20-03-2007, 17:50 | #61 |
Ağaç Dostu
|
Kabus olmalı. |
20-03-2007, 19:13 | #62 |
Ağaç Dostu
|
Bunların içinde saçma sapan olanlar da vardır, gerçek payı olanlar da. Asl olan, bu sözlerin hangi şartlar altında, nerede söylendiği. Çalınan çiçek tutar, sözü, çiçek hırsızlarının kendilerini avutmak için uydurdukları bir söz olsa gerek. Hırsızlık, hırsızlıktır, ne çalındığı değil, bir şeyin çalınmış olması fiili önemlidir. Kötü bir fiil. İncir ağacı için yorumlar yapılmış, fazla söze gerek yok. Çamın dökülen ibreleri, toprağı keçeleştirdiği için altında hayat olmuyor. Her evin tırşığı yenmez, güzel bir söz. Teşekkürler didemnaz. Çocuk doğunca ağaç dikmek, çok güzel bir düşünce ve uygulama. Ekonomik manası var. Nazar değmesi haktır. Kur'anda yeri vardır. Nazarı değen kişinin gözlerinden çıkan bazı şualar, canlıları etkiliyormuş. Radyo ve benzeri cihazlar keşfedilmeden önce elektromanyetik dalgaları kime anlatabilirdik? Bazen de hurafe gibi veya aslı olmadan günah diye adlandırılan şeyler, insanı koruyor, şöyle ki: Geçen yıllarda güneş tutulması olmuş, bütün dünya, sakın güneşe çıplak gözle bakmayın, gözleriniz kalıcı zarar görür diye feryat etmişti. Bunlar kültür seviyesi yüksek toplumlardı. Adını hatırlamıyorum bir yerde de büyücü veya eşdeğeri çıkmış, güneş tutulduğunda ona bakan hamile kadınlar çocuklarını düşürür, erkekler bilmem ne olur, buyurmuş. İleri denen ülkelerin vatandaşları arasında bu alay konusu olmuştu. Tutulma gerçekleşip, aradan bir hafta geçtikten sonra gelen istatistik, o ileri ülkelerde yüzde (mesela) 3-5 oranında kişinin ikazlara aldırmadan güneşe bakıp, retina zararlarına uğradığı ama o büyücünün ülkesinde güneşe bakanların sayısının, yok denecek kadar az olduğuydu. İbretlik olaylar yaşanıyor dünyamızda. |
27-03-2007, 14:56 | #63 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-05-2006
Şehir: samsun
Mesajlar: 77
|
Her ne kadar güncelliğini yitirmiş olsa da toplum içerisinde bitkilerle ilgili pekçok hurafevari laflara rastlandığı için cevap yazmak ihtiyacı duydum;asla bir bitki uğursuz falan olamaz ancak toplumumuzda bazı konulara dikkat çekmek için caydırıcı ve hurafevari şeyler söylenir.Mesela binaların temeline zarar verdiği için ev yakınlarına incir,ceviz,kavak vsgibi ağaçların dikilmesini engellemek için bu tip uydurmalar söylenmiş.Fakat bunların gerçek sebepleri ortaya çıktıkça bu hurafeler de ortadan kalkmaktadır. |
27-03-2007, 22:03 | #64 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 02-02-2007
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 40
|
Bir kadın hamile olduğu dönemde sahibinden izinsiz bir meyve alır ve bu meyve hamile kadının vücudunun neresine değerse, aşırılan bu meyvenin vücuda değdiği yerde bu meyvenin şeklinde ben çıkarmış çocukta.Bizim oralarda masumane bi şekilde bilerek yapar bun bazı hamile bayanlar ve çocuklarının nerelerinde ben çıkmasını istiyorlarsa oralara sürerler çalıntı meyve **** çiçeği |
27-03-2007, 23:25 | #65 |
melek
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 97
|
Saçına bir kekik dalı takan kadının askta sanslı olacagına inanılırmış. Benimde küçük bir kekik torbam var kolye şeklinde. Ayrıca kekik dalını yanında tasıyan kisi, korkularından, hastalıklarından ve karabasanlardan kurtulurmuş. Birde sarımsak var bildiğim vampirleri kovan ) |
