............devam ediyorum
Ankara da 1 haftalık çalışmam vardı. Yükledim arabaya sera bekcisini, besin eriyiklerini, kendi ürettiğim domates fidelerini çıktım yola. Fideleri Ankarada kardeşimin evine bıraktım ölmesinler diye. 10 haziran günü Ankaradan Trabzon a yola çıktım. Trabzona gittiğimde fideler zor ayakta duruyordu. Hemen sera bekcisini göreve almalı diyerek işe koyuldum. Henüz ortalıkta sera olmadığı için fındık harmanının kenarına sera bitene kadar idare edebilecek, geçen yıl Antalya dan aldığım cocopeat torbalarını kullanarak derme-çatma bir sistem kurdum ve sera bekcisini göreve başlattım. Fotograflarda görülen 75 litrelik mavi çop kovası A, turuncu çöp kovası B (kilitli kapaklıdırlar) besin eriyiği kaplarıdır.
Bu arada demirleri aldık ta bu işi yapabilecek adam gibi bir kaynakcı ustası da bulmak gerekirdi, araki bulasın. yazbaşı ya, ustalar hep dolu, aklıma Şahin abi geldi (Kaptanzst) aradım ama onun usta da ev çatısı yapıyor, derken serası da olan bir akrabamız var, havaalanının hemen üstünde yerleri ve topraklı seracılık yapıyor. Bu yıl serada tamirat yapacaktı, nasıl yaptırdı, kime, o bilir diye aradım ve onun serada çalışan ustanın evinde soluğu aldım. 13 Haziran Çarşamba günü sabah 07:30 da Halil ustayı evinden alarak sera inşattına başladık. İşin zor, hatta başka yerde bir ustanın belki yapılamaz, imkansız diyebileceği tarafı, seranın bir evin üstüne kurulması. Yani seranın kuzeyindeki beton zaten yerden 7 metre yüksekte, kenarlarda tarla ve fasülye sırıkları dikili, iskele yok, kurmak ta çok çok zor ve astarı yüzünden pahalıya gelirdi zaten. Eeee bu durumda seranın üstündeki eğimde nasıl çalışacaktık ?, Polikarbon u, profile nasıl vidalayacaktık ? Halil Usta dan başkası da zaten bu işi yaparım diyemezdi sanırım. Oda en az benim kadar inatcı, çılgın ve olmazı, olur yapacak kadar zorlayan biri........devamı akşama...