek, ocağımı söndürdün, evimi harabeye çevirdin gibi bir anlamı vardır ki incir ağacının uğursuzluğu söz konusu değil burda. Sadece kökleri çok kuvvetli olduğu için koskoca sur duvarlarını bile çatlatabilmektedir icabında. İncir ağacından düşen sakatlanır Vişne ağacından düşen hastalanır diye de duymuşluğum vardır. Atalarımız bu tip sözleri, laf anlatamadıkları çoluk çocuğu korkutup, kazadan korumaya çalışmak için uydurmuş olmalı. Zira incir hem çok kaygan ve kırılgan bir ağaç. Vişne ise bence daha kötü. Sapasağlam dediğin dal, hiç anlamadan kağıt gibi yırtılıveriyor budak kısımlarından. Ağaca mı üzülürsün kırılan bacağına mı... |
27-05-2010, 22:18 | #141 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-05-2010
Şehir: İstanbul-Çekmeköy
Mesajlar: 427
|
Alıntı:
Bu yorumdan sonra konuyla ilgili eklemeler sona ermiş aylardır. Yorumun etkisinde mi kalındı acaba Halk söylencelerine, efsanelerine, masallarına baştan hurafe denmesi zaten yanlış bence. Çoğu örnekte görüldüğü gibi bu sözlerin mesnetsiz olmadığı da ortadayken. İncir ağacı, ceviz vs. örneklerde çok açık değil mi bu bitkilerin doğal etkileri nedeniyle bu söylentilerin oluşması? Başta uyarı amaçlı söylenmiş şeyler(bu bitkilerin dal kırılganlığı, zehirli olması, rehavet yaratması, köklerin evi bile çatlatması vb. özellikler) zamanla çeşitli hikayelere, sözlere dönüşebilir. Bundan doğal ne olabilir. Kırsal kesimde belki mesnetsiz hurafeler de olabilir ama bu söylencelere, deneyimlere kulak tıkanmasını söylemek de bir çeşit hurafe değil mi? Sonuçta, asırlardır büyükten küçüğe aktarılmış deneyimlere hurafe deyip küçümsemek de bir nevi şehirli, modern zaman cehaletidir bence. Hem hurafe bile olsa ne olmuş yahu Kültürü zenginleştiren şeylerden birisi de bu tarz söylenceler değil midir Müspet bilimleri önemseyelim derken olayı takıntı boyutuna getirip, halk kültürüne bu kadar düşman olmanın ne alemi varki? Bu konuda geyik yapmanın ne kadar eğlenceli olduğunu da mı fark edemiyor '' müspet ilim tutkunları'' acaba? Bu konuda duyumları olanlar lütfen paylaşmaya devam etsinler. |
|
08-09-2010, 16:09 | #144 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
ve de doğru bir söz ... ...güzel şeylere hak edenler değil güçlü olanlar sahip olur... |
|
08-09-2010, 22:23 | #145 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-09-2007
Şehir: Samsun
Mesajlar: 375
|
Urdunlu asker bir arkadasim anlatmisti. Bir hadiste bir agactan bahsediliyormus, simdi internette arastirdim garkad diye bir agac. Kiyamet gununden once muslumanlar ve yahudiler savasacaklarmis. Bu savasta daglar taslar soze gelip " benim arkamda saklanan bir yahudi var, gelin katledin " diyecekmis. Bir tek bu agac sesini cikartmayacakmis. Arkadasimin demesine gore,bu yuzden yahudiler butun askeri bolgelere bu agaclardan dikiyorlarmis. Burada yesili her iki anlamda da dusunebilirsiniz =)))) |
29-09-2010, 00:49 | #147 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-01-2009
Şehir: MARMARİS
Mesajlar: 970
|
Çok ilginç bir konu. |
29-09-2010, 08:25 | #148 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-09-2007
Şehir: Rize- Şanlıurfa
Mesajlar: 303
|
Bence çok da eğlenceli bir konu. Küçük bir katkı da benden. Eskiden köyümüzde mısır hasadı yapldığında, mısırlar soyulup asılmak üzere hazırlanırken yapışık ikili olanlar bereket diye ayrılarak evlere aslılır, bütün sene asılı dururdu, taa ki yeni bereket gelene kadar... |
25-12-2010, 18:58 | #149 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-03-2009
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 288
|
Narın bolluk, bereket ve refahın sembolü olduğu söylenir. Mitolojide adı çok geçer. Ben de iki senedir yeni yıl akşamı saat 24:00'da kapının önünde nar patlatıyorum. Narı bir poşet içine koyup kapının önünde yere çarpıyoruz. Çok eğlenceli oluyor. Eğer apartman dairesi değil de, müstakil bir evse dış kapının önünde yapılması daha iyi olur. Daha önce biryerde okumuştum. Şimdi baktığımda kaynağı Yunan Mitolojisi deniyor. |
29-12-2010, 12:30 | #150 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-11-2010
Şehir: İstanbul-Balıkesir
Mesajlar: 1,733
|
Küçükken dedem narın tanelerini dökmeden hepsini yersen sevap kazanırsın derdi |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|