28-03-2007, 07:37 | #66 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
10 yaşından itibaren, yavaş yavaş kayboldu. Ama hala, çilek zamanı bir miktar belirir. |
|
28-03-2007, 13:05 | #67 |
melek
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 97
|
büyük sır
Kesinlikle yarıyor ) Denemeni tavsiye ederim. Hoş kokulu bir bitki bence, kokusunu herkes beğenmeye bilirde tabi. Eskilerin bildiği vardır diye düşünüyorum ve bildikleride işe yarıyor çoğu zaman. Ayrıca birçok bitki gibi oda şifa kaynağı.Mikropları öldürüyor, hazmı kolaylaştırıyor, kolesterolü düşürüyor. Benim bazı tuhaf inanışlarımda var tabi bunun yanında, kekikte bunlardan biri. |
28-03-2007, 13:26 | #68 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
28-03-2007, 13:55 | #69 |
melek
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 97
|
Kesinlikle yanımda taşıyorum sarımsağı da ) Aslında iyi fikirde denebilir. Sarımsaktan bir kolye yapmışım ve takıyorum, bir düşünsenize çevremdekilerin halini |
25-04-2007, 12:57 | #70 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: Bursa
Mesajlar: 162
|
Yeşil Hurafeler
Eskiden oduncular yaşlı ağaçları kesmek için ormana giderken baltanın ağzını bir kumaş parçasıyla sıkıca örterlermiş. Neden biliyor muydunuz? Çünkü ağaçların bizim bilmediğimiz yaşama gücü,oduncunun elinde o kesici aleti görünce korkudan bir salgı salgılarmış,bu salgı genç fidanların özsuyunu zehire dönüştürürmüş. "Yaprağın dili"-Prof.Dr.Necmettin ÇEPEL |
25-04-2007, 17:33 | #71 |
Ağaç Dostu
|
Benzer şekilde okuduğum bir yerde (Bilim Teknik Dergisi idi sanırım) yapılan bir deneyde aynı tür salon bitkilerinden oluşan bir grup bitkiye elektrodlar ve ortamdaki değişiklikleri ölçebilecek hassas ölçü aletleri bağlanıyor, daha sonra ortadaki bitkiyi işkence yöntemi ile (dallarını, yapraklarını, teker teker ve parçalamak suretiyle) öldürüyorlar. Sinirleri olmadığı varsayılan bitkilerin tamamının insan kulağının duyamayacağı frekanslarda çığlıklar attıkları (belki aman dileyip, yardım istedikleri) ölçülüyor. Bu verilerden sonra deneyi sonlandırmayıp, devam ediyorlar ve teşhis yüzleştirme şeklinde şahit bitkilerin önünden farklı insanları belirli aralıklar ile geçiriyorlar. Sonuç mu? Masum (!?) insanlar geçerken değişim ölçülmüyor, fakat katil geçerken, cinayet esnasındakine benzeyen ve çok net ayırdedilen değişiklikler oluyor. Saygılar... gece yerin kulağı var da, bitkilerin duyuları olamaz mı yani diyen forum üyesi... |
27-04-2007, 18:23 | #72 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-09-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 407
|
Merhaba, söyleşiye ben de katılayım: Dizimden aşağıda, görünüşü çok güzel, iri zeytin büyüklüğünde, bir "ben" var(kabartı şeklinde değil). Yıllarca "annen hamileyken zeytin ya da böğürtlen çalmış" dedi görenler. Çocukken üstünde düşünmemiştim. Sonraları bunun "bir araya gelen renkli deri hücreleri" olduğunu öğrendim. Bana göre doğru bir düşünceydi. Ebeveyn açısından, ülkemizde yaşayan birçok kişi gibi, karışık genler taşıyorum. Baba tarafı Mısırlı (yani Afrika), Ana tarafı Kürt kökenli olunca dizimin tam altında onlardan bir parça bir araya gelmiş işte. (Uzun bir süre de böyle düşünmeye devam ettim.) Annemin babası 97 yaşında öldü. Erkek kardeşim dedemizin cenazesi yıkanırken, koşarak gusulhaneden dışarı çıktı, yanıma geldi "abla, beninin nereden geldiğini öğrendim. Dedemin poposunda da aynı renk ve büyüklükte ben var" dedi.Sonrası mı? Sonra yıllarca onun alayından kurtulamadım gitti. Bu da böyle bir öykü işte. |
05-05-2007, 11:08 | #73 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-01-2007
Şehir: Konak/İzmir
Mesajlar: 272
|
Ananem cuma günleri çiçeklerin saksıları değiştirilmez der. Yoksa çiçek yeni saksısına yaşayamazmış,ölürmüş. |
05-05-2007, 22:45 | #75 |
Ağaç Dostu
|
Ananem söylerdi soğan ve sarımsağın kabuğu yerlere atılırsa evde yedi yıl kıtlık olurmuş.. (herhalde ablam sofrayı bahçeye değilde çöpe silkelesin diye söylüyordu ) Düzenleyen Penelophe : 05-05-2007 saat 22:46 Neden: yazım hatası |
07-05-2007, 13:32 | #76 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-09-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 407
|
"URASA YAPMAK" Yıllar önce bir Ankara yolculuğu sırasında bir yakınıma konuk olmuştum. Ev sahibi bir-iki saat uyumamı önerdiğinde kabul ettim. Salonda, pencereye dik konumda, iki divan vardı, birisi hazırlandı. Pencere çeşitli boy ve genişlikte saksılarla kaplıydı. Açıkçası hiçbirine dikkat edemeyecek kadar yorgundum. Hemen uyudum. Ne kadar zaman sonra idi, hatırlamıyorum. "Öldüreceğim onu" diyen bir sesle gözlerimi açtığımda karşımda elinde kocaman bir bıçakla üstüme gelen bir kadın gördüm. Kadın devamlı bağırıyor, ev sahibim onu durdurmaya çalışıyordu. Korkudan donup kalmıştım. Kimdi bu kadın, neden beni öldürmek istiyordu? Ben neredeydim? Sisler arasından çıktığımda durumumu farkettiler, bir an durdular. Ev sahibi telaşla yanıma geldi "korkma, urasa yapıyoruz" dedi. Kadın bıçağı masa üzerine bırakınca soluğum düzenleşti, rahatladım. Ama "urasa" ne demekti? Acaba eve ilk kez gelen birine yapılan "hoş geldin "merasimi miydi? Böyleyse olmaz olsun diye düşündüğümü net hatırlıyorum. Kalbim duracaktı neredeyse. Sonra konuyu açıkladılar. Çiçek açması gereken bitkiler açmadığında, korkutulunca açarlarmış. Bu, bildiğim bir şeydi ama böylesini duymamıştım. Zaman zaman ben de çiçeklerimi tehdit(!) ederdim, onlar da açarlardı. Belki de yaşadığım korku, çiçeklerimin intikamıydı. Kim bilir? Bu da böyle bir öykü işte. |
07-05-2007, 14:13 | #78 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-01-2007
Şehir: Konak/İzmir
Mesajlar: 272
|
Film gibi olmuş Ama kötü olmuş. |
09-05-2007, 11:40 | #79 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-04-2007
Şehir: İzmir - Saraykent 6
Mesajlar: 141
|
Benim de bildiğim İncir ağacının altında oturacaksanız eğer o gün işiniz olmaması gerekirmiş. Çünkü İncir ağacının altına oturduktan kısa bir süre sonra uyku bastırırmış. Uzun uzun mışıl mışıl uyuturmuş ağacın kokusu ve altındaki serin esinti. Açıkçası Ege'de bol miktar bulunan İncir ağacı olayını çok yaşadım diyebilirim. O güzel kokusu ve altında esen serin esinti kesinlikle uyumanız için yaratılmış gibi |
14-05-2007, 20:47 | #82 | |
Ağaç Dostu
|
Kızılcık!
Alıntı:
gece... "Nus ile uslanmayanı etmeli tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir."* *Ziya Paşa diye biliyorum, hatalıysam, lütfen kızılcık sopası yerine nus (u uzun okunur!) yöntemine rağbet ediniz! |
|
14-05-2007, 23:55 | #84 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2006
Mesajlar: 179
|
Alıntı:
|
|
16-05-2007, 01:41 | #85 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 30-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 8
|
Alıntı:
|
|
23-05-2007, 21:08 | #86 |
Nijat Ayvaz
Giriş Tarihi: 24-07-2005
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 1
|
OSMANLI (İSTANBUL)LALESİ Bir efsane olarak bilinse de artık bir gerçek olduğunu son keşfimle kanıtlamış bulunuyorum. Ben Nijat Ayvaz, Tekirdağ da yaşıyorum Fotoğraf ilgi alanıma giriyor. Sık sık doğaya fotoğraf çekmeye çıkıyorum. Yine böyle bir gün insanların erişiminden uzak bir alanda ilk rastladım bu narin bitkiye. Bugüne kadar keşfedilmiş lale türleri içerisinde Değerli araştırmacı Prof. Dr. Turhan Baytop un kitabında da tanımladığı Lale-i Rumi ye tıpatıp benzeyen bir lale türünü Nisan 2006 yılında tespit edip keşfettim. Kaybolduğu düşünülen 200 yıl boyunca herhengi bir fotoğrafı ve soğanı olmadığından genetik olarak analiz edip karşılaştıramıyoruz. Ancak Anatomik olarak İstanbul lalesine bu kadar benzeyen bir tür Bu konuda uzman hocaların söylediğine göre tespit edilememiş. Sevgili doğa sever arkadaşlar... Türk botanik dünyasının bir efsanesi olan Osmanlı Lalesini, bu eşsiz çiçeği Tekirdağ da keşfettim hayırlı olsun. İlk kez 100 lerce kez fotoğrafladığım bu bitkiyi görmenizi arzu ederim. Konuyla ilgilenen dostlara selam olsun. Nijat Ayvaz nijatayvaz@gmail.com Düzenleyen Todor : 14-06-2007 saat 11:25 Neden: yazı boyutu |
24-05-2007, 11:51 | #87 |
Ağaç Dostu
|
Uykuluk denilen birşey var, ağaçlarda kurtlar yapıyor. Genellikle ağaçların küçük dalların da halka şeklinde oluyor. İnsanlar onları çıkartıp küçük çocuklara ya da uyku sorunu olanlara takıyorlar. Bununla uyuyan kişinin derin ve güzel bir uyku uyuyacağını söylüyorlar. Ben de takmıştım ama uyku için değil, şekli çok hoşuma gittiği için kolye niyetine. |
03-06-2007, 18:43 | #88 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
03-06-2007, 18:46 | #89 |
Ağaç Dostu
|
Babam da bir hikaye anlatırdı.. Zamanın birinde bir çoban beyin kızına aşık olmuş, bey de demiş ki: şu iki çuval soğanı bi günde ye kızım senin olsun (Taşkalpli beyler) neyse çoban gitmiş bi ağacın altına oturmuş soğanların hepsini yemiş zarını soyarak.. Soğanın asıl acı olan kısmı, zarı ağacı zehirleyip kurutmuş, çoban kızı aldı mı bilmiyorum |
03-06-2007, 18:50 | #90 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
|
